22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27ŞUBAT1990 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 (Baştarafi 1. Sayfada) lanmasını ıstemeyen eskı AT yet- kılısı, Turkıye'nın cıddıye aldığı Ankara Anlaşması'nın ruhunu "makyaj" ve "kozmetik" olarak tanımlıyor Ay.ni delegasyonun uyesı olan muzakerelerden sorum- size yaramazha temel bır sorundan kaynakla- nıyor Konuştuğumuz 40'a yakın AT >etkılısı, Avrupa parlamente- rı ve Brüksel ve Strasbourg nez- dınüekı Batılı gazetecılerle "Cumhuriyet" ıçın yaptığınuz ko- nuşmalarda ıfadesını bulan bu lu Francesco Fresi ıse benzen sap- yaklaşım farklılığı, temelde AT ul- tamaları şu sozlerle yapıyor kelerının ılışkuerımızde geçen 30 "Turkler tam uyeliğe >onelik bir anlaşma iste>ınce şaşırdık. Tur- kiye duzeyinde bir ulkenin AT'ye girmek islemesi tek kelimeyle 'hayret' uyandırmışb. Az geiişraiş- yıl boyunca, Turkıye'yı benımse- memesınden, bu ulkeyı Avrupa1 nın bır parçası halınde gormeme- sınden kaynaklanıyor KIBRIS ZİRVESİ — Denktaş ve Vasiliu, sekız aylık aradan sonra dun yeniden buluştular. Kıbrıs için yenî zirve (Baştarafi 1. Sayfada) New York goruşmelerınm ne ka- dar sureceğı konusunda bır tah- mın yapmaktan kaçındı Göruş- meler sırasında zaman cetvelmın bellı olacağını bıldırdı Bırleşmış Mılletler Genel Sek- reterlığı gorüşmelenn en az bır hafta surmesını ıstıyor Cuellar- ın ılk hedefı boyle göruşmeler ıçın Denktaş'ı Nevv York'a getırmektı Bu açıdan sekreterlık ılk hedefi başarmış durumda İkıncı hedef ıse mumkün olduğu kadar Denk- taş'ı masada tutmak Bunu başar- mak ıçın Cuellar elındekı butun mekanızmalan harekete geçırmış durumda Guvenhk Konseyı uye- len gelışmelerı yakın ızleyerek ge- rekırse sessız dıploması ıçın elle- nnden gelenı yapacaklannı söylu- yorlar. Dun The Nevv York Times ga- zetesınde yayımlanan ve sekreter- ya kaynaklı olduğu anlaşılan bır haberde "Kıbns'ta anlaşma umi- dinin kaybolmasının yeniden ça- tışma ortamı tehlikesını getirece- gi"ne yer venldı Bırleşmış Mıllet- ler dıplomatları göruşmelerın ke- sılmesı durumunda "Kıbrıs'ın Lubnan'a dönecegini" öne surerek bır baskı oluşturmava çalışıyorlar The Nevv Yoık haberınde Denk- taş'ın "Son zamanlarda kendi ka- derini ta>in hakkından soz ettıği- ni, adanm aynmı yonunde açık- lamalar yaptığını, Turk vonetimi- nin tanınması içın çabaladığını" yazdı Bırleşmış Mılletler dıplomatları ıse Denktaş'ın kendı kaderıru ta- yın hakkı konusundakı açıklama- Ecevifin Kıbrıs önerisv Once mutfak, sonra sofra DSP lıderı once teknisyenler duzeyinde "mutfak" çalışmasıyla on hazırlık yapılması, sonra hderlerin "sofra"ya oturup kendılenne sunulacak somut seçeneklerı goruşmeleri gerektığını bildirdı. ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — DSP Genel Başkanı Bolenl Ecevit, Kıbrıs sorunuyla ılgılı ola- rak bır yöntem önerdı Sürekh do- ruk görüşmelenyle bır federal dev- let oluşturulamayacağıru belırten Ecevıt, önce tekrusyenler duzeyin- de "mutfak" çalışmasıyla ön ha- zırlık yapılması, sonra lıderlerın "sofra"ya oturup, kendılenne su- nulacak somut seçeneklerı göruş- melen gerektığını bıldırdı Bülent Ecevıt, dün bu konuda yaptığı yazıh açıklamada, Kıbrıs göruşmelerı ıçın BM Genel Sek- reten'nce uygulanan yöntemden sağlıklı sonuç beklenemeyeceğıne dıkkat çekerek BM Genel Sekre- ten'run "mutfak" çalışmasını lı- derlerden bekledığı ıçın bır sonu- ca vanlamadığına ışaret ettı Bazı çevrelerın "Camp David" toplantısımn da dorukta ve sonuç alınınca>a değın surdurulmuş ol- duğunu anımsattıklarını belırten DSP lıderı, açıklamasında şu gö- ruşlere yer verdı "Camp David'in Filistin soru- nuna yıllardır bir çozum getireme- digi beUidir. Kıbns konusunda su- rekli donık toplanblan sureci ye- rine, ilkin teknisyenler duzeyinde bir federas>on oluşturulmasına ilişkin degişık sorunlan irdeleje- cek ve bunlarla Ugili çozum ota- naklannı belirleyecek on calışma- lar yapılmalıdır. O aşamada lıderier, goruşmele- rin genel çerçevesine ve yonune ilişkin direktifler vermekle, teknik çalışrnalan izleyıp denetlemekle, ciddı ükanıkhklar olursa bunlann aşılmasına katkıda bulunmakla yetinmelidırler. Mutfak çalışmalanndan belir- li somut seçeneklerı içeren bir 'mönu' ortaya çıktıgında da lider- ler, kendi yetkili devlet organlan- na ve kamuo>lanna sunulacak so- nuçlan saptamak uzere 'sofra'ya oturmalıdırlar." Ecevıt, önerdiğı bu yöntemın zaman kaybına neden olmayaca- ğını, asıl sureklı doruk toplantıla- rının zaman kaybına neden oldu- ğunun ortaya çıktığıru da açıkla- masına ekledı CÜNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafi 1. Sayfada) kalamayacaktı Arayışlara başla- dı DYP lıderıyle bırkaç kez bır- lıkte oldu O sıralar, "TO'nun ya- şadığı ülkede bannamayacağını" söyleyecek kadar ılerıye gtden bakış açısı, partı kurmaya dönuş- tu Demek kı Dalan,' yerleşme- >e karar vermıştı" Dalan, varsayalım kı istanbul- da oy gücüne sahıp Fakat Ana- dolu'da neydı'' Türkıye genelın- de pastadan hangı ölçude pay alabılırdı 9 Yanıtlaması zor soru- lar Dalan partsını guçlendırecek hareket, dostumuz Gökhan Ev- lıyaoğlu'nun kendıne ozgu partı- sınden bırkaç kışının koparak Dalan'a "ıltıhak etmesı" ıse bu partıde kıtlesel patlayış umudu daha ışın başında soluyor Çarpıcı gunlerte başlayan Da- lan örneğı, olağan çerçevesıne gınyor Arkadan Hasan Celal Gü- zel gırışımı gelıyor Kuşkusuz, Hasan Celal Güzel ve arkadaş- larının çıkışı daha tutarlı, daha partısel ve daha yüreklı Ilk gün- den -kımılerıne gore taktık hata- ortaya çıkıyor, lıderiığe bır kadroy- la oynadığını açıklıyor Partı çev- relerınde, olasılığı güçlu varsa- yımla "tepede" HCG formülü yadsınıyor Keçecıler dışındakı muhafaza- kâr kanatla mıllıyetçılenn btr bo- lümunü butunleştırerek ANAP tabanına daha uygun gelecek hareketı başlatıyor Yaptığı eleş- tırıler, ortada görunmez, ama et- kenlığı kaçınılmaz kımı tanrıları rahatsız edıyor Gerı çekılmeden çok, ötekı "horozların" meydana çıkmasını beklemeye gırışıyor İkıncı örnek de olağan rayına oturuyor Bırden üçüncü örnek sahneye gınyor Mesut Bey, koltuğun deb- debesınden kaynaklanan ağırtık- la hukumetten çekılıyor Konu- şursa şımşeklerı uzerıne çekece- gını bılıyor O da ayrı bır taktık uy- guluyor Harcanmayı alt düzeyle- re ındırebılmek amacıyla ıçını ve ıçerığını gözlerden saklıyor He- nüz olağan aşamaya girmıyor Hem suspus olmuş hem de ılgı- lı haber ve yorumlardan yakını- yor Bu arada dorduncu bır olqu yaşanıyor Akbulut, ağır aksak, hem Keçecıler ekıbının hem de Köşk'ün destegınde yol alıyor Devlet gücüyle partıyı elınde tut- manın avantajlannı kullanıyor Partı tabanı, lıberal masallara fazla yatkın değıl Keçecıler'le butunleşmesı, tabanı kendıne çekıcı duruma getırıyor Gürultu- süz patırtısız, ama ıçten ıçe ya- nan kor gıbı geleceğe hazırlanı- Onündekı önemlı engel, HCG ve ekıbı oluyor Aynı sesı az fark- larla duyuran hazırlıklar orgut duzeyinde yürütulüyor Mesut Bey ıse bır yandan yurtıçı gezı- lere çıkacağını "çıtlatıyor", ama asıl Meclıs grubuna yöneleceğı mesajlarını verıyor Merkez sağ partıyı zafere götürmenın hazır- iıklarını söylemıyor, sadece "mı- rıldanıyor" Mesut Bey'ın elınde örgüt ve sade ınsanın fazla ılgı gösterme- yeceğı Dışışlerı'ndekı başarılar var O başarılarsa tartışılır durum- da Başka bır sılahı ıse basında kendıne yakın olanlar ve bunla- nn kalemınden hem ANAP bun- yesını hem de kamuoyunu etkı- leme gırışımlerı SHP'de Baykal'ı, ANAP'ta Me- sut Bey'ı yeğleyen ıletışım polrtı- kalanndan ne ölçude sonuç alı- nacağı henuz bellı değıl Mesut Bey, daha once fotoğraflandiğı gıbı cuma namazlanna rağbet et- meye başlarsa, lıberal çıkışım muhafazakâr okşayışla süsleye- ceğe benzer Akbulut, bılınen desteklerle ye- rını korumaya hazırlanırken Me- sut Bey'ın şanslarından bırı, ANAP'ta bırden hukümet krızının patlaması, Akbulut'un ıstıfasına kadar gıdecek önemlı olayların bırden yaşanmaya başlaması Onun dışında hemen bütun gös- tergeler "yerteşık düzenı koru- maya yonelenlenn" Mesut Bey'ın önünu değişık kanallardan kes- meye çalışacaklannı duyuruyor Bu nedenlerle Mesut Bey, be- lırlı bır kadroyla partıyı ıstedığını bugunden açıklamıyor Hem za- mana hem de zemıne uymaya çalışan bır görüntü verıyor Katar rayından çıkmış, her bı- rı ayrı vagondan ei sallıyor. larını 195O'lı >ıllarda "taksim - ENOSİS) tartışmalannı hatırlat- tığını kavdederek olumsuz bır ge- lışme olarak nıtelendırıyorlar Denktaş, bu suçlamalara ceva- ben "Kendi kaderinı tayin hakkı- nın adanın a>nmı \onunde degil. adanın bırieşmesı jonunde kulla- nılacağım" soyleyerek cevaplıyor Dun genel sekreterın açılış ko- nuşmasından sonra Denktaş, "Gonışmelerde ele alınmasını is- tediğı noktalan içeren" bır konuş- ma >aptı Konuşma yazıh olarak genel sekretere ve Vasılıu'ya ıletıl- dı Dünkü göruşmelere Denktaş ve Vasılıu'dan başka Cuellar'ın ya- nı sıra Kıbns Ozel Temsılcısı Ös- car Camillion ve Genel Sekreter Yardımcısı Gustave Fessiel ka- tıldüar Runılan için zirveyi bekliyor STELYO BERBERAKİS ~ LEFKOŞA — Bırleşmış Mıllet- ler Genel Sekreten Javier Perez de Cuellar onculuğunde dun New York'ta başlayan Kıbrıs donık go- ruşmelen, Kıbns sorununun bun- dan sonra alacağı ><olu gösterecek ve Rum tarafırun bundan sonra ız- leyeceğı sıvasetı belirleyecek Bu baglamda Kjbrıs Rum lıderı Yeorgıos Vasılıu'ya eşlık eden Rum partı lıderlerı bırer açıklama japarak, bu gorüşmelenn özellık- le Rauf Denktaş tarafından "blo- ke edilmesi durumunda Kıbns Rum tarafının bir dizi "dinamik" gırışımlerde bulunacağım belırttı- ler New York gonışmelennın sonuç vermemesı olasılığında Vasıhu, "Durama göre hareket edecegiz" derken, gerı kalan partı lıderlen, Rum tarafının bu kez BM Guven- hk Konseyı'ne resmen başvuraca- ğını açıkladılar Bu başvurulann- da Kıbrıs sorununun "banşçıl yollaria" çözumunu ılgılendıren yolun Denktaş ve Turkıye tarafın- dan "engellendiği" goruşu savu- nulacak ve BM'nin bugune kadar Kıbns konusunda almış olduğu karar ve oylamalanna saygı gos>- lerilmesı ıstenecek. A>nı anda BM genel forumunun toplanması için basvurulacak ve bu forumda Tnrkiye'nın 'tntumu' şikâyet edi- lecek. Ote yandan Kıbns Rum tarafı- nın elinde bulundurduğu, ancak henuz yabrmadığı "Kıbns'ın AT'- ye tam uyeliğini" öngören dılek- çenın kısa bır sure ıçınde ATye ya- tınlması da soz konusu Bu konu- da Vasıhu'nun "daha vakit var" yolundakı göruşlenne katılmayan gerı kalan partı hderlerının Vası- lıu'ya baskı yapacağından soz edı- lıyor. Kıbns Rum kesımınde "karar alma" merkea olarak çalışan \- bütun partı lıderlennın yer aldığı "Ulusal Konse>"de AT başvuru- sunun gundeme getırıleceğı ve Va- sıhu'nun bır bakıma "yalnızlığa" ıtıleceğı göruşlen yaygınlaşı>or Ankara'nın AGIK ikilenıi ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — Ankara'ya gore, "jirmi bi- rincı yuzyılın 4vnıpası 35'ler Av- rupası olacak." Bu goruş, 1990 ba- şından berı Dışışlerı bunyesınde yapılan sıyası planlama çalışma- sının temehnı oluşturuyor Ancak 35'ler Avrupası'run ana platformu nıtehğındekı Avrupa Guvenlık ve lşbırlığı Konferansı'nın (AGIK) kazanacağı yenı ışlevler Ankara 1 da "ıkılem" yaratıyor Bu plat- formda "çok daha etkin" bır rol oynamaya kararh olan Ankara, "Turkiye'deki etnik sorunlann AGİK'te gundeme getırilebileceğı" kaygısını da "sureklı" taşıyor Dışışlerı Bakanlığı yetkılılen, Avrupa'dakı yenı oluşumlan, ozellıkle de ıkı Almanja'nın bır- ieşmesı konusundakı gelışmelerı yakından ızlerken, "bu gelişmelen yonlendirecek en geniş platfor- mun NATO >a da AT degil, AGIK olduğuna" dıkkat çekıyorlar Bu nedenle Turkıye'nın AGİK ıçınde yer almasının "geleceğin Avrupası'nın" vazgeçılmez bır parçası olmasını guvenceve aldı- ğı savunuluyor Bu goruşle vapı- lan sıyasal planlama çalışmalann- da, Turkıye'nın \GİK ıçınde "gı- derek etkinleşen roller ustlenme- si ve 35 başkentin hepsivle ıkılı baglannı her turlu gruplaşma dı- şında guçlendirmesi" unsuru uze- rınde duruluyor liğinin yanı sıra Turkiye, bambas- TÜrkİye ka bir dunyaydı. Farklı değerleri dile getıren bır toplumdu. Bu ul- kentn bır gun Batılı ulkelerin ku- rumlanna sahıp bır Batı ulkesine donusebıleceğıne aramızda kımse inanmıyordu. Aynca bırbırımızi hiç tanımıyorduk. Arada kulturel bir bağ, ınsani bir temas yoktu. Yalnız Turk tarafının muzakere- lerini jıınıten Hasan Işık bepimizi etkilemışti. Fevkalade zekı, kapa- sileli, açık ve makul bir insandı Işık." Sardun>alı bır Italyan olan Fre- sı, bu "bambaşka" dunya üe kendı dunyası arasındakı tek ortak öğeyı Ankara'da pazara gıttığı zaman görduğunu anlatıyor "Aynı bizde, Guney ttalya'da olduğu gibi" dı- yor Fresı, "Koyluler hayvanlany- la'birlikte gelmişlerdi pazara." Bu apayn dunyalara rağmen or- taklık anlaşmasının ımzalanabıl- mesını Amerıkahlann NATO ne- denıyle AT uzerıne koyduğu bas- kılara bağhyor Fresı; "AT" dıyor, "Turklerin siyasi ve ekonomik ta- leplenni cıddıye almıstı, ama hiç ciddiye almadıgı bir konu varsa o da tam uyeliği ilgıiendiren mad- deydi. 6'lar bu konuya hiç onem vermiyordu. Bu madde sırf Turk- leri tatmin edecek bir anlaşma maddesı olarak Ankara Anlaşma- sı'na eklenmiştı. Bir gun gerceğe donuşeceği hiçbir zaman duşunnl- memiştı." Gayri samimi anlaşma Netıcede Yunamstan'la "sami- mi", Türkıye üe "gayri samimi" bır anlaşma ımzalanmış olduğu ızlenımım yaratıyor Fresi'nın soz- lerı. ( Atina ve Ankara anlaşmaları- nın ımzalandığı yülarda komıs- yonda basın görevhsı olarak gö- rev almış ve uzun yıllar "Econo- mist" ve "Sunday Times" gıbı presüjlı tngılu gazetelennın Brük- sel muhabırhğını yapmış olan John Lambert da o yıllarda Tür- kıye ve AT arasındakı atmosfen şu tümcelerle tanımlıyor, "Komisvonda esen havayı" dı- yor Lambert, "tamamen Yunan Aolaşması şartlanuştı. Yunanlılar- la boyle bır anlaşma imzaladığı- mıza gore Turkı\e'ye de kendisıyle bir şeyler yapbğınuzı gostermeli- yiz. Bunca >ıl sonra her şeyi oldu- gu gibi hatırlamak mumkun de- gil. Akılda yalnız ızlenimler kalı- yor, ama o zaman da bu tam uye- lik sorununun mumkun olduğu dek guç ve uzak bir erege donuş- turulmek istendiğini gayet i\i ha- tırlıyorum. Ve komısyonda ilk gi- rişimi yapmakla Yunanlılar akıl- lılık etti. Turkler daha kaba saba bır anlaşmayla yetinmek zonında kaldı, şeklınde konuşmalara şahit olduğumu da anunsıyorum." Halen Korfez ulkelerı masasın- dan sorumlu olan ve Turkıye üe meşgul olduğu 7 yıl ıçınde ulke- mızle yakın temaslar kurmuş olan Charles Caporale aradakı farklı- lığı vurgulamak ıçın ortak tarım polıtıkasını göstenyor "Yunanis- tan'la yapılan ortaklık anlaşması çercevesinde bu ulkenin tanm po- litikası ile tophıluğun ortak tanm politikası arasında harmonızas- >on ongörulmuştu" dıyor Capo- rale ve eklıyor "Bu, Vunanistania topluluğun ortak tanm politika- sının muzakeresını ıçenjordu. An- kara Anlaşması ise gumnık bırli- ği anında Turkıje'nin ortak tanm politikasını olduğu gibi kabul ft- mesıni ongonıyordu. Aynca Yu- nanlılar işçılerin serbest dolaşımı konusunda da Turkiye'den ilerı otomatik şekilde işleyen haklar el- de etmişti." GeneUıkle, "9 mılyonluk \una- nistan'la 55 mılyonluk Turkiye bır roi? Kuçuk Vunanistan'ı içımizde eritmek kolay. Buyuk Turkiye'yi hazmetmek gnç" şeklınde raazur gösterılen bu yaklaşım farklılığı ve ayrım aslında ışın ozunde çok da- Komısyonun Turk asıllı ttalyan memurlarından Lıvio Missir bu- nu kısaca, "Asıl mesele maalesef Turkıye'nın Avnıpahlarca yaban- ci bir memleket hıssedilmesidir" dıyerek açıklıyor ve bıraz duruyor, "yabanci, yabanci" dıye arka ar- kaya vurguluyor bu sozcuğu ıkı kez Bazı bazı Doğu'yu ıyı bılen bır Batılı, bazen de Batı'yı ıyı bı- len bır Doğulu olarak konuşuyor Missir Yaklaşık tum ömrunu doğduğu lzmır'den uzak Avrupa ulkelenn- de geçırmesıne rağmen mükem- mel bır Türkçeyle kendısını ıfade edebılen Missir; "Bu iki taraf hiç- bir zaman gerçek anlamda an- laşamadı" dıyor ve eklıyor, "Çun- ku birbirıni anlamıyor. Bırbirini anlamadığı için de anlaşamıyor. Turkiye gınft bir ulke. Bu ulkeyı gerçek anlamda tanımak içın ozel bir gayret gostermek lazım. Bu da bir ilgı meselesi. Avrupa, Turkiye ile gercekten Ugili olsa bu ga>reti gosterir. ama şimdiye dek strate- jik konulann dışında bu ilgiyi gos- termedi Turkıye'ye." 1967'de, doğduğu Izmır'e ko- mısyonun tüm memurlan gıbı be- dava bılet hakkıyla gıtmek ıstedı- ğmde, "Izmir Avrupa degil" ge- rekçesıyle bu hakkı tanınmayan Missir, anılannın arasına dalarak hakkına kavuşabılmek ıçın nasıl Turkıye'nın Avrupa olduğunu te>- cıl ettuTnek zorunda kaldığını an- latıyor gulerek "O donemde Hall- stein'di komisyon başkanı" dıyor ve başkana bır mektup yazdığını söyluyor "Avnıpa'nın menfaatleri mevzubahis olduğunda Turkiye 1 yi Avrupalı kabul ediyorsunuz" dıyor mektubunda Mıssır "Fani bir memurun menfaatleri soz ko- nusu olduğunda ise Turkiye Av- rupa'da degil dıyorsunnz. Turki- ye zaten bırakuı 1963 Ankara An- laşması'nı Osmanlı Imparatorlu- ğu'nun devamı olarak 1856'da im- zalanan Paris Anlaşması'nın 7. maddesı gereğince "Le Concert Europeen'e dahildir." Bu ıtıraz kabul edılıyor \e Lı- vıo Mıssır tum görev arkadaşları gıbı bedava bıletle doğduğu ulke- ye uçuyor Lıvıo Mıssır'ın oz bıçımde "yabanci" sözcuğuyle özetledığı aynmalık, bazı bazı güçlu önyar- gılarla husumet sınırlarına yakla- şıyor. Turkıye ile ılgılı bır görev- de 4 yıl boyunca bulunmuş bır ko- mısyon gorevlısı, "Turkler Avru- pa'da Ronesans'ı oldurdu. Bu unutulamaı" dıyor bu zor ıhşki- den bahsederken Yıldız şeklındekı Berlaymont bınasının Bruksel'ın kurşunı renklı gökyuzune ve lr- ianda pub'ına bakan ofisınde ko- nuşuyoruz uzun uzun Daha doğ- rusu o anlatıyor, ben dınlıyorum Polemığe gırmeden dınlemeye ça- lışıyorum Yalnız Ronesans'ı nasıl öldurduğumuzu anlatmasını ıstı- yorum "Osmanlı lmparatorluğu Dogu Avrupa'yı istila ettiği zaman" dıyor Turkiye'yi yakından tanıyan yetkılı, "Avrupa henuz Ronesans'ı tamamlamamıştı. Ki- şisel ozguriukler, varatıalık, ozgur duşunce gibi katramlar yenı yeni geliştırılıyordu bu ulkelerde. Oy- sa Osmanlı lmparatorluğu bu top- raklar uzerinde yan sureklı bir as- keri yonetim kurdu. Bugun de Os- manlı ıdaresınde yuzyülar boyun- ca yaşamıs bu ulkelerin ne kadar geri kaldıgını gonıyoruz." Aynı yetkılı, Turkıye'nın Anka- ra Anlaşması'na Osmanhlardan kalma bır ferman anlayışıyla yak- laştığını soyluyor, "Turkive ilişki- ye bir oz ve enerji kazandırmak- tan çok Avrupa Toplulugu'na bir gun ortaklık anlaşmasında tam uyeliğe ılışkın bir madde olduğu için gırebılecegini sandı. Komıs- von raponına dahıl edilen 'uyelik ehliyeti' deyımıne verilen onem de bunu gostermektedir. Fakat ger- Akbulut vekâleti (Baftarafı 1, Sayfada) dıraahğı yapmasına karşın kabı- ne>e gırmesı uzun sure ANAP ıçınde sorun yaratan Keçecıler, Akbulut'un Iran gezısı nederuvle Başbakanlığa ılk kez vekâlet ede- cek Keçecıler, daha once Başba- kan Yardımcısı Ali Bozer'e vekâ- let etmış, vekâleti donemınde TV'de katıldığı bır açıkotunımda "Başbakan Yardımcısı Vekili" unvanı kullanmıştı Lıberal bakanlar, Keçecıler'ın Başbakana vekâletıne tepkılerını açıkça dıle getırmekten kaçmdı- lar Keçecıler, ANAP Teşkılat Başkanlığı'nı yuruttuğu donemde eskı Dışışlerı Bakanı Mesut Yıl- maz ve lıberallerle tartışma ıçıne gırmıştı Dönemın Sağlık Bakanı Bulent Akarcalı bır demecınde, Keçecıler'ı kastederek "Bakan olursa t....lanmı keserim" ıfade- sını ktAlanmi), bu demecı nede- nıyle de bakanlıktan alınmıştı Muhafazakâr kanadın onde ge- len ısımlerınden Keçecıler'ın ka- bıneye gırmesı başta Yılmaz ol- mak uzere lıberaller tarafından bır sure engellenmış, bunun da et- kısıyle Ozal'a vakın lıberal Guneş Taner de bakanlık koltuğuna otu- ramamıştı Ayrıca dönemın Cum- hurbaşkanı Kenan Evren'ın de Keçecıler'ın bakanlığına karşı çık- tığı yorumları yapılmış, Evren bunları yalanlamıştı Ama Keçe- cıler, Evren'ın Cumhurbaşkanlı- ğı donemının sona ermesınden sonra bakan olabılmıştı Mesut Yılmaz'ın 26 Mart yerel seçımlerınden sonra ANAP'ın "merkez partisi" halıne getınlme- sını ongoren raporunun tartışıl- ması sırasında da Keçecıler, sert tepkı gostererek, "Yurtiçi ve dı^ı mahfillerden kajnaklanan bir teori" nıtelemesınde bulunmuştu Keçecıler ile sureklı çekışme ıçınde olan bır başka bakan ıse Enerji ve Tabıı Kaynaklar Baka- nı Fahrettin Kurt oldu Muhafa- zakâr kesımın elınde olan Trab- zon ıl örgutuııun feshedılmesınde de önemlı rol oynayan Kurt, ıl kongresını kazandıktan sonra da Keçecıler ve arkadaşlarını "ANAP'taki AIDS'H kan" ola- rak nıtelemıştı Mılh Eğıtım Bakanı Avni Ak- yol, muhafazakâr Vehbi Dinçer- kr'ın bakanlığı donemınde başla- tılan dıncı kadrolaşmayı tasfıye- ye başlayınca Keçecıler grubunun şımşeklerını uzerıne çektı Keçe- cıler yanlısı ANAP'lılar grupta Akyol'u soru önergelerıyle hedef aldılar ANAP Şanlıurfa Mıllet vekılı Osman Dogan'ın da Akyol hakkında grupta genel göruşme açılmasını ıstedığı oğrenıldı çekçi olmaktan uzak bir nayal bu. Avnıpa'ya ait olmaya can atan İs- tanbullu ayncalıklı sınıflar dışın- dakı buyuk çoğunluk kendinı ne denli Avrupalı tussediyor soranm size? Benım tanıdıgım Kemalist aydınlar ve Turk sosyalistleri de kendilerinı genış anlamda Avru- pa'ya ait hissetmiyorlardı. Ata- turkçu ve vatansever olan bu ke- simler, Avnıpa'nın kapitalizmini de ıstemıyorlardı. Bulent Ecevit bunlardan binydi ornegın. Ozal- cılann gonlunde yatan aslan ise Avrupa degil, Ortadoğu'nun Ja- ponyası ya da Koresi olmaktı. Ti- pik Batı \nadolu ekolu olarak ta- •umlayabüeceğımız Sulejman De- mirel'ın Batı anJayışı ıse buyuk muhrndıslik projelennden ibaret- ti." Avrupa'da en kotu durumda on "yargılar", en ıyı durumda da Turkıye"ye ılışkın vaygın "bilgi- siztik" karşısında Turkıye'nın ken- dı payına dusenı yapıp Avrupa- ya kendısuıı tanıtmadığı sık sık dı- le getırılıyor "Turkler Avrupalı- lan tereddut ıçinde bırakıyoriar" dıyor Lıvıo Mıssır ve eklıyor "Turkiye fiziken Avrupa'da mev- cut degil. Oysa ATye uye olmak isteyen bir ulke, 12'lerin mevcut ol- duğu her alanda kendini goster- meli. Şımdı bana Portekız, Al- manya'da ne kadar mevcuttur diye sorabilirsınız. Ama hiç olmazsa Pessoa'yı Almanya'da herkes bir Portekız şaın olarak tanır. Oysa ancak 1989 yıbnda Avrupa dergi- lerinde valılardan. Turk modasın- dan. Turk sanatından bahsedılrne- ye başlanmışlır. Ben 1964'ten be- ri Frankfurt Kıtap Fuan'na katı- lıyonım. Bu fuarda Turk pavyo- nu 1987 yılına dek Kıbns pavyo- nundan daha kuçuk olmuştur. Turgut Ozal'ın tam uyelik mura- caatı yapılırken lanse ettiği 'La Türquie en F.urope" (Avrupa'da Turkıye) adlı kitabı gerçi ilk kez lshak Paşa Camısı denli, Efes ve Diana mabetıne sahip çıkmıştır, ama bu da çok geç olmuştur. lyi bir başlangıç olmakla beraber ki- tap Batılılar tarafından 'davaya yaranmak için yazılmış bir kitap' olarak tenkıt edilmıştır. Kısacası Turkıye, Avrupa'dakı mevcudıye- tini Avrupalılara anla(i.mamıstır." StRECEK ABD'ye yine (Baştarafi l. Sayfada) gundeme aldırmak ıstemış, ancak gereklı olan 60 oyu toplayamamış- tı. Oylama sonucunda her ıkı ka- nat da 49'ar oy alabılmıştı. O gun- den bu yana Buvukelçı Nuzhet Kandemır senatorlerle tekrar te- mas kurdu ve bugun vereceklerı oyun, Turk - \menkan ılışkılerı bakımından taşıyacağı onemı vur- gulayan bırer mektup daha yolladı Senatör Dole sansını bugun bır kez daha deneyecek Eğertarafla- nn bırer saatlık konuşmalanndan sonra yapılacak oylamada Dole 60 oy sağlarsa, "flibuster" aşılıp esas uzenndekı göruşmelere geçılecek, bu sırada da Dole, Beyaz Sara> 1 ın onayını verdığı, Ermenılenn "sistematik" olarak yok edılme- sınden soz eden yenı tasarı met- nını, ABD Başkanı'nın onayını ge- rektırmeyecek bır yöntemle gun- deme getırecek Fakat oylamada, ılk sonuca yakın bır performans elde ederse uçuncu kez denemek- ten vazgeçmesı olasılığı guçlu. Ama umutlanmasını sağlayacak sayıda, yanı 55'ın ustunde ov alır- sa bır kez daha deneyebılır Şu an- dakı garantı oyu 43 Ancak kısa vadede bır başarı elde edemese da- hı, daha once de açıkladığı gıbı, Senato'da gorüşulecek her tasarı- va bu konuyu getırmeye çalışacak Konuyla ılgılı Turk makamların- da Dole'un şu veya bu şekilde uzun vadede bu tasarıyı geçırme- den rahat etmeyeceğı yonunde bır ızlenım var. Geçen haftakı göruşmelerde Turkıve'ye bazı ağır suçlamalar yoneltılmış olsa da, Senato'nun genel eğılımı Turkıje ile ılışkılere onem venldığı şeklınde ortaya çık- tı 24 nısanın sovkırım gunu ola- rak kabul edilmesi lehınde konu- şanlar dahı bu onemın altını çız- meden edemedıler Hele Sılahh Kuvvetler Komıtesı'nın saygın baş- kanı Sam Nunn ve Istıhbarat Ko- mıtesı Başkanı David Boren gıbı ağır toplar buvuk ölçude bu onemden dolavı tasanya karşı çık- tılar Dole'un bundan boyle Sena- to'da yapacağı butun gınşımlerde Turk - Amenkan ılışkılerıne veri- len bu genel onemın ağır basaca- ğı sövlenebılır Ote yandan ABD Başkanı Bush, dun Kalıfornıva'nın Erme- nı asıllı Valısı George Dokmecı- yan ile Beyaz Sarav'da dun bır go- ruşmevaptı Dokmecıyan, Bush'- un Ermenı tasariiinı destekleme- sınde en önemlı rolu oynavan kı- şıler arasında savılıyor Yıllık e>a- let valılerı toplantısı nedenıvle \Vashıngton'da bulunan Dokme- cıyan, dun av,nca Washıngton'da bır basın toplantısı duzenleyerek gazetecılenn konu>a ılışkın soru- larını yanıtladı Dokmecı>an, ta- barı ile ılgılı bır soru uzerıne, "Turk hukumetınin NATO'dan çıkmak >eva topraklarındaki Amerikan askerı varlığını azalt- mak jonundeki tehdıterıni ve ta- rihi yeniden yazmak yonundeki çabalarını anlamakta guçluk çektigıni" sovledı "Cumhurbaş- kanı Ozal, burada olsa ona ne soylerdiniz" sorusuna, "Size so>- lediklerımin aynısım" dı>e >anıt veren Dokmecıyan, 1915-1923 ta- rıhlerı arasında vaşananların "soykınm"dan başka bır şev ol- madığmı iozlerıne ekledı Dökme cıvan, ABD Başkanı George Bush ile goruşmesınde ele alınan konu lar hakkında avrıntı vermedı GÖZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Taşeronlar Karamehmetler'ın "Interbank" ı ile de sınırlı değıl. Başka taşeron şırketler de var Bunlar bır araya gelıp bır "konsorsıyum" oluşturmuşlar Coopers & Lybrand Assocıates Lımıted, Prıva Danışman- lık Hızmetlerı AŞ, Cerrahoğlu Muşavırlık AŞ, Total Group PLC, Guven ve Coopers and Lybrand, Tekstıl Danışmanlık Servısı AŞ, Sümerbank'ın satış ışını kotaracaklar BZW, bu konuda kımınle sozleşme ımzalamış'' Başbakaniık Toplu Konut ve Kamu Idaresı Başkanlığı ile BZW ile TKKOI arasında yapılan sozleşmeye gore Inter- bank ve BZVV'ye 2 mılyon 450 bın ABD Doları ödenecektır "Fıılı harcamalar" başlığı altında şırketlere 260 bın ABD Do- ları daha ödenecektır Odemelerın hepsı bu kadar mı? Olur mu hiç? Komısyon ödemelerı de var Hısse senet- lerı sâtışlanndan, yuzde 1 2, tıcarı satışlar ve pay senetle- rının uçuncu kışılere ve şırket yonetımine satılması ve ış or- taklığından oluşacak tutarın % 09'u, dış kredılerin yıne % 09'u Vergı mı? Ne vergısı9 Ingılız şırketınden bır de vergı mı alınacak'' Ayıp olur' Bu yuzden şoyle bır madde konmuş — BZW, Interbank ve bunlann Turk ve Turk olmayan ta- şeronlanna yapılan odemeler ile ılgılı olarak Türkıye'de tahak- kuk edecek her turlu vergı, damga resmı, ıdarı ve noter harç- ları, KDV, banka muamelelerı ve sıgorta vergılerı TKKOI ta- rafından ödenecektır Sozleşmenın 9'uncu maddesı de "gızlılık" koşulu getırı- yor — BZW ve Interbank, TKKOI'den aldıkları butun bılgılen gızlı tutacak ve BZW ve Interbank, her taşeron ve ışçının bu bılgılen gızlı tutacağını tekefful edecektır BZW ve Interbank, hazırlayacakları raporları, TKKOI'den yazıh ızın almadan basına açıklayamayacaklar 30 Ocak 1989 gunu ımzalanan bu sozleşmeden sonra BZVV ve taşeronları 14 Ağustos 1989 gunu Sümerbank'ın satış ıçın hazırladıkları "masterplan"\ 14 Ağustos 1989 gu- nu TKKOI Başkanı M Ökkeş Özuygur'a sundular Bu "master plan" herhalde ılgınçtır Bu raporu da arıyo- rum Herhalde bulurum Bulunca da açıklarım Sümerbank'ın satışı ıçın kaç mılyar dolar fıyat bıçılmış1 ? Koşullar neler? Bu mıllı kuruluşumuz kıme satıJacak'' Kım- ler, ne kadar "komısyon" alacak? Oyle ya, komısyon sozleşmede var Komısyon satış tuta- rı uzerınden odenecek Bunlar "Sumerbank'ı çok sevıyorlar 1 " Bır de sevmeselerdı kımbılır neler yapacaklardı? Sevsınler sevenlerıi Eskı şarkıdır bılırsınız' — Su ne sevgı an, bu ne ısttrap Öyle ışte ' Okullara şeriatçı kitaplar (Baştarafi 1. Sayfada) zalandınlırken okul kıtaplıklann- da en önemlı yen Dıyanet lşlerı Başkanlığı ve Dıyanet Vakfı'nın yayınlan tutuyor Nakşıbendı Şey- hı Mehmet Zahit Kotku'nun kı- tapları bıle okul kıtaplıklarında yer buluyor Bu kıtaplarda, "Şe- riatın kestiğı parmak acımaz", "Kadın polıgamık bır varhktır, bu nedenle zinaya meyyallıdir", "Zi- na edenler evli ıse recm yoluyla ol- durulurler". "Erkek kadının hâki- mıdir", "İki kadının şehadetı, bir erkegin şehadeti sayılır" gıbı gö- rüşler yer alıyor Çoğu Dıyanet lşlerı Başkanlığı ve Dıyanet Vakfı tarafından bas- tırılan ve Tebhğler Dergısı'nde tav- sıye edilen kıtaplarda, "tslamın her alanda yeterli bir sistem" ol- duğu fıkn ışlenıyor ve "seriat" sa- vunuluyor Yaptığımız araştırma- ya göre uç başkent lısesı kıtaplı- ğında bulunan bazı dını yayınlar şoyle sıralanıyor. Sokullu Mehmet Paşa Lisesi Içkı-Mehmet Zahıt Kotku (Nak- şıbendı Şeyhı), Rıyazu's Salıhın, Yenı Islam tlmıhalı, Kuran'ı Kenm ve Yuce Mealı-Prof Dr Suleyman \teş, Ataturk ve Dın Eğıtımı, Kısas-ı Enbıya-Ahmet Cevdet, Fe- tıhferle Anadolu'nun Turkleşme- sı ve İslamlaşması-Dr Mehmet Şeker, Dını Felsefı Sohbetler-Fent Kom, Garp Ilmının Kuran-ı Kenm Hayranlığı-tsmaıl Hamı Danış- mend, Ahılık-Yusuf Ekıncı, Fıh ve Mecalısı Sabahından Seçmeler, I>ı Musluman, Tam Ilmıhal, Islamda Ahlak ve Manevı Vaafeler, Imarn Hatıpler ıçın Örnek Metınler, Şeyh Galıp Dıvanından Seçmeler Ayrancı Lisesi Kadere Inanıyorum-M Yaşar Kandemır, Islamda Ahlak-Osman Pazarlı, Hz Muhammed-WM Watt, Sos- yal Açıdan Islam Tarıhı- Abdulbakı Gölpınarlı, Dua Mu mının Sılahı-Suleyman Ateş, Is- lamda Irade, Kaza ve Kader- Ahmet Lutfî Kazanç, Sıyretı Ha- temen Neyyıbın-tsmet Ersöz, Ta- nhı Akış Içınde Dın ve Medenıyet- Prof Dr. Osman Turan, eskı Turk Dını-Prof Dr î Kafesoğlu Mıllı Kultur (aylık dergı), Dın Öğretı- mı Dergısı, Islamda Bıhm ve Tek- nolojı Tarıhı, Ahırete tnanıyorum- M Yaşar Kandemır, Tanrı Buyru- ğu, Meleklere Inanıyorum, Dervış Dedenın Dılınden İman Prensıp- lerı, Stress ve Dını tnanç, Islam Prensıplerı-Dr Alı Kemal Belvıren Dikmen Lisesi: kuran-ı Kerım'e Gore Peygamberler ve Tevhıd Mucadelesı, \skere Dın Kıtabı-A Hatndı Aksekı, Kuran-ı Kerım- den Ayetler ve tlmı Gerçekler-Dr Haluk Nurbakı, Ilım Iman Etme- yı Gerektınr, Dını Felsefe Sohbetı- Fent Kam, Kuran En Buvuk Mu- cıze, ölumden Sonra Dırüış-Prof Dr Subhı Sahh, Kitabı Mukaddes Kuran ve Bılım-Doç Dr Suat Yıl- dırım, Örneklerle Islam Ahlakı- Dr Yaşar Kandemır, îslam Ke- lamcıları ve Fılozoflarına Göre Allah'ın Varlığı Dini yayınlarda şeriat Dıyanet lşlerı Başkanlığı ve Dı- yanet Vakfı'nın bütun okul kıtap- lıklarında >er alan kıtaplannda da "şeriat propagandası" şapıhyor Dıyanet lşlerı Başkanlığı yayı- nı ve Yrd Doç Dr Mehmet Şe- ker'ın kaleme aldığı •'Ulamda Sos- yal Dayanışma Muesseseleri" kı- tabının 23 sayfasında, "Mulkıye- tin içtimai bir vazife" olduğu sa- vunulduktan sonra şu göruş dıle getınlıyor "Mulkıvet içtimai bır vazifedir diyenler, mulkiyetin, hakımler ve- ya devlet başkanlannın gorevlen- dirilmesıvle degil, Allah'ın vazife- lendırilmesi sonucu olduğunu bil- mek gerektığinı ilen surmekledir- ler. Zira hakim veya devlet başka- nı olan idarecilerin her zaman adil olmayacaklan goz onune alına- rak. "Her şeyi en iyi bilen ve her şeye en iyi nufuz eden Cenab-ı Al- lah'ın tavzifinin devamının, yine O'nun koyduğu veriat bukumle- rivle şuphesiz daha faydalı ve iha- talı olacağı duşuncesindedirler." GeneUıkle Islamın ekonomı, hukuk, sosyal guvenlık gıbı butun alarüarda yeterlı ve mukemmel bır sistem olduğunun vurgulandığı dı- ğer kıtaplarda yer alan bazı goruş- ler de şöyle sıralanıyor "Erkek kardeşi ile birUkte mi- rascı olduğunda kadın, erkek kar- deşinin hissesinın yansını alır. Şa- hitlikte iki kadının şehadeti, bir erkeğın şehadeti sayılır. Kadının devlet başkanı olamayacagı kabul edilmiştir. Erkegin gerektığinde dort kadınla evlenmesı mumkun- dur. Diyanet Işlen Başkanlığı Ya- yınlan. Islam Hukukunda Temel Hak ve Hurriyetler-Prof. Dr. Ser- vet Armağan . — Kanunların herkese eşit şe- kilde uyguUnması halkta 'Şerıa- tın kestiğı parmak acmaz' duygu- sunu gelıştirir.. tslamda erkek ka- dının bakimidır. Zına edenler ev- li ıseler recm yolujla oldurulurler. Eğer kol, bacak kesme gibi ceza- lar olmasa, bınlen dıgerlerinin mallanru alabilirler. Eger bin izin- siz olarak seni rontgenlerse, sen de taş atar onun gozunu çıkanrsan, bundan sana bir gunah yoktur.. (Diyanet lşleri Başkanlığı Yaymları-tslamda Sosyal Guvenlik-Dr. Faruk Beser). — Allah Teala oldurme olayla- nnda kısas ve idam ceıalannı ka- nunlaştırmışür. Dinde yenilik, re- form olmaz. Onun ıçın bid'at di- ni çirkinleştinnekten başka ise ya- ramaz. Gonılujor ki Islamda ev- vela uretim, sonra tasarnıf, son- ra yatınm teşvik edilmekte, serma- yenin bir kısmı da yoksullara dogru kaydınlarak sosyal adalet sağlanmaktadır. (Turkiye Dıyanet Vakfı Yavınlan-lslamda Emır ve Vasaklann Hıkmetı-Doç. Dr. Su- leyman Uludağ). Okul kıtaplıklarında "şeriat propagandası" yapılan dını yayın- lar bov gostenrken dunyaca tanın- mış Turk yazarlarının eserlerı ıse "Talim Terbiye Kurulu'nca tavsi- >e edilmediği" gerekçesıyle okul- lara sokulmuyor Oğrencilenne bu kıtaplan tavsıye eden oğretmenler ıse "snrgun"le cezalandınhyorlar Geçen yılın sonJarında, Anka- ra Ayrancı Tıcaret Lısesı'nde "arama" yapıldı Çiğdem Avcı ve Cudi Ustuner adlı Turkçe oğret- menlerının sınıflarında şu kıtap- lar "yakalandı" "Baba F.vi, Bereketii Topraklar Lzerinde (Orhan Kemal), Kasaba- mn Yansı (Muzaffer Izgu). Kuy u- caklı \usuf (Sabahattin Ali), Yor- gun Savaşçı, Devlet \na (Kemal Tahir), Gizli Emir (M. Cevdet An- day), Yer Derair Gok Bakır, Öl- mez Otu, Ortadırek (Yaşar Ke- mal), YılanJann Ocu, Onuncu Koy (Fakir Baykurt), Zubuk, Şimdiki Çocuklar Harika (Azız Nesin)." Akyol'un emnyle bakanlık mu- fettışlerı olaya el koydu Yapılan soruşturmanın sonucu ıse geçen gunlerde öğretmenlere bıldırıldı Surgunler onavlanmıştı, gerekçe- sı de "Tebligler dergisınde tavsiye edilmeyen kitaplann tavsiye edil- mesi" ıdı Akyol, konuyla ılgılı Cumhurıyet'ın yonelttığı sorulan ıse vanıtlamadı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle