Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 MAYIS 1990
Olağanüstü Hal Kanıın
Hükmımde Karantameler
413 Sayıh Kanun Hükmünde Kararname'nin Meclis'te bir an önce
görüşülebilmesini mümkün kılan bu yazıda açıklamaya çalıştığımız usul ve
esaslara uyulduğu takdirde, anayasamızda yer alan demokrasi ve hukuk
devleti ilkeleri korunmuş olacaktır.
GÜNER YtĞİTBAŞ Izmir DGM Cumhuriyet Savcısı
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki kanlı eylemleri
giderek tırmanan bölücü terör örgütü ve yandaşları
ile mücadele amacıylaCumhurbaşkaıu'nm başkan-
hğında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, anaya-
sarun 121. maddesi ile2935 Sayüı Olağanüstü Hal Ka-
nunu'nun4. maddesininverdiği yetkiyedayanılarak
9.4.1990tarihindeçıkanlıp 10.4.1990tarihliResraiGa-
zete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve kamuoyun-
da kısaca 413 Sayıh Kararname olarak anılan, "2935
Sayıh Olağanüstü Hal Kanunu ile 285 Sayıh Kanun
Hükmünde Kararname'de Değişiklik \$ılması Hak-
kındaki Kanun Hükmünde Kararname"1
" ile getiri-
len ve bir kısmı kişilerin doğrudan doğruya temel hak
ve özgürlükleriyle ilgili bulunan önlemler konusun-
da demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasal
partiler, basın, sair anayasal kuruluşlar tarafından de-
mokrasinindogal bir sonucuolarak kamuo>r
unda tar-
tışma açılmış ve söz konusu 413 Sayıh Kararname ile
bazı temel hak ve özgürluklerin özüne dokunulduğu
yolundaki eleştiriler basın organları aracıhğıyla ka-
muoyuna yansıtılmış temel hak ve özgürlükleri doğ-
rudan doğruya sırurlayan hükümleri, ceza mahiyetin-
de önlemleri vecezaarttırıcı hükümleri de bünyesin-
de taşıması ve özellikle bu tür kararnamelerin şekil ve
esas bakımından anayasaya aykınlığı iddiasıyla Ana-
yasa Mahkemesi'ne müracaat yolunun da kapalı bu-
lunması nedenleriyle kararnameyle ilgili olarak baş-
latılan tartışmalar, 413 Sayıh Kanun Hükmünde Ka-
rarname'nin bir an önce Meclis gündemine ahnarak
asıl görevi kanun yapmak olan Turkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu'nda oncelikle ve ivedilikle gö-
rüşulerek kararabağlanması noktasında yoğunlaşmış
ve hatta bu tartışmalar protesto eylemine dönüşerek
on sekiz milletvekilinin Meclis Genel Kurul Salonu-
nda oturma eylemine başladıkları haberi basında yer
almış, tartışmaya katılan muhalefet partilerinio; ka-
rarnamenin vakîl geçirilmeksizin oncelikle ve ivedi-
likleMecliskomisyonlarındaveMeclis genel kurulun-
da görüşülerek nihai şeklini alması yolundaki istek ve
görüşIerinekarşılık.MeclisİçişleriKomisyonuBaşka-
nı'nın, 413 Sayılı Kararname'nin Meclis gündemine
alınmasına iç tüzüğün müsait olmadığı, kararname-
nin ancak gelecek yügündemegelebileceğini beyan et-
tiği, bu nedenle Meclis başkanının, kararnamenin bir
an once Meclis gündemine alınarak Meclis'te görüşül-
mesini teminen, faaliyete gectiği, yasalardaki ve iç tü-
zukteki boşlukları kapatmak için yıllardan beri kendi
iç tüzüğunü yapamayanMillet Meclisi'nin, iç tüzüğü-
nu yapmak üzere harekete geçtiği, bu konuda üç parti
arasında her partiden birer kişinin katıldığı üç kişilik
komitenin toplantılar yaptığı, hazırl.ğı yapılan yeni
iç tüzükle kanun hükmünde kararnamelerin 30 gün
içinde komisyonda görüşülmemesi halinde, doğru-
dan Meclis Genel Kurulu'na getirilmesi kuralınınge-
tirileceği yolundaki haberler basında yer almıştır.12
*
Bugün yürütmekte bulunduğumuz kamu görevin-
den doğan statümüzün gereği olarak tartışma konu-
su 413 Sayıh Kanun Hükmünde Kararname'nin, ki-
şilerin birtakım temel hak vehürriyetlerine sırurlama-
lar getiren hukumlerinin, maddi hukuk açısından,
anayasamızda öngörülen demokrasivehukuk devleti
ilkeleriyleneölçüdebağdaştığı konusundaki değer-
lendirmeyi, göreve başlarlarken anayasamızın 81.
maddesinegore büyük Türk milletiönündehukukun
üstunlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyet ve "Ata-
türk ilke ve inkılaplarına" bağlı kalacaklarına, her-
kesin insan haklanndan ve temel hürriyetlerden ya-
rarlanması ülküsünden ve anayasaya sadakatten ay-
rılmayacakları konusunda namus ve şerefleri üzeri-
ne yemin eden ve söz konusu 413 sayıh Kanun Hük-
mündeKararname'yier yada geçTürkiye Büyük Mil-
let Meclisi'ndegörüşerekkararabağlayacak olan ik-
tidar ve muhalefet partilerine mensup, yasama orga-
(Arkaa 14. Sayfada)
PENCERE
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
Tek Ses Değişmiyori
"Tek Sesli..."
1956'da 'Vatan' gazetesinin 'Kısaca' sütununda yayımlanan ilk
köşeyazımın başlığı ıdi bu... Tek sesli olan, Türkiye Radyolarıy-
dı Ankara ve istanbul Radyoları, Demokrat Parti'nin Basın Ya-
yın Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan kuruluşlardı. Yani iktidar-
da bulunan partinin, yani Demokrat Parti'nin, daha açıkçası Ad-
nan Menderes'in!..
O yazıyı bulmak şimdi kolay değil. Bir gün koleksiyonlardan
çıkarıp okurlarıma sunmak isterdim. Otuz dört yıl önceki iktidar
bugünkü gibi elindeki olanakları nasıl kendi özel çıkarları için
kullanıyormuş, görürsûnüz.
Şimdi de tek sesli TRT ile karşı karşıyayız. Türk-İslam Sente-
zi doğrultusunda yayın yapan bir kuruluş! Şiirler okurlar, sağcı
kesimin temsilcileri ağır basar. Programlarda uyutucu, uyuştu-
rucu yayınlar birbirini izler. Sabah akşam, değişik kanallarda ilk
haber Bay Özal, ikincisi Bay Akbulut, ardından Gürdere, Galip
Demirel vb'lerdir.
Bizim TRT haber bültenlerini dinlerseniz ülkede neler olup bi-
tiyor, anlayamazsınız, öğrenemezsiniz. Sanki bütün ulusu ger-
çeklerden uzaklaştırmak için kurulmuş bir örgüt bu TRT! Gü-
neydoğu haberlerinde ancak bîlmem kaç terörist öldürülmüş ya
da yakalanmışsa, bunlar bildirilir. Peki kaç insanımız öldü, öl-
dürüldü, bunlar kimdi; hiç biri yoktur. Tek yanlı, tek sesli, tek gö-
rüşlü bir 'ağabey'in halka gerekli gördüğü açıklamalardır du-
yurulan...
Tek Sesli' yazımı bugün de olduğu gibi yayımlamak olasıydı.
Yalnız o yazı mı, daha nice seslenişler, uyarılar var 1956-60 yıl-
larında... Eski bir yillıktan seçtiğim şu alıntılan okursanız kırk yıldır
demokratik yaşama ve uygulama açılanndan bir tek adım bile
ileri gitmedığimiz ortaya çıkar.
Şimdi size bu yazılardan bir kaç parça sunacağım!
"Milletvekilleri telâşlanmışlardı. İnönünün yanına yaklaşarak
yolu açmak istediler. CHP Genel Başkanı, milletvekillerine 'Siz
çekilin, ben yolumu açmasını bilirim dedı ve OP'li grubun üstü-
ne yürüdü, onlara hitaben 'Ne istiyorsunuz? Ayıp değil mi?' di-
ye bağırdı. Kalabalık bir anda büyük bir sessizliğe büründü. İnö-
nü kollarını yanlara doğru açarak DP'lilerin üzerine doğru yürü-
dü. Bu sırada 'çekilin çekilin' diyordu. İnönü yürüdükçe DP'liler
homurtulu sesler çıkararak ikiye ayrıltyor ve geriye çekilerek yol
açıyorlardı. Tam bu sırada gerilerden atılan bir taş inönü'nün ba-
şına isabet etti. CHP Genel Başkanı bir an sarsıldı ve arkadan
gelen kalabalığın itmesiyle yere düştü. Fakat doğruldu, sanki bir
şey olmamış gibi metanetle ağır ağır yoluna devam etti" (Hilmi
Yavuz, 2 Mayıs 1959)
*
"Halkımız, bir asırdan beri mücadelesinde bulunduğu hak ve
hürriyetlere lâyıktır. Onun kültürü noksan, sosyal ve siyaset me-
selelerindeki vukuf ve bilgisi az ise, kusur, onu idare edenlere
ve aydınlara aittir. OP sözcülerine şunu hatırlatmak isteriz: Asır-
ların ihmalıne uğramış halkımızın, hak ve hürriyetlere lâyık gör-
medikleri seviyesini yükseltmek hiç bir suretle gericiliğe taviz
vermemekle, halk eğitiminin temeli olan Halkevlerini yeniden ihya
etmekle, köy kalkınmasının mihrakı Köy Enstitülerini en kısa za-
manda hızmete açmak ve nihayet DP'nin muhalefette iken va-
ad ettiği demokratik nizamı gerçekleştirmekle mümkün olabi-
lir." (Nihat Türel, 10 Ocak 1959)
•
"...halkın din duygusuna dayanmaktan başka iktidarda dura-
bilme umudu kalmayacak kadar zaytflamış bir parti iktidarda kal-
makta ısrar ederse maddi alanda ve manevi alanda da, dinde
de, devrimde de, memlekete vermeyeceği zarar yoktur. Demok-
rasinin en büyük faziletlerinden biri, iktidarda duramayacak ha-
le gelmiş bir partinin iktidardan sessiz sedasız düşüp, yerini hiç
değilse bir zaman için bir taze kuvvete bırakabilmesindedir." (Bü-
lent Ecevit, 2 Nisan 1959)
*
"Fikirler ancak fikirlerle yenilir. Taş atmak, küfür etmek, yol
kesmek; bunlar yenilginin saklanmaz belirtileridir. Taşı atan o
elin sahibi er geç bu iğrenç hareketinin sorumluluğunu duya-
cak. O zaman yapacağı tek hareket, taşı atan o eli ile kendine
şıddetle bir şamar indirmesi! Ama olan oldu. Tarihe silinmez,
kopanlmaz bir sayfa ekledik. En acısı bu." (Oktay Akbal, 4 Ma-
yıs 1959)
*
"Bu memlekette rejimin adı demokrasi kaldıkça iktidar tenkit
edilecektir. Memleket meselelerinde konuşmak hakkı sadece DP
rozeti taşıyan vatandaşlara verilmiş bir hak değildir. Eğer tek ba-
şına DP'lilerin konuşacağı ve DP iktidarının hiçbir şekilde ten-
kid edilmeyeceği bir idare şekli özleniyorsa lütfen açtk söylesinler,
bilelim. Bilelim ve şimdiden öylesine bir gidişin karşısına millet-
çe dikileceğimizi bildirelim" (Emil Galip Sandalcı, 3 Mayıs 1959)
DP harflerinin yerine ANAP'ı koyun. Hiçbir şey değişmez!..
Her türlü sosyal güvence, tek bir poliçede:
ÇOCUĞUNI IN SIGORTASI STALIK KAZA SIGORTASI
EMEKULfK SIGOPTAS» SIZDEN S(
SOSYAL GÜVENCE SÎGORTASI
Her türlü sosyal güvence tek bir poliçede:
Sosyal Güvence Sigortası
Tek bir poliçe İle.
SGS, öyle bir sigorta demetidir ki, doğumla başlar,
yaşadığınız sürece sizi, sonra yakınlanruzı yalnız
bırakmaz, üstelik, tüm bu güvenceleri tek bir poliçe ile
sağlar.
Herkes yararianabilir.
SGS'den 18-60 yaşlan arasında, ciddi sağhk sorunu
olmayan herkes, kendisinin, çocuğunun ya da ailesinin
geleceği için yararianabilir.
Çocuğunuz için güvence.
SGS 18 yaşından küçük çocuğunuzun "özellikli
menfaattar" gösterilmesine imkân verir. Böylece SGS,
çocuğunuzun, eğitim, evlilik, iş kurma
gibi toplu para gerektiren durum-
lannda daima yanında olur.
Hastalık ve kazalarda güvence.
SGS, size hastalık veya kaza sonucu
sakatlık gibi beklenmedik sıkıntılı
anlarda da destek olur, toplu para
öder.
Sizin ve ailenizin, teşhis ve tedavi giderlerini karşüar, özel
ya da resmi bir sağhk kuruluşunda geçirilecek hergün
için tazminat öder.
Emekliliğinizde güvence.
SGS sizi, istediğiniz zaman emekli eder. SGS
emekliliğinizde ek gelir demektir, güvence demektir.
Sizden sonrakilerln güvencesl.
Sigortalının ecel ya da kaza sonucu, hayatını kaybetmesi
durumunda, geride kalanlara ödenecek toplu tazminat,
kuşkusuz onlar için maddi bir güvence olacaktır.
SGS Başak Sigorta'ıundır.
Başak Sigorta, SGS ile size hayali milyarderlik vaat
etmemektedir. Huzurlu bir geleceği, gerçekçi bir planla
sunmaktadır.
Çünkü SGS, güvenilirliği ve deneyimi
ile yıllardır Türkiye'mize hizmet veren
BAŞAK SİGORTA'nındır.
Aynntılı bilgi için Başak Sigorta
ya da Acenteleri ile temasa geçin.
Bilgi alın. Yararlanm.
BAŞAK SİGORTA
Adres: P.K. 674 Şişli/İSTANBUL
Tel: 1316000
BASAK SİGORTA SOSYAL GÜVENCE SİÜURTASİ
BAŞAK SİGORTA T.C.ZİRAATBANKASIORTAKLIĞIDIR.
Arçelik Dört Mevsim Klima hem
serinleten, hem ısıtan klimadır. "Heat
Pump" üstunlüğüne sahiptir. Isıtma gücü
yüksektir, 60 derece sıcak hava üfler.
Isıtma konumunda, rezistanslı klimalara
göre, üç kat daha az elektrik kullanır,
büyük tasarruf sağlar. .
Şimdi Arçelik Klimalar peşin fiyatma, taksitle \
satılıyor. Size en yakm Arçelik Yetkili Satıasına ,
uğrayın, gecikmeyin.
Şirketin DurumuDünya gazetesı çarpıcı bir manşet atmış:
"Yılın ilk 3 ayında iç borç stoku 4 trilyon 556 miiyar lira arttı."
1989 sonunda 14 trilyon 477 milyar lira olan stok, 19 trilyon 33
milyar liraya yükselrniş. Yüksek iç borcun faturası yüksekmiş.
Çünkü özel sektörün sınırlı fon kaynaklarının iyice sınırlanması-
na yol açıyormuş. (Dünya 5 Mayıs 1990).
Tercüman gazetesi de bir manşet atmtş: "Dış borç gırtiağımız-
dal."
Hazine'nin ödeme planına g6re bu yıl anapara ve faiz olmak
üzere toplam 6 milyar 458 milyon dolar dış borç ödenecekmiş.
1994 sonuna kadar ödenecek dış borç toplamı 28.3 milyar dola-
ra ulaşıyormuş. 1990'da ödenecek toplam borcun 3 milyar 937
milyon doları anapara, 2 milyar 521 milyar dolan faizmış. (Ter-
cüman 8 Mayıs 1990).
Eskiden bu gibi haberleri solcu yazarlar, ancak köşelerınde
yayımlarlardı.
Epey yol atdtk.
Artık kimse bu tür haberleri verenlere "yıkıcı, telâket tellalı,
komünisf demiyor; alıştık ya da gerçekler öylesine bastınyor ki
gizleme olanağı yok.
İki gazetenin büyük puntolar-
la verdiklerı haberleri özetlersek
ortaya ne çıkıyor? İç borç yuvar-
lak rakam 20 trilyon liraya yüksel-
miş; dört yılda ödemek zorunda
bulunduğumuz dış borç toplamı
yine yuvarlak sayıyla 30 milyar
dolar.
Nisan ayı enflasyon oranlan da
açıklandı: DIE'ye (Devlet İstatıs-
tik Enstitüsü) göre toptan eşya fı-
yatları yüzde 3.1, tüketici fiyatla-
rı 6.6 oranında yükselmiş; İTO-
ya (istanbul Ticaret Odası) göre
tüketici fiyatlan yüzde 113 artmış.
Bütün gazeteler haberi sevimsiz
ve yanlış bir deyişle veriyorlar:
'— Şok rakam!.."
Hepsini birbirı üstüne eklerse-
niz, karamsarlık aşılayan, boz-
guncu ve yıkıcı nitelikler taşıyan
kötü haberler...
Peki, ne yapmalı?
Önce palavradan, önyargıdan,
aldatmacadan vazgeçmekle işe
başlamalı...
Palavra nedir?
Bir örnekle anlatmakta yarar
var: Televızyona sık sık birtakım
adamlar çıkartar; Türkiye'ye ya-
bancı sermayenin gürül gürül ak-
ttğını söylerler; hepımiz seviniriz;
çünkü, kim ne derse desin,
Türkiye'nın temel sorunu "serma-
ye"dir. Sermaye birikıminde yaya
kalmış bir ülkeyiz. Sermaye ol-
madan yatırım nasıl yapılır? Ya-
tırım gerçekleşmeden kalkınma
hızı nasıl yükselir? Üretim artışı
nasıl hızlanır? Her şey sermaye-
ye bağlıdır. Eh, ıçerde yeterli ser-
maye bırikimi yoksa, dışardan
gelmesınde yarar var değil mi?
Var...
Ancak' akmasa da damlayan"
yabancı sermayeye karşılık dışa-
rıya ne kadar gıdiyor? Dört yılda
yaklaşık 30 milyar dış borç öde-
yecek bir ülke, elbette borcun fa-
izi olarak dışarıya sermaye ihraç
ediyor. Tercüman'ın haberinden
anlaşıldığına göre 1990'da 2.5
milyar dûlar faizödenecek. Dört
ftöa üst üste koyun; Tûrtoye 1994
sonuna kadar dışarıya en azın-
dan 10 milyar dolar sermaye akı-
tacaktır.
Peki, içerde vergi toplayama-
yan bir devlet düzeninde dışarı-
ya durmadan sermaye ihraç ede-
rek yatırım sürecmi nasıl canlan-
dıracağız? Sağolsun özel kesim-
de de yatırım hevesi görülmüyor.
işadamlarımız sürekli yakınma
içindedırler; ama kendilerine da-
ha yakın bir iktidarı da nereden
bulacaklar?
12 Eylül fırsatını işadamlarımız
boşuna harcadılar; hazır emek-
çi kesımın tepesine binmişsin;
kimse gık dıyemiyor; devletin
tüm desteklerı özel kesimin arka-
sına yığılmışken 10 yıl çarçur
olup gitti.
Türkıyenın işi zor.
Bir ülke düşünün ki önümüz-
deki dört yılda 30 mılyor dolar dış
borç ödeyecek; en azından 10
milyar dolar dısanya sermaye ak-
taracak; iç borç 20 trilyon liradır;
enflasyon oranıyüzde60ın altı-
na düşmüyor, 1990 nisan ayın-
da yüzde 10'un üstüne çıkmış;
1989'da piyasadaki para 4 tril-
yondan 8 trilyonun üstüne sıçra-
mış, 1990'da 10 trilyonu aşmış;
yatırımlar durmuş ve piyasada
durgunluk içinde enflasyon yaşa-
nıyor
"Gel şu şirketin başına sen
geç" deseler, hangi aklı basında
işadamı "evef" diye yanıt verir?Evlerde piyano mobilya
gomalak cila yapılır.
Tel.: 388 22 23
PBŞİN FİYATINA, 10 TAKSİTLE,
HEMEN TESLİM!
(Montai için gereken parçalar ve monfo/ı dahil.)
HOŞGELDİN ÖZGÜRLÜK !
Kutlu /Sargın aramızda ...
* Demokrasi güçlerinin zaferi.
(Hüseyin Çakır)
* 1. Mayıs'sız demokrasi olmaz.
. YUzbinlerce tşçi 1Mayu'ı fabrikalarda kıakuh.
* Mehmet Karaca/ Osman Sakalsız yurda dönüyor.
* Sosyalistlerin Birlik Partisi için TBKP göriişii.
* Yasaklar toplumundan seçimler topiumuna doğru
(Prof. Nilüfer Göle)
* 120. Dogum gününde Lenin ve Leninizm.
(Celâl A. Kanat)
* Bedenimize, emeğimize sahip çıkalım.
(Gülnur Savran)
»Eylemlilikte yeni boyut: "Yepyeni dayaruşma ömekleri"
(Yalçın Ergûndoğan)
* Lima bildirgesi: "Yükseköğrenimde Özeriüik."
34. sayı çıktı