25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 DIŞ HABERLER 9 TEMMUZ 1990 ARNAVUTLUK Tiran'dabinlerce kişiyürüdüArnavutların protesto gösterileri tüm hızıyla yayıhyor. Başkent Tiran'da önceki gece büyük bir gösteri yapüarak yönetim ve polis protesto edildi. Göstericilere hükümet güçlerinin hiçbir müdahalede bulunmadığı bildirildi. Dış Haberier Servisi — Amavutluk'ta ya- bancı büyükelçiliklere sığınanlann sayısı hızia artarken, başkent Tiran'da önceki ge- ce büyük bir protesto yürüyüşü duzenlen- di. Reuter ajansının Avusturya Televizyo- nu'na dayanarak bildirdiğine göre cumar- tesi gecesi Tiran'da binlerce kişi sessiz yü- rüyüş düzenleyerek "yönetimin politikası- nı ve polisi" protesto etti. Polisin gösteri- cilere müdahale etmediğj ve yürüyüşün olaysız sona erdiği bildirildi. Tiran'da cuma günü de 10 bin kişi bir protesto yürüyüşü düzenlemişti. Arnavutluk hükümetinin önceki gece ya- bancı elçiliklere sığınanlara yurtdışına çı- kış izni verileceğini açıklamasına rağmen sı- ğınmalann devam ettiği bildirüiyor. AP, Ti- ran'da yabancı elçiliklere sığınanlann sa- yısının 5 bini aştığım haber verdi. BBC, son olayların Arnavutluk yöneti- mi içinde ıhmlılarla sertlik yanlılan arasın- daki iktidar mücadelesini açığa çıkardığı- nı bildirdi. Yönetimin yabancı elçiliklere sı- ğınanlara ülkeden çıkış izni verrnesi, bu aşa- mada ılımlılann daha ağır bastığının gös- tergesi olarak yonımlanıyor. Sertlik yanlı- lanmn başmda ise Arnavutluk'un eski li- deri Enver Hoca'nın eşinin bulunduğu bil- diriliyor. Ilımlılann daha ağır bastığının diğer bir göstergesi de önceki gece yapılan hükümet değişikliği. Arnavutluk Haber Ajansı ATA, tçişleri Bakanı Simon Stefani'nin bu görev- den alınarak Devlet Kontrol Komisyonu Başkanhğı'na getirildiğini bildirdi. Simon Stefani, sertlik yanhsı olarak tarunıyor. Ay- nca Devlet Kontrol Komisyonu Başkanı Mamush Myftiu ıle diğer iki Komünist Par- tisi yetkilisinin de Politbüro üyeliğinden emekliye aynlacakian bildirildi. D. Almanya'yı andmyor Reuter ajansı, Tiran'daki durumun ge- çen yıl Demokratik Almanya'nın durumu- nu andırdığını bildirdi. Anımsanacağı gibi geçen yü onbinlerce Demokratik Alman Prag ve Budapeşte'deki Federal Ahnanya temsilciliklerine sığınmıştı. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye'nin Arnavutluk BUyükelçisi Teo- man Sürcnkök, pasaport vermek için Ar- navutluk yetkililerinin sığınmacılann büyü- kelçilik binalarından çıkmalan yolundaki şartından vazgeçtiklerini bildirdi. Büyükelçi Sürenkök, sığınmacılann ül- keyi terk edebilecekleri yolundaki karann bütün büyükelçiliklere bildirildiğini kaydet- ti. Sürenkök, Türk büyükelçiliğine sığınan SS mükecinin bazı formlar doldurduklan- nı ve bir fotoğrafçırun gelerek resimlerini çektiğini söyledi. Büyükelçi Sürenkök, "Bize verilen bilgi pasaport verme işlemleriııin başlaükfağı yo- lunda. Ancak sayı yüksek oldugu için ne- men venmezkr sanıyorum. En azından bir- kaç gün siirer" dedi. Sürenkök AA muhabirinin büyükelçilik- ler çevresine güvenlik güçlerinin yerleştiri- lip yerleştirilmediği yolundaki sorusunu ise, "Federal Almanya ve Fransa oüyükelçilik- lerinin bulunduğu bölgeler asker kontrolü altında. ancak bizim buyukelçiliğimiz çev- resinde böyle bir şey yok. Zira, o buyükel- çiliklere sığınanlann sayısı oldukça fazla" diye yanıtladı. Büyükelçi Sürenkök, büyükelçilikler çev- resindeki askerlerin mültecilerin girişini en- gelleyip engellemedikleri yolundaki bir so- ru üzerine, "Henüz bir müdahale olduğa- nu gözlemedik" dedi. Bu arada Fransa Dışişleri Bakanhğı'ndan yapılan açıklamada, Fransa Büyükelçiliği'- nin de bulunduğu bölgeye en az 600 asker ve polisin yerieştirildiği ve askerlerin büyü- kelçiliklere girişleri engelleyecekleri bildiril- di. BM Genel Sekreteri Perez de Caellar'ın özel temsilcisi tsveçli diploraat Slefan Di Mfetura'nın da sorunun çözümüne yardıma/ olmak için Amavutluk'a gitmek üzere yo- la çıktığı belirtildi. ATA'dan suçlama Arnavutluk haber ajansı ATA, yabancı elçilikleri Arnavut sığınmacılan tutmakla suçladı. ATA'da yer alan yorumda şöyle dendi: "Tiran hükflmeti, tttm sığınmacıla- ra yurtdışına çıkış izni verileceğini açıkla- dı. Ama yabancı elçilikler buna ragmen sı- ğmmacıian tutmakta devam ediyorlar. Çiinkıi ölkede gerginliğin artmasını istiyor- lar. Arnavut vataodaşlannın yurtdışına cık- masını engelleyen, hükümet değil, yabana elçiliklerdir. ' BULGARtSTAN Üniversite işgaline sonDış Haberier Servisi — Bulgaristan'da Devlet Başkanı Petar Mladenov'un istifa- sıyla başlayan belirsizlik sürüyor. Muhale- fete bağlı güçler, Mladenov'un istifasıru se- vinç gösterileriyle kutlarken Bulgaristan'- ın komünist yönetimi, halka sürekli olarak "sakin olun" çağnsı yapıyor. Mladenov'- un yerine kimin seçileceği ise henüz belir- siz? AA'nın haberine göre Mladenov'un is- tifa etmesini kutlamak için önceki gün yak- laşık 15 bin kişinin başkent Sofya'da bir gösteri düzenkdiği bildirildi. Göstericüerin 'zafer' sloganı attıklan gösterinin olaysız sona erdiği haber verildi. öte yandan Mladenov'un istifa etmesin- de etken olan üniversite öğrencileri, grev- lerini ve üniversite işgallerini sona erdirme kararı aldılar. . Bulgaristan haber ajansı BTA, öğrenci Grev Komitesi tarafından dün gece radyo- dan yapılan açıklamada, Mladenov'un is- tifası ile zafere ulaşıldığının belirtildiğini duyurdu. SSCB Komünist Partfnin kâbusu: SovyetlerSBKP 28. Kongresi'nde, partinin en büyük korkusunun, iktidarı yeni yeni güçlenen "sovyetler"e kaptırmak olduğu iyice ortaya çıktı. Belediye ile yerel hükümet arasında bir konumda olan sovyet meclisleri, partiye karşı muhalefetin odak noktaları haline geliyor. KEREM ÇALIŞKAN Sovyetler Birligl Başkanı Gorbaçov, Komünist Partisi'nin 28. Kongresi'nde tatucnlara karşı çetin bir ssvmş veriyor. (Fotoğraf: Reuter) STALtNtZMÎN SON KALESİ ARNAVUTLUK/2 Sığınarak 'gerilimden' kurtulmakC A N A N GEDİK Arnavutluk Emek Partisi'nin her kade- mesindeki yöneticisinin konuştuklan her ya- bancıya önemle vurguladıklan bir cümle var: "Bizi başka ülkelerle değil, sadece ken- dimizle kıyasiayın." Bir parça dünyadaki ve özellikle de Do- ğu Avrupa'daki gelişmelere ayak uydurama- manın ezikliğini taşıyan bu sözlerde aslın- da, dışa açılma ve daha fazla demokrasi öz- lemi de gizli... Son yüiarda yurtdışında öğ- renim gördükten sonra ülkelerine dönen Ar- navut gençleri şimdilik kendi içlerinde sis- temi sorguluyorlar. Kahve sohbetlerinde giz- liden gizliye başgösteren bu sorgulama, "fı- sıltı gazeteleri" aracılığıyla yönetime ulaşı- yor, yönetim de şimdilik sistemin özünü faz- la sarsmayacak bazı reformlarla komüniz- min son kalesini ayakta tutmaya çalışıyor. Arnavutlar artık daha iyi yaşamak isti- yorlar. Her evde buzdolabı, siyahbeyaz da olsa bir TV, hatta çamaşır raakinesi... Ya- şamı kolaylaştıracak ve renklendirecek ola- naklar anyor kadınlar, daha iyi giyinmek ve süslenmek istiyor. Hele o ayakkabılar... Tabanlan 5 santimi aşkın, yüksek ökçeli, su- ni deriden yapdmış çirkin ayakkabılar... ln- san ister istemez, "Bu kadar çirkinini yap- mayı nasıl beceriyorlar" diye düşünüyor. 1990 yılı başlannda başlayan "dışa açılma" politikasına paralel olarak basta başkent Tiran olmak üzeTe bütün kentler- de küçük çaplı "karaborsa" pazan da oluş- muş. Turistlerin konakladığı büyük otelle- rin lobüeri, ithal mallar satan mağazalara açılan sokak aralan, döviz alım satımı ya- pan gizli bir el tarafından âdeta tutulmuş... Dolar, Arnavutluk parası Lek'e ufak çaplı kafa tutmaya başlamış. Bir dolar, Merkez Bankası tarafından 7 Lek'e bozulurken Tiran'da karaborsanın giz- li elleri tarafından 30 Lek'e kadar satılabi- liyor. 30 Arnavutluk Leki ise en yüksek üc- ret düzeyindeki bir liman işçisinin günlük yevmiyesi. Yeni oluşmaya başlayan bu karaborsa, Arnavutluk yöneticilerini kaygılandınyor. Yönetim, karaborsaya karşı halkı bilinçlen- dirmek için belli belirsiz bir kampanya baş- latmış. Karaborsadan dolar veya mark boz- dumlduğu, üst düzey yetkililere aktanldı- ğında şiddetle karşı çıkıyorlar: — "Bu olay bizim kendi yağımızla kav- rulan ekonomimiz için büyük bir darbedir. Arnavutluk'a yapılacak en biiyuk kötülük- rür. Yurdunu ve halkını seven hiçbir Ama- vut. böyle bir yolm girmez." Oysa ithal mallann satışına izin verilme- sinin yanı sıra yurtdışına çıkma özlemi ka- raborsayı körüklüyor. Devlet, yıl başında yurtdışına çıkışlan daha serbest hale getir- miş. Her isteyen Arnavut vatandaşına pa- saport veriliyor, ama döviz yok... Eğitim amacıyla yurtdışına çıkışlar dışmda kimseye döviz verilemeyince başka ülkelere gitmek, özellikle de ltalya ve Türkiye, Arnavut va- tandaşlan için hiçbir zaman gerçekleşme- yecek bir düş gibi görünüyor. !şte bu nedenle umutlar, yabana ülkeler- den kurulacak dostluklara kalıyor. Türki- ye"de bulunan bir arkadaş veya uzak akra- ba davet edecek, yurtdışında yapılacak zo- runlu harcamaları karşılayacağını taahhüt edecek, o zaman bir ya da iki aylığına duş- ler gerçeğe dönüşecek. Böylesine gerilimli bir bekleyiş sürecini yaşama sabn tükenenler ise daha pratik bir başka yolu seçiyorlar: Tiran'daki yabancı büyukelçilik binalarına sığınarak "iJtica" is- teminde bulunmak. Tiran meydanına açılan bir ana caddenin hemen başmdaki Türk BüyukelçUiği'nin de- mir kapısı önündeyiz. Kapının hemen önun- deki kulübede nöbet bekleyen Arnavutluk koruma görevlisı, ancak TUrk olduğumu- zu anladığında rahat bir nefes alıyor. De- mir kapının zilini uzun uzun çalıyoruz. Ön- ce kapının üzerindeki sürgü aralanıyor, en- dişeli iki göz karşımızda. Türk gazeteci ol- duğumuzdan emin olduktan sonra kapı hız- la aralanıyor ve aynı hızla kapatılıp sürgü- leniyor arkamızdan... öğreniyoruz ki Arnavutlar, Türk olduk- larını söyleyip elçiliğin bahçesine giriyoriar, sonra da iltica talebinde bulunuyorlarmış. Ara sıra bahçe duvarlanndan atlayan da oluyormuş. SCRECEK MOSKOVA — Sovyetler Birliği Komü- nist Partisi 28. Kongresi, çalışmalanmn ikinci haftasına bugün başlıyor. Pazar gü- nünü dinlenerek ve Moskova'yı gezerek ge- çiren 4600 delege, bu hafta parti koalisyon çalışmalannda oluşan çeşitli ilke kararlannı onaylayacak ve yeni yönetici organlan, ge- nel sekreter ve merkez komiteyi seçecekler. Eski Politbüro üyelerinin tek tek oylanarak aklanması da bu haftaya kaldığı için parti- deki çeşitli eğilimler tam bir güç denemesi yapacaklar. Genel sekreterliğe yeniden Mihail Gorba- çov'un getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor, ancak y-ni merkez komitede hangi eğilimin ağır basacağı ve politbüronun nasıl oluşa- cağı henüz bilinmiyor. Ancak 2. adam ro- lü için şimdiki tçişleri Bakanı Vadim Baka- ün ismi üzerinde duranların sayısı oldukça fazla. Bakatin, Gorbaçov ekibinden olarak tanımyor. Partide merkezci (Gorbaçov yan- lısı) güçlerle çeşitli tutucu platformlann li- gacev • Polozkov ekibinin yeni bir ittifak oluşturması da mümkün. Çalışma komisyonlarında oluşturulan formüller bu konuda ılk işaretleri veriyor. örneğin en tartışmau konulann başında ge- len "pazar ekonomisi" konusunda, komis- yon ekonomik reform olarak ne yapılaca- ğına ilişkin "açık seçik" bir rapor hazırlan- ması kararı aldı. Yani pazar ekonomhine karşı herhangi bir karar alınmayacak, yal- nızca çalışan kesimin sosyal haklarının ko- runması vurgulanacak. Partinin yenilenmesi konusunda, "parti içi referandum" yapıünası kararı KP için il- ginç bir demokratikleşme deneyi yarata- büecek. Partinin asıl korkulu konusu, ülkede ik- tidarı yeni yeni güçlenen "sovyetler"e kap- tırması. Belediye ile yerel hükümet arasın- da bir konumda olan sovyet meclisleri her düzeyde partiye karşı muhalefetin odak noktaları haline geliyor. Komünist Parti bundan sonra sovyetler bünyesinde grup ve fraksiyonlar kurarak "parlamenler" çalış- ma yöntemlerini deneyecek ve Moskova - Leningrad gibi önemli merkezlerde Sovyet- lerde kaybettiği çoğunluğu ele gecirmeye ça- hşacak. Ancak muhalefet gruplan 28. kong- reden sonra Komünist Parti'den kopuşun hızlanacağmı ve sovyet iktidannın partinin boşaltmak zorunda kalacağı alanlan dol- duracağını öne sürüyorlar. Yani sovyetler- de gelecek: Sovyetler partiye karşı... Kongrenin önceki günkü oturumunda, gerçekten ilginç anlar yaşandı. 28. SBKP Kongresi'ne ağırlığını koyan muhafazakâr' • grup, bir taktik uygulayarak Politbüro üye- I lerinin tek tek hesap vermelerini istedi. Po- litbüro Uyesi tgor Ligaçev önderliğindeki muhafazakârlar, bu yolla Gorbaçov'un çev- resinde "kilit mevkilerde" bulunanlan yıp- ratma düşüncesindeydiler. Ancak SSCB Başkanı Gorbaçov, uyguladığı usta bir ma- nevrayla bu taktiğin sonuç vermesini önle- di. Ancak bu engellemeye karşın muhafa- zakârlann, Politbüro üyelerinin tek tek he- sap vermeleri konusundaki isteklerini bu- gün yeniden gündeme getirmeleri bek- leniyor. SBKP Kongresi'nde iki Ahnanya'nın bir- leşmesi konusunda da sert tartışmalar çık- tı. Ligaçev, önceki gün yaptığı konuşmada, "Bu birleşme değil, Federal Almanya'nın Demokratik Almanya'yı yutmasıdır" deyin- ce, SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevard- nadze, uzun uzun Almanya'nın birleşmesi sürecini anlatmaya koyuldu. Şevardnadze, • kongrenin başından beri yönetimi eleştîrî ' bombardımanına tutan Ligaçev'e, "Demok- ratik Aimanya, hiçbir zaman pazaruk mal- zemesi yapılmamıştır. Her halk, kendi ka- deri hakkında kendisi karar verir" yanıtını verdi. Kongre salonunda delegelerin Liga- çev'e sözlerinden ötüriı alkışlarla destek ver- meleri ve havanın bir anda gerginleşmesi so- nucu oturum başkanı Gorbaçov, müdaha- le ederek tartışmalann büyümesini en- gelledi. Evet, SBKP 28. Kongresi'nin bir hafta- lık ilk turu, parti içindeki kanatlann birbir- lerinin güçlerini denemeleri ile geçti. Şim- di muhafazakârlar, reforrncular ve Gorba- çovcular, dünkü aradan sonra tam bir sa- 1 vaşa hanrlamyorlar. HABERLERİN DEVAMI Suudilere 9 soru Hac faciası (Baştarafı 1. Sayfada) Hac ve Evkaf, tçişleri Bakanları ve Mekke Emiri ile ayn ayn gö- rüştü. Çiçek, Mekke Emiri Prens Madt Bin Abdülaziz ile görüşme- sinden sonra bir açıklama yapa- rak, kayıplann pasaport ve diğer belgelerinin Türkiye Büyükdcili- ği yetkililerine verilmesini ve bun- ların hazırlayacaklan belgelerin sınırdan çıkışta yeterli sayılması- nı istediğini bildirdi. Prens Abdü- laziz de göruşmeden sonra, Türk hacılara gerekli kolaylığın göste- rileceğini, her türlü bilgi ve belge- lerin de Türk tarafına verileceği- ni söyledi. Cemil Çiçek, AA'ya yaptığı açıklamada Mekke Emiri'ne olay- da kaç Türk'ün öldüğünü sordu- ğunu belirterek şöyle dedi: "114 ölii, 8 de yaralı bulunda- ğunu, bu 8 kişiden 5'inin taburcu olacağını ve 3 yaralının kalacagı- nı beürtti. Ancak bu rakamlar ek- sik. Bizim dün (önceki gün) gec- tigimiz 309 rakamı muhtelif kay- naklardan. ŞirkeÜerle, Diyanet yetküBeriyle, onlann getirdigi haa listeleri karşılaştınlarak, muhtelif bilgiler bir araya getirilerek çıka- nlmış olan rakamdır." Çiçek, tazminat talebi konu- sunda da "Bu siyasi bir karar de- ğil ki, vardır ya da yoktur diye>im. Bu, bir uzmanlık konusudur. Be- nim bu noktada bir şey soylemem mümkün değildir" dedi. "Tünelde ateş açıldı" Bu arada İran Islam Cumhuri- yeti'nin Sesi Radyosu, Lübnan Yurdun Sesi Radyosu'nu kaynak göstererek dün sabah Türkçe ya- yımladığı haberde, Suudi Arabis- tan'da hac faciasınm meydana gel- diği El Mueysem Tüneli'nde ha- cılann üzerine ateş açıldığını ileri sürdü. Lübnan Radyosu'nun, Mekke*den dönen hacılarla yaptığı röportajda, hacılann; tüneldeki kalabalığın "Allahuekber" sesle- riyle ilerledikleri sırada, Suudi yet- kililerin bunun büyük bir göste- riye dönüşeceği korkusuyla ateş açtıklannı anlattıkları bildirildi. Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Uibnanlı nacıların ıddıalannm kendisine hatırlatılması üzerine, "Ben bizim hacılanmızdan böyle bir iddia duymadım" diye konuş- tır Sonılar-istekler Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Su- udi bakanlarla yaptığı görüşme- lerde ayrıca bazı sorunlara açık- lık getirilmesini, bazı sorulara da kesin cevaplar verilmesini istedi. Çiçek'in Suudi yetkililere ilettiği soru ve sorunlar şöyle: — Olayda ölen Türk hacılan- nın sayısı nedir? — ölen Türk hacılanrun müm- kün olan en doğru kimliklerinin bildirilmesi. — Kimliği belirtenememiş ha- cılar arasında Türk olduklan be- lirlenenlerin sayısı kaçbr? — Kimliği belirlenememiş ha- cılann Türk olduklarım tespit et- mek için kullanılan ölçüler ne- lerdir? — Kimliği belirlenememiş ha- cılar gömnlmöş miidür? — ölen Türk hacüarı nerede defnedümiştir? — Ölen Türk bacılannın üze- rinden çıkan para ve kıymeüi eş- ya ne yapılmıştır? — Ölen Turk hacılarının üze- rinden çıkan veya olay yerinde toplanmış olup kimlik tesbitine kullamlabilecek her türlü ipucu- nun Türk makamlanna iletilmesi büyük önem arzetmektedir. — Ölen Türk hacılannın adla- noın yazılması sırasında yararla- nılan Latin harfleri ile yazılmıs kimlik belgelerinin büyükelçiliğe verilmesi. — ölen Türk hacılannın kim- liklerinin belirlenmesinde yetkili Türk görevlilere mümkün olan bütün kolaylıklann sağlanması. — Türk hacılar arasında can kaybı yüksek olduğu için kimliği beürtenmiş ölulerin listesinden bir Büshanın TC Büyükelçüiği'nce yetkili kılınacak görevlilere ve- rilmesi. — Olayda kaç Türk yaralan- mıştır? — Yaralılar hangi hastanede te- davi edilmektedir? — Hayati tehlike içinde bulu- nan Türk yaralılann sayısı kaçtır? — Kafilelerde ölii, hasta veya kayıp bulunması halinde geri ka- lan hacılann çıkış kapılannda bekletilmelerine meydan verilme- roesi için. çıkış formalileJerinin as- gariye indirilmesi, volcusu eksik araçların çıkışına müsa^de edilmesi. — ölen ve kayıp hacılann tam kimliklerinin tesbitinde yararlan- mak uzere ölen ve kayıp hacılann pasaportlanrun müessese tarafın- dan Beytül Mal'e değil, Türk Bü- ytlkelçiliği tarafından yetkili kılı- nacak görevlilere verilmesi. — Suudi Arabistan'da mukim olup hacca gelen TC vatandaşla- nnın pasaportlan olay sırasında kaybolanlann, Terhil'e alınmaksı- zın TC konsolosluklannca verile- cek seyahat belgeleriyle çıkış için izin verilmesi ve bu konuda gerek havaalanlan gerek karayolu budut kapdanndaki görevlilere gereken talimatlann verilmesi. — Çeşitli hastanelerde tedavi altında bulunan Türk hacılannın yakınlanmn, hastalannı ziyaret et- mek istemeleri halinde, kendileri- ne Suudi Arabistan'a gelebilmeleri için vize kolayhğı tanınması. Özal: "Yüz bin kişi gitseydi?" Cumhurbaşkanı lurgut Özal, tatilini geçirdiği Marmaris Okluk Koyu'ndaki villasında dün gaze- tecilerle sohbet ederken, hac faci- asına değindi. Değerlendirme yap- mak için Suudi Arabistan'daki Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in dö- nüşünü beklediğini söyleyen özal, şöyle konuştu: "Cemil Bey'i yoDadık. Dönsün bakalım. lnsan dua ediyor. Bir ara yüz bin kişi filan gidecekti. O za- man çok daha feci olabilirdi. Al- dıgımız bilgi 200-250 civarındaki kişinin kimliği belli. Kunyeleri de yırtılıp kaybolmuş. Bana soylenen resimlerini çekmişler, kimlik tespi- ti için göndermişler. Geçenlerde Suudi Prensi geldi- gi zaman, 'Sayı bakımından iki se- ne müsaade edin° demişti. Birta- kım tadilat filan vapıyorlarmıs. Bu yıl gidenlerin sayısının 49-50 bin civannda olması lazım en faz- la. Ama kacak giden oluyor. Ora- da iştirak eden, başka ülkelerden giden oluyor. Tabii bir de eırsıcak zamanlara rastladı şimdi. Çok zor. Oranın en sıcak zamanı. Bil- gilerin gelmesi lazım. Şu anda başka bir şey söyleyemem." Hükümet geniş açıklama vapacak , Devlet Bakanı Mehmet Keced- ler, Cumhuriyet'in sorulannı ya- nıtlarken Mekke'de incelemelerde bulunan ve Suudi makamlanyla görüşmeler yapan Devlet Bakanı Cemil Çiçek'ten gerekli bilgiyi al- dıktan sonra buradaki yaşlı yara- lılan Türkiye"ye getirmek üzere Mekke*ye bir ambüJans uçak gön- derilebileceğini söyledi. Olaylarda meydana gelen maddi kayıplann hepsinin karşılanabileceğini, can kayıplarının büyük üzüntü yarat- tığını belirten Keçeciler, Cidde ve Mekke"den gelecek yeni bilgiler- den sonra geniş bir açıklama ya- pılacağmı bildirdi. Keçeciler, olaydan sonra hükü- met üyelerinin tatillerine devam ettikleri yolundaki eleştirileri ya- nıtlarken, "Resmi taül. Arkadaş- lanmız tatilde. Ancak onlaria de- vamlı temas halindeyiz. Ihtiyaa- mız olanlan çağırdık" dedi. Dev- let Bakanı Çiçek'i de tatildeyden çağırdığını ve Suudi Arabistan'a gittiğini belirten Keçeciler, "Hü- küraetin boş dunnadığını, gereke- nin yapıldıgını, olayda hükümet boşlugunun söz konusu olmadığını" söyledi. Keçeciler, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in, olayla ilgi- li araştırma önergesi verecekleri açıklarnası konusunda da "Biz ge- rekeni yapanz. Mubalefet besabını sorar, hesabını veririz" diye konuştu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı İmren Aykut, Bakanlar Ku- rulu'nun bu hafta toplanıp top- lanmayacağı konusunda herhan- gi bir bilgisınin bulunmadığını be- lirterek "Toplanmaması için değil, toplanması için çok önemli ne- denler var" dedi. Hacdan dönen amcası ile yen- gesini karşılamak üzere Esenbo- ğa'da bulunan ANAP Erzincan Milletvekili Metin Yaman ise ga- zetecilerle söyleşirken yaşanan "hac krizi" nedeniyle Diyanet Iş- leri Başkanlığı'mn suçlanmadığı- nı anımsatarak "Ama bakın her işte bir keramet var. Daha çok ha- cı gitseydi, daha çok izdiham çı- kabilirdi, bunun sonucunda da daha çok ölen olabilirdi" dedi. 'Hükümet olayın peşini bırakmasın' SHP Genel Başkanı Erdal Inö- nü, Mina yakınlarında El Muey- sem Tüneli'nde meydana gelen fa- ciayla ilgili olarak "Bu felaketin nedenlerini meydana çıkarmak, Suudi Arabistan hukumetinin bü- tün tstam âlemine karşı görevidir" dedi. Facianın Suudi Arabistan top- raklannda meydana geldiğini ve bu ülke yetkililerinin buradaki ha- reketleri yürütmek ve düzenle- mekle sorumlu olduğunu anlatan lnönü, konuşmasını şöyle sürdür- dü: "Şüpnesiz Suudi Arabistan yet- IdlUeri olayın nasıl meydana gel- digini açıklamak dunımunda. Bir tahrik mi oldu? Bunlar hakkında ciddi bir açıklama yapılmış değil. Snudi Arabistan hükümetinden ciddi bir açıklama bekliyoruz. Böyle bir olay Türkiye'de meyda- na gelse buyük bir lepki ve sorum- luluk araytşı uyandınrdı. Yaban- a bir ülkede olması sonımluluk- lan ortadan kaldırmıyor. Bu yüz- den olayların nasıl meydana gel- diğini Suodi Arabistan yetkilileri, vatandaşlanmıza açıklamalıdır- lar." Demirel ve Baykal öte yandan DYP Genel Başka- nı Süleyman Demirel, Zongul- dak'ta gazetecilerin hac faciasm- da kusur bulunup bulunmadığını ^ormaları üzerine, "Burada kusur da vardır. ihmal de vardır. Biz bu ihmalin sahibinde kusur aramaya devam edeceğiz. Konuyu iyice araştınyonız. Değil 500 kişi, bir kişi de ölse çoklur bizim için. Bu gibi durumlarda birlikte olmaya- cağız da ne zaman olacağız?" dedi. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal da dün düzenlediği basın toplantısında hac faciasıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken "Bu yıl hacda kimsenin görmezlikten ge- leme>eceği büyük bir trajedi ya- şannuşür. tktidar en yukandan başlayarak bu trajik olayı bir se- yirci gibi izlemiştir. tktidar büyük bir duyarsızlık içindedir, bayram tatilindedir. Olaya sahip çıkama- mış, albnda kaybolmuştur" dedi. Hükümetin olaylar karşısında ilkel sempati gösterileriyle yetin- diğini, ciddi bir açıklama yapama- dığını, gelişmeler ve alman önlem- ler hakkında kamuoyuna yeterli bilgi verihnediğini öne süren Bay- kal, bu yıl hacca Kızılay sağlık ekibinin neden gönderilmediğinm açıklanmasını da istedi. Baykal, devamla şöyle dedi: "Tüm bu konular soğukkanlı olarak ele ahnraalı ve tartışılma- lıdır. Çünku iktidann dağınıklığı ve çözülmüşlüğü bu olayda da kendini göstermişür." "Facia takdir-i Uahi" TÜRSAB 2. Başkanı Nüktedir BaDj. "Hac faciasınm takdir-i Ua- hi olduğunu" ifade ederek, "Hac organizasyonumuz fevkalade mü- kemmel ve şahaneydi. Bizi, bu muessif kazayı kullanarak Diya- net'in düşen itibannı ayağa kal- dırmak isteyenler suçluyor. Bunu vicdansızlık ve sorumsuzluk ola- rak kabul ediyoruz" dedi. Ballı, 27 seyahat şirketinin yak- laşık 30 bin kişiyi hacca götürdü- ğünü, bunlardan 202'sinin ölü ve kayıplar arasında yer aldıgım kay- detti. Bu arada Suudi Arabistan'a hacı adayı götüren Ulusoy Tu- rizm'in 1.200 yolcusundan 2'sinin öldüğü açıklandı. Diğer turizm şirketleri ise götürdükleri hacı adaylarından ölen olmadığını sa- vundular. 35 hacının daha kimliği belirlendi Haber Merkezi — Suudi Ara- bistan'daki faciada yaşamını yiti- ren Türk hacılanndan kimliği be- lirlenenlerin sayısı 332'ye ulaştı. Hacılann havayolu ile Türkiye^ye dönüşleri sürerken ilk karayolu kafileleri de dün Habur sınır ka- pısından giriş yaptı. Dışişleri Bakanhğı kaynaklann- dan edinilen bilgilere göre hac fa- ciasında ölenlerden 35 Türk hacı- sının kimlikleri daha belirlendi. Bu hacılann adlan ve memleket- leri şöyle: Kaya Meomet Gül- Sıvas, El- mas Çebi- Araklı / Trabzon, Ha- san Aygün- Araklı/Trabzon, Ka- dir Köse- Araklı/Trabzon, Ismail Hakla Köseoğhı- Araklı/Trabzon, Mahir Maral - Bursa, Hasene Maral- Bursa, Vedia Özer- Sıvas, tzzet Turgut- Sıvas, Saliha Kop- maz - Sıvas, Şnkriye Mısırlıoglu- Sıvas, Vasün YaJcın. Fikri Kar, Şa- diye Yılmaz, Mehmet Erciş, Nev- ber Yoldu, tlyas Davud Bükündü, Fatma Kozan- Sıvas, Mehmet Ali Alyüz, Esma Metin- Sıvas, Şük- riye Tatay- Sıvas, Mevlüde Vesile- Sıvas, Ahmet Yılmaz- Amasya, Hasan Güngör-Amasya, Ahmet Yddız- Adapazarı, Muzaffer Be- kir, Şerife Demir-Ankara/Polatlı, tlyas Deniz, Saadet Bıçakçıgil- Sı- vas, Fatma Coşkun-Sıvas, Dondü Eldemir- Sıvas, Cafer Altun- Sı- vas, Esma Sançiçek- Sıvas, Fevzi Kılıç-Adana / Dörtyol. Türk hacılannın dönüşleri de sürüyor. Dün havayolu ile Istan- bul'a 652, Ankara'ya da 357 hacı geldi. Karayolu ile Türkiye'ye dö- nen ilk kafileler de Habur sınır kapısından giriş yaptılar. 60 oto- büs ile yaklaşık 2500 hacının Ha- bur'dan Türkiye'ye girdiklen bil- dirildi. Istanbul Atatürk ve Ankara Esenboğa havalimanlarında dün büyuk izdiham yaşandı. Yakınla- rını karşılamak üzere yüzlerce ki- şinin toplandığı iki havalimanın- da, sevinç ve gözyaşı vardı. Cum- huriyet muhabirlerine hacdaki olayla ilgili gözlernlerini anlatan hacılar, Suudi Arabistan hüküme- tinin yeterli önlem almamasının faciaya yol açtığmı anlattılar. Fa- ciada eşi Hatice Ayla Tatari'yi kaybeden Necip Tauri, olaylan anlatırken, "Hammın boyu ben- den biraz kısa olunca, uzun boy- lulann arasında kaldı ve bayıldı. Yanm dakika içinde morardı. Bu sırada hiç kimse bakmıyordu. Çok başıboştuk. Bizim dısanda beş ku- ruş degerirniz yok. Ama bakanı- mızı 3 polis arabasıyla karşüıyor- lar. Bu olayda kabahat, kasıt di- ye bir şey yok, ama tedbirsizlik var" dedi. Suudi Arabistan'dan dönenler arasında bulunan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Demir- taş, AA'nın sorularım yanıtlarken olaydan sonra büyük kanşıkhk yaşandığmı ve haa adayı götüren seyahat acenteleri ile ilgili geniş araştırma yapılması gerektiğini savundu. Ardalı döndü tstanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı, hac farizasını ta- mamlayarak dün uçakla yurda döndü. Suudi Arabistan Havayollan'- na ait tarifeli bir uçakla Istanbul'a dönen Hamdi Ardalı, Atatü Havalimanı'nda gazetecilerin Çı şitli sorulannı cevaplandırdı. "Bazı bürokratlann RabıU ör- eütünün davetlisi olarak Suudi Arabistan'a gittikleri" yolunda başında yer alan iddialar bulun- duğu hatırlatılarak yöneltilen bir soru üzerine Hamdi Ardalı, "Ha- yır, ben doğrudan doğraya Suu- di Arabistan İçişleri Bakam'nın üst makamlara leklifiyle davet al- dım. Esimle beraber davetli ola- rak gittim. Diğerlerini bilmem" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle