02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 HABERLER 17 NİSAN 1990 HandeMumcu'nun Dışişleri Bakanlığı'ndaMüsteşarÖzçerVye verdiği ifade metni Hande:MİT bizi izliyorduERBtL TUŞALP ANKARA — Özal-Bush gönlş- mesının tam metmnın Dışışlen Ba- kanlığı'ndan çıkarılmasıyla başla- yan gebşmeler Hande Şevkal Mum- cu'nun sorgulama metmndekı bılgı- lerle yenı boyutlar kazanı>or Han- de Şevkat Mumcu'nun Dışışlen Müsteşarı Tugay Ozçeri tarafından yapılan sorgulamasında bugune ka- dar duraksamalara yol açan kırnı bılgıler de dogrulanıyor DGM'nın soruşturmaya başlamadan önce ge- lışmelenn Cumhurbaşkanı Targut Özal tarafından yakınen ızlendığı belırtılen sorgu tutanağında, Müs- teşar özçen'mn Mumcu'ya, "Bakın Hande Hamm, bu tahkikatın surdu- riddugunu bakan bılıyor. Cumbur- başkanı biliyor" sözlerı yer aüyor 13 savfalık sorgu tutanağının metnı ozetle >o\le " — Hoşgeldiniz, naalsmız? MUMCU — tyıyım — Buyurun şöyle, nasıl geçtı se- yabaliniz, nasıldı havalar? MUMCU — Soğuk — Şımdı bilmem habenniz oldn mu, olmuştur. Guneş gazetesınde (elgrafın metnı aynen çıktı. Maale- sef bakaniıkla ilgili fevkaladc şere- fimıze dokunan iş bu. Bakanlıkta köstebek var. 4 mart gunu bır ha- bcr DY P'den. Bın konuşuyor. Pat- ronunun ebnde Busb-Ozal goruşme- smuı yanıuan var lngıhzce ve Turk- çt. Aynca Çankaya Koşku'nde olanian da anında haber abyor. Do- layısıyla İşte duruma hâkımız, her şeyı duyuyoruz' diyor. 'Benım bun- lan söyledığımı duysa çok kızar" di- yor. Esasen basında Dışşlen Bakan- hgı'na >onelık burokrasının başı olarak bızı fevkalade varalayan goz- lenunı büdıgı bır dooemde şunun so- rulması gerek. Bu habenn ıçengının kriplosunun nerede ise tam aynı ol- dugu kesın. Bunu saptamış vaziyet- leyız tfak tefek cumle degtşiklik- len vapılmış. Daba bır yerien parafe edilmış. Dolavısıvla bakanhgıu us- tundekı bu agır ıthaını ve lekeyi kal- dırmak zonındayız Bunu vaparken nepimız bırlikte, hepımtz elbırlıgıyle bu tşı yurutmemiı bunn. V e bır haf- laiçinde.... daıresındekı diger ar- kadaşlarla da btzım bunu yapmak- la oidugumuz gihı mulakat nıtehgın- de burada sonışturma ozeüigıyie go- ruşmeler yapnk 'dan sızmış ol- dugu kesın. Bunu saptadık. FJimiz- de kesin deliller var Konu hâii ba- kanlık ıçınde. Bıldıgınız gıbi Devlet Guvenlık Mahkemesı gerekse yazı ışlen mudunı aleyhine dava aç- mış durumda. Bunu yapan kımdir, hiç olmazsa kendı aramızda adım atabüırsek, beikı bıraz şereflı bir ış vapmış olunız. Ozçen'nın gırış konuşmasından sonra, sorular, Mumcu'nun TBMM ve Dışışlerı'ndekı gorevle- n uzerınde surdu Daha sonra, Tu- ga> Ozçerı ıle Hande Şevkat Mumcu arasındakı konuşma şovle devam ettı — İzne 4 mart gunu çıkünız de- ğil mı? Daha dogrusu pazar gunu. Ondan onceki cuma gunu bakanhk- ta mıydınız? MLMCU — Bakanlıktaydım — Butun gun? MUMCU — Evet. — Bu kriployu dairede kimler okndu? MUMCt — Erhan Be>, Raşıt okudu, Osman Bey okudu, bcn okudum. — Onun dişiDda başka okuyan var mı? Yani kripto daireyi hiçbir zamaa terk elmedı. MUMCU — Evet, yanı benım bıldığım daıreyı terk etmedı — En son kimdeydi kripto? MUMCU — En son dosyalaraa- sı ıçın ıçenve vermıştım — İçeriye venniştin? MUMCU — Evet — Sizden kim.se fotokopisjnin çe- kilmesini isledı mı, boyle bir talep olmadı tabiı. MUMCU — Evet — Sizin şu anda folokopiniz var mı? Başka knptonun folokopisı çe- kilir mı sizde? MUMCU — Yanı bır defa çek- mışlım, başka zamanlarda Ayhan Beyçekmıştı Onun dışmda çekılrne- dı' — Bu kriptoyu iceriye verdigini- zi haOrtayorsunuz. Kpirto, kripto di- ye geçiyoruz, ama neden bu konu- yu bu kadar vetküı gonnuyorsunnz? MUMCU — Elbet katılıyonıra Çünkü bır kere verdım dosyalandı Daha sonra gıdıp baktım çıktı Ge- nelkurmay'a yaa yazmak gerekıyor- du, tekrar okudum, dosyada oldu- ğunu bıbyordum, çıkaımadım, bak- tım koydum, yanı dosyada olduğu- nu bılıyordum — Ne zaman oldu bu Genelkur- may'a >azı işı? MUMCU — Tam tanhını hatır- lamıyorum. — Hatırlayamazsımz, şoyle yaklaşık... MUMCU — Çıktı geldı. bır haf- ta sonra filan yazmıştım Yanı gel- dikten değil, ıçerıye geldıkten bır hafta sonra yazmıştım — Siyasi partilerde arkadaşınız var mı? MUMCU — Arkadaşım, Gök- berk Bey'le — Neredea lanışıyorsunuz Gok- berk'le. MUMCU — Aüe içınde — Ne duşunuyorsunnz bu konu- lar hakkında? MUMCU — Yanı hıç düşünme- dım Daha bu sabah öğrendım — Evet tabii yurtdışında ıdiniz, nonnai. Bu telgraf geidiginde bu >a- na dairede normal gnnluk ısleyişin- de, guıtlok geiış gıdişlenne ters du- şen sızın dikkannızı çeken bu konu- da aklınıza gelen, bir endıkasyon olarak degınecegınız bır şe> var mı? Bu sonıyu diger arkadaslannıza sor- dunuz mu? MUMCU — Yok — Adamlarda hiçbir şey yok. MUMCU — Bakmadım — Bakanhk içinde bu telgrafın daire dışına çıkması, veyahut kop- ye istenmesı gibi bir durum oldu mu? MUMCU — Hayır — Diger dairderden kimse geldı mi size? MUMCL — Hayır — Peki sız lutfen içeride bıraz bekieyin, beo belkı sızi tekrar ça- ginnm. MUMCU — Tabıı Başka erkek şahıs — Şurada, bu odada kapıyı ka- paün. (Başka erkek şahıs alındı.) SORU — Ne diye aldılar sizi. MUMCU — Çok heyecanlan- dım (Bu kısım anlaşılamadı) SORU — Bu fotokopiyi siz çek- drdiniz. Nerede çektirdigınia btlmı- yoruz, fakat bunu sizın çektırdigı- nizi ben biliyorum. MUMCU — Neyı efendım' — Niyesmı isterseniz burada soy- lemeyeyim. Sıze bır şey soyleyece- gim. Son derece cıddi bır durumla boda çok ters getryof bana. Bu ofaıy- dan önce fevkalade haklı bir ıpinı koparan gazetecı işte Dışıslen Ba- kanlıgı'ndan buyukelçı duzeyınde yetkili, aklına gelen her şeyı yazıp durdular. Bunlar karşısında savun- ma ıbtıyacını da hıssetmıvoruz. Çunku boyle bır şe> olmadığını da biüyonız. Ama bu sefer ortada bır şey var ve tabıatıyla bıtme)ecektır. Herkes savunmaanı yapacakbr. Ga- zete de yapacaktır. MUMCU — Anlıyorum Bu mutlaka çıkmalı Ama yanı işte bu bakanlıktan, bızım daıremızden ya da başka daırelerden çıkmış olmak gıbı bır şey değıl bu — Ba sizin daireden çıkan bir şey. MUMCU — Nereden anladımz efendım, bızım daireden çıkmış — Bunu okuyan, vahut veren ya kendisı bazı ekstra çizgıler çudı ya da okuyan kışi, çızgılen karşılaştı- nrsamz gozunuzle. Tabiı aklınıza şu anda şu gdebiHn yanı bu kripto ba- Gokberk (Ergenekon) de geldi, sordu. İçinde ne var dedi. Onu soylemedim. Geldiğini söyledim. Tutanağı masamın uzerine bıraktım. Belki başka birisi gelip çekmiştir. Gormek istediklerini soylemişler. Ben çok ustunde durmadım. Bir daha aradılar. Dışarı çıkartır mısın diye bana sordular, çıkartamam dedim. O zaman bir on beş dakika masanın uzerinde dursun dediler. karşı karşıyayız. Bunu bır defa bi- lin. Ben sıze müsteşar olarak veya amınnız olarak degil, bır abı olarak soylenıeyı arzu edebılecegııuz şeykn başka bır yerde bakanhk dışında, yargı mekanızması çerçevesınde ve sizi burada tehdıt etmıyonım. Sıze yardıma olmava çauşıyorum. Boyle bir cerçevede soylemek zonında kal- maklansa bıldıgınız şeylerı, burada soylemenızde buvuk yaran oldugu- nu, sıze ozellıkle bır kardeş olarak, bakanhgın bir memunı olarak ozel- lıkle sovlemek ıstıvorum. Bunu si- zin \apligimzi ben bllıyonım. MUMCU — Nereden, yanı nıye yapayım kı boyle bır şey' — Tekrar soruyonım, yani sizin için daha iyi olur diye duşnnnyo- rum. Bunu söylerken bakın bunu tekrar soyluyorum. MLMCU —BenanJıyorum Fa- kaı yapmadığım şeyı nıye yaptım dı- yeyım, yanı yapsam söylenm Ama yapmamı gerektırecek bır neden yok — iJen size inanmıyonım. MUMCU — Nıçuı ama Yanı na- sıl yapıp onu da bılmıyorum Yanı hayatımda boyle bır ış yapmadım — Hayatta herkes bir yerde şe>- tana nyar. Herkes ilk defa yapabi- hr, yam kendı başına bır eksiklık de- tü. MUMCU — Yanı akıllı ınsan, bunu, işte ben gıdıp Özal-Bush gö- ruşmesını, kı ne kadar önemü oldu- ğunu bılıyoruz da — Aslında hıç önemlı degd. Ta- bii o ayn, bizim için ama. MUMCU — Yanı sonuçta ıkı devlet adamının kendı aralarında yaptığı bır göruşme Ben okudum, evet bız ve dünyamız konu oldu o goruşmede aslında. Benı hıç ılgılen- dırmez — Neresini sevmediniz? MUMCU — Yardım ıstendı. He- lıkopterlerle ızlendı Onlann ışıne gelniedı, ama benım yapabıleceğım bır şey yok kı bunun ıçın — Yani bepimiz deviet memunı- yuz, hepimiz gorevlerimm yapıyo- ruz. Bunu hıç gordunuz mu? MUMCU — Hayır hıç görme- dım. — Siz bunu Mç kimseye verdiniz mi? MUMCU — Hayır hıç yapma- dım — Burada fotokopisinı almadı- nız? MUMCU — Hayır Kapamayı unutmus — Bakın bu fotokopiyi alan bir noktaya kadar belki akılbca davran- dı. Ustunu altını maske elraiş, ama şunu kapamajı unutmuş. MUMCU — GızJı — Evet. MUMCU — Ben hıç çıkarma- dım Ama ben bunu zaten bakan- iıkla ya da devletle bıraz ılgısı olan bır ınsan bunun gızlı olduğunu bı- lır. Hangı kanalla gelmış olabılece- ğını de — Açık soyluyorum Daha mes- lek hayatınızın başındasınız. Daha sonra yeteneklenmz de var. Bakan- hkta normal şartlarda hayatı gele> ceginiz olur kı sız belki o cesareti bu- lamıyorsunuz, bunu soyleyecek. Ama bunu bovlece bılin; yam bu- nu sızın yaptıgınızı bilin. MUMCU — Sahı nereden, bu ka- dar — Onu bundan sonrakı aşamada ögreneceksııuz herhalde. Burada hem bakanhk ıçın arkadaşça bır ko- nuşma \apiyoruz hem de ışın resmı devlet adamlannı ılgüendıren yam var, tamam mı? Bundan sonraki asamayi gunu zamam geidigınde ög- renirsınız. Tekrar soyluyonım, şu tatsız durumda bırtikte kurtarabile- cegımiz bir şey var mı yok mu, onun çabası içinde oldum şu ana kadar. Bundan sonra ızah da etmevecegim. Yapmasaydınız iyi olurdu dıyece- gim. Ben sızı bunu bilınçle sırtlaya- rak yaplıgınız sanmıyonım. Tabiri caizse kanınıza gınldı. Ondan son- ra arzulanmayan bır ışe alet oldu- nuz ve dedıgim gıbı bakanhk fevka- lade agır, çirkin bır leke altına gır- di. O da kendı savunmasını yapa- cak, bızım burada yaphgımız gibi. Açık soyluyorum, yanı Dışışien Ba- kanhgı'ndan boinin bu davada Dev- let Guvenlik Mahkemesı'mn onune çıkmasnı uygan görmuyonım, as- kanlıkta çekildıgı ıçın bır başka ış için hazırlanmak ıçın degıldı. Bu dı- şandan geldı. Çizgilen karşıiaştınr- sanız. sayfa sayfa, en guzel ışaretı de ben gostereyım size, Uaveler var. Aceleyle çızilmiş, fakat şablon ay- nı bakın. MUMCU — O bemm — Baiyonım. Onu bflivorum. tlk sordugumuz sorulardan bin bu. Si- zin olup olmaması bir şey ıfade et- mez. Benim kesın kanım, bunu si- zin yapUgınızdır. MUMCU — Ama sız benı nasıl suçladınız, yanı ben bılemem kı, >a- nı herkes — Onu söyleyemem size şimdı. Hem ışin mesleki dayanışmalan hem burada eger bir abi sayan var- sa beni, siz varsanız bunlar arasın- da işın bir oyunu var, bir de kanu- ni yonu var. Ben sıze şımdı bunlan aniatmak dunımunda degılım. MUMCU — Anlıyorum Ama ben kıme verdığım Sızın suçla- dığınız — Bakanhgın gizb bir evragun dt- şanya alet ettiniz. MUMCU — Onu anladım ama hangı yollarla bu kamya vardınız7 — Onu bıh'yomm. SapUndıgı za- man goreceksiniz. Tekrar sovluyo- nım. Eger yargı onunde sorgulana- caksamz. mahkemeye çıkanlacaksa- nız, bu da mumkun, gerek hamm olmanız, gerek bakanhktan oimanız nedeniyle yapılabüecek şey var mı? Onan mehabım bulmak için konu- yontm. Dıgeri de dedigim gibi ba- kanlıkta bir meaiektaşız. Bunun için soyluyorum. Bu arada kafanızdan bazı şeyler geçiyor olabılır Bunun iç politıka yonu benı hıç ügılendir- mez Bugun dunvanın her yennde oldugu gıbı Turkıve'de de ıç politi- ka partıler arası duruma gore me- denı şartlarda yapıbtn bır muzake- redir ve bir mucaddedir. Kaldı ki ondan daha derince olduğunu bili- yorum. Savın Cumhurbaşkanı, ge- çen hafta ıçınde verdıgı bır mulakat- ta esasen habenn yayınlannuş olma- sıadan ozellıkle kendısının Kıbns, Ermenı konulannda gerçek oldugu gibi, pekâlâ, gayet guzel saygılı bir şeküde çıkngını ıfade etnuş habenn. Hatta cumartea gonku Guneş'te de vardı. Henuz loplatnuşlar. MUMCU — Toplatıldı mı'' Sattı filan, falan gibi — Evet evet toplaülmadı. 7 mart gunn DGM'den bir yazı geldi, bu nedir diye. Biz de cevap yazdık. Çunku haberin ber yeri aynı. Çok akılbca yapılmış Mesela bunun için de yayunlandtgı takdirde devleti kö- tnye sokacak laflar vardı, onlar me- sela karakterize edilmiş, aynen yazılmamış. Irak yazı yazsa, Irak daha demokratık bir nİke. Mesela sizin deıtun degındıgıniz hehkopter- ler konusu parafe edılmış. Onu da- ha ziyade kendısinin yapmış olduğunu sanıyorum. Askeri bir malzeme oldugu ıçın beiki askerlerle başı belava gırmesın diye yapmış \anı ıç politıka yonunden bahsedi- yordum en azından, şu anda ama. şu var. Ya sız bu işte kullanıldınız, işin acı tarafı bu. Bınsı eger bundan sonra içıa bir önen varsa kı olması lazım. normal şartlarda. Çunku bu- rada yayımlanan metın çok ilginç- lır, Turk basını Guneş'in dışında kalan basın, adeta spontane olarak bu konuda herhangı bır ıhtivasta bulunmadı. Hıçbın bu habere atıf- ta bulunmadı. Hiçbn-ı bunu bir kah- ramanhk, buyuk bır sulh olarak nitelendirmedi ve hatta hatta Guneş Gazetesi de bundan ziyade duş kı- nklıgı duvdugunu yayımladı. Fakat dedigim gıbı yani bunu yayınüarken Guneş'in amacı bir yerde. işte Cura- hurbaşkanı Turkıye'yı satn, filan fa- lan gibi bir kredı kopartma yonu mutlaka vardır. \ma kendi maka- leande kendtne gore aolabyor. Ama böyle bir şey yok. Ama oraya geldi baglandı. Tekrar soyluyorum. Sizin kendinizin de eger başından beri be- nim size hiçbir zaman kastetmek is- temedıgım Turkiye'de bır hukumet knzı çıkarmak, vanı o mekanizma- yı yaralamak gıbı degıl de olmadı- ğını varsaymak ısbyonım. Onun dıştndakı şeyde aslında kuüanıldımz mı yani bemm uzuldugum bu. MUMCU — Yanı ben bunu de- ğıl, aslını masanın ustune bıraktım, masanın üstunde kaldı. Başka bır şey bılmıyorum. — Ne zaman? MUMCU — Genelkurmay'a yaz- dıktan sonra masanın üstünde kal- dığım biliyorum. — Gece kaldı mı odada? MLMCU — Masamn üstünde kaldı, ben ımzaya gıtmıştım. Ama uzunca bır sure masanın üstünde kaldı O sırada bırısı alıp fotokopı çekebüır yam — Siz bakanhk ta fotokopı çeke- biliyor musunuz? MUMCU — Ben çekıyonım. — Şunu demek ıstiyonım. Siz ar- şive gıdıp fotokopı çektıniz mi? ML'MCL — Ama bunu öğreten ınsandır Yanı yarım gün masanın üstunde kaldı • Mumcu, daha sonra, sorular uzerine masanın üzennde bır su re kalan belgelen başkalannın da alabıleceğmı behrttı Odadakı çalışma ortamını an- latan Mumcu, kendısıru dışandan arayanların olduğunu, bılgı ısten- dığını, ama \ermedığını sovledı Demireri de tanınm — Kımler geldi? MUMCU — Arkadaşlanm, Ça- ğatay, Aydın, Ercü Tabıı o geldı Bırkaç kışı daha geldı Onlar gör- müş olabılır Başka bınsı de gırmış olabılır Ama yanı ben de gıdıyo- rura, yukarılara çıkıyorum O vakıt oda bo; oluyor — Sızın takdir edeceginız gibi boyle bir şeyı vapmak için bu isın profesyondı olmak gerekir. MUMCU - Herhalde — Bizim saptadıgnnız ve sapta- madıgımız böyle vaygın bir çdışki.. MUMCU — Yaygın değıl ama mesela şeyı biliyorum Demırel'ı de tanınm. Süleyraan Demırel'ı de ta- nınm Uygarlık meselesı bu, nasıl açıkça bılıvorum — Biz de tahmin ediyornz, sizın aklınıza gelen kimse var mı? Dog- ru mu sovluvorsunuz? Gokberk si- ze bir şey soyledı nu? MUMCU — Sordu tabu. Geldı mı dedı tşte, yanı geldı dedım Ne var dedı, onu soylemedim — Geldi demeye mecbur muy- dun? Sızın soyledıklennızı ben soy- lemiş olsaydım, aklınıza bir şey gelir miydi MUMCU — Gelebüırdı de gelme- yebüır de' — Niye gdmeyebilirdi? MUMCU — Geldı dıyorum Evet bunun hata olduğunu da sonradan fark etüm Ama ıçenyle ılgılı bır şeyler soylemedim — Peki Sulevman Bey'i sizin ta- nımanız, Gokberk'i tanımamz. MUMCU — A, evet, oradan ge- lebılır Ama orada suçum yok An- yorlar başka bir şeyler soruyorlar Çunkü uzunca bır süre çalıştım ora- da ben. Babamı herkes tamr, onun ıçın ararlar filan yanı — Babanı ne vesileyle tanıyor? MUMCU — Babamı Demırel ta- nır Hukuk muşavın Ona bır şey sormak ıçın alırlar, unıversıteyle ıl- gıh konulan Tartışmak için ararlar filan — Tekrar soyluyorum. Ben sızi bir dost hatıriayıp kafanızda onun çerçevesınde hareket ettıgınız soyle- mıvonım. Yanı tekrar soyluyorum. Aklen sizın yapmış oldugunuzu ıma elraiş bir şey yok. İşte yanı kimseye sızmak, kimsenin baben olmaz gı- bı bir yolla, sızın agzımzla bu iş ya- pdmış olabilır. MUMCU — Ben onu masanın üzennde bıraktım Kimseye de ev- rak vermedım Başkasım suçlamıyo- rum, hayır başkasını suçlamıyonım. — İstikbahnizı burada mı göru- yorsunuz? MUMCU — Evet. — O halde yardıma otacaksm. MUMCU — Ben kimseye bura- dan evrak çıkartıp Vermedım Yanı hiçbir yerde, hıçbır zaman vermedım — Kim tespil etti masanızın uze- rine bmkagınızı? Eve not btraknuş- lar. Ev ıdefonuna not bırakmışlar. Yam nMnniTiıı ustunde bırakogınız notunuza kanşmasın diye. MUMCU — Ha, övle oldu — Söyle pdd, büdigiııizi söyVyin. MUMCU — Tutanağın geldığını bılıyordum Hatta Washıngton'dan (değıl) Houston'dan geldığını çok detaylı biliyorum. Görmek ıstedık- lenm soylemişler. Ben onun üzen- ne çok üstünde durmadım Bır daha aradılar Dışarı çıkartır mısın diye bana sordular Ben çıkartamam de- dım O zaman bır on beş dakika ma- sanın üstünde dursun dediler. Ben de ne olacak dedım gıdeceğinı zannetmıyordum. Hâlâ da zannetmıyorum Çarşamba sabahı — Fakat ber halukârda lyice du- şunan. Bana soylemek istedıginiz başka şey olursa, çarşamba sabahı- na kadar vaka'mız var. Ondan son- ra bu iş bizim Himİ7den çıkacak. Bakın Hande Hamm. ben size şu- nu soyluyorum. B o n siz yapüysa- ni2, itıraf etmelisinlz hiç olmazsa, bakın tekrar soyluyorum. Sahtekâr- hk yapmak istemem. Benım size va- •t edebilecegim hiçbir şey yok. Tekrar soyluyorum. Bundan siz de ailenız de uzuntu çekecek. Bu- nun sonunda bu ış size baglanacak. Bunu bilın, >anı şu veya şn şekilde bu sıze baglanacak. Mesele budur. MUMCU — Bu kadar emınsınız kı tabu kı ben Devlet Gttvenlık Mah- kemesı'ne çıkmak ıstemıyorum — Anlıyorum. Siz aklı basında Hasan Celal Guzel ile olan ilişkimiz beni ne kadar buyuk bir yuk altında bıraktı bilemem. 1 Yani korkunç bir şey, kurtulamadım. Her yolu denedim, kurtulamadım. Artık en" sonunda kpnuştum. Ben evleneceğim. İşte başkasını seviyorum. Seni sevmiyorum bırak artık. Çünku ben eminim ki bizi MİT izliyordu.Ben bır suresonra zaten bunun artık çok yayılacağını...Çok korktum. «•*•' — Bunlan sıze telefonla mı soy- lediler. MUMCU — On beş dakika bıra- kınm masanın ustunde, yam çok an- lamsız geldı açıkçası — Peki Osraan yok muydu içeride? MUMCU — Yoktu. — O gun dairede mi id1 ? MUMCU — Dairede ıdı, ama ya- nı on dakika masanın üstünde dur- du Yanı on dakika uzun bır sureydı — Gddiginizde masamn ustunde miydi? MUMCU — Üstünde ıdi. — Ne kadar kaldı bu? MUMCU — On beş dakika veya yırmı dakika — Kim aldı peki? MUMCU — Ben bılmıyorum. — Mesajı eve bırakımşlar öyle mi? MUMCU — Evet — Siz inanıyor musunuz, başka hangı tutanak vardı daba once çek- ttrrtıginİTi sovledığınız. Bakamn ım- zasıyla telgrafı çeklırdıginiz sovluvorsunuz. Dolavısıyla tutana- gı, hangi tutanak olduğunu ogren- mtş bulunuyorsun. MUMCU — Peki ama yanı şım- dı söylenen tutanak bır şey ta- şımıyor — Peki siz bu anlattıgınız kada- nyla bir şey biliyor musunuz? MUMCU — Ben odaya döndum Yam ben açıkça masamn üstunde bırakmakla fotokopısı çekılıp kıme Hande'nin sorgu yargıçlığındaki ifadesi GüzeL, benden Mesut Yıhnaz hakkında bilgi istiyordu... Hande Şevkat Mumcu'nun, DGM Savcılığı'ndakı sorgusundan sonra gonderildiğı sorgu hâkımliğinde ilginç açıklamalar yaptığı belirlendi. Ifadede, Güzel'in, Ozal-Bush tutanaklarını arsıvınde saklamak için aldığı ve kimseye vermeyeceğını so>ledığı kaydedıldı. "Guzel, sık sık evimin eırafında dolaşıyor, sık sık telefon ediyordu. Tutanakları verdikten sonra bana teşekkur ettı. Elime kalem kâğıt vererek zorla aşk mektubu yazdırttı!' ANKARA (LBA) — Hande Şevkal Mumcu'nun, DGM Başsavcısı Nusret Demı- ral \e arkadaşlarınca sorgulandıktan sonra gonderildiğı Sorgu Hâkımlığı'nde, savcılık- takı ıfadesınde bulunmavan bazı hususları da dıle getırdığı belirlendi Bu tutanaklarda Hande Mumcu'nun Guzel'ın Mesut Yılmaz hakkında bılgı ıstedığını ve tutanakları kendı arsıvı ıçın aldığını soyledığını bıldırdı Mum- cu'nun bu ıfadesını de kapsayan dos\a, TBMM'nın ılgılı komısvonuna gönderıldı Halen komıs\ondakı dosyada bulunan Han- de Şe\kat Mumcu'nun sorgu vargıcına ver- dığı ıfadesı şoyle "SBF vıllığtnın hazırlanması ile ilgilı ça- lışma sırasmda Hasan Celal Guzel'le (anış- tım. Daha sonra Meclis Kutuphanesı'nde ça- lışırken Hasan Celal Guzel. Milli Fgıtım Ba- kanı idi. Beni makamına davet etti. Hasan Celal Güzel'in Necatıbev Caddesi 96 nolu Park Apartmanı ikıncı katındakı 5 nolu da- iresıne muteaddit defalar gıtlım. Hasan Celal Guzel, bana kur yapmaya başlamıştı. Ben de kendisıne hissi vakınlık duvmava başlamış- tım. Daha dogrusu karşılıklı sevgı ortamı dogdu. Bu daıreve aklımda kaldıgına gore 10 defa gittim. Bu gıdişımın bırinde cınsel ılışkıve gırdik. Kızlıgım bozuldu. Toplam 8 kere cinsel ılışkıde bulunduk. Hasan Celal Guzel'ın bundan başka Tunus Caddesi ve Sıhhiye'deki burolarına da çagrılmam uze- rine gittim. ilişkimiz eylul-ekim a>ına kadar devam etti. Bu tarıhten sonra bu ışın bovle devam edemeyecegıni anladım. 88 aralık avında bu duşuncemı Hasan Celal Guzel'e anlattım. Çunku Dışişleri'nde memumete başlamıştım. Ama kabul etmedı. (kı tane sevgi dolu mektubum vardı. Bunu aileme ve Mesut Yılmaz'a goslerecegıni sovledi Bun- dan sonra eve lelefon etmeve başladı. Ben çıkmazsam lelefonu kapatıyordu. Ben çıkar- sam vine davet edivordu. Bazen de evin et- rafında dolaşıvordu. Tanınmış bır kışı oldu- gu için etrafı kalabalıklaşıyor, ben de ledir- gin oluvordum. Telefon edınce gıtmek zo- runda kalıvordum. Gıttıgım zaman benım- \£ sohbet edivor. Hislerini açıklıyordu. Or- negin, Turgut Ozal ıle ılgılı konuşmalannı, kımın ruşvet aldığını, sivasi kışilerden kim- lerin menfaat sagladığını anlatıyordu. Benden de Mesut Vılmaz'ın ne yaptıgını ogrenmemi ıstedi. 1990 ocak avında ABD- de Ozal-Bush goruşmesı vapıldı. kanımca ozeldı. Resmi olsa tulunaklar hemen gelır- dı. Tutanaklar gelmeyince Mesut Yılmaz'ın yazısıyla hemen geldi. Bildiğim kadanyla normal yazı haline getırilerek 17 yere dağı- tıldı. Hasan Celal Guzel, bu tutanaklan is- ledi. Ben direndım. Ancak vukarıda anlat- tıgım biçimde tehdit edıldim. Bunun uzeri- ne ben kendısine Tunus'ta gorevli Sermel 11- ker ile evleneceğımı. pesimi bırakmasını so>- ledim. 'Bunlan getır, ilişkimi kesecegım' de- di. Bunun uzerine tehdit ve baskıdan kur- tulmak için Dışişlen Bakanlığı'nda fotokopı çektim. Sonra bakaniıkla ilgilı >-azıları ke- sip Turk Kadınını Guçlendirme Vakfı'nda çalışan arkadaşımı ziyarcte gidiyormuş gıbi yapıp tekrar fotokopı vaptım. Bakanlıkta çektırdığımi de parçalayıp attım. Yeni çek- lırdiklerimı Hasan Celal Güzel'in Tunus Caddesı'ndeki burosuna golurdum. Zaten beni beklıyordu. Kimse yoktu. Bunun suç ol- duğunu bilmtvordum. Kendisine peşimi bı- rakmasını. artık evleneceğimi söyledim. Bu- nun uzerine 'Seninle evlenmevecegım' dedi. Teşekkur ettı. Bu fotokopılen de şahsı arşı- vınde kullanacağını, kımsevc vermeyecegini soyledi. Avrıca, 'Son olarak buluşmamız ne- denıyle bana bır mektup yazacaksın' dedi. Ben yazmam dedim. Bunun uzerıne benim başımı tuttu. Zorla oturttu. bir elime kalem ve kâgıt verdi. Sanınm bozuldu. ağlamaya başladım. Kendi sovledigi sozlen benim elımden yazdırttı. Bu mektupta da kendisi- ne olan sevgimden soz ettirdi. Daha sonra ben Tunus'a gitlim. Dondugumde de beni sorguladılar." Hasan Celal Guzel, Hande'nin \erdığı ıfa- de konusunda "Ben o deften kapattım. Mıl- lelvekilı olarak, sıyası sorumlulugu bulunan bın olarak yapmam gereken işlerle ugraşıyorum" demekle yetındı. Hasan Celal Güzel olayı Dokunulmazlık dosyası 'beklemeye' alındı ANKARA (Cumhuriyet Burosu) — ANAP genel başkan ada\larındanHasan Celal Guzel hakkında dokunulmazlığının kaldırılmasını ıçeren dosyanın onumuzdekı yasama vılına kalması olasıhğı belırdı Gu- zel'e vakın mılletvekıllerı, telefonlarının dın- lendığı ıddıaları nedenıyle Ankara DGM Savcısı Ulku Coşkun'u Mıllı Savunma Ba- kanı Safa Girav'a şıkâyet ettıler Guzel hakkındakı ıddıaları ıçeren doku- nulmazlığin kaldırılmas/na ılışkın dosya TBMM Anayasa Komısyonu'nda "bekleme- ye" alındı Anayasa Komısyonu Başkanı Ka- mil Tugrul Coşkunoglu, Guzel'ın dokunul- mazlığının kaldırılması ıstemıne ılışkın ola- rak bır alt komısyon kurulacağmı, daha son- ra bu alt komısvonun hazırlayacağı raporun Anayasa - Adalet Karma Komısvonu'nda go- ruşuleceğını ıfade ederek, "Guzel ile ılgili dosyayı 15 mayısta yapılacak mahkemeye ye- liştirmemiz mumkun degil" dedı Anayasa - Adalet Karma Komıs>onu'nun Guzel hakkındakı dosyayı en erken mayıs ayının ıkmcı yarısında gundemıne alması beklenıyor Oluşturulacak alt komısyon ça- lışmalarının da en erken bır hafta ıçerısın- de bıtınlebıleceğı hesaplanıyor Bu durum- da dokunulmazhğm kaldırılması ıstemıne ılışkın kararın karma komısyondan en erken mavıs ayı sonlarında çıkabıleceğı belırtılı>or bir kıreıni7, guzel bir m«nı«ıniT Ka- riyer için ber turlu yeteneginiz var. Bakın, bana aplmanm ıstiyonım. Size yardımcı ohnak ıstiyonım. Yani size şantaj mı yapıldı? Siz hakika- ten Tnrkiye'nin durumundan yeis duvup, gidişatı kötu gömp, ba ola- büir. Bu bepimizin ÛnedebUecegı bir şeydir. BakankkU mı çek- tirdiniz? MUMCU — Hayır — Siz bunu verirken, gazetede ya- yunJanacag] aklınıza geldi mi? MUMCU — Sadece öğrenmek ıs- tedım. Yanı ben anlattım dedım, ha- yır dedı — Evragı çıkardınız bakanlık dışına? MUMCU — Yanı, işte, çıkardım, çektim, getırdım — Peki aldunza bunu yapacaldan gelmedi mi? MUMCU — Geldı, yam sızm de- dığuıız gıbı ısteğım dahıhnde verme- dım, aslında macera olsun diye — Sız Guneş'tekı yayından ne za- man baberdar oldunuz? Haber bul- tenin altında kısaca var mıvdı? MUMCU — Vardı — Nasıl ögrendmiz bu yazıyı? MUMCU — Sabah — Ne hissettınız yayunlandıgı za- man.. Bakın, sıze bakanlık olarak yırdımcı olabılecegimız ber şeyı yapmaya hazınz. Fakat dedigim gıbi en azından bır şeyler söyleyeceksi- niz. Çok uzgunum Hande. Yani uz- gunum derken, hakikaten bakanlıktakı butun arkadaşlanmız sizden de hoşnut. Bakanlıga çabnk intibak ettiniz. Arkadaşlanmzm hepsi sizi çok seviyor. MUMCU — Yanı bu o kadar es- kı kanşık bır şey kı bu şantaj, o kim demek, ne demek — Aileniz biliyor mu? MUMCU — Hayır evlenmek ıs- tıyorum Çare yok MUMCU — Ne yapmayı düşün- mem gerekıyor1 ' — Valla bu şaıtlar altında açık- ça söyleyeyun size, bu bakanhkta si- ze bir gelecek yoktur. Mesela en azından sız istifa etmediginiz takdir- de, en azından sizi bakanlık dısıp- lın kuruluna sevk etmem lazım. Bakanbk dısıplin kurulunun alaca- gı kararm ne oiacagmı tahmin etmek zor degil. Bundan sonraki hayatmız- da seçecegıniz meslek için Dışişleri Bakanlıgı'ndan ihrac edilmış kışi ol- maktansa. ıstıfa yolunu seçmek her- halde daha iyi bir ış olacaktır. Size verdigim sozu rutanm. Bunu sakla- nm ama yann ortaya çıkacak. Ça- re yok Benim dışımda olmayan nedenlerie ortaya çıkacak. MUMCU — Bunu ne zaman, ne kadar zaman sonra galıba? — Bilmiyonua. Devlet Guvenlik Mahkemesı'nin hangi vöne gittigi- ni şu anda bilmıyonım. Hakikaten bilmiyorum. Adımz ortaya çıktıgı zaman herhalde bakanhgın içinde olmak istemezsiniz. MUMCU — Ama bır de şu var efendım. Yanı bu kadar kesın kalıp- lar buiamaz kı benım adımı ortaya atacai. — Her şeyl kabul ediyorum. Ya- ni sizin adımz ortava çıkacaksa. Ama eumizden geknı yapacagız. Bır noktadan oteye ben de Memurin Muhakematı Kanunu'na tabi bir in- sanım. Bana Erhan Bey'e soylene- cek mi diye sordunuz? MUMCU — Evet — Şimdi biz meslek memnnı ar- kadaşlan sorgularken, telgrafın iç hattan çıktıgının açık seçık saklan- dıgını soyledık. Bu dogrudur tabii. Burada siz sorgulandınız en azın- dan. Bu açıdan çok normal olarak siz misıniz diye kafamızı yormnş olabiliriz. Karannızı vennceye ka- dar hiçbir şey olmamış gibi davra- nınz. Böyle bir şey bakanlıktan aynlmanıza sebebiyel veriyorsa. MUMCU — Kendımı affettırebı- lır mıyım7 — Bakanlıga mı? MUMCU — Evet. — Bu dairede kalabilecek misiniz? MUMCU — Yanı — Yani yann bir daha yıpacagı- nızı soylemiyorum. MUMCU — Yanı yapmam bu ılk ve son Fakat, bu sırf ilişkimiz, Ha- san Celal Guzel'le olan ilişkılenmiz ne kadar uzun. Ama benı ne kadar büyük bır yuk altmda bıraktı bile- mem. Yani korkunç btr şey ve kur- tulamadım Her yolu denedim, kurtulamadım ve artık en son ko- nuştum Ben evleneceğim, işte baş- kasını sevıvorum, senı sevmiyorum, bırak artık, çunku ben emınım kı bı- zı MfT izliyordu Herhalde, bilmi- yorum, yam mutlaka bızı izliyordu. Telefonlan onun mutlaka, yam bir süre sonra bunun artık çok yayıla- cağım, bızı de tehlıkeye ıtecekmış ve ben korktum. Çok korktum Yani bırkaç gun harıç ısteyerek gö- ruşmedık — Mediste mi başladı? MUMCU — Daha evvelden — Neydi o zamanlar? MUMCU — O devlet memunı ıdi ve daıremde bunu bümezse orda bu- nu bemm verdığimı bılmezse, orda beş ay daha çalışınm, yani hıçbır şey bellı etmeden — Hande Hamm, siz keadiniz için de bir şey ussetmiyor musunuz? MUMCU — Ne gıbı? — Yanı pardon, şu kelımeyi kul- lanacagım musaade ederseniz. Kul- lamldıgınızı hıssettinız mi, yani kullanılmış hissediyor musunuz? MUMCU — Ediyorum Onun yükunu de taşıyorum. — Peki ba sizde bir tepki yarat- mıyor mu? MUMCU — RahaUızım, ülse- nm, mıdem kanıyor — Aileniz biliyor mu? MUMCU — Hayır Yam, dıye- ceğım, müteakıp günler konuşulmu- yor, yam işte o bır şey söylediği vakıt emır en gıbıymışım, korkunç bır şey ve kader işte her sefennde ıs- temeden korkarak, nefret ederek gı- dıyorum, uzun bır süredır gıtmıyorum, yam bunu bıraz da o yüzden yaptım herhalde — Daha başka bir şey mi? MUMCU — Başka bır şey yok ama yam Hasan Celal Güzel'ı suç- lamak ıstedıkten sonra suçlar, ama daha çok üzer benı. Yanı daha da- yanmamda, yanı bunu bılen hıç kimse yok — Yani ben biliyorum, boşa ko- naşuyonım yani. MUMCU — Bu ilişkimiz bıraz geç şeye aldım — Bir haftahk tatiti çıkardm hani. MUMCU — Ama o kadar çare- sızım kı bunu hıç kimse bılmıyor Bunu yıllardır böyle taşımakta zor bır şey — Tamam ben duşundum tekrar çagıracagım. Bu hafta içinde falan olabilir. (İkıncı banta geçiliyor) — Her halukârda Ankara dışıa- da akrabanu filan var mı, yahutta bir tanıdığınız filan. MUMCU — Yam süre burda çok normal bır şekilde bır bakmak ge- rekıyor — Hayır, ben şunu diyecektim; yani açıkça neyı duşunuyoruz Bur- da sızce sızın Tunus'a gılmenizle bu habenn yayimlanması sırasında bir baglantı var mı? MUMCU — Tamam ben düşün- düm yam. — Bunun sizde yaratacağı neler- di? Herhalde yayımlatacak bir şey yoktu? MUMCU — Ben bır daha çok özur dılıyorum. Ama benım burda bahsettığım Cumhurbaşkanı biliyor ama — Nıye ozur diliyorsun. Anlıyo- rum. Anladıkça da içım parçalanı- yor. Bakın Hande Hamm, ba tahkikann surdugunu bakaa büyor, Cumhurbaşkanı biliyor. Ama şnna soyleyecegün ben sıze şımdı. Şey ko- nusunda, hiçbir şey bahsetmeyece- gim Hasan Celal Guzel'den. Fakat sizi zor durumda bırakacak bir şan- taja maruz kaldınız. Ve size elimiz- den gelen yardımı yapmam.z gerekiyor. Şu anda gazeteye açümış bir dava var Devlet Gavenlik Mah- kemesi'nde. Devlet Guvenlik Mah- kemesı'nin tanhte ilk defa yapbgı bir uygulama De kefalete rapten ser- best bıraküdı. Davası ne zaman bi- tecek gazetenin bilmiyorum. MUMCU — Peki, bem, mesela, benı çağınrlarsa mesela'' — Erkekçe bir cevap istiyor nu- sun? Ne yapacaksm orada biliyor mosunuz? MUMCU — Hayır, sadece o de- gil kı. Her şeyı söyleyecegım. Babam filan — Yani kosura bakmayın. Bea si- zi aldatmak istemiyorum. Yani bu işlenn dun oldugu gıbı devam etme- sine ımkan yok. Mumkun degil. Si- zin için derken, sizin dc istemediginiz bazı şeyler olacak. ML MCL — Bana kalsa, ben şımdı ıstıfa ederım, bır daha da gelmem ama, ben istifa edersem bu ış olur bıter mı7 — Ben büenuyorum. Adamı yar- gılayacaklar. Adam dedi ki - bunlann hepsi basında çıktı- bendc bir şey yok dedı Bu defa bız mab- kemeve verdıgimız zaman bunlann bepsı tercume edildı. Bır kere ondan kurtulması mumkun degil. imkan yok kanun onunde. Bu telgraflaria baglantıyı bir tek bız bdiyoruz. Onu bilemıyonım. Duşunuyonım. Hat- ta belkı bulunamayacagım. Çunku arada birisi var. MUMCU — Yam ben verdığlmi itıraf eünezsem, hâkım ortaya çıkar- tabılır mı, bem çıkartır mı7 — Onu bilemıyorum. tki degışik duzey vardır. Bın bakanlık duzeyi. Bakın ben hepsım duşunuyonım. Bir sureç harıç, bu işten belki adam içeride kalmasa bıle, para cezasına çarptınlır. Belki ama benim demia dedigim gıbı yann ne şekilde kulla- nılır Bundan sonra olacak aşama- lan, olabileceklen, elimden gelen yardımı yapmaya çalışınm. Fakat ozellıkle yapamayacagım bır trikin var. O da ailenin kanşmasıdır. Hiç şupbelenmedi mi ailen? MUMCU — Hayır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle