Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 AĞUSTOS 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURİYET/5
Devlet Tıyatrosu'nda bu sezon
• Kiiltiir Servisi — Istanbul Devlet Tiyatrosu 1990-91
dönemine 8 yeni oyunla girecek. Geçen sezonun seyirci
beğenisini kazanan ve gişe rekorları kıran 5 oyun da
sahnelenecek. Devlet Tiyatrosu'nun yeni oyunlanndan
çoğu yabancı, F. Dostoyevski'nin romanından Simon
Gray'in uyarladığı, Oya Menteşe'nin çevirdiği ve Engin
Cezzar'ın yönettiği "Budala", VVilliam Gibson'ın yazıp
Sevgi Sanlı'nın çeyirdiği, Alev Sezer'in yönettiği
"Salıncakta tki Kişi", Belgi Paksoy'un Alexander
Gelman'dan çevirdiği ve Çetin İpekkaya'nın yönettiği
"Yüz Yüze", A. Çehov'un oyunundan Lale Eren'in
çevirdiği ve Chris Harris'in yönettiği "Hapşınk", Larry
Gelbort ve Bert Shevelove'ın yazıp Metin Serezli ile
Haldun Dormen'in birlikte çevirdikleri, Haldun
Dormen'in yönettiği "Dün Gece Yolda Giderken Çok
Komik Birşey Oldu" ve Georg Büçhner'den Semih
Fınncıoğlu'nun çevirdiği ve yönettiği "Danton'un
ölümü". Geçen sezondan devam edecek oyunlar ise
"Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz", "Yangın Yerinde
Orkideler", "Ballar Babnı Buldum", "Sevgili Soytarı" ve
"Oyunun Oyunu."
Hadi Çaman'ın 30. yıh
• Kültür Servisi — Tiyatro sanatçısı Hadi Çaman, 30.
sanat yılını 29 eylülde saat 21.00'de Açıkhava
Tiyatrosu'nda düzenlenen bir şölenle kutlayacak. Hadi
Çaman'ın dostlarının katılacaklan 30. yü şöleniyle Ugili
olarak sanatçının hazırladığı metin şöyle: "30 yıl /
Tıyatro. Ülkem. 30 yıl / Sevgi. Özveri. 30 ömür / Saygı.
Karasevda. 30 sezon / Daha ustaların ustaları yaşıyorken
sana ne oluyor diyecekler. Desinler / Lafım var. Tâvrım
var. Soluğum varken bırakın bir selamım olsun. Bırakın
ustalar bıkkınken sıkılmışken bir merhaba diyeyim kendi
adıma, onîar adına / Salt cenazelerde buluşmayahm.
Hep ağlamalarda / Bırakın yeniden doğanlar da olsun
aramızda / Bu da bir çeşit dayanışma / Ben o gün, 70
yıllıkların yetmiş yıllarını tek tek ve yeni başlayanlann ilk
günlerini birer birer kutlayacağım. Çünkü bu işin adı
tiyatro. Adı insan. tnsana insanla hizmet edenin her saati
bile kutlanır / Hele de bizira ülkemizde / Evet bu bir
şölen / Saygı sana Bedia abla / Sevgi sana bu güzel ise
bugün soyunan, benim müstakbel meslektaşım. Hepinize
merhaba."
Bakırköy Belediye Tîyatrosu'nda
• Kültür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrosu Genel
Sanat Yönetmeni Zeliha Berksoy 1990-91 sezonunda
sahnelenecek oyunları açıkladı. Birinci turda Labische'nin
"Hasır Şapka"sı, Nâzım Hikmet'in "Ivan lvanoviç"i ve
Aziz Nesin'in "Karagöz'ün Günlüğü"nün yanı sıra Oktay
Arayıcı'nın oyunlarından bir kolaj üzerinde çalışılacak,
Vaclav Havel'in "Bildirim"i sergilenecek. Oktay Rıfat'ın
"Yağmur Sıkırîtısı", Şkarmeta'nın "Ateşli Sabır"ı,
Goethe'nin "Iphigenia Taurus'ta" adlı yapıtı, J.
Webster'in "Beyaz Şeytan"ı ve Bertold Brecht'in
"Sezuan'ın lyi insanı", Shakeaspere'in "Trolius ve
Cresida"sı ile Filiz Ofluoğlu'nun dilimize çevirmekte
olduğu Howard Barker'ın "Cinayetin Resmi"de sezon
içinde oynanacak diğer oyunlar. Ayrıca Melih Cevdet
Anday, Orhan Asena, Güngör Dilmen ve Recep Bilginer
ile birer oyunları konusunda görüşmeler sürüyor.
Sanıi Güner'in objektifinden
• Kültür Servisi — Fotoğraf sanatçısı Sami Güner
çahşmalannın bir bölümünü bir albümde topladı.
Albümde, sanatçının Türkiye'nin dört bir yanından
çektiği büyük boy, renkli 255 fotoğraf yer alıyor. 1915
Priştine doğumlu olan Sami Güner, 54 yıldır aralıksız
fotoğraf çekiyor. Yurtdışında açtığı sergilerle Türkiye'nin
tanıtımına da katkılarda bulunan sanatçı, yurtiçinde ve
dışında pek çok ödül kazandı. 1989'da Kültür Bakanlığı
büyük ödülünü kazanan Sami Güner bugüne dek Türk
kültür ve sanatını yansıtan 50'ye yakın kitap çalışması
gerçekleştirdi. Güner'in objektifinden Türkiye
izlenimlerini yansıtan albümde, Arnavutköy'de çektiği,
"Eski evler ve eski arabalar" başlıkh çalışması da yer
alıyor.
Avusturyalı sanatçıdan sergi
• Kültür Servisi — Avusturyah fotoğraf sanatçısı Chris
Hinterobermair'ın sergisi Kadıköy Belediyesi Kültür ve
Sanat Merkezi'nde (Caddebostan) 28 ağustosta açılıyor.
11 eylüle kadar sürecek sergi "Gerçeklik ve Yanılsama"
adını taşıyor. Bugüne dek çeşifli ödüller kazanan
Avusturyalı. sanatçı, geçen nisan ayında Yıldız
Üniversitesi Sabancı Kitaplığı'nda bir sergi açmıştı.
Sanatçıya göre gerçeklikle hesaplaşmasının nedeni,
izleyiciyi düşler dünyasına sürükleme ve gerçek dışı
dünyanın varhğını hissettirme isteğinden kaynaklamyor.
Picasso'nun "Sanat hem bir saldırı hem de bir savunma
aracıdır" sözünü çıkış noktası alan Hinterobermair,
yapıtlannda insanoğlunun eksik yönlerini ve
üzüntülerini, korkulanm ve umutlannı işhyor.
'Kartpostallarda Osmanb*
• Kültür Servisi — Üç ayda bir yayımlanan kültür
dergisi llgi'nin 62. sayısı çıktı. Derginin yaz sayısında Y.
Müh. Mimar Bülent Çetinor, Marmara Denizi
kıyılarmdaki tarihi evleri anlatıyor. Dr. Jeolog Temuçin
Aygen'in Cennet-Cehennem Obrukları ve Dilek
(Narhkuyu) mağarasını konu alan yazısının yer aldığı
dergide sanat tarihçisi Ismail Hakkı Kurtuluş'un "llgiye
muhtaç bir belde: Uçmakdere" adlı yaasına yer veriliyor.
Derginin bu sayısında sanat tarihçisi Mehmet Tektaş ise
"Borabay Gölü-Amasya"yı anlatıyor. Sanat tarihi uzmanı
Zübeyde Cihan Özsayıner'in Bursa Ulu Cami yazılannı
işlediği derginin sayfalan arasında Uğur Göktaş'ın
hazırladığı "Kartpostallarda Osmanlı Saraylan" başlıkh
yazısı da sunuluyor. Değişik dönemlere ait kartpostallar
Topkapı, Beyberbeyi, Dolmabahçe Sarayı'nı ve
padişahlan görüntülüyor. Dergide Doç. Dr. M. Zeki
Kuşoğlu'nun "Osmanlılarda Tuğra ve Gümüşte Tüğra
Damgası" adlı yazısı da yayımlanıyor.
SEVEMA/AIILLA DORSAY
GEÇENMEVSİME BAKIŞ 3
'HANIM VE ÜÇÜNCÜ GÖZ' — Eski kuşaktan Halit Refiğ, başrolünde Yıl-
dız Kenter'in (iistte) yer aldığı 'Hanım'la sinemaya parlak bir donüş yaptı. Orhan
Oguz'un 'Üçuncü Göz'ü ise 'Herşeye Ragmen'i aratmayan, giderek onun ba-
şan öğelerini yeni bir esinle daha ileriye götüren bir filmdi.
Filmler iyî^ koşullar kötüGeçen mevsim Türk sineması açısından
çelişkilerle dolu, hem olumlu hem olum-
suz bir yüdı. 30 kadar film gösterime çı-
kabildi. Bunların arasında belli bir düzeyi
tutturanlar az değildi. Ancak bu nimlerin
seyirciye ulaşması çok zor oldu, bir elin par-
maklarını aşmayan sayıda film gerçek an-
lamda seyirciyle diyalog kurabildi ve iş ya-
pabildi. Diğerleri çok kısa, adeta sembo-
lik biçimde gösterime girip ortalardan yok
oldular. Kimileri ise ("Hiçbir Gece" gibi)
sadece TV'den seyirciye ulaşabildi.
Yorgun savaşçılar...
"Eski koşak", genelde yorgundu. Halil
Refiğ'in "parlak" dönüşü, yıün ilginç olay-
lanndan biriydi. Refig, "Hanım"la sinema-
larda pek iş yapamadı, ama daha sonra
TV'den ulaştığı geniş kesimin gönlünü fet-
hetmesini bildi... "Kanlar Koğnşu" ise ki-
mi "anti-sinema" öğelerine karşın, sinema-
mızda ilk kez ciddi, saygın biçimde yapıl-
mış bir Kemal Tahir uyarlaması, olgun ve
düzeyli bir yapımdı. Aüf Yılmaz, mevsim
başındaki Erhan Bener uyarlaması "Ölii
Bir Deniz"le duzeyli bir iş filminden baş-
ka bir şey amaçlamamıştı. Meraduh Ün-
ün "Bütün Kapılar KapalıydTsı ise göre-
mediğimiz, ama eleşürmenlerin Ün'ün son
dönemdeki en iyi filrai olarak niteledikle-
ri ılgiye değer bir caba olarak kaldı.
Dönüşçüler...
"Orta kuşak"tan bir Tnnç Başaran, "dö-
niış"ünden sonraki ikinci filmi "Ucurtmgyı
Vunnasınlar"la her anlamda gerçek bir ba-
şannm sahibi oldu. Film, gerçekten de sı-
nırlı tutulmuş, amaçlaruıa tümüyle ulaşan,
hümanist ve banşçı hoş bir yapımdı.. Yi-
ne "dönüşçü"lerden Bilge Olgaç'ın seyir-
ciye pek az ulaşabilen "Gömlek"i şaşırtıcı
bir karamizah içeren bir köy güldürüsü de-
nemesiydi. Bu Osman Şahin uyarlaması-
nın yanı sıra, Güner Sümer'in oyunundan
uyaılanan "Yann Cumartesi" ise, bizce tam
bir "felaket" idi!.. Şerif Gören'in "Abıık
Sabuk Bir Film"ini o denli kötü bulanlar-
dan değiliz. Bu film, amaçladığı gibi bir
"özgür mizab" başyapıtı değilse de kendi-
ne göre bir sevimliliği olan bir denemeydi.
Kartal Tibet ise, yine bir "Kemal Sunal
filmi" olan "Gülen AdanTda belli kahp-
ları pek aşamamıştı. Melib Gülgen, "Kav-
gamız"da aynı biçimde "avantür-dram"
çizgisindeki bilinen sinemasına bir yenilik
getirmiyordu. Yiicel Çakmakta, uzun bir
aradan sonra sinemaya dönüş filmi olan
"Minyeli AbdaUah"ta, yıllar onra "tslami
sinema" anlayışına dönüş yapan ve Ana-
dolu çapında kendi seyircisine ulaşmayı bi-
len bir fîlmle sinema tarihimize geçti. Yi-
ne "sağ kanaftan Mesut Uçakan'ın filmi
"Reis Bey" ise Uçakan'ın sinemasında be-
lirli bir ilerleme olmadığını gösteriyordu.
Sinemamızda kendini kabul ettirmiş yö-
netmenlerden Yavnz Turgul, "Aşk Filmle-
rinin Unutulmaz Yönetmeni" ile yine bel-
li bir "klas" ortaya koydu. Ama bu film
beklenildiği ölçüde "sıcak" değil miydi,
neydi? Yavuz Özkan, "Füm Bitti" Ue si-
nema ve Yeşilçam olayına TurgnJ'un filmin-
den farkh biçimde yaklaşan bir film; fü-
mografisinin olasılıkla en iyi yapımını or-
taya koydu. tkinci filmi olan "Büyük Yal-
nızlık"ı ise görmedik... Yilın yine 'İki
filmli" yönetmenlerinden olan Irfan Tö-
züm, ıddialı filmi "Ikili Oynnlar"ı saygın,
ne bir siyasal film, aynı zamanda bir "dö-
nem filmi" denemesi olan Rıfal Dgaz uyar-
laması "Karartma Gecelerf'yle yüın ve de
son yılların bu türdeki en başarılı çabası
ve neredeyse kusursuz bir anlatımla karşı-
mıza gelen bir olgunluk ürünü sundu. Bun-
lara Avni Kütükoğlu'nun "Gülbeyaz" ve-
ya Samim Deger'in "tşte Birim Lambada"
gibi ticari denemeleri eklenebilir.
tkinci filmler
"tkinci film" yapmanın zorluğundan söz
edilir hep... Sinemamızın bir avuç yönet-
Bu yıl çekilen Türk filmleri Yeşilçam'ın yıllardır
süregelmiş günahlarımn faturasına 'muhatap' oldular,
yabancı filmlerin çeşitliliği, gösterişi ve en aaandan
biçimsel ve teknolojik olgunluğu karşısında seyirciye
ulaşmakta zorlandılar.
ama bizce basarısız bir çizgiye getirip bı-
Takmıştı. Yönetmen, daha iddiasız gözü-
ken "Fazilef'te ise, ilginç bir konuyu us-
tahkla çözümlemesini bilmiş göründü... Si-
nemamızda belli bir deney sahibi yönet-
menlerden bir diğeri sayılabilecek olan Şa-
hin Gok'un 'Tonente FenerF'ni göremedik.
Muanuner Özer"in üçuncü filmi "Kara Sev-
dalı Bulut", bizce iyi niyetlerini doğrula-
yamayan basarısız bir siyasal sinema de-
nemesi olarak kaldı. Yusuf Knrçenli ise, yi-
Atılla Dorsaya göre en iyiler I I Eleştirmenlerin ortak listesi
meni bu zorluğu aşmış gözüktuler. Orhan
Oguz'un "Üçuncü Gö*"ü "Herşe>e Rağ-
men"i aratmayan, giderek onun başan öğe-
lerini yeni bir bireşimde daha ileriye götu-
ren bir filmdi. Ama sanıyorum ki anlaşıl-
madı ve seyircisine ulaşamadı... Şahin Kİry-
gun "Dolunay'Ma tümüyle biçimci, este-
tik ve "şık" bir film yapmıştı. Ama bu film
konusundaki yargımızda da oldukça yal-
nız kaldık... Mahinar Ergun "Med-Cezir
Manzandan"nda seyirci ilgisini güncel öğe-
1) Karartma Geceleri / Kurçenli
2) Sis / Livaneli
3) Uçurtmayı Vurmasınlar / Başaran
4) Hanım / Refiğ
5) Üçuncü Göz / Oğuz
6) Küçük Bahklar Üzerine Bir Masal /
Pirhasan
7) Aşk Fümlerinin Unutulmaz Yöoetmeni
/ Turgul
8) Gömlek / Olgaç
9) Film Bitti / Özkan
10) Dolunay / Kaygun
1) Karartma Geceleri / Kurçenli
2) Hanım / Refiğ
3) Uçurtmayı Vurmasınlar / Başaran
4) Sis / Livaneh
lerle çekmesini başaran, ama bizce yeterin-
ce tutarh olmayan bir çaba gösterdi. Zöl-
fü LivaneU ise "Sis"le ilk filmini aşan, an-
latım çabası iyice pekişmiş, olgun ve so-
rumlu bir siyasal sinema örneğiyle karşı-
mıza geldi. Ve seyircisine ulaşmayı da bildi.
...Ve ilk filmler
Ve geldik ilk filmlere... Gecen yıl ilk film
denemeleri, daha çok edebiyatçılardan gel-
di. Hoş bir gözlem!.. Selim 1leri, ancak
TV'de seyirci karşısına gelebilen "Hiçbir
Gece"de kendi duyarlüığına sığınmış, ama
anlatım sorunlannı tümüyle çözememiş bir
deneme sundu bizlere... Füruzan/Gülsün
Karamustafa ikilisinin "Benim Sinemala-
rım"ı için de aynı şey so>lenebilir. Gerek
İleri'ye gerekse Fünızan'a ilk filmlerinin
"çok başanlı" olmamasının çok önemli ol-
madığını, sinemanın da yapılarak öğreni-
lebileceğini arumsatmak ve onlara "hoş
geldiniz" demek cüretini bulmak istiyo-
rum... Banş Pirhasan'ın "Küçük Baüklor
Üzerine Bir Masal'ı ise bu "edebi>-atçı ilk
filmleri"nin en başarılısı, kimi ''usurları-
na karşın ilgiyle izlenen bir bireysel çözüm-
leme filmiydi. Bunlara Eser Zorlu'nun (tam
olarak ilk filmi mi, emin değilım) önemli
bir konuyu (eşcinselliği) Yeşilçam kalıpla-
rıyla harcayan denemesi "Acılar
Paylaşılmaz" ve Aydemir Akbaş'ın yine ilk
yönetmenlik denemesi olduğunu sandığım
güldürüsü "Dilekçe"de eklenebilir.
I En iyiler...
Görüldüğü gibi oldukça ilginç bir top-
lam!.. Ne var ki, başta da belirttiğimiz gi-
_ bi, bu filmler Yeşilçam'ın yıllardır süregel-
5) Aşk Filmkrinin Unutulmaz Yönetmeni " ^ günahlannm faturasına "muhattp" ol-
/ Turgul dular, yabana filmlerin çeşitliliği, gösterişi
6) Kanlar Koğuşu / Refiğ « e n
azından biçimsel ve teknolojik olgun-
7) Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal / lugu karşısmda seyirciye ulaşmakta zorlan-
Pirhasan ddaı. Bu zorluğun gerek devletin ciddi bo-
8) Üçuncü Göz / Oğuz . yut'arda başlayan yardım ve desteği, gerek-
9) Benim Sinemalanm / Füruzan - Kara- s e
filmlerimizde bundan böyle görülecek
mustafaoğlu °'an
kalite ve düzey yükselmesi ile giderek
10) Bütün Kapıtar Kapalıydı / Ün. aşılabileceğini umahm.
*Geleceği Dönüş 3'yüzyılöncesinde
Kültür Ser\isi — "Gelecege Dönüş 3"
bugün sinemalarda gösterime giriyor. Ste-
ven Spielberg'in yapımcılığını üstlendiği,
Robert Z«meckis'in yönetmenliğini yaptı-
ğı film İstanbul'da Gazi, Atlas, Süreyya,
Yiımurcak, Bakırkoy-74'te; Ankara'da Met-
ropol, lzmir'de Sema ve Eskişehir'de Kılı-
çoğlu sinemalarında idenebilecek.
"Gelecege Dönüş 3" vahşi batı fonun-
da geçen bir bilimkurgusal güldürü filmi.
İlk filmde "zaman yolculufiu" 1985'ten
1955'e doğru, ikinci filmde ise 1985'ten
2O15'e doğru gerçekleşmişti. Ikinciyle ay-
nı zaman diliminde çekilen 'teleceğe DÖ-
nüş 3"te ise kahramanlarımız serüvenleri
1885'li yılların henüz bakirliğini yitirme-
miş vahşi batısmda vızıl vızıl uçuşan mer-
miler, kovboy ve Kızılderililer arasında
geçiyor.
"Geleceğe Dönüş 3" ikinci bölümün bı-
raktığı yerden başhyor. Marty Mcfly (Mic-
hael J. Fox) zaman yolculuğunun mucidi
Doc"ın (Chrislopher LJoyd) ardından sade-
ce en hızlı silah çekebilenlerin hayatta ka-
labildiğı 1885 yüının vahşi batısına gidiyor.
Amacı Doc*ın vakitsiz ölmesini engelle-
mektir. Vahşi batıda azıh bir haydutu öl-
düren Many, Clint Eastwood adım almak-
tan da kendini alamaz. En büyük düşü ger-
çekleşen ve yaşamak istediği çağda olan
Doc"sa burada güzel öğretmen Clara'ya
(Mary Steenburgan) tutulmuştur...
"Geleceğe Dönüş" filmlerinin üçünün
toplam maliyeti 102 milyon doları (255 mil-
yar lira) buluyor.
'Shirley Valentine* mevsim başının hoş sürprizlerinden biri
Kırkından sonra İıayata' başlaırıakS h i r l e y V a l e n t i n e / Yönetmen: Levvis Gilbert /
Oyuncular: Pauline Collins, Tom Conti, Sylvia Syms /
Beyoğlu Sineması.
"Rita" adlı oyununu da hem
sahnede, hem (küçük) ekranda iz-
lediğimiz WUly Russell'm "Shir-
ley Valenline"ını, birkaç ay önce
Şehir Tiyatroları'nda "Bir Kadın"
adıyla, tek kişilik bir oyun olarak
izlemiş ve hem oyuna hem de onu
basarıyla sürükleyen Ayşe Sanka-
ya'mn oyununa hayran olmuştuk.
Bu oyundan, deneyimli İngiliz yö-
netmeni Letvis Gilbert'in (doğumu
1920) çıkardığı film ise her türlü
övgünün üzerinde!..
Shirley Valentine, sıradan bir
İngiliz kadını, 42 yaşında, evli, 2
çocuğunu yetiştirip büyütmüş ve
evden uçup kendi hayatlarını ya-
şamalanna seyirci kalmış... Kocası
"Aslında kötü değil. Ama iyi de
sayılmaz" Shirley'den tek bekledi-
ği, alışkanlıklarının bozuhnama-
sı, gereksinmelerinin sağlanması.
örariı alış-veriş, yemek ve ev işle-
riyle geçen Shirley, çareyi "duvar-
larla konuşmakta" bulmuş. Onla-
ra açıyor küçük gizlerini, dertle-
rini... Ve yaşam üzerine felsefe kı-
nntılarıru. Ama ne kınntılar!..
Shirley'i "Seks, buyük mağazalar-
dan alışveriş etmeye benziyor. Bol
itiş kakış, ama sonunda pek az şey
alıyorsunuz" \e>a "EvlÛik, Orta-
doğu gibi... Gerçek çözümü yok"
derken duymalısınız. Veya sonun-
da kapağı attığı bir Yunan adasın-
da, Ege'de güneş batışını izlerken:
"..kullanamayacaksak eğer... bun-
ca duygu ne işe yanyor" demesi-
ni görmelisiniz. Evet, Shirley sıra-
dan bir tngiliz kadını. Kendini bı-
rakmış, biraz tombişlemiş, hafif-
ten pasakh... Ama içi yasanmamış
bir yaşamın körelmiş duygulany-
la dopdolu, sımsıcak...
Ve kader ağlarını öruyor. Shir-
ley, "yokuluktan nefret eden" ko-
casımn kendisini asla götürmeye-
ceği bir Yunanistan tatilini, bir ar-
kadaşınm bir yarışmadan kazan-
dığı "2 kişilik tatil" ödülünü sa-
yesinde >uşarnak fırsatını buluyor.
Mekân değiştirmek de önemlidir
elbette: Londra'nm yağmurundan,
sisinden, tekdüze "modenı" yaşa-
mından sonra Ege"nin güneşi ve
doğası, Shirley*e çok iyi gelmiştir.
Ama daha öte si, Shirley çevresin-
deki herkesin -kendisini yolculu-
ğa çağıran, ama ucakta rastladığı
ilk erkeğin kollarına atılan sözde
"feminist" arkadaşının bile - onu,
Shirley Valentine'ı, yıllar yıh na-
sıl sömürdüklerini, onu yaşaraak-
tan nasıl alıkoyduldannı anlamış-
tır. Toplum, düzen, alışkanlık ve
gelenekler, kocası ve çocukları,
komşuları ve arkadaşları!.. Shir-
ley, sonunda bir hamlede hepsine
"haydi ordan" demek ve yeniden,
yeni bir yaşama, kendi yaşamına
başlamak cesaretini bulacaktu-.
"Bir anne. bir eş olarak" değil ar-
KİŞİLİK ARAMA ÖYKÜSÜ — Shirley Valentine, özgün bir mizahla mayalanmış 'kişilik arama' öy-
küsii. Pauline Collins'in Oscar adayı olmuş oyunuyla canlandırdığı bu kişilik perdenin olümsüz kadın
kahramanlanndan biri artık.
tık! Sadece Shirley Valentine
olarak!..
"Shirley Valentine", kadın kişi-
liği ve kadımn kimliğıni araması
(ve bulması) olayı üzerine çok ye-
ni şeyler söylemiyor mu? Ne
gam!.. Söylediğini öylesine güzel
ve sağlam biçimde söylüyor ki!..
Film, ikinci yarıda Lord Byron1
vari bir "Yunan lıayranlıgr'na mı
saplanıyor, biraz havada kalan
"yeşilci, doğacı ve çe\reci" görüş-
lere mi kaçıyor? Olsun!.. Bunla-
rı, anlattığı asıl öykuyle ve çizdi-
ği asıl kişilikle öylesine bağlantılı
olarak yapıyor ki her şey yerli-
yerine oturuyor. Özgün bir mizah-
la mayalanmış bu "kişilik arama"
oyküsu, gerçek bir sıcaklık, gide-
rek heyecan kazanıyor. Pauline
Collins'in Oscar adayı olmuş oyu-
nuyla canlandırdığı Shirley Valen-
tine, perdeden gelip belleğimize
çıkmamacasına yerleşen o ölüm-
süz kadın kahramanlardan biridir
artık...
Ve bu yaşlı İngiliz yönetmenle-
ri ne denli genç!.. 80'ine yakın
"Wanda Adlı Bir Balık"ı yapan
Charles Crichton'dan sonra tam
70 yaşında böylesine "genç" bir
filmi kotaran Levvis Gilbeıi'i na-
sıl alkışlamazsınız!.. "Rita"yı da
'' emaya aktarmış olan yönet-
n, son derece formda... Aynı
şey, simsiyaha boyanmış saçlan,
püskül bıyığı ve Yunan aksanıyla
tanınmaz bir halde olan Tom
Conti (Costas) için de söylenebi-
lir. "Shirley Valentine", mevsim
başının çok hoş bir sürprizi. Mut-
laka gorün!..
Kitap Fuarı'nda
ve İnsan'
• Kültür Servisi — Bu yıl
3-11 kasım tarihleri
arasında gerçeklesecek 9.
Tüyap Istanbul Kitap
Fuan'nın ana teması, "Şiir
ve İnsan" olarak belirlendi.
Bu amaçla komşu
ülkelerden çok sayıda ozan
davet edilerek fuarda her
gün şiirle ilgili bir etkinlik
yapılması planlanıyor.
"Şiirin insan yaşamı için
vazgeçilmez bir öğe olduğu
gerçeğini anımsatmak" ve
"insanların bilinçaltındaki
şiir sevgisini ve tutkusunu
yeniden canlandırmak"
amacıyla "diümizde geçmiş
yıllarda ünlenmiş ve
yığjnlann malı olmuş"
şiirlerden bir demeti
içerecek kitapçık için de
çalışmalara başlandı. 30-40
bin adet basılması
düşünülen bu kitapcığın
fuarda ziyaretçilere ücretsiz
dağıtıbnası düşünülüyor.
Yedikııle
sıırları
• Kültür Servisi — Fatih
Belediye Başkanı Dr. Yusuf
Günaydın, Yedikule surlan
avlusunun POPŞAV'a
verilmesini, "tarihsel ve
kültürel mirasa darbe" .
olarak yorumladı.
Günaydın, Fatih ilçesi
sınırlan içindeki alanın
POPŞAV'a verilmesini Fatih
Belediyesi, tstanbul
Büyükşehir Belediyesi ve
Türkiye Turing ve Otomobil
Kurumu'nca durdunılması
için yasal önlemlere
başvuracaklannı söyiedi.
Yedikule zindanlannın
mistik, tarihsel ve siyasal
karakteri açısından önem
taşıdığını beürten Belediye
Başkanı Dr. Yusuf
Günaydın, bu alanı
"Tiyatro gösterileri, geniş
halk konserleri verilebilecek
ve Ingiltere'deki gibi
mumyalar müzesi olabilecek
bir alan" olarak
nitelendirdi.
Saddama
müzikli mesaj
• Kültür Servisi — Şarkıcı
Hank VVUliams Jr., Irak'ı,
ABD'yi savaşa ittiği için
kınayan "Don't Give Us A
Reason" adında bir şarkı
yazdı. "Country" tarzı
müzik yapan Williams, her
yerde Körfez krizdni
duymaktan "deliye
döndüğünü" ve sadece 18 l f >
saat içinde şarkıyı
tamamladığıru söyiedi.
International Herald
Tribune gazetesinde yer
alan habere göre
bugünlerde ABD'li
diskjokeyler çeşitli popüler
şarkılara dublaj yaparak
yayımlıyorlar. Işte bazı
örnekler: Simon ve
Garfurkel ikilisinin ünlü
şarkısı "I Am A Rock"
yerine "I Am Irak", Milli
Vanilli'nin "Blame It On
The Rain"i yerine "Blame
It On Hussein" ve Eric
Clapton'ın "Cocaine"ine de
"Hussein"
15 grafiker
Trint'te
• Kültür Servisi —
ABD'nin önde gelen grafik
tasanm dergisi "Print",
Türk grafik sanatına 13
sayfa ayırdı. Yurdaer
Altmtaş, Bülent Erkmen,
Sadık Karamustafa,
Cemalettin Mutver, Gözde
Oral, Aydın Erkmen,
Selçuk Demirel, Emre
Senan, Zeynep Ardağ,
Hakkf Mısırhoğlu, Uhan
Bilge, Uğurcan Ataoğlu,
Haluk Tuncay, Savaş Çekiç
ve Şahin Aymergen'in
yapıtlarının sunulduğu
derginin Türkiye
bölümünde Ray
Varnbuhler'in kapsamh bir
inceleme yazısına da ver
verildi.
Seramik
kongresi
• Kültür Servisi — 3-10
eylül tarihleri arasında
Iskoçya'mn Edinburg ve
Glasgow kentlerinde
yapılacak 19. Uluslarası
Seramik Akademisi
Kongresi'ne Türkiye'den
Filiz özgüven Galatalı,
Beril Anılanmert, Güngör
Güner ve Bingül Başarır
UNESCO'ya bağlı
Uluslararası Seramik
Akademisi'nin üyesi olarak,
katılacak.
Beril Anılanmert Mimar
Sinan Üniversitesi'ni,
Güngör Güner ise Marmara
Üniversitesi'ni temsil
edecekler.
BUGÜN
• Halkmüziğikonseri
Halk ozam Hasan Papur,
Musa Eroğlu, Talip Şahin, Ali
Ekber Eren, NUüfer Kaya,
Süleyman Yıldız, Ali Baştuğ,
Gülcihan Koc, Hüseyin Çelik
ve Derya Fidan'm
katılacaklan halk konseri
Açıkhava Tiyatrosu'nda saat
20.00'de gerçekleştirilecek.