22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 24 AĞUSTOS 1990 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZt... KÖI NEW YORK BM askeri gücedaha yakınBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, SSCB ve Çin; Irak'a karşı ambargonun uygulanması için kuvvet kullanılması konusunda ilke anlaşmasına vardı. Dış Haberler Servisi — BM Güvenlik Konseyi'nin veto yetkisine sahip beş daimi üyesinin, Irak ve Kuveyt'e karşı alınan am- bargo karannın desteklenmesi amacıyla Körfez'e askeri giiç gönderilmesi ile ilgili bir karar tasansı üzerinde ilke anlaşması- na vardıkları bildirildi. ABD'nin BM'dekı büyükelçisi Thoraas Pickering, tasarı için beş daimi üye ABD, İngiltere, Fransa, SSCB ve Çin başkentlerinden onay beklen- diğini kaydetti. Reuters Ajansı, Güvenlik Konseyi'nin karar tasarısını ne zaman gö- ruşeceği kararlaştırılmadan önce Picke- ring'in Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa ve Çinli meslektaşları ile bir araya gelece- ğini haber verdi. Pickering, "Beşimiz bir- den başkentlerimize gönderecegimiz metin üzerinde anlaşmaya vardık" dedi. ABD, BM'nin 6 ağustosta Irak'ın Kuveyt'i işgali üzerine aldığı ekonomik ambargo karan- nın Körfez'e askeri guç göndererek destek- lenmesi konusunu gorüşmek üzere Güven- lik Konseyi'nin derhai toplanmasım talep ediyor. Ancak bu yönde bir çağnmn daha yapılmadığı belirtiürken, ABD'nin BM bü- yükelçisinin bu kez hükümetlerin onayını alana kadar bekleyeceği tahmin edıldiği kaydediliyor. Beş daimi üyenin veto etme- mesi halinde, Körfez askeri giiç gönderile- bilmesi için 15 uyeli Güvenlik Konseyi'nde karar lehinde 9 üJkenin oy kulianması ge- rekiyor. Ancak Sovyetler Birliği'nin BM Büyükel- çisi Valentin V. Lozinsky, diınkü temaslar- da 'birmetninkabuledilipedilmediği'sorul- duğunda "hayır, yanlış bir izlenim edinmişsiniz"yanıtını verdi. Sovyet Büyü- kelçi, Güvenlik Konseyi'nin önümüzdeki hafta içindetopianacağmı ancak bundanön- cebir toplantı ya da karann söz konusu olma- dığını sözlerine ekledi. Gözlemciler, SSCB'nin "giiç kullanma" konusundaki çe- kincesinin sürdüğünu, Moskova'nın hâlâ ekonomik yaptınmlann tam olarak uygulan- masını sağlamaktan yana olduğunu kayde- diyorlar. BM Güvenlik Konseyi'nin bir haftadır süren basına kapalı toplantılannda en son olarak Ürdün ve Bulgaristan'dan gelen ta- lepleri görüştüğü bildirildi. Ürdün ve Bul- garistan, BM'nin Irak ve Kuveyt'e karşı al- dığı ekonomik ambargo kararlarından za- rar gördüklerini açıkladılar ve Güvenlik Konseyi'nden zararlarının tazmin edilme- sini istediler. BM Anlaşması'nın 50. mad- desine göre ambargo karanndan zarar gö- ren bir ülke, Güvenlik Konseyi'nden uğra- dığı zarann karşılanmasını talep edebiliyor. Batılı diplomatlar, ambargo karanndan dolayı Türkiye, Bulgaristan ve Sri Lanka'- nın olumsuz etkilendiğinin bilindiğjni, an- cak Ürdün'ün durumunun diğerlerinden daha kötü olduğunu belirttiler. AP'nin ha- berine göre Güvenlik Konseyi, tüm BM üyelerinin Ürden'e yardımda bulunmasını kararlaştırdı. Ancak yardımın miktan ve türü konusuna bir açıklık getirilmedi. Ürdün, petrol ihtiyacının yüzde 95'ini Irak'tan karşıhyordu. Kısa bir süre önce Ürdün ile Irak arasında 1.5 milyar mark- lık bir ticaret anlaşması imzalamıştı. An- laşma miktannın Ürdün'ün döviz gelirle- rinin iki katı olduğu ileri sürülüyor. Doğu Avrupa ile Ortadoğu arasında mal akısını sağlayan en önemli ülke olan Bulgaristan'ın ise Irak'tan 1.2 milyar dolarlık alacağı ol- duğu bildirildi. Irak borçlannı petrolle ödü- yordu. IRAK LİDERİ REHİNELERİMİSAFİR OLARAK TANITTI TEPKILER Saddam'ın TVIrak Devlet Başkam'nın 20 îngiliz rehine ile yaptığı söyleşi diin akşam Irak televizyonunda yayımlandı. Saddam, "Batılıların savaşı önleyebilmek için tutulduğunu" yineledi. Saddam Hüseyin, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'i "inançsızve fırsatçılara karşı" Araplarla işbirliği yapmaya çağırdı. Dış Haberler Servisi — Irak Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin, Kuveyt'in 2 ağus- tos tarihinde işgal edilmesinden bu yana ilk kez dün akşam Irak televizyonunda görün- dü. CNN televizyonunun naklen yayımla- dığı bant kaydı, Saddam Hüseyin'in 20 ka- dar Îngiliz rehineyle birlikte küçük bir oda- da yaptıklan söyleşiyi görüntülüyordu. Irak Devlet Başkanı fngilizlerle bir tercüman aracılığıyla anlaştı. Sivil giysi içinde ve yu- tnuşak bir ifadeyle konuşan Hüseyin, "ya- bancılann savaşı önleyebilmek amaayla ül- keden çıkmaianna izin verilmedigini" be- lirtti ve kendilerine sürekli olarak "misafirlerimiz" diye hitap etti. Irak lideri yine dün yayımlanan ve söz- cüsü aracılığıyla okunan mesajında Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e "inanç- sız ve fırsatçılara karşı" Araplarla işbirli- ği yapması çağnsında bulundu. Aynı me- sajda Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın düş- manlarla işbirliği yaptığını kanıtiayan 9 temmuz tarihli bir bant kaydının da elinde bulunduğunu açıkladı. Irak Devlet Başkanının hangi tarihte ve saatte, nerede çekildiği belirlenemey«rbir bant kaydı, dün Irak televizyonundan ya- yımlandı. Sayüan 20'yi bulan kadın, erkek, çocuk tngilizlerle söyleşen Saddam Hüse- yin, kendilerinin "savaşı önlemek amaayla" tutulduklannı belirtti. Gri takım elbise ve ipek kravatı ile bir sandalye üze- rinde oturarak tngilizlerle sohbet eden Irak lideri, "Siz rehine değilsiniz" diyerek şun- ları söyledi: . "Sizlerte başka şartlarda tanışmak isler- dik. Umannn burada çok uzun süre kalmaz- sınız. Iraklı Arap ve insan olarak sizin sag- lıgınızı isliyoruz. Sizin burada lutnlmanız bizi mutlu etmiyor. Ülkenizde bulunmanız ya da normal dönemlerde olduğu gibi Bağ- dat sokaklannda dolaşmanızdan mutluluk duyardık. Batı basını ve Batılı hukümeller sizi kalkan olarak kullandıgımızı söylüyor- larsa bu onların yorumudur." Saddam Hüseyin, yarubaşında duran ve isimlerinın Slewert ile lan olduğunu söyle- yen iki erkek çocuğunun başlarını okşaya- rak onlarla da sohbet etti. Çocuklardan kü- çük olanının ürkek olduğu dikkat çekiyor- du. Irak lideri, odada bulunanların soru- larıru da aynı rahatlık ve sevecen bir tavır- la yanıtladı. Oğlunun okullar açıldığında ül- kesine giunesine izin verilip verilmeyeceği- ni soran bir afıneye, eğitim bakanlığından uzman çağırarak yardımcı olmalarına ça- lışacağmı söyledi. Ailesine mesaj gönderip gönderemeyeceğini soran bir kadına ise Saddam Hüseyin, "Mesajlannızın İngilte- re'deki ailenize ulaşacağından emin olabi- 'şovu' KöNUK YAZAR Saddam ve Irak yapayalnız PROPAGANDA ŞOV — Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin dün 20 tngiliz rebine ile söyleşirken sempatik gözuktneye çalıştı. Saddam sövleşisinde bir tngiliz çocuğu yanına çagınp sut içip mısır gevreği yiyip yiyemediğini sordu. (Fotoğraf: Renter) lirsiniz. Mesajlannm. mektubunuzn yazın. İsterseniz foloğraf da çektirin" diyerek ya- nıtladı. Körfez'deki krizin görüşmeler yoluyla çözülüp çözülemeyeceğini soranlara ise Irak lideri, ülkesinin görüşmeye hazır olduğu- nu, ancak görüşme ortamı için şartların oluşmadığını soyiedı. Saddam, "Gorüşmek isJeyene kapımız açık" dedi. Krizin çözül- mesi için Sovyetler Birliği ile bağlantı ku- rulup kurulmadığı sorusunu ise "Doğu, di- yalogun önemini daha iyi anlıyor" şeklin- de yanıtladı. Bağdat'ın başka barış girişi- minde bulunup bulunmayacağı sorusuna ise "Her zaman yeni bir şey vardır" diyerek karşılık verdi. Yanıbaşında duran çocuğu işaret ederek "O. arkadaşlan ve tüm burada bulunan- larla beraber savaşın önlenmesinde üzeri- ne duseni yerine getirdiğinde, barış kahra- manı olarak anılacak" diyen Saddam Hü- seyin, bir saate yakın süren sohbetini biti- rirken odada bulunan İngiliz rehinelerin el- lerini sıkarak görüşmeyi bitirdi. Saddam, "Bu kadar yogun olmasaydım sizlerle öğ- len yemegi yemek isterdim" dedi. Saddam Hüseyin'in dün bir sözcusü ara- cılığıyla yayımlanan mesajında Mısır Dev- let Başkanı Hüsnu Mübarek'e Suudi Ara- bistan'daki "inançsız ve fırsatçı"lara kar- şı Araplarla birleşmesi çağrısı yapıldı. Irak televizyonundan 30 dakika süreyle okunan mesajda Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın Irak'a karşı düşmanla işbirliği yaptığı be- lirtiidi. Saddam, Kral Fahd'ın işbirliğini 9 temmuz tarihli bir bant kaydı ile kanıtla- yabiJeceğini söyledi. Kralm bir suikast gi- rişimi ile bağlantısı olduğunu belgeleyen bant kaydı, Saddam tarafından "AUab'ın bir hediyesi" olarak nitelendi. Mısır, Suudi Arabistan'ı herhangi bir Irak saldınsına karşı korumak amacıyla ABD öncülüğündeki askeri yığınağa katıl- mak üzere asker gönderen üç Arap ülkesi- nin arasında bulunuyor. Hüsnü Mübarek, Saddam Hüseyin'e dün Körfez krizinden çıkmak ve savaştan kaçınmak için geri çe- kilmesi çağnsında bulunmuştu. Saddam, Suudi Arabistan Kralı Fahd'ı diğer Körfe/ yöneticileri ile^rirlikte bütün Araplann hakkı olan petrol zenginliğini te- keli altına almakla suçladı. Irak Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin, "Araplann pelro- lü Arap|ar içindir" dedi. Saddam Hüseyin, Irak'ın işgali ile yönetimden uzaklaştırılan El-Sabah aüesinin 60 milyar dolar, Kral Fahd'ın da 18 milyar dolar varlığı bulun- duğunu söyledi. Kuveyt'in ülke dışında Arap dünyasın- da kulianılması gereken 220 milyar dolar- lık yatınm yaptığını kaydeden Saddam, bu büyük varlı'ı fakir Mısırlıların durumu ile karşılaştırdı. Saddam Hüseyin, Suudi Ara- bistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt'teki genç Araplann bu ayncalıklar- dan vararlanamadıklarını söyledi. ABD'- nin Mısır'a yaptığı yılda iki milyar dolar- hk yardım ile petrol gelirleri arasındaki far- ka da değinen Saddam Hüseyin, petrol ge- lirlerinin bütün Araplar arasında bölünmesi durumunda Kahire'nin da bundan yarar- lanacağını kaydetti. Saddam Htjseyin, "açık mektubunda", çoğunluğu Mısırlı olan ve Irak'la Kuveyt'- te mahsur kalan yabancıların durumlarına ya da Körfez krizinin çözümlenebihnesi amacıyla sürdürülen diplomatik girişimle- re değinmedi. Saddam Hüseyin'in Irak televizyonunda yayınlanan söyleşisine lngiltere ve ABDtepki gosterdiler. tngiltereBaşbakanı, DışişleriBa- kanlığı ve tşçi Panisı olayı "tiksindirici" ola- rak nitelediler. Başbakan Margaret Thatc- her, görüntüleri "igrenerek" seyTettiğini söy- ledi .ingiltere Dışişleri Bakanı DouglasHurd ise, Irak televizyonunungörüntülerini "Mide bulandıncı bir bilmece" olarak nitelendirdi. İşçi Partisi sozcusu Gerlad Kaufmaa da, go- rüntülerin"utançverici" olduğunu belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı da "Saddam utanç verici bir fîlra çevirdi'' dedi. Dışişleri Bakanlığı sözcusü Richard Boucher. "Sad- dam Hüseyin hif kuskusu/ iki önemli sorun ortada dururken. sinema ile daha çok ilgile- niyor. Bu sorunlar, kuvvet 'ten derhai çekil- meleri ve masum sivillerin özgürliiğü" diye konuştu. Boucher, televizyonda yayınlanan gorüntülerin başka biryanıt vermeyedeğme- yeceğini söyledi. Dış Haberler Servisi — Saddam Hüse- yin, Kuveyt'in işgali emrini verdiğinde, şu anda içinde bulunduğu gibi büyük bir yal- nızlık ve dışJanmışhkla karşılaşacağjnı he- saplamamıştı herhalde Gerçekten de dün- yanın işgale tepkisi çok büyUk oldu. Söz ko- nusu olan 'petrol' olunca, dünya tepkisini çok hızlı geliştirdi. Elinde 1 milyonluk or- dusu, gelişmiş silahlan, yükseltmeye calış- tığı Arap milliyetçiliği ve Batılı rehinelerden başka kozu olmayan muttefiksiz Irak, 'dün- yaya karşı' bir savaşa hazırlanıyor. Irak'ı ku- şatan yalnızlık çemben şoyle sıralanabilir. Uluslararası örgütler BM GÜVENLİK KONSEYİ: Konsey, Irak'ın Kuveyt'ten derhai ve koşulsuz ola- rak çekilmesini isteyen 660, Irak'a karşı ti- cari ve ekonomik yaptınmlar uygulanma- sını isteyen 66t ve Irak'ın Kuveyt'i ilhakını geçersiz sayan 662 sayılı kararlarını kabul etti. 662 sayüı kararı, Konsey'in 15 üyesi- nin tumü kabul ederken, 660 sayılı karar- da Yemen, 661 sayılı kararda yine Yemen ve Küba çekimser kaldılar. 661 sayılı karar ile BM'nin 159 üyesinin Irak ve.işgal altında- ki Kuveyt'le, petrol alımı dahıl her türlü ti- cari ve ekonomik ilişkide bulunmaları ya- saklandı. A>Tica Irak'ın, Irak dışma çıkma- larıru yasakladığı yabancıların derhai ser- best bırakılmalanm isteyen bir tasan da oy- birliği ile kabul edildi. ARAP BİRLİĞİ: Birliğin 21 üyesinden 12'si, Suudi Arabistan'ı olası bir Irak sal- dırısına karşı korumak için bir Birleşik Arap Gucü oluşturulmasını kabul etti. Su- udi Arabistan, Mısır. Suriye, Bahreyn, Ka- tar, Lmman, Birleşik Arap Emirlikleri, Ku- vcyt, Fas, Somali, Cibuti ve Lübnan karar lehine oy kullarurken Irak, Libya ve FKÖ karara karşı çıktılar. Ürdün, Moritanya ve Sudan karara 'bazı çekincelerie' destek ve- rirken, Yemen ve Cezayir çekimser kaldılar. Tunus oylamaya katılmadı. AVRUPA TOPLULUGU: Avrupa Top- lulugu, Irak ile ticari ve askeri işbirliği an- laşmalarıru askıya alırken Irak ve Kuveyt mal varlıklarıru da dondurdu. BATI AVRUPA BİRLİĞİ: Batı Avrupa Bir- liği dışişleri ve savunma bakanları, Irak'a karşı alınan ambargo karannın uygulanma- sı için 'kuvvet kullanımı' konusunda ilke olarak anlaştılar. NATO: NATO, bir Irak saldınsına uğrar- sa Türkiye'yi savunmayı taahhüt etti. Devletler AVUSTRALYA: Körfez'e, iki güdümlü füze firkateyni ve bir destek gemisi gönder- di. BM yaptırımlarını destekleyeceğini ta- ahhüt etti. BAHREYN: Îngiliz Hava Kuvvetleri'ne sağladığı olanakları genişletti. BANGLADEŞ: Suudi Arabistan kuvvet- lerine 1.200 kişilik destek verdi. BELÇİKA: İki mayın gemisini Körfez'e gitmek üzere Doğu Akdeniz'e gönderdi. İNGİLTERE: ABD'nin, Suudi Arabis- tan'a yaptığı askeri yığınağa destek verdi. Körfez'deki deniz gücünü harekete geçirdi, bölgeye savaş uçakları gönderdi, bölgede- ki Îngiliz üslerini kullanıma açtı ve BM yap- tırımlarının uygulanması için Irak gemile- rini durdurmayı ve gerektiğinde güç kuüan- mayı kabul etti. KANADA: iki destroyer ve bir destek ge- misi gönderdi. DANİMARKA: Bölgedeki ticari gemileri- nin, Körfez ve Suudi Arabistan'daki Arap ve Batı guçleri için destek gemıleri olarak kuilanılmasını önerdi. MISIR: Suudi Arabistan'daki kuvvete 6.000 kişilik birlik gönderdi. FRANSA: Bölgeye, aralannda uçak ge- misi de olmak uzere çok sayıda savaş ge- misi gönderdi. BM yaptınmlarını uygula- mayı taahhüt etti. YUNANİSTAN: Amerikan savaş uçak- Lannın, hava sahasını kullanmasına izin ver- di, ancak ulkesindeki üslerin Körfez'e yö- nelik bir harekette kullamlmasına karşı çık- ü. Bölgeye bir fırkateyn gönderdi. İTALYA: Topraklanndaki NATO üsleri- nin ABD kuvvetlerince kullanılmasına izin verdi. JAPONYA: Ekonomik yardım sözü verdi. ÜRDÜN: Prensipte, BM yaptırımlanna uymayı kabul etti ancak uygulamada buna •tam olarak uymadı. MEKSİKA: Petrol üretimini arttıracağı- nı duyurdu. FAS: Suudi Arabistan'daki kuvvete, 1.200 kişilik bir birlik gönderdi. HOLLANDA: Körfez'e, birisi özellikle hava savunması için donaulmış iki fırkateyn gönderdi. NtlERYA: Petrol üretimini arttırmayı önerdi. PAKİSTAN: Suudi Arabistan'daki güce 5.000 asker gönderdi. PORTEKIZ: ABD'nin, topraklanndaki üslerden vararlanmasına izin verdi. SUUDİ ARABİSTAN: Kuvvetlerini ha- rekete geçirdi, ABD, ingiltere, Arap ve Müs- lüman ülkelerden askeri yardım talep etti, Irak petrolü taşıyan boru hattını kapattı. SOVYETLER BİRLİĞt: Körfez'e iki sa- vaş gemisi gönderdi. İSPANYA: Amerikan kuvvetlerinin ülke- sindeki üsleri kullanmasına izin verdi. Batı Avrupa Birliği deniz gücüne katılabileceğini açıkladı. İSVİÇRE: Irak ve Kuveytülerin mal var- Jıklannı dondurdu. BM yaptınm kararla- rını kabul etti. SURİYE: Suudi Arabistan'daki güce 2.000 kişilik birlik gönderdi. ABD: Suudi Arabistan'ı savunmayı taah- hüt etti ve Vietnam Savaşı'ndan sonraki en büyük askeri yığınağını bölgeye yaptı. Böl- geye çok sayıda savaş gemisi, savaş uçağı, kara birlikleri ve deniz piyadesi gönderdi. Irak'a giden ve Irak'tan gelen gemileri, ge- rektiğinde minımum güç kullanarak durdu- racağını açıkladı. ABD'nin bölgeye askeri kuvvet sevkiyatı devam ediyor. BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ: Ba- tılı kuvvetlere çeşitii imkânlar sundu. VENEZUELA: Petrol üretimini arttır- mayı planlıyor. FEDERAL ALMANYA: Suudi Arabis- tan'a birlik gondermedi, ancak hukuki ola- rak bunun nasıl gerçekleştirilebileceğini tar- tışıyor. Savaş hali ve silahlı kuvvet kullanma yetkisiProf. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK Irak'ın Kuveyt'i işgali ile başlayan olay- ların Türkiye'nin varlığını tehlikeye duşü- rebilecek bir yönde gelişmesi olasılığı kar- şısında hükümetin bir Başbakanlık tezke- resiyle Meclis'ten "savaş hali ilanı, Silahlı Kuvvetler'in kullanılması, Türk Silahlı Kuwelleri'nin yabana üikelere gönderilme- si veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'- de bulunması konulannda Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca yetki" istemesi; tezkere- nin Meclis'te görüşülmesi sırasmda yapılan bir değişiklik ve bir ekleme ile bu konular- da "ülkemize bir tecavüz vukuu halinde derhai mukabele edilmesi maksadına mün- hasır" olmak kaydıyla "izin" verilmesi, si- yasal ve hukuki açılardan tartışılmaya de- etmektedir. Anayasal düzenlemeler Yürürlukteki TC Anayasası'run savaş ila- nı ve silahlı kuvvet kullanılması ile ilgili hü- kümleri, Türkiye'nin parlamenter demok- rasi yoiunda geçirdiği siyasal rejim değişik- likleri ile devlet hayatında edindiği tecrü- beleri yansıtan bir birikimin ürunudür. Ger- çekten Türkiye'de Osmanlı monarşisini meşrutileştiren 1876 Kanun-i Esasisi'nin 7. maddesinde padişahın kutsal hakları ara- sında sayılan "harp ilanı", cumhuriyet dö- neminde kabul edilen 1924 Teşkilat-ı Esa- siye Kanunu'nun 26. maddesine gore Bü- yuk Millet Meclisi'nin "bizzat kendi ifa" ettiği görevlerdendir. 1961 Anayasası'nın "Silahlı kuvvet kul- lamlmasına izin verme" kenar başlıklı 66. maddesine gore de "savaş haü ilanına... izin verme yetkisi" Türkiye Buyuk Millet Mec- lisi'ne ait olmakla birlikte bu yetki, artık "Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde" kullanılabilecektir. Yine aynı maddede silahlı kuvvet kullanılması ile il- gili iki yeni durum daha öngörülmüştür: "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabana üike- lere gonderilrnesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yelkisi" de Türkiye Buyuk Millet Meclisi'nindir. Ancak "Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası antlaşmalann veya milletlerarası nezaket kurallanmn gerektir- diği haller"de bu izne gerek yoktur. 1961 Anayasası'na ilişkin Kurucu Mec- lis görüşmeleri incelendiğinde. Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nin yetkisini vurgulayan boyle ayrıntıh bir düzenlemeye gereksinme duyulmasında Osmanlı Imparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı'na padişah ve hükümet üyelerinin çoğunun bilgisi dışında, yalnız birkaç kişinin karan ve oldubittilerle sürük- lenmesi, 1950'de Kuzey Kore'nin Güney Kore'yi istila girişimine karşı Birleşmiş Mil- letler-Komutanlığı emrinde çarpışmak uzere bu ulkeye asker gönderme karannın Büyük Millet Meclisi'ni toplantıya çağırmaksızın hükümetçe, daha doğrusu, Cumhurbaşka- nı, Başbakan ve Milli Savunma Bakam'nca verilmesi gibi olayların rol oynadığı; buna karşılık NATO Antlaşması gibi daha once Meclis"in onayından geçmiş uluslararası antlaşmalann veya dostluk ziyaretleri gibi uluslararası nezaket kurallarımn uygulan- ması ile ilgili iki durumun izin zorunluğu dışında bırakılmasında sakınca görulmediği anlaşılmaktadır (1). Savaş ilanına ancak "milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde" olanak tanıyan sınırlama ise Cumhuriyet Turkiyesi'nin geleneksel dış politikasına olduğu kadar XX. yüzyılın ilk yarısında yerkureyi iki kez kana bulayan dünya savaşlan sonunda insanlık âleminin Birleşmiş Milletler çevresinde benimsediği devletler hukuku ilkelerine de uygundur. Kural olarak uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanmayı, hatu kuvvet kullanma tehdi- dinde bulunmayı va^aklayan Birleşmiş Mil- letler .Antlaşması'na göre bu, savaşın sadece Birleşmiş Milletler üyelerinin Güvenlik Konseyi'nce dünya banşı veya uluslarara- sı guvenliğin korunması amacıyla kararlaş- tırılmış bir tedbir olarak silahlı kuvvet kul- lanmaları ya da Birleşmiş Milletler üyele- rinden birinin silahlı bir saldırıya uğrama- sı üzerine "doğal bir hak" olarak bireysel veya ortak savunmada bulunuhnası durum- larında "meşru" sayılması demektir (m. 2/4,42-50, 51). 1961 Anayasası'nın 66. maddesini her- hangi bir değişiklik yapmaksızın "Savaş ha- li ilanı ve silahlı kuvvet kullanılmasına izin verme" kenar başlıklı 92. maddesine 1. fık- ra olarak alan 1982 Anayasası, bu konuda bazı yeni hukümler de getirmiştir: 87. mad- dede "savaş ilanına karar vermek", Tür- kiye Büyuk Millet Meclisi'nin görev ve yet- kileri arasında sıralanmış; 92. maddeye II. tikra olarak eklenen bir düzenlemede "ül- kenin ani bir siiahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kuUamlmasına derbal karar verilmesinin kaçınıimaz olması halinde" karann Cumhurbaşkanı'nca da verilebiJeceği öngörülmüş; ayrıca 104. mad- dede Cumhurbaşkanı'run görev ve yetkile- ri arasında bu noktaya bir kez daha deği- nilmiştir. Anayasanın 104 ve 117. madde- lerine göre zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Başkomutaniığı temsil eden Cumhurbaşkaru'na verilen bu görev ve yet- ki, 92. maddenin II. fıkrasmda tammlanan koşullarda "Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nin derhai toplanıp karar almasımn ge- cikmelere yol açacağı veya toplanmasına imkân olmayan halierde lelafisi mümkün olmayan dunımlar yaratacağı" gerekçesi- ne dayanmaktadır (2). İzin verme yetkisi Böylece 1962 Anayasası'nın 92. madde- sinin savaş ilanı ve silahlı kuvvet kullanıl- ması konulannda hemen hemen her olası- lığı göz önünde bulunduran bir duzenleme durumuna getirildiği söylenebilir. lstisna- lar bir yana bırakılırsa, bu düzenlemenin temel ilkesi, savaş ilanına ve silahlı kuvvet kullanılmasına izin verme yetkisinin yasa- ma organında olmasıdır. Hatta Cumhur- başkam'nın sadece "Türk Silahlı Kuvvet- leri'nin kullamlmasına karar" vermeye yet- kili kıhndığı tatil veya ara verme sırasmda bile asıl olan, durumun gerektirdiği iznin derhai toplantıya çağnlacak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden istenmesidir. Bazı çevrelerin tersini öne sürmelerine karşın Meclis, savaş ilanına veya silahlı kuv- vet kullanılmasına izin verme yetkisini ya- sa biçiminde değil, karar biçiminde kulla- nır. Zaten işin niteliği ve çoğu kez ivediliği de, yasa prosedürünun uygulanmasına el- verişli değildir. Savaş ilanı ve silahlı kuv- vet kullamlmasına izin verme, Meclis'in başka bir organla paylaşmadjğı yetkilerden- dir. Dolayısıyla Meclis'in verdiği karann bir yasa gibi Cumhurbaşkanı'nca yayımlanma- sı veya uygun bulunmayıp bir daha görü- şülmek üzere geri gönderilmesi söz konu- su değildir. Bu karar, TC Resmi Gazete'- de "TBMM Karan" olarak yayımlanmakla birlikte, usuli'ne uygun olarak verüdiği an- dan itibaren yürürlüğe girer. Ayrıca bu ka- rar, Anayasa Mahkemesi'nin denetimine de tabi değildir (kjş. Anayasa m. 85, 148/1, 150). öte yandan Anayasanın 92. maddesinin amacı ve her olasılığı göz önünde bulundu- ran sistemi dikkate alındığında, bu madde ile yasama organına tanınan yetkinin an- cak her olayın somut koşulları içinde Mec- lis'te yapılacak değerlendirmeler sonucun- da kullanılması gerektiği an'aşılır. Anaya- sanın 177. maddesine göre 'milli gnven- ligin sağlanmasından ve ^ ,iahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından" Ba- kanlar Kurulu sorumlu olmakla birlikte; sa- vaş ilanı veya silahlı kuvvet kullanılması- na izin verme yetkisinin bir ihtiyat tedbiri olarak veya başka bir nedenle Bakanlar Ku- rulu'na devri, Anayasada öngörülmemiş- tir. Savaş ilanına ya da Turk Silahlı Kuv- vetleri'nin yabancı üikelere gönderilmesi- ne veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türki- ye'ye gelmesine izin vermek gerektiği za- man, bunlardan her biri hakkında Meclis tarafından karar verilir. Fakat koşulları oluştuğunda Bakaniar Kurulu'nca uygulan- mak uzere ve kanun hükmünde kararname çıkanlmasına yetki vermeye benzer bir bi- çimde söz konusu izinlerin genel olarak ve- ya önceden verilmesi de duruma göre yet- ki devn niteliği tasıyabilir. O nedenle bü ko- nuda gecikmeye de meydan vermeyecek uy- gun bir zamanlamanın önemi açıktır. Uygulama ise, >a>kanda söylenenlere tam olarak uymamaktadır. Türk Silahlı Kuvvet- leri'nin yabancı üikelere gönderilmesine izin verilmesi, bundan önce üç kez 1961 Ana- yasası döneminde Kıbns'ta olayların Türk toplumunun varhğmı veya Kıbns'ın bağım- sızlık ve toprak bütünlüğunü tehdit eden boyutlara tumanması dolayısıyla kararlaş- tırılmıştır. İsmet Inonü'nün basbakanlığın- daki CHP hükumeti zamarunda alınan 16.3.1964 tarih ve 93 sayüı ilk kararda 1960 Lefkoşa Antlaşmalan uyarınca "gerektiği vakil, Kıbns'a Türk Silabb Kuvvetleri'nin gönderilmesine ian" verildiği belirtilmiştir. Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki AP hükumeti zamanında alınan 17.11.1967 tarih ve 148 sayılı ikinci kararda ilk karara >ollama yapılarak o kararla "hükümele ve- rilen yetkinin kullanılmasından doğacak muhlemel inkişaf ve ibtilatlar karşısında; lüznm, hudul ve şümulü hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahb Kuv- vetleri'nin yabancı üikelere gönderilmesi- ne izin" verildiği ifade edilmiştir. i)Bk Kftam öztüric, Türkiye Cumhuriyeti Anaya- sası, C. II (Mad. 1-75), Ankara 1966, s. 2315-2329 SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle