Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıyeı Maıbaacıhk ve Gazetecılık Turk Anonım Şırkeıı adına
Nadır Nadl 9 Genel Yavın Vluduru Hlsll (fflll, Muessest Mudüru
Emine Vşiklıjıl. Yazı tşlen Muduru Ok»y Gönensn, 9 Habeı Merken
Muduru Y»lçın Bıyer Sa\fa Du2enı Vönctmenı Ali Aor. # Temsıkıter
ANKARA Ahmrt T.«. IZtylR Hiknd Çankaya. \DANA Çton Ygenogkı
!; Pohnka. Cttal B^lanpç, I>5 Haberier Eıfm IMa. Ekonemr Oagiı T«rt»«. H Sendıka Şaknn feMa. kulıur Ldal Lsttr.
EJmm Gm*> Şa>tuı, Haber \rastırma lsmtt Bcriaa, Yun Habclen NcrdM Dotn. Spor Dan;jmanı AbdaCudv Ynccknuı,
Dızı Yanlar Kcran Çahşkm. \ra4uma >hın \ip«>. Duzdtme Abdalbfc \ana £ kooıdjnaıör Aknct k/srulan, 0 Mab l>Ier
Erol Erimt. # Muha^be Menl VEMT # But« PUniama SCTJI Osmabe^otkı 9 Rcklam \vx Tonuı, 0 Ek Yayınlar Huh»
Akyol • ldaır Husryuı GuRr. 0 Ijtomr Oader ÇHIk, # Bılgı-lılem Nal Inal. 0 Pmond Swgı BosUnoojlg
Sasan w ta»m Cumhumtt Vbıbaaolık \c Cazudkk T.A-S. Türk Ocalı Cad. 39/41 >
HJM IÎI Pk 246-Isanbul Tk{ <\2 05 05 (20 haı). Tda. 21246 Flt (1) !2* 60 72 #
flurotar Ankm Zıya Gokalp BK Inkliap S- So 19 4 Td. 133 II 41-47. ~fckx 42344 Fu. (4) 133
05 65 # tna-. H Zıya Bh 1)S2 &İ/3, TeL 13 12 50, m a . 52359 Fu. (31) 19 S3 60
Inom) Cad 119 S. No 1 K» 1, Td. 19 37 52 |4 hat), TÜOL 62155, FM. (71) 19 37 52
TAKVÎM: 8 TEMMUZ 1990 tmsak: 3.35 Güneş: 5.32 öğle: 13.14 Ikindi: 17.13 Akşam: 20.45 Yatsı: 22.34
Özal'ın
damşmanı Pulak:
tıırizıııi
kötü
yolda
Can Pulak,
Cumhurbaşkanı Özal'a
sunduğu raporunda
Karadeniz'de de özel
koruma alanlannm
oluşturulmasını önerdi.
TUNCAY ÖZKAN ~
MARMAKİS — Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın turizm ve
çevre danışmanı Can Pulak, gö-
rev alanına giren konularda ha-
zırladığı raporları Marmaris
Okluk koyunda tatüini geçir-
roekte olan özal'a sundu.
Can Pulak, dün Mannaris'te
bir grup gazeteciyle yaptığı soh-
bet sırasında Cumhurbaşkanı
özal'ın bölgcde yaptığı incele-
mderde tüm kıyılarda yoğun bi-
çimde devam eden yapılaşma-
dan duyduğu rahatsızlığı dile ge-
tirdiğini söyledi.
Yat turizminin bu yıl "loriz"
yaşadığmı vurgulayan Can Pu-
lak, gördüğu olumsuzTuklan
şöyle sıraladı:
"Yat turizminde bu yıl oMuk-
ça fazla sıkıntılınmız var. Kap-
tanlann büyük bir kısmının
U&ansı yok. G«m0erde plşen ye-
mekkr hasta ediyor, tnsanlar
karaya kaçıyorlar. Lisanssız
kaptanlarla müşteriler arasında
•yumsudakUr yaşanıyor. Bu
ncdente kavgalar çıkıyor. Bun-
h n sikayet edecek, denetkyecek
bir mercj >ok. Bu civarda pek
çok limanıiı sorumlasu dahi
yok. Bunlann önknmesi geretd-
yor."
Pulak konuşma sırasında Ka-
radeniz turizmine ilişkin görüş-
lcrini de şöyle özetledi:
"Karadeniz turizminde bnra-
da (Marmaris-Gokova ve civa-
n) yaşanan sorunlann yaşan-
masını istemiyoruz. Bu ne-
denle eylnl aynda tüm Karade-
niz'i dolaşarak bir rapor
hazırlayacağım. Puradı ve Ka-
radeniz'de yeni özei koruma
bölgderl ifauı edUmesi gerekiyor.
Buradakilere yeni bazı botgele-
rin de katılması lazım. Karade-
niz'de de yapılanmayı önlemek
amacıyla yeni konıma bölgeie-
rine gerek var. Bence tum bu
böigelerde yapılanmayı durdur-
mak gerek."
Pulak, Marmaris ve civanna
Doğu'dan büyük göç olduğunu,
bunun önlenerek bolgenin nufus
yoğunluğunun korunması ge-
rektiğini beünti. "Buralarda ya-
şamanın tüm dünyada olduğu
gibi bir bedelinin bulunması ge-
rekir. Buralardan elde edilecek
geürlerle goç olan bolgeJerde ya-
şayan insanlann kallunma dn-
zeylerini arttırmak gerek"
dedi.
YATAĞAN~
Uranyumlu
küller
sorun oldu
ÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA — Yatağan Termik
Santrah'nın uranyumlu kul da|-
larının üzerinin örtülmesi TEK
ile TKÎ'nin anlaşamaması sonu-
cu belirsizliğe düştü. tki kurum
arasında bir anlaşmaya varüa-
maması, kul dağlannın örtülme-
si işi için açılacak ihaleden
TEK'in vazgeçmesine neden
oldu.
Bilindiği gibi Yatağan Termik
Santrah'nın uranyumlu kül aük-
lannın insan sağliğını tebdit edi-
ci ölçüde olduğu bilim adamla-
nnca doğrulannu; ve Enerji Ba-
kam Fahıetün Kurt bir açıkla-
ma yaparak kul dağlannın Uzer-
lerinin örtülerek yeşillendirilece-
ğini bildirmişti.
Bakanm açıklamasına kaışı-
bk açılacağı duyurulan "örtme
ve yeşillendirme" ihalesinden
TEK vazgeçti. thaleden vazge-
çilmesine TEK ile Türkiye Kö-
mür lşletmeleri (TKÎ) arasında
çıkan "itaale bedelinin hangi kn-
rum tarafından karjılanacagı"
konusundaki anlaşmazlığın ne-
den olduğu belirtildi.
Yatağan Termik Santralı yet-
kilileri, TEK Genel Müdûrlüğü'-
nün ihale bedelini TKl'nin kar-
şılamasını istediğiıu öne sürer-
ken TEK Genel Müdürlüğü yet-
kilileri bu konuda açıklama yap-
maktan kaçındüar.
TKİ lşletme Daire Başkanı
Tamer Hiral ise bu konuda ya-
pılacak çalışmanın TKl'nin de-
ğil, TEK'in sorunu olduğunu
belirterek şöyle dedı:
"Kül döküm sabasında yapı-
lacak çalı^ma TEK'in sonura-
dur. Ancak bizim bn sanaya
olaşıp dekopaj artıklannı dök-
mek için bir yolumuz yok. Çün-
kn 85 tonlak kamyonlanmınn
asfalta çıkmasına izin vermiyor-
lar. Biz onlara buraya bir yol ve
köpriı yapın dedik. Bu yol ya-
pıhrsa en az 25 yıl kullamlacak.
Yoksa biz komnnı santrann ka-
pısında teslim ederiz ve işimiz
biter. Fakat bu yolun yapımın-
da kitlden > ararlanırtar mı ya-
rarlanmariar nn bu, onlann so-
1940 doğumlular için nostaljik kokular taşıyan pop-rock, gençler için yepyeni bir müzik
50'sinde görücüye çıkanlar
MICK JAGGER HEP TAZE HEP ÇILGIN — 601ı > ıllann en buyuk
gruplanndan biri olan Rolling Sîones'un beyni Mick Jagger, pop-
rock'un en başanh isimlerinden biri. L zmanlar şimdi onun60 yBşındaki
gelecegini duşunu>orlar. Yanıt 13 yıl sonra (ustte).
TINA ^İNE HÂLÂ CIVA GtBl — 19901ann başında pop-rock mu-
ziginin yeniden canlanmasında en f azla emegi geçenlerden biri de Tina
Turner. 50 yaşını aşan ve torun sahibi Tina Turner sahneye çıktığında sesi
ve hareketleri ile 18'lik bir genç kızdan farksız (sagda).
Költür Servisi — Londra'nın
ünlü Wembley stadyumunun he-
men bitişiğindeki kapalı konser
salonu Wembley Arena'da bu ay
yıldız yağmuru var. Önce Prince,
ardından Rolling Stones, sonra
Madonna. Paul McCartney'den
sonra sırayı alacaklar arasında
David Bowie, Tina Turner, Cliff
Richard eşLğinde yeni Pink Floyd
' ve nıhayet Ten Years After var.
Temmuz-ağustos-eylül, pop
müziğin turne ayları. Amerikalı
grup ve şarkıcüar Avrupa kentle-
rinde, Avrupalı gruplar da ABD
eyaletlerinde görücüye çıkıyorlar.
Tabii bu arada yeni plaklan da
konser turne dönemine tesadüf et-
tiriliyor. Rolling Stones ve Ma-
donna konserlerinin organizatöru
rırun aynı tur müziği dinlemeleri.
Evlerde babalar hatta bazen dede-
ler, çocuk ya da torunlanyla ayak-
kabı, ceket, gömleğın yanı sıra
plak, kaset, CD'lerini de paylasa-
biliyorlar.
Pop-rock, 40 doğumlular için
zaman zaman nostaljik kokular
taşısa da, bugünkü gençler için
yepyeni bir müzik. örneğin bir Ti-
na Tbrner, bir Lou Reed, bir Ro-
ger Waters'ın tım ve sound'u, ay-
nca da şarkılannda verdiği mesaj-
lar, 80 sonrası pıyasaya çıkan
gruplannki kadar anlamlı gelmi-
yor hiç kimseye.
Pop-rock, boş zamanlarda ya
da dans ederken dinlenen bir mü-
zik turü olmaktan çıkıp live Aid,
Mandela konserleri ya da Ameri-
Sadece İngiltere'de bu ay içinde 20 y
konser var. Rolling Stones, Madonna, Ten
Years After, Pink Floyd, David Bowie, Tina
Turner hâlâ sahneye çıkıyor.
Harvey Goldsmitb, temmuz ba-
şından ağustos ortasına kadar sa-
dece Londra'da 2 milyon adet
konser bileti satüdığını söylüyor.
Önemlı olay. Konserlerden biri de
21 temmuzda Berlin'de. Hem de
duvarın önünde. Pink Floyd'un
kurucusu Roger Wattrs, yıkılan
duvann önünde "The Wdl" (Du-
var) albümünün yeni versiyonunu
sunacak.
Muzikolog ve toplumbilimciler
pop-rock plak, kaset ve CD satış-
lan ile konser basılatlannı incele-
dikten sonra şu sonuca vanyorlar:
"Pop-rock bir geienek, bir ta-
rih haline geldi."
Kükürel ve endüstriyel acıdan
pop-rock, esas olarak radyonun,
bu arada video-kliplerin de deste-
ğiyle, bir yaşam türünün somut
ifadesi. Yas farkını kaldıran unsur
ise Acid House partileri Jüzenle-
yen bugünku gençkrin ve babala-
kan çiftçilerine yardım konserle-
rinde olduğu gjbi toplumsal ve si-
yasal bir etiket de taşıyor artık. El-
vis Prestey ve Jerry \jet Lrtris, be-
yaz olmalanna rağmen Zenci mü-
ziğini (blues) beyazlar için de po-
puler hale getirirken, blues renkli
pop-rock şarknardaki isyankâr te-
malar, köklerinı, Zencilerin ırk ay-
nmına karsı duyduğu nefretten
alıyor. Neil Young ya da Bob
Dylan'ın hâlâ ayakta kalabilmesi-
nin nedenlerinden biri de, şarkı-
lannda olsun müzfldeTİnde olsun,
ne kadar yeni versiyonlar, yorum-
lar, duzenlemeler yaparlarsa yap-
sınlar, bu özden ayrümamalan.
Sunday Times gazetesinden
Bryan Appleyard soruyor:
"Şimdi merak konusu olaa şu:
Mick Jagger, ki bugûn 50'siae
yakiaşıyor, 60 yaşına bastıgı gün
sahneye çıkıp hala "I can get no
satMaction" diyebilecek mi?"
Ayvalık'takiustalar,yeterincepişippişmediğinianlamakiçin sabunun tadına bakıyorlar
Sabun,yeniyorsa güzeldirNECATt GÜNGÖR
Eskiden böyle rengârenk, böy-
le tngiliz parfümlerine batınlmış
gibi hoşça kokulu, biçim biçim,
cicili bicili, cam fanuslarda adeta
birer süs eşyası gibi duran sabun-
lar mı vardı? Nerede efendim! Ne
Sultan Aziz devrinde, ne Hamit
zamaoında... O yıllarda, akşam
alacasıyla birlikte hamamdan çı-
kıp faytonlara kurularak konak-
lanna, saray yavrusu köşklerine
dönen eski tstanbul bammefendi-
lerinin kadife tenlerinden yalmz-
ca iki tür rayiha yayıhrdı: Biri Ha-
lep kilinin rayihası, öteki Edirne
sabununun. Çünkü, sabun namı-
na yalnızca bu ikisi bilinirdi, öte-
si yoktu.
Daha sonraki yülarda, özellik-
le Cumhuriyet döneminde, bir
zeytinyağı beldesi olan Ayvahk-
ta sabunculuk gelişti ve yayıldı.
Buralı Rumlar, ürettikleri zeytin-
yağımn bir bölümüyle, "hane
ihtJvaçUnBi" karşuamak üzere sa-
bun yapıyorlardı. Mübadeleden
sonra Ayvaiık yöresine yerleştiri-
len Giritliler ise sabunculuğu da-
ha da ileri göturduler. Şimdilerde,
yası altmış civannda olanlar, Ay-
valık'taki o Gintli sabuncuların
yapıp sattığı renk renk, top top sa-
bunlan, geri gelmez çocukluk çağ-
nlarımn özlemi içinde anıyorlar!
O sabunculann en ünlüsü Ali
Efendi'ydi. Sabuncu Ali Efendi-
nin Tenekeciler Çarşısı'ndaki dük-
kânmda sergilenen sabunlar, renk-
leri, biçimleri ve kokulanyla in-
sanlan çekerdi!
1950'Ü yıllara gelinceye dek A>
vaJık'ta otuz iki tane sabunhane
vanh. Bu sabunhanelerde uretikn
saf sabunlar büyUk kentlere, çev-
re ülere gönderilirdi. 50/li yıllar-
da bu kuçük imalathaneler birer
ikişer kapanmaya başladüar. Çun-
kü aralanndan bazıları -gunumü-
zün buyuk ve önemli markaları-
büytime yoluna ginnişlerdi. Ima-
lathane düzeyinden fabrika ölçe-
ğine sıçramaktaydılar. Buyüklerin
pazannda küçük üreticUer at oy-
natamazdı; şasmaz bir kuraldı bu!
Şimdilerde kala kala üç dört sa-
bunhane kalmıştı eski günlerden;
ama ünlü markalann yarunda esa-
mesi bile okunmazdı onlann.
Ayvalık'm büyük sabunculan
ülke pazanna yayıladursunlar, bu-
ra halkı, yine eskisi gibi kendi sa-
bununu evinde kendisi yapma
ahşkanlığım sürdürüyordu hâlâ.
Bu yalnızca bir alışkanlık değil,
aynı zamanda bir seçimdi. Evler-
de yapıla saf, temiz, katıksız sa-
bunu; kimyasal kanşunlarla elde
edilmis albenili sabunlara yeğ
tutmaydı.
Bugün çoğu evlerde sabun ka-
zanlan kaymyordu. Ne ki herkes
sabun yapmayı bilmezdi. Sabun
yapma bir zanaattı, ustalık isteyen
işti; ustalıksa zamanla kazanılan
bir beceri...
Hüseyin Yıldınm da Ayvalıklı
sabun ustalanndan biri işte. Bun-
dan yırmi sekiz yıl önce, daha bir
karış boyunda çocukken girmişti
bu zanaata. Uzunca bir zaman,
Giritli ustalann yanında bulun-
muştu... Sonra bir fabrikada ya-
pım ustası olarak çalışmış; pişir-
digi sabunlann tadına bakmaktan
Sabun ustası Hüseyin Yıldırım, "Her Hüseyin ustaya göre saf sabunun
sabun yenmez" diyor. "Bizim yediğimiz kendine özgü, çekici bir kokusu var
sabun, saf, içilecek nitelikteki zaten. Buna aynca esans koymaya
zeytinyağmdan yapılan sabundur!' gerek yok.
HUSEYtN YILDIRIM — "Bizim >aptığımız sabunlar kuru ve kabadır. Lavaboda suyu göıünce çozulmez." (Fotoğraf: Kayıhan Gıiven)
dişleri çürUmüştü! Sözün gelişi
değil bu. Gerçekten çürümüştü.
Bu işte çalışan nice ustanın dişle-
ri gibi.
Pekiyi, neden sabunun tadına
bakıyordu ustalar? Hani ev ha-
nunlan, asçılar, pişirdikleri yeme-
ğin tadına tuzuna bakarlar ya, iş-
te öylesi!
"Eski ustalann bepsinin dişle-
ri çuröktur," diye anlatıyordu Hü-
seyin Yıldınm. "Benimkiler de yir-
mi beş yüda çunidu.- Sabunun ta-
dına bakmaya gelince, göz kara-
nyla pişip pismedigini anlamak
güçtür. O nedenle yenir. Yeterin-
ce pişip pişmediği, acuığının gidip
gitmedigi en ivi böyle anlaşılır.
Ama bir şeye dikkat etmek gere-
kir Her sabun yenmez! Bizim ye-
digimiz sabun, saf, içilecek nite-
likte saf zeytin yagından yapılan
sabundur. Tertemizdir. Reklam-
larda saflık iddiasında bulunan-
lar, kendi sabunlannı yiyemezler
oysa! Çunkü saf degfl, kimyasal
maddeierle yapılmışUr. tçilecek ni-
telikte yagdan degU, tortulu, acı
yagdan, güneşte kahp okatlenmiş
yagdan yapünaşbr. Don yagından
vapılmtşnr. tyi sabun yalnızca zey-
tin yagından yapılmaz. Çitlenbik
yagı. defne yagı da iyi sabun yap-
mak için elveriştidir. Yenilecek ka-
dar saf niteliktedir. İnsan tenine
de iç organlanna da zarar vermez.
tshal yapar, o kadar."
Sabunun saflığrnda, yenilmesi
bir ölçüydü. Onda kuşku yoktu...
Pekı, yenilecek kadar temiz ve saf
olan sabunun muhtevasında neler
vardı? Bu sorunun yamtım şöyle
veriyordu Hüseyin usta;
"Naturel zeytin yagı, kostik ve
tuz. Asıl mohteva bu. Bir de, içti-
gimiz su."
Nitelikli sabunun başka özellik-
leri de olmalıydı. Sözgelimi tüke-
tici nelere dikkat etmeli? Herkes
yiyerek tadına bakamayacağına
göre..
"Sabunda göninüs de önemli"
Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Pergamon Müzesi önüne pankart bıraktı
6
Zeus Sıınağı, Bergama'ya ait'
HANDAN ŞENKÖKEN
BERLİN — Bergama Belediye Başkanı Sefa
Taşkın ve belediye meclis uyelen Doğu Ber-
lın'deki Pergamon Muzesi'nde bir gösteri ya-
parak Zeus Sunağı'nın geri verilmesini istedi-
ler. Sefa Taşkın, iki bin yıl boyunca Bergama'-
da bulunan Zeus Sunağı'nın Bergama'ya ait
olduğunu belirterek "Bergama halkı adına Ze-
us Sımağı'nı geri istiyonız" dedi ve sunağın
merdıvenlerıne "Zeus Sunagı Bergama'nındır,
geri istiyoruz" yazılı bir pankart bıraktı. Gös-
teriyi Alman basınından çeşıth gazeteciler ız-
ledı ve ARD televizyonu görüntüledi.
Pergamon Muzesi'nde Zeus Sunağı önün-
de ARD televizyonundan Arold Uders'in so-
rularını yanıtlayan Bergama Belediye Başka-
nı Sefa Taşkın, "Zeus Sunagı'nı görünce çok
beyecanlandım. Butün Bergama halkı adına
Zeus Sunagı'nı geri istiyoruz. En büyük iste-
gimiz Zeus Sunağı'nın olması gereken yere,
Bergama'ya geri dönmesi ve bugun hâlâ ye-
rinde duran temelleri uzerinde yukselmesidir"
dedi. Zeus Sunağı'nın bir heykel, eski bir pa-
ra ya da resim olmadığına değinen Taşkın,
"Berlin'de 100 yıldır bulunan Zeus Sunagı, iki
bin yıl boyunca Bergama'davdı. Zeus Sunagı
Bergama şehrinin bir parçasıdır" bıçıminde
konuştu. Bir soru üzerine henüz Alman yet-
kililerle temas kurmadığını belirten Sefa Taş-
kın, öncelıkle başlattıklan kampanyayla bü-
tün dunyaya Zeus Sunağı'nı tanıtmayı amaç-
ladıklanru, daha sonra da Kultur Bakanlığı'y-
la birlikte ciddi girişimlerde bulunmayı ıste-
diklerinı söyledi.
Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın, bü-
tun dunyadaki tarihi eserlerm iade edilmesi
konusunda bu tür girişimlerin olması halin-
de buyük karmaşıkhğa yol açılacağı biçimın-
deki görüşe, "Dunyada esen yeni banş ve öz-
gürlük riızgârlan Zeus Sunağı'nın Bergama-
ya kavuşması, bu buyuk ozlemin giderilmesi
için her zamankinden daha umutlu olma ola-
nagı veriyor. Yanm yuzyıllık tabular ve du-
variar yıkılırken insanlık binlerce yılın birik-
tirditi olumlu değerlere daha çok sahip çıkı-
yor. iki Berlin nasıl birle$iyorsa, iki Almanya
nasıl birieşiyorsa Zeus Sunagı da Bergama ile
oyle biriesmelidir" karşılığını verdi. Berlin'dekı
Brandenburg kapısının Bergama'da bulunması
ne kadar anlamsızsa, Zeus Sunağı'nın Doğu
Berlin'de bulunmasının da o denli saçma ol-
duğu savını yineledi.
diyordu usta. "Berrak, alabildigi-
ne beyazdır saf sabun. Adeta say-
damdır. Ama, kimyasal ilaçlaria
beyazlatmayı saymıyoruz tabii.
Yapay bir beyazük o... Bir de ba-
karsuuz, sabunda kızankuk görü-
lür bazen. Guneşte kalıp okside
olmus yaglar, yani bozıümuş yağ-
lar böyle kızanküklar yapar. Böy-
lesi sabun knOanıimaz mı? KnHa-
mlır. Ama yagının temizlik dcre-
cesini ele verir... Bir şey daha var
Evlerde yapügımız ve adına scrgi
sabunu dediginıiz malı, akşantdan
dökersiniz sergene, sabaha kadar
kurnr. Nemlilik oranı düşüktür
çünkü. Korala göre nem oranı en
fazla binde ikidir! Bundan fazU-
sı kunü dısıdır. hatalı yapundır.»
Gunlerce depolarda, dükkânlar-
da, marketlertje bekleyip de, bftlâ
nem tasıyorsa, o sabunun kalite-
sini siz duşünun artık..."
Sanayi sabununun yumuşak
malzemeyi özellikle ürettiğıni vur-
gulayan Hüseyin Ytldınm, bunun
nedenini de sabuna biçim verme
kaygısıyla açıkhyordu. "Evlerde
yapılan sabunda biçim kaygısı gii-
dulmedigi için kuru ve kabadır"
diyordu. "Ama dayamklıdır. La-
vaboda suyu görünce çözülmez...
Ona istenÜen biçimi vermek için
özellikle yumuşak olarak üretilen
sanayi sabunuysa, lavaboda kısa
sürede vıcık vıcık olurî'
Ayvalıklı yaşhlann anlattığına
göre sabun sozcüğünün kökeni
Arapça'dan geliyordu. Zabun
adında bir Arap'tı bunu bulan ki-
şı. Ama bildiğirniz "arapsabunu"
nu bulmuştu a Yani avık sabu-
nu. Zamanla işin ıçine kimya ka-
nşmış; kuru sabun, zeytinyağının
pişirilmesi ve katta maddeleriyle
elde edilebilmişti. tnsanoğlu, sa-
bun kullanmayı daha da cazip kıl-
mak için hoş kokulu esanslar ek-
leyecekti içine.
Hüseyin ustaya sorarsanız halis
sabunun kendine özgü, çekici bir
kokusu vardı zaten. Buna aynca
esans koymaya gerek yoktu. Onun
doğal kokusunu bozmamak ge-
rekti... Ama ne derler? Zevklerle
renkler tartışılmazmış... Sorun
belki de kah'teyi cazibeye feda edip
etmemekte düğümleniyordu.
Merakhlan ev sabunlanmn de-
ğerini biliyordu elbet. Hatta bü-
yük kentlerden Ayvahkh ustalara
haber gönderip özd olarak ısmar-
layanlar bile vardı.
Sabun sanayii ülkemizde gün-
den güne gelişip çesitlenirken Ay-
vahk'ta, halk arasında yasayage-
len ev sabunculuğu inadına dire-
niyordu. Evinin önündeki üç beş
ağaçtan elde ettiği bir teneke zey-
tin yagından sabun yapmak iste-
yenler, Hüseyin ustanın kapısını
çahyorlardı. Hüseyin ustanın kay-
nattığı sabunlar dillere destanüı.
Onun gibi böyle küçük üretimle
halis sabun yapan başka ustalar
da vardı Ayvahk'ta... Ama o us-
talardan zanaatı devralacak kim-
se yoktu. Parası az bir zanaattı sa-
bunculuk. Kendisi haysiyetli, ama
geliri düşüktü. Bu nedenle kimse-
ler gönül indirmiyordu! Hüseyin
usta, iş bulup da kazan kaynattı-
ğı zamanlar, günlüğünün on bin
liraya geldiğini söylüyordu. Bu da
emekli aylığına bir katkıdan baş-
ka bir şey değildi!
Kim, daha çok
sigara içer?
• İZMİR (ANKA) — Ege
Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nce bin kişi
uzerinde yapılan "kîmler
daha çok sigara içiyor"
araştırmasında erkeklerin
evlenince, kadınlann ise
boşarunca daha çok sigara
içtikleri ortaya çıktı. Tıp
Fakültesi'nin göğüs
hastalıklan ile halk sağlığı
ana bilim dallannın
gerçekleştirdiği araştınnada,
tüm yaş grubundaki
erkeklerin ytizde 58'inin
kadınlann ise yüzde
24'ünün sigara içtiği
belirlendi. Araştırma
sonuçlanna göre evliler,
bekârlara oranda daha çok
sigara içcrken evli
erkeklerin yüzde 69*u, evli
kadınlann da yüzde 53'ü
sigara tiryakisi
konumundalar.
Sınav
sonuçlan
• ANKARA (ANKA) —
Milli Eğitim Bakanhğı'nın
merkezi sistemle
düzenlediği Anadolu, fen,
Anadolu öğıetmen liseleri
ile kurumlara bağlı okullara
giriş smavlanmn sonuçlan
adaylara gönderilmeye
başlanıyor. llk olarak
Anadolu ve fen liseleri
sınavlarına giren öğrencilere
puanlarını ve kazandıklan
okullan gösteren sınav
sonuç belgeleri, 10 temmuz
salı gününden itibaren
gönderilecek. Bu tarihte
aynca okul mudürlüklerine
de kaydolmaya hak
kazanan ögrencilerin listt
iletilecek.
Ayda 45 bin
kışiye ehliyet
• ANKARA (AA) —
Türkiye genelinde her ay,
ortalama olarak 33
bin aracın trafîğe tescil
edildiği, 45 bin kisinin de
ehliyet aldığı belirlendi.
Trafikteki araç sayısı 3.7
milyonu, ehliyetli sayısı da
5.7 milyonu aştı. Trafikteki
araç sayısı bu yılın ocak ayı
sonunda 3 milyon 684'e,
şubat ayı sonunda 3 milyon
714 bine, mart ayı sonunda
3 milyon 753 bine ve nisan
ayı sonunda da 3 milyon
777 bine ulaştı.
Polislere
turizm dersi
• ANKARA (ANKA) —
Polis okullan
yönetmeliğinde değişiklik
yapılarak polis adaylanna
halkla ilişkiler ve turizm
dersi verihnesi
kararlaştmldı. Resmi
Gazete'de yayımlanan
yönetmelik değişikliğine
göre polis okullanna 18
yaşını tamamlamış, 27
yaşından gün almamış
olanlar başvurabilecek.
Polis okullannda öğrenim
gören Öğrenciler "inandıncı
bir bilgiye dayanarak" en
çok 5 gün mazeret izni
alabilecekler.
Arap turist
Bur8a?
yı sevdi
• BURSA (AA) —
Bursa'ya iki yıldır ender
gelen Arap turistler, bu yıl
sıcaklann başlamasıyla
birlikte Bursa caddelerini
renklendirmeye başladılar.
Bursa'daki turizm
acenteleri, Arap turistlerin
yeniden Bursa'yı tatil için
tercih edilen kent olarak
seçmelerini şöyle
değerlendirdiler: "Arap
turistler, daha çok su ve
yeşili anyor. Bursa ise
körfez ûikelerinde camileri,
türbeleri, yeşili, Uludağ'ı ile
tanınan bir kent. Aynca
Arap geleneksel aile yapısı
için uygun ortam mevcut.
Bu sezon Arap turizminde
yeniden canlı bir dönem
yasayacağızr
Mannara'da
kirlilik
• BURSA (AA) —
Türkiye sanayiinin yandan
fazlasının çevrelediği
Marmara Denizd'nde
kirliliğin her geçen gün
arttığı, denizin caddeler
kadar gürültülü olduğu
blldirildi. Tarun Onnan ve
Köyişleri Bakanlığı'nca,
Marmara Denizi'nde
yapılan araştınnada, sadece
Istanbul'da 4 binden fazla
işyerinin, pis sulannı,
antmadan denize verdiği,
orta ölcekli bir tekstü
fabrikasının günde 20 bin,
bir rafinerinin de 100 bin
kişinin meydana getireceği
kirleticiyi denize yaydığı
kaydedildi. Araştırmada,
Marmara Denizi'ndeki
yoğun deniz trafiği, gemi
makineleri ile
uskurlanndan çıkan
gürültülerin ve şiddetli
ışıklann, balıklan
urküttüğü de belirtildi.