Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 TEMMUZ 1990
KKTC'den
APye mesa j
• LEFKOŞA (AA) —
KKTC'de faaliyet gösteren
54 örgüt, Avrupa Topluluğu
(AT) yetkililerine mesajlar
göndererek Kıbrıs sorununa
siyasi bir çözüm
bulununcaya kadar Rum
yönetiminin üyelik
başvurusunun
durdurulmasını istedi. AT
NJnem Başkanı ttalya
.Jışişleri Bakanı Gianni de
Michelis, AT Akdeniz tşleri
Sorumlusu Abel Matutes ve
AT Komisyon Başkanı
Jacques Delors'a gönderilen
mesajlarda, Rumiann,
Kıbns Türkleri adına,
ATye üyelik için
başvunnaya hak ve yetkisi
bulunmadığı belirtildi.
Atonı
reaktöründe
• ATtNA (Cumhuriyet)
— Yunanistan'ın başkenti
Atina yakınlannda
Demokritos Atom Rcaktörü
yakınlarındaki biyokimya
laboratuvannda dün çıkan
yangın bölgede heyecan
yarattı. Reaktöre 500 metre
uzaklıkta olduğu belirtilen
ve reaktör alanında kurulu
bulun'an laboratuvarda dün
sabaha karşı 01.00
sıralarında meydana gelen
patlamadan sonıa çıkan
yangının söndürülduğu ve
reaktörde bir sızıntının söz
konusu olmadığı açıklandı.
Patlamanın, özellikle
reaktör çevresinde kurulu
Atina'nın Agia Paraskevi
semtinde paniğe yol açtığı
ve "nükleer felaket
korkusu" yaşandığı
bildirildi. Yunan
">akamlan, reaktörde bir
Jikenin söz konusu
olmadığını açıkladılar.
Fransız
gazeteci öldti
• Haber.Merkezi —
Fransız Le Monde
gazetesinin eski Türkiye
muhabiri, oryantalist Jean-
Pierre Thieck (41) (Michel
Farrere) önceki gun Paris'te
öldü. Türkçe, Osmanlıca,
Arapça ve Farsça'yı bilen,
Ortadoğu ve Türkiye ile
ilgili yazılarıyla Unlenen
Thieck, Paris'te tedavi
gördüğü hastanede
kurtarılamayarak yaşamını
yitirdi. 4 yıl süreyle Le
Monde'un Türkiye
muhabirliğini de yapan"
Thieck'in cenazesi Paris'teki
Pere-Lachaise Mezarhğı
Krematoryumu'nda
yakılacak.
Slovenya'dan
uyarıya ret
• BELGRAD (AA) —
Yugoslavya'nın Slovenya
Cumhuriyeti, Federal
Başkanlığın bağımsızlık
karannı geri alma isteğini
reddetti. Slovenya Devlet
°-*şkanlığı tarafmdan
ımlanan açıklaraada,
inderal Devlet
Başkanlığı'nın bu isteği
kabul edilemez olarak
nitelendirildi ve ülkedeki
anayasaJ ve siyasi krizin
diyalog yoluyla
giderilmesini daha
zortaştırdığı kaydedildi.
Yugoslavya Haber Ajansı
TANJUG tarafından
yayımlanan açıklamada,
Slovenya Cumhuriyeti
Devlet Başkanhğı'nın
ülkedeki diğer beş
cumhuriyete ülkenin
anayasal geleceği için acil
görüşmeler yapılması
çağrısında da bulunuiduğu
kaydedildi.
Mazowiecki ile
Walesa görüştü
• VARŞOVA (AP) —
Dayamşma Sendikası Lech
Walesa ile Başbakan
Tadeusz Mazowiecki'nin,
dün gizli bir görüşme
yaptıklan bildirildi. Walesa
ile Mazowiecki görüşürken
binlerce çiftçi de hükûmetin
uyguladığı ekonomik
politikayı protesto amacıyla
başkentte gösteri yaptılar.
Hükümete yakın kaynaklaı,
görüşmenin, Walesa ile
Mazowiecki arasında
aylardır süren gerginliği
gidermeyi amaçladığıru
bildirdiler.
Liberya'da
çatışma
• Dış Haberier Servisi —
Liberya Devlet Başkanı
Samuel Doe'ye bağlı
güçlerin bulunduğu
**">nravia limanı, önceki
w
J Charles Taylor
önderliğindeki ısyancılar
tarafmdan ateşe tutuldu.
tsyancıların, Doe'ye bağlı
birliklere teslim olmalan
çağrısında bulunduklan
bildirildi. Bu arada 16 Batı
Afrika ülkesinin üye olduğu
Batı Afrika Ülkeleri
Ekonomik Birliği
(ECOMAS), Liberya'da
şiddet arttığı takdirde
askeri birlik oluşturarak
müdahale etme kararı aldı.
DIŞ HABERLER CUMHURİYET/B
Akbulut Mitsotakis görüşmesi, Türk-Yunan diyalog süreciniyeniden başlattı
Dişkilerde yeni dönemTürkiye ve Yunanistan, aralarındaki
çeşitli pürüzlere karşın eylül ayında
dışişleri bakanları düzeyinde masaya
oturacaklar. Kıbrıs, Ege kıta sahanlığı,
Batı Trakya gibi öncelikli konularda
görüş aynlıklarının nasıl giderileceği
merak konusu.
STELYO BERBERAKİS
LONDRA — Türkiye ve Yunanistan başbakanlannın
önceki gun Londra'da yaptıklan görüşmeyle iki ülke iliş-
kilerinde yeni bir döneme daha girildi. Başbakan Yıldı-
run Akbulut ile Yunanistan Başbakanı Konstantin Mit-
sotakis, bu ilk "tanışma" goruşmelerinden sonra birbir-
leri hakkında "olumlu izlenimler edindiklerini" açıkladılar.
Aynca iki ülke ilişkilerinin düzeltilmesi amacıyla Anka-
ra ile Atina'nın resmi düzeyde yeniden temaslara başla-
masını kararlaştırdılar. Buna göre dışişleri bakanları ey-
lül ayında ve büyük bir olasılıkla BM toplantısı çerçeve-
sinde, New York'ta bir araya gelecekler. Dışişleri bakan-
lıkları yetkilileri ile büyükelçiler ise "gerefc dışişleri ba-
kanlannın bu göruşmesine gerekse bir sonraki drveye ge-
rekli ortamı hazırlamak için" temaslara başlayacakiar.
Her şey gösteriyor ki dönerain başbakanlan Turgut Özal
ile Andreas Papandreu'nun 1988'de başlattıkları diyalog
süreci, Akbulut ve Mitsotakis tarafından sürdürülecek. Ya-
ni bir bakıma Yunanistan'da üç kez ust üste yapılan ge-
nel seçimlerle donan diyalog kurma gayretleri şimdi ye-
niden canlanıyor. Bu çerçevede, aynı nedenlerle gerçekle-
semeyen Yunanistan Başbakanı'nın Ankara ziyareti de "kı-
sa bir siire içinde" yapılacak. özal ile Papandreu döne-
minde başlayan bu sürecin ne denli ürün vereceği, şimdi-
den kestirilemiyor. Çünkü taraflar, kendi tutumlannda ıs-
rar ediyor. Bilinen tek^şey, tarafların "iyiniyeüi" olduk-
lan. Bir de Yunanistan'ın yeni Başbakanı Mitsotakis'in bir
önceki Başbakan Papandreu'ya oranla ABD ve ATden
daha fazia destek görmesi var. Mitsotakis, son iki yıl içinde
Yunanistan'ın yurtdışında yitirmiş olduğu itibannı kazan-
dırmaya çalışıyor. Bu çerçevede, Papandreu'nun aksine,
gerek ABD gerekse AT ülkeleri ile çok sıkı temaslar kur-
maya başlayan Mitsotakis'in, Türk-Yunan diyalog süreci-
ni de daha özlü temellere oturtmayı hedeflediği düşünu-
lüyor. Çünkü gerek ABD yönetimi gerekse NATO ve AT
ülkeleri, Türk-Yunan ilişkilerinin bir an önce halledilme-
sinden yana bir tutum içindeler.
Ancak Türkiye'ye oranla iç siyaset dengeleri "daha
nazik" olan Yunanistan'ın yeni hükümetınden, çok bü-
yük açılmalar yapması beklenmiyor. Unutmamak gere-
kir ki sonbaharda Yunanistan'da yerel seçimler yapılacak.
Üstelik, iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi, daha güçlü
bir hükümet kurabilmek için yıl içinde seçim sistemini de
değiştirerek erken seçime gidebilir. Dolayısıyla Mitsota-
kis'in Ankara ziyaretinden söz ederken "Başansızltga uğ-
rayabilecek bir ziyareti gerçekJeştiretnem" dernesi tesadüfî
değil. Mitsotakis, beklenenin aksine, Kıbrıs konusunu di-
yalog için ön koşul olarak göstermemiş olmasına karşın
"Kıbns soronu çözümlenmezse Türk-Yunan diyalogundan
arzu edilen sonüçlar abnamaz" dedi. Oysa Türki
ye, •'Türk-Yunan diyalogunun, olumlu sonüçlar vermesL
haliode Kıbns sorununun çözümumi kotoylaşnrabilecegi"
görüşunde. Bu birbirine benzeyen, ama aslında "tersyüz"
olan görüşler, iki ülke arasındaki temel anlaşmazlıklar-
dan yalnız birini oluşturuyor. Gözle görülen ikinci bir an-
laşmazlık konusu ise Ege'deki kıta sahanlığının belirlen-
raesi. Görülüyor ki Mitsotakis de aynı Papandreu gibi bu
konuyu hukuki görüyor ve halledilmesi için Uluslararası
Lahey Adalet Divanı'na götürülmesinde ısrar ediyor. Bu
arada Yunanistan'ın, Türk-Yunan sorunu olarak kabul et-
raediği Batı Trakya konusunda da bir yumuşama göster-
diği söylenebilir. Mitsotakis, önceki gün Akbulut ile gö-
ruşürken bu konunun da Lozan Antlaşması çerçevesinde
nuyor. Kıbrıs Rum tarafının AT'ye başvuracağı biliniyor-
du. Çünkü Italva Başbakanı Andreotti'nin ve«.il ısıih alın-
mıştı. ttalya Başbakanı, bu yeşil ışıjı Lefkoşa ziyareti sı-
rasında Vasiliu'ya yakmıştı, ama hemen ardından ABD-
yi ziyaret eden Mitsotakis-Samaras ikilisi, ABD yöneti-
mine Kıbrıs konusundaki Yunan ve Kıbns Rum göruşle-
rini iletme fırsatını bulmuşlardı. Samaras, NATO zirve top-
lantısından iki gün önce İngiltere Dışişleri Bakanı Doug-
las Hurd'le yapmış olduğu görüşmesinde, Kıbns Rumla-
nnın, AT başvurusunu Ingiltere'nin de desteklemesini
istemişti, ama edinilen bilgilere göre Hurd, tam aksi bir-
tutum izJerniş ve başvurunun yapılmaması için Yunan ta-
rafının devreye girmesi görüşünü savunmuştu. Ancak Sa-
maras, "okun yaydan fııiadıgını" söyleyerek hiçbir şey ya-
pılamayacagını dile getirmişti. Bu, siyasi gözlemciler ta-
NATO'DA TÜRKtYE — Başbakan Yıldınm Akbulut ve Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Londra'daki tanışma görüş-
mesinde ikili ilişkilerin diyalog volu ile geliştirilmesi konusunda göriiş birligine vardılar.
muzakere edilebileceğini ima etmişti.
Mitsotakis hukümetinin diğer bir "güçlü tarafı" da Dı-
şişleri Bakanı Andonis Samaras'ın, Amerika'nın "sevgili
çocuğu" olarak görülmesi. Yunanlı genç bakan, özellikle
Yunanistan'ın "ulusal" olarak gördüğü konularda bugu-
ne kadar oldukça büyük ataklar yapmış, özellikle azın-
lıklar konusunu gündeme getirmekle Yunanistan'ın Bal-
kanlar'daki komşu ülkelerle ilişkilerini (Türkiye dahil) ger-
ginleştirmişti. Samaras, şimdi de Kıbrıs'a el atmış bulu-
rafından Samaras'ın Kıbns konusunda ABD'den yeşil ışık
aldığı şeklinde yorumlandı.
Londra'daki NATO zirvesinden dönen Başbakan Yıldı-
nm Akbulut, dun akşam Esenboğa Havalimanf nda ga-
zetecilerin sorusunu yanıtlarken, Kıbrıs Rum kesiminin
AT'ye başvurusu konusunda, "Bunun hukuKİ ve isabetli
olmadığını Mitsotakis'e söyledim. Çünkü Kıbrıs Türkle-
rinin kararı olmadan >apılan bir müracaat, çözüme en-
gel teşkil etmiştir" diye konuştu.
Yunanistan, ikili ilişkilerde açılan yeni dönemde ilk sınavı bugün veriyor
Diyalog yolunda SEIA gölgesiYASEMtN ÇONGAR
LONDRA — Turkiye'nin nülcleer stra-
tejisinin geleceği açısından önemli karar-
lar içeren NATO zirvesinin ardından An-
kara, dış politikada Kıbns ve Yunanistan'ın
yeniden öne çıkacağı bir döneme giriyor.
AT Bakanlar Konseyi'nin bu ayki toplan-
tısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin
tam üyelik basvurusunu ele alıp almaya-
cağı ve ABD Savunma Bakanı Richard
Chenney'in bugün Atina'da imzalayacağı
Savunma ve Ekonomik Işbirliği Anlaşma-
sı'nın (SEİA) neler içereceği dün Londra
1
dan Ankara'ya dönen kalabalık Dışişleri
Bakanlığı heyetinin gundemini oluşturuyor.
Başbakan Yıldınm Akbulut ile Yunanis-
tan Başbakanı Konstantin Mitsotakis ara-
sında yapılan görüşmenin beklenenden da-
ha yumuşak bir havada gerçekleşmesi Dı-
şişleri Bakanlığı yetkililerinde memnuniyet
yarattı. Yetkililer, Mitsotakis'in gönışme sı-
rastnda uluslararası platformlarda ve kendi
iç kamuoyuna yönelik olarak yaptığı pro-
pagandadan ciddi üslup ve kapsam fark-
lılıkları içeren bir tavır izlediği değerlendir-
mesini yaptılar.
Başbakanlararası görüşmeden sonra
Ankara-Atina iüşkilerinde girilen yeni dö-
nemin kaderine biri doğrudan, diğeri do-
laylı etki yapacak iki önemli gelişme ise bu-
gün Atina'da ve 16-17 temmuz günlerinde
Roma'da gerçeklesecek. Yann akşam 24 sa-
atlik bir ziyaret için Ankara'ya gidecek olan
ABD Savunma Bakanı Richard Chenney,
bugün Yunanlı yetkililerle iki ülke arasın-
daki SEİA'nın uzatılmasıru öngören bir an-
laşma imzalayacak. Eski Yunanistan Baş-
bakanı Andreas Papandreu'nun 1987'deki
gündeme getirdiği ve Konstantin Mitsota-
kis'in de geçen ay ABD'ye yaptığı ziyaret
sırasında yinelediği tutum çerçevesinde,
Atina'da anlaşma metnini "Tiirk tehdidi-
ne karşı güvence" anlamına gelecek bir
kaydın eklenmesini istiyor. Ust düzey Dı-
şişleri Bakanlığı yetkilileri, anlaşma gör-
mediklerini, ancak Dışişleri Bakanı Ali Bo-
zer'in ABD Dışişleri Bakanı Jaraes Baker
ile yaptığı son görüşmede'bu konuda gü-
vence aldığını belirtiyorlar. Baker'ın 7 ha-
ziranda Iskoçya'nın Turnburry kentinde
Bozer ile yaptığı göruşmede "Merak etrne-
yin, anlaşmada Türkiye'yi rahatsız edecek
hK'bir bölume izin vermeyiz" dediği öğ-
renildi.
Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin Italya
1
nın donem başkaniığını devralmasımn he-
men ertesinde AT'ye yaptığı tam üyelik baş-
vurusunun kaderi ise 16-17 temmuzda top-
luluk Bakanlar Konseyi'nin yapacağı top-
lantıda büyük ölçüde belli olacak. AT Dı-
şişleri Bakanlarının bu başvuruyu ilk top-
lantıda ele alarak normal inceleme prose-
dürune tabi tutmalan, Ankara'da buyuk
tepki yaratacak. Bu durumda Turkiye'nin
topluluk ile arasındaki işbirliği sürecinin
askıya alınmasım da istemek de dahil ol-
mak üzere "sert yaptınmlara" gitmesi bek-
leniyor. Londra'daki göruştüğümüz Dışiş-
leri Bakanlığı yetkilileri, AT'nin Güney
Kıbns'm basvurusunu hiçbir uyan olrnak-
sızın incelemeye almasının Türkiye*mri bu
konudaki tüm tezleri ile apk bir çelljki
oluşturacağını ifade ediyorlar.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Londra'da bi-
raraya geldiği NATO ulkelerinden meslek-
taşları ile Güney Kıbrıs'ın AT başvurusu
konusunu özel olarak ele aldı. Bozer, İn-
giltere Dışişleri Bakanı Dauglas Hurd ile
yaptığı göruşmede söz konusu basvurunun
Birleşmiş Milletler Guvenlik Konseyi'nin
649 nolu kararı ile çelişerek toplumlarara-
sı görüşmeleri gücleştirdiğini vurguladı.
Bozer aynca, BM'nin Kıbns sorununda ta-
rafların toplumlararası görüşmeleri zora
sokacak davramşlardan kaçınmalan gerek-
tiği konusundaki kesin hükmünü hatırla-
tarak AT basvurusunu "provokas>on" ola-
rak niteledi. Bozer'den önce Yunanistan Dı-
şişleri Bakanı Andonis Samaras ile de gö-
rüşen Hurd'un bu konuda Türk görüşüne
daha yakın bir tavır aldığı öğrenildi.
Londra zirvesine Ingiliz basınından övgil'
NATO soğuksavaşı bitirdi
DU1VYADA BUGUN
AÜSİRMEN
Zor Dönem
Doğuştan sahip olduğu gözlem gücünü, yıllarca köşe yazar-
lığı yaparak da pekiştirmiş bir dost, geçenlerde Türkiye'nin
"Salazarlaştınlma" süreane girip girmediğini soruyor ve "Acaba"
diyordu, "kimse ayırdına varmadığı haide süreç başladı mı?"
Kuşkusuz Türkiye'deki süreç, ülkemizin kendi koşullarına ko-
şut (paralel) olarak gelişecek, Portekiz'de bulunmayan, ama bi-
ze özgü yeni ögelerle bezeli olacaktır.
Değerli yazarın sorusuna, olayiara bakışınıza göre olumlu yanrt
da verebilırsınız olumsuz yanıt da. Ama sanırım içinde yaşadı-
ğımız koşulları gördükten sonra kimse sorunun yersiz olduğu-
nu ileri süremez.
1990 yazında, şeriatçı güçlerin gemi azıya aldıkları Türkiye^
de görünüm hiç de içaçıcı değil. Gerçek, çağdaş, evrensel 61-
çütlere uygun bir demokrasiyle bağdaşmayan 1982 Anayasası
bile ANAP ve Çankaya tarafından ayaklar altına ahnmakta, yıl-
lardan beri ilk kez, iktidardaki siyasal partı ile Çankaya gorüntü-
sü özdeşleşmektedir. Üstelik bu özdeşllk aynı anda oy taban-
sızlığının da simgesi haline gelmiş bulunmaktadır. Çankaya'da
oturan kişinin, dolar milyarderliği ailenin ikbaliyle aynı ana rast-
layan şeriatçı-tarikatçı kardeşi devletin içini hallaç pamuğu gibi
atabılmektedır.
Yasa gücünde kararnamelerle ülkeye sansür resmen getiril-
mekte, yurttaşın en temel hakları üzerine yeni ıpotekler kona-
bılmekte. yüksek bir yargı organının başı da iktidarın sansürcü
tutumuyla koşut davranış btçimini benimseyip tüm ülkeye ilan
edebilmektedir. Daha demokrasinin tarihi temellerinden birini
oluşturan bütçe kavramını bile açıklığa kavuşturamamış bir reji-
min, halk tabanından kopuk iktidarı, her türlü oylamadan kaç-
makta, yapay bir popülarite görüntüsü için 200-300 seçmenli böV
gelerde seçimler düzenlemeye çalışmaktadır.
Olayları ciddı biçimde izleyenler, muhalefetin bütün bağırma-
sina karşın artık Türkiye'de erken seçim olasılığının ortadan kalk-
masının ötesinde 1992'deki genel seçimlerin zamantnda yapı-
labileceğinden bile emin olamamaktadırlar.
Anayasayı çiğrteyip hükümet ve devlet başkaniığını fiilen kendi
elinde toplamış bir kişi ile onun kendisi kadar tabansız örgütü-
nün ıktidarında, "Türkiye'nin yeni bir süreci yaşamaya başlayıp
başlamadığı sorusunu sormakta acaba geç mi kaldık?" diye dü-
şünmemek gerçekten elde değil.
Herhalde bizler kadar muhalefet de aynı soruyu ciddi olarak
sorup önlemler aramak ve gerekirse -ki gerektiği kanısındayız-
uzun soluklu ve güçlü bir işbirliğıni düşünmek zorundadır.
Öyle görûnüyor ki içinde bulunduğumuz güç dönem, çok sert
çok dirençli, geniş topluluklan harekete getiren ve toplumun tüm
güçleri ile türn gizilgücünü (potansıyelıni) harekete gerjrmeye yö-
nelik bir muhalefet ile aşılabilir.
Artık Erdal inönü'nün "Türkiye'de demokrasi bir daha kesin-
tiye uğramayacaktır" güvencesinin geçerlilıği kalmamıştır. Bu
sözleriyle İnönü, bundan böyle demokrasinin kesintıye ugrama-
sına neden olan koşulların yeniden ortaya çıkmamasına özen
gösterileceğini, hiç değilse sorumlu muhalefet olarak kendileri-
nin, bu yolu tutarak gerginliklere meydan vermeyip bunalımla-
rın rejimin kendi «ınırları içinde çözülmesi yolunda çaba harca-
yacaklannı söylemek istiyordu. Ne var ki inönü'nün gûvencesi,
rejimin zaten kesintiye uğramış olmasıyla geçerliliğini yıtirmiş-
tir Gerçekten de rejim artık parlamenter sistem değildir ve bu-
günkü durumda, Çankaya'da oturan kişi, başkanlık sistemlerin-
deki yetki-sorumluluk kurumlarının getirdiği dengeyi yansrtma-
dığı gibi tabanda bir desteğe de sahip olmadığına göre artık sis-
tem, başkanlık ya da başkancı sistem de değil de "başkan baba"
sistemıdir ki bunın da demokrasi ise ikjisi yoktur. "Başkan baba"
sisteminin baskıcılığının derecesi ile başkan babanın hoşgörü
derecesiyle orantılıdır. Oysa demokrasilerde hoşgörü değil yurt-
taşın özüne, devletin de hiçbir şekilde dokunamayacağı hak ve
özgürtükleri söz konusudur.
Görülüyor ki artık muhalefetin ılımlı, uzlaşıcı ve sorumlu dav-
ramştyta bunalımı rejimtn kendt boyutlart içinde aşma süreci * j -
leyemez hale gelmıştir ve "Salazarlaşma" dönemine girip gir-
mediğimiz sorusuna açık bir yanıt verebılecek tüm veriler gözü-
müzün önündedır
Bu durumda, muhalefetin hızla silkinmesi, Türkiye'nin bir da-
ha bu durumlara düşmesini istemeyen rejimin kesirrtisiz sürmest
asgari müştereğinde birleşmiş partiler ile sağhklı kişilerin bir de-
mokrasi plarformu oluşturmaları zorunludur.
Demokrasi platformu oluşturulmadan, demokratik uzlaşma-
ya yandaş yurttaşların temsilcilerinm, boyte bir plarform için uz-
laşmaları sağlanmadan bu çıkmazdan kurtulmak ve 1992 se-
çimlerine ulaşmak güç gibi görûnüyor.
Aynı zamanda yürütülecek olan muhalefetin, "paşa paşa" ci-
ci çocuk muhalefeti değil de bir zamanların etkin Ismet Paşa
muhalefeti olması da zorunludur.
LONDRA ZİRVESİ
Demirel: NATO
bildirgesi fludur
Ingiliz basını Londra zirvesinde alınan kararları
olumlu karşılarken, bazı savunma uzmanları
kuşkucu görüşler ortaya attılar.
savaşı sona erdirea birçok görii-
şn Kohl kabol etürdi. Bonn, sa-
dece Birleşik Almanya'nın defil,
Birleşik Avrnpa'nın da şoförü"
dedi. NATO'nun nükleer çaydı-
rıcılık ilkesinden vazgeçme asa-
masına gelmesini benimseyeme-
yen ingiltere Başbakanı Thatc-
her'ı hedef alan "Indepeodent"
ise "Londra Bildirisi, Alman -
Amerikan ortak yapımıdır ve
Moskova'da bu, sakneye kona-
cakür" diyerek Birleşik Alman-
ya'ya karşı Sovyetler Birliği'nin
hâlâ sürdürdüğu çekingenliğin gi-
derileceğini çağnştırdı. Başbakan
Thatcher'ın dış siyasetini destek-
leyen "Dairy Td«graph"da, "Or-
tak BiJdirinin baştan beri bir
Amerikan önerisi olduğu saklan-
madı, ancak İngiltere dahil her
üye imzayı isteyerek atmışür" de-
di. "Financial Times"ın uzun yo-
rumunda ise "1815'te Viyana'da,
1919'da Versay'da ve Ikiöci Dün-
ya Savaşı'ndan sonra çeşitli şekil-
lerde olduğu gibi dünyaya çeİddü-
zen verilmesi gerekiyor. Bu da
öyle" dedi.
Ancak Londra Bildirisi'nin
üzerinden henüz 24 saat bile gec-
meden ortaya karşıt ve kuşkucu
görüşler de anldı. Bu çevrelere gö-
re Almanyalann birieşmesi ve Do-
ğu Avrupa'da artık vurulacak he-
def kalmaması yüzünden kısa
menzilu taktik nükleer silahlar an-
lamım yitirdi. ö t e yandan yeni
NATO stratejisi gereği, "taktik
nükleer silahlara mümkün oldiı-
ğu kadar geç başvurmak" için da-
hi yine kullanılacak nükleer silah
bulunması gerekli. ABD taratın-
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — NATO'yu NA-
TO yapan savunma stratejisinin
neredeyse kökten değiştirildiği
Londra Doruğu'nda aiınan karar-
ların ne anlama geldiği, ittifakı
bundan sonra nereye, nasıl götü-
receği üzerindeki tartışmalar, top»
lantırun kapanmasından hemen
sonra başladı. tngiliz basını, ge-
lişmeleri "NATO, soguk savaşı
bitirdi" ya da "NATO, Varsova
Pakta ik artık banş yapü" gibi
başlıklarla verirken bazı savunma
uzmanları Ortak Bildiri'nin bazı
noktalan üzerinde kuşku belirt-
mekten geri kalmadılar.
NATO liderierinin 5-6 temmuz-
da yaptıklan toplantı sonunda ya-
yımlanan ortak bildiride en dik-
kati çeken nokta, NATO'nun
1968'den bu yana temel strateji-
sini oluşturan "esnek mukabele"
anlayışının değiştirileceğinin an-
laşüması. Bir savaşta NATO'nun
taktik nükleer silahlara ilk başvu-
racak taraf "olabilecegi" göruştt
yerine, "nükker silahlar en son
başvnrnlacak caredir" görüşünun
benimsenmesi büyük bir strateji
değişiklığini gösteriyor. Bu deği-
şikliğin bir uzantısı olarak. Türki-
ye dahil Avrupa'daki 1.400 ka-
dar nükleer topçu bataryası da ta-
rihe kanşacak. "beri Savnama
Ökesi" görüşunün de değiştirile-
cek olması, NATO'nun giderek
daha "banşçıl bir pasif savunma
pakn" biçimine dönüşeceğini dü-
şünenleri destekliyor.
Ingiliz basını, ortak bildiri ko-
nusunda aynntılı bir değerlendir-
meye girişti. Batı Almanya Baş-
bakanı Helmnt Kohl'ün, Avru-
pa'nın geleceğini çizdiğini kayde-
den "Times" gazetesi, "Soğuk Federal Almanya Başbakanı Helrnut Kohl, NATO zirvesinin en çok ilgi çeken simalarından biri oldu.
dan üretilen ve TASM olarak bi-
linen, havadan kara hedeflerine
atılabilen 400 kilometre menzilli
yeni tür nükleer füzelerin bir aşa-
mada tüm NATO'ya kabul etti-
rilraesi gerek.
İngiltere Başbakanı Thatcher
da bu görüşü paylaşıyor. Buna ek
olarak NATO'nun elinde denizal-
ularda konuşlandınlan orta men-
zilli Cruise füzeleri şimdiye kadar
herhangi bir anlaşma kapsamına
girmiş değil. Aynca "tkri Savun-
n a Ükesi"nin de değiştirilerek
başta Almanya olmak üzere
" b a a " NATO ülkelerinde çok-
uluslu bir çevik kuvvet görevlen-
dirilmesinin de NATO'nun taktik
nükleer silahlara gereksinim duy-
maya devam edeceğini gösterdiği,
yine bazı uzmanlarca ifade edil-
di. Bu görüşteki uzmanlar, NA-
TO'nun nükleer konuda sadece
taktik değiştirmiş olduğunu, te-
mel kavramlarda büyük bir deği-
şiklik beklenmemesi gerektiğini
ileri sürüyorlar. Oysa Ingiltere'-
nin NATO Daimi Temsilcisi Sir
MichaeJ Alesander bile yakınlar-
da verdüği bir demeçte, NATO'-
nun "beri Savnnma ve Esnek
MnkabeJe" siyasetinden artık ta-
mamiyle vazgeçmesi gerektiğini
söylemişti.
NATO kaynaklan, Avrupa'da
ilk aşamada 1995-6 döneminde
450 TASM füzesinin F-lll,
F-15-E ve F-16 ile Tornado uçak-
lannda konuşlandınlacağınj kay-
dediyor. Türkiye'de üretilen
F-16'larda da TASM bulunup bu-
lunmayacağı hakkında henüz bil-
gi edinilmiş değil. Fransa tarafın-
dan üretilecek benzer niteükteki
ASLP füzelerinin ise menzili
1.000-1.500 kilometre arasında.
Değişen Avrupa koşullannda AJ-
man hava kuvvetlerinin TASM
füzeleriyle donanmış ucaklarının
Ingiltere'deki üslerde konuşlandı-
niabileceği görüşü savunma çev-
relerinde tartışılmakta.
ANKARA (Cnmhuriyet Büro-
sa) — DYP Genel Başkanı Süky-
man Demirel, dün parti genel
merkezinde duzenlediği basın top-
lantısında, Londra'daki NATO
toplantısı ile Akbulut - Mitsota-
kis görüşmesini değerlendirdi. De-
mirel, NATO sonuç bildirgesinin
"fla" olduğunu söyledi.
Süleyman Demirel, Londra'da-
ki NATO zirvesini değerlendirir-
ken, şöyle konuştu:
"NATO deklarasyoou flodor.
NATO, bir komünizm istilasına
karşı karnlınııştur. Ancak. şu an-
da bir beürsizlik ortaya çıknuşür.
BeUrsizlik en büyük tehlikedir.
Şimdi, saldırmazlık paktı gün-
demdedir. NATO'nun, saldır-
mazhk sözünü karşı taraftan bek-
lemesi dognı defOdir. Zaten, Var-
şovt Paktı'un saldıracak hali mi
kalmıştır? NATO, siyasi güç ola-
cak deniyor. NATO, siyasi btr or-
gan degil, bir savunma itdfakıdır.
Toplantıda NATO'nnn geleceği
konusonda ne bize, ne de başka
nlkcJere bclirti bir ışık yalalnus-
ör."
Demirel, Kıbns olayında Avru-
pa'dan yeni baskılarla karşı kar-
şıya gelebileceğimizi de kaydede-
rek "Kıbro Rnm Keami'nfa NA-
TO zirvesi sırasmda AT'ye tam
üyelik başvuntsnnda bulunması
enteresaodır. Binaeaaieyb, bizlm
cay dıncıbgımu: bir yerde hiç yok,.
göıüyorsunuz" dedi. DYP lideri,
NATO zirvesi sırasında Akbulut
- Mitsotakis arasında yapılan gö-
rüşme ile ilgili olarak da sunlan
söyledi: ;
"Şimdi Mitsotakis, bem AT
nezdinde Papandreu'dan daka
nüfnzinyum diyor. Bu arada, Gi-
ney Kıbns AT'ye tan üydik icte.
başvumyor. Tam toplantı ik ay-
nı zamanda, Başbakan Akbnlat, -
Yunanistan'ia Türkiye arasında-
ki sorunlan diyalogla çözecegJz'
diyor. Artık bu sözler, sornnlan'
çözraeye yetmiyor. Hangi soron- -
lann nasıl çözüiebüeceji konn-
sonda da biraz fildr sahibi olun-
ması gereldr."
FRANSA/NATO ZİRVESİ
Paris, AlmanyaViakî
askerlerinî çekecek
SABETAY VAROL
PARİS — Londra'daki son NA-
TO zirvesinin sonuçları, ittifakın
askeri kanat dışı öyesi Fransa'da,
şu üç konuda kamuoyunun dik-
katlerini üzerine çekti:
1- Nükleer doktrin (arosması,
2- Fraasa'nın Almanya'daki as-
keri biriiklerini geri çekmesi,
3- YU sonunda Paris'te topfauM-
cak AGtK zirvesi.
Paris, bilindiği gibi ittifakın
nükleer konulardaki temel iJkesi
olan *esnek mukabele' doktrinine
karşı olduğu için NATO'nun as-
keri kanadından General de Ga-
ulle'ün girişimiyle kopmuştu.
Fransızlar sahip olduklan nükle-
er silahlara "savaşı kazanmayı de-
gil engetiemtye yarayan" bir araç
olarak baktıklarını belirtiyorlar..
Bu nedenle esnek mukabelenin ta-
rihe gömülmesi Paris'te bir ölçü- -
de memnunluk yaratırken bunun
yerine getirilen "son başvumlacak
çare" ilkesini de Fransa benimse-'
di. Cumhurbaşkanı Fraacois Mit-
terrand bu ilkenin de esnek mu-
kabele doktrini gibi "savaş kazan-
ma"yı amaçladığma dikkat çeke- -
rek'bunun "Fransız stralejbijie ta-
ban tabana ztt" olduğunu zirve- -
den sonraki basın toplantısmda
açıkladı. NATO'nun son strateji
değişikliğine toptan karşı olan tn-
giltere Başbakanı Margaret Tkate-
hcr'ın, Fransa'nın muhalefetini 0- •
giyle izlediği bildirflîybr. -