04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/ MART 1990 HABERLER CUMHURÎYET/11 r Türbancılara tahliye • tstanbul Haber Servisi — Izinsiz gösteri yürüyüşü yaptıkları ve pankart astıklan iddialanyla yargılanan 4- kişi tahliye edildi. İstanbul 2 Nolu DGM'de dün yapılan duruşmada sanıkların 24 Kasım 1989'da Sultanahmet'te "Türban yasağını protesto" için yapılan bir korsan gösteriye katıldıldan ve üzerinde, "Tesettüre karşı savaş, Allah'a karşı savaştır", "Allah'ın emrini kullar değiştiremez" yazılı pankartlan taşıdıkları belirtildi. Yaklaşık 3 aydır tutuklu bulunan sanıklar Muhammet Bıyık, Ömiir Uluyol, Ahmet Mayalı ve Mustafa Akkaya ise suçlamaları reddederek tahliyelerini istediler. Mahkeme, savunma avukatlan ve savcının istemine uyarak tüm sanıkların tahliyesini kararlaştırdı. (Fotoğraf: Nilgün Toptaş) Sanık polisler tanıklık yaptı • tstanbul Haber Servisi — Devrimci Gençlik örgütüne uye oldukları ve pankart astıklan gerekçesiyle aliı sanığın yargılandığı davada, aynı sanıklara işkence yapmaktan haklannda dava açılan polisler tanık olarak dinlendiler. Dünkü duruşmaya katılan sanıklardan Mehmet Tok, Burhan Çağlar, Usta Ibrahum Tiirk, Mahir Dönmezer ve Ahmet Akyüz polislerin kendilerine işkence yaptıklarını ve bu konuda komiser yardımcısı Ümit Yüksel ile polis memuru Nevzat Şahin hakkında dava açıldığını söylediler. Sanıklar işkence gördüklerine ilişkin doktor raporlarını gösterirlerken polisler ise iddiaları reddettiler. İstanbul DGM'de görülen dünkü davada mahkeme heyeti polisler Ümit Yuksel ile Nevzat Şahin'in dosyalarının incelenmesi ve oteki tanıklann dinlenmesi amacıyla duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. DGM'ye başvurdu • tstanbul Haber Servisi — 24 Ocak kararlarının 10. yıldönümtmde meydana gelen olaylardan sonra yapılan operasyonlarda "16 Haziran Hareketi" üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklananlar, DGM Savcıhğı'na başvurarak, "silahlı soygun kapsamında yer alan eylemlerin siyasi polisin çabalarıyla kendilerine yüklenmeye çalışıldığım" öne sürdüler. Serdar Kaya ve M. Bülent Özbek imzasıyla DGM'ye verilen dilekçede, Kabataş Setüstu baskınının da bu tür silahlı soygun eylemlerinden biri olduğu belirtildi ve "Bu dava sanıkları bu eylemlerin hiçbirine katılmamışlardır. Delil olarak gösterilenler, yalnızca işkence altında alınan ifadelerden ibarettir" denildi. 2 TBKP'Iİ serbest • ANKARA (AA) —TBKP'nin Merkez Komitesi üyesi oldukları gerekçesiyle Ankara DGM Savcılığı'nın isteği üzerine İstanbul'da gözaltına ahnarak Ankara'ya getirilen Abdurrahman Atalay ve Peyami Arıırk'ın serbest bırakıldıkları, Erdal Talu'nun ise gözalnnda tutulduğu öğrenildi. Yetkililer, Arıırk ve Atalay'ın, önceki akşam, çıkanldıklan DGM yedek hâkimliğince serbest bırakıldıklarını, başka bir suçtan kesinleşmiş 10 ay mahkûmiyeti bulunan Abdurrahman Atalay'uı, bu cezasını çekmek üzere Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne konulduğunu bildirdiler. ö t e yandan, yine aynı gerekçeyle İstanbul'da gözaltına ahnarak Ankara'ya getirilen Erdal Talu'nun Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltmda tutulduğu bildirildi. \eni Çözünıden kınama • tstanbul Haber Servisi — Yeni Çözüm tzmir temsilciliğinin "Devrimci Sol operasyonu" gerekçe gösterilerek basılması ve derginin temsilci ve muhabirlerinin de aralarında bulunduğu 70'i aşkın kişinin siyasi polis tarafmdan gözaltına alınması tepkiyle karşılandı. Yeni Çözüm dergisi tarafından yapılan yazılı açıklamada gözaltına alınmalar kjnandı ve Yeni Çözüm çalışanlarının bir an önce serbest bırakıiması istendi. Açıklamada, "Uzun süredir dergimizin yayın politikasını etkilemek amacıyla uygulamaya çalışılan bu baskılarla şimdiye kadar hiçbir sonuç elde edilemediği gibi bundan sonra da başanlı olunamayacaktır" denildi. Akbulut İsfahan'ı gezdi • İSFAHAN (Cumhuriyet) — lran gezisini sürdüren Başbakan Yıldınm Akbulut dün Tahran'dan Isfahan'a geçerek incelemelerini surdürdü. Poli Akrelik fabrikasını gezdikten sonra İsfahan Genel Valisi Şerif Vagafi'nin, onuruna verdiği yemeğe katılan Başbakan Akbulut, Türkiye'nin İran ile dostluğunu geliştirmeye kararlı olduğunu söyledi. Başbakan ve beraberindeki heyet daha sonra Şah Abbas Sarayı ile Lmam Humeyni Camisi'ni gezdi. Akbulut'a bir dükkân sahibi tarafından üzerinde Iranlı şairlerden Sadi ve Hafız'ın Hazreti Muhammed için yazdıklan şiirlerin bulunduğu bir duvar panosu hediye edildi. Dün akşam uçakla Tahran'a dönen Akbulut bugün lran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsansani ile görüşecek. Akbulut lran ziyaretini cuma günü tamamlayacak. AkyoPdan sisteme eleştiri • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Ortaöğretimde ölçme, değerlendirme ve program geliştirme ihtisas komisyonları dün Ankara'da toplandı. Milli Kütüphane'de düzenlenen törende toplantının açıhş konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakanı Avni- Akyol, mevcut eğitim sistemini "ağır bir dille" eleştirdi. Avni Akyol ilk sekiz yıllık temel eğitim sisteminin çağdaş ülkelerin çok gerisinde kaldığını belirterek, "taklitçi, alkışçı" bir toplum olmaktan çıkmak için eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini beîirtti. Ortaöğretimde amacın "öğrencileri elemek" olmasını eleştiren Akyol, "Öğrencideki yeteneğe ve davranış değişikliklerine değil, diplomaya önem veren bu sistemi kaldıracağız" dedi. Eğitimin çağdaş, milli, laik ve demokratik olması gerektiğine işaret eden Akyol, laikliği dine saygı olarak tanımladıklannı, bunun dışında söylenecek her şeyin fazla olduğunu kaydetti. Ttitün davası 6 martta • KIRKAĞAÇ/AKHİSAR (AA) — Manisa'nm Kırkağaç ilçesinde, 12 Şubat günü, "tütün fiyatlarını protesto amacıyla eylemler yaptıkları iddiasıyla" haklannda dava açılan, 6'sı tutuklu 54 sanığın yargılanmasına, 6 mart salı günü başlanacak. Akhisar ilçesinde ise olaylar nedeniyle 38'i tutuklanan, toplam 163 sanığın yargılanabileceği uygun yer arandığı bildirildi. Kırkağaç Başsavcısı Ali Nabi Talmaç'tan alınan bilgiye göre bu ilçede daha önce 11 olan tutuklu sayısı, bir üst mahkemeye yapılan itirazlar sonucu %'ya indi. Altısı tutuklu, 54 sanığın, asliye ceza mahkemesi duruşma salonuna sığmayacağı göz önüne ahnarak, Kırkağaç Lisesi Konferans Salonu'nda yargılanmaları kararlaştırıldı. Kırkağaç Başsavcısı Talmaç, sanıkların "toplu izrar ve kara nakil araçlannın sefer yapmalanna, toplu olarak engel olmak" suçlanndan, TCK'nm 384/3, 516, 517 ve 522. maddeleri uyarınca, "1-3 yıl arasında hapis cezası" istemiyle yargılanacaklarını beîirtti. Anayasa Mahkemesi hükümetyetkiyasasını iptaletti Kararname dönemine sonAnayasa Mahkemesi aralarında memur maaşları ve sözleşmeli personele ilişkin düzenlemelerin de bulunduğu kararnamelerin, anayasaya aykırı bir yetki yasasına dayandığına karar verdi. IŞK KANSU TURAN YILMAZ ANKARA — Anayasa Mahke- mesi, ANAP iktidannın yürütme- yi yasama organı üzerine çıkaran, devleti karamamelerle yönetme modeline "dur" diyecek ilk adı- mı attı. Anayasa Mahkemesi'nin iki yetki yasasını iptal etmesi, ha- len yürürlükte bulunan onlarca kararnamenin geleceğini belirsiz kıldı. Aralannda memur maaşları ve sözleşmeli personel uygulama- sına ilişkin düzenlemelerin de bu- lunduğu bu kararnamelerin, ana- yasaya aykırı bir yetki yasasına dayandıklan, Anayasa Mahkeme- si'nce saptandı. Ancak hukümet Anayasa Mahkemesi'nin iptal et- tiği yetki yasasına dayanarak ka- nun hükmünde kararname (KHK) çıkarmaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi'nin GAP idaresiyle ilgili kararnameye iliş- kin iptal davasında, boşlukta ka- lan kararnamelerin geleceğine yö- nelik bir saptama yapması bek- leniyor. Anayasa Mahkemesi, geçen şu- bat ayı başında idari düzenleme- lerde yetki veren 3481 ile memur- lar ve diğer kamu görevlileri hak- kjndaki bazı kanunlarda değişik- lik yapılmasına ilişkin 3268 sayılı yetki yasasının süresini 31 Aralık 1990 tarihine kadar uzatan 3479 sayılı yetki yasasını iptal etti. 3479 sayılı yetki yasasının iptali sonu- cu 1986 yılında çıkanlnuş olan 3268 sayılı yetki yasası, süresinin uzatılmaması nedeniyle ortadan kalktı. Ancak anayasanın, Ana- yasa Mahkemesi kararlarının, ge- rekçeli karar Resmi Gazete'de ya- yımlandığı tarihte yürurlüğe gire- ceğini öngörmesinden dolayı, bu iptal kararı henüz uygulamaya konmadı. Anayasa hukukçuları, verilen bu iptal kararı karşısında onlarca önemli kanun hükmünde kararnamenin, dayanak gösteri- len yetki yasasının iptalinden ötu- rü, geleceklerinin tartışmalı hale geldiğini savunuyorlar. Bu konu- daki tartışmalar şu noktalarda yo- ğunlaşıyor: • Kararnamelerin dayandığı yetki yasası iptal edildiğine gore iptal edilen süre uzatımına ilişkin yetki yasasının yürürlük tarihin- den sonra çıkanlmış olan karar- namelerin anayasaya aykırüığı gündeme gelir. Anayasa Mahke- mesi kararları geriye yürümeyece- ğinden, anayasaya aykırı olan bir yetki yasasına dayanarak çıkanl- mış olan kanun hükmünde karar- nameler, kendiliğinden ortadan kalkmaz. Ancak bu kararname- ler için davalar açıldığı takdirde, bunlar da iptal kararları ile yürür- lükten kaldırıhrlar. • Anayasa Mahkemesi'nin ip- tal kararı karşısında anayasaya aykırı yetki yasasına dayanarak çıkarılan kararnameleri, idarc kendiliğinden harekete geçerek ortadan kaldırmalıdır. Bu hukuk devletinin bir gereğidir. Ortaya çıkan bu durum karşı- sında, memurlann taban, kıdem aylığı ve maaşJarını belirleyen, YÖK Yasası'nda değişiklik ya- pan, sözleşmeli personel uygula- masını düzenleyen, TRT Gelirle- ri Yasası'nı değiştiren kararname- lerin de aralannda bulunduğu çok önemli kanun hükmünde karar- namelerin yasal zemini tanışma- lı hale geldi. Ancak Anayasa Mahkemesi'- nin anayasaya aykırı bularak ip- tal ettiği 3479 sayılı yetki yasası- na dayanarak hükümet, kararna- meler çıkarmaya devam etti. Bun- lara şu örnekler verilebilir: "Türkiye Kalkınma Bankası AŞ'nin Kuruluşu Hakkında KHK'nın Bazı Maddelerinin De- ğiştirilmesi Hakkında KHK (12 şubat), Devlet Memurlan Kanu- nn ile 375 sayılı KHK'da Değişik- lik Yapılması Hakkında KHK (15 şubat), Arsa Ofisi Kanunu'nun Bazı Maddeleri ile 190 sayılı KHK'nın Eki Cetveflerde Değişik- lik Yapılması Hakkında KHK, Çevre Mıisteşariığı'nın Kunıluş ve Görevleri Hakkında KHK'da De- gişiklik Yapılmasına Dair KHK (16 şubat), DtE Başkanlıgı'nın Kunıluş ve Görevleri Hakkında 219 sayılı KHK'da Değişiklik Ya- pılmasına Dair KHK (23 şubat) " Her ne kadar gerekçeli karar yayımlanmadan Anayasa Mahke- mesi kararlarının yünHüğe gire- meyeceğini bdirten anayasa hu- kukçuları, "Hukuk devletine ina- nan bir iktidar Anayasa Mahke- mesi'nin anayasaya aykın, sakat buldugu bir yasaya dayanarak KHK pkarmaması gerekir" görii- şünu savundularsa da ayra çevreier, bu durumun anayasada beürtilen yargı kararlarının tüm kurum ve kuruluşları bağlayacagına ilişkin hukme de aykırı olacağını sa- vundular. İptal kararı ile birlikte ortaya çıkan hukuksal boşluk karşısında, iptal edilen yasanın sonrasında çı- kan kararnamelerin geleceğini, SHP'nin GAP idaresine ilişkin KHK'nın iptal edilmesi istemiyle yaptığı başvuru belirleyecek. İp- tal edilen yetki yasası çerçevesin- de çıkarılan bu kararname de ip- tal edildiği takdirde, iptal edilen yetki yasalannın sonrasında çıka- rılan kararnamelerin tümünün iti- raz yoluyla yürürlükten kalkabi- leceğine ilişkin bir örnek karar meydana çıkacak. Ayrıca bu da- vada, Anayasa Mahkemesi'nin, anayasanın KHK çıkarma yetki- si tanıyan hükmunün, ne şekilde KHK çıkarılmasını amaçladığını yorumlaması bekleniyor. Anaya- sa hukukçuları, anayasaya göre KHK'lann öncelik ve ivedilik ko- şulunu taşımaları gerektiğıni ifa- de ederek Anayasa Mahkemesi'- nin yürütmeye çok geniş yetkiler tanıyan yetki yasaları ile öncelik ve ivedilik gerektirmeyen konular- da da KHK çıkarılmasını önleye- cek bir yorumda bulunabüeceği- ni savunuyorlar. Anayasa hukuk- çuları, bu savlarına gerekçe ola- rak iktidann şu anda KHK çıkar- ma yetkisini "istisnai degil, asli" olarak kuilandığınj ileri süril- yorlar. Anayasa hukukçuları, Anaya- sa Mahkemesi'nin iki yetki yasa- sını iptal eden kararları ile yasa- ma organına yürütme karşısında yitirdiği onunınun geri verildiği- ni ve yasama organının Anayasa Mahkemesi'nin bu uyarısı karşı- sında kendi gücüne sorumluluk- la sahip çıkması gerektiğini dile getiriyorlar. Yasama dönemi boyunca yetki Anayasa hukukçuları, ivedi ve zorunlu hallerde hükumete hare- ket serbestisi sağlamayı amaçla- yan KHK'lann dayanağını oluş- turan yetki yasalannın Türkiye'- de amacından saptırılarak kulla- tuldıjım belirterek buna örnek olarak son iptal kararı ile yürür- lükten kalkacak olan 3268 sayılı yetki yasasının hükumete 4 yıl 9 ay 10 gün yetki verdiğini anımsat- tılar. Bu sürenin bir yasama dö- nemine hemen hemen eşit oldugu- na dikkat çeken anayasa hukuk- çuları, bu dönem içerisinde iste- nirse birçok yasanın yasama or- ganından çıkanlabileceğini dile getirdiler. ^SP'NÎNİÇÎNDEN HP'den DSP'ye, DSP'den SHP'ye giren Durcan Emir Bayer: Hayallerim yıkıldı 'Ecevitler bizi kullandı9 TÜREY KÖSE İZMİR — Durcan Emir Bayer, HP'den DSP'ye geçerek, "DSP'- nin Mecliste grup oluştur- masını, Bülent Ecevit'in grup baş- kanı olarak televizyonda goriin- mesini, partinin devlet yardımı al- masını" sağlayan 24 millenekilin- den biri. Bayer, "aşın Ecevit sev- gisi" nedeniyle girdiği bu partiden 8-9 ay sonra ayrıldı. Şimdi SHP'li ve "Ecevitler bizi kullandı. 24 ve- fakâr arkadası istismar ettiler" di- yor. 1973-1977 yılları arasında Gü- zelbahçe Belediye Başkanlığı ya- pan Durcan Emir Bayer, 12 Ey- İül'den sonra yeniden partilerin kurulmaya basladığı dönemde ar- kadaşlarıyla birlikte Ecevitlerin kapısını çalmış, "parti kurması ya da kurdurmasını" istemişler. An- cak olumsuz yanıi almışlar. Bayer, "Ben Ecevit'in sayesinde belediye başkanı seçilmiştim. Kendimi ona karşı siyasi borçlu olarak goruyor- dum. Aşın sevgim vardı, ama par- Bayer, "Kurultayda Ecevit'in genel başkan olmasıyla huzura kavuşacağımıza, sosyal demokratların bir çatı altında toplanmasının sağlanacağına inanıyorduk. Kurultayda bütün hayallerimiz yıkıldı" diyor. Durcan Emir Bayer, Bülent Ecevit'in "her söylediğinin doğru, her yaptığının yanlış olduğunu" anlatıyor ve Ecevit'in milypnların sevgisini "nasıl harcadığmı, erittiğini gördükçe" ürperdiğini söylüyor. ti kurmasına yöndik isteklerimi- a reddetti" dedi. Bayer daha son- ra, "HP'ye, ardıadan DSP'ye geçişinin" öyküsünü de şöyle özet- ledi: "Politikada boşluk bırakılmaz. Nitekim partileşme sırasında Ece- vit düzeyinde parti kuruldu diye arkadaşlar HPde, SODEP'te top- landı. Ecevit'in ısran olsaydı sos- yal demokratlar börle böliinmez- di. Bir yerde toplanır, bugün Türkiye'yi idare edenler başımız- da olmazdı, batta Ecoit başta olabilirdi. Yanlış orada başladı. DSP'nin kurulmasından sonra Ecevit'in tekrar gönlümüzde arzu edilen yere gelmesi için gayret sar- fedilmesi gerekiyordu. 24 millet- vekili bir araya geldik. Sayın Ece- vit'i tekrar grup başkanı yaptık, grup başkanı olarak televizyonda göriinmesini sağladık. Partinin devlet yardımı almasını sağladık." O günlerden söz ederken göz- leri doluyor Durcan Emir Bayer- in. Kendilerine büyük bir haksız- lık yapıldığı kanısında. Bayer o günlerdeki sıkıntılan şöyle anla- tıyor: "Biz Sayın Ecevit'i, Erdal Inö- nu ile pazarlık etme düzeyine ge- tirdik. Sosyal demokratların bir- leşmesinde bizim de katkımız ola- caktı. Erdal tnonu'niin birleşme çağnlannı dogru bulduğumuzj soyledik. Tepkiler aldık. Bize la- vır koydular. Birkaç kez Ecevitle- rin evine gittik. Böyle yünımesi- nin miimkün olmadığını, Rahşan Hanım'ın milletvekillerine karşı çok sert davrandığını. parti içi de- mokrasiden söz etmenin mumkün olmadığını so>ledik. Ecevit bize, 'sabredin' diyerek lelkinde bulun- du." Bayer kurultaya dek "umud"u- nu koruduğunu söylüyor. Kurul- tay sırasında ise tüm "hayaUeri" yıkılmış. Bayer, "Kurultayda Ece- vit'in genel başkan olmasıyla hu- zura kavuşacağımıza. sosyal de- mokratlann bir çatı altında top- lanmasının sağlanacağına inanı- yorduk" dedi ve sözlerini şöyle surdürdü: "Kurultayda bütün ha- yallerimiz yıkıldı. Ecevit genel başkan seçildikten sonra bilbassa teşkilatla, Hanımı Rahşan Ecevit1 in ilgileneceğini soyledi. Sonra er- ken genel seçim gündeme geldi. Ecevitler milletvekili arkadaşlara takmışlardı. Sadece milletvekille- rinin olduğu illerde ya da bölge- lerde onseçim ical ettiler, onun dı- şında atamayia adaylan belirledi- ler. Ecevitler 24 vefalı arkadaşı is- tismar ettiler. Bizi kullandılar. İş- leri bittiği için bu milletvekilleri- nin bölgelerinde secilmemesi için U ve ilçe başkanlanna talimat ver- diler. Ben Ecevitlere rağmen 1. sı- rayı aldıra." Durcan Emir Bayer, Bülent Ecevit'in "her söylediğinin doğru, ber yaptığının yanlış olduğunu" anladıktan sonra partiden ayrıl- mış. Ecevit'in milyonlann sevgisini "nasıl harcadıgını. nasıl erittiğini'' gördükçe ürperdiğini söylüyor. Bayer DSP'den istifa ettikten son- ra politik yaşamım noktalamaya karar verdiğini, ancak daha son- ra "İzmir'deki SHP'li arkadaşla- ruun kendisini yalnız bırakmama- sı, yeniden bağırlanna basmalan üzerine SHP'ye girdiğini" soyle- di. Bayer sözlerini, "SHP'de de bazı Doksanlıklar olmuştut" diye noktaladı. D D B S U P U G 'Nİ N UN N• • U u DSP GRUBU — 1987 yılında SHP'den ayrılan ve halk arasında "hülle partisi" diye tanımlansm Halk Partisi'ni kurup iıç gun sonra feshederek DSP'ye giren millet-vekilleri, daha önce HP'den ayrılan miiletvekilleriyle birlikte DSP grubunda kurdular. 'Güvercirf parlamentoda ŞENAY KALKAN Kuruluş çalışmalarının başlamasından dört, resmen kurulmasından iki yıl sonra 1987'nin başlannda Demokratik Sol Par- ti'nin de TBMM'de bir grubu oldu. 86 ara- lığında SHP'den ayrılan miiletvekilleri o günlerde "Hülle Partisi", "Köpriı Parti" ve "Haftasonu Partisi" diye nitelendiriien Halk Partisi'ni kuruyor, üç gün sonra da feshederek DSP'ye geçiyorlardı. Böylece daha önce Halkcı Parti'den ayrılan mii- letvekilleriyle birlikte DSP Meclis'te 24 ki- şilik bir gruba sahip oluyordu. DSP gru- bunda şu miiletvekilleri yer almıştı: Nuri Korkmaz, A. Savaş Arpacıoğlu, Sururi Baykal, Haiil Ibrahim Karal, Da- vut Abacıgil, Mustafa Kâni Bürke, HUsa- •neltin Konuksever, Süleyman Koyuncu- gil, Edip Özgenç, Durcan Emir Bayer, Fik- ret Ertan, Ömer Kuşhan, Muzaffer Yıldı- nm, Şükru Babacan, Salih Güngörmez. Sabri Irmak, tsmet Turhangil, Arif Top- rak, Hasan Altay, Şevki Taştan, Salih Al- can, Yusuf Ziya Kazancıoğlu, Cahil Kara- kaş ve ha Vardal. Ancak DSP grubunun ömrü kısa olu- yor, parti 87 seçimlerinde yuzde 10 bara- jını aşamadığı için hiçbiri tekrar milletve- kili olamıyordu. Aynı tarihlerde Avusturya'dan "ithal" edilen ve partinin ilk genel sekreteri olan Nejat Hamzaoglu'yla birlikte MKYK uye- lerinden Hasan Bıyıklı, Seyfettin Aydın, Ufuk Ataç, Sami Doğan \e Erkan Özde- mir bir deklarasyon yayımhyorlardı. Da- ha sonra DSP'liler arasında U 6'lı deklaras- yon" ve "muhüra" diye anılan bu açıkla- mada da benzer sorunlar daha "resmi" bir dille anlatılıyor, "örgutlenmedeki yanlış- lıklara, parti içi demokrasinin işletilmedi- ğine, tabana inilmediğine" dikkat çekili- yordu. Merkez Karar Yurütme Kurulu'nun ilk üyelerinden de muhalefet hareketine ka- tılanlar olmuştu. Örneğin tsmail Kartal, dedi. Ben çıklım gıllun, ıınıaı tupıanlı yaptılar. Bu çok acı bir olaydır." "Tavan" kaynıyordu da "taban"da du- rum iyi miydi? Yaptığımız araştırma, ta- banda da huzursuzluğun kuruluş günle- rinden itibaren başladığını gösteriyordu. Örneğin DSP resmen kurulduktan sonra bir ay bile geçmeden Uşak DSP kurucu- lanndan Eşmeli pastacı Siileyman Huş parli genel merkezine gonderdiği istifa mektubunda şoyle diyordu: "DSP'nin kurucu üyesiyim. Parti laban- dan kuruluyor diye DSP'ye girmiştim. Fa- *Tavan' kaynıyordu da 'tabanMa durum iyi miydi? Yaptığımız araştırma, tabanda da huzursuzluğun kuruluş günlerindenitibaren başladığını gösteriyordu... Istifalar DSP'nin bütün örgütlerini sarmıştı. eleştirilerinı şöyle açıklıyordu: "MKYK üyeliğim sırasında hiçbir za- man tatmin olmadım. Bir partinin yöne- ticisi olarak göre> almıştım, bazı şeyieri bilmem gerekirdi. Fakat her şey bizden gizli yapılıyordu. Bir örnek vereyim: Bir gun genel merkezde oturuyordum. Yöne- timden üç beş kişi daha vardı. Rahşan Ha- nım da odasında bir ilin orgutlenmesiyle ilgili çalışıyordu. Bir ara oturduğumuz oda\a geldi. Odada yonelimden olmayan kişiler varken bizzat beni göstererek, 'Siz bir dakika dışan çıkın, bizim işimiz var' kat olaylann gelişmesi. partinin taban ta- rafından değil, bir kişi tarafından kunıl- duğunu gostermektedir. Partiyi tabanın kurduğunun bir kandırmaca olduğunu gordiım. Bu nedenle partiden ve kurucu üyelikten istifa ediyorum." 1987 martında DSP kuruculanndan es- ki Siirt 11 Başkanı Atilla Durak ile eskı Vi- ranşehir İlçe Başkanı M. Şerif Özkan or- tak açıklamalarında parti jçındekı huzur- suzlukların, tedirginliklerin gun geçtikçe arttığını belirtiyor ve "Bizim tek amncı- mız, partinin ilkelerinden sapışına karşı çıkmak. Ecevit bize, '6 Kasım'da seçilen millenekillerinın elini bile sıkmak ihanettir' demişti. Akabinde, 12 Eylül'ün isimlerinden biri genel sekreter oldu. Bir de o millervekillerinden grup kuruldu" di- yorlardı. İstifalar DSP'nin bütün örgütlerini sar- mıştı. Doğuda batıda, kuzeyde ve güney- de... Örneğin Adana kuruculanndan Ke- mal Taşkıran kendisi ve Adanalı partili- ler için DSP'nin bittiğini, Ecevitlerin ge- nel başkan olduğu için hiçbir partiye oy vermeyeceklerini belirtiyor ve şunları söy- luyordu: "Beni kurucu olduğum halde disiplin kuruluna sevk edip bir >ıl geçici ihraç ka- ran verdiler. letkileri olmadığı halde. Şah- sen uzülmuyorura. İtirazı dahi düşünme- dim. DSP'nin demokrasiyle bagdaşacak hiçbir yanı yok. Rahşan Ecevit'i bizler An- kara'nın gobeğinde Hanım Ağa ilan elmi- şiz. Bizler Ecevitierin kapıkulu değiliz." DSP'de devim yerindeyse bir tür yap- rak dökumü yaşanıyordu. DSP kuruluş gunlerinde en yetkili kurumlardan biri olan Kuruluş Hazırlıkları Burosu'nu oluş- turan beş kişiden Haluk Özdalga dışında- kıler dağılmıştı. Avni Başdoğan, Bedri De- mir, koşelerine çekilmiş, Mustafa İmirza- lıoğlu SHP'ye geçmiş, Celal Kurkoğlu da muhalefet harekeımin yürütücusu olmuş- SIHECEK İZMİR 5. atama başkan 16 aydır görevde tZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su) — DSP tzmir orgütünde, par- tinin kuruluşundan bu yana kong- re yapılamadı. Beşinci "atama" il başkanı olan Necidet Şengezener nisan ayı sonuna dek kongreleri tamamlayacaklarını söyledi. Eğer bu takvimde bir değişiklik olmaz- sa, haziran ayında Izmir orgutü- nün başında ilk kez "seciimiş bir il başkanı ve il yönetim kunılu" olacak ve bu "secilmiş" yönetici- ler yine ilk kez parti kurultayına katılabilecekler. DSP'nin ilk il başkanı olan Mu- harrem Demir, 1986 yılı haziran ayında göreve başladı. 17 Temmuz 1986 tarihinde o dönemde DSP Genel Başkanı olan Rahşan Ece- vit'in dört günlük İzmır gezisinin ardından yönetim kunılu ve Kar- şıyaka, Bornova, Aliağa, Mene- men, Bergama ilçe örgütleriyle birlikte istifa etti. Ara seçimlerden önce, Rahşan Ecevit'in Izmir'den adaylığım açıklaması örgütte tepkilere neden olmuştu. DSP yöneticileri sık sık "tzmir'den Rahşan Hanım aday olursa, karşısında Erdal tnönü se- çimi yitirir. Bu, sosyal demokrat açısından kölü sonuçlara neden oİur. ANAP'a yardım etmiş olu- ruz" sözleriyle tepkilerim dile ge- tirdiler. Ancak Rahşan Ecevit ge- zi boyunca orgüt yöneticilerinden uzak durdu, kendisine yönelik eleştirilere karşı da "Benim için örgüt önemli değil, üyeier önem- li" sözlerini kullandığı öne surül- dü. Son derece gergin bir hava içinde geçen dört günlük gezi so- nunda bazı ilçe başkanlanyla bir- likte istifa eden il başkanı Muhar- rem Demir, "Artık DSP çatısı al- tında kalmamıza olanak kalmadı. Demokratik sol hareketin bireyci- lik değil, gercek bir kitle hareke- tiyle yüriiyeceğine inaıuyoruz" de- di. Demir, bir sure sonra da SHP'ye üye oldu. Muharrem Demir'den sonra il başkanlığına atanan Avukat Cen- giz Tutak da ancak beş ay görev yaptı. "Işleri dolayısıyla, Rahşan Ecevit'in de onayını alarak" isti- fa etti. Tulak şımdi, "düz üye" olarak çalıştığını ve Ecevit'e "bağ-x lılığını, sevgisini" surdürdüğünü söyledi. Tutak'tan sonra bir sure Avukat Atakan Burgaz il başkan- lığını yürüttü. j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle