19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 24 MART1990 SOVYETLER BİRLİĞ1 Kızılordu,LitvanyabaşkentindeSovyetler Birliği'nin bağımsızlık ilan eden Litvanya'ya karşı baskısı artıyor. Zırhlı personel taşıyıcıları ve askeri kamyonlardan oluşan bir konvoy başkent Vilnius'ta güç gösterisine başladı. Litvanya'daki Batılı diplomatlardan ülkeyi 12 saat içinde terk etmeleri istendi. ABD, Sovyetler Birliği'ni bu kararından ötürü protesto etti. Başkent Vilnius'a yabancı gazetecilerin girmesine izin verilmiyor. Dış Haoerler Servisi — Sovyetler Birliği ile bağımsıziığıru ilan eden Litvanya arasm- daki gerginlik sürerken, Litvanya'nın baş- kenti Vilnius'ta bulunan Kızılordu birlikle- rinin güç gösterisi yaptıklan haber veriliyor. Juoanava kentinde eğjtim bakanlığına bağlı bir atış kulübünün dün 30 kadar Sovyet pa- raşüfçüsü tarafindan sanldıgı bildirildi. Lit- vanya'ya yabancı basın mensuplarının gir- mesine irin verilmiyor. ABD Başkanı Ge- orge Bush, "Moskova'nın Litvanya'ya kar- şı kullanacagı kuvvetin. mutlaka geri tepecegini" söyledi. AP'nin haberine göre Gorbaçov'un istek- lerinin giderek serüeşmesi üzerine Litvan- ya Parlamentosu dün toplanarak bağımsız- lık ilanını daha da pekiştirmek amacıyla ça- lışmalanna başladı. Ajans, Litvanya Parla- mentosu'nun (Yüksek Sovyet), cumhuriyet- teki kolluk kuvvetlerıni doğrudan Litvan- BRUKSEL NATO: Dikkat, Gorbi sertleşiyorNATO içinde etkinlik gösteren Batılı Sovyet uzmanları, Gorbaçov yönetiminin çatışmalar ve ayrıhkçı hareketler karşısında giderek sertleştiğine dikkat çekerek ülkede iç savaş çıkması ve ordununbölünmesi olasılığı bulunduğunu belirttiler. Dış Haberter Servisi — Sovyetler Birli- ği'ne bağlı cumhuriyetlerde aynlık hareket- leri giderek yoğunlaşırken Batılı gözlemci- ler, ülkede iç savaşın çıkabileceğı ve Sovyet ordusunun fraksiyonlara bölünerek ordu içi çatışmaların da başgösterebilecegi uyansın- da bulunuyorlar. International Herald Tribune gazetesin- de 21 mart günü yer alan bir habere göre NATO yetkilileri tarafından geçen hafta du- zenlenen ve Sovyetler Birliği'ndeki gelişme- lerin tartışıldığı, basına kapalı özd oturum- da, Sovyetler Birliğı'nde ekonomik ve siya- sal reformlann başansızhğa uğradığı, halkta hoşnutsuzluğun giderek büytidüğü ve bu hoşnutsuzluğun Moskova yönetimini sert- liğe ittiği göruşleri dile getirildi. Oturum- da konuşan Batılı Sovyetologlar, Sovyetler Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov'un perest- royka programının başansızlığa uğraması- nın, ülkedeki ekonomik koşullan zorlaştı- rarak halktaki başkaldırı eğüimlerini güç- lendirdiğini söylediler. NATO'da görev ya- pan tngiliz Sovyetolog Philip A. Petersen, oturumda yaptığı konuşmada Sovyet yöne- tirninin Batı Avrupa'da silah indirimine gi- derek Batı ile ekonomik ilişkileri geliştirme yolunu seçtiğini, böylelikle Batı'mn fınans kaynaklanndan ve teknolojisinden yararlan- mayı planladığını söyledi. Gorbaçov'un reform programlarıyla bir yandan ekonomik durumu düzeltmeye ça- lışırken diğer yandan da ülkede demokra- siyi yerleştirmeye çalıştığını vurgulayan Ba- tılı uzmanlar, ülkede giderek büyüyen iç ça- tışmalar ve aynhkçı hareketler karşısında, yönetimin sertleşmek zorunda kaldığma dikkat çektiler. Yönetimin sertleşme eğili- minin, orduda da kıpırdanmalara neden ol- duğu belirtilen konuşmalarda, ordu içindeki fîkir ayrılıklarının büyüyerek çatışmalara dönüşebileceği ve bir iç savaş ortamı yara- tılabileceği kaydedildi. Oturumda konuşma yapan bir Batılı uzman, eski Genelkurmay Başkanı Mareşal Sergei F. Akrorneyev'in, Sovyetler Birliği'nin tarihindeki en tehlike- li dönerne girdiği yolundaki görüşlerini ak- tardı. Essex Üniversitesi öğretim üyelerinden Sovyetolog Peter Frank, Sovyetler Birliği- nin geleceği konusunda üç olasılık bulun- duğunu söyledi: Birinci olasıbk; bütün cumhuriyetlerin yavaş yavaş birlikten aynlarak Sovyetler Bir- liği'nin Rusya'dan ibaret kalması. tkinci olasılık; ülkedeki çatışmalann bü- yüyerek iç savaş haline gelmesi. tç savaşta, ordunun da ikiye bölünerek fraksiyonların karşı karşıya geleceği ve 1917 Bolşevik dev- riminin bir benzerinin yaşanacağı düşünü- lebilir. Sovyetler Birtiği'nin geleceği konusunda- ki üçüncü senaryo ise geniş yetkilerle do- nanmış olan Gorbaçov'un, bu yetkilerini kullanarak şimdikinden daha küçük bir Sovyetler Birliği'nin bütünlüğünü koruya- bileceği yolunda. Ancak Batılı uzmanlar, bunun en zayıf olasılık olduğu görüşünde- ler. ya hükumetine bağlayan bir yasa tasarısmı gündemine aldı. Ajanslar, söz konusu yasa tasansının ka- bulü halinde, bunun Gorbaçov'un ö z Sa- vunma Gnıplan'nın dağıtılmasına ilişkin olarak Litvanya Devlet Başkanı Landsber- gis'e gönderdiği telgrafa, bir meydan oku- ma olacağını haber veriyorlar. Litvanya'daki Öz Savunma Grupları'nın "derhal dağıtılmasa" yolundaki Gorbaçov'- un Landsbergis'e verdiği sure, bugün sona ererken başkent Vilnius'ta Kızılordu birlik- lerinin güç gösterisi yaptıkları haber veri- liyor. AP, Vilnius sokaklannda askeri araç- lann dolaşüğmı bildirirken Litvanyalılar - ın günluk yaşamlarını sürdürdükleri belir- tiliyor. Ajanslar, önceki gün verdikleri ha- berlerinde, Vilnius'a zırhlı personel taşıyı- cıları ve askeri kamyonlardan oluşan bir konvoyun hareket ettiğini bildirmişlerdi. Sovyet Litvanya Cumhuriyeti'nin Juoa- nava kentide ise eğitim bakanlığına bağlı bir "atış kulübü"nün, bugün 30 kadar Sov- yet paraşütçüsu tarafından kuşatıldığı ha- b d veriliyor. Litvanya Devlet Başkanı Vitautas Land- sbergis'in yakın bir çalışma arkadaşı, Vil- nius'ta düzenlediği basın toplantısında, Sovyet askerlerinin kulüp yetkiiilerinden si- lahlann teslim edilmesini istediklerini, an- cak kulüp yönetiminin bu isteği reddettiğini bildirdi. Aynı kaynak, askerlerin, silahların tes- limi için "1 saat" silıe tanıdıklannı söyle- di, ancak sonraki geüşmeler henttz öğrenil- medi. öte yandan, Sovyet yetkililerin, yaban- cı basın mensuplarının Litvanya'ya girme- sini yasakladığı bildirildi. Dışışieri bakanlığından bir yetkili, Reu- ters Ajansı'na yaptığı açıklamada, halen Litvanya'da bulunan yabancı gazeteciler- den, bu cumhuriyeti terk etmelerinin iste- neceği ve yeni izinlerin de verilmeyeceğini belirtti. ABD, "Moskova'nın, Litvanya'ya kar- şı kullanacağı kuvvetin, mutlaka geri tepeceğini" bildirdi. ABD Başkanı Geor- ge Bush, Beyaz Saray'da baa Amerikalı ga- zetecüerle dün akşam yemek yerken yaptı- ğı konuşmada, Litvanya'nın bağımsızlığı- nı ilan etmesiyle patlak veren bunalımm, ancak banşçıl yollardan çözümlenebilece- ğini bildirdi. Bush, "Kaba kuvvet kullanıl- ması geri teper, bu kaçınılmazdır" dedi. Bu arada bazı Batılı diplomatlann, bir süre önce bağunsızlığını ilan eden SSCB'nin Litvanya Cumhuriyeti'ni 12 saat içinde terk etmeleri istendi. ABD, Sovyet Litvanya Cumhuriyeti'ndeki Amerikan diplomatlanmn bu •cumhuriyet- ten 12 saat içinde aynlmalan yolundaki Sovyet ültimatomunu protesto etti. Beyaz Saray sözcüsü Marlin Fitzwater, Moskova'nın, Litvanya'daki 2 Amerikan diplomatımn Litvanya'yı terk etmesini is- tediği yolundaki gayri resmi haberleri doğ- ruladı ve "Sovyetler'in bu önlemi, kaygıla- nmın artnnyor. Bu, gerilimi azahmaya kat- kıda bulunmaz, Moskova ile Litvanyalılar arasiDdaki diyaloğu kolaylaştırmaz" dedi. Sözcü, iki Amerikalı dıplomatın, Mosko- va'nın ısteğj üzerine başkent Vilnıus'tan ay- nlacağını ve'Leningrad'a döneceğini belirtti. Bu arada, tngiltere Dışişleri Bakanlıgı da SSCB'den, Litvanya'da bulunan diploma- tik personelin aynlmasına ilişkin "genel bir mesaj" aldığını açıkladı. TRANStL VAN YA DURULMUYOR — Romanya'nın Transilvanya bölgesindc Tirga Marcş kasabasında Romenlerk Macar azudık ara- sında çıkan carpışmalann yankılan süruyor. (Fotograf: AP) MACARÎSTAN Seçimler için geriye sayma başladı ALİ SİRMEN BUDAPEŞTE — Macaristan'da kırk beş yıl aradan sonra yapılacak olan ilk özgür seçimler için sandık başına gidilmesine bir gun kaldı. Bugün seçirn yasakları yürürlü- ğe girerken, Transilvanya'da (Erdel) beş ki- şinin ölümüyle sonuçlanan son olaylardan sonra Budapeşte - Bükreş ilişkileri yeniden gerginleşti. Bu arada, Washington'dan dün yapılan açıklamaya göre, ABD, Macaris- tan'daki özelleştirmeler için yılda 20 milyon dolarhk bir fon oluşturdu. Macaristan'ın dört bir yanında 7.5 mil- yon seçmenin önemli bölümünü sandık ba- şına çekecek olan genei seçimlerin ilk tu- runa bir gün kala seçim yasakları dün baş- ladı. Siyasal partilerin önceki gün yaptıkları son açıklamalan içinde en fazla dikkati ce- keni, Macar Demokratik Forumu Başkanı Jozsef Antall'ın Lakitek toplantısında ku- ruluşunun, Macar Sosyalist Partisi'ni olası bir koalisyon ortağı olarak görmediğini söy- lemesi oldu. Jozsef Antall, Küçük Toprak Sahipieri Partisi, Hıristiyan Demokratiar ve yeni Macar Halk Partisi ile koalisyon ya- pabileceklerini belirtti. Macar Sosyalist Partisi'nin önderlerinden Poısgay ise partisinin her türlü görüşmeye açık olduğunu ve tüm olasılıklan göz önün- de bulundurduğunu, muhalefet görevini de düşündüklerini belirtti. Hür Demokrat Parti'nin Başkanı Janos Kij, kuruluşunun pogramını açıklarken, Macaristan'daki KIT'lerin yabancılara sa- tışından elde edilen para ile dış borçlann karşılanması ve ülkesinin de Varşova Pak- tı'ndan çekilmesi ve Sovyet askerlerinin Ma- carıstan'dan çıkmalan noktalan uzerinde durdu. Yasaklann başladığı son günde bile ya- bancı gözlemcilerin bir bölümü, Macar se- çim sistemini anlamakta güçlük çekiyorlar. Bir yandan iki turlu dar bölge çoğunluk sis- temine dayanan, öte yandan ^4'lük bir ba- raj getiren ve bu barajın altında kalan par- tilerin aldıklan oyların barajı aşan partiler arasında dagıhmını öngören sistemin bir il- ginç yanı da listeler. Seçime girecek olan- lar üç listeden birini yeğleyebiliyorlar. Birinci grubn 176 milletvekilini parla- mentoya sokacak olan kişisel liste oluştu- ruyor. Bu listeden seçime katılacak olanlar bağımsız olarak giriyorlar ve seçmenler o listede seçecekleri kişinin adını yazarak oy atıyorlar. tkinci liste ise partilerin bölgesel listesi. Bu listeden 152 milletvekili parlamentoya girecek. Bu büdiğimiz dar bölgeli partı lis- tesi oluyor ve kazanan partinin adayı seci- liyor. Üçüncü liste partilerin ulusal listesi ki bu- radan 58 milletvekili seçiliyor. Bu 58 mil- letvekili, partilerin ulusal artıktan alacak- ları paylara göre çıkaracakları milletvekili- ni saptıyor. ROMANYA Etnik çatışmaya çare aranıyor Dış Haberier Servisi — Salı günü Iran- stlvanya'da ortaya çıkan Macar azmhk - Ru- men çatışmalan üzerine toplanan Soruştur- ma Komitesi, toplantı sonrası bir bildiri ya- yımladı. Soruşturma sonuçlarının, 4 nisan tarihinde Ulusal Cephe Konseyi Başkanı IOB Hliescn'ya sunulacaği belirtildi. Toplantıya Macar azınlık ve Rumen tenv silcileri de katılmıştı. Romanya Başbakan Yardımcısı Gein Vokan, salı gecesi katlia- mın yaşandığı Gül Meydanı'nda yaptığı ko- nuşmada, Transilvanya'nın Romanya'dan ayrılmayacağını açıkladı. Voican "Iransilvanya'yı kimse bizden al- maracak. Çıkanlan gurnltâlert kalak asmayın" dedi. Başbakan yardımcısı, Ma- car azınlık temsilcilerinin Romanya'dan ay- nlmak istemediklerini açıkladıklarını da sözlerine ekledi. Meydandaki halk bu söz- lerine tepki gösterince, Voican "Sonudar ancak diyaiog ile çözüralenir" şeklinde ko- nuşarak halkı yatıştırmaya çalıştı. Durumu kontrol altına almak için Tigru Mureş'te bu- lunan askerler, Soruşturma Komitesi'nin toplandığı binanın çevresinde bulunan bin- lerce Rumen ve Macar göstericüerin birbir- lerine yaklaşmalannı engellemek için taraf- lann ortasında iki kordon halinde rnev- zilendi. Soruşturma Komisyonu'nun bildirisinde bölgede kapalı bulunan işyerlerinin açılma- sı, Macar ve Rumenler arasındaki huzunuz- luğu incelemek ve çözümlemek amacıyla karma komisyon kurulması konusu da yer abyor. Yine bir Rumen olan tarih hocası Donril- rn Botos ise şöyle konuştu: .. "Romanva'nıa güneyinde yaşayanlar,' olaylan bizden farklı algılıyorlar. Ayncalık talep eden Macarlann neden oldagu tehli- keleri görmovoriar." Bu arada Macaristan, Romanya'nın Tran- silvanya bölgesinde meydana gelen şiddet olaylanndan sorumlu olduğuna ilişkin suç- lamalan reddetti. Romanya Başbakanı Pen» Roman. Macaristan'ın ülkede huzunı sağ- lamak için sarf edilen çabaları baltalamak istediğini ve Tirgu Mureş kasabasında mey- dana gelen kanlı olayların arkasında bu ul- kenin bulunduğunu söylemişti. SSCB yönetiminin de Romanya'da son günlerde meydana gelen kanlı olaylardan endişe duyduğu bildirildi. SHP GenelBaşkanı, Cumhurbaşkanı Özaftn herşeye kanşmasının yarattığı keşmekeşe dikkat çekti înönü,dış politikada zafiyetten kaygılı YASEMtN ÇONGAR ÜMİT ASLANBAY ANKARA — SHP Genel Baş- kanı Erdal tnönii, Türkiye'nin dış politikasında son dönemde karşı- laştığı zorluklarda, Cumhurbaş- kanı Turgul Özal ile hükümet ara- sındaki göruş aynLklarınuı da pa- yı olduğunu bdirterek "ANAP'ın genel yalüaşımırun >anlışbğından kaynaklanan sorunlann ustıine, Saym Özal'ın ber şeye kartşma- lıyız. Şimdiki ortamdan yararla- oarak şimdiden bu işi yapmah- yu." dedi. tnönü'ye dış politika konusun- da yöneittiğimiz sorular ve yanıt- lan şöyle: — Sayın tnönii, dış politikada Cnmfaurb^şkanı Özal ile Dışisle- ri arasındaki göriıs ve ösiap ayn- lıklan giderek beHrglaleşlyor. Türkiye'nin dış ilişkilerini de et- kileyen bu aynlıgı nasıl degerien- diriyorsunm? Nasl aşıUbilir? "Torumtay görevini yaparak savunmadan sorumlu bir insan olarak konuştu. Ama onun sözleri silahsızlanma işini biraz uzağa bıraktı. Savunma harcamalarmı kısmalı, buradan ekonomiye pay ayırmaiıyız." sından ve ker seyi kanştırmasııı- dan kaynaklanan keşmekeş de bi- nince, böyle bir zafiyet manzara- sı içinde dış politikada hiç olma- yacak şeyler karşımıza çıkmaya başladı" dedi. Kıbns, azınhklar ve silahsızlanma konularında Türkiye'nin dış politikasmı değer- lendiren Inönü, AT ile ilişkilere değinirken, "Özal çıktı, 'rapor sandığımızdan daha iyi geldi' de- di. Cnmhurbaşkanı böyle bir şey söyledikten sonra hukümetin ne kadar zor durumda kaldığını ta- savvnr edebtliyor musunuz? Dı- şişleri Bakanı sonunda istifs etti, kurtuldu. Ama hukumet kurtula- madı. Bakanın istifadan başka yolu yoktu" diye konuştu. Genelkurmay Başkanı Oıgene- ral Necip TornmUy'ın Turk Si- lahlı Kuvvetleri'nin durumu ko- nusundaki açıklamalarını da de- ğerlendiren SHP lideri, "Torum- tay görevini yaparak savunmadan sorumlu bir insan olarak konnş- ta. Ama onun sözleri silahsızlan- ma işini biraz fazla uzağa bırak- b. Bu sözleri dogru bulmuyonım. Savunma harcamalannı kısmalı, buradan ekonomiye pay ayırma- İNÖNt) — Dış politikadaki düzensizlikleri ortadan kaldıracak şey yeni bir siyasi irade, yeni bir siyasi iktidardır. Devlet yapısı bü- yük belirsizlik içinde. Cumhur- başkanı anayasada olmayan yet- kiler kullanıyor. Kendi partisin- den gelmiş başbakan, bakanlar buna itiraz edemiyorlar. Karma- kanşık bir durum meydana geli- yor. leri içine girmek zorunda kabr. Sayın özal dış politika ile ügili bir şey söylüyor, kendi Dışişlen Ba- kanlığı arkasmdan böyle şey ol- maz diye hiç o yana gitmiyor ve ortada kalıyor. Seçim yapılması- nm gerekliliğini her geçen gün da- ha fazla gösteriyor. — Kıbns'ta geJinen nokta da Törk dış politikasuun bu çift baş- lıbgiBdan etkilenir mi? Tiirkiye'- nia KKTC'ye baskı yapması iste- nirse ne yapdmalı? ÎNÖNÜ — Kıbns'ta bütün hi- kâye Rum yönetiminin istekleri- ni Türk tarafının kabul etmesine ındırgenmek isteniyor. Çözüm nasıl olacak? 'Rum tarafının is- teklerini kabul edeceksiniz. Çün- kü AT'ye girmenize engel oluruz.' Tabii bu son derece yanlış bir şey. Daha J960'ta kabul edilmemiş olan, sorunu daha beter hale ge- tirecek olan bir yolu tekrar aç- mak. lş döndü dolaştı oraya gel- di. Şimdi söylememiz gereken şey, Helenizm guçlenecek hayallerini bırakın demek. Artık dünyamız- da dine dayalı veya bir çcvrenin egemenliğinin aracı olarak sunu- lan bir ideolojiye dayalı egemen- lik aracı olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. Zaman bunu ge- rektiriyor. Rusya ile Amerika ara- lanndaki silahlan azaltarak barış şıyorlar. Bu olmaz. Ama federas- yon bir gün olur. Ve biz Türkiye olarak bunu özendirecek işleri kendiliğimizden yapmaya başla- malıyız. önce oras anlaşsın, son- ra biz anlaşacağız demeyi bırak- malıyız. Belirli bir dünya desteği Rum tarafının yanında olacak ve orada Türkleri ezecekler. Olmaz. Ezemezler. Birbirleriyle anlaşma- bdırlar. Biz de Türkiye ve Yuna- nistan olarak bunu kolaylaştırma- lıyız. Görüşmder sonuç vermedi mızdan daha iyi geldi' dedi. Cum- burbaşkanı böyle bir şey söyledik- ten sonra hkümetin ne kadar zor durumda kaldığını tasavvur ede- biliyor musunuz? Dışişleri Baka- nı sonunda istifa etti, kurtuldu. Ama hükümet kurtulamadı. Hü- kümetin de bunu büyük mesele yapması, bunun bir yanlış oldu- ğunu göstermeye çalışması gere- kirdi. Tabii gösteremedi. Bakanın istifadan başka yolu yoktu. İçin- de bulunduklan durumun temel "Kıbns'ta federasyon bir gün olur. Ve biz Türkiye olarak bunu özendirecek işleri kendilijimizden yapmaya başlamalıyız. 'Önce orası anlaşsın, sonra biz anlaşacağız' demeyi bırakmahyız.'' "Dış politikadaki düzensizîikleri ortadan kaldıracak şey yeni siyasi irade, yeni bir siyasi iktidardır. Devlet yapısı büyük belirsizlik içinde. Cumhurbaşkanı anayasada olmayan yetkiler kullanıyor." ANAP'm kendi içinde artık Cumhurbaşkanı'nın tarafsız ol- ması gerektiğıni de kabul ederek, Sayın Özal'm söylediklerine aldır- maması ve Sayın özal'ı da bu iş- lere karıştırmaması. Başbakan, bakanlar, anayasanın gösterdiği yolda davranmaya girişirlerse o zaman sayın Özal da kendi yetki- içinde yaşayacak bir dünya istı- yorlar. Onlara kalmayacak da Helenlere mi kalacak dünya? Olur mu öyle şeyT Daha ufak dünyadan behsetmek, Kıbrıs'tan bahsetsek gene olmaz. Rum tarafı hakikaten dünyayı aldığını sa- nıyor, baskı yaparak Türk tara- fını azınlık haline getirmeye çab- diye ENOSlS'e gidecek yollar özendirilmemelidir. Bir gün Yu- nanistan'la Türkiye de bir fede- rasyon halinde bir araya gelebüir- ter. Federasyon devince belki yan- lış anlasılabilir. Şart değil. Ama ilişkilerimizi azaltmamalıyız art- tırmalıyız. Kıbns'ta anlaşamadık diye ilişkilerimizi azaltmak ben- ce yaniıştır. — Törkiye'nin asker çekmesi istenirse? tNÖJVÜ — Asker biraz azaltı- labilir. Ancak bu Kıbrıs'taki ger- çek duruma etki eden şey değildir. Bir propaganda aracıdır. Onların adada olması RumJann birdenbi- re hucuma geçerek her tarafı eli- ne geçirmesine engel oluyor. G ü - vence şart. Ancak asker sayısının daha az olması gerçekleştirilebi- lir. — AT konusunda Türk nn- kümetinm azerine düseni yapabU- diği gorûşunde misJniz? Türkiye hakkındald kararda Kıbrs ve ann- hklar sorunundan bahsedilmesi niçin önleneraedi? tNÖNÜ — Hayır, ama tabii Turk hükümeti deyince, Türk yö- nelimi tamamen aciz durumda kaldı. özal çıktı, 'Rapor sandığı- nedeni budur. özal'm açıklama- sından sonra hükümet olarak ta- bii fazla itiraz edemediler. 'AT bunu Yunanistan istediği için söy- lemiş. Gerçek görüşü bu değU- miş.' Kıbns'la ilgili konuyu böy- le açıkladılar. Diğer meseleye de hiç değinmediler. 'Onu eskiden beri söylerler, önemi yok' filan dediler. Tabii, çok daha ikna edi- ci seyler yapdabilirdi. Ama bu ko- nularda hukümetin davranışı ba- şından beri çok eksik olmuştur. insan haklanyla ilgili olarak ara dönemde başİayan ve ANAP'ın devarn ettirdiği dönemde aleyhi- mize söylenenlerin hâlâ devam et- mesi büyük gölge düşürdü Tur- kiye'ye. tnsan haklan konusunda TOrkiye'nin eksikleri devam ettı- ği için, bunlar mübalağa edilerek sanki doğruymuş gibi söylenen konular haline gelmiştir. Azınlık- lar konusu da böyle. Azınhklar konusunun böyle resmi belgelere girmesi ara dönemden sonra çık- tı. Böyle şeyler daha önce yoktu. tnsan haklan ihlalleri her yerde oluyor, ama bizde Avrupa'daki ölçülere indirilemediği için diğer konuların da abartılmasına yol acıyor. Işkence nadiren Ingiltere'- de de Amerika'da oluyor. Ama bunu bir devlet politikası diye görmüyorlar. Bizde öyle görüyor- lar. Her şeye rağmen komisyon raponıyla konsey karan arasında geçen dönemde gene demokrasiy- le ilgili bir şey yapsaydı, dUşünce özgurlüğtiyk ilgili yasa tasanları- nı bu arada geçirseydi, gOzaltına alınma süresini kısaltsa, avukat- la hemen görüşme olanağı sağla- saydı, bunlan gerçekten yapsay- dı, o zaman aleyhimizde bazı ay- nhkçı gruplann yurüttüğü propa- ganda o belgelerle gireraezdi. Türkiye'nin bütünlüğü aleyhinde- ki istekler fılan, bunlar hep diğer ülkelerin kabul ettiği insan hak- lan Türkiye'de kabul edilmiyor şeklinde gösterildiği için oralarda gündeme geu'yor. Dolayısıyla mü- talaa ile karar arasında enerjik bazı yasa düzenlemeleri yapsaydı hükümet, gene ondan sonra doğ- rudan müdahale ederek bunları belgeden çıkarın diyebilirdi. ANAP'ın genel yaklaşunının yan- hşhğmdan kaynaklanan ve bunun dışında Sayın özal'ın her şeye ka- rışmasından ve her şeyi kanştır- masından kaynaklanan keşmekeş de binince, böyle bir genel zafi- yet manzarası içinde dış politika- da hiç olmayacak şeyler karşımı- za çıkmaya başladı. — Sosyalist Enternasyonal'de de benzer konulanta TiirMye eleş- Urilmiyor ma? tNÖNÜ — Benzer konular orada da gündeme geliyor. Ama bizim SHP olarak insan hakları- na bağlıhğımıza gerçekten inan- dıklan için aleyhimize, toprak bü- tünluğumüze aykırı bir madde koymadılar bildiriye. Bize karşı kabul edemeyeceğimiz bir istekte bulunmadılar. Çünkü biliyorlar ki insan haklanna saygılı bir dü- zeni Türkiye'de yerleştirmeye ça- lışıyonız. — Almanyalann birieşmesi sü- red 18 mart seçimlerindea soara iyke hızlanacak. Bo süreç Türki- ye'nin Avrupa'ya enlegrasyonn- nu nasıl etkiler? tNÖNÜ — tki Almanya'nın birleşmesi kacınılmaz bir gelişme. Kıbns gibi değil. Orada ber iki ta- rafta da aynı milletin insaıüan var. Birleşmekten başka çare kal- mamış. Bunun bizim aleyhimize bir tarafı da yok. Önemli olan bu birleşme olunca Avrupa'daki sa- vaş sonrası sınırlannm korunma- sı. Almanyalar birteştikleri zaman Doğu Almanya'nın da AT'ye ka- tılması yeni bir ulkenin girmesi gi- bi olmayacaktır. Ama tabii sıra- da Avusturya var. Bizden evvel AT'ye girecek gibi gözüküyor. Öteki Doğu Avrupa ülkelerinin ise bizden evvel girmesini pek ola- sı görmüyorum. Ama bence biz entegrasyon çabasını oldukça ba- ğımsız şekilde yürütmeliyiz. "Aman bizi yann ah«" diye uğ- raşır havasından çıkmahyız. Onun yerine 'biz zatea Avnıpa'dayız' demeliyiz. Bir Av- rupa ülkesi olarak bugüne kadar yapamadığımız şeyleri, demokra- simızi, insan haklan ihlalleri ol- mayan bir hale getirmeli, herke- sin aklına estiği gibi eleştirdiği bir yapıdan kurtarmalıyız. O kadar çarpıcı ki 'Siz Avrnpa'mn savun- ması için çok önemliydiniz, kat- ta hilâ da önemlisiniz. Ama sa- vauna görevini yaparken de milli geliriniz pek artmadıgı için kusu- ra bakmayın, sizi AT'ye alamıyo- lablı Knvveüeri'nin d u u n ko- nasondaki sözlerini naatl dcfcr- lendiriyorsnnnz? — İNÖNÜ — Avrupa'ya *blz adafliz, sizi ber zanaa koraraz' diyerek onların arasına giremiyo- ruz. Veya 'biz demokrasiye bağ- hlıgımızı her zaman gösteriyoruz diyerek de giremiyoruz. Biz hem demokratik hem de milli geliri yüksek bir Avrupa Ulkesi olmalı- yız. Bunu tabii kendimizi koruya- rak yapmalıyız. Ama başkalannı koruyarak yapmamalıyu. Avn»- pa'nın savunmasını da biz gerçek- leştireceğiz diye uğraşmamalıyız. NATO ile Varşova Paktı arasın- da soğuk savaş bitti, onlar siiah- ları bırakıyorlar, ama biz her ih- timale karşı silahlanmızı koruya- lım, onlann güvenliklerini konı- mak bize düşer diyemeyiz. Biz on- lardan evvel silahlanmızı azalt- mabyız. Kusura bakmasın Sayın To- rumtay, konuşması gayet ilginç- ti. Görevini yaparak, savunma- dan sorumlu bir insan olarak ko- nuştu. Ama onun sözleri de silah- sızlanma işini biraz fazla uzağa bıraktı. Onun söylediklerinden çı- kan sonuç, 2000'li yıllarda biz, ancak silahlarımız] azaltmaya ve- ya başka askeri sırurlamalara gi- debiliriz. Tabii onun bunu Öner- mesi gerekmez. Onu eteştirmiyo- "AT konusunda Türk hükümeti tamamen aciz durumda kaldi. Özal çıktı, 'rapor sandığımızdan daha iyi çıktı' dedi. Cumhurbaşkanı böyle dedikten sonra hukümetin ne kadar zor durumda kaldığını tasavvur edebiliyor musunuz?" ruz. Ama öte yandan biz çok ynk oldugnmuz için böyle fakir kaldı- nız. Onu da Mliyoruz. Eb ne ya- pahm boyle oldu' diyorlar. — Avnıpa'mn savmunaa kono- sanda Türkiye'nin gtn^bjdf faz- la ynk aldıgı kanısrada ansınu? Orgeneral Tonımtay'ın Türk Si- rum. Ama sözlerini dogru bulma- dıgımı söylüyorum. Biz siyasetçi- ler olarak Türkiye'nin AT ile ay- nı düzeye gelmesini isteyen insan- lar olarak şunu açıkça görmeti, söylemeliyiz. Savunma harcama- lannı kısmalı, buradan ekonomi- ye pay ayırmalıyız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle