04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER / MART 1990 Azerbaycan, Batı, Sovyet Rusya ve Türkiye Bugün, Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan'a askeri müdahalesi, Batı tarafından "anlayışla" karşılanabilir. Ancak yeni gelişmeler, yeni çıkarlar, bu anlayışın biçimini, özünü değiştirebilir. ABD, Sovyetler Birliği'nin önemli petrol bölgesi Kafkaslar'ı, Sovyetler'in sıcak denizlere açılma politikasının en önemli bir sıçrama tahtası olarak değerlendirmeyi sürdürmektedir. Bu nedenle bu "anlayış" zamanla "anlayışsızlığa" dönüşebilir. Prof. Dr. SUNA KİLİ, Boğaziçi Üniversitesi Azerbaycan'daki olaylan "fanatik Islamcı güçler" ya da railliyetçilik duygulannın yarattığj bir olgu olarak görraek ya da Azeri-Ermeni çatış- masına bağlamak eksik birer değerlendirmedir. Bu olayın kökeninde Sovyetler Birliği'nin başından beri sürdürdüğu milliyetler politikasındaki dengesizlikler vardır. Bu dengesizliklerden en fazla zarar gören Müslüman cumhuriyetlerdir (*). Özellikle Batı ba- sını ve hatta Gorbaçov'un, olaylan Azerbaycan'- daki "fanatik güçlere" bağlaması çok dar bir go- rüşün ürünü olarak ortadadır. Gerek okuduklanm, gerekse Azerbaycan'daki gözlemlerim Azerilerin, genelde bağnazkktan uzak, hoşgörulü, dost insanlar oldukları doğrultusundadır. Azerbaycan ve Batı Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan'daki askeri mü- dahalesine Batı'dan ilginç ve anlamlı tepkiler gel- di. Bu tepkiler, genelde olumluydu. Örneğin, Bush yönetimi müdahaleyi "anlayışla" karşıladığını be- lirtti: Jacques Delors gibi bir AT yetkilisi ise "Pe- restroyka kan dökülmeden uygulanamaz" dedi. Çeşitli Avrupalı yazarlardan gelen tepkiler ise Ba- tı'nın tutumuna ve bu tutumun gerekçelerine da- ha da açıklık getirdi. Örneğin 21 Ocak 1990 tari- hinde ve onu izleyen günlerde CNN haberlerinde iki Avrupalı gazetecinin Azerbaycan'la ilgili bir söy- leşisi pek çok kez ekrana getirildi. Bu gazeteciler Slern dergisinden Maria Dederichs ve Trybuna Lu- dk'ten Polonyalı Z. Borianarak'tı. Dederichs, 1. Dünya Savaşı öncesi ve süresinde Ermenilerin Türk- ler tarafından katledildiğini söyledı, Azerbaycan ol- gusunu bir Türk - Ermeni çatışması olarak değer- iendirdi ve Azerileri suçladı. Polonyalı gazetecinin sözleri aynen şöyleydi: "Azeriler öyle bir yaratılı- şa sahiptirler ki orada barışı sağlamak için güç (as- ker) kullanmak gereklidir. Gorbaçov Batı'da silah kullanamaz. Ancak Azeriler öyle insanlar ki Gor- baçov'un güç kullanmaktan başka bir çaresi yok- tu." tnsanlar kendi ülkelerinin başına gelenleri ne cabuk unutuyorlar! Önemli bir gazetenin editörü Bay Borianarak, Azerbaycan olayını değerlendirir- ken insan, ulus, din sınıflandırması gibi bağnaz bir tutum içindeydi. Tutarsız, gerçek dışı, bilimsellik- ten uzak sözler sarf etrnek artık bazı Avrupalıla- nn "hobisi" haline geldi. (Jacques Delors'un AT bir Hıristiyan topluluğudur değerlendirmesini anımsayalım.) Bay Borianarak'a söylenecek, anımsatılacak pek çok konu var. örneğin, 1938'de Çekoslovakya'yı bölen Münih Anlaşması'nı fırsat bilerek bazı top- rakların kendilerine ait olduğu savı içinde, Polon- ya ordulannın Çekoslovakya'nın bir bölümünü iş- galine nedemeli! Yoksa 2. Dünya Savaşı öncesi Po- lonya'da kurulan Prometheus adlı örgütü mü anım- satayım! Bu örgütün araacı Rusya'daki Türkleri destekleyerek onları bir "destabilizasyon" öğesi olarak kullanmayı amaçlıyordu. Batı'run çeşitli bilim kuruluşlannda, örgütlerin- de, Sovyetler Birliği'ndeki Müslümanlar - Türkler uzun yıIİar*dan beri ve gıtükçe artan bir oranda araş- tırılmaktadır. Bu araştırmaların bir bölümünün bi- limsel amaçlı olmalanna karşın, göze görünür bir bölümü de siyasal amaçlıdır. Bugün, Sovyetler Bir- liği'nin Azerbaycan'a askeri müdahalesi, Batı ta- rafından "anlayışla" karşılanabilir. Ancak yeni ge- lişmeler, yeni çıkarlar, bu arüayışın biçimini, özü- nü değiştirebilir. ABD, Sovyetler Birliği'nin önemli petrol bölgesi Kafkaslar'ı, Sovyetler'in sıcak deniz- lere açılma politikasının en önemli bir sıçrama tah- tası olarak değerlendirmeyi sürdürmektedir. Bu ne- denle bu "anlayış" zamanla "anlayışsızlığa" dö- nüşebilir Azerbaycan ve Sovyet Rusya Gorbaçov'un glasnot ve perestroyka politikala- rı, onu Batı'ya en çok yaklaştıran nedenler olarak değerlendiriliyor. Gorbaçov, ülkesinde demokra- tikleşme sürecini daha hızlandırmak, hantal eko- nomiyi Batüı yöntemlerle canlandırmak istiyor. Za- ten Sovyet Rusya Batılı değil mi? Batılı bir kültü- re sahip değil mi? Tolstoy, Dosteyevski, Çaykovs- ki Batılı değil mi? Üstelik Ruslar Hıristiyan. lşte bu öğeler dolaylı, dolaysız son yıllarda sürekli kul-; lanıldı, kullanılıyor. Malta zirvesi öncesi Gorba- çov'un Papa'yı ziyareti, bu ilişkilere daha da ağır- lıklı bir Hıristiyanlık öğesi getirdi. Bazılanna göre senaryo hazırdı: Büyük tehlikeye karşı, Doğu'da üreyen, gelişen Müslüman ve öbür halklara karşı Sovyetler Birliği'nin katıldığı bir Batılı Hıristiyan ittifakı mı gerekiyordu? Yıllar önce "Britanya Stra- tejik Çalışmalar Enstitüsü"nce verilen bilgiye gö- re 9O'lı yıllann ortalarında Sovyet Ordusu'nun <rç>57'sinin Müslüman kökenli olacağı vurgulanıyor- du. Azerbaycan olaylarırun tüm şiddeti ile sürdü- ğü bir tarihte, 21 Ocak 1990 tarihinde, genelde Aze- rileri haksız bulan bir haber silsilesinden sonra ge- ne CNN, birdenbire ekranda bir istatistik verdi: "2020 yılında dünyada 2 milyar Müslüman ola- :ak." Müslümanhk tehlikesi varmış gibi çağrışım yapan bu istatistik, Batı'nın en azından bir kesi- minin anlayışım yansıtıyor. Kızılordu üniforması giymiş resmi ideoloji, Rus- ya'daki halklar üzerinde Rus şovenizminin amaç- ları doğrultusunda kullanılmıştır. Gorbaçov bun- dan uzaklaşmak istediğini çeşitli kereler belinti. Glasnot, perestroyka politikalanyla sosyalizmde öz- gürlükçü ve demokratik çözümler arayan Gorba- çov, Azerbaycan'da olağanüstü hal ilan etmek ve askeri müdahaleyle kendi üretmek istediği politi- kalara ters düştü. Çifte ölçü (standart) uyguladı. Batılı cumhuriyetlere, hatta Ermenistan'a Batı'nın tepkisini dikkate alarak müdahaleden kapndı: Faz- la tepki görmeyeceğini sandığı Azerbaycan'da, bir ölçüde ülkesindeki öbür Müslüman cumhuriyetlerle ilgili politikası için de (deneyün kazanmak amacıyla da) güç kullanmayı yeğledi. Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan politikası ha- talarla doludur. Öncelikle ekonomisini düzelteme- yen bir Rusya, milliyetçilik duygulannın tırman- masına yol açtı. Üstelik Sovyetler Birliği, Ermenis- tan'ın toprak taleplerini, güttüğü kışkırtıcı politi- kayı zamanında tutarlı bir politikayla önleyemedi. Ayrıca Sovyetler Birliği Müslüman-Türk cumhu- riyetlerine güttüğü, Batıh cumhuriyetlere göre ikinci sınıf cumhuriyetler politikasından uzaklaşmadı. Ba- tı'nın Azerbaycan'a destek vermeyeceğine güvene- rek askeri müdahalesini yaptı. Bu, yanlış bir poli- tikadır. tnsan hakları, gerçekçi bir dış politika \i Sovyetler Birliği'nin iç dinamizmi açılanndan yan- lıştır. Sovyetler Birliği coğrafi konumu, toplumsal ya- pısıyla hem Batılıdır ve hem de Doğulu. Kendi top- raklannda, komşu ülkelerinde gelişmekte olan bü- yük Müslüman topluluklar, uluslar vardır. Azer- baycan'a uygulayacağı insancıl, anlayışlı ve akılcı bir politika, Sovyetler Birliği'ne çok şey kazandı- racaktır. Sayın Gorbaçov güttüğü politikaların ger- çekçiliği ve tutarlıhğmı yanJızca Batı'nın 'aferin'i- ne dayatmamalıdır. Azerbaycan, Sovyetler Birliği ve Türkiye Türkiye'nin kendisiyle aynı dili, aynı kultürü paylaşan Azerileri kardeş görmesi doğaldır. Ancak akılcı ve gerçekçi bir Türk dış politikası, Azeriler ve benzer ortak özellikleri paylaştığımız öbür ulus- lar, topluluklarla ekonomik, kültürel ilişkilerin ge- lişmesine, çoğalmasına önem verir. Yayılmacılık, Türk dış politikasının özünde yoktur. Maceraa po- litikalar Türkiye'nin çıkarlarına ters düşer. Sayın Gorbaçov karar vermelidir: Birliğini fede- ral sözcüğü altında üniter, baskıcı bir devlet siste- minin özelliklerini taşıyarak mı yürütecek, yoksa esneklik, özgürlük tanıyarak çeşitliliğe olanak ve- rerek, halklann, uluslann eşitliğini benimseyerek birliği demokratik bir çözüm içinde mi arayacak? Sovyet yönetimi unutmamalıdır ki konu Azeri- Ermeni, Azeri-Rus sürtüşmesi, Hıristiyanlık - Müs- lümanhk çerçevesi içinde değerlendirildiğinde, bu sürtüşmeler Orta Asya'daki öbür cumhuriyetlerde de ortaya çıkacak ve çoğalacaktır. öte yandan bu çerçeve içindeki sürtüşmeler, gerek Türkiye gerek- se öbür Müslüman ülkelerde de Islamcı grupları güçlendirecek, ılımlı, laik politikalar üretmek en- gellerle karşılaşacaktır. Sorumlu bir Sovyet dış po- litikası, kendi topraklannda yaşayan halklan, ulus- ları dinsel farklılıklar, dış ülkelerden, özellikle Ba- tı'dan gelecek tepkilere göre ayarlamamalıdır. Ha- tadan dönmek erdemdir. Yeter ki o hatalann yeri- ni akılcı, gerçekçi politikalar alsm. Türkiye ile Sov- yetler Birliği gerek tarihsel, gerekse coğrafi konum- lan itibarıyla birbirlerine ilgisiz kalamazlar. Birbir- leriyle iyi ilişkiler içinde olmak, ikisinin de çıkarınadır. Sayın Gorbaçov ve Sovyet yönetimi- nin, Azerbaycan sorununu akılcı, gerçekçi ve uy- gar bir biçimde çözeceğini umuyor ve bekliyoruz. C) Ergun Balcı Azerbaycan ve Otesi". Cumhuriyet, 22 Ocak 1990. EVET/HAYIR OKTflYAKBAL İletişim Devrimi Artık hepimiz bir dünya yurttaşıyız. Daha doğrusu olacağız, ol- mak üzereyiz. Bundan kaçınmak yok Kımsenın engellemesine ola- nak da yok. Dünya günden güne küçülüyor. Avuç içi kadar oldu yer- yüzü. Bindiğiniz uçak bir iki saatte sizi en uzak bir kente götürüyor. Açtığınız zaman radyoyu ta Hındistan'dan, Seylan'dan haberler alı- yorsunuz. Çanak antenler Avrupa'yı, Amerika'y 1 . Asya'yı bir anda oda- nıza konuk edıyor. iletişim olanakları büyük güç kazandı. Olaylar, gerçekler bir ayna gibi gozünüzun önurtde... Anadolu kasabaları ilk adımı attı. Beledıyeler bütün kenti kapsa- yan büyük bir canak takdılar mı meydanın tepesıne, TV'si olan her yurttaş Almanya'yı, Fransa'yı, Italya'yı izleyebıliyor, dakikası dakika- sına en uzak haberleri hem de görüntüleriyle alabilıyor, görebiliyor. Bu, büyük bir devrimdir. Belki 20 yüzyılın en son, belki de en bü- yük uygarlrk atılımıdır İletişim, karşılıklı anlaşma, barış olanakları böylelikle güç kazanmış oluyor. Bazı kasabalarda tutucu çevrelerden tepkiler geldi. Efendim, ya- bancı TV yayınlarında açık saçık filmler gösteriliyormuş, halkımızın manevi duyguları incinirmış, ahlâksızlık eğilimleri artarmış! Hatta bu çanaklan soküp attırmak ısteyenler de çıktı. Sankı köy kahvelerin- de video filmleri seyredilmıyormuş gibi 1 Ama boşa çıktı böyle giri- şimler. Kimse ilerlemeye, çağdaşlaşmaya karşı gelemez. Bu gerçe- gi yadsımanın olanağı yoktur Atatürk ne demişti- "Medeniyet öyle bir ışıktır ki ona kayıtsız olanları yakar kül eder." 1950 yılında DP'li bir milletvekıli hem de bilirn adamı sayılan bir kişi şöyle demişti bana "Babanız opera gördü mü? Ne diye Batılıla- raözgü opera. bale gibi şeyleri alalım. Bızım kendi sanatlarımız var, onları geliştirmek daha iyi olmaz mı 9 " Şaşırmıştım, bilim adamı mılletvekilinın bu sözlerine... Yanıt ola- rak "Babamız, dedemız opera görmedi. ama uçağı da buzdolabını da, radyoyu da, daha nıce şeyı de bilmedi, görmedi. Uygarlık geliş- tikçe biz de ona uymak zorundayız, başka yolu var mı?" demiştim. Demiştim de, o günlerde görev yaptığım yerden bırkaç gün sonra uzaklaştırılmıştım! Şimdi sıra büyük kentlerde... Ankara'nın, izmir'in, İstanbul'un ve bu büyük kentlerdeki belediyelerin de çanak antenler kurarak hal- kımızı dünyaya açmalarını beklememeli miyiz? Ne bileyim örneğin Bakırköy, Şişli, Pendik vb belediyelerı böyle bir girişimi başlatsa ya- rarlı bir iş yapmış olmaz mı? Kasaba halkı, bütün dünyayı izlemeye başladı bile... Bu açılımın kültur gelişmemıze ne denli yarar sağla- yacağını göreceğiz. Belli bir çevrenin insanı olmaktan çıkıp kendini bir dünya yurttaşı olarak görmek, böyle bir bılince kavuşmak neden ulusal nitelıklerimızi bozsun? Kendi koşullarımızla, kendi yaşama ola- naklarımızla Batınınkıleri daha iyi ölçmek, dolayısıyle kendi ulusal kimliğimizi 21. yüzyıla yaklaşan bir nıteliğe kavuşturmak olgusunu yaşamak... 30'lu yıllarda radyo yeni yeni giriyordu İstanbul mahallelerine. Şeh- zadebaşı'nda ılk radyolardan birinı komşumuz kabzımal Ziya Bey almıştı. Ses yükselticisini akşam üstlerı balkona takar.incesaz kon- serlerini tüm mahalleli dinlerdi Sonra babam da bir Philips aldı. Gerçi parazitten geçilmezdi. ama bir parmak dokunuşuyla yabancı ülke- lerin seslenni duymak garıp duygular uyandırırdı. O günlerde TV'ler yeni yeni ortaya çıkıyordu. Babam Almanca dergide haberleri okur, resimlere bakar Âh bizde de TV olsa neyim -varsa satar bir tane alırım' derdi. Her şey değiştı. Her şey gelışti. Her şey yepyeni bir anlam kazan- dı. Ulusalcılık, dünyanın öteki jiuslarıyla uygarlık alanında yarışmak, onlara yetişmek, onları geride bırakmak anlamı kazandı. Ne var ki uygar ülkelerin yarattığı araçları alıp kullanmak yetmez. Bizi onlar gibi uygar kılmaz. Ama onların ulaştığı aşamaları, teknik gelişme- leri görüp anlamak, çağdaşlaşma bilincıne erişmek de önemli bir atılımın başlangıcı sayılır. Çanak antenler çoğaldıkça, insanlığımızı, uygar dünyanın birey- leri olduğumuzu daha iyi duyacağız, ulusallığımızı yeni boyutlara ulaştıracağız. iletişim devrimi. bızı yeni devrimci atılımlara götüre- cek... 1990 BlLGI VILI KÜLTÜR BAKANLIĞI "BİLGİ TOPLUMU" KONULU ARAŞTIRMA ESER YARIŞMASI Kültür Bakanlığı'nca. 1990 "BİLGİ m./"nda "Bilgi Toplumu" Konulu Araşlırma Eser Yarışması düzenlenmiştir. AMAÇ : Günumuzdeki hı/.lı ilmî ve teknolojik gelişmelere ayak uydura- bilmek için insan ve toplumumuza "BİLGİ TOPLUMU"o\ma yolunda yon vermek, bilgilendirmek ve bu kunuda telif eser meydana getir- meyi teşvik etmek; k^zanan eserlerin yavımı yoluyla daha geniş kitle lerin faydalanmasını sağlamak amacıyla bu yarısma düzenlen- ÖUCLLEk r ~~ l ^ ^ "UlLGl TOPLLML" KONL'LL ARAŞTIRMA ESER YARIŞMASI'nda BİR1NCILIK ODÜLÜ : 7.5O0 00OTL. IKINCILİKÖDÜLO : 3.500 000 TL ÜÇUNCÜLLKÖDÜLÜ- : 1.750 0OOTL M.^NSİYONLAR • 1.250 000 + 1 250 000 + 1.250 000 TL. olmak uzere toplam 16.500 000 TL. odul \erilecektir. DEĞERLENDİRME : Yarışmaya katılacak eserleri, bu konuda uzman kişilerden oluşan, "SEÇİCİLER KVRL'LV" inceleyecek ve ödüle lâyık olan eserleri belirleyecektir. MÜRACAAT : Konuyu disiplinlerarası yaklaşımla ele alan telif eserler, en geç 30 Kylul 1990 tarihinde Bakanlıkta olacak şekllde teslim edilecek veya gonderilecektir. Muracaatlar eserin sahibi veya yetkili kıldığı bir kişi tarafından yapılabilir. Yarısma ile ilgili daha geniş bilgi almak isteyenler; yarışma o/.el şartnamesini, Kültür Bakanlığt, Yayımlar Dairesi Bafkanlığı (Ataturk Bulvarı No :29/2 Oda No : 34 Llus - ANKARA Tel : 309 08 50 / 275)'ndan temin edebilirler. AaKAYBIMIZ Vakfımız kuruculanndan, tstanbul Teknik Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı ve Kimya-Metaiurji Fakültesi öğretim üyesi değerli bilim adamı, Prof. Dr. FUAT YWUZ BOR'u zamansız yitirdik. Merhum için 2 Mart 1990 Cuma günü saat 10'da İTÜ Taşkışla binasmda bir tören yapılacak ve 3 Mart 1990 Cumartesi günü Ankara'da Hacıbayram Camisi'nde kılınacak öğle namazmı takiben Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Değerli bilim adamımıza Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza başsağlığı dileriz. ÎTİJ VAKFI YÖNETİM KURULU T.C. DİGOR SULH CEZA MAHKEMESt 30.12.1988 Tarih ve 1984-8 Esas, 1988-197 Karar Sayılı Karanna Ek Karar Yt. Hâkim: Nurullah AYDIN 27646 Y. Işleri Müdürü: tsa UMUR- BEK 556 Müessir fiil suçundan sanık Kars ili Digor ilçesi Alem kö- yünde nüfusa kayıtlı, Seyfettin oğlu, Necife'den olma. 1966 doğ. Ali Yakışır'ın raahkûmiye- tine dair mahkememizce sanığın gıyabmda verilen 30.12.1988 ta- rih ve 1984-8 esas, 1988-197 ka- rar, sanığa bütün aramalara rağmen bulunup tebliğat yapüa- madığı gibi tebligata yarar açık adresi de tespit edilmemiştir. Dava dosyası tetkik edildı. G. Düşunüldü: Yukanda suçu ve açık kimlı- ği yazılı sanık Ali Yakışır'ın fül ve hareketine uyan TCK.'nun 456/4, 457/1,2 55/3 maddeleri gereğince dokuz bin lira ağır pa- ra cezasına dair mahkûmiyetine ilişkin verilen karar, sanığa bü- tün aramalara rağmen buluna- madığj, tebliğat yapılamadığı gibi tebligata yarar açık adresi de tespit edilemediğinden 7201 sayılı tebliğat kanununun 28,29, 31 ve 35 maddeleri gereğince iş bu hüküm fıkrasınuı gazetede ilan edilmek süreti ile tLANEN TEBLİCİNE, İlan yapıldığı tarihten 15 gun sonra tebligatın yapılmış sayıl- masına, tebliğat masrafının sa- nıktan tahsiline, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verüdi. 01.02.1990 Basın: 17956 DOLGUN ÜCRETLE MUHASEBECİ ARANIYOR İnşaat şırketi ve yapı kooperatifi muhasebesinde tecriibeli, Avcılar'a yakın oturan elemanlar. 591 11 60 You vvill fınd the tru life, freedom and peace vvithin yourself. Your fate lies in your hands. Free information: Universelles Leben, Abt. 9/12, P.O.Box 56 43, D-87OO Wuerzburg, West-Germany Askerlik cüzdanımı kaybettim, hükümsüzdür. ZEKİ SA Vİ PENCERE Erken Sosyalizm ile Geç Milliyetçilik... 1987... 27 Mayıs'ın 27'nci yıldönümü... Gazeteciler eylemin başını çekenlerden E. General Cemal Ma- danoğlu'na sordular: — "27 yıl sonra ne düşünüyorsunuz?" Madanoğlu: '— 27 Mayıs'ı 27 yıl erken yapnvşız." Acı bir gerçek gizlidir bu yanıtta; çünkü 27 Mayıs'ın Türkiye^ ye getirdiği çogu kavram, aradan ancak uzun yıllar geçtikten son- ra benimsenebildi. En başta sosyaldevlet'.. 1960'a kadar Türki- ye'de "sosyal deviefm S'si duyulmuyordu. Oysa İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu kavram çoğu Batı Avrupa ülkesinde bir dünya görüşü, bir devlet düzeni, bir yaşam bicimine dönDşmüştü. 1961 Anayasası sosyal devlet ilkesini benimsediğinde toplumun çoğunluğu bu kavramın değerini bilecek bilinç düzeyinde de- gıldi; ama bugün iş değişmiştir; "sosyal devlef'i komünistlik sa- yan kişiye bugün herkes güler; toplum değiştı ve gelişti. "Devrim" erkencidir. "Evrim" daha ağır yürür; ama eninde sonunda devrimin ulaş- tığı yere erişır. Laikliğin değerini altmış yıl sonra daha iyi anlamaya başla- madık mı? Laiklikten uzak yaşayan bir toplumda demokrasinin olanaksızlığı, yarın öbür gün daha çarpıcı biçimde ortaya çıka- cak. * 19'uncu yüzyılda kâğıt üzerinde bilimsel bir açıklamaya kavu- şabilen sosyalizm, hiç beklenmedik bir ülkede devrime dönüş- tü. Bir erken doğumdu bu; Lenin, devrimcinin bir mühendis gi- bi toplumu değiştirebileceğini sezmişti. Doğayı değiştirir gibi top- lumu yenıden "inşa" etmek; baraj, köprü, yol yapar gibi çalış- mak çekiciydi. Sosyalizmin müteahhidi devrimci aydınlar, emek- çisi işçiler miydi? Proje (tasarım) gerçekleştirildi. 1917, Rusya'da patladı; ama Kuzey Asya ve Doğu Avrupa'daki halklar zorlana- rak bu yeni düzene itildiler. "Erken sosyaliznfîn etkileri bütün dünyaya yansıdı, fikirleri her ülkeye saçıldı. Elbet tepkilen de güçlenecekti. Ancak sosyalizmin kitaplarda yazılı kuramlarıyla yaşamdaki uygulamaları arasında her zaman bir yakınlık kurmak olanak- sızdır. Siyasetin binbir yüzü, binbir rengi var; bilimsellik, kimi yer- de iktidar hırsının kılıfına dönüşebilir; doktor hastasını öldürebi- lir, mühendisin yaptığı köprü çökebilir. Kapitalizmin böyle bir derdi yoktur. Çünkü kapitalizm insanın kafasında bir kuram ya da tasanm biçiminde doğmadı. Ûnce gercekleşti ve yaşandı; sonra ınce- lendi, bilimsel yaklaşımla kuralları ve koşulları saptandı, elesti- rildi. Bu işi de en yetkin biçimde yapan Karl Marksiu. Kapitalizmin insanlık yaşamında "ebedi" bir toplum düzeni ol- duğunu savunmak kuşkusuz akıl dışı olur. * Milliyetçiliğin geçmişi, sanıldığınca uzun değildir. Eskiden in- sanoğlu kendisini bir milletin değil, ümmetin üyesi sayardı; şu- nun şurasında ulusal devletlerin oluşması üç yüzyıllık bir süreç içindedir. Türkiye'de ulusal devlet 1923'te kuruldu. Türk milliyetçiliğinın başlangıcı çok yakındır. 1910'da "Harbiye talebesi"ne "Sen ne- sin?" diye sorulduğunda "Osmanlıyım" diye yanıt alınıyordu. Milliyetçilik bilinci Batı'da kapitalizm-sanayileşme-demokrasi- akılcılık gibi sözcüklerle eşzamanlıdır. Sömürgelerdeki uyanış çok daha geriden Batı'yı izledi. 1917 Devrimi, Çarlık Rusyası'nın sömürgelerinde, milliyetçilik daha beşikteyken (ya da doğmamışken) sosyalizmin temellerı- ni atmaya çalışmıştır. Ne var ki bu zorlamaların toplumlarda yarattığı birikımle oluş- turduğu tepkileri hesaplamak kolay olmuyor. Doğu Avrupa'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Moskova'dan düzenlenen uzaktan kumandalı sosyalizme karşı gecikmiş milliyetçilik akımlannın yûk- selmesi, 21"!nci yüzyıla yaklaşan dünyamızda ilginç bir karma- şa yaratıyor. Olayları izlerken herkesin içine düştüğü şaşkınlık, her bir olay- da iç içe geçmiş çeşitli etkenlerin eşzamanda yaşanmasından doğmaktadır. Sovyetler'de erken sosyalizmle geç milliyetçiliğin çelişkili ça- tışması ağır basıyor. 700 7000 IZMIR BUVUKSEHIH BELEDIYESI IC VE DIS TICABET A S saatte büyük küçük İzmirlilere müjde Tcmeli atacak... Yıllann özlemi 18 avda bitecck. CAĞALOĞLU'NDA VİDEO KULÜP'te çalışacak bayan eleman aranıyor. Tel: 527 84 76 SAĞLIK VE GÜZELÜK REHBERİ ÇANAJANS 151 41 55 151 00 44 0ZEL8AKIRK0Y IMÜR HASTANES] • 24 saat, seçkin eğitilmiş personel ile gerel sağlık hizmetleri • Profesör Doçent ve Uzman He<lmler Yönetlmlnde Poliklinlk hizmetleri: Dogum ve Kadın Hastalıkları • Gerel Cenahi - Çocuk Cerrahisi - Dahilıye - Çocuk - Göz - K3E • Ortopedi • Üro(o)i - Nöfopskıyatri - Cildiye • "Üm ameliyatlar - Dogum - Gebelik Kontrolü - Katliotokografi ile gebelik takıbı NST tayinı - Kısırlık T»<Svısi • 3llglsayarlı aletler ile laboratuvar tllznetlerl: Rönıgen - Ultrasonografi - Mamografi - Tarografi - BioKimya - Hematoloji - Bakteriyoioji - homon - Sitapaıobji ve Endoskopik tetk kler Ömür Hastanesi Sağlığmıza Yardımcıdır. tnçlerCad. No: 24 Tren istasyonu, Belediye iıbe Müdüriüğü ve Evlendirme Dairesi yanı Tel: 542 99 20-21-22-26 S1ZDEBCEKATIUN KIRU SU İÇMEYIN COŞKUNSU KİREÇÜ, KLORLU, PASU ve PlS KOKULARA PAYDOS Flttre değiştirm© özelliğl olan Coşkun Su Filtreleri ile BERRAK, MİS GİBİ KAYNAK SUYU İÇİNİZ Mlnl akttf karbon filtresi sudaki KOKU, PAS, TORTU ve ORGANİK MADDELERİ TEMİZLER. 60.000 TL feier j^efin, istertaksitle eveieslim Bayilikler verilecektir: M«rk«z :COŞKUNhh.lr».Ud.Ş«. Tat 336 32 74 - 347 54 77 BOY» :lşAnc.Ud.Ştl.Tet 371 30 35 Ankara: 1276626 Burea :230462 Aydn 27782 Izmlr :242524 204956 ZongukK* : 36627 ArtoJya 153324 Van : 15989 Babkettr :49842 Geto«: 12447 Adapa2Ol:212 49 tm» : 124392 r. 116 800 Denlzl :21350 Adand : 117260 ONUR LABORATUARI Dr. NÛgün Ekicl CHECK - UP ELİZA TESTİ HORMON TESTLERİ VE KISIRLIK TESTLERİ SONUÇ valıkonağı Cad. Pamuk Palas Apt. 133/7 Nişantası - İstanbul Tel: 130 59 85 HÖZLERİNİZ IŞILDASIN UZMAN DOKTORIAR TARAFINDAN UYGUIANIR YENİ KESİN KONTAKT LENS ŞİŞll : Halaskargc» Cd Baştımar Ap Ho 297CP«ava Psj ile Toprak Pv oras-nda) T»l: 1Î0 5S 95 IEYOÖIU : istildol Cd. (Frtaş Sia kaı>ıs) Emgen Han. 6S/3 T*t 1468021-149 «671 20 AYRI MODEL 297.000.-TL ile 8Ö9.000.-TL araa GIRTLAK KONUŞMA ALETİ g 990.000.-TL. Aıkeri mensuplar. Emekf SandOı. SSK, devtet m«murtan. bonkalar ve Sosyal Vafdım Vakıflon İle anloşmakye. Emekli Sandığı 400 OOO.-TL sını ödemektedir DUYSEL Tic. Ud. Şti. Sağlık Sk. Opera Han 43/24 (Elap MarmaıaCMeli Yanı) Taksim-İST. T e l : 1 4 3 5 1 1 9 Doç. Dr. Ataman Tangör Psikiyatrist Pslkoteraplst Muayene saatleri: Cumartesi-Pazar hariç 14.00-19.00 Tel:146 36 36 Poyraak Sok. No.1 D.3 Teşvikiye-istanbul ÜMÜT 0PTİK Her tür çerçeveye • Varilüx ve bifocal • Organik. sert organik ve colormatic • Zelss ve rodenstoc camlar takılır. Kayışdağı C. No. 228-3 (Benzinci yanı) Göztepe 3680391 FLORYA ÇOCUK PSİKOLOJİK DANIŞMA MERKEZİ PSİKOLOG OYA DEMİREL Gefmeyan Sk. No. 11 FLORYA Tel: 574 75 22 MIGREN STRES KİREÇLENME ZAY1FLAMA DİNLENME Sonjnlannıza kMlntedavl Diplomalı T;bbı MASÖR UĞUR DALAYU SihM ParmcA Mataj M*nt«zi Randevu: Te): 1402296 ValkonaaıC No. 31/1 NJŞANTAŞl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle