Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
Mstooroloji Genel Mûdürlüöü'n-
denahnanbigiyegûre:Yurtlunkı>-
a y kesflnleri parçalı bulutlu, ötekı
yerter u bulutlu ve açık geçecefc.
HAA StCAKUĞt: Detfşmeyecek.
Ruzgâr kusy ve bab yönterden tıa-
fif ara sna orta Ivvvefe esecek. De-
nizterimizde, Marmara ve Kuzey
Ege'de ytldc ve poyraz, Güney Eoe
1
de yıkte ve karayel, AtaJentfde gûn-
babsı vetodostan2-4, yer yer 5 kuv-
vetinde, saatte 4-16, yer yer 21 de-
niz mifi fnzta esecek. Deniz mute-
m (Mgak, dakja yûteetifli û>1, yer
A 33°25°Dıyartatar
A 3O°2O°Edîrne
A »^EiBncan
A 30° 15° Eramm
A 27"10» Eskişehif
A 32°18°Gioantep
A31°25°Gimui
«°23°»«anısa
31° 18° K-Maraş
27°12°»*ıflU
3f>17°Muş
d
yer 15 metre boJayında olacaK Van Götü'nde rıava az bulut-
lu geçecek. Rûznar kuzey ve batı yönierden hafif, ara sıra
orta kuvvette esecek. Goi kûçük dalgalı olacak. Görûş 10
km'nin ûzerinde bUunacak.
Bitedk
Bingeı
Bitlıs
Botu
Burea
ÇaraMota
Çonım
„ „. .. 28°20°0niu
A 31° 24° Gümüşhane A 28° 16° RBB
33°21
o
S»nsun
33°i7°S«rt
28°20°Sinop
36°25°Sıws
A 3T 24 Gûmüşh
A 25°18°HaM*i
A 35" 22° Ispntl
A 30"18°M«bul
A 30°17»toı*
A 37° 21° Kars
A 29° 16° Kashmoraı A 30° 16° Wmn
A 29° 17° Kayseri A 30° 14° Vnnt
A 29° 18° KKU»* A 31° 18° Uşak
A31°18°Kon»ı A31°17°V»
A 29° 10° Kûötia A 30° 17° Yogjat
A 3S°22°MaWy« A 37°24°Zonguldak
: apık ^ ^ butuOu A-açık B-buluOu G-oûneşi K-ort S-sst
BÜLMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4
1/ Yetişkinlerde, heye-
can ve doyumun yal-
nızca çocuklarla ya-
şanması biçiminde
görülen cinsel sapma.
2/ Kokulu tohumu
hamur işlerinde ve ra-
kıcılıkta kullanılan
bitki... Baryumun
simgesi. 3/ Ressamla-
rın boyaları üzerine
dizerek fırça ile kanş-
tırdıkları levha... Bir
tür geçirimsiz toprak.
4/ Parola... Yassı gü-
müş külçesi. 5/ Bir
nota... Bir yüzey ölçüsü birimi. 6/ Ya-
pay reçine verniği ve tutkalı üretimin-
de kullanılan beyaz ve bülursu toz...
Gelenek. 7/ Sözün anlaulmak istene-
ne tam karşılık olması... Şarap. 8/ Pa-
sifik Okyanusu'nda bir ülke. 9/ Ayru
adlı ağaçtan elde edilen ve saçları ya
da elleri boyamakta kullanılan toz...
Dogma.
YUKAJUDAN AŞAĞIYA:
1/ Nil kıyılarında yetişen, eski
Mısırlılar'ın kâğıt yapmakta kullandıkları bitki. 2/ Kuran'da bir
sure... Bir içki. 3/ Şube, kol... Sincap. 4/ Kürkü değerli bir yaban
kedisi... Karakter. 5/ tçinde şarap yapılan bir çeşit fıçı... Kars ya-
kınlanndaki ünlü harabe yeri. 6/ Küçük mağara... Atların taşın-
ması için yapılmış kapalı taşıma aracı... Bizmutun simgesi. 7/ Bir
ilimiz. 8/ Ortaoyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan ko-
tnik... Gemici diiinde, "temiz, düzgün ve derli toplu" anlamında
kullanılan sözcük. 9/ Ziya Gökalp'ın manzum masalı.
60 YIL ÖNCE CumhuriY
e(~
Hindistan'da durum
FOTOS. SUREYYA-
Affl*)5r tyleıını bcr yerden daha |
I ckvctı vc dftha İtiıuit yapor-
16 TEMMUZ 1930
Geçen cumanesi günü Hint
hükümeti tarafından
Hindistan'ın vaziyetine dair
olarak gönderilmiş olan resmi
izahname bugün Avam
Kamarası azasına tevdi
olunmuştur. Bu izahnamede
Hint hükümeti kıyam
erbabından bir takımı
tarafından Sararogha civanndaki mevzilere karşı 6
temmuzda yapılan bir taarruzla başlamış olan şimali garbî
hududu vekayiinden uzun uzadıya bahsetmektedir. Bu ayın
8'inci günü akşamı düşman kabileleri rüesası tarafından yeni
bir taarruz daha tertip edilmişse de bu taarnız defedilmiş ve
*teUtaafrtzlar agır zayûta uğrajnıştır. ""' -:--•-- •
30 YDL ÖNCE Cumhuriyet
Dil Dâvası
NMUT Nadi
16 TEMMUZ 1960
27 Mayıs Devrim
Hareketinden sonra
yurdumuzda yapılan büyük
ölçüde ilk kültürel toplantı
dokuzuncu Dil Kurultayı oldu.
Bunu, AtatUrk'ün özlediği ileri
Türkiyeyi bize müjdeliyen hoş
, • tesadüf sayıyorum.
.__ ıtürk ne yaptı ise hepsine
sırt çevirmeyi çıkanna uygun bulan düşük iktidar, bütün
devrimler gibi dil devriminin de anlamım kavrıyamamıştı.
Dilin canlı bir varlık olduğu, böyle olduğu için de sürekli
bir değişim içinde bulunduğu, hele bir uygarlık buhraru
geçiren toplumlarda bu değişimin daha da hızJanması
gerektiği düşüncesini bir türlü kabul etmek istemiyordu.
Sanki dil devrimi, kökünü sosyal gerçeklerimizden alan bir
akım değildi de keyif için uydurulmuş bir zekâ oyunu idi.
Bu görüş açısından hareket eden eski iktidarın sorumlulan,
dil konusunda o güne değin başarılan ileri hamleleri devlet
gücü ile durdunnaktan çekinmediler. Cumhuriyet
Anayasasını Osmanlıcaya çevirdiler, böylece hukuk düimizi
genç kuşakların anlayamıyacağı bir kılığa soktular.
Cumhurbaşkaru Reis-i Cumhur, Genelkurmay Başkanı
Erkân-ı Harbiye-yi limumiye Reisi, oturum inikat, Millî
Savunma Komisyonu Müdafaa-yı Milliye Encümeni,
Bakanlar Kunılu Hey'et-i Vekile oldu. Nerede ise Başbakana
Sadr-ı âzâm, Diyanet tşleri Başkanına da Şeyh-ül tslâm
' diyeceklerdi. 27 Mayısta devrilmeselerdi, belici bir gün bunu
da yapmaktan çekinmiyeceklerdi. Çünki bağlandıkları
yönetim felsefesi "geriliğe taviz" prensipine dayanıyordu.
. Oturdukları yerde tutunsalar süphesiz milleti ortaçağın
göbeğine kadar sürükliyeceklerdi.
Şimdi, on yü boyunca eski iktidardan çok çeken, bir üvey
evlât muamelesi görmesine rağmen Atatürk'ün büyük
emanetini korumak uğruna canla başla çalışan Dil Kurumu
nihayet özlediği hürriyetine kavuştu. Bu itibarla son
Kurultayda göze çarpan ileri geri kaynaşma havasını olağan
saymalıdır. Yıllarca bir köşeye itilen ve arada zorla
susturulan insanlar, üzerlerindeki baskı birden kalkınca
yüreklerinde bir bosalma ihtiyaa duyarlar: O arada kendini
aşın davranışlara kaptıranlar da bulunabilir, bunlaıı
yadırgamamalıyızdır.
Biz Dil Kurumunu, Atatürk'ün özlediği gibi, Türkçenin
annmasında, kendi bUnyesi içinde ileriye doğnı gelişmesinde
yüksek mânevî bir otorite, bilimsel bir önder olarak görmek
isteriz. Arap ve Acem dillerinin her türlü etkilerinden hızla
kurtulmak yolunda bulunduğumuz bir gerçektir. Çünki bu
dillerin bağlı olduğu Doğu uygarlığından kopuyor, Batı
uygarlığına geçiyoruz. Bir zamanlar bizi büyüsü altında
tutan belli bir kültür düzeni gevşemiştir. tstesek de
istemesek de o bir daha geri gelmiyecektir. Onun için her
türlü zorlamalardan kaçınmaya dikkat etmeliyiz. Düşük
iktidann geriye doğru yaptığı baskılar nasıl başarı
sağlıyamadı ise, yann devlet gücü ile ileriye doğru yapılacak
lüzumsuz baskılardan da her hangi bir başarı beklenemez.
Dil dâvamız hürriyet içinde ve bilim ışığı altında adıro adım
çözülecek bir eğitim dâvasıdır. Düşük iktidann sakat ve ters
tutumuna rağmen Dil Kurumu bugüne değin verimli
çalışmış, Türkçenin gelişmesi yolunda inkâr edilemez
i metlerde bulunmuştur. Kurumun yayınladığı eserler
loiimizi sevenlere büyük yarar saglıyacak değerdedir. Sosyal
gerçeklerimizi iyi kavnyan bir hükümet, normal ölçüler
içinde bunları eğitim ve öğretim yolu ile topluma mal
edebilir. Böylece güzel dilimiz de ileri geri sarsıntılaıdan
kurtularak, büyük bir nehir gibi kendi hedefıne doğru rahat
rahat akar. Bu arada yazarlanmızın, sanatçılanmızın
çabasından yararlanacağımıza şüphe yoktur. Fakat devlet
eliyle göze alınacak her türlü zorlamalardan dikkatle
kaçınmalıyız. NADİR NADI
G E Ç E N Y I L B U G Ü N C ^ î
16 TEMMUZ 1989
Gazetemiz Kurban Bayramı nedeniyle bugün yayımlanmamıştır.
Helsinki (,
Leninarad ^
• l
Moskova
<
Ankara a
* '-PE
Tebnz
DÜNYA'DA BUGÛN
Barcetcra
Bıseı
AmsJertam A 23°
Amman A 32°
Aâna A 33°
A 39°
Y 30°
Y 28°
A 29°
A 22°
A 28°
A 28°
Budmeşte A 29°
Ctnem Y 28°
Cezayır
Odde
Berin
Boraı
Brttoel
Duta
FmUurt
Krtn
Kopartag
Okı
Utoşa
A 32°
A 42°
A 45°
A 29°
A 34°
A 16°
A 31°
A 20°
A 28°
A 37°
Lenngrad
Lomkı
Madrid
Mılam
Montreal
Moskna
Mûnıh
NeoYM
Osto
Pans
Prag
Ryâl
Roma
Sotya
Şam
Injs
Vemik
Vıyana
ZüriH
Y 20°
A 27°
A 36°
Y 31°
A 25°
Y 18°
A 27°
A 22°
A 20°
A 30°
A 28°
A 4S>
A 30°
Y 30°
A 36°
A 30°
A 35°
A 21°
Y 31°
A 25°
30°
Y 28°
TABTISMA
Sel Felaketi ve Bursa
Uludağ'ın güney eteğindeki ormanhk alanda kıt olanaklarla
yaşam savaşı veren onlarca köy, açma, yerleşme ve usulsüz
kesimlerje ormanı kemirmekte, açılan tarla ve çilek
bahçelerindeki topraklar birkaç yıl içinde taşınarak elden
çıkmaktadır.
Geçen 20-21 haziran tarihlerinde Trabzon
- Giresmı yöresinde meydana gelen seller on-
larca kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce
hayvanın telef olmasına, işyeri ve konutlann,
karayolu ve köprülerin yıkılıp tahrip olması-
na neden olmuştur. Meydana gelen maddi za-
rar trilyonlarla ifade edilmektedir. Sellerle de-
nizlere sürüklenen milyonlarca ton vatan top-
rağının değeri bu hesabın dışmdadır.
Hemen her yıl yurdumuzun birçok yörele-
rinde, özelfikle Dogu Karadeniz ve Akdeniz
bölgesinin Seyhan-Ceyhan nehirleri havzala-
rında meydana gelen seller bir kader midir,
yoksa yıllardan beri devam edegelen bir do-
ğa olayı mıdır?
Yaşamın varlığını ve devamlılığını sağlayan
yeryüzü su sirkülasyonu yağışlarla oluşmak-
tadır. Atmosferden inen kar, dolu, yağmur
şeklindeki su, ûzerinde yeşil örtü ve özellikle
orman varsa, toprağa yetişmeden hızı ve aşın-
dırma gücü azalmakta ve bir bölümü bitkiler
tarafından tutulmakta, büyük bir bölümü de
toprak tarafından emildikten sonra artan bö-
lümü derelerde zararsız ve doğal akışa geç-
mektedir.
Yeşil örtüden ve ormandan yoksun arazi-
lerde ise yağışlar bütün hızı ile toprağa çarpa-
rak aşındırmakta olduğundan, yağışın tümü
arazi meyline göre hızla derecikler halinde yü-
zeysel akışa geçmekte, birleşen derelerde ar-
tan su miktan dere yatağına sığmadığından,
yataktan taşarak önüne gelen her tesisi yık-
makta ve tahrip etmektedir.
Adına sel ve toprak kayması dediğimiz bu
olaylar bir kader işi olmayıp doğanın denge-
sini sağlayan ormanlann tarla açmalarla, yan-
gınlarla, usulsüz ve teknik dışı kesimlerle, or-
man içine yerleşmelerle, arazi yapısına uygun
olmayan sanat yapısız, tahkimsiz ve fazla me-
yilli yolların yapılarak yok edilmesi sonucun-
da meydana gelmektedir.
Doğa bir dengeler manzumesidir. Bu den-
geler bozulduğunda doğa olaylannın afete dö-
nüşmesi de kaçınılmazdır.
Bursa yurdumuzun en güzel ve şirin bir ken-
tidir. Daima yeşili ve Uludağ'ı ile birlikte
anımsanır. Önceleri Uludağ'ın sadece kuzey
«eklerine kurulmusolan bukent, bugün mil-
yona varan nüfusu ve çarpık kentleşmesiyle
önundeki verimli ovanın bir bölümünü de ta-
şarak yok etmiş, Uludağ'ın yeşil yamaçlan-
na doğru tırtıl misali tırmanmaktadır.
Zihinlerde kış sporlan ve doğa güzellikle-
riyle yer etmiş olan Uludağ, aldığı bol yağış
ile ovanın ve kentin su deposudur. Kuzeyin-
deki ovanın guvencesi, güneyindeki büyük va-
diden akan ve bugün Bursa'nın içme ve kul-
lanma suyunu sağlayan Doğancı Barajı'nı bes-
leyen Niliifer çayının kaynağıdır.
Bir zamanlar nilüferlerle süslü, yeşil yeşil
akan Nilüfer cayı, artık kent sınırlan içine gir-
dikten sonra sanayi atıkları ile kapkara akan
ve zaman zaman dayantlmaz pis kokular ya-
yan, içinde hiçbir canlının yaşamadığı açık bir
kanalizasyona dönüşmüştür.
Ovadan bakıldığında büyük bölümü halen
yeşil gözüken Uludağ yamaçlarındaki tahri-
bat korkunçtur. Yapılan kadastro çalışmala-
rı ile yasal orman sınırlarının belirlenmesine
rağmen gerek gecekondular, gerekse kentin
batı kısmındaki villalar orman içine doğru
ilerlemekte, her yasa degişikliğinde orman sı-
nırlan da yukanlara çekilerek bu yapılaşma-
Teleferik semtinden bağlanan sanat yapısız ve
tahkimsiz bir yol, Uludağ'ın yeşil bağnna sap-
lanan kara bıçak gibi durmakta, bu dik ya-
maçtaki seyden akan topraklar da bıçaktan
süzülen kanları anımsatmaktadır. Bu yolun
politik gayeli ve ucuz çıkarlara dayanarak
yaptınldığı söylentileri dillerde ve yerel gaze-
te manşetlerindedir.
Eğer burada bir kamu yaran düşünülecek-
se o da 5 haneye yol yapacağına, askeri hari-
tada bile nokta halinde görülen bu yerin ka-
mulaştınlarak ağaçlandınlması ve burada ya-
şayanlann uygun bir yere yerleştirilip uygar-
ca yaşamalannı sağlamaktır.
Bursa'da yeni afetleri önlemek ve kentin in-
sanlarının daha mutlu ve sağlıklı yaşamala-
nnı sağlamak için:
1- Uludağ'ın kuzey yamaçlarındaki yasal
orman sınırının sigortalı taşlarla araziye ap-
likasyonu ve bu sınırdan itibaren bir plan için
hızla ağaçlandırılarak yeşil kuşak oluşturul-
ması, yan ve ana derelerin taşıntı barajlan ile
tahkim edilmesi.
lar da yasallaştırılmaktadır.
Uludağ'ın güney eteğindeki ormanhk alan-
da ise kıt olanaklanyla yaşam savaşı veren on-
larca köy, açma, yerleşme ve usulsüz kesim-
lerle ormanı kemirmekte, açılan tarla ve çi-
lek bahçelerindeki topraklar birkaç yıl içinde
taşınarak elden çıkmaktadır.
1981 yılı nisan ayında iki gün aralıksız ya-
ğan yağmur Nilüfer vadisinde büyük bir sel
ve toprak kaymasına neden olmuş, kentin tüm
cadde ve sokaklan ile alçak semtlerini su bas-
mış, Doğancı Barajı büyük bir tehlike atlat-
mıştır.
Yine 1990 yılı baharında bir yağışta kent
sular altında kalmış, bir kamu kuruluşunun
sosyal tesısleri harap olmuş, 20 civannda araç
park yerinden sele kapılarak kullanılmaz ha-
le gelmiştir.
Bu olanlara önlem alınacağı yerde Orman
Bölge ve Genel Miidürlnğü'nün "kamu
yaran" bulunduğu gerekçesiyle verdiği izin-
le Köy Hizmetleri tarafından yapılan orman
içindeki S haneli yerleşim yeri olan Beşevler'e,
2- Uludağ'ın güney yamaçlarındaki köyle-
rin de kamulaştırılarak Orman Kanunu'nun
2. maddesiyle orman sınırlan dışına (ikanlan
veya daha uygun yerlere yerleştirilip or-
manlann tahribini, tanmsal ilaçlarla Nilufer
çayı ve Doğancı Barajı'nın kirlenmesini On-
leyip bu insanların da daha mutlu ve uygar
yaşamlannı sağlamak.
3- Bu civarda her türlu taş ve maden ocak-
lanna izin vermemek,
4- Yapılan Teleferik-Beşevler yolunun ip-
tal edilerek ağaçlandinlmasi, ' .
. J- Ova koruthâ protökölünün yeriŞleılİ)î-
limsel ve gerçekçi biçimde düzenlenip ödün-
süz olarak uygulanması gerekmektedir.
Bu konuda görevli kamu ve özel kuruluş-
ların üzerlerine düşen gorevi yapmamalan ha-
linde gelecek nesillere ihanet içinde olacakla-
rı ve doğayı tahrip odülüne aday gösterilecek-
leri kuşkusuzdur.
DOGAN BOZKLRT
Orman Yük. Müh. / K. Maraş
HAVA KUVVETLERİNDE ÜÇ AY SONRA
TEĞMEN' OLARAK F-16'LARI
UÇURANLARLA ÖZDEŞLEŞMEK İSTER
MİSİNİr
1. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda subay olarak istihdam edilmek üzere alınacak personelin sı--
nıf/branşları:
a. Mühendis/yüksek mühendisler:
Bilgisayar mühendisi (IBM'in en gelişmiş büyük boy bilgisayan ve işletim sisterai Ûzerinde ABD'de eği-
tilerek istihdam edilecektir.)
Elektronik mühendisi (Bilgisayar ve veri iletişim ağları konulannda ABD'de eğitilerek istihdam edile-
cektir.)
Uçak, makine, elektrik, endüstri ve inşaat mühendisleri yapılacak sınavlarda başanlı olan mühendisle-
re, ODTÜ ve diğer üniversiteler ile yurtdışında, yüksek lisans ve doktora eğitim irakânı verilebilecektir.
b. tzmir Hava Lisan Okulu için tngilizce öğretmeni (ABD'ye tekamül eğitimi imkânı verilecektir).
Astsubay sınıf okullan için elektronik ve bilgisayar öğretmenleri,
c. Akademik kariyer yapmaları sağlanarak İstanbul Hava Harp Okulu için öğretim üyesi yetiştiril-
mek üzere hukuk, Türk dili ve edet iyau öğretmenleri (bilim uzmanbğı ve doktora yapan/yapmakta olan-
lar dahil.)
d. Eğitim yönetimi ve denetimi uzmam.
e. Hv. K.K.lığı için GATA'da uzman tabip yetiştirilmek üzere pratisyen tabip ve her branşta uzman
tabipler.
f. Diş tabibi (uzman yetiştirilmek Uzere) ve uzman diş tabipleri
g. Eczacı
h. Hâkim
2. lsteklilerde aranılan nitelikler:
a. Erkek, Türk vatandaşı olmak ve yabancı uyruklu ile evli olmamak.
b. Sivil ve askeri okullardan çıkanlmamış, öğrencilikle ilişkileri kesilmemiş ve sabıkasız olmak.
c. Sınav ve mülakat değerlendirmesinden sonra sevk edilecegi askeri hastaneden 'sağlam' raporu ve
yaptınlacak güvenlik soruşturmasından olumlu îonuç alraak.
d. Düzeltilmemiş nüfus kaydına göre 3 Eylûl 1990 tarihi itiban ile lisans öğrenimini yapmış olanlar
30, lisans üstü öğrenimini tamamlamış olanlar için 35 yaşından büyük olmamak.
e. öğrenim ile ilgili koşullar:
(1) Mühendis/yüksek mühendisler: Bükent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, Boğaziçi, ITÜ, Yıldız, KTÜ,
Ege, Dokuz Eylül ve Uludağ Ü.'nün ilgili mühendislik fakülteleri mezunlan.
(2) Öğretmenler: Bilkent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, Ankara, Boğaziçi, Marmara, M.Sinan, Yıl-
dız, İstanbul, Ege, Dokuz Eylül ve Uludağ Ü.'nün Fen-Edebiyat, Eğitim, mesleki/teknik eğitim fakültele-
ri ilgili bölüm (Ing. öğretmeni, İng./Amerikan dili ve ed., elektroniıc işleri/bilgisayar oğretmenliği ve bil-
gisayar teknolojısi bölümleri, Türk dili ve ed.) mezunlan ve pedogojik sertifakaya sahip olmalıdır.
(3) Hukuk öğretmenliği için ilgi duyan tüm hukuk fakülteleri mezunlan; hâkimlik için sadece ha-
len yedek subaylık hizmetini yapanlar başvurabilecektir.
f(4) Pratisyen tabip, diş tabibi ve eczacılar: Hacettepe, Ankara, İstanbul, Gazi, Marmara, Dokuz
Eylül ve Ege Üniversitelerinin ilgili fakülteleri mezunlan.
(5) Öğrenimini kendi hesabına yapmış olmak (Yundışı öğretim diplomaları denklik belgesi MEB'li-
ğinden alınmahdır.)
f. Askerlik hizmetine ilişkin şart aranmamaktadır. Askerlik hizmetini henüz yapmamış ve karar al-
dırmış, yedeksubay/8 aylık kısa dönem olarak tamamlamış ve yapmakta olanlar muracaat edebilecekler-
dir.
3. Başvuru için isterûlen belgeler:
a. Muvazzaf subay olma isteğini ve kişisel öz geçmişini içeren dilekçe ve iki adet fotograf,
b. Son üç ay içinde alınan adli sicil raporu,
c. Yetkili makamlar tarafından onaylı resimli nüfus hüviyet cüzdanı örneği,
d. Noterden onaylı diploma veya okul çıkış belgesi sureti ile transkript veya mezuniyet derecesi belge-
si. Varsa lisansüstü öğrenimine ait belge.
e. Yedeksubay/askerlik terhis belgesi sureti (yedek subaylık/askerlik hizmetini bitirenlerin 1 yıhnı dol-
durmamış olmalan şarttır. Lisansüstü öğrenimine başlayan veya bu öğrenimini bitirdikten sonra muraca-
at edenlerde bu süre aranmaz.)
4. Başvuru şekli ve tarihi:
a. Nitelikleri uygun olanlar, başvurulanm; "Hv. K. K.'lıgı Personel Başkanlığı 06100 Ankara" adre-
sine, üçüncü maddede belirtilen belgelerle, en geç 3 Eylül 1990 tarihine kadar bizzat veya posta ile yapa-
caklardır.
b. Hâkimlik dahil diğer branşlar için muracaat edecek yedek subaylar; bu belgelerin "Muvazzaf Su-
bay Nitelik Belgesi" ile birlikte bağlı bulunduğu komutanlık kanalından muracaat süresi içinde gönderıl-
mesini sağlayacaktır.
c. Noksan belge gonderen, başvuru tarihini geciktirenler ile nitelikleri uygun olmayanlann dilekçesi-
ne işlem yapılmayacaktır.
d. Sınav ve mülakat tarihleri başvuranlarm adresine bilahare bildirilecektir.
SATILIK
• MCS 10 ÇİFT TERMİNAL
• MCS 8000 HIZLANDIRILMIŞ
VE ÇİFT GÖZLÜ
• 43 KARAKTER YAZI ÇEŞlDİ
• MUM MAKİNASI
VE
MOBİLYALARIİLE BİRLİKTE
Tet: 51S 22 71 - 72
17-27 Yaşında bayaniara
INGILTERE'de
INGILIZCE'yivF
Sızlere yeni
FRANSA'DA
FRANSIZCA'yı
Utuıa oğtenmek ıçın gıivenıhr
yol AU PAİR'hk yapmaklı-
DERIN LIMITED ŞTİ.
aartaros BLI Mazna'paşa Sok 219
Seş.nas :sı e1
16143 86-87
Arkata 213 68 67 Itmıı 22 38 86
ÜSKUR *\
|BflD6|
Ssürücü KursuS
i GÛZERGAH SERVİSJYLE K
\ USKÜR
m D f l • Wm • • • ^f ••• ^m 9
İAno. Uselertne: 8
\ hgtece N/tatemaTik 9
\ LİSKÜR \
S Surucu Kursu 4
f. Kadıköy : 3360206 jj
Ç LİSKÜR i
JBÜTÜNLEMEJ
i KÜRSLflRI i
5 Kadıköy : 3491824
\
POLinKA VE OTESI
MEH3VIED KEMAL
Tarihe Baktıkça...
Yeni solculuk almış başını gidiyor. Bütün değerler, kavramlar,
kişilikler, ünler değişiyor. Yeni solcular bu kez de Stalin'i Hitler'e
benzetiyorlar. Hiç benzer mi? Hitler ordularını Doğu Avrupa'dan
Beriin'e süren ve dünyayı faşizmden kurtaran Stalin değil miy-
di? Siyasetin cilvesi böyledir, yıldan yıla kılık değiştirir.
Stalin de Troçki'yi ülkeden sürüp atmadı mı? Güney Ameri-
ka'da bir çekiç vuruşu ile öldürülmedi mi?
Stalin'in ipliğinı kongrede ilk pazara çıkaran Kruşçev anlatır:
Daşasındakiler hastalığının çok ağır olduğunu bildirirler Malen-
kov telefon eder Hemen gidelim' der. On beş dakikaya varmaz
daşadalar. Ötekileri (politbüro üyelerini) beklerler. Hepsi toplan-
dığında nöbetçi subay durumu anlatır:
"Yoldaş Stalin, her gece saat 11'de ya çay, ya da yiyecek bir
şey isterdi. Bu akşam kimseyi çağırmadı, yiyecek bir şey de is-
temedi."
Mışıl mışıl uyuyor. Uyandırmak istemezler. Uygun ohnayan bir
saatte geldikleri için haber vermek istemezler, dönüp evierine
giderler.
Ertesi gün durumu gene iyi değildir.
Gerçekten hasta mı, yoksa şaka mı yapıyor? Çevresindekileri
sınamak için arada bir böyle şakalar yaparmış. Ya ölmedi de şaka
yapryorsa? Ya çevresindekileri sınıyorsa? Birden kalkıverir de
"Olümüme seviniyorsunuz?" diye bağınverirse.
Kruşçev, eve döndükten sonra bir uyku hapı alır, yatmaya ha-
zırlanırken telefon çalar. Telin ucundaki gene Malenkov'dur.
"Stalin bir kriz daha geçirmiş, gelin." diyorlar.
"Gidelim mi?"
"Hemen gel!.."
Arabalar gecenin yarısında evlerden Kremlin'e doğru yönelir.
Yollarda hepsi birbirini görüyor ama ses çıkaran yok,
Başında toplanırlar.
Doktorlar nabzı sayariar, kalbı dinlerier, korkulan dev ölmüş-
tür. Birbirine bakarlar, ölmüştür.
Hepsi rahat bir soluk alır.
İktidar kavgası ondan sonra gelir.
Bundan birkaç yıl önce Romanya'ya gitmiştim. Parti müzesi-
ni gezdirdifer. Müzeyi gezerken dikkatimi çekti. Duvarlar silme-
ce Çavuşesku'nun resimleri ile donatılmıştı. Resimlerden tanı-
dığım eski liderlerden hiçbiri duvarlarda yoktu. Ne yapılmışsa
devrim döneminde lise öğrencisi olan Çavuşesku yapmış. Gez-
direnlere:
"öteki liderlerin resimleri nerede?" diye soracak oldum. Mı-
nn kırın ettikten sonra şoyle bir gerekçeye bağladılar:
"Biliyorsunuz büyük bir deprem oldu. Birçok yer yıkıldı. Bu-
rası da. Yer onanlıyor. Resimler sırası gelince yerterine asılacak."
Öteki resimler hiçbir zaman asılmadı, ama Çavuşesku'yu asıt-
ma zamanı gelince kurşuna dizdiler.
Stalin'in bir de dışarıdan görünüşü vardır. Bizim gençliğimiz-
de Stalin, Sovyetler Bırliği'nde sanayileşmeyi gerçekleştirendir.
Ülke savaşa girince de savaşı kazanan, ülkeyi düşman saldırı-
sından kurtaran liderdir. Bundan olacak suçlanmasını yadırga-
rız.
ikinci Dünya Savaşı'nda İsmet Paşa ülkeyi savaşa sokmadı.
Bir savaşa hazır olmadığımız da Trakya'daki Çakmak hattının ge-
çersizliğiyle kanıtlandı. Düşmanı durduracak orduyu Trakya top-
rağından Anadolu içlerine gece gündüz, üç ayda zor çektik.
46 demokrasisine geçtiğimizde İsmet Paşa'dan savaşa nrye
girrnediğimizin hesabını soranlar oldu. Kürsüden:
"Ülkeyi savaşa sokmayarak milletin erkekliğinı öldürdün" di-
ye bağıranlar oldu.
Savaşmak ve erkekliği sınamak, bugün bakıldığında biraz gü-
lünç gelmiyor mu? Hele bunu söyleyenlerden biri savaşa gide-
meyecek kadar beaen noksanı ise...
Ulu orta konuşmadan önce tarihin ne diyeceğine de bakma-
lı...
CALJSANLARIN
SORULAR1/SORUNLAR1 'J_
YBLMAZ ŞİPAL
"9 Yılın Ikramiyesi"
SORU: Ben, bir kamu kuruluşunda, 657 sayılı Devlet Me-
morian Yasası'na bağlı olarak 9 yıl çalışOm. Daha son-
ra istifa ederek başka bir kamu kuruluşunda, 1475 sa-
yüı İş Yasası kapsamında işçi olarak çalısmaya başladım.
Şu anda işçi statusunde çalıştıgım bn kamu kunıloşun-
dan emekli olmak istiyorum.
Daha önce memur olarak çalışüğım 9 yıhn ikramiyesi,
çalışmakta oldugum kamu kunıluşunca ödenecek mi-
dir?
Bu konuda Yargıtay'ın 29.4.1980 tarih ve 19*0/3408
esas, 1980/5110 karannda, iknunryenin her zaman öde-
oebileceği belirtilryor.
Bu karar, şu anda yüriirlükte midir? _ v
YANIT: 1475 sayılı tş Yasası kapsamında çahşanlann, iş sözleş-
melerinin istifa ile son bulması dummunda, kıdem tazminatı öde-
nemeyeceği yargı kararlannda vurgulanmıştır. İşçilerin istifa ile son
bulan işten aynbnalarda, kıdem tazminatı ödenememektedir.
Ancak, bir kamu kuruluşunda 657 sayılı yasaya bağlı memur
olarak çalışmakta iken istifa ederek aynlıp bir başka kamu kuru-
luşunda 1475 sayılı yasa kapsamında işçi olarak çalışmasını sür-
dürenlere, istifa ile son bulan memurluk süresi için emekli ikramiyesi
ödenecek midir?
Konuya ilişkin, iki ayn uygulama öngören iki ayn yargı karan
vardır.
Söztinü ettiğiniz Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 29.4.1980 tarih,
1980/3408 esas ve 1980/5110 karannda:
• (1) "(...) Bir memurun bulunduğu statüden aynlması ya me-
murluktan ihraç ya da istifa suretiyle mümkündür. Memurluktan
işçiliğe nakil veya muvafakatla geçme şeklinde bir işleme memur
ve işçi hukukumuzu düzenleyen statüsünden işçi statüsüne geçişte
memurun mutlaka bu statüden aynlmak istediğini belgeleyen bir
istifa yazısı vermesi zorunluluğu vardır. Memuriyete ilişkin kad-
ronun boşalulabilmesi de ancak bu suretle mümkün olabilir. (...)
Bu durumda istifa ile sonuçlanan memuriyette geçen sürelerin kı-
dem tazminatı açısından değerlendirilrnesine yasal bir engel bu-
lunduğu söylenemez (...)" denilmektedir.
Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 9.3.1987 tarih, 1987/2275
esas ve 1987/2757 karannda ise şöyle denilmektedin
• (2) "(...) 3. kabule göre de istifa hali kıdem tazminatlannı ge-
rektirmeyecek fesih sebeplerindendir. Yargıtay içtihatlan bu yol-
dadır. Büirkişinin yanlış değerlendirme ile istifa suretiyle sona eren
memurlukta geçen süreyi kıdem tazminatına dahil etmesi ve buna
göre karar verilmiş olması yanlış olduğu gibi bu sürenin isçilikte
geçmiş gibi son ücretten hesap edilmesi de isabetsizdir. (...)"
Yazımızı, her zaman saygı ile andığımız Yargıtay Onursal Baş-
kanı Mustafa Çenberci'nin konuya ilişkin görOşO ile noktalayalım.
• (3) "Yargıtayımıza göre istifa ile sonuçlanmış memurluğa iliş-
kin hizmet sürelerinin göz önUnde tutulmasına yasal engel yok-
tur:'
• Kaynak: (1) Yasa Hukuk Dergisi Haziran 1980: Sayfa 879.
(2) Yasa Hukuk Dergisi Mayıs 1987: Sayfa 757.
(3) Mustafa Çenberci: İş Kanunu Şerhi 1986 basım: Sayfa 429.
\ 3491825 S
t
\
S Baödat C d 3593068
T.C.
GAZİANTEP 1. SULH
CEZA MAHKEMESİ
HÜKÜMÖZETt
ESAS NO: 1985/1486
KARAR NO: 1986/1072
HÂKİM: Rüstem Girgin / 26181
KÂTİP: Gazi Kabacan
SANIK: AJi Satü, Ali oğ. 1938 D.'lu, Karagöz mahallesi No: 17'de
baklavacılık yapar. Gaziantep.
SUÇ: Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne muhalefet
SUÇ TARİHİ: 15.8.1985
Yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında;
Sanığın üzerine aüh müsnet suçtan TCK'nın 396, 402 ve 647 sayılı
kanun maddeleri uyarınca 32.000 TL ağır para ve cürme vasıta kıl-
dığı meslek ve sanatınm 3 ay tatiline cürme vasıta kıldıgı işyerinin
7 gün kapalılmasına, karar özetinin tstanbul, Ankara, Izmir'de ya-
yımlanan tirajı yüz binin üzerindeki bir veya iki gazetede aynca bir
mahalli gazetede ilan edilmesine ve masrafının sanıktan alınm»qn«
karar verildi. 19.6.1990
Basın: 28818