Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 PAZAR YAZILARI 8 TEMMUZ 1990
Jfenedik'ten
'Kuru köfte
katı yumurta'
NtLGÜN CERRAHOĞLU
VENEDİK — Batı, Doğu ile
tüm duvarlan yıkarken Venedik,
Doğu'dan gelen turistlere yeni du-
varlar örüyor. Hafta sonian, gü-
nübırliğıne Prag, Budapeşte ve
Bratislava'dan gelen Doğulu tu-
ristlerin istilastna uğrayan Vene-
dik, cebi delik PoionyaJı, Çek ve
Macar turistleri ıstemiyor. Geçen
haftasonu 60.000 Doğu Avrupa-
lırun kentte hücum etmesi üzeri-
ne Polonya, Çek ve Macar plaka-
Londm'dan
Adalı
atalıya
carşıEDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Her yü bu aralar-
da Wimbledon Tenis Ttırnuvası'-
nı iple çeken tenissever ya da sev-
mez Ingilizlerin en büyük korku-
su: Ya yağmur yağarsa? Merkez
sahanın üzerine hemen bir bran-
da. Tribünlerde hemen kılıflann-
dan çıkıveren şemsiyeler. Tevek-
külle yağmunın geçmesini bekler-
ken birbirine sokulan çiftler. Hep-
sinde ortak payda, yağmura hazır-
lık. Adada hava değişken. Ustü
mor, altı beyaz bulutlardan her an
ıslaklık boşanabilir. Şemsiyeler
alesta.
Kaldınmlara kahvehane oturta-
mamak sadece havanın azizligin-
den mi? Değil. Ticarcti engelleme-
sin diye bilmem ne zamandan kal-
ma bir "tşgaliye Yasası" uyann-
ca, gecişi engellememek gerek. Ya-
ni kaldırımı ışgal etraemek. Bu
yüzden de kaldınm kahvelerinde
ilk sunulan mönü, bttrokrasi en-
geli. Diyelim ki aşıldı engel. Ar-
dından hava muhalefeti. Kısaca,
kaldırunda oturup Akdeniz usu-
lü bir kahve höpurdetmek önce
kraliçenin, sonra da göklerin lüt-
funa bağlı.
Ama sadece bu kadar mı? Yi-
ne değil. lngilızler, duygulanm
belli etmemek için akla karayı b o
şuna mı seçiyor? öyle kaldınm-
lara yayılıp boş vakit gecirmek
neymiş? Görünurde her şcy sakin
olacak. Patlama, çatlama ve kö-
pıirme içten dışa yansımayacak.
Dünya Kupası'nda sürekli rezalet
çıkartan genç tngihzler bu ulusal
özelliklerini hiçe saydıklan için
hokkarun altındalar. Gerçek lngi-
liz, Ost dudağım bîle kıpırdatma-
dan konusandır. Onun için de kal-
dınm kahvesinde oturmaz. Paris1
te oturur, Viyana'da oturur. Ama
Londra'da böyle kahveye izin de
vermez, verse bile oturmaz.
Kcndi Ulkesinde kahveye pek
alışkın Türklerin de Ingiltere'de-
ki "kahvesizüge" alışmaiannı gör-
mek ilginç.
Londra'da kahvesizliğe en daya-
namayanlar Fransızlar tabii. Fran-
sa'da kahve, dedikodu, nefes alraa,
bir içimlik sigara, bir yudumluk
içki uğrağı. Gelip geçenin suzüJ-
düğü, etek boylarının ölçüldüğü,
pazulara bakıldığı, iş kotarıldığı
adresler. Ünlüsü var, Onsüzü var.
Kahvelerin kaldınmlara çıktığı
gün tngiltere Avrupalı olacak.
Çünkü 1993 dahi tngiltere'yi Av-
rupalı yapmaya vetecek guçte
değil.
h otobüsleri Mestre civannda,
uzak park yerlerine yönlendiren
Venedik Belediyesi gibi esnaf da
dükkân ve barlarda Batı'yı yeni
keşfeden bu turistleri istemiyor.
Shakespeare'in bile "Venedik Ta-
clri"nde ölümsüzleştirdiği, ticari
geleneği ile ünlü şehir, para bırak-
mayan turistlerin "kenti kullan-
masına" karşı çıkıyor. Yüzyülar-
dır turist çeken romantik gondol-
lar kenti, ttalya'nın en pahalı mer-
kezlerinden biri olarak tanınıyor
ve yalaız zengin turistlere ilgi gös-
teriyor.
Oysa Doğu Avrupalılar hemen
belli oluyor. lkind sınıf Avrupalı
muamelesi gören Doğulular, Ve-
nedik'e muhakkak termoslar ve
evden hazırladıklan piknik pake-
ti ile geliyoriar. Şimdiye dek yal-
tU2 fümlerde gördükleri bu düş
dunyasına ula$ır ulaşmaz da bele-
diye tuvaletlerine, "Palazzo
Ducale" Sarayı ve Rialto Köprü-
stt'ne koşuyorlar. Prag'dan, 780
kilometre gidiş ve 780 kilometre
geiiş Venedik tam 13 saat sürüyor.
Gece otobüsüyle gelen Çekler, sa-
bah saat sekizde kendilerine ayn-
lan park yerlerine ulaşıyortar.
Gözlerini açar açmaz ilk iş bele-
diye tuvaletlerine koşmak oluyor.
Fakat tüm Venedik'te halka açık
tuvalet sayısı 20"yi geçmediğinden
tuvaletlerin önünde en az yarıra
saat bekienen uzun kuyruklar olu-
şuyor. Bir süre sonra tuvalet ba-
kıcılan, kapılan kapatıp içeriyi
baştan aşağı dezenfekte ediyor.
Kent nüfusunu ikiye katlayan
60 bin turistin araanda yol alabil-
mek için kanallar arasındaki da-
racık sokaklan yayalann tek yol
olarak kullanması gerekiyor. Ar-
kada bir arkadaşını kaybedenler,
bu yollardan geriye dönerniyor.
Tasarruf etmek için çoğu kez va-
pura da binmiyorlar ve Venedik'i
baştan aşağı tek sıra halinde yü-
rümeyi yeğliyorlar.
Bu arada vakit öğleni bulduğu
için sıcaklık yaklaşık 35 dereceye
ulaşmış oluyor. Venedik'in yeni
misafirleri biraz serinleyebilmek
için kanalların kenarına çöküp
ayaklannı suya sokuyorlar. Çoğu-
nun içinden şöyle soğuk bir bira
yudumlamak geçiyor, ama bu da
keselerine büytik bir yük olacağı
için birayı dönüşte Prag'da icebi-
leceklerini düşünüyorlar. Nihayet
sıra bir gece öncesinden özenle ha-
zırladıklan piknik patesinden aç-
maya geliyor. Yanlannda haşlan-
mış katı yumurta, dolmalık biber,
salam ve domuz patatesinden ya-
pılmış sandviçleri getiren Çeklerin
bu dısıplinli örgütleniş biçimi,
ttalyanlan şaşırtıyor. Çeklerin
başdondürücü sayılaruıdan ve me-
teliksizliğinden en şikâyetçi olan
Venedikliler bile, medeniyetlerin-
den etkileniyor. Çekler yere bir tek
çöp atmıyor ve sık sık 100 kişiyi
bulan tuvalet kuyruklannda kim-
senin önüne geçmeye çalışmadan
sabırla bekliyorlar. Bu arada bir-
birleriyle Venedik izlenimlerini
karşılaştınyorlar.
Her zamanki Amerikalı ve Ja-
pon turistlere ragmen Çeklerin
arkasından birdenbire bosalmış iz-
lenimi veren Venedik, artık hafta-
sonlanna dehsede bakıyor. 30 mil-
yon ziyaretçi için hesaplanan
"Dünya Sergisi 2000"nin kenti ba-
tırmasından korktuğu için bu ser-
giden adaylığını geri çeken Vene-
dik, ne yaparsa yapsın kendisini
kitle turizminden koruyamiyor.
Yılda 8 milyon turistin uğrak yeri
olan Venedik'in bir gün batık
"Atlmtis" gibi bir efsaneye dönüş-
mesi olasılığı Venedikseverlerin
uykularını kaçırıyor.
BtStKLET MUTLULUCU — Amsterdamh, giinlük hayatımn ulaşımla ilgili hemen her alanında pedal çeviriyor. (Fotograf: Arif Kızılyaiın)
Amsterdamdan
Hollandalı bisikletle uçarHızlı trarnvaylar, otobüsler, taksiler bisiklete
olan ilgiyi azaltmamış Amsterdam'da. Kişi
başına bir bisiklet düşüyor şehirde. Hemen
her adım başı bir bisikletliye rasthyorsunuz.
ARİF KIZILYALIN
AMSTERDAM — Bisiklet bir
tutkudur insan yaşamında. Ço-
cukluk yıUannın baharında filiz-
lenen bu sevgi, uzun zaman geç-
se de çıkmaz zihnimizden. Nere-
de bir bisikletli görsek yaşam sü-
recimizin "pedalh" dönemlerini
anımsarız. Evet yıllar çoğu kişiyi
bu "sevda"dan kopanyor kuşku-
suz, ama Hollanda'da, ozellikle
de Amsterdam'da bisikletin apay-
n bir yeri var. Hızü tramvaylar,
son derece lüks taksiler, vızır vı-
zır işleyen otobüsler bisiklete olan
ilgiyi azaltmamış.
GUnün hemen her saati adım
başında bir bisikletliye rasthyor-
sunuz. Kimi 10-11 aylık bebeğini
karnına kangru ile asmış, önün-
de koca bir sepet bulunan bisik-
letiyle alışverişe gidiyor, kimi ise
üzerindeki takım elbiseye aldır-
madan eve birkaç dakika daha er-
ken varabilmek için olanca gücüy-
le pedallara yükleniyor.
Avrupa'nın en 'özgür' kentle-
rinden biri olan Amsterdam'da,
kişi başına 1 bisiklet düştüğünü
öğreniyoruz. Dar sokaklan ve ka-
nalların üzerindeki asma köprü-
leri nedeniyle trafik sıkışıkhğına
yenik düşmemek için bisiklete
ağırlık veren Amsterdamlılar, yal-
nızca acil işlerinde ve eğlence dö-
nüşü taksilere rağbet ediyoriar.
Bu kadar çok bisikletin bulun-
duğu Amsterdam'da, en büyük
sorunlardan biri de 'bisiklet
hırsızlıgı'. Ancak bu tatsız olaya
engel olabilmek için hemen her
sokak kenarında ya da meydan-
lann çevresinde bisikletlerin park
edilebilme ve zincirle kilitlenebil-
meleri için detnir çubuklar yapıl-
mış.
Hollandalılar bisikletlilerin
"kazaya" kurban gitmemeleri
için de önlem almış. Yaya ve araç
trafığinin yanı sıra bisikletler için
her caddede ayn bir şerit düşünül-
müş. Bu şerit tıpkı ana yol gibi iş-
liyor, bisikletliler sarı, kırmızı ve
yeşil ışıklara "harfi harfine" uyu*
yor, yayalar da ne kadar boş olur-
sa olsun bisiklet yolunda yeşil
yanmadan karşıdan karşıya geç-
miyor.
Bisikletleriyle 10-15 km.'lik yo-
lu göze alıp kentin dışına çıkan-
lara rastlarnak da mümkün. On-
lar da çevre yolunun yakınlann-
daki yan yollardan "rahatça"
piknik yapmaya gidiyorlar.
Amsterdam'a 2.5 saat uzaklık-
taki Assen kenti de tam bisiklet
cenneti. Bu kentte bazı sokak-
lar trafiğe kapatılmış, yalnızca ya-
yalara ve bisikletlilere rastlıyorsu-
nuz yol boyu.
Amsterdam'da bisikletin gire-
mediği yerler de yok değil. örne-
ğin kent merkezindeki mağı
lann bulunduğu sokağa giren uı-
sikletli anında bitiveren polis ta-
rafından "nazikçe" uyanlıyor ve
bisikletini "Uşıyarmk" sokak dı-
şına çıkanyor.
Kısacası bisiklet Hollandaula-
nn 'berşeyi'. Evin tüm bireyleri-
nin kendilerine ait bisikletleri var
boy boy. Belki kapıraın önünde
bir Mercedes 500 ya da Porche
922 duruyor, ama tercih her za-
man için bu sempatik iki tekerlek-
li taşıyıcıya...
Moskova'dan
Moskova'nın ortasmda Gülhane ParkıKim demiş Ruslarla ortak yönûmüz yok diye? Başkentteki Gorki
Parkı'na gidin. Yiyecek içecek yerlerinin çevresini pisletmek olsun,
çocukları baş üstünde taşıyıp iyice şımarttıktan sonra sert azar, hatta
hafif pataklamak olsun, müziğl sonuna kadar açmak, çimene
yayılarak yemek olsun, birçok bakımdan Gülhane Parkı'nı
aratmayacak bir ortam sarıverir çevrenizi.
KEREM ÇALIŞKAN
MOSKOVA — Kim size Ruslar
açlık ve sefalet içinde, dükkânlar-
da yiyecek yok, adamlar sürünü-
yor derse sakın inanmayın. Rus-
lan yiyip içip eğleniyor, gezıp to-
zuyor, yaşamın tadını çıkanyorlar.
Nerede mi? Gorki Park'ta...
Kremlin yakınındaki Marx
Caddesi istasyonundan metroya
binip kenti güneydoğusuna doğ-
ru (Jç durak gidip Kınm Köprü-
sü'nü geçtiniz mi Gorki Parkı'na
çıkarsınız. Bir Istanbullu olarak
kentin bir ucundan öteki ucuna 5
dakikada gitmenin zevkini çıkara-
rak ve acaba Moskovalılann kuy-
ruklarda harcadıgı vakit mi yok-
sa tstanbullulann trafîkte harca-
dıgı vakit mi çok diye düşünerek...
Biz 10 kopeklik bileti alıp gire-
lim Gorki Park'a. Burası mekân
olarak daha çok Ankara Gençlik
Parkı'nı, hava olarak tstanbul'un
Gülhane Parkı'nı andıran bir yer.
Bcrlin Brandenburg kapısını
anımsatan 1955 yaptmı devasa sü-
tunlan geçince karşıruza Sovyet
kent yaşamının aynlmaz parçası
olan şipşak fotoğrafçılar çıkar.
Çeşitli hayvan, miki, otomobil,
motosiklet gibi "dekor'lann üze-
rinde 2 rubleye çektikleri fotoğraf-
lan adres alıp evinize postalarlar.
Bunlar devletten füm alıp götü-
rü usulü çalışırlar. Kınm Köprü-
sü üzerinde Gorbaçov'un adam
boyu karton mankeninin yanında
fotoğrafçılık yapan 29 yaşındaki
elektrik mühendisi Oleg, devlet
kapısında çalışsa ayda alacağı 200
nıbleyi burada iki günde aldığını
söyler. Ama işler bu ara kesattır.
Geçen yıl Gorbaçov ile fotograf
çektirmek için insanlar kuynığa
girerken. bu yü herkes kanon
Gorbaçov'a soğuk soğuk bakıp
geçmektedir. Yakında Gorbi'nin
kartonunu kaldınp Yeltsin'i koy-
mayı düşünmektedir Oleg...
Biz yine Gorki Park'ta yolumu-
za devam edelim. Ortadaki koca-
man havuzda ve soldaki büyük
havuzda pedalh deniz bisikleti ve
sandalla 10 dakikası 1 rubleye do-
laşan genç âşıklara, çocuklara ve
gençliğini yadeden emekli çiftle-
re takılmadan parkın içinde iler-
leyelim. Sağda solda incik bon-
cuk, çeşitli Lenin, perestroyka ve
pop rozetleri, içine su konunca
öten minik testi düdükler ve larn-
bada ya da rock kaset satan, aya-
küstü tombala çeken tezgâhlar da
bizi alıkoymasın; bunlar Mosko-
va'nın her köşesinde var. Biz so-
la dönelim...
tşte koskoca bir lunapark.
Hem yaJnız dönmedolaplar, saJın-
caklar, bugibugiler değil, havada
1 rubleye üç tam daire çevüten, üs-
tu (insanlar düşmesin diye) ızga-
ralı bir muz salıncak bile var...
"Hoppala bn kokn ve dumın
da ne? Gorki Parkı'nın ortasında
köfte mi pişiriyorlar?" derken,
"sişlik kebap ve kızannış piliç"
satan çevresi Fanta ve Pepsi büfe-
leri ile dolu minik meydancığa ge-
lir, sonra bu yiyecek büfelerinin
parkın hemen her köşesinde bol
miktarda bulunduğunu fark eder-
siniz. "Yahu, bani bu Ruslar elc
hasretti, tavugn doşlerinde görü-
yorlardı?" demeye kalkmayın;
çünkü Batı'daki imajlanndan faz-
la haberli olmayan Gorki Parkı'-
nın mutlu, sakin, neşeli Ruslannı
incitebilirsinlz.
Şişlikler arkadaki ızgarada pı-
şer, et parçalan bizün şişlerin or-
talama uç katı büyüklükte, biraz
da yağlıcadır.
Sahi, bu Ruslarla ne çok ortak
yönümüz varmış. Yiyecek içecek
yerlerinin çevresini pisletmek ol-
sun, çocuklan baş üstünde taşıyıp
iyice şımarttıktan sonra sert azar,
hatta hafif pataklamak olsun,
müziği sonuna kadar açmak ve çi-
menlere yayüıp keyif çıkararak ye-
mek olsun birçok bakımdan Gül-
hane Parkı'nı aratmayacak bir or-
tam sarıverir çevrenizi.
Ama bu Ruslar galiba daha Ba-
tüı, çünkü bu koca parkın orta ye-
rinde bir de gençlerin 2 rubleye gi-
receği kocaman bir'açıkhava dis-
koteği var. Akjanılan saat
19.00'da, hafta sonian daha erken
faaliyete geçer. Mini etekli ya da
basma fistanlı Rus kızlan burayı
çok sever; pop, rock ve lambada
müziği ile bazen delikanhlarla, ba-
zen kız kıza çılgınca dans ederler.
lçerideki oturaklann ve dvarda-
ki tel örgü önlerinin hafta sonu
müşterüeri ise kml kuşaklı, afıli
subay şapkası taşıyan genç askeri
öğrencilerdir. Kravatlan ceplerine
koyup yakalannı açarak kışlalann
birikmiş enerjisini piste tasırlar...
Velhasü Ruslar için fazla Ozn<-
meyin; onlar yaşhsıyla genç
yuvarlanıp gidiyor, yiyip içip _ „-
şamın tadını çıkarmaya bakıyor-
lar.
Biz de çılgın gibi geçen patenli,
kaykaylı, punk ve pop saçlı genç
Ruslara, "Gorbi'nin teenage
kusagma" çarpmadan yavaşça
parktan çıkıp Marx Caddesi kar-
şısındaki Lenin Müzesi'ne yöneti-
yoruz...
KENTYAŞAM
Turistlerin çıkrık merakı
• tstanbul Haber Servisi — Geleneksel yöntemlerle
"iplik eğirme"de kullanılan çıkrık makineleri
Sultanahmet Parkı'nda alıcı bekliyor. Ozellikle turistler
tarafından büyük ilgi gören "çıkrık"ı 200 bin lirayı veren
alabiliyor. Çıkrıklan Inebolu'dan alıp İstanbul'da satan
ve yıllardır bu işle uğraşan Hüseyin Usta, bu makinelerin
50 yıl öncesine kadar kullanıldığım, şimdi evlerde süs
eşyası için satın alındığını belirtiyor.
İSKFnin su raporu
• tSTANBUL (AA) — îstanbul'a su sağlayan 7
barajdaki toplam su rezervi, son ölçümlere göre 113
milyon 690 bin 600 metreküpe düştü. ISKl'den yapılan
açıklamada, barajlar arasında en düşük seviyeye, yüzde
3.38 doluluk oranı ile Terkos Gölü'nün sahip bulunduğu
belirtildi. Terkos Gölu'nde su seviyesi 75 santimetreye
düştü. İSKÎ yetkilileri, onceki gün toplam su rezervinin
115 milyon 132 bin 800 metreküp olarak saptandığını,
son 24 saat içinde kente 744 bin 923 metreküp su
verildiğini bildirdiler.
Yüzyıllık çınar devrildi: 1 ölti '
• İstanbul Haber Servisi — Çengelköy'de yüz yıllık bir
çınar ağacımn devrilmesi sonucu 1 kişi öldü, üç kişi
yaralandı. Çengelköy sahilindeki tarihi Çınaraltı
Kahvehanesi bahçesinde bulunan çınar ağacı dün 14.30
sıralarında rüzgânn etkisiyle devrildi. Olay sırasında
ağacın altında oturan Muzaffer Aydın (46), Yaşar
Özdemir (30), Sabıt Yıldız (25) ile Osman Çakır
yaralandı. Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırılan
yaraiılardan Muzaffer Aydın burada yaşamını yitirdi.
aymda kömür telaşı başladı
Istanbullular şu sıralar tonu 110 bin lira olan kömürü
şimdiden almaya başladı. Fiyatların ağustostan itibaren
artacağını belirten kömür satıcılarına karşılık
vatandaşlar kömürdeki artışın keyfi >
r
apıldığı
görüşünde. 1986'dan bu yana yüzde 294.94 oranında
artan kömür fıyatlarının yanı sıra bitki ortüsü ve
sahillerin bozulmasma yol açan kömür üretim sahaları
da ayn bir sorun oluşturuyor.
herhangi bir enflasyonist baskı ol-
madan kömür fıyatlannın artma-
dığıru söylerken, vatandaş, fiyat-
ların keyfı olarak belirlendiği gö-
rüşünde. Kömür üretirileri ise
"Havada kara buluüar göranür
görnnmez, kömür fiyatlan ile oy-
aayanlar var. Bonkr üretid Be ro-
ketid arasında yer alan birtalum
fırsatçılardır. Kömür fiyatlanmn
artmasında en önemli rolii bn ki-
şiler oynuyor" diye konuşuyor.
Son 5 yıllık kömür satış fıyat-
lanna baktığımızda 1986 yılında
1 tonu 13 bin lira olan kömür,
1987'de 30 bin 500 liraya, 1988'de
47 bin liraya, 1989'da 70 bin li-
raya ve 1990'da 110 bin liraya
yükseldi. 1 yıl öncesine göre
1987'de yüzde 134.61, 1988'de
yüzde 54.10,1989'da yüzde 48.93,
1990'da yüzde 57.3 oranında art-
tı. Sonuç olarak 1986'da 13 bin
500 liraya satılan kömür, yüzde
REMZİ GÖKDAĞ
tstanbullular, yaz ortasında,
kışlık kömür" depolamaya başla-
dı.
lstanbul'un kömür rezervleri
giderek artan nufusa yetmiyor.
Nüfusu 10 milyona yaklaşan İs-
tanbul'da yuzbinlerce konut, iş-
yeri ve sanayi kuruluşunda ısın-
ma ve ısıtma ihtiyaa için yılda
yaklaşık 5 milyon ton kömür tü-
ketiüyor. Bu da kişi başına yanm
ton kömür tüketimine eşit oluyor.
Bu kadar büyük oranda tüketilen
kömür, her yıl, bir önceki yıla gö-
re daha büyük bir kömür tüketi-
mini gündeme getiriyor. Gündem-
deki bu sonınun vatandaşı ilgilen-
diren yönü, zamanında yeterli
miktarda ve uygun fiyatla kömür
bulabilmek. Bu nedenle tstanbul-
lular yaz ortasında, kışlık kömür
ihtiyaçlannı karşılıyorlar. Kış ay-
lannda artan kömür fıyatlarmdan
etkilenmek istemeyen vatandaş-
lar, haziran ve temmuz aVından
itibaren kışlık kömürlerini alma-
ya başhyorlar. Temmuz ayının ilk
haftalannda ortalama 110 bin li-
ra olan kömürün ton fiyatının
ağustos başına kadar artacağını
belirten kömür satıcılan, bu artı-
şa neden olarak maliyetlerin yük-
sek olmasını gösteriyor. Satıcılar, Parçalanan helikopterden 2 kişi yaralı olarak kurtuldu. (Folograf: Vedat Yenerer)
294.94 oranında artarak bu yıl
110 bin liraya satüıyor.
İstanbul'da kömür üretiminin
10 yıl kadar daha süreceğı beliı-
tiliyor. Üretim faaliyetlerinin so-
na ermesinden sonra kömür saha-
larının nasıl değerlendirilecegine
henüz bir karar verilmiş değil.
Kömür üreticileri hafriyat çalış-
malannı belli bir plana göre yü-
rüterek gelecekte kömür sahala-
rının başka bir şekilde değerlen-
dirilmesi gerektiğine inanıyorlar.
Üreticiler, üretimin durmasından
sonra kömür havzalannda tanma
müsait alanlar oluşturulabileceği
gibi sığ yerlerın su ile doldurulup
bahk yetiştirmeye dverisli hak ge-
tirilebileceğini söyiüyorlar. Kö-
mür üreticileri, bütün bu sorun-
lann çözumüne hız getırecek ted-
birlerin ve madencüer ile ilgili ba-
kanlıklar arasında koordinasyonu
sağlayacak bir kurumun oluştu-
rulmasını istiyor.
Kömür üretimi, bazı sorunlan
da beraberinde getiriyor. Bunla-
nn başında üretim yapılan yerler-
de çevrenin büyük ölçüde tahrip
edilmesi geliyor. lstanbul'un kö-
mur üretim sahaları, şehrin Av-
rupa yakasında, Kilyos - Karabu-
run boyunca uzanan Karadeniz
sahil şeridinin Bolluca - Boğazköy
- Kemerburgaz arasında, Asya ya-
kasında da Şile civannda yer alı-
yor. Denize yakın olan ve genel
olarak bitki örtttsü ile kapü bu
alanlarda yapılan kömür üretimi,
sahil arazisinin bozulmasına ve
bitki örtüsünün yok olmasına ne-
den oluyor. Sonuç, çorak tepder,
geniş ve derin çukurlar. Kömür
üreticileri ise kömür havzalann-
daki doğa tahribattnı çevreye kar-
şı bir sorumsuzluğun eseri değil,
işin zanıri bir sonucu olarak ta-
nımhyor ve yapılan tahribatı az da
olsa gıdermek amaayla kömür sa-
halarmı ağaçlandırma çalışmala-
nna başlayacaklannı belirtiyorlar.
Helikopter yere
çakıldı: 2 yaralı
lsUnbul Haber Servisi — Hal-
kah'da özel bir şirkete ait helikop-
ter, kalktıktan 200 metre sonra
yere çakıldı. Kazada iki kişi ya-
ralandı.
Makine parçalan üreten Ma-
Idnsan adlı şirkete ait helikopter
dün saat 14.30 sıralannda bir iş
için havalandıktan 200 metre son-
ra Öntaş menner fabrikasının
bahçesine düştü. Kazada Makin-
san'ın sahibi Em. Alb. SadaDmh
Öztürk'ün oğlu AB tsmet öztttrk
ve teknisyen Fevzi SUek fabrika
çalışanlan tarafından yaralı ola-
rak kurtanldılar. Yaralılardan Si-
lek, t.Ü. Tıp Fakültesi Hastane-
si'nde yapılan kontrollerden son-
ra taburcu edildi. Firmanın sahi-
binin oğlu öztürk ise, omurgası
3 yerden kınldıgı için tnternatio-
nal Hospital'de tedavi altında.
Menner fabrikasında çalışan
görgü tanıklanndan Ismal Yrir*
kazayı şöyle anlattı:
"Helikopter kalkıştan soara
büyük bir gnriUtüyie bemen y«kı-
nımıza düştü. Koşap Içindeld y«-
ralılan çıkardık. Patlama olnr
korkusnyla yarahlarla birtilctc
fabrika binasıaa girdik. Ba snı-
da hettkopter alev aldı ve tama-
men yandı."
Yetkililer, helikopterin şirketin
bir iş yerine çok miktarda para
götürmek için havalandığını, ka-
zada paralann yandığını bil-
dirdiler.