26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet Matbaacılık ve Cazetecılık Turk Anonım Şirkeıı adına Nadir Nadi 0 Genel Yayın MudUru: Hısaa Cemıl, Muessese Muduru Emınt Lşakhgil, Vaz, ljlcrı Muduru' Ok«y CoKaan. • Haber Merke/i Mudurır Yılçın Bayer, Savfa Duzenı Yönetmenı Ali Acar. 0 Temsıkıier ANKARA Atımrf T«n, IZMİR Hiknet Ç>tillkM, ADANA ÇrtBl Ngttloglıı Iç Polılıka C(U Beşhapç. Dış Haberfcr Eıjan M a Ekonomı Cmgiı Turtan, I; Scndıka Şufcnıı Krtcoa. Kulmr Cttal Uıttr. Eğttun Gcnci} Şe}lan. Habcr Araşurma Isınei Berfcan, >un Haberlen Nectfc! Degan. Spor Danışmanj \bdulkadJr Yncdman. Dızı Yaalar kfrem Çahskan. Vastırma. ŞalMn Alpav D\i2ekme \bdollah \*zxx % Koordınaldr \hım< Konıtssn, 0 MaİJ tşier Ero) Ert.111. # Muhascbc BufcM YtKT # BuKC-Planlama Strp Oanube^ogiu • Rrklam V v Toran, • Ek YSnnlar Huhî Vkvoi 9 Idare Hmoın Gmr. • Isfctmc O»*r ÇeBk. # Bıfp-lstem \«tf IMJ. # ftoonei Scvgi BosUnooiiu. üiim «• Krra/ı Cumhunyn Maıbaaohk w Gazoeaiık T.A.Ş. TUrk Oa*ı Cad 39/41 Cagaioghı HJJ4 lst PK 246-lstanbul Td 512 M 0! (20 haj, TÜOL 22246 Fax (I) 526 60 ">2 # fiuroJor- Aakan: Zı« Gokalp BK Inkılap S So 19 4 "fti 133 II 4M7, Töoı 42344 Fta. (4) 133 0< 6< # bmır H Zı>a Blı I3<2 Si'3. Td. 13 12 30 Tcfcx- 52359 Fıt (51) 19 53 60 • lnotıu Cad 119 S Nc 1 Kat 1 Td 19 37 52 (4 haı) TefciL 62155. Fax (71) 19 37 52 TAKVIM: 24 MART 1990 İmsak: 4.29 Guneş: 5.54 öğle: 12.15 Ikindi: 15.42 Akşam: 18.26 Yatsı: 19.47 6 mayıs Termik tehdide karşı elele İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Aliağa Gencelli'de ku- rulmas: planlanan termik sant- rala karşı belediyderin guçbirliği gelişiyor. Termik santrala karşı 6 mayısta yapılacak eyleme Ege Belediyeler Birlifi tam destek ve- riyor. Ege Belediyeler Birlifi ve Anakent Belediye Başkanı Yük- 8Cİ Çakmur, "Biriigimiz, termik santnüın ne oldugunu çok iyi defterlendirdi. Turk halkına bu- nn yutturamazsınız" dedi. Aliağa'nın Gencelli yöresinde yapılması planlanan termik santrala karşı geliştirilecek "in- san zİDCiri" eylemi, Ege Beledi- yeler Birliği Yönetim Kurulu'nda görüşüldü. Ege Belediyeler Bir- liği'nce 6 mayıs pazar günü ter- mik santrala karşı geiiştirilecek eyleme destek verilmesi kararı alındı. Eylem sırasında her 500 metrede bir ağaç dikilecek. Ege Belediyeler Birliği ve Anakent Belediye Başkanı Yüksel Çak- mur konuyla ilgili olarak şunlan söyledi: "Ege Belediyeler Birliği, ter- mik santralın ne oldugunu çok iyi degerlendirdi. Turk halkına bunu yufturamazsınız. Biz, Muğla dolayında kurulan sant- raiın canlılan ne hale getirdiği- ni biliyoruz. Veşili ne haie sok- tugunu biliyoruz. 6 mayısta hep berabcr olscağız. Burada parti yok, insan sevgisi var. Düşüncesi ne olursa olsun herkesi davet edecegiz. Çocuk, genç, yaşh el eie verecegiz, dostluk zinciri oluşturacagız." Eylem öncesi 29 nisanda bir- lik üyesi belediye başkanları ve oda temsilcileriyle tzmir'de bir toplantı yapılacağını anlatan Ege Belediyeler Birliği ve Ana- kent Belediye Başkanı Yuksel Çakmur, bu toplantıda eylem koşuilannın görüşülüp karara bağlanacağını söyledi. Londra Kirli deniz hasta ediyor EDİP EMİL ÖYMEN ~ LONDRA — Birleşmiş Mil- letler Çevre Programı tarafından yayımlanan bir raporda, deniz- lerdeki aşırı kirlenmenin deri hastalıklarına, mide-bağırsak enfeksiyonlarına, solunum güç- lüklerine ve sarıhğa doğrudan neden olduğu açıklandı. BM ta- rafından görevlendirilen 20 de- nizbilim adamırun hazırladığı raporla ilk kez deniz kirlenmesi ile hastalıklar arasında doğru- dan bir ilişki gösterilmiş oluyor. Beş yaşından küçuk çcx:uklar ile "yerel bastalıklara" alışkın ol- mayan turistlerin, en hassas gru- bu oluşturdukları kaydedildi. "Deniz Kirliliğinin Bilimsel Boyutlannı Araşürma Gnıbu" tarafından hazırlanan "Denizfe- rin Durumu" başlıkb 104 sayfa- lık raporda, "Insanlarda görulen hastalıklar ile kirlenmiş denize ginne arasında bilimsel biçimde doğrudan bir ilişki olduğu orta- ya konamamıstı. Denizlere ka- •alizasyon kanşması büyük öl- çüde mide-bağırsak hastalıklan- nıo kaynagı olduğu gibi kirli ve kalababk plajlann da solunum, knlak-bunın-boğaz ütihaplan ve deri hastalıklarına doğrudan ne- den olduğu gosterildi" dendi. Edirne Rumen tıırîst akını MURAT SAVAŞ ~ EDİRNE — Türkiye ve Bul- garistan sınır görevlilerinin, son haftalarda ortaya çıkan "Ro- manyah turist akını"na çare ara- yışları surüyor. Beraberlerinde getirdikleri otomobüler dolusu malı satmak amacıyla Bulgaris- tan üzerinden Turkiye'ye akan binlerce Rumen turistin Bulga- ristan sınırında 700 araçlık, Türkiye'nin Kapıkule sınır kapı- sında ise 4 kilometrelik bir kuy- nık oluşturması üzerine yetkili- ler olağanüstu önlemler alıyor- lar. Edirne Valisi Ünal Erkan'ın verdiği bilgiye göre son 2 hafta içinde 250-300 civannda Rumen turistin giriş yaptığı saptanırken bu kişilerin, Edime'den baslaya- rak tüm Trakya illerinde ve Is- tanbul'da mal satışları da sorun olmaya basladı. Sınırdan yurda sokulabüecek "nediye" nitelikli mal limitini "railyonlarca lira" değerınde aşan bu "ticari turist- ler"e karşı yeni önlemler almma yoluna gidildi. Amerika'da 6 bin sanatçı ve öğretim üyesi 4 gün boyunca 75 konferans dinledi, 25 açıkoturuma katıldı Newİfork saııat pazarıABD'de Kolej Sanat Birliği'nin geleneksel toplantısı bu yıl New York'tayapıldı. Bu toplantıların ilginç yönü, hem sanatçılarla akademisyen ve öğretim üyelerini buluşturması hem de sanat ürünleri ve sanat elemanları için serbest bir mesleki pazar oluşturması. Toplantılar çağdaş sanatın yakından izlenmesine de yardımcı oluyor. ÖZGEN ACAR NEW YORK — 10 gün sürey- le, sanat soludu, tartıştı, sanat al- dı ve satü New York. Art arda ge- len iki ayn dev olay ile New York- lular sanatı alabildiğine yasadı. Birinci olayda, Amerika'da görsel sanat yapanlar, sanat tari- hi okutanlar, elestirenler, raüze yetkilileri "College Art Associa- tion"ın (Kolej Sanat Birliği) bu yıiki geleneksel toplantısında New York'un dev Hilton Oteli'nin üç katında bir araya geldi. ABD'nin dört bir köşesinden gelen ve çoğunluğu üniversiteler- de sanat ya da tarihini okutan bu 6 bin kişilik aydın topluluk, dört gün boyunca binlerce dia ve yüz- lerce video kaseti seyretti, 75 kon- ferans dinledi ve 25 açıkoturuma katıldı. Bu olayı daha iyi anlamak için bir benzetmeden yola çıkabiliriz. Bugün Türkiye'deki bütün lise ve universitelerde resim dersi veren öğretmenleri, sanat tarihi profe- sörleri, doçent ve asistanlanru, müzelerin müdür ve yöneticileri- ni, arkeologlannj "Türldye Sanat Biriiği" adı ile ve toplantı sonun- da yöneticileri (ister erkek-ister kadın, ister escinsel-ister şu, ister sağcı ya da solcu olsun) kendile- rinin özgürce seçtikJeri, bir dernek çatısj altında birleştirin. Bütün üyelerini Istanbul'da Hilton Oteli'nin üç katında sanat eleştirmenleri, ressamlar, heykel- tıraşlar, seramikçiler, fotoğrafçı- lar ve mimarlar ile dört günlüğü- ne bir araya getirin, kendilerine dünyada ve Türkiye'deki son sa- nat gelişmelerini en yetkin yerli ve yabancı ağızlardan konferanslarla anlatın, bu arada konuyla ilgili dia ve video kasetleri de ekrana yan- sıtın. Ertesi yıl bu olayı bir başka kentte, örneğin Antalya'da dü- zenleyin. tşte New York'taki ilk dev olay buydu. Toplantıya, Amerika Ka- dınlar Birliği'nin katkısından do- layı olsa gerek bu yılki konferans ve açıkotunımlarda "kadının sa- natsal göruşleri" daha çok ağır- lıktaydı. ttalyan Rönesans ustalarının bilinmeyen ve yeni bultmmus re- simlerinden Walt Disney'in dün- VENÜS'ÜN TUVALETİ — New York sanat pazannda saüsa pkanlan bir tablo: Venüs'ün Tuvaleti. Tabloyu 14 yasında resme başlayan Jean Baptiste Regnault yapmış. Ressam vaptıgı tablodaki Veniis'e âşık olduğu için tabloyu satmamaya karar vermiş. Ancak şimdi galeri- nin sahibi tabloyu satışa çıkarmış. Fiyatı mı? Yalnızca alıcı olanlara söyleniyor... ya kültürüne etkilerine; sanatta mustehcenlikten antik Yunan ve Roma sanatının günümüze kadar gelen uzantılarına ve sanatçıların özgürlüfünden, sansürden, devle- tin müdahalesinden, sanatçılarda- ki AIDS hastalığına kadar bir di- zi konu enine boyuna tartışıldı. "Esir Pazan" Bu geleneksel toplantımn bir başka özelliği daha vardı. Takma adı "Esir Pazan" olan büyük bir toplantı salonunda ilginç iş görüs- meleri dikkati çekiyordu. Üniver- sitesinde bir asistanlık ya da do- çentlik kadrosu açtk olan bir bö- lüm başkanı bir masa başında iş isteyen gençlerle mülakat yapar- ken, en yeteneldisini anyor ve ve- recegi yılhk ücreti de tartışıyordu. Ya da bir başka masada, Ame- rika'mn bir orta eyaletinin küçük bir kentinde işinden rnemnun ol- mayan bir sanat tarihi profesörü "Ben buyura, geçmisim şu... Ka- liforniy» yöresindeki bir üniver- sitede (gelecek) yani iş anyorum" ilanı ile bu yöredeki üniversite yet- kililerinin dikkatini çekmeye ça- lışıyordu. Koskoca otelin iki katında ay- nca, yüzlerce yayınevi piyasaya çıkardıklan sanat kitaplarını, fo- toğrafhaneler müzelerdeki eserle- rin dia kopyalanru, belgesel video kasetlerini, boya fırmaları res- samlara boya ve fırçalannı bir sa- nat fuarında sergiliyordu. Böyle- ce, bu arada sanat öğretenlere sa- nat da pazarlanıyordu. Sanat okuunanları bu arada hangi ressamın tablosunun kaça gittiğini, hangi heykeltıraşın ese- rinin şu anda gözde oldugunu öğ- renerek eyaletindeki koleksiyon- culara, meraklılara danışmanlık yapabilecek taze bilgilerle donan- mış olarak kürsülerine dö- nüyordu. Bir başka deyimle Turkiye'ye paralel düşsel senaryomuzu sür- dürtlrsek lstanbul'daki toplantı- dan Samsun'a dönen Karadeniz Üniversitesi'ndeki öğretim görev- lisi, yöredeki enflasyon ya da ha- yali ihraç zenginıni, futbol saha- lan ve gece klüpleri dışında, sa- nata ve koleksiyoncuiuğa itmek- le kalmıyor, sanat birikimini bu yerel zengine danışmanlık çevre- sinde aktanrken hem kendisine bir ek kazanç hem de bir Turk res- sammın fıyatına bir sıfır daha ek- lemiş oluyordu. Ikinci dev sanat olayı ise bun- dan hemen sonra yine New York'taydı, kentin göbeğinde, üs- telik bir askeri kışlanın dev egitün salonunda, Amerika'nın en ünlü 64 resim ve heykel galerisince dü- zenlenen "sanat gösterisi"nde altı yüzyıla yayılan eserier pazariandı. Geçici "mini müze" ya da "en zengin gaJeri" de denilen bu ser- giyi gezen lstanbulhı bir resim ga- lerisi sahibinin "Keşke biz de böy- le yapabilsek" diye haklı olarak gıpta ettiğini, yakını olan ve New York'ta yaşayan bir Türk ressa- mından duydum. tkinci kez düzenlenen bu "sa- nat gösterisi"ni basına açıldığı ilk gün gezdim. Benden sonra o ge- ce, 500 dolar (1.2 milyon lira) ve- ren New York sosyetesinin "bayırseverieri" sergiyi ellerinde şampanya kadehleri olduğu hal- de gezebilecek ve böylece herkes- ten önce beğendikleri resimleri "kapatma" hakkına sahip ola- caklardı. Ertesi gece ise öncelik 250 do- lar ödeyen "sanatseverler"indi. Bundan bir saat sonra da 125 do- lar veren "hamiler" gezip göre- ceklerdi. Sergi sonunda halka "10 dolar giriş, 10 dolar da katalog bedeii" Ue açılacaktı. New York'- ta bir sinema bileti 7 dolardı. Pazarlama pazarlama Nasıi Amerika'da bir dev ma- ğazada bir erkek gömleği 80 do- larlık etiketle satışa çıkıyor, üç hafta sonra 70 ve asamalı olarak çeşitli "sale", ucuzluk ilenlan ile 40 dolara iniyorsa, bu "sanat gösterisi" için de aynı pazarlama yöntemi uygulanıyor ve "marji- nal sanat merakusı" bile ihmal edilmiyordu. Çunkıi, geleceğin koleksiyoncu adayları olabilirler- di. Değil kaçırmak, teşvık etmek, kapıyı açık tutmak gerekirdi. Sergide dikkati çeken bir baş- ka nokta ise bir galeride 3-5 mil- yon dolarlık bir tabionun hemen yanında 10-15 bin dolarlık bir re- sime de yer verilmesiydi. Amaç aynıydı. Her keseyegöre, her me- raklının cebindeki paraya göre sa- nat satmaktı. Amerika'da ressamların sana- tı, "Wall Street" niteliğindeki müzayede salonlannda sıfırlarla ölçülüyordu. VV'an Gogb son mü- zayedelerinden dolayı, dolarla 7 sıfırlı, bir ressamdı. Central Park'ın girişindeki kaldınm res- samlarının değeri ise 2 sıfırhydı. Her ikisinin de alıcısı vardı. Önemli olan alıcının ayagına sa- natı götürecek düzenleme, halk- la ilişkiler ağırlıklı pazarlamayı yapmaktı. Bu sergi de bu amaçİa hazırlanmıştı. Dört gün boyunca ünlü sanat uzmanlannca şu konularda açıko- turumlar düzenlenmişti ve bunlan ödemek için aynca bir 25 dolar (60 bin lira) giriş ucreti ödemek gerekliydi: "Eski ustalann kolek- siyonuna nasıl başlanır?", "Çağ- daş sanat eserierinin koleksiyonu için ne yapmak gerekir?" ve "Amerikan sanat eserierinin ko- leksiyonunda nelere dikkat edi- ür?" Sergiyi koleksiyoncular kadar Amerika'nın dört bir köşesinden gelen ntüze yöneticileri de alıcı gözlerle izlediler. Amerikalı koleksiyoncular sa- hip oldukları bu sanat eserlerini daha sonra bulunduklan kentte kendi adlarını taşıyan müzelere bağışhyorlardı. Samsun örneğini ele alacak olursak, yerel zengin koleksiyonunu daha sonra bir müzede kamuya açarak adını son- suza değin yaşatabilirdi. Ancak burada dikkati çeken bir başka şey daha vardı. Galeri sa- hiplerinin, unlü zengin koleksi- yoncuların ya da dev şirketlerin gerçekten yüksek ücretli "saaat danışraanlarT'ru iknaya yönelik "halkla ilişkiler" çabalan da dik- katli gözden kaçmıyordu. Amerika'da sanat, bol sıfırlı çekkrin konuştuğu ve bol komis- yonlann ödendiği pazar içindi... Turistikyörelerin betonlaşmasındayeni adım mı? Kemerîe ek kat izniAntalya Kemer'de bir otele Turizm Bakanhğı'nca ek kat izni verilmesi tartışmalara yol açtı. Kemer Belediyesi karara karşı çıktı ve inşaata izin verilmeyeceğini söyledi. BÜLENT ECEVİT KEMER/ANTALYA — An- talya 'nin turistik yörelerinden Kemer bucagında bir otele Tu- rizm Bakanlığı'nca bir kat daha yapabilme izni verildi. ANAP'lı Belediye Meclısi aldığı kararla "hiçbir tesisin ek kat yaprnasına izin verilmeyecek" dedi. Turizm Bakanlığı denetimin- deki Kemer'de "ek kat" izni ve- rilmesine Mimarlar Odası karşı çıkarak "Diğer tesisler de bunu emsal gostererek ek kat izni is- teyeceklerdir. Buoun gerçekieş- memesi gerekir" açıklamasında bulundu. Turizm Bakaru bhan Aküzfim imzalı 18 Ocak 1990 tarihli Ke- mer Belediye Başkanlığı'na gön- derilen yazıda, "Güneybatı An- talya turizm alanı kapsamında kalan Kemer yöresinde Pegasos Otel'in kat artünmı Ue ilgili plan değişiküği 6.10.1989 gün ve 32 nolu Belediye Meclis karan Ue birlikte 2634 sayılı yasanın 7. maddesi uyannca onandı" denil- di. ANAP'b Belediye Meclisi Tu- rizm Bakanlığı'nin kendilerine gönderdiği 25.9.1989 tarih ve 2119-3090-18785 sayüı yazılan ve Atila Konnk ile lrfan Zıim'ün 7.6.1989 tarihli dilekçelerini go- rüştiiğü toplantıda ise şu karara vanlmıştı: "Bu yörede verilmesi diişünü- len bir kat Uavesinin, bitmiş olan mevcut altyapıyı zoriayacağı, ye- ni talepler gelerek meclisimizin zor durumda kalacagı düşünui- mektedir. Teklifin butun adayı kapsadıgı halde tek bir şahsa ve- rilmesi idari açıdan zorluklar çı- karmıştır. Bunun için bu yerlere birer kal daha Uave verUdigi tak- tirde, zaten yetersiz bulunan plaj ve deniz sorunuyla, başka talep- lerin gelmesine neden olacaktır. Diger inşaatlara da birer kat ve- rilmesi nalinde betonlaşma görii- nümünde bulunan Kemerimiz'i tamamen beton yıgını yapacagın- dan istekierin reddine karar ve- rilmiştir." Yeşil alan ve dinlenmeyerlerini çoğaltalım derken yeni bir sorun kapıyı çalıyor Kent parkları gürültü yuvası mı? tDİL GÜRSEL Kent insanınm sığındığı doğal karakterli, gürültüsüz yerler olması gereken parklar, Türkiye'de düğün salonları, lunaparklar, video salonlarımn yer aldığı alanlar oluyor. Semt parklarmda büyükçe bir göl, futbol sahaları, bisiklet yolu, aileler için piknik yerleri ile açıkhava tiyatrosu bulunabilmeli. negi Başkanı, Ankara Üniversitesi Ziraal Fakültesi öğretim üyesi Prof. Yüksel Öztan, park yapmayı bilmediğimizi vurgulayarak, mev- cut yeşil aJanların yeniden ela alı- nıp tasarlanmasını öneriyor. Öztan, Türkiye'de parkların doğru alanlarda kullamlmayışı ne- deniyle kentlerin nefes alamadığı- nı, yerleşım birimlerinin sınırları- nın belirsiz oldugunu söylüyor. Bir şehirde, mahalle, semt ve ANKARA — Geçen yüz- yılda gelişen kentleşme, sanayıleş- me nedeniyle insan-çevre ilişkile- rinde sorunlar başlayınca "kenl insanının sığınacağı doğal aianlann" varlığına gereksirüın duyulmuş. Bu amaçla kentlerde gündeme gelen parklar, Turkiye 1 de düğün salonları, lunaparklar, video salonlarımn yer aldığı alan- lar oluyor. Peyzaj Mimarlan Der- kent parkına gereksinim oldugu- nu açıklayan Öztan, bunlarda bu- lunması gereken özellikleri şöyle sıralıyor: Maballe Parkı: Kent içinde bü- yük önemieri olan mahalle park- larında öncelikle çocuklar için oyun alanları olmalı, bu alanlar bölgedeki ilkokul, okui öncesi ço- cuklar için ayn ayn düzenlenme- li. Gençler için kultür-fizik hare- ketleri olanaklanrun bulunduğu, ergin insanlarm oturmalanna yö- nelik kullanım alanları yer almalı. Türkiye*d? çoğu çıplak alan okulbahçelerinindüzenlenip ma- halle parkı amacıyla da kullarul- ması, Avrupa uJkelerinde uygula- nan pratik bir çözüm. Semt Parkı: Asgari olarak 70-80 dekar alana yapılması gere- ken semt parklarında büyükçe bir göl, futbol sahaları, aileler için piknik yerleri, açık hava tiyatro- su, yayalar için gezi ve bisiklet yol- ları, yazlık ve kışlık paten alanla- n bulunmalı. Kent Parkı: Kent parklan akti- vite ihtiyaçlarını mahalle ve semt parklarında gerçekleştiren insan- İar için sessiz bir ortam sağlama- ya yönelik olmalı. Doğaya dönük park biçiminin yaşatılması gere- ken bu tür parklar başka amaç- larla kullanılmamalı. Türkiye'de bulunan kent park- larının yanlış amaçlarla kullanıl- dığını vurgulayan öztan, bu park- ların gürultü ve eğlence yeri ola- rak algılandığıru anlatıyor. Genç- lik Parkı'ru Türkiye'deki yanlış kent parklanna örnek olarak veren öztan, "Jansen planında 300 bin kişi için plaolanmış olan gençlik parkı, nüfusun hızla art- masıyla da park özetligini yiür- miştir. Lunapark, teknolojiye da- yalı oyuncaklann bulunduğu bir alandır. Kent parkından ayn yer- de bulunmalıdır" diyor. Açık ve yeşil aianlann kentler- de bir lüks olmadığınj belirten öz- tan, Türkiye'de yıllar boyu açık- hkların tuketildiğini kaydederek, "Kentlerimizde konut, ticaret ve endüstriye dayalı olan kullanıma öncelik vermekle bu dururna gel- dik. Öncelikle bu zihniyetlen kur- tulmak gerekh" diye konuşuyor. Yeşil alan tasarılarına da önem verilmesi gerektiğine değinen Öz- tan, "Öncelikle yeşil alanlarla il- gili bir envanter çalışması yapıl- malı ve hizraet amacı belirlenme- li, sonra buraları yeniden düzenlenmeli" görüşünü savunu- yor. Öztan, bu projelerin "açık ve yeşil alan vergisi alınraasıyla sağlanabileceğini" söylüyor. Kemer Belediye Başkanı Meta- mel Emin Minta, aldıkları kara- rı bakanlığa gönderdiklerini, bu- na rağmen kat ilavesinin verildi- ğini hatırlatarak "Bakan betonu teşvik ediyor. Ancak ben bura- ya bir çivi bile caktırtmam. Biz makyajı dttzeltmeye çaiışıyoruz, bakanbk bozmak istiyor" dedi. "Aynı partiden olmanıza kar- şın karşı çıkıyorsunuz" dediği- mizde Minta, "Kemer'i parti ug- runa beton yığını yaptırmam. Parti diye burada oturuyorsak, benim de var arkadaşlanm, on- lara da yaptıraiım o zaman. Ol- maz öyle şey" karşılığım verdi. Belediye Meclisi olarak aldık- ları kararın bakanlıkça hiç dik- kate alınmamış olmasıru eleştiren Minta, "Burada biz yaşıyoruz. Belediye niye var? Bizim de söz hakkımız olsun isteriz. Hatta şu- bat ayında bakan bey geldiğinde 'Ne olur izin vermeyin ek kata' dedim. Ama yine de izin geldi" diye konuştu. Mimarlar Odası Antalya Şu- besi Başkanı Osman Aydın da Kemer'e "ek kat" izni verilme- sine karşı çıkarak "Zaten beton- laşmış Kemer'e bu iznin verilmesi tam beton haline getirilmesini saglayacaknr. Bu karar tarih* ge- cecek bir karar. Bakanlık bu so- nımlulugun altından nasU kalka- cak? Gelecek kuşakiara nasıl ya- nıt verecek?" dedi. Dünya Bankası destekli olarak yapılan ve tüm projeleri 3 kat olarak izin verilen Kemer'de bel- geli olarak 60 tesiste 14 bin 257 yatak bulunuyor. Belgesiz pan- siyonlarla birlikte bu rakam 20 bini aşıyor. Turizm Bakanlığı 'ndan ek kat izni alan Pegasos Otel'in işletme- cisi Erdal Danyan, otelin asıl sa- hiplerinin ek kat izni aldığını an- cak kendilerinin buna karşı çık- tıklarını belirtti. Tesisin sahibi İrfan Züm de bir kat çıkmakla betonlaşmanın ol- mayacağını savundu. APden aük ihracı yasak • BRÜKSEL (AA) — Avrupa Topluluğu (AT), tehlikeli atıkların Üçüncü Dünya ülkelerine ihraanı yasakladı. Diplomatik kaynaklar, AT çevre bakanlarının dün tehlikeli atıklann Afrika, Karayip ve Pasifik ülkelerine ihraeının yasaklanması konusunda aniaşmaya vardı klarıru bildirdiler. 'Irisler' Getty Müzesi'nde • NEW YORK (Cumhuriyet) — Beş yıl gibi kısa ve çıigın bir artistik olgunluk sürecinden sonra ancak bir tek Lablosunu satabilen Van Gogh'un "Irisler" adlı tablosunun yeni sahibi California'da bulunan Paul Getty Müzesi. Malibu'daki müzenin tabloyu satın aldığı, New York Sotheby'nin yaptığı açıklama ile kesinleşti. Tablo 1987'de Sotheby'de yapılan bir açık artırmada Avusturalyalı işadarru Alan Bond tarafından 53.9 milyon dolara satın alınarak dünyanın en pahalı tablosu durumuna gelmişti. 'Irisler'e Paul Getty müzesinin ne ödediği gizli tutuluyor. 20Ö bin çırak eğitiliyor • Eğitim Servisi — Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, eğitim sistemini eleştirerek, "Bu sistemin değıştirilmesi gerektiğine yurekten inanıyorum" dedi. Mühendisler ve Sanayiciler Derneği, Ticaret ve Sanayi Odaları ile Esnaf ve Sanatkârlar Derneği'nin yoneticileriyle dün İstanbul'da Maçka Oteli'nde bir araya gelen Bakan Akyol, "Çağı yakalamak istiyorsak, üretici, katıhmcı, hiçbir çocuğu dışarı atmayacak bir sistem gerekli. Bu sistemin değiştirilmesi yolunda destek istiyorum" şeklinde konuştu. Başkan "çıraklık eğitimi" konusunun ele alındığı toplantıda ise halen 200 bin çırağın eğitildiğini 1992 yılı hedefinin 500 bin çırak eğitimi oldugunu kaydetti. Printemps kampanyası • lstanbul Haber Servisi — Ataköy Galleria'daki Printernps mağazası dün Fransa'da uygulanan "Promotion du Prix" adlı fiyat promosyonunu başlattı. 1 nisan tarihine kadar sürecek kampanyada mağazalar yeni sezon ürunlerine yüzde 20 indirim uygulayacak. Aynca alışverişe gelen müşterüer için mini müzik gösterileri yapılacak. 'Birleşme Türkleri etkiler' • Haber Merkezi — Karaköy Rotary Kulübü'nün haftalık toplantısında konuşan Federal Alman Sosyal Demokrat Parti (SDP) Milletvekili Peter Reuschenbach, iki Almanya'nın birleşmesi durumunda F.Almanya'da çalışan Türk işçilerin güç durumda kalacaklanıu söyledi. Yılın denizcileri • İstanbul Haber Servisi —Türkiye Yacht dergisinin düzenlediği yarışmada "yılın denizcileri" seçilenler, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren, TBMM Başkanı Kaya Erdem, İstanbul Valisi Cahit Bayar ve işadamı Vehbi Koç'un da katıldığı bir törenle kupalannı aldılar. Evren, Admirals Clup'te aldığı dördüncülük, Sardinia Cup'taki sekizincilik ve Le Trinite France'ta gösterdiği başarılar nedeniyle özel ödüle değer görülen işadamı Halil Bezmen ile ilk sıraları paylaşan yılın denizcilerine kupalannı verdi. Öteki kupalar da TBMM Başkanı Erdem, Vali Bayar ve işadamı Vehbi Koç tarafından sahiplenne dağıtıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle