Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 24 AĞUSTOS 1990
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZt... KÖI
NEW YORK
BM askeri gücedaha yakınBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi
ABD, İngiltere, Fransa, SSCB ve Çin; Irak'a karşı
ambargonun uygulanması için kuvvet kullanılması
konusunda ilke anlaşmasına vardı.
Dış Haberler Servisi — BM Güvenlik
Konseyi'nin veto yetkisine sahip beş daimi
üyesinin, Irak ve Kuveyt'e karşı alınan am-
bargo karannın desteklenmesi amacıyla
Körfez'e askeri giiç gönderilmesi ile ilgili
bir karar tasansı üzerinde ilke anlaşması-
na vardıkları bildirildi. ABD'nin BM'dekı
büyükelçisi Thoraas Pickering, tasarı için
beş daimi üye ABD, İngiltere, Fransa,
SSCB ve Çin başkentlerinden onay beklen-
diğini kaydetti. Reuters Ajansı, Güvenlik
Konseyi'nin karar tasarısını ne zaman gö-
ruşeceği kararlaştırılmadan önce Picke-
ring'in Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa
ve Çinli meslektaşları ile bir araya gelece-
ğini haber verdi. Pickering, "Beşimiz bir-
den başkentlerimize gönderecegimiz metin
üzerinde anlaşmaya vardık" dedi. ABD,
BM'nin 6 ağustosta Irak'ın Kuveyt'i işgali
üzerine aldığı ekonomik ambargo karan-
nın Körfez'e askeri guç göndererek destek-
lenmesi konusunu gorüşmek üzere Güven-
lik Konseyi'nin derhai toplanmasım talep
ediyor. Ancak bu yönde bir çağnmn daha
yapılmadığı belirtiürken, ABD'nin BM bü-
yükelçisinin bu kez hükümetlerin onayını
alana kadar bekleyeceği tahmin edıldiği
kaydediliyor. Beş daimi üyenin veto etme-
mesi halinde, Körfez askeri giiç gönderile-
bilmesi için 15 uyeli Güvenlik Konseyi'nde
karar lehinde 9 üJkenin oy kulianması ge-
rekiyor.
Ancak Sovyetler Birliği'nin BM Büyükel-
çisi Valentin V. Lozinsky, diınkü temaslar-
da 'birmetninkabuledilipedilmediği'sorul-
duğunda "hayır, yanlış bir izlenim
edinmişsiniz"yanıtını verdi. Sovyet Büyü-
kelçi, Güvenlik Konseyi'nin önümüzdeki
hafta içindetopianacağmı ancak bundanön-
cebir toplantı ya da karann söz konusu olma-
dığını sözlerine ekledi. Gözlemciler,
SSCB'nin "giiç kullanma" konusundaki çe-
kincesinin sürdüğünu, Moskova'nın hâlâ
ekonomik yaptınmlann tam olarak uygulan-
masını sağlamaktan yana olduğunu kayde-
diyorlar.
BM Güvenlik Konseyi'nin bir haftadır
süren basına kapalı toplantılannda en son
olarak Ürdün ve Bulgaristan'dan gelen ta-
lepleri görüştüğü bildirildi. Ürdün ve Bul-
garistan, BM'nin Irak ve Kuveyt'e karşı al-
dığı ekonomik ambargo kararlarından za-
rar gördüklerini açıkladılar ve Güvenlik
Konseyi'nden zararlarının tazmin edilme-
sini istediler. BM Anlaşması'nın 50. mad-
desine göre ambargo karanndan zarar gö-
ren bir ülke, Güvenlik Konseyi'nden uğra-
dığı zarann karşılanmasını talep edebiliyor.
Batılı diplomatlar, ambargo karanndan
dolayı Türkiye, Bulgaristan ve Sri Lanka'-
nın olumsuz etkilendiğinin bilindiğjni, an-
cak Ürdün'ün durumunun diğerlerinden
daha kötü olduğunu belirttiler. AP'nin ha-
berine göre Güvenlik Konseyi, tüm BM
üyelerinin Ürden'e yardımda bulunmasını
kararlaştırdı. Ancak yardımın miktan ve
türü konusuna bir açıklık getirilmedi.
Ürdün, petrol ihtiyacının yüzde 95'ini
Irak'tan karşıhyordu. Kısa bir süre önce
Ürdün ile Irak arasında 1.5 milyar mark-
lık bir ticaret anlaşması imzalamıştı. An-
laşma miktannın Ürdün'ün döviz gelirle-
rinin iki katı olduğu ileri sürülüyor. Doğu
Avrupa ile Ortadoğu arasında mal akısını
sağlayan en önemli ülke olan Bulgaristan'ın
ise Irak'tan 1.2 milyar dolarlık alacağı ol-
duğu bildirildi. Irak borçlannı petrolle ödü-
yordu.
IRAK LİDERİ REHİNELERİMİSAFİR OLARAK TANITTI TEPKILER
Saddam'ın TVIrak Devlet Başkam'nın 20
îngiliz rehine ile yaptığı
söyleşi diin akşam Irak
televizyonunda yayımlandı.
Saddam, "Batılıların savaşı
önleyebilmek için
tutulduğunu" yineledi.
Saddam Hüseyin, Mısır
Devlet Başkanı Hüsnü
Mübarek'i "inançsızve
fırsatçılara karşı" Araplarla
işbirliği yapmaya çağırdı.
Dış Haberler Servisi — Irak Devlet Baş-
kanı Saddam Hüseyin, Kuveyt'in 2 ağus-
tos tarihinde işgal edilmesinden bu yana ilk
kez dün akşam Irak televizyonunda görün-
dü. CNN televizyonunun naklen yayımla-
dığı bant kaydı, Saddam Hüseyin'in 20 ka-
dar Îngiliz rehineyle birlikte küçük bir oda-
da yaptıklan söyleşiyi görüntülüyordu. Irak
Devlet Başkanı fngilizlerle bir tercüman
aracılığıyla anlaştı. Sivil giysi içinde ve yu-
tnuşak bir ifadeyle konuşan Hüseyin, "ya-
bancılann savaşı önleyebilmek amaayla ül-
keden çıkmaianna izin verilmedigini" be-
lirtti ve kendilerine sürekli olarak
"misafirlerimiz" diye hitap etti.
Irak lideri yine dün yayımlanan ve söz-
cüsü aracılığıyla okunan mesajında Mısır
Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e "inanç-
sız ve fırsatçılara karşı" Araplarla işbirli-
ği yapması çağnsında bulundu. Aynı me-
sajda Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın düş-
manlarla işbirliği yaptığını kanıtiayan 9
temmuz tarihli bir bant kaydının da elinde
bulunduğunu açıkladı.
Irak Devlet Başkanının hangi tarihte ve
saatte, nerede çekildiği belirlenemey«rbir
bant kaydı, dün Irak televizyonundan ya-
yımlandı. Sayüan 20'yi bulan kadın, erkek,
çocuk tngilizlerle söyleşen Saddam Hüse-
yin, kendilerinin "savaşı önlemek
amaayla" tutulduklannı belirtti. Gri takım
elbise ve ipek kravatı ile bir sandalye üze-
rinde oturarak tngilizlerle sohbet eden Irak
lideri, "Siz rehine değilsiniz" diyerek şun-
ları söyledi:
. "Sizlerte başka şartlarda tanışmak isler-
dik. Umannn burada çok uzun süre kalmaz-
sınız. Iraklı Arap ve insan olarak sizin sag-
lıgınızı isliyoruz. Sizin burada lutnlmanız
bizi mutlu etmiyor. Ülkenizde bulunmanız
ya da normal dönemlerde olduğu gibi Bağ-
dat sokaklannda dolaşmanızdan mutluluk
duyardık. Batı basını ve Batılı hukümeller
sizi kalkan olarak kullandıgımızı söylüyor-
larsa bu onların yorumudur."
Saddam Hüseyin, yarubaşında duran ve
isimlerinın Slewert ile lan olduğunu söyle-
yen iki erkek çocuğunun başlarını okşaya-
rak onlarla da sohbet etti. Çocuklardan kü-
çük olanının ürkek olduğu dikkat çekiyor-
du. Irak lideri, odada bulunanların soru-
larıru da aynı rahatlık ve sevecen bir tavır-
la yanıtladı. Oğlunun okullar açıldığında ül-
kesine giunesine izin verilip verilmeyeceği-
ni soran bir afıneye, eğitim bakanlığından
uzman çağırarak yardımcı olmalarına ça-
lışacağmı söyledi. Ailesine mesaj gönderip
gönderemeyeceğini soran bir kadına ise
Saddam Hüseyin, "Mesajlannızın İngilte-
re'deki ailenize ulaşacağından emin olabi-
'şovu'
KöNUK YAZAR
Saddam ve Irak
yapayalnız
PROPAGANDA ŞOV — Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin dün 20 tngiliz rebine ile söyleşirken sempatik gözuktneye çalıştı.
Saddam sövleşisinde bir tngiliz çocuğu yanına çagınp sut içip mısır gevreği yiyip yiyemediğini sordu. (Fotoğraf: Renter)
lirsiniz. Mesajlannm. mektubunuzn yazın.
İsterseniz foloğraf da çektirin" diyerek ya-
nıtladı.
Körfez'deki krizin görüşmeler yoluyla
çözülüp çözülemeyeceğini soranlara ise Irak
lideri, ülkesinin görüşmeye hazır olduğu-
nu, ancak görüşme ortamı için şartların
oluşmadığını soyiedı. Saddam, "Gorüşmek
isJeyene kapımız açık" dedi. Krizin çözül-
mesi için Sovyetler Birliği ile bağlantı ku-
rulup kurulmadığı sorusunu ise "Doğu, di-
yalogun önemini daha iyi anlıyor" şeklin-
de yanıtladı. Bağdat'ın başka barış girişi-
minde bulunup bulunmayacağı sorusuna ise
"Her zaman yeni bir şey vardır" diyerek
karşılık verdi.
Yanıbaşında duran çocuğu işaret ederek
"O. arkadaşlan ve tüm burada bulunan-
larla beraber savaşın önlenmesinde üzeri-
ne duseni yerine getirdiğinde, barış kahra-
manı olarak anılacak" diyen Saddam Hü-
seyin, bir saate yakın süren sohbetini biti-
rirken odada bulunan İngiliz rehinelerin el-
lerini sıkarak görüşmeyi bitirdi. Saddam,
"Bu kadar yogun olmasaydım sizlerle öğ-
len yemegi yemek isterdim" dedi.
Saddam Hüseyin'in dün bir sözcusü ara-
cılığıyla yayımlanan mesajında Mısır Dev-
let Başkanı Hüsnu Mübarek'e Suudi Ara-
bistan'daki "inançsız ve fırsatçı"lara kar-
şı Araplarla birleşmesi çağrısı yapıldı. Irak
televizyonundan 30 dakika süreyle okunan
mesajda Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın
Irak'a karşı düşmanla işbirliği yaptığı be-
lirtiidi. Saddam, Kral Fahd'ın işbirliğini 9
temmuz tarihli bir bant kaydı ile kanıtla-
yabiJeceğini söyledi. Kralm bir suikast gi-
rişimi ile bağlantısı olduğunu belgeleyen
bant kaydı, Saddam tarafından "AUab'ın
bir hediyesi" olarak nitelendi.
Mısır, Suudi Arabistan'ı herhangi bir
Irak saldınsına karşı korumak amacıyla
ABD öncülüğündeki askeri yığınağa katıl-
mak üzere asker gönderen üç Arap ülkesi-
nin arasında bulunuyor. Hüsnü Mübarek,
Saddam Hüseyin'e dün Körfez krizinden
çıkmak ve savaştan kaçınmak için geri çe-
kilmesi çağnsında bulunmuştu.
Saddam, Suudi Arabistan Kralı Fahd'ı
diğer Körfe/ yöneticileri ile^rirlikte bütün
Araplann hakkı olan petrol zenginliğini te-
keli altına almakla suçladı. Irak Devlet Baş-
kanı Saddam Hüseyin, "Araplann pelro-
lü Arap|ar içindir" dedi. Saddam Hüseyin,
Irak'ın işgali ile yönetimden uzaklaştırılan
El-Sabah aüesinin 60 milyar dolar, Kral
Fahd'ın da 18 milyar dolar varlığı bulun-
duğunu söyledi.
Kuveyt'in ülke dışında Arap dünyasın-
da kulianılması gereken 220 milyar dolar-
lık yatınm yaptığını kaydeden Saddam, bu
büyük varlı'ı fakir Mısırlıların durumu ile
karşılaştırdı. Saddam Hüseyin, Suudi Ara-
bistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve
Kuveyt'teki genç Araplann bu ayncalıklar-
dan vararlanamadıklarını söyledi. ABD'-
nin Mısır'a yaptığı yılda iki milyar dolar-
hk yardım ile petrol gelirleri arasındaki far-
ka da değinen Saddam Hüseyin, petrol ge-
lirlerinin bütün Araplar arasında bölünmesi
durumunda Kahire'nin da bundan yarar-
lanacağını kaydetti.
Saddam Htjseyin, "açık mektubunda",
çoğunluğu Mısırlı olan ve Irak'la Kuveyt'-
te mahsur kalan yabancıların durumlarına
ya da Körfez krizinin çözümlenebihnesi
amacıyla sürdürülen diplomatik girişimle-
re değinmedi.
Saddam Hüseyin'in Irak televizyonunda
yayınlanan söyleşisine lngiltere ve ABDtepki
gosterdiler. tngiltereBaşbakanı, DışişleriBa-
kanlığı ve tşçi Panisı olayı "tiksindirici" ola-
rak nitelediler. Başbakan Margaret Thatc-
her, görüntüleri "igrenerek" seyTettiğini söy-
ledi .ingiltere Dışişleri Bakanı DouglasHurd
ise, Irak televizyonunungörüntülerini "Mide
bulandıncı bir bilmece" olarak nitelendirdi.
İşçi Partisi sozcusu Gerlad Kaufmaa da, go-
rüntülerin"utançverici" olduğunu belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı da "Saddam
utanç verici bir fîlra çevirdi'' dedi. Dışişleri
Bakanlığı sözcusü Richard Boucher. "Sad-
dam Hüseyin hif kuskusu/ iki önemli sorun
ortada dururken. sinema ile daha çok ilgile-
niyor. Bu sorunlar, kuvvet 'ten derhai çekil-
meleri ve masum sivillerin özgürliiğü" diye
konuştu. Boucher, televizyonda yayınlanan
gorüntülerin başka biryanıt vermeyedeğme-
yeceğini söyledi.
Dış Haberler Servisi — Saddam Hüse-
yin, Kuveyt'in işgali emrini verdiğinde, şu
anda içinde bulunduğu gibi büyük bir yal-
nızlık ve dışJanmışhkla karşılaşacağjnı he-
saplamamıştı herhalde Gerçekten de dün-
yanın işgale tepkisi çok büyUk oldu. Söz ko-
nusu olan 'petrol' olunca, dünya tepkisini
çok hızlı geliştirdi. Elinde 1 milyonluk or-
dusu, gelişmiş silahlan, yükseltmeye calış-
tığı Arap milliyetçiliği ve Batılı rehinelerden
başka kozu olmayan muttefiksiz Irak, 'dün-
yaya karşı' bir savaşa hazırlanıyor. Irak'ı ku-
şatan yalnızlık çemben şoyle sıralanabilir.
Uluslararası örgütler
BM GÜVENLİK KONSEYİ: Konsey,
Irak'ın Kuveyt'ten derhai ve koşulsuz ola-
rak çekilmesini isteyen 660, Irak'a karşı ti-
cari ve ekonomik yaptınmlar uygulanma-
sını isteyen 66t ve Irak'ın Kuveyt'i ilhakını
geçersiz sayan 662 sayılı kararlarını kabul
etti. 662 sayüı kararı, Konsey'in 15 üyesi-
nin tumü kabul ederken, 660 sayılı karar-
da Yemen, 661 sayılı kararda yine Yemen ve
Küba çekimser kaldılar. 661 sayılı karar ile
BM'nin 159 üyesinin Irak ve.işgal altında-
ki Kuveyt'le, petrol alımı dahıl her türlü ti-
cari ve ekonomik ilişkide bulunmaları ya-
saklandı. A>Tica Irak'ın, Irak dışma çıkma-
larıru yasakladığı yabancıların derhai ser-
best bırakılmalanm isteyen bir tasan da oy-
birliği ile kabul edildi.
ARAP BİRLİĞİ: Birliğin 21 üyesinden
12'si, Suudi Arabistan'ı olası bir Irak sal-
dırısına karşı korumak için bir Birleşik
Arap Gucü oluşturulmasını kabul etti. Su-
udi Arabistan, Mısır. Suriye, Bahreyn, Ka-
tar, Lmman, Birleşik Arap Emirlikleri, Ku-
vcyt, Fas, Somali, Cibuti ve Lübnan karar
lehine oy kullarurken Irak, Libya ve FKÖ
karara karşı çıktılar. Ürdün, Moritanya ve
Sudan karara 'bazı çekincelerie' destek ve-
rirken, Yemen ve Cezayir çekimser kaldılar.
Tunus oylamaya katılmadı.
AVRUPA TOPLULUGU: Avrupa Top-
lulugu, Irak ile ticari ve askeri işbirliği an-
laşmalarıru askıya alırken Irak ve Kuveyt
mal varlıklarıru da dondurdu.
BATI AVRUPA BİRLİĞİ: Batı Avrupa Bir-
liği dışişleri ve savunma bakanları, Irak'a
karşı alınan ambargo karannın uygulanma-
sı için 'kuvvet kullanımı' konusunda ilke
olarak anlaştılar.
NATO: NATO, bir Irak saldınsına uğrar-
sa Türkiye'yi savunmayı taahhüt etti.
Devletler
AVUSTRALYA: Körfez'e, iki güdümlü
füze firkateyni ve bir destek gemisi gönder-
di. BM yaptırımlarını destekleyeceğini ta-
ahhüt etti.
BAHREYN: Îngiliz Hava Kuvvetleri'ne
sağladığı olanakları genişletti.
BANGLADEŞ: Suudi Arabistan kuvvet-
lerine 1.200 kişilik destek verdi.
BELÇİKA: İki mayın gemisini Körfez'e
gitmek üzere Doğu Akdeniz'e gönderdi.
İNGİLTERE: ABD'nin, Suudi Arabis-
tan'a yaptığı askeri yığınağa destek verdi.
Körfez'deki deniz gücünü harekete geçirdi,
bölgeye savaş uçakları gönderdi, bölgede-
ki Îngiliz üslerini kullanıma açtı ve BM yap-
tırımlarının uygulanması için Irak gemile-
rini durdurmayı ve gerektiğinde güç kuüan-
mayı kabul etti.
KANADA: iki destroyer ve bir destek ge-
misi gönderdi.
DANİMARKA: Bölgedeki ticari gemileri-
nin, Körfez ve Suudi Arabistan'daki Arap
ve Batı guçleri için destek gemıleri olarak
kuilanılmasını önerdi.
MISIR: Suudi Arabistan'daki kuvvete
6.000 kişilik birlik gönderdi.
FRANSA: Bölgeye, aralannda uçak ge-
misi de olmak uzere çok sayıda savaş ge-
misi gönderdi. BM yaptınmlarını uygula-
mayı taahhüt etti.
YUNANİSTAN: Amerikan savaş uçak-
Lannın, hava sahasını kullanmasına izin ver-
di, ancak ulkesindeki üslerin Körfez'e yö-
nelik bir harekette kullamlmasına karşı çık-
ü. Bölgeye bir fırkateyn gönderdi.
İTALYA: Topraklanndaki NATO üsleri-
nin ABD kuvvetlerince kullanılmasına izin
verdi.
JAPONYA: Ekonomik yardım sözü
verdi.
ÜRDÜN: Prensipte, BM yaptırımlanna
uymayı kabul etti ancak uygulamada buna
•tam olarak uymadı.
MEKSİKA: Petrol üretimini arttıracağı-
nı duyurdu.
FAS: Suudi Arabistan'daki kuvvete, 1.200
kişilik bir birlik gönderdi.
HOLLANDA: Körfez'e, birisi özellikle
hava savunması için donaulmış iki fırkateyn
gönderdi.
NtlERYA: Petrol üretimini arttırmayı
önerdi.
PAKİSTAN: Suudi Arabistan'daki güce
5.000 asker gönderdi.
PORTEKIZ: ABD'nin, topraklanndaki
üslerden vararlanmasına izin verdi.
SUUDİ ARABİSTAN: Kuvvetlerini ha-
rekete geçirdi, ABD, ingiltere, Arap ve Müs-
lüman ülkelerden askeri yardım talep etti,
Irak petrolü taşıyan boru hattını kapattı.
SOVYETLER BİRLİĞt: Körfez'e iki sa-
vaş gemisi gönderdi.
İSPANYA: Amerikan kuvvetlerinin ülke-
sindeki üsleri kullanmasına izin verdi. Batı
Avrupa Birliği deniz gücüne katılabileceğini
açıkladı.
İSVİÇRE: Irak ve Kuveytülerin mal var-
Jıklannı dondurdu. BM yaptınm kararla-
rını kabul etti.
SURİYE: Suudi Arabistan'daki güce
2.000 kişilik birlik gönderdi.
ABD: Suudi Arabistan'ı savunmayı taah-
hüt etti ve Vietnam Savaşı'ndan sonraki en
büyük askeri yığınağını bölgeye yaptı. Böl-
geye çok sayıda savaş gemisi, savaş uçağı,
kara birlikleri ve deniz piyadesi gönderdi.
Irak'a giden ve Irak'tan gelen gemileri, ge-
rektiğinde minımum güç kullanarak durdu-
racağını açıkladı. ABD'nin bölgeye askeri
kuvvet sevkiyatı devam ediyor.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ: Ba-
tılı kuvvetlere çeşitii imkânlar sundu.
VENEZUELA: Petrol üretimini arttır-
mayı planlıyor.
FEDERAL ALMANYA: Suudi Arabis-
tan'a birlik gondermedi, ancak hukuki ola-
rak bunun nasıl gerçekleştirilebileceğini tar-
tışıyor.
Savaş hali ve silahlı kuvvet kullanma yetkisiProf. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK
Irak'ın Kuveyt'i işgali ile başlayan olay-
ların Türkiye'nin varlığını tehlikeye duşü-
rebilecek bir yönde gelişmesi olasılığı kar-
şısında hükümetin bir Başbakanlık tezke-
resiyle Meclis'ten "savaş hali ilanı, Silahlı
Kuvvetler'in kullanılması, Türk Silahlı
Kuwelleri'nin yabana üikelere gönderilme-
si veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'-
de bulunması konulannda Anayasa'nın 92.
maddesi uyarınca yetki" istemesi; tezkere-
nin Meclis'te görüşülmesi sırasmda yapılan
bir değişiklik ve bir ekleme ile bu konular-
da "ülkemize bir tecavüz vukuu halinde
derhai mukabele edilmesi maksadına mün-
hasır" olmak kaydıyla "izin" verilmesi, si-
yasal ve hukuki açılardan tartışılmaya de-
etmektedir.
Anayasal düzenlemeler
Yürürlukteki TC Anayasası'run savaş ila-
nı ve silahlı kuvvet kullanılması ile ilgili hü-
kümleri, Türkiye'nin parlamenter demok-
rasi yoiunda geçirdiği siyasal rejim değişik-
likleri ile devlet hayatında edindiği tecrü-
beleri yansıtan bir birikimin ürunudür. Ger-
çekten Türkiye'de Osmanlı monarşisini
meşrutileştiren 1876 Kanun-i Esasisi'nin 7.
maddesinde padişahın kutsal hakları ara-
sında sayılan "harp ilanı", cumhuriyet dö-
neminde kabul edilen 1924 Teşkilat-ı Esa-
siye Kanunu'nun 26. maddesine gore Bü-
yuk Millet Meclisi'nin "bizzat kendi ifa"
ettiği görevlerdendir.
1961 Anayasası'nın "Silahlı kuvvet kul-
lamlmasına izin verme" kenar başlıklı 66.
maddesine gore de "savaş haü ilanına... izin
verme yetkisi" Türkiye Buyuk Millet Mec-
lisi'ne ait olmakla birlikte bu yetki, artık
"Milletlerarası hukukun meşru saydığı
hallerde" kullanılabilecektir. Yine aynı
maddede silahlı kuvvet kullanılması ile il-
gili iki yeni durum daha öngörülmüştür:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabana üike-
lere gonderilrnesine veya yabancı silahlı
kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin
verme yelkisi" de Türkiye Buyuk Millet
Meclisi'nindir. Ancak "Türkiye'nin taraf
olduğu milletlerarası antlaşmalann veya
milletlerarası nezaket kurallanmn gerektir-
diği haller"de bu izne gerek yoktur.
1961 Anayasası'na ilişkin Kurucu Mec-
lis görüşmeleri incelendiğinde. Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi'nin yetkisini vurgulayan
boyle ayrıntıh bir düzenlemeye gereksinme
duyulmasında Osmanlı Imparatorluğu'nun
1. Dünya Savaşı'na padişah ve hükümet
üyelerinin çoğunun bilgisi dışında, yalnız
birkaç kişinin karan ve oldubittilerle sürük-
lenmesi, 1950'de Kuzey Kore'nin Güney
Kore'yi istila girişimine karşı Birleşmiş Mil-
letler-Komutanlığı emrinde çarpışmak uzere
bu ulkeye asker gönderme karannın Büyük
Millet Meclisi'ni toplantıya çağırmaksızın
hükümetçe, daha doğrusu, Cumhurbaşka-
nı, Başbakan ve Milli Savunma Bakam'nca
verilmesi gibi olayların rol oynadığı; buna
karşılık NATO Antlaşması gibi daha once
Meclis"in onayından geçmiş uluslararası
antlaşmalann veya dostluk ziyaretleri gibi
uluslararası nezaket kurallarımn uygulan-
ması ile ilgili iki durumun izin zorunluğu
dışında bırakılmasında sakınca görulmediği
anlaşılmaktadır (1). Savaş ilanına ancak
"milletlerarası hukukun meşru saydığı
hallerde" olanak tanıyan sınırlama ise
Cumhuriyet Turkiyesi'nin geleneksel dış
politikasına olduğu kadar XX. yüzyılın ilk
yarısında yerkureyi iki kez kana bulayan
dünya savaşlan sonunda insanlık âleminin
Birleşmiş Milletler çevresinde benimsediği
devletler hukuku ilkelerine de uygundur.
Kural olarak uluslararası ilişkilerde kuvvet
kullanmayı, hatu kuvvet kullanma tehdi-
dinde bulunmayı va^aklayan Birleşmiş Mil-
letler .Antlaşması'na göre bu, savaşın sadece
Birleşmiş Milletler üyelerinin Güvenlik
Konseyi'nce dünya banşı veya uluslarara-
sı guvenliğin korunması amacıyla kararlaş-
tırılmış bir tedbir olarak silahlı kuvvet kul-
lanmaları ya da Birleşmiş Milletler üyele-
rinden birinin silahlı bir saldırıya uğrama-
sı üzerine "doğal bir hak" olarak bireysel
veya ortak savunmada bulunuhnası durum-
larında "meşru" sayılması demektir (m.
2/4,42-50, 51).
1961 Anayasası'nın 66. maddesini her-
hangi bir değişiklik yapmaksızın "Savaş ha-
li ilanı ve silahlı kuvvet kullanılmasına izin
verme" kenar başlıklı 92. maddesine 1. fık-
ra olarak alan 1982 Anayasası, bu konuda
bazı yeni hukümler de getirmiştir: 87. mad-
dede "savaş ilanına karar vermek", Tür-
kiye Büyuk Millet Meclisi'nin görev ve yet-
kileri arasında sıralanmış; 92. maddeye II.
tikra olarak eklenen bir düzenlemede "ül-
kenin ani bir siiahlı saldırıya uğraması ve
bu sebeple silahlı kuvvet kuUamlmasına
derbal karar verilmesinin kaçınıimaz olması
halinde" karann Cumhurbaşkanı'nca da
verilebiJeceği öngörülmüş; ayrıca 104. mad-
dede Cumhurbaşkanı'run görev ve yetkile-
ri arasında bu noktaya bir kez daha deği-
nilmiştir. Anayasanın 104 ve 117. madde-
lerine göre zaten Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına Başkomutaniığı temsil eden
Cumhurbaşkaru'na verilen bu görev ve yet-
ki, 92. maddenin II. fıkrasmda tammlanan
koşullarda "Türkiye Büyük Millet Mecli-
si'nin derhai toplanıp karar almasımn ge-
cikmelere yol açacağı veya toplanmasına
imkân olmayan halierde lelafisi mümkün
olmayan dunımlar yaratacağı" gerekçesi-
ne dayanmaktadır (2).
İzin verme yetkisi
Böylece 1962 Anayasası'nın 92. madde-
sinin savaş ilanı ve silahlı kuvvet kullanıl-
ması konulannda hemen hemen her olası-
lığı göz önünde bulunduran bir duzenleme
durumuna getirildiği söylenebilir. lstisna-
lar bir yana bırakılırsa, bu düzenlemenin
temel ilkesi, savaş ilanına ve silahlı kuvvet
kullanılmasına izin verme yetkisinin yasa-
ma organında olmasıdır. Hatta Cumhur-
başkam'nın sadece "Türk Silahlı Kuvvet-
leri'nin kullamlmasına karar" vermeye yet-
kili kıhndığı tatil veya ara verme sırasmda
bile asıl olan, durumun gerektirdiği iznin
derhai toplantıya çağnlacak Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nden istenmesidir.
Bazı çevrelerin tersini öne sürmelerine
karşın Meclis, savaş ilanına veya silahlı kuv-
vet kullanılmasına izin verme yetkisini ya-
sa biçiminde değil, karar biçiminde kulla-
nır. Zaten işin niteliği ve çoğu kez ivediliği
de, yasa prosedürünun uygulanmasına el-
verişli değildir. Savaş ilanı ve silahlı kuv-
vet kullamlmasına izin verme, Meclis'in
başka bir organla paylaşmadjğı yetkilerden-
dir. Dolayısıyla Meclis'in verdiği karann bir
yasa gibi Cumhurbaşkanı'nca yayımlanma-
sı veya uygun bulunmayıp bir daha görü-
şülmek üzere geri gönderilmesi söz konu-
su değildir. Bu karar, TC Resmi Gazete'-
de "TBMM Karan" olarak yayımlanmakla
birlikte, usuli'ne uygun olarak verüdiği an-
dan itibaren yürürlüğe girer. Ayrıca bu ka-
rar, Anayasa Mahkemesi'nin denetimine de
tabi değildir (kjş. Anayasa m. 85, 148/1,
150).
öte yandan Anayasanın 92. maddesinin
amacı ve her olasılığı göz önünde bulundu-
ran sistemi dikkate alındığında, bu madde
ile yasama organına tanınan yetkinin an-
cak her olayın somut koşulları içinde Mec-
lis'te yapılacak değerlendirmeler sonucun-
da kullanılması gerektiği an'aşılır. Anaya-
sanın 177. maddesine göre 'milli gnven-
ligin sağlanmasından ve ^ ,iahlı kuvvetlerin
yurt savunmasına hazırlanmasından" Ba-
kanlar Kurulu sorumlu olmakla birlikte; sa-
vaş ilanı veya silahlı kuvvet kullanılması-
na izin verme yetkisinin bir ihtiyat tedbiri
olarak veya başka bir nedenle Bakanlar Ku-
rulu'na devri, Anayasada öngörülmemiş-
tir. Savaş ilanına ya da Turk Silahlı Kuv-
vetleri'nin yabancı üikelere gönderilmesi-
ne veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türki-
ye'ye gelmesine izin vermek gerektiği za-
man, bunlardan her biri hakkında Meclis
tarafından karar verilir. Fakat koşulları
oluştuğunda Bakaniar Kurulu'nca uygulan-
mak uzere ve kanun hükmünde kararname
çıkanlmasına yetki vermeye benzer bir bi-
çimde söz konusu izinlerin genel olarak ve-
ya önceden verilmesi de duruma göre yet-
ki devn niteliği tasıyabilir. O nedenle bü ko-
nuda gecikmeye de meydan vermeyecek uy-
gun bir zamanlamanın önemi açıktır.
Uygulama ise, >a>kanda söylenenlere tam
olarak uymamaktadır. Türk Silahlı Kuvvet-
leri'nin yabancı üikelere gönderilmesine izin
verilmesi, bundan önce üç kez 1961 Ana-
yasası döneminde Kıbns'ta olayların Türk
toplumunun varhğmı veya Kıbns'ın bağım-
sızlık ve toprak bütünlüğunü tehdit eden
boyutlara tumanması dolayısıyla kararlaş-
tırılmıştır. İsmet Inonü'nün basbakanlığın-
daki CHP hükumeti zamarunda alınan
16.3.1964 tarih ve 93 sayüı ilk kararda 1960
Lefkoşa Antlaşmalan uyarınca "gerektiği
vakil, Kıbns'a Türk Silabb Kuvvetleri'nin
gönderilmesine ian" verildiği belirtilmiştir.
Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki
AP hükumeti zamanında alınan 17.11.1967
tarih ve 148 sayılı ikinci kararda ilk karara
>ollama yapılarak o kararla "hükümele ve-
rilen yetkinin kullanılmasından doğacak
muhlemel inkişaf ve ibtilatlar karşısında;
lüznm, hudul ve şümulü hükümetçe takdir
ve tayin olunacak şekilde Türk Silahb Kuv-
vetleri'nin yabancı üikelere gönderilmesi-
ne izin" verildiği ifade edilmiştir.
i)Bk Kftam öztüric, Türkiye Cumhuriyeti Anaya-
sası, C. II (Mad. 1-75), Ankara 1966, s.
2315-2329
SÜRECEK