06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 27ŞUBAT1990 Insanın Ozü ve Düsünce Ozgürluğu PROF. DR. NtYAZİ ÖKTEM tstanbul Ünivershesi Ansto, ınsanı öbur canlılardan farkü kılan özel- bğın dıl aracılığıyla açıklanan akıl gucü olduğunu söyler tnsan, akla dayalı konuşma yetısıyle aıle, devlet gıbı kurumlan kurar, değerlen yaratır, tüm gereksınımlennı elde edebılmek ıçın çaba gösterır Insanoğiu akiın etkınlıklenyle mutluluğa ulaşabı- lır Bıreylen erdeme, ahlaka götüren yol da akıldır Stoa Fılozoflan ıçın doğruyu, hakıkatı bıhm ve ak- hyla tanıyan ınsan, nesnelenn öz ve esasını kavra yınca, asla uygun davranışlarıyla ahlakı yaşam ıçı- ne gırer Descartes a göre "Akıl kadar adıl dagıtımı yapı lan bır başka şey yoktur, çünkü herkes kendı ak- lından memnundur" Gerçekten de akıl gunluk ya- şamımızda en fazla övunduğümuz yetımızdır "Akıl satmaktan" buyuk mutluluk duyar, sözumuz dın- lenmeyınce kızar, gelışen olayları yorumlarken "za- ten ben öyle demıştım" denz Kırnse "aklının her konuya enşemeyeceğını" ıçtenlılde ıtıraf etmez. "En büyuk hazıne akıldır" denz, hazınemıa pahalı sat- mak ıstenz, bıigıçhk taslarız, duşuncenuzın >-ayıl- masını ıstenz ama başkalarının düşflncelenne pek tahammul edemeyız "Dur bakalım senın bu konu- lara pek kafan çalışmaz", "cahıllıgı bırak, daha de- neyımın, yaşın ne" denz Kendı duşüncemıze ters gelen düşuncelerle karşılaşınca tehlıkelı bularak ya- saklamalara kadar gıderız İnsan özgur olmaya yargılıdır Oysa yukanda belırttığımız gıbı, ınsanın özu ak- lın ürünu olan düşünce ve onun dışavurumu olan dıl gücudur öz ve esasa aykın davranışlar yaban- cılaşma ve yabancılaştırma anlamına gelır kı kaos ve bocalamadan başka bır şey degıldır İnsana ve onun özüne aykın tutumlar ona ıhanetjn en düşıik düzeydekı göstergesıdır Ahlaksızlıktır Çağdışılık- tır Düşünce özgıirlüSıinü bız bu baglam ıçınde de- jerlendırmekteyız Insanın özüne aykın davranışlar sosyo-polıtık açı- dan da ahlaksızlık olduğundan, ayıplanmalan, tep- kıyle karşıJamalan kadar doğal bır şey yoktur İn- san yapısını, özunu göz önünde bulundurmayan sı- yasal rejımier tepkıler sonunda tanh sahnesınden yok olup gıderler Dunvadakı özgürleşme hareket- len, ınsanın özune ıhanet karşısında duyulan kıt lesel tepkılerın unınudur Akıllı ıktıdarlar, ınsanın özüne aykın yasalaştırma gınşınıınde bulunmayan- lardır Aksı takdırde, Prof Dr Muncı Kapanı ho- camızın deyımıyle hızla gınlen "ınsan hakları çagında" tez elden yıtıp göçerler Otorıter ıktıdar ların bır bölümu özgurlükler yelpazesını açmakla gılçlennı bır süre daha sıirdurebıleceklennın ve bö>- lelıkle ılerıde yumuşak duşuşler ıçınde olacaklan- nın bılıncındedırler Ekonomık ve sıyasal duşuşler ıçınde olacaklannın bıüncındedırler Ekonomık ve sıyasal zorlamalann ötesınde ve dışında Doğu Av- rupa ülkelenndekı degışımlerde yönetıcıler belkı de "ınsanın özune" aykırı davraruşlarla sıyasal yapı lannın yıkılacağını fark etmışlerdır Bunu fark et- meyenlerın sonu gözler önündedır Tanhsel zorla- malar, "esyanın tabıatı", "ınsanın özu", onu zın- cırlerını kırmaya götürmektedır özgurlük ınsanın kaçınılmaz yazgısıdır Insan, Sartre'ın deyışı>Ie "öz- gür olmaya mahkûmdur" Hukuk, düşünce özgurlüğune mfldahale etmemeli Gdruluyor kı ınsanın özu olan düşünceye sınır- lar çızmek çağdışılık, ahlaksızlık ve akılsızlıktır öze ve esasa aykın davranışlar yanlış olmalan nedenıvle her zaman ıçın tehükelıdırler ve ınsanlan kötüluk- ler, savaşlar ve kargaşa uçurumuna suruklerler Düşünceye aslında set çekılemez Düşunee gucu, zaman ve yer koşullannın dar boyutlarının çok öte- sıne tasmaktadır önemlı olan düşüncenın dışavu- rumudur tçte kalan düşünce, hukuk açısından so- run oluşturmaz, çunktı hukuk ıç âlemJe ılgılenmez, ılgılenemez Sonsuz boyutlu düşüncenın, boyutla- nna uygun olarak dışa taşması, evrenselleşmesı ge- rekır Zaten dışa yansımayan duşunce bır anlamda yok demektır O halde düşünce ve anlatım özgür- lügü ıç ıçedır Anlatım sadece sözsel degıl bıçımsel bır görünüm ıçınde ortaya çıkar Bu nedenle eskı deyım olan "ıfade özgürluğu" belkı de anlatıma kı- yasla daha kapsamlı olarak kavramı dıle getırmek- tedır Düşünmek ve bu duşunceyı sözsei, bıçımde, görsel, şu ya da bu tarzda ıfade etmek, dışa yan- sıtmak tfade ya da anlatım çok yakın, hazır, önlenmesı çok güç tehlıkelere yol açmakta ıse zaten eylemın suç halıne dönuşmesı söz konusudur Hukuk, an- cak burada müdahale edebılır Bunun dışında hu- kuk asla ve asla düşünce ve anlatım özgıirlüğüne müdahale etmemelıdır Düşünce özgıirlüğunün karşısında oianiar sade- ce sözsel anlatıma değıl, bıçımsel olanına da karşı çıkmışlardır 1950'lerde ya da daha öncelen komu nıstler "kırmızı kravat" takmışlar, böylelıkle Mark- sıst öğretıye bağlı olduklanru, bıçımlerıyle de ıfa- de etmeye çalışrnışlardır Düşünce özgürlüğünün karşısında oianiar, bunun raasum bır "kırmızı kra- vat takma" olayı olmadığını söyleyerek, bu tıp gı- yım tarzının yaygınlaşmasıjla komünıst devletın "yaz-kış" geleceğını savlayarak, onları hapse tık- mak ıçın kolluk guçlerıne ıhbar ve çağınlar çıkart- mışlardır Benzer baskıya 12 Mart sonrasında "Sta- bn bıyıklüar" maruz kalmıştır Kurksuz parka gı- yenlerın komunıst, kurklulennın ıse faşıst kıtlesel hareketler ıçınde olduklan söylenmıştır Belkı bun- ların hepsı doğruydu, onlar Stalıncı, komumst ya da faşısttı, duşüncelennı sözle, yazıyla anlattıklan kadar gıyım ve kuşamlanyla da ıfade etmekteydı- ler ve belkı de öbur gruplar ıçın tehlıkelıydıler Stahn bıyıklannı yolup parkalan yırtıp atınca komunızm tehlıkesı onlar açısından önlenebılırdı Bugun de teokratık düşüncenın yandaşlan örgut- lu bır bıçımde türban takmakta, çarşaf gıymekte- dır Boylebkle duşüncelennı bıçımsel olarak ıfade etmektedırler Arkalannda da dış güçler olabılır, kı kanımızca \ardir, dunya sıyasal konjonkturü ıçın- de her zaman, her yerde dış güçler bulunmuştur Walesa'nın arkasında papaiık, Benazır'ın desteğuıde ABD, Romanya'da SSCB vardır Bızde de tanh bo- yunca muhakkak bır tarafımızda dış guçler olmuş- tur Bızı, Tanzımat ve Islahat fermanlanna surük leyenier dış guçlerdır 12 Mart'ın, 12 E>lül'un dış güçler tarafmdan pJanlandıgı hâlâ söylenmektedır Önemlı olan dış guçle olan ılışkılerde karşıhklı çı karlan ıyı dengelemek, sömunılmemektır "Her yer- de dış güç \ar" anlayışıyla yasaklamalara gıtmek çok kolaydır Yasağın olduğu her yerde ınsanın ozu- ne ıhanet gundeme gelır Çifte ölçu yanlışlıgı Saglıkh toplum yapısı, tam özgurlukçu bır ortam ıçınde gerçekleştınlebılır Dınamık güçler yasakla yıcı yasalara sutlannı dayayarak değıl guçlü bır dü şünsel örgutlenmeyle çağdışı davranışlann önune set çekebılırler Çıfte ölçu (standart) özgürlükçü lükle. çağdaşlıkla bağdaşmaz Koşullar ne olursa olsun özgurlük bır butundur Devredılmez, vazge çılmez hakların güvencesı olan özgurlüğun derece len olamaz Bır ulkede özgurlük ya vardır va da yok Ülke koşullanna göre durumu ele almak an- layışı, o koşullan değerlendıren kışının ya da gru- bun subjektıf eğıhmlerıne gerekçe aramaktan baş- ka bır şey degıldır 1982 Anayasası'nın kısıtlayıcı hukumlerının arkasında bu anlayış yatar 12 Mart ana>asa değışıklıklennın gerekçesmın temel felse- fesı "özgurlüğun lüks olması ya da sosyal yapımı- za bol gelmesı" ıdı Türban olayı, boyutlan ıtıbanyla çok önemh bır sıyasal ıvrae ve ıvdırmenın ürünüdur 12 Eylül son- rasında anayasal güç ve desteğı sağlayan Rabıtacı fanatık dıncı kesım büyük emeller peşındedır On- lar ıçın türban, Ayasofya bır sımge, bır oyuncak- tır Ne var kı bu oyuncağın da aletı olmamak gere- kır Duygusal davranıslarla "yasaklayın" demek ka- mmızca özgurlük büıncınden uzaklaşma, özgurlük ve ınsanın özu felsefesıyle çelıjkıye düşmek de- mektır llerıcılık ve özgurlükçulükte yasaklama yoktur Yasaklama kolay ve basıt bır yöntçmdır Çağdaş du- şünce ve felsefeyı yaygınlaştırarak yapılacak muca- dele belkı daha güçtür, ama daha köklü ve sağlam olduğu kadar, çelışkısız bır yoldur Neden Islam- dakı Özgörlükçu yorumlar, Batı felsefelenyle para- lellıkler kurularak ^ygınlaştınlmıyor' Neden ts lamın özgürlükçü yorumculan, Ibnı Ruştler, Mu- hammed Abduhlar, Fahrettın Razıler gereğı kadar mcelenmıyor'' Neden bu fUozoflar açısından örtun- menın bır sorun oluşturmadığı söylenmıyor9 Ne- den Islam ıçınde davranış ve örtunmeye ılışkın ayet- lerın sosyolojık yorumla çağdaşlaştınlabıleceğının olanakh olduğu behrtılmıyor9 Inanç sahıplen ıle kurulması olası dıyaloğun bal- talanmamasının, doğru tutum olduğu kanısında- yım Çağdışı "kara seslerle", efsuncularla, yobazlar- la, nltsucülerle ve onlann yoluna kendılennı bılınç- sızce kaptıranlarla düşünce boyutunda mücadele et- mek gerekır, yeter kı ıyı duşunmesını bılelım, fel- sefe ve kultürün verılenyle donatık bulunahm, ın- sanın özüne saygı gösterehm Soouç Yapılacak ış açık ve kesmdır Başta 1982 Anaya- sası, butunlüğü ıçınde yenıden gözden geçınlmeiı ve tum antıdemokratık maddeler ayıklanmalıdır Bunun ıçın ılencı güçlenn yoğun bır kampanyaya gırmesı gerekır Buna koşut olarak TCK'nın 141, 142,163 maddelen ıle tüm yasalardakı düşünce öz- gürlüğünü sınırlayan maddelenn kaldırılması ıçın vakıt yıtırmeden çalışmalar başlatılmalıdır Ondan sonra "hodn meydan" Emınım kı akıl ve sağduyu, özgürlükçü ortam ıçınde çok daha fazla özünu bulacak ve kaos kozmoza dönüşecektır Toplumsal banş ıçın hoşgörü ortamına gırmek zorundayız Düşünce ve anlatım özgurlüğılne say- gı göstermebyız Ancak onlar da bızım düşünce ve anlatım özgürlüğümuze saygı göstermelıdırler On- lar nasıl güçlü örgütlenmeler ıçındeyse bız de ör- gutlenmelıyız Bayıağımız ve gücümüz, ınsanın ozü olan duşunce ve özelhkle çağdaş düşünce olmalı- dır Asla ve asla yasaklamalan sırtımıza almaya ıh- tıyacımız yoktur Bız "safdıl" değıl, özgurlük bı lıncını özümseyen bır gücüz HESAPLASMA BUBHAN ABPAD Gülersoy'la Söyleşi Çelık Gülersoy'la dortte bır yuzyıldan ben tanışırım Bu yakınlık dolayısıyla bır gerçek yaşadım Dostluğumuz gelışerek surdü Daha da sürecek Bu dostluğun temel taşları, Istanbul sevgısı ve kıtap sevgısıdır Gulersoy bır sure önce açılan Istanbul Krtap- lığı dolayısıyla şunları söylüyor 'Kıtaba karşı oldum olası bır susuzluk duydum Kendımı bıl- dım bılelı bu boyiedır 4 yaşımdayken ablam bana alfabeyı öğ- rettı llkokula başladığımda ıkı ağabeyımın ortaokul tanh kıtap- larını okuyor ve kendı derslerımızde kalkıp o bahıslerı de anlat- tığım oluyordu Oturduğumuz Yıldız semtınm çarşısı olan Beşiktaş'ta ıkı krtapçı - ktrtasıyecı, ama bır de eskı kıtap satan vardı Vıdın Eczanesı- nı geçınce, Sınan Paşa Camısı'ne gelmeden kuçuk bır dükkân Satıcı, tombalak kafalı yaşlı bır adamdı Hemen hıçbır muşterısı olmazdı Kendısı de ıyı havalarda kapıya sandalye koyup oturur, gûneşlenırdı Aşağı yukarı tek 'mudavımı' bendım Yıl 1946, ya- şım 16 Evde ılk kıtap dolabıma 17 yaşımda sahıp oldum Ku- rumda lıse öğrencısı bır çırak olarak çalışmaya başlamıştım ve 10 lıra aylığım vardı Duvara çakılı camlı dolap 40 lıraya çıkmıştı Remzı Kıtabevı nın klasık çevırılerı, Arpad Yayınevı nın küçük boy kıtap yaymları Iskıt'ın cıltlı sozluk ve ansıklopedılerı gozü- mu okşuyordu 1949 da kan tükürdum O en umutsuz gunlerde, acılı anneme 'Anne umudunu kesme ben adam olacağım' Bır gun bu şehre bır kıtapHık yapıp armağan etmek de en büyuk eme- lım benımi' demışım 1 Geçenlerde anlattı 1958'de hukuk dıplo- mamı aldım' Çelık Gulersoy un çocukluk rüyası gerçek oldu O şımdı ıkı yoldan kıtap sevgısını yürütuyor ve gelıştırıyor Genel Müdur ola- rak yonettığı Turıng adını taşıyan yayıniarın uzun bır geçmışı var Türk yazarlarının Istanbul ıçın yazdıklan ve yabancılann Istan- bul üzerıne yazdığı kıtapların sayısı otuzu aştı Bunlar arasında Çelık Gulersoy Saıd N Duhanı Iffet Evın, Haluk Şehsuvaroğ- lu, Rakım Zıyaoglu, Afıf Yesarı Çelal Esat Arseven, Jak Dele- on gıbı ünlü yazarlann adları var Çelık Gulersoy Istanbul sevgısının nedenlerını ve ayrıntılarını şöyle anlatıyor 1960 lı yıllar başında ılk yurtdışı gezılerımı yaptım O yıllar be- nım ış ve para durumumun duzelmeye başladığı, ama Istanbul'un da her açıdan tahnbıne geçıldığı dönemdı Her yıl bır kırlrğın papatyalığın doldurulması ve bır sevımlı eskı sokağın beton apart- manlarla boğulması benı kederlere duşüruyor, Avrupa'da gor- düklerım ıse yerlı yerınde duran kışılık sahıbı kentler ve zumrut yeşılı ormanlar acımı arttırıyordu Bu gezılerde bır şey daha farkettım, her sehırde pek çok kı- tapçı vardı Bır kaç tane de Antıquarıat, yanı eskı kıtapçı Bunlar Beşıktaş'ta camının yanında tozlu ve kohne dukkâna da benze- mıyordu Halı doşelı tahta zemınlerı, gravûrler asılı duvarlan ve sadece raflara depıi cılalı orta masasına dızılı temız yuzlu cıltlı krtaplarıyla saygı uyandıran sessız bırer kültür yuvası ıdıler Bu- raların seçkın atmosferıne tutulmuştum Iskandınavya'dan Ital- yan çızmesının ucuna otuz yıllık gezılerımde ılk uğrağım hep bu köşeler oldu Istanbui tanınmaz hale gelırken onu, yanı dogduğum değıl, ama gozümü açtığım ıçınde önce verem olduğum, zaman za- man mutluluklar duyduğum, kucak açtığım bu şehrı hıç değılse anılarda bılgılerde ve resımlerde yaşar hale getırmek ıçın hak- kında yazılm/ş her dılde kaynakları topladım Bır başka savaşı da, 3 yıl önce bınasını yapma uğruna verdıkten sonra, kapıları- nı şımdı dünyaya açabılıyorum 1947'de duvara çakılı camlı dolabın buyük bır yapıya dönuş- mesı benı duşuncelere salan bır mutluluk Çelık Gulersoy'a ne mutlu 1 Ikı rüyası da gerçek oldu Çelık Gu- lersoy'un Istanbul'un gorkemlı geçmışını sımgeleyen, o yuksek tanh değerlen hıçbır sayıyla anlatılamayacak Kalrtın kurtanlması ıçın verdığı savaşımlar, yavaş da olsa olumlu sonuçlar getırme- ye başladı Son 10 yılda, Turıng Kulübün, bu alanda gerçekleştırdıklerı ve hepsı de Istanbul'un güzel yanlarını butun panltısıyla gözler önû- ne seren Turıng çalışmalarının olumlu sonuçlarını belgeleyen bır- kaç örnek Sarnıç Taverna, Istanbul Sanatları Çarşısı, Kanye, Karıye Otelı, Yıldız Parkı, Malta Koşku, Pembe Sera Yeşıl Sera, Çadır Köş- kü, Yıldız Parkı Kır Kahvelerı, Sarı Kosk, Beyaz Koşk, Pembe Kösk, Emırgan Parkı Kır Kahvesı, Çamlıca, Hıdıv Kasrı, Bıra Bah- çesı, Ahır Taverna Çelık Gulersoy'a Istanbul savaşımı ıçın başarı dıleklerımle' Bir Hukuk Savaşçısıııııı Anısına Orhan Apaydın, onuruyla yaşadı ve doğru bildiği yolda onurla savaştı. Bu uğurda nice zorluklara katlandı, nice çile çekti ve arkasında namuslu ve ışıklı bır iz bırakarak hukuk savaşçılarının galerisıne goçtu. Bıraktığı iz, geleceğin Turk hukukçulanna uygarlık ve hukuk savaşı içın, "apaydın" bir rehber olacaktır. Prof. Dr. AYDIN AYBAY Orhan Apaydın vaşamını toplumda hukuk duzenının egemen olmasma adamış, ınançlı, yüreklı ve a>dm bır Türk hukukçusu ıdı Onu, yıtırışımızın 4'uncu yılında bır kez daha, sev- gı ıle, saygı ıle anı>oruz Dostlarmm, yakm latının onun ıçın kullandıkları en anlamlı sı fat, kuşkusuz "hukuk savaşçısr sıfatıdır Ama şunu da eklemeliyız Onun savaşı şıddete, ya- kıp yıkmaya, ınsanlan yok etmeye yönelık bır savaş değıldı Apaydın, her şeyden önce bır "banş" tutkunuydu Içınde kavga ve dövuş ol- mayan, ınsanların bırbırlennı öldürmedıkle- rı, guvenlı ve adeletlı bır Turkıye'nın, bır dün- yanın kurulmasının peşındevdı Kavgası ya da savaşı bu ıdı Bu savaşın sılahlan da akıl, ze- kâ, kültur ve sevgıydı Söz ve kalemdı Yaşa- mı boyunca sadece bu sılahlan kullanrmş, onurlu hukuk savaşını, yalnız bunlara daya- narak sürdürmüştur Şıddete, can yakma>a, >akıp yıkmaya her zaman karşı olmuştur Ne yazık kı ona ve fikırlerıne karşı çıkan- lann bır kesımının anlayışı böyle değıldı On lar, uygarlık savaşımında bıle, hasma karşı her turlü şıddetı kullanmayı meşru ve mubah sa yan takımdı Kendı çıkarları ıçın toplumu ve butun ınsanı değerlen "kirletmekten" kaçın mazlar, çekınmezlerdı Onun ıçın duşuncesın den ve sözunden başka hıçbır sılahı olmayan uygar Apaydın'ı, olağanustu bır baskı döne mının kendılenne ardına kadar açtığı kapıdan geçerek kıstırma fırsatını kaçırmadılar He men kuvvete ve şıddete başvurarak ve yıllar yılı toplumda egemen olması ıçın onca uğraş verdığı hukuku "tekmeleyerek", Apaydın'ı de- mır parmakhkların ardına ıtıverdıler Kendı lerıne göre sözde "bır şeylerı" kurtanyorlar dı Çıkarlarının tehlıkeye duştüğu mancıyla gözlerı öyle kararmıştı kı bu hukuk savaşçısı nın kavgasının bızzat kendılen ve çocukları ıçın de venlen bır uygarlık savaşı olduğunu bı- le hıç anlayamadılar "Özel sıyası mahkeme- lerın demokratık bır hukuk duzenınde yen yoktur Yargıçiara polıtık rutelıkte görevler yüklenmemelıdır", "Bağımsız adlıyede genel mahkemeler dışında, bağımsız yargıçlardan da olusan özel sıyaset mahkemelennın kurulması demokratık anlayışla bağdaştınlamaz", "Ba ğımsı/ mahkemelerde yargıianma temel ınsan hakları arasında yer almaktadır B.V1 tnsan Hakları Bıldınsı ıle Aırupa Insan Hakları Sözleşmesı'nde belırtılen bu hakkın guvence- sıru yargı yetkısınm bağımsız mahkemeierce kullanılması oluşturur" dıven ve bu duşunce lennı yaşama geçırmenın savaşını veren Apay- dın'ın ne sözunu ne hedefinı kavrayabıldıler Ve onu, butun bunlann tersıne bır uygulama- dan geçırerek zındana attırdılar Hem de "Ba- nş Davası" adıyla anılan ve bır dönemın yö- netıcılerı ve'ıktıdarlan ıçın tek başına bır "utanc nedeni", bır "kara leke" oluşturmaya yetecek olan bır dava uydurarak Bu karanlık dönemın şıddetı, O Apaydın'ı yıldırmamışur Hukuk düzenındekı çarpıkhk lan, ınsan hak ve özgurlüklerıne aykın kural ve uygulamalann toplumun temel yapısım na- sıl bozduğunu, düşünce açıklama özgürlüğü- nün sımrlanmasının TUrk ulusuna neye mal olduğonu, hukuksal güvencemn nıçın gereklı olduğunu bıkmadan, usanmadan ve Turk dı- lını en güzel şeklıyle kullanarak kendıne öz gü sağlam ve ölçülu bıçemıyle durmadan an- latmıştır Bütun yazdıklan, Türk Hukuk Ya zım'nın en guzel en sağlam örneklen arasın- dadır Faşızmın ayak seslennın duyulmaya başla- dığı sıralarda, Türkıve Barolar BırlığYnın An kara'dakı bır toplantısı dolayısıyla bırhkte ol- duğumuz yorucu bır çalışma gününün akşa- rrunda bana şunları söyledığını anımsıyonım "Butun bu olumsuz koşullara karşın ve başı- mıza geiebıleceklerı bıle bıle mücadelemızı sürdürmek zorundayız, başka yolumuz yok- tur:' Gerçekten başka yol tanımıyordu Son kez cezaevınden çıktığında, yorgun ve hasta yü- reğı ıle yıne o yoldaydı Üzgundu, yorgundu, kırgındı ama yılmamıştı Orhan Apavdm, onuruyla yaşadı ve doğru bıldığı >olda onurla savaştı Bu uğurda nice zorluklara katlandı, nice çıle çektı ve arkasın- da namuslu ve ışıklı bır ız bırakarak hukuk savaşçılannın galerisıne göçtü. Bıraktığı ız, ge- leceğin Turk hukukçulanna uygarlık ve hu- kuk savaşı ıçın "apaydın" bır rehber olacak- tır PENCERE TURSEMIN REHBERUİINDE LONDRA, ÖKF(M), CAMBRDGE BOUHHEMOUTH,Bîi.lGHT0N. HA5nKûSEXET£XCKEgi DE SEÇKIN ÛILOKU1.LARINDAYA2W$ YADA BüTUN VILINÛIUZCE 06HCN1U 12TAK5İTTE ÖDEME Improve your Englısh Make Fnends ın a warm ınd Fnendly country Wbere the best Englısh ıs spoken BLUE FEATHER SCHOOL OF ENGLISH IRELAND Tel 334 96 28 342 26 99 PK 26 Bahanye KADIKÖY DEVAM EDİYOR/ MÜZİK POSTASI Jazz, Classıc New Age CD'lerı ödemelı gonderılır Form ısteyınız Adres Selçuklar Sokak 12/9 Akadlar I ETILER 80630 ISTANBUL ÇELTEKLER BİR DAHA OLMASIN! 1980'den bu yana yuzlerce madencı, en son 68 maden ışçısı goz göre gore ölume gönderıldı Işçı sınıfı bu olayda sessız kalmamalıdır Dun onlara, yarın bıze, ertesı gun dığer ışçı arkadaşlara 1 Bızler tum ışçılerı bu olay karşısında 'tavır" almaya çağırıyor, onurlu miıcadeleye destek vermelerını ıstıyoruz Bu olayda, Yenıçeltek patronları ve sarı sendıka yönetıcılen sorumludur EDİP İPLİK İŞÇİLERİ ADINA NEŞE ÇETİNKAYA Nufus cuzdanımı ka>bettım Hukumsuzdur ÖMER ERDOĞAN Operator Doktor DÜNDAR ATİK Goz Hastalıkları Mutehassısı Mua>eııelıaııe 12.00-18.00 IMaımırdeK Cad \o 151/7 Beşıktaş ISTA \Bl'L Tel 158 03 01 E\ 3*8 66 20 I lllfı n laııdfMi dlıııı/ Abı Sen her zaman bızımlesin ve bızımle yaşıyorsun, yaşayacaksın Bunu hıçbır şey değıştıremez Annen ve kardeşlerin adına bacın SİMtN TİMUROĞLU •6ENELVFHEL4/VD/RLM& KUB5LAR • TICARI İNûlUZCE • TUR.IZM (NGILIZCESl •BANKACILIKIN6IL1ZCE5I •5INAV (OIRSLARI Cambndge •Fırst Certrfıcate, Profıocncy, •TOEFLjAfcELS(Soziu) tıtr^em INGİLİZLİSANOKULURI OANIŞMA MERKEZİ Cumhurıyet Cad 173/4 B Elmadag 80230 Istanbul Hılton Otelı Karş s Te! 148 39 77 148 7943 148 28 49 Fax 132 97 29 Tlx 27498 tusm tr LISKUR SÜRÜCÜ KURSU Surucu belgesı bızden alınır Kadıkoy. 336 02 79 Erenkoy 359 30 68 Maltepe 352 24 21 TJC ISTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ ISTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHALE DUYURUSU Asağıda ozellıklen belırtılen kapalı zarf ıle teklıf alma yontemındekı ıhale ıle ılgılenenler, ıhale dosyasını İSKİ GENEL MÜDURLUĞU TICARET IŞLERI DAIRE BAŞKANLIĞI'nda gorebılır ve dosya bedelını İSKİ GENEL MÜDURLUĞU merkez veznesıne yatırarak alabılırler Isteklılerın şartnameye uygun hazırlayacakları kapalı teklıf mektuplannı ıhale tarıhınde saat 11 00'e kadar aşağıda belırtılen adreste GENEL EVRAK MUDURLÜĞCl ne gınş, tanh ve numarasını ıçe ren alındı makbuzu karşılığında teslım etmelerı gerekmektedır Teklıf zarfları saat 14 OO'te Ihale Komı<=yon Başkanlığı nca açılacaktır İSKİ HO V7327 V7267 V7245 V7119 Işin Adı Ford oto yedek parçaları 2100 mt yuksek basınç hortumu 2500 çıft çızme 2450 ad fırca komuru Keşıf Bedelı 68 500 000 100 000 000 33 750 000 100 000 000 Ihale Tarihi 631990 7 3 1990 8 3 1990 9 3 1990 Geçict Temlnat 2 055 000 3000 000 1 012 500 3000 000 Dosya Bedeli 20 000 30000 10000 30 000 Not 1- Postadakı gecıkmeler dıkkate alınmaz 2 İSKİ 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabı olmayıp ıhaleyı yapıp yapmamakta dıledığıne kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelın tespıt ve takdırınde serbesttır ADRESI İSKİ GENEL MUDÜRLUĞÜ Aksaray Meydanı 34410 Aksaray - ISTANBUL TEL 588 38 00 (35 rtat) TELEX 23923 ISU-tr FAX 588 38 83 Lambada'ya Siyah Çorap Gıydırdık... Lambada dünyayı sarstı Tango, rumba, samba gıbı Latın Amenka'dan çıktı lambada, önce Avrupa'ya yayıldı, sonra Turkıye'nın kapısını çaldı, televız- yonda gösterıme gırdı Unlü Kaoma topluluğu, geçen akşam televızyonda, mılyonla- ra lambadayı tanıttı Nasıl bır oyun bu lambada'' Ust yanı çıplak bır delıkanlıyla, art yanı çıplak b<r genç kız, mü- zığe uyarak vengeç gıbı yampırı yampın ve ordek gıbı paytak pay- tak yürüyorTar Lambada, ınsanın katıını kaynatan bır dans Vaktıyle tangoyu seyrederken "neden styakta'*" dıye soran Fransız Başbakanı Cle- menceau, lambadayı görse şaşkınlıktan kuçük dılını yutardı Hem kolay bır ış değıl lambada, oynayanların ınce. çalak, guzel ve usta olmalan dansın estetığını sağlıyor Göbegı ve kıçı yerlı ye- rınde olanlann düğünlerde, gece kulüplennde, balolarda arabesk ûzerıne göbek atıp gerdan kırmaları daha doğru bır seçımdır Tanzımat şaırı ne demıştı "Banka-ı hakıkat müsademe-ı efkârdan çıkar" Süleyman Nazıf bunu değıştırdı "Kabaklann çatışmasından kabak çekırdeğı çıkar" Göbeklerın çatışmasından da lambada ç/kmaz, belkı bır baş- ka dans oluşur * Oysa bır zamanlar pek moda olan tango çok daha kolay bır danstı Buenos Aıres ın aşağı mahallelerınden türemıştı tango, mü- zığıyle şıırıyie, dansıyia halk kaynağından yansıyor, umarsız aşk- ların yanık ezgılerını dıle getırıyordu Arjantın'den Fransa'ya sıç- radı, Japonya'ya uzandı Tango, gıyımde, kuşamda, davranışta, yaşamda bır tür romantızmın bıleşkesıne dönüştü Eskı Istan- bul'da ahşap evterın sıralandığı arnavut kaldırımlarından sekme- ye çalışan "asn" hanımların arkasından mahalle çocukları ba- ğırırlardı Tango tango, arkasında fıyongo Yüz yüze (gerektığınde yanak yanağa) yapılırdı tango, erkek- kadın ıhşkısınde maçoiuğun dansa yansımış bıçımı gıbıydı, 20'ncı yuzyılın başından ıkıncı yarısına kadar surdü sonra gözden düş- tü, yerını Amerıkan danslarına bıraktı ardından butün dünyada y©m bır moda oluştu Artık çıftler bırlıkte dans etmıyorlardı, oyun- culartoplu bıçımde tepınıyordu, sankı bebekler, kuklalar, robot- lar pıstte tıtreyıp çırpınıyorlar ellerını kollarını, bacaklarını sallı- yoriardı, bırlıkte jımnastık yapılıyordu davranışlar mekanığe do- nüşmuştü Lambada, bu ortamda patlak verdı Tangoda, erkek kadını ıstıda pulu gıbı bağrına yapıştırırdı, lam- badada bedenler bırbırıne gırıyor, butunleşıyor, bütunuyle kay- naşıyor, cınsellık, oyunun devınımınde, mûzığın notalarında, her bır adım atışta sezılıyor • Kaoma topluluğu gösterıme hazırlanırken bızım televızyoncular demışler kı — Böyle olmaz — Nasıl? — Erkeklenn üstu çıplak kalabılır, ama kızların altı çıplak kala- maz — Ne yapalım? — Kapatıni — Olmaz Devletın televızyonundakı sansürcübaşı, en sonunda kızlara sıyah çorap gıydırmış hamamın namusunu kurtarmış Televız- yonun başına geçıp lambadayı seyredenler, Kaoma'nın kızlarını kasıklanna kadar kara çorapla ızledıler Ne kurnaz kışılerız 1 Hıle-ı şerıye dedın mı üstümüze yoktur, her şeyı kara kaplı kı- tabaruydurmakta ustayız Lambada mı? Elbet efendım, o da ol- sun' Kaoma mı? Buyursun gelsın, ama, şartlı Demokrası gıbı , Dünyayı dolaşan Kaoma'nın kızlarına lambada dansında sı- yah çorap gıydırmesını bılen bız evrensel demokrasıyı Türkrye'ye buyur edıp kara çarşafın ıçıne nıçın sokmayalım? Hıle-ı şerıye dedın mı, akan sular durur RUHİSUSANATGECESİ SABAHIN SAHİBİ VARDIR 5 Mart Pazartesıgunu, saat2O3O'da Istanbul Beledıyesi CemalReşıtRey KonserSalonu'nda Biletler: Cemal Reşıt Re\ KonserSalonugışesınden saglanabılır ELEMAN ALINACAKTIR Antalya-Antkoop Yenı Yerleşmeler 3204 Ada Konut Yapı Kooperatıfı'nın 968 konutluk ınşaatı ıçın şantıye şefı alınacaktır 1- Şantıye şefinde aranacak özelhkler a) Yuksek mûhendıs mımar veya muhendıs mımar, b) Şantıye şeflığı, kontrol ışlerınde en az 10 yıl deneyımlı, c) Metraj-keşıf ve kesın hesap derteyımlı, d) En az 10 personelı sevk ve ıdare edebılecek yetenekte, e) Dört veya 6 yuklenıcı ıle muhatap olabılecek. f) Oto ehlıyetıne sahıp g) 32-42 yaş arasında ve çağdaş kışılıkte olması, 2- Iş 1 ay deneme sürelıdır 3- Deneme suresı sonunda 2 yıl sözleşme yapılacaktır 4- Ücret, deneme süresı sonunda lıyakata göre belırlenecek ve tatmın edıcı olacaktır 5- Fotoğraflı ozgeçmış, dıploma fotokopısı arartan nrtelıklere aıt belgeler, mûracaat sahıbı hakkında bıfgı alınabılecek ıkı kurum veya kışının adres ve telefon numaraları başvuruda yer alacaktır 6- llan tanhınden ıtıbaren 15 gun ıçınde mektupla başvurulmalıdır 7 Başvurular gızlı tutulacaktır - 8- Başvuru mektupları 3204 Şantıye Sefi" rumuzu ıle gönderılecektır 9- Şahsen yapılan başvurular dıkkate alınmayacaktır ANTKOOP-3204 ADA YÖNETİM KURULU ADRES: Antkoop-3204 Ada Konut Yapı Kooperatıfı Başkanlığı Ismetpaşa Cad Vartı Işhanı No 38 Kat 2 Antalya Tlf 111019 FAHRİYE ÜLKER (ARABACI) ıle ORHAN ÜLKER evlendıler 25 2 1990 EBRUDbĞUNSALONUÇEKMECE/ISTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle