19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24MART 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Meteorolop Genel Mûdüriüöû'nden âlınan bilgıye göre, yurttun do^u ke- simtori parçaJı bukıthı Doğu Akdeniî GürM)doOu Anadoiu ile Doflu Anado- kı'nun göney batısı yer yer sajanak ve gök gûrûttûiû saftanaK yaOıs* öte- ki yerier tt bubflu v« aeık geçecek. HavasıcakkOı detyşmeymek. Rûzoar kuzey ve batı yönlefden harfrf ara sıra orta kuvvette esecek. DenizlerimtaJe oızoar: Akdene «e Güney Ege'de gûn ttahsı ve todos, Meto deniztenmiaje yıkkz ve poyradan 3 Ha 5 kuvvetinde saafk 10 ila 21 demz miii hızfa ese- c * . Oenz mutafl daig* olac*. dal- ga yüksetdifli 0 5 ila 15 m görû; uzaklıjı 10 km dolayınâa bukjnacak. Van GAU'nde hava: Parçalı bu- Aüana Adapazarı Mıyaman Afyon Afln Anakya Amatya Artvm **n Balıtear Bilecik Y 24° 8° ftyartakır A 15° 6°Edime B 23° FErancaı A 20° 3°Ef7Urom B 5° -9° Esioselv A 12° <°Gaz>anlep B 16» 2° Giresun 20° 0°Manısa 24» 5°K.Maraş 17° 0°M«5in A 23° 6° Gümüşhane B lutkı geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı yöntentaı Fıaftf ara stra orta kuvvette esecek. G6( hücûk dalgatı görûş uzaklıgı 10 km. dcla- yında bulunacak g tttfc Bofa Bursa ÇanaMole Çorum Oenztî A 15" 3°Halddri A 25° 8° Isparta A A 20° 2°istanlwl A A 17» Pbnir A B 17» 0°K>5 B B 18° -3° Kasomonu B A 2T> 1°Kj»seri A 17° <°KjrWare» A 17» 6°Konya A W-1» Kütatya A 24° 8°Malatya rrtktv» 20° 1°tt* 21° 4°M0de K)° 5°0rfu 15° -3° fte 12° -r Smsun 20° 1°SSrt 14° 5°Sinop 23°10°SMS 5°-8° fetorüaO 20° Ffabzon 20» yfcnceti 23° 5°Uî» 20° 1°Van 20° 19» A 23° 6° A 23° 6° Y 23° t° A 23° 6° B 22° 4° B 19° 0° B 10° 5° B 10° 5° B 10° 4° Y 21 C 7° A 11" 5° A 17° -1° B 12° 4° B 10° 5° B 17°-1° A 21° 4° B B°-5° A 18° 0° A 10° 4° I DUuBu m ast >?kartı A-apk B-buMki G-jûneş* K-kark S-soiı V^ajmurlu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bayük patluna da denilen ve evrenin sı- fır ölçekli bir faktöre denk düşen başlangıç evresi. 2/ Su koyraa- ya yarayan kulplu ve emzikli kap... Eski Türk güreşlerinden biri. 3/ Doğu Anado- lu'da bir ırmak... Saf- ran, amber ve misk kanştırılarak yapılan güzel bir koku. 4/ ln- san vücudunun dış yüzü... Tekerlekli ka- ra taşıtı. 5/ Saydam ve üstü tanecikli bir kayaç. 6/ Japon- lara özgii kâğıt katlama sanatı. 7/ Sod- yumun simgesL.. Türkiye'nin plaka işa- reti. 8/ Kumarda "ne kârlıyım, ne zararlı" anlamında kullanılan sflzcük... Önceden verilen güvence parası. 9/ Renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi. YUKAKIDAıN AŞAĞIYA: 1/ Mukavemet yanşını ve tüfekle atışı içeren kayak sponı. 2/ Çam, ardıç, se- dir gibi ağaçlann yaprağı... Türlü ne- denlerle başanlı olamayan kimse. 3/ Geminin baştan ikinci dire- ği... Gürnüşün simgesi. 4/ Bir miizik parçasının, dinleyicilerin iste- ği üzerine yeniden çalınması... Amazon bölgesinde batakhk sık or- man. 5/ Bir renk... Avuç içi... Yabanıl hayvan barınağı. 6/ Koku. 7/ Taşıtlarda yükün yükseklik ölçüsü... Ayak. 8/ Babanın kız kar- deşine verilen ad... Borudan kol alraakta kullanılan bağlantı par- çası. 9/. Kaptanın ya da tayfaların, gemı sahibine ya da sigorta or- takhğına bilerek verdikleri zarar. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Kadınların mebusluğu 24 MART 1930 Kadınların yakında mebus da olabilecekleri hakkındaki haberler şimdilik sadece bir temenniden ibarettir. Bunun için daha birkaç seneler geçraesi lazım olduğu fıkri kanaat halindedir. Yeni Belediye kanununda kadınların da intihap hakkı verilmesi kabul edilmiştir. Bu haber tstanbul münevver kadm muhitinde çok hüsnü tesir yapmıştır. Türk Kadın Birliği ve diğer kadm teşekkülleri bu hu&usta memnuniyet izhar. etmektedirler. Kadın Birliği azaları hükümetin gösterdiği bu büyük alakaya teşekkür etraeyi münasip görmektedir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Yorumsuz hüküm 24 MART 1960 Mılletlerarası Basın Enstitüsü aylık bir bülten yayınlar. Halka dağıtılrrnyan, tngilizce ve Fransızca olarak iki dilde basılıp yaJruz üyelere gönderilen bu bültenin yayın alanı pek dardır. Okurlannm sayısı bir kaç bini aşmaz. Fakat bu bir kaç bin kişinin tesir sahası alabildiğine geniştir. Hür dünyada gazete okuyan Nadir Nadi yüz milyonlarca insan o bir kaç bin kişiye sıkı sıkıya bağlıdır. Herhangi bir konu hakkında sevdiği gazetenin verecefi hüküm okuyucuyu elbette ilgisiz bırakmayacaktır. tşte bu Ensütü tarafından çıkarılan aylık bültenin son sayısında Tiirkiyeye aynlmış iki sahifelik koskocaman bir yaa var. Geçen ay böyunca bizim iktidar çevrelerinde Enstitüye karşı uyanan şiddetli tepkilerden söz ediyor. tktidar adarnları ve iktidar yaym organları neler demişler, neler yazmışlardı bu Enstitü hakkında? Bizde basın hürriyeti "kemâli ile" mevcuttur, dışandan işimize kimse karışamaz, demişlerdi. Enstitünün Başkanı komünisttir, demişlerdi. Ne idüğü belirsiz bu teşekkül hep sol akımları destekler, demişlerdi. Şeref ve haysiyetlere saldırmamak şartiyle yurdumuzda her düşüncenin açıkça ifade edilebüeceğini ileri süren bir takım iktidarcı gazeteler de Enstitü idarecilerine pek çirkin kelimelerle sövmüşlerdi. Şimdi Enstitünün aylık bülteni bu isnatlara karşı ne yapıyor? Uzun boylu Enstitüyü savunmaya mı kalkışıyor? Biz komünıst değiliz, bize iftira ediyorlar mı diyor? Teşekkülün iyi niyetli amaçları hakkmda uzun bir konferans mı veriyor? Hayır, hiç birini yapmıyor. Sadece, Milleüerarası Basın Enstitüsünün Türkiyedeki basın durumu karşısında giriştiği tesebbüse karşı Türk iktidar çevrelerinde uyanan tepkiyi okurlanna (yani dünya gazetecilerine) bildirmekle yetiniyor. Konulan yayın yasağını, Gazete Sahipleri Sendikasının protestosunu bildiriyor. Bunun dışında ne bir cevap, ne de bir yorum! Bu yazıyı okuduğum zaman memleketimiz hesabına derin bir üzüntü duyduğumu saklamıyacağım. Birkaç iktidar yöneticisinin sabit fıkirleri vtizünden hakkımızda böylesine kesin ve ağır hükümlere yol açılmamalı idi. Nihayet biz bağımsızhğma dün kavuşmuş bir Uzakdoğu veya bir Afrika milleti değiliz. Hürriyetin bilinmediği tarih çağlannda bile üstün bir kültür seviyesine ulaşmış kuşakların evlâdıyız. Hürriyet savaşının memleketimizde yüz yılı aşkın bir tarihi var. Bu süre içinde ileri geri hamleler yapümış, adamlar öldürülmüş, adamlar sürülümüş, adamlar hapse atılmış, nihayet millî iraderün üstünlüğü prensipine dayanılarak hürriyet rejimi kurulmuştur. Bu(rejime inandığımızı söylediğimiz için de dünya hürriyet cephesine girmişizdir. Fakat herhangi bir cepheye lâfla girilmez. Orada bir yama gibi kalmamaya, yaşıyan bir organizmanın canlı ve dinamik bir parçası olduğumuzu göstermeğe mecburuz. Bu da insan haklan ve temel hürriyetler konusunda cephemizin prensiplerini memleketimizde dimdik ayakta tutmakla olur. NADİR NADİ GEÇEN YIL BUGÜN Cumhur.yet ÖzaPdan son atak 24 MART 1989 Başbakan Turgut Özal, yerel seçimlere iki gün kala yaptığı açıklamalarla siyasi atmosferi tırmandırdı. Pazar günü TV'de yaptığı konuşmasmda "Bir sonraki konuşmamı dirüeyin, önemli açıklamalanm olacak" diy«n Özal'ın muğlak bir ifadeyle söz ettiği "güç odaklan"ndan neyi kastettiğini bugün açıklaması bekleniyor. Bugürtkü basın toplannsı ve gece TV'deki seçim propagandası konuşmasmda yapacağı "sürpriz" açıklamaları merakla beklenen Başbakan Özal, dün kendisinden, "Yanlış yaparsanız 5 tane özal gelse de sizi kurtaramaz. Benim kadar anlayışlı, insan sevgisi olah başbakan bulamazsınız" diye söz etti. DUNYA'DA BUGUM Amsfcrdam Amman Aiina Ba«dat Bacetonı Bas* Baftı tam Briite» Butiapeşfe Cenevre Coayir Gdde Duftai Frjrtdurt Gıme Hetar* KaHre Kopnhso KOM üMna B Y A Y Y B B B B B B B B B B e 8 B B B B A 13° 21° 23° 24° 13° 23° 19° 20° 14° 22° 22° 24° 28° 32° 32° 15° 10° 21° 12° 14° 22° Lenmgrsj Londra Madrid WW» Mmtreal MD6kM Münîh Now Yörfe Osto Pans Prao Riyad Rcma Sofya Şan WAvi» Tunus Vvsova Vlmdik Vıyana Y B Y B B B B 8 B B A B B Y B B B B Y VVashmgionB Zûı* B 8° 10° 26° 24° 22° 9° 8° 9° 11" 16° 21° 31° 2S° 17° 20° 12° 10= 17° 24° 8° 9° 23° TÂRTKMA Harp Okulları ve Mühendfelîk Genelkurmay emekli subaylara iş arıyorsa işte önerim: Gerçekten yararlanılacak bilgi-deney ve yaştaki bu elemanları birlik ve karargâhlann tüm bürolarında görevlendirsinler. Muvazzaf subaylar da bürokrasiden uzaklaşarak tamamen uygulamaya yönelirler. Basmda bir haber: "Harp okullannda efei- tim üniversite lisans düze>ine yiikseltilecek ve subaylara mezun olduklan bolümun unvanı verikcek." Örnegin tankçı subay "makine mii- hcndisi", muhasebeci "elektronik mühendisi" unvanı alacak. Sözlüğe bakıyorum, subay için "silahh kuv- vetlerde belli görevi ve yetkisi olan, astefmen- likten mareşal-büyük amiralliğe kadar yukse- lebilen, özel liizügc baglı asker" diyor. Belir- leyici sözcük "asker"dir. Subay düzeyinde "profesyonel askeriik" köklü bir eğitime ve uzun deneylere gerek gösterir. Olunup olun- madığı da eylem içinde belli olur. Mühendis- lik ise "matematik, fizik ve Idmyayı insanın somut gereksinmelerini karşdamak için siste- matik sekilde kullanmaktır." Bu "estetigi" de katmahyız. Subayuk ve mühendislik bir eği- tim sürecinde nasıl verilecek anlayamıyorum. Açıktır ki biri iyi olunamayacak. Sanıyorum "teknik bilgiye sahip olmak" ile mühendislik karıştınuyor. tkisi farkh şeylerdir. Ancak ha- berin devammda asıl amaç açıklanıyor: "böy- lece emekli olan subaylar mühendislik yapa- caklar". Askeri eğitim nedeni ile bazı dersler görü- lemezse yıllık izinlerde ve yazm üç ayhk süre- lerle tamamlanacak ve ünvan alınacakmıs. Bir mühendis haftada 33 saat ders ve kalan za- manlarda araştırma, proje, staj ile 4 yılda an- cak yetişir. Deney kazanmak için yıllarıru ve- rir. Bir tankçımn makine mühendisliği ile il- gisi nedir? Gerçek bir mühendislik eğıtimi ala- caksa "tank ile savaşmayi" ne zaman öğrene- cek? Mühendislik ve mühendis olmak hafıfe alınmamahdır. Üniversitelerdeki öğrencilere hafta sonlarında ve yaz tatillerinde askeri eği- tim verip, raezun olurlarken bir yıldız takmak ve teğmen oldunuz demek düşünülebilir mi? Sonrada mühendislikten emekli olduklarında albay-general olarak orduya katılmaları.. Or- duya "mühendis subay'' gerekli olduğunda iz- lenen yol budur, öğrenciyi üniversiteye teslim etmek. Sonra yazın selam vermeyi, sağa sola dönmeyi öğretmek. Ancak bu elemanlar "sa- vaşmak ve birlik yönetmek" konularına hiç girmezler. O "askeıierin" alanıdır. Peki asker- ler neden mühendislik alanına girmek istiyor. Emeklilik günlerini düşünerek mi? Harp okul- larının duzeyinin yükseltilmesine her zaman gerek olacak. Ama böyle değil. Tankçıyı makine, muhabereciyi elektronik, pilotu uçak mühendisi yaptık diyelim. Piya- de ne olacak? Levazım, ordunat ne mühendi- si olacak? Onları ayırmak sorun yaratmaya- cak mı? Belkide kılıç kuşanılırken hepsine ön- ce "siyasal bilgiler" dipolması vermek dü- şünülür. Genelkurmay emekli subaylara iş anyorsa işte önerim: gerçekten yararlanılacak bilgi- deney ve yeştaki bu elemanları birlik ve ka- rargahların tüm bürolarında görevlendirsin- ler. Muvazzaf subaylarda bürokrasiden uzak- laşarak tamamen uygulamaya yönelirler. Her- halde büyük yarar sağlar. Mühendislik de mü- hendislere kalır. Mühendislikte sonuca matematik formül- lerle varılır. Tüm çalışma alanlannda, her ko- nuda da.. İçinde olduğumuz evrenin, güneş sisteminin, dünyamn belirli fizik-kiraya- matematik kuralları vardır. İnsanın bu kural- lan araştınp bulabılmesi ve kullanabilir olması oranında uygarlık gelişir. Ve bu kurallara say- güı olunmadığında yanlışlar yapüır, ortaya geri kalmış ülkeler çıkar. Atatürkçülük ve laikli- ğe bu açıdan bakılmalıdır. Beni bu "çok duyariı" konuda yazmaya yönelten sözünü et- tiğim kurallar, >l ani "aydın bilincf'dir. Beynim- deki nöron hücrelerinin içinde parçacıklar kendilerini oradan oraya atıyorlar: "yanltş, yaahf, yaalış"... Hiç bir matematik denklem harp okulunu bitirenlere mühendis unvanı ve- rilmesini getirmez. Ayrıca "teknik ögretmenlere" haksızlık olur. YÖK'ün bu hazırhğa katılmasım hflzünle karşıhyorum. Sayın Eğitim Bakanı ne düşü- nüyorlar, merak ediyorum. Saygılarımla. MEHMETBAYHAN OKURLARDAN Eş durumu göz ardı ediliyor Anayasamız, yasalanmız ve vicdanı kanaatler, ailenin bölünmezliği ilkesini öngörmesıne rağmen, ne yazık ki Millı Eğitim Bakanlığı'nda bu ilke bilinmeyen nedenlerden ötürü göz ardı edilmektedir. 4.7.1988 tarihinde evlendim. Bu güne kadar eşimden ayn illerde görev yapmaktayım. Son olarak eş durumundan dolayı 15 Kasım 1989 tarihinde verdiğim tayin dilekçeme verilen cevapta, Aydın ilinde felsefe öğretmenine ihtiyaç olmadığından, atanmanın gerçekleştirilmediği bildirildi. İhtiyaç olmadığı halde 1989 ve 1990 yılında gerek ilkokul, gerekse ortaöğretime onlarca öğretmenin tayini Aydın iline yapıldı. Ben 12 yıllık, eşim de 15 yıllık öğretmen olduğundan, doğal olarak tayinimin eşimin Çınarcık Beledîye Başkanı'ndan rîca Belediyenize bağlı Esenköy hepimizin bildiğı gibi tstanbutumuzun güzel bir tatil yöresidir. Ancak bu koyun vasıta derdi günden güne büyürnekte ve kanayan bir yara halini almaktadır. Başka vasıta olmadığı için köy sakinleri tarafından çahştırüan ve en ufağı yirmi beş kişilik olan midibüslerle gidilmektedir. Yalova-Çınarcık arasında çalışan midibüsler beş yüz lira ücret alırken, Esenköy midibüsleri iki bin beş yüz lira ücret almakta ve bilhassa Yalova'da bir kişi dahi eksik olsa saatl«rce beklemekte aynı zamanda Armutlu otobüsüne yolcu aldırmamaktadırlar. Bu ücret tarifesini kimler vermekte ve Armutlu otobüsüne (şoför döverek) yolcu aldırmamak cesaretini nereden almaktadırlar. Esenköy'ün nimetlerinden istifade eden belediye olarak günün belli saatlerinde en azından Çınarcık-Esenköy arasında otobüs çalıştırmayı düşünmüyor musunuz? Çalıştıracağımz bir otobüs b*şta köy sakinleri olmak üzere benim gibi kısıtlı imkânlannı kullanarak tatilini Esenköy'de geçiren binlerce vatandaşa sonsuz fayda sağlayacaktır. Kocadere'ye yaptığımz gibi Esenköy'e de otobüs çalıştırmanızı rica eder saygılar sunarım. M.I./tZMTT bulunduğu ile yapılması gerekmektedir. Ve yine Nazilli ilçesine bu yıl açılan Atatürk Lisesi'ain felsefe öğretmeni yoktur. Bizlere uygulanan bu farklı yaptırım neden? Eş durumundan kaynaklanan bu yasal hakkımı kullanmam için, özellikle Bölge tdare Mahkemesi'ne başvurup, yeniden mi onaylatmam gerekecek. Öğretmenin bir yığın sorunu çözüm belderken, yasal hakkımızı kullanmamız için bakanlıkla sürekü davalı mı olmamız gerekir? Yayımladığı bildirilerle öğretmenden yana olduğunu söyleyen sayın bakanımızdan gerekli duyarlıhğı göstereceği ümidiyle. Ali Feyaoilu Felsefe Ö|retmeai Gitney/DenizU İLAN T.C. PINARHİSAR SULH CEZA MAHKEMESİ EsasNo: 1987/186 Karar No: 1988/169 Hâkün: Mehmet Ali Önen 23662 Kâtip: Türkan Doğanay Davaa: K.H. Sanık: YAKUP TOLGA TEKELİ, Mustafa Cengiz oğlu, Güner'- den olma, 1960 doğuralu, Niğde ili Aksaray ilçesı Pamucak Mahal- lesi nüfusunda kayıtlı, halen Pınarhisar ilçesi Yancıklar köyünde peynirci, T.C, tslam, bekâr, okur yazar, sabıkasız. Vekili: Avukat Mehmet Cebeci, Pınarhisar. Suç: Gıda Maddeleri TuzüğO'ne aykınlık. Suç tarihi: 24/12/1986 Karar tarihi: 27/10/1988 Yukanda açık kimliji yazılı bulunan sanığın subut bulunan suçun- dan dolayı: 1- Sanık Yakup Tolga Tekeli'nin sabit görülen sağlığa zararlı gıda maddesi satma suçundan eylemine uyan Gıda Maddeleri Tüzüğü'- nün 67/A maddesi delaleti ile TCK 4<«j. maddesi gereğince takdiren ÜÇ AY HAPİS VE BEŞ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CE- ZALANDIRILMASINA, 2- Sanık hakkında başkaca tesdide ve tahfıfe takdiren yer olmadı- gına, 3- Sanığın kişiliğine sair hallerine ve suçun işlemşindeki özellikle- rine göre sanığa verilen kısa sureli hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sa- yılı kanunun 4'üncü maddesi gereğince takdiren beher günü 300.00 liradan YİRMİ YEDİ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASINA ÇEV- RİLMESİNE, 4- TCK'nın 72. maddesi gereğince sanığa hükmedilen aynı nevi- den para cezalannın içtima ettirilerek sanığın neticeten ve içtimaen OTUZ İKİ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALAND1- RILMASINA, 5- Sanığın mali ve iktisadi durumu, ekonomik koşullan ve para- run alım gücü itibari ile sanığa hükmolunan ağır para cezasının 647 sayılı kanunun 5'inci maddesi gereğince laksitlendinlmesine takdi- ren yer olmadığına, 6- TCK 402/1. maddesi gereğince sanığın mahkûmiyet siiresi ka- dar cürme vasıta kıldığı meslek ve sanat ticaretinin TATİLİNE, ay- rıca suçun işleniş şekil ve niteliğine göre işyerinin takdiren 7 gün süre ile KAPA.TILMASINA, 7- TCK 402/2. maddesi gereğince karar kesinleştiginde karar su- retinin büyük harflerle yazılmak suretiyle 7 gün süre ile kapatılan sa- nığa ait işyerinin göze çarpan bir yerine asılmasına ve karar özetinin C. Savcılığına bildirilerek İstanbul ilinde yayımlanmakta olan tirajı 100.000'den fazla gazetelerden birinde ilan ettirilmesine ve ilan mas- raflannm sanıktan tahsiline, 8- Sanığın geçmişteki hali ve ahlaki temayülleri itibari ile sanığın cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkememize \icdani kanaat gelmediğinden 647 sayılı kanunun 6'ncı maddesi gereğince sanığın cezasının cnelenmesine takdiren yer olma- dığına, Yasa yolu açık olmak üzere sanık vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen tefhim kılındı. Basm: 20369 ŞİŞLİ TERAKKÎLİLER 25 Mart 1990 Pazar günü saat 10.30'da G e l e n e k s e l Talaş Böreği Günümüzde buluşalım. Not: 1940 mezunlanna 50. yıl onur belgeleri venlecektir. leşrifleri nca olunur. T.C. KAYSERİ 4. İÇRA VE tFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAN Sayı: 1990/746 Muflisin adı, soyadı: Şaban Bayram Adresi: Kılıçaslan Mah., Guçlü Sok., Çağlar Apt., No: 3-Kayseri Yukanda adı ve adresi yazılı bulunan Şaban Bayram'm Kayseri 4. Asliye Hukuk Hâkimliği'nin 10.3.1988 tarih ve 1987/798 esas, 1988/138 karar sayılı ilamı ile iflasma karar verilmiş bulunduğun- dan llK'nın 166. maddesi gereğince lebliğ ve ilan olunur. 13.3.1990 Basın: 45788 ARKADAŞ KULUBU'NDEN DUYURULUR: Derneğimizin kurucu üyelerinden, gözlükçülerin hocası, ünlü gözlükçü, mümtaz insan, arkadaşımız, RAHMİEMGEN'i yitirdik. Acımız büyüktür. Ailesine ve arkadaşlara başsağlığı dileriz. Merhum arkadaşımız, ağabeyimizin cenazesi 24 Mart 1990 cumartesi günü (bugün) Şişli Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Edirnekapı Şehitliği'nde toprağa verilecektir. Arkadaşlara duyurulur. 'ARKADAŞ KULÜBÜ' BAŞKANI DOĞAN KAT1RCIOĞLU İLAN ESKİŞEHtR İKİNCİ SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR Sanık: Ahmet GOrkan, Ibrahim ve Telli'den olma 1956 doğumlu Ankara ili Haymana ilçesi Gölbek köyü nüfusuna kayıtlı, halen ay- nı yerde otûrur. Yukanda kimliği yazılı sanık mahkememizin 18.12.1989 tarihli 1989/601-649 numaralı kararnamesı ile basit sarhoşluk suçundan TCK'nın 571. maddesi gereğince 5000.- TL. hafıf para cezasına mah- kûm edilmiş ve ceza tecil olunmuştur. Sanığın adresi tespit edilemediğinden karar teblığ edilememiştir. Bu nedenle ilanen tebligata karar verilmiştir. HUküm ilan edildiği tarihten itibaren yedi gün sonra sanığa tebliğ edilmiş sayılacaktır. İlan olunur. 8.3.1990 Basın: 20498 ESKİŞEHİR İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1988/340 SSK Genel Müdürlüğü vekili Avukat özen özçelik tarafından Er- gun Erakbaş aleyhine açılan alacak davası nedeniyle: Adresi tespit edilemeyen davalı Ergun Erakbaş'ın duruşmanın bı- rakıldığı 1.5.1990 günü saat 9.30'da mahkememizdehazır bulunma- sı veya bir vekille kendisini temsil ettirmesi, duruşmada hazır bulunmadığı takdirde yargılamaya yoklugunda HUMK'nın 377 mad. gereğince devam edileceği ve hüküm verileceği davalı Ergun Erak- baş'a dava dilekçesi ve davetiye tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 45789 POLİT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL Yol yakınken... Mete Tuncay dostumuz Tarih ve Toplum' dergisinin son sayı- sında şoyle diyor: "Bana fikrimi soran yok, ama yine de söyleyeyim: Ben kertdi payıma, Turgut Özal'ın (velev bir anayasa değişikliği yapılabilse de) süresini doldurmadan Çankaya'dan indirilmesine karşıyım. Böyle bir şey, hukuksal olmaz, darbesel olur! Bunu bana, Cum- hurbaşkanına fart-ı muhabbetim değil, demokrasiye saygım söy- letiyor. Yine de Cumhurbaşkanı yansız davranmaya çalışmalı, derim. 1950 yıllarında Yassıada dosyalanndan çıkan belgeter ibret alınmak gereken sui misaldir." 1946'da partili düzene girdiğimizde İsmet Paşa hem CHP'nin genel başkanı, hem de cumhurbaşkanı idi. Paşa'ya bir sataşma olduğunda hangi kimliğine sataşılıyor diye bir kuşku vardı. Sav- cılar genellikle cumhurbaşkanı kimliğine sataşılıyor diye dava açarlardı. Mehmet Ali Aybar, bir yazısında CHP Genel Başkanı1 nı eleştirmişti, hakkında cumhurbaşkanına sataştı diye dava açıl- dı, mahkûm oldu. Onun için cumhurbaşkanlarının durumu ve konumu yerii yerinde olmalıdır. İkisi birbirine karıştınldığında bir yere varılamıyor. 1950'de Demokrat Parti iktidara geldiğinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar, DP armalı bastonla yurt gezisine çıktığında, devlet başkanının yansızlığı gene bozuldu. Çankaya'da partilerüstü değil de bir partinin adamı imiş gibi davrandı. Oysa iktidara gelme- den önce cumhurbaşkanının yansızlığı konusunda neler söylen- miyordu. Hadi, İsmet Paşa tek partiden getiyordu, yanaz olamazdı. Ama çok partili demokrasinin cumhurbaşkanı Bayar, yansız davrana- bilirdi. Öyle davranmadı Çankaya'da bir partizan gibi oturdu. 27 Mayıs'tan birkaç hafta öncesı halkta beliren taşkınlıkların anla- mını bile kavrayamadı. Kalabalığın kabaran taşkınhklarını yumu- şatacak yerde iyice kabarttı. Hatta yürüyüşe geçen Harbokulu öğrencilerinin 'tenkilini' bile önerdi. Yasstada duruşmalarında Adnan Menderes'le olan yazışmaları var, hiçbir zaman yansız bir cumhurbaşkanı olarak görünmüyor. Daha sonra gelen askeri yönetimlerin cumhurbaşkanlan, bir anlamda Bayar'dan çok yansız olmuşlardır. Sunay'dan da, Ko- rutürk'ten de oldukça yansız davranışlar görülmedi mi? Şu ya da bu, hangi biçimde olursa oisun Çankaya'ya çıkan asker kökenli cumhurbaşkanlan bugünkü sivillerden çok daha yansız göründüler. Bugün durum çok degişiktir. Bir partinin çoğunluğuna daya- narak oraya gelip oturanlardan yansız davranmak beklenir. Ge- len bir partiye dayansa, öteki partilerin benimsemedi^; kimse olsa bile eğer orada yansız oturursa çok kişi tarafından benim- senir. Yansız oturmaz da kendini oraya getiren partinin adamı olarak davranırsa çok puan yitirir. Orada hukuka dayanarak otur- duğunu herkes biliyor. Madem ki hukukun zorunlu şemasına göre oturuyor, kendini kalabalıklara sevdirmenin, yansız olduğunu ka- nıtlamanın yollarını aramaltdır. Eğer muhalefet partileri ilk seçimde çoğunluğu ele geçirirler- se, söylediklerine göre, onu oradan uzaklaştıracaklardır. Bu uzak- laştırma hukuk bakımından nasıl olur biiemeyiz. Ama bir seçi- me kadar oturduğu süre kendini yansız olarak benimsetirse, o gün geldiğinde koltuktan kaldırılması biraz güç olur. Bugün bile muhalefet partileri koltukta oturanı aşıp zirvede toplanmıyorlar mı? Gizlenen gerçekder var. Bunlar saydam bir politika izlene- rek yansızlık ispatlanabilir. "öyle diyoriardı, ama pekalâ yansız davranıyor hepimizin say- gınlığını kazanıyor" denebilir Bunun denmesine çaba gosteri- lebilir. Vbl yakınken her şey kotanlmalıdır. Yol yokuşa vurduğun- da geç kalınmış olabilir. O zaman da iş işten geçer. Bir çoğun- luk darbesiyle gelinen yerden bir çoğunluk darbesiyle gidilebi- lir. Biz yol yakınken yapılabileceğini sanıyorduk, ama üstüne gi- derek dengeyi bozuyortar. Gittikce işler karışacağa benziyor. TEŞEKKÜR Annemin By-Pass ameliyatını tüm aksiliklere kar- şın büyük bir basarıyla gerçeklestlrerek onu yaşama döndüren ve içten ilgilerini hiçbir zaman eksik etme- yenİstanbulCögüs, Kalp, DamarCerrahisi Merkezinin değerli doktorları Op. Dr. Azmi Özler ve ekibl Op. Dr. Remzi Tosun Op. Dr. Fuat Bllgen Op. Dr. Murat Konuk Anestezist Dr. sevim Canıka en içten teşekkürterimi sunarım. SELÇUK TUNA T.C. MALATYA 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ Esas No : 1989/266 Karar No : 1989/657 C. Sav. Esas No : 1989/687 Hâkim : ALİ ERKILINÇ 20228 C. Savası : SELAHATTİN EDİK 18498 Z. Kââbi : NURDANE GÖKÇE Davacı : K.H. Müşteki : MUSTAFA KEMAL KEKEVİ- Ibrahim oğlu 1930 D.lu İstanbul Kadıköy Acıbadem Cad. MSB. Askeri Hastanesi yanı Kekevi Sokak, Ke- kevi Apt. No: 6/7'de otunır. Vekili : AV. FAHRİ HOPOĞLU - Malatya Barosu avu- katlarından. Sanık : FAHRİ ŞAHİN - Abdullah ve Hatice'den olma, 1951 D.lu, Malatya Merkez Fırat Mah. nüfusu- na kayıtlı olup halen Ankara Hoşdere Cad. 17/ 17'de otunır, evli, 2 çocukhı, okur yazar, sa- bıkasız, serbest çalışır, Türk-lslam. Suç : HAKARET (SÖVME) Suç tarihi : 19.11.1987 Müsnet suçtan yukanda ismi yazılı samk hakkmda mahkememize açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda: GEREGİ DÜŞÜNÜ1JHJ: SUÇ tarihinde milletvekiü olan sanık Fah- ri Şahin'in tarihi eser kaçakçıhğı yaptığı ihban Üzerine bu ihbarı alan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Tuncay Özkan, bu konuyla ilgili ola- rak sanıkla röportaj yapmak üzere gitmiş ve sanık gazeteci Tuncay ile yaptığı görüşme sırasında müştekiden bahisle pis, namussuz, şe- refsiz, pezevenk, adi adam gibi sözlerle müştekiyi küçük düşürmüş ve gazeteci Tuncay ise sanıktan duyduklannı aynen 19.11.1987 ta- rihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlamıştır. Alınan ifadeler ve top- lanan delillere göre sanığın bu sözleri söylediği kesin olarak kanıt- latımıştır. Dosya mahkememizce bilirkisj incelemesi yaptınlmak üzere Ankara'ya gönderilmiş ve burada yaptınlan bilirkişi incelemesi so- nunda, sanığın eyleminin sövme niteliği taşıdığı uzman bilirkişi Pro- fesör Erap Özgen tarafından belirtilmiş ve sanığın eylemine uygun biçimde çezalandınlması gerekmiştir. HÜKÜM: Yukanda açıklanan nedenlere binaen, sanığın üzerine aulı sövme suçunu işlediği anlaşıldığından; 1- Eylemine uyan TCK'nın 482/son maddesine göre 3 ay hapis ve 15.000 lira ağır para cezasına çarptınlmasına, 2- 5680 sayıh yasanın 18. ve TCK'nın 487/2. maddesine göre ka- rar kesinleştikten sonra karar özetinin suçun işlendiği gazete olan Cumhuriyet gazetesinde bir defaya mahsus ve masraflan sanıktan alın- mak üzere yayınlanmasına, 3- Cezasından dosya kapsamına göre kanuni ve takdiri arttırma ve eksiltmeye takdiren yer olmadığına, 4- Hakkındaki hapis cezasından 647 sayılı yasanın 4/1. maddesi- ne göre 1 günü 300 liradan 27.000 lira ağır para cezasına çevrilmesi- ne, 5- TCK'nın 72. maddesine göre hakkındaki aynı türden para ce- zalannın toplanarak sonuçta 42.000 lira ağır para cezasına çarptınl- masına, 6- Aşağıda dökümü yazılı (4.200) lira yargılama giderinin sanığa yükletilmesine ilişkin karar, müşteki vekiiinin yüzüne, sanığın yok- luğunda iddia raakamında C. Savcısı Selahattin Edik'in huzurunda talebe uygun olarak ve yasa yolu açık olarak verilen karar açıkça oku- nup anlatıldı. 18.12.1989 Basın: 18659
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle