29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN Mstooroloji Genel Mûdürlüöü'n- denahnanbigiyegûre:Yurtlunkı>- a y kesflnleri parçalı bulutlu, ötekı yerter u bulutlu ve açık geçecefc. HAA StCAKUĞt: Detfşmeyecek. Ruzgâr kusy ve bab yönterden tıa- fif ara sna orta Ivvvefe esecek. De- nizterimizde, Marmara ve Kuzey Ege'de ytldc ve poyraz, Güney Eoe 1 de yıkte ve karayel, AtaJentfde gûn- babsı vetodostan2-4, yer yer 5 kuv- vetinde, saatte 4-16, yer yer 21 de- niz mifi fnzta esecek. Deniz mute- m (Mgak, dakja yûteetifli û>1, yer A 33°25°Dıyartatar A 3O°2O°Edîrne A »^EiBncan A 30° 15° Eramm A 27"10» Eskişehif A 32°18°Gioantep A31°25°Gimui «°23°»«anısa 31° 18° K-Maraş 27°12°»*ıflU 3f>17°Muş d yer 15 metre boJayında olacaK Van Götü'nde rıava az bulut- lu geçecek. Rûznar kuzey ve batı yönierden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Goi kûçük dalgalı olacak. Görûş 10 km'nin ûzerinde bUunacak. Bitedk Bingeı Bitlıs Botu Burea ÇaraMota Çonım „ „. .. 28°20°0niu A 31° 24° Gümüşhane A 28° 16° RBB 33°21 o S»nsun 33°i7°S«rt 28°20°Sinop 36°25°Sıws A 3T 24 Gûmüşh A 25°18°HaM*i A 35" 22° Ispntl A 30"18°M«bul A 30°17»toı* A 37° 21° Kars A 29° 16° Kashmoraı A 30° 16° Wmn A 29° 17° Kayseri A 30° 14° Vnnt A 29° 18° KKU»* A 31° 18° Uşak A31°18°Kon»ı A31°17°V» A 29° 10° Kûötia A 30° 17° Yogjat A 3S°22°MaWy« A 37°24°Zonguldak : apık ^ ^ butuOu A-açık B-buluOu G-oûneşi K-ort S-sst BÜLMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 1/ Yetişkinlerde, heye- can ve doyumun yal- nızca çocuklarla ya- şanması biçiminde görülen cinsel sapma. 2/ Kokulu tohumu hamur işlerinde ve ra- kıcılıkta kullanılan bitki... Baryumun simgesi. 3/ Ressamla- rın boyaları üzerine dizerek fırça ile kanş- tırdıkları levha... Bir tür geçirimsiz toprak. 4/ Parola... Yassı gü- müş külçesi. 5/ Bir nota... Bir yüzey ölçüsü birimi. 6/ Ya- pay reçine verniği ve tutkalı üretimin- de kullanılan beyaz ve bülursu toz... Gelenek. 7/ Sözün anlaulmak istene- ne tam karşılık olması... Şarap. 8/ Pa- sifik Okyanusu'nda bir ülke. 9/ Ayru adlı ağaçtan elde edilen ve saçları ya da elleri boyamakta kullanılan toz... Dogma. YUKAJUDAN AŞAĞIYA: 1/ Nil kıyılarında yetişen, eski Mısırlılar'ın kâğıt yapmakta kullandıkları bitki. 2/ Kuran'da bir sure... Bir içki. 3/ Şube, kol... Sincap. 4/ Kürkü değerli bir yaban kedisi... Karakter. 5/ tçinde şarap yapılan bir çeşit fıçı... Kars ya- kınlanndaki ünlü harabe yeri. 6/ Küçük mağara... Atların taşın- ması için yapılmış kapalı taşıma aracı... Bizmutun simgesi. 7/ Bir ilimiz. 8/ Ortaoyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan ko- tnik... Gemici diiinde, "temiz, düzgün ve derli toplu" anlamında kullanılan sözcük. 9/ Ziya Gökalp'ın manzum masalı. 60 YIL ÖNCE CumhuriY e(~ Hindistan'da durum FOTOS. SUREYYA- Affl*)5r tyleıını bcr yerden daha | I ckvctı vc dftha İtiıuit yapor- 16 TEMMUZ 1930 Geçen cumanesi günü Hint hükümeti tarafından Hindistan'ın vaziyetine dair olarak gönderilmiş olan resmi izahname bugün Avam Kamarası azasına tevdi olunmuştur. Bu izahnamede Hint hükümeti kıyam erbabından bir takımı tarafından Sararogha civanndaki mevzilere karşı 6 temmuzda yapılan bir taarruzla başlamış olan şimali garbî hududu vekayiinden uzun uzadıya bahsetmektedir. Bu ayın 8'inci günü akşamı düşman kabileleri rüesası tarafından yeni bir taarruz daha tertip edilmişse de bu taarnız defedilmiş ve *teUtaafrtzlar agır zayûta uğrajnıştır. ""' -:--•-- • 30 YDL ÖNCE Cumhuriyet Dil Dâvası NMUT Nadi 16 TEMMUZ 1960 27 Mayıs Devrim Hareketinden sonra yurdumuzda yapılan büyük ölçüde ilk kültürel toplantı dokuzuncu Dil Kurultayı oldu. Bunu, AtatUrk'ün özlediği ileri Türkiyeyi bize müjdeliyen hoş , • tesadüf sayıyorum. .__ ıtürk ne yaptı ise hepsine sırt çevirmeyi çıkanna uygun bulan düşük iktidar, bütün devrimler gibi dil devriminin de anlamım kavrıyamamıştı. Dilin canlı bir varlık olduğu, böyle olduğu için de sürekli bir değişim içinde bulunduğu, hele bir uygarlık buhraru geçiren toplumlarda bu değişimin daha da hızJanması gerektiği düşüncesini bir türlü kabul etmek istemiyordu. Sanki dil devrimi, kökünü sosyal gerçeklerimizden alan bir akım değildi de keyif için uydurulmuş bir zekâ oyunu idi. Bu görüş açısından hareket eden eski iktidarın sorumlulan, dil konusunda o güne değin başarılan ileri hamleleri devlet gücü ile durdunnaktan çekinmediler. Cumhuriyet Anayasasını Osmanlıcaya çevirdiler, böylece hukuk düimizi genç kuşakların anlayamıyacağı bir kılığa soktular. Cumhurbaşkaru Reis-i Cumhur, Genelkurmay Başkanı Erkân-ı Harbiye-yi limumiye Reisi, oturum inikat, Millî Savunma Komisyonu Müdafaa-yı Milliye Encümeni, Bakanlar Kunılu Hey'et-i Vekile oldu. Nerede ise Başbakana Sadr-ı âzâm, Diyanet tşleri Başkanına da Şeyh-ül tslâm ' diyeceklerdi. 27 Mayısta devrilmeselerdi, belici bir gün bunu da yapmaktan çekinmiyeceklerdi. Çünki bağlandıkları yönetim felsefesi "geriliğe taviz" prensipine dayanıyordu. . Oturdukları yerde tutunsalar süphesiz milleti ortaçağın göbeğine kadar sürükliyeceklerdi. Şimdi, on yü boyunca eski iktidardan çok çeken, bir üvey evlât muamelesi görmesine rağmen Atatürk'ün büyük emanetini korumak uğruna canla başla çalışan Dil Kurumu nihayet özlediği hürriyetine kavuştu. Bu itibarla son Kurultayda göze çarpan ileri geri kaynaşma havasını olağan saymalıdır. Yıllarca bir köşeye itilen ve arada zorla susturulan insanlar, üzerlerindeki baskı birden kalkınca yüreklerinde bir bosalma ihtiyaa duyarlar: O arada kendini aşın davranışlara kaptıranlar da bulunabilir, bunlaıı yadırgamamalıyızdır. Biz Dil Kurumunu, Atatürk'ün özlediği gibi, Türkçenin annmasında, kendi bUnyesi içinde ileriye doğnı gelişmesinde yüksek mânevî bir otorite, bilimsel bir önder olarak görmek isteriz. Arap ve Acem dillerinin her türlü etkilerinden hızla kurtulmak yolunda bulunduğumuz bir gerçektir. Çünki bu dillerin bağlı olduğu Doğu uygarlığından kopuyor, Batı uygarlığına geçiyoruz. Bir zamanlar bizi büyüsü altında tutan belli bir kültür düzeni gevşemiştir. tstesek de istemesek de o bir daha geri gelmiyecektir. Onun için her türlü zorlamalardan kaçınmaya dikkat etmeliyiz. Düşük iktidann geriye doğru yaptığı baskılar nasıl başarı sağlıyamadı ise, yann devlet gücü ile ileriye doğru yapılacak lüzumsuz baskılardan da her hangi bir başarı beklenemez. Dil dâvamız hürriyet içinde ve bilim ışığı altında adıro adım çözülecek bir eğitim dâvasıdır. Düşük iktidann sakat ve ters tutumuna rağmen Dil Kurumu bugüne değin verimli çalışmış, Türkçenin gelişmesi yolunda inkâr edilemez i metlerde bulunmuştur. Kurumun yayınladığı eserler loiimizi sevenlere büyük yarar saglıyacak değerdedir. Sosyal gerçeklerimizi iyi kavnyan bir hükümet, normal ölçüler içinde bunları eğitim ve öğretim yolu ile topluma mal edebilir. Böylece güzel dilimiz de ileri geri sarsıntılaıdan kurtularak, büyük bir nehir gibi kendi hedefıne doğru rahat rahat akar. Bu arada yazarlanmızın, sanatçılanmızın çabasından yararlanacağımıza şüphe yoktur. Fakat devlet eliyle göze alınacak her türlü zorlamalardan dikkatle kaçınmalıyız. NADİR NADI G E Ç E N Y I L B U G Ü N C ^ î 16 TEMMUZ 1989 Gazetemiz Kurban Bayramı nedeniyle bugün yayımlanmamıştır. Helsinki (, Leninarad ^ • l Moskova < Ankara a * '-PE Tebnz DÜNYA'DA BUGÛN Barcetcra Bıseı AmsJertam A 23° Amman A 32° Aâna A 33° A 39° Y 30° Y 28° A 29° A 22° A 28° A 28° Budmeşte A 29° Ctnem Y 28° Cezayır Odde Berin Boraı Brttoel Duta FmUurt Krtn Kopartag Okı Utoşa A 32° A 42° A 45° A 29° A 34° A 16° A 31° A 20° A 28° A 37° Lenngrad Lomkı Madrid Mılam Montreal Moskna Mûnıh NeoYM Osto Pans Prag Ryâl Roma Sotya Şam Injs Vemik Vıyana ZüriH Y 20° A 27° A 36° Y 31° A 25° Y 18° A 27° A 22° A 20° A 30° A 28° A 4S> A 30° Y 30° A 36° A 30° A 35° A 21° Y 31° A 25° 30° Y 28° TABTISMA Sel Felaketi ve Bursa Uludağ'ın güney eteğindeki ormanhk alanda kıt olanaklarla yaşam savaşı veren onlarca köy, açma, yerleşme ve usulsüz kesimlerje ormanı kemirmekte, açılan tarla ve çilek bahçelerindeki topraklar birkaç yıl içinde taşınarak elden çıkmaktadır. Geçen 20-21 haziran tarihlerinde Trabzon - Giresmı yöresinde meydana gelen seller on- larca kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce hayvanın telef olmasına, işyeri ve konutlann, karayolu ve köprülerin yıkılıp tahrip olması- na neden olmuştur. Meydana gelen maddi za- rar trilyonlarla ifade edilmektedir. Sellerle de- nizlere sürüklenen milyonlarca ton vatan top- rağının değeri bu hesabın dışmdadır. Hemen her yıl yurdumuzun birçok yörele- rinde, özelfikle Dogu Karadeniz ve Akdeniz bölgesinin Seyhan-Ceyhan nehirleri havzala- rında meydana gelen seller bir kader midir, yoksa yıllardan beri devam edegelen bir do- ğa olayı mıdır? Yaşamın varlığını ve devamlılığını sağlayan yeryüzü su sirkülasyonu yağışlarla oluşmak- tadır. Atmosferden inen kar, dolu, yağmur şeklindeki su, ûzerinde yeşil örtü ve özellikle orman varsa, toprağa yetişmeden hızı ve aşın- dırma gücü azalmakta ve bir bölümü bitkiler tarafından tutulmakta, büyük bir bölümü de toprak tarafından emildikten sonra artan bö- lümü derelerde zararsız ve doğal akışa geç- mektedir. Yeşil örtüden ve ormandan yoksun arazi- lerde ise yağışlar bütün hızı ile toprağa çarpa- rak aşındırmakta olduğundan, yağışın tümü arazi meyline göre hızla derecikler halinde yü- zeysel akışa geçmekte, birleşen derelerde ar- tan su miktan dere yatağına sığmadığından, yataktan taşarak önüne gelen her tesisi yık- makta ve tahrip etmektedir. Adına sel ve toprak kayması dediğimiz bu olaylar bir kader işi olmayıp doğanın denge- sini sağlayan ormanlann tarla açmalarla, yan- gınlarla, usulsüz ve teknik dışı kesimlerle, or- man içine yerleşmelerle, arazi yapısına uygun olmayan sanat yapısız, tahkimsiz ve fazla me- yilli yolların yapılarak yok edilmesi sonucun- da meydana gelmektedir. Doğa bir dengeler manzumesidir. Bu den- geler bozulduğunda doğa olaylannın afete dö- nüşmesi de kaçınılmazdır. Bursa yurdumuzun en güzel ve şirin bir ken- tidir. Daima yeşili ve Uludağ'ı ile birlikte anımsanır. Önceleri Uludağ'ın sadece kuzey «eklerine kurulmusolan bukent, bugün mil- yona varan nüfusu ve çarpık kentleşmesiyle önundeki verimli ovanın bir bölümünü de ta- şarak yok etmiş, Uludağ'ın yeşil yamaçlan- na doğru tırtıl misali tırmanmaktadır. Zihinlerde kış sporlan ve doğa güzellikle- riyle yer etmiş olan Uludağ, aldığı bol yağış ile ovanın ve kentin su deposudur. Kuzeyin- deki ovanın guvencesi, güneyindeki büyük va- diden akan ve bugün Bursa'nın içme ve kul- lanma suyunu sağlayan Doğancı Barajı'nı bes- leyen Niliifer çayının kaynağıdır. Bir zamanlar nilüferlerle süslü, yeşil yeşil akan Nilüfer cayı, artık kent sınırlan içine gir- dikten sonra sanayi atıkları ile kapkara akan ve zaman zaman dayantlmaz pis kokular ya- yan, içinde hiçbir canlının yaşamadığı açık bir kanalizasyona dönüşmüştür. Ovadan bakıldığında büyük bölümü halen yeşil gözüken Uludağ yamaçlarındaki tahri- bat korkunçtur. Yapılan kadastro çalışmala- rı ile yasal orman sınırlarının belirlenmesine rağmen gerek gecekondular, gerekse kentin batı kısmındaki villalar orman içine doğru ilerlemekte, her yasa degişikliğinde orman sı- nırlan da yukanlara çekilerek bu yapılaşma- Teleferik semtinden bağlanan sanat yapısız ve tahkimsiz bir yol, Uludağ'ın yeşil bağnna sap- lanan kara bıçak gibi durmakta, bu dik ya- maçtaki seyden akan topraklar da bıçaktan süzülen kanları anımsatmaktadır. Bu yolun politik gayeli ve ucuz çıkarlara dayanarak yaptınldığı söylentileri dillerde ve yerel gaze- te manşetlerindedir. Eğer burada bir kamu yaran düşünülecek- se o da 5 haneye yol yapacağına, askeri hari- tada bile nokta halinde görülen bu yerin ka- mulaştınlarak ağaçlandınlması ve burada ya- şayanlann uygun bir yere yerleştirilip uygar- ca yaşamalannı sağlamaktır. Bursa'da yeni afetleri önlemek ve kentin in- sanlarının daha mutlu ve sağlıklı yaşamala- nnı sağlamak için: 1- Uludağ'ın kuzey yamaçlarındaki yasal orman sınırının sigortalı taşlarla araziye ap- likasyonu ve bu sınırdan itibaren bir plan için hızla ağaçlandırılarak yeşil kuşak oluşturul- ması, yan ve ana derelerin taşıntı barajlan ile tahkim edilmesi. lar da yasallaştırılmaktadır. Uludağ'ın güney eteğindeki ormanhk alan- da ise kıt olanaklanyla yaşam savaşı veren on- larca köy, açma, yerleşme ve usulsüz kesim- lerle ormanı kemirmekte, açılan tarla ve çi- lek bahçelerindeki topraklar birkaç yıl içinde taşınarak elden çıkmaktadır. 1981 yılı nisan ayında iki gün aralıksız ya- ğan yağmur Nilüfer vadisinde büyük bir sel ve toprak kaymasına neden olmuş, kentin tüm cadde ve sokaklan ile alçak semtlerini su bas- mış, Doğancı Barajı büyük bir tehlike atlat- mıştır. Yine 1990 yılı baharında bir yağışta kent sular altında kalmış, bir kamu kuruluşunun sosyal tesısleri harap olmuş, 20 civannda araç park yerinden sele kapılarak kullanılmaz ha- le gelmiştir. Bu olanlara önlem alınacağı yerde Orman Bölge ve Genel Miidürlnğü'nün "kamu yaran" bulunduğu gerekçesiyle verdiği izin- le Köy Hizmetleri tarafından yapılan orman içindeki S haneli yerleşim yeri olan Beşevler'e, 2- Uludağ'ın güney yamaçlarındaki köyle- rin de kamulaştırılarak Orman Kanunu'nun 2. maddesiyle orman sınırlan dışına (ikanlan veya daha uygun yerlere yerleştirilip or- manlann tahribini, tanmsal ilaçlarla Nilufer çayı ve Doğancı Barajı'nın kirlenmesini On- leyip bu insanların da daha mutlu ve uygar yaşamlannı sağlamak. 3- Bu civarda her türlu taş ve maden ocak- lanna izin vermemek, 4- Yapılan Teleferik-Beşevler yolunun ip- tal edilerek ağaçlandinlmasi, ' . . J- Ova koruthâ protökölünün yeriŞleılİ)î- limsel ve gerçekçi biçimde düzenlenip ödün- süz olarak uygulanması gerekmektedir. Bu konuda görevli kamu ve özel kuruluş- ların üzerlerine düşen gorevi yapmamalan ha- linde gelecek nesillere ihanet içinde olacakla- rı ve doğayı tahrip odülüne aday gösterilecek- leri kuşkusuzdur. DOGAN BOZKLRT Orman Yük. Müh. / K. Maraş HAVA KUVVETLERİNDE ÜÇ AY SONRA TEĞMEN' OLARAK F-16'LARI UÇURANLARLA ÖZDEŞLEŞMEK İSTER MİSİNİr 1. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda subay olarak istihdam edilmek üzere alınacak personelin sı-- nıf/branşları: a. Mühendis/yüksek mühendisler: Bilgisayar mühendisi (IBM'in en gelişmiş büyük boy bilgisayan ve işletim sisterai Ûzerinde ABD'de eği- tilerek istihdam edilecektir.) Elektronik mühendisi (Bilgisayar ve veri iletişim ağları konulannda ABD'de eğitilerek istihdam edile- cektir.) Uçak, makine, elektrik, endüstri ve inşaat mühendisleri yapılacak sınavlarda başanlı olan mühendisle- re, ODTÜ ve diğer üniversiteler ile yurtdışında, yüksek lisans ve doktora eğitim irakânı verilebilecektir. b. tzmir Hava Lisan Okulu için tngilizce öğretmeni (ABD'ye tekamül eğitimi imkânı verilecektir). Astsubay sınıf okullan için elektronik ve bilgisayar öğretmenleri, c. Akademik kariyer yapmaları sağlanarak İstanbul Hava Harp Okulu için öğretim üyesi yetiştiril- mek üzere hukuk, Türk dili ve edet iyau öğretmenleri (bilim uzmanbğı ve doktora yapan/yapmakta olan- lar dahil.) d. Eğitim yönetimi ve denetimi uzmam. e. Hv. K.K.lığı için GATA'da uzman tabip yetiştirilmek üzere pratisyen tabip ve her branşta uzman tabipler. f. Diş tabibi (uzman yetiştirilmek Uzere) ve uzman diş tabipleri g. Eczacı h. Hâkim 2. lsteklilerde aranılan nitelikler: a. Erkek, Türk vatandaşı olmak ve yabancı uyruklu ile evli olmamak. b. Sivil ve askeri okullardan çıkanlmamış, öğrencilikle ilişkileri kesilmemiş ve sabıkasız olmak. c. Sınav ve mülakat değerlendirmesinden sonra sevk edilecegi askeri hastaneden 'sağlam' raporu ve yaptınlacak güvenlik soruşturmasından olumlu îonuç alraak. d. Düzeltilmemiş nüfus kaydına göre 3 Eylûl 1990 tarihi itiban ile lisans öğrenimini yapmış olanlar 30, lisans üstü öğrenimini tamamlamış olanlar için 35 yaşından büyük olmamak. e. öğrenim ile ilgili koşullar: (1) Mühendis/yüksek mühendisler: Bükent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, Boğaziçi, ITÜ, Yıldız, KTÜ, Ege, Dokuz Eylül ve Uludağ Ü.'nün ilgili mühendislik fakülteleri mezunlan. (2) Öğretmenler: Bilkent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, Ankara, Boğaziçi, Marmara, M.Sinan, Yıl- dız, İstanbul, Ege, Dokuz Eylül ve Uludağ Ü.'nün Fen-Edebiyat, Eğitim, mesleki/teknik eğitim fakültele- ri ilgili bölüm (Ing. öğretmeni, İng./Amerikan dili ve ed., elektroniıc işleri/bilgisayar oğretmenliği ve bil- gisayar teknolojısi bölümleri, Türk dili ve ed.) mezunlan ve pedogojik sertifakaya sahip olmalıdır. (3) Hukuk öğretmenliği için ilgi duyan tüm hukuk fakülteleri mezunlan; hâkimlik için sadece ha- len yedek subaylık hizmetini yapanlar başvurabilecektir. f(4) Pratisyen tabip, diş tabibi ve eczacılar: Hacettepe, Ankara, İstanbul, Gazi, Marmara, Dokuz Eylül ve Ege Üniversitelerinin ilgili fakülteleri mezunlan. (5) Öğrenimini kendi hesabına yapmış olmak (Yundışı öğretim diplomaları denklik belgesi MEB'li- ğinden alınmahdır.) f. Askerlik hizmetine ilişkin şart aranmamaktadır. Askerlik hizmetini henüz yapmamış ve karar al- dırmış, yedeksubay/8 aylık kısa dönem olarak tamamlamış ve yapmakta olanlar muracaat edebilecekler- dir. 3. Başvuru için isterûlen belgeler: a. Muvazzaf subay olma isteğini ve kişisel öz geçmişini içeren dilekçe ve iki adet fotograf, b. Son üç ay içinde alınan adli sicil raporu, c. Yetkili makamlar tarafından onaylı resimli nüfus hüviyet cüzdanı örneği, d. Noterden onaylı diploma veya okul çıkış belgesi sureti ile transkript veya mezuniyet derecesi belge- si. Varsa lisansüstü öğrenimine ait belge. e. Yedeksubay/askerlik terhis belgesi sureti (yedek subaylık/askerlik hizmetini bitirenlerin 1 yıhnı dol- durmamış olmalan şarttır. Lisansüstü öğrenimine başlayan veya bu öğrenimini bitirdikten sonra muraca- at edenlerde bu süre aranmaz.) 4. Başvuru şekli ve tarihi: a. Nitelikleri uygun olanlar, başvurulanm; "Hv. K. K.'lıgı Personel Başkanlığı 06100 Ankara" adre- sine, üçüncü maddede belirtilen belgelerle, en geç 3 Eylül 1990 tarihine kadar bizzat veya posta ile yapa- caklardır. b. Hâkimlik dahil diğer branşlar için muracaat edecek yedek subaylar; bu belgelerin "Muvazzaf Su- bay Nitelik Belgesi" ile birlikte bağlı bulunduğu komutanlık kanalından muracaat süresi içinde gönderıl- mesini sağlayacaktır. c. Noksan belge gonderen, başvuru tarihini geciktirenler ile nitelikleri uygun olmayanlann dilekçesi- ne işlem yapılmayacaktır. d. Sınav ve mülakat tarihleri başvuranlarm adresine bilahare bildirilecektir. SATILIK • MCS 10 ÇİFT TERMİNAL • MCS 8000 HIZLANDIRILMIŞ VE ÇİFT GÖZLÜ • 43 KARAKTER YAZI ÇEŞlDİ • MUM MAKİNASI VE MOBİLYALARIİLE BİRLİKTE Tet: 51S 22 71 - 72 17-27 Yaşında bayaniara INGILTERE'de INGILIZCE'yivF Sızlere yeni FRANSA'DA FRANSIZCA'yı Utuıa oğtenmek ıçın gıivenıhr yol AU PAİR'hk yapmaklı- DERIN LIMITED ŞTİ. aartaros BLI Mazna'paşa Sok 219 Seş.nas :sı e1 16143 86-87 Arkata 213 68 67 Itmıı 22 38 86 ÜSKUR *\ |BflD6| Ssürücü KursuS i GÛZERGAH SERVİSJYLE K \ USKÜR m D f l • Wm • • • ^f ••• ^m 9 İAno. Uselertne: 8 \ hgtece N/tatemaTik 9 \ LİSKÜR \ S Surucu Kursu 4 f. Kadıköy : 3360206 jj Ç LİSKÜR i JBÜTÜNLEMEJ i KÜRSLflRI i 5 Kadıköy : 3491824 \ POLinKA VE OTESI MEH3VIED KEMAL Tarihe Baktıkça... Yeni solculuk almış başını gidiyor. Bütün değerler, kavramlar, kişilikler, ünler değişiyor. Yeni solcular bu kez de Stalin'i Hitler'e benzetiyorlar. Hiç benzer mi? Hitler ordularını Doğu Avrupa'dan Beriin'e süren ve dünyayı faşizmden kurtaran Stalin değil miy- di? Siyasetin cilvesi böyledir, yıldan yıla kılık değiştirir. Stalin de Troçki'yi ülkeden sürüp atmadı mı? Güney Ameri- ka'da bir çekiç vuruşu ile öldürülmedi mi? Stalin'in ipliğinı kongrede ilk pazara çıkaran Kruşçev anlatır: Daşasındakiler hastalığının çok ağır olduğunu bildirirler Malen- kov telefon eder Hemen gidelim' der. On beş dakikaya varmaz daşadalar. Ötekileri (politbüro üyelerini) beklerler. Hepsi toplan- dığında nöbetçi subay durumu anlatır: "Yoldaş Stalin, her gece saat 11'de ya çay, ya da yiyecek bir şey isterdi. Bu akşam kimseyi çağırmadı, yiyecek bir şey de is- temedi." Mışıl mışıl uyuyor. Uyandırmak istemezler. Uygun ohnayan bir saatte geldikleri için haber vermek istemezler, dönüp evierine giderler. Ertesi gün durumu gene iyi değildir. Gerçekten hasta mı, yoksa şaka mı yapıyor? Çevresindekileri sınamak için arada bir böyle şakalar yaparmış. Ya ölmedi de şaka yapryorsa? Ya çevresindekileri sınıyorsa? Birden kalkıverir de "Olümüme seviniyorsunuz?" diye bağınverirse. Kruşçev, eve döndükten sonra bir uyku hapı alır, yatmaya ha- zırlanırken telefon çalar. Telin ucundaki gene Malenkov'dur. "Stalin bir kriz daha geçirmiş, gelin." diyorlar. "Gidelim mi?" "Hemen gel!.." Arabalar gecenin yarısında evlerden Kremlin'e doğru yönelir. Yollarda hepsi birbirini görüyor ama ses çıkaran yok, Başında toplanırlar. Doktorlar nabzı sayariar, kalbı dinlerier, korkulan dev ölmüş- tür. Birbirine bakarlar, ölmüştür. Hepsi rahat bir soluk alır. İktidar kavgası ondan sonra gelir. Bundan birkaç yıl önce Romanya'ya gitmiştim. Parti müzesi- ni gezdirdifer. Müzeyi gezerken dikkatimi çekti. Duvarlar silme- ce Çavuşesku'nun resimleri ile donatılmıştı. Resimlerden tanı- dığım eski liderlerden hiçbiri duvarlarda yoktu. Ne yapılmışsa devrim döneminde lise öğrencisi olan Çavuşesku yapmış. Gez- direnlere: "öteki liderlerin resimleri nerede?" diye soracak oldum. Mı- nn kırın ettikten sonra şoyle bir gerekçeye bağladılar: "Biliyorsunuz büyük bir deprem oldu. Birçok yer yıkıldı. Bu- rası da. Yer onanlıyor. Resimler sırası gelince yerterine asılacak." Öteki resimler hiçbir zaman asılmadı, ama Çavuşesku'yu asıt- ma zamanı gelince kurşuna dizdiler. Stalin'in bir de dışarıdan görünüşü vardır. Bizim gençliğimiz- de Stalin, Sovyetler Bırliği'nde sanayileşmeyi gerçekleştirendir. Ülke savaşa girince de savaşı kazanan, ülkeyi düşman saldırı- sından kurtaran liderdir. Bundan olacak suçlanmasını yadırga- rız. ikinci Dünya Savaşı'nda İsmet Paşa ülkeyi savaşa sokmadı. Bir savaşa hazır olmadığımız da Trakya'daki Çakmak hattının ge- çersizliğiyle kanıtlandı. Düşmanı durduracak orduyu Trakya top- rağından Anadolu içlerine gece gündüz, üç ayda zor çektik. 46 demokrasisine geçtiğimizde İsmet Paşa'dan savaşa nrye girrnediğimizin hesabını soranlar oldu. Kürsüden: "Ülkeyi savaşa sokmayarak milletin erkekliğinı öldürdün" di- ye bağıranlar oldu. Savaşmak ve erkekliği sınamak, bugün bakıldığında biraz gü- lünç gelmiyor mu? Hele bunu söyleyenlerden biri savaşa gide- meyecek kadar beaen noksanı ise... Ulu orta konuşmadan önce tarihin ne diyeceğine de bakma- lı... CALJSANLARIN SORULAR1/SORUNLAR1 'J_ YBLMAZ ŞİPAL "9 Yılın Ikramiyesi" SORU: Ben, bir kamu kuruluşunda, 657 sayılı Devlet Me- morian Yasası'na bağlı olarak 9 yıl çalışOm. Daha son- ra istifa ederek başka bir kamu kuruluşunda, 1475 sa- yüı İş Yasası kapsamında işçi olarak çalısmaya başladım. Şu anda işçi statusunde çalıştıgım bn kamu kunıloşun- dan emekli olmak istiyorum. Daha önce memur olarak çalışüğım 9 yıhn ikramiyesi, çalışmakta oldugum kamu kunıluşunca ödenecek mi- dir? Bu konuda Yargıtay'ın 29.4.1980 tarih ve 19*0/3408 esas, 1980/5110 karannda, iknunryenin her zaman öde- oebileceği belirtilryor. Bu karar, şu anda yüriirlükte midir? _ v YANIT: 1475 sayılı tş Yasası kapsamında çahşanlann, iş sözleş- melerinin istifa ile son bulması dummunda, kıdem tazminatı öde- nemeyeceği yargı kararlannda vurgulanmıştır. İşçilerin istifa ile son bulan işten aynbnalarda, kıdem tazminatı ödenememektedir. Ancak, bir kamu kuruluşunda 657 sayılı yasaya bağlı memur olarak çalışmakta iken istifa ederek aynlıp bir başka kamu kuru- luşunda 1475 sayılı yasa kapsamında işçi olarak çalışmasını sür- dürenlere, istifa ile son bulan memurluk süresi için emekli ikramiyesi ödenecek midir? Konuya ilişkin, iki ayn uygulama öngören iki ayn yargı karan vardır. Söztinü ettiğiniz Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 29.4.1980 tarih, 1980/3408 esas ve 1980/5110 karannda: • (1) "(...) Bir memurun bulunduğu statüden aynlması ya me- murluktan ihraç ya da istifa suretiyle mümkündür. Memurluktan işçiliğe nakil veya muvafakatla geçme şeklinde bir işleme memur ve işçi hukukumuzu düzenleyen statüsünden işçi statüsüne geçişte memurun mutlaka bu statüden aynlmak istediğini belgeleyen bir istifa yazısı vermesi zorunluluğu vardır. Memuriyete ilişkin kad- ronun boşalulabilmesi de ancak bu suretle mümkün olabilir. (...) Bu durumda istifa ile sonuçlanan memuriyette geçen sürelerin kı- dem tazminatı açısından değerlendirilrnesine yasal bir engel bu- lunduğu söylenemez (...)" denilmektedir. Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 9.3.1987 tarih, 1987/2275 esas ve 1987/2757 karannda ise şöyle denilmektedin • (2) "(...) 3. kabule göre de istifa hali kıdem tazminatlannı ge- rektirmeyecek fesih sebeplerindendir. Yargıtay içtihatlan bu yol- dadır. Büirkişinin yanlış değerlendirme ile istifa suretiyle sona eren memurlukta geçen süreyi kıdem tazminatına dahil etmesi ve buna göre karar verilmiş olması yanlış olduğu gibi bu sürenin isçilikte geçmiş gibi son ücretten hesap edilmesi de isabetsizdir. (...)" Yazımızı, her zaman saygı ile andığımız Yargıtay Onursal Baş- kanı Mustafa Çenberci'nin konuya ilişkin görOşO ile noktalayalım. • (3) "Yargıtayımıza göre istifa ile sonuçlanmış memurluğa iliş- kin hizmet sürelerinin göz önUnde tutulmasına yasal engel yok- tur:' • Kaynak: (1) Yasa Hukuk Dergisi Haziran 1980: Sayfa 879. (2) Yasa Hukuk Dergisi Mayıs 1987: Sayfa 757. (3) Mustafa Çenberci: İş Kanunu Şerhi 1986 basım: Sayfa 429. \ 3491825 S t \ S Baödat C d 3593068 T.C. GAZİANTEP 1. SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜMÖZETt ESAS NO: 1985/1486 KARAR NO: 1986/1072 HÂKİM: Rüstem Girgin / 26181 KÂTİP: Gazi Kabacan SANIK: AJi Satü, Ali oğ. 1938 D.'lu, Karagöz mahallesi No: 17'de baklavacılık yapar. Gaziantep. SUÇ: Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne muhalefet SUÇ TARİHİ: 15.8.1985 Yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında; Sanığın üzerine aüh müsnet suçtan TCK'nın 396, 402 ve 647 sayılı kanun maddeleri uyarınca 32.000 TL ağır para ve cürme vasıta kıl- dığı meslek ve sanatınm 3 ay tatiline cürme vasıta kıldıgı işyerinin 7 gün kapalılmasına, karar özetinin tstanbul, Ankara, Izmir'de ya- yımlanan tirajı yüz binin üzerindeki bir veya iki gazetede aynca bir mahalli gazetede ilan edilmesine ve masrafının sanıktan alınm»qn« karar verildi. 19.6.1990 Basın: 28818
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle