02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 NİSAN 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 6. Çocuk Şenliği • Kültür Servisi — Şehir Tiyatroları'nın düzenlediği 6. Çocuk Şenliği başladı. 23 nisana dek sürecek şenlik boyunca Harbiye Muhsin Ertuğrul, Fatih Reşat Nuri, Üsküdar Musahipzade Celal ve Kadıköy Haldun Taner sahnelerinde ucretsiz çocuk oyunları sahnelenecek. Şenliğe İdil Abla Çocuk Tiyatrosu, Atelier Türk Tiyatrosu Oyuncuları, Yapı ve Kredi Bankası Çocuk Tiyatrosu, Avusturya Çocuk Korosu, İlko Çocuk Tiyatrosu, Ziraat Bankası Çocuk Tiyatrosu, Milli Piyango Çocuk Tiyatrosu, Vakıfbank Çocuk Tiyatrosu, AÇOK ve Şehir Tiyatroları katılıyor. Saat 11.00-15.00 arasında yer alan oyunların ardından kimi sahnelerle çocuklara ve anne babalara yönelik konferanslar, söyleşiler de verilecek. Dergâh'ın nisan sayısı • Kültür Servisi — Dergâh Edebiyat Sanat Kültur Dergisi'nin nisan sayısında bu kez orta sayfa, yönetmen Metin Erksan'a ayrılmış. Erksan'Ia yapılan söyleşi "Turk Sineması Yerli, Milli \e Çağdaş Olabilir mi?" başlığıyla sunuluyor. Dergide bu ay Tanpınar'ın ders notlarından Yakup Kadri bolumu, Mustafa Özel'in kaleminden "Buddenbrook ailesi ve Cevdet Bey ailelerinde te^ebbus ruhu", Tunca Kortantamer'in "Gül Kasidesi" başlıklı yazısı, Umberto Eco ile yapılmış bir söyleşinfn çevirisi, Mustafa Armağan'ın "Gelenek ve Gelecek", Muhsin Mete'nin "Yeni Bir Dünya ve Iletişim", Halit Refiğ'in "Doksanlı Yıllann Eşiğinde Türk Sinemasının Yeni Ufukları", Husrev Hatemi'nin "Bilim Dilı ve Türkçe" başlıklı yazıları da yer alıyor. Kapağında Ismet Ozel'in şiir konulu bir yazısının bulunduğu Dergâh'ın sayfaları arasında Husrev Hatemi, Ihsan Deniz, Hasan Akay, Hüseyin Atlanso>, İrfan Çiftçi ve Rainer Maria Rilke'nin şiirleri, Nazan Bekiroğlu'nun bir öyküsu de sunuluyor. Türk sineması Almanya'da • Kültür Servisi— Federal Almanya'daki 'Yeni Turk Sineması' adlı proje grubu, 24-29 nisan gunleri arasında Essen'de bir film şenliği duzenlevecek. Şenliğin ağırlığını son 10 yılın ilgi goren filmleri oîuşturuyor. Türkiye'den uzun metrajlı, kısa metrajlı ve belgesel filmlerin yanı sıra Alman ve Türk yonetmenlerin Almanya'daki Turk insanının yaşamı üstüne yapıtlan da şenlikte yer alacak. Turk filmlerinin Almanya'da ilk kez çok geniş çaplı gösterime gireceği şenliğe, Şerif Gören, Zülfü Livaneli, Barış Pirhasan, Atıf Yılmaz, Tarık Akan, Müjde Ar, Fatma Girik, Yaman Okay, Hale Soygazi, Şerif Gür, Memduh Ün, Orhan Oğuz, Feride Çiçekoğlu, lşıl Özgenturk ve Mahmut T. Öngören gibi sinema adamlan katılacak. Essen'deki şenlik 24 nisanda Zulfü Livaneli ve Helmut Imig yönetimindeki Essen Filarmoni Orkestrası'nın konseriyle açılacak. Açılışta Kuzey Ren Westfalya Kültür Bakanı Bayan Jager ve Şişli Belediye Başkanı ve sinema oyuncusu Fatma Girik birer konuşma yapacaklar. Daha sonra Livaneli'nin "Sis" filminin Almanya'daki ilk gösterimi yapılacak. Şenlik boyunca Turk Sinemasının Gelişimi, Sinema Ülkesi Türkiye, Türk Sinemasında Kadın, filme de konu olan Turk goçmenleri gibi konularda paneller duzenlenecek. Belling anısına heykel • Kültür Servisi — Destek Reasurans Sanat Galerisi'nde bugun olumunün 18. yılında Prof. Belling anısına uç oğrencisinin; Zerrin Bölükbaşı, Hüseyin Gezer ve Yavuz Görey'in bir heykel sergisi açıhyor. Berlin doğumlu olan ve 1937 yılında Turkiye'ye gelen Prof. Rudolf Belling, Devlet Guzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'nu düzenlemek, eğitim sistemini yenilemekle görevlendirildi. 1954'te akademiden ayrılarak Teknik Universite'de dersler vermeye başlayan Belling'in Türkiye'de bıraktığı eserler arasında heykeller, bustler, özellikle de İnönü anıtı da önemli bir yer tutuyor. Prof. Belling doğal nesneleri düz, yuvarlak ve spıralli, keskin hacimler içine alarak doğanın plastik yorumunu yaptı. Özgünbaskı sergisi • Kültür Servisi — Basın Muzesi Gravür Atölyesi öğrencilerinin Mine Arasan beraberliğinde gerçekleştirdikleri "Özgunbaskı Sergisi" 3 Mayıs tarihine kadar Gazeteciler Cemiyeti Basııı Müzesi'nde (Divanyolu Cad. 84 Çemberlıtaş) açık kalacak. Sergide Tülin Aktar, Fatma Batukan, Semiha Binzet, Betül Celepoğlu, Ayşen Erte, Berran Kançal, Lale Naim ve Inci Temel'in yapıtlan yer alıyor. Hürrem Arman İDİPİRAMİDİNTABANI Köy Enstitüleri i-^ ile başlatılan Arkın Kitabevi. İstanbul B Ü V Ü k ' m e C e Bertrand Tavernier ile tahh-sinema ilişkisi veAmerikan sineması üzerine Dönemîn ruhııııu yakalamak ATİLLÂ DORSAY 9. istanbul Film Festîvali dola- yısıyla ülkemizi ziyaret eden ün- İü Fransız yönetmenı Bertraod Tavernier, konuşması her zaman ilginç ve zevkli olan, her konuda söyleyecekleri bulunan bir yönet- men, tam bir "Batılı aydın" tipi. Yönetmenle yaptığımız uzun ko- nuşmarun, özellikle taıih/sinema ilişkileri ve uzmanı olduğu Ame- rikan sineması üzerine olan bo- lümlerini veriyoruz. —Bertrand Tavernier, bir ko- nuşmanızda, 'Ben. yeni dajga yö- netmenlerinin lersine, tarihle ya- kından Ugiliyim' demiştiniz. Ger- çekten de Fransız Urihinin farldı dönemlerine egilen 3 film yapb- nız: 'Baynun Başlasın', 'Yargıc ve Katil" ve 'Beatrice Tutkusu'. Ta- rihe nasıl yaklaşıyorsunuz, tarih sian için bir yönetmen olarak na- sıl bir malzeme? —Tarihe yaklasırken, olayları değil, onların neden ve sonuçla- nnı saptamak bana daha ilginç geliyor. önemli olan, seyirciyi perdede izlemekte olduğu duygu- larla, heyecanlarla çağdaş kılmak. Bu da öyküyti yorumlayış biçimi- nizi etkiliyor. Yalnız dekor, kos- tüm aksesuar seçimi olarak değil. Oyuncuların seçimi ve oyun tar- zına kadar... Önemli olan bir dö- nemin "rahnnu" yakalamak. ör- neğin, "Beatrice Tutkusn"nda gerçek bir şatoda çekım yapıyor- duk. Çok soğuktu, herkes donu- yordu. Oyunculara soğuktan tit- rememelerini söyledim. Çünkü ortaçağda yaşayanların soğuk karşısındaki tavrı, bugünün in- sanlarınınkinden temelli farklıy- dı. Soğuğu bizim kadar hissetmi- yordu onlar. Bir tarihçi bana şu örneği ver- di: Günümüzde ısıtılmamış bir ki- lise, o çağan insanlan için sıcak bir mekândır. Yine Beatrice'de, bir kadının bir çocuğu karda öldür- düğü sahnede, insanların yüzün- de korkuya, dehşete benzer bir- tepki yok. Çünkü o çağın insan- lan, bu tür şiddet gösterilerine alı- şıktı, bunu biliyoruz. Tarihe ba- karken, onu bugünün yargılanna, değer ölçülerine göre değistiriyo- SABINE AZEMA'YLA Bİ RLİKTE GELDİ — Sinema sanatıy la ilgili düşüncelerini yazanmız Atilla Dor- say "a (ortada) anlatan Fransız yönetmen Bertrand Tavernier (solda), "Aslolan Hayattır"ın oyuncusu Sabi- ne Azema (sağda) ile birlikte9. L'luslararası İstanbul Film Festivali'nin konuğu oldu. Tavernier'nin degişik donemlerinin ürunu olan yapıtlan da festivalin Ustalara Saygı bölümünde gösterildi. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) ruz. Tıpkı Çin mutfağını alıp Av- rupalı zevkine göre adapte ettiği- miz gibi... Bense Çin mutfağını olduğu gibi uygulama yanlısıyun. Bunu yapmak, bir minyatürdeki bir kostümü alıp kopya etmekten çok daha önemli geliyor bana... —Yani bir tarihsel dönemin, özellikle uzak bir dönemin kolek- tif veya bireysel psikolojisini bir film boyunca yakalamak sizce mümkün mü? lojiyi unutmak gerekir. Ortaçağ uzmanı Jacques Le Goff, modern psikolojisinin tarihi anlamaya başlıca engel olduğunu yazdı. —ÖzeDikle Amerikalüann Uri- he yaklaşımı biraz böyle galiba? —Amerikalılar, genelde Batılı, giderek tipik Amerikalı bir sema- yı, diğer ulusların tarihine uygu- lamakta duraksamamışlardır. Her zaman değil: Örneğin John Huston gibi yönetmenler, diğer sı, Dickens romanlannın şeması- dır. Amerikan sinemalarının bü- yük çoğunluğunda, kültürsüzlük ve bilgisizlik egemen olmuştur. Graham Greene, Cecil B. de Mil- le'in "Haclı Seferleri" filmi ko- nusunda çok ilginç bir gözlemde bulunmuştu: Bu filmin jeneriğin- de yer alan 7 tarih danışmamna karşın, fılmde Aslan Yürekli Ric- hard'ın evlenme töreninin, nasıl olup da 3 yuzyıl sonra gelecek "Tarihe bakarken, onu, bugünün yargılanna, değer ölçülerine göre değiştiriyoruz. Tıpkı Çin mutfağını alıp Avrupalı zevkine göre adapte ettiğimiz gibi. Bense Çin mutfağını olduğu gibi uygulama yanlısıyım. Ben, dönemin gerçek duygularım, yüreğini vermeyi deniyorum..!' —Psikoloji demiyelim buna... Ben dönemin gerçek duygularım, yüreğini vermeyi deniyorum. Psi- koloji, arkadan gelecektir. Yine "Beatrice TutkusiT'ndan bir ör- nek... Filmde Beatrice, babası ta- rafından tecavüze uğradığında, odada başka kadınlar da vardır. Çünkü birçok kadın, birlikte yat- maktadırlar. Bu da bir tecavüz sahnesinin tüm içeriğini, anlamı- nı etkiler, değiştirir. Dönemin uy- gulamaları, birçok olayın bugüne kıyasla farklı yorumlanmastnı ge- tirebilir. Bunu vermek esastır. Ta- rihe yaklasırken, modern psiko- uluslann tarihini ve külturünü an- lamakta, onu görsel ve anlatısal bir güçle ve saygıyla perdede can- landırmakta basarılı olmuşlardır. Ama genelde, westernin şeması- nı alıp Fransa'nın, Ingiltere'nin, diğer ulusların tarihine uygula- mışlardır. Diğer bir deyimle, dün- ya tarihini bireyci bir semaya gö- re yorumlamışlardır hep... Ama örneğin bir John Ford buna istis- na oluşturur: O, bireyci tavra kar- şı kolektif bir tavrı yeğlemiştiı. Ford, unutmamalı, trlanda kö- kenliydi ve Charles Dickens'a hayrandı. Ford filmlerinin şema- olan Anglikan Kilisesi'ne göre ya- pıldığını sormuştu. Ama öte yandan çok başanlı Amerikan tarihsel filinleri de ol- musuır: Michael Curtiz'in "Or- manlar Kralı-Robin Hood" veya Rkhard Fleiscber'in 'Vikingler"i gibi. Ama Amerika'da öyle bir sansür vardı ki. örneğin, Emile Zola'run hayatını anlatan bir film yaptıklarında, "Yahudi" sözcü- ğünün kullanılması yasaktı. Dü- şününün, Dreyfuss olayını anla- tıyorsunuz ve "Yahudi" di;"emi- yorsunuz. llginçtir, büyük şirket- lerin başında Yahudüer vardı. Lo- uis B. Mayer gibi. Ama Yahudi sözcüğü yasaktı. Yine Mayer yö- netimindeki MGM şirketi, Nazi- lerle son dakikaya dek işbirliğini surdürüyor ve 1941'e dek Alman- ya'ya film satıyordu. —Amerikan sineması üzerine ünlü bir kitabınız var. Bu kitap- ta ünlü yönetmenlerden çok, o la- mana dek pek onemsenmemiş Wakh, Limer, Boetticber gibi yö- netmenleri ön plana çıkardınız. Bu sizin de icinde bulunduğunuz Yeni-Dalgacı eleştirmenlerin "auteur-yaraücı yönetmen" kav- ramı ve bu kavrama verdiginiz önemle celişkili degil mi?" —Bir kez, bu yonetmenlerin bazılan, bana göre bir "aateur'- dü. örneğin Raoul Walsb. Yani, bir anlatma biçimi, bir ahlak an- layışı olan bir sanatçı. Mutlaka kendine özgü temalan olması ko- şul değil. Aynca "autear" kavra- mı, mutlaka kaliteyi getirmez. ABD sinemasında her filmleri de- ğilse de iki fılmden biri veya ki- mi fümleri basarılı olan sanatçı- lar vardır. Tıpkı, çok kötü 30 ka- dar roman da yazmış olan Balzac gibi, tıpkı Georges Simenon gibi. Robert Parrish'in de ilk film- leri çok kişilikliydi. Bir sanatçı, hele stüdyo sıstemi içinde çalısan bir yönetmen, hep esin buİamaz. John Ford'un da birçok basarısız filmi var. Bence "auteur" kavra- mı, filmlerini diğerlerininkinden daha çok görmek istediğimiz kı- şilerle ilgilidir. Bu filmler "başanlı" olmasa bile... —Örnegin, Hitchcock? —Evet, kuşkusuz. John Ford'- un basarısız bir filmini görmek, George Lucas'ın başanlı bir filmi- ni görmekten çok daha zevklidir, bana göre... Başanlı bir filmin ar- dında, yalnız başına yönetmen ol- mayabilir. Senaryo, yapımcı vs. de önemlidir. "Rüzgflr Gibi Gec- ti"yi alın. Bu, tek başına Victor Fleming'in filmi değil. Ama Da- vid O'Setznkk'in de değil. Bu film, birçok "autenr"ün filmi. Amerikan sineması, bu açıdan çok ılginçtir: Kimi zaman, birçok yaratıcı bir araya gelir ve ortaya ilginç şeyler çıkar. Vecdi Sayar Altın Kamera jürisinde Kültiir Ser- visi — 10-21 mayıs tarihleri arasında 43. kez duzenlene- cek olan Ulus- lararası Can- nes Film Şen- sa>ar liği'nde yanşacak olan filmlerin listesi acıklanmadan önce, jüri başkanlığını Jtalyan yönetmen Bernardo Bertoiucci'nin ğı kesinleşti. Ayrıca şenli- ğin, ana ve yan bölümle- rinde sunulan bir ilk filme verilecek olan ' ' A l t ı n Berlolueci- Başkan Kamera" ödülünün yedi kişilik jürisinde Uluslararası İstanbul Film Festivali program sorumlu- su Vecdi Sayar'ın da görev ala- cağı öğrenildi. 1978 yılından bu yana, ilk fil- mini gerçekleştirmiş bir yönet- meni ödüllendiren "Attıa Kame- ra", 1983'e dek şenliği izleyen tüm gazetecilerin oylanyla belir- leniyordu. 1983'ten bu yana iki yabancı eleştirmen, bir Fransız eleştirmen, bir Fransız yönet- men, bir yabancı sinemaseverin de aralannda bulunduğu yedi ki- şilik bir seçici kurul tarafından verilen "Altın Kamera", giderek önem kazanan bir ödiıl. Bu yıl Fransız kadın oyuncu Christine Boisson'un başkanlık edeceği "Aldn Kamera" jürisine Vecdi Sayar da yabancı sinema- sever sıfatıyla katılıyor. Daha önce de Locarno ve Manheun gibi şenliklerin yöneticileri bu görevde bulunmuştu. "Altın Kamera" jürisinde ilk kez görev alan Türk, gazetemiz sinema yazarlanndan Mehmet Basntçu olmuşıu. Anındaçeviri, İstanbul Film Festivali'nin en çok tartışılan konularından biri Her izleyîciye bir kıüaklıkAnında çeviri yapan uzmanlar da artık "her izleyiciye bir kulaklık" yönteminin zamanının geldiği kanibindalar. Yurt dışında uygulanan, perdenin altına ışıklı altyazı bandı yerleştirme yöntemi de bir seçenek. ANNA TURAY Her film festivalinde olduğu gi- bi İstanbul Film Festivali'nde pek çok sürpriz yasandı. Ve her yü ol- duğu gibi, bu yıl da İstanbul Film Festivali'nin en çok tartışılan ko- nularından biri "anında çeviri" sorunuydu. Festival programını ABD'den Burkino Faso'ya, Çin'den Kana- da'ya, çeşitli ülkelerden, değişik dünya dillerinden filmler oluştu- ruyor. Ancak gelen bu filmlerin Üzerine alt yazı konulması ya da dublaj yapılması yasak. Özgün dilleriyle anlaşılması olanaksız fılmler için İngilizce, Fransızca, Almanca gibi "ana" dillerden alt yazıları da olsa, herkesin yaban- cı dil bilmediği göz önüne alına- rak, bazı seanslarda amnda çevi- ri yapılıyor. Çeviri, festivali da- ha geniş kitlelere ulaştırabilmek için şimdin'k olanaklı tek yöntem. Aicak perdede akıp giden görün- tülere genellikle tekdüze, bıkkın ve sık sık tekleyen bir sesin eşlik etmeye çalışması, çoğu zaman da yetisememesi, bu yöntemi her yıl biraz daha "tahammül edilmez" kılıyor. Boyutları giderek gelişen festivalin bu konuda, izleyiciyi ra- hatsız etmeyecek, daha çağdaş ve pratik bir çözüm arayışı içine gir- mesi gerekiyor artık. Yurtdışında uygulanan "ber izleyiciye bir kıüaklık" ya da perdenin altına yerleştirilen ışıklı alt yazı bandı sistemleri başvurulabilecek yön- temler arasında görülüyor. Çevirmenler de "arbk Türki- GÜNDE 15 FİLMDE AMNDA ÇEVİRİ — BelginDolay (solda» festivalde 8 yıldır anında çeviri yapıyor. TurkiyeKonferansTercumanlarıDerneğiBaşkan\ardımcısıZeynepBekdikde (sağda) herşeyden önce da- ha "programlı" bir sislemistediklerinisoylüyor. 15gunlükşenlik boyunca 20çevirmenhergünortalama 15 filmde çeviri yapıyor. (Fotoğraf: Yıldız L'çok) ye'de bunu yapmaoın zamanı gel- digi" kanısındalar. Çünkü onlar da gelenekselleşen yöntemde en az izleyiciler kadar rahatsız. Bdgin Dölay bunlardan biri. Tam 8 yıl- dır festivalde çeviri yapıyor Dö- lay. Aynı zamanda Türkiye Kon- ferans Tercümanları Derneği'nin genel sekreteri ve Boğaziçi Üni- versitesi Mütercim Tercüraanlık bölümü öğretim üyesi. 18 yıllık çevirmenlik tecrübesi olan Belgin Dölay, konferans ve seminerler- den sonra film çevüilerinin olduk- ça zevkli, ancak bir o kadar da so- vunlu olduğunu düşünüyor. Türkiye Konferans Tercüman- ları Derneği festivalin 2. yılından bu yana, her yü yinelenen bir an- laşmayla İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'na hizmet veriyor. Derne- ğin kurucu üyesi ve başkan yar- dımcısı Zeynep Bakdik ciddi an- lamda yakınmaları olduğunu ve önümüzdeki yıllardan itibaren mutlaka daha farklı, her şeyden önce daha "programlı" bir sistem istediklerini soylüyor. Zeynep Bekdik ve Belgin Dölay 15 günlük festival suresince her gün ortalama 15 filmde çeviri ya- pan yaklasık 20 çevirmen adına yakınmalarını sıralıyorlar. En büyük sorun, filmin önce- den çevirmene izlettirilmesi konu- sunda. "Bir insan ne kadar iyi dil bilirse, bilsin ilk duyduğn anda tam anlamıyla sağlıklı bir çeviri yapamaz" diyor Belgin Dölay. Bu yüzden her çevirmenin gösterim- den önce mutlaka bir ya da iki kez, filmi ızlemesi. gerekirse ko- nuşmalan banda kaydedip üzerin- de çalışması, izlerken notlar alma- sı, djyalog listesi gönderilmişse, okuması gerekiyor. Dolayısıyla bu yıl olduğu gibi 180 filme ula- şan ve bu nedenle de sık sık prog- ram değişiklikleri yaşanan bir fes- tivalde basm ve izleyiciler kadar çevirmenler de rahatsızlık duyu- yorlar. Tıpkı merakla beklediği filmin yerine bir başkasıyla kar- şılanan ya da alt yazısız çıkuğı için filmden hiçbir şey anlamayan iz- leyici gibi nazırlandığı filmin son anda gelmeyeceğini öğrenen ya da çevirisini yapacağı filmi yalnızca iki saat önce izleyebilen çevirmen de düşkınklığma uğruyor. Üstelik çevirmenler cephesinde yapılan herhangi bir yanhşlık ya da eksiklik sonucunda salondaki izleyicinin anında gösterdiği olumsuz tepki de var. Her iki çe- virmen de"Meslefimiz insanlara mesajlan iletmek" diyorlar: "Eğer o mesajı siz de güzel bulu- yor, insanların anlayacagı şekilde ilelebiliyorsanız, bu baslıbaşına bir keyif. Ancak bn keyfı alabil- meniz için sürprizleri, felaketleri önceden gönnuş, gardınızı alarak sahneye çıkmış olmaruz gereki- yor." Bayram günlerinde, bütün Türkiye'nin gazetesi Gazeteciler Cemiyetı'nin yâymladığı İstanbul Bayram'dır. Nerede olursamz olun, bu güzel tatil günlerini gazetenizle renklendirebilirsiniz. BAYRAM'DA OKUNUR! Rdıes: Gazeteciler Cemiyeti Cağaloğlu-istanbul Tel: 513 83 00 (3) Teleks: 23508 yetı tr Fax: 526 80 46 AnkaraTemsüciliği: Tel- 230 70 64 - 230 79 51 TJC İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHALE ERTELEME DLYURLSU Aşağıda ozellikleri belirıilen kapalı zarf ile leklıf alma yonıemindekı ıhale ile ilgilenenler. ıhale dosyasım Mudurlugu Ticareı Işlerı Daıre Başkanlığı'nda görebılir ve dosya bedelinı İSKİ Genel Mudurlugu merkez ve; rarak alabilırler. İSKİ Genel zne\ine >atı- 19 04 1990 nı<.peııriılc 1 adeıl 200 \e 1 adeı DM.115.000— 19 04 1990 Teklit'in 50.000.TL — 1600 mm kelebek vananın (demonıaj parçaları ile bırlikle) lemını Noı. 19.04.1990 larıhınde yapılacak olan ıhale 18 06 1990 larihine ertelenmıjtır llgilılere duyurulur Noı I- Yundışından ^arıname almak ısıeven ılgilıter ISkl'nin Garaniı Bankası Odokule şubesındeki 4000041-6 nolu hesabına S olarak (veya eşdeğerı) yanrmalıdırlar. 2- Avrıca. DHL Servıiı ile gonderılmesmi ısıeyenfcr 30$ (veya eşdegerı), pos(a ile gonderılmesını isteyenler 10$ (veya eşdeğen) >arıname ucretıne eklemelıdırler. 3- Fo^udakı gecıkmeler dıkkaıe alınma/. 4 İSKİ 2886 savılı Devleı Ihale Kanıınu'na labı olnıavıp ıhalevı vapıp vapmamakla. diledığıne kısmen veva lamaınen vapmakta. uvgun bedelin lespiı ve takdınnde ^erbesılır ADRESİ- İSKİ Genel Mudurluğu Aksaray Meydanı Aksarav-ISTANBUL TEL. 588 38 00 (35 haıı TELEX 32 293 ISU TR - 23 923 ISL TR FAX. 588 38 83 Sıtkı Dost öduiu • Kültür Servisi — Her yıl verilmekte olan Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü'ne bu yıl Sennur Sezer "Sürnüklü Böcek" adlı kitabıyla değer bulundu. Bu yıl çocuk öyküleri dalında verilen ödülün Seçici Kurulu Oktay Akbal, Fahamettin Akıngüç, Hayati Asılyazıcı, Necati Cumalı, Çağla özaslan, Ilhan Selçuk ve Cahit Tanyol'dan oluşuyordu. Yarışmada Mehmet Güler "Uçurtmam Bulutlardan Yüce" ile ikincilik, Abbas Cılga "Sonsuz Üçgen" ile uçüncüluk ödülu alırken Gülsüm Akyuz, Türan Yüksel, Sara Aksoylu da mansiyona değer bulundular. ÖÖül töreni 20 nisan cuma günü 11.00'de Basın Müzesi'nde yapılacak. Italyatlaıı klasik gitar • Kültür Servisi — Alessandro de Pau'nun klasik gitar konseri yarın saat 18.00'de İstanbul İtalyan Kültür Merkezi Tiyatro Salonu'nda izlenebilir. İtalyan Kültür Merkezi tarafından duzenlenen konserde sanatçı f. Sor, F. M. Torroba, Albeniz, Castelnuovo - Tedesco, H. Villa Lobos'un yanı sıra kendi bestelerinden birini de seslendirecek. Kopuz'un konseri • Kültür Servisi — Keman sanatçısı Fethi Kopuz'un 75. yaşgünü konseri yann saat 15.30'da Marmara Üniversitesi İbrahim Üzümcü Konser Salonu'nda gerçekleşecek. BüGÜN • Yekta Kara resitali istanbul Devlet Operası sanatçısı Yekta Kara'nın şan resitali saat 18.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde yer alıyor. • Flüt Oda Müziği konseri Marie Celine Labbe, Erkan Alpay, Aydın Büke ve Nurser Ugan'ın sunacakları Flüt Oda Müziği konseri saat 16.00'da Vezneciler Kuyucu Murat Paşa Medresesi'nde yer alıyor. • Konferans ve video film goşterisi Marmara Üniversitesi Guzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü kültürel etkinhkler programında, saat 16.30'da Acıbadem Resim Bölümü katında Tayfun Erdoğmuş'un "Alman Savaş Sonrası Kuşağı" konulu konferansı ve "Markus Lüpertz" konulu video film gösterisi izlenebilecek. MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ İSTANBUL ŞUBESİ YAŞAMA HAKKI İÇİN SANATÇILAR BİR ŞİİR OKU. BİR TÜRKÜ. BİR SÖZ SÖYLE, YAŞASINLAR! 18 NİSAN ÇARŞAMBA SAAT: 18.30 ŞİİR Ataol Behramoğlu Cevat Çapan Enver Ercan Gülsüm Akyüz Müştak Erenus Nevzat Çelik Özdemir ince Refik Durbaş Sennur Sezer Zihni Anadol MÜZIK Arif Kemal Bilgesu Erenus Cem (Grup Merhaba elemanı) Deniz Türkali Goksun (Grup Merhaba elemanı) Hüseyin Başaran Tuncer Duman SÖZ Adnan Özyalçıner Asım Bezirci Bekir Yıldız Erdal Öz lşıl Özgenturk Latife Tekin Osman Şahin VE İsa Çelik MÜLKİYEÜLER LOKALİ Muallım Nacı Cd 153/A KURUÇEŞME-IST Tel- (1) 1574634-35 BILSAK'TA BUGÜN 17 Nisan Sah: 19.00 SEMİNER: YENt BİR SİNEMAYA DOĞRU. Reha ERDEM. Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon 18.30 10.00-01.00 arası CAFE-FOYER-BAR B1LSAK nerkese açıktır. BILSAK Sıraselviler, Sogana Sok. No: 7 CtHANGlR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle