22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyn MMbaaalık vt Gazneabk Türk Anonım Şırkeu adına It Potaıka CdW •»*»>t*. Oü Haboter Eıpm H a , Ekooonu C««lı T.rta.. Is-SendıU şafcm b u d , Kohur c<u C«*r. Isuobul N«dir NMH 0 Gcnel Yayın Mlidün! H t n Ccnat. Müessısı Müdunl Haberlen Knal Kacit. Elmm Caat Şviaa. Hıber /Uagurma ttmtl ICTIUL Vtın Habcrlcrı NmM Dofn. Spor Danıjmanı Fjnın* Ujlkllgll, Yazı l;len Mudunj Ok«y GÖMKtlL, 0 Haber Merkezı AMılkMfe Yicttaaa. Dızı Yızılaı b n ÇJIIŞİM. Anp.mu ŞaUa Alvn. Dmdtme- Alı talht Vna 9 K°°n>™«>r Ai»M brakn Müduru Vılpn B»wr, Sayfa DMzcnı Yanetroenı Ah Atar 9 TemsUaler 0 suı, Ijkr Lrol E<t« 0 Muhud* M M * « r # Buıçt-PUnUnu. s«tl Omırtm^tl. 9 »tktom An. ü>™ • Ek ANKARA Aknel Tın, IZMİR HUuael Çrtinkâ». ADANA Çetia Yifcaotlll Yıvmat H«in Akj«l 0 Idare Hfee>ta O n # Isteıme ÖWer ÇtHk 0 B,lj.-lj,mı xul lul 0 Pcrsonei fcrm Kumfe Basktt Na«r Na« Oklv AkM. tal» Bvn, Haaı Ceaal, Hikart ÇtMku», Ok«y f 0 Sdc>k. A» Skm. Akarl T» 9 A * » : Ouuı «e Hjyaıt Cuınlıunyn MlıbaaaU *e Ouuolılt T.A ş. T*t Ocaf C"L 39/41 C^alotlu J4JM Is! PK 246 İKanbsL Itl SI2 05 03 I» harX Jela 222«. Fu: (1) 526 » 72 0 au/oi»- A ı l n ; Zıya Gokıip Bh Inkıtap S. No !9'4, Td 133 II 41-47, Tdec 42344. Ftac (4) 133 05 65 0 fa^K H Zı>ı BJv 1352 S. 2/3, Td. 13 12 30 Teln. 52359. Fax. (51) 19 53 <0 nOoo Cad. 119 S. No l b t l , U 19 37 52 (4 bat). Tdoc «2155. Fu. (71) 19 37 52 TAKVİM: 18 AĞUSTOS 1990 lmsak: 4.33 Gunes: 6.09 öğle: 13.13 tkindi: 17.01 Akşam: 20.06 Yatsı: 21.36 MESLEK ODALARI Çevre Vakfı özerk değü tZMİIt (Cumhuriyet Ege Bi- rosn) — Çevre Kirliliğini önle- me Fonu'ndan toplam 23 milyar 700 milyon lirarun dağıtılması için illerde Çevreden Sorumlu Devlet Bakanı Vehbi Dmçerier'- in talimatıyla illerde çevre koru- ma vakıflan kunılması çalışma- lan sürdurüluyor. Ilk çevre ko- ruma vakfı Muğla'da kurulur- ken meslek odalan bu vakfın "özerk" olmadığmı savundular. Meslek odalan vakıf yöneticile- rinin Devlet Bakanı ile Valiler tarafından atanmasını da eleşti- rerek "Eger amaç gerçekten çev- renin, dogal ve kultürel deger- lerin korunması ise vakfın yöne- timinde yerel yönetimler vc si- vi] topium örgutieri agıriıkb ob- rak yer almabdır" dediler. ÇevTenin korunması için iller- de vakjflar kuruJması ve bu va- kiflara Çevre KirliliğinrÖnleme Fonu'ndan yardım yapılması uygulaması tartışrnalara neden oldu. tlk çevre koruma vakfı Muğla'da kunılurken meslek odalan, vakıf mütevelli heyetin- de yer almalan için yapılan çağ- nya olumsuz karşılık verdiler, vakıf senedinde ban degişiklik- ler yapılmasını istediler. TMMOB Mimarlar Odası, Türk Tabipler Birliği Muğla Tabip Odası, Elektrik Mühendisleri Odası ve Muğla Çevre Danışma Kurulu tarafından yapılan de- ğerlendirmede "Çevrenln ko- nuunası içm sayüan 2O'ye varan knmnı ve kuruluş mevcuttor. Var olan kurum ve kurulnslann amaçlan dognıltnsunda çsütsa- madıklan biUnen bir gerçek iken vakıf ve benzeri starude başka kuruluşlann amaana hizmet edebilmesi kuskulndar. ÇMııkii çevrenin korunması ve gettştiril- mesi amaayla oluştnnüan knrn- luşlann basanlı olamamalannın temdinde ozerk bir yajnya sahip olmayışlan ve gerek işleyişleriıı- de, gerekse çauşmalannda yerel inisiyatiflere karar verici olarak katılmalanna izin verilmejişi yatmaktadır" denildi. Meslek odalarırun vakıfla ilgili değer- lendirmesinde, aynca 9 kişilik yönetim kurulunda il genel mec- lisi, belediye, meslek odalan ve çevreyle ilgili demeklerin mut- laka temsil edilmesi gerektiği vurgulanarak şu görüşlere yer verildi: "Çevreyi kirleten, insan ve çevre saghğı yerine, maddi ka- zancı ön planda tutan terdbler- dir. Bu yuzden çevre kirüljglnin önlenmesinde birinci adım, çev- re somnlanııı doruğa çıkaran terdUerin terk edümesidir. Çev- re kirliligi Oe mücadeleııin temd feisefesi, kirüligi temizlemek ye- rine, kirlenmesine engel olmak prensibi ile en ozmdan yiiröriük- te olan Çevre Yasası'nın yeterli şekilde uygulanmasındsn başla- mak gerektiğine inanıyoruz." Kazılar, tarihieser kaçakçılığını önler MUĞLA' (Cumburiyet) — Tarihi eser kaçakçılığı için cid- di önlemlerin zaman geçirilme- den alınması gerektiği belirtile- rek ilk asamada tüm ören yer- lerinde kurtarma kaalannın başlatılması istendi. Kultür Bakanlığı'nca 1990 yı- lının "bügi yılı" ilan edilmesi nedeniyle Muğla'da her hafta duzenlenen tarihi eserlerle ilgili konferans ve paneller sUrüyor. Muğla Kültür Müdürlüğü yetki- lileri son yıllarda yaşanan antik eser talanının önüne geçilmesi- nin en tutarlı yolunun tüm ören yerlerinde kurtarma kazılanna başlanması olduğunu söylediler. "Andk Eser Kaçakçılığı" konu- lu konferansta, kaçakçılann su- altı hazinelerine göz diktikleri- ni belirten Bodrum Sualtı Arke- oloji Müzesi uzmanlanndan Ba- hadır Berke şunJarı söyledi: "Dünyanın en unlii müzeleri- ni Türkiye'den kaçınlan antik eserler suslemekte. Anadolu'- nun her yanı tarihi zenginlikler açısından çok onemli. Krçok ta- rihi eser para gücu kullanılarak kaçırılmava devam ediliyor. Banda bakanlıkça miızeiere sag- lanan ödeneğin azlığı büyıik rol oynuyor. Ödenekkr daha cazip bale getirilmelidir." Bahadır Berka, az sayıdaki kazılann çoğunun yabancüar ta- rafından yapıldığına da dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdür- dü: "Bizce en ciddi önlem tün ören yerlerinde, ivedilikle kur- tarma kazılannın başlatüması olacakor. Kazıter kendi nznun- lanmızla, ciddi ve sürekli biçim- dc yapilmalı. Aynca son zaman- larda kaçakçılann sualü bazine- lerine rağbet ettigi göriUüyor. Kıyılanmızda belli noktalarda sualü dalıslan yasaklanmaiı ve dalıslar sürekli denetinı alünda tutulmalıdır." Muharrem Mamık'ın 117yıllıkyaşamının hemen hemen tümünü at tutkusu dolduruyor Atlar şevgîyle koşar"Eskiden atçdık başkaydı" diyor Muharrem Manuk, "Vitamin ne bilmezdik. Havuç yedirirdik, kuru üzüm, şeker... Atlar, çalıştırma gücüyle, bakım gücüyle koşardı. Şınnga icat edümemişti daha. Atlar zehirlenmiyordu böyle. Onlara gözümüz gibi, kendi canımıza bakar gibi bakardık!' NECATİ GÜNGÖR Adı Muharrem'di, soyadı Ma- nuk. Yaşı, yüz yıb çoktan geçmis, yüz on yediye varnuştı. Yürürken asasına dayanıyordu, ama beli bü- külmüş diyemezdiniz. Sözcükler, dişsiz ağzında eziliyordu biraz; gözleri eskisi kadar göremiyordu. Yelek cebinde taşıdığı Birinci siga- rası, bu yaşa gelip de hâlâ tütün içmekten bir şikâyeti olmadığının kanıtıydı. öyle beslenmesıne özen gösterdiği, besleyici yiyecekleri aradığı da söylenemezdi. Bütün yasamı bulgur pilavına, patates aşına kaşık sallamakla geçmişti. Çanakkale'ye giden babasırun yüzûnü görmemişti bir daha. ön- ce babasının şehit künyesi gelmiş bes san lirayla birlikte; ardından, eli silah tutan erkek olarak ken- disi yollanmıştı cepheye. Oradan Yemen'e gönderilmiş, durup so- luklanmaya fırsat kalmadan Kur- tuluş Savaşı'mn içinde bulmuştu kendisini! Afyon cepbesinde düşmanla burun buruna savasırken Fevzi Pasa'nın maiyetinde, onun atlan- na seyislik ediyordu Kırşehirli Mu- harrem. Pasa'nın seyisi olması bir rastlantı değildı elbet. Hayvanla- rı seviyor, onlann ahvalinden an- hyor, onlann dilini biliyordu san- ki.. Fevzi Paşa at sırtında Izmir'e girdiğinde, Muharrem de ardı sı- ra ytırüyordu. tzmir'e gelişi o ge- liş oldu işte. Ordu Izmir üstünden tstanbul'a yürürken kendisi ora- da kalıp Paşa'run toprağuu sOrüp hayvanlarına bakmakla görevlen- dirilmişti. "Bir zaman rencberlik yaptun. Paşa Baba'nıa atlanna, inekleri- ne, kuzutanna baktun. tzmir'e gir- diğinde armağan diye vermişler- di bo hayvanlan. Benden başka bakabUecek bir kimse de yoktn." Paşa Baba atları severdi. At sev- gisi atasından geçmişti ona. Baba- sı Be>TutJuydu ve oradan Arap at- lan getirmişti... Atlar, şimdiki gi- bi kumar aracı olmamıştı daha. Devlet adamlannın, varuklı kim- selerin ahırlan vardı hep. Celal Bayar'ın, tnönü'nün de atlan var- dı. Koştunırlardı, ama para dön- mezdi işin içinde. Kumar sonra- dan icat oldu. O zamanın (1930'Iar) at besleyen zengjnleri de sayüjydı: Pire Sah'h, Simsarogln, ATLARIN ÜSTLERİ.NE TİTRERDİK — Atlan aşkla, tutkayla büyüten Muharrem Manuk, "AÜann hırçınlıgı, yılgınlıktan olnr. Koşmak- tan yılar bayvan. Yaz demeden kış demeden koşturnrsanız, birgungelirvaşamaktan usanır. Tıpkı insan misali" diyor veekliyor "Bizim zamanımızın atlan daha uzun koşardı. Üstkrine titrerdik de ondan." (Fotograf: Kayıhan Giiven) KaraosmanogİM, Ahmtt Atman gibi... "Ahmet Atman, Fevzi Pasa'nın adamıydı. Cumhuriyet'in tayyare meydanlannı ona vermişti Paşa. Bo işten çok zenginleşmişti Alunet Atman. Ben reBçberüği bırakıp onun atlanna bakmaya başladım. At işinde onun katayahgını yapı- yordurn. Sonradan Jokey Kulübii Başkanlıgı yapaa özdemir Atman o giinterde çocuktn daha. Alnriara gelir, bizlerin yanmdan aynlmak istemez; hatta bizlerle yatıp kal- kardı... Özdemir, aüarla bıiyiidü diyebilirim! O zamanın gozde at- lanna gelince: Hoppa vardı söz- geiimi, Fettan vardı, Haspa, Ka- ranfil, Biber, en namh atlardı bun- lar. Hipodrom diye bir şe> yoktu memlekette. tzmir'de su gördüğü- nüz yer, çıplak topraktı. Çevrede iizüm baglan, dut ve armut agaç- lan boyalanmıştı. Şlmdikl ahırlar oerede? Tahta btrkaç baraka, hep- si o kadar... Kışlan gelir, Bd ay at- lan koştunır giderdik. tstanbul'da da Veüefendi Çayın denilea yer... Topkspı'dan, Edir- nekapı'ya, Zeytinbarnu'na kadar ekinlikti. Fikret Yözatlı ekip bi- çerdi bütüD burslan. Bir gün, hiç nnutmam, dort kamyon inek gel- miş Karacabey'den, bu çayırlara sahnmışt]. GeBn gibi inekler, bak- maya doyamazsın. Memeleri taş- lara degiyor hayvanlann. Her bi- rinin arkasından da bir dana gi- diyor. Fikret Yüzatlı'ya yanaşıp 'Beyim, ineklerin masallahı varj dedim. 'Yok| dedi Fikret Bey. 'Bunlar misafır, salhane>-e gide- cekler, tsmet Paşa'nın emri varî Dedigi gibi de oldu, ertesi gün hepsi bıçaktan geçti... Diyecegim, eskiden atçüık da- ha başkaydı. Vitamin ne bilmez- dik. Havuç yedirirdik, koru üzinn, şeker... AÜar, çalıştırma gücüyle bakım gücüyle koşardı. O zama- nın atlan şimdUdlerden daha hızlı koşardı. Şınnga icat edilmemişti daha; atlar zehirienmiyordu böy- le. Onlara gozumiız gibi, kendi ca- nımıza bakar gibi bakardık. Yem çahnak diye bir se> bilmezdik. Şimdikrde iki çuval yem gelirse, bunu dort çuval diye yazaıuar var. Yani, yemi atla ortak yiyorlar. Bn atlar koşar mı hiç? Bizim günü- müzde daha çok tngiliz atlan bes- lenirdi. Arap aü sayıca azdı. Or- du kumandanı İsmail Tekcan'ın Arap atlan vardı sozgelimi. Bu şınnga, at neslini öldurdü, bir. tkincisi, atı kısa calıştınyor- lar şimdildler. Kendilerini, atlan zora koşmuyorlar. Dört yüz met- reyle yetiniyorlar. Oysa biz, iki bin, fiç bin metre mesafede uzun uzun, öyle tatJı UUı çalışırdık at- Ktirkü Pek çok ünlfl modacı, artık kreasyonlannda gerçek kürk yerine yapaylanna yer veriyor. Yapay kürk kullanarak birbirinden şık, birbirinden guzel modeller sunuyorlar. Çe>recilerin de gerçek kiirk kullanumna karşı protestolan şiddeüe sürüyor. Protesto eylemle- ri pankartlı gösterilerin yanı sıra kürk giyenlere karşı çeşitli saldın hareketleri seklinde gerçekleşiyor. Diin Avustralja'ıun Sydney ken- tinde bir grup kadın gösterici kürk giymevi protesto etti. Gösteri- cilerin taşıdıgı pankartlarda "Kürkleri guzel hayvanlar ve çirkin insanlar giyer", "Kürk giymeyin" yazılan yer alıvordu. (Fotograf: Reuter) Bıırdur Gölü'nde balıklar ölüyor Burdur Gölü'nde yapılan araştırma sonucunda kirlilik nedeniyle dünyada tek tür olan "Burdurakis" babklarının ve su kaplumbağalarının öldüğü belirlendi. GÜLÇİN İLCt BURDUR — Burdur Gölü'nde kirliüğin ve sıcakiarla birlikte çev- reye yayılan kötü kokulann art- ması üzerine "Kentsel Çevre Kurulu" üyeleri bir dizi araştırma yapülar. Kurul üyeleri yapırru sür- dürulen kanalizasyonun da dev- reye girmesiyle gölün 6 ay içinde lağım çukuruna dönüşeceğini öne sürdüler. Kurul üyeleri gölden su örnek- leri alarak incelediler. Göl çevre- sinde yapılan araştırmada da eko- nomik değeri olmayan, Burdur"a ozgu ve dunyada "tek tür" oldu- ğu büdirilen "Burdurakis" balık- larının ve su kaplumbağalarının ölduğu göruldü. Gölde kirlenmenin 1950 yılın- dan beri artan bir hızla surdüğü- ne dikkat çekilen Çevre Kurulu Raporu'nda, kirlılikle birlikte Burdur Gölü'nun gösterdiği deği- şimler şöyle özetlendi: "Analiz soouçlanndan anlaşılacağı gibi halk tarafından gizlice işletmeye sokulan 149 Evler kanalizasyonu ve fabrika atıklan suyun klor ve oksijyenini rüketmektedir. Göl su- yunda çogalan koliform bakteri litrede 48 bine ulaşmışür." Analiz sonuçlarını gölde 1937 ve 1982 yıllannda yapılan araştır- ma sonuçları ile karşılaştıran ku- rul üyeleri, göl suyunda 1937 yı- lında 9.5 olan sertlik derecesinin 45 yılda 8.7'ye, 1990 yılına kadar geçen 8 yılda da 4'e duştuğünü be- lirttiler. 1937 yılında litrede 5300 miligram olan klor miktarının 45 yılda 4200'e, 8 yılda da 1400 mi- ligrama kadar düştüğünü vurgu- layan üyeler, "Klor, Burdur Gö- lü'nun tek savunma araa. Klonın hızla tükenmesi, golde kiriiliğin tehlikeli boyutlara ulaşüğının ka- nıtıdır. Golün dogal dengesi bo- zulmaktadır. Bu, insan ve çevre açısından tehükeiidir. Doğal den- geyi bozan asit karakterli sanayi atıklan sonucu asit bağlama ye- tenegi yüksek olan göl suyunda zinciıieme reaksiyonlar meydana gelmekte, gölün oksijeni azal- rnakta ve PH derecesi düşmekte- dir" dediler. ^Sapanca kıyısını halka açacağız 9 AHMET KURT İZMTT — tzmit'e bağlı Eşme Belediye Başkaru Salih Kösem, "Sapanca gölü kıyısının, şahısla- nn özel kullanımı tıaline dönüş- mesine, kıyının yagmalanmasına olanak tanımayacagız" dedi. Belediye Baskaru Kösem, yıl- lardır kişiler tarafından gasp edil- miş göl kıyısnu, kıyuıın gerçek sa- hibi belde ve Kocaeü halkının ku- larumına açmakta kararlı olduk- lanru vurgulayarak "Belediyemiz, göle tecavüzlerin tamaraıru orta- dan kaMıracakbr. Bu konuda kişi ayınmı soz konusu değildir. Ki- şilerin düşönceleri, siyasi yapıla- n ve belediye yönetimine yakın- lık derecderi bu konadaki nygu- iniMiıım kesuiikle etkilemeye- cektir. Tek ölcüniz kamu •razi- sine müdakak <4wp otnaaıaaAr" diye konuştu. Eşme Belediye B*f- kanı yapılan yugulamalân mqt* np siyasi bir görünüm yaratmak ve merkezi idarenin baslusını sağ- lama girişimlerirun basanlı olabi- leceğüıi ummadıklarun, kıyı teca- vtizlerinin gideriJmesi çalışmala- rımn tümüyle yasal olduğunu ve merkezi idarenin kıyı yağmasımn durdunüması konusundaki genel- gelerin, kanun ve kararnamelerin doğrultusunda olduğunu kaydet- tı. Salih Kösem, "Aynca sahilde göle dolgu yapıp kıyryı, kamu arazisini işgalierle ilgili ve bunla- nn giderilmesine ait encumen ka- rarianmıza, Sakarya Bolge tdare Mahkemesi nezdinde yapılan yu- rütmenin durdurulması talepleri reddedilmiştir. Yeni mahkeme, aldıgımız kararlann uygulanma- sının yasallıgmı teyid etmiştir. Umanz devlet yöneticilerimiz de bizim gibi dtişünur ve asli gorev- lerini yerine getirerek bizJere yar- dımcı oluriar" dedi. larla. Atlar döndüğu zaman, alın- lanndan şanl şanl ter akardı. Havlayla silerdik, faavtu s«ya bat- nuj gibi tslanırdı! Bu ""•«»" ba- laahtn, çahşnncılan şınngamn gücüne güveniyor, az calıştınyor- laraO. Ştfiaga dedfeim, bildigımiz it zebirit Bunu yiyen at, deü gibi oluyor! Başı bir yana gidiyor, kı- p bir yana... Eger üstnjMİdd adan güçlüyse zaptedip başını çeviriyor bayvanın, güçlü degilse devrih- Yüz on yedı yüık yaşamının - daha da yaşayacak- hemen hemen tümünü at sevgisine, at tutkusu- na yaslandırmıştı Muharrem Ma- mık. Nice şampiyonlara bakmış, sayısız koşularda başı çekmişti. Görkemli taylar ellerine doğmuş, onlan ana rahminden alıp, göbek- lerini kesip âdeta evlat sevgisiyle bağnna basmıştı! Bugün de Jokey KulübU'nde yatıp kalkıyor, orada doyuruyordu karmnı. özellikle, bir zamanlar yanında çalıştığı Öz- demir Atman, onun atlara adan- mış yaşamım göz önüne alarak koruyup kolluyordu yaşlı adamı. Hayır, hiç evlenmemiş, çoluk çocuk sahibi olmamış değildi Mu- harrem Mamık. İki kez evlenmiş, üç de çocuk yetiştirmişti. Ilk ka- nsını doğum yaparken yitirmişti. Ikincisiyse, kendi deyişiyle "ahlaksız" çıkmıştı: Gençliğinde "yuz karası" ilişkilere bulaşnuş, yaşlanınca da sokak başlannda avuç açar durumlara düşmüştü... Çocuklanysa, -şimdi neredeler belli değtl- böyle bir babalan var mı diye arayıp sormuyorlardı! At- lann dünyasına kanşmış insanlar- da bekârlik daha yaygın bir yaşam biçimiydi aslında. Yüzdeye vurur- sanız, bu dünyanın insanlanndan ancak yüzde yirmisi evlenip bir kadına bağlanıyorlardı. Geri ka- lan yüzde seksenlik kesim, bekâr- lığı seçiyordu. tşte o dünyanın ço- ğu iasanı gibi, Muharrem Mamık da kendi kendisine yetmeyi öğren- mişti. Yatağından giysilerine ka- dar hepsi bir kadın elinden çıkmış gibi temiz ve düzenliydi. Tepeden tırnağa her işini kendi göruyordu. Ne çocuklanmn hayırsızlığmı dert ediniyordu bu yaşta ne de bir baş- kasuji-. Gençlik günlerinde tz- mir'den Ankara'ya yaya gidip gel- diğini söylüyor, çevresindekiler de kemaü ciddiyetle onaylıyoriardı onu. Cumhuriyetin, bastığı yeri tittreten hemen hemen tüm paşa- lannı yakmdan görüp tanımıştı. Ama içlerinden birini yere yurda konduramıyordu: Mareşal Çak- mak< Hizmetinde çalıştığı insanlarla övünüyordu Muharrem Dede. Ye- tiştırdiğı atlarla, kazandığı yanş- larla övünüyordu kuşkusuz; ama asıl övuncü başkaydı: Asırlık ya- şammda hiç cana bymamıştı! Ya- nşı kazanma uğruna, o ceylan se- kişli, soylunun soylusu atlara ze- hir vermemişti! Onlan sevgiyle büyütmüş, aşkla koşturmuşru. "Atlann hırçınlıgı, yılgmlıktan olur beyim! Koşmaktan ydar hay- van... Yaz demeden, kış demedca koştnrursanız. bir gün gelir U ya- şamaktan usanır. Tıpkı iasaa mi- sali. Bizim w^BnınnnB atlan ds- ha uzun koşardı. Neden? Ürtteri- ne titrerdik de ondaa! U z u ha- şan atlardaa biri de Adalı>*. Çok uzun koştu; uutafauz attar- dan biri oMa!Sa|Unıatı biraz la- saym. Üzengiyle giderdl. KITIMÇ vurdurmazd] kendfeıe. Hiç olmaz- sa boynnaa uzatar, öyle alırdı ya- nşı. Vennezdi! Yanşı venneye ra- zı edemezdiniz hayvam. Yıllar sonra Ahmet Atman bin liraya satü Adah'vL Nuri Bey admda biri aldı. On yıl da ona koştu». Nuri Bey'dea, antrenör thsan Elsa al- dı; bir alü yıl da onun için koştu... Yılmak nedir bUmedi. At dedigin bakım ister. Bir yem, bir su, bir de şınnga! Boyle atçılık mı olur, gozune kurban olduğum... Ba- kımlı at daha taybğında kendini belli eder. Tipi ele verir onu. Ba>- kıaca anlarsımz o saat... Yine be- nim baküğım, Orak adında bir at vardı mesela. Yaradan sizi inan- dırsın, gun olur, uç ayagıyla ko- şardı, ama yine de kazanırdı. Bu dediklerim hep eskidendi, )nnşlar kumara dönmeden ön- cc." 'Yeşil Ağrı' projesi • AĞRI (Cumhuriyet) — Yeşil Ağn parolasıyla yola çıkan Ağrı Belediyesi, kapısının önüne on fıdan diken ailelerden iki ayhk su parası almayacağıru açıkladı. Ağn Belediye Başkaru Fevzi Bulut, başlatılan bu uygulama ile Ağn'nın yeşile bürüneceğini belirterek, "Belediye meclisimizin aldığı karara göre kapısının önüne on fıdan diken aileden su parası almayarak ağaç dikimini teşvik ediyoruz. Tüm Ağn halkı bu uygulamayı benimseyerek fidan dıkmeye başladı. Bir yıl sonra Ağrı, insanı ferahlatacak bir görünüm kazanacak" dedi. Muğla'da orman yangını • MTJCLA (AA) — Muğla'nın Fethiye ilçesi yakınlarındaki Yapraktepe orman serisinde önceki gün çıkan orman yangını, büyük ölçüde kontrol altına alındı. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü yetkılileri, yangımn üç yönden tamamen kontrol altına alındığını belirttiler. Yetkililer, yangının sadece tek yönde devam ettiğini ve bu yönde de kısa sürede kontrol altına alınması için çalışmalann aralıksız surdurüldüğunü bildirdiler. 55 hektar alanda etkili olan yangını söndurme çalışmalarına Muğla Orman Bölge Müdürlüğü yangın söndUrme ekipleri, civar belediyeler itfaiye araçlan, yurttaşlar ve askeri birlikler katılıyor. Bilgisayarla fidan üretinıi • ANTALYA (AA) — Turunçgil üretûninde yüzde 30 ile 50 oranlannda ürün kaybına neden olan virüslere karşı Antalya'da virüsten anndınlmış fidan ve aşıgözü üre^mi yapılıyor. Antalya Narenciye Araştırma Enstitüsü tarafından Serik Kocayatak yöresinde kurulan 15 bin metre karelik bilgjsayarlı seralarda, virüsten anndınlmış aşıgözü ve fıdan üretimleri başladı. Enstitü Müdürii Necati Uludağ, Türkiye genelindeki çeşitli turunçgil ağaçlanmn büyük bölümünde virüs bulunduğunu bildirdi. Bodrum yat limanı • BODRUM (AA) — Bodrum yat limanırun yıl sonunda hizmete girebileceği bildirildi. Inşaaüna 1973 yılında başlanan ve toplam 8 milyar liraya mal olacak Bodrum yat limamnda 700 yat bannabilecek. Limandan tekne başma günlük 18-100 mark arası gelir sağlanacak. Antalya'ya yeni düzen • ANTALYA (AA) — Antalya'da kent merkezi dunımundaki Kalekapısı ve çevresine yeni bir düzenleme getirmek amaayla "kentsel tasanm projesi yanşması" açıldı. Yanşmarun Antalya Belediyesi ve Mimîirlar Odası tarafından kent merkezinin trafiğini rahatlatmak, merkezdeki aşın yoğunluğu hafifletmek, tarihi yapılann zarar görmesini önlemek ve gelişen Antalya'ya daha işlek bir merİcez kazandırmak amacıyla açıldığı bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle