04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MART 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5, ^Sineına Seyircisi'nin sonuçları • Kültür Servisi — 3. Ankara Film Şenliği etkinlikleri kapsamında yer alan geleneksel karikatür yanşmasında Büytik ödül'ü Mehmet Ali Türkmen kazandı. Konusu "Sinema Seyircisi" olarak belirlenen yanşmada Alper Susuzlu, Muhammet Şengöz, Firuz Kutal ve Sami Caner başan ödülüne değer görülürken, Ömer Çam'a da Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü verildi. Seçici kurulu Ali Ulvi Ersoy, Ferruh Doğan, Semih Balcıoğlu, Tan Oral, Kamil Masaracı ve Nezih Danyal'dan oluşan yarışmanın karikatürleri 9-18 mart tarihleri arasında Ankara Film Şenliği çerçevesinde sergilenecek. And'ın Berlin konferaııslan • Kültür Servisi — Metin And, 1-10 mart tarihlerinde Berlin'de 4 ayrı konferans verecek. llki Berlin Kongress Halle'de 16. yüzyıl "Istanbul'da Müzikli Festivaller" konusunda olacak olan konferansın yanı sıra dia gösterisi yapılacak. Bu konferans Berlin'de aynı tarihlerde diızenlenen "îstanbul'dan Müzik Festivalleri" çerçevesinde olacaktır. Metin And, diğer iki konferansını Berlin Etnografya Müzesi'nde verecek. Konusu "Türk Folkloru" olan konferansında And, kendi hazırladığı video belgesellerini gösterecek. Dördüncü konferans ise Berlin tkinci Büyük Kitaplığı salonunda gerçekleşecek. And'ın son konferansmın konusu "17. Yüzyılda lstanbul Çarşı Ressamları;1 3. Ankara Film • ANKARA (Cumhariyet Bürosu) — 9-18 mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan "3. Ankara Film Şenliği"nde Luis Bunuel, Fritz Lagg ve Charlie Chaplin gibi ustalardan toplu gösterilerin yanı sıra dünya sinemalarından seçkin örnekler izlenebilecek. Şenlik düzenleme komitesinden Mahmut Tali Öngören, dün gazetecilere verdiği yemekte şenlik hakkında bilgi verdi. öngören, şenlik kapsamında üç önemli belgesel nitelikli Tılmin dışında, Fransa, lngiltere, Isveç, Macaristan, Küba, Çin, SSBC ve F. Alman yapımı filmler gösterileceğini belirtti. 20 uzun metrajlı, 62 kısa metrajlı filmin yarışacağı şenlikte Mahatma Gandhi'nin yaşamını ve savaşımını anlatan, 1982'de 7 dalda Oscar kazanan "Gandhi" adlı film de gösterime girecek. 'Kadıncıklar' dördüncü yılında • Kültür Servisi — Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı ve genelev kadınlarının yaşamlanndan bir günü anlatan "Kadıncıklar" adlı oyun, Yugoslavya'daki Üsküp Halklar Tiyatrosu tarafından dördüncü yılında da sergilenmeye devam ediyor. Halen Bursa Devlet Tiyatroları'nda da sergilenen oyun, ayrıca Avusturalya'da Square One Theatre'ın repertuarına da alındı. "Kadıncıklar"' Moskova'da bir müzikal olarak da hazırlanıyor. Cücenoğlu'nun oyunu TÖBAV Birincilik Ödülü, Avni Dilligil En Başanlı Yazar Ödülü ve Ismet Küntay Yılın Yazarı Ödülü'nü kazanmıştı. Cücenoğlu, oyununun yun dışında uzun süre sahnelenmesiyle ilgili olarak "Tanıtımımızın daha ciddi boyutlarda yapılması halinde dünyanın bütün ülkelerinde Türk oyun yazarlarının oyunlan sergilenecektir. Bu ise ülkemizin dünyadaki tanıtımına katkı sağlayacaktır" dedi. KozlukJu'ıııın saydanı gösterisi • Kültür Servisi — Gazetemiz muhabirlerinden Fuat Kozluklu'nun "Guneydoğu" konulu saydam gösterisi bugün saat 19.00'da Çağdaş Gazeteciler Derneği lstanbul Şubesi'nde (Türkocağı Cad. Cağaloğlu) gerçekleştiriliyor. Kozluklu'nun yedi yıl içinde Güneydoğu'da bulunduğu sürece çektiği fotoğraflardan oluşan gösterisinde 100 adet saydam yer alıyor. Guneydoğu'daki yaşamı, terörden kaçan insan manzaralarını içeren fotoğraflar ilk kez gösterilecek. Gösteride, Semra Özal'ın konuşmasını izleyen bir grup Hakkârilinin fotoğrafı da yer alıyor. Ankara'da sergi • Kültür Servisi — Cengiz Kabaoğlu'nun resim sergisi 2 mart-4 nisan 1990 tarihleri arasında Ankara Galeri Nev'de yer alıyor. İlk kişisel sergisini 1983'te açan Kabaoğlu'nun Galeri Nev'de açacağı sergi 6. kişisel sergisi olacak. Kabaoğlu, 1984 yılında "Roma"da açtığı ikinci kişisel sergisinde "Unesco-Iccrom" tarafından açılan yarışmayı kazandı ve "Museum" dergisi için grafik tasarımlar hazırladı. Vaclav Havel'in 'Largo Desolato' adlı oyunu Dostlar Tiyatrosu'nda Baskı altıııcla aydın açmazıLargo Desolato (Buruk Ezgi) / Vaclav Havel / Çeviren: Ülkü Akbaba- Kemal Boztepe / Yöneten: Genco Erkal / Dekor ve giysi: Naz Erayda / Oynayanlar: Genco Erkal, Jülide Kural, Zeynep Irgat, Halit Ergör, Mehmet Akan, Yüksel Özkök, Serdar Bordonacı, Avni Yalçm, Ömer Çolakoğlu, Nilüfer Açıkahn / Dostlar Tiyatrosu. ORHAN ALKAYA ~ Largo Desolalo, dünya tiyatro literatürundeki en ilginç ve boyut- lu entelektüel portrelerinden birini getiriyor izleyici karşısına. Oyunun kahramanı Dr. Leo- pold Kopriva, "İnsan Ben'inin Ontolojisi" adlı bir yazı yazmış ve öne sürdüğü tezlerle muhalefetin simgesi halinegelmiştir. Dr. Kop- riva, entelektüel muhalefet tara- fından yaratılmış bir kahraman figürünün bozulması ehdişesiyle kuşatılmıştır. Karşıl yandaki ku- şatma, Kopriva'nın etki giicü kar- şısmda tedirgin olan resmi otori- tenin baskısıdır. Bunlara, yan bi- linçli halk muhalefetinin beklen- tileri de eklenir. Bir başka düz- lemde de Kopriva, hayatındaki kadınlar tarafmdan kuşatılmıştır. Açmazlannı sünikleyebileceği bü- tün çıkışlar kapatıldıktan sonra artık başkalanmn kendisi için kul- landığı söylemle düşünmeye baş- POLONYA'NIN CAZ YILDIZLARI / A N U S Z S Z P R O T T O M A S Z SZUKALSKI B A R T K O W S K K I C U D R I C H 2 M A R T C U M A 3 M A R T C U M A R T E S İ E C E B A R K O N U R E Z E R 1 6 8 6 6 6 0 U M D A u z A S Y O N 1 6 8 6 6 6 1 I S I N I Ç O K S E V E N T O N M E İ S T E R ' İ B E K L İ Y O R U Z RANDEVU 168 66 60-61 ARZU HANIM GENCO ERKAL'IN YORUMUYLA — Dostlar Tiyatrosu'nun Karaca Tiyatro'da "Buruk Ezgi" adıyla sahnelediği "Largo Desolato"da Genco Erkal, mukemmel bir oyunculuk lekniği ve duygusu getiriyor. Jülide Kural'ın da >er aldığı oyunda. oyunculuk düzeyi dengeli bir tadı koruyor. lar. Yani dil, onu bir kez daha ku- şatır. Largo Desolato, bir baskı top- lumu atmosferinde geçer. Bu ya- nıyla resmi otoritenin karşısında entelektüellerin duştüğü açmazlar teması, Türkiye toplumunu da düşündürüyor kuşkusuz. Periyo- dik olarak üç darbe yaşamış Türkiye'de de entelektüeller epey buruşturuldu, hırpalandı. Bizde de belli bir direnme, karşı koyma gerçeği, kaçış olgusuyla iç içe ya- şandı. Ama benzerlikler burada bitiyor bence. Öncelikle, Havel'in ülkesi Çe- koslovakya, bütün pratik kusnr- lan, çarpıklıklan ve suçlanyla bir- likte de olsa bir toplumsal for- masyon değiştirme deneyi yaşadı. Ikincisi, entelektüel birikimin çok yüksek olduğu, bütün toplumsal hareketlerin entelektüeller tarafın- dan başlatıldığı bir ülke Çekoslo- vakya. Bu yüzden de Dr. Leopold Kopriva'nın, yayımladığı bir ya- zı yüzünden muhalefetin simgesi, otoritenin baş düşmanı haline gel- mesi gibi bir durumun, Türkiye toplumunun pratiğinde nesnel karşılığını bulmak güç. Largo Desolalo'nun yönetme- ni Genco Erkal da bu tür bir kay- gıdan mı yola çıktı bilemeyece- ğim, oyunu daha evrensel bir ze- mine oturtmayı denemiş. Dostlar Tiyatrosu'nda izlediğimiz Largo Desolato'da bu çok boyutlu çatış- manın bir boyutu, resmi otorite- nin muhalif entelektüele saldırma- sı kısmı öne çıkartılmış. Böyle olunca da Havel'in çizdiği ente- lektüel portresinin dikey örgütle- nişi zayıflarken, izleyiciyle oyun arasında yatay/senkronik bir iliş- ki kurulması sağlanmış. Erkal'tn yorumunda, Dr. Leopold Kopri- va biraz kaypaklaştınlmış; halkın beklentisi sempatikleştirildiği için kendi insanına yabancılaşmış, konformist bir aydın figurune yaklaştırılmış. Naz Erayda'nın simgeci sahne tasarımı da bu eğjlimi destekliyor Dostlar yorumunda. Işıklar flu- laştmldığında bir hapishane göru- nümü alan soğuk muşambalarla GençSeyirci Tiyatrosu, Mayakovski'nin 'Pantolonlu Bulut'unusergiliyor Göğe şiirsel yolculukSovyet ozan Mayakovski'nin şiir ve oyunlarından derlenen "Pantolonlu Bulut", hafta sonları Dostlar Tiyatrosu salonunda. Hadi Çaman'ın sahneye koyduğu tek kişilik oyunda Yiğit Tuncay oynuyor. Kültür Servisi — Dostlar Ti- yatrosu'nun salonunda hafta- nın iki günü, iki saat süren tut- kulu bir "gök yolculugu". Genç Seyirci Tiyatrosu Mayakovski'yi getiriyor sahneye Acılan, coşku- lan, öfkesi, alaycüığı, yalnızlığı ve aşkıyla Vladünir Vladimiroviç Mayakovski. "Pantolonlu Bıüut" Mayakovs- ki'nin intiharıyla başlıyor. Yigit Tuncay Mayakovski'yi yaşam ötesi bir verlerde yakalayıp bir gökyü- zü yolculuğuna çıkartmış. Başka bir zaman boyutunda, bu kez Yi- ğit Tuncay'ın seçimine göre birbi- rine eklenmiş va da parçalanmış şiirleri ve oyunlanyla "yaşayan bir Mayakovski" var sahnede. "Mayakovski'yi bir gök yolcu- luğnnda anlalıyorum. çünkü Ma- yakovski'de hep bir gok şenliği vardır bence" Yiğit Tuncay. Yaz- dığı ve tek başına oynadığı "Pan- tolonlu Bulut" oyununa adını ve- ren şiir de "göğe yükseliş"i anlat- mıyor mu zaten? Yiğit Tuncay "Pantolonlu Bu- lut"u bütün bir yaz mevsimi bo- yunca Mayakovski'nin evrenine, dizelerinin içine dalarak satır sa- tır dokumuş. Yiğit Tuncay da genç bir şair aynı zamanda. Mayakovs- ki'ye duyduğu yakınlık ilk kez şi- iri aracılığıyla olmuş. Tuncay, he- nüz 21 yaşında ve çeşitli dergilere şiirler yazıyor. "FörtiristJer ber za- YAŞAYAN BİR MAYAKOVSKİ — "Pantolonlu Buluf'u Mayakotski'den derieyip yazan da oynayan da Yigit Tunca>. Sahnede, şiirleri ve oyunlanyla yaşayan bir Mayakovski var. man etkiledi beni" diyor. "Maya- kovski'yi okuyup da onunla kar- şı karşıya kalınca paniğe kapıldı- ğımı hatıriıyorum. Böyle bir şair olamaz diye düşünmüştüm. Şiiri- nin iniş ve çıkışlan oylesine etki- leyiciydi ki bir klasik müzik bes- tesini çağnştınyordu bende Ma- yakovski okunduğunda sanki Çaykovski'nin Patetik Senfonisi çalıyor. Şiirinin müziği çok etki- leyici." Mayakovski'nin saldırganlığı da Yiğit Tuncay'ı sarsan önemli bir özelliği olmuş. "O binJerce yürek taşıyor gögsünde" diyor Tuncay. "Pantolonlu Buluf'u sahneye koyan Hadi Çaman ise "Bu oyun- da, Mayakovski'nin kişiliğinde bii- tün intihar etmiş yazarlan yoram- ladık bir anlamda" diyor ve ekli- yor: "Başka bir dünya özlemiyle tutuşan, mutsuz olmuş insanlann yaşamlannı noktaladıktan sonra ne oıduklan, 'obur taraftaki' ya- nnlan bizi düşündürdü." Hadi Çaman ve Yiğit Tuncay "Onlar mutlu olacaklanna inana- rak gittikleri yerde mutlular mı acaba? Peki beraberinde götür- dükleri, kendi 'cennet' ve 'cehennemleri' ne olacak?" soru- larını sormuşlar kendilerine. "Gi- dilen yerde de yeni arayışlar, yeni buzursuzluk ve doyumsuzluklar yok mu?" Yiğit Tuncay, Mayakovski gibi materyalist bir şaire bu metafizik yaklaşımı şöyle açıklıyor: "Maya- kovski ne kadar materyalist gö- riinse de şiirin raelafizikten kopa- mayacağıru kanıtlamış bir şair. Şi- irinin kendi milolojisini yaratma- sıyla, mitolojiyle çok uğraşması. gökyüzune, enerji dolu güçlere Ugi du> masıyla... Mayakovski kendi- ni olduğu gibi yansıtan bir şair, ama kendine has bir retorigi var." Tuncay, Mayakovski'nin "dua- lardan daha etkilidir damariar, kaslar" dizesini yazdığını, ancak kendi içinde, kendi tannsına dua ettiğini de ammsatıyor. Hadi Ça- man ise Mayakovski için "Çok kendi kendisiyle ugraşmış. kendi kendisiyle yaşamış bir insan" di- yor. "Kendi içinde o kadar yoğun ve kalabalık ya da o kadar param- parça ki hiçbir zaman hiç kimseyle bütiinlük sağlayamamış." "Pantolonlu Bulut" oyununda işte bu yüzden intihanndan son- ra çıktığı gökyüzü yolculuğunu da ikinci kez intihar ederek noktalı- yor Mayakovski. Başka ve yeni bir dünya özlemiyle, arayış içinde. çevrili mekân ve gri ağırlıklı renk düzeniyle Kopriva, âdeta kendi çıkmazına "teslim edilmiş". Bu yorumla, oyun bizim izleyi- cimize bir hayli yakınlaştınlmış, ama "Largo'Muğundan da bir şeyler kaybetmiş. Gene de iktidar- ların gündemde olduğu her coğ- rafyada geçerli karşılıkları olan ciddi sorular taşıyor Largo Deso- lato. Brecht oyunlarını düşündüren matematiksel bir kurguyla yazıl- mış Largo Desolato. Bu yüzden dikkatli bir izleyici için bir tiyat- ro dersi bile olabilir. Sozgelişi, en- telektüel muhalefeti temsil eden ve Leopold'un çözülmesinden, böylece bir kahraman figürünün yok olmasından endişelenen Olb- ram'ın sorulanyla polıslerin soru- ları tıpatıp aymdır. Halk muha- lefetini temsil eden iki Wenzel ile iki polisin, Dr. Leopold Kopriva'- nın hayatına müdahale biçimleri de büyûk paralellikler gösterir. Genco Erkal'ın yorumunda, Wenzel'lerin mudahaleci kimliği yumuşatılmış da olsa özellikle 5. sahnede bu paralellik belirgindir. Genco Erkal'ın yonıraunda öne çıkan bir boyut da Leopold'un, karısı ve sevgilileriyle olan ilişki- sindeki "erkek/entelektiıd" kim- liği. Leopold'un, karısı Susanna ile arasındaki bağlar kopmuş, an- ne/horgörüien oğul ıiışkısine dö- nüşmüştür. Susanna'nın neredey- se tek kaygısı, değerli ev eşyala- nnı kocasımn kullanmasını engel- lemektir. Havel'in kurduğu sıkı eğretilemelerden biridir bu. Sevgilisi Lusi, Leopold'u "kartarmaya" gönüllüdür ve ya- zısını hayata geçirmesi gerektıği- ni savunur. Ama Lusi eskimiştir, istenmemektedir artık. Oyunun sonunda gelen Marketa adındaki genç kız, bir bakıma "taze kan"- dır Kopriva için. Kopriva, Mar- keta'yı baştan çıkarmak için yaz- dığı yazıdan alıntılar yapar. Bir süre sonra Marketa da Kopriva'- yı "kurtamaya" karar verir. Bir aşk ilişkisini bile kuramsal allntı- larla sürdürülebilen Dr. Leopold Kopriva, erkek kimliğiyle de bir çıkmazı büyütür. Kuşatmanın üç boyutunu tem- sil eden polisler, Wenzel'ler ve Olbram, kendilerinin birer elçi ol- duğunu söylerler. Böylece sürek- li ikame edilmekte olan bir ilişki oluşur tüm oyun kişileri arasında; yapay ve gerçek dışı... Vivaldi'nin İki Viyolonsel tçin Konçerto'suyla beslenen barok bir hüzün. Havel'in acı mizahmı dAıgeliyor Genco Erkal'ın yoru- munda. Oyunculuk düzeyi de ay- m dengeli lezzeti koruyor. Polis- lere biraz "FBI" havası sinmiş, Uli fazla minimalize edilmiş de ol- sa tüm kadro sıcak ve ölçülü bir ekip oyunculuğu içinde. Genco Erkal, paranoya dozu arttınlmış bir Dr. Kopriva portresi çiziyor. Yorumuna katılıp katılmamak bir yana, oyıınculuk tekniği ve duy- gusu mükemmei. Largo Desolato, belki de bir toplumsal ütopyanın ipuçlannı ta- şıyor; bireylere misyonlar yükle- mek ve beklentiler uretmekten annmış bir topluın nasıl yaratıia- bilir sorusunu akıllara düşüriiyor. Bir anlamda, insanlığın kolektif bilinçaltını sorgulamaya yoneliyor oyun. Bu çağda yapılabilecek en ciddi tş de sanırım, mit'len kur- calamak, silkelemek ve onlardan kurtuknanın bir yolunu aramak- tır. 7 yıl önce, Ankara Devlet Ti- yatrosu'nda, üç kısa oyunundan yapılan bir kurgu Görüşme, Knt- lama, Çağn adıyla sessiz sedasız sahnelenen Vaclav Havel'in, ülke- sinde iktidara gelmesinin bence tek sevinilecek yanı, oyunlarımn ülkemizde sahnelenmesi ve bu modern putyıkıcımn Türkiye'de bir gündem açmasıdır. Ellinciresim sergisiniBenadam Sanat Galerisi'nde açanDevrim Erbil 'Resimle şiir yazmak istiyorum' NUR NİRVEN Devrim Erbil'in sergisi 18 marta kadar açık kalacak. Erbil'in resminde "ritm" ve "titreşim" önemli iki öğe. Sanatçı, yakamozun, ayışığının titreşimine, doğanınritmikhareketlerine tutkun. şındakı müzelerde yer alan, gene yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli yapılarda seramik pano uygula- maları gerçekleştiren Erbil, Türki- ye'de uluslararası iki yanşmada ödül alan tek sanatçı. 1966'da 5. Tahran Bolgesel Bienali'nden Sa- ray Kraliyet Birincilik Ödülü'nü, 1972'de 9. Iskenderiye Bienali'n- den Resim İkincilik Büyük Ödü- lü'nü almış. Sanatçı, Benadam Sanat Gale- risi'ndeki bu sergisinde yağlıboya ve akrilik soyutlama çalışma- larının yanı sıra baskı tekniğinin ve fotoğrafın olanaklarından da yararlanarak gerçekleştirdiği, son üç yıllık düşüncelerinin ürünü olan baskılarına yer veriyor. Kuş- lar ve ağaçlar aracılığında görün- tüye getirdiği ritm ve titreşim te- malarını işliyor. Erbil, "Benim için ritm ve titreşim resmimde önemli iki öğe" diyor. Ritmi tek- rarla, titreşimi optik yanılsamay- la sağlayan sanatçı, "Yakamozun, ayışığının titreşimi, doğanın rit- mik hareketleri çok ilgimi çekiyor. Doğadaki şiirselliği yakalamak, resimle şiir yazmak istiyorum" di- yor. Erbil, yapıtlannda insan, kuş ve ağaç fıgürlerini saydam görüntu- ler oluşturacak biçimde üsl üste yerleştiriyor. Bu saydamlığı, şiir- selliği ve lirizmi yakalamada Prof. Devrim Erbil ile 50. kişi- sel sergisinden birkaç gün önce konuşuyoruz, beyaz ve kırmızı renklerin egemen olduğu atölye- sinde. Erbil, ağaçları ve kuşlarıy- la doğanın zenginliklerini yalnız- ca tuallerine yansıtmakla kalmı- yor; atölyesinin tüm ön cephesini kaplayan geniş pencerenin önune de saksı içinde çiçekler yerleştire- rek bir anlamda doğayı içeriye ta- şıyor. Sanatçı, "Babam emekli ol- duğunda bahçe içinde iki katlı bir ev satın almıştı. Hem bahçede hera de kent ile evimizin arasında ağaçlar vardı. Çocukken de hep ağaç resimleri yapardım. Akade- mideyken de bugün de" diyor do- ğa sevgisinin ve ağaçlann yapıtla- nnda nasıl başladığını, nasıl geliş- tiğini anlatırken. Yüdız Üniversitesi Güzel Sanat- lar Bölümü Başkanı olan ve Mi- mar Sinan Üniversitesi Güzel Sa- natlar Fakültesi Sinema-TV Ana Sanat Dalı'nda görüntü estetiği, sanat tarihi, çağdaş sanat ve yo- rumu, güzel sanatlar dersleri ve- ren Erbil, lstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Re- sim Bölümü'nü bitirdiği 1959'dan bu yana sanatuu, 1962'den beri de eğitimciliği sürdürüyor. Yapıtları yurtiçinde ve yurtdı- SON 3 YILIN ÜRÜNLERİ—Devrim Erbil, yeni sergisinde, baskı tekniği ve fotoğraf olanaklarından daya- rarlandığı son üç yılın ürünlerine de yer veriyor. (Fotoğraf: Mehmet Bayhan) önemli bir etken olarak niteliyor. Ayrıca bu saydamlıkla farklı za- manlardaki ve mekânlardaki gö- runtüleri yapıtlannda bir araya ge- tirerek tek bir an ve tek bir mekân olarak yansıtıyor. Sanatçının res- mine uzun bir'aradan sonra yeni- den girmeye başlayan insan figu- ru ise yaratılışı, varlığın süreklili- ğini ve kişinin kendi bağlarından kurtulma çabasım simgeliyor. Devrim Erbil, salt yapıtlarıyla tanınan bir sanatçı, yüzlerce öğ- renciyi eğitmiş bir öğretim üyesi değil. Yazılan, kitaplan, çevirile- ri, seçici kurul üyelikleri ve kon- feranslanyla da sanata katkıda bulunuyor. Sanatın ve sanatçının örgütlenmesi için akademide öğ- renci dernekleriyle başlayan çalış- maları Ressamlar Cemiyeti, Gör- sel Sanatçılar Derneği ve Resim Heykel Müzeleri Derneği zinciri- ni izliyor. Sürekli günceli yakala- ma coşkusunu taşıyan Erbil'in ül- kemizin sanatına önde gelen kat- kılanndan biri de uzun yıllar ka- palı duran MSÜ Resim ve Heykel Muzesi'ni yeniden açması ve mü- durlüğünu ustlendiği süre içinde tüm olanaksızlıklara karşın işler duruma getirerek yeni yönetime devretmesi. Sanatçı, bütün bu et- kinliklerin tek bir amaca, sanatın yaygınlaşmasına hizmet etmeye yönelik olduğunu vurguluyor. Besteci Koral öldti • Kültür Servisi — Besteci Nuri Sami Koral, tstanbul'da öldü. Koral, 1934 yılında tstanbul Belediye Konservatuvan'nt bitirdi. 1937 yılında Bursa'da Müzikevi'ni kuran sanatçı, 1941 yılında Istanbul'da da Çok Sesli Koro'yu kurdu. Uzun yıliar Şişli Terakki Lisesi'nde müzik öğretmenliği yapan Nuri Sami Koral, birçok orkestra yapıtı ve bando için müzik besteledi. Süreya anısına resim • Kültür Servisi — Ressam Cavit Mukaddes'in resim sergisi, 3-19 mart 1990 tarihleri arasında Beyoğlu Dünya Sineması Sanat Merkezi'nde açılıyor. Mukaddes'in sergisinde, Cemal Süreya'nın anısına yaptığı "Afrika Dahil" isimli bir tablo da yer alıyor. Atakan müzik direktörti • Kültür Servisi — "Yeni Türkü" topluluğunun müzisyenlerinden besteci Selim Atakan, Şehir Tiyatrolan'run müzik direktörlüğüne getirildi. Selim Atakan, Şehir Tiyatroları'nda ilk olarak, şu günlerde Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi'nde sergilenmekte olan "Resimli Osmanlı Tarihi" adlı oyunun özgün müziklerini hazırladı. Şahin AJpay'm konferansı • Kültür Servisi — Bilar'ın Izmir Şubesi "Bahar Söyleşileri" başhğı aJtında bir konferanslar dizisi dûzenüyor. Konferanslann ilkinde Şahin AJpay "Doğu Avrupa devrimi karşısında sosyalizm" üzerine konuşacak. Sovyetler Birliği'nde ve Doğu Avrupa ülkelerinde meydana gelen değişmelerin sosyalizm açısından anlamını irdeleyecek olan konferans, 3 Mart 1990 cumartesi günü, saat 14.30'da başlayacak. Konferans, Bilar'ın 1482. Sokak No. 22, Alsancak adresindeki lzmir merkezinde yapılacak. UGUN • Kadıköy'de Sergi Banu Muratlı ve Sema Cihan'ın karma resim sergisi Kadıköy Belediyesi Sanat Galerisi'nde saat 18.00"deaçıhyor. • Kısa Filmler II. Uluslararsı lstanbul Kısa Film Günleri'nden seçilen filmler bugün saat 15.00'te Alman Kültür Merkezi'nde (Teutonia, Galip Dede Caddesi 85, Tünel) izlenebilir. • AlpayİzerSokağı Bakırköy-lncirli'deki Olcay Sokağı'na.saatll.OO'de gerçekleştirilecek törenle, bir süre önce yitirdiğimiz tiyatro sanaıçısı AJpay lzer'in adı verilecek. • Ercan'ın söyleşisi TYS'nin lstanbul Anakent Belediyesi ile düzenlediği soyleşiler kapsamında, saat 16.30"da, Atatürk Kitaphğı'nda Enver Ercan şiir üzerine soyleşecek. Yöneten Atilla Birkiye. • Kavruk'un soyleşist Gençlik Kitabevi'nde saat 16.00'da, Hasan Kavruk resim ve sanat üzerine soyleşecek. BILSAK'TA BUGÜN 1 Mart Perçembe: 19.00 KONFERANS: Poş Poş Tekkesi, Fener Patrikbanesi, Ayasofva Kilisesi uzerine. Coşkun KIRCA, tsmail KARA. GÖRSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çahşmaları. Perşembe-Cuma 10.00-01.00 arası CAFE-FOYER-BAR BİLSAK Herkese Açıktır. BİLSAK, Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CÎHANGİR, 143 28 79 - 143 28 99 BİLSAKTA YOGA- MEDİTASYON ZERRİN AKGÜN 5 Mart-30 Nisan 1990 Pazartesı ve Çarşamba günierı 18.30 KAYITLAR BAŞLAMIŞTIR. Sıraselviler, Soğancı Sokak 7, CİHANGİR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle