Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Ifoçki
anıldı
• MEXICO CITY (AA)
— 1917 Sovyct devriminin
önderlerinden Leon Troçki,
Meksika'da öldürülüşünün
50. yılında öldürüldüğü
evde düzenlenen bir törenle
anıldı. Meksika'run
başkenti Mexico-City'nin
güneyinde restore edilerek
Troçki ile ilgili çalışmalar
yapmak Ozere yeni kurulan
bir enstitünün de yer aldığı
ev ziyarete açıldı. Törenden
sonra bir açıklama yapan
SSCB'nin Mexico City
Büyükelçisi CMeg
Darusenkov ise bir grup
Troçkistin dün Sovyet
Büyükelçiliği'ne Troçki'nin
de itibarının iade edilmesi
için bir dilekçe verdiğini
söylcdi.
Hava korsanlan
iade edilecek
• MOSKOVA (AA) —
Sovyet Hava Yollan
Aeroflot'a bağlı Tupolev
154 tipi bir yolcu uçağını
önccki gün Pakistan'a
kaçırarak sığınma hakkı
isteyen 11 Sovyet
mahkûmun ülkelerine iade
edileceği büdirildi. TASS
Ajansı'na göre KGB
yetkiüsi Gulam Aliyev,
Sovyet yetkililerden bir
grubun hava korsanlannı
getirmek için Karaçi'ye
gideceğini belirtti.
Türk kaçaklar
yakalandı
• ATtNA (AA) —
Yunanistan'da, uyuştunıcu
kaçakçılığı ve hırsızlık
suçlarından hükümlü
olarak bulunduklan Yanya
Cezaevinden firar ederek
Arnavutluk'a geçen 4 kaçak
Türk, Arnavut yetkililer
tarafından Yunanistan'a
iade edildi. Edip Numan, - .
Isinail Bora, Erol Koç ve
Adem Baş isimli kaçaklar,
5 ağustos tarihinde bir
gardiyandan hücre
anahtarlanru çalarak firar
etmişlerdi. Kaçtıktan sonra
bir süre Yunan
topraklarında gizlenen dört
mahkûmun daha sonra
Arnavutluk'a geçtikleri
büdirildi.
layvan'da
uçak kazası
• TAYPE (AA) —
Tayvan'da askeri bir uçağın
duşmesi sonucu, uçakta
bulunan 18 kişinin öldüğü
bildirildi. Askeri yetkililer,
Taype'den Chia-i'ye giden
iki motorlu B-1900 tipi
uçağın, kötü hava koşulları
nedeniyle Yunlin bölgesinde
düştüğünü kaydettiler.
Yetkililer, ölenler arasında 3
tümgeneral, 9 albay, 3
yarbay, bir binbaşı, bir
yûzbası, bir çavuş ve bir
mühendisin bulunduğunu
bildirdiler.
STASI ajanlan
parlamentoda
• BATI BERLİN (AA) —
Bgtı Berlin Radyosu SFB,
Demokratik Atmanya
Parlamentosu'ndaki 400
parlamenterden en az
68'inin ve 5 hükümet
üyesinin eski gizli polis
STASI için çalışmış
otduğundan şüphelenildiğini
söyledi. Radyo, eski Devlet
GüvenJik Bakanlığı
afşivlerinde 26 Hıristiyan
demokrat, 20 komünist, 10
liberal, 7 sosyal demokrat,
4 çiftçi partisi üyesi ve 1 de
çevreci parlamenterin
adlarının bulunduğunu
kaydetti.
Hindistan-
Pakistan
• YENt DELHt (AA) —
Hindistan ve Pakistan
birlikleri arasında Keşmir
bölgesindeki sınırda
njeydana gelen "önemli bir
çatışmadan" sonra,
bolgedeki Hindistan
birliklerinin alarma
geçirildiği bildirildi.
Hindistan Haber Ajansı
UNI, sırurın Kupwara
kesiminde çıkan çatışmada
en az 10 Pakistan askerinin
öldflğünü, beşinin de
yaıalandığmı kaydetti.
Ajans, çatısmadan önce
Pakistan birliklerinin
Hindistan sınır
karakollarını ağır top
ateşine tuttuklarım ve
yangın bombası attıklannı
öne sürdü.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ RR
Washingîon, krizde 'yerini belli eden' Ankara'ya nasılyaklaşacak
Türkiye'ye omuz verîlır mi?Körfez krizi sırasında
Washington ile Ankara
arasında yaşanan balayının
kriz sonrası dönemde ne
gibi etkileri olacağmın
yanıtları şimdiden aranıyor.
UFUK GÜLDEMİR
WASHE<1GTON — Türkiye Körfez kri-
rinde hem Avrupa hem de Ortadoğu çer-
çevesinde son derece kritik bir rol üstlen-
di. Eskiden kafamızın içinde dolaşan bin-
lerce şeytan bize Turki>e hakkında sonı-
lar sornyordo. Artık bu sorulann net ya-
nıtını almıs bulunuyoruz."
Bir yönetim mensubu ile sohbet ediyo-
ruz. Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan
balayının teknik açıklamasım bu sözcuk-
lerle yapıvor. Washington'da gerçekten de
yönetim mensubu olsun olmasın herkeste,
"yerini belli eden" Türkiye'ye bir omuz ve-
rilmesi yönunde genel bir anlayış birliği
var. Cumhurbaşkanı lurgut özal'm eylül-
de yapcağı kesinleşen VV'ashington ziyare-
tinde bu konulara değınilme olasılıği
büyflk. ^
Henüz somuta dönüşmemiş olmakla
birlikte ufak tefek "destek" işaretleri de
şimdiden alınmaya basladı. ömeğin Dünya
Bankası'nın uzunca bir süreden beri askı-
da olan 2. mali sektör kredisı için Tur-
kiye'ye olunüu bazı sinyaller verilmiş du-
rumda. Banka, Türkiye ile çok ilgili. Ör-
neğin Oxford Analytka şirketinin, Dünya
Bankası için hazırladığı, Türkiye'nin Irak
pazannı kaybetmekten uğrayacağı ekono-
mik zararı inceleyen bir çalışması banka
içinde elden ele dolaşıyor. Söz konusu ça-
lışmada petrol fiyatlanndaki artışm sürme-
si halinde "httkümetin duşme egiliraine gj-
ren enflasyonla mucadeleyi kaybedebile-
cegine" dikkat çekiliyor.
Diğer yandan 1991 yılında Türkiye için
talep edilen S91 milyon dolar tutanndaki
dış yardım miktannın Kongre'de kesintiye
uğramaması için Amerikan yönetiminin
önümüzdeki günlerde çaba gosterebilece-
ği anlaşıhyor. Ancak bu miktar Türkiyei
nin ihtiyacı olan miktarın zaten çok altın-
da. Yönetimin Türkiye bakımından hare-
kete geçırebileceği bir başka kurum,u
De-
nizasın Özel Yatınralar ŞirketT (OPIC).
ABD, bu şirket eliyle dış yatınmları sigor-
taladığı için, bu şirketin yeşil ışık yakma-
dığı ulke yabancı sermayeyi çekmekte hayli
zorlanıyor. Son zamanlarda OPIC, Türk-
iye'ye sarı ışık yakıyordu.
Ancak ABD"nin Türkiye'ye asıl j.-ardımı-
nın, bizzat kendisinden değil, yapacağı tel-
kin ve teşvilderi dikkate alacak güçlü ve
zengin dostlarından geleceği anlaşılıyor.
ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın
"Türkiye'ye uluslararası kuruluşlarda des-
tek vereceğiz" şeklinde bir açıklaması za-
ten mevcut. ABD ayrıca bir süreden beri
Pasifık havzası ve ATnin Türkiye'ye daha
fazla ilgi göstermesi yönünde bazı girişim-
ler yapıyordu. Ancak şimdi, Türkiye'nin
Pasifik havzasınm "Ortadoğu istasyonu"
olması yönünde bir destek havasının Was-
hington'da hayli yaygın olduğunu izledik.
Diğer yandan, ABD'nin AT nezdinde de
Türkiye için lobi yapacağı yönunde kuv-
vetli işaretler var. Önceki gün görüştüğü-
müz bir yönetim mensubu bize "Son poli-
tikalarınızla, Avrupa'nın kapısının Tür-
kiye'ye açılmasını savunanların elini
guçlendirdiniz" dedi.
Henüz "vaat" olmaktan öteye geçmeraiş
olan bu arayışların bir bölümu Cumhur-
başkanı Turgut özal'm eyiülde yapması ke-
sinleşen Washington ziyaretinde gundeme
gelebilir. özal, bir kunımun ABD başken-
tinde konferans vermesi için yaptığı dave-
ti kabul etti. Ancak ABD Başkanı Bush ile
Anerika'Bin Türkiye'ııin gösterecegi dayanışmaya ne derece yaoıt vereceji, n zfyaretiııde belli olacak.
görüşmek için şu ana kadar bir talepte bu-
lunmadı. En azından Amorikan tarafına
intikal etmiş bir şey yok. özal'ın bundan
önceki "özel" nitelikli ziyaretlerinde, baş-
kandan randevu isteği, ABD Başkanı'nın
programı yoğun olduğu için sıkıntılı anlar
yaratmıştı. Eylül için de böyle bir talebi
olursa Amerikan tarafı nasıl karşılar? Bu
kez atmosfer çok farklı, bize "ABD Bas-
kanı'nın bu fıir gönişmeler için eylül ayı
programı mutlaka doludur. Ama eğer ge-
liyorsa raullaka herkes kendisi ile görüş-
mek ister" denildi.
Özetle, Amerika'mn Türkiye'nin göster-
diği dayanışmaya ne derece yanıt vereceği
şu anda tam olarak kestirilemiyor. Aynn-
tıları bilinmeyen Kuveyt Emiri'nin yardım
paketine aracıhk yapmış olmaları dışında,
şu ana kadar somutbir şey yok. Belkı uzun
vadet'.e, üzerinde hayli spekülasyon yapı-
lan büyük krediler, AT'ye üyelik, yatınm-
larda ABD'nin etkisi hissedilebilir, ama şu
sorular hâlâ yanıtlanmaya muhtaç olma-
ya devam ediyor:
1- Bundan iki ay öncesine kadar Türki-
ye'nin stratejik değerinin azaldığuıa ilişkin
görüşler hayli değer kazanmış, Türkiye'nin
kolayca Kongre'de hırpalanabildiği, Bush-
un Ermeni anma günü açıklamasında
Türkiye'yi rençide edebilecek ifadeler kul-
lanabileceği bir noktaya gelinmişti. Oysa
şimdi Bush, her gun TV'de Türkiye'yi övü-
yor, bunda bir bakıma, Amerika'mn gün-
demini krizlerin belirliyor olması da rol oy-
nuyor. Eğer bir ülke o anda herhangi bir
krizin tarafı değilse, Washington'da fazla
adı geçmiyor. Türkiye şu anda Amerika-
nın kriz gündeminin göbeğinde. Kriz asıl-
dıktan sonra ne olacak? Amerika bundan
iki ay önce geldiği noktaya neden gelmiş-
se, bundan sonra da gelemez mi?
2- Amerikalıların Türkiye'yi çok renci-
de eden bir argumam vardır. "Amerüta'da
demokrasi vardır, biz iç politika mülataaz-
lanndan kendimizi soyutlayamayız" derler.
Ermeni, Yunan SİA'sı konulannda hep
boyle konuştular. Oysa Türkiye, Amerika
ile ilişkilere daha duygusal yaklaşır ve
Amerika ile müttefik olduğunu sadece kriz
dönemlerinde hatırlamaz. Amerika, şim-
di, önceki gün ABD Başkanı'nın da dedi-
ği gibi, "Tnrkiye'ye minnetUr" Amerika
bu minnertarlığını Türkiye'ye duygusal bir
bakışa dönüştürebilecek kadar "minnettar
mı", yoksa minnettarlık başka, iş başka
mı?
.< '• \c
KONUKLARIMIZIN
HOŞGORULERINE SIGINARAK...
OTELİMİZDEALINAN GREV KARARI NEDENİYLE
OLUŞAN PERSONEL AZALMASINDAN,
HİZMETLERİMİZDE DOĞABİLECEK AKSAKLIKLAR İÇİN
ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLERİZ.
ANLAŞMAZLIĞIN BAZI YÖNLERİ:
1980-1989
1980-1989
1989
1990
Tüplamenflasyonoranı: %500
Maaşartişoranı: %600
Personelbaşına yıllrk ortalamageiir
32 milyon TL.
Senehkanmîalebi: % 220 zam artı
seyyanen 250.000TL.dir.
GÖSTERECEĞİNİZ DESTEK VE ANLAYIŞ İÇİN
ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİZ
I S T A N B U L
İ D A R E S İ
DUNYADA BUGUN
ALİStRMEN
SHP Tutariı Politikaİzledi mi?
Pek bilinen fıkrayı, ben ilk kez rahmetfl Örsan'ın köşesinde oku-
muştum.
Adamın biri, iki ağır bavulla gümrüğe gelir.
Gümrükçü sorar:
— Ne var bunlarda?
— Kuş yemi.
— Aç görelim, der gümrükçü.
Bizimki bavulları bir açar ki ıkisi de ağzına kadar kol saati do-
lu.
— Bu ne biçim kuş yemi, der gümrükçü
— Valla, diye yanıtlar pişkin yolcu, "Ben önlerine koyuyorum
yem diye abi, artık yerierse".
Evet, biz de 19 ağustos seçimlerinin sonuçlarını yorumlayan
politikacılar karşısında hemen hemen önüne yem tonan kuşiar
durumundayız.
Çoğu ANAP'ın kendıne göre kesip biçtıği, büyük çoğunluğun-
da seçmen sayısının 1000'i bulmadığı bölgelerde bile, genel or-
talamaya döküldüğünde, yine üç aşağı beş yukarı 26 Mart
1989'daki batağında bocaladığı açıkça görülen ANAP'ın sözde
lideri Akbulut "En büyük biziz" dıyor.
Yerseniz.
Bir tek seçim bölgesinde (Bayrampaşa) çıktığı ikincilik koltu-
ğunu, ikinci önemli seçim bölgesinde (Etimesgut) altıncılıkla de-
ğiştiren Refah Partisı'nin kadayıfçı başkanı artık Türkiye'de ikin-
ci parti olduklarını söylüyor.
Yerseniz.
Bir tek Bayrampaşada aldığı tartışmasız yengiyi tüm Türkiye
yüzeyine yaymaya çalışan, karizması çok başarılı, ama partisi
aile şirketi olmaktan kurtulamamış olan Ecevit, gelecek için
DSP'yi umut olarak gösterıyor ve SHP ile DYP'nin gelecek ge-
nel seçimlerde, %10 barajını bile aşamayıp bir tek milletvekili
biie çıkaramayacaklarını söyieyerek, tüm sosyal demokratlan gü-
vercin partisinin çatısı altında toplanmaya çağırıyor.
Yerseniz.
SHP'nin bahriyeli merkez yönetim kadrosu, parti yönetiminin
bırbirinı ızleyen fahiş yanlışlannı görmezden gelip, bütün suçu
Nurettın Sözen'e atarak büyük yenilgıden kurtulmaya çalışıyor.
Yerseniz.
Kısacası tüm bu politikacılar, gümrüğe kuş yemi yerine saat
getiren adama benziyorlar ve hepsi de bizi kuş yerine koyuyor-
lar.
Yersek, arkası gelecek daha da yedirecekler.
Örneğin SHP'li yöneticiler.
Tüm kusur, Sözen'de imiş.
Peki, ya Ankara'daki yenilgi ne oluyor?
Orada da suç Karayalçın'ın mı?
Bu partinin tüm basarısı ya da başarısızlığı, salt belediye baş-
kanlarına mı bağlı?
Öyle ise o yönetim kadrosunun orada ışi ne?
Her yerde belediye başkanları kabahatli ise, bir tü/lü doğru
dûrüst aday belırleyemeyen parti durumuna düşmüyor mu SHP?
SHP'nin dar kadrocu yöneticıleri,
Sızler ocak ayındakı kurultayınızdan önce, uyanlmadınız mt?
Sizlere, Türkiye'de iktıdar boşluğunun yanında muhalefet boş-
luğu da olduğu ve bu boşluğu sizlerın yarattığınız, ocak 1990
kurultayının dar kadroculuktan kurtulmak için son şansınız ol-
duğu, üzerine basa basa söylenmedi mi?
Şimdi isterseniz SHP kurultayının sonrasında 30 Ocak 1990
günü bu sütuntarda dilt getirilmiş bazı sorulara bir kez daha göz-
atalım:
"Kurultay delegelerinin oluşturduğu bu yeni yapı tüm parti ta-
rafıodan olduğu kadar SHP'nin gızılgüç (potansıyel) seçmeni tar-
fından da benımsenmış, kurultay kararı tüm örgütün ıçıne sin-
miş mıdir?
Parti bu yapısıyla ıç çekişmesine son verip, dışa dönük sava-
şıma nasıl yönelecektır?
Partiden yeni kopmalar söz konusu mudur? '
SHP, Baykal'ın ağıriığının daha da arttığı bir örgüt olarak, da-
ha mı güçlenmistir, daha mı zayiflamıştır?
SHP kurultayı "Elındeki şansın son olanak olduğunu anlayıp
da bu şansı iyi kullanmıştır" diyebilir miyiz?
Bütün bu sorulann yanıtlarını verebilmek için bekleyip görmek
gerekecektir.
Ama pek fazla beklemeye gerek olduğunu da sanmıyoruz.
Bu sorulara başkalarını da eklemek kolay:
SHP 26 Mart'tan sonra, erken seçıme gidişi sağlayacak yön-
temleri saptayan açık seçik bir poiitika beiırlemiş miydi?
"Sine-ı millete dönmek" ya da dönmemek konusunda betir-
lenmiş bir politika var mıydı?
Yoksa ayrı ayrı odaklar, ayrı tellerden mı çalıyorlardı?
TÖ'nün elini sıkıp sıkmama konusunda, parti politıkası yetkili
organlarda saptanmış mıydı? Yoksa Genel Sekreter'in açıklama-
larıyla Genel Başkan'ın dikkatli tutumu arasında bir çelişki mi
vardı?
SHP genel merkezi, belediye başkanlarına Çankaya karşısında
tutulacak yol konusunda açık, kesın bir talimat vermiş miydi?
Sözen'ı Çankaya'ya çıktığı için kınayanlar, Erdal Bey'in ilk Çan-
kaya tuzağına düşüşüne ne diyorlardı acaba?
Bayrampaşa'da yûrütülen seçim kampanyası sırasında
SHP'nin bir sosyal demokrat parti olduğunu belirtecek, vurgu-
layacak tek slogan atıldı mı, tek görüş ileri sürüldü mü?
Yoksa ANAP ve MÇP kökenlilere hoş görünebilmek için su-
suldu mu?
ibrahım Tatlıses'e karşı. Ferdi Tayfur örneğinde mi somutlaşı-
yor sosyal demokrat seçenek?
Soruları daha da arttırmak kolay. Ama sanırım yeter.
Sorular da kuş durumuna konrnak da yeter.
Artık haberiniz olsun önümüze ne konursa yemiyoruz beyler.
A TINA
Yunanistaırda
Tiükiye saplantısı
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Dunyadaki gelişme-
ler ne olursa olsun, Yunanistan
başkenti Atina'daki siyaset adam-
lan, Türkiye'nin konumunu göz
önünde bulundurmadan karar al-
makta zorluk çekiyor. Bunun son
örneği Basra Körfezi'ndeki gelış-
melerde verildi. İktıdar partisi da-
hil siyasi partilerin büyük bir ço-
ğunluğu, Türkiye'nin Körfez'deki
gelişmelere paralel olarak önemi-
ni antırmış olmasından endişe
duymaya başladı. Yunan gazete-
leri ise, Körfez'deki gelişmelerden
çok, hâlâ Türkiye'nin aldığı karar-
lan yorumlamayı yeğliyor. Yuna-
nistan Deniz Kuvvetleri'nin Lim-
nos adlı firkate>ninin de Basra
Körfezi'ne gonderilmesi ile ilgili
alınan kararın ardında yine Türk-
iye unsurunun yattığı anlaşılıyor.
Adı açıklanmayan bir hıikümet
üyesinin "Limnos'u muüaka Kör-
fez'e gonderraeliyiz. Aksi halde
Türkiye'nin gerisinde kalmak gi-
bi bir dunımla karşılaşınz" yolun-
daki sozleri bunu gösteriyor. Bu-
na paralel olarak Yunan gazetele-
ri, Türkiye'nin Irak'a karşı tutu-
mundan dolayı ABD'den olduk-
va buyuk bir yardım koparmak
ıcın krızi istismar" ettiğinı ve A\-
rapa'ya "adım atmayı" hesapladı-
fii.. yazıyor.
Ovsa Türkiye. Irak'a karşı ala-
cağı tavrın ne olacağını henuz
açıMamamışken a>Tu Yunan gaze-
telen, "Türkiye, Irak celladına sırt
çıkryor, ya da destek veriyor" gi-
bi başlıklar kullanmıştı.
Ana muhalefet sosyalist PA-
SOK lideri Andreas Papandreu
ise, Limnos firkateyninin gönde-
rilmesiyle, Yunan hüküraetinin
ABD'den Türkiye ile ilgili bazı
"odunler" koparması gerektiğin-
de ısrar ediyor. Papanderu'nun bu
konudaki görüşleri şoyle:
"Türkiye, Basra Körfezi'ndeki
krizden tam anlamıyla yararlan-
masını bilijor. Parmağını bile kı-
pırdatmadan ABD ve Kuveyt'ten
çeşitli yardımlar ah>or ve alacak-
tır da. Bu >ardımlar yalnız ekono-
mik alanda sınırlanmıyor. Türki-
ye a>nca siyasi ve askerî alanda da
yaıdım almayı hedefliyor. Özellik-
le Kıbrıs sorununun üzerine bir
mezartaşı örtmcji Egc'deki güç
dengesinin bozulması gibi eraelle-
rini gerçekleşünneyi ve son olarak
AT içine girmevi amaçlıyor. Bu-
na karşuı Yunanistan hükıiraed ne
yapıyor? Yunanislan. gereğinde
Türkiy^nin doğu sınırlannı da ko-
nımak için bölgeye asker gonde-
riyor. Ancak Yunanistan'ın doğu
sınırlanna karşı n herhangi bir gn-
vence alınmış değildir. Türkiye bi-
zim sınıriara güvence veriyor mu
ki, biz Türk sınırlanna güvence
vereiim?"