22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURİYET/5 Devlet Tıyatrosu'nda bu sezon • Kiiltiir Servisi — Istanbul Devlet Tiyatrosu 1990-91 dönemine 8 yeni oyunla girecek. Geçen sezonun seyirci beğenisini kazanan ve gişe rekorları kıran 5 oyun da sahnelenecek. Devlet Tiyatrosu'nun yeni oyunlanndan çoğu yabancı, F. Dostoyevski'nin romanından Simon Gray'in uyarladığı, Oya Menteşe'nin çevirdiği ve Engin Cezzar'ın yönettiği "Budala", VVilliam Gibson'ın yazıp Sevgi Sanlı'nın çeyirdiği, Alev Sezer'in yönettiği "Salıncakta tki Kişi", Belgi Paksoy'un Alexander Gelman'dan çevirdiği ve Çetin İpekkaya'nın yönettiği "Yüz Yüze", A. Çehov'un oyunundan Lale Eren'in çevirdiği ve Chris Harris'in yönettiği "Hapşınk", Larry Gelbort ve Bert Shevelove'ın yazıp Metin Serezli ile Haldun Dormen'in birlikte çevirdikleri, Haldun Dormen'in yönettiği "Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Birşey Oldu" ve Georg Büçhner'den Semih Fınncıoğlu'nun çevirdiği ve yönettiği "Danton'un ölümü". Geçen sezondan devam edecek oyunlar ise "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz", "Yangın Yerinde Orkideler", "Ballar Babnı Buldum", "Sevgili Soytarı" ve "Oyunun Oyunu." Hadi Çaman'ın 30. yıh • Kültür Servisi — Tiyatro sanatçısı Hadi Çaman, 30. sanat yılını 29 eylülde saat 21.00'de Açıkhava Tiyatrosu'nda düzenlenen bir şölenle kutlayacak. Hadi Çaman'ın dostlarının katılacaklan 30. yü şöleniyle Ugili olarak sanatçının hazırladığı metin şöyle: "30 yıl / Tıyatro. Ülkem. 30 yıl / Sevgi. Özveri. 30 ömür / Saygı. Karasevda. 30 sezon / Daha ustaların ustaları yaşıyorken sana ne oluyor diyecekler. Desinler / Lafım var. Tâvrım var. Soluğum varken bırakın bir selamım olsun. Bırakın ustalar bıkkınken sıkılmışken bir merhaba diyeyim kendi adıma, onîar adına / Salt cenazelerde buluşmayahm. Hep ağlamalarda / Bırakın yeniden doğanlar da olsun aramızda / Bu da bir çeşit dayanışma / Ben o gün, 70 yıllıkların yetmiş yıllarını tek tek ve yeni başlayanlann ilk günlerini birer birer kutlayacağım. Çünkü bu işin adı tiyatro. Adı insan. tnsana insanla hizmet edenin her saati bile kutlanır / Hele de bizira ülkemizde / Evet bu bir şölen / Saygı sana Bedia abla / Sevgi sana bu güzel ise bugün soyunan, benim müstakbel meslektaşım. Hepinize merhaba." Bakırköy Belediye Tîyatrosu'nda • Kültür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Zeliha Berksoy 1990-91 sezonunda sahnelenecek oyunları açıkladı. Birinci turda Labische'nin "Hasır Şapka"sı, Nâzım Hikmet'in "Ivan lvanoviç"i ve Aziz Nesin'in "Karagöz'ün Günlüğü"nün yanı sıra Oktay Arayıcı'nın oyunlarından bir kolaj üzerinde çalışılacak, Vaclav Havel'in "Bildirim"i sergilenecek. Oktay Rıfat'ın "Yağmur Sıkırîtısı", Şkarmeta'nın "Ateşli Sabır"ı, Goethe'nin "Iphigenia Taurus'ta" adlı yapıtı, J. Webster'in "Beyaz Şeytan"ı ve Bertold Brecht'in "Sezuan'ın lyi insanı", Shakeaspere'in "Trolius ve Cresida"sı ile Filiz Ofluoğlu'nun dilimize çevirmekte olduğu Howard Barker'ın "Cinayetin Resmi"de sezon içinde oynanacak diğer oyunlar. Ayrıca Melih Cevdet Anday, Orhan Asena, Güngör Dilmen ve Recep Bilginer ile birer oyunları konusunda görüşmeler sürüyor. Sanıi Güner'in objektifinden • Kültür Servisi — Fotoğraf sanatçısı Sami Güner çahşmalannın bir bölümünü bir albümde topladı. Albümde, sanatçının Türkiye'nin dört bir yanından çektiği büyük boy, renkli 255 fotoğraf yer alıyor. 1915 Priştine doğumlu olan Sami Güner, 54 yıldır aralıksız fotoğraf çekiyor. Yurtdışında açtığı sergilerle Türkiye'nin tanıtımına da katkılarda bulunan sanatçı, yurtiçinde ve dışında pek çok ödül kazandı. 1989'da Kültür Bakanlığı büyük ödülünü kazanan Sami Güner bugüne dek Türk kültür ve sanatını yansıtan 50'ye yakın kitap çalışması gerçekleştirdi. Güner'in objektifinden Türkiye izlenimlerini yansıtan albümde, Arnavutköy'de çektiği, "Eski evler ve eski arabalar" başlıkh çalışması da yer alıyor. Avusturyalı sanatçıdan sergi • Kültür Servisi — Avusturyah fotoğraf sanatçısı Chris Hinterobermair'ın sergisi Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde (Caddebostan) 28 ağustosta açılıyor. 11 eylüle kadar sürecek sergi "Gerçeklik ve Yanılsama" adını taşıyor. Bugüne dek çeşifli ödüller kazanan Avusturyalı. sanatçı, geçen nisan ayında Yıldız Üniversitesi Sabancı Kitaplığı'nda bir sergi açmıştı. Sanatçıya göre gerçeklikle hesaplaşmasının nedeni, izleyiciyi düşler dünyasına sürükleme ve gerçek dışı dünyanın varhğını hissettirme isteğinden kaynaklamyor. Picasso'nun "Sanat hem bir saldırı hem de bir savunma aracıdır" sözünü çıkış noktası alan Hinterobermair, yapıtlannda insanoğlunun eksik yönlerini ve üzüntülerini, korkulanm ve umutlannı işhyor. 'Kartpostallarda Osmanb* • Kültür Servisi — Üç ayda bir yayımlanan kültür dergisi llgi'nin 62. sayısı çıktı. Derginin yaz sayısında Y. Müh. Mimar Bülent Çetinor, Marmara Denizi kıyılarmdaki tarihi evleri anlatıyor. Dr. Jeolog Temuçin Aygen'in Cennet-Cehennem Obrukları ve Dilek (Narhkuyu) mağarasını konu alan yazısının yer aldığı dergide sanat tarihçisi Ismail Hakkı Kurtuluş'un "llgiye muhtaç bir belde: Uçmakdere" adlı yaasına yer veriliyor. Derginin bu sayısında sanat tarihçisi Mehmet Tektaş ise "Borabay Gölü-Amasya"yı anlatıyor. Sanat tarihi uzmanı Zübeyde Cihan Özsayıner'in Bursa Ulu Cami yazılannı işlediği derginin sayfalan arasında Uğur Göktaş'ın hazırladığı "Kartpostallarda Osmanlı Saraylan" başlıkh yazısı da sunuluyor. Değişik dönemlere ait kartpostallar Topkapı, Beyberbeyi, Dolmabahçe Sarayı'nı ve padişahlan görüntülüyor. Dergide Doç. Dr. M. Zeki Kuşoğlu'nun "Osmanlılarda Tuğra ve Gümüşte Tüğra Damgası" adlı yazısı da yayımlanıyor. SEVEMA/AIILLA DORSAY GEÇENMEVSİME BAKIŞ 3 'HANIM VE ÜÇÜNCÜ GÖZ' — Eski kuşaktan Halit Refiğ, başrolünde Yıl- dız Kenter'in (iistte) yer aldığı 'Hanım'la sinemaya parlak bir donüş yaptı. Orhan Oguz'un 'Üçuncü Göz'ü ise 'Herşeye Ragmen'i aratmayan, giderek onun ba- şan öğelerini yeni bir esinle daha ileriye götüren bir filmdi. Filmler iyî^ koşullar kötüGeçen mevsim Türk sineması açısından çelişkilerle dolu, hem olumlu hem olum- suz bir yüdı. 30 kadar film gösterime çı- kabildi. Bunların arasında belli bir düzeyi tutturanlar az değildi. Ancak bu nimlerin seyirciye ulaşması çok zor oldu, bir elin par- maklarını aşmayan sayıda film gerçek an- lamda seyirciyle diyalog kurabildi ve iş ya- pabildi. Diğerleri çok kısa, adeta sembo- lik biçimde gösterime girip ortalardan yok oldular. Kimileri ise ("Hiçbir Gece" gibi) sadece TV'den seyirciye ulaşabildi. Yorgun savaşçılar... "Eski koşak", genelde yorgundu. Halil Refiğ'in "parlak" dönüşü, yıün ilginç olay- lanndan biriydi. Refig, "Hanım"la sinema- larda pek iş yapamadı, ama daha sonra TV'den ulaştığı geniş kesimin gönlünü fet- hetmesini bildi... "Kanlar Koğnşu" ise ki- mi "anti-sinema" öğelerine karşın, sinema- mızda ilk kez ciddi, saygın biçimde yapıl- mış bir Kemal Tahir uyarlaması, olgun ve düzeyli bir yapımdı. Aüf Yılmaz, mevsim başındaki Erhan Bener uyarlaması "Ölii Bir Deniz"le duzeyli bir iş filminden baş- ka bir şey amaçlamamıştı. Meraduh Ün- ün "Bütün Kapılar KapalıydTsı ise göre- mediğimiz, ama eleşürmenlerin Ün'ün son dönemdeki en iyi filrai olarak niteledikle- ri ılgiye değer bir caba olarak kaldı. Dönüşçüler... "Orta kuşak"tan bir Tnnç Başaran, "dö- niış"ünden sonraki ikinci filmi "Ucurtmgyı Vunnasınlar"la her anlamda gerçek bir ba- şannm sahibi oldu. Film, gerçekten de sı- nırlı tutulmuş, amaçlaruıa tümüyle ulaşan, hümanist ve banşçı hoş bir yapımdı.. Yi- ne "dönüşçü"lerden Bilge Olgaç'ın seyir- ciye pek az ulaşabilen "Gömlek"i şaşırtıcı bir karamizah içeren bir köy güldürüsü de- nemesiydi. Bu Osman Şahin uyarlaması- nın yanı sıra, Güner Sümer'in oyunundan uyaılanan "Yann Cumartesi" ise, bizce tam bir "felaket" idi!.. Şerif Gören'in "Abıık Sabuk Bir Film"ini o denli kötü bulanlar- dan değiliz. Bu film, amaçladığı gibi bir "özgür mizab" başyapıtı değilse de kendi- ne göre bir sevimliliği olan bir denemeydi. Kartal Tibet ise, yine bir "Kemal Sunal filmi" olan "Gülen AdanTda belli kahp- ları pek aşamamıştı. Melib Gülgen, "Kav- gamız"da aynı biçimde "avantür-dram" çizgisindeki bilinen sinemasına bir yenilik getirmiyordu. Yiicel Çakmakta, uzun bir aradan sonra sinemaya dönüş filmi olan "Minyeli AbdaUah"ta, yıllar onra "tslami sinema" anlayışına dönüş yapan ve Ana- dolu çapında kendi seyircisine ulaşmayı bi- len bir fîlmle sinema tarihimize geçti. Yi- ne "sağ kanaftan Mesut Uçakan'ın filmi "Reis Bey" ise Uçakan'ın sinemasında be- lirli bir ilerleme olmadığını gösteriyordu. Sinemamızda kendini kabul ettirmiş yö- netmenlerden Yavnz Turgul, "Aşk Filmle- rinin Unutulmaz Yönetmeni" ile yine bel- li bir "klas" ortaya koydu. Ama bu film beklenildiği ölçüde "sıcak" değil miydi, neydi? Yavuz Özkan, "Füm Bitti" Ue si- nema ve Yeşilçam olayına TurgnJ'un filmin- den farkh biçimde yaklaşan bir film; fü- mografisinin olasılıkla en iyi yapımını or- taya koydu. tkinci filmi olan "Büyük Yal- nızlık"ı ise görmedik... Yilın yine 'İki filmli" yönetmenlerinden olan Irfan Tö- züm, ıddialı filmi "Ikili Oynnlar"ı saygın, ne bir siyasal film, aynı zamanda bir "dö- nem filmi" denemesi olan Rıfal Dgaz uyar- laması "Karartma Gecelerf'yle yüın ve de son yılların bu türdeki en başarılı çabası ve neredeyse kusursuz bir anlatımla karşı- mıza gelen bir olgunluk ürünü sundu. Bun- lara Avni Kütükoğlu'nun "Gülbeyaz" ve- ya Samim Deger'in "tşte Birim Lambada" gibi ticari denemeleri eklenebilir. tkinci filmler "tkinci film" yapmanın zorluğundan söz edilir hep... Sinemamızın bir avuç yönet- Bu yıl çekilen Türk filmleri Yeşilçam'ın yıllardır süregelmiş günahlarımn faturasına 'muhatap' oldular, yabancı filmlerin çeşitliliği, gösterişi ve en aaandan biçimsel ve teknolojik olgunluğu karşısında seyirciye ulaşmakta zorlandılar. ama bizce basarısız bir çizgiye getirip bı- Takmıştı. Yönetmen, daha iddiasız gözü- ken "Fazilef'te ise, ilginç bir konuyu us- tahkla çözümlemesini bilmiş göründü... Si- nemamızda belli bir deney sahibi yönet- menlerden bir diğeri sayılabilecek olan Şa- hin Gok'un 'Tonente FenerF'ni göremedik. Muanuner Özer"in üçuncü filmi "Kara Sev- dalı Bulut", bizce iyi niyetlerini doğrula- yamayan basarısız bir siyasal sinema de- nemesi olarak kaldı. Yusuf Knrçenli ise, yi- Atılla Dorsaya göre en iyiler I I Eleştirmenlerin ortak listesi meni bu zorluğu aşmış gözüktuler. Orhan Oguz'un "Üçuncü Gö*"ü "Herşe>e Rağ- men"i aratmayan, giderek onun başan öğe- lerini yeni bir bireşimde daha ileriye götu- ren bir filmdi. Ama sanıyorum ki anlaşıl- madı ve seyircisine ulaşamadı... Şahin Kİry- gun "Dolunay'Ma tümüyle biçimci, este- tik ve "şık" bir film yapmıştı. Ama bu film konusundaki yargımızda da oldukça yal- nız kaldık... Mahinar Ergun "Med-Cezir Manzandan"nda seyirci ilgisini güncel öğe- 1) Karartma Geceleri / Kurçenli 2) Sis / Livaneli 3) Uçurtmayı Vurmasınlar / Başaran 4) Hanım / Refiğ 5) Üçuncü Göz / Oğuz 6) Küçük Bahklar Üzerine Bir Masal / Pirhasan 7) Aşk Fümlerinin Unutulmaz Yöoetmeni / Turgul 8) Gömlek / Olgaç 9) Film Bitti / Özkan 10) Dolunay / Kaygun 1) Karartma Geceleri / Kurçenli 2) Hanım / Refiğ 3) Uçurtmayı Vurmasınlar / Başaran 4) Sis / Livaneh lerle çekmesini başaran, ama bizce yeterin- ce tutarh olmayan bir çaba gösterdi. Zöl- fü LivaneU ise "Sis"le ilk filmini aşan, an- latım çabası iyice pekişmiş, olgun ve so- rumlu bir siyasal sinema örneğiyle karşı- mıza geldi. Ve seyircisine ulaşmayı da bildi. ...Ve ilk filmler Ve geldik ilk filmlere... Gecen yıl ilk film denemeleri, daha çok edebiyatçılardan gel- di. Hoş bir gözlem!.. Selim 1leri, ancak TV'de seyirci karşısına gelebilen "Hiçbir Gece"de kendi duyarlüığına sığınmış, ama anlatım sorunlannı tümüyle çözememiş bir deneme sundu bizlere... Füruzan/Gülsün Karamustafa ikilisinin "Benim Sinemala- rım"ı için de aynı şey so>lenebilir. Gerek İleri'ye gerekse Fünızan'a ilk filmlerinin "çok başanlı" olmamasının çok önemli ol- madığını, sinemanın da yapılarak öğreni- lebileceğini arumsatmak ve onlara "hoş geldiniz" demek cüretini bulmak istiyo- rum... Banş Pirhasan'ın "Küçük Baüklor Üzerine Bir Masal'ı ise bu "edebi>-atçı ilk filmleri"nin en başarılısı, kimi ''usurları- na karşın ilgiyle izlenen bir bireysel çözüm- leme filmiydi. Bunlara Eser Zorlu'nun (tam olarak ilk filmi mi, emin değilım) önemli bir konuyu (eşcinselliği) Yeşilçam kalıpla- rıyla harcayan denemesi "Acılar Paylaşılmaz" ve Aydemir Akbaş'ın yine ilk yönetmenlik denemesi olduğunu sandığım güldürüsü "Dilekçe"de eklenebilir. I En iyiler... Görüldüğü gibi oldukça ilginç bir top- lam!.. Ne var ki, başta da belirttiğimiz gi- _ bi, bu filmler Yeşilçam'ın yıllardır süregel- 5) Aşk Filmkrinin Unutulmaz Yönetmeni " ^ günahlannm faturasına "muhattp" ol- / Turgul dular, yabana filmlerin çeşitliliği, gösterişi 6) Kanlar Koğuşu / Refiğ « e n azından biçimsel ve teknolojik olgun- 7) Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal / lugu karşısmda seyirciye ulaşmakta zorlan- Pirhasan ddaı. Bu zorluğun gerek devletin ciddi bo- 8) Üçuncü Göz / Oğuz . yut'arda başlayan yardım ve desteği, gerek- 9) Benim Sinemalanm / Füruzan - Kara- s e filmlerimizde bundan böyle görülecek mustafaoğlu °'an kalite ve düzey yükselmesi ile giderek 10) Bütün Kapıtar Kapalıydı / Ün. aşılabileceğini umahm. *Geleceği Dönüş 3'yüzyılöncesinde Kültür Ser\isi — "Gelecege Dönüş 3" bugün sinemalarda gösterime giriyor. Ste- ven Spielberg'in yapımcılığını üstlendiği, Robert Z«meckis'in yönetmenliğini yaptı- ğı film İstanbul'da Gazi, Atlas, Süreyya, Yiımurcak, Bakırkoy-74'te; Ankara'da Met- ropol, lzmir'de Sema ve Eskişehir'de Kılı- çoğlu sinemalarında idenebilecek. "Gelecege Dönüş 3" vahşi batı fonun- da geçen bir bilimkurgusal güldürü filmi. İlk filmde "zaman yolculufiu" 1985'ten 1955'e doğru, ikinci filmde ise 1985'ten 2O15'e doğru gerçekleşmişti. Ikinciyle ay- nı zaman diliminde çekilen 'teleceğe DÖ- nüş 3"te ise kahramanlarımız serüvenleri 1885'li yılların henüz bakirliğini yitirme- miş vahşi batısmda vızıl vızıl uçuşan mer- miler, kovboy ve Kızılderililer arasında geçiyor. "Geleceğe Dönüş 3" ikinci bölümün bı- raktığı yerden başhyor. Marty Mcfly (Mic- hael J. Fox) zaman yolculuğunun mucidi Doc"ın (Chrislopher LJoyd) ardından sade- ce en hızlı silah çekebilenlerin hayatta ka- labildiğı 1885 yüının vahşi batısına gidiyor. Amacı Doc*ın vakitsiz ölmesini engelle- mektir. Vahşi batıda azıh bir haydutu öl- düren Many, Clint Eastwood adım almak- tan da kendini alamaz. En büyük düşü ger- çekleşen ve yaşamak istediği çağda olan Doc"sa burada güzel öğretmen Clara'ya (Mary Steenburgan) tutulmuştur... "Geleceğe Dönüş" filmlerinin üçünün toplam maliyeti 102 milyon doları (255 mil- yar lira) buluyor. 'Shirley Valentine* mevsim başının hoş sürprizlerinden biri Kırkından sonra İıayata' başlaırıakS h i r l e y V a l e n t i n e / Yönetmen: Levvis Gilbert / Oyuncular: Pauline Collins, Tom Conti, Sylvia Syms / Beyoğlu Sineması. "Rita" adlı oyununu da hem sahnede, hem (küçük) ekranda iz- lediğimiz WUly Russell'm "Shir- ley Valenline"ını, birkaç ay önce Şehir Tiyatroları'nda "Bir Kadın" adıyla, tek kişilik bir oyun olarak izlemiş ve hem oyuna hem de onu basarıyla sürükleyen Ayşe Sanka- ya'mn oyununa hayran olmuştuk. Bu oyundan, deneyimli İngiliz yö- netmeni Letvis Gilbert'in (doğumu 1920) çıkardığı film ise her türlü övgünün üzerinde!.. Shirley Valentine, sıradan bir İngiliz kadını, 42 yaşında, evli, 2 çocuğunu yetiştirip büyütmüş ve evden uçup kendi hayatlarını ya- şamalanna seyirci kalmış... Kocası "Aslında kötü değil. Ama iyi de sayılmaz" Shirley'den tek bekledi- ği, alışkanlıklarının bozuhnama- sı, gereksinmelerinin sağlanması. örariı alış-veriş, yemek ve ev işle- riyle geçen Shirley, çareyi "duvar- larla konuşmakta" bulmuş. Onla- ra açıyor küçük gizlerini, dertle- rini... Ve yaşam üzerine felsefe kı- nntılarıru. Ama ne kınntılar!.. Shirley'i "Seks, buyük mağazalar- dan alışveriş etmeye benziyor. Bol itiş kakış, ama sonunda pek az şey alıyorsunuz" \e>a "EvlÛik, Orta- doğu gibi... Gerçek çözümü yok" derken duymalısınız. Veya sonun- da kapağı attığı bir Yunan adasın- da, Ege'de güneş batışını izlerken: "..kullanamayacaksak eğer... bun- ca duygu ne işe yanyor" demesi- ni görmelisiniz. Evet, Shirley sıra- dan bir tngiliz kadını. Kendini bı- rakmış, biraz tombişlemiş, hafif- ten pasakh... Ama içi yasanmamış bir yaşamın körelmiş duygulany- la dopdolu, sımsıcak... Ve kader ağlarını öruyor. Shir- ley, "yokuluktan nefret eden" ko- casımn kendisini asla götürmeye- ceği bir Yunanistan tatilini, bir ar- kadaşınm bir yarışmadan kazan- dığı "2 kişilik tatil" ödülünü sa- yesinde >uşarnak fırsatını buluyor. Mekân değiştirmek de önemlidir elbette: Londra'nm yağmurundan, sisinden, tekdüze "modenı" yaşa- mından sonra Ege"nin güneşi ve doğası, Shirley*e çok iyi gelmiştir. Ama daha öte si, Shirley çevresin- deki herkesin -kendisini yolculu- ğa çağıran, ama ucakta rastladığı ilk erkeğin kollarına atılan sözde "feminist" arkadaşının bile - onu, Shirley Valentine'ı, yıllar yıh na- sıl sömürdüklerini, onu yaşaraak- tan nasıl alıkoyduldannı anlamış- tır. Toplum, düzen, alışkanlık ve gelenekler, kocası ve çocukları, komşuları ve arkadaşları!.. Shir- ley, sonunda bir hamlede hepsine "haydi ordan" demek ve yeniden, yeni bir yaşama, kendi yaşamına başlamak cesaretini bulacaktu-. "Bir anne. bir eş olarak" değil ar- KİŞİLİK ARAMA ÖYKÜSÜ — Shirley Valentine, özgün bir mizahla mayalanmış 'kişilik arama' öy- küsii. Pauline Collins'in Oscar adayı olmuş oyunuyla canlandırdığı bu kişilik perdenin olümsüz kadın kahramanlanndan biri artık. tık! Sadece Shirley Valentine olarak!.. "Shirley Valentine", kadın kişi- liği ve kadımn kimliğıni araması (ve bulması) olayı üzerine çok ye- ni şeyler söylemiyor mu? Ne gam!.. Söylediğini öylesine güzel ve sağlam biçimde söylüyor ki!.. Film, ikinci yarıda Lord Byron1 vari bir "Yunan lıayranlıgr'na mı saplanıyor, biraz havada kalan "yeşilci, doğacı ve çe\reci" görüş- lere mi kaçıyor? Olsun!.. Bunla- rı, anlattığı asıl öykuyle ve çizdi- ği asıl kişilikle öylesine bağlantılı olarak yapıyor ki her şey yerli- yerine oturuyor. Özgün bir mizah- la mayalanmış bu "kişilik arama" oyküsu, gerçek bir sıcaklık, gide- rek heyecan kazanıyor. Pauline Collins'in Oscar adayı olmuş oyu- nuyla canlandırdığı Shirley Valen- tine, perdeden gelip belleğimize çıkmamacasına yerleşen o ölüm- süz kadın kahramanlardan biridir artık... Ve bu yaşlı İngiliz yönetmenle- ri ne denli genç!.. 80'ine yakın "Wanda Adlı Bir Balık"ı yapan Charles Crichton'dan sonra tam 70 yaşında böylesine "genç" bir filmi kotaran Levvis Gilbeıi'i na- sıl alkışlamazsınız!.. "Rita"yı da '' emaya aktarmış olan yönet- n, son derece formda... Aynı şey, simsiyaha boyanmış saçlan, püskül bıyığı ve Yunan aksanıyla tanınmaz bir halde olan Tom Conti (Costas) için de söylenebi- lir. "Shirley Valentine", mevsim başının çok hoş bir sürprizi. Mut- laka gorün!.. Kitap Fuarı'nda ve İnsan' • Kültür Servisi — Bu yıl 3-11 kasım tarihleri arasında gerçeklesecek 9. Tüyap Istanbul Kitap Fuan'nın ana teması, "Şiir ve İnsan" olarak belirlendi. Bu amaçla komşu ülkelerden çok sayıda ozan davet edilerek fuarda her gün şiirle ilgili bir etkinlik yapılması planlanıyor. "Şiirin insan yaşamı için vazgeçilmez bir öğe olduğu gerçeğini anımsatmak" ve "insanların bilinçaltındaki şiir sevgisini ve tutkusunu yeniden canlandırmak" amacıyla "diümizde geçmiş yıllarda ünlenmiş ve yığjnlann malı olmuş" şiirlerden bir demeti içerecek kitapçık için de çalışmalara başlandı. 30-40 bin adet basılması düşünülen bu kitapcığın fuarda ziyaretçilere ücretsiz dağıtıbnası düşünülüyor. Yedikııle sıırları • Kültür Servisi — Fatih Belediye Başkanı Dr. Yusuf Günaydın, Yedikule surlan avlusunun POPŞAV'a verilmesini, "tarihsel ve kültürel mirasa darbe" . olarak yorumladı. Günaydın, Fatih ilçesi sınırlan içindeki alanın POPŞAV'a verilmesini Fatih Belediyesi, tstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nca durdunılması için yasal önlemlere başvuracaklannı söyiedi. Yedikule zindanlannın mistik, tarihsel ve siyasal karakteri açısından önem taşıdığını beürten Belediye Başkanı Dr. Yusuf Günaydın, bu alanı "Tiyatro gösterileri, geniş halk konserleri verilebilecek ve Ingiltere'deki gibi mumyalar müzesi olabilecek bir alan" olarak nitelendirdi. Saddama müzikli mesaj • Kültür Servisi — Şarkıcı Hank VVUliams Jr., Irak'ı, ABD'yi savaşa ittiği için kınayan "Don't Give Us A Reason" adında bir şarkı yazdı. "Country" tarzı müzik yapan Williams, her yerde Körfez krizdni duymaktan "deliye döndüğünü" ve sadece 18 l f > saat içinde şarkıyı tamamladığıru söyiedi. International Herald Tribune gazetesinde yer alan habere göre bugünlerde ABD'li diskjokeyler çeşitli popüler şarkılara dublaj yaparak yayımlıyorlar. Işte bazı örnekler: Simon ve Garfurkel ikilisinin ünlü şarkısı "I Am A Rock" yerine "I Am Irak", Milli Vanilli'nin "Blame It On The Rain"i yerine "Blame It On Hussein" ve Eric Clapton'ın "Cocaine"ine de "Hussein" 15 grafiker Trint'te • Kültür Servisi — ABD'nin önde gelen grafik tasanm dergisi "Print", Türk grafik sanatına 13 sayfa ayırdı. Yurdaer Altmtaş, Bülent Erkmen, Sadık Karamustafa, Cemalettin Mutver, Gözde Oral, Aydın Erkmen, Selçuk Demirel, Emre Senan, Zeynep Ardağ, Hakkf Mısırhoğlu, Uhan Bilge, Uğurcan Ataoğlu, Haluk Tuncay, Savaş Çekiç ve Şahin Aymergen'in yapıtlarının sunulduğu derginin Türkiye bölümünde Ray Varnbuhler'in kapsamh bir inceleme yazısına da ver verildi. Seramik kongresi • Kültür Servisi — 3-10 eylül tarihleri arasında Iskoçya'mn Edinburg ve Glasgow kentlerinde yapılacak 19. Uluslarası Seramik Akademisi Kongresi'ne Türkiye'den Filiz özgüven Galatalı, Beril Anılanmert, Güngör Güner ve Bingül Başarır UNESCO'ya bağlı Uluslararası Seramik Akademisi'nin üyesi olarak, katılacak. Beril Anılanmert Mimar Sinan Üniversitesi'ni, Güngör Güner ise Marmara Üniversitesi'ni temsil edecekler. BUGÜN • Halkmüziğikonseri Halk ozam Hasan Papur, Musa Eroğlu, Talip Şahin, Ali Ekber Eren, NUüfer Kaya, Süleyman Yıldız, Ali Baştuğ, Gülcihan Koc, Hüseyin Çelik ve Derya Fidan'm katılacaklan halk konseri Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 20.00'de gerçekleştirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle