Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRIZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖR1
TBMM'nin olağanüstü toplantısında muhalefet, Cumhurbaşkant'nı ağır bir dille eleştirdi
Ozal anayasayıilılal ettiANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Dış politika konusunda ge-
nel görüşme açılması istemiyle
SHP ve DYP'li mületvekillerince
verilen önerge TBMM Genel Ku-
rulu'nda ANAP'h milletvekilleri-
nin oylanyla reddedildi. Genel gö-
rüşme önergesi üzerinde konuşan
SHP Genel Başkanı Erdal Inönii
ve DYP Genel Başkanı SiUeyman
Demirci, Cumhurbaşkanı Turgut
özaTın Körfez bunahmı sırasında-
ki tutumunun anayasaya aykm ol-
duğunu savundular. Inönü,
ANAP'h milletvekiuerine, "Ana-
yasa dısı bu davranışlara nercyc
kadar evet diyeceksiniz? Halkınuz
sizi bir kişinin diktatörlük heves-
lcrinj destekleyesiniz diye mi sec-
Ü?" sorulannı yöneltti. Demirel de
Türk dış poliükasını idare etme-
nin özal'ın görevi ve yetkisi olma-
dığını belirterek "Eğer Sayın Özal
yetkiliysc sorumlu da olrnası la-
zım. Türkiye'de direkl demokrasi
yoktur. Sizler milletin mümessil-
lerisiııiz. Mület eger dogrudan be-
saplaşma yoiunn bulsa kökiinü
kazıyacak" diye konuştu. Demi-
rel, hükumete "Ne hakia bu yet-
kiyi Sayın Özal'a btrakabiliyorsu-
•uz?" sorusunu yöneltti. Başba-
kan Yıldınm Akbulut ise Özal'ın
anayasa hükümleri çerçevesi için-
de hareket ettiğini savundu.
Dün saat lS.OO'te toplanan
TBMM Genel Kurulu'nda ilk sö-
zü hükümet adına Dışişleri Baka-
nı Ali Bozer aldı. Konuşmasında
muhalefetin devredışı oldugu id-
dialannı reddeden Bozer, "Hökii-
metiınizin halihazır bunalım kar-
şısında etkisiz kaldıgı yolunda or-
laya çıkan iddialar mesnetsizdir.
Tura gclişmeleri başından in'baren
dikkatle izledik" dedi.
Irak'ın 2 ağustosta Kuveyt'i iş-
galinden sonra uluslararası kamu-
oyunda yaşanan tartışmalar ve
atılan adımları anlatan Dışişleri
Bakanı Bozer BM'nin kararlannı
desteklerini zaman geirmeksizin
açıkladıklannı söyledi. Bozer,
ABD Dışişleri Bakanı James Ba-
ker'ın ziyareti sırasında Türk Si-
lahlı Kuvvetleri tesislerinin kulla-
nımı konusunun açılmadığını,
böyle bir talebin de olmadığını
bildirdi. Konuşmasında ayrıca
Enneni sorunu, Türk-Yunan iliş-
kileri, Türkiye'nin AT'ye başvuru-
su.çerçevesinde Kıbns'ın oynadı-
ğı rol ve Fener Rurn Patrikhane-
si'nin statüsü gibi son dönemde
dış polidkada tartışmalara neden
olan çeşitli konulara da değinen
Bozer, Türkiye'nin "kimsenin bir
kanş topragında gözü olmadığı-
nı" vurguladı.
TBMM Genel Kurulu, Dışişle-
ri Bakanhğı'nın üst düzey yetkili-
leri tarafından da izlendi. Miiste-
şar Tugay Özçeri'nin Ali Bozer-
in konuşmasının başında, Başba-
kan Yıldınm Akbulut'un yanına
giderek uzun süre sohbet ettiği
gözlendi.
İnönü'nün konuşması
Bozer'den sonra SHP Genel
Başkanı Erdal Inönü kürsüye gel-
di. Konuşmasına, muhalefetin is-
teği ve çabası sonucu TBMM'nin
toplanabildiğini anlatarak başla-
yan Inönü, dünyadaki son durum
ve Türkiye aleyhine gelişmelere
dikkat çekerek, "Cumfauriyet dıs
politikasının temel ilkelerinden"
sapmamak, yetkili organlarda tar-
bşılmamış kararlan olup bittiler
şeklinde ortaya koymamak, ulu-
sal çıkariar üzerinde kumar oyna-
mamak şarttır" görüşünü ortaya
koydu.
Dış politikanın fıilen özal tara-
fından yürütülmesine "tckrar
tekrar" karşı çıktıklannı belirten
SHP lideri, Cumhurbaşkanı'nın
anayasa konusunda da doğru söy-
lemediğini vurgulayarak, "Anaya-
sa 'Cnmhurbaşkau Oe deviet or-
ganlannın düzcnli ve nyumlu
çalışmasını' gözetir, diyor. Ama
rvedi haDerde bu organlann yer-
lerine kendisi geçerek onların işi-
Bİ yapar diye bir şey söylemiyor"
dedi. Kararlann çabuk ahnmasın-
da anayasada bulunmayan yetki-
lerin sorumsuz bir makam tara-
fından kullanılmasına gerekçe
olamayacağını söyleyen Inönü,
Cumhurbaşkanı'nın bu acele ka-
rarlan ile Bulgaristan'dan 330 bin
soydaşımmn tdaş içinde Türkiye
1
ye geh'p, üzüntü ve perişanhk için-
de geri döndüklerini anımsatarak,
"Bu büyük göç olayı, Jivkov'un
uzun boylu düşünülmüş bir tuzak
demecine Sayın Özal'ın acele bir
cevap vermesi ile başlamamış
nuydı" diye sordu. Yunanistan ile
Davos sürecinin de böyle baslayıp
bittiğine değinen SHP lideri, "Bir
acele karann üriinü de Sayın Ak-
bulut hükümeti" dedi ve "Eger
gecmişten ders almak miimkün
olsa bence Sayın Özal'ın en acele
alması gereken başka bir karar var
derdim. Bir daha acele karar al-
mamaya karar vermek" diye ko-
nuştu.
tnönü, bu davranışlara başba-
kan ve bakanlann ses çıkarmadı-
ğıru ve asıl sorumluluğu yüklen-
diklerini belirterek, "Anayasa dı-
şı bu davranışlara nereye kadar
evet diyeceksiniz? Halkımız sizi
bir kişinin diktatörlük hevesleri-
ni deslekleyesiniz diye mi seçti" di-
ye sorunca, ANAP'h Taial Zen-
gin ve BüJent Çaparoglu yerlerin-
den kalkarak itiraz ettiler. Bu ara-
da diğer ANAP'lı milletvekilleri
de sıra kapaklarına vurmaya baş-
ladılar. Genel kuruldaki hava ger-
ginleşirken, Inonü, "anlaşdmadıy-
sa bir kez daha söyleyeyim" diye
devam etti. Inönü şöyle dedi:
"Sayın Başbakan'ın niçin tele-
fon görüsmelerinin dışında lutul-
duğu, söz konusu deviet adamla-
nru Sayın Özal'ın önceden tanıdı-
gı gerekçesiyle açıklanıyor. Peki
Sayın Özal onlan ne zaman tanı-
mıs? Herbalde bıiyiik çoğuulugu
Ue daha önce başbakan olarak gö-
ruştüğunde. Ve şimdi niçin aynı
fırsatı Sayın Akbulut'tan esirgi-
yor? Bu akJatmacalan bırakalım."
Inönü'nün bu sözleri, ANAP
sıralannda sesstzlik, muhalefet sı-
ralannda ise alkışlarla karşılarur-
ken, SHP lideri şdyle devam etti:
"Her pariamenter demokratik
sistemde oldugu gibi bizde de bu
yetki ve sonımluluk hukümette-
dir. Vetkinin knllanıiış şeklini de
en üst düzeyde pariamento denet-
leyecektir. Anayasa geregi sonım-
suz olan cumhurbaşkanı dış po-
litikayı fiilen yüriitüyorsa, bu po-
litikayı Meclis nasıl denetleyecek-
tir? Tek kişiye dayalı bir dış poli-
tika maceraya açık bir dış politi-
kadır. Anayasaya aykın, Türkiye
1
yi maceraya götürecek bu politi-
ka ve uygulamalara pariamento el
koymalı ve Sayın Özal'ı anayasal
çizgrye cekmenin yoUannı bulma-
hdır."
tnönü, Yunan SLA'sı konusun-
da, özal'ın, Başkan Bush'un ken-
disine kişisel güvence verdiğini
söylediğini, bunun açıklanması
gerektiğini, aksi takdirde geçmiş-
te General Rogers - Kenan Evren
arasındaki kişisel sözleşmeye ben-
ze>'ebileceğini ifade ederken bu
kez ANAP'h MusUfa Dinek'in
itirazlan ile karşılaştı.
Son on gün içinde alınan karar-
larda, Meclisin, iktidarın, muha-
lefetin, parti gruplannm, hükü-
metin devre dışı bırakıldıgını söy-
leyen Inönü, muhalefet liderleri-
"nin de anlamsız bir görüşme için
Köşk'e çağnldıklanm ve bunun
propaganda amaa taşıdığıru be-
lirtti.
Türkiye'nin diğer uluslardan
farklı ve daha önde bir çaba içe-
risine girerek, sanki Irak'la özel
bir anlaşmazlığı varmış izlenimi-
ne yol açmaması gerektiğini anla-
tan tnönü, Ortadoğu'nun her za-
man sıcak çatışmalar bölgesi ol-
duğunu da belirtti. Bu anlaşmaz-
lıklardan Türkiye'nin uzak ve dı-
şında kalmasuu istedi.
tnönü şöyle devam etti:
"Cutnnuriyetten beri başan ile
uygnlanan bu ilke ve politikalara
'eskidi' diyenler var. Özal gibi,
'Bonlar çekingen politikalardır'
diyenler var. Unutulmasın ki dış
politika ve savunma aJanlan kişi-
sel beveslere, yeni icatUn elveriş-
li alanlar defildir. Bu alanlann
hataya tahammülü yoktur. Tarita
bu konudaki yanılgılann örnekleri
Ue dolodur."
Boru hattımn kapatılmasında
acele edildiğim, bunu Dışişleri Ba-
kanının
v ;
'» "azetecilerden öğren-
diğini anldian tnönü, "Hde bu fe-
dakârhğı yaparken bir de Arap
dttnyasının bir bölümünde Batı-
nın istenmeyen bir temsilcisi diye
göruneceksek hareketimiz daha
da anlamsız olur" dedi. İnönü,
"Büyük fedakâriık pahasına Ba-
tı basınında politikamıza ve Sayın
özal'a büyük övgüler kazandık.
Çok iyi, ama acaba bu yeter mi,
defer mi" diye sordu. Inönü, Ba-
tı'nın tavnnın değisebileceğine
dikkat çekerken de Kuveyt buna-
lımında lngiltere ve ABD'nin pet-
rol konusundaki özel çıkarlanrun
acele etrnelerine yol açtığını, an-
cak bu aceleden Türkiye'nin kay-
bı olduğunu anlattı. Hükümeti,
AT ya da başka bir konuda buna
karşılık güvence alımp alınmadı-
ğını açıklamaya çağırdı.
SHP grubu
İnöaii, TBMM toplantısından
önce gerçekleştirilen partisinin
tediğini belirten Demirel, şöyle
konuştu:
"Hükümet b« yetkiye göre is-
terse savaş hali ilan edecek, ister-
se asker gönderecek. Boyle bir
önemli durum varsa hükümet bu-
güne kadar ne yapmışor? Uyuyup
uyuyup bir yerden talimat alıp
böyle Meclis'in yetkisini almak
için önergeyle geliyor. Düşman
mechul, tehlike meçhul, yer mec-
hul. Böyle bir durumda boyle bir
vetkinin ne geregi vardır? Bir ye-
re verilmis söz mü var?"
Bu sırada bazı ANAP'hların
"Önergeyle ilgili konuş" itirazla-
rına sinirlenen Demirel, Körfez
sorunu üzerinde konuştuğunu,
önergenin ve hükümetin yetki is-
teminin de bununla ilgili olduğu-
nu belirterek "TBMM kürsüsün-
den benim ne konuşacagıını siz mi
belirieyeceksiniz?" dedi. Demirel,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu önerge vataadaşı daha çok
ilgilendiriyor. Bu yetki hangi za-
manda, nerede, kime karşı kulla-
nılacaktır, meçhuldur. Bugün si-
zin bildiğinizi Türkiye biliyor. Si-
zin bilip de halkın bilmedigi bir
şey yok. Türkiye şimdi niye teh-
dit altında? VerUmiş birtakım söz-
ler olabilir. Hükümet bundan ha-
berdar olmayabilir. Çankaya ver-
gırdığı dikkati çekti.
Demirel, Türk dış poliükasını
idare etmenin özal'ın görevi ve
yetkisi olmadıgını belirterek "Eger
Sayın Özal yetkiliyse sorumlu da
olması lazım. Turkiye'de direkt
demokrasi yoktur. Sizler milletin
mümessillerisiniz. Mfllet eger doğ-
nıdan besaplaşma yolunu bulsa
kökünü kaziyacak" diye konuştu.
Hükumete "Ne hakla bu yetkiyi
Sayın Özal'a birakabUiyorsıunz?"
diye soran Demirel, özal'ın zirve
çağnsına katılmamalannı vatan-
daşın olumlu karşıladığını ve "İyi
ki o hileli davete gümediniz" de-
diğini söyledi. Ülkenin birlik ve
beraberliğini anayasaya aykın tu-
tumuyla Özal'ın bozduğunu anla-
tan Demirel, "Eger Sayın Özal
deviet adına, millet adına birta-
kım vaatler verdiyse bunlar keel-
lem yekündür" dedi.
Kimsenin, "bana cesnr
desinler" diye kahramanlığa ve
kurtancılığa soyunmamasını iste-
yen Demirel, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin ne kahramanlıga
ne kurtancılığa ihtiyacı vardır. Ki-
mio boşuna gitmeye çalışıyonu?
Onunla konuştunuz, bununla ko-
nuştunuz da ne oldu, neyi çözdü-
nüz? Ama Tnrkiye'yi reklanunı
yapıyoruz diye ateşc attımz. Ateş
INONUHer pariamenter demokratik sistemde oldugu gibi bizde de bu
yetki ve sorumluluk hükümettedir. Yetkinin kullanış şeklini
pariamento denetleyecektir. Anayasa geregi sorumsuz
cumhurbaşkanı, dış polirikayı fîüen yürütüyorsa, bu politikayı
Meclis nasıl denetleyecektir? Tek kişiye dayalı bir politika, maceraya
açık bir dış politikadır.
DEMIREL Özal, Körfez krizi konusunda anayasada bulunmayan
yetkileri kullanarak, anayasayı tağyir ve ihlal etti. Türkiye'de bu
idare oldugu sürece, her türlü hilekârlığa ihtimal veririz. Açık
rejimi one man show haline getirip onun dışmdakileri figüran
yapabilirsiniz, ama biz bu fıgüranlara dahil değiliz.
AKBULUT Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Ama diyorsun ki,
cumhurbaşkanı neden telefon konuşması yaptı? Ey millet, ey
Türkiye, cumhurbaşkanı devletin başı olacak, telefon konuşması
yapmayacak. Hangi hukuk anlayışı sizi bu noktaya getirir? Ben sizi
milletimle başbaşa bırakıyorum. " •
grup toplantısında da "diktatör
heveslisi" diye nitelediği Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın durdurul-
ması için hükümeti, ANAP mil-
letvekillerini ve TBMM'yi göreve
çağırdı. Konuşmasında TBMM
Başkanı ve hükümetin, dış politi-
kadaki krize duyarsız kaldığını
anlatan Inönü, "Üç hafta sonra
nihayet toplanabUiyoruz! Irak Ku-
veyt'i işgal ettikten 10 gün sonra
muhalefetin gayreti ile tek tek im-
za toplayarak. Iktidar milletvekil-
leri Meclis'i ne zannediyorlar? Bu
kadar önemli olaylarda TBMM
toplanmayacak da ne zaman
toplanacak" diye sordu. Özal'ın
her şeyi tek başına yapmakla "if-
tibar ettigini" anlatan İnönü,
Türkiye'nin özel bir gayret göster-
mekten bir çıkan olmadıgını be-
lirtti ve "Hele bu kargaşada Ba-
O'nın bir aracı gibi gözakürsek bu
daha da fena olur" görüşünü di-
le getirdi.
Demirerin konuşması
inönü'nün konuşmasından
sonra DYP'lilerin ayakta alkışla-
rı arasında kürsüye gelen Süley-
man Demirel, özellikle hüküme-
tin savaş hali ilanı ve Türk Silahlı
Kuvvetleri'ni yabancı ülkelere
gönderme istemi üzerinde durdu.
Bu isteğe karşı çıkan Demirel, Or-
tadoğu'da ciddi gelişmeler olma-
sma karşın Meclis'in muhalefetin
zorlamasıyla toplanabildiğini be-
lirterek hükümetin Meclis'i top-
lantıya çağırmamasını eleştirdi.
Demirel, "Hükümet banu getir-
memişse anlamamışür, yahut hü-
kümetin ipleri eunde degUdir. An-
ladıysa bu Meclis'i toplantıya ça-
gırmaması gaflettir" dedi.
Hükümetin şimdi anayasanın
92. maddesine göre bir önerge ve-
rerek TSK'yı yabana ülkelere gön-
derme ve savaş hali ilanı yetkisi is-
mtştir. Yann uluslararası güce as- böcekleri vardır, ateşin etrafında
ker vermek zorunda kaiınz. Biz o döner ve sonra o ateşte yanarlar.
çöllerde 400 yıl şehit verdik. Dik- tşte bu önerge budur. Ateşin et-
kat edin, Türkiye'yi yanlış bir şe- rafında dönmek raarifet değildir,
yin içine sokmayın. Yazıkttr, gü-
nahbr."
Birleşmiş Milletler'in Irak'a
karşı uluslararası askeri güç kul-
lanma kararı alması durumunda
Türkiye'nin buna katılmamasını
isteyen Demirel, Irak'ın bölgede
zaptedilmez bir güç haline geldi-
ğine dikkat çekti. Demirel,
ANAP'hların bazı protestoları
üzerine de "İyi, ama bu önerge) i
niye getiriyorsunuz? Irak'tan baş-
ka güç mü var Türkiye'yi tehdit
eden? NATO kime karşı güvence
verdi size?" dedi.
Demirel, Irak'ın elindeki aske-
ri güçle bölgedeki zengin petrol
yataklarına sahip küçuk Arap Ul-
kelerine "besili bıldırcınlar" göz-
üyle baktığını bildirerek Humey-
ni rejiminden korkan Batı tarafın-
dan silah satılan Saddam'ın son
gelişmelerde Batılı ülkeleri bir öl-
çüde atlattığıru vurguladı. Sad-
dam'ın Arap dünyasının tabamn-
da bir zamanlar Nasır'ın sahip ol-
duğu itibara doğru gittiğine dik-
kati çeken Demirel, bunun gözden
kaçınlmamasını istedi, ancak Sad-
dam'ı onaylamanın mümkün ol-
madıgını söyledi.
"Bir sıcak savaşa do4.n gidisi ve
Irak'ı ortadan kaldıracağız diye
bir tutumu çok ihtiyatla karşıla-
mak gerektiğini" anlatan Demirel,
Kennedy'nin "Bir kediyi bile kö-
şeye sıkıştınrsanız saldınr. Ona
kaçabiieceği bir delik bırakmak
gerekir" sözünü anımsattı.
Demirel, bölgedeki yoğun geliş-
melere karşın Türkiye'nin haber
susuzluğu içinde bir o yana bir bu
yana çırpımp durduğunu belirtin-
ce de bazı ANAP'hların, "Özal'a
gitseydin söylerdi sana" diye ba-
maceradır. Bir aferin ugruna kea-
dirüz kırk tas su içebilirsiniz. Ama
millete kırk tas su içiremezsiniz."
Demirel, daha sonra sözlerini
şöyle tamamladı:
"Türkiye Cumhuriyeti adına hiç
kimse Türkiye C umhuriyeti'ni bir
badireye sokacak vaatlerde bulu-
naraaz. Gelin, bu memJeketin ha-
ricivesini bir kenara itmeyin. Mü-
esseseleri çalıştınn. Bu yetkiyi al-
mak yanlışür. Bu yetki üstümüze
düşman çeker. Kraldan zivKde
kralcı davranjşlarla Türkiye'nin
pazarlık gücünü yitirdiniz. Acele
ederek boru hattını kapatarak pa-
zarlık gücünü düşürdünüz. Bu
yetki sizi angajmanlara kolayhk-
la sokar. Bu yetki pazaıiık gücü-
nüzü daha da yitirmenize neden
olacaknr. Irak'ı düşman olarak al-
mak yanlıştır. Bu tur gidişatla ve
bugunkü idareyle Turkiye'nin mil-
li menfaatleri kornnamaz."
Demirel, dün TBMM'nin ola-
ğanüstü toplantısından önce yapı-
lan DYP grup toplantısında,
Cumhurbaşkanı Özal'ın Körfez
krizi ile ilgili olarak anayasada bu-
lunmayan yetkileri kullanıp, ana-
yasayı tağyir ve ihlal ettigini dile
getirdi. Türkiye'nin bir kısmının
bu duruma alkış tutmasını da
eleştiren Demirel, şöyle dedi:
"Niye aitasiıyorsomız? Açık se-
çik anayasa ibJalidir bu. Açık re-
jim one man show haline getirip,
onun dışındaldleri figüran yapa-
bilirsiıüz. Ama biz fıgüranlara da-
hil değiliz."
Körfez olaylaraun Türkiye için
akademik bir konu olmadıgını be-
lirten Demirel, özal'ın yaptığı
anayasa ihlallerinin faturasmı mu-
halefete de çıkarmak için Çanka-
ya davetini yaptıgını anlatarak,
"Bu davet istiskaldi, hafîfe, alaya
almaktı, bizi degil rejimi istiskaJ
ediyordu. Böylece kendilerini is-
tiskal ediyordu" diye konuştu.
Akbulut'un konuşması
Başbakan Yıldırun Akbulut ko-
nuşmasında, muhalefetin, hükü-
metin izlediği başanlı politikayı
"gölgelenıeye calısttgını" savundu.
Genel görüşme önergesinin veril-
diği sırada. "bir muhalefet lideri-
nin sosyalist bir başkanın cenaze
törenine gittigi, bir sayın liderin de
partisinin kongrderini doiaştıgı sı-
rada verildigini" söyleyen Başba-
kan Akbulut, sözlerini, "Hükü-
met bu politikayla yanlış yaptı
denilmedi" biçiminde sürdürünce
muhalefet milletvekülerinin gulüs-
melerine yol açtı.
Türkiye'nin BM karanna uyma-
yı benimsediğini, ekonomik am-
bargo karannı uyguladığını vur-
gulayan Akbulut, "Ben isterdim
ki 'Siz bu ambargoya uymakla
doğru yapmadıruz' desinler. Ama
söylemediler.
Söyleyin şu kürsüden, millet
duysun. 'Irak, Kuveyt'ten çekilsin'
diyoruz. Siz 'Irak'ı bırakın ne ya-
parsa yapsın' deyin. Sadece zihin-
leri bulandıracak sözler söyleme-
nin Türk milletine yvran yoktur.
Siz kafanm takmışsınız Özal'a.
Sayın Cumhurbaşkaru'na. Her
türlü derdiniz Özal, Özal. Ama
memleketin ali menfaatleri mev-
zubahistir."
"Başbakanlık yap,
soytan"
Bu sırada SHP tzmir Milletve-
kili Ahmet Ersin, "Sen başkatip-
sin, birez da Başbakanlık yap,
soytan" diye bağırdı. Bu sözlere
sinirlenen AkbulutfBiz bu salon-
larda kabadayılık yapanlan çok
gördük" dedi. Akbulut'a yanıt
vermek üzere ayağa fırlayan Er-
sin'i SHP'li Hikmet ÇcTJn yauştır-
dı. Akbulut, gözlüğünü çıkarıp
ileri doğru hışımla sallayarak,
"Sen bir yere varamazsın. Boşu-
na ugraşma bir yeriere iyi gonine-
cegim diye. Sakın ha, aksi tesir
yapar" diye sinirle konuştu.
ANAP'h milletvekilleri Başba-
kan'ı alkışladılar.
Tartışmanın yatıştınlmasından
sonra Akbulut, "Cumhjırbaşkanı
devletin başıdır" diyerek anayasa-
nın 104, 98 ve 92. maddelerinin
bazı bölümlerini okudu. Bu sıra-
da muhalefet sıralanndan madde-
lerin tamammın okunmamasına
itiraz sesleri yukselince Akbulut,
TKTnin naklen yayın kamerasına
dönerek, "Ben buradan millete
sesleniyorum. 'Konuşacağız konu-
şacağız' derler, ama meşnı zemin-
lerde konusturmazlar. Bu iki grup
da böyle. Alısacaklar" dedi.
Anayasaya göre Cumhurbaşka-
nı'nın "devletin başı" olduğunu
kaydeden Akbulut, "Ama diyor-
sun ki 'CuiBhurbaşkanı neden te-
lefon konuşması yaptı?' Ey mil-
lel, ey Türkiye, Cumhurbaşkanı
devletin başı olacak, telefon ko-
nuşması yapmayacak. Hangi bu-
kuk anlayışı sizi bu noktaya geti-
rir? Ben sizi milletimle başbaşa
bırakıyorum" diye konuştu. Ana-
yasanın 92. maddesinde Cumhur-
başkanı'na savaş halinde TSK'nın
kullanılması yetkisi verildigini
anımsatan Akbulut, "Şimdi sayın
muhalefet liderleri, 'Sayın Cum-
hurbaşkanı sen telefon konuşması
yapamazsın' diyorlar" dedi.
ANAP'h milletvekillerinin alkış-
ları arasında Akbulut sözlerini,
"Bunun ne hukuken, ne manükes
izahı yoktur. Türk milletinin men-
faati oldugunda korkmayın, bizi
alkışlayın demiyonun ama, mille-
lin menfaatine davranalım" şek-
linde sürdürdü. Meclis'in devre dı-
şı bırakıldıgı eleştirilerinin yanlış
olduğunu savunan Akbulut, mu-
halefetin "Türk milleti nezdinde
mahkâm olduğunu" savundu.
Özal'ın meşnıiyeti
Akbulut, konuşmasında daha
sonra özetle şunları söyledi:
"Biriniz cenazede, biriniz kong-
reierde gezerken Cumburbaşkanı
sizi çagınyoı, siz 'Meşruiyet ka-
zandırmaya çaüşıyor' diyorsunuz.
Siz nasıl olur da 'Meclis'in seçti-
ği Cumhurbaşkanı meşru değiP
dersiniz?
Bu nasıl anlayışbr? Cumhur-
başkanı katına çıktığınız zaman
meşruiyet kazanıyor. Ama siz çık-
tınız. Çıktınız. İstediğiniz zaman
Cumhurbaşkanı meşruiyet kaza-
nıyor, çıkmadıgınu zaman meşnı
olmuyor."
Akbulut'un bu sözlerini ÜtiP ve
DYP milletvekilleri sessizce din-
lerken, HEP milletvekilleri alkış-
ladılar.
Muhalefetin hükümetin başarı-
sını hazmedemediğini savunan
Akbulut, "Bizim niyetimiz katiy-
yen savas yapraak, öoe cıkmak.
kahramanlık yapmak defildir"
dedi. Başbakanın konuşmasından
sonra genel görüşme açılması
önergesi ANAP'hların oylanyla
reddedildi
Akbulut daha önce toplanan
ANAP grubunda yaptığı konuş-
mada da, "Cumhurbaşkanı Özal-
ın anayasaya aykın yetkiler
kullandıgı" iddialannı yaaıtladı.
Başbakan Akbulut bu konuda,
"Şimdi böyle olduğunu da kabul
etsek zatn muhteremler Cumhur-
başkanına çıktılar. O anda meşra-
iyet kazandı Cumhurbaşkanı.
Şimdi çıkmıyorlar, meşnıiyetten
yoksun. Bakın şimdi deraokrasi-
ye ve demokrasinin işleyiş tarzma.
Bunlar demokratik düşünceler
degildir" diye konuştu.
MECLİSTE KAVGA — ANAP Ma
ması sırasında laf atması ve kürsüye
COHEYTABCAYOREKVM
Ucuz Atlattık
ANKARA — Barış havarisi, dûny
rinden TÖ, önceki gün Kamuoyı
ediyor:
(a) Irak'a saldırmaya niyetimiz y/ol
kuluslu askeri güce katılmayacağız
ta İnciriik, bize saldın olmadıkça üsk
karşı kullanılmasına izin vermeyec
Türkiye'ye olası bir saldınya karsı sa>
TO güvencesi aldık.
Körfez gelişmelerinde Türkiyeînir
lıtikası dört madde içinde özetleniyı
nün arada bir işine geldiğinde an
"yurrta banş, dûnyada banş" ana ilk
gun duyurumlar.
Fakat TÖ, önceki günkü basın to|
da önce açıkça söylemiyor, yanınd.
den dolaşıyordu. Meclis'in mutlak
elinde olan bir yetkiyi hükumete de
zorunluğundan söz ediyordu.
Her ne olursa olsun, "saldırgan'
iziemeyeceğimizi, tersine ancak '
uğrarsak" savunu dürtüsüyle, hatt
yerek savaşa gireceğimizi içeren bı
litikayı kuşkuya düşûren gırişim dü
tan akşama kadarki zaman sürecinı
ha girdi.
Akbulut imzalı önergeyle anaya:
maddesi gereğince TBMM'ye ait ote
hali ilan ile asker göndermek" yetki
kanlar Kurulu'na devredilmesi ıstem
lis'e geliyordu.
Bir gece ansıan Türkiye'nin sak
raması olasıltğına karşı TBMM'ythe
layıp savaş kararı almanın zorluğun
sanın 92. maddesi zaten düşünmüş
nin ikinci fıkrasında "TBMM tatilde
vermede iken ülkenin ani bir silahlı
uğraması ve bu sebeple silahlı kuvv
masına derhal Karar venlmesinin ki
olması halinde" Cumhurbaşkan
TSK'nın kullanmasına karar veret
acık seçik yazmış. Türkiye'nin dört
19AGUSTOSA DOGRUSEÇIM GUNLUGU
Umut yazlıkçı oyunda
KARTAL
ŞUBEMİZİN
TELEFONLARIDEĞİŞİYOR
Bugünden itibaren
Kartal Şubemizin
yeni santral numarası
389 37 14
(6 Hat)
ESBANK
Yazın patlayan nüfusu
3 binlerden 100 binlere
ulaşan Küçükkumla,
olan kadrosuyla artan
nüfusa hizmet
yetiştiremeyen
belediyesi, gürültüsü ve
deniz kirliliği ile tam
bir sorunlar yumağı.
Küçükkumlahların
favorisi ANAP.
ADNAN BAŞTOPÇU
KÜÇÜKKUMLA/BURSA —
Gemhk'e bağlı Küçükkumla tipik
bir yazlıkçı beldesi. Kış aylarında
sessiz, sakin bir balıkçı köyü gö-
rünümünde olan belde, yaz ayla-
rında sahil bandı boyunca dizili,
adına "site" denilen beton blok-
larda oturan nüfusu ile çok sonın-
lu bir il havasına bürünüyor. Ya-
zın patlayan nüfusu 3 binlerden
100 binlere ulaşan Küçükkumla,
dar kadrosuyla artan nüfusa hiz-
met yetiştiremeyen belediyesi, su
kanalizasyon sorunlan, gürültü-
sü ve deniz kirliliği ile tam bir so-
runlar yumağı.
Kayıtlı seçmeni 3 bin 29 olan
Küçükkumla'da oy kullanacak
yazhkçılann oylarımn rengi
KİMLİK KARTI / KÜÇÜKKUMLA
tlû Bursa.
tlçesi: Gemük.
Belde: Küçükkumla.
Nüfusa: Kış: 3500, yaz: 75
bin (yaklaşık).
Sorunlan: Su ve kanalizasyon,
iskele meydanı düzenleraesi,
deniz kirliliği.
1987 seçim sonuçlan: ANAP
1047 (•% 51), SHP 553 (% 27),
DYP 313 (Vt 15). DSP 91
(rç> 4), 1DP 13 (»?« 1), MÇP 5
<<Fo 0), RP 34 (% 2), Bağ.: 3
(% 0).
26 Mart soflBçlan: ANAP:
876 (.% 53.1), DYP 218 («5»
13.2), RP: 28 (<ft 1.7), SHP:
489 (% 29.6) Bağ.: 39 («5%
2.4). DSP, MÇP ve 1DP
katılmadı.
Seçmen sayısı: 3023
Partikrin adaylan: ANAP:
Eşref Güre, SHP: Mustafa
Yılmaz. RP: Altan
Karapaşaoğlu, MÇP: Ali
Yavuzel, DSP: Mehmet
Ütnran Detnirci.
partilerin ortak merak konusu.
SHP'liler Küçükkumla'da ika-
met ettigini kanıtlamış ve seçmen
olmayı başarmış yazlıkçılardan
umutlu. SHP Bursa tl Başkanı
Şemsettin Şen, "Ankaralı, tstan-
lara 200 bin lira gibi küçük bir üc-
retle telefon vaat ederek oy top-
luyor. Mutman, bunun 300 kadar
yazlıkçıyı kapsadığını söylüyor.
SHP Küçükkumla adayı Mus-
tafa Yılmaz ise ANAP'ın "başka-
sı seçilirse hizmetkr biter" şeklin-
deki propagandasını "tehdit"
olarak yorumluyor. SHP adayı
Yılmaz her fırsatta "seçimi
ANAP yitirse bile hizmetler dnr-
maz. Çünkü belediyenin hem bnt-
çesi, hem gelirleri hizmetler için
yetertidir" goruşünü savunuyor.
Eski Belediye Başkanı Abdul-
lah Aslan'ın cüümü üzerine Bele-
de diye Başkanlığına vekalet eden
Eşref Güre, ANAP'ın 19 ağusıos-
taki adayı. tlkokul mezunu olan
Güre, sık sık "iktidar, yerel yö-
netim farklılıgı hizmeli aksatır"
biçimindeki görüşü ileri sürerek
"Küçükkumla'nın ödenek sorunu
bullu, Eskişehirli yazlıkçüar oy4 yok. Üst düzey yöneticilerimizden
lannı bize verecekler. Küçükkum- destek alıyoruz. 10 kilometrelik
la'da gizli favori biziz " diye ko-
nuşuyor. ANAP ise yazhkçılarla
artan seçmen sayısı konusunda
daha •saglama". SHP Gemlik
llçe Başkanı Erkan Mutman'ın
iddiasma göre ANAP, beldede
ikamet ettigini gösteren yazlıkçı-
asfalt yola 1 milyar 120 milyon li-
ra harcadık. Beldemizin su soru-
nunu da seçilirsek l.S ayda
çözecegiz" diyor. ANAP adayı
Güre, "Kazanırsam Küçükkura-
la'ya 5 milyarlık yatırım yapaca-
gım" sözünü de veriyor.
Bu arada ölen eski Belediye
Başkanı Abdulah Aslan'ın meza-
rı ANAP'hlar tarafından sık sık
ziyaret ediliyor. Şimdilik Tarım
Orman ve Köyişleri Bakanı Lut-
fullah Kayalar, Deviet Bakanı
Hüsamettin Öriiç ve Maliye Ba-
kanı Adnan Kahveci'nin dua et-
mek için uğradığı Aslan'ın meza-
nna Başbakan Yıldınm Akbalut
ile beldeyi 17 agustosta ziyaret
edeceği acıklanan Mesut Yılmaz'-
ın da uğrayacağı söyleniyor.
Küçükkumlahların 19ağustos-
taki favorisi ANAP gözüküyor.
Bunu, 1987 miîletvekili seçimle-
rinde oyların >üzde 5l'ini, 26
Mart 1989 yerel seçimlerinde ise
oyların yüzde 53'ünü ANAP'a
vererek kanıtlamışlar. Ancak ge-
çen seçimlerde yaklaşık 2 bin ci-
varında seçmen oy kullanmıştı.
Bu kez ise "yazlıkçı seçmenlerin
de katılımı ile 3029 seçmen" oy
kullanacak. Belediye başkanlığı-
nın çok küçük farklarla kazanıl-
ması durumunda seçime girmeyen
DYP' liler ve ilk kez oy kullana-
cak yazhkçılann ibreyi SHP lehi-
ne çevirmesinin olası oldugu gö-
rüşü de ilçede yaygın olarak sa-
vunuluyor.
Seçim
heyecanıı
son hafta
Partilerin daha çok Bayrjr
Etimesgut'a önem verdiği
yaklaşık 150 bin seçmen, 4
sandıkta oy kullanacak. O
kullanmayan seçmen 30 bi
ceza ödeyecek.
İç Politika Servisi — önümüzdeJ
nu 13 ilçe bir beldede yapılacak seçj
lik siyasi partiler tarafından sürdür
ganda çalışmalan hız kazandı. Partilı
pılacak yerlerclen Bayrampaşa ve Bl
ki programlannı yoğunlaştırdı. Bu i
çarsamba gününden itibaren liderleı
zenleyecek.
19 ağustostaki seçimlerde oy kullı
laşık 150 bin seçmen, ilçe ve bir beJ
başkanının yanı sıra, belediye meclis
belirleyecek. 443 sandıkta oy kullana
lerden "mazeretsiz" sandık başına
re 30 bin lira para cezası uygulana
Seçimler için son haftaya girildii
lerin 13 yeni ilçe arasında daha çok
şa ve Etimesgut'a ağırlık verdikleri
Liderler, çarsamba gününden itibare
gününe kadar bu iki ilçede mitinglet
halka hitap edecekler. Başbakan Y
bulut'un ANAP adına önce Etimes
sonra da Bayrampaşa'da halka hitap
renıldı. SHP Genel Başkanı Erdal lı
nel Sekreter Deniz Baykal, 14 ağus
ba günü Bayrampaşa'da düzenlem
konuşacaklar. DYP Genel Başkan
DemireTin de 16-17 ağustos tarilık
rampaşa'da olacağı bildirildi. DSP G
nı Bülent Ecevit de 16 agustosta par
hava toplantısında konuşacak. RP,
liderlerinin de son hafta da, diğer
Bayrampaşa ve Etimesgut'ta olacal
liyor.
Seçim yapılacak diğer yerleşim r
de de partilerin üst düzey yöneticiler
da çalışmalarına katılıyor.