Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyn MMbaaalık vt Gazneabk Türk Anonım Şırkeu adına It Potaıka CdW •»*»>t*. Oü Haboter Eıpm H a , Ekooonu C««lı T.rta.. Is-SendıU şafcm b u d , Kohur c<u C«*r. Isuobul
N«dir NMH 0 Gcnel Yayın Mlidün! H t n Ccnat. Müessısı Müdunl Haberlen Knal Kacit. Elmm Caat Şviaa. Hıber /Uagurma ttmtl ICTIUL Vtın Habcrlcrı NmM Dofn. Spor Danıjmanı
Fjnın* Ujlkllgll, Yazı l;len Mudunj Ok«y GÖMKtlL, 0 Haber Merkezı AMılkMfe Yicttaaa. Dızı Yızılaı b n ÇJIIŞİM. Anp.mu ŞaUa Alvn. Dmdtme- Alı talht Vna 9 K°°n>™«>r Ai»M brakn
Müduru Vılpn B»wr, Sayfa DMzcnı Yanetroenı Ah Atar 9 TemsUaler 0 suı, Ijkr Lrol E<t« 0 Muhud* M M * « r # Buıçt-PUnUnu. s«tl Omırtm^tl. 9 »tktom An. ü>™ • Ek
ANKARA Aknel Tın, IZMİR HUuael Çrtinkâ». ADANA Çetia Yifcaotlll Yıvmat H«in Akj«l 0 Idare Hfee>ta O n # Isteıme ÖWer ÇtHk 0 B,lj.-lj,mı xul lul 0 Pcrsonei
fcrm Kumfe Basktt Na«r Na«
Oklv AkM. tal» Bvn, Haaı
Ceaal, Hikart ÇtMku», Ok«y
f 0
Sdc>k. A» Skm. Akarl T» 9 A * » :
Ouuı «e Hjyaıt Cuınlıunyn MlıbaaaU *e Ouuolılt T.A ş. T*t Ocaf C"L 39/41 C^alotlu
J4JM Is! PK 246 İKanbsL Itl SI2 05 03 I» harX Jela 222«. Fu: (1) 526 » 72 0
au/oi»- A ı l n ; Zıya Gokıip Bh Inkıtap S. No !9'4, Td 133 II 41-47, Tdec 42344. Ftac (4) 133
05 65 0 fa^K H Zı>ı BJv 1352 S. 2/3, Td. 13 12 30 Teln. 52359. Fax. (51) 19 53 <0
nOoo Cad. 119 S. No l b t l , U 19 37 52 (4 bat). Tdoc «2155. Fu. (71) 19 37 52
TAKVİM: 18 AĞUSTOS 1990 lmsak: 4.33 Gunes: 6.09 öğle: 13.13 tkindi: 17.01 Akşam: 20.06 Yatsı: 21.36
MESLEK ODALARI
Çevre
Vakfı
özerk
değü
tZMİIt (Cumhuriyet Ege Bi-
rosn) — Çevre Kirliliğini önle-
me Fonu'ndan toplam 23 milyar
700 milyon lirarun dağıtılması
için illerde Çevreden Sorumlu
Devlet Bakanı Vehbi Dmçerier'-
in talimatıyla illerde çevre koru-
ma vakıflan kunılması çalışma-
lan sürdurüluyor. Ilk çevre ko-
ruma vakfı Muğla'da kurulur-
ken meslek odalan bu vakfın
"özerk" olmadığmı savundular.
Meslek odalan vakıf yöneticile-
rinin Devlet Bakanı ile Valiler
tarafından atanmasını da eleşti-
rerek "Eger amaç gerçekten çev-
renin, dogal ve kultürel deger-
lerin korunması ise vakfın yöne-
timinde yerel yönetimler vc si-
vi] topium örgutieri agıriıkb ob-
rak yer almabdır" dediler.
ÇevTenin korunması için iller-
de vakjflar kuruJması ve bu va-
kiflara Çevre KirliliğinrÖnleme
Fonu'ndan yardım yapılması
uygulaması tartışrnalara neden
oldu. tlk çevre koruma vakfı
Muğla'da kunılurken meslek
odalan, vakıf mütevelli heyetin-
de yer almalan için yapılan çağ-
nya olumsuz karşılık verdiler,
vakıf senedinde ban degişiklik-
ler yapılmasını istediler.
TMMOB Mimarlar Odası, Türk
Tabipler Birliği Muğla Tabip
Odası, Elektrik Mühendisleri
Odası ve Muğla Çevre Danışma
Kurulu tarafından yapılan de-
ğerlendirmede "Çevrenln ko-
nuunası içm sayüan 2O'ye varan
knmnı ve kuruluş mevcuttor.
Var olan kurum ve kurulnslann
amaçlan dognıltnsunda çsütsa-
madıklan biUnen bir gerçek iken
vakıf ve benzeri starude başka
kuruluşlann amaana hizmet
edebilmesi kuskulndar. ÇMııkii
çevrenin korunması ve gettştiril-
mesi amaayla oluştnnüan knrn-
luşlann basanlı olamamalannın
temdinde ozerk bir yajnya sahip
olmayışlan ve gerek işleyişleriıı-
de, gerekse çauşmalannda yerel
inisiyatiflere karar verici olarak
katılmalanna izin verilmejişi
yatmaktadır" denildi. Meslek
odalarırun vakıfla ilgili değer-
lendirmesinde, aynca 9 kişilik
yönetim kurulunda il genel mec-
lisi, belediye, meslek odalan ve
çevreyle ilgili demeklerin mut-
laka temsil edilmesi gerektiği
vurgulanarak şu görüşlere yer
verildi:
"Çevreyi kirleten, insan ve
çevre saghğı yerine, maddi ka-
zancı ön planda tutan terdbler-
dir. Bu yuzden çevre kirüljglnin
önlenmesinde birinci adım, çev-
re somnlanııı doruğa çıkaran
terdUerin terk edümesidir. Çev-
re kirliligi Oe mücadeleııin temd
feisefesi, kirüligi temizlemek ye-
rine, kirlenmesine engel olmak
prensibi ile en ozmdan yiiröriük-
te olan Çevre Yasası'nın yeterli
şekilde uygulanmasındsn başla-
mak gerektiğine inanıyoruz."
Kazılar,
tarihieser
kaçakçılığını
önler
MUĞLA' (Cumburiyet) —
Tarihi eser kaçakçılığı için cid-
di önlemlerin zaman geçirilme-
den alınması gerektiği belirtile-
rek ilk asamada tüm ören yer-
lerinde kurtarma kaalannın
başlatılması istendi.
Kultür Bakanlığı'nca 1990 yı-
lının "bügi yılı" ilan edilmesi
nedeniyle Muğla'da her hafta
duzenlenen tarihi eserlerle ilgili
konferans ve paneller sUrüyor.
Muğla Kültür Müdürlüğü yetki-
lileri son yıllarda yaşanan antik
eser talanının önüne geçilmesi-
nin en tutarlı yolunun tüm ören
yerlerinde kurtarma kazılanna
başlanması olduğunu söylediler.
"Andk Eser Kaçakçılığı" konu-
lu konferansta, kaçakçılann su-
altı hazinelerine göz diktikleri-
ni belirten Bodrum Sualtı Arke-
oloji Müzesi uzmanlanndan Ba-
hadır Berke şunJarı söyledi:
"Dünyanın en unlii müzeleri-
ni Türkiye'den kaçınlan antik
eserler suslemekte. Anadolu'-
nun her yanı tarihi zenginlikler
açısından çok onemli. Krçok ta-
rihi eser para gücu kullanılarak
kaçırılmava devam ediliyor.
Banda bakanlıkça miızeiere sag-
lanan ödeneğin azlığı büyıik rol
oynuyor. Ödenekkr daha cazip
bale getirilmelidir."
Bahadır Berka, az sayıdaki
kazılann çoğunun yabancüar ta-
rafından yapıldığına da dikkat
çekerek sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"Bizce en ciddi önlem tün
ören yerlerinde, ivedilikle kur-
tarma kazılannın başlatüması
olacakor. Kazıter kendi nznun-
lanmızla, ciddi ve sürekli biçim-
dc yapilmalı. Aynca son zaman-
larda kaçakçılann sualü bazine-
lerine rağbet ettigi göriUüyor.
Kıyılanmızda belli noktalarda
sualü dalıslan yasaklanmaiı ve
dalıslar sürekli denetinı alünda
tutulmalıdır."
Muharrem Mamık'ın 117yıllıkyaşamının hemen hemen tümünü at tutkusu dolduruyor
Atlar şevgîyle koşar"Eskiden atçdık
başkaydı" diyor
Muharrem Manuk,
"Vitamin ne bilmezdik.
Havuç yedirirdik, kuru
üzüm, şeker... Atlar,
çalıştırma gücüyle,
bakım gücüyle koşardı.
Şınnga icat edümemişti
daha. Atlar
zehirlenmiyordu böyle.
Onlara gözümüz gibi,
kendi canımıza bakar
gibi bakardık!'
NECATİ GÜNGÖR
Adı Muharrem'di, soyadı Ma-
nuk. Yaşı, yüz yıb çoktan geçmis,
yüz on yediye varnuştı. Yürürken
asasına dayanıyordu, ama beli bü-
külmüş diyemezdiniz. Sözcükler,
dişsiz ağzında eziliyordu biraz;
gözleri eskisi kadar göremiyordu.
Yelek cebinde taşıdığı Birinci siga-
rası, bu yaşa gelip de hâlâ tütün
içmekten bir şikâyeti olmadığının
kanıtıydı. öyle beslenmesıne özen
gösterdiği, besleyici yiyecekleri
aradığı da söylenemezdi. Bütün
yasamı bulgur pilavına, patates
aşına kaşık sallamakla geçmişti.
Çanakkale'ye giden babasırun
yüzûnü görmemişti bir daha. ön-
ce babasının şehit künyesi gelmiş
bes san lirayla birlikte; ardından,
eli silah tutan erkek olarak ken-
disi yollanmıştı cepheye. Oradan
Yemen'e gönderilmiş, durup so-
luklanmaya fırsat kalmadan Kur-
tuluş Savaşı'mn içinde bulmuştu
kendisini!
Afyon cepbesinde düşmanla
burun buruna savasırken Fevzi
Pasa'nın maiyetinde, onun atlan-
na seyislik ediyordu Kırşehirli Mu-
harrem. Pasa'nın seyisi olması bir
rastlantı değildı elbet. Hayvanla-
rı seviyor, onlann ahvalinden an-
hyor, onlann dilini biliyordu san-
ki.. Fevzi Paşa at sırtında Izmir'e
girdiğinde, Muharrem de ardı sı-
ra ytırüyordu. tzmir'e gelişi o ge-
liş oldu işte. Ordu Izmir üstünden
tstanbul'a yürürken kendisi ora-
da kalıp Paşa'run toprağuu sOrüp
hayvanlarına bakmakla görevlen-
dirilmişti.
"Bir zaman rencberlik yaptun.
Paşa Baba'nıa atlanna, inekleri-
ne, kuzutanna baktun. tzmir'e gir-
diğinde armağan diye vermişler-
di bo hayvanlan. Benden başka
bakabUecek bir kimse de yoktn."
Paşa Baba atları severdi. At sev-
gisi atasından geçmişti ona. Baba-
sı Be>TutJuydu ve oradan Arap at-
lan getirmişti... Atlar, şimdiki gi-
bi kumar aracı olmamıştı daha.
Devlet adamlannın, varuklı kim-
selerin ahırlan vardı hep. Celal
Bayar'ın, tnönü'nün de atlan var-
dı. Koştunırlardı, ama para dön-
mezdi işin içinde. Kumar sonra-
dan icat oldu. O zamanın
(1930'Iar) at besleyen zengjnleri de
sayüjydı: Pire Sah'h, Simsarogln,
ATLARIN ÜSTLERİ.NE TİTRERDİK — Atlan aşkla, tutkayla büyüten Muharrem Manuk, "AÜann hırçınlıgı, yılgınlıktan olnr. Koşmak-
tan yılar bayvan. Yaz demeden kış demeden koşturnrsanız, birgungelirvaşamaktan usanır. Tıpkı insan misali" diyor veekliyor "Bizim
zamanımızın atlan daha uzun koşardı. Üstkrine titrerdik de ondan." (Fotograf: Kayıhan Giiven)
KaraosmanogİM, Ahmtt Atman
gibi...
"Ahmet Atman, Fevzi Pasa'nın
adamıydı. Cumhuriyet'in tayyare
meydanlannı ona vermişti Paşa.
Bo işten çok zenginleşmişti Alunet
Atman. Ben reBçberüği bırakıp
onun atlanna bakmaya başladım.
At işinde onun katayahgını yapı-
yordurn. Sonradan Jokey Kulübii
Başkanlıgı yapaa özdemir Atman
o giinterde çocuktn daha. Alnriara
gelir, bizlerin yanmdan aynlmak
istemez; hatta bizlerle yatıp kal-
kardı... Özdemir, aüarla bıiyiidü
diyebilirim! O zamanın gozde at-
lanna gelince: Hoppa vardı söz-
geiimi, Fettan vardı, Haspa, Ka-
ranfil, Biber, en namh atlardı bun-
lar.
Hipodrom diye bir şe> yoktu
memlekette. tzmir'de su gördüğü-
nüz yer, çıplak topraktı. Çevrede
iizüm baglan, dut ve armut agaç-
lan boyalanmıştı. Şlmdikl ahırlar
oerede? Tahta btrkaç baraka, hep-
si o kadar... Kışlan gelir, Bd ay at-
lan koştunır giderdik.
tstanbul'da da Veüefendi Çayın
denilea yer... Topkspı'dan, Edir-
nekapı'ya, Zeytinbarnu'na kadar
ekinlikti. Fikret Yözatlı ekip bi-
çerdi bütüD burslan. Bir gün, hiç
nnutmam, dort kamyon inek gel-
miş Karacabey'den, bu çayırlara
sahnmışt]. GeBn gibi inekler, bak-
maya doyamazsın. Memeleri taş-
lara degiyor hayvanlann. Her bi-
rinin arkasından da bir dana gi-
diyor. Fikret Yüzatlı'ya yanaşıp
'Beyim, ineklerin masallahı varj
dedim. 'Yok| dedi Fikret Bey.
'Bunlar misafır, salhane>-e gide-
cekler, tsmet Paşa'nın emri varî
Dedigi gibi de oldu, ertesi gün
hepsi bıçaktan geçti...
Diyecegim, eskiden atçüık da-
ha başkaydı. Vitamin ne bilmez-
dik. Havuç yedirirdik, koru üzinn,
şeker... AÜar, çalıştırma gücüyle
bakım gücüyle koşardı. O zama-
nın atlan şimdUdlerden daha hızlı
koşardı. Şınnga icat edilmemişti
daha; atlar zehirienmiyordu böy-
le. Onlara gozumiız gibi, kendi ca-
nımıza bakar gibi bakardık. Yem
çahnak diye bir se> bilmezdik.
Şimdikrde iki çuval yem gelirse,
bunu dort çuval diye yazaıuar var.
Yani, yemi atla ortak yiyorlar. Bn
atlar koşar mı hiç? Bizim günü-
müzde daha çok tngiliz atlan bes-
lenirdi. Arap aü sayıca azdı. Or-
du kumandanı İsmail Tekcan'ın
Arap atlan vardı sozgelimi.
Bu şınnga, at neslini öldurdü,
bir. tkincisi, atı kısa calıştınyor-
lar şimdildler. Kendilerini, atlan
zora koşmuyorlar. Dört yüz met-
reyle yetiniyorlar. Oysa biz, iki
bin, fiç bin metre mesafede uzun
uzun, öyle tatJı UUı çalışırdık at-
Ktirkü
Pek çok ünlfl modacı, artık kreasyonlannda gerçek kürk yerine
yapaylanna yer veriyor. Yapay kürk kullanarak birbirinden şık,
birbirinden guzel modeller sunuyorlar. Çe>recilerin de gerçek kiirk
kullanumna karşı protestolan şiddeüe sürüyor. Protesto eylemle-
ri pankartlı gösterilerin yanı sıra kürk giyenlere karşı çeşitli saldın
hareketleri seklinde gerçekleşiyor. Diin Avustralja'ıun Sydney ken-
tinde bir grup kadın gösterici kürk giymevi protesto etti. Gösteri-
cilerin taşıdıgı pankartlarda "Kürkleri guzel hayvanlar ve çirkin
insanlar giyer", "Kürk giymeyin" yazılan yer alıvordu.
(Fotograf: Reuter)
Bıırdur Gölü'nde balıklar ölüyor
Burdur Gölü'nde yapılan araştırma sonucunda
kirlilik nedeniyle dünyada tek tür olan
"Burdurakis" babklarının ve su
kaplumbağalarının öldüğü belirlendi.
GÜLÇİN İLCt
BURDUR — Burdur Gölü'nde
kirliüğin ve sıcakiarla birlikte çev-
reye yayılan kötü kokulann art-
ması üzerine "Kentsel Çevre
Kurulu" üyeleri bir dizi araştırma
yapülar. Kurul üyeleri yapırru sür-
dürulen kanalizasyonun da dev-
reye girmesiyle gölün 6 ay içinde
lağım çukuruna dönüşeceğini öne
sürdüler.
Kurul üyeleri gölden su örnek-
leri alarak incelediler. Göl çevre-
sinde yapılan araştırmada da eko-
nomik değeri olmayan, Burdur"a
ozgu ve dunyada "tek tür" oldu-
ğu büdirilen "Burdurakis" balık-
larının ve su kaplumbağalarının
ölduğu göruldü.
Gölde kirlenmenin 1950 yılın-
dan beri artan bir hızla surdüğü-
ne dikkat çekilen Çevre Kurulu
Raporu'nda, kirlılikle birlikte
Burdur Gölü'nun gösterdiği deği-
şimler şöyle özetlendi: "Analiz
soouçlanndan anlaşılacağı gibi
halk tarafından gizlice işletmeye
sokulan 149 Evler kanalizasyonu
ve fabrika atıklan suyun klor ve
oksijyenini rüketmektedir. Göl su-
yunda çogalan koliform bakteri
litrede 48 bine ulaşmışür."
Analiz sonuçlarını gölde 1937
ve 1982 yıllannda yapılan araştır-
ma sonuçları ile karşılaştıran ku-
rul üyeleri, göl suyunda 1937 yı-
lında 9.5 olan sertlik derecesinin
45 yılda 8.7'ye, 1990 yılına kadar
geçen 8 yılda da 4'e duştuğünü be-
lirttiler. 1937 yılında litrede 5300
miligram olan klor miktarının 45
yılda 4200'e, 8 yılda da 1400 mi-
ligrama kadar düştüğünü vurgu-
layan üyeler, "Klor, Burdur Gö-
lü'nun tek savunma araa. Klonın
hızla tükenmesi, golde kiriiliğin
tehlikeli boyutlara ulaşüğının ka-
nıtıdır. Golün dogal dengesi bo-
zulmaktadır. Bu, insan ve çevre
açısından tehükeiidir. Doğal den-
geyi bozan asit karakterli sanayi
atıklan sonucu asit bağlama ye-
tenegi yüksek olan göl suyunda
zinciıieme reaksiyonlar meydana
gelmekte, gölün oksijeni azal-
rnakta ve PH derecesi düşmekte-
dir" dediler.
^Sapanca
kıyısını
halka
açacağız
9
AHMET KURT
İZMTT — tzmit'e bağlı Eşme
Belediye Başkaru Salih Kösem,
"Sapanca gölü kıyısının, şahısla-
nn özel kullanımı tıaline dönüş-
mesine, kıyının yagmalanmasına
olanak tanımayacagız" dedi.
Belediye Baskaru Kösem, yıl-
lardır kişiler tarafından gasp edil-
miş göl kıyısnu, kıyuıın gerçek sa-
hibi belde ve Kocaeü halkının ku-
larumına açmakta kararlı olduk-
lanru vurgulayarak "Belediyemiz,
göle tecavüzlerin tamaraıru orta-
dan kaMıracakbr. Bu konuda kişi
ayınmı soz konusu değildir. Ki-
şilerin düşönceleri, siyasi yapıla-
n ve belediye yönetimine yakın-
lık derecderi bu konadaki nygu-
iniMiıım kesuiikle etkilemeye-
cektir. Tek ölcüniz kamu •razi-
sine müdakak <4wp otnaaıaaAr"
diye konuştu. Eşme Belediye B*f-
kanı yapılan yugulamalân mqt*
np siyasi bir görünüm yaratmak
ve merkezi idarenin baslusını sağ-
lama girişimlerirun basanlı olabi-
leceğüıi ummadıklarun, kıyı teca-
vtizlerinin gideriJmesi çalışmala-
rımn tümüyle yasal olduğunu ve
merkezi idarenin kıyı yağmasımn
durdunüması konusundaki genel-
gelerin, kanun ve kararnamelerin
doğrultusunda olduğunu kaydet-
tı.
Salih Kösem, "Aynca sahilde
göle dolgu yapıp kıyryı, kamu
arazisini işgalierle ilgili ve bunla-
nn giderilmesine ait encumen ka-
rarianmıza, Sakarya Bolge tdare
Mahkemesi nezdinde yapılan yu-
rütmenin durdurulması talepleri
reddedilmiştir. Yeni mahkeme,
aldıgımız kararlann uygulanma-
sının yasallıgmı teyid etmiştir.
Umanz devlet yöneticilerimiz de
bizim gibi dtişünur ve asli gorev-
lerini yerine getirerek bizJere yar-
dımcı oluriar" dedi.
larla. Atlar döndüğu zaman, alın-
lanndan şanl şanl ter akardı.
Havlayla silerdik, faavtu s«ya bat-
nuj gibi tslanırdı! Bu ""•«»" ba-
laahtn, çahşnncılan şınngamn
gücüne güveniyor, az calıştınyor-
laraO. Ştfiaga dedfeim, bildigımiz
it zebirit Bunu yiyen at, deü gibi
oluyor! Başı bir yana gidiyor, kı-
p bir yana... Eger üstnjMİdd adan
güçlüyse zaptedip başını çeviriyor
bayvanın, güçlü degilse devrih-
Yüz on yedı yüık yaşamının -
daha da yaşayacak- hemen hemen
tümünü at sevgisine, at tutkusu-
na yaslandırmıştı Muharrem Ma-
mık. Nice şampiyonlara bakmış,
sayısız koşularda başı çekmişti.
Görkemli taylar ellerine doğmuş,
onlan ana rahminden alıp, göbek-
lerini kesip âdeta evlat sevgisiyle
bağnna basmıştı! Bugün de Jokey
KulübU'nde yatıp kalkıyor, orada
doyuruyordu karmnı. özellikle,
bir zamanlar yanında çalıştığı Öz-
demir Atman, onun atlara adan-
mış yaşamım göz önüne alarak
koruyup kolluyordu yaşlı adamı.
Hayır, hiç evlenmemiş, çoluk
çocuk sahibi olmamış değildi Mu-
harrem Mamık. İki kez evlenmiş,
üç de çocuk yetiştirmişti. Ilk ka-
nsını doğum yaparken yitirmişti.
Ikincisiyse, kendi deyişiyle
"ahlaksız" çıkmıştı: Gençliğinde
"yuz karası" ilişkilere bulaşnuş,
yaşlanınca da sokak başlannda
avuç açar durumlara düşmüştü...
Çocuklanysa, -şimdi neredeler
belli değtl- böyle bir babalan var
mı diye arayıp sormuyorlardı! At-
lann dünyasına kanşmış insanlar-
da bekârlik daha yaygın bir yaşam
biçimiydi aslında. Yüzdeye vurur-
sanız, bu dünyanın insanlanndan
ancak yüzde yirmisi evlenip bir
kadına bağlanıyorlardı. Geri ka-
lan yüzde seksenlik kesim, bekâr-
lığı seçiyordu. tşte o dünyanın ço-
ğu iasanı gibi, Muharrem Mamık
da kendi kendisine yetmeyi öğren-
mişti. Yatağından giysilerine ka-
dar hepsi bir kadın elinden çıkmış
gibi temiz ve düzenliydi. Tepeden
tırnağa her işini kendi göruyordu.
Ne çocuklanmn hayırsızlığmı dert
ediniyordu bu yaşta ne de bir baş-
kasuji-. Gençlik günlerinde tz-
mir'den Ankara'ya yaya gidip gel-
diğini söylüyor, çevresindekiler de
kemaü ciddiyetle onaylıyoriardı
onu. Cumhuriyetin, bastığı yeri
tittreten hemen hemen tüm paşa-
lannı yakmdan görüp tanımıştı.
Ama içlerinden birini yere yurda
konduramıyordu: Mareşal Çak-
mak<
Hizmetinde çalıştığı insanlarla
övünüyordu Muharrem Dede. Ye-
tiştırdiğı atlarla, kazandığı yanş-
larla övünüyordu kuşkusuz; ama
asıl övuncü başkaydı: Asırlık ya-
şammda hiç cana bymamıştı! Ya-
nşı kazanma uğruna, o ceylan se-
kişli, soylunun soylusu atlara ze-
hir vermemişti! Onlan sevgiyle
büyütmüş, aşkla koşturmuşru.
"Atlann hırçınlıgı, yılgmlıktan
olur beyim! Koşmaktan ydar hay-
van... Yaz demeden, kış demedca
koştnrursanız. bir gün gelir U ya-
şamaktan usanır. Tıpkı iasaa mi-
sali. Bizim w^BnınnnB atlan ds-
ha uzun koşardı. Neden? Ürtteri-
ne titrerdik de ondaa! U z u ha-
şan atlardaa biri de Adalı>*.
Çok uzun koştu; uutafauz attar-
dan biri oMa!Sa|Unıatı biraz la-
saym. Üzengiyle giderdl. KITIMÇ
vurdurmazd] kendfeıe. Hiç olmaz-
sa boynnaa uzatar, öyle alırdı ya-
nşı. Vennezdi! Yanşı venneye ra-
zı edemezdiniz hayvam. Yıllar
sonra Ahmet Atman bin liraya
satü Adah'vL Nuri Bey admda biri
aldı. On yıl da ona koştu». Nuri
Bey'dea, antrenör thsan Elsa al-
dı; bir alü yıl da onun için koştu...
Yılmak nedir bUmedi. At dedigin
bakım ister. Bir yem, bir su, bir
de şınnga! Boyle atçılık mı olur,
gozune kurban olduğum... Ba-
kımlı at daha taybğında kendini
belli eder. Tipi ele verir onu. Ba>-
kıaca anlarsımz o saat... Yine be-
nim baküğım, Orak adında bir at
vardı mesela. Yaradan sizi inan-
dırsın, gun olur, uç ayagıyla ko-
şardı, ama yine de kazanırdı.
Bu dediklerim hep eskidendi,
)nnşlar kumara dönmeden ön-
cc."
'Yeşil Ağrı'
projesi
• AĞRI (Cumhuriyet) —
Yeşil Ağn parolasıyla yola
çıkan Ağrı Belediyesi,
kapısının önüne on fıdan
diken ailelerden iki ayhk su
parası almayacağıru
açıkladı. Ağn Belediye
Başkaru Fevzi Bulut,
başlatılan bu uygulama ile
Ağn'nın yeşile bürüneceğini
belirterek, "Belediye
meclisimizin aldığı karara
göre kapısının önüne on
fıdan diken aileden su
parası almayarak ağaç
dikimini teşvik ediyoruz.
Tüm Ağn halkı bu
uygulamayı benimseyerek
fidan dıkmeye başladı. Bir
yıl sonra Ağrı, insanı
ferahlatacak bir görünüm
kazanacak" dedi.
Muğla'da
orman yangını
• MTJCLA (AA) —
Muğla'nın Fethiye ilçesi
yakınlarındaki Yapraktepe
orman serisinde önceki gün
çıkan orman yangını,
büyük ölçüde kontrol altına
alındı. Muğla Orman Bölge
Müdürlüğü yetkılileri,
yangımn üç yönden
tamamen kontrol altına
alındığını belirttiler.
Yetkililer, yangının sadece
tek yönde devam ettiğini ve
bu yönde de kısa sürede
kontrol altına alınması için
çalışmalann aralıksız
surdurüldüğunü bildirdiler.
55 hektar alanda etkili olan
yangını söndurme
çalışmalarına Muğla Orman
Bölge Müdürlüğü yangın
söndUrme ekipleri, civar
belediyeler itfaiye araçlan,
yurttaşlar ve askeri birlikler
katılıyor.
Bilgisayarla
fidan üretinıi
• ANTALYA (AA) —
Turunçgil üretûninde yüzde
30 ile 50 oranlannda ürün
kaybına neden olan
virüslere karşı Antalya'da
virüsten anndınlmış fidan
ve aşıgözü üre^mi yapılıyor.
Antalya Narenciye
Araştırma Enstitüsü
tarafından Serik Kocayatak
yöresinde kurulan 15 bin
metre karelik bilgjsayarlı
seralarda, virüsten
anndınlmış aşıgözü ve
fıdan üretimleri başladı.
Enstitü Müdürii Necati
Uludağ, Türkiye
genelindeki çeşitli turunçgil
ağaçlanmn büyük
bölümünde virüs
bulunduğunu bildirdi.
Bodrum yat
limanı
• BODRUM (AA) —
Bodrum yat limanırun yıl
sonunda hizmete
girebileceği bildirildi.
Inşaaüna 1973 yılında
başlanan ve toplam 8
milyar liraya mal olacak
Bodrum yat limamnda 700
yat bannabilecek.
Limandan tekne başma
günlük 18-100 mark arası
gelir sağlanacak.
Antalya'ya
yeni düzen
• ANTALYA (AA) —
Antalya'da kent merkezi
dunımundaki Kalekapısı ve
çevresine yeni bir
düzenleme getirmek
amaayla "kentsel tasanm
projesi yanşması" açıldı.
Yanşmarun Antalya
Belediyesi ve Mimîirlar
Odası tarafından kent
merkezinin trafiğini
rahatlatmak, merkezdeki
aşın yoğunluğu
hafifletmek, tarihi yapılann
zarar görmesini önlemek ve
gelişen Antalya'ya daha
işlek bir merİcez
kazandırmak amacıyla
açıldığı bildirildi.