Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
meteoroto]i Genel Müöûrtü-
ğü'nderı alınan bilgıye göre, yur-
dun kuzeybab kesimleri parçalı
bulutfu. Trakya sajjanak yağışlı,
dijer yerter az buluöu ve açık ge-
çecefc. HAVA SICAKLIĞI Onernli
trir değ*şiklık olmayacak. RÜZ-
GAR: Yurdun kuzey kesimlerifKte
kuzey vs doğu, gûney kesimterin-
de gûney ve bao yönlerden haflf,
ara sraortakuvvette esecek. De-
nizterifmzde rüzgâr: Marmara ve
Karadeniz'de yıMız ve poyrazdan,
Ege'de yıtdız ve karayelden. Akde-
niz'de günbatsı ve lodostan 2 ila
4 kuvvetmde, saatte 4 ila 16 de-
nizmili hızia esecek. Görüş uzaklığı 10 krrfmn üzerınde
bulunacak. Van Gölûnöe hava az bulutiu ve açık geçe-
cek. Rüzgâr kuzey ve doflu yûnlerden hafif. ara sıra orta
kuvvette esecek. Göl kûçûk dalgalı olacak, görüş uzatdı-
Jı 10 km dotayında olacak.
A 3S°24°Dıy«tnkır
A 32°2O°EdiiTK
A 37°20»Erancan
A 28° 12° Eramjm
A 28° 7°Esloşeh»
A 29°tt°eaziaıtop
A 33° 25° Snsun
A 36° 24° Gûmû$hane A
A28°16°H*Uri A
A 35°21°İSp«ö A
A 32°1G°l)Mıul A
A 31°18°bniir A
A 30°16°Kaıs
Bohı
Bursı
CanıMaie
Corun
Omzi
A 25° 15° Kasömonu A
A 27" 13° Ka»Mn
A 31" 17° KifMarei
A 30°22°Konyı
A 29° 12° KDBhya
A 34°21°MaWya
3e°20°M»sa
32°2O°»C.MMŞ
30°14°Mcnin
26° 8°MuflU
29° 14° Muş
38°22°NQde
29°19°0nlu
25°12°flne
32° 17° Samsun
28°15°Srt
3O°22°Sno(>
39°23°Sıvas
25° 8°lBlanl3â
27° 12° Traton
29°10°Ttınc«li
3T> 19" Uş*
28° 15° Van
29° 15° Ytazoai
33° 17° ZonguMJk
A 37=22°
A 35°24°
A 32° 22°
A3S°20°
A 34° 27°
A 28°-14°
A 29" 20°
A 29° 19°
A 28° 19°
A 36°21»
A 28° 20»
A 29° 10°
Y 2B°2r>
A 29°20*
A 31° 18°
A 30° 18°
A 26° 19°
A 29° 12°
A 28*19°
-yaftmniu
skartı A->«ık B-tMkıdu &#ne$6 K-kariı S-ssl Y^ajmurtu
Helstnkı J
»JLenmgrad
Moskova
.Zurıh
•Viyana
- Madnd j-yXY^\
•Tunus
'Ankara ^ f "
*-'CİL Tebnz
Kahıre»"
J
DÜNYA'DA BUGÜN
AmsartamY 21°
Amman A 34°
Atma
BaOdat
Barcefcra
Bonn
BriJte*
Caravre
Caomr
Odde
Dubai
Frsnkfurt
(Sme
Krtn
Kopenhag
Otı
Uitosa
A 36°
A 42°
A 30°
A 25"
A 27»
B 19°
B 28°
B 22°
B 25°
A 29°
A 34°
A 44°
t 43°
B 22°
A35°
Y 23°
A 36°
Y 20°
B 20°
A 38°
Londra
Madrid
MUino
Montraal
MMı
OslD
Pans
Sotyo
Sam
Venedık
Viyana
Zûr*
B 20°'
8 22°
A 34°
A 31°
B 20°
B 24°
B 23°
A 28°
Y 19°
B 28°
B 20°
A 44°
A 32°
A 30°
A 37°
A 30°
A 34°
Y 18°
A 30°
B 20°
A 29°
A 28°
BULMACA
6
8
SOLDAN SAGA:
1/ Taşlann yapısıru
incdeyen bilim. 2/ Is-
tanbul'un eski adla-
nndan biri. 3/ Gemi-
lerde yolcıüann hiz-
metine bakan görevli.
4/ Matematikte kul-
lanılan sabit bır sayı...
Dikişte kullanılan pa-
muk ipliği. 5/ Cevizin
yeşil kabuğu... Göz.
6/ İlkel bir su taşıtı...
Tatlı sularda yaşayan
yırtıa bir bauk. 7/
Koku. 8/ Sözcuk tü-
retmek ya da sözcü-
ğün görevini beiirtmek için kullanılan
biçim veıici ses... Yapısına girdiği söz-
cüğe "nıh" anlamı katan yabana önek.
9/ Piston... Vilayet.
YUKARIDAN ASAĞIYA:
1/ Uzun ve yırtmaçh bir tür etek. 2/
Duman lekesi... Yoksullara yiyecek da-
ğıtan hayır kurumu. 3/ Istem dışı ya-
pılan hareket... Kuüanılması önlenmiş,
el konulmuş. 4/ Padişah ya da vezir ka-
vuklarında bulunan tüy ya da püskül
biçimindeki sorguç. 5/ Yapraklann ayası... Bir pompa ya da mo-
torda, bir akışkanın geçmesini sağlamak ya da engeüemek üzere
açılıp kapanan süpap. 6/ özenli, düzgün... "Sokak" sözcüğünün
kısa yazılışı. 7/ thtiyarlamanın gecıkmesini sağlamak amacıyla ba$-
vurulan önlemlerin türriü. 8/ tskambildeki karo işaretine verilen
bir başka ad... Bir baglaç. 9/ Kullaruşı kolay bir tûr makineli tü-
fek... Sofa.
60 YIL ÖNCE CumhuriYet
Şükrü Kaya Bey
22 AĞUSTOS 1930
Bugün Dahiliye Vekili Şükrü
Kaya B. beni kabul ederek
muhtelif suallerime cevaben şu
beyanatta bulundu:
'— Burada iki gün daha
kalacağım. Belediye
intihabatında bükûmetin
vazifesi kanunları tatbik
etmekten ibarettiı. Bittabi
intihabat tamamen serbesttir.
Hiç bir fırka lehine müdahale mevzuu bahsolamaz."
— S. C. Fırkasının intihap propagandası yapmak için bir
miting aktedeceği söyleniyor, ne dersiniz?
— Tecemmu kanununa muhalif hareketlere müsaade
edilemiyeceği tabıidır. Kanunen müsaadesi alınarak miting
yapılabıür.
— Uçüncü bir fırkanın teşekkülü doğru mudur?
— Böyle bir fırkanın daha teşekkül edeceğini bilmiyonım.
Kanun dairesinde müracaat olursa diğeri gibi yapılabilir.
Doktor Rıza Beyin eski sosyal demokrat fırkasının ihva
edilmesine rnâni yoktur.
— Yeni fuhş talimatnamesi tatbikatta iyi neticeler verdi mi?
— Fuhşu mata halinden çıkarmak, sokaktan kaldırmak için
yaptığımız talimatnamenin tesiri ve faidesi ileride
görülecektir. Maamafih fuhş tamamen kaldınlamaz.
Cemiyeti Akvam dünyanın her tarafmda fuhş hakkında
teikikat yaptınyor. Fuhşu azaltmak ve kaldırmak için
içtimaî seviyevi yükseltmek lâzımdır. Gizli umuraî evler
hakkında takibat yapılacağı tabiidirf'
Vekil B. bir Ermeni gazetecisinin sualine cevaben de:
"— Ekalliyetler kanun dairesinde seyahat etmekte serbesttir"
dedi.
METANET
OirmobH k*r<
S«h<p ve muıtıl
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Gıda sıkıntısı
22 AĞUSTOS 1960
Komünist Çin'de gıda maddesi sıkıntısı son günlerde çok
şiddetlenmiş ve vesika ile dağıtma sistemi daha da
sıkılaştınlmıştır.
Gazeteler ve radyolar şehir halkını en ufak toprak
parçasından dahi faydalanmağa ve sebze yetiştirmeğe davet
ederken gıda maddesi dağıtım sistemi daha da sıkı bir
kontrol
altına alınmıştır. Un ve pirinç gibi, ana gıda maddeleri
adam başına ayda 15 kilo dağıtılmaktadır. Sebzeye gelince,
bir ailenın nüfusu ne olursa olsun, ev kadınlan bunlardan
günde ancak, bir kilo satın alabılmektedirler. Halbuki, son
günlere kadar sebze satışı serbestti ve herkes bunlardan
istediği kadar alabilirdi.
Komünist Çin her şeyden fazla et sıkıntısı çekmektedir.
Dağıtım adam başına ayda 200 gr. a düşmüştür. Süt ve
yumurta ise, piyasadan tamamiyle çekilmiştir. Bunlar,
ancak, doktor raporu ile hastalara ve çocuklara
verilmektedir. Çay ve tütünün yerini birtakım suni maddeler
almaktadır. Halen ayda adam başına, dağıtılan on sigara
paketinden, ancak, bir tanesi hakiki tütünle yapılmıştır.
Truman-Kennedy
I Eski Başkan Harry Trurnan, Amerika
Başkan seçımi kampanyasında
I Demokrat Partinin adayı John
I Kennedy'yi desteklemek için Kennedy
I nereye isterse gitmeye hazır olduğunu
I söylemiştir.
Bilindiği gibi, Demokrat Parti
I konvansiyonundan önce, Truman,
I Kennedy'nin çok genç ve tecrübesiz
j olduğunu öne sürerek aday
jgösterümesine muhalefet etmişti.
• Gazetecilerden biri
kendisine o zamanki tutumunu
hatırlaünca, eski Başkan, Konvansiyon Partinin adayını
seçtikten sonra artık kendisinin bu adayı desteklemek için
her şeye hazır olduğunu söylemiştir.
Kennedy
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
İSO'nun tepkisi
22 AĞUSTOS 1989
Başbakan Turgut özal'ın 'gümrük ve fonların' düşürülmesini
savunurken sanayicileri 'kalitesiz' ve 'pahalı' mal üretmekle
suçlamasına sanayi kesiminden ortak tepki geldi. Istanbul
Sanayi Odası'nda toplanan 10 sanayi odasından 8'inin
baskanları ortak imzalı bir açıklama yaparak "Sanayicilerin
enflasyonun sorumlusu ve halkımıza pahalı, kalitesiz mal
arz eden kişiler gibi gösterilmesini talihsiz bir beyan" olarak
değerlendırdiler.
Kanım Diye Dîye Kanan Tepelendi mî?
Bir yasanın nasıl yürürlüğe gireceği, nasıl iptal edileceği, iptal
kararlarının nasıl yaşama geçirileceği, o tarihe değin ve
devlete, yasaya güvenerek hak elde edenlerin durumlan
konusunda açık kurallar varsa, bunlann da gözetilmesi
gerekir.
Bir tarihte, rahmetli Izmir Belediye Başka-
nı Osman Kibar, ameliyat ve tedavi için yurt
dışına gitmiş, masrafını belediye ödemiş, mü-
fettişler, belediye baskanlanmn ameliyat ve te-
davi masraflanrun belediyece odeneceğine iliş-
kin bir yasa hükmü olmadığını belirtmişler,
sonucta Danışta), sosyal güvenliğin herkes için
bir hak olduğunu, "herkes" deyimine beledi-
ye baskanlarının da girdiğini, anayasa kural-
lannın doğrudan doğruya uygulanması gerek-
tığinı belirtmişti. Şimdi ise Sayın Adnan Kab-
veci'run Ankara 3. İdare Mahkemesi nezdin-
de açtığı dava sonucunda bir karar verilmiş-
tir. Bu karar, 2577 no lu tdari Yargılama Usuhi
Kanuno'na ve anayasaya göre yürütmesi dur-
durulmadıkça uygûlanacaktır. Ne var ki birey-
sel, öznel (sübjektif) işleme dönüşmüş işlem-
ler hakkında uygulanamaz. Yani, kendilerine
öteden beri aylık bağianan eski parlamenter-
lerin aylıklan kesilemez. Hukuk fakültesi ile
idare hukuku derslerine yer verilen fakülte ya
da yüksekokullarda sınavlarda, bunun tersi-
ni söyleyen herhalde sııufta kalır. Bu, "kaza-
mlmıs hak"la ilgilidir ve buna özen gösteri-
lip dokunulmaması, hukuk devletinin temel
taşlanndan olan "hakuki güvennV'in kaçınıl-
maz gereğidir. Anayasa Mahkemesi'nin,
2.1.1986 günlü, Esas: 1985/22, Karar: 1986/28
nolu karannda, çoğunlukta olan üyeler, iptal-
den önce olusmuş emekliliğe dayanılarak ode-
nen aylıklann, yüksek mahkemenin iptal ka-
rarının Resmi Gazete'de yayırnlanmasından
önce kesilemeyeceğini, çünkü ortada kamu dü-
zenini ya da kamu yarannı örseleyici durumun
bulunmadığını belirtmişler, azınlıkta kalan
üyelerin, mağduriyet doğacağı yolundaki ge-
rekçelerinin bu yönden söz konusu olmadıgı-
m belirtmislerdir. öyle ise TC Emekli Sandı-
gı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 153.
maddesine göre Anayasa Mahkemesi'nin bu
kararına uygun davranmak zorundadır. Oy-
sa bu zonınluk yerine getirilmemiştir.
öyle ki Ankara 3. tdare Mahkemesi'nin ip-
tal karannı, temyiz yeri olan Danıştay onasa
bile bunun geçmişe yürütülmesi, bireysel (öz-
nel) ve tamamlanmış işlemlere, yani emekli-
liklere dokunmaması gerekir. Dokunursa, ne
olur? örneğin; 20-30 yıl devlete hizmet etmiş
insanlann sosyal güvenlikleri sıfırlanmış, ele
güne el açar duruma getirilmiş olur. Bu da
devletin yüceliği, devletin saygınlığı gibi aynı
zamanda pozitif hukuk ilkesi sayılan ve Yar-
gıtay kararlarına geçen kavramlarla bağdaş-
maz. TC Emekli Sandığı, her şeyden önce
Anayasa Mahkemesi karannı, gerekçesiyle bir-
likte iyi okumalı, iptalin ileride yürürlüğe gir-
mesine niçin gerek bulunmadığının yüksek
mahkemece nasıl ele alındığını irdelemeli, uy-
gulamayı da ona göre yapmalıdır.
Kişisel görüşüm, yasama görevi, bir kamu
görevi olup, bu görevilen aynlanlar, yeterli sos-
Sulak Alanlar
Buralarm kurutulmasıyla elde edilen ekim alanı, orman
yakılarak açılan ekim alanlarıyla eşdeğerdir. îkisinde de doğal
denge bozulmaktadır.
Ülkemızde bataklık, sazlık gibi sulak alan-
lar, sıtma etmenleri gibi görttlmüş ve kurutu-
lagelrniştır. Bugün de konuştuğum kirni DSİ
yetkilileri, "sıtma yataklan
n
nı kurutarak ekim
alanı açmak amacı doğrultusunda çalışmala-
rını yürüttüklerini belirttiler. Ama özellikle
son zaraanlarda, Tanm Orman ve Köyişleri
Bakanlıgı Milli Parklar Dairesi yetkilüerinin
ve çevrecilerin, sulak alanların kurutulması-
nın doğal dengeyi bozmak olduğunu savun-
duklarıru, kendilerinin de bunugöz önüne al-
maya doğru yöneldiklerini söylediler. Bu ger-
çeğin gündeme getirilmiş olması sevindirici-
dir. Yani sıra ulkemizde sıtma sorunu kalma-
mıştır. Bugünkü bilim, sulak alanlan yok et-
meden de sıtma etmeni olan sivrisineklerle ba-
şedebilecek düzeydedir. Yine de "önce insan"
ilkesini güttüklerini belirttiler.
Doğada en son ortaya çıkmış olan insan,
bugün neden öncelikli görülmektedir? Çün-
kü insan düşünen beyniyle teknolojiyi yarat-
mıştır. Doğaya egemen olabilmiştir. "Dagdan
gelen bağdakini kovar" atasözü, insanoğlu için
söylenmış olmalı. Hızla üreyen insan, öteki
canlılann yaşam alanlarına elkoymaya başla-
mıştır. Ama bozulan doğada kendisinin de ya-
şayamayacağım yeni yeni anlamaktadır.
Sulak alanlar, yaban yaşamının bir parça-
sıdır. Orda yaşayan canlılar doğal dengeyi sağ-
lamaktadır. Buralarm kurutulmasıyla elde edi-
len ekim alanı, orman yakılarak açılan ekim
alanlarıyla eşdeğerdir. îkisinde de doğal den-
ge bozulmaktadır. Yangınla sağlanan ekim
alanlannın kısa sürede verim değerinin düş-
tüğünü köylü, deneyimleriyle görmüştür. DSİ
yal güvenliğe kavuşturulmalıdır. Yeterli ola-
naklar sağlanmalıdır ki onlardan hizmet bek-
lenebilsin.
Kazanılmış haklarla ilgili olarak hukuk Öğ-
retisinde yazılanlar, Türk ve yabancı mahke-
me kararları, herhalde ciltler dolusudur. Yar-
gıt«y ve Danıştay kararlan, bu konuda pek
boldur. örneğin, Danıştay Dava Daireleri Ku-
nün şöyle diyor (dilini özleştirdim) ve bu ka-
rar, 1961 Anayasası dönerainde olraakla bir-
ükte, dayandığı ilkeler, 1982 Anayasası yönün-
den de geçerlidir): "Ote yandan. anayasamn
152. maddesinüı iiciincii fıkrasnun üçiinca fık-
rasında (1982 Anayasaa'nın 155/5. maddesin-
de) iptal karan geriye yurumez denilmektMtir.
Bo biiküm 0c iptal karanndan önce vönetimce
kurulan işlemler sonunda öçüncn kişUeriçJıı
olnşan öznel (sübjektif) haklann örsdenme-
sine engel olarak kamu düzeninin kornnma-
sının amaçlandıgı apaçıktır (...) Anayasamn
152. maddesinin son fıkrası hukmüniın, an-
cak kazanılmış faaklan saklı tutmaya yönelik
olarak kabul etmek gerekir."
"Kıyak Emeklüik Yasası" diye kamuoyuna
sunulan yasa tartışılabilir. Birkaç genç parla-
mentere emeklüik olanagı tanındı diye bu ya-
sayı benimsememek doğru mudur? Ayn bir
konu... ya da bu yasayı yanlış da bulabiliriz.
Ne var ki bir yasanın nasıl yürtlrlüğe girece-
ği, nasıl iptal edileceği, iptal kararlarının na-
sıl yaşama geçirileceği, o tarihe değin ve dev-
lete, yasaya güvenerek hak elde edenlerin du-
rumlan konusunda açık kurallar varsa, bun-
lann da gözetilraesi gerekir. Eğer gözetilmez-
se, aynı sakınca, ileride çıkacak bütün yasa-
lar ve bu yasalara bel bağlayanlar, inananlar
için de söz konusu olacaktır. Bildiğjm, tanı-
mak onuruna eriştiğim, yeteneklerine, yetkin-
liğine inandığım Sayın Kahvecı, bu s»kıncayı
en iyi takdir edeceklerden biridir. Çünkü, yö-
netim, yargmın üstüne çıkamaz, hukuku dış-
layamaz. O takdirde, yönetenlerin de hukuki
güvenlikleri kalmaz. Öyle ki birer devrim ya-
sası olan Törk Medeni Kanunn'nun uygula-
ması ile ilgili olarak bir uygulama yasası çı-
kanlıp Osmanlı doneminde Mecelle ile doğan
hak Iara dokunulmamıştı. Kaldı ki kazanılmış
haklara dokunulması, aynı zamanda kamu
düzenini de örseler.
OSMAN KİPER
AvDkaC/İstanbul
yetkilisine, aynı durumun kurutulan alanlar-
da da söz konusu olup olmadığını sordum. El-
de edilen topraklardan umulan sonucun alı-
namadığını belirtti.
Çözüm; yakmak, kurutmak, bozmak değil-
dir. Insanın, öteki canlılann yaşam alanları-
na göz dikmeden yapabileceği çalışmalar var-
dır. Her şeyden önce toprağımızın kaymalar-
la akıp gitmesini önlememiz gerekmez mi?
öteki bir önlem de insan nüfusundaki ar-
tışın önlenmesidir.
İnsanoğlu, başından beri sulak, verimli
alanlara yerleşmiştir. Çogaldıkça verimli ekim
alanlarını bozup konut yapmıştır. Ekim ala-
nı daraldıkça öteki canlılann yaşam alanları-
na yayılmıştır. Bozulma, bu zincirlemeyle sür-
mektedir. Kesin önlem, insanın çoğalmasına
bir sınır getirme değil raidir?
tnsan nüfusu, dengeve gelince yalnız orman-
ların değil tüm yaban yaşamı üzerindeki yük
kalkacaktır.
ŞÜKRAN YURDAGÜL
Yesiller Partisi / ANKARA
Bazı Yasalar Fîilen Mîilga mıdır?
Ulkemizdeki şeriat taraftarlarınm çaba ve hevesleri dikkate
alındığında, bu yasaların uygulanmasında toleransa yer
olmadığı görülmektedir.
Sayın Cumhurbaskanı'mn anayasaya aykı-
n tutum ve davranışlannın yoğun bir biçim-
de tartışıldığı günümüzde, bununla birlikte ba-
zı yasalann kasıtlı olarak ve sürekli bir biçimde
ihlai edildiği görülmektedir. Cumhurbaşkaru-
nın ihlallerinin önlenmesi için gerekli tedbir-
lerin nasıl alınacağı üst düzeyde bir hukuksal
sorundur. Ama ihlali söz konusu olan iki ya-
sa vardır ki bunlann ihlalinin önlenmesi yü-
rütmenin kesinlikle uy-ması gereken görev il-
keleri arasındadır. Bırakınız yasalara riayetin
zorunluluğunu, her milletvekili, bakan, vali ve
kaymakamla güvenlik ilgililerinin ve cumhu-
riyet savcılannın bu yasaların uygulanmasını
sağlamalan ettikleri yeminin gereğidir.
Bunlar devrim yasalan arasında yer alan
"Bazı Kisvelerin Giyflmeyeceğine Dair Ka-
naıı"la "Şapka Iktisası Hakkında Kanun"dur.
Bunlardan ilkinin birüıci maddesinde, hangj
din ve mezhebe mensup olursa olsunlar ruha-
nilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kis-
ve taşımalan yasaklanmıştır. tkincisinin yine
birinci maddesinde, Türkiye halkının da umu-
mi serpuşunun şapka olduğu yazılıdır ve bu-
na aykın itiyadın hükümet tarafından men
edileceği emredilmiştir.
Bu iki yasanın açıkladığım bu hükümleri-
nin yıllardır bazı kimselerce ihlal edildiği tar-
tışılmaz bir açıkhkla ortadadır. Bunlann dev-
rim yasalan olmaları ayrıca bunlara uyulma-
masının neleri çağnştırdığı da aynı açıklıkta
gözumüzün önündedir. Cumhuriyetimizin,
milletvekili, bakan, vali ve kaymakamlan, sav-
cılan ve güvenlik gücü mensuplan, cumhuri-
yetin kanunlanna uyacaklarına, ayrıca cum-
huriyetin laiklik niteliğine toz kondurmaya-
caklanna dair yemin etmişlerdir.
Ulkemizdeki şeriat taraftarlannın çaba ve
hevesleri dikkate alındığında, bu yasalann uy-
gulanmasında toleransa yer olmadığı görül-
mektedir.
Sayın ilgililerin iktidann kendilerinin var-
lık nedeni olan laiklik ilkesinin silinmesine do-
nük çabalarına sadece makam ve mevkilerini
konımak endişesi 41e alet ounamalanm, cum-
huriyetin bu iki yasasını uygulama yüreklili-
ğini göstermelerini dilerim. Bir yurttaş olarak
bu benim hakkımdır.
Av. İSMET YANBAY
Kocaeli/lZMtT
orınıır Drv en
Deneyimsiz işçi kömür madem ocağında çalışamaz.
Tehlikenin nereden nasıl geleceğini bilemez. Gelecek tehlikeye
nasıl önlem alacağını kestiremez.
Kamuoyumuzda da bilindiği gibi, Yozgat-
m Sorgnn ilçesi Ayndam köyünün hemen ya-
nında olan Doğan Madencilik kömür ocağın-
da sendika kuruyorlar gerekçesiyle 26 Temmuz
1990 günü önce yedi işçi atılıp, peşinden otuz-
dokuz işçi kapı dışan edilmiştir.
Haksızlığa uğrayan 46 işçi hâlâ kömür oca-
ğının hemen yamnda oturma eylemini sürdür-
mektedir. Işyerinde diğer çalışan işçiler dışa-
n atılan arkadaşlanyla her türlü maddi ve ma-
nevi dayanışma içerisindeler. Bu durum kar-
şısında işveren her türlü terör ve provokasyon-
lanru sürdürmektedir. tşçilerin hepsini hiçbir
gerekçesiz işten kovup "Sendikadan istifa
eden işe döner" gibi tehditler yamnda, hafta-
hk izinlerde ve mazeret izinlerinde işçiler izi-
ne gönderilip dönüşte işe alınmamaktadırlar.
Aynca çahşanlann hak etmiş olduklan aylık-
larını ikinci ayın yarısı olduğu halde ödeme-
mekteler. Çünkü dışandaki açlığa terk edil-
miş kırk altı işçiye ekmek parası verirler dü-
şüncesiyle tedbirlerini böyle almaktalar.
26 Temmuz 1990 günü atılanlann biri ma-
den teknikeri, üçü emniyet çavuşu, biri barut-
çu, ikisi de usta, kalifiye eleman, yani bunlar
kömür ocağinın belkemiğini oluşturan insan-
lar. Hemen peşinden otuz dokuz işçi daha kapı
dışan ediliyor. Bunlann da çoğu eski deneyim-
li usta ve işçiler. Olayı şöyle bir değerlendire-
cek olursak bir yandan kırk altı işçi ve ailele-
ri açlığa terk edilirken, diğer yandan deneyim-
siz yeni işçi alınmakta. İşveren tenkisata gidi-
yorum diye açıklama yapmakta, art niyetini
böyle gizlemeye çaiışmaictadrr. Ocagin geleceği
açısından toplu iş cinayetiyle karşı karşıya ka-
labileceğini hesap edememektedir. Daha dün
Merrifon Yeni Çeltek'te 68 kişinin ölümüyle
sonuçlanan facıanın, 1984 yıhnda Zoogaldak-
ta Armutçuk kömür ocağında yüz kişinin ölü-
mü hiç mi ibret olmamıştır?
tşte Yozgat'm Sorgun ilçesi Ayndam kömür
ocağındaki gerçekler ortadadır. Kamuoyumu-
zun da bu gerçekleri olanca çıplakhğıyla gör-
mesinde yarar vardır. Çünkü deneyimsiz işçi
kömür madeni ocağında çalışamaz. Tehlike-
nin nereden, nasıl geleceğini bilemez. Gelecek
tehlikeye nasıl önlem alacağını kestiremez. Bu-
rada beklenmedik bir felaketle karşı karşıya
kalabilir. Kömür ocaklan bu tür ihmal ve ak-
sakhklarla idare edilmeye kalkışıldığı zaman,
her an bu yukanda anlattığimız felaketlere ge-
bedir.
Basm yoluyla Doğan Madencilik kömür
ocağı yetkililerine çağn yapıyor, duyarlılığa
davet ediyoruz. Biz kömür madeni işçileri, be-
beleı yetim kalmasm, haksız yere işçi kıyımı
olmasın diyoruz. Kamuoyu önünde lütfen di-
yoruz, ateşle oynamayın; o insanlann canını
siz vermediniz.
M.dea Işcileri
Yozgat
GAZETECİ EV ARIYOR
Beşiktaş ya da Sultanahmet çevresinde, uygun koşullarda
ev arıyorum.
tlgilenenler için TEL: 512 05 05'ten 408
Grafik ve Reklam Atölyesi'ne
Baskı işlerine ön hazırlık konusunda
yetiştirilmek üzere 14-16 yaşlarında
yardımcı eleman
Tel.: 520 88 87
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Şairier Grevi...
Yaprak dergisini bundan yıllarca önce Ortian Veli ve arkadaş-
ları çıkarmışlardı. Etkin olanlar Sabahattin Eyuboğlu, Mahmut
Dikerdem ve Erol Güney'di. Yaprak, gerçekten de bir yaprak'-
tı, yani iki sayfalık bir dergi. Orhan Veii'nin yaşamı süresince
çıktı, Ottıan'dan sonra dayanamadı. Gerçi arkadaşları Orhan'-
dan sonra anısına birkaç sayı çıkardılar ama o kadar.
israil'de yaşayan Erol Güney geçende Türkiye'ye getmişti. Sa-
tıcılarda Yaprak'ı görüyor, alıyor. Eskisine benzemediğini gö-
rüyor,
"Eskisi daha güzeidi" diyor.
"Kuzguna yavrusu şahin görünür" diyelim mi?
Savaş yıllan sonrasıydı, her şey edebiyat içinde gorünüyor-
du. Yayımlanan birkaç edebiyat dergisi içinde Yaprak da var-
dı. Orhan, Tercüme dergisinden ayrıldıktan sonra işsiz kalmış
sayılırdı. Dosöarı ile Yaprak'ı çıkardı. Yaprak'ın geliri tek başı-
na belki yetiyordu.
Yaprak'tan önce Fethi Giray'la ben de Meydan'ı çıkarryorduk.
Ağır siyasal baskı vardı, ancak bir sayı çıkabıkJi. İkinci sayısı
daha dizgide iken toplama kararı almışlardı. O dönemde yasa
masa hak getire... Bir karar yeterdi.
Nicedir 'Yaprak' dergisi yeniden çıkıyor. Arada bir aksasa da
bakıyorum, iki yılını doldurmuş 17. sayrya dayanmış. Dergiyi Ra-
mazan üren çıkanyorsa da yayına hazıriayan(lar) arasında Can
Yücel de var. Dergiye yazan, yazmayan şaırler daha önce gre-
ve grttiklennı bildirmişlerdı. Bu kez, koca bir sayfa ayrılarak greve
gidiş yinelenmektedır, şöyle diyorlar:
"Biz bu grevi, yani 'şiir beleşe' grevinı, bütün grevlerde ol-
duğu gibi fazla bir şey bekleyerek örgütlemedik. Ama şu bir ger-
çek, bütün grevler üst üste gelerek birbirierini pekiştirirler ve
ortaya çıktıklarında etkilerini gösterirler. Bu bir başlangıçtı. Baş-
langıç şunun için: Türkiye halkının yüzakı olan şiir, beş paraya
sayılmamaktadır. Bizim göstermemiz gereken direnç, beş pa-
ralık saydıklan bu şiiri, saya saya alınlarına vurmaktır."
Adlannı koyan şairier de sunlar: Erdal Alova, Ataol Behramoğ-
lu, Cevat Çapan, Arif Oamar, Refik Durbaş, Turgay Fişekçi, Ce-
mal Süreya, Can Yücel.
İşçiler greve giderken şairier de kendi aralannda greve giri-
yor. Oğretmenler de sendika kurmak istiyorlar. Öğretmenler sen-
dikalarını kurarlarsa greve de giderler.
Bizim ülke çok tuhaftır. 1961 'den sonra yapılan bir anayasa
ile demokratik haklann çoğu alınmıştı. Bu arada öğretmenlerin
sendikalaşması da vardı. Arkadan gelen askeri darbeler, neden-
se daha çok memurların demokratik haklarını elinden aldı. 12
Mart ve 12 Eylül'ün kimlerin demokratik haklarım elinden aldı-
ğı bellidir. Nedense bürokrasi kendinden intikam almıştır.
Siyasette herkesin üstüne bir bıkkınlık çökmüştür. Demokra-
tik haklar alınıyor, sonra bir asker darbesi yapılarak bu haklar
elden gidiyor. Görünen durum karşısında darbe yapan eski as-
kerlerin, demokratik hak ve özgürlükleri ağızlanna almamaları
gerekir. Askerler olduğu gibi bürokratlar da bu konuda ağız aç-
mamalıdırlar.
Şairierimizin sendika yokken grevden söz etmeleri de bir fan-
tezi gibi görünüyor. Gerçi bir yazartar sendikası var. Ama bu
bildiğimiz sendikalardan değil. Bu sendikalann demokratik yet-
kileri de yok. Ne toplu pazarlık masasına oturabilirier, ne toplu-
sözleşme imzalayabilirler ne de işverenleri bulunmadığı için pa-
zarlık güçleri vardır. Bizim sendikalar, 1945 yıhndan bu yana
aşağı yukarı yanm yûzyıl türlü deneyler edinmişlerdir. Askeri dar-
beler getse bile verilmiş olan haklardan çoğu ellerinde kaJmış-
tır.
Şairlerin grevini nasıl adlandırmak gerekir? Bu olsa olsa 'şa-
irane bir grev' sayılır. Şairier güle, mehtaba, aşka nasıl bakar-
larsa grevieri de şimdilik 'şairane' olacaktır. Ne demiş şair, "Ben
şairim hemişe sözüm şairanedir". Öyleyse grev niye 'şairane'
olmasın!... Kendileri şair, grevleri şairane olsun!
ÇAUŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
Y1LMAZ ŞtPAL
"Olağanüstü hal taznıinatları"'
SORU: Olaganüstu Hal Bolgesi içinde kalan bir Ude ilkokol
mudiir >-ardımcısı olarak çalışmakta iken, 35. çalışma
yılı sonunda kendi istegimle 1990 vılı başında emekli
oldum. Olaganüstu Hal Tazminaüan hak sahiplerine
ödenen miktar kadar karşılıklan da bir kamu bankası-
na j'atınlmaktadır. Bu tazminatın kararnamede 3. yı-
lın sonunda faizi ile ödenir denilmesine karşın verdigim
dilekçeme ödenemeyeceği bildiriidi.
YANIT: 14.7.1987 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 285 sayıh
"Olaganüstu Hal Bölge Valiliği lhdasi Hakkında Kanun Hükmün-
de Kararname" uyannca, Olaganüstu Hal Bölgesi'nde görev ya-
pan memurlara, aylık ve diğer yan ödemeler dışında, aynca "en
yüksek devlet memuru aylıgının (ek gösterge dahil) %30'una ka-
dar belirlenecek tazminat ek olarak ödenir. Bu tazminat herhangi
bir vergiye tabi tutulmaz.
Bu tazminatın tutarı ise "Görev yerinin özelliği, görevin önemi
ve güçlüğü dikkate alınarak ve illere göre, Bakanlar Kurulu'nca
belirlenecek esaslar çerçevesinde Olaganüstu Hal Bölge Valisi ta-
rafından tespit edilerek ödeme yapılır;'
Olaganüstu Hal Bölgesi kapsamındaki illerde görev yapan me-
murlara ödenen bu tazminata ek olarak ayrıca "ödenen tazminat
miktarı kadar da Toplu Konut veya Kamu Ortakhğı Fonları'ndan
birine, personel adına nemalandınlmak uzere yatırüır
1
.'
Bu tazminat "Olaganüstu Hal Bölge Valiliği'nin kalkması veya
görevlinin en az üç yıl çauşrnası halinde fonda birikmiş olan para,
talebi üzerine neması ile birlikte ödenir.
Ancak ölüm, malulen veya yaş haddinden emeklılik sebebiyle
üç yılhk süre dolmadan görevin sona ermesi veya görev başında
sakatlanma sonucu bölge dışına çıkarılma halinde fonda birikmiş
olan para, üç yıl beklenmeksizin personelin veya kanuni mirasçı-
lann talebi üzerine neması ile birlikte ödenir;'
Olaganüstu Hal Bölgesi içinde görev yapan memurlara ödenen
tazminatın geri ödenebilmesi için öncelikle, bu bölgedeki görev sü-
resinin üç yılı doldurması gerekmektedir.
Üç yülık görev süresi dolmadan geri ödeme yapılabilmesi için
bazı koşullar aranmaktadır. Bu koşullar;
A) TC Emekli Sandığı Yasası'nın 44. maddesine göre hastalık
ya da sakatlık nedeniyle" göre\f
lerini yapamayacak duruma giren"
ve malul sayılıp, malullük aylığı bağlananları.
B) Yasanın 40. maddesi ile belirlenen 65 yaş sınınm doldurduk-
ları için kurumlannca re*sen emekli edilenleri,
C) Görev başında sakatlanma sonucu bölge dışına çıkanlanlan
kapsamaktadır.
Kararnamede görev süresi üç yılı bitirmeyenlerle 65 yaş sınınm
doldurmadan kendi istekleriyle emekliye ayrılanlara bu tazmina-
tın geri ödenmesi öngörülmemiştir.
T.C.
KAYSERİ 2 NCİ SULH ÇEZA
MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ
Esas No 1990/9
Karar No: 1990/475
K.H.Davacı
Sanık : İSMAİL ASLANTAŞ: Suleyman ve Fatma oglu 1962 D.lu
TufanbeyÜ ilçesi Etaıanh Köyü nüf. kayıüı Kayseri Karpuzatan mev-
kiinde Ünlü Eti sucuklannın imalatından sorumlu mesul müdürü.
Suç : Gıda Maddeleri Tttzüğüne muhalefet.
SuçTarihi: 14.11.1989
Sanık hakkında açüan kamu davasının yapılan yargılamasında; GE-
REGI DÜŞÜNÜLDÜ: Sanığın gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet su-
çundan dolayı mesul müdürü bulunduğu firmada içerisinde E.Coli
üreyen ve rutubet oranı fazla olması nedeniyle sağlığa az veya çok za-
rar verecek derecede sucuk imal edip satmaktan eylemine uyan TCK.nun
396, 398, 402/1-2. mad. TCK.nun 72, mad. 3506 sayıh kanunla degi-
şik 647/4 mad. uyannca sonuç olarak 940.000 lira ağır para cezası,
14 gün sureyle işyerinin kapatılması, 6 ay süreyle cürmune vasıta kıl-
dığı meslek sanat ve ticaretinin tatiline, aynca karar özetinin büyük
harflerle yazılmak suretiyle kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine
kapatma süresi kadar kalma şartıyla yapıştınlmasına, karar kesinles-
tiğinde karar özetinin C. Savcıhğina gönderilerek masraflannı bilaha-
re sanıktan alınmak üzere Ankara, Istanbul ve lzmir'de yayınlanan tirajı
100 binin üzerindeki bir veya iki gazete ile suç yerinde yayınlanan ma-
halli bir gazetede ilanına karar verildi. 22.6.1990
Basın: 31990