Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 AĞUSTOS 1990
Olaylamn Akışında
ülusal Güvenliğimiz
Hızlı değişim ve gelişmelerin ortasında Türkiyemiz için ulusal
güvenliğin etkin sağlanmasının ve Batı toplumunun eşit ve saygırı bir
üyesi olmasımn yolunu Atatürkçü ilkeler ve Atatürk devrimleri
doğrultusunda politikalar ve hareket tarzları ile ulusal güç
unsurlarının (politik, ekonomik, sosyal, askeri, kültürel, teknolojik)
dengeli güçlendirilmesinde görüyoruz. Stratejik önemini kanıtlamak
için Batılı güçlerin güdümüne girrniş görünümü veren bir Türkiye'nin
Batı âlemi dahil, dünyada kalıcı itibar kazanacağı sanılmamahdır.
TANJU ERDEM Emekli Amiral
Dünyamızda son yülarda politik, ekonomik, sos-
yal, askeri ve teknoloji alanlarında mevcut değer-
lerin, düzenlerin, sistezn ve dengelerin çok dinamik
bir süreçte köklü değişimlerine, gelişmelerine ve ye-
niden yapılanmalarına şahit oluyoruz. Bu yaamız-
da, bu değişim ve gelisünlerin Türkiye'nin ulusal gü-
venliğine olası etkilerine ve uyum için hareket tarz-
lanna değinmek ıstiyoruz. Bugün için ulusal güven-
liğin öncelikli konusu elbette Irak'ın Kuveyt'i ilha-
kı ile meydana gelen güncel durum ve olaylar seri-
si ve olası sıcak gelışmelerdir. Ne var ki biz bu sü-
tunlarda ulusal guvenlik konusuna daha geniş bir
perspektiften bakıyor ve güncel olan olayın bir in-
celeme konusu olarak ele alınması gereğine inanı-
yoruz.
Güvenliğimiz için...
Ulusal guvenlik terimi ile ülkemizin geliserek, kal-
kınarak, gönence kavuşarak, özgür ve bağımsız ola-
rak sonsuza dek yaşamım sürdürecek guvenlik ko-
şullanrun sağlanmasıru anlıyoruz. Bu anlamda ulu-
sal guvenlik, ulusun yaşamında etkili hemen türn
alanları kapsamaktadır.
Şimdi globalde ve çevremizdeki durum ve olay-
lar nedir? Bunları izliyoruz. Doğu Avrupa ve & Rus-
ya'da mevcut ekonomi-politik düzen çözülmekte-
dir. Batı Avrupa ülkeleri ekonomik ve kültürel de-
ğerleri ile bir altın çağı yaşamakta ve uzlaşarak be-
lirli alanlarda aralarında uyum sağlamaktadırlar.
Pasifık'te başını Japonya'nın çektiği yeni bir eko-
nomik güç merkezi oluşmuştur. Ekonomide global
stratejilerin uluslararası ve/veya devlet örgütlerin-
ce saptandığı, yönlendirildiği hür teşebbüs işletme-
leri, giderek birleşmelerle evrensel boyutlar kazan-
ma eğilimindedirler. Uluslararası piyasalarda reka-
bete ve çevre korumasına dönük işlevleri yerine ge-
tirecek teknolojilerin uygulamaya konulması ve AR-
GE faaliyetleri yoğundur. Evrende ekolojik denge-
nin bozulmaya yüz tuttuğu ve doğa kirlenmesinin
tehlikeli boyutlara eriştiğinin gelişmiş ülkelerde bir
ölçüde bilincine vanlmıştır. Tarihte belki de ilk de-
fa dünyamız halkları özgür ve demokratik toplurn
ve yönetimlerin değerinin bilincinde ağırhklannı his-
settirmektedirler. Bu gelişimin doğal sonuçlanndan
biri, evrensel bazda insan haklanna saygı duyulması
istemidir. öbürü evrensel banşın kurulması yolunda
global askeri paktların giderek önemini yitirmesi,
nükleer tehdidin insanlık için yarattığı topyekün öl-
dürücülüğün bilincine varılarak nükleer stoklann
ve atıcı sistemlerin bir zaman surecinde imha edil-
mesi ve askeri harcamalara daha az kaynak ayrıl-
masırun planlanmasıdır. Tüm bu global oluşumlar-
da dünya, kuzey ve güney mihverleri olarak ikiye
ayrdmış ve varsıl kuzeyle, yoksul güney arasında
sosyo-ekonomik uçurumlar meydana gelmiştir. Glo-
bal tehdidin, genel harp tehlikesinin azalması eği-
limine karşın, bugün özellikle Ortadoğu'da bölge-
sel ve stratejik nitelikli ekonomik-politik sorunlar
bolgeyi sıcak bir çatışmanm eşiğine getirmiştir. De-
ğişim süreci o denli dinamiktir ki bugün olumlu de-
ğerlendirilen gelişmelerin, bozulan dengeler nede-
ni ile yeniden yapılanma evresinde kaoslara sebep
olması mümkün görülmektedir. Ama ne denirse
densin, global ıletişimin de gelişmesi ile dünyamız
ikinci bir aydınlanma çağını yaşamaktadır.
Çevremizde, ulusal güvenliğimize etkili olayları
her geçen gün bir yenisinin oluşumu ile algüıyoruz.
Bilindiği uzere Yunanistan yeni SİA ile ABD'den
Yunanistan'a yönelik askeri tehdit için güvence al-
mıştır. Türkiye bu garantinin Ege"de dengeyi bozucu
Yunan davranışlanna karşı, Türkiye'vi hareketsiz bı-
rakmaya dönük olarak verildiğini değerlendirrnek-
tedir. Fener Patrikhanesi'nin, dünya Ortodoksluğu-
nun merkezi olduğunu ima eden, resmi davetiye-
lerde tstanbul'u Konstantinopolis olarak anan ABD
davranışlanna muhatap olunmakta, aynı ABD yö-
netirai, Osmanlı tmparatorluğu'nu 1. Dünya Sava-
şı sonu Ermenilere karşı soykırımla suçlamaktadır.
Türkiye, ATye girmek üzere girişimlerde bulunmuş
ve konunun 1993'ten sonra ele alınacağı yamtını al-
mıştır. Kıbrıs Rum Cumhuriyeti de AT üyeliği için
başvuruda bulunmuş, bu durum Kıbrıs'ta siyasal
çözüm için sarf edilen çabaları baltalamıştır.
Suriye ve Irakla GAP suları sorunu gündeme ge-
tirilmiş olup, bazı odaklarca bu ülkeleri Türkiye ile
karşı karşıya getirecek tahrikler yapılmaktadır. NA-
TO'ya siyasal yönü ağırhklı, pasif nitelikte savun-
ma stratejik konseptlerine sahip bir ittifak statüsü
kazandınlmak isteniyor. Sovyetler Birliği, Kafkas
ve Orta Asya cumhuriyetlerinin bağımsızlık hare-
ketlerinde Turkiye'ye rol biçenler görülüyor. Bu de-
ğişim surecini etkileyen son güncel olay İrak'ın Ku-
veyt'i işgal ve ilhakı ile meydana geldi. Bugüne de-
ğin ABD ve Batı'ya muzahir güçlerce yönetilen stra-
tejik nitelikte bir petrol üretim ve ikmal bölgesinin
Irak tarafından ilhakı, bolgede dengeleri kurmaya
ve bunun için de BM şapkası altında askeri hare-
kât dahil her türlü hareket tarzını yürürlüğe koy-
maya hazırlanan ABD'ye çeşitli etkenlerle çok mü-
zahir olan Türk yönetimi ve onun aktivitesini tem-
sil eden Sn. Cumhurbaşkam'na şimdi ABD ve Ba-
tı'dan övgüler yağdırümaktadır. Kesin sonuç alıcı
önlemler için Türkiye'nin bölgedeki tarafsız statü-
sünü bozduktan sonra Türkiye üzerinden ABD ve
Batı çıkarlarına uygun yaptırımların yoğunlaştınl-
ması ve bunu sağlamak için de bölgede Türk yöne-
tim ve kamuoyunu yönlendirici bazı senaryo ve ter-
tiplerin düzenlenebileceği dikkate alınmalıdır. tçe-
ride; laik eğitim ve yaşam tarzını etkileyici zihni-
yet, uygulamalar ve kadrolaşma hareketlerinin bi-
zatihi devlet içinde geliştirildiği izlenimi vardır. Gü-
neydoğu'da meydana gelen bölücü terör hareketle-
ri zaman zaman hız kazanmaktadır. Nüfus artışı
yüzde 2.5 gibi dünyanın en yüksek duzeylerinden
birinde olup şehirlere göç olgusu, sağlıksız kentleş-
me, büyük sosyo-ekonomik sorunların nedenlerin-
dendir.
Tüm bu saydığımız ve bunlara eklenebilecek ni-
ce konu ve faaliyet zaman zaman kamuoyunda ulu-
sal güvenliğin tehlikede olduğu kanısını uyandır-
maktadır.
Hızlı değişim ve gelişmelerin ortasında Türkiye-
miz için ulusal güvenliğin etkin sağlanmasının ve
Batı toplumunun eşit ve saygın bir üyesi olmasımn
yolunu Atatürkçü ilkeler ve Atatürk devrimleri doğ-
rultusunda politikalar ve hareket tarzları ile ulusal
güç unsurlarmın (politik, ekonomik, sosyal, aske-
ri, kültürel, teknolojik) dengeli güçlendirilmesinde
görüyoruz. Stratejik önemini kanıtlamak için Ba-
tılı güçlerin güdümüne girmiş görünümü veren bir
Türkiye'nin Batı âlemi dahil, dünyada kalıcı itibar
kazanacağı sanılmamalıdır. Bunun için demokrasi
ortamında ana konularda farklı göriişmeler arasın-
da uyumun sağlanması; ulusal birlik ve yüksek mo-
ralin surdürülmesi önem taşımakudır. Bu görev ön-
celikle siyasal erki elinde bulunduran kadro ve li-
derliğin, sonra da seçimlerde halkımızın sorumlu-
luğundadır.
Kalıcı itibann yolu
Ulusal güç unsurlarmın bu değişimlere ayak uy-
durarak güçlendirilmesi dinamik bir programı ifa-
de etmektedir.
Uluslararası platformlarda ve ikili ilişkilerde ulu-
sal politikalar doğrultusunda kişilikli, çağdaş, ak-
tif olarak temaslarımızı yürütmek; çevre ülkelerle
ulusal çıkarlardan ödün vermeksizin gerginlikleri
azaltıcı, ilişkileri geliştirici, karşılıklı güveni arttı-
rıcı aktif çalışmalar yapmak, bugün Irak'ın eylem-
leri ve karşılıklı takımlan tavır ve önlemlerle has-
saslaşan ortamda; sağduyunun sürdürülerek hare-
ket tarzlanmızm, konuya etkili faktörlerin tüm veç-
heleri ile değerlendirilerek öncelikle ulusal çıkar ve
tehdit değerlendirmesi yapüarak kuvvet yapısımn
irdelenmesi ve stratejik düzenleri almak, moderni-
zasyon programına eğitim ve lojistik desteğe önem
vererek ve hız kazandırarak devam etmek; sade va-
tandaşı en büyük değer sayan, insan haklanna ve
hukuka saygılı, çağdaş demokratik devlet yöneti-
mi, laik eğitim ilkesi ve dünya görüşünün kesinlik-
le korunması; erdemle hizmet eden bir kamu yö-
netimi, nüfus artış hızının kontrol altına alınması,
doğal çevrenin korunması ve antılması; Güneydo-
ğu'da salt terorizmle aktif mücadeleyi sürdürürken
kapsamlı bir planla bolgenin ve halkının geliştiril-
mesi; gelir dağılımında adaletin sağlanması, enflas-
yonun yüzde lOMara düşürülmesı, özellikle devle-
tin üst kademelerinde ömek bir tasarruf uygulaması
ile kamu harcamalannın kısılarak bütçe denkliği-
nin sağlanması, ödemeler dengesinin sağhklı sür-
dürülmesi, fonlann planlı ve yerine kullanımı ve et-
kin kontrolü, serbest piyasa ekonomisinin hukuki
ve idari kuramlannı belirleyerek piyasalann başı boş
bırakılmasının önlenmesi; kaynakları değerlendir-
mede yönlendirici, öncelikleri kapsayan makro eko-
nomik ve mali plan ve programlann hazırlanıp di-
namik izlemesi, böyle bir programın öncelikli ko-
nularından olabilir kanısıyla yazımızı noktalıyoruz.
EVET/HAYIR
OKTflYAKBAL
Bir Savaşta Kimler
Savaşacak?Hemen bütün gazeteler kınadı: HEP Genel Başkanı Fehmi Işık-
lar, Meclis kürsüsünden önemli bir konuda partisinin görüşleri-
ni bildirirken, TV yayınason verdi. Işıklar'ın yüzü bir kez bile ek-
rana yansıtılmadı. HEP'in TBMM'de on bir milletvekili var. Ülke-
nin dört bir yanında örgütlenmekte... işçi sınıfının önde gelen
adları bu partide bir araya gelmiş. Beğenirsiniz beğenmezsiniz,
orası size kalmış, ama TBMM'de dördüncü sırayı alan bir parti
sozcüsünün Körfez bunalımı konusunda belirttiği sözler, düşün-
celer yabana atılacak şeyler olmamalı...
Işıklar, Meclis'in sürekli çalışmasını istiyordu. Bu görüşü sa-
vunrnak için kürsüye çıkmıştı. Ama sözlerini dinlemediler, Mec-
lis'i 1 eyiüle kadar tatil ettiler. Bir saldırı karşısında hükümete sa-
vaş ilan etme yetkisini verdıkten sonra... Daha önce "saldırı"
sözü de yoktu, doğrudan doğruya savaş yetkisi verilmek isteni-
yordu hükümete... Daha doğrusu Bay Özal'a... Bilindiği gibi Ak-
bulut hükümeti gerçekte Özal'ın güdümü altındadır.
Savaşa girmek! Neden? Niçin? Kimin için?
Bakın, Arap ülkelerinin birçogu Saddam'ın yanında yer aldı,
alıyor. İsrail, Suriye girdikleri yabancı topraklarda savaşıyorlar.
Yıllardırgirdikleri yerlerden çıkmıyorlar. Kimsenin kılı kıpırdamı-
yor, Saddam, "Herkes işgal ettiği yerleri bıraksın, biz de
bırakalım" diyor. Bu görüşün pek de haksız olduğu söylenemez.
Hele Türkiye açısından Irak'a karşı savaşa sürüklenmek her ba-
kımdan yanlıştır, Arap dünyasını düşmanlığını üstümüze cekmek-
ten başka bir sonuç yaratmaz.
Neyse ki bir "saldırı" olursa savaş kararı verilecek. "Bir saldı-
rı?" Peki, böyle uydurma bir saldırı olayı yaratılamaz mı? Tür-
kiye'nin başını dertlere sokmak isteyen çevreler varsa -ki var- sı-
nırlarımızda böyle bir saldırı düzenleyemezler mi? O zaman Bay
Özal'ın 'savaş kararı" verdirtmesi ya da vermesi kaçınılmaz ol-
maz mı? Kısacası, savaş tehlikesinden büsbütün kurtulmuş de-
ğiliz. Birtakım baskılar, çıkar hesaplarıyla deneyimsiz ya da ikti-
dar tutkusuyla gerçekleri göremeyen politikacılar ülkemizi, hal-
kımızı kanlı bir serüvene atabilirler.
HEP Genel Başkanı TV'de verilmeyen, basında da yer alma-
yan konuşmasında ilginç bir konuya değindi. Kimyasal silah kul-
lanarak Halepçe'de beş bin insanın öldürülmesinin kötü bir baş-
langıç olduğunu, Batılı ülkelerin bu korkunç olaya hiçbir tepki
göstermedıklerinı, ama Kuveyt sorununda bütün dünyanın ha-
rekete geçtiğini söyledikten sonra Meclis'in sürekli çalışması ge-
rektiğini anlattı. Işıklar şunları ekledi:
"Şimdi şöyle bir bakryorum savaş yetkisi isteyen hükümete.
Kim savaşacak? Burada parti liderlerini gördük. Kim savaşacak-
tır? Yüzde yirmi beş zamma mahkûm edilen memur, grevleri er-
telenen işçi!"
Işıklar'ın şu sözlerine katılmamak olası değildir:
"Kahvaltısına peynir alamayacak durumda olan insanların sa-
vaşıp savaşmamasına karar vereceğiz. Ben derim ki savaş yet-
kisini bu hükümete vermeyelim. Meclis bu yetkiyi elinde tutma-
lıdır."
Hepimiz biliyoruz Meclis'teki ANAP grubunun çoğunluğu Bay
Özal'ın buyruğundan şaşmayan kişilerden oluşmuştur. Son olay-
da görüldüğü gibi ANAP Meclis Grubu'nda Özal'ın karşısına çı-
kabılecek kişilerm sayısı otuzu-kırkı geçmiyor. Onlar da uğraşa
uğraşa savaş yetkisi kararına, ancak "bir saldırı halinde"yi so-
kabilmişlerdir Yüzde 20'nin altına düşmüş bir partinin seçtiği
devlet başkanı, oluşturduğu hükümet, 60 milyonluk Türk ulusu-
nu nasıl temsil edebilir? Böylesine güçsüz, desteksiz bir parti
grubunun eline yaşamsal yetkilerin teslim edilmesi kuşkular ya-
ratmaz mı?
Bir saldırı durumunda savaşa girmek kararı yine de Özal'ın
elinde... Bir sınır olayı, kimliği belirsiz bir uçağın bir köyümüze
bomba atması, buna benzer düzenlenmiş bir olay bizi savaşa
sokabilecektir. Işıklar'ın dediği gibi böyle bir yanlış, haksız bir
savaşta çarpışacak olanlar, ne Özal ne Akbulut hükümeti ne de
ANAP grubu üyeleridir; memurdur, işçidir, koylüdür, yani halk-
tır. Yabancı güçlerin çtkarlarını savunmak için Türk ulusunun dö-
keceği bir damla kanı yoktur. Tehlike geçmiş değildir. Bilinçli güç-
ler her an tetikte olmalıdır.
BHet Satış:
Antalya Muzık Galerılerı
Akdenız Kitabevi
Baloon Mağazası
işhanı altı
Antalya Açik Hava Tiyatrosu
18 Ağustos 1990 Cumartesi, Saat: 21.30
Te): 12 11 56
Tel 12 49 14
Tel: 11 35 27
Bodrum Kalesi
20 Ağustos 1990 Pazartesi,
Saat: 21.30
BUet Satış:
İleri Kitabevi
Merhaba Kitabevi
Kale Gişesi
Mudo ve Limon
Mağazalarında
Tel: 3069
Tel: 1718
HEDEF LTD.
Tel: (1) 160 86 60
MOTEL ÇAĞIN
ASSOS-BEKTAŞ KÖYÜ
İKİŞİTAMPANSIYON 30.000 TL.
Rezervc: 9.1968 2475
HANDE-SERDAR ACAR
çjföne tüm bir yaşam mutluluklar dileriz.
16.8.1990
ÖZLEM-NURİ MALKOÇOĞLU
PENCERE
Bir Varil Petrol...
Avuç Dolar...1973 yılında bir varil ham petrolün fiyatı 2.5 dolardı; 1974'e gJ-
rerken ham petrolün fiyatı dört katına fırladı; 10 doların üstüne
tırmandı.
İlk petrol şoku!..
Gazetelere göre Araplar, İsrail'i tutan Batı'ya karşı petrolü st-
lah gibi kullanıyorlardı; ama, ABD o günlerde ne Ortadoğu'ya
asker gönderdi; ne İncirlik Üssü'nü kullanmaya kalkıştı; ne de
Basra Körfezi'ne savaş gemisi yığdı. 1973 Eylülü'nde Amerika
Ulusal Guvenlik Konseyi bir açıklama yapmıştı: İslam ülketerinin
petrol politikasına karşı Vaşington "güç kullanmayacağını" vur-
guluyordu. Gerçekte petrol sokunun arkasında mevzilenmişti
Amerika...
Neden? «
Çünkü 1970'lerde kapitalist sistemin iç çelişkilen derinteşmişti.
197O'te ABD kullandığı petrolün yüzde 80'ini iç üretiminden sağ-
lıyordu; ama, bir varilin maliyeti 3.5 dolara geliyordu. Batı Avru-
pa ve Japonya'nın Ortadoğu'dan satın aldıkları ham petrolün bir
varili 2.5 dolardı. Amerikan kapitalizmi, Japonya ve Batı Alman-
ya karşısında zora düşebilirdi; petrol şeyhlerine fiyat arttırımı için
yeşil ışık yakmıştı.
Araplar fırsatı kullandılar; petrol fiyatları patladı; 10 doları as-
tıktan sonra durmadı; 30 doların bile üstüne çıkacaktı bir varil
ham petrolün değeri...
Sistem çalkalandı.
Ne var ki Batılı kısa sürede çözümü buldu; bir yandan Oçûn-
cû Dûrrya ülkelerine sattığı endüstri mallanna zam yaptı; öte yan-
dan Ortadoğu'da biriken petrodolarları Batı kapitalizminin bü-
yük şirketlerine çekti; İslamın şeyhleri Hıristiyan sermaye kral-
larıyla bütünleştiler.
Kuveyt, bütünleşmenin en çarpıcı örneklerinden Dtristdir. Koo-
ya ilinin üçte biri büyüklüğünde toprağa sahip bu devietin sınır-
ları, kum üzerine emperyalizmin bastonuyla çizilmiştı; 2 milyon
nüfusunun yarısını oluşturan göçmenler, Kuveytli efendilerine
hizmet ederler; devlet Şeyh El Sabah'ın çiftliğtdir. Kuveyt'in ge-
çen yıl -yuvarlak sayıyla- petrol gelirinden elde ettiği 8 mılyar;
Batı'daki ortaklıklarından sağladığı kâr 9 milyar dolardır. Batı
sistemine böylesine "antegre" olmuş Şeyh El Sabah Hazretle;
ri, "çağ atlamış"t\r.
Ya Türkiye?
Biz 1970'lerde Batı'dan endüstri ürünlerini ve Ortadoğu şey-
hinden ham petrolü "şok" fiyatına satın alarak iki yanlı kazık ye-
diğimizden gözlerimizi 12 Eylül askeri darbesiyle açtık; ama, tank
sesleriyle bile uyanamadık.
*
Batı kapitalizmi dünyayı barış içinde yönetemiyor; bunalımlar
yoğunlaştıkça sigortalar atıyor; 1979'da iran'daki patlama Şahı
devirdi; Humeyni "Şii Devrimi"m Ortadoğu'ya ihraca kalkıştı; Kör-
fez kral ve şeyhleri korktular: İslam cumhuriyeti mi geliyordu?
Batı ürktu: Ortadoğu'da kurduğu petrol topoğrafyası mı bozula-
caktı? Bağdat, kurulu düzenin kalkanı gibi savaşa girdi; Saddam
Hüseyin'i 80 milyar dolarlık silah, araç ve gereçle destekleyen-
ler kimlerdi? Dr. Frankestayn, canavarını yaratıyordu. Nitekim sa-
vaş bittikten sonra Saddam, bir milyonluk ordusu ve 80 milyar-
lık borcuyla baş başa kaldı. Orduyu terhis etse, sokaklardaki iş-
sizler ordusu, kendisine dönerdi. Ne yapacaktı? Kuveyt'i yutmak-
tan başka çıkış yolu görünmüyordu. Ah, ham petrolün bir varili-
ni 21 dolardan 25'e, 26'ya çıkarabilse belki de saldırmayabilirdi;
ama. bu fiyat Amerika'nın işine gelmiyordu. 1973'te bir varilin
fiyatını dört katına çıkarıveren "Büyük Patrori'un bu kez hesabı
başkaydı.
Neydi o hesap?
Kapitalizm, bunalımını çoktan aşmıştı; Batı, köşeyi dönmüş-
tü; Sovyetler'i dize getirmişti; balayı yaşanıyordu; iki Almanya
birleşmişti; bilgisayarlı ciciler bütün dünyayı sarmıştı; yeryüzü
"tak pazar"a dönüşüyordu; en önemlisi ABD'nin tasarımı, Do-
ğu Avrupa'yı "Marşal planı" gibi bir çerçevede kapitalistleştir-
mekti; Sovyetler de yardım ve destek bekliyordu; petrol fiyatları-
nın yükselişi her şeyi altüst edebilirdi.
Dr. Frankeştayn'ın canavarı, "Büyük Patron"ısn pişmiş aşına
soğuk su katmıştı.
Cezalandırılması gerekiyordu.
"Büyük Patron" gerekırse Panama'yı işgal edebilirdi; ama, Sad-
dam nasıl olur da Kuveyt e göz dikebilir ve petrol fiyatıyla cyna-
maya "cür'ef edebilir? Ham petrolün fiyatını saptayacak olan
ancak "Büyük Patron"Ğur; istediği zaman yükseltir, istediği za-
man eksiltir; Türkiye'yi de bu siyasetinin buyurganlığında iste-
diği gibi kullanabilir; hem de "Türk-islam Sentezi'nin "mukad-
desatçılar"m\ kullanarak.
KÜRT EZGİLERİ
NEVROZ
Enstrümantal
PhODUKTÖH HASAN SALTIK
VONETMEN : HASRET GULTEKIN
•in wu* itrm ruuuuu
nı iı! M n su a lı ıms ın ıı
TÜRKİYE PREFABRIK BIRLIGI
GENEL SEKRETER ARIYOR
Prefabrike Betonarme Yapı Üreten kuruluşlann üyesi olduğu
TÜRKİYE PREFABRİK BİRLİĞİ,
Birliğin tüm çalışmalarını üstlenebilecek ve yOrütebilecek;
1- Mımar veya Inşaat Mühendisi,
2- Prefabrike Betonarme Yapı Üretim Teknolojisini bilen,
3- Birliği temsii niteliği olan,
4- Yöneticilik özelliklerine sahip,
5- Çok iyi derecede Ingilizce bilen,
GENEL SEKRETER ARIYOR
Gizli tutulacak başvurulann, ayrıntılı özgeçmiş ve 1 adet fotoğraf ile en geç
24.08.1990 Cuma gününe kadar, Birlik Merkezine yapılması gerekmektedir.
TÜRKİYE PREFABRİK BİRLİĞİ
Meşrutiyet Caddesi No : 29/18 06420 Kızılay - ANKARA
KENANESKI
Anın yaşayacak
Seni unutmayacağız.
ŞERtF GÜZEL, HASAN ALÎ
KEMAL, TURGAY GÖKAL,
NECATt GÖKAL, GÜROL
GÖKAL, İSMET TORUN,
İSMAİL HAKKI DEDE.
SABRİ GÜL
MARİNA MOTEL
Restaurant-bar cafe.
yatak ve diğer hizmetleriyle si7İeri bekler.
Yat Limanı Küçükkuyu-Çanakkale
Tel: (9) 19695686
EMPERYALIST ÇIKARLAR
DOĞRULTUSUNDAKİ HAKSIZ
SAVAŞA HAYIR!
Ülkemizin savaş karargâhı haline getirilmesine, emperyalizmin
istemlerine boyun eğdirilmesine, emperyalist çıkarlar için
halklann birbirine kırdırılmasına, savaş hali ilanıyla
yoğunlaşacak anti-demokratik uygulamalara, savaşın
faturasjnın Türkiye ve Ortadoğu emekçi halklarına çıkanlmasına
hayır diyoruz.
Ortadoğu'da yükselen bu haksız savaş dalgasında ezilen ve
sömürülen Ortadoğu halklarına yönelik soykırım ve katliam
politikalarına dur demek için, emekçilerin birliği, halklann
kardeşliği temelinde sömürüye ve zulme karşı çıkmak için tüm
devrimci, yurtsever, demokrat kişi ve kuruluşlan duyarlı olmaya
ve tavır almaya çağırıyoruz.
ORTADOĞU HALKLARI KENDİ KADERLERİNİ TAYİN
EDEÇEKTİR! SÖMÜRGECİ EMPERYALİST TEKELLER
İÇİN AKITILACAK KANIMIZ YOK! HALKLARIN
KATLEDİLMESİNE, YENİ HALEPÇELER
YARATILMASINA KARŞI ÇIKAUM!
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
Not: 19.8.1990 Pazargünü saat 12.00'de İstanbul Tabipler
Odası'nda bu konuyla ilgilr basın toplantısı yapılacaktır.
AKAD'lıiar, BAHKAD'lılar, BEMDER'liler, BEYKAD'lılar,
BİKAD'lılar, ÇİHKAD'lılar, DEMKAD'lı Kadınlar, DKD'li
Kadınlar, EHKSD'liler, EKAD'lıtar, EMEKAD'lılar,
EMEKDER'liler, GAZİ-DER'lilerGED'liler, GEYAD'lılar,
GOPKADIılar, GULKAD'lılar, HAKAD'lıiar, HKD'liler,
İŞPORDER'liler, İYKDIİIer, İYODER'liler, KARDER'liler,
KKD'liler, SKDD'liler, SULKAD'lılar, ÜMDER'liler, TAYAD'lı
Aileler, THD'liler, YENDER'liler, YDKD'liler
DOĞUM
Fırat
dünyamıza renk kattı.
CANAN-MEHMET SUCU
I J A Z Z C L U B t C A F E
o- İS Ağustos
21 T1
Ayustos
Önder Foçan
Şenova Ülker
Bülent Ateş
İlkin Deniz
19 20 Ağustos
Phitippe&
Turgut Alp Bekoğlu
PazarBrunch H^-16
00
CanlıMüak223O
-01l:
AĞLAMAKVE
GÜLMEK
flhan Selcuk
8. bası 5000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan TBrkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul
Ödemdi gönderilnez.
GÜLERYÜZLÜ
CİDDtLİK
Vedat Günyol
3000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağt
Cad. 39-41 Cağaloğtu-htanbul
ödemeU göndeıflnez.
FEN-TEST ŞÎMDİ DE
KADIKOYDE
ÖSS -ÖYSLİSE SON (Hafta sonu)
3 Eylül - 21 Haziran
BEKLEMELİ (Hafta içi)
17 Eylül-31 Mayıs
MESLEK SEÇİMİ - REHBERLİK ve
ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
EGITIM ICIN BİR NUMARALI SECENEK
FEN-TEST
BÜTÜN ŞUBELERDE KAYITLAR SÜRMEKTEDİR
ÛSKÛDAR KADIKÖY EREMKÖY 1
Selamsız Cad Kapalı Çarşı Kat 3
343 41 42 343 06 92
333 94 89 334 41 93
AHıyol Kuşdılı Cad
Gazıosmanpaşa Sok No 16
330 68 02 330 67 85
Sahrayıcedıd Cad
Çamlık intaş Srtesı
355 2165 368 98 94