Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 16 TEMMUZ 1990
Kötü Alışkanlık.
(Baftarafi 1. Sayfada)
yası'nın işgalini yaşadı dört yıi boyunca. Ama
bugün iki ülke, dostluk ve barış içinde bir
arada var olmanın akılcı yodarını bulmuş du-
rumdalar.
Türkiye'yle Yunanistan neden bulamasın?
Bulabilirler kuşkusuz.
Ama bunun için zihniy&t değişimi şarttır.
Bu durum, özellikle Yunan tarafı açısından
geçerlidir. Atina, bugüne değin Türkiye'ye
karşı benimsemiş olduğu temel yaklaşımlar-
dan bazılarını değiştirmezse, çıkmazdan kur-
tulmak olanaksızlaşır.
Londra'daki Akbulut-Mitsotakis buluşması
ve sonraki gelişmeler, bu açıdan iyimserlik
verici değildir.
Neden?
En başta, Atina'nın bir kötü alışkanlığını
değiştirmeye niyetli olmadığı anlaşılıyor. Ya-
ni, göstermelik bir diyaloğa yönelirken, Türki-
ye'ye dönük dış baskılardan medet ummak!
Yunanistan'ın öteden beri hiç vazgeçeme-
diği politikasıdır bu.
Ve bugün, bir ABD, bir Avrupa Topluluğu
bu açıdan Atina'yı daha da yüreklendirici bir
tutum içindedirler.
Bu tutumun, Ege'de de, Kıbns'ta da ba-
rışçı çözümlere katkısı olamaz.
Ege'nin bir Yunan gölü olmasını, Türkiye'-
ye hiçbir güçve hiçbirdtş baskı kabul ettire-
mez.
Kıbns'ta çözüm, iki toplumlu, iki kesimli, si-
yasal eşitlik ve etkili güvencelere dayalı bir
federal devletten geçer. "Ver, kurtul!" zih-
niyetinin dış baskıiarta Ankara'da geçerli ola-
bileceğini bekiemek, düş kurmakla eşanlam-
hdır.
Aynca Kıbns, Türk-Yunan ilişkilerinde bir
önkoşul olmaktan çıkanlmalıdır. Yunan Baş-
bakanı Sayın Mitsotakis, bu sözcüğü açık-
ça dile getirmese de Kıbrıs'ı önkoşul saydık-
larını belli etmeye devam ed'ıyor.
Türkiye ve Yunanistan, iki başbakanın
Londra buluşmasından sonra yine bir diya-
log denemesinin eşiğine gelmiş bulunuyor-
lar.
Sonuç alınmak isteniyorsa, Atina'nın ve
bazı dost ve müttefiklerin kötü alışkanlıkla-
rından vazgeçmeleri gerekiyor.
Başka çare yok.
CEZAYİR NOTLAR11
Barolar Ocakçıoğlu'nu eleştiriyor.
Başkan hedefteki adamANKARA (Curahuriyet Büro-
su) — Yeni adli yıl açılışında Yar-
gıtay dışında ayn tören düzenle-
meyi kararlaştıran baro başkanlan
Yargıtay Başkanlığı'nm, "Sav-
savunma-yargı" bütünlüğünü bo-
zan anlayışı değişmedi|i sürece
"alternaüf tören"lerin gelecek yıl-
Urda da gerçekleştirilileceğini be-
lirttiler. Yargıtay Başkanı Ismet
Ocakçıoglu ise "Biz yasanın yük-
ledigi görevlcri yapanz, diğer ku-
ruluşların davranışları bizi
Ugilendirmez" dedi.
Baro başkanlan dün yaptıklan
ortak yazılı açıklamada, Yargıtay
Başkanı Ocakçıoğlu'nun, Turkiye
Barolar Birliji Başkanı Önder
Sav'ın adli yıl açılışında yapacağı
konuşmanın metninin önceden is-
tenmesi konusundaki gerçekleri
daire başkanlarına yansıtmadığı-
nı, yanlış bilgilendirdiğini savun-
dular. Ocakçıoğlu'nun bilinçli ve
planlı bir şekilde önder Sav'ın ko-
nuşmasını engellediğinin anlaşıl-
dığı da belirtilen açıklamada, Yar-
gıtay Başkanı'run, bulunduğu yü-
ce makama yakışmayan düşünce
ve tutumundan ötttrü kınandığı
da kaydedilerek şöyle denildi:
"Yargıtay Daire Başkanlan'nın
geçmişteki uygulama gercegini
araşUrma ve inceieme geregini
duymayışlan üzüntu ile karşılan-
mıştır. Görevinde geçici olarak
bnlunan Yargıtay Baskanı'mn tu-
tamunun, Tnrkiye Barolar Birii-
gi ile Yargıtay ilişkilerini bozama-
yacağı vnrgulanmış, Yargıtay'ın,
en az İsmet Ocakçıoglu kadar
Türkiye Barolar Birliği'nin, baro-
lann ve Türk insamnın ortak de-
geri olduğu, Yargıtay Başkanı'nın
düşünce, tutum ve davranışlannın
tüm Yargıtay camiasına mal edil-
mesinİB yanlış olacagı, Yargıtay-
m üye çogunlugmıun Yargıtay
Başkanı'nın ttıtumunu benimse-
neîdigi gözlemienmiştir.
Yargıtay Başkanı'nın 'Sav-
savunma-yargı' biriigini yok sayu
anlayışı benimsenmemiş, savun-
manın dıslanmak istenmesinin
yargıyı aksatacagı, adaieti güçsüz-
leşürecegi, tophuna gflven vereme-
yecegi, aukukun üstünlüğa Ukesi-
•i ve yargı bağımazlıgını zedele-
yeceği ifade edilmiştir.
Yargıtay Başkanlıgı'nın hakaz,
versü ve bukuka aykın şekJMe ko-
nnşma metni istegini reddeden
Türkiye Barolar Biriigi Başkanı
Önder Sav'ın tavn, tutnmu, ka-
muovuna açıklamalan, meslek
onunı, düşünce özgörlüğü ve ba-
rolann bagunsulıgı ile Ugili ola-
rak ödün verroeyişi, sansiir heye-
sine boyun egmeyisi, Yargıüry'ın
yıpranlmaması konusundaki sa-
bırlı, titiz ve özenli davrauışı, tak-
dirie karşılannuşbr."
Yargıtay Başkanı Or. İsmet
Ocakçıoglu ise bu konuda Cum-
huriyet'in sorulannı yanıtlarken
"Biz, yasanın bize yükledigi gö-
revieri yapanz, diger kuruluşlann
davranışlan bizi ilgilendirmez"
dedi. Kendisine yöneltilen eleşti-
riler konusunda, "Otabüir, eleşti-
riler önlenemez. Biz yasanın bize
yükledigi görcvleri yerine getirdik.
Müsterihiz" diyen Ocakçıoglu,
"Ancak, Yargıtay Yasası'nda
Türkiye Barolar Biriigi Baskanı-
nın adının gecmedigi, Türkiye Ba-
rolar Biriigi Başkanı'nın konuş-
masının bir gdenek olduğu" yö-
nündeki soru üzerine de "Daha
fazla bir yonım şimdilik vapmak
istemiyoraın" diye konuştu. Ko-
nanvuı yeniden Yargıtay Başkan-
lar Kurulu'nun gündemine gelip
gelmeyeceğine ilişkin bir soruya,
"Yargıtay Başkanlar Knrulu gdre-
vini yapU" yanıtmı veren Ocakçı-
oglu, kendisinin bu konuda bir
açıklamasının olup olmayacağı
yönundeki soruya da, "Şimdilik
açıklama yapmayı
döşiinmayonını" karşıuğını verdi.
Yargıtay ile Türkiye Barolar
Birliği arasında ortaya çıkan kri-
ze ilişkin bazı baro başkanlannın
değerlendirmeleri şöyle:
"Nabi tnal (HaUy): Yargıtay^
ın talebi an ve lizöcii.
Turgut tnal (Bahkesir): 5 eylül
günü tüm Türklye'deki barolar
kendi illerinde lören düzenleme-
li. 6 eylül günü Ankara'da geniş
kaülımlı törenden önce 5 eylolde
de İDerde loplana yapılmalı.
Süleyman Saglam (Kayseri):
Karar için erkendir. Her şeyden
önce Yargıtay ile yeniden bir uz-
laşma zemini aranmalı, bir diya-
log zemini yoklanmalıdır.
Şefik Kırcı (Samsun): Yargıtay-
ın bu tavnnın dava konnsu yapıl-
masını istiyonız. Aynca 59. mad-
dede bir degişiklik yapılarak adli
yılın başlangıç töreninde Türkiye
Barolar Biriigi Başkanı da konuş-
ma yapar şekliode bir madde ek-
lenmeli.
Zcki Ekmen (Siirt): Uygulama
döşünen beyinlerin susturulması
olayının bir parcasıdır. 6 eylül gi-
nü törenin yapılacagı yere Yargı-
tay Başkanı İsmet Ocakçıoglu'na
atfen siyah çeknk bırakılmalı.
tsmail Hakkı Acar (Bursa):
Yargıtay Başkanı Sayın Ocakçıoi-
lu 6 eylülde 'Maaşlaı yetmıyor' bî-
le diyemez. Ankara'da geniş kab-
lımlı bir toplantıva Yargıtay Baş-
kanı Ocakcıogln'nu da ca|ıralım
ve kendisine metin vermeden ko-
nuşma olanafı uglayahnı. Bizim
toplantı için Camhurbaşkanı'na
davetiye verilmesin, milletin tem-
sikisi olarak TBMM Başkanı'na
davetiye verüsin.
Kazım Yıfanaz (Sakarya): Bizin
törene Avmpa'daki büyik şenir-
lerin baro başkanlan da çagınl-
malıdır.
Musufa Pecen (Kütalıya): Al-
ternadf törene yalnızca baro baş-
kanlan ve temsildleri degil tüm
Torkiye'deki avukatlar da çagnl-
sın. Yaai yaklaşık en az 5 bin avu-
kat Ankara'da toplanalım ve
Anıtkabir'e yüriiyeim. Bnnnn için
de coplanmayı ve gözaltına alın-
mayı kabullenelim.
KESAU-SAKARYA OTOYOLU
BİLGİSAYARLl TLR.NİKE — Avrupa transit >olunun da bir bölümünü otaştaıaa Mahmntbey-
Kumburgaz oto>olunda kavşaklarda bilgisayarlarla donatılmış turnikeler bulunuyor. Otoyolun Mah-
mutbey kavşagında 10 giriş, 10 çıkış turnikesi bulunuyor. (Fotoğraf: Remzi Gökdag)
Açılışı Ozal yapacak
İstanbul Haber Servisi — 2.
Boğaz Köprüsü'nün, çevre yolu
olarak planlanan Kınalı-Sakarya
otoyolunun 37 kilometrelik bölü-
mü daha, bugün Cumhurbaşka-
nı Targnl Özal tarafından trafiğe
açılacak. Bugün trafiğe açılacak
37 kilometrelik Mahmutbey-
Kumburgaz otoyolu, E-5 üzerin-
deki trafiği önemli ölçüde rahat-
latacak. 2. Boğaz Köprüsü'nü kul-
lanarak Avrupa yakasına geçen
araçlar, Mahmutbey'den sonra ye-
ni açılan bu otoyolu kullanarak
E-5 otoyoluna hiç ginneden, F-5'e
paralel olan bu yeni otoyol ile
Kumburgaz'a varacaklar. Halen
yaklaşık 1 saatte alınan Mahmut-
bey Kumburgaz arası, yeni otoyol-
la birlikte 20-25 dakikaya iniyor.
Otoyol üzerinde Avalar, Ha-
dımköy ve Çatalca kavşakları bu-
lunuyor. Isteyen aürücüler bu kav-
şaklan kullanarak E-5 otoyoluna,
yani sahile inebilecekler. Otoyol,
Çatalca'dan güneye saparak Kum-
burgaz'a ulaşıyor. Sürücüler katet-
tikleri mesafeye ve aracın cinsine
göre 2 bin lira ile 35 bin lira ara-
sında ücret ödeyecekler.
2160 metre ile Türkiye'nin en
uzun viyadüğü olan Karasu viya-
dttğünün de bulunduğu otoyolda,
kavşaklarda bilgisayarla donatıl-
mış turnikeler bulunacak, araç sa-
hiplerinden bügisayarın tespitine
göre para alınacak. Her kavşağın
girişine konulan turnikelerden bi-
let alacak sürücüler, çıkış yaptık-
lan ikinci turnikeye bu bileti ve-
recekler. Bilet üstunde bilgisaya-
rın tespit ettiği mesafe karşılığın-
Mahmutbey - Kumburgaz otoyolu ucretlerı
MahnHribty
Çatalca
Kınnburssz
1. snıf
2. sınıf
3. sınıf
4. sınıf
5. sınıf
1. sınıf
2. sınıf
3. SHIlf
4. sınıf
5. sınıf
1 anıf
2. sınıf
3 sınıf
4 sınıf
5 sınıf
1 sınıf
2 sınıf
3 sınıf
4 sınıf
5 sınıf
ÇHOŞ İSTASrOİLAM
Mahaatkey ı
3000
5.000
6.000
15000
20.000
4.000
6 000
8.000
20.000
30.000
5.000
7.000
10.000
25.000
35.000
tatatty
3.000
5.000
6.000
15.000
20 000
2.000
4.000
5.000
10.000
15.000
3.000
5.000
6.000
15.000
20 000
Çatatca Kaıatargaı
4.000
6.000
8.000
20.000
30.000
2.000
4.000
5.000
10.000
15.000
2000
3.000
4000
8.000
10 000
5.000
7.000
10.000
25.000
35.000
3.000
5.000
6.000
15.000
20.000
2.000
3.000
4000
8000
10 000
Islamcılara
karşı ekonomik reformSABETAY VAROL
CEZAYÎR — Akdeniz'in gü-
ney batısında beyaz bir kent Ce-
zayir. Ülkenin üzerine, Islamcıla-
nn yaklaşık bir buçuk ay önce ka-
zandığı yerel seçim zaferinden
sonra "sihirii bir el" değmiş gi-
bi. Birkaç ay öncesine kadar bir
yaprağın bile kıpırdamadığı Ce-
zayir iç politikasına "inanılmaz"
bir caniılık gelmiş. Bu canlıhk or-
tamında, ülkeden 28 yıldır ikti-
darda olan Ulusal Kurtuluş Cep-
hesi (FLN) ile Islami Selamet
Cephesi (FtS) arasındaki poütik
çekişme ve yeni denge arayışlan
da açıkça kendini gösteriyor.
Buraya yaklaşık 20 ay önce gel-
miş ve Bagımsız Füistin Devleti'-
nin ilan edildiği Filistin Ulusal
Konseyi'nin toplantısını izlemiş-
tik. Cezayir'i kasıp kavuran kanlı
Ekim 1988 olaylannın hemen
sonrasıydı. tktidardaki Ulusal
Kurtuluş Cephesi, iç politikada
kurduğu hegemonyarun etkisiyle
dış politikada başan hanesine yeni
rakamlar ekliyordu. Devlet Baş-
kanı Şadli Bencedid'in, Filistin
Devleti kurulmasına ilişkin çaba-
lan, Cezayir'in Cçuncü Dünya ül-
keleri nezdinde oynadığı iddialı
rol, Iran - Irak savaşındaki ara-
buluculuk, dış politikada "övünç
kaynaklan" olarak gösteriliyor-
du.
Ancak aradan geçen aylar, bu
tür başanlann, hem halkın, hem
de yönetimin gözünde çekiciliği-
ni jitirdiğini ortaya koymuş. ls-
lamcüann yerel seçimlerde kazan-
dığı başan ile canlanan iç politi-
ka ve unutulmaya yüz tutmuş dış
politik başarılar, şimdi bir belir-
sizlik içinde. Akdeniz'in bu be-
yaz başkentinde artık "grüik"
egemen. Cezayir'de hemen dikka-
ti çeken diğer bir olgu da 28 yıl-
hk FLN iktidarının ağızlara vur-
duğu kilidin yavaş yavaş açüraa-
sı. Artık Cezayiıliler, ülkede kan
«övdeyi götürürken Filistin Ulu-
Sancıb ülke
(Baftarafi 1. Sayfada)
medikçe, sığınmacıların elcilikte
korunacaklarını duyvırdu.
Tiıan'daki ilk büyük yönetim
karşıtı gösteriden 4 gün sonra, 6
temmuz günü, ikinci bir gösteri
yapıldı. Onbin kişinin katıldığı
gösteri, yine polisin rnüdahalesiy-
le karşüaştı. Devlet Başkanı Ra-
miz AJia, hükümetin istifasını is-
teyen göstericilere karşüık olarak
"UBtenin kaptennın açık olduğu-
nn, begenmeyenin diledigi yere
gkJebUeceglnl" söyledi. Ancak
yönetim karşıtı gösteriler ve ya-
bana elçiliklere sığınma furyası,
yönetimi sarsmaya başlamıştı.
Içişleri Bakanı ve Başbakan Yar-
dıması Simon Stefani görevinden
alımrken serüik yanlısı iki polit-
bûro üyesi emekliye sevk edildi.
Hükümetin, sığınmacüarın elçi-
liklerden çıkarak teslim olmaları
durumunda, cezalandınlmaya-
caklan yolundaki açıklamasına
karşın, elçiliklere sığınmalar de-
vam etti.
7 temmuz gecesi, Tiran'da bin-
lerce kişi, "YöDetimin polirikala-
nnı ve potisi" protesto etmek için
sessiz bir yürüyüş yaptı. Polisin
bu kez gosterikre müdahalede bu-
lunmadığı görüldü. Polis, artık el-
çiliklere sığınanlara da müdaha-
lede bulunmadığı görüldü. Arna-
vutluk hükümetindeki sertlik yan-
lılanyla üımhların çatışmasında
da ılımlılar ağır basmış, hüküruet,
sığınmacılara ulkeden ayrılma
hakkı tanıyacagını acıklamıştı. Sı-
ğınmalarda, Federal Almanya bü-
yükelçiliğj, 3.200kişi ile birinci sı-
ra>i alırken îtalya Büyükelçiliği-
ne 750, Fransa Büyükelçüigi'ne ise
550 kişi sığınmıştı. Bu arada Türk
Büyükelçiliği, 56 sığınmaayı ba-
nndırdığını açıkladı.
9 temmuz günü, ilk sığınmacı
gnıbu, son anda kendilerine veri-
len pasaportlarla yurtdışına çıka-
rak ucakla Çekoslovakya'ya ulaş-
tı. Arnavuüuk hükümetindeki sal-
lantmın sünnesı sonucunda, 4 ba-
kan görevden alındı.
îtalya, mülteciler sorununun
çözümü için harekete geçerek sı-
ğınmacıları gemilerle Arnavut-
luk'tan tahliye etmeyi planladığmı
açıkladı. Birleşmiş Milletler ve çe-
şitli ülkelerden gelen heyetlerle ya-
püan sürekli müzakereler sonu-
cunda, Amavutluk yönetimi, di-
ğer sığınmacılann da ülkeden ay-
nlmalanna izin verdi ve 13 tem-
muz günü, Îtalya, Fransa ve Fe-
deral Almanya büyükelçiliklerin-
de bulunan 4 bin 500 mülteci, ge-
milerle ltalya'ya götürüldü.
Mültecilerin Arnavutluk'un Dı-
raç Limaru'ndan gemilere bindi-
rflmeleri sırasmda, yüzlerce Arna-
vut'un daha ülkeden kaçma gjri-
şiminde bulunması. daha pek çok
Arnavut'un, Ulkeden ayrılmak
için sırada beklediğini göste-
riyordu.
Ancak Federal Almanya, sığın-
malaruı sürmesi olasılığına karşı
Tiran'daki büyükelçiliğini kapat-
tı. Binlerce sığınmaa, gemilerle
geldikleri îtalya' dan sonra, yeni
vatanlanna kavuşurken Arnavut-
luk'un başkenti Tiran'da, 100 bin
kişi, hUkümeti desteklemek için
cuma gecesi bir gösteri yaptı.
sal Konseyi'nrdüzenleyen Bence-
did'e karşı sesini yükseltebiliyor.
Yavaş yavaş, politika sıcağjnı ya-
şıyor Cezayir.
Yerel seçim şokunu henüz ttze-
rinden atamamış görünen Ulusal
Kurtuluş Cephesi'nin, paniği üze-
rinden atıp tslamcılara karşı yeni
hamleler yapmak isteği de açıkça
hissediliyor Cezayir'de. Cephe,
seçim sonuçlannın partilere göre
dağılımını açıklamayarak, hamle
için güç toplamaya çahşıyor gö-
rünümünde. Bu durum da lslam-
cılar tarafından Cephe'ye karşı
koz olarak kullanılıyor. Yerel se-
çimlerle ilgili yapılan tek açıkla-
ma, Islamcıların oyların yüzde
54'ttnü aldığı şeklinde. Ancak Is-
lamcüar, daha fazla oy aldıklan-
nı iddia ederek, partilere göre da-
ğüımın bir an önce açıklanması-
nı istiyorlar. Cezayir'de sonuçla-
ra ilişkin tartışmalar bütün şidde-
tiyle sürüyor.
Erken seçim tartışması
Yerel seçimler üzerinde yapılan
tartışmalan Cezayir'in hemen he-
men tüm bölgelerinde duymak
mümkün. Ekim 1988 olaylann-
dan sonra halkoyuna sunulup ka-
bul edilen yeni anayasa uyannca,
Devlet Başkanı Şadli Bencedid,
görevini 1993'e kadar sürdürecek.
Cezayir yasama orgam Halk Mec-
lisi de 1992'ye kadar görevde. tş-
te Islamcüann, yerel secimleri ka-
zandıktan sonraki en büyük çaba-
lanru, Halk Meclisi'nin yapılacak
bir erken seçimle yenilenmesi
oluşturuyor. tslamcılar, yerel se-
çimlerde kazandıklan başanmn
verdiği güçle bir an önce erken ge-
nel seçimlerin yapılmasmı istiyor-
lar. Yerel yönetimleri ele geçiren
Islamcüar, "kendi kurallannı"
uygulamak yolunda da adım
adım ilerliyorlar. Cezayir'e geldi-
ğimiz gün, ülkenin üçtlncü büyflk
kenti Konstantin belediyesi önü-
müzdeki yıl karma okulların kal-
dınlacağım ilan etti. tslamcılar,
da ödeme yapacaklar. Yetkililer,
Kumburgaz-Selimpaşa arasındaki
yolun da 15 ağustosta tamamla-
nıp trafiğe açılacağını belirtiyor-
lar.
Mahmutbey-Kumburgaz otoyo-
lu, Türkiye"deki trafiğe açılan 4.
paralı yol oluyor.
İNSAN SICAĞI
ErdalAtabek
4. bası 5000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli gönderilntez.
bu tür uygulamalarla, güçlerini
gösterip erken secimin yapılması-
ru sağlamaya çahşıyorlar. Ancak
erken seçim karanru verebilecek
tek kişi var. O da Devlet Başka-
nı. Ancak Bencedid, yaptığı açık-
lamalarda erken seçim yapılma-
yacağını söylemiş bulunuyor.
tktidardaki Ulusal Kurtuluş
Cephesi, yerel yönetim birimleri-
nin devlet desteğine olan ihtiyaç-
lannı da gözönündc tutarak, ge-
nel seçimlere kadar, halkın İsla-
mi Selamet Cephesi'nden "sogu-
masmı" sağlamaya çalışıyor. Ce-
zayir'de, tslamcıların, devlet des-
teği olmadan seçim vaatlerini ne
ölçüde yerine getireceği uzun uza-
dıya konuşuluyor. Genel kanı,
bunun zor olduğu yönünde. O
halde, Islamcüar, iki yılhk süre
içinde iktidar umutlannın söndü-
ğünü mü görecekler?
Devlet Başkanı Şadli Bence-
did'in yeni atadığı Başbakan Mu-
lud Hamruş'un uygulayacağını
açıkladığı pazar ekonomisi de ne
ölçüde tslamcıların zaferini göl-
geleyecek bu da henüz bilinmiyor.
Gerçek olan şu ki Ulusal Kurtu-
luş Cephesi 28 yılhk iktidarını ko-
lay kolay tslamcılara bırakmaya
razı görünmüyor. Başbakan
Hamruş'un uygulayacağı ekono-
mik politika 2 yılhk bir süre için-
de ne ölçüde meyve verecek?
FLN'nin tüm çabalan, Cezayirli-
lerin, tslamcüarın "etkisinden
kurtulmalanna" yarayacak mı?
Tüm bu sorulara yamt vermek
gerçekten zor. Bu sonılan yönel-
tip konuştuğumuz CezayirUlerin
hemen hemen tamamına yakını,
Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin bu
taktikleri uygulayacak güçte ol-
madığı görüşünde birleşiyorlaı.
Cezayir'deki gözlemciler de
FLN'nin bir parçalanma ve dağü-
ma sürecine girdiğini, bunun Cep-
he'nin yöneticileri tarafından da
bilindiğini öne sürüyorlar.
FLN üzerine ortaya tîılan bu
yargıların "öngörü" niteliğinde
olmadığı da açıkça belli. 28 yıldır-
iktidan elinde tutan Ulusal Kur-
tuluş Cephesi, birbirinden giderek
uzaklaşan değişik kanatlan bun-
yesinde barındınyor artık. Bir
yanda, tek parti düzeninin deva-
mından yana olan muhafazakâr-
lar, diğer yanda reformcular. Mu-
hafazakârların başıru Abdülaziz
Buteflika, Mubammed SaUb Yah-
yavi ve Cephe'nin eski genel sek-
reteri Şerif Messedi gibi "eski
tüfekler" çekiyor. Devlet Başka-
nı Şadli Bencedid ve Başbakan
Hamruş, reformcu kanattan gös-
teriliyorlar. Bu iki temel aynmın
dışında Cephe içerisinde Islamcı-
larla yakınlığı ile tanınan Sosyal
Demokratlar ik Liberaller de var.
Bir iki yd öncesine kadar Ceza-
yir'de hiç konuşulmayan "Cephe
içindeki aynhklar", tslamcıların
yerel seçimde kazandıklan zafer-
le iyice su yüzune çıkmış durum-
da^
FLN'nin işi zor
Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin
son merkez toplantısında Cezayir
hükümeti içindeki "kargaşa" or-
taya çıku. Bazı hükümet üyeleri
görevlerinden bu toplantıda aynl-
dılar. Ulusal Kurtuluş Cephesi'-
nin örgüt Genel Sekreteri Abdnl-
bamit Mehri, bu aynhşları "gö-
rev bölüşümü" olarak açıkladı.
Ancak başkent Cezayir'de, ülke-
nin içinde bulunduğu ekonomik
kriz nedeniyle Cephe'nin "kop-
malaria" parçalanacağı yolunda-
ki söylentiler de ayyuka çıku.
Cezayir'de resmi istatistiklere
göre faal nüfusun dörtte birinden
fazlası işsiz. Başbakan Hamruş'-
un uyguladığı ekonomik politika,
henüz hiçbir alanda hissedilir bir
etki yaratmadı. Karaborsayı ön-
lemek için alınan önlemler, işsiz-
liği daha da arttırdı. Hükümetin
üzerinde ısrarla durduğu yaban-
a sermaye ise ülkedeki istikrarsız-
lığı öne sürerek, geüneye pek ya-
naşmıyor. Cezayir'de çok yaygm
olarak kullanılan bir deyişle
"trabendo" adı verilen kaçak
larla mücadele de Islamcılara
"ekmegine yag süruimcsi" olarak
yorumlamyor.
Tüm bu faktörler gözönüne
ahndığmda tslamcı Selamet Cep-
hesi'nin FLN karşısındaki en
önemli iktidar alternatifi olduğu-
nu söylemek yanlış degil. tslam-
cılar, 28 yılhk iktidarlan döne-
minde "başansız", "donak",
hatta hatta "bjrsız" nitelendirme-
lerine uğrayan Ulusal Kurtuluş
Cephesi'nin açıklanndan yarar-
lanmayı amaçhyor. tslamcılara oy
verenlerin bir bölümü de bu işi
"totaliter rejimden " kurtulmak
için yaptıklannı söylüyorlar. ts-
lamcıların, yerel seçimlerde aldı-
ğı zafer FLN'nin ekonomide yap-
tığı "yanlışlaria" düşünüldüğun-
de daha kolay açıklanabiliyor.
Halkın arasında çok kolayca yan-
daş bulan tslamcılar, Cephe'nin
diğer siyasi oluşumlara karşı ver-
diği mücadeleden de en az zarar*
la çıkmasını bilmişler.
Cezayir'de Türkiye'yi düşün-
memek elde degil. Burada da ye-
rel secimleri iktidar karşısında
açık bir farkla kazanan muhale-
fet erken seçim istiyor, iktidar bu
isteğe direniyor. Cezayir'in so-
kaklannda yüzler, başı örtülü ka-
dınlar tstanbul'u getiriyor insanın
aklına. Başı örtülü kadınlann ya-
nından geçerek ilerde mini etekli
Cezayirli bir kıza rastlamak, ts-
tanbul sokaklanndakine benzer
duyguyu veriyor. tslamalann ye-
rel yönetimlerdeki uygulamalan-
na karşın, başı örtülü kadınlar ço-
ğunlukta degil.
Tüm bu olgular gözönüne a>
dığında beyaz kent Cezayir'in ya-
kında "kapkara" olacağına ina-
nası gelmiyor insanın.
strateJİ ve
76 Arnavut Türkiyede(Baftarafi 1. Sayfada)
yadlannı "geride kalan yakınlan-
mn sagbgı" için vermek istemeyen
bir grupla yaptığımız sohbette
Türkiye'ye gelenlerin Kavaya, tş-
kodra, Dursia, Tiran, Lucia ve Niv
Lora kentinden olduklanm söy-
lediler.
Arnavutlar Kavaya kentinde
birkaç gün önce halk ile güvenlik
güçleri arasında çatışmalar oldu-
ğunu 7 kişinin öldüğünü söyledi-
ler. "Siz elçilikteydiniz, bunu na-
sü biliyorsunuz" diye sorulduğun-
da elcilikte son günlerde 57 kişi-
nin banndığuu daha önce banrup
da uçak geldiğinde Türkiye'ye gi-
debilecekleri vaadini alanlann ha-
beri getirdiğini beh'rttiler.
Bu arada ünlü Amerikah zenci
şarkıcı Michad Jackson'un tişör-
tünü giyen bir genç Arnavut erke-
ği "Bunlar bulunuyor rau orada"
diye sorulduğunda "Bulunuyor,
ama bnnun için İS gtn çahşbm.
Karaborsadan aJdım" yanıtını
verdi.
Sığınmacılann Türkiye'yi mi
yoksa Amerika'ya mı tercih ettik-
leri sorulduğunda da hepsinin ko-
ro halinde "Amerika, Amerika"
demeleri dikkat çekti. Bu arada
bazılan tzmir ve tstanbul'da ya-
kınlan olduğunu söylediler. Bun-
lardan üçüne Istanbul'daki yakm-
lanyla telefon konuşması yapma-
sına izin verildi.
Arnavutların büyük bölümü
Türkiye Büyükelçüigi'ne "garaj
duvanndan" gjrdiklerini açıkladı-
lar. Daha sonra Kızılay ekibi ta-
rafından ilk muayeneleri gerçek-
lestirilen Amavutlara aynca Kızı-
lay tarafından hazırlanmış "ko-
manya torbalan" dağıtıldı. Sağlık
işlernlerinden sonra siyasi sube
ekipleri gelerek resmi işlemleri ta-
marnladılar. Bunlar yapıhrken Ar-
navutça bilen bir Türk yetkilisinin
bulunmaması nedeniyle büyük
kanşıkhklar yaşandı. Arnavuüar-
dan 70'i daha sonra tahsis edilen
2 otobüse bindirilerek 2 ambu-
lans, polis eskortu eşliğinde sabah
Arnavut gençler, bir Michad Jackson Üşörtü almak için 15 gün çalışüklannı söyledikr.
06.00 sulannda Yozgat Mülteci
Kampı'na gönderildiler.
Mülteciler misafırhanesinde sa-
bah kahvaltılannı yapan Arnavut
mülteciler, daha sonra kendileri-
ne tahsis edilen odalara yerleşerek
dinlenmeye çekildiler. Bekâr mül-
teciler ise misafirhanenin üst ka-
tındaki odalara gruplar halinde
dağıtıldılar. Misafirhanede daha
önce de çeşitli ülkelerden gelmiş
mültecinin de bulunduğu bil-
dirildi.
Bu arada, Arnavut mültecilerin
yanında bir tercümanın görevlen-
dirihnemesi sıkıntılara yol açtı.
Arnavut mültecilerle misafirhane
yetkilileri arasındaki iletişirn güç-
lflkle sağlanabildi. Misafirhanede
yatak ve yemek açısından gerekli
hazırhklann yapıldığı ancak Yoz-
gat'taki su sıkıntısı nedeniyle mi-
safirhanede de aynı sıkıntı yaşan-
dığı öğrenildi. Mülteciler banyo
yapamamaktan dolayı şikâyette
bulundular.
Ote yandan, Mısır'a gitmek is-
tediklerini söyleyen 6 Amavutun
da Yozgat'a getirikfikleri görüldü.
Bu mülteciler kendilerine gösteri-
len odalara yerleşmeyi reddettiler.
Bu mültecilerle ügili olarak misa-
firhane yetkilileri, Dışışleri Ba-
kanhğı'na gönderecekleri yaaya
cevap aldıktan sonra gereken işle-
mi yapacaklanm bildirdiler.
Dışişleri Bakanuğı Uticayla ilgjli
su açıklamayı yaptı:
"Son iki bafta içinde Tiran'da
biyükelciliğinıize sıgınan 60 er-
kek, 13 kadın ve 3 çocvktan ol«-
şan 76 kişilik grup bükümetimiz-
ce tahsis olunan özel bir ucakla
gece saat 03JO'da Ankara'ya ge-
tirilmistir.
Sığınmacılardan, iilkenıizde
kalmak iste>enlerin durumu ince-
lenecek, üçüocü ülkeiere gitmek
isteycnlcrin Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek Komiserligi'ııe
başvunnalan saglanacakür."
Atina SIA'dan cesaret ahyor
ANKARA (Cumnuriyet Büro-
su) — Türkiye'ye ait savaş uçak-
lannın geçen hafta içinde Ege'nin
uluslararası hava sahasında Yu-
nanistan'a karşı "gövde
gösterisi" yaptığı yolundaki ha-
berler, Ankara ile Atina arasında-
ki "12 mil sorunu"nu yeniden ön
plana getirdi. tki ülke başbakan-
lan arasında 6 temmuzda yapılan
görüşme sonrasında diyaloğun
devamı için başlatılan hazırlıklar
sürerken yapılacak temaslarda 12
milin de gündeme getirilmesi bek-
leniyor.
Yunanistan Hükümet Sözcüsü
Viran Kolidoras'ın önceki gün
yaptığı açıklamada, Türk jetleri-
nin Ege'de Yunan hava sahasımn
6 ile 10 mil arasındaki bölümünü
ihlal ettiğini öne sürmesi, Anka-
ra'da, "Atina'nın bilinen tulumu-
nu her yıl birkaç kez olduğu gibi
yinelemesi" olarak nitelendi. Dı-
şişleri Bakanlığı yetkilileri, Yuna-
nistan'ın karasulannı 12 mile çı-
karmak isteği ile hava sahasını 10
mil kabul etmek yolundaki tutu-
munu sürdürdüğünü ve ABD ile
bir hafta önce imzalanan Savun-
ma lşbırliğı AnUaşması'run getir-
diği yoruma açık hükümlerden de
cesaret alarak bu isteğe yeni ge-
rekçeler yaratmak istediğini öne
sürdüler. Ege hava sahasma iliş-
kin sorunun yeniden başlayacak
Türk-Yunan diyaloğunun günde-
mine gelip gelmeyeceği konusun-
da sorulanmızı yanıtlayan bir yet-
küi ise "Gelmcsi mnhtemeldir.
Atina bu konodaki tezlerini yeni-
den savunmak isteyecektir. Ancak
bizim tutumumuz belli ve haklı
gerekçelerle desteklidir. Dolayı-
sıyla Yunan tarafından sonuç
alınması olasılığı çok düşük olan
bö\le bir anlaşmazlık noktasım
başlıca gündem maddesi yapmak-
ta ısrarlı olacağını sanmı\oruz"
dedi.
Yunanistan ile Türkiye arasın-
daki Ege hava sahası sorununun
tarihi eskiye dayanıyor. Atina,
1931 'de hava sahasını 10 mile çı-
kardığını ilan etmiş, Ankara ise
bu konudaki itirazını ancak
1975'te gündeme getirmişti. Ger-
çekte hava sahası sorunu, doğru-
dan doğruya Yunanistan'ın kara-
sulannı 12 mile çıkarma isteği ile
bağlantılı olarak eleaiınıyor. 1982
tarihli Uluslararası Deniz Huku-
ku Sözleşmesi'nin 3. maddesi, ka-
rasulan genişliğinin üst sınınnı 12
deniz mili olarak belirlemişti. Yu-
nanistan da bu genel kuralı uygu-
lamak istedi. Ancak bunun uygu-
lanması durumunda Ege'de Yu-
nan karasulannı n oranının şu an-
daki yüzde 35'ten yüzde 63.9'a
çıkmasını, "çok yüksek ve kendi
güvenligi için sakıncalı" bulan
Türkiye, bu isteğe itiraz ederek
mevcut 6 millik karasuyu uygula-
masımn devamında ısrarlı oldu.
Ankara'nin bu görüşünü dayan-
dırdığı temel tez, Yunan karasu-
larımn 12 mile çıkması halinde
Ege'nin, "bir Yunan gölü" hali-
ne geleceği ve dolayısıyla 12 mil
kuralının 1982 Sözleşmesi'nin
300. maddesi kapsamına giren
"hakların kötiiye
kullanılmaması" ilkesiyle çelişe-
ceği doğrultusunda.
Aynı sözleşmenin 2. maddesi-
nin 2. paragrafı, kıyı devletlerinin
egemenliğinin karasulan üzerin-
deki hava sahasını da kapsayaca-
ğını belirliyor. Türkiye, Yunanis-
tan karasularının mevcut 6 millik
genişliğinin hava sahası için de ge-
çerli olduğunu savunuyor. Yuna-
nistan ise hava sahası genişliğini
bu alanda uluslararası kabul gö-
ren 10 mil düzeyinde tutma iddi-
asıru sürdürüyor. Bu durumda
Yunan karasulan ile hava sahası
arasında 4 millik bir fark bulunu-
yor. Dolayısıyla, ara bölgede sey-
reden teknelerin bir yandan ulus-
lararası sularda, öte yandan Yu-
nan hava sahasında yer alması gi-
bi açık bir çehşki yaşamyor.
Genelkurmay BaşkanhğVna ya-
lun çevrelerden edinilen bilgilere
göre Türk-Yunan jetleri Ege
M
e
yapılan her ulusal ve NATO
bikatında karşı karşıya getiyorlar.
Askeri çevrelerin verdiği bilgilere
göre Türkiye'nin.kendi hava sa-
hasını 6 mil, Yunanistan'ın ise
kendi havasvnı 10 mil olarak ka-
bul etmesi nedeniyle bu tür kar-
şılaşmalar ve sürtüşmeler olağan
karşılamyor. Türkiye kendi hava
sahasını 6 mil ve aradaki bölümü
de uluslararası hava sahası kabul
ettiği için Hava Kuvvetleri'nin
ulusal tatbikan çerçevesinde Türk
jetleri bölgede uçuşlannı gerçek-
leştüdiler.