29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 16 TEMMUZ 1990 Kötü Alışkanlık. (Baftarafi 1. Sayfada) yası'nın işgalini yaşadı dört yıi boyunca. Ama bugün iki ülke, dostluk ve barış içinde bir arada var olmanın akılcı yodarını bulmuş du- rumdalar. Türkiye'yle Yunanistan neden bulamasın? Bulabilirler kuşkusuz. Ama bunun için zihniy&t değişimi şarttır. Bu durum, özellikle Yunan tarafı açısından geçerlidir. Atina, bugüne değin Türkiye'ye karşı benimsemiş olduğu temel yaklaşımlar- dan bazılarını değiştirmezse, çıkmazdan kur- tulmak olanaksızlaşır. Londra'daki Akbulut-Mitsotakis buluşması ve sonraki gelişmeler, bu açıdan iyimserlik verici değildir. Neden? En başta, Atina'nın bir kötü alışkanlığını değiştirmeye niyetli olmadığı anlaşılıyor. Ya- ni, göstermelik bir diyaloğa yönelirken, Türki- ye'ye dönük dış baskılardan medet ummak! Yunanistan'ın öteden beri hiç vazgeçeme- diği politikasıdır bu. Ve bugün, bir ABD, bir Avrupa Topluluğu bu açıdan Atina'yı daha da yüreklendirici bir tutum içindedirler. Bu tutumun, Ege'de de, Kıbns'ta da ba- rışçı çözümlere katkısı olamaz. Ege'nin bir Yunan gölü olmasını, Türkiye'- ye hiçbir güçve hiçbirdtş baskı kabul ettire- mez. Kıbns'ta çözüm, iki toplumlu, iki kesimli, si- yasal eşitlik ve etkili güvencelere dayalı bir federal devletten geçer. "Ver, kurtul!" zih- niyetinin dış baskıiarta Ankara'da geçerli ola- bileceğini bekiemek, düş kurmakla eşanlam- hdır. Aynca Kıbns, Türk-Yunan ilişkilerinde bir önkoşul olmaktan çıkanlmalıdır. Yunan Baş- bakanı Sayın Mitsotakis, bu sözcüğü açık- ça dile getirmese de Kıbrıs'ı önkoşul saydık- larını belli etmeye devam ed'ıyor. Türkiye ve Yunanistan, iki başbakanın Londra buluşmasından sonra yine bir diya- log denemesinin eşiğine gelmiş bulunuyor- lar. Sonuç alınmak isteniyorsa, Atina'nın ve bazı dost ve müttefiklerin kötü alışkanlıkla- rından vazgeçmeleri gerekiyor. Başka çare yok. CEZAYİR NOTLAR11 Barolar Ocakçıoğlu'nu eleştiriyor. Başkan hedefteki adamANKARA (Curahuriyet Büro- su) — Yeni adli yıl açılışında Yar- gıtay dışında ayn tören düzenle- meyi kararlaştıran baro başkanlan Yargıtay Başkanlığı'nm, "Sav- savunma-yargı" bütünlüğünü bo- zan anlayışı değişmedi|i sürece "alternaüf tören"lerin gelecek yıl- Urda da gerçekleştirilileceğini be- lirttiler. Yargıtay Başkanı Ismet Ocakçıoglu ise "Biz yasanın yük- ledigi görevlcri yapanz, diğer ku- ruluşların davranışları bizi Ugilendirmez" dedi. Baro başkanlan dün yaptıklan ortak yazılı açıklamada, Yargıtay Başkanı Ocakçıoğlu'nun, Turkiye Barolar Birliji Başkanı Önder Sav'ın adli yıl açılışında yapacağı konuşmanın metninin önceden is- tenmesi konusundaki gerçekleri daire başkanlarına yansıtmadığı- nı, yanlış bilgilendirdiğini savun- dular. Ocakçıoğlu'nun bilinçli ve planlı bir şekilde önder Sav'ın ko- nuşmasını engellediğinin anlaşıl- dığı da belirtilen açıklamada, Yar- gıtay Başkanı'run, bulunduğu yü- ce makama yakışmayan düşünce ve tutumundan ötttrü kınandığı da kaydedilerek şöyle denildi: "Yargıtay Daire Başkanlan'nın geçmişteki uygulama gercegini araşUrma ve inceieme geregini duymayışlan üzüntu ile karşılan- mıştır. Görevinde geçici olarak bnlunan Yargıtay Baskanı'mn tu- tamunun, Tnrkiye Barolar Birii- gi ile Yargıtay ilişkilerini bozama- yacağı vnrgulanmış, Yargıtay'ın, en az İsmet Ocakçıoglu kadar Türkiye Barolar Birliği'nin, baro- lann ve Türk insamnın ortak de- geri olduğu, Yargıtay Başkanı'nın düşünce, tutum ve davranışlannın tüm Yargıtay camiasına mal edil- mesinİB yanlış olacagı, Yargıtay- m üye çogunlugmıun Yargıtay Başkanı'nın ttıtumunu benimse- neîdigi gözlemienmiştir. Yargıtay Başkanı'nın 'Sav- savunma-yargı' biriigini yok sayu anlayışı benimsenmemiş, savun- manın dıslanmak istenmesinin yargıyı aksatacagı, adaieti güçsüz- leşürecegi, tophuna gflven vereme- yecegi, aukukun üstünlüğa Ukesi- •i ve yargı bağımazlıgını zedele- yeceği ifade edilmiştir. Yargıtay Başkanlıgı'nın hakaz, versü ve bukuka aykın şekJMe ko- nnşma metni istegini reddeden Türkiye Barolar Biriigi Başkanı Önder Sav'ın tavn, tutnmu, ka- muovuna açıklamalan, meslek onunı, düşünce özgörlüğü ve ba- rolann bagunsulıgı ile Ugili ola- rak ödün verroeyişi, sansiir heye- sine boyun egmeyisi, Yargıüry'ın yıpranlmaması konusundaki sa- bırlı, titiz ve özenli davrauışı, tak- dirie karşılannuşbr." Yargıtay Başkanı Or. İsmet Ocakçıoglu ise bu konuda Cum- huriyet'in sorulannı yanıtlarken "Biz, yasanın bize yükledigi gö- revieri yapanz, diger kuruluşlann davranışlan bizi ilgilendirmez" dedi. Kendisine yöneltilen eleşti- riler konusunda, "Otabüir, eleşti- riler önlenemez. Biz yasanın bize yükledigi görcvleri yerine getirdik. Müsterihiz" diyen Ocakçıoglu, "Ancak, Yargıtay Yasası'nda Türkiye Barolar Biriigi Baskanı- nın adının gecmedigi, Türkiye Ba- rolar Biriigi Başkanı'nın konuş- masının bir gdenek olduğu" yö- nündeki soru üzerine de "Daha fazla bir yonım şimdilik vapmak istemiyoraın" diye konuştu. Ko- nanvuı yeniden Yargıtay Başkan- lar Kurulu'nun gündemine gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soruya, "Yargıtay Başkanlar Knrulu gdre- vini yapU" yanıtmı veren Ocakçı- oglu, kendisinin bu konuda bir açıklamasının olup olmayacağı yönundeki soruya da, "Şimdilik açıklama yapmayı döşiinmayonını" karşıuğını verdi. Yargıtay ile Türkiye Barolar Birliği arasında ortaya çıkan kri- ze ilişkin bazı baro başkanlannın değerlendirmeleri şöyle: "Nabi tnal (HaUy): Yargıtay^ ın talebi an ve lizöcii. Turgut tnal (Bahkesir): 5 eylül günü tüm Türklye'deki barolar kendi illerinde lören düzenleme- li. 6 eylül günü Ankara'da geniş kaülımlı törenden önce 5 eylolde de İDerde loplana yapılmalı. Süleyman Saglam (Kayseri): Karar için erkendir. Her şeyden önce Yargıtay ile yeniden bir uz- laşma zemini aranmalı, bir diya- log zemini yoklanmalıdır. Şefik Kırcı (Samsun): Yargıtay- ın bu tavnnın dava konnsu yapıl- masını istiyonız. Aynca 59. mad- dede bir degişiklik yapılarak adli yılın başlangıç töreninde Türkiye Barolar Biriigi Başkanı da konuş- ma yapar şekliode bir madde ek- lenmeli. Zcki Ekmen (Siirt): Uygulama döşünen beyinlerin susturulması olayının bir parcasıdır. 6 eylül gi- nü törenin yapılacagı yere Yargı- tay Başkanı İsmet Ocakçıoglu'na atfen siyah çeknk bırakılmalı. tsmail Hakkı Acar (Bursa): Yargıtay Başkanı Sayın Ocakçıoi- lu 6 eylülde 'Maaşlaı yetmıyor' bî- le diyemez. Ankara'da geniş kab- lımlı bir toplantıva Yargıtay Baş- kanı Ocakcıogln'nu da ca|ıralım ve kendisine metin vermeden ko- nuşma olanafı uglayahnı. Bizim toplantı için Camhurbaşkanı'na davetiye verilmesin, milletin tem- sikisi olarak TBMM Başkanı'na davetiye verüsin. Kazım Yıfanaz (Sakarya): Bizin törene Avmpa'daki büyik şenir- lerin baro başkanlan da çagınl- malıdır. Musufa Pecen (Kütalıya): Al- ternadf törene yalnızca baro baş- kanlan ve temsildleri degil tüm Torkiye'deki avukatlar da çagnl- sın. Yaai yaklaşık en az 5 bin avu- kat Ankara'da toplanalım ve Anıtkabir'e yüriiyeim. Bnnnn için de coplanmayı ve gözaltına alın- mayı kabullenelim. KESAU-SAKARYA OTOYOLU BİLGİSAYARLl TLR.NİKE — Avrupa transit >olunun da bir bölümünü otaştaıaa Mahmntbey- Kumburgaz oto>olunda kavşaklarda bilgisayarlarla donatılmış turnikeler bulunuyor. Otoyolun Mah- mutbey kavşagında 10 giriş, 10 çıkış turnikesi bulunuyor. (Fotoğraf: Remzi Gökdag) Açılışı Ozal yapacak İstanbul Haber Servisi — 2. Boğaz Köprüsü'nün, çevre yolu olarak planlanan Kınalı-Sakarya otoyolunun 37 kilometrelik bölü- mü daha, bugün Cumhurbaşka- nı Targnl Özal tarafından trafiğe açılacak. Bugün trafiğe açılacak 37 kilometrelik Mahmutbey- Kumburgaz otoyolu, E-5 üzerin- deki trafiği önemli ölçüde rahat- latacak. 2. Boğaz Köprüsü'nü kul- lanarak Avrupa yakasına geçen araçlar, Mahmutbey'den sonra ye- ni açılan bu otoyolu kullanarak E-5 otoyoluna hiç ginneden, F-5'e paralel olan bu yeni otoyol ile Kumburgaz'a varacaklar. Halen yaklaşık 1 saatte alınan Mahmut- bey Kumburgaz arası, yeni otoyol- la birlikte 20-25 dakikaya iniyor. Otoyol üzerinde Avalar, Ha- dımköy ve Çatalca kavşakları bu- lunuyor. Isteyen aürücüler bu kav- şaklan kullanarak E-5 otoyoluna, yani sahile inebilecekler. Otoyol, Çatalca'dan güneye saparak Kum- burgaz'a ulaşıyor. Sürücüler katet- tikleri mesafeye ve aracın cinsine göre 2 bin lira ile 35 bin lira ara- sında ücret ödeyecekler. 2160 metre ile Türkiye'nin en uzun viyadüğü olan Karasu viya- dttğünün de bulunduğu otoyolda, kavşaklarda bilgisayarla donatıl- mış turnikeler bulunacak, araç sa- hiplerinden bügisayarın tespitine göre para alınacak. Her kavşağın girişine konulan turnikelerden bi- let alacak sürücüler, çıkış yaptık- lan ikinci turnikeye bu bileti ve- recekler. Bilet üstunde bilgisaya- rın tespit ettiği mesafe karşılığın- Mahmutbey - Kumburgaz otoyolu ucretlerı MahnHribty Çatalca Kınnburssz 1. snıf 2. sınıf 3. sınıf 4. sınıf 5. sınıf 1. sınıf 2. sınıf 3. SHIlf 4. sınıf 5. sınıf 1 anıf 2. sınıf 3 sınıf 4 sınıf 5 sınıf 1 sınıf 2 sınıf 3 sınıf 4 sınıf 5 sınıf ÇHOŞ İSTASrOİLAM Mahaatkey ı 3000 5.000 6.000 15000 20.000 4.000 6 000 8.000 20.000 30.000 5.000 7.000 10.000 25.000 35.000 tatatty 3.000 5.000 6.000 15.000 20 000 2.000 4.000 5.000 10.000 15.000 3.000 5.000 6.000 15.000 20 000 Çatatca Kaıatargaı 4.000 6.000 8.000 20.000 30.000 2.000 4.000 5.000 10.000 15.000 2000 3.000 4000 8.000 10 000 5.000 7.000 10.000 25.000 35.000 3.000 5.000 6.000 15.000 20.000 2.000 3.000 4000 8000 10 000 Islamcılara karşı ekonomik reformSABETAY VAROL CEZAYÎR — Akdeniz'in gü- ney batısında beyaz bir kent Ce- zayir. Ülkenin üzerine, Islamcıla- nn yaklaşık bir buçuk ay önce ka- zandığı yerel seçim zaferinden sonra "sihirii bir el" değmiş gi- bi. Birkaç ay öncesine kadar bir yaprağın bile kıpırdamadığı Ce- zayir iç politikasına "inanılmaz" bir caniılık gelmiş. Bu canlıhk or- tamında, ülkeden 28 yıldır ikti- darda olan Ulusal Kurtuluş Cep- hesi (FLN) ile Islami Selamet Cephesi (FtS) arasındaki poütik çekişme ve yeni denge arayışlan da açıkça kendini gösteriyor. Buraya yaklaşık 20 ay önce gel- miş ve Bagımsız Füistin Devleti'- nin ilan edildiği Filistin Ulusal Konseyi'nin toplantısını izlemiş- tik. Cezayir'i kasıp kavuran kanlı Ekim 1988 olaylannın hemen sonrasıydı. tktidardaki Ulusal Kurtuluş Cephesi, iç politikada kurduğu hegemonyarun etkisiyle dış politikada başan hanesine yeni rakamlar ekliyordu. Devlet Baş- kanı Şadli Bencedid'in, Filistin Devleti kurulmasına ilişkin çaba- lan, Cezayir'in Cçuncü Dünya ül- keleri nezdinde oynadığı iddialı rol, Iran - Irak savaşındaki ara- buluculuk, dış politikada "övünç kaynaklan" olarak gösteriliyor- du. Ancak aradan geçen aylar, bu tür başanlann, hem halkın, hem de yönetimin gözünde çekiciliği- ni jitirdiğini ortaya koymuş. ls- lamcüann yerel seçimlerde kazan- dığı başan ile canlanan iç politi- ka ve unutulmaya yüz tutmuş dış politik başarılar, şimdi bir belir- sizlik içinde. Akdeniz'in bu be- yaz başkentinde artık "grüik" egemen. Cezayir'de hemen dikka- ti çeken diğer bir olgu da 28 yıl- hk FLN iktidarının ağızlara vur- duğu kilidin yavaş yavaş açüraa- sı. Artık Cezayiıliler, ülkede kan «övdeyi götürürken Filistin Ulu- Sancıb ülke (Baftarafi 1. Sayfada) medikçe, sığınmacıların elcilikte korunacaklarını duyvırdu. Tiıan'daki ilk büyük yönetim karşıtı gösteriden 4 gün sonra, 6 temmuz günü, ikinci bir gösteri yapıldı. Onbin kişinin katıldığı gösteri, yine polisin rnüdahalesiy- le karşüaştı. Devlet Başkanı Ra- miz AJia, hükümetin istifasını is- teyen göstericilere karşüık olarak "UBtenin kaptennın açık olduğu- nn, begenmeyenin diledigi yere gkJebUeceglnl" söyledi. Ancak yönetim karşıtı gösteriler ve ya- bana elçiliklere sığınma furyası, yönetimi sarsmaya başlamıştı. Içişleri Bakanı ve Başbakan Yar- dıması Simon Stefani görevinden alımrken serüik yanlısı iki polit- bûro üyesi emekliye sevk edildi. Hükümetin, sığınmacüarın elçi- liklerden çıkarak teslim olmaları durumunda, cezalandınlmaya- caklan yolundaki açıklamasına karşın, elçiliklere sığınmalar de- vam etti. 7 temmuz gecesi, Tiran'da bin- lerce kişi, "YöDetimin polirikala- nnı ve potisi" protesto etmek için sessiz bir yürüyüş yaptı. Polisin bu kez gosterikre müdahalede bu- lunmadığı görüldü. Polis, artık el- çiliklere sığınanlara da müdaha- lede bulunmadığı görüldü. Arna- vutluk hükümetindeki sertlik yan- lılanyla üımhların çatışmasında da ılımlılar ağır basmış, hüküruet, sığınmacılara ulkeden ayrılma hakkı tanıyacagını acıklamıştı. Sı- ğınmalarda, Federal Almanya bü- yükelçiliğj, 3.200kişi ile birinci sı- ra>i alırken îtalya Büyükelçiliği- ne 750, Fransa Büyükelçüigi'ne ise 550 kişi sığınmıştı. Bu arada Türk Büyükelçiliği, 56 sığınmaayı ba- nndırdığını açıkladı. 9 temmuz günü, ilk sığınmacı gnıbu, son anda kendilerine veri- len pasaportlarla yurtdışına çıka- rak ucakla Çekoslovakya'ya ulaş- tı. Arnavuüuk hükümetindeki sal- lantmın sünnesı sonucunda, 4 ba- kan görevden alındı. îtalya, mülteciler sorununun çözümü için harekete geçerek sı- ğınmacıları gemilerle Arnavut- luk'tan tahliye etmeyi planladığmı açıkladı. Birleşmiş Milletler ve çe- şitli ülkelerden gelen heyetlerle ya- püan sürekli müzakereler sonu- cunda, Amavutluk yönetimi, di- ğer sığınmacılann da ülkeden ay- nlmalanna izin verdi ve 13 tem- muz günü, Îtalya, Fransa ve Fe- deral Almanya büyükelçiliklerin- de bulunan 4 bin 500 mülteci, ge- milerle ltalya'ya götürüldü. Mültecilerin Arnavutluk'un Dı- raç Limaru'ndan gemilere bindi- rflmeleri sırasmda, yüzlerce Arna- vut'un daha ülkeden kaçma gjri- şiminde bulunması. daha pek çok Arnavut'un, Ulkeden ayrılmak için sırada beklediğini göste- riyordu. Ancak Federal Almanya, sığın- malaruı sürmesi olasılığına karşı Tiran'daki büyükelçiliğini kapat- tı. Binlerce sığınmaa, gemilerle geldikleri îtalya' dan sonra, yeni vatanlanna kavuşurken Arnavut- luk'un başkenti Tiran'da, 100 bin kişi, hUkümeti desteklemek için cuma gecesi bir gösteri yaptı. sal Konseyi'nrdüzenleyen Bence- did'e karşı sesini yükseltebiliyor. Yavaş yavaş, politika sıcağjnı ya- şıyor Cezayir. Yerel seçim şokunu henüz ttze- rinden atamamış görünen Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin, paniği üze- rinden atıp tslamcılara karşı yeni hamleler yapmak isteği de açıkça hissediliyor Cezayir'de. Cephe, seçim sonuçlannın partilere göre dağılımını açıklamayarak, hamle için güç toplamaya çahşıyor gö- rünümünde. Bu durum da lslam- cılar tarafından Cephe'ye karşı koz olarak kullanılıyor. Yerel se- çimlerle ilgili yapılan tek açıkla- ma, Islamcıların oyların yüzde 54'ttnü aldığı şeklinde. Ancak Is- lamcüar, daha fazla oy aldıklan- nı iddia ederek, partilere göre da- ğüımın bir an önce açıklanması- nı istiyorlar. Cezayir'de sonuçla- ra ilişkin tartışmalar bütün şidde- tiyle sürüyor. Erken seçim tartışması Yerel seçimler üzerinde yapılan tartışmalan Cezayir'in hemen he- men tüm bölgelerinde duymak mümkün. Ekim 1988 olaylann- dan sonra halkoyuna sunulup ka- bul edilen yeni anayasa uyannca, Devlet Başkanı Şadli Bencedid, görevini 1993'e kadar sürdürecek. Cezayir yasama orgam Halk Mec- lisi de 1992'ye kadar görevde. tş- te Islamcüann, yerel secimleri ka- zandıktan sonraki en büyük çaba- lanru, Halk Meclisi'nin yapılacak bir erken seçimle yenilenmesi oluşturuyor. tslamcılar, yerel se- çimlerde kazandıklan başanmn verdiği güçle bir an önce erken ge- nel seçimlerin yapılmasmı istiyor- lar. Yerel yönetimleri ele geçiren Islamcüar, "kendi kurallannı" uygulamak yolunda da adım adım ilerliyorlar. Cezayir'e geldi- ğimiz gün, ülkenin üçtlncü büyflk kenti Konstantin belediyesi önü- müzdeki yıl karma okulların kal- dınlacağım ilan etti. tslamcılar, da ödeme yapacaklar. Yetkililer, Kumburgaz-Selimpaşa arasındaki yolun da 15 ağustosta tamamla- nıp trafiğe açılacağını belirtiyor- lar. Mahmutbey-Kumburgaz otoyo- lu, Türkiye"deki trafiğe açılan 4. paralı yol oluyor. İNSAN SICAĞI ErdalAtabek 4. bası 5000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli gönderilntez. bu tür uygulamalarla, güçlerini gösterip erken secimin yapılması- ru sağlamaya çahşıyorlar. Ancak erken seçim karanru verebilecek tek kişi var. O da Devlet Başka- nı. Ancak Bencedid, yaptığı açık- lamalarda erken seçim yapılma- yacağını söylemiş bulunuyor. tktidardaki Ulusal Kurtuluş Cephesi, yerel yönetim birimleri- nin devlet desteğine olan ihtiyaç- lannı da gözönündc tutarak, ge- nel seçimlere kadar, halkın İsla- mi Selamet Cephesi'nden "sogu- masmı" sağlamaya çalışıyor. Ce- zayir'de, tslamcıların, devlet des- teği olmadan seçim vaatlerini ne ölçüde yerine getireceği uzun uza- dıya konuşuluyor. Genel kanı, bunun zor olduğu yönünde. O halde, Islamcüar, iki yılhk süre içinde iktidar umutlannın söndü- ğünü mü görecekler? Devlet Başkanı Şadli Bence- did'in yeni atadığı Başbakan Mu- lud Hamruş'un uygulayacağını açıkladığı pazar ekonomisi de ne ölçüde tslamcıların zaferini göl- geleyecek bu da henüz bilinmiyor. Gerçek olan şu ki Ulusal Kurtu- luş Cephesi 28 yılhk iktidarını ko- lay kolay tslamcılara bırakmaya razı görünmüyor. Başbakan Hamruş'un uygulayacağı ekono- mik politika 2 yılhk bir süre için- de ne ölçüde meyve verecek? FLN'nin tüm çabalan, Cezayirli- lerin, tslamcüarın "etkisinden kurtulmalanna" yarayacak mı? Tüm bu sorulara yamt vermek gerçekten zor. Bu sonılan yönel- tip konuştuğumuz CezayirUlerin hemen hemen tamamına yakını, Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin bu taktikleri uygulayacak güçte ol- madığı görüşünde birleşiyorlaı. Cezayir'deki gözlemciler de FLN'nin bir parçalanma ve dağü- ma sürecine girdiğini, bunun Cep- he'nin yöneticileri tarafından da bilindiğini öne sürüyorlar. FLN üzerine ortaya tîılan bu yargıların "öngörü" niteliğinde olmadığı da açıkça belli. 28 yıldır- iktidan elinde tutan Ulusal Kur- tuluş Cephesi, birbirinden giderek uzaklaşan değişik kanatlan bun- yesinde barındınyor artık. Bir yanda, tek parti düzeninin deva- mından yana olan muhafazakâr- lar, diğer yanda reformcular. Mu- hafazakârların başıru Abdülaziz Buteflika, Mubammed SaUb Yah- yavi ve Cephe'nin eski genel sek- reteri Şerif Messedi gibi "eski tüfekler" çekiyor. Devlet Başka- nı Şadli Bencedid ve Başbakan Hamruş, reformcu kanattan gös- teriliyorlar. Bu iki temel aynmın dışında Cephe içerisinde Islamcı- larla yakınlığı ile tanınan Sosyal Demokratlar ik Liberaller de var. Bir iki yd öncesine kadar Ceza- yir'de hiç konuşulmayan "Cephe içindeki aynhklar", tslamcıların yerel seçimde kazandıklan zafer- le iyice su yüzune çıkmış durum- da^ FLN'nin işi zor Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin son merkez toplantısında Cezayir hükümeti içindeki "kargaşa" or- taya çıku. Bazı hükümet üyeleri görevlerinden bu toplantıda aynl- dılar. Ulusal Kurtuluş Cephesi'- nin örgüt Genel Sekreteri Abdnl- bamit Mehri, bu aynhşları "gö- rev bölüşümü" olarak açıkladı. Ancak başkent Cezayir'de, ülke- nin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle Cephe'nin "kop- malaria" parçalanacağı yolunda- ki söylentiler de ayyuka çıku. Cezayir'de resmi istatistiklere göre faal nüfusun dörtte birinden fazlası işsiz. Başbakan Hamruş'- un uyguladığı ekonomik politika, henüz hiçbir alanda hissedilir bir etki yaratmadı. Karaborsayı ön- lemek için alınan önlemler, işsiz- liği daha da arttırdı. Hükümetin üzerinde ısrarla durduğu yaban- a sermaye ise ülkedeki istikrarsız- lığı öne sürerek, geüneye pek ya- naşmıyor. Cezayir'de çok yaygm olarak kullanılan bir deyişle "trabendo" adı verilen kaçak larla mücadele de Islamcılara "ekmegine yag süruimcsi" olarak yorumlamyor. Tüm bu faktörler gözönüne ahndığmda tslamcı Selamet Cep- hesi'nin FLN karşısındaki en önemli iktidar alternatifi olduğu- nu söylemek yanlış degil. tslam- cılar, 28 yılhk iktidarlan döne- minde "başansız", "donak", hatta hatta "bjrsız" nitelendirme- lerine uğrayan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin açıklanndan yarar- lanmayı amaçhyor. tslamcılara oy verenlerin bir bölümü de bu işi "totaliter rejimden " kurtulmak için yaptıklannı söylüyorlar. ts- lamcıların, yerel seçimlerde aldı- ğı zafer FLN'nin ekonomide yap- tığı "yanlışlaria" düşünüldüğun- de daha kolay açıklanabiliyor. Halkın arasında çok kolayca yan- daş bulan tslamcılar, Cephe'nin diğer siyasi oluşumlara karşı ver- diği mücadeleden de en az zarar* la çıkmasını bilmişler. Cezayir'de Türkiye'yi düşün- memek elde degil. Burada da ye- rel secimleri iktidar karşısında açık bir farkla kazanan muhale- fet erken seçim istiyor, iktidar bu isteğe direniyor. Cezayir'in so- kaklannda yüzler, başı örtülü ka- dınlar tstanbul'u getiriyor insanın aklına. Başı örtülü kadınlann ya- nından geçerek ilerde mini etekli Cezayirli bir kıza rastlamak, ts- tanbul sokaklanndakine benzer duyguyu veriyor. tslamalann ye- rel yönetimlerdeki uygulamalan- na karşın, başı örtülü kadınlar ço- ğunlukta degil. Tüm bu olgular gözönüne a> dığında beyaz kent Cezayir'in ya- kında "kapkara" olacağına ina- nası gelmiyor insanın. strateJİ ve 76 Arnavut Türkiyede(Baftarafi 1. Sayfada) yadlannı "geride kalan yakınlan- mn sagbgı" için vermek istemeyen bir grupla yaptığımız sohbette Türkiye'ye gelenlerin Kavaya, tş- kodra, Dursia, Tiran, Lucia ve Niv Lora kentinden olduklanm söy- lediler. Arnavutlar Kavaya kentinde birkaç gün önce halk ile güvenlik güçleri arasında çatışmalar oldu- ğunu 7 kişinin öldüğünü söyledi- ler. "Siz elçilikteydiniz, bunu na- sü biliyorsunuz" diye sorulduğun- da elcilikte son günlerde 57 kişi- nin banndığuu daha önce banrup da uçak geldiğinde Türkiye'ye gi- debilecekleri vaadini alanlann ha- beri getirdiğini beh'rttiler. Bu arada ünlü Amerikah zenci şarkıcı Michad Jackson'un tişör- tünü giyen bir genç Arnavut erke- ği "Bunlar bulunuyor rau orada" diye sorulduğunda "Bulunuyor, ama bnnun için İS gtn çahşbm. Karaborsadan aJdım" yanıtını verdi. Sığınmacılann Türkiye'yi mi yoksa Amerika'ya mı tercih ettik- leri sorulduğunda da hepsinin ko- ro halinde "Amerika, Amerika" demeleri dikkat çekti. Bu arada bazılan tzmir ve tstanbul'da ya- kınlan olduğunu söylediler. Bun- lardan üçüne Istanbul'daki yakm- lanyla telefon konuşması yapma- sına izin verildi. Arnavutların büyük bölümü Türkiye Büyükelçüigi'ne "garaj duvanndan" gjrdiklerini açıkladı- lar. Daha sonra Kızılay ekibi ta- rafından ilk muayeneleri gerçek- lestirilen Amavutlara aynca Kızı- lay tarafından hazırlanmış "ko- manya torbalan" dağıtıldı. Sağlık işlernlerinden sonra siyasi sube ekipleri gelerek resmi işlemleri ta- marnladılar. Bunlar yapıhrken Ar- navutça bilen bir Türk yetkilisinin bulunmaması nedeniyle büyük kanşıkhklar yaşandı. Arnavuüar- dan 70'i daha sonra tahsis edilen 2 otobüse bindirilerek 2 ambu- lans, polis eskortu eşliğinde sabah Arnavut gençler, bir Michad Jackson Üşörtü almak için 15 gün çalışüklannı söyledikr. 06.00 sulannda Yozgat Mülteci Kampı'na gönderildiler. Mülteciler misafırhanesinde sa- bah kahvaltılannı yapan Arnavut mülteciler, daha sonra kendileri- ne tahsis edilen odalara yerleşerek dinlenmeye çekildiler. Bekâr mül- teciler ise misafirhanenin üst ka- tındaki odalara gruplar halinde dağıtıldılar. Misafirhanede daha önce de çeşitli ülkelerden gelmiş mültecinin de bulunduğu bil- dirildi. Bu arada, Arnavut mültecilerin yanında bir tercümanın görevlen- dirihnemesi sıkıntılara yol açtı. Arnavut mültecilerle misafirhane yetkilileri arasındaki iletişirn güç- lflkle sağlanabildi. Misafirhanede yatak ve yemek açısından gerekli hazırhklann yapıldığı ancak Yoz- gat'taki su sıkıntısı nedeniyle mi- safirhanede de aynı sıkıntı yaşan- dığı öğrenildi. Mülteciler banyo yapamamaktan dolayı şikâyette bulundular. Ote yandan, Mısır'a gitmek is- tediklerini söyleyen 6 Amavutun da Yozgat'a getirikfikleri görüldü. Bu mülteciler kendilerine gösteri- len odalara yerleşmeyi reddettiler. Bu mültecilerle ügili olarak misa- firhane yetkilileri, Dışışleri Ba- kanhğı'na gönderecekleri yaaya cevap aldıktan sonra gereken işle- mi yapacaklanm bildirdiler. Dışişleri Bakanuğı Uticayla ilgjli su açıklamayı yaptı: "Son iki bafta içinde Tiran'da biyükelciliğinıize sıgınan 60 er- kek, 13 kadın ve 3 çocvktan ol«- şan 76 kişilik grup bükümetimiz- ce tahsis olunan özel bir ucakla gece saat 03JO'da Ankara'ya ge- tirilmistir. Sığınmacılardan, iilkenıizde kalmak iste>enlerin durumu ince- lenecek, üçüocü ülkeiere gitmek isteycnlcrin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserligi'ııe başvunnalan saglanacakür." Atina SIA'dan cesaret ahyor ANKARA (Cumnuriyet Büro- su) — Türkiye'ye ait savaş uçak- lannın geçen hafta içinde Ege'nin uluslararası hava sahasında Yu- nanistan'a karşı "gövde gösterisi" yaptığı yolundaki ha- berler, Ankara ile Atina arasında- ki "12 mil sorunu"nu yeniden ön plana getirdi. tki ülke başbakan- lan arasında 6 temmuzda yapılan görüşme sonrasında diyaloğun devamı için başlatılan hazırlıklar sürerken yapılacak temaslarda 12 milin de gündeme getirilmesi bek- leniyor. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Viran Kolidoras'ın önceki gün yaptığı açıklamada, Türk jetleri- nin Ege'de Yunan hava sahasımn 6 ile 10 mil arasındaki bölümünü ihlal ettiğini öne sürmesi, Anka- ra'da, "Atina'nın bilinen tulumu- nu her yıl birkaç kez olduğu gibi yinelemesi" olarak nitelendi. Dı- şişleri Bakanlığı yetkilileri, Yuna- nistan'ın karasulannı 12 mile çı- karmak isteği ile hava sahasını 10 mil kabul etmek yolundaki tutu- munu sürdürdüğünü ve ABD ile bir hafta önce imzalanan Savun- ma lşbırliğı AnUaşması'run getir- diği yoruma açık hükümlerden de cesaret alarak bu isteğe yeni ge- rekçeler yaratmak istediğini öne sürdüler. Ege hava sahasma iliş- kin sorunun yeniden başlayacak Türk-Yunan diyaloğunun günde- mine gelip gelmeyeceği konusun- da sorulanmızı yanıtlayan bir yet- küi ise "Gelmcsi mnhtemeldir. Atina bu konodaki tezlerini yeni- den savunmak isteyecektir. Ancak bizim tutumumuz belli ve haklı gerekçelerle desteklidir. Dolayı- sıyla Yunan tarafından sonuç alınması olasılığı çok düşük olan bö\le bir anlaşmazlık noktasım başlıca gündem maddesi yapmak- ta ısrarlı olacağını sanmı\oruz" dedi. Yunanistan ile Türkiye arasın- daki Ege hava sahası sorununun tarihi eskiye dayanıyor. Atina, 1931 'de hava sahasını 10 mile çı- kardığını ilan etmiş, Ankara ise bu konudaki itirazını ancak 1975'te gündeme getirmişti. Ger- çekte hava sahası sorunu, doğru- dan doğruya Yunanistan'ın kara- sulannı 12 mile çıkarma isteği ile bağlantılı olarak eleaiınıyor. 1982 tarihli Uluslararası Deniz Huku- ku Sözleşmesi'nin 3. maddesi, ka- rasulan genişliğinin üst sınınnı 12 deniz mili olarak belirlemişti. Yu- nanistan da bu genel kuralı uygu- lamak istedi. Ancak bunun uygu- lanması durumunda Ege'de Yu- nan karasulannı n oranının şu an- daki yüzde 35'ten yüzde 63.9'a çıkmasını, "çok yüksek ve kendi güvenligi için sakıncalı" bulan Türkiye, bu isteğe itiraz ederek mevcut 6 millik karasuyu uygula- masımn devamında ısrarlı oldu. Ankara'nin bu görüşünü dayan- dırdığı temel tez, Yunan karasu- larımn 12 mile çıkması halinde Ege'nin, "bir Yunan gölü" hali- ne geleceği ve dolayısıyla 12 mil kuralının 1982 Sözleşmesi'nin 300. maddesi kapsamına giren "hakların kötiiye kullanılmaması" ilkesiyle çelişe- ceği doğrultusunda. Aynı sözleşmenin 2. maddesi- nin 2. paragrafı, kıyı devletlerinin egemenliğinin karasulan üzerin- deki hava sahasını da kapsayaca- ğını belirliyor. Türkiye, Yunanis- tan karasularının mevcut 6 millik genişliğinin hava sahası için de ge- çerli olduğunu savunuyor. Yuna- nistan ise hava sahası genişliğini bu alanda uluslararası kabul gö- ren 10 mil düzeyinde tutma iddi- asıru sürdürüyor. Bu durumda Yunan karasulan ile hava sahası arasında 4 millik bir fark bulunu- yor. Dolayısıyla, ara bölgede sey- reden teknelerin bir yandan ulus- lararası sularda, öte yandan Yu- nan hava sahasında yer alması gi- bi açık bir çehşki yaşamyor. Genelkurmay BaşkanhğVna ya- lun çevrelerden edinilen bilgilere göre Türk-Yunan jetleri Ege M e yapılan her ulusal ve NATO bikatında karşı karşıya getiyorlar. Askeri çevrelerin verdiği bilgilere göre Türkiye'nin.kendi hava sa- hasını 6 mil, Yunanistan'ın ise kendi havasvnı 10 mil olarak ka- bul etmesi nedeniyle bu tür kar- şılaşmalar ve sürtüşmeler olağan karşılamyor. Türkiye kendi hava sahasını 6 mil ve aradaki bölümü de uluslararası hava sahası kabul ettiği için Hava Kuvvetleri'nin ulusal tatbikan çerçevesinde Türk jetleri bölgede uçuşlannı gerçek- leştüdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle