22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/16 27 AĞUSTOS 1990 KÖRFEZ KRİZÎ...KÖRFEZ KRİZt... KÖRFEZKRÎZÎ...KÖRFEZ KRÎZf... KÖI -SAVAŞ YIKIMDIR' — Savası protesto eden TBKP'likrin taşıdıkları pankartlarda, "Savaş yıkım- dır, yıkımı durduralım" yazısı dikkati çekti. (Foloğraf: Sııat Kozluklu) Protestoya gözaltıIstanbul Haber Servisi — Savaşı protesto et- mek amacıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda "kefenli" gosteri yapan 2'si kadın 5 TBKP üye si polis tarafmdan gözaltına alındı. TBKP Bakırköy İlçe Başkanı Osman Aydın ve uyeler dun saat 12.00 sularında Bakırköy özgür- lük Meydanı'na geldiler. Burada, üzerlerine be- yaz renkli kefen giyen TBKP üyeleri ellerinde ta- şıdıklan, "Ölmek istemiyoruz", "Savaş yıkım- dır, yıkımı durduralım", "t'lkemlz savaşa girme- sin", "Yaşamak istiyoruz" yazılı dövizleri havaya kaldırarak "savaşı protesto cttiklerini" belirtti- Türkiye'nin ABD güdürnünde bir savaşa gir- mesinin, Önemli kötü sonuçlar doğuracağını be- lirten üyeler, birbildiriyi basına dağıttılar. Bu sırada çevrede beklemekte olan güvenlik güçleri, kefenli gosteri yapan TBKP Bakırköy İlçe Başkanı Osman Aydın, sekreter Berrin Yesillepe, ile üye Arif Akdemir, Sümer Aksoy ve Akif Du- man'ı gözaltına aldılar. 2'si kadın 5 TBKP uye- sinin önce Bakırköy Merkez Karakolu'na ardın- dan Gayrettepe'deki Siyasi Şube Müdürlüğü'ne götürüldükleri öğrenildj. Polis yetkilileri, gözal- tının gerekçesi hakkında açıklama yapmaktan ka- çındılar. ELEMAN BİLGİİŞLEM BİRİAAİ YAZILIMBÖLÜMÜ İÇİN üBİLGİSAYAR PROGRAMCISI SİSTEM ANALİSTİ ALINACAKTIR. • DOS/OUICK BASIC deneyimli, (FABSbilgisitercihecHır) • NOVEIİ afhnda çalışan yazılım konusunda en az 1 yıl deneyimli adayiaın: • Use mezunu olmosı, (BJgisayar konusunda eğittm aörenler terdh edilir.) • Konusunda ilgili yayınlan izleyebtlecek yeterlikte Ingfooe bilmesi, • Askerlikle tlîş-kisî olmaması veya en az 2 yıllıkteciliolması gerekmektedir. • Turizm konusunda deneyimli olanlartercihedilecekSf. TÜM BAŞVURUlAfl GlZll TUTUACAICnil. • Mecidiyeköy 1$ Merkezi Şehit Ahmet Sokak.4/3 Mecidiyeköy-80310 GENERALDIRECTOR SECRETARY A leading pharmaceutical company is seeking female individual for a position of General Director Secretary. Ideal individual should posses the follovving: • Fluent in English, both spoken and writen. As a second German is preferable. • Driving License and be available for travelling. • A very well type-writing. For prompt consideration please send your C.V. handvvritten and in English accompained by recent photo Lo P.O. 1278 Sirkeci-ISTANBUL • Not later than September 7 1990 • All applications will be treated with striet confidentiality... İINGİLTERE'DE AU-PAIR • 17-27 yaş aıası GENÇ BAYANLAR • Seçkın bır ailenın yanında, anneyc yardımo olarak • En az 6 ay yaşayıp INGlLlZCEyı yerınde ogrenmek ve getıştirnıek ısnyorsami • Rehbcrınız olabılırıı! • Bızı hemen arayın'. GB LBM Okullan 4cenlni FEFA A.Ş. Httsnv Gmdc Cut. 142/3 KH0O T»?»İİIİK-İSTANBI>L Fax. I40J7 10 Tel.: 136 18 68- 136 13 80 TURSEM'İN REHBERÜ6İNDE LONDRA, aXF0RD, CAMBRIDGE BOURKEMOUTH »BMGHTOK. DE 5EÇKİN DİLOKulXWW10fcYAZ-K& » D A BuniN YIÜN&İÜZCE Ö6R.CNİU 12TAKSÎTTE OD KOIAYUGI DEVAM EDİYOR/ •GENELVEHIZUINDIRILMIS KURSLAR • TİCARİ İN&İÜZCE • TUB.İZM İNGİLİZCESİ •BANKACILIK İNûİLİZCESİ •51NAV fcURSLARI: Cambridgc •Fıt$t Ccrbf icate, Pnrf cıtncu, •T0£FLARaS(5b\ü) tursem İMGİÜZÜSANOKULLARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhurıyet Cad 173/4-B Elmadağ 80230 Istanbul Hılton Oteli Karşısı Tel. 1483977-148 7943-1482849 Fax . 132 97 29. Tlx. 27498 tustn tr. Çalışma saatleri içinde veya dışında MUHASEBE veya İNGİLİZCE öğretmenliği yapabilecek ELEMANLAR ARANIYOR Meslekî ve yasal niteliklere sahip isteklilerin Merkez Müdürlüğümüze başvurmaları rica olunur. OZtL OAKTİIC StKRiTEB VE İİUÎİSATAH RUKSLAHI Merkezi : Beyaat, Mithat Paşa Cad. 14/1 Tel Kadıköy : Alüyol, Kuşdüi Caddesi, 6/8 Tel Beşiktaş : Çırağan, Asariye Cad. 7/2-3 Tel Şişli : Abidei Hürriyet C. Hasat Sok. 15 Tel Baknköy : Hüsreviye S. 18/4 (Mıgros sırası) Tel 527 55 25 - 522 21 06 338 08 42 - 336 11 50 158 24 97 - 158 24 98 130 90 37 - 175 43 14 571 31 31 - 561 29 06 OtkkJt •• 5 «IrastM hafka $AMPİY0N adıyta çalifM MçUr Dakttto Mcrator M Mıisayar k a m futoaılı KöNUK YAZAR ABD, kısa süre içinde sıcak çatışmaya girmeyecektirABD'nin, ablukanın etkisini görmeden bir taarruz başlatması ihtimali çok zayıftır. • Era. Org. NECDET ÖZTORUN Eski Kara Kuvvetleri Komutam Körfez krizinde dunım: Bölgedeki krizi azami noktastna doğ- nı tırmandıracak önemli geiişmeler şun- lardır: 1- irak'ın lutumu ile ilgili olanlar: — Irak. uzlaşmaz tutumuna devam et- mekte, — Zehirli gaz kullanma imkânını, ABD'yi caydırrnak için kullanmakta, — Kuveyt-Suudi Arabistan hududun- da savunma tedbirleri alınmakta, — Uzun menzilli silah sistemleri ile şe- hirleri ve rafınerileri tehdit etmekte, — Irak, bütün tedbirlerini ABD'yi ta- arruzdan caydırmak için kullanmakta ve son olarak rehineleri stratejik hedefler bölgelerinde ikâmete zorlayarak ABD kamuoyunu ve yönetimini, zayiatı dik- kate alarak Irak'a karşı bir askeri hare- kâttan caydırmaya çalışmaktadır. Kazanıları zaman, anlaşma olmazsa İrak'ın lehine değildir. Irak'ın askeri hazıriıklan ve imkânlan: Konvansiyonel silahlarla ve munzatam birliklerle «pılacak bir savaşı, orta, hat- ia kısa bir süre için bile devam ettirecek durumda değildir. Ancak gayri nizami harp imkân ve kabiliyetiru daima dikkate almak gerekir. ABD ile ilgili olanlar ABD, bölgede Irak'ın işgalini sağla- yacak bir askeri gucü geliştirecek ve idare edecek tedbirleri almaktadır. — Önemli miktarda zırhlı birlikleriyle ihtiva eden kara birliklerini bölge>-e ge- tirmiştir. Miktarın 100 bin kişiye ulaştı- ğı haberleri vardır. 4-5 tümene yaklaşık bir güce ulaşan kara birliklerinin 8-10 tü- mene varacağı kıymetlendirilebilir. Bir ABD tümeninin savaş gücü 4-5 Irak tü- menine denk olacağı ve hava desteği ile birlikte bu nispetin 2-3 misli artacağıru söylemek mümkündür. Gelen birlikler, ABD askeri doktrinine uygun taarruzi olarak kullanılabilir. Bu miktara bölge- de bulunan Suudi Arabistan birlikleri- ni ve daha kolay konularda diğer Arap ülkelerinin birliklerini katmak uygun olur. Bölgede, henüz başka ülkelere ait kara birliği olduğu basına ıntikal etme- miştir. —Bölgedeki ABD ve Suudi Arabistan hava birlikleri çok kısa sürede hava hâ- kimiyetini sağlayacak ve kara birlikleri- ni destekleyecek bütün askeri hedefleri ve gerektiğinde stratejik ve ekonomik he- deflere karşı taarruzi olarak kullanıla- cak ve Irak savaş gücüne önemli ölçüde zayiat verdirecek güçtedir. — ABD'nin daha önceki bir inceleme- de belirttiğim milli hedefleri, politik he- defleri dikkate alınarak politik hedefle- re uygun askeri hedeflerin tespit edile- ceği ve savaş sonunda hangi koşulların sağlanması gerekli olduğu düşünüldü- ğünde, Irak'ın büyük bir bölümünün iş- ga] edilmesi, Saddam rejiminin tasfiye edilmesi, tehdit olma niteliğinın ortadan kaldırılması Irak'ta nizami sağlayacak koşulların yaratılmasını gerektirecektir. Böylece ABD, diğer ülkelerin desteğini de alarak politik tedbirler yanında askeri olarak da gerekli tedbirleri almak zorun- da kalacaktır. Vasat yoğunlukta bir savaşa hazırla- nan ABD'nin, savaş sonunda Irak'ın iş- galini göze almak gerektiğinden hazır- lıklarını tamamlamadan kendi inisiyatifi ile savaşı başlatmasını beklemek uygun olmaz. Bugünkü dünya koşullannda yalnız sı- nırlı hedefleri olan bir savaş, ABD as- keri doktrinine uymaz. Saddam Hüse- yin'in bir darbe ile düşürülmemesi ha- İinde savaş uzayabilir ve zayiat artar. Tarihi ve geçmiş hareketleri kıymetlen- dirilmesi doğal olan ABD'nin, ambar- go, abluka uygulaması ve Saddam Hü- seyin'in etkisiz hale getirilmesi uygula- ması dışında sınırlı askeri güç kullanma- sı beklenilmektedir. Kimyasal savaş durumu: Kullanılmış olmasından ötürü ileride de kullarulabi- leceği ve yasaklara da uyrnayacağı kıy- metlendirilebiür. Bu tehdit, Irak yetki- lilerince alenen beyan edilmektedir. ABD Silahlı Kuvvetleri: Kimyasal sa- vaş yeteneklerine sahiptir ve bu yetenek- lerini, kimyasal silah kullanma yetenek- leri olan ülkelere karşı caydırma amacı ile kullanmaktadır. Savunma yönünden imkânlan ve eğitimi muhtemelen yeter- lidir. Irak'ın gaz kullanma tehdidi ABD- yi caydırmaz. Irak'ın sivillere karşı kim- yasal silah kullanma imkânlannı da dik- katten uzak tuttuğu düşünülmemelidir ve etkili bir caydırma aracıdır. ABD'nin kararlı bir bicimde hazırhk- larını sürdürdüğü, sivil, ticari uçaklan da kullanarak havadan ulaştırma kabi- h'yetinin büyük bir kısmını kullanmasın- dan ve ilk aşamada 40 bin kadar yede- ğin hizmete çagnlmasından anlaşılmak- tadır. Askeri harekâtın başlama olasdıgı: Saddam Hüseyin'in ciddi bir inisiyatifi, savaşın başlamasına neden olabilir. ABD'nin harekâta başlamasında ken- di inisiyatifini kullanması, ablukamn iş- lememesi, etkisiz olması, hiçbir müza- kere ihtimalinin kalmarnası ve Irak'ın Kuveyt'i işgale ve rehinelerle ABD'yi teh- dit etmeye uz«n süre devam etmesine bağlı olabilir. Bazı uzmanlar, tsrailliler, askeri ha- rekâtın sınırlı da olsa Saddam Hüseyin'e zaman kazandırmamak için hemen baş- lamasını önermektedirler. Savaşın getireceği sorunları çok iyi kıymetlendirmekte olan ABD'nin, ken- di inisiyatifi ile kısa süre içinde bir sı- cak çatışmaya hemen başlayacağı hemen beklenmemelidir. Eski ABD Savunma Bakanı Weinber- ger'in CNN'de yaptığı bir konuşmada, "Hemen askeri harekâtia bu krizi çözelim" diye konuşan biri için, *aptal' demesi ve savaşı en son çare olarak gör- mesi, ABD'nin mevcut sorumlulan için de geçerli olduğunu tahmin etmek ola- ğan olur kanısındayım. Politik ve diplomatik gelişmeler Irak'ın yabancıları, bilhassa ABD va- tandaslarını, ABD'yi taarruzdan caydır- mak için rehin olarak belirli bölgelerde, tesislerde tutması, bütün dünyanın tep- kisine yol açmıştır. ABD'de Başkan Bush, bu dunım flze- rine yalnız Saddam Hüseyin'i değil Irak hükümetini, bu kişilerin güvenliğinden ve rahatından sorumlu tutmuş, bu kriz- de askeri güç kullanmadan eide edilme- sini öngördüğü hedefleri tekrar şöyle açıklamıştır: 1- Kuveyt'in tahliyesi, 2- Kuveyt'te meşru hükümetin kurul- ması, diğer bir tanımlarna ile eski yöne- ticilerin dönmesi, 3- Suudi Arabistan'a karşı muhtemel bir taarruzun önlenmesi, 4- Rehin olarak tutulan yabancıların güvenliği ve kendi isfklerine bağlı ola- rak serbestçe Irak'ı terklerinin sağlanma- sı. Bu hedeflerden ve ABD yetkilileri ta- rafından yapılan açıklamalardan anla- şıldığma göre ABD, politik, diplomatik girişimlerle ve bilhassa askeri müdaha- le yetkisini de kapsayan bir abluka uy- gulaması ile krizin atlatılmasını hızla mümkün görmekte, en azından askeri müdahale seçeneğini kullanmadan bü- tün zorlama yöntemlerini makul bir sü- re ile denemeyi uygun görmektedir. Suudi Arabistan'a karşı yapılacak muhtemel bir taarruz haJen önlenmiştir. Ürdün Kralı Hüseyin'e göre "Irak, Suu- di Arabistan'a karşı taarruz hazıriıgi yap- mamıştır. Bu hususta Suudi Arabistan Krah'na yanlış bilgi verilmiştir ve sonnç olarak da Suudi Arabistan Kralı, ABD'yi yardıma davet ederek, krizin savaşa dön- mesioe yol açacak bir kapsama lüasma- sına sebep olmuştur" görüşünü ima et- miştir. KONUK YAZAR Başkan Bush, Kral Hüseyin'in Arap ülkelerinin ve diğer ülkelerin desteğine sahip olmadığını belirterek bu göruşle- re karşı çıkmış, ancak krizin atlatılma- sına müzakere yollarını tamamen kapa- mamıştır. ABD'nin açıkladığı hedefier- den "Kuveyt'in tahliyesi ve eski yöneti- cilerin geri dönmesi", Irak'ın tutumun- dan ötürü müzakere ile halledilemeyecek niteliğini muhafaza etmektedir. Bu du- rum, Kuveyt yöneticilerinin ve Saddam Hüseyin'in kabul edeceği bir öneri ile dü- zeltilebilir. Bu öneri, hudut düzeltmeıe- ri olabilir. Kral Hüseyin'in başarı şansı, Saddam Hüseyin'i Kuveyt'ten çekilme- ye ikna etmesindedir. ABD, Arap ve Arap olmayan 22 ül- keyle birlikte omuz omuza hareket ettik- lerini belirterek BM kararlanna ve ülke- lerin yaptıklan ufak-büyük katkılara bü- yük önem verdiklerini göstermektedir. Sonuç olarak ABD, politik yönden he- nüz müdahaleye hazır değildir veya po- litik ve ekonomik açıdan Irak'a karşı ya- pılacak bir taarruz tamamen haklı nite- liklere kavuşmamıştır. Büyük bir askeri tehdidin gölgesindeki politik ve ekonomik tedbirlerle ve bilhas- sa ambargo ve abluka ile Saddam Hü- seyin'in, neleri kaybedeceğini anlaması, Kuveyt sorununu çözecek. ABD'nin de kabul edeceği bir anlaşmanın, Kuveyt ve Irak arasında Araplann aracılığıyla ya- pılması ihtimali az da olsa hâlâ vardır. Rehinelerin durumu, Kuveyt'e ilişkin he- deflerin elde edilmesine ve ABD'nin ta- arruz ihtimaline bağlıdır. Bugün Kuveyt sorununun çözülmesi, krizin atlatılma- sına sebep olabilir. Bir süre sonra Sad- dam Hüseyin'in ve rejiminin düşürülme- si, öncelikli hedef haline gehrse savaş ka- çınılmaz hale gelebilir. Savaş, birçok so- nınu birlikte getirir ve Ortadoğu'da ni- zam ve istikrann yabancı güçlerle sağ- lanması zaruri olabilir. Saddam Hüse- yin'in rehinelerle konuşmasımn müspet bir yanı, Hüseyin'in dünya kamuoyuna Önem verdiğjni göstermesindedir. Muhtemel bir savaş sonunda veya bu- günkü durumda kriz atlatılırsa ABD'- nin bölgedeki Arap devletler sistemıni idamesi, dengenin muhafazası ve Isra- il'in başedemeyeceği bir tehdidin oluş- maması için güçlü bir Mısır ve Suudi Arabistan'ın varlığımn gerekli olduğunu düşündüğü, Mısır ve Suudi Arabistan'a sattığı, verdiği ve planladığı silah sistem- lerinden anlaşıimaktadır. Bütün Arap devletleri ve Israil ile si- yasi, diplomatik, kultürel ve ekonomik ilişkileri çoğalmış, karşılıklı bağımlıhk kurallan gelişmiş, güçlü bir Türkiye'nin mevcudiyeti, şüphesiz bölgede bir den- ge ve istikrar unsuru olacaktır. Türkiye 1 nin amaçları, hedefleri, ABD'ninkiler- den farklı olabilir, tamamen uymayabi- hr. Bu farklılıkların, bir dünya süper gü- cü olan, Türkiye'ye bugüne kadar önemli askeri yardım yapan ABD ile karşılıklı bağımlilık koşullannda bulunmasını ön- lemez. Türkiye'nin Atatürk'ün tam bagunsu- lık koşullannı, daima dikkate alarak yü- kümlülükleri ile bağımlı hale gelmeme- si ve bağımsızlık koşulları ile karşılıklı bağımlilık koşuUarıru dengeli bir bicim- de yürütmesi esastır. Bugünkü duruma göre Körfez krizi- nin çok kısa bir süre içinde savaşa dö- nöşmesi ihtimali zayıftır. Ancak Saddam Hüseyin'in ciddi ve hatalı askeri bir gi- rişimi veya rehinelerin yaşama koşulla- rının çok ağırlaştırılması savaşı başlata- bilir. Böyle bir emare de şimdilik yok- tur. Irak'ın bir askeri harekâta girişraesi ihtimali çok azalmıştır. Hatta taarruz et- meyeceğine dair emareler vardır. ABD'nin Irak'ın büyük bir bölümü- nü işgaline yetecek askeri gücü meyda- na getirmeden ve ablukamn etkisini gör- meden bir taarruzu başlatması ihtimali çok zayıftır. Normal olarak savaşın bugünlerde başlayacağını söylemek uygun değildir. ABD, Saddam Hüseyin'i uzaklaştıra- cak, etkisiz hale getirecek bir fırsat ya- kalarsa sınırlı harekete hemen başlaya- bilir. Aynca 24 ağustosta Irak'ın, nrhlı bir- liklerinin bir bölümünü Kuveyt'ten çek- tiği haberleri vardır. Bu haberler doğru ise Irak, böyle bir tertiplenmeyi iki amaç- la yapabilir: 1- Askeri olarak Irak'ın savunmasın- da Kuveyt'in dikkate alınmaması, 2- Kuveyt'i boşaltarak anlaşarak veya sınırlı bir savaşta, bir harekette Kuveyt'in ilhakından fiilen vazgeçerek durumu kurtarmak. Bunu zaman gösterecektir. Savaş kapımızda mı?YAŞAR DEMİRBULAK Em. Hava Tümgeneral 2 ağustos tarihinde Ortadoğu'da pat- lak veren krizin başlangıcındaki karma- şa, panik, korku ve kararsızlık gün geç- tikçe azaJraakta ve yerini daha serinkanl; düşünülebilen ve bilinçle hareket edilen bir ortama bırakmaktadır. Bu arada ba- sın yayın organlannda her gün "Geriye doğru sayma başladı", "Sıcak harp gün meselesi", "SUahlar patlamak üzere" gibi atılan başlıklar tüm dünya kamuoyun- da büyük bir heyecan ve merak yarat- makta, olaylann dikkatlice izlenmesine sebep olmaktadır. Uluslararası ve ikili diplomatik ilişkiler her gün biraz daha yoğunlaşmakta, ülkelerin tutumlan net- leşmekte ve buna paralel olarak askeri hazırlıklar tamamlanmaktadır. Peki tüm bu gelişmelere rağmen sıcak harp hakikaten kapılanmıza ulaştı mı? Bu soruya kesin bir cevap vermek haki- katen çok zordur. Hele hele kapalı ka- pılar ardındaki bilgilere sahip olunma- dıkça bir tahminde bulunmak kehanet- ten öte bir şey olamaz. Ancak olaylan çok yakından izleyenler biraz da kendi düşüncelerinin ürünü olan bir sonuca ulaşabilirler. Hiç şüphe yok ki bu kadar hengâmeden sonra krizin silahlı bir ça- tışmaya dönüşmesi her an mümkündür. Ancak bunun ihtimaliyat yüzdesi önem- lidir ve bu oranı belirleyecek yegâne un- sur bölgedeki askeri güçten ziyade siya- si iradededir. Taraflann siyasi iradeleri- ni ABD ve Saddam belirlemektedir. Şu ana kadar gelişen olaylar göstermiştir ki Irak'ta tek otorite Saddam'dır. Diğer ta- raftan Irak'a karşı olanların kaderi ise ABD'nin iradesine baglanmış gibi gö- rünmektedir. Gerek NATO gerek bölge- deki Araplar ve hatta Sovyetler Birliği dahil Doğu Avrupa ülkeleri dahi ABD- nin izlediği yolu büyük ölçüde takip et- mektedirler. O halde bu andan sonra atı- lacak adımlan da bu iki gücün, yani Saddam ve ABD'nin tutumlan saptaya- caktır. Politik yönden Saddam'ın fazla bir manevra sahası kalmamıştır. En son ola- rak rehineler kozunu da oynamıştır. Bundan sonra ileri yapacağı bir hamle KöNUK YAZAR -ki çılgınlık otur-, ülkesini böyle bir ateş çemberi içine sürükleyecektir. Yapacağı yegâne manevra, ancak geriye doğru ola- bilir. ABD'ye gelince, hemen hemen tüm dünyayı yanına, arkasına almasına ve bölgede büyük bir askeri hazırlık yap- masına rağmen politik arenada kullan- madığı daha birçok imkânlara sahip ol- duğundan Saddam bir hata yapmadık- ça bir sıcak savaşı başlatması olasıhğı çok fazla değildir. Zira böyle bir teşeb- büs şu ana kadar kendi kamuoyu dahil gördüğü uluslararası desteğin ve itibann azalmasına sebep olabileceği gibi rehi- neleri de büyük bir riskle karşı karşıya bırakabilir. O halde Ortadoğu'daki krizin silahlı bir çatışmaya dönüşme ihtimaliyet ora- nı çok yüksek görünmemektedir. Buna rağmen siyasi iradeler en son çare olan silahlı kuvvetleri aktif olarak kullanma- ya başvurursalar sonuç ne olur? Bu sorunun yanıtını bölgedeki askeri güçlerin uzun boylu bir analizini yapma- dan da hemen vermek mümkündür. Irak kesin olarak kaybeder. Ancak kim ka- zarur? Bu şimdilik belli değil. Durum salt askeri açıdan değerlendi- rildiği takdirde bir güç mukayesesi yap- raak dahi gerekmemektedir. Zira Irak halen kendinden kat be kat üstün bir ha- va gücü ile karşı karşıyadır. Bu güç ica- bında ABD'nin çok kısa bir süre yapa- bileceği takviyeler ile daha da artabile- cektir. Irak ise mevcut kuvvetleri ile şu anda stratejik savunma durumundadır. Taarruzi bir tutum içine girmesi müm- kün değildir. Diğer taraftan olabilecek bir çatışmanın tran-Irak harbinde oldu- ğu gibi uzun süreli olması da düşünüle- mez. Bu durumda silahlı bir çatışma için kullanılacak ilk ve etkili güç hava kuv- vetleri olacak ve belki önceleri sınırh ola- rak başlatılacak bir hava harekâtı daha sonra genişleyerek sonuca ulaşacaktır. Saddam da bu gerçeği gördüğü için Irak'ı böyle bir saldından korumak ama- cı ile rehineleri ileri sünnektedir. Zira ha- lihazır durumu ile Irak Hava Kuvvetle- ri böyle bir darbeyi karşılayabilecek ve mukabil saldınya girişebilecek güçte de- ğildir. Irak hava gücü hakkında basında bu- güne kadar yeterli istatistiki bilgiler ve- rilmiş ve değerlendirmeler yapümışür. Genelde Saddam bölgeye göre güçlü bir hava kuvvetine sahiptir. Batı'dan ve Do- ğu'dan temin ettiği uçak, silah, araç ve gereçlerle hem taarruzi hem de tedafüi bir hava kuvveti yapısına sahiptir. Ayn- ca FROG, SCUD, El Hüsseyin, El Ab- bas gibi yerden yere taarruzi füzelerin ya- nında, SA-2/3/6/7/8/9, Roland ve Hawk tipi yerden havaya karşı kullanı- lan yer savunma silahlarına da sahiptir. Ancak 40 bin kişilik Irak Hava Kuvvet- leri personeli özellikle pilotlar uzun sü- ren Iran harbi nedeniyle moral yönün- den zayıf durumdadırlar. 8^ yıllık harp- ten önemli tecriibeler edinmelerine rağ- men eğitim seviyeleri Batı standartlan- na ulaşamamışur. Zafıyet, savaş esnasın- da belirli bir şekilde ortaya çıkmıştır. Tüm bu müspet ve menfî etkenlere rağmen Irak, bölgede diğer Arap ülke- leri hava kuvvetlerine karşm müessir ola- bilir. Fakat şu anda bölgede konuşlanan ABD hava gücü unsurlan göz önüne almdığı takdirde etkisiz kalmâya mah- kûmdur. O halde Saddam bir çılgınlık daha ya- parak aralarında Türkiye'nin de bulun- duğu komşu ülkelerdeki stratejik hedef- lere (baraj, rafineri, şehirler, sanayi te- sisleri gjbi) hava kuvvetleri ve yerden-yere füzeleri ile taarruz edebilir ve kimyasal silah kullanabilir. Ancak son çare ola- rak başvurulan bu çırpınış hiçbir zaman sonucu etkilemez. Her ne kadar baza çevreler, özellikle Saddam, bu imkâru abartarak deklare etmeye çalışıyor ise de sonuç samldığı düzeyde tahakkuk etmez. Zira öyle olsa idi, şu anda fran'da birçok şehrin hari- tadan silinmesi gerekirdi. Ancak böyle bir hareket, hele hele kimyasal silahla- nn kuuarulması insani açıdan bir yüz ka- rası olur. Olayın Türkiye yönünden değerlendi- rilmesine gelince, Irak'ın bu durumda ne sebeple olursa olsun, Türkiye'ye karşı si- laha başvurmasının bir mantığı yoktur. NATO ve ABD'yi bir tarafa bıraksak da- hi, böyle bir çatışmadan Irak'ın çok da- ha fazla zararlı çıkması kaçımlmazdır. Krizin Kıbrıs'a etkisiProf. Pr. EROL MANİSALI 1- ABD, AT ve genelde dünya politik çevrelerinin dikkati Körfez'de toplandı- ğı için Kıbrıs, hem BM'de hem de AT1 de gündem dışına kaydı. 2- ABD, AT ve NATO çevrelerinde, Türkiye'nin, Körfez konusundaki önemi gündeme geldiğı için a) ABD'nin b) Ve AT'nin Ankara ve KKTC üze- rindeki baskıları ertelenmiş oldu. 3- Adadaki mevcut statünün, adanın politik ve askeri istikrarı bakımından "olumlu" olduğu gerçeği, Orta- Doğu'daki kriz ile daha iyi anlaşılmış ol- du. Bu da, KKTC ve Ankara üzerinde, gereksiz baskılarla, statü değişmesi yö- nündeki baskıları n, Batı tarafından, bi- raz daha farklı değerlendirilmesine yol açabilecek niteliktedir. 4- Adadaki tngiliz üslerinin, Körfez krizi ile öneminin artması, ada ile ilgili "önceliklerin" ABD ve tngiltere bakı- mından, askeri yönü ön plana çıktı. 5- Türkiye'nin politik ve askeri ilgisi- nin, krizle birlikte Ortadoğu'ya kayma- sı ve Güneydoğu Anadolu'ya asker kay- dınlması, Yunanistan'ın ve Kıbrıs Rum yönetiminin, ^azı sürpriz girişimlerde bulunabilmelerini, en azından, Türkiye 1 nin tepkisi bakımından, kolaylastırdı. Bu dunım yalnız Kıbrıs için değil Ege için de söz konusudur. 6- ABD başta olmak üzere Batı'daki büyük devletlerin Ortadoğu'da askeri varlıklannın hızla büyümesi bölge so- runlanna ilginin artmasına yol açmıştır. Bu ilgi artışında esas olan petrol bölge- leridir. Ancak, genelde, büyüklerin böl- geye ilgilerinin, orta ve uzun vadede ar- tacak yönde gelişmesi halinde, bu ülke- lerin, Kıbns sorununa da ilgileri arta- caktır. Bölge dışı güçlerin Kıbns sorununa il- gisinin artışı, Türkiye bakımından olum- suz sonuçlar doğurur. Ancak, Türkiyeî- nin bölgede nisbi önemi büyume göste- rirse, olumsuz samlan etkiyi olumlu yön- de değiştirme olasıhğı, zayıf da olsa vardır. 7- Körfez krizi dolayısıyla kriz sonra- sında, bazı Arap ülkelerinin Türkiye'ye yaklaşımlarında olumlu gelişmeler sağ- İanabilirse bu gelişmeleri, bir bölge ul- kesi olan KKTC'nin tamnması yönünde değerlendirmek gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle