28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DtZİ-RÖPORTAJ 4 NİSAN 1990 E T E \ ( IU N I V E R S I T E L I L E R Gençlerin canı fena sıkılıyorPİAR'ın öğrenci hareketleri ardından yaptığı bir araştırmaya göre gençlik "kendini boşlukta hisseden bir kuşak." Bir kimlik boşluğu ve boş zamanlannı diledikleri gibi değerlendirememek gençlerin en büyük sorunları arasında. Gençliğin içinde bulunduğu durum şu sözlerle tanımlanıyor: "Gencin canı sıkılıyor, ne yapacağmı bilmiyor, alternatif bulunmamış. Boşlukta, nereye çekerseniz gitmeye hazır.'' Öğrencilerin yüzde 79'u YÖK'ü olumsuz değerlendiriyor. Yüzde 72'si ise olaylarda polisin güç kullanmasmı haksız buluyor. — 4 — Gençlik üzerinde araştırmalar yapmış PİAR'ın başında olan Bü- İent Tanla, günümüz gençliği için en genel tanımlamayi "kendilerini boşlukta hisseden kuşak" olarak yapıyor. Bir kimlik boşluğundan, boş zamanlarını değerlendireme- diklerinden söz ediyor. "Neyim? Ne olacağım? Ne ya- pacağım? Ne yapmak istiyo- rum?" somlanna üniversite öğ- rencisi, hatta mezunların net ya- nıtlan bulunmadığını vurguluyor. Pczitif bilimlerde öğrenim gören- ler dışında çok daha yaygın ola- rak gelecek kaygısı içinde olduk- larını belirtiyor. özet olarak ağır bir kimlik sorunu ile karşı karşı- ya bulunduklannı, eğitim dışında, aile ilişkilerinde, toplumsal ilişki- lerinde, ülke kimliğinde, yaşamın her alanında, kimlik sorunu, bu- nalırnı içinde olduklannı açıklı- yor. "Gencin canı sıkılıyor. Ne yapacağını bilmiyor. Alternatif bunulmamış. Nasıl yapacağını bilmiyor. Boşlukta, nereye çeker- seniz gitmeye hazır. Ne yapacağı- nı bilememek, can sıkjntısı, aile ve toplumsal inşküerini etkiliyor. So- yut bir kaçma eğilimi, güvensiz- lik gelişiyor" diyor. PIAR 1987 öğrenci hareketle- rinin ardından öğrenci kitlesinin tepkilerini ölçmeye yönelik bir araştırma yapmış. "Sancılı üniversiteler" sonucuna ulaşan araştırma öğrencilerin, *!t 83'ünün olaylardan haberdar ol- dukları, ft 80'inin de eğitim so- runları, YÖK'ü protesto ağırlıklı o tarihlerdeki eylemleri haklı bul- duklannı ortaya çıkarmış. Kamu- oyunun da Vt 59'u öğrçncilere hak verirken, *h 2S'i haksız bul- muş. öğrencinin % 72'si, kamuoyu- nun 1» 44'ü polisin güç kullanma- sını haksız bulmuş. Öğrencinin % 79'u, kamuoyunun % 32'si ise YÖK'ü olumsuz değerlendirmiş. öğrencilerin lo 74'ü olayların üniversitelerdeki rahatsızhklan su yüzüne çıkardığı görüşünde bir- leşmişler. Kamuoyunun <7o 51'i de öğrencilerin terörist olmadıkları- nı savunmuşlar. Olaylann arka- sından 1980 öncesine dönüleceği kaygısı % 12 öğrencide, *h 30 ka- muoyunda saptanmış. PİAR'ın bir de ülke çapında, 15-26 yaş geııçliğini tümü ile ele alan, 1988 yılında yapılmış bir araştırması var. Genç nttfusumu- zun hâlâ yüzde 35'inin annesinin, yüzde 12'sinin babasının okur ya- zar dahı olamadığını ortaya çıka- nyor. Annesi ilkoîcul üstünde eği- tim görmüş genç sayısı sadece yüzde 8. Babası ilkokul üstü eği- tim görmüş olan ise yüzde 19. Son bir yıl içinde anne-baba ile ciddi kavga yapmış genç oranı yüzde 15. Gençler sırlannı yüzde 39 anneleri ile, yüzde 26 babala- rı, yüzde 24 arkadaşlan, yüzde 18 kardeşleri ile paylaşıyorlar, yüz- de 10'u hiç kimse ile paylaşmryor. Ancak yüzde 64'ü evdeki yaşa- mından memnun. Olmayanlar yüzde 58 gelir yetersizliğinden, yüzde 26 aile onamından, yüzde 12 evin küçüklüğünden yakıruyor- lar. Gençler yüzde 63 gibi yüksek bir oranda evde yapacak bir şey bulamıyorlar. Okula devam ede- meyenlerin yüzde 74'ü fırsat ol- saydı devam etmek istediğini soy- lüyor. Okula gidenlerin ise sade- ce yüzde 38'i hallerinden mem- nun. Olmayanlar yüzde 65'i ile eğitim sisteminden, yüzde 44'ü ile olumsuz öğretmen - öğrenci iliş- kisinden, yüzde 38'i sosyal etkin- liklerin yetersizliğinden şikâyetçi- ler. Anket kapsamındaki 15-26 yaş gençlerin yüzde 46'sı tam gün çalışıyor. Yüzde 70'i sokakta oynayarak büyümüş. Yüzde 62'sinin yakın arkadaşlan sadece kendi cinsin- den, ancak yüzde 31'inin iki cins- ten arkadaşı var. Yüzde 50'si ev- liliği yaradılış gereği bir kumm, yüzde 27'si bekâruktan iyi ve yüz- de 23'ü zorunlu değil olarak gö- rüyorlar. Yüzde 50'si düzenli ya- şam için, yüzde 43'ü can yoldaşı, yüzde 41'i sevdiği ile birlikte ol- mak için, yüzde 29'u çocuk sahi- bi olmak ve yüzde 1 l'i de statü sa- hibi olmak Uzere evlenebileceğini söylüyor. Yüzde 44'ü ancak kız çocuklar için duygusal ilişkiye hoşgörü ile bakıyor. Yüzde 24'ü tam tersi ka- nıda. Erkekler için hoşgörü yüz- de 60'a çıkıyor. Yüzde 8 hâlâ kadının hiç çalış- maması görüşünde, yüzde 19 ar- zu eden kadının cabşroasını öngö- rüyor. Yüzde 63 ise para sorunu da olmasa çalışmasını savunuyor. Ancak 'cici çocuklar' panel yaparGazetelerde zaman zaman siya- si parti liderleri, ünlü yazar, işa- damlannın üniversitelerde yapüan toplantılarda konuştuklanna, öğ- renci kitlesinden büyük ilgi gör- düklerine ilişkin haberler yayım- lanıyor. Bu türden etkinlikler ya çok çeşitli adlar altında oluştunı- lan kültür etkinliği yapan kulüp- ler ya da doğrudan bir grup öğ- rencinin girişimi, yönetimden izin alraası ile gerçekleştiriyor. öğrenciler bu türden çalışma- lar için çök az üniversite ve bö- lümlerde izin alabiliyorlar. İzin is- teyenlerin kimlikleri, amaçlarının didik didik edilmesi ile yetinilmi- yor. öğrenciler, "Başvuran bizle- rin uslu, cici çocuklar olmamız yetmiyor. Bolümümüzden toplan- tıya gelebilecek öğrencilerin tümü için aynı güvenceyi vermemiz ge- rekiyor. Örneğin aym üniversite içinde, yabancı dille eğitim yapan işletme ve benzeri bolümler. Biz cici çocuklar sayılıyoruz. Çoğu- muz kolej kökenliyiz. Zengin aile çocuklarıyız. Bize kulüp kurma, toplantı düzenleme izni var. Yan- daki eğitim fakültesinde okuyan arkadaslarımız daha yoksul ve | Anadolu kökenli, onlara bu tür- den haklann hiçbirinin verilmesi r söz konusu değil" diye açıklama- da bulunuyorlar. Istanbul, Yıldız, Marrnara, Mi- mar Sinan, Boğaziçi üniversitele- ri arasında değil sadece, aym üni- versitenin bölümleri arasında da öğrenci dağılım kökeni ile doğru- dan ilişkili, öğrenim koşullan ve sosyal ilişkiler var. Örneğin Teknik Üniversite'nin Maçka binasında okuyan öğren- cilerin yetersiz de olsa bir takım kültürel etkinlikler düzenleme ola- naklan var. Kültür odalannda sat- ranç, müzikle uğraşabiliyor, kül- türel, siyasal, ekonomik içerikli toplantılar düzenleyip ünlüleri konferansa çağırabiliyorlar. Taş- kışla öğrencileri yıkım noktasın- da kurtarılan binalanru temizle- meyi ilk amaç edinmişler. Çöp ve tuvalet temizliği ile işe koyulmuşlar. Şimdi gundemlerin- deki sorun boş ve harap olarak kendilerine verilen bir odayı, kül- türel çakşmalarda kullanılabilecek hale getirmek uzere düşebilmek. Bunun için para bulabilmek. Son- rasında kültürel etkinliklere öze- niyorlar. tTÜ'nün Ayazağa Kampusu ise sanki ayrı bir dünya. Orada hiç- bir etkinlik söz konusu değil. Sa- dece polisiye önlemler geçerli. Oranın öğrencisi daha fazla Ana- dolu ve yoksul kökenli, daha ka- labalık. Orada yönetim-polis ve öğrenciler aralannda banşık de- ğil. Orada olaylar oluyor. Dekan rehin alımyor. Binalann içine po- lis çağınlıyor. EN CİCt ÇOCUKLAR - Bilkent Üniversitesi Türkiye'de ayncalıkh öftrendlcri bir araya getiren bir kumm. Burada hem modern kantin var hem de her türlü sosyal faalı ıltiirel çalışma serbest. ÇATTŞMALAR, BÜYÜK lüTLETARAFlNDANONAyLANMIYOR, PROVOKASYON OLARAK DEĞERLENDÎRİIİYOR Öğrenci kitlesi 'olay'ın dışındaGeçen haftalarda, birdenbire siyasal görünümü ağır basan olaylar değişik üniversitelerde yaşandı. Universiteliye yönelik kuşku ve baskıyı da beraberinde tazeledi. öğrenciye kimlik, birtakım haklar kazandınlmasını savunan çok az sayıda öğretim üyesine göre "tam da öğrenciler biraz nefes alacak, birkaç sınırlı demokratik kazanımı kullanacak noktaya gelmişken" Şu günlerde üniversite öğrencileri birkaçı bir araya geldiklerinde en çok bu durumu tartışıyorlar. Olanlan yorumlamaya çalışıyorlar. Elbette çok farklı, çok değişik değerlendirmeler var. Ancak bizim ulaşabildiklerimizden gozlemımiz, kamuoyuna "öğrenci olaylan" olarak sunulan polisin içinde olduğu çatışmalann, öğrenci kitlesi ile hemen hemen hiçbir ilişkisi bulunmadığı. Her şeyin öğrenci kitlesinin dışında gelişıiği. Bir öğretim üyesi üniversitelerindeki çatışmalı bir olayın ertesi günü derste, öğrencilere, provokasyona gelmemeleri, kaybedecekleri üzerinde konuşma yapmaya kalkıştığını anlatıyor. "Önce büyük bir sessizlik ve öfkeli bakışlar sezdim. Galiba başımı belaya soktum anlamında ürkmuştüm ki, çocuklar tepki göstermeye baladılar. 'Hocam hangi hakla bizi hiç onaylamadığımız, karışmadığımız, içinde olmadığımız olaylardan sorumlu tutmaya kalkıyor, azarhyorsunuz' dediler. Çocuklar gördüklerini ayrıntılı anlatarak olaylann kendilerinin dışladığı on binler arasında birkaç yüzü geçmeyen bir grup ile her tür provokasyon giren polis arasında geliştiğini söylediler. Buna dayarularak her tür haklarının ellerinden alınmasından, bizim üniversite yönetimlerinin kendilerine sahip çıkmamamızdan yakındılar. Utandım ve sustum" diyor. Bir başka üniversitede bir başka öğretim üyesi dersini kesip bir siyasi toplantı için çağn yapmak isteyen gence söz vermeyince, öğrenci kitlesinin nasıl kendisinden yana çıkıp zorla konuşmak isteyen genci alkışlı protesto ile sınıftan kovduklarıru anlatıyor. Öğrenciler, öğrenci sorunlarına yönelik örgütlü çakışlardan yana. Bu anlamda ve de her tür sosyal, kültürel bazda örgütlenme hakkı istiyorlar. Son zamanlardaki gelişen olaylann provokasyonla da olsa derneklerin üstüne kalması, öğrenci kitleyi adeta derneklerden kaçırmış. Hem derneklerin korunması, yaşamasım istiyorlar hem de kendileri için dernekler dışında, kültür kulübü, fikir kulübü, satranç kulübü, folklor kulübü türünden, siyasal kimlikten kaçışı sergileyen, yeni yeni örgütlenmeleri seçiyorlar. Bu anlamda üniversitelerde yönetimlere de yumusak gelen öylesine çok yeni yeni örgütlenme çabaları var ki. Tabii yönetimler çok az üniversite ve bölümlerde bu türden masum çalışmalara izin veriyor, çoğunda bunlan da sakıncalı buluyor, yasaklıyorlar. Marmara Üniversitesi'nde de bolümler arasında bu tipik ayrı- mı çarpıcı biçimde gözleyebiliyor- sunuz. Nerede yüksek puanla gir- miş kolej kökenli ağırlıklı, zengin çocuğu varsa, orada birazcık da olsa üniversel özerklikler, kültü- rel etkinlikler var. Yasaklı, polisli dünyada, diğer bölümlerde ise olaylar, cezalandırmalar, aiılma- lar. tstanbul'un en eski en büyük üniversitesi tstanbul Universitesi'n de ise üniversel etkinlikler henüz çok uzak bir ruya. Gerçekleştiri- lebilmiş kültürel etkinlik yok gi- bi. Ders dışı saatlerde öğrencinin kullanabileceği doğru dürüst bir kantinleri bile yok. Tabii tstanbul Üniversitesi'nde öğrenci, ancak yasa dışı sayılacak bir toplantı, protesto yapmak üzere toplanıruş olabiliyor. Birçok üniversitede bir- den en son Nevruzla Ugili düzen- lenen ve olaylı sonuçlanan toplan- tılann ardından, üniversitelere ye- niden alınan polis ekipleri, şimdi- lerde birkaç kişi bir araya geldi mi, hemen dağıtıyor. Yıldız Üniversitesi'nin camlı se- ra alanına yaptırdığı cayhane da- hi öğrencilerin bir arada oturma gereksinmelerine çok önemli bir yanıt veriyor. Gürültülü müziğin- de çok fazla konuşup anlaşabil- •dikleri söylenemez belki. Ancak önemli bir grup öğrenci, sabahtan akşama nerede ise bütün gününü, cay-meşrubat, tost, sandviçle bu- rada geçiriyor. Irkımızın kahve kültürünün bir uzantısı sayılabilecek, tek farkı kızlı erkekli bir arada oturulan bu türden mekânlar, üniversitelilerin yaşamlarının vazgeçilmez çok önemli bir parçası. "Olay çıkmasın" diye üniversitelerin kantin açtırmamış olmalan, bu alışkanlığı ortadan kaldırmıyor. Öğrenci kitlesi, örneğin tstanbul Üniversitesi'nde Yenikapı'ya kadar uzanan hatta, mekân edindiği pek çok kahvede birden sabahı akşam ediyor. Burâlarda hemen hemen hiç çatışma çıkmadığına göre bi- ze göre demek ki sorun bir yerler- de bir arada oturabilmekten çık- mıyor. Öğrenci üniversite dışına gönderilmekle, aralıklı derslere girme sansını yitiriyor, daha çok okuldan kopup daha fazla tem- belleşmek gibi çok önemli bir za- rar görmüş oluyor. öykülere konu olmuş, üniver- siteliiiğin sembolü Çır.zraltı kah- vesi de yok artık. Cami yönetimi üniversitelilerle iç içe olmaktan ra- hatsızlık duymuş ve kaldırtmış. Kalabalığı, kargaşası, gürültüsü, pisliği ile işportacılar yeğlenmiş, üniversitelinin güzelim bir özlenıi daha yok edilmiş. Öğrencilerin yaşamında, (kantin-kafeterya ya da) kahvele- rin bilebildiğimizden çok daha fazla önemi ve yeri var. Sosyal et- kinlikler, kültürel çalışmalar için hiçbir olanak, yer olmayınca, ders dışı zamanlann çok büyük bölü- mü kaçımlmaz bu türden alanlar- da geçiriliyor. Burâlarda vakit öl- dürüyor, sohbet ediyor, iletişim kurmaya çabalıyor, bazen de oku- yor, ya da müzik dinliyorlar. Do- ğal olarak da yaşamlanndaki ay- rışma gruplaşmalar oturulan, bir- likte olunan mekânlara olduğu gi- bi yansıyor. Herkesin kahvesi, kantini, kafeteryası, hatta masa- sı ayrı gibi bir şey. Yüzde 48'i ancak üniversite bitir- meyi uzmanlaşrruş meslek sahibi olmak olarak görüyor. Yüzde 14'ü okulun hayata hazırladığı, yüzde 64'ü ban eksikliklerle ha- zırladığı görüşünde, yüzde 14 ise bu konuda umutsuz. Yüksek öğ- renim görenlerin ise yüzde 17'si eğitimin hayata hazırladığı düşün- cesınde. Yine yüksek öğrenim öğ- rencilerinin yüzde 61'i mesleklerı hakkında bilgi sahibi, yüzde 51*i eğitimlerini meslekleri ile uyum- lu buluyorlar. Yüzde 42'si ise tam tersi kanıda. Gençlerin yüzde 59'u boş za- manlannda tele\izyon seyrediyor- lar. Yüzde 3l'i arkadaşlanyla, sa- dece yüzde 25'i kitap okuyarak ve yüzde 17'si de kahvede geçiriyor. 24-26 yaşlannda erkeklerde kah- veye gidenlerin oraru yüzde 30'a yükselirken, ^adınlann evde di- kişle geçirenleri yüzde 64'e çıkı- yor. Arada bir de olsa kitap oku- ma yüksek öğrenimde yüzde 60 oranına, sinema - tiyatroya gitme yüzde 35 oranına yükseliyor. Spor yapan yüzde 32 Gençlerin yüzde 69'u son bir ay içinde Spor-Toto oynamış. Son 15 günde spor ile ilgilenen yüzde 27, spor yapan yüzde 32. Yüzde 79'u her gün televizyon seyrediyor. Yüzde 58'i günlük gazete okuyor. Dergi okuyanlar yüzde 17. Yüz- de 69'u adını hatırlayamayacağı kadar uzun bir zamandır kitap okumamış. Gençlerin yüzde 62'si cinsel bil- giye ihtiyaç duyuyor. Yüzde 56'sı bildiklerini arkadaşlarından, yüz- de 30'u gazete ve dergilerden, yüz- de 24'ü kitaplardan öğrenmiş. Yüzde 14'ü hiçbir yardım almamış. Yüzde 69 AT'den yana Gençlerin yüzde 69'u AT üye- liğini istiyor. Ancak yüzde 35'i amaç ve faaliyeti hakkında bir ön bilgiye sahip. Yüzde 74'ü Türki- ye'nin genel durumundan mem- nun değil. Yüzde 89'u hayat pa- halılığından, yüzde 64'ü sosyal adaletsizlikten, yüzde 45'i çaüşan- lann haklannı alamamalanndan, yüzde 44'ü sosyal hizmetlerin ye- tersizliğinden, yüzde 38'i gençle- rin düşuncelerinin dikkate alın- mamasından yakınıyorlar. Gençlerin yüzde 70'i TV'deki dini yayınlan izliyor, yüzde 23'ü sürekli olarak, yüzde 47"si arada bir. Yuzde 88'i dini insan yaşa- mında önemli olarak görüyor. En öndeki amaçlannı sayarlar- ken yüzde 38'i belli bir mevki sa- hibi olmak, yüzde 22 zengin ol- ma, yüzde 20 toplum için çalışma diyor. Yüzde 56'sı geleneklerden kopuk, yüzde 3l'i geleneklere bağlı yetiştiği kanısında. Çoğun- luk geleneklere uyuyor. Yttzde 98'i büyük eli öpüyor. Yüzde 71*i koşullar ne olursa olsun anne - babaya yardıma hazır olduğunu söylüyor. Ne umutlu, ne umutsuz Geleceğe umutla bakanlar sade- ce yüzde 31. Yüzde 14 umutsuz, yüzde 52 ne umutlu ne umutsuz. Yüzde 82'si fırsat bulsa bir yaban- cı ülkeye gitmek istiyor. Gençlerin yüzde 59'u siyaseüe ilgilendiğini söylüyor. Yüzde 68'i seçimlerin kaç yılda bir olduğunu biliyor. Yüzde 52'si genellikle il- gili bakan adı bilmiyor. Yüksek öğrenimde kendi bakanlarının admı bilen yüzde 80'e çıkarken, başka bakan adı bilmeyen yüzde 50'yi buluyor. Yüzde 35'inin si- yasi akımlar üzerinde fıkri yok. Yüzde 19 sosyal devletten yana. Yüzde 12'si tslama, yüzde ll'i milliyetçi, muhafazakâr olduğu- nu söylüyor. Yükseköğrenimde sosyal demokrat görüşü savunan- lar ağırlıkta çıkıyor. SVRECEK Geliyorlar.. FordSierra'larl5Nisan'danitibarenFordbayilerinde. AJANS ' DAN "çokaz kullanümış" Apple Macintosh Lazer Writer II ve Hard Disk 20 SC SATILIKTIR tel: 152 61 48 You will fînd the tru life, freedom and peace within yourself. Your fate lies in your hands. free information: Universelles Leben, Abt. 9/12, P.O.Box 56 43, D-8700 Wuerzburg, VVest-Germany Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ASKER AKBULUT T&fTSİtfl SUNAR Hekimoğlu İsmail'ln satış rekorlan kıran romanı MİNYELİ ABDULLAH S I N E M A L A R D A YÖNETMEN: YÜCEL ÇAKMAKLI OYNAYANLAR: PERİHAN SAVAŞ, BERHAN ŞİMŞEK * ANKARA MALTEPE GÖLBAŞI * GAZİANTEP BÜYÜK * ADANA LÂLE * 1SPARTA BELEDtYE HALK * KONYA KENT * SİVAS OMAY * ADAPAZAKI YILDIZ • KtiJS BELEDİYE • İSTANBUL PENDlK ARK * AKHİSAR KULÜP * AYDDJ YENİ SİNEMA * KAYSERİ BÜYUK (30 Marttan itibaren) * ANTALYA KÜLTÜR (2 Nisan dan itibaren) * ANTAKYA SİTE (2 Nisan'dan itibaren) * MALATYA RENK (5 Nisan'dan itibaren) * MERStN . KEMER (9 Nisan'dan itibaren) * ERZURUM DADAŞ (13 Nisan'dan itibaren) * BALIKEStR ÖMUR (2 Nisan'dan ttibaren) * İSKENDERUN KANATU (2 Nisandan ttibaren) * ZONCULDAK KONAK (1 Nisan'dan ttibaren) FORKLİFT OPERATÖRÜ ARANIYOR 2.5 tonluk otomatik forklift kullanacak lise mezunu eleman. Tel: 512 05 05 120 Hat 492 ve 487 S.S. İLKO KONUT YAPI KOOPERATİFİ BAŞKANLIĞI'NDAN Kooperatifimizin Ankara ili, Yenımahalle itçesi, Çayyolu mevkiinde- kı 4. grup ile izmır ılı, Çeşme ilçesi, Gerence Körfezi mevkiindekı 6. grup arsa ortaklarımızdan olup, 18. Olağan Genel Kurul toplantısında alınan karariara göre, ımar tşlemlennı yaptırmak ıçın istenılen para ile yıllık aidat ödentılerını bugune kadar adres degışiklıği gibi nedenlerle ödemeven ortaklarımıza Yönetim Kurulu'nun 17.2.1990 tarih ve 18/147 sayılı kararı ile borçlarını 1 ay ıçensinöe ANKARA-T.C. Zıraat Bankası Kızılay Şubesı 304/566 ile 304/911 No'lu banka hesap numaralarına yatırmalannı, 20 Şubat 1990 tarih ve 23528 sayılı Türkiye baskısı Cum- huriyet gazetesinde ilanen tebliğ etmiştik. Buna rağmen bugûne kadar borçlarını odemeyen ortaklanrnız için Yönetim Kurulu'nun 30.3 1990 tarih, 18/154 sayı ve 31.3.1990 tarih, 18/155 sayılı kararları gereğınce aşağıda adı, soyadı, ortak sıra numa- rası bulunan ortaklanmızın, 1163 sayılı Kooperatıfler Yasası'nın 27. mad- desı ve anasözleşmemızin 14 maddesi gereğince ortaklıklannın kendiliğinden düştCığu ilanen. tebliğ olunur 4. Grup Ortaklar: 679 Halis AKMAN, 693 Fevzi BARIŞ, 824 NaimeöZKAN, 1058 Or- han YILMAZ, 1090 Nebahat USLU, 1246 A. Sacit SULUBULUT, 1280 M. Atakpn KAYALAR, 603 izzet ORUÇ. 6. Grup Ortaklar: 2061 Merımet YOLDEŞEN, 2082 İsmaıl ARSLAN, 2103 Ünsal KA- RADENIZ, 2115 Naro EKINCI, 2124 İlkay ARKAÇ, 2153 Fevzi KÖSE, 2234 Mustafa YILMAZ, 2259 Mehmet AVCI, 2290 Hasan ŞAHINYIL- MAZ, 2463 ibrahım ARIKAN, 2487 Rabia ÛZT1RYAKI, 2509 Bülent BE- YAZ, 2533 Gaye ÖZELÇİ, 2687 Makbule TAN, 2713 Ayşe AYDIN, 2718 Hülya HURASLAN, 2769 Hüseyın KASAPOĞLU, 2838 Zekaı-Nezahat MEMİŞ, 2894 Tahir KARASU, 2972 Sabn DINÇ, 3014 Münüre ÖZKAY- NAK, 3021 Hidayet CENGİZ, 3063 Hasan SATILMIŞ 3088 Hüseyin BIYIK, 3192 Hasibe YAŞIN, 3193 Veli Sami ÇAPITOGLU, 3327 Üm- mûgülsüm GÖDELEK 3370 Eyüp KIRTAN, 3410 Naıme ALBAYRAK, 3438 Atilla DOÛAN, 346Ö Samı SÜMEN, 3468 Yusuf BÜLBÜL, 2456 Nursel USTAOĞLU, 3330 Gülay SÖZER, 3608 Cafer ÇELIK. YÖNETİM KURULU ADRES: Strazburg Cad. No: 5/8 Tel: 231 38 27 Smhıye/ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle