Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27ŞUBAT1990 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
(Baştarafi 1. Sayfada)
lanmasını ıstemeyen eskı AT yet-
kılısı, Turkıye'nın cıddıye aldığı
Ankara Anlaşması'nın ruhunu
"makyaj" ve "kozmetik" olarak
tanımlıyor Ay.ni delegasyonun
uyesı olan muzakerelerden sorum-
size yaramazha temel bır sorundan kaynakla-
nıyor Konuştuğumuz 40'a yakın
AT >etkılısı, Avrupa parlamente-
rı ve Brüksel ve Strasbourg nez-
dınüekı Batılı gazetecılerle
"Cumhuriyet" ıçın yaptığınuz ko-
nuşmalarda ıfadesını bulan bu
lu Francesco Fresi ıse benzen sap- yaklaşım farklılığı, temelde AT ul-
tamaları şu sozlerle yapıyor kelerının ılışkuerımızde geçen 30
"Turkler tam uyeliğe >onelik bir
anlaşma iste>ınce şaşırdık. Tur-
kiye duzeyinde bir ulkenin AT'ye
girmek islemesi tek kelimeyle
'hayret' uyandırmışb. Az geiişraiş-
yıl boyunca, Turkıye'yı benımse-
memesınden, bu ulkeyı Avrupa1
nın bır parçası halınde gormeme-
sınden kaynaklanıyor
KIBRIS ZİRVESİ — Denktaş ve Vasiliu, sekız aylık aradan sonra dun yeniden buluştular.
Kıbrıs için yenî zirve
(Baştarafi 1. Sayfada)
New York goruşmelerınm ne ka-
dar sureceğı konusunda bır tah-
mın yapmaktan kaçındı Göruş-
meler sırasında zaman cetvelmın
bellı olacağını bıldırdı
Bırleşmış Mılletler Genel Sek-
reterlığı gorüşmelenn en az bır
hafta surmesını ıstıyor Cuellar-
ın ılk hedefı boyle göruşmeler ıçın
Denktaş'ı Nevv York'a getırmektı
Bu açıdan sekreterlık ılk hedefi
başarmış durumda İkıncı hedef
ıse mumkün olduğu kadar Denk-
taş'ı masada tutmak Bunu başar-
mak ıçın Cuellar elındekı butun
mekanızmalan harekete geçırmış
durumda Guvenhk Konseyı uye-
len gelışmelerı yakın ızleyerek ge-
rekırse sessız dıploması ıçın elle-
nnden gelenı yapacaklannı söylu-
yorlar.
Dun The Nevv York Times ga-
zetesınde yayımlanan ve sekreter-
ya kaynaklı olduğu anlaşılan bır
haberde "Kıbns'ta anlaşma umi-
dinin kaybolmasının yeniden ça-
tışma ortamı tehlikesını getirece-
gi"ne yer venldı Bırleşmış Mıllet-
ler dıplomatları göruşmelerın ke-
sılmesı durumunda "Kıbrıs'ın
Lubnan'a dönecegini" öne surerek
bır baskı oluşturmava çalışıyorlar
The Nevv Yoık haberınde Denk-
taş'ın "Son zamanlarda kendi ka-
derini ta>in hakkından soz ettıği-
ni, adanm aynmı yonunde açık-
lamalar yaptığını, Turk vonetimi-
nin tanınması içın çabaladığını"
yazdı
Bırleşmış Mılletler dıplomatları
ıse Denktaş'ın kendı kaderıru ta-
yın hakkı konusundakı açıklama-
Ecevifin Kıbrıs önerisv
Once mutfak,
sonra sofra
DSP lıderı once teknisyenler duzeyinde "mutfak"
çalışmasıyla on hazırlık yapılması, sonra hderlerin
"sofra"ya oturup kendılenne sunulacak somut
seçeneklerı goruşmeleri gerektığını bildirdı.
ANKARA (Cumhuriyet Buro-
su) — DSP Genel Başkanı Bolenl
Ecevit, Kıbrıs sorunuyla ılgılı ola-
rak bır yöntem önerdı Sürekh do-
ruk görüşmelenyle bır federal dev-
let oluşturulamayacağıru belırten
Ecevıt, önce tekrusyenler duzeyin-
de "mutfak" çalışmasıyla ön ha-
zırlık yapılması, sonra lıderlerın
"sofra"ya oturup, kendılenne su-
nulacak somut seçeneklerı göruş-
melen gerektığını bıldırdı
Bülent Ecevıt, dün bu konuda
yaptığı yazıh açıklamada, Kıbrıs
göruşmelerı ıçın BM Genel Sek-
reten'nce uygulanan yöntemden
sağlıklı sonuç beklenemeyeceğıne
dıkkat çekerek BM Genel Sekre-
ten'run "mutfak" çalışmasını lı-
derlerden bekledığı ıçın bır sonu-
ca vanlamadığına ışaret ettı
Bazı çevrelerın "Camp David"
toplantısımn da dorukta ve sonuç
alınınca>a değın surdurulmuş ol-
duğunu anımsattıklarını belırten
DSP lıderı, açıklamasında şu gö-
ruşlere yer verdı
"Camp David'in Filistin soru-
nuna yıllardır bir çozum getireme-
digi beUidir. Kıbns konusunda su-
rekli donık toplanblan sureci ye-
rine, ilkin teknisyenler duzeyinde
bir federas>on oluşturulmasına
ilişkin degişık sorunlan irdeleje-
cek ve bunlarla Ugili çozum ota-
naklannı belirleyecek on calışma-
lar yapılmalıdır.
O aşamada lıderier, goruşmele-
rin genel çerçevesine ve yonune
ilişkin direktifler vermekle, teknik
çalışrnalan izleyıp denetlemekle,
ciddı ükanıkhklar olursa bunlann
aşılmasına katkıda bulunmakla
yetinmelidırler.
Mutfak çalışmalanndan belir-
li somut seçeneklerı içeren bir
'mönu' ortaya çıktıgında da lider-
ler, kendi yetkili devlet organlan-
na ve kamuo>lanna sunulacak so-
nuçlan saptamak uzere 'sofra'ya
oturmalıdırlar."
Ecevıt, önerdiğı bu yöntemın
zaman kaybına neden olmayaca-
ğını, asıl sureklı doruk toplantıla-
rının zaman kaybına neden oldu-
ğunun ortaya çıktığıru da açıkla-
masına ekledı
CÜNEYT ARCAYUREK yazıyor
(Baştarafi 1. Sayfada)
kalamayacaktı Arayışlara başla-
dı DYP lıderıyle bırkaç kez bır-
lıkte oldu O sıralar, "TO'nun ya-
şadığı ülkede bannamayacağını"
söyleyecek kadar ılerıye gtden
bakış açısı, partı kurmaya dönuş-
tu Demek kı Dalan,' yerleşme-
>e karar vermıştı"
Dalan, varsayalım kı istanbul-
da oy gücüne sahıp Fakat Ana-
dolu'da neydı'' Türkıye genelın-
de pastadan hangı ölçude pay
alabılırdı
9
Yanıtlaması zor soru-
lar Dalan partsını guçlendırecek
hareket, dostumuz Gökhan Ev-
lıyaoğlu'nun kendıne ozgu partı-
sınden bırkaç kışının koparak
Dalan'a "ıltıhak etmesı" ıse bu
partıde kıtlesel patlayış umudu
daha ışın başında soluyor
Çarpıcı gunlerte başlayan Da-
lan örneğı, olağan çerçevesıne
gınyor Arkadan Hasan Celal Gü-
zel gırışımı gelıyor Kuşkusuz,
Hasan Celal Güzel ve arkadaş-
larının çıkışı daha tutarlı, daha
partısel ve daha yüreklı Ilk gün-
den -kımılerıne gore taktık hata-
ortaya çıkıyor, lıderiığe bır kadroy-
la oynadığını açıklıyor Partı çev-
relerınde, olasılığı güçlu varsa-
yımla "tepede" HCG formülü
yadsınıyor
Keçecıler dışındakı muhafaza-
kâr kanatla mıllıyetçılenn btr bo-
lümunü butunleştırerek ANAP
tabanına daha uygun gelecek
hareketı başlatıyor Yaptığı eleş-
tırıler, ortada görunmez, ama et-
kenlığı kaçınılmaz kımı tanrıları
rahatsız edıyor Gerı çekılmeden
çok, ötekı "horozların" meydana
çıkmasını beklemeye gırışıyor
İkıncı örnek de olağan rayına
oturuyor
Bırden üçüncü örnek sahneye
gınyor Mesut Bey, koltuğun deb-
debesınden kaynaklanan ağırtık-
la hukumetten çekılıyor Konu-
şursa şımşeklerı uzerıne çekece-
gını bılıyor O da ayrı bır taktık uy-
guluyor Harcanmayı alt düzeyle-
re ındırebılmek amacıyla ıçını ve
ıçerığını gözlerden saklıyor He-
nüz olağan aşamaya girmıyor
Hem suspus olmuş hem de ılgı-
lı haber ve yorumlardan yakını-
yor
Bu arada dorduncu bır olqu
yaşanıyor Akbulut, ağır aksak,
hem Keçecıler ekıbının hem de
Köşk'ün destegınde yol alıyor
Devlet gücüyle partıyı elınde tut-
manın avantajlannı kullanıyor
Partı tabanı, lıberal masallara
fazla yatkın değıl Keçecıler'le
butunleşmesı, tabanı kendıne
çekıcı duruma getırıyor Gürultu-
süz patırtısız, ama ıçten ıçe ya-
nan kor gıbı geleceğe hazırlanı-
Onündekı önemlı engel, HCG
ve ekıbı oluyor Aynı sesı az fark-
larla duyuran hazırlıklar orgut
duzeyinde yürütulüyor Mesut
Bey ıse bır yandan yurtıçı gezı-
lere çıkacağını "çıtlatıyor", ama
asıl Meclıs grubuna yöneleceğı
mesajlarını verıyor Merkez sağ
partıyı zafere götürmenın hazır-
iıklarını söylemıyor, sadece "mı-
rıldanıyor"
Mesut Bey'ın elınde örgüt ve
sade ınsanın fazla ılgı gösterme-
yeceğı Dışışlerı'ndekı başarılar
var O başarılarsa tartışılır durum-
da Başka bır sılahı ıse basında
kendıne yakın olanlar ve bunla-
nn kalemınden hem ANAP bun-
yesını hem de kamuoyunu etkı-
leme gırışımlerı
SHP'de Baykal'ı, ANAP'ta Me-
sut Bey'ı yeğleyen ıletışım polrtı-
kalanndan ne ölçude sonuç alı-
nacağı henuz bellı değıl Mesut
Bey, daha once fotoğraflandiğı
gıbı cuma namazlanna rağbet et-
meye başlarsa, lıberal çıkışım
muhafazakâr okşayışla süsleye-
ceğe benzer
Akbulut, bılınen desteklerle ye-
rını korumaya hazırlanırken Me-
sut Bey'ın şanslarından bırı,
ANAP'ta bırden hukümet krızının
patlaması, Akbulut'un ıstıfasına
kadar gıdecek önemlı olayların
bırden yaşanmaya başlaması
Onun dışında hemen bütun gös-
tergeler "yerteşık düzenı koru-
maya yonelenlenn" Mesut Bey'ın
önünu değişık kanallardan kes-
meye çalışacaklannı duyuruyor
Bu nedenlerle Mesut Bey, be-
lırlı bır kadroyla partıyı ıstedığını
bugunden açıklamıyor Hem za-
mana hem de zemıne uymaya
çalışan bır görüntü verıyor
Katar rayından çıkmış, her bı-
rı ayrı vagondan ei sallıyor.
larını 195O'lı >ıllarda "taksim -
ENOSİS) tartışmalannı hatırlat-
tığını kavdederek olumsuz bır ge-
lışme olarak nıtelendırıyorlar
Denktaş, bu suçlamalara ceva-
ben "Kendi kaderinı tayin hakkı-
nın adanın a>nmı \onunde degil.
adanın bırieşmesı jonunde kulla-
nılacağım" soyleyerek cevaplıyor
Dun genel sekreterın açılış ko-
nuşmasından sonra Denktaş,
"Gonışmelerde ele alınmasını is-
tediğı noktalan içeren" bır konuş-
ma >aptı Konuşma yazıh olarak
genel sekretere ve Vasılıu'ya ıletıl-
dı Dünkü göruşmelere Denktaş
ve Vasılıu'dan başka Cuellar'ın ya-
nı sıra Kıbns Ozel Temsılcısı Ös-
car Camillion ve Genel Sekreter
Yardımcısı Gustave Fessiel ka-
tıldüar
Runılan
için zirveyi
bekliyor
STELYO BERBERAKİS ~
LEFKOŞA — Bırleşmış Mıllet-
ler Genel Sekreten Javier Perez de
Cuellar onculuğunde dun New
York'ta başlayan Kıbrıs donık go-
ruşmelen, Kıbns sorununun bun-
dan sonra alacağı ><olu gösterecek
ve Rum tarafırun bundan sonra ız-
leyeceğı sıvasetı belirleyecek
Bu baglamda Kjbrıs Rum lıderı
Yeorgıos Vasılıu'ya eşlık eden
Rum partı lıderlerı bırer açıklama
japarak, bu gorüşmelenn özellık-
le Rauf Denktaş tarafından "blo-
ke edilmesi durumunda Kıbns
Rum tarafının bir dizi "dinamik"
gırışımlerde bulunacağım belırttı-
ler
New York gonışmelennın sonuç
vermemesı olasılığında Vasıhu,
"Durama göre hareket edecegiz"
derken, gerı kalan partı lıderlen,
Rum tarafının bu kez BM Guven-
hk Konseyı'ne resmen başvuraca-
ğını açıkladılar Bu başvurulann-
da Kıbrıs sorununun "banşçıl
yollaria" çözumunu ılgılendıren
yolun Denktaş ve Turkıye tarafın-
dan "engellendiği" goruşu savu-
nulacak ve BM'nin bugune kadar
Kıbns konusunda almış olduğu
karar ve oylamalanna saygı gos>-
lerilmesı ıstenecek. A>nı anda BM
genel forumunun toplanması için
basvurulacak ve bu forumda
Tnrkiye'nın 'tntumu' şikâyet edi-
lecek.
Ote yandan Kıbns Rum tarafı-
nın elinde bulundurduğu, ancak
henuz yabrmadığı "Kıbns'ın AT'-
ye tam uyeliğini" öngören dılek-
çenın kısa bır sure ıçınde ATye ya-
tınlması da soz konusu Bu konu-
da Vasıhu'nun "daha vakit var"
yolundakı göruşlenne katılmayan
gerı kalan partı hderlerının Vası-
lıu'ya baskı yapacağından soz edı-
lıyor.
Kıbns Rum kesımınde "karar
alma" merkea olarak çalışan \-
bütun partı lıderlennın yer aldığı
"Ulusal Konse>"de AT başvuru-
sunun gundeme getırıleceğı ve Va-
sıhu'nun bır bakıma "yalnızlığa"
ıtıleceğı göruşlen yaygınlaşı>or
Ankara'nın
AGIK ikilenıi
ANKARA (Cumhuriyet Buro-
su) — Ankara'ya gore, "jirmi bi-
rincı yuzyılın 4vnıpası 35'ler Av-
rupası olacak." Bu goruş, 1990 ba-
şından berı Dışışlerı bunyesınde
yapılan sıyası planlama çalışma-
sının temehnı oluşturuyor Ancak
35'ler Avrupası'run ana platformu
nıtehğındekı Avrupa Guvenlık ve
lşbırlığı Konferansı'nın (AGIK)
kazanacağı yenı ışlevler Ankara
1
da "ıkılem" yaratıyor Bu plat-
formda "çok daha etkin" bır rol
oynamaya kararh olan Ankara,
"Turkiye'deki etnik sorunlann
AGİK'te gundeme
getırilebileceğı" kaygısını da
"sureklı" taşıyor
Dışışlerı Bakanlığı yetkılılen,
Avrupa'dakı yenı oluşumlan,
ozellıkle de ıkı Almanja'nın bır-
ieşmesı konusundakı gelışmelerı
yakından ızlerken, "bu gelişmelen
yonlendirecek en geniş platfor-
mun NATO >a da AT degil, AGIK
olduğuna" dıkkat çekıyorlar Bu
nedenle Turkıye'nın AGİK ıçınde
yer almasının "geleceğin
Avrupası'nın" vazgeçılmez bır
parçası olmasını guvenceve aldı-
ğı savunuluyor Bu goruşle vapı-
lan sıyasal planlama çalışmalann-
da, Turkıye'nın \GİK ıçınde "gı-
derek etkinleşen roller ustlenme-
si ve 35 başkentin hepsivle ıkılı
baglannı her turlu gruplaşma dı-
şında guçlendirmesi" unsuru uze-
rınde duruluyor
liğinin yanı sıra Turkiye, bambas- TÜrkİye
ka bir dunyaydı. Farklı değerleri
dile getıren bır toplumdu. Bu ul-
kentn bır gun Batılı ulkelerin ku-
rumlanna sahıp bır Batı ulkesine
donusebıleceğıne aramızda kımse
inanmıyordu. Aynca bırbırımızi
hiç tanımıyorduk. Arada kulturel
bir bağ, ınsani bir temas yoktu.
Yalnız Turk tarafının muzakere-
lerini jıınıten Hasan Işık bepimizi
etkilemışti. Fevkalade zekı, kapa-
sileli, açık ve makul bir insandı
Işık."
Sardun>alı bır Italyan olan Fre-
sı, bu "bambaşka" dunya üe kendı
dunyası arasındakı tek ortak öğeyı
Ankara'da pazara gıttığı zaman
görduğunu anlatıyor "Aynı bizde,
Guney ttalya'da olduğu gibi" dı-
yor Fresı, "Koyluler hayvanlany-
la'birlikte gelmişlerdi pazara."
Bu apayn dunyalara rağmen or-
taklık anlaşmasının ımzalanabıl-
mesını Amerıkahlann NATO ne-
denıyle AT uzerıne koyduğu bas-
kılara bağhyor Fresı; "AT" dıyor,
"Turklerin siyasi ve ekonomik ta-
leplenni cıddıye almıstı, ama hiç
ciddiye almadıgı bir konu varsa o
da tam uyeliği ilgıiendiren mad-
deydi. 6'lar bu konuya hiç onem
vermiyordu. Bu madde sırf Turk-
leri tatmin edecek bir anlaşma
maddesı olarak Ankara Anlaşma-
sı'na eklenmiştı. Bir gun gerceğe
donuşeceği hiçbir zaman duşunnl-
memiştı."
Gayri samimi anlaşma
Netıcede Yunamstan'la "sami-
mi", Türkıye üe "gayri samimi"
bır anlaşma ımzalanmış olduğu
ızlenımım yaratıyor Fresi'nın soz-
lerı. (
Atina ve Ankara anlaşmaları-
nın ımzalandığı yülarda komıs-
yonda basın görevhsı olarak gö-
rev almış ve uzun yıllar "Econo-
mist" ve "Sunday Times" gıbı
presüjlı tngılu gazetelennın Brük-
sel muhabırhğını yapmış olan
John Lambert da o yıllarda Tür-
kıye ve AT arasındakı atmosfen şu
tümcelerle tanımlıyor,
"Komisvonda esen havayı" dı-
yor Lambert, "tamamen Yunan
Aolaşması şartlanuştı. Yunanlılar-
la boyle bır anlaşma imzaladığı-
mıza gore Turkı\e'ye de kendisıyle
bir şeyler yapbğınuzı gostermeli-
yiz. Bunca >ıl sonra her şeyi oldu-
gu gibi hatırlamak mumkun de-
gil. Akılda yalnız ızlenimler kalı-
yor, ama o zaman da bu tam uye-
lik sorununun mumkun olduğu
dek guç ve uzak bir erege donuş-
turulmek istendiğini gayet i\i ha-
tırlıyorum. Ve komısyonda ilk gi-
rişimi yapmakla Yunanlılar akıl-
lılık etti. Turkler daha kaba saba
bır anlaşmayla yetinmek zonında
kaldı, şeklınde konuşmalara şahit
olduğumu da anunsıyorum."
Halen Korfez ulkelerı masasın-
dan sorumlu olan ve Turkıye üe
meşgul olduğu 7 yıl ıçınde ulke-
mızle yakın temaslar kurmuş olan
Charles Caporale aradakı farklı-
lığı vurgulamak ıçın ortak tarım
polıtıkasını göstenyor "Yunanis-
tan'la yapılan ortaklık anlaşması
çercevesinde bu ulkenin tanm po-
litikası ile tophıluğun ortak tanm
politikası arasında harmonızas-
>on ongörulmuştu" dıyor Capo-
rale ve eklıyor "Bu, Vunanistania
topluluğun ortak tanm politika-
sının muzakeresını ıçenjordu. An-
kara Anlaşması ise gumnık bırli-
ği anında Turkıje'nin ortak tanm
politikasını olduğu gibi kabul ft-
mesıni ongonıyordu. Aynca Yu-
nanlılar işçılerin serbest dolaşımı
konusunda da Turkiye'den ilerı
otomatik şekilde işleyen haklar el-
de etmişti."
GeneUıkle, "9 mılyonluk \una-
nistan'la 55 mılyonluk Turkiye bır
roi? Kuçuk Vunanistan'ı içımizde
eritmek kolay. Buyuk Turkiye'yi
hazmetmek gnç" şeklınde raazur
gösterılen bu yaklaşım farklılığı ve
ayrım aslında ışın ozunde çok da-
Komısyonun Turk asıllı ttalyan
memurlarından Lıvio Missir bu-
nu kısaca, "Asıl mesele maalesef
Turkıye'nın Avnıpahlarca yaban-
ci bir memleket hıssedilmesidir"
dıyerek açıklıyor ve bıraz duruyor,
"yabanci, yabanci" dıye arka ar-
kaya vurguluyor bu sozcuğu ıkı
kez Bazı bazı Doğu'yu ıyı bılen
bır Batılı, bazen de Batı'yı ıyı bı-
len bır Doğulu olarak konuşuyor
Missir
Yaklaşık tum ömrunu doğduğu
lzmır'den uzak Avrupa ulkelenn-
de geçırmesıne rağmen mükem-
mel bır Türkçeyle kendısını ıfade
edebılen Missir; "Bu iki taraf hiç-
bir zaman gerçek anlamda an-
laşamadı" dıyor ve eklıyor, "Çun-
ku birbirıni anlamıyor. Bırbirini
anlamadığı için de anlaşamıyor.
Turkiye gınft bir ulke. Bu ulkeyı
gerçek anlamda tanımak içın ozel
bir gayret gostermek lazım. Bu da
bir ilgı meselesi. Avrupa, Turkiye
ile gercekten Ugili olsa bu ga>reti
gosterir. ama şimdiye dek strate-
jik konulann dışında bu ilgiyi gos-
termedi Turkıye'ye."
1967'de, doğduğu Izmır'e ko-
mısyonun tüm memurlan gıbı be-
dava bılet hakkıyla gıtmek ıstedı-
ğmde, "Izmir Avrupa degil" ge-
rekçesıyle bu hakkı tanınmayan
Missir, anılannın arasına dalarak
hakkına kavuşabılmek ıçın nasıl
Turkıye'nın Avrupa olduğunu te>-
cıl ettuTnek zorunda kaldığını an-
latıyor gulerek "O donemde Hall-
stein'di komisyon başkanı" dıyor
ve başkana bır mektup yazdığını
söyluyor "Avnıpa'nın menfaatleri
mevzubahis olduğunda Turkiye
1
yi Avrupalı kabul ediyorsunuz"
dıyor mektubunda Mıssır "Fani
bir memurun menfaatleri soz ko-
nusu olduğunda ise Turkiye Av-
rupa'da degil dıyorsunnz. Turki-
ye zaten bırakuı 1963 Ankara An-
laşması'nı Osmanlı Imparatorlu-
ğu'nun devamı olarak 1856'da im-
zalanan Paris Anlaşması'nın 7.
maddesı gereğince "Le Concert
Europeen'e dahildir."
Bu ıtıraz kabul edılıyor \e Lı-
vıo Mıssır tum görev arkadaşları
gıbı bedava bıletle doğduğu ulke-
ye uçuyor
Lıvıo Mıssır'ın oz bıçımde
"yabanci" sözcuğuyle özetledığı
aynmalık, bazı bazı güçlu önyar-
gılarla husumet sınırlarına yakla-
şıyor. Turkıye ile ılgılı bır görev-
de 4 yıl boyunca bulunmuş bır ko-
mısyon gorevlısı, "Turkler Avru-
pa'da Ronesans'ı oldurdu. Bu
unutulamaı" dıyor bu zor ıhşki-
den bahsederken Yıldız şeklındekı
Berlaymont bınasının Bruksel'ın
kurşunı renklı gökyuzune ve lr-
ianda pub'ına bakan ofisınde ko-
nuşuyoruz uzun uzun Daha doğ-
rusu o anlatıyor, ben dınlıyorum
Polemığe gırmeden dınlemeye ça-
lışıyorum Yalnız Ronesans'ı nasıl
öldurduğumuzu anlatmasını ıstı-
yorum "Osmanlı lmparatorluğu
Dogu Avrupa'yı istila ettiği
zaman" dıyor Turkiye'yi yakından
tanıyan yetkılı, "Avrupa henuz
Ronesans'ı tamamlamamıştı. Ki-
şisel ozguriukler, varatıalık, ozgur
duşunce gibi katramlar yenı yeni
geliştırılıyordu bu ulkelerde. Oy-
sa Osmanlı lmparatorluğu bu top-
raklar uzerinde yan sureklı bir as-
keri yonetim kurdu. Bugun de Os-
manlı ıdaresınde yuzyülar boyun-
ca yaşamıs bu ulkelerin ne kadar
geri kaldıgını gonıyoruz."
Aynı yetkılı, Turkıye'nın Anka-
ra Anlaşması'na Osmanhlardan
kalma bır ferman anlayışıyla yak-
laştığını soyluyor, "Turkive ilişki-
ye bir oz ve enerji kazandırmak-
tan çok Avrupa Toplulugu'na bir
gun ortaklık anlaşmasında tam
uyeliğe ılışkın bir madde olduğu
için gırebılecegini sandı. Komıs-
von raponına dahıl edilen 'uyelik
ehliyeti' deyımıne verilen onem de
bunu gostermektedir. Fakat ger-
Akbulut vekâleti
(Baftarafı 1, Sayfada)
dıraahğı yapmasına karşın kabı-
ne>e gırmesı uzun sure ANAP
ıçınde sorun yaratan Keçecıler,
Akbulut'un Iran gezısı nederuvle
Başbakanlığa ılk kez vekâlet ede-
cek Keçecıler, daha once Başba-
kan Yardımcısı Ali Bozer'e vekâ-
let etmış, vekâleti donemınde
TV'de katıldığı bır açıkotunımda
"Başbakan Yardımcısı Vekili"
unvanı kullanmıştı
Lıberal bakanlar, Keçecıler'ın
Başbakana vekâletıne tepkılerını
açıkça dıle getırmekten kaçmdı-
lar Keçecıler, ANAP Teşkılat
Başkanlığı'nı yuruttuğu donemde
eskı Dışışlerı Bakanı Mesut Yıl-
maz ve lıberallerle tartışma ıçıne
gırmıştı Dönemın Sağlık Bakanı
Bulent Akarcalı bır demecınde,
Keçecıler'ı kastederek "Bakan
olursa t....lanmı keserim" ıfade-
sını ktAlanmi), bu demecı nede-
nıyle de bakanlıktan alınmıştı
Muhafazakâr kanadın onde ge-
len ısımlerınden Keçecıler'ın ka-
bıneye gırmesı başta Yılmaz ol-
mak uzere lıberaller tarafından
bır sure engellenmış, bunun da et-
kısıyle Ozal'a vakın lıberal Guneş
Taner de bakanlık koltuğuna otu-
ramamıştı Ayrıca dönemın Cum-
hurbaşkanı Kenan Evren'ın de
Keçecıler'ın bakanlığına karşı çık-
tığı yorumları yapılmış, Evren
bunları yalanlamıştı Ama Keçe-
cıler, Evren'ın Cumhurbaşkanlı-
ğı donemının sona ermesınden
sonra bakan olabılmıştı
Mesut Yılmaz'ın 26 Mart yerel
seçımlerınden sonra ANAP'ın
"merkez partisi" halıne getınlme-
sını ongoren raporunun tartışıl-
ması sırasında da Keçecıler, sert
tepkı gostererek, "Yurtiçi ve dı^ı
mahfillerden kajnaklanan bir
teori" nıtelemesınde bulunmuştu
Keçecıler ile sureklı çekışme
ıçınde olan bır başka bakan ıse
Enerji ve Tabıı Kaynaklar Baka-
nı Fahrettin Kurt oldu Muhafa-
zakâr kesımın elınde olan Trab-
zon ıl örgutuııun feshedılmesınde
de önemlı rol oynayan Kurt, ıl
kongresını kazandıktan sonra da
Keçecıler ve arkadaşlarını
"ANAP'taki AIDS'H kan" ola-
rak nıtelemıştı
Mılh Eğıtım Bakanı Avni Ak-
yol, muhafazakâr Vehbi Dinçer-
kr'ın bakanlığı donemınde başla-
tılan dıncı kadrolaşmayı tasfıye-
ye başlayınca Keçecıler grubunun
şımşeklerını uzerıne çektı Keçe-
cıler yanlısı ANAP'lılar grupta
Akyol'u soru önergelerıyle hedef
aldılar ANAP Şanlıurfa Mıllet
vekılı Osman Dogan'ın da Akyol
hakkında grupta genel göruşme
açılmasını ıstedığı oğrenıldı
çekçi olmaktan uzak bir nayal bu.
Avnıpa'ya ait olmaya can atan İs-
tanbullu ayncalıklı sınıflar dışın-
dakı buyuk çoğunluk kendinı ne
denli Avrupalı tussediyor soranm
size? Benım tanıdıgım Kemalist
aydınlar ve Turk sosyalistleri de
kendilerinı genış anlamda Avru-
pa'ya ait hissetmiyorlardı. Ata-
turkçu ve vatansever olan bu ke-
simler, Avnıpa'nın kapitalizmini
de ıstemıyorlardı. Bulent Ecevit
bunlardan binydi ornegın. Ozal-
cılann gonlunde yatan aslan ise
Avrupa degil, Ortadoğu'nun Ja-
ponyası ya da Koresi olmaktı. Ti-
pik Batı \nadolu ekolu olarak ta-
•umlayabüeceğımız Sulejman De-
mirel'ın Batı anJayışı ıse buyuk
muhrndıslik projelennden ibaret-
ti."
Avrupa'da en kotu durumda on
"yargılar", en ıyı durumda da
Turkıye"ye ılışkın vaygın "bilgi-
siztik" karşısında Turkıye'nın ken-
dı payına dusenı yapıp Avrupa-
ya kendısuıı tanıtmadığı sık sık dı-
le getırılıyor "Turkler Avrupalı-
lan tereddut ıçinde bırakıyoriar"
dıyor Lıvıo Mıssır ve eklıyor
"Turkiye fiziken Avrupa'da mev-
cut degil. Oysa ATye uye olmak
isteyen bir ulke, 12'lerin mevcut ol-
duğu her alanda kendini goster-
meli. Şımdı bana Portekız, Al-
manya'da ne kadar mevcuttur diye
sorabilirsınız. Ama hiç olmazsa
Pessoa'yı Almanya'da herkes bir
Portekız şaın olarak tanır. Oysa
ancak 1989 yıbnda Avrupa dergi-
lerinde valılardan. Turk modasın-
dan. Turk sanatından bahsedılrne-
ye başlanmışlır. Ben 1964'ten be-
ri Frankfurt Kıtap Fuan'na katı-
lıyonım. Bu fuarda Turk pavyo-
nu 1987 yılına dek Kıbns pavyo-
nundan daha kuçuk olmuştur.
Turgut Ozal'ın tam uyelik mura-
caatı yapılırken lanse ettiği 'La
Türquie en F.urope" (Avrupa'da
Turkıye) adlı kitabı gerçi ilk kez
lshak Paşa Camısı denli, Efes ve
Diana mabetıne sahip çıkmıştır,
ama bu da çok geç olmuştur. lyi
bir başlangıç olmakla beraber ki-
tap Batılılar tarafından 'davaya
yaranmak için yazılmış bir kitap'
olarak tenkıt edilmıştır. Kısacası
Turkıye, Avrupa'dakı mevcudıye-
tini Avrupalılara anla(i.mamıstır."
StRECEK
ABD'ye yine
(Baştarafi l. Sayfada)
gundeme aldırmak ıstemış, ancak
gereklı olan 60 oyu toplayamamış-
tı. Oylama sonucunda her ıkı ka-
nat da 49'ar oy alabılmıştı. O gun-
den bu yana Buvukelçı Nuzhet
Kandemır senatorlerle tekrar te-
mas kurdu ve bugun vereceklerı
oyun, Turk - \menkan ılışkılerı
bakımından taşıyacağı onemı vur-
gulayan bırer mektup daha
yolladı
Senatör Dole sansını bugun bır
kez daha deneyecek Eğertarafla-
nn bırer saatlık konuşmalanndan
sonra yapılacak oylamada Dole 60
oy sağlarsa, "flibuster" aşılıp esas
uzenndekı göruşmelere geçılecek,
bu sırada da Dole, Beyaz Sara>
1
ın onayını verdığı, Ermenılenn
"sistematik" olarak yok edılme-
sınden soz eden yenı tasarı met-
nını, ABD Başkanı'nın onayını ge-
rektırmeyecek bır yöntemle gun-
deme getırecek Fakat oylamada,
ılk sonuca yakın bır performans
elde ederse uçuncu kez denemek-
ten vazgeçmesı olasılığı guçlu.
Ama umutlanmasını sağlayacak
sayıda, yanı 55'ın ustunde ov alır-
sa bır kez daha deneyebılır Şu an-
dakı garantı oyu 43 Ancak kısa
vadede bır başarı elde edemese da-
hı, daha once de açıkladığı gıbı,
Senato'da gorüşulecek her tasarı-
va bu konuyu getırmeye çalışacak
Konuyla ılgılı Turk makamların-
da Dole'un şu veya bu şekilde
uzun vadede bu tasarıyı geçırme-
den rahat etmeyeceğı yonunde bır
ızlenım var.
Geçen haftakı göruşmelerde
Turkıve'ye bazı ağır suçlamalar
yoneltılmış olsa da, Senato'nun
genel eğılımı Turkıje ile ılışkılere
onem venldığı şeklınde ortaya çık-
tı 24 nısanın sovkırım gunu ola-
rak kabul edilmesi lehınde konu-
şanlar dahı bu onemın altını çız-
meden edemedıler Hele Sılahh
Kuvvetler Komıtesı'nın saygın baş-
kanı Sam Nunn ve Istıhbarat Ko-
mıtesı Başkanı David Boren gıbı
ağır toplar buvuk ölçude bu
onemden dolavı tasanya karşı çık-
tılar Dole'un bundan boyle Sena-
to'da yapacağı butun gınşımlerde
Turk - Amenkan ılışkılerıne veri-
len bu genel onemın ağır basaca-
ğı sövlenebılır
Ote yandan ABD Başkanı
Bush, dun Kalıfornıva'nın Erme-
nı asıllı Valısı George Dokmecı-
yan ile Beyaz Sarav'da dun bır go-
ruşmevaptı Dokmecıyan, Bush'-
un Ermenı tasariiinı destekleme-
sınde en önemlı rolu oynavan kı-
şıler arasında savılıyor Yıllık e>a-
let valılerı toplantısı nedenıvle
\Vashıngton'da bulunan Dokme-
cıyan, dun av,nca Washıngton'da
bır basın toplantısı duzenleyerek
gazetecılenn konu>a ılışkın soru-
larını yanıtladı Dokmecı>an, ta-
barı ile ılgılı bır soru uzerıne,
"Turk hukumetınin NATO'dan
çıkmak >eva topraklarındaki
Amerikan askerı varlığını azalt-
mak jonundeki tehdıterıni ve ta-
rihi yeniden yazmak yonundeki
çabalarını anlamakta guçluk
çektigıni" sovledı "Cumhurbaş-
kanı Ozal, burada olsa ona ne
soylerdiniz" sorusuna, "Size so>-
lediklerımin aynısım" dı>e >anıt
veren Dokmecıyan, 1915-1923 ta-
rıhlerı arasında vaşananların
"soykınm"dan başka bır şev ol-
madığmı iozlerıne ekledı Dökme
cıvan, ABD Başkanı George Bush
ile goruşmesınde ele alınan konu
lar hakkında avrıntı vermedı
GÖZLEM
UĞUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
Taşeronlar Karamehmetler'ın "Interbank" ı ile de sınırlı
değıl. Başka taşeron şırketler de var Bunlar bır araya gelıp
bır "konsorsıyum" oluşturmuşlar
Coopers & Lybrand Assocıates Lımıted, Prıva Danışman-
lık Hızmetlerı AŞ, Cerrahoğlu Muşavırlık AŞ, Total Group
PLC, Guven ve Coopers and Lybrand, Tekstıl Danışmanlık
Servısı AŞ, Sümerbank'ın satış ışını kotaracaklar
BZW, bu konuda kımınle sozleşme ımzalamış''
Başbakaniık Toplu Konut ve Kamu Idaresı Başkanlığı ile
BZW ile TKKOI arasında yapılan sozleşmeye gore Inter-
bank ve BZVV'ye 2 mılyon 450 bın ABD Doları ödenecektır
"Fıılı harcamalar" başlığı altında şırketlere 260 bın ABD Do-
ları daha ödenecektır
Odemelerın hepsı bu kadar mı?
Olur mu hiç? Komısyon ödemelerı de var Hısse senet-
lerı sâtışlanndan, yuzde 1 2, tıcarı satışlar ve pay senetle-
rının uçuncu kışılere ve şırket yonetımine satılması ve ış or-
taklığından oluşacak tutarın % 09'u, dış kredılerin yıne %
09'u
Vergı mı?
Ne vergısı9
Ingılız şırketınden bır de vergı mı alınacak''
Ayıp olur'
Bu yuzden şoyle bır madde konmuş
— BZW, Interbank ve bunlann Turk ve Turk olmayan ta-
şeronlanna yapılan odemeler ile ılgılı olarak Türkıye'de tahak-
kuk edecek her turlu vergı, damga resmı, ıdarı ve noter harç-
ları, KDV, banka muamelelerı ve sıgorta vergılerı TKKOI ta-
rafından ödenecektır
Sozleşmenın 9'uncu maddesı de "gızlılık" koşulu getırı-
yor
— BZW ve Interbank, TKKOI'den aldıkları butun bılgılen
gızlı tutacak ve BZW ve Interbank, her taşeron ve ışçının bu
bılgılen gızlı tutacağını tekefful edecektır
BZW ve Interbank, hazırlayacakları raporları, TKKOI'den
yazıh ızın almadan basına açıklayamayacaklar
30 Ocak 1989 gunu ımzalanan bu sozleşmeden sonra
BZVV ve taşeronları 14 Ağustos 1989 gunu Sümerbank'ın
satış ıçın hazırladıkları "masterplan"\ 14 Ağustos 1989 gu-
nu TKKOI Başkanı M Ökkeş Özuygur'a sundular
Bu "master plan" herhalde ılgınçtır Bu raporu da arıyo-
rum Herhalde bulurum Bulunca da açıklarım
Sümerbank'ın satışı ıçın kaç mılyar dolar fıyat bıçılmış1
?
Koşullar neler? Bu mıllı kuruluşumuz kıme satıJacak'' Kım-
ler, ne kadar "komısyon" alacak?
Oyle ya, komısyon sozleşmede var Komısyon satış tuta-
rı uzerınden odenecek
Bunlar "Sumerbank'ı çok sevıyorlar
1
"
Bır de sevmeselerdı kımbılır neler yapacaklardı? Sevsınler
sevenlerıi
Eskı şarkıdır bılırsınız'
— Su ne sevgı an, bu ne ısttrap
Öyle ışte '
Okullara şeriatçı kitaplar
(Baştarafi 1. Sayfada)
zalandınlırken okul kıtaplıklann-
da en önemlı yen Dıyanet lşlerı
Başkanlığı ve Dıyanet Vakfı'nın
yayınlan tutuyor Nakşıbendı Şey-
hı Mehmet Zahit Kotku'nun kı-
tapları bıle okul kıtaplıklarında
yer buluyor Bu kıtaplarda, "Şe-
riatın kestiğı parmak acımaz",
"Kadın polıgamık bır varhktır, bu
nedenle zinaya meyyallıdir", "Zi-
na edenler evli ıse recm yoluyla ol-
durulurler". "Erkek kadının hâki-
mıdir", "İki kadının şehadetı, bir
erkegin şehadeti sayılır" gıbı gö-
rüşler yer alıyor
Çoğu Dıyanet lşlerı Başkanlığı
ve Dıyanet Vakfı tarafından bas-
tırılan ve Tebhğler Dergısı'nde tav-
sıye edilen kıtaplarda, "tslamın
her alanda yeterli bir sistem" ol-
duğu fıkn ışlenıyor ve "seriat" sa-
vunuluyor Yaptığımız araştırma-
ya göre uç başkent lısesı kıtaplı-
ğında bulunan bazı dını yayınlar
şoyle sıralanıyor.
Sokullu Mehmet Paşa Lisesi
Içkı-Mehmet Zahıt Kotku (Nak-
şıbendı Şeyhı), Rıyazu's Salıhın,
Yenı Islam tlmıhalı, Kuran'ı Kenm
ve Yuce Mealı-Prof Dr Suleyman
\teş, Ataturk ve Dın Eğıtımı,
Kısas-ı Enbıya-Ahmet Cevdet, Fe-
tıhferle Anadolu'nun Turkleşme-
sı ve İslamlaşması-Dr Mehmet
Şeker, Dını Felsefı Sohbetler-Fent
Kom, Garp Ilmının Kuran-ı Kenm
Hayranlığı-tsmaıl Hamı Danış-
mend, Ahılık-Yusuf Ekıncı, Fıh ve
Mecalısı Sabahından Seçmeler, I>ı
Musluman, Tam Ilmıhal, Islamda
Ahlak ve Manevı Vaafeler, Imarn
Hatıpler ıçın Örnek Metınler,
Şeyh Galıp Dıvanından Seçmeler
Ayrancı Lisesi Kadere
Inanıyorum-M Yaşar Kandemır,
Islamda Ahlak-Osman Pazarlı,
Hz Muhammed-WM Watt, Sos-
yal Açıdan Islam Tarıhı-
Abdulbakı Gölpınarlı, Dua Mu
mının Sılahı-Suleyman Ateş, Is-
lamda Irade, Kaza ve Kader-
Ahmet Lutfî Kazanç, Sıyretı Ha-
temen Neyyıbın-tsmet Ersöz, Ta-
nhı Akış Içınde Dın ve Medenıyet-
Prof Dr. Osman Turan, eskı Turk
Dını-Prof Dr î Kafesoğlu Mıllı
Kultur (aylık dergı), Dın Öğretı-
mı Dergısı, Islamda Bıhm ve Tek-
nolojı Tarıhı, Ahırete tnanıyorum-
M Yaşar Kandemır, Tanrı Buyru-
ğu, Meleklere Inanıyorum, Dervış
Dedenın Dılınden İman Prensıp-
lerı, Stress ve Dını tnanç, Islam
Prensıplerı-Dr Alı Kemal
Belvıren
Dikmen Lisesi: kuran-ı Kerım'e
Gore Peygamberler ve Tevhıd
Mucadelesı, \skere Dın Kıtabı-A
Hatndı Aksekı, Kuran-ı Kerım-
den Ayetler ve tlmı Gerçekler-Dr
Haluk Nurbakı, Ilım Iman Etme-
yı Gerektınr, Dını Felsefe Sohbetı-
Fent Kam, Kuran En Buvuk Mu-
cıze, ölumden Sonra Dırüış-Prof
Dr Subhı Sahh, Kitabı Mukaddes
Kuran ve Bılım-Doç Dr Suat Yıl-
dırım, Örneklerle Islam Ahlakı-
Dr Yaşar Kandemır, îslam Ke-
lamcıları ve Fılozoflarına Göre
Allah'ın Varlığı
Dini yayınlarda şeriat
Dıyanet lşlerı Başkanlığı ve Dı-
yanet Vakfı'nın bütun okul kıtap-
lıklarında >er alan kıtaplannda da
"şeriat propagandası" şapıhyor
Dıyanet lşlerı Başkanlığı yayı-
nı ve Yrd Doç Dr Mehmet Şe-
ker'ın kaleme aldığı •'Ulamda Sos-
yal Dayanışma Muesseseleri" kı-
tabının 23 sayfasında, "Mulkıye-
tin içtimai bir vazife" olduğu sa-
vunulduktan sonra şu göruş dıle
getınlıyor
"Mulkıvet içtimai bır vazifedir
diyenler, mulkiyetin, hakımler ve-
ya devlet başkanlannın gorevlen-
dirilmesıvle degil, Allah'ın vazife-
lendırilmesi sonucu olduğunu bil-
mek gerektığinı ilen surmekledir-
ler. Zira hakim veya devlet başka-
nı olan idarecilerin her zaman adil
olmayacaklan goz onune alına-
rak. "Her şeyi en iyi bilen ve her
şeye en iyi nufuz eden Cenab-ı Al-
lah'ın tavzifinin devamının, yine
O'nun koyduğu veriat bukumle-
rivle şuphesiz daha faydalı ve iha-
talı olacağı duşuncesindedirler."
GeneUıkle Islamın ekonomı,
hukuk, sosyal guvenlık gıbı butun
alarüarda yeterlı ve mukemmel bır
sistem olduğunun vurgulandığı dı-
ğer kıtaplarda yer alan bazı goruş-
ler de şöyle sıralanıyor
"Erkek kardeşi ile birUkte mi-
rascı olduğunda kadın, erkek kar-
deşinin hissesinın yansını alır. Şa-
hitlikte iki kadının şehadeti, bir
erkeğın şehadeti sayılır. Kadının
devlet başkanı olamayacagı kabul
edilmiştir. Erkegin gerektığinde
dort kadınla evlenmesı mumkun-
dur. Diyanet Işlen Başkanlığı Ya-
yınlan. Islam Hukukunda Temel
Hak ve Hurriyetler-Prof. Dr. Ser-
vet Armağan .
— Kanunların herkese eşit şe-
kilde uyguUnması halkta 'Şerıa-
tın kestiğı parmak acmaz' duygu-
sunu gelıştirir.. tslamda erkek ka-
dının bakimidır. Zına edenler ev-
li ıseler recm yolujla oldurulurler.
Eğer kol, bacak kesme gibi ceza-
lar olmasa, bınlen dıgerlerinin
mallanru alabilirler. Eger bin izin-
siz olarak seni rontgenlerse, sen de
taş atar onun gozunu çıkanrsan,
bundan sana bir gunah yoktur..
(Diyanet lşleri Başkanlığı
Yaymları-tslamda Sosyal
Guvenlik-Dr. Faruk Beser).
— Allah Teala oldurme olayla-
nnda kısas ve idam ceıalannı ka-
nunlaştırmışür. Dinde yenilik, re-
form olmaz. Onun ıçın bid'at di-
ni çirkinleştinnekten başka ise ya-
ramaz. Gonılujor ki Islamda ev-
vela uretim, sonra tasarnıf, son-
ra yatınm teşvik edilmekte, serma-
yenin bir kısmı da yoksullara
dogru kaydınlarak sosyal adalet
sağlanmaktadır. (Turkiye Dıyanet
Vakfı Yavınlan-lslamda Emır ve
Vasaklann Hıkmetı-Doç. Dr. Su-
leyman Uludağ).
Okul kıtaplıklarında "şeriat
propagandası" yapılan dını yayın-
lar bov gostenrken dunyaca tanın-
mış Turk yazarlarının eserlerı ıse
"Talim Terbiye Kurulu'nca tavsi-
>e edilmediği" gerekçesıyle okul-
lara sokulmuyor Oğrencilenne bu
kıtaplan tavsıye eden oğretmenler
ıse "snrgun"le cezalandınhyorlar
Geçen yılın sonJarında, Anka-
ra Ayrancı Tıcaret Lısesı'nde
"arama" yapıldı Çiğdem Avcı ve
Cudi Ustuner adlı Turkçe oğret-
menlerının sınıflarında şu kıtap-
lar "yakalandı"
"Baba F.vi, Bereketii Topraklar
Lzerinde (Orhan Kemal), Kasaba-
mn Yansı (Muzaffer Izgu). Kuy u-
caklı \usuf (Sabahattin Ali), Yor-
gun Savaşçı, Devlet \na (Kemal
Tahir), Gizli Emir (M. Cevdet An-
day), Yer Derair Gok Bakır, Öl-
mez Otu, Ortadırek (Yaşar Ke-
mal), YılanJann Ocu, Onuncu Koy
(Fakir Baykurt), Zubuk, Şimdiki
Çocuklar Harika (Azız Nesin)."
Akyol'un emnyle bakanlık mu-
fettışlerı olaya el koydu Yapılan
soruşturmanın sonucu ıse geçen
gunlerde öğretmenlere bıldırıldı
Surgunler onavlanmıştı, gerekçe-
sı de "Tebligler dergisınde tavsiye
edilmeyen kitaplann tavsiye edil-
mesi" ıdı Akyol, konuyla ılgılı
Cumhurıyet'ın yonelttığı sorulan
ıse vanıtlamadı