Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 HABERLER 17 NİSAN 1990
HandeMumcu'nun Dışişleri Bakanlığı'ndaMüsteşarÖzçerVye verdiği ifade metni
Hande:MİT bizi izliyorduERBtL TUŞALP
ANKARA — Özal-Bush gönlş-
mesının tam metmnın Dışışlen Ba-
kanlığı'ndan çıkarılmasıyla başla-
yan gebşmeler Hande Şevkal Mum-
cu'nun sorgulama metmndekı bılgı-
lerle yenı boyutlar kazanı>or Han-
de Şevkat Mumcu'nun Dışışlen
Müsteşarı Tugay Ozçeri tarafından
yapılan sorgulamasında bugune ka-
dar duraksamalara yol açan kırnı
bılgıler de dogrulanıyor DGM'nın
soruşturmaya başlamadan önce ge-
lışmelenn Cumhurbaşkanı Targut
Özal tarafından yakınen ızlendığı
belırtılen sorgu tutanağında, Müs-
teşar özçen'mn Mumcu'ya, "Bakın
Hande Hamm, bu tahkikatın surdu-
riddugunu bakan bılıyor. Cumbur-
başkanı biliyor" sözlerı yer aüyor
13 savfalık sorgu tutanağının
metnı ozetle >o\le
" — Hoşgeldiniz, naalsmız?
MUMCU — tyıyım
— Buyurun şöyle, nasıl geçtı se-
yabaliniz, nasıldı havalar?
MUMCU — Soğuk
— Şımdı bilmem habenniz oldn
mu, olmuştur. Guneş gazetesınde
(elgrafın metnı aynen çıktı. Maale-
sef bakaniıkla ilgili fevkaladc şere-
fimıze dokunan iş bu. Bakanlıkta
köstebek var. 4 mart gunu bır ha-
bcr DY P'den. Bın konuşuyor. Pat-
ronunun ebnde Busb-Ozal goruşme-
smuı yanıuan var lngıhzce ve Turk-
çt. Aynca Çankaya Koşku'nde
olanian da anında haber abyor. Do-
layısıyla İşte duruma hâkımız, her
şeyı duyuyoruz' diyor. 'Benım bun-
lan söyledığımı duysa çok kızar" di-
yor. Esasen basında Dışşlen Bakan-
hgı'na >onelık burokrasının başı
olarak bızı fevkalade varalayan goz-
lenunı büdıgı bır dooemde şunun so-
rulması gerek. Bu habenn ıçengının
kriplosunun nerede ise tam aynı ol-
dugu kesın. Bunu saptamış vaziyet-
leyız tfak tefek cumle degtşiklik-
len vapılmış. Daba bır yerien parafe
edilmış. Dolavısıvla bakanhgıu us-
tundekı bu agır ıthaını ve lekeyi kal-
dırmak zonındayız Bunu vaparken
nepimız bırlikte, hepımtz elbırlıgıyle
bu tşı yurutmemiı bunn. V e bır haf-
laiçinde.... daıresındekı diger ar-
kadaşlarla da btzım bunu yapmak-
la oidugumuz gihı mulakat nıtehgın-
de burada sonışturma ozeüigıyie go-
ruşmeler yapnk 'dan sızmış ol-
dugu kesın. Bunu saptadık. FJimiz-
de kesin deliller var Konu hâii ba-
kanlık ıçınde. Bıldıgınız gıbi Devlet
Guvenlık Mahkemesı gerekse
yazı ışlen mudunı aleyhine dava aç-
mış durumda. Bunu yapan kımdir,
hiç olmazsa kendı aramızda adım
atabüırsek, beikı bıraz şereflı bir ış
vapmış olunız.
Ozçen'nın gırış konuşmasından
sonra, sorular, Mumcu'nun
TBMM ve Dışışlerı'ndekı gorevle-
n uzerınde surdu Daha sonra, Tu-
ga> Ozçerı ıle Hande Şevkat
Mumcu arasındakı konuşma şovle
devam ettı
— İzne 4 mart gunu çıkünız de-
ğil mı? Daha dogrusu pazar gunu.
Ondan onceki cuma gunu bakanhk-
ta mıydınız?
MLMCU — Bakanlıktaydım
— Butun gun?
MUMCU — Evet.
— Bu kriployu dairede kimler
okndu?
MUMCt — Erhan Be>, Raşıt
okudu, Osman Bey okudu, bcn
okudum.
— Onun dişiDda başka okuyan
var mı? Yani kripto daireyi hiçbir
zamaa terk elmedı.
MUMCU — Evet, yanı benım
bıldığım daıreyı terk etmedı
— En son kimdeydi kripto?
MUMCU — En son dosyalaraa-
sı ıçın ıçenve vermıştım
— İçeriye venniştin?
MUMCU — Evet
— Sizden kim.se fotokopisjnin çe-
kilmesini isledı mı, boyle bir talep
olmadı tabiı.
MUMCU — Evet
— Sizin şu anda folokopiniz var
mı? Başka knptonun folokopisı çe-
kilir mı sizde?
MUMCU — Yanı bır defa çek-
mışlım, başka zamanlarda Ayhan
Beyçekmıştı Onun dışmda çekılrne-
dı'
— Bu kriptoyu iceriye verdigini-
zi haOrtayorsunuz. Kpirto, kripto di-
ye geçiyoruz, ama neden bu konu-
yu bu kadar vetküı gonnuyorsunnz?
MUMCU — Elbet katılıyonıra
Çünkü bır kere verdım dosyalandı
Daha sonra gıdıp baktım çıktı Ge-
nelkurmay'a yaa yazmak gerekıyor-
du, tekrar okudum, dosyada oldu-
ğunu bıbyordum, çıkaımadım, bak-
tım koydum, yanı dosyada olduğu-
nu bılıyordum
— Ne zaman oldu bu Genelkur-
may'a >azı işı?
MUMCU — Tam tanhını hatır-
lamıyorum.
— Hatırlayamazsımz, şoyle
yaklaşık...
MUMCU — Çıktı geldı. bır haf-
ta sonra filan yazmıştım Yanı gel-
dikten değil, ıçerıye geldıkten bır
hafta sonra yazmıştım
— Siyasi partilerde arkadaşınız
var mı?
MUMCU — Arkadaşım, Gök-
berk Bey'le
— Neredea lanışıyorsunuz Gok-
berk'le.
MUMCU — Aüe içınde
— Ne duşunuyorsunnz bu konu-
lar hakkında?
MUMCU — Yanı hıç düşünme-
dım Daha bu sabah öğrendım
— Evet tabii yurtdışında ıdiniz,
nonnai. Bu telgraf geidiginde bu >a-
na dairede normal gnnluk ısleyişin-
de, guıtlok geiış gıdişlenne ters du-
şen sızın dikkannızı çeken bu konu-
da aklınıza gelen, bir endıkasyon
olarak degınecegınız bır şe> var mı?
Bu sonıyu diger arkadaslannıza sor-
dunuz mu?
MUMCU — Yok
— Adamlarda hiçbir şey yok.
MUMCU — Bakmadım
— Bakanhk içinde bu telgrafın
daire dışına çıkması, veyahut kop-
ye istenmesı gibi bir durum oldu
mu?
MUMCU — Hayır
— Diger dairderden kimse geldı
mi size?
MUMCL — Hayır
— Peki sız lutfen içeride bıraz
bekieyin, beo belkı sızi tekrar ça-
ginnm.
MUMCU — Tabıı
Başka erkek şahıs
— Şurada, bu odada kapıyı ka-
paün. (Başka erkek şahıs alındı.)
SORU — Ne diye aldılar sizi.
MUMCU — Çok heyecanlan-
dım (Bu kısım anlaşılamadı)
SORU — Bu fotokopiyi siz çek-
drdiniz. Nerede çektirdigınia btlmı-
yoruz, fakat bunu sizın çektırdigı-
nizi ben biliyorum.
MUMCU — Neyı efendım'
— Niyesmı isterseniz burada soy-
lemeyeyim. Sıze bır şey soyleyece-
gim. Son derece cıddi bır durumla
boda çok ters getryof bana. Bu ofaıy-
dan önce fevkalade haklı bir ıpinı
koparan gazetecı işte Dışıslen Ba-
kanlıgı'ndan buyukelçı duzeyınde
yetkili, aklına gelen her şeyı yazıp
durdular. Bunlar karşısında savun-
ma ıbtıyacını da hıssetmıvoruz.
Çunku boyle bır şe> olmadığını da
biüyonız. Ama bu sefer ortada bır
şey var ve tabıatıyla bıtme)ecektır.
Herkes savunmaanı yapacakbr. Ga-
zete de yapacaktır.
MUMCU — Anlıyorum Bu
mutlaka çıkmalı Ama yanı işte bu
bakanlıktan, bızım daıremızden ya
da başka daırelerden çıkmış olmak
gıbı bır şey değıl bu
— Ba sizin daireden çıkan bir şey.
MUMCU — Nereden anladımz
efendım, bızım daireden çıkmış
— Bunu okuyan, vahut veren ya
kendisı bazı ekstra çizgıler çudı ya
da okuyan kışi, çızgılen karşılaştı-
nrsamz gozunuzle. Tabiı aklınıza şu
anda şu gdebiHn yanı bu kripto ba-
Gokberk (Ergenekon) de geldi,
sordu. İçinde ne var dedi. Onu
soylemedim. Geldiğini söyledim.
Tutanağı masamın uzerine
bıraktım. Belki başka birisi
gelip çekmiştir.
Gormek istediklerini
soylemişler. Ben çok ustunde
durmadım. Bir daha aradılar.
Dışarı çıkartır mısın diye bana
sordular, çıkartamam dedim. O zaman bir on
beş dakika masanın uzerinde dursun dediler.
karşı karşıyayız. Bunu bır defa bi-
lin. Ben sıze müsteşar olarak veya
amınnız olarak degil, bır abı olarak
soylenıeyı arzu edebılecegııuz şeykn
başka bır yerde bakanhk dışında,
yargı mekanızması çerçevesınde ve
sizi burada tehdıt etmıyonım. Sıze
yardıma olmava çauşıyorum. Boyle
bir cerçevede soylemek zonında kal-
maklansa bıldıgınız şeylerı, burada
soylemenızde buvuk yaran oldugu-
nu, sıze ozellıkle bır kardeş olarak,
bakanhgın bir memunı olarak ozel-
lıkle sovlemek ıstıvorum. Bunu si-
zin \apligimzi ben bllıyonım.
MUMCU — Nereden, yanı nıye
yapayım kı boyle bır şey'
— Tekrar soruyonım, yani sizin
için daha iyi olur diye duşnnnyo-
rum. Bunu söylerken bakın bunu
tekrar soyluyorum.
MLMCU —BenanJıyorum Fa-
kaı yapmadığım şeyı nıye yaptım dı-
yeyım, yanı yapsam söylenm Ama
yapmamı gerektırecek bır neden
yok
— iJen size inanmıyonım.
MUMCU — Nıçuı ama Yanı na-
sıl yapıp onu da bılmıyorum Yanı
hayatımda boyle bır ış yapmadım
— Hayatta herkes bir yerde şe>-
tana nyar. Herkes ilk defa yapabi-
hr, yam kendı başına bır eksiklık de-
tü.
MUMCU — Yanı akıllı ınsan,
bunu, işte ben gıdıp Özal-Bush gö-
ruşmesını, kı ne kadar önemü oldu-
ğunu bılıyoruz da
— Aslında hıç önemlı degd. Ta-
bii o ayn, bizim için ama.
MUMCU — Yanı sonuçta ıkı
devlet adamının kendı aralarında
yaptığı bır göruşme Ben okudum,
evet bız ve dünyamız konu oldu o
goruşmede aslında. Benı hıç ılgılen-
dırmez
— Neresini sevmediniz?
MUMCU — Yardım ıstendı. He-
lıkopterlerle ızlendı Onlann ışıne
gelniedı, ama benım yapabıleceğım
bır şey yok kı bunun ıçın
— Yani bepimiz deviet memunı-
yuz, hepimiz gorevlerimm yapıyo-
ruz. Bunu hıç gordunuz mu?
MUMCU — Hayır hıç görme-
dım.
— Siz bunu Mç kimseye verdiniz
mi?
MUMCU — Hayır hıç yapma-
dım
— Burada fotokopisinı almadı-
nız?
MUMCU — Hayır
Kapamayı unutmus
— Bakın bu fotokopiyi alan bir
noktaya kadar belki akılbca davran-
dı. Ustunu altını maske elraiş, ama
şunu kapamajı unutmuş.
MUMCU — GızJı
— Evet.
MUMCU — Ben hıç çıkarma-
dım Ama ben bunu zaten bakan-
iıkla ya da devletle bıraz ılgısı olan
bır ınsan bunun gızlı olduğunu bı-
lır. Hangı kanalla gelmış olabılece-
ğını de
— Açık soyluyorum Daha mes-
lek hayatınızın başındasınız. Daha
sonra yeteneklenmz de var. Bakan-
hkta normal şartlarda hayatı gele>
ceginiz olur kı sız belki o cesareti bu-
lamıyorsunuz, bunu soyleyecek.
Ama bunu bovlece bılin; yam bu-
nu sızın yaptıgınızı bilin.
MUMCU — Sahı nereden, bu ka-
dar
— Onu bundan sonrakı aşamada
ögreneceksııuz herhalde. Burada
hem bakanhk ıçın arkadaşça bır ko-
nuşma \apiyoruz hem de ışın resmı
devlet adamlannı ılgüendıren yam
var, tamam mı? Bundan sonraki
asamayi gunu zamam geidigınde ög-
renirsınız. Tekrar soyluyonım, şu
tatsız durumda bırtikte kurtarabile-
cegımiz bir şey var mı yok mu, onun
çabası içinde oldum şu ana kadar.
Bundan sonra ızah da etmevecegim.
Yapmasaydınız iyi olurdu dıyece-
gim. Ben sızı bunu bilınçle sırtlaya-
rak yaplıgınız sanmıyonım. Tabiri
caizse kanınıza gınldı. Ondan son-
ra arzulanmayan bır ışe alet oldu-
nuz ve dedıgim gıbı bakanhk fevka-
lade agır, çirkin bır leke altına gır-
di. O da kendı savunmasını yapa-
cak, bızım burada yaphgımız gibi.
Açık soyluyorum, yanı Dışışien Ba-
kanhgı'ndan boinin bu davada Dev-
let Guvenlik Mahkemesı'mn onune
çıkmasnı uygan görmuyonım, as-
kanlıkta çekildıgı ıçın bır başka ış
için hazırlanmak ıçın degıldı. Bu dı-
şandan geldı. Çizgilen karşıiaştınr-
sanız. sayfa sayfa, en guzel ışaretı
de ben gostereyım size, Uaveler var.
Aceleyle çızilmiş, fakat şablon ay-
nı bakın.
MUMCU — O bemm
— Baiyonım. Onu bflivorum. tlk
sordugumuz sorulardan bin bu. Si-
zin olup olmaması bir şey ıfade et-
mez. Benim kesın kanım, bunu si-
zin yapUgınızdır.
MUMCU — Ama sız benı nasıl
suçladınız, yanı ben bılemem kı, >a-
nı herkes
— Onu söyleyemem size şimdı.
Hem ışin mesleki dayanışmalan
hem burada eger bir abi sayan var-
sa beni, siz varsanız bunlar arasın-
da işın bir oyunu var, bir de kanu-
ni yonu var. Ben sıze şımdı bunlan
aniatmak dunımunda degılım.
MUMCU — Anlıyorum Ama
ben kıme verdığım Sızın suçla-
dığınız
— Bakanhgın gizb bir evragun dt-
şanya alet ettiniz.
MUMCU — Onu anladım ama
hangı yollarla bu kamya vardınız7
— Onu bıh'yomm. SapUndıgı za-
man goreceksiniz. Tekrar sovluyo-
nım. Eger yargı onunde sorgulana-
caksamz. mahkemeye çıkanlacaksa-
nız, bu da mumkun, gerek hamm
olmanız, gerek bakanhktan oimanız
nedeniyle yapılabüecek şey var mı?
Onan mehabım bulmak için konu-
yontm. Dıgeri de dedigim gibi ba-
kanlıkta bir meaiektaşız. Bunun için
soyluyorum. Bu arada kafanızdan
bazı şeyler geçiyor olabılır Bunun
iç politıka yonu benı hıç ügılendir-
mez Bugun dunvanın her yennde
oldugu gıbı Turkıve'de de ıç politi-
ka partıler arası duruma gore me-
denı şartlarda yapıbtn bır muzake-
redir ve bir mucaddedir. Kaldı ki
ondan daha derince olduğunu bili-
yorum. Savın Cumhurbaşkanı, ge-
çen hafta ıçınde verdıgı bır mulakat-
ta esasen habenn yayınlannuş olma-
sıadan ozellıkle kendısının Kıbns,
Ermenı konulannda gerçek oldugu
gibi, pekâlâ, gayet guzel saygılı bir
şeküde çıkngını ıfade etnuş habenn.
Hatta cumartea gonku Guneş'te de
vardı. Henuz loplatnuşlar.
MUMCU — Toplatıldı mı''
Sattı filan, falan gibi
— Evet evet toplaülmadı. 7 mart
gunn DGM'den bir yazı geldi, bu
nedir diye. Biz de cevap yazdık.
Çunku haberin ber yeri aynı. Çok
akılbca yapılmış Mesela bunun için
de yayunlandtgı takdirde devleti kö-
tnye sokacak laflar vardı, onlar me-
sela karakterize edilmiş, aynen
yazılmamış. Irak yazı yazsa, Irak
daha demokratık bir nİke. Mesela
sizin deıtun degındıgıniz hehkopter-
ler konusu parafe edılmış. Onu da-
ha ziyade kendısinin yapmış
olduğunu sanıyorum. Askeri bir
malzeme oldugu ıçın beiki askerlerle
başı belava gırmesın diye yapmış
\anı ıç politıka yonunden bahsedi-
yordum en azından, şu anda ama.
şu var. Ya sız bu işte kullanıldınız,
işin acı tarafı bu. Bınsı eger bundan
sonra içıa bir önen varsa kı olması
lazım. normal şartlarda. Çunku bu-
rada yayımlanan metın çok ilginç-
lır, Turk basını Guneş'in dışında
kalan basın, adeta spontane olarak
bu konuda herhangı bır ıhtivasta
bulunmadı. Hıçbın bu habere atıf-
ta bulunmadı. Hiçbn-ı bunu bir kah-
ramanhk, buyuk bır sulh olarak
nitelendirmedi ve hatta hatta Guneş
Gazetesi de bundan ziyade duş kı-
nklıgı duvdugunu yayımladı. Fakat
dedigim gıbı yani bunu yayınüarken
Guneş'in amacı bir yerde. işte Cura-
hurbaşkanı Turkıye'yı satn, filan fa-
lan gibi bir kredı kopartma yonu
mutlaka vardır. \ma kendi maka-
leande kendtne gore aolabyor. Ama
böyle bir şey yok. Ama oraya geldi
baglandı. Tekrar soyluyorum. Sizin
kendinizin de eger başından beri be-
nim size hiçbir zaman kastetmek is-
temedıgım Turkiye'de bır hukumet
knzı çıkarmak, vanı o mekanizma-
yı yaralamak gıbı degıl de olmadı-
ğını varsaymak ısbyonım. Onun
dıştndakı şeyde aslında kuüanıldımz
mı yani bemm uzuldugum bu.
MUMCU — Yanı ben bunu de-
ğıl, aslını masanın ustune bıraktım,
masanın üstunde kaldı. Başka bır
şey bılmıyorum.
— Ne zaman?
MUMCU — Genelkurmay'a yaz-
dıktan sonra masanın üstünde kal-
dığım biliyorum.
— Gece kaldı mı odada?
MLMCU — Masamn üstünde
kaldı, ben ımzaya gıtmıştım. Ama
uzunca bır sure masanın üstünde
kaldı O sırada bırısı alıp fotokopı
çekebüır yam
— Siz bakanhk ta fotokopı çeke-
biliyor musunuz?
MUMCU — Ben çekıyonım.
— Şunu demek ıstiyonım. Siz ar-
şive gıdıp fotokopı çektıniz mi?
ML'MCL — Ama bunu öğreten
ınsandır Yanı yarım gün masanın
üstunde kaldı
• Mumcu, daha sonra, sorular
uzerine masanın üzennde bır su
re kalan belgelen başkalannın da
alabıleceğmı behrttı
Odadakı çalışma ortamını an-
latan Mumcu, kendısıru dışandan
arayanların olduğunu, bılgı ısten-
dığını, ama \ermedığını sovledı
Demireri de tanınm
— Kımler geldi?
MUMCU — Arkadaşlanm, Ça-
ğatay, Aydın, Ercü Tabıı o geldı
Bırkaç kışı daha geldı Onlar gör-
müş olabılır Başka bınsı de gırmış
olabılır Ama yanı ben de gıdıyo-
rura, yukarılara çıkıyorum O vakıt
oda bo; oluyor
— Sızın takdir edeceginız gibi
boyle bir şeyı vapmak için bu isın
profesyondı olmak gerekir.
MUMCU - Herhalde
— Bizim saptadıgnnız ve sapta-
madıgımız böyle vaygın bir çdışki..
MUMCU — Yaygın değıl ama
mesela şeyı biliyorum Demırel'ı de
tanınm. Süleyraan Demırel'ı de ta-
nınm Uygarlık meselesı bu, nasıl
açıkça bılıvorum
— Biz de tahmin ediyornz, sizın
aklınıza gelen kimse var mı? Dog-
ru mu sovluvorsunuz? Gokberk si-
ze bir şey soyledı nu?
MUMCU — Sordu tabu. Geldı
mı dedı tşte, yanı geldı dedım Ne
var dedı, onu soylemedim
— Geldi demeye mecbur muy-
dun? Sızın soyledıklennızı ben soy-
lemiş olsaydım, aklınıza bir şey gelir
miydi
MUMCU — Gelebüırdı de gelme-
yebüır de'
— Niye gdmeyebilirdi?
MUMCU — Geldı dıyorum Evet
bunun hata olduğunu da sonradan
fark etüm Ama ıçenyle ılgılı bır
şeyler soylemedim
— Peki Sulevman Bey'i sizin ta-
nımanız, Gokberk'i tanımamz.
MUMCU — A, evet, oradan ge-
lebılır Ama orada suçum yok An-
yorlar başka bir şeyler soruyorlar
Çunkü uzunca bır süre çalıştım ora-
da ben. Babamı herkes tamr, onun
ıçın ararlar filan yanı
— Babanı ne vesileyle tanıyor?
MUMCU — Babamı Demırel ta-
nır Hukuk muşavın Ona bır şey
sormak ıçın alırlar, unıversıteyle ıl-
gıh konulan Tartışmak için ararlar
filan
— Tekrar soyluyorum. Ben sızi
bir dost hatıriayıp kafanızda onun
çerçevesınde hareket ettıgınız soyle-
mıvonım. Yanı tekrar soyluyorum.
Aklen sizın yapmış oldugunuzu ıma
elraiş bir şey yok. İşte yanı kimseye
sızmak, kimsenin baben olmaz gı-
bı bir yolla, sızın agzımzla bu iş ya-
pdmış olabilır.
MUMCU — Ben onu masanın
üzennde bıraktım Kimseye de ev-
rak vermedım Başkasım suçlamıyo-
rum, hayır başkasını suçlamıyonım.
— İstikbahnizı burada mı göru-
yorsunuz?
MUMCU — Evet.
— O halde yardıma otacaksm.
MUMCU — Ben kimseye bura-
dan evrak çıkartıp Vermedım Yanı
hiçbir yerde, hıçbır zaman
vermedım
— Kim tespil etti masanızın uze-
rine bmkagınızı? Eve not btraknuş-
lar. Ev ıdefonuna not bırakmışlar.
Yam nMnniTiıı ustunde bırakogınız
notunuza kanşmasın diye.
MUMCU — Ha, övle oldu
— Söyle pdd, büdigiııizi söyVyin.
MUMCU — Tutanağın geldığını
bılıyordum Hatta Washıngton'dan
(değıl) Houston'dan geldığını çok
detaylı biliyorum. Görmek ıstedık-
lenm soylemişler. Ben onun üzen-
ne çok üstünde durmadım Bır daha
aradılar Dışarı çıkartır mısın diye
bana sordular Ben çıkartamam de-
dım O zaman bır on beş dakika ma-
sanın üstünde dursun dediler. Ben
de ne olacak dedım
gıdeceğinı zannetmıyordum. Hâlâ
da zannetmıyorum
Çarşamba sabahı
— Fakat ber halukârda lyice du-
şunan. Bana soylemek istedıginiz
başka şey olursa, çarşamba sabahı-
na kadar vaka'mız var. Ondan son-
ra bu iş bizim Himİ7den çıkacak.
Bakın Hande Hamm. ben size şu-
nu soyluyorum. B o n siz yapüysa-
ni2, itıraf etmelisinlz hiç olmazsa,
bakın tekrar soyluyorum. Sahtekâr-
hk yapmak istemem. Benım size va-
•t edebilecegim hiçbir şey yok.
Tekrar soyluyorum. Bundan
siz de ailenız de uzuntu çekecek. Bu-
nun sonunda bu ış size baglanacak.
Bunu bilın, >anı şu veya şn şekilde
bu sıze baglanacak. Mesele budur.
MUMCU — Bu kadar emınsınız
kı tabu kı ben Devlet Gttvenlık Mah-
kemesı'ne çıkmak ıstemıyorum
— Anlıyorum. Siz aklı basında
Hasan Celal Guzel ile olan
ilişkimiz beni ne kadar buyuk
bir yuk altında bıraktı bilemem.
1
Yani korkunç bir şey,
kurtulamadım. Her yolu
denedim, kurtulamadım. Artık
en" sonunda kpnuştum. Ben
evleneceğim. İşte başkasını
seviyorum. Seni sevmiyorum
bırak artık. Çünku ben eminim
ki bizi MİT izliyordu.Ben bır suresonra zaten
bunun artık çok yayılacağını...Çok korktum.
«•*•'
— Bunlan sıze telefonla mı soy-
lediler.
MUMCU — On beş dakika bıra-
kınm masanın ustunde, yam çok an-
lamsız geldı açıkçası
— Peki Osraan yok muydu
içeride?
MUMCU — Yoktu.
— O gun dairede mi id1
?
MUMCU — Dairede ıdı, ama ya-
nı on dakika masanın üstünde dur-
du Yanı on dakika uzun bır
sureydı
— Gddiginizde masamn ustunde
miydi?
MUMCU — Üstünde ıdi.
— Ne kadar kaldı bu?
MUMCU — On beş dakika veya
yırmı dakika
— Kim aldı peki?
MUMCU — Ben bılmıyorum.
— Mesajı eve bırakımşlar öyle
mi?
MUMCU — Evet
— Siz inanıyor musunuz, başka
hangı tutanak vardı daba once çek-
ttrrtıginİTi sovledığınız. Bakamn ım-
zasıyla telgrafı çeklırdıginiz
sovluvorsunuz. Dolavısıyla tutana-
gı, hangi tutanak olduğunu ogren-
mtş bulunuyorsun.
MUMCU — Peki ama yanı şım-
dı söylenen tutanak bır şey ta-
şımıyor
— Peki siz bu anlattıgınız kada-
nyla bir şey biliyor musunuz?
MUMCU — Ben odaya döndum
Yam ben açıkça masamn üstunde
bırakmakla fotokopısı çekılıp kıme
Hande'nin sorgu yargıçlığındaki ifadesi
GüzeL, benden Mesut Yıhnaz
hakkında bilgi istiyordu...
Hande Şevkat Mumcu'nun, DGM Savcılığı'ndakı sorgusundan
sonra gonderildiğı sorgu hâkımliğinde ilginç açıklamalar yaptığı
belirlendi. Ifadede, Güzel'in, Ozal-Bush tutanaklarını arsıvınde
saklamak için aldığı ve kimseye vermeyeceğını so>ledığı
kaydedıldı.
"Guzel, sık sık evimin eırafında dolaşıyor, sık sık telefon
ediyordu. Tutanakları verdikten sonra bana teşekkur ettı. Elime
kalem kâğıt vererek zorla aşk mektubu yazdırttı!'
ANKARA (LBA) — Hande Şevkal
Mumcu'nun, DGM Başsavcısı Nusret Demı-
ral \e arkadaşlarınca sorgulandıktan sonra
gonderildiğı Sorgu Hâkımlığı'nde, savcılık-
takı ıfadesınde bulunmavan bazı hususları
da dıle getırdığı belirlendi Bu tutanaklarda
Hande Mumcu'nun Guzel'ın Mesut Yılmaz
hakkında bılgı ıstedığını ve tutanakları kendı
arsıvı ıçın aldığını soyledığını bıldırdı Mum-
cu'nun bu ıfadesını de kapsayan dos\a,
TBMM'nın ılgılı komısvonuna gönderıldı
Halen komıs\ondakı dosyada bulunan Han-
de Şe\kat Mumcu'nun sorgu vargıcına ver-
dığı ıfadesı şoyle
"SBF vıllığtnın hazırlanması ile ilgilı ça-
lışma sırasmda Hasan Celal Guzel'le (anış-
tım. Daha sonra Meclis Kutuphanesı'nde ça-
lışırken Hasan Celal Guzel. Milli Fgıtım Ba-
kanı idi. Beni makamına davet etti. Hasan
Celal Güzel'in Necatıbev Caddesi 96 nolu
Park Apartmanı ikıncı katındakı 5 nolu da-
iresıne muteaddit defalar gıtlım. Hasan Celal
Guzel, bana kur yapmaya başlamıştı. Ben de
kendisıne hissi vakınlık duvmava başlamış-
tım. Daha dogrusu karşılıklı sevgı ortamı
dogdu. Bu daıreve aklımda kaldıgına gore
10 defa gittim. Bu gıdişımın bırinde cınsel
ılışkıve gırdik. Kızlıgım bozuldu. Toplam 8
kere cinsel ılışkıde bulunduk. Hasan Celal
Guzel'ın bundan başka Tunus Caddesi ve
Sıhhiye'deki burolarına da çagrılmam uze-
rine gittim. ilişkimiz eylul-ekim a>ına kadar
devam etti. Bu tarıhten sonra bu ışın bovle
devam edemeyecegıni anladım. 88 aralık
avında bu duşuncemı Hasan Celal Guzel'e
anlattım. Çunku Dışişleri'nde memumete
başlamıştım. Ama kabul etmedı. (kı tane
sevgi dolu mektubum vardı. Bunu aileme ve
Mesut Yılmaz'a goslerecegıni sovledi Bun-
dan sonra eve lelefon etmeve başladı. Ben
çıkmazsam lelefonu kapatıyordu. Ben çıkar-
sam vine davet edivordu. Bazen de evin et-
rafında dolaşıvordu. Tanınmış bır kışı oldu-
gu için etrafı kalabalıklaşıyor, ben de ledir-
gin oluvordum. Telefon edınce gıtmek zo-
runda kalıvordum. Gıttıgım zaman benım-
\£ sohbet edivor. Hislerini açıklıyordu. Or-
negin, Turgut Ozal ıle ılgılı konuşmalannı,
kımın ruşvet aldığını, sivasi kışilerden kim-
lerin menfaat sagladığını anlatıyordu.
Benden de Mesut Vılmaz'ın ne yaptıgını
ogrenmemi ıstedi. 1990 ocak avında ABD-
de Ozal-Bush goruşmesı vapıldı. kanımca
ozeldı. Resmi olsa tulunaklar hemen gelır-
dı. Tutanaklar gelmeyince Mesut Yılmaz'ın
yazısıyla hemen geldi. Bildiğim kadanyla
normal yazı haline getırilerek 17 yere dağı-
tıldı. Hasan Celal Guzel, bu tutanaklan is-
ledi. Ben direndım. Ancak vukarıda anlat-
tıgım biçimde tehdit edıldim. Bunun uzeri-
ne ben kendısine Tunus'ta gorevli Sermel 11-
ker ile evleneceğımı. pesimi bırakmasını so>-
ledim. 'Bunlan getır, ilişkimi kesecegım' de-
di. Bunun uzerine tehdit ve baskıdan kur-
tulmak için Dışişlen Bakanlığı'nda fotokopı
çektim. Sonra bakaniıkla ilgilı >-azıları ke-
sip Turk Kadınını Guçlendirme Vakfı'nda
çalışan arkadaşımı ziyarcte gidiyormuş gıbi
yapıp tekrar fotokopı vaptım. Bakanlıkta
çektırdığımi de parçalayıp attım. Yeni çek-
lırdiklerimı Hasan Celal Güzel'in Tunus
Caddesı'ndeki burosuna golurdum. Zaten
beni beklıyordu. Kimse yoktu. Bunun suç ol-
duğunu bilmtvordum. Kendisine peşimi bı-
rakmasını. artık evleneceğimi söyledim. Bu-
nun uzerine 'Seninle evlenmevecegım' dedi.
Teşekkur ettı. Bu fotokopılen de şahsı arşı-
vınde kullanacağını, kımsevc vermeyecegini
soyledi. Avrıca, 'Son olarak buluşmamız ne-
denıyle bana bır mektup yazacaksın' dedi.
Ben yazmam dedim. Bunun uzerıne benim
başımı tuttu. Zorla oturttu. bir elime kalem
ve kâgıt verdi. Sanınm bozuldu. ağlamaya
başladım. Kendi sovledigi sozlen benim
elımden yazdırttı. Bu mektupta da kendisi-
ne olan sevgimden soz ettirdi. Daha sonra
ben Tunus'a gitlim. Dondugumde de beni
sorguladılar."
Hasan Celal Guzel, Hande'nin \erdığı ıfa-
de konusunda "Ben o deften kapattım. Mıl-
lelvekilı olarak, sıyası sorumlulugu bulunan
bın olarak yapmam gereken işlerle
ugraşıyorum" demekle yetındı.
Hasan Celal Güzel olayı
Dokunulmazlık dosyası 'beklemeye' alındı
ANKARA (Cumhuriyet Burosu) —
ANAP genel başkan ada\larındanHasan
Celal Guzel hakkında dokunulmazlığının
kaldırılmasını ıçeren dosyanın onumuzdekı
yasama vılına kalması olasıhğı belırdı Gu-
zel'e vakın mılletvekıllerı, telefonlarının dın-
lendığı ıddıaları nedenıyle Ankara DGM
Savcısı Ulku Coşkun'u Mıllı Savunma Ba-
kanı Safa Girav'a şıkâyet ettıler
Guzel hakkındakı ıddıaları ıçeren doku-
nulmazlığin kaldırılmas/na ılışkın dosya
TBMM Anayasa Komısyonu'nda "bekleme-
ye" alındı Anayasa Komısyonu Başkanı Ka-
mil Tugrul Coşkunoglu, Guzel'ın dokunul-
mazlığının kaldırılması ıstemıne ılışkın ola-
rak bır alt komısyon kurulacağmı, daha son-
ra bu alt komısvonun hazırlayacağı raporun
Anayasa - Adalet Karma Komısvonu'nda go-
ruşuleceğını ıfade ederek, "Guzel ile ılgili
dosyayı 15 mayısta yapılacak mahkemeye ye-
liştirmemiz mumkun degil" dedı
Anayasa - Adalet Karma Komıs>onu'nun
Guzel hakkındakı dosyayı en erken mayıs
ayının ıkmcı yarısında gundemıne alması
beklenıyor Oluşturulacak alt komısyon ça-
lışmalarının da en erken bır hafta ıçerısın-
de bıtınlebıleceğı hesaplanıyor Bu durum-
da dokunulmazhğm kaldırılması ıstemıne
ılışkın kararın karma komısyondan en erken
mavıs ayı sonlarında çıkabıleceğı belırtılı>or
bir kıreıni7, guzel bir m«nı«ıniT Ka-
riyer için ber turlu yeteneginiz var.
Bakın, bana aplmanm ıstiyonım.
Size yardımcı ohnak ıstiyonım. Yani
size şantaj mı yapıldı? Siz hakika-
ten Tnrkiye'nin durumundan yeis
duvup, gidişatı kötu gömp, ba ola-
büir. Bu bepimizin ÛnedebUecegı
bir şeydir. BakankkU mı çek-
tirdiniz?
MUMCU — Hayır
— Siz bunu verirken, gazetede ya-
yunJanacag] aklınıza geldi mi?
MUMCU — Sadece öğrenmek ıs-
tedım. Yanı ben anlattım dedım, ha-
yır dedı
— Evragı çıkardınız bakanlık
dışına?
MUMCU — Yanı, işte, çıkardım,
çektim, getırdım
— Peki aldunza bunu yapacaldan
gelmedi mi?
MUMCU — Geldı, yam sızm de-
dığuıız gıbı ısteğım dahıhnde verme-
dım, aslında macera olsun diye
— Sız Guneş'tekı yayından ne za-
man baberdar oldunuz? Haber bul-
tenin altında kısaca var mıvdı?
MUMCU — Vardı
— Nasıl ögrendmiz bu yazıyı?
MUMCU — Sabah
— Ne hissettınız yayunlandıgı za-
man.. Bakın, sıze bakanlık olarak
yırdımcı olabılecegimız ber şeyı
yapmaya hazınz. Fakat dedigim gıbi
en azından bır şeyler söyleyeceksi-
niz. Çok uzgunum Hande. Yani uz-
gunum derken, hakikaten
bakanlıktakı butun arkadaşlanmız
sizden de hoşnut. Bakanlıga çabnk
intibak ettiniz. Arkadaşlanmzm
hepsi sizi çok seviyor.
MUMCU — Yanı bu o kadar es-
kı kanşık bır şey kı bu şantaj, o kim
demek, ne demek
— Aileniz biliyor mu?
MUMCU — Hayır evlenmek ıs-
tıyorum
Çare yok
MUMCU — Ne yapmayı düşün-
mem gerekıyor1
'
— Valla bu şaıtlar altında açık-
ça söyleyeyun size, bu bakanhkta si-
ze bir gelecek yoktur. Mesela en
azından sız istifa etmediginiz takdir-
de, en azından sizi bakanlık dısıp-
lın kuruluna sevk etmem lazım.
Bakanbk dısıplin kurulunun alaca-
gı kararm ne oiacagmı tahmin etmek
zor degil. Bundan sonraki hayatmız-
da seçecegıniz meslek için Dışişleri
Bakanlıgı'ndan ihrac edilmış kışi ol-
maktansa. ıstıfa yolunu seçmek her-
halde daha iyi bir ış olacaktır. Size
verdigim sozu rutanm. Bunu sakla-
nm ama yann ortaya çıkacak. Ça-
re yok Benim dışımda olmayan
nedenlerie ortaya çıkacak.
MUMCU — Bunu ne zaman, ne
kadar zaman sonra galıba?
— Bilmiyonua. Devlet Guvenlik
Mahkemesı'nin hangi vöne gittigi-
ni şu anda bilmıyonım. Hakikaten
bilmiyorum. Adımz ortaya çıktıgı
zaman herhalde bakanhgın içinde
olmak istemezsiniz.
MUMCU — Ama bır de şu var
efendım. Yanı bu kadar kesın kalıp-
lar buiamaz kı benım adımı ortaya
atacai.
— Her şeyl kabul ediyorum. Ya-
ni sizin adımz ortava çıkacaksa.
Ama eumizden geknı yapacagız. Bır
noktadan oteye ben de Memurin
Muhakematı Kanunu'na tabi bir in-
sanım. Bana Erhan Bey'e soylene-
cek mi diye sordunuz?
MUMCU — Evet
— Şimdi biz meslek memnnı ar-
kadaşlan sorgularken, telgrafın iç
hattan çıktıgının açık seçık saklan-
dıgını soyledık. Bu dogrudur tabii.
Burada siz sorgulandınız en azın-
dan. Bu açıdan çok normal olarak
siz misıniz diye kafamızı yormnş
olabiliriz. Karannızı vennceye ka-
dar hiçbir şey olmamış gibi davra-
nınz. Böyle bir şey bakanlıktan
aynlmanıza sebebiyel veriyorsa.
MUMCU — Kendımı affettırebı-
lır mıyım7
— Bakanlıga mı?
MUMCU — Evet.
— Bu dairede kalabilecek
misiniz?
MUMCU — Yanı
— Yani yann bir daha yıpacagı-
nızı soylemiyorum.
MUMCU — Yanı yapmam bu ılk
ve son Fakat, bu sırf ilişkimiz, Ha-
san Celal Guzel'le olan ilişkılenmiz
ne kadar uzun. Ama benı ne kadar
büyük bır yuk altmda bıraktı bile-
mem. Yani korkunç btr şey ve kur-
tulamadım Her yolu denedim,
kurtulamadım ve artık en son ko-
nuştum Ben evleneceğim, işte baş-
kasını sevıvorum, senı sevmiyorum,
bırak artık, çunku ben emınım kı bı-
zı MfT izliyordu Herhalde, bilmi-
yorum, yam mutlaka bızı izliyordu.
Telefonlan onun mutlaka, yam bir
süre sonra bunun artık çok yayıla-
cağım, bızı de tehlıkeye ıtecekmış ve
ben korktum. Çok korktum Yani
bırkaç gun harıç ısteyerek gö-
ruşmedık
— Mediste mi başladı?
MUMCU — Daha evvelden
— Neydi o zamanlar?
MUMCU — O devlet memunı ıdi
ve daıremde bunu bümezse orda bu-
nu bemm verdığimı bılmezse, orda
beş ay daha çalışınm, yani hıçbır şey
bellı etmeden
— Hande Hamm, siz keadiniz
için de bir şey ussetmiyor musunuz?
MUMCU — Ne gıbı?
— Yanı pardon, şu kelımeyi kul-
lanacagım musaade ederseniz. Kul-
lamldıgınızı hıssettinız mi, yani
kullanılmış hissediyor musunuz?
MUMCU — Ediyorum Onun
yükunu de taşıyorum.
— Peki ba sizde bir tepki yarat-
mıyor mu?
MUMCU — RahaUızım, ülse-
nm, mıdem kanıyor
— Aileniz biliyor mu?
MUMCU — Hayır Yam, dıye-
ceğım, müteakıp günler konuşulmu-
yor, yam işte o bır şey söylediği
vakıt emır en gıbıymışım, korkunç
bır şey ve kader işte her sefennde ıs-
temeden korkarak, nefret ederek gı-
dıyorum, uzun bır süredır
gıtmıyorum, yam bunu bıraz da o
yüzden yaptım herhalde
— Daha başka bir şey mi?
MUMCU — Başka bır şey yok
ama yam Hasan Celal Güzel'ı suç-
lamak ıstedıkten sonra suçlar, ama
daha çok üzer benı. Yanı daha da-
yanmamda, yanı bunu bılen hıç
kimse yok
— Yani ben biliyorum, boşa ko-
naşuyonım yani.
MUMCU — Bu ilişkimiz bıraz
geç şeye aldım
— Bir haftahk tatiti çıkardm hani.
MUMCU — Ama o kadar çare-
sızım kı bunu hıç kimse bılmıyor
Bunu yıllardır böyle taşımakta zor
bır şey
— Tamam ben duşundum tekrar
çagıracagım. Bu hafta içinde falan
olabilir. (İkıncı banta geçiliyor)
— Her halukârda Ankara dışıa-
da akrabanu filan var mı, yahutta
bir tanıdığınız filan.
MUMCU — Yam süre burda çok
normal bır şekilde bır bakmak ge-
rekıyor
— Hayır, ben şunu diyecektim;
yani açıkça neyı duşunuyoruz Bur-
da sızce sızın Tunus'a gılmenizle bu
habenn yayimlanması sırasında bir
baglantı var mı?
MUMCU — Tamam ben düşün-
düm yam.
— Bunun sizde yaratacağı neler-
di? Herhalde yayımlatacak bir şey
yoktu?
MUMCU — Ben bır daha çok
özur dılıyorum. Ama benım burda
bahsettığım
Cumhurbaşkanı
biliyor ama
— Nıye ozur diliyorsun. Anlıyo-
rum. Anladıkça da içım parçalanı-
yor. Bakın Hande Hamm, ba
tahkikann surdugunu bakaa büyor,
Cumhurbaşkanı biliyor. Ama şnna
soyleyecegün ben sıze şımdı. Şey ko-
nusunda, hiçbir şey bahsetmeyece-
gim Hasan Celal Guzel'den. Fakat
sizi zor durumda bırakacak bir şan-
taja maruz kaldınız. Ve size elimiz-
den gelen yardımı yapmam.z
gerekiyor. Şu anda gazeteye açümış
bir dava var Devlet Gavenlik Mah-
kemesi'nde. Devlet Guvenlik Mah-
kemesı'nin tanhte ilk defa yapbgı
bir uygulama De kefalete rapten ser-
best bıraküdı. Davası ne zaman bi-
tecek gazetenin bilmiyorum.
MUMCU — Peki, bem, mesela,
benı çağınrlarsa mesela''
— Erkekçe bir cevap istiyor nu-
sun? Ne yapacaksm orada biliyor
mosunuz?
MUMCU — Hayır, sadece o de-
gil kı. Her şeyı söyleyecegım. Babam
filan
— Yani kosura bakmayın. Bea si-
zi aldatmak istemiyorum. Yani bu
işlenn dun oldugu gıbı devam etme-
sine ımkan yok. Mumkun degil. Si-
zin için derken, sizin dc
istemediginiz bazı şeyler olacak.
ML MCL — Bana kalsa, ben
şımdı ıstıfa ederım, bır daha da
gelmem ama, ben istifa edersem
bu ış olur bıter mı7
— Ben büenuyorum. Adamı yar-
gılayacaklar. Adam dedi ki -
bunlann hepsi basında çıktı- bendc
bir şey yok dedı Bu defa bız mab-
kemeve verdıgimız zaman bunlann
bepsı tercume edildı. Bır kere ondan
kurtulması mumkun degil. imkan
yok kanun onunde. Bu telgraflaria
baglantıyı bir tek bız bdiyoruz. Onu
bilemıyonım. Duşunuyonım. Hat-
ta belkı bulunamayacagım. Çunku
arada birisi var.
MUMCU — Yam ben verdığlmi
itıraf eünezsem, hâkım ortaya çıkar-
tabılır mı, bem çıkartır mı7
— Onu bilemıyorum. tki degışik
duzey vardır. Bın bakanlık duzeyi.
Bakın ben hepsım duşunuyonım.
Bir sureç harıç, bu işten belki adam
içeride kalmasa bıle, para cezasına
çarptınlır. Belki ama benim demia
dedigim gıbı yann ne şekilde kulla-
nılır Bundan sonra olacak aşama-
lan, olabileceklen, elimden gelen
yardımı yapmaya çalışınm. Fakat
ozellıkle yapamayacagım bır trikin
var. O da ailenin kanşmasıdır. Hiç
şupbelenmedi mi ailen?
MUMCU — Hayır.