25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MAYIS 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteorolojı Genel Müdûrlûğü'n- den alınan bîlgrye göre yurtta yağış beklenmiyor. Yurtun kuzey kesım- teri parçalı buluflu, ötekı kesımlerı az bulutlu geçecek HWA SICAKLI- 6l artacak. RÛZGÂR: Yurthın ku- zey kesımlerinde kuzey ve doğu. öteki yerlerde gûney ve batı yörıler- den hafif, ara sıra orta kuvvette ese- cek. Denlzlerimizıte: Karadenız ve Marmara'da yıldız ve poyrazdan. Ege'de yıldız ve karayel, Akdeniz'de günbatısı ve lodostan 3 ıla 5 kuv- vetınde saatte 10 ila 21 dentz milı hızta esecek. Oenız mutedil dalgalı olacak. Dalga yûkseklığı 0.5 ıla 1.5. yer yer 2 m dolayında btılunacak. «dana Adapazan d Van Gölû : Parçalı butotlu geçecek. Rüzgârkuzeyvedo- ğu yönlerden hafrf, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl kûçük dalgalı olacak. Görüş uzaklığı 10 km dolayında bulunacak. ! _ Afyon 0 Ankaıa Antakya Antalya Artvın tyiın B*kesr Bfeok Bmgöl Bife Boto Bursa Çanakttfe Çonjm Oenizfc A 31° 17° DıyaroakK A 24° 10° Edırne A 31° 12° Eroncan A 23° 9°EmjTim B 21° 4°Eskısehiî A 24° ^Gazıantep A 27° 19" Gıresun A 30° 17° Gümûşhane B B 20° 6°HaMdn A 31° 16° Bparta A 24° 11° btmDul A 23° 11° İzmir A 26° 10° KansA 26 10 Kans B A 21° 6° Kastamonu A A 24° 8°Kaysen A 25° 12° Kıcklarelı A 24° 12° Konya B 19° 5°Kutahya A 28° M» Malatya 30° 11° Manısa 26° 8°KMaraş 22° 9°Mersm 21° *=Mu4la 25° 10° Mus 31° 15° Nıjde 18° 10° OrOu 19° 6°Rra 24° 10° Samsun 25° 9°S«1 20»12°S<nop 29° 15° Sıvas 18° 5°1<*nlaG 20° 5°TratEon 20° 8°Tunce)ı 25° 8°Uşak 24° 8°van 23°10°YiB||al 22° 9°ZonguMak A 30° 14° A 30° 15° A 27° M° A 27° 14° A 24° 8° A 20° 8° B 19° 8° B 19° 10» B 19° 8° A 28° 16* A 19° 10° A 21° 5° A 22° 11° 8 18° 10° B 21° 8° A 26° 11° A 22° 8° A 22° 5° A 18° 10° ' yajnurII A-açık B-DuiuOu G-gtineşıı K-karlı 5-s<siı Y-yağmurlu Lenıngrau ^ • J Moskova " ( Ankara # Tebrız • Sam Kahıre • BULMACA 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Osmanlı sarayında sünnet ve sarık odala- nndan sorumlu hade- me sınıfına verilen ad. 2/ Ekvator kuşağın- daki geniş çayırlara verilen ad... Saka Türklerinin ünlü des- taru. 3/ Bir nota... Zengin. 4/ Varı geçir- gen bir çeperin iki ya- nına yerleştirilmiş, de- rişıklığı farklı iki sıvı- dan oluşan yer değiş- tirme olayı... İskam- bilde koz. 5/ Atlas Okyanusu'nda Portekiz'e ait takıma- da... Sahip. 6/ tspanya'da Bask bölge- sinin bağımsızlığı için savaşım veren gizü örgüt... Havadan elde edilerek ışık araçlarında kullaıulan gaz. 7/ Sarhoş yâ da külhanbeyi bağırması... Kromun simgesi. 8/ Çoğunlukla mor kadife üzerıne sırma ile kabartma dal, yaprak ve çiçek işlenmiş giysi ya da örtü. 9/ Bir tür sert, ipekli kumaş... Uçurum. VUKARIDAN AŞAClYA 1/ Yapılarda dolgu gereci olarak kullanılan delikli tuğla. 2/ Cami, mescit gibi yerlerde dinsel öğüt veren kimse... Bir renk. 3/ Tuzağa düşürülen şey... öğretim ve eğitim sıstemi. 4/ İsviçre'de bir kent... Yemin. 5/ Kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakıcılıkta kullanı- lan bitki... Rusçada "evet". 6/ Bir meyve... öldükten sonra yeniden dünyaya geliş anlammda eski sözcük. 7/ Nazi partisinin hücum kı- tasmı simgeleyen harfler..Paris'in havaalanı. 8/ Lamba... Bir nota 9/ Ankara'nın bir semti... Uluslararası alanda yapılan mal taşıma- cıhğı. 60 YBL ÖNCE Cumhuriyet Yemek listesi 23 MAYIS 1930 Dr. Mazhar Osman B. mevsim yemek listesini tertip etmiştir. Mazhar osman B. yaz sebzeleri için şu mütaleada bulunmaktadır: '— Gıda kuvveti en ziyade kuvvetli olanlaı: Taze yaprak, bakla, taze fasulye, bezelye, pancar, semizotudur. Diğerlerinin taamı hoş ve hazmı kolaydır, az çok vitamini ile faydalı sayıhr, lâkin evvelkilerle kıyas kabul etmez derecede az mugaddidirler. Yaz raeyvaları da mükemmel gıdadırlar. Meselâ sıcak gunlerde ekmek, peynirle kiraz, çilek, kaysı, elma, armut, incir pek âlâ yenir ve insanı adamakıllı besler. Hele üzüm başiı başına mükkemmel bir gjdadır. Mevsiminde bol üzum yemekle hem vücut beslenir hem de zayıf ve sinirli bir hususi tedavi görmüşçesine istifade eder. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyel Yeni yasaklar 23 MAYIS 1960 Ankara Örfı tdare Kumandanlığının 25 numaralı tebliği şudur: "21 mayıs 1960 tarihinde Kızılay semtinde vukua gelen hâdiseler sebebiyle 22 mayıs 1960 gününden itibaren Ankara şehri belediye hudutları dahilinde aşağıdaki tedbirlerin alınmasına lüzum görülmüştür. 1 — Hakiki ve hükmi şahısların bundan önce konulan kayıtlar dairesinde siyasi maksada matuf yapacaklan toplantılar men edılmiş olduktan başkaca, bundan böyle bu şahısların siyasi sebep ve maksatlar dışında yapacaklan her çeşit toplantılar ile gösteri yürüyüşleri yasak edilmiştir. 2 — Hükmi şahısların kendi mensupları arasında hususi kanun ve nizamnamelerindeki esaslara uygun olarak kapalı ve açık yerlerde yapacaklan toplantılarla, hakiki şahısların kendi aralarında yapacaklan bilûmum toplantılar da örfi Idare Kumandanljğırun yazılı izin ve müsaadesine tabi kılınmıştır. 3 — Hakiki şahısların hariçte ve şehir içindeki durum ve faaliyetlerı aşağıdaki kayıt ve şartlara bağlanmıştır. a) Şehir içinde ve alelûmum ana caddeler ve meydanlar üzerinde beş kişiden fazla gruplaşmalar ve gezinti maksadiyle dahi olsa dolaşmalar memnudur. b) Otobüs ve dclmuş durakları ile sinema, tiyatro gibi umuma açık mahallere giriş, gişeler önünde bekle>işler birer kişilik diziler halinde yapılacaktır. c) Her Jahıs gündüz ve gece vazifelilerin kontrol ve taleplerine cevap verecek şekilde üzerlerinde hüviyetlerini tevsik eden vesikalarını bulunduracaklardır. ç) Her türlü lokanta, gazino, pavyon, bar ve emsali umuma açık içkili yerlerde saat 17 den itibaren halka içki verilmesi ve gündüz veya gece dışarıda asarı gizlemiyecek derecede sarhoş olarak dolaşılması ve halkın emniyet ve huzurunu bozacak şekilde fıil ve hareketlerde bulunulması yasak edilmiştir. 4 — Gece sokağa çıkma yasağı 20 den 05.00 e kadar uzatılmıştır. 5 — Posta idaresi kanaliyle yapılacak yıkıcı ve bozguncu faaliyetlerı tertip, tanzim ve teşvik edenlerin zamanında tesbit ve haklarında gerekli kanuni takibata girişilmek maksadiyle 3832 sayılı Örfi İdare Kanununun 3 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası hükmü gereğince, Ankara şehri sakinleri adına dahil ve hariç merkezlerden gönderilen ve keşide edilen bilumum telgraf, mektup vesair mürselât üzerinde sansür konulmuştur. 6 — Radyo, telefon ve telsiz gibi bilcümle muhabere vasıtalan da kontrol altına alınfnıştır. 7 — Yukarıda konulan yasaklar ve tedbir hilâfına hareket edenler salâhiyetli askeri ve mülki zabıta memurları tarafından derhal yakalanarak evrakları ile birlikte vakit geçirilmeden Örfi tdare Kumandanhğına teslim olunacak, haklarında gerekli takıbat yapılacaktır. Muhterem Ankaralılara ve vazifelilere ehemmiyetle tebliğ olunur. Namık Argüç Ankara Örfi İdare Kumandanı Korgeneral ĞEÇENYIL BUGÜN CumhuriY el DÜNYADA BUGÜN Amsterdam A 22° Amfnan A 33° Atifla Bajdal Barcelona Basd Belgrad Bertm Bonn Bruksel Budapestc Cenevre Cezayir Cıdde Dutıaı franklun Girne HeisMa Kahm Kopenhag Köln Lefloşa Y 26° A 37° Y 27° Y 23° Y 22° B 22° B 21* Y 23° Y 22° Y 22° A 28° A 39° A 41° A 23° A 30° Y 15° A 30° B 18° B 21° A 29° Lenmgfad Londra Madnd Milano Montrea Moskova Mûnh Oskı Paris Prag Ryad Roma Soiya Şam Tel A.™ Tunus Varsova V«nedık Vıyana Y 14° B 21° Y 25° Y 22° A 26° Y 11° Y 22° A 19° Y 15° Y 18° Y 20° A 39° Y 24° Y 18° A 32° A 28° A 22° B 21° Y 23° A 21° Washıngion A 26° Zürih Y 23° Birliğe dönüş 23 MAYIS 1989 Arap Birliği Zirvesi, bugün Fas'm Kazablanka kentinde toplamyor. Zirvenin gündeminde üç önemli konu var. Bunlar, Mısır'ın 10 yıllık bir aradan sonra yeniden Arap Birliği'ne dönüşü, Lübnan krizi ve 17 aydır süren Filistin ayaklanması. Libya lideri .Muammer Kaddafi, son anda ikna edilerek bugün yapılacak doruğa katılacağını açıkladı. Arap Birliği Zirvesi'ne katılan dışişleri bakanlan, önceki gün zirvenin gündemini oluşturan konularda hazırlık toplantılan yaptılar. TARTISMA Ahnted Arif İçin ]\otlar Ankara... Hep gidip geldiğimiz şehirdi. Ahmed Arif de orada yaşıyordu, biliyordum. Ona öylesine suçlu ve borçluydum ki... Gitmeye, telefonla aramaya korkuyor, çekiniyor, utanıyordum. Sa\ın Mehmel A)dın°ın Cumhurijei gaze- lesinin 6 Mayıs 1990 gunlu sa\ısında, "Tartışma" bölumunde, "Ahmed Arif'in Anılarına Ek" başlıklı şazısını okudum. Şair yazar Refik Durbas'ın 8-14 nisan gün- lerinde Cumhuriyet'te yayımlanan Ahmed Arif'le ilgili yazı serisini de okumuştum. TV'deki ve Cumhuriyet'teki çarpıcı ilanlar- dan duyduğum yayım olayının sevinç \e he- yecanı 7 gün sonra, erken bitiveren güzel bir yolculuğun hüznu gibi içimeçökmüştu... Ahmed Arif'in Af>on Lisesl'nden sınıf ar- kadaşı olan Sayın Mehmet Aydın, o yılları (1943) anlatırken, "Ahmed Arif'in bir ara L'şak iline gittiğini. sonra Afyon'un Dinar il- cesinde oturan şair Nedret Gürcan'ın Ahmed Arif'i Dinar'a 'çağırdığım", bir siire >anında •alıkoyduğunu!", Ahmed Arif'in Uşak ve Di- nar'daki yaşantılannın araştınlmaya ve ince- lenme>e değer olduğunu" yazılarına ekliyor. Beni biraz olsun tanıdığını sandığım dostu- muz Mehmet Aydın, bir büyüğümu, Ahmed Arif gibi bir şairi yanıma "çağırma>acağımı, çağıramayacagımı.." ancak "da*et" edebi- leceğimi bilir. Mehmet Aydın bu sözcükleri, yorumun böyle olacağını duşünmeden "içten- İikle" kullanmış olabilir. Ayrıca kendisini ya- nıltan nedir, bilemiyorum. Afyon ilinden se- natör adayı olduğu sıralarda, Dinar'da, po- liıikanın yanı sıra sanat \e edebiyat sohbet- lerımiz de olmuş. Ahmed Ariften de söz et- misizdir. Ama Ahmed Arif'in Dinar'a gelip konugum olduğunu söylediğimi hatıriamıyo- rum. Çünku Ahmed Arif, Dinar'a hiç gelme- di. Ve zaten o yıllarda (1943) ben 12 yaşla- rında biriydim. Ahmed Arifi Şairler Yaprağı dergisini Di- nar'da yayımlamaya başladığım 1954'te, dos- tum Tank Dur»un K.'nın da yardımlarıyla **Şu şairler ve >azarlar nasıl insanlardır, Bir gorup tanıya>ım, tanışa>ım.." diye gittiğim Istanbul'da şiirlerinden tanıdım. Bir efsaneydi sanki! Tıpkı bir vakitler Nâzım Hikmel'te ol- duğu gibi... Kimse şiirlerinin tamamını doğ- ru dürust bilmiyor, mısra mısra ve dilden di- le geziyordu... Mısraların söylendikçe keyif veren "loz"lar gibi insanı mest ettiğine ora- da tanık olmuştum. Nerede yaşadığını bile bil- miyordum. Bir gün Divarbakır'dan mektubu geldi: 21 Mart 1955 günlu. "Aziz kardeşim" diye başlıyor, 8 satır sonra "Selam eder ba- şanlar dilerim" diye bitiyordu. Bu kadarı bile beni sevinçten deli etmeye vetmişti. Şiir tut- kunlarının (ki şimdi çoğu ünlüdur) Ahmed Arif'in şiirlerini sayıkladığı gunlerde, Ahmed Arif'ten bana el yazısıyla mektup geliyordu. Bunun ne demek olduğunu edebiyat hevesli- leri, yazı hayatına yeni girenler i>i bilirler. Ahmed Arif, Diyarbakır'dan Şairler Yap- rağı dergisi ile ilgilenmeye, aksayan yönleri- ni duzeltmem için yardımlarda bulunmaya başladı. Tanıdığı sanat ve edebiyat dünyasın- dan, sanat ve edebiyatçılardan mektuplany- la bilgiler, düşünceler aktardı. Şiirlerini gön- derdi. Kitabı yayımlanmadan on yıl önce he- men hemen bütün şiirlerini okumuştum. Ahmed Arif'i 1957 yılında ilk kez Anka- ra'da gördüm. Ziyaretimi sevgiyle sevinçle karşıladı. Birlikte bulunduğumuz her yerde korkunç bir ilgi ve sevgi gördüğüne tanık ol- dum. Nasıl bir yurek erbabı olduğunu, bir va- kitler bana da yazdığı gibi: "Mert >a$amak, şair kalmak gibi, milvarda üç be$ yiğide kıs- met olan bir Tanrı baeışına ermenin yiıceli- ğini unutmadan..." yaşadığını anladım! Bana ve ailemin tüm kişilerine büyük ya- kınlık gösterdi. İyi ve kötu gunlerimizi bildi. Kitaplannın yeni baskılarını, kasetini imza- layıp hak etmediğim övgü ve sevgi dolu söz- lerle yolladı durdu. "Ahmed Arif" başlıklı şiirimi kitabına alarak, beni yedi cihana ta- nıttı.. Ama ben gidip oğlu Filinta'nın yanak- larından hâlâ öpemedim. 1980yıhndan son- ra Dinar'a bir taahhüt işi için gelip ailecek bir yıldan fazla kalan değerli kardeşi Tuncer Önal ile de komşu ve dost olduk. Her Ankara do- nüşu agabeyinden selam ve sağlık haberleri getirirdi. Mektuplanmdan sonra, kardeşi Tbncer ÖnaHa da davet ettim Ahmed Arifi ilçeme. Hep erteledi. Gelnıed:! Çunku bana gösterilen bunca ilgive gerekli yanıtı vereme- dim. Ne olduysa oidu; yıllar birden geçip gi- diverdi. Araya kahrolası iş guç girdi. Şiirsiz, sohbetsiz, sanat ve edebiyat kokusundan uzak bir kötü Robenson gibi yaşadım. Gücumüzun üstünde kuşandığımız büyük sorumluluk ve yorgunluklar, streslerle her şeyi dostlukları, görevleri ihmal ederek sonraya bırakarak bu- güne geldik. Hem çok ayıp ettik! Hem de 59 yıldır tıkır tıkır işleyen yüreği sonunda (en- farktus!) patlattık! Ankara... Hep gidip geldiğimiz şehirdi. Ah- med Arif de orada yaşıyordu, biliyordum. Ona öylesine suçlu ve borçluydum ki... Git- meye, telefonla aramaya korkuyor, çekiniyor, utanıyordum. İşte şimdi sevgili dostumuz Mehmet Aydın'ın yazısı yetişti. Bağışlanmamı isteyeceğim. Bir mektubunda şunları yazmıştı bana: "Dosta, giivenilir dosla, yüregini alabildi- ğine veren kimse, insanı, can sırçasını, her şev- lerden aziz ve saygılı tutan kimsedir!.." Onun gibi olmak ısterdim. Tıpkı yızdığı gi- bi. NEDRET GÜRCAN Dinar POUTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bir Anma Gününde... Yaş Hertiyor, görülenler, duyulanlar, konuşulanlar çoğalıyor. Her gün yeni yeni izlenimler ediniyoruz. Acılarımız, kederterimiz hüzün- lerimiz artıyor. Sevınçlerimiz, neşelerimiz azalıyor. Ya ölümler. dost ölümleri gün geçtikçe çoğalıyor. Hete genç ölüler yok mu, onlar daha çok belimızı büküyor. Geçende Bostancıda Hatay Lokantası'nda Şair Cemal Süreya için bir anma toplantısı yapıldı. Konuşrnacılar.Tevfik Akdağ. Hulki Aktunç, Ferruh Doğan.Necatı Güngör, Mehmed Kemal, Ismet Ke- mal Karadayı, Nejdet Ökmen, Tuğrul Tanyol'du. Toplantıyı Faruk Şüyün yönetti. Nice Şair ölümlerine tanık oldum. Bunların içinde Cemal Sûreya gibi çok sevilenini gormedim Ne de çok sevilir. sayılırmış!... Bu sevgi nereden geliyordu, şairliğinden mi, dostluğundan mı? Sanırım da- ha çok dostluktan kaynaklanıyordu. Cenazesinde, cami avlusunda yeterince kişi bulunmayabilir. ama ölüsünün ardından bunca top- lantı, yayın yapılanı çok az görülür. Sokaklara adı veriliyor, adına ödûl konuyor, resmi, heykeli yapılıyordu. Belki daha yaygın anma- iar da olacaktır. Cemal Süreya neydi? Her şeyden önce bir şairdi. Kendisine şair denmesini isterdi. Mülkiyeli, maliye mutettişı olması. darphane mü- dürlüğü etmesi (Nefi gibi) nam degiidi. Varsa da, yoksa da adırt- dan bir (r) yi atmış şairdi. Tanıdığım günden beri üstünden yalnız, kimsesiz. durağân, çe- kingen kimliğinı atamadı Hep öyle göründü ve öyle oldu. Ankara'- da Ataç Sokak'takı Mülkiyeliler lokalinde tanımıştım. Yanında ikiz kardeş gibi hiç eksilmeyen Enver vardı. Sonra yolları ayrıldı. Orhan Veli gibi bir şair öncüsü olarak mı ortaya çıkmıştı? Sanmı- yorum. Ama bilgisi, kültürü, yeteneğinden ötürü onu öne itmışler- di. Dergi çıkarıyor, kitaplar çevırıyor, gizli makaleler yazıyor, önde İkincı Yeni, Fecr-i Ati gibi bir topluluk muydu? Belkı öyle, belki de- ğil. Uzun bir tasarlamanın ürünü de değildı. ikincı Yeni Muzaffer Erdost'un dergiye girecek gecikmış bir makalesıne acele konan bir başlıktan doğmuştu. Sonra bu lakap dalgalanmış. dolaşmış, yer et- mişti. ikincı Yeni neydi? Biraz da yererek İkince Yeni'yi Üvercinka şaıri şöyle anlatır: "... Soldan faşist diyenler (Bezirci), sağdan ahlaksız dıyenler, ko- münist dıyenler, ortadan yeteneksiz diyenler (ömer Faruk Toprak) lanetlenip durduk." Birbirleriyle Dağdaşmasalar bile o dönemin genç şairlerine (llhan Berk hariç) İkinci Yeni denildi. Birbirteri ile uzun yıllar ilişkileri oJ- mamıştı. Şair bunu da şöyle anlatır: "... Biz aynı semtte oturuyor ve bırbırımızı kişisel olarak tanımı- yorduk. Ece ile bir buçuk yıl öncesine kadar bir masada otutup ye- mek yediğimizi anımsamıyorum. Turgut'la 1955-1965 araSmda ya bir, ya iki kez karşılaşabildik. Sezai ile Edip birbirierinı, bugün de görseler tanımazlar. Bunun için İkinci Yeni'ye bir akım demek yan- lış. Hiçbir zaman bir programı olmamış." Şairlerinin birbirini tanımadığı bir şiirin böyle bir potada öbeklen- mesı nereden geliyordu? Kökenıne bakarsak geldigi yer biraz siya- saldı. 195O'de iktidara gelenler, 1952'de özgürlükleri kısmaya, ce- za ve basın yasalannda ağırlaştırmalar yapmaya başladıklarında bu şiir de ortaya çıkmıştı. Bu bir davranış da otabılırdı, bir başkaldırı da... Ama kendini kabul ettırmeye yönelik bir tür şiir ortaya çıkmış- tı. Hatay Lokantası'nda yapılan anma toplantısında gençler Cemal'e yakınlıklarını kanıtladılar. Cemal'i anlatan yazı ve eleştinler neden böyle azdı? Yanıtını da kendileri verdiler: Cemal şiiri iyi bilen, sağ- lam kültürlü, ayağını yere basmış bir ustaydı da ondan Ama ölü- münden sonra çok şeyler yazılacağı şimdiden belliydı. Ölümü ta- ze, acısı sıcaktı. Üzerinden yıllar geçmeliydi. Anmadaki kalabalık da Cemal 1 ın ne denli sevildiğinin bir kanıtı değnl miydi? Bir Arap şairi der ki, kamtlar acılar üstünde taht kurar.' Öyle mi acaba? Bodrum Turgutreis'ten sonra: ODAK İKİNCİ DEVRE-MÜLK TATİL KÖYÜ ANTALYA BELEK'TE KURULUYOR!.. Belek, Antalya-Side kıyı şeridinde, çam ormanlarıyla kaplı bir yöre... Tarihi zenginlikle doğal güzellik, içiçe! Belek'te devreler 30'ar gün (2x15 gün) olacak. Mimari tasarımda Antalya yöresinin eski Türk evlerini örnek aldık. Belek Tatil Köyümüz, çatılı, kiremitli, serin, sevimli evlerden oluşacak. Odak Belek, yüzme havuzu, spor alanı, çocuk parkı, barı, marketiyle, Odak standartlarında bir tatil beldesi oluşturacak. Arazimiz kendi mülkümüz. Hedefımiz 1991 yazından itibaren evlerini devre sahiplerine teslim etmek... Vakit geçirmeden gelin... Evinizi, devrenizi öncelikle seçin... Bir devre-mülk satın almak, bir yazlık eve, her yıl, tatil süresince sahip olmaktır. tNŞAAT VE TURİZM YATIRIMLARI TtCARET A§. SAKİR KESEBJR CAÜ No 32 B.MJHUMCU PIAZA2 KAT: 4 80700 RALMim7İSTA.NBULTEL 1722860 (6 HAT) FXKS,1748634 NALI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle