Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
KP merkezi
ateşe verildi
• SOFYA (AA>—
Bulgaristan'ın başkenü
Sofya'da, iktidardaki
Sosyalist Pani'nin genel
merkezi, gösteri
yapan birgrup
tarafından ateşe verildi.
Saldın, eski Komiinist
Parti'nin devamı olan
Sosyalist Parti'yi ülkenin
içine düştüğü ekonomik
bunaJımdan sorumlu tutan
ve komiinist simgelerin söz
verilen süre içinde
sökülmediğini ileri süren
göstericiler tarafından
gerçekleştirildi. ttfaiye
ancak bir saat sonra
kalabalıgı yararak yangına
müdahaJe edebilirken bu
süre boyunca polisin seyirci
kalışı dikkat çekti. Bir polis
memurunun, güvenlik
görevlilerinin neden
tnûdahale ederek itfaiyenin
çalışmasını
kolaylaştırmadığını soran
bir gazeteciye "yangın
araçlanna yolun önceden
açılması için herhangi bir
talimat almadıklan"
şeklinde yanıt verdi&
bildirildi.
Bulgaristan Devlet Başkanı
Jelyu Jelev radyoda haJka
seslenirken "her türlü
ölçüyü kaçıran bu
eylemlerin kamu düzenini
bozmakla kalmayacağını,
ülkeyi bir kaos ve iç savaşa
sürükleyebileceğini"
vurguladı ve "Bu hareketler
demokrasi arayışı değil,
ülkeyi askeri diktatörlüğe
sürükleyecek çılgınlasmış
eylemlerdir"dedi.
Bakanlıkta
grev
• CEZAYİR (AA) —
Cezayir Dışişleri
Bakanlığı'nda çalışan
yaklaşık 700 memur, daha
yüksek ücret talebiyle
süresiz grev başlattılar.
Memurların bağh olduğu
sendikanın sözcüsü, önceki
gün başlayan grevin bir
amacının da dışişleri
görevlilerinin düzenli
aralıklarla yurtdışına
gönderilmelerini sağlayacak
bir rotasyon sistemi
kurulması için baskı
yapmak olduğunu bildirdi.
Abazalar da
bagımsız
• MpSKOVA ^
Sovyet Gürcistan
Gumhuriyeti'ne bağlı
Abaza Cumhuriyeti,
Gurcistan'dan bağımsızlığını
ilan etti. Abaza Halk
Forumu'nun sözcüsü, AFP
muhabirine yaptığı
açıklamada, Abaza
Parlamentosu'nun dün
aksam yaptığı oturumda
hazır bulunan 72
milletvekilinden 70'inin
oylanyla 1921'de
Gürcistan'a bağlanmadan
önceki statüye dönüşü ve
Abaza Cumhuriyeti'nin
kuruluşunu açıklayan bir
metni kabul ettiğini belirtti.
ABD -
Arnavutluk
• VtYANA (AA) — Doğu
Avrupa ülkelerindeki
değişim rüzgârlanndan
etkilenmeyen tek ülke olan
Arnavutluk'un ABD ile
diplomatik ilişki kuracağına
ilişkin ilk işaretler
görülmeye başlandı.
Arnavutluk Haber Ajansı
ATA, önceki gün
Viyana'dan dinlenen bir
haberinde Arnavut ve
Amerikalı yetkililerin
perşembe günü
Washington'da bir araya
gelerek "iki ülke arasında
yakın gelecekte diplomatik
ilişki kurulması için gerekli
prosedürü ele aldıklannı"
duyurdu. ATA, "Taraflar
karşıhklı olarak gereken
belgeleri düzenlemek için
yeniden görüşme karan
aldılar" ifadesini kullandı.
84 TaırıiJ
dalıa öldürüldü
• COLOMBO (AA) — Sri
Lanka ordu birliklerinin,
önceki gün 84 Tamil
gerillasını öldürdükleri
bildirildi. Askeri kaynaklara
göre kuzeydeki Mandativu
adasını ele geçirmek isteyen
gerillalar ile ordu birlikleri
arasında şiddetli çatışmalar
meydana geldi. İki de.
askerin öldüğü çatışmalar
sonunda, Mandativu adası
hükümet birliklerinin eline
gecti.
Kabil e füze
saldmsı
• tSLAMABAD (AA) —
Afganistan'da önceki gün
mücahitlerin başkent
Kabil'e düzenledikleri füze
saldınsında 9 kişi öldü.
Kabil Radyosu'nun
haberine göre başkentteki
iki semte isabet eden
füzeler, 15 kişinin de
yaralanmasına ve hasara yol
açtı.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRtZİ... KÖRFEZ KRİZ İ...KÖRFEZ KR
Ürdün KralıHüseyin, DışişleriBakanı'nı bir saat bekletti
Bozer'e soğuk karşılamaFATtH M. YILMAZ
AMMAN — Dışişleri Bakanı
Ali Bozer, Suriye, Ürdün ve Mı-
sır'da temaslarda bulunmak üze-
re çıktığı gezinin ikinci durağı
Amman'da soğuk karşılandı. Ür-
dün, Irak'a karşı ekonomik anı-
bargo ve abluka uygulanması ko-
nularında ısrar eden Türkiye'nin
bu yaklaşımına sıcak yaklaşmadı.
Ürdun böylece Irak'ın ambargo-
yu delmesine müsaade edeceğini
vurgulamış oldu.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer, dün
ilk olarak TSt 10.00'da Veliaht
Prens Hasan'la görüştü. Bozer,
görüşmeden sonra yaptığı açıkla-
mada, Türkiye ve Ürdün arasın-
da Irak'a karşı ambargo uygulan-
ması konusunda görüş ayrılıklan
bulunduğunu belirıerek şunları
söyledi:
"Türkiye, Irak'a karşı ekono-
mik ambargo ve abluka uygulan-
ması yönnndeki göriişiinü Ürdun
tarafına iletmişür. Ancak edindi-
gimiz izlenim Ürdün'un sonına
diplomatik yoldan çozüm bulun-
ması taraflan oldugu yonundedir.
Veliaht Hasan, Saddam Huseyin1
le muzakere>e hazır olduğunu be-
lirterek Ürdün'un bu konudaki
görüşiinii ortaya koymuştur. lşte,
Ürdün Kralı Hüseyin ile gönişen Ali Bozer, Irak'a ambargo konusunda anlaşamadılar.
aramızdaki fark budur."
Dışişleri Bakanı Bozer, daha
sonra da TSt 14.00 için Kral Hü-
seyin'den randevu aldı. Ancak Bo-
zer'in bu saatte sarayda bulunma-
sına karşın Kral Hüseyin, Bozer'i
bir saat gecikmeyle kabul etti.
Kral Hüseyin ile Bozer'in buluş-
ması sırasında Kral'ın gergin ol-
duğu dikkat çekti. Yaklaşık 45 da-
kika süren görüşmeden sonra sa-
raydan aynlan Bozer, kaldığj otele
geldi. Burada gazetecilere bir açık-
lama yapan Dışişleri Bakanı Bo-
zer, şunları kaydetti:
"Mesetenin sıcak bir savaşa var-
madan çözülmesinden yana oldu-
ğumuzn Kral Hüseyin'e belirttik.
Türki>e'nin ekonomik ambargo
konusunda ısrarlı olduğunu da
Kral'a bildirdik. Kral Huseyin ise
Veliaht Prens Hasan'ın söylcdik-
lerirtin hem«n hemen aynısııu gun-
deme gelirdi ve sonına diploma-
tik yollardan çözum bulunmasın-
dan yana olduğunu söyledi. Go-
rüşmenin içeriği budur."
Amman'daki diplomatik göz-
lemciler, Türkiye'nin ısrarlı tutu-
mu karşısmda Ürdün'un Irak'a
ekonomik ambargo uygulaması-
na karşı çıkmasının Saddam Hü-
seyin'in bu ülke üzerinden nefes
almaya devam edeceğini gösterdi-
ğini belirtiyorlar. Ürdün ayrıca
Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in Am-
man'da yaptığı temaslarda Türk-
iye'nin meseleye fazla kanşmama-
sını da istedi. Bu konuda görüş-
lerine başvurduğumuz Urdün Dı-
şişleri Bakanlığı'nm bir yetkilisi,
Ali Bozer'in Kral Hüseyin'le yap-
tığı görüşmede, Türkiye'nin ileri-
de bir arabuluculuk görevi üstle-
nebileceğini söylediğini, ancak
Kral'ın "Körfez krizi Arap dünya-
sının kendi iç sonıoudur. Dışarı-
dan mudahalelere karşıyız" şek-
linde gorüş bıldirdiğini söyledi.
Ürdün, Irak'ın Kuveyt'i işgali ile
Körfez'de ortaya çıkan gerginliğe
Arap dünyası içinde bir çözüm
bulunması amacıyla teraaslannı
yoğunlaştırıyor. Amman'daki
Arap diplomatlar önümüzdeki
gunlerde Ürdün, Sudan, Libya,
Cezayir, Yemen ve FKÖ arasında
bir toplantı yapılmasırun planlan-
dığını ve önümüzdeki gunlerde
FKÖ lideri Yaser Arafat'ın bu
amaçla Ürdün'e gelmesinin bek-
lendiğini kaydediyorlar.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer, dün
Ürdün'deki temaslarını tamamla-
yarak Cumhurbaşkanı Torgul
Özal'ın sözlü bir mesajını Mısır
Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e
iletmek üzere bu ulkeye hareket et-
ti. Bozer, Mübarek tarafından ts-
kenderiye'de kabul edilecek.
SUUDt ÇÖLÜNDE KADIN ASKER — Irak'ın saldın tehdidine karşı ABD birliklerini ülkesine çağıran Suudi Arabisıanlılar, bu ordunun
kadın askerierinden ise rabatsu oluyorlar. Kadın erler de çölün zor koşoUanna diger askerierle birlikte karşı koynyorlar. (Fotograf: Reuter)
ABD,
Türkiye'ye
yardım
arıyor
VVASHINGTON (Cunhuriyet)
— ABD yönetimi, Körfez krizin-
den ekonomik açıdan etkilenecek
müttefikleri için uluslararası des-
tek sağlama yönündek'i çalışma-
lanna hız verdi. ABD Başkanı
George Bush'un, bu amaçla Ja-
pon Başbakanı'na gönderdiği bir
mesajda Türkiye'nin durumunu
da gündeme getirdifti bildirildi.
Wall Street Jonraal gazetesinin
bildirdigine göre ABD Başkanı
George Bush, Japon Başbakanı
Toşiki Kaifn'ya gönderdiği özel
bir mesajla Japonya'yı bu ülke-
lere yardıma çağırdı. Cumhuri-
yet'in konuya ilişkin sorulannı
yanıtlayan ABD Dışişleri Bakan-
lığı Güney Avrupa Dairesi sonım-
lulan da söz konusu mesajda
Türkiye'ye de destek verilmesinin
telkin edıldiğinı kaydertiler. Ust du-
zeydeki Amerikan makamları bu
haftadan itibaren Batı Almanya,
Güney Kore, Suudi Arabistan,
Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlik-
leri'nin yöneticileri ile bu amaca
dönük olarak görüşmeler yapa-
caklar. Söz konusu ülkelerden bir
bölümü, ambargodan zarar göre
cek ülkelere yardım vaat etmişti.
Suudiler,kadın askerden rahatsız
Kadınlann otomobil bile kullanmasının
yasaklandığı Suudi Arabistan'da, erkeklerle
aynı saflarda yer alan ABD'li kadın askerlerin
sayısının giderek artması, Suudileri rahatsız
ediyor. Bu rahatsızlığın kaynağı ise düşmana
'Sizi kadınlar koruyor' şeklinde bir koz
verildiği endişesi.
SEMİH tDİZ
DAHRAN — Kuveyt'i işgali ve
ilhakı nedeniyle Irak'ı
'cezalandırma' çabaları sürerken
bir Amerikan askeri yığınağı ha-
line gelen Suudi Arabistan, aynı
zamanda *zıt kültürterin' çatışma-
sından doğan ilginç görüntülere
de sahne olrnaya devam ediyor.
Bunlann başuıda, kaduüann oto-
mobil bile kullanmalannın yasak-
landığı bir ülkenin savunmasını
üstlenen Amerikan güçlerinde, er-
keklerle aym silah ve teçhizatla
donatılmış kadın askerlerin sayı-
sının giderek artması geliyor. Bir
diğeri ise savaş öncesinde içki iç-
meleri ve. bdli ölcüler içinde
'dağıtmalan' genelde hoşgörü ile
karşılanan Amerikan askerleri, bu
kez çok uysal davranmalarını ge-
rektiren bir ortamdalar. Kısacası
"yerii halkın duyariılıklannı ren-
dde etmemek" kaygısı ile hareket
eden ABD askeri komutası, asker-
lerine "kesin talimatlar" vermiş
buJunuyor. Ancak bu kadın ve er-
kek askerleri gazetelerde yan ya-
na gören sokaktaki muhafazakâr
Suudi Arabistanlılan, "Acaba ns-
lerde ve mevzilerde neler oluyor"
sorusunu kendilerine yöneltmek-
ten alıkoymuyor.
ABD'deki "kadın-erkek
eşiüiği" ve "fırsal eşiüiği" ilkele-
rinin ne anlama geldiğini kavra-
makta zorluk çeken sokaktaki Su-
udi Arabistarüılann, bu kadar ka-
dın askerin gelmesinden ve bun-
lara gazetelerde ön planda yer ve-
rümesinden belli bir hoşnutsuzluk
duyduklan gözleniyor. Ancak bu
hoşnutsuzluk sadece "kadının
mahremiyetinden" değil, aym za-
manda düşmana, "Sizi kadınlar
konıyor" şeklinde bir koz verece-
ği endişesinden kaynaklanıyor.
Bu kültürel çatışmamn en so-
mut örneğihi, önceki gün Ameri-
ka'dan dev Galaxy tipi uçaklarla
getirilen askerlerin indirildikleri
ussü gezen gazeteciler yaşadı.
ABD askeri komutanlığının ya-
yımladığı yazılı talimat gereğince
adı verilemeyen ve bu üste
iojistik' destek amacıyla çalışan
Suudi Arabistank sivülerin, Ame-
rikalı askerlerin kadın ve erkekle-
rin karışık olduğu mangalar ha-
linde dizilmeleri ve erkek askerle-
rin riitbeli kadınlardan emir alma-
lan karşısındaki hayretlerini giz-
leyemedikleri gözlendi.
Gazetecileri gezdiren subay, Su-
udi Arabistanlılann otobüs şoför-
leri olarak üsse yeni geldiklerini ve
bu manzaraya ilk kez şahit olduk-
lannı söyledi. Kendisine, "Peki ni-
çin getiriyorsunuz bu kadınlan.
Her şe>in harem-selamlık oldu-
ğn bir ülkede sorun yaratabilece-
ğini göremiyor musunuz" soru-
muzu ise şöyle yanıtladı: "Kadın-
lan biz buraya süs olsun diye ge-
tirmedik. Belld erkekler gibi ön
safta carpışmayacaklar, ama vaz-
gorevleri var. Kı-
sacası onlarsız bu iş olmaz. Bnnu
anlamakta güçliik çekebilirler,
ama bizim ordu böyle."
Yine talimat gereğince adını ya-
zamayacağımız, fakat yarbay rüt-
besini taşıyan subay, bir diğer so-
rumuz üzerine askerlerin Suudi
Arabistan'da en büyük sorunlan-
nın "sıkıntı" olduğunu söyledi.
Normal şartlarda barlan, disko-
tekleri ve "tasvip etmedikleri, aa-
cak önüne gecemedikleri" yerleri
ziyaret etmekten hoşlanan asker-
lerin, Suudi Arabistan'a gelmeden
önce bu ülkenin özellikleri konu-
sunda 'bilgilendirildikkrini' be-
lirtti ve ekledi:
"Buraya beiki ölmek için gelen
askerlere, bunlan j-apamazsın de-
mek zor. Ama caremiz yok. Sdan-
nlanm dagıtmak için talimleri art-
brdık. Siirekli koşturuyoruz, egi-
tim yaptınyoruz. Aym zamanda
madem ki yeni bir ülkedeler. o za-
man buranın tarihini, kultürunu
ögTenmeierini teşvik ediyonız. Ya-
ni bol bol okuyoriar. Şu arhlı per-
sonel taşıyıcısımn içine bakın, kü-
Yunan hükümetinin gemi göndermesine karşılık, 'ödün' elde ettiği bildiriliyor
Atina'nın derdi TürkiyeYunan basınında çıkan haberlere göre Atina,
Limnos firkateynini hazır tutmakla Suudi
Arabistan'dan ucuz petrol, ABD'den 7/10
dengesinin korunacağı yolunda güvence aldı.
sona ermesi durumunda Yunanis-
tan, Suudi Arabistan ve Kuveyt'-
ten "daha ucuz petrol satın
alabilecek", ABD ise "Ege'de
Türkiye ve Yunanistan'a ayırdı-
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan hükü-
meti, BM Güvenlik Konseyi'nin
Irak'a karşı "abluka" konusun-
daki son karannı olumlu karşüar-
ken muhalefet partileri karşı çık-
tı. Ana muhalefet sosyalist PA-
SOK, BM'nin aldığı kararın "ni-
hai çözüm yolu" olmadığına
dikkati çekti ve Körfez'deki kri-
ze askeri yollara başvurmaksızın
da çözüm bulunabileceğine işaret
etti. Ancak Atina aldığı kararda
israr ediyor. Dunkü Yunan bası-
nmda yer alan haberlere göre Yu-
nanistan, LlMNOS firkateynini
seferber etmekle Suudi Arabistan,
Kuveyt ve ABD'den bazı "odün-
ler" kopardı. Bu çercevede krizin
ğı 7/10 güç dengesini aynı
oranda" KoruyacaK.
Cumhurbaşkanı Konstantin
Karamanlis. LtMNOS firkateyni-
nin Basra Körfezi'ne gönderilme-
sine ilk önce karş: cıkmıştı. An-
cak Başbakan Konstantin Mitso-
takis ile görüştükten sonra bu ko-
nuda "daha ihtiyatlı" harekeı et-
meye başladı. Karamanlis şimdı
Yunanistan'ın Körfez'e asker
göndermesine şiddetle kirşı çıkan
PASOK lideri Papandreu'yu
"Yunanistan'ın ekonomik çıkar-
lan adma" ikna etmeye çalışıyor.
Yunanistan'ın Irak'tan 190
milyon dolar alacağı var. Basra
Körfezi'ndeki krizden ise Yunan
ekonomisinin yüda bir milyar do-
lar zarar göreceği açıklandı. Bu-
na karşın Mitsolakis hükümeti,
ABD'nin gösterdiği "yoMa" ileı-
lemeye kararlı. Bu amaçla Girit ve
Rodos adalarmı ABD ve NATO'-
nun savaş gemileri ve ucaklannın
hizmetine açmış bulunuyor.
öte yandan Yunanistan hükü-
metinin Basra Körfezi'ne gönder-
meye karar verdiği LlMNOS fir-
kateyninin bu hafta içinde yola çı-
kacağı bildiriliyor. Yunan hükü-
meti bu konuda, bugün toplana-
cak Batı ulkeleri savunma işbirli-
ği konseyinin alacağı karan bek-
liyor. Bu amaçla Yunan donan-
masuun "gdzdesi" olarak bilinen
LlMNOS firkateyni bu uzun yol-
culuğu için Salamina adasındaki
deniz üssunde bekliyor.
Ama Yunan anayasa profesör-
lerine göre Yunanistan'ın başka
bir ulkeye savaş gemisı gönderme-
ye hakkı yok. Ancak BMM karar-
lan çerçevesinde başka bir ülke-
ye asker göndermeye hakkı olan
Yunanistan'ın LtMNOS savaş ge-
misi için aldığı karar bazı "haku-
ki püriizlerie" karşüaşıyor. Bu ne-
denle LİMNOS'u karann alındı-
ğı gün yola çıkarmayan Yunan
hükümeti, BM Güvenlik Konse-
yi'nin konu ile ilgili son kararını
"hakuki yönden" incelemeye
başladı. Ancak Batı ülkelerinin
genelkurmay başkanlarımn bu-
günkü toplantısından cıkacak ka-
rar, Yunanistan için "baglayıcı"
niteliği taşıyacak. Çünkü bundan
önceki Batı Savunma lşbirliği
Konseyi'ne, üyesi olmadığı için
gözlemci olarak katılan Yunanis-
tan, bu konseyin alacağı tum ka-
rarlara "uyacagına" ilişkin gü-
vence vermişti. Ancak Yunan
anayasa profesörlerine göre Batı
Avrupa Savımma lşbirliği Konse-
yı, resnıentanınmıyor.
tüphane giW."
Söze kanşıp "Yani sıkınbdan
bir an evvej savaşmak isteyen en-
tetektüet askerler mi amaçlıyorsu-
nuz7" şeklindeki şakamıza ise sa-
dece, "Bnnnn gibi bir sey" yanı-
tım vermeyi yeğledi. Askerleri bir
ölçüde teselli eden şey ise Suudi
Arabistan'da ister Cidde olsun is-
ter Dahran. birçok kentin âdeta
Amerikan kentlerinin bir kopya-
sı olmalan. Üstelik de her yer bü-
yük Amerikan arabalan ile dolu.
Üssün kendisinde ise şartlar
gerçekten güç. Güçlüklerin başm-
da ise çölün bunaltıcı sıcağı geli-
yor. Gazetecilerden birini neredey-
se baygınlığa sevk eden bu sıcağı
düşundükçe, olası bir savaşın ne
denü zorlu geçeceği hemen belli
oluyor. Ne de olsa bizler gazeted
olarak birkac saatliğıne oraday-
dık, ama Amerikah askerler ve
onlar gibi Amerikalılar ile Iraklı-
lar arasında mevzilendirilen çoku-
luslu Arap birlikleri Sahra çadır-
lannda bu bunaltıcı sıcaklık altın-
da yaşamak zonmdalar. Hem de
belirsiz bir süre için.
Her şeye rağmen ister subay ister
er olsun Amerikalı askerlerin he-
men hemen hepsinin morallerinin
yüksek olduğu gözleniyor. Konuş-
tuğumuz bir deniz piyadesine,
"Vietnam gibi bir dıunm ohır
nn? Yani burada cıkabilecek bir
savaşın gereksiz olacağına inanı-
yor musun" diye sorduğumuzda
yanıtı kesin bir "Hayır"dı.
"Çünkü" diye ekledi, "burada iyi-
ler ve kölüler çok belirgin. Sad-
dam açıkça kötü. tyiler arasında
ise sadece Amerikan ve yakın
müttefikleri degil bütün dttnya
var."
"Peki, Dahran'd* Aramco'nun
dev petrol tesisleri var Gerçekten
iyi kötü cabşması mı yoksa Aram-
co'daki Amerikan cıkarlanmn sa-
vnnması mı olacak" sorumuza ise
açıkça kızdığı gözlendi. Bizi, "ko-
nuyu kanştınp tıpkı bazı Ameri-
kalı gazeteciler gibi fikir cambaz-
bğı yapmakla" suçladı.
Ancak bu sonımuzun aslında
konuştuğumuz ve ABD'nin ülke-
lerindeki mevcudiyetine biraz kuş-
kuyla bakan sade Suudi vatandaş-
larının düşüncelerini yansıttığını
söylemek istemedik. Gerçekten de
olayın "vahameti" karşısında
Amerika'nın, ülkelerindeki aske-
ri mevcudiyetinden açıkça şikâyet
etmiyorlarsa da konuştuğumuz
yerli vatandaşlann büyük bölümü
bu kuşkuyu dile getirdi.
POIJT1KADA
SORUNLAR
ERGUNBALa
ABD, Saddam'ın Kellesini
İstiyor...
Önce Türkiye'den başlayalım: Cumhurbaşkanı Sayın Özal ve
ANAP içinde bazı çevrelerin "Saddam'ın sonu gözüktü. Bari çor-
bada bizim de tuzumuz bulunsun. Saddam sonrasında oyunun
dışında kalmayalım" hesabı ile Körfez'e askeri güç gönderme
eğiliminde olduklarına ilişkin işaretler var.
Daha önce de yazdık. Türkiye'nin boyte bir işe girmesi en bü-
yük hata olur. Böytesine bir tarihsel hata, ülkemizi tehlikeli bir
serüvenin içine atacağı gibi yardımına gıdecegımız Arap ülke-
lerinde bile ileride Türk düşmanlığının doğmasına yol açar. Gü-
nümüzde Amerikan aleyhtarlığı sadece Irak, Libya ya da Ürdün
ve işgal altındakı topraklarda yaşayan Filıstınliler arasında var
olan bir akım değil. Mısır, Cezayir, hatta Fas'ta kitleler arasında
Amerikan düşmanlığının yayıldığı gözlemleniyor. International He-
rald Tribune gazetesı, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlik-
leri'nde bile tabanda ABD'ye karşı tepki oluşmaya başladığını
bildiriyor. Körfez ülkelerindeki çağdışı aile ve hanedan yönetim-
leri bugün var, yarın yokturlar. O zaman bu ailelerin bugün Tür-
kiye'ye duyacaklan minnettarlığın yerini, yarın Arap halkının du-
yacağı tepki ve düşmanlık alır.
Gelelim Saddam Hüseyın'e: Irak liderinin oynadığı büyük ku-
marı kaybetmekte olduğu görülüyor. Güvenlik Konseyi'nin cu-
martesi günü aldığı karardan sonra Saddam'ın bunalımı artık bir
Arap-Amerikan ya da Arap-İsrail savaşına dönüştürmesi şansı
çok azalmıştır. Saddam bu yönde herhangi bir askeri girişimde
bulunduğu takdirde, Güvenlik Konseyi daha sert bir karar ala-
rak Irak'a karşı karada ve havada da askeri önlem alınması çağ-
nsında bulunabilir. Yani Saddam, kendini BM ile savaş içinde
bulur. Bu savaşı kuşkusuz, böyle bir fırsatı dört gözle bekleyen
ABD yürütecektir, ama BM bayrağı altında, ondan aldığı yetki
ile.irak-İsrail ya da Irak-ABD savaşında Irak'ın yanında yer ala-
cak olan Arap ülkelerinin Irak-BM savaşında Bağdat'a aynı des-
teği verecekleri kuşkuludur.
Saddam, kendi çapını aşan bir kumar oynamıştır. Bu kumarı
oynarken sadece kişisel yeteneklerini değil, ordusunu ve ülke-
sinin sanayi gücünü de iyi hesaplayamadığı görülüyor. Batı ba-
sınında Saddam'ı Hitler'e benzetmek son gunlerde çok moda.
Ama bu benzetme bize biraz yüzeysel geliyor. Nazı Almanyası-
nın sanayi gücü ile Irak'ın sanayi gücü arasındaki muazzam farkı
bir yana bırakalım; Hitler'in ordusu ile Saddam'ın ordusu ara-
sında büyük fark vardır. 2. Dünya Savaşı sırasında Alman ordu-
sundan. Rornmel, Manstein, Guderyan, Von Runsted gibi üs-
tün yetenekli pariak komutanlar çıktı. 8 yıl süren Körfez sava-
şında tek Irakiı generalin adı bile belleklerde yer almadı. Sad-
dam'ın komutanları, ABD birlikleri Suudi Arabistan'a gelmeden
4 ağustosta Suudi Arabistan'a saldırsalardı çok büyük bir fırsat
ele geçirmiş olurlardı. Saddam, Bush'a, "Arkadaş, üzerime va-
nrsan, Suudi Arabistan'daki petrol kuyularını uçururum" deme
olanağına kavuşurdu. Ama Irakiı komutanlar ya Suudi Arabis-
tan'ı yeterince hızlı işgal edemeyeceklerinden korktuklarından
ya da Saddam'ı ikna edemediklerinden Suudi Arabistan sınınnda
durdular Hitler'in geoerallen, büyük bir olasılıkladurmazlar, Ku-
veyt'i işgai edip beklemenin ABD yığınağını eli kolu bağlı seyret-
mek anlamına geleceğini düşünüıierdi.
Saddam'la Hitler arasında başka farklar da var. Hitler tam bir
fanatikti. Savaş sırasında askeri bakımdan en zorunlu durum-
iarda bile generallerinin tüm uyarılarına karşın birliklerin geri çe-
kilmesini kesinlikle reddetmiş, bu yüzden yüz binlerce asker bo-
şuna ölmüştü. Saddam'da ise tüm acımasızlığına karşın. bu denli
bir fanatizm görülmüyor. İran'la savaş sırasında, işler iyi gitme-
yince, ordusunu gerı çekmtşfcc Hitler, son ana kadar bir mucize
(yeni bir silah, mûttefiklerin birbirı ile kapışması) beklemiş, ger-
çeklerden kopuk düş dünyasında yaşamıştır. Oysa Saddam, rran'ı
dıze getiremeyeceğinı fazla zaman yitirmeden görmüş ve Tah-
ran'a sürekli, masaya oturma çağrısında bulunmuştur.
Saddam, aslında, Körfez'de oynadığı son büyük kumarı da kay-
betmekte olduğunun bılincinde görülüyor. Gerek Dışişleri Ba-
kanı Tarık Aziz'in gerekse kendisınin yaptığı açıklamalarda kla-
sik "sertizdir, hırpalarız" edebiyatının altında görüşme ve diya-
log mesajları yatryor. Yabancı elçiliklere zorla girmekten vazge-
çilmiştir. Irak lideri büyük prestij kaybına uğramamak koşulu ile
geri adım atmaya eğilimli görülüyor.
Ama ABD bunu kabul eder mi? Orası çok kuşkulu. Çünkü
VVashington artık Kuveyt'in yani sıra şu ya da bu şekilde Sad-
dam'ın kellesini de istiyor. Beyaz Saray'ın hedefi "Saddam'ın bu
bunatımdan tam bir yenilgı ve prestij kaybı ile çıkması, bunun
sonucunda içeriden gelecek bir darbe ile devrilmesidir. Bu ara-
da Irak'ın nükleer tesisi ile kimyasal silah fabrikalarının VVashing-
ton'un gündeminde ön sıralarda bulunduğunu da unutmamak
gerek.
ilginçtir, Ortadoğu'da Arap davasının bayraktarlığına soyunan
Saddam Hüseyin'in, iki büyük kumarı (İran'a saldırması ve Ku-
veyt'i işgali), ABD'nin bölgeye iyiden iyiye yerleşmesine yol aç-
mıştır.
Ingiliz Müslümanlarının isteği
Müslüman
barış gücüİngiliz Müslümanları Kuveyt ounalımınm
savaşla çözülmesine karşı çıkıyorlar. İngiliz
ve Amerikan askerlerinin S. Arabistan'da
bulunmasım kınıyorlar.
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — "İngiliz Müslü-
manlan Birliği" tarafından dü-
zenlenen bir toplantıda, "İngiliz
Müslümanlannın Kuveyt bunalı-
mının savaşla çözülmesine karşı
olduklan" ifade edildi. Sayıları
1,5 milyon kadar tahmin edilen
Müslümanlan temsil eden örgüt-
ler içinde "dini temekttik görüş-
lerine katılmayan" birlik, ingiliz
ve Amerikan askerlerinin Suudi
Arabistan'da bulunmasım da kı-
nadı. Iran yanlısı tutumuyla ta-
nınan "lslam Enstitüsü" Başka-
nı Halim Sıddıki de yaptığı ko-
nuşmada, "Kutsal şehirlerin ya-
bancı biriikler tarefında kornn-
ması, dine, Şejian Ayetleri'nden
bin kat daha büyük bir küfor-
dür" dedi. Suudi Arabistan'a bir
"Ortadoğu Barış Gücü" gönde-
rilmesi fikri yavaş da olsa taraf-
tar topluyor.
Her ne kadar lngiltere'deki
Müslümanları temsil eden tek bir
örgüt yoksa da Birleşmiş Millet-
ler'in son kararı ve lngiltere ile
tran arasında başladığı gözlenen
ılımlı ilişkinin, çeşitli hiziplerin
bir araya gelmesine yaradığı gö-
rülüyor. Dini temelcilikten uzak
olduğunu söyleyen "Müslüman-
lar Birliği" ile tran yanlısı mili-
tan görüşlerin savunucusu "ls-
lam Enstitüsü"nün bir araya gel-
mesi, anlamlı karşılandı. Kuveyt
bunalımının, lngiltere'deki Müs-
lümanlar arasındaki görüş aytı-
lıklanru giderici bir etki yapma-
ya başladığı, Müslümanlann,
saflannı sıkılaştırmaya başladık-
lan şeklinde değerlendiriliyor.
Bunalım öncesinde, Sıddıki'nin
Ingiltere'de Müslümanlann
özerklik ilanına, ılımlı kanat kar-
şı cıkmıştı.
İngiliz Müslümanları arasında
Suudi Arabistan'a bir "Ortado-
ğu Banş Gücü" gönderflmesi fik-
ri yavaş da olsa taraftar topluyor.
Bu görüşü savunanlar, bölgede
halen Mısır kuvvetlerinin bulun-
duğu, ancak bunun Amerikan
kuvvetleri çerçevesinde düşünül-
düğü görüşündeler. Londra'daki
en büyük cami olan, 'Regent's
Park Camii'nde ingiliz Müslü-
man örgütleri arasında iki hafta
önce yapılan toplantıda alman
kararda, "Müslümanlann top-
raklarma, gayri müslim yabancı
askerlerin saldırması, tam Müs-
lümanlara yönelik bir saldındır"
denmişti. Kuveyt temsilcisi, Irak1
ın saldınsı kınanmadığı için top-
lanuyı terk etmişti. Şimdi ise bazı
Müslüman örgütlerin temsilcile-
rinin Londra'daki Irak, Kuveyt ve
Suudi Arabistan büyükelçileriy-
le görüştükleri ve bir Ortadoğu
Banş Gücü kurulmasını önerdik-
leri bildiriliyor. Müslüman örgüt-
lere yakın kaynaklar, "Mekke ve
Medine*nin korunması için Müs-
lüman ülkeler harekete geç-
melidir" şeklinde İngiliz Müslü-
manlan arasında bir cereyan baş-
lamış olduğunu kaydediyorlar.