22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteoroloji Genel Müdûrtü- ğü'nden alınan bilgiye göre, yur- dun kuzey kesimien parçalı bulut- lu, Marmara'nın kuzey ve doğu,' Batı Karadeniz ite Iç Anadolu'nun kuzeytatısı sağanak ve yer yer gûk gûrüttûlü sağanak yağışlı. Ote yerler az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAKUĞI: Yağış alan yer- lerde bıraz azalacak. pıger yerler- de değişmeye<»k. RÛZ6AR: Ku- zey ve doğu yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Deniz- lerimizde rûzgâr: Karadeniz ve Marmara'da yıldız ve poyraz ku- zey Ege'de kıble ve lodos, diger denızlerımızoe gûnbatısı ve karayelden 2-4 yer yer 5 KUV- vetınde saat 4-16 yer yer 21 demz mili rıızla esecek. Van Gölü'nde hava: Az bulutlu ve açık geçecek. Rûzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. göl kûcûk dalgalı görûş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak. p Adıyamâi Afyon Ajn Antara Antanya Anüiya Artvin Ajdıcı Balıkesır Bıleak Bıngöl BithS Bolu Borsa ÇanjMöie Çonım Denöfi A 3J° 21" Dtyarbak» A A -31° 18" Edırne > A 34° 19° Erancan A A 30» 10° Eraınım A A 30° 12° Esbşehır B B 28° 17° Gaaantep A A aPHPSrestjn B A 32° 24° GûmüşfıaiK B B 25° 16° Hakkan A A 36° 20° Isparta B A 30° 14° tstanbul A A 27° 14° Izmır A A 32°16°Kare A A 31° 14° Kastamonu Y Y 28° 12° Kaysen Y A 32° 16° KırtJare» Y A 28°20°Konya Y A 29° 10° Kütalıya A A 35° 22° Maiatya A 36° 19° Maresa 27° 18° K Maraş 30° 13° Mersm 26° 8°Muğıa 29°13°Muş 34°22°NıJ<J* 27° 17° Ordu 28° 12° Rm 30° 17° Samsun 31° 13° Sıirt 28°20°Sıl»p 34°19°Sıvas 25° yfelortaj 27°13°lahzon 29° 12° Imcelı 29° 14° Van 30°14°YBSat 31° 14° ZonjuMak A 36" 20° A 35° 20° A 31° 24° A 35° 21° A 32° 16° Y 28° M° B 27° 18° B 28° 19° B 25° 20° A 34° 23° Y 2e°20° Y 28° 10° Y 26° 19° B 28° 20° A 30° 18° A 31° 14° A 28° 15° Y 27° 13° Y 26° 18° açtk g§sıslı A-aç* B-0ulul)ij G-guneşlı K-Mrt S-sıs* Y-yaOmuıiu BU1MACA TAKSiTLE JZENiTH Gramofon/art • B. TmpııliM h, MEKİKÇI MUESSESESİ SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 1/ Bir bilirain, bir öğ- retim konusunun bü- tününe ilişkin kısa açıklama. 2/ Gemide yelkenlerin açılması... Kabul etmeme. 3/ Engel... Alt alta yazıl- mış şeylerin tümü. 4/ Diploma... Radon elementinin simgesi. 5/ Bir soru sözü... Toplum içindeki dav- ranışlarda izlenecek yol. 6/ Hayvanlara vurulan damga... Mo- libden elementinin simgesi. 7/ Diyarbakır-Silvan yolu üze- rindeki ünlü tarihi köprü. 8/ Klavse- nin ilk şekli olan bir çalgı... Bir nota. 9/ Akarsu yatağı... Büyflk bez ya da deri torba. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Arap, Fars ve Türk edebiyatların- da gerçek ya da mecaz anlarruyla içki ve içki âleminin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlann genel adı. 2/ Köy- deki işlerin elbirlifiyle bitirilmesi... Konya ilinde bir baraj. 3/ Bir devletin başka bir devlete yaptığı bil- diri... Dağkeçisi. 4/ Müstahkem yer... Ev giysileri ve sabahlık yapı- mında kullanılan, ipekli ya da pamuklu, dökümlü kumaş. 5/ Tan- kın yol almasını sağlayan metal şerit... Futbolda bir mevki. 6/ Gü- ven. 7/ Soyaçekim... Bir bilgiyi gösteren simgeler dizgesi. 8/ Düz yakalı ve önü ilikli bir tür ceket... Üstii kapalı olarak anlatma. 9/ Genellikle güneşten korumak için bir seyin üzerine gerilen örtü... Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullarulan araç. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Türkçe kongresi 03 AĞUSTOS 1930 Türkçe ve edebiyat muallimleri kongresi bu gece mesaisini ikmal etmiştir. Kongre, lise dördüncü sınıf programlarında eski edebiyata ait nazım ve nesir şekillerile lâfız ve mana san'atlanna ait kısmın tamamen tayyolunmasını kararlaştırmıştır. Içtimaa riyaset eden Maarif müsteşan Mehmet Emin Bey kongre mesaisini hulâsa eden bir nutuk irat eylemiş, muailımlerimizin Türkçe ve edebiyat tedrisatında bilhassa harf inkılâbından sonra takibi lâzımgelen usul ve prensipler hakkında çok kıymetli müzakerelerde bulunduğunu ve kararlar verdiğini, iıhar edilen temayüllerin vekâletçe ehemmiyetle nazarı dikkate alınması ve tahakkuk ettirilmesi için elinden gelen her şeyi yapacağını beyan etmiştir. Mehmet Emin Bey, Türkçe ve edebiyat muaÜimlerinin derslerine yalnız talebeyi güzel yazmağa ve talebeyi zevk sahibi etmeğe yanyan bir vasıta değil, intihap edeceği eserler ve talebeye göstereceği nümunelerle onlara şuur, azim ve enerji aşılıyan bir ders nazarile bakmalannı, gelecek sene edebiyat ve Türkçe tedrisatınm bir sene evveline nazaran daha mükemrael olması beklenildiğini söylemiş muvaffakiyetler teraennilerile nutkunu bitirmiştir. Çeşme anasonları Müskirat tnhisan U.M. Asım B. Çeşme, Uşşak, Bonıova havalisinde tetkikatta bulunmuştur. Çeşme anasonlannın Avrupa'daki emsaline faik olduğu anlasıldığından bu anasonlann teksir ve ıslahı maksadile, zürraın istifadesi için Inhisar idaresi tarafından celbedilen tohum temizleme makineleri Çeşme belediyesine gönderilmiştir. Anason almağa talip ve mutavassıt olanlann bunlan ucuzca kapatmamalan için idare tarafından yetmiş kuruş fiat kabul edilmiştir. Ayni zamanda zürra mallarını hariçten fazla fiat verenlere satmakta muhtar bırakılmıştır. Otuz beşten elli kurusa kadar satümakta olan anasonlar derhal 6S-7S arasında satılmağa başlamıştır. Şarapçılık noktasından şayanı ehemmiyet olan Bornova bağlarımn yaş üzümleri somaya tahvil olunacaktır. İdare bu sene tzmir'de şarap imal edecektir. Bundan maada şarapçıhğı teşvik ve himaye için memleket haricine sevkolunacak şaraplardan resim ahnmıyacağı gibi âmillerine de prim verilecektir. Bodrum'da elde kalmış olan iki yüz ton incir hakkında da tedbirler alınmıştır. Bu incirler somaya tahvil için Istanbul'a sevkedilecek ve böylelikle bunların da serveti rnilliye arasından aynlmaması temin edilmiş olacaktır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet MPF Teşkilatı 23 AĞUSTOS 1960 Milletlerarası Para Fonu Teşkilatı tarafından cumartesi günü yapılan bir açıklamada, Türk hükümetinin aldığı yeni mali tedbirlere muvafakat edildiği ve bu tedbirlerin Türkiyenin iktisadi stabilizasyon programında yeni bir merhale olduğu bildirilmiştir. Mali çevreler, yeni rejimin stabilizasyon planları konusunda doğru ve sağlam bir yol takip ettiğini ifade etmişlerdir. Aynı mahfıller ilgili planın müteaddit döviz kurları ve baza mahsuller için verilen hususi primleri tedrici surette kaldırmaya ve netice olarak memleketin bütçe dururaunu ıslâh etraeyi gaye bildiğine isaret etmişlerdir. Sayıştay'm tetkiki Sayışta/ın 1954 mali yüı başından 27 mayıs 1960 tarihine kadar olan devre zarfında muamelât ve kararlarının mer'i mevzuat karşısmdaki durutnu ile burada gerek kanunlann ihlâli, gerek nüfuz suiistimali ve partizan göruş ve tesirlerle yolsuzluklar yapılmış olduğuna dair birçok vesika ortaya çıkmıştır. Moskova ^ Tebrız jAfeCezayır^. «e-^.2 Kahıre ı DUNYA'OA BUGUN Amslenlam A 25° Amran Atma Bağdat Barcetoı» Basei Belgrad Bertn Bonn BrOksel Budapeşte Cenevre Cezayır Cıdde Dubat Franktun Gıme Ht*an« KaNıt Kopentiag Kötn Leftosa A 35° A 33° A 43° A 31° A 28° Y 28° A 27° A 2S° A 29° Y 28° A 27° A 34° A 44° A 43° A 28° A 33° A 28° A 36° A 27° A 24° A 34° lenngrai Londra Madnd Mılano Monireal Mostoa Müniı New ^ıbrlt Osto Parıs Prag %y3d Roma Sofya Sam I n s Varsota V^nedık Vıyana VfestangtD Zûnh 6 Y A A A Y A Y A A Y A A >- A A A Y A Y nA A 22° 24° 29° 29° 22° 23° 28° 20° 24° 30° 45° 32° 30° 32° 38° 34° 23° 29° 24° 28° 28° GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Göçmen kapıda23 AĞUSTOS 1989 Bulgaristan'dan göç eden Türklere vize uygulanması yolundaki kararın dün sabaha karşı saat 02.00'den itibaren yürürlüğe konmasından sonra bu ülkeden pasaport alarak Türkiye'ye gelmek isteyenyüz binlerce soydaşımızın endişeli bir bekleyiş içine girdiği bildiriliyor. Edirne Kapıkule'ye dün sabaha karşı 04.00'te Avrupa treniyle gelen 522 Türk, geri şönderilmek istenmeleri üzerine çığlıklar arasında kendilerini pencerelerden atmak istediler. Bunun üzerine soydaşlanmızm girişi yapıldı. TARTISMA Akıleı ve Sogııkkaııh Yakiaşmı Oğretmeni ona soğukkanlıhğını yitirmeden^leştirel düşünme ve kendini dizginleyebilme yetisini az olsu'n vermiş olsaydı, uyanışı ölümle noktalanmazdı. Sayın Dr. Özer Tümer, Cumhuriyet G°«e- tesi'nde yayımlanan "Ölü Ozanlar Derneği ve Eğitim" başlıklı açık mektubunuzu ilgiyle okudum. Hepimizi ilgilendiren bu fîlm üze- rine bir tartışma olanağı açtığınız için size te- şekkür ederim. Ne var ki onemli bir noktada bir yanlış anlaşma olduğunu sanıyorum. So- yut bir akılcılık ve soğukkanlılığı savunmuyo- rum. Bir şe>r lerin değişmesini, gerçekten de- ğişmesini istiyorsak, duygularımızın sesine ku- lak vermekten, sesimizi çıkarmaktan, tepki göstermekten korkmamalıyız. Başımıza ne ge- lirse suskunluktan, tepkisizlikten geliyor. Ve filmde öğretmenin duyduğu ve ö|rencilerine aşıladığı o derin coşkuyu iliklerimize değin duymadıkça, bozuk bir eğitim çarkının vida- lan olmaktan öteye geçemeyeceğimiz de bir gerçek. Ne var ki yasam gücünün ve coşkusunun dış etkenler, sözgelimi baskıcı güçler sonucu bir- den sonüvermesini istemiyorsak gucümüzü bir solukta yitirmek istemiyorsak "akıleı ve soğukkanh" yaklaşımı yine de elden bırakma- mak zorundayız. Çunkü kuru bir akılcılıkla hiçbir şey elde edilemeyeceği gibi duygusal dal- galanmalarla da elde edilemez. Unutmama- lıyız ki, duygulan besleyen ve yönlendiren akıl- dır, yaşamı, sorunları eleştirel bir açıdan kav- rayabilme yetisidir. Bu bakımdan filmde coş- kuyu neredeyse bir sarhoşluk içinde en yoğun biçimde yaşayan öğrencinin intihar etmesini rastlantı olarak gönnüyorum. Oğretmeni ona soğukkanlılığıru yitirmeden eleştirel düşünme ve kendini dizginleyebilme yetisini az olsun vermiş olsaydı, uyanışı ölümle noktalanmaz- dı. Kendini dızginleme, içindeki gizil güçleri yok etme, duygularını baştırma anlamına gel- miyor kuşkusuz. Tersine baskıcı guçlere karşı koyma, direnme, savaşma anlamına geliyor. Onun bu savaşımı nasıl olacaktı? Bilemiyo- rum, bildiğim baskıcı güçlere kaışın direnişin, her şeye rağmen yaşamı savunmanın, ancak ve ancak eleştirel yoldan geçtiğidir. Bu yolun ise filmde gösterilen yoldan çok daha güç ve karmaşık olduğunu yadsıyamayız. Film insa- nı canevinden sarsıyor, silkiyor, uyarıyor ama bir çözüm vermiyor. Çözümü biz kendimiz bulmalıyız, kaynağını yaşarrhn derinlerinde bulan bir akılcılık ve sağduyu ile. ZEHRA tPŞİROĞLU Taksim/lstanbul Bö>le Başlar* Demiştik! Küfrü yiyen milletvekili, partisi, TBMM Başkanı ve 450 adet milletvekili küfrü sinelerine çektiler. Konu da unutuldu gitti. Yerel seçimlerin yapıldığı gün, Bayrampa- şa'da bir polis memuru, SHP Ü Başkanı'na ve İstanbul Milletvekili Sangül'e "Lian" diye ba- ğırmış. Ardından Çevik Kuvvet Miidiirii "ateş ederim" diye silahına sanlmış. Gazetelerin ha- berine göre il başkanı savcdığa suç duyurusun- da bulunacaklarını söylemiş. Daha önce de HEP (Halkın Emek Partisi) milletvekiUerinin Güntydoğu Anadolu yürü- yüşleri sırasında Batman'da bir polis, millet- vekilini yumruklamıştı. HEP Genel Başkanı "bunun hesabını TBMM'de soracağız" demisti. Bu sütunlarda, 1 Mayıs 1990 günü bir po- lis memurunun İstanbul Milletvekili Musta- fa Sangül'e "senin gibi milletvekilinin anası- nı avradını..." demesi üzerine "Biitün Aşklar Böyle Başlar" başlıkh bir yazı yazmıştım. Yurt- taş olarak ilgililere olayın önemini anımsat- mak istemiştim. Bir polis memurunun millet- vekiline ana avrat küfretmesi karşılıksız ka- hrsa TBMM nin egemenliğinden değil bürok- rasinin egemenliğinden söz edileceğini, bu re- jimin de demokrasiden başka bir şey olması gerektiğini anlalmıştım. Ne çaıe ilgililere sesim ulaşmadı. Küfrü yiven milletvekili, partisi, TBMM Başkanı ve 450 adet milletvekili küfrü sinele- rine çektiler. Konu da unutuldu gitti. Yaşam da "aynı minyal üzre" sürdü. Yani Batman'da milletvekili poh'sten yumnık yedi; Istanbul- da "ateş ederim" tehditiyle karşıla^tı. Okullarda çocuklarımıza "Egemenlik Ulnsundur" diye öğretiriz. Ulus da egemenli- ğini TBMM eliyle kullanır deriz. Acaba, kü- für ve yumruk yiyen, silah çekerim diye teh- dit edilen miUetvekilleri mi ulus adına egemen- lik edecekler; yoksa küfürlü-yumruklu dehje- tengiz polisler mi egemen olacak? Türkiye po- lis devleti mi, yoksa hukuk devleti mi? Bu sorunun yanıtmı sayın mületvekiUerimiz düşüne dursunlar.. Ben bu aşamalardan son- ra TV haberlerinde "iki mülervekili ölü ola- rak ele geçirilmiîtir" haberini beklemeye başladırn... UĞUR CANKOÇAK MİMARUK & DEKORASYON MİUARLIK İÇMİMARUK VE GÖRSEL SANATLAR DERGİSİ PROFİL PROF. UTARİT İZGİ TÜM MİMARLIK VE İÇMİMARUK ÇALIŞMALARI İŞ MERKEZLERİ ^ APARTMANLAR VİLLALAR YALILAR ^ X **&a&? UYDU KENT TEKEVLER İKİZEVLER VE SIRAEVLER ÇAĞDAŞ DÜNYA MİMARLIĞI RICHARD ROGERS LLOYD'S CENTER NORMAN FOSTER SHANGHAI BANK DOSYA ÇAĞDAŞ TÜRK MİMARLIĞI "ŞAZİMENT AROLAT-NEŞET AROLAT EMRE AROLAT MURAT ARTU SEZAR AYGEN-OKTAY VERAL TAMER BAŞBUĞ-HASAN ÖZBAY-BARAN İDİL CENGİZ BEKTAŞ ERCAN ÇOBAN-MELİH BATURALP JÜLİOE DİKMEN YÜKSEL ERDEMİR-SİRAY ERDEMİR HALDUN ERDOĞAN FİLİZ ERKAL-COŞKUN ERKAL NEŞE İTEZ-AYTEK İTEZ NURAN KARAASLAN-MERİH KARAASLAN FUAT KINIKOĞLU YALÇIN OĞUZ-ŞÜKRÜ İNAL FARUK EŞİM-BOZKURT CÜRSOYTRAK ERKÜT ŞAHİNBAŞ-ALPAY GÜLEYEN MAHMUT TUNA ŞEVKİ VANU AFFAN YATMAN-NESRİN YATMAN" Dağrtım HBMİm NOUMNS M - İşlem Kayıt Memurlan Bankamıza, menkul değerler alım satım işlemleri ile ilgili görev yapacak • Muhasebe ve bilgisayar deneyimli, • En az lise mezunu (Tercihen Ticaret Lisesi mezunu) • (Erkek adaylar için) Askerlikle ilişkisi olmayan, İşlem Kayıt Memuru alınacaktır. İlgilenen adaylann aşağıdaki adrese şahsen müracaatian rica olunur. Uğur Semerci Büyükdere Cad. 108/A Esentepe - istanbul Tel: 175 29 30 - 174 36 28 . TÜRK MİTSUİ BANK A.Ş. Sermaye Piyasaları Birimi BÜTÜN ÖĞRETMENLER İngiliz, Profesyonel ve DeneyimH Kursların başlama tarihleri: Gündüz: 4 Eyiül Aksam: 3 Eytül Hafta Sonu a Eytül btanbul: Rumell Cad. 92/4. Osmanbey 147 09 83 152 62 71 Ankara: Selanik Cod. 8 Kat. 5, Kaâay 135 30 94 135 23 97 ANKARA NOTLARI MUST4FA EKMEKÇt Çanakkale'de Bir Başkan... Bu "Ankara Notlan"nda, Basra Körfezi'ndeki olaylara, bir de SHP'deki duruma eğilmek istiyordum. Çanakkale ağırlıklı ola- caktı yazı yine. Çanakkale'nin Hacı TÖ'ye ayağa kalkmadı diye bir gecede görevinden alınan Belediye Başkanı ismaıl Özay'ın neler yaptığım anlatacaktım. Bunlan kafamda çatarken Adalet Bakanı Oltan Sungurlu aradı: —Cezaevlerıni geziyorsunuz ha diye başladı kouşmaya. —Hoşumuza gitti! yanıtını verdim. Gezdik, şöyle... —Yani, hoşuna gittiyse, seni misafir edelim! —Yalnız bir de koğuşları görseydik; herhalde çekindiler, ba- kanlığın izni olmadan gezilemiyor galiba, koğuşlar... —Bakanlığın izni olmadan gezilemiyor tabii! Ne var ne yok, başka? (Allah, Allah! Bakanın dilinin altında bir şey var, ama dur bakalım!) • —Valla iyidir. Yalnız Çanakkale Cezaevi'ndekiler Eskişehir'e, oradaki hücrelere gitmek istemiyorlar... —Nereye gitmek istemiyorlar? —Eskişehir'e! —Mustafa Bey, bizim öyle bir niyetimiz yok. Yani dilekçe ile başvurup istemeyeni. davranışlarıyla Eskişehir Cezaevi'ni hak etmeyeni hiç yollamaya niyetimiz yok! —Anladım, iyi! —30 Ağustos'ta açık görüşümüz var, ona ne diyorsun? —Ha, iyi! Ben de yazımda istedim onu; bu çok iyi. Buna sevi- necekler. —Bu açık görüş var ya dünyanın hiçbir yerinde yok. Ters geli- yor Avrupalılara, ama biz uygulamayı sürdürüyoruz... (Oltan Sungurlu'nun, "Ankara Notlan"nı sıcağı sıcağınaoku- masına, olayla ilgilenmesine doğrusu sevindim.) * * • Bayrampaşa'da, SHP'nin seçimleri, DSP'ye kaptırmasının so- rumlusu Hinthorozu Erdal Bey değil; Baykal cuntası mıydı? Er- dal Bey, Vahit Çalın'ın aday olmaması için çok ciddi uyarılarda mı bulunmuştu? istanbul'da, Sarıköşk'te, Timisi'nin filan da bu- lundukları Merkez Yürütme Kurulu üyelerine şöyle mi demisti? —Bu adayla nasıl seçime gireriz? Nasıl halkın karşısına çıkıp da "Bu aday güvenilir insandır" deriz. Diyemem ben bunu! Ben, bunu söyleyemem. O zaman, seçime girmem! Erdal Bey, böylesine ağır sözler söylemişti. Parti Meclisi'nde aynı biçimde ağır konuşmuştu. Erdal Bey, Vahit Çalın'ın karşı- sında göçmen Zahit Gürdal'ı savundu. Ancak Zahit'e 9 oy çıka- bildi. Baykal ekibi, Hinthorozu'nun ta işin başında "grup arkadaşlan" dediği "cunta", dediğini yaptı mı? Bunun elbette, demokrasiyle bir ilgisi yoktu. SHP'nin genel görüntüsünün bu yenilgide büyük payı da var mıydı? Son birkaç yıldır SHP'nin Meclisteki çalışmaları, erken seçimi sağlayamaması, Hacı TÖ'nün Çankaya'ya çıkışını engel- leyememesi, çelişkili politikalar ızlemesi yenilgilerde büyük rol oynadı. Buradaki yanlışlıklar, zikzaklar, halka güven vermeme, birinci sırada gelmekte. İkınci sırada: SHP'nin üç bin üyesinin bulunduğu Bayrampaşa'da, bin kadar üyenin üyeliğinin kabul edilmemesi, silinmesi; buraya atanan yeni yönetim kurulunun Baykal cuntasının dar grup anlayışıyla davranması, tümü kucak- layan bir yönetim kurulu olamaması, usa gelen nedenler ara- sında sayılıyordu. Vahit Çalın, Bayrampaşa belediye başkan adayı olarak gösterilirken ne il yönetim kuruluna ne bölge mil- letvekillerine, ne oradaki yerel temsilcilere, ne Eyüp Yönetim Ku- rulu'na, ne belediye başkanına. belediye meclisi üyelerine sorulup, danışılmadı. Yine, dar grupçu bir anlayışla, yukarıdan, Vahit Çalın'ın yukarısı ile olan ilişkilerinden ötürü getirilip SHP'ye oy verecek seçmenlere dayatıldı. Yerlerse elbette, onlar da ye- mediler! İstanbul ili de genel merkezi çok uyardı; "Yapmaytn, etmeyin! Çok kritik bir seçim; çok da canlı bir örgütümüz var, ınsanların eğilimlerini, düşüncelerinı almadan, böyle yukarıdan getirip, en tepki çekecek bir kişiyi aday gostermeniz. bizi güç duruma düşürür" dedi. Burada, önseçim de yapılamadı. Önse- çime bir gün kala, genel merkezden lısteler geldi. Bir bakıldı ki, 836 üyenin listelerde adı yok. Bunun üzerine Vahit Çalın'ın dı- şındaki aday adayları seçime girmemeyi kararlaştırdılar ve gir- mediler. Çünkü toplam 2941 üyeden 836 üye, listeden çıkınca, zaten o önseçimin demokratikliği söz konusu olamazdı. Bir ba- kıma, Vahit Çalın'ın önseçimde kazanmasının koşulları hazırlan- mıştı genel merkezde, eksik listeyle. Vahit Çalın, 1987 seçimlerinde SHP'den ayrılıp DSP'ye gitmiş, SHP'den milletve- kili listesine giremeyince, DSP'den aday olmayı ummuştu. Ece- vit de listeye almadı, yüz vermedi. Yeniden SHP'ye başvurdu. Genel merkez ekibince 10. maddeden partıye kaydı yapıldı. 10. madde, partiye yararlı olan kişilerin doğrudan Merkez Yürütme Kurulu kararıyla partiye alınmasını öngörüyordu. Böylece üç aylık adaytık süresi filan işletilmiyordu. Girdiği andan başlayarak seç- me, seçilme hakkını kazanıyordu. Vahit Çalın'ın olayları onca- ğız değildi; ileri sürüldüğüne göre ANAP'lılarla belediye seçimlerinde "flörtü" de mi vardı? ANAP'lıları desteklediği mi söyleniyordu? 1983'lerden beri "git-gel"leri mi vardı? Tabana gü- ven vermeyen bir kişi olarak mı biliniyordu? SHP, adayını doğru dürüst, demokratça seçse, seçimleri ka- zanması neden güç olsundu? DSP'nin adayı ise o da CHP'liy- di. Daha önce Bayrampaşa'da belediye başkanlığı yapmıştı. (Bu konuda, Hikmet Çetinkaya'nın 21 ağustos günlü yazısını okuyun, ilginç dedikodular var.) Çanakkale'deki Belediye Başkanı İsmail Özay'ın, yüzüstü bı- rakılması da SHP'nin kararsız, çelişkili politikasından mı kaynak- lanıyordu? Çankaya'ya ANAP oylarıyla tırmanan Hacı TO'yü, yalnız bırakacaklar, soyutlayacaklar; sözde, Çankaya'da görevi- ni yÜTütemez duruma sokacaklardı. Hesap buydu. Ancak buna uyulmadı. Uyan, Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay, bir gecede, içişleri Bakanlığı'nca görevinden alınmıştı. işlemleri bir gecede bıtirip bıldirimde bulunan Çanakkale Valisı Muzaffer Ece- miş, Çanakkale'den alınacakken Çanakkale'de kaldı mı ödül ola- rak? İsmail Özay, Hacı TÖ'ye ayağa kalkmadı diye başkanhktan ol- du, başka SHP'li belediye başkanları değil Hacı TO'yü karşıla- yıp, ayağa kalkmamak, Hacı Semra Hanım'ı, örneğin Adana'da, örneğin Diyarbakır'da havaalanlarında karşılayıp, beledıyeye gö- türdüler. SHP'nin çelişkili polıtikası, İsmaii Özay'ı da bir kenara itti. İsmail Özay, şimdi Danıştay yollarında hakkını arıyor. İsmail Özay, bir de "Baykalcı" tanınırdı, iyi mi? Bu konu üzerinde du- racağım. * * * Çanakkale'de, Saroz Körfezi'nde denize girerken savaş çiğ- lıklarından neredeyse kendilerinden geçen gazete yazarlarını dü- şünüyordum. "Ah, bir yerleri bir alıverseydik".diye kıvrananları, yclerini ancak bir savaşla koruyabileceklerini düşünenleri... Anam, "Dert bir olsa da adını sıraca koysak" derdi. Deli bir olsa, kolaydı! Deli, birden çokolunca. hani bağlasan. zincirlere vursan durmaz. Korfez bunalımı sürerken kadınlar, erkeklere göre daha bir tutarlı, daha bir banştan yana mıydılar ne? ilk ölecek- ler, hani ne de olsa erkekler topun ağzındalar; yine de savaşı seviyorlar! Savaş çığlıkları atanlar, 1 eylülde ne yapacaklar? O gün Dünya Barış Günü de. Şunun şurasında bir hafta var... İLAN KONKORDATO KOMİSERLİĞİ'NDEN Şereflikoçhisar Kale Mahallesi Adalar Sokak No: 13 Esen Tica- ret'te ticaretle iştigal eden Hacı Ahmet oflu, 1947 doğumlu Abdül- kadir Esen, vekili Av. Mehmet Ali Kutlu'nun konkordato teklifi Ş.Koçhisar tcra Tetkik Merci Hâkimliği'nin 15.8.1990 tarih, 1990/37 sayıh kararı ile 2 (iki) aylık mehil verilmiş ve konkordato koraiseri olarak da hâkimlikçe tayin edilmiş bulunmaktayırn. Borçlu Abdülkadir Esen'den alacaklı bulunanlann bu ilanın yayı- nı tarihinden başlamak kaydıyla 20 günluk süre içinde alacaklanru tevsik eder belgelerle birlikte aşağıdagösterilen adresime her gıin (me- sai günleri) 14.00-17.00 arası miiracaatta kayıt etürmelerini, Bu süre içinde gerekli kayıt işlemini yapıırraayanlann konkorda- to muzakeresine kabul edilmeyeceklerini; Konkordato muzakeresine 10.10.1990 günü saat 15.00'te Ş.Koç- hisar Sulh Ceza Mahkemesi duruşma salonunda yapılacağından, ala- caklıların hazır bulunmalan. Alacaklılar toplantısından yedi gün öncesine kadar alacaklılar dos- yadakibelgeleri incele>ebileceklerdir. l.t.Y'nin 292. maddesi uyannca ilan olunur. DUZELTME Gazetemızde 17.81990 tarıhinde 31365 ilan numarası ile yayımlanan Anadolu Üntversttesi'ne ait "Ön Kayıt Duyurusu" ılanında önkayıtların sehven 21-23 Ağustos 1990tarihleri arasındayapılacağıduyurulmuş- tur. Ön kayıtlar 21-31 Ağustos 1990 tarihleri arasında yapılacaktır Duyurulur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle