Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
/ MART 1990 HABERLER CUMHURÎYET/11
r
Türbancılara tahliye
• tstanbul Haber Servisi — Izinsiz gösteri yürüyüşü
yaptıkları ve pankart astıklan iddialanyla yargılanan 4-
kişi tahliye edildi. İstanbul 2 Nolu DGM'de dün yapılan
duruşmada sanıkların 24 Kasım 1989'da Sultanahmet'te
"Türban yasağını protesto" için yapılan bir korsan
gösteriye katıldıldan ve üzerinde, "Tesettüre karşı savaş,
Allah'a karşı savaştır", "Allah'ın emrini kullar
değiştiremez" yazılı pankartlan taşıdıkları belirtildi.
Yaklaşık 3 aydır tutuklu bulunan sanıklar Muhammet
Bıyık, Ömiir Uluyol, Ahmet Mayalı ve Mustafa Akkaya
ise suçlamaları reddederek tahliyelerini istediler.
Mahkeme, savunma avukatlan ve savcının istemine
uyarak tüm sanıkların tahliyesini kararlaştırdı. (Fotoğraf:
Nilgün Toptaş)
Sanık polisler tanıklık yaptı
• tstanbul Haber Servisi — Devrimci Gençlik örgütüne
uye oldukları ve pankart astıklan gerekçesiyle aliı sanığın
yargılandığı davada, aynı sanıklara işkence yapmaktan
haklannda dava açılan polisler tanık olarak dinlendiler.
Dünkü duruşmaya katılan sanıklardan Mehmet Tok,
Burhan Çağlar, Usta Ibrahum Tiirk, Mahir Dönmezer ve
Ahmet Akyüz polislerin kendilerine işkence yaptıklarını
ve bu konuda komiser yardımcısı Ümit Yüksel ile polis
memuru Nevzat Şahin hakkında dava açıldığını
söylediler. Sanıklar işkence gördüklerine ilişkin doktor
raporlarını gösterirlerken polisler ise iddiaları reddettiler.
İstanbul DGM'de görülen dünkü davada mahkeme heyeti
polisler Ümit Yuksel ile Nevzat Şahin'in dosyalarının
incelenmesi ve oteki tanıklann dinlenmesi amacıyla
duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
DGM'ye başvurdu
• tstanbul Haber Servisi — 24 Ocak kararlarının 10.
yıldönümtmde meydana gelen olaylardan sonra yapılan
operasyonlarda "16 Haziran Hareketi" üyesi oldukları
gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklananlar, DGM
Savcıhğı'na başvurarak, "silahlı soygun kapsamında yer
alan eylemlerin siyasi polisin çabalarıyla kendilerine
yüklenmeye çalışıldığım" öne sürdüler. Serdar Kaya ve
M. Bülent Özbek imzasıyla DGM'ye verilen dilekçede,
Kabataş Setüstu baskınının da bu tür silahlı soygun
eylemlerinden biri olduğu belirtildi ve "Bu dava sanıkları
bu eylemlerin hiçbirine katılmamışlardır. Delil olarak
gösterilenler, yalnızca işkence altında alınan ifadelerden
ibarettir" denildi.
2 TBKP'Iİ serbest
• ANKARA (AA) —TBKP'nin Merkez Komitesi üyesi
oldukları gerekçesiyle Ankara DGM Savcılığı'nın isteği
üzerine İstanbul'da gözaltına ahnarak Ankara'ya getirilen
Abdurrahman Atalay ve Peyami Arıırk'ın serbest
bırakıldıkları, Erdal Talu'nun ise gözalnnda tutulduğu
öğrenildi. Yetkililer, Arıırk ve Atalay'ın, önceki akşam,
çıkanldıklan DGM yedek hâkimliğince serbest
bırakıldıklarını, başka bir suçtan kesinleşmiş 10 ay
mahkûmiyeti bulunan Abdurrahman Atalay'uı, bu
cezasını çekmek üzere Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne
konulduğunu bildirdiler. ö t e yandan, yine aynı
gerekçeyle İstanbul'da gözaltına ahnarak Ankara'ya
getirilen Erdal Talu'nun Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde
gözaltmda tutulduğu bildirildi.
\eni Çözünıden kınama
• tstanbul Haber Servisi — Yeni Çözüm tzmir
temsilciliğinin "Devrimci Sol operasyonu" gerekçe
gösterilerek basılması ve derginin temsilci ve
muhabirlerinin de aralarında bulunduğu 70'i aşkın
kişinin siyasi polis tarafmdan gözaltına alınması tepkiyle
karşılandı. Yeni Çözüm dergisi tarafından yapılan yazılı
açıklamada gözaltına alınmalar kjnandı ve Yeni Çözüm
çalışanlarının bir an önce serbest bırakıiması istendi.
Açıklamada, "Uzun süredir dergimizin yayın politikasını
etkilemek amacıyla uygulamaya çalışılan bu baskılarla
şimdiye kadar hiçbir sonuç elde edilemediği gibi bundan
sonra da başanlı olunamayacaktır" denildi.
Akbulut İsfahan'ı gezdi
• İSFAHAN (Cumhuriyet) — lran gezisini sürdüren
Başbakan Yıldınm Akbulut dün Tahran'dan Isfahan'a
geçerek incelemelerini surdürdü. Poli Akrelik fabrikasını
gezdikten sonra İsfahan Genel Valisi Şerif Vagafi'nin,
onuruna verdiği yemeğe katılan Başbakan Akbulut,
Türkiye'nin İran ile dostluğunu geliştirmeye kararlı
olduğunu söyledi. Başbakan ve beraberindeki heyet daha
sonra Şah Abbas Sarayı ile Lmam Humeyni Camisi'ni
gezdi. Akbulut'a bir dükkân sahibi tarafından üzerinde
Iranlı şairlerden Sadi ve Hafız'ın Hazreti Muhammed
için yazdıklan şiirlerin bulunduğu bir duvar panosu
hediye edildi. Dün akşam uçakla Tahran'a dönen
Akbulut bugün lran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsansani
ile görüşecek. Akbulut lran ziyaretini cuma günü
tamamlayacak.
AkyoPdan sisteme eleştiri
• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Ortaöğretimde
ölçme, değerlendirme ve program geliştirme ihtisas
komisyonları dün Ankara'da toplandı. Milli
Kütüphane'de düzenlenen törende toplantının açıhş
konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakanı Avni- Akyol,
mevcut eğitim sistemini "ağır bir dille" eleştirdi. Avni
Akyol ilk sekiz yıllık temel eğitim sisteminin çağdaş
ülkelerin çok gerisinde kaldığını belirterek, "taklitçi,
alkışçı" bir toplum olmaktan çıkmak için eğitim
sisteminin değiştirilmesi gerektiğini beîirtti.
Ortaöğretimde amacın "öğrencileri elemek" olmasını
eleştiren Akyol, "Öğrencideki yeteneğe ve davranış
değişikliklerine değil, diplomaya önem veren bu sistemi
kaldıracağız" dedi. Eğitimin çağdaş, milli, laik ve
demokratik olması gerektiğine işaret eden Akyol, laikliği
dine saygı olarak tanımladıklannı, bunun dışında
söylenecek her şeyin fazla olduğunu kaydetti.
Ttitün davası 6 martta
• KIRKAĞAÇ/AKHİSAR (AA) — Manisa'nm Kırkağaç
ilçesinde, 12 Şubat günü, "tütün fiyatlarını protesto
amacıyla eylemler yaptıkları iddiasıyla" haklannda dava
açılan, 6'sı tutuklu 54 sanığın yargılanmasına, 6 mart salı
günü başlanacak. Akhisar ilçesinde ise olaylar nedeniyle
38'i tutuklanan, toplam 163 sanığın yargılanabileceği
uygun yer arandığı bildirildi. Kırkağaç Başsavcısı Ali
Nabi Talmaç'tan alınan bilgiye göre bu ilçede daha önce
11 olan tutuklu sayısı, bir üst mahkemeye yapılan
itirazlar sonucu %'ya indi. Altısı tutuklu, 54 sanığın,
asliye ceza mahkemesi duruşma salonuna sığmayacağı
göz önüne ahnarak, Kırkağaç Lisesi Konferans
Salonu'nda yargılanmaları kararlaştırıldı. Kırkağaç
Başsavcısı Talmaç, sanıkların "toplu izrar ve kara nakil
araçlannın sefer yapmalanna, toplu olarak engel olmak"
suçlanndan, TCK'nm 384/3, 516, 517 ve 522. maddeleri
uyarınca, "1-3 yıl arasında hapis cezası" istemiyle
yargılanacaklarını beîirtti.
Anayasa Mahkemesi hükümetyetkiyasasını iptaletti
Kararname dönemine sonAnayasa Mahkemesi aralarında memur
maaşları ve sözleşmeli personele ilişkin
düzenlemelerin de bulunduğu kararnamelerin,
anayasaya aykırı bir yetki yasasına
dayandığına karar verdi.
IŞK KANSU
TURAN YILMAZ
ANKARA — Anayasa Mahke-
mesi, ANAP iktidannın yürütme-
yi yasama organı üzerine çıkaran,
devleti karamamelerle yönetme
modeline "dur" diyecek ilk adı-
mı attı. Anayasa Mahkemesi'nin
iki yetki yasasını iptal etmesi, ha-
len yürürlükte bulunan onlarca
kararnamenin geleceğini belirsiz
kıldı. Aralannda memur maaşları
ve sözleşmeli personel uygulama-
sına ilişkin düzenlemelerin de bu-
lunduğu bu kararnamelerin, ana-
yasaya aykırı bir yetki yasasına
dayandıklan, Anayasa Mahkeme-
si'nce saptandı. Ancak hukümet
Anayasa Mahkemesi'nin iptal et-
tiği yetki yasasına dayanarak ka-
nun hükmünde kararname
(KHK) çıkarmaya devam ediyor.
Anayasa Mahkemesi'nin GAP
idaresiyle ilgili kararnameye iliş-
kin iptal davasında, boşlukta ka-
lan kararnamelerin geleceğine yö-
nelik bir saptama yapması bek-
leniyor.
Anayasa Mahkemesi, geçen şu-
bat ayı başında idari düzenleme-
lerde yetki veren 3481 ile memur-
lar ve diğer kamu görevlileri hak-
kjndaki bazı kanunlarda değişik-
lik yapılmasına ilişkin 3268 sayılı
yetki yasasının süresini 31 Aralık
1990 tarihine kadar uzatan 3479
sayılı yetki yasasını iptal etti. 3479
sayılı yetki yasasının iptali sonu-
cu 1986 yılında çıkanlnuş olan
3268 sayılı yetki yasası, süresinin
uzatılmaması nedeniyle ortadan
kalktı. Ancak anayasanın, Ana-
yasa Mahkemesi kararlarının, ge-
rekçeli karar Resmi Gazete'de ya-
yımlandığı tarihte yürurlüğe gire-
ceğini öngörmesinden dolayı, bu
iptal kararı henüz uygulamaya
konmadı. Anayasa hukukçuları,
verilen bu iptal kararı karşısında
onlarca önemli kanun hükmünde
kararnamenin, dayanak gösteri-
len yetki yasasının iptalinden ötu-
rü, geleceklerinin tartışmalı hale
geldiğini savunuyorlar. Bu konu-
daki tartışmalar şu noktalarda yo-
ğunlaşıyor:
• Kararnamelerin dayandığı
yetki yasası iptal edildiğine gore
iptal edilen süre uzatımına ilişkin
yetki yasasının yürürlük tarihin-
den sonra çıkanlmış olan karar-
namelerin anayasaya aykırüığı
gündeme gelir. Anayasa Mahke-
mesi kararları geriye yürümeyece-
ğinden, anayasaya aykırı olan bir
yetki yasasına dayanarak çıkanl-
mış olan kanun hükmünde karar-
nameler, kendiliğinden ortadan
kalkmaz. Ancak bu kararname-
ler için davalar açıldığı takdirde,
bunlar da iptal kararları ile yürür-
lükten kaldırıhrlar.
• Anayasa Mahkemesi'nin ip-
tal kararı karşısında anayasaya
aykırı yetki yasasına dayanarak
çıkarılan kararnameleri, idarc
kendiliğinden harekete geçerek
ortadan kaldırmalıdır. Bu hukuk
devletinin bir gereğidir.
Ortaya çıkan bu durum karşı-
sında, memurlann taban, kıdem
aylığı ve maaşJarını belirleyen,
YÖK Yasası'nda değişiklik ya-
pan, sözleşmeli personel uygula-
masını düzenleyen, TRT Gelirle-
ri Yasası'nı değiştiren kararname-
lerin de aralannda bulunduğu çok
önemli kanun hükmünde karar-
namelerin yasal zemini tanışma-
lı hale geldi.
Ancak Anayasa Mahkemesi'-
nin anayasaya aykırı bularak ip-
tal ettiği 3479 sayılı yetki yasası-
na dayanarak hükümet, kararna-
meler çıkarmaya devam etti. Bun-
lara şu örnekler verilebilir:
"Türkiye Kalkınma Bankası
AŞ'nin Kuruluşu Hakkında
KHK'nın Bazı Maddelerinin De-
ğiştirilmesi Hakkında KHK (12
şubat), Devlet Memurlan Kanu-
nn ile 375 sayılı KHK'da Değişik-
lik Yapılması Hakkında KHK (15
şubat), Arsa Ofisi Kanunu'nun
Bazı Maddeleri ile 190 sayılı
KHK'nın Eki Cetveflerde Değişik-
lik Yapılması Hakkında KHK,
Çevre Mıisteşariığı'nın Kunıluş ve
Görevleri Hakkında KHK'da De-
gişiklik Yapılmasına Dair KHK
(16 şubat), DtE Başkanlıgı'nın
Kunıluş ve Görevleri Hakkında
219 sayılı KHK'da Değişiklik Ya-
pılmasına Dair KHK (23 şubat) "
Her ne kadar gerekçeli karar
yayımlanmadan Anayasa Mahke-
mesi kararlarının yünHüğe gire-
meyeceğini bdirten anayasa hu-
kukçuları, "Hukuk devletine ina-
nan bir iktidar Anayasa Mahke-
mesi'nin anayasaya aykın, sakat
buldugu bir yasaya dayanarak
KHK pkarmaması gerekir" görii-
şünu savundularsa da ayra çevreier,
bu durumun anayasada beürtilen
yargı kararlarının tüm kurum ve
kuruluşları bağlayacagına ilişkin
hukme de aykırı olacağını sa-
vundular.
İptal kararı ile birlikte ortaya
çıkan hukuksal boşluk karşısında,
iptal edilen yasanın sonrasında çı-
kan kararnamelerin geleceğini,
SHP'nin GAP idaresine ilişkin
KHK'nın iptal edilmesi istemiyle
yaptığı başvuru belirleyecek. İp-
tal edilen yetki yasası çerçevesin-
de çıkarılan bu kararname de ip-
tal edildiği takdirde, iptal edilen
yetki yasalannın sonrasında çıka-
rılan kararnamelerin tümünün iti-
raz yoluyla yürürlükten kalkabi-
leceğine ilişkin bir örnek karar
meydana çıkacak. Ayrıca bu da-
vada, Anayasa Mahkemesi'nin,
anayasanın KHK çıkarma yetki-
si tanıyan hükmunün, ne şekilde
KHK çıkarılmasını amaçladığını
yorumlaması bekleniyor. Anaya-
sa hukukçuları, anayasaya göre
KHK'lann öncelik ve ivedilik ko-
şulunu taşımaları gerektiğıni ifa-
de ederek Anayasa Mahkemesi'-
nin yürütmeye çok geniş yetkiler
tanıyan yetki yasaları ile öncelik
ve ivedilik gerektirmeyen konular-
da da KHK çıkarılmasını önleye-
cek bir yorumda bulunabüeceği-
ni savunuyorlar. Anayasa hukuk-
çuları, bu savlarına gerekçe ola-
rak iktidann şu anda KHK çıkar-
ma yetkisini "istisnai degil, asli"
olarak kuilandığınj ileri süril-
yorlar.
Anayasa hukukçuları, Anaya-
sa Mahkemesi'nin iki yetki yasa-
sını iptal eden kararları ile yasa-
ma organına yürütme karşısında
yitirdiği onunınun geri verildiği-
ni ve yasama organının Anayasa
Mahkemesi'nin bu uyarısı karşı-
sında kendi gücüne sorumluluk-
la sahip çıkması gerektiğini dile
getiriyorlar.
Yasama dönemi
boyunca yetki
Anayasa hukukçuları, ivedi ve
zorunlu hallerde hükumete hare-
ket serbestisi sağlamayı amaçla-
yan KHK'lann dayanağını oluş-
turan yetki yasalannın Türkiye'-
de amacından saptırılarak kulla-
tuldıjım belirterek buna örnek
olarak son iptal kararı ile yürür-
lükten kalkacak olan 3268 sayılı
yetki yasasının hükumete 4 yıl 9
ay 10 gün yetki verdiğini anımsat-
tılar. Bu sürenin bir yasama dö-
nemine hemen hemen eşit oldugu-
na dikkat çeken anayasa hukuk-
çuları, bu dönem içerisinde iste-
nirse birçok yasanın yasama or-
ganından çıkanlabileceğini dile
getirdiler.
^SP'NÎNİÇÎNDEN
HP'den DSP'ye, DSP'den SHP'ye giren Durcan Emir Bayer: Hayallerim yıkıldı
'Ecevitler bizi kullandı9
TÜREY KÖSE
İZMİR — Durcan Emir Bayer,
HP'den DSP'ye geçerek, "DSP'-
nin Mecliste grup oluştur-
masını, Bülent Ecevit'in grup baş-
kanı olarak televizyonda goriin-
mesini, partinin devlet yardımı al-
masını" sağlayan 24 millenekilin-
den biri. Bayer, "aşın Ecevit sev-
gisi" nedeniyle girdiği bu partiden
8-9 ay sonra ayrıldı. Şimdi SHP'li
ve "Ecevitler bizi kullandı. 24 ve-
fakâr arkadası istismar ettiler" di-
yor.
1973-1977 yılları arasında Gü-
zelbahçe Belediye Başkanlığı ya-
pan Durcan Emir Bayer, 12 Ey-
İül'den sonra yeniden partilerin
kurulmaya basladığı dönemde ar-
kadaşlarıyla birlikte Ecevitlerin
kapısını çalmış, "parti kurması ya
da kurdurmasını" istemişler. An-
cak olumsuz yanıi almışlar. Bayer,
"Ben Ecevit'in sayesinde belediye
başkanı seçilmiştim. Kendimi ona
karşı siyasi borçlu olarak goruyor-
dum. Aşın sevgim vardı, ama par-
Bayer, "Kurultayda Ecevit'in genel
başkan olmasıyla huzura
kavuşacağımıza, sosyal demokratların
bir çatı altında toplanmasının
sağlanacağına inanıyorduk. Kurultayda
bütün hayallerimiz yıkıldı" diyor.
Durcan Emir Bayer, Bülent Ecevit'in
"her söylediğinin doğru, her yaptığının
yanlış olduğunu" anlatıyor ve Ecevit'in
milypnların sevgisini "nasıl harcadığmı,
erittiğini gördükçe" ürperdiğini
söylüyor.
ti kurmasına yöndik isteklerimi-
a reddetti" dedi. Bayer daha son-
ra, "HP'ye, ardıadan DSP'ye
geçişinin" öyküsünü de şöyle özet-
ledi:
"Politikada boşluk bırakılmaz.
Nitekim partileşme sırasında Ece-
vit düzeyinde parti kuruldu diye
arkadaşlar HPde, SODEP'te top-
landı. Ecevit'in ısran olsaydı sos-
yal demokratlar börle böliinmez-
di.
Bir yerde toplanır, bugün
Türkiye'yi idare edenler başımız-
da olmazdı, batta Ecoit başta
olabilirdi. Yanlış orada başladı.
DSP'nin kurulmasından sonra
Ecevit'in tekrar gönlümüzde arzu
edilen yere gelmesi için gayret sar-
fedilmesi gerekiyordu. 24 millet-
vekili bir araya geldik. Sayın Ece-
vit'i tekrar grup başkanı yaptık,
grup başkanı olarak televizyonda
göriinmesini sağladık. Partinin
devlet yardımı almasını sağladık."
O günlerden söz ederken göz-
leri doluyor Durcan Emir Bayer-
in. Kendilerine büyük bir haksız-
lık yapıldığı kanısında. Bayer o
günlerdeki sıkıntılan şöyle anla-
tıyor:
"Biz Sayın Ecevit'i, Erdal Inö-
nu ile pazarlık etme düzeyine ge-
tirdik. Sosyal demokratların bir-
leşmesinde bizim de katkımız ola-
caktı. Erdal tnonu'niin birleşme
çağnlannı dogru bulduğumuzj
soyledik. Tepkiler aldık. Bize la-
vır koydular. Birkaç kez Ecevitle-
rin evine gittik. Böyle yünımesi-
nin miimkün olmadığını, Rahşan
Hanım'ın milletvekillerine karşı
çok sert davrandığını. parti içi de-
mokrasiden söz etmenin mumkün
olmadığını so>ledik. Ecevit bize,
'sabredin' diyerek lelkinde bulun-
du."
Bayer kurultaya dek "umud"u-
nu koruduğunu söylüyor. Kurul-
tay sırasında ise tüm "hayaUeri"
yıkılmış. Bayer, "Kurultayda Ece-
vit'in genel başkan olmasıyla hu-
zura kavuşacağımıza. sosyal de-
mokratlann bir çatı altında top-
lanmasının sağlanacağına inanı-
yorduk" dedi ve sözlerini şöyle
surdürdü: "Kurultayda bütün ha-
yallerimiz yıkıldı. Ecevit genel
başkan seçildikten sonra bilbassa
teşkilatla, Hanımı Rahşan Ecevit1
in ilgileneceğini soyledi. Sonra er-
ken genel seçim gündeme geldi.
Ecevitler milletvekili arkadaşlara
takmışlardı. Sadece milletvekille-
rinin olduğu illerde ya da bölge-
lerde onseçim ical ettiler, onun dı-
şında atamayia adaylan belirledi-
ler. Ecevitler 24 vefalı arkadaşı is-
tismar ettiler. Bizi kullandılar. İş-
leri bittiği için bu milletvekilleri-
nin bölgelerinde secilmemesi için
U ve ilçe başkanlanna talimat ver-
diler. Ben Ecevitlere rağmen 1. sı-
rayı aldıra."
Durcan Emir Bayer, Bülent
Ecevit'in "her söylediğinin doğru,
ber yaptığının yanlış olduğunu"
anladıktan sonra partiden ayrıl-
mış. Ecevit'in milyonlann sevgisini
"nasıl harcadıgını. nasıl erittiğini''
gördükçe ürperdiğini söylüyor.
Bayer DSP'den istifa ettikten son-
ra politik yaşamım noktalamaya
karar verdiğini, ancak daha son-
ra "İzmir'deki SHP'li arkadaşla-
ruun kendisini yalnız bırakmama-
sı, yeniden bağırlanna basmalan
üzerine SHP'ye girdiğini" soyle-
di. Bayer sözlerini, "SHP'de de
bazı Doksanlıklar olmuştut" diye
noktaladı.
D
D
B
S
U
P
U
G
'Nİ
N
UN
N• •
U
u
DSP GRUBU — 1987 yılında SHP'den ayrılan ve halk arasında "hülle partisi" diye tanımlansm Halk Partisi'ni kurup iıç gun sonra
feshederek DSP'ye giren millet-vekilleri, daha önce HP'den ayrılan miiletvekilleriyle birlikte DSP grubunda kurdular.
'Güvercirf parlamentoda
ŞENAY KALKAN
Kuruluş çalışmalarının başlamasından
dört, resmen kurulmasından iki yıl sonra
1987'nin başlannda Demokratik Sol Par-
ti'nin de TBMM'de bir grubu oldu. 86 ara-
lığında SHP'den ayrılan miiletvekilleri o
günlerde "Hülle Partisi", "Köpriı Parti"
ve "Haftasonu Partisi" diye nitelendiriien
Halk Partisi'ni kuruyor, üç gün sonra da
feshederek DSP'ye geçiyorlardı. Böylece
daha önce Halkcı Parti'den ayrılan mii-
letvekilleriyle birlikte DSP Meclis'te 24 ki-
şilik bir gruba sahip oluyordu. DSP gru-
bunda şu miiletvekilleri yer almıştı:
Nuri Korkmaz, A. Savaş Arpacıoğlu,
Sururi Baykal, Haiil Ibrahim Karal, Da-
vut Abacıgil, Mustafa Kâni Bürke, HUsa-
•neltin Konuksever, Süleyman Koyuncu-
gil, Edip Özgenç, Durcan Emir Bayer, Fik-
ret Ertan, Ömer Kuşhan, Muzaffer Yıldı-
nm, Şükru Babacan, Salih Güngörmez.
Sabri Irmak, tsmet Turhangil, Arif Top-
rak, Hasan Altay, Şevki Taştan, Salih Al-
can, Yusuf Ziya Kazancıoğlu, Cahil Kara-
kaş ve ha Vardal.
Ancak DSP grubunun ömrü kısa olu-
yor, parti 87 seçimlerinde yuzde 10 bara-
jını aşamadığı için hiçbiri tekrar milletve-
kili olamıyordu.
Aynı tarihlerde Avusturya'dan "ithal"
edilen ve partinin ilk genel sekreteri olan
Nejat Hamzaoglu'yla birlikte MKYK uye-
lerinden Hasan Bıyıklı, Seyfettin Aydın,
Ufuk Ataç, Sami Doğan \e Erkan Özde-
mir bir deklarasyon yayımhyorlardı. Da-
ha sonra DSP'liler arasında U
6'lı deklaras-
yon" ve "muhüra" diye anılan bu açıkla-
mada da benzer sorunlar daha "resmi" bir
dille anlatılıyor, "örgutlenmedeki yanlış-
lıklara, parti içi demokrasinin işletilmedi-
ğine, tabana inilmediğine" dikkat çekili-
yordu.
Merkez Karar Yurütme Kurulu'nun ilk
üyelerinden de muhalefet hareketine ka-
tılanlar olmuştu. Örneğin tsmail Kartal,
dedi. Ben çıklım gıllun, ıınıaı tupıanlı
yaptılar. Bu çok acı bir olaydır."
"Tavan" kaynıyordu da "taban"da du-
rum iyi miydi? Yaptığımız araştırma, ta-
banda da huzursuzluğun kuruluş günle-
rinden itibaren başladığını gösteriyordu.
Örneğin DSP resmen kurulduktan sonra
bir ay bile geçmeden Uşak DSP kurucu-
lanndan Eşmeli pastacı Siileyman Huş
parli genel merkezine gonderdiği istifa
mektubunda şoyle diyordu:
"DSP'nin kurucu üyesiyim. Parti laban-
dan kuruluyor diye DSP'ye girmiştim. Fa-
*Tavan' kaynıyordu da 'tabanMa durum iyi miydi?
Yaptığımız araştırma, tabanda da huzursuzluğun kuruluş
günlerindenitibaren başladığını gösteriyordu... Istifalar
DSP'nin bütün örgütlerini sarmıştı.
eleştirilerinı şöyle açıklıyordu:
"MKYK üyeliğim sırasında hiçbir za-
man tatmin olmadım. Bir partinin yöne-
ticisi olarak göre> almıştım, bazı şeyieri
bilmem gerekirdi. Fakat her şey bizden
gizli yapılıyordu. Bir örnek vereyim: Bir
gun genel merkezde oturuyordum. Yöne-
timden üç beş kişi daha vardı. Rahşan Ha-
nım da odasında bir ilin orgutlenmesiyle
ilgili çalışıyordu. Bir ara oturduğumuz
oda\a geldi. Odada yonelimden olmayan
kişiler varken bizzat beni göstererek, 'Siz
bir dakika dışan çıkın, bizim işimiz var'
kat olaylann gelişmesi. partinin taban ta-
rafından değil, bir kişi tarafından kunıl-
duğunu gostermektedir. Partiyi tabanın
kurduğunun bir kandırmaca olduğunu
gordiım. Bu nedenle partiden ve kurucu
üyelikten istifa ediyorum."
1987 martında DSP kuruculanndan es-
ki Siirt 11 Başkanı Atilla Durak ile eskı Vi-
ranşehir İlçe Başkanı M. Şerif Özkan or-
tak açıklamalarında parti jçındekı huzur-
suzlukların, tedirginliklerin gun geçtikçe
arttığını belirtiyor ve "Bizim tek amncı-
mız, partinin ilkelerinden sapışına karşı
çıkmak. Ecevit bize, '6 Kasım'da seçilen
millenekillerinın elini bile sıkmak
ihanettir' demişti. Akabinde, 12 Eylül'ün
isimlerinden biri genel sekreter oldu. Bir
de o millervekillerinden grup kuruldu" di-
yorlardı.
İstifalar DSP'nin bütün örgütlerini sar-
mıştı. Doğuda batıda, kuzeyde ve güney-
de... Örneğin Adana kuruculanndan Ke-
mal Taşkıran kendisi ve Adanalı partili-
ler için DSP'nin bittiğini, Ecevitlerin ge-
nel başkan olduğu için hiçbir partiye oy
vermeyeceklerini belirtiyor ve şunları söy-
luyordu:
"Beni kurucu olduğum halde disiplin
kuruluna sevk edip bir >ıl geçici ihraç ka-
ran verdiler. letkileri olmadığı halde. Şah-
sen uzülmuyorura. İtirazı dahi düşünme-
dim. DSP'nin demokrasiyle bagdaşacak
hiçbir yanı yok. Rahşan Ecevit'i bizler An-
kara'nın gobeğinde Hanım Ağa ilan elmi-
şiz. Bizler Ecevitierin kapıkulu değiliz."
DSP'de devim yerindeyse bir tür yap-
rak dökumü yaşanıyordu. DSP kuruluş
gunlerinde en yetkili kurumlardan biri
olan Kuruluş Hazırlıkları Burosu'nu oluş-
turan beş kişiden Haluk Özdalga dışında-
kıler dağılmıştı. Avni Başdoğan, Bedri De-
mir, koşelerine çekilmiş, Mustafa İmirza-
lıoğlu SHP'ye geçmiş, Celal Kurkoğlu da
muhalefet harekeımin yürütücusu olmuş-
SIHECEK
İZMİR
5. atama
başkan
16 aydır
görevde
tZMİR (Cumhuriyet Ege Büro-
su) — DSP tzmir orgütünde, par-
tinin kuruluşundan bu yana kong-
re yapılamadı. Beşinci "atama" il
başkanı olan Necidet Şengezener
nisan ayı sonuna dek kongreleri
tamamlayacaklarını söyledi. Eğer
bu takvimde bir değişiklik olmaz-
sa, haziran ayında Izmir orgutü-
nün başında ilk kez "seciimiş bir
il başkanı ve il yönetim kunılu"
olacak ve bu "secilmiş" yönetici-
ler yine ilk kez parti kurultayına
katılabilecekler.
DSP'nin ilk il başkanı olan Mu-
harrem Demir, 1986 yılı haziran
ayında göreve başladı. 17 Temmuz
1986 tarihinde o dönemde DSP
Genel Başkanı olan Rahşan Ece-
vit'in dört günlük İzmır gezisinin
ardından yönetim kunılu ve Kar-
şıyaka, Bornova, Aliağa, Mene-
men, Bergama ilçe örgütleriyle
birlikte istifa etti.
Ara seçimlerden önce, Rahşan
Ecevit'in Izmir'den adaylığım
açıklaması örgütte tepkilere neden
olmuştu. DSP yöneticileri sık sık
"tzmir'den Rahşan Hanım aday
olursa, karşısında Erdal tnönü se-
çimi yitirir. Bu, sosyal demokrat
açısından kölü sonuçlara neden
oİur. ANAP'a yardım etmiş olu-
ruz" sözleriyle tepkilerim dile ge-
tirdiler. Ancak Rahşan Ecevit ge-
zi boyunca orgüt yöneticilerinden
uzak durdu, kendisine yönelik
eleştirilere karşı da "Benim için
örgüt önemli değil, üyeier önem-
li" sözlerini kullandığı öne surül-
dü. Son derece gergin bir hava
içinde geçen dört günlük gezi so-
nunda bazı ilçe başkanlanyla bir-
likte istifa eden il başkanı Muhar-
rem Demir, "Artık DSP çatısı al-
tında kalmamıza olanak kalmadı.
Demokratik sol hareketin bireyci-
lik değil, gercek bir kitle hareke-
tiyle yüriiyeceğine inaıuyoruz" de-
di. Demir, bir sure sonra da
SHP'ye üye oldu.
Muharrem Demir'den sonra il
başkanlığına atanan Avukat Cen-
giz Tutak da ancak beş ay görev
yaptı. "Işleri dolayısıyla, Rahşan
Ecevit'in de onayını alarak" isti-
fa etti. Tulak şımdi, "düz üye"
olarak çalıştığını ve Ecevit'e "bağ-x
lılığını, sevgisini" surdürdüğünü
söyledi. Tutak'tan sonra bir sure
Avukat Atakan Burgaz il başkan-
lığını yürüttü.
j