05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 ŞUBAT1990 Toprağım Satışa Çıkaraıı Devlet Halkın malı olan ve oyle kalması gereken sanayi kuruluşlarını ve Hazine topraklarım satmanm, hem tüzel kurallar, hem de kamu yararının gerekleri açısından sayısız sakıncaları vardır. Bunları satışa çıkaranlara, ulusumuz satış için yetki vermiş değildir. Bu nedenle burada, "yetki aşımından" bile soz etmek yanhştır. Prof. Dr. RUŞEN KELEŞ Çağa uyurn sağlamak bahanesıyle ulkemızde, yö- netımsel ve tuzel yapımıza olduğu kadar, toplum >ararınjn gereklerıne de taban tabana zıt, akıl al- raaz gınşımlenn göze alınabüdığıne tanık oluyo- ruz Yurttaşın odedığı vergılerle kunılmuş PETKİM gıbı bır dev sanavı kuruluşunun, ustelık yabancı- lara satışını ongoren çalışmalar son aşamasına gel- mış durumda Bu buyuk servetle bırhkte, uzenn- de kunılmuş bulunduğu on bınlerce kılometreka- relık vatan toprağı da bu yoldan yabancılara ba- ğışlanmış olacak Fabrıkalann yanı sıra toprağın da satjhyor olraası, atılmakta olan adımın >anlış- lığını göstermeye yeter Devlet reklam >apar mı? Ote >andan, ulusal ekınımıze adı bıle yabancı olan bır "sertıfıka" yöntenuyle hukumet, Hazine topraklarının hızla elden çıkarılmasına çalışmak- tadır Hükumetın kararı, bu topraklann toplu ya da bıreysel konut yapmava elvenşlı olup olmadık- larına bakmaksızın, hepsını kamusal ıyelıkten bı- reysel ıvelığe geçırmek doğrultusunda Ve ne yazık kı devlet, bu gırışımıyle ılgılı karannı, halkına rek- lamla acıklayacak ölçude "devleüığını" unutmuş gö- rünmektedır Demek kı özguvenını o ölçude yıtır- raıştır PETKlM'ın yabancılaştırma yoluyla özelleştınl- mesı, kımı gelışmış kapıtalıst ülkelerın öncüluğu- nü yaptıklan ıdeolojık bır akıma onyargıyla ken- dıru kaptırmaktan başka ne değer taşıyor7 Kanım- ca bu gırışımde, ıdeolojık bır özelleştırme saplan- tısı, ulkenın gerçek çıkarlarını ve ulusun ekonoraık kazanç kaygılannı çok gerılerde bırakrnıştır Özel- leştırmeyı kuramsal olarak va da kımı ulkeler ıçın ve kımı koşullarda geçerlı kılabılecek hıçbır nede- nın, PETKİM ve benzerlerı ıçın söz konusu olma- dığı nedense goz ardı edılmektedır Gerçekte bır eskı PETKİM Genel Müduru'nun de belırttığı gıbı bu satış, vatan toprağırun satışından başka bır şey de- ğıldır PETKtM ve benzerlennı satma karan, yalnız top- lumun bugunku ve yannkı yararları yönunden de- ğıl, tuze kuralları açısından da sakattır Özellıkle toprak yönunden, bu satışların tüzel geçerhlığı çok tartışma göturur Arumsanacağı gıbı aynı sıyasal ık- tıdar, buradakıne benzer bır mantıkla, 1984'te 3029 sayılıyasayıçıkararak(RG 28 6 1984, No 18445), >abancılann ulkemızde taşınmaz mal edınmelen- ne ılışkın sınırlamaların kaldırılmasına olanak ver- mıştı Toplu Konut Fonu'na dövız ödeyebılen ya- bancılara, uluslararası hukuktakı yerleşmış kural- lara aykın olarak, "karşılıklılık" ılkesı yok sayıla- rak, Turkıye'de toprak sahıbı olmak yolu açılmış- tı Dovtz uğruna vatanımızı satışa çıkarmış oluyor duk Yanhş hesap ve Bağdat... Ne var kı 2644 sayılı Tapulama ve 442 sayüı Köy yasalarında değışıklık yaparak yabancılara ayrıca- lık tanıyan o yasajı, aradan bır yıl geçmeden Ana- yasa Mahkemesı ıptal ettı (R.G 24 8 1985, No 18852) Iptal kararına gerekçe olarak "Toprağın, doletın vazgeçilmesı olanaksız temel oğesı ve ba- gımsızlığının sımgesı olduğu" gostenlmıştır Yuksek yargı kuruluşlarıyla dıdışmeyı alışkanlık yapmış olanlar, bu kez ıstedıkJerı sonuca, 1986'da, 3278 sayılı yenı bır yasa ıle varraayı denedıler Ana- yasa Mahkemesı, o yasayı da benzer nedenlerle ıp- tal etmekte gecıkmedı (RG 31 1 1987, No 19358) Bana öyle gelıyor kı PETKtM ve benzerlennın sa- tışında dırenenler, toprak satışını yasaklayan tuzel kurallardan böylece kaçabıleceklerını umuyorlar Oysa böyle bır tutumun, yabancıya toprak satışını uygunsuz bulan Anayasa Mahkemesı kararlan kar- şısında hoşgörüyle karşüanması söz konusu olamaz. Ve bu tur gınşımler, yüksek yargmın adaleth, nes- nel ve yurtsever denetımınden geçme şansını elde edemezler. "Sertifika ağalığına" yeşil ışık... Beş vü once de Cumhunyet'te >ayımlanan bır ya- zımda (13 8 1984), "Cumhurıyetımızı kuranların, Lozan'dan başlayarak, toprak konusu uzennde bu- yuk duyarhk gösterdıklennı anımsatmış, ulke top- raklarının satışına ızın vermenm, kamu duzenını, devletın guvenlığını ve varlığını yakından ılgüendı- ren bır konu olduğuna" dıkkat çekmıştım Eskı Cumhurbaşkanı rahmetlı Fahrı Korutürk, o yazı üzenne bana gönderdığı bır mektupta, bu alanda- kı gehşmelerden ve devlet buyüklenmn konuva se- yırcı kalmalanndan duyduğu kaygıyı dıle getırmıştı Aradan geçen zaman, bu duyarhkk gereksınmesı- nm daha da buyudüğunü göstermektedır Açıktır kı devletın kurumlannı kendılerıne teslım ettığımız kadrolar, toprak gibı doğal kaynak ve servetlen, bel- lı bır sorurnluluk duygusuyJa kullanmak zorunda- dırlar Ulkesını yabancıya satmaya karar verebılen bır devlet, kendıne saygısı kaJmamış, varlık nede- nıne ınancını vıtırmış bır devlettır öte yandan, "konut ve arsa sertıfikası" adı verı- len >enı "buluş"la, konut sorununa çözum arama- nın otesınde, kımı ekonomık, toplumsal ve sıyasal amaçlara vanlmak ıstendığı açıktır Bu amaçlar uze- nnde kuşkusuz ayrı ayn durulabılır, ama gerçek olan şudur kı bu vöntemle konut sorunu çözule- meveceğı gıbı duzenlı ve sağlıklı bır kentleşme de sağlanamaz (*) Olsa olsa çağdaş kentbılımm ke- sınlıkle yanlış saydığı, kamu arsalannın özelleştı- nlmesı surecı hızlandınlmış olur Oysa yapılması gereken, özelleştırme değıl kamulaştırmadır 1960'ların sonlarında arsa onsının kurulmasında- kı amaç da satın alma ve kamulastırma yoluyla ka- munun elındekı toprak stokunu çoğaltmak ve daı gelırlı yurttaşlann konut sorununun çözumüne yar dımcı olmaktı Bugun ıse tersıne arsa ofısıne, Ha zıne topraklannın satışına "önculuk etmek" göre vı verılmek ıstenıyor Bundan on yıl önce de ışçının ve memunın ba nnma sorununu çözmek ıçın hukümet, Halkalı'da, Gazıemır'de ve Ayaş yolu yakınlannda kımı Hazi- ne arsalarını satışa çıkarmıştı Sözde bu yöntemle, "gecekondu yapım surecı" yasallaştırılmış olacak tı. Bunun çıkar yol olmadığını Cumhunyet okur- larına o tarıhte ainlatmaya çalışmıştım (14 111979) Nıtekım aradan geçen süre ıçınde, gecekondu sayı- sının 1 2 mılyondan 1 7 mılyona, gecekonduda ya şayan nüfusun ıse 6 mılyondan 8 5 mılyona yuk- selmesı önlenemedı Demek kı yapısal nedenlerden doğan ve yapısal çözumler bekleyen gecekondu so- rununu devlet arsalarını satarak çozmeye çalışmak- tan sonuç alınamıyor Arsa sertıfikası buluşunun, arsalarda spekulatıf eder artışlann kamçılaması, arsa stoklarımızı ent- mesı ve "sertıfıka ağalan" yaratması kaçınılrrraz gı- bıdır Bu ıse açıkça ıyehk hakkımn toplum yaran- na aykın olarak kullanılamavacağın. öngoren ana- yasa kuralının da çığnenmesı demektır Yerleşme öz- gurlüğune, sağlıklı ve duzenlı bır kentleşmeyı ger- çekleştınnek ıçın yasayla sınır konulabıleceğını gös- teren23 maddevı uygulamak da artık guçleşecek- tır Ayrıca kent toprağında bıreysel ıvelığı güçlen- dırme ısteğırun, toptu konutçuluk özlemıyle çelış- mekte olduğu da gözden kaçırılıyor Böylece bır- kaç yıldır toplu konutçuluğu ve kooperatıfçılığı dıl- lennden duşurmeyenlenn, bu toplumsal ıçenklı yön- temlere "kerhen" bel bağlamış görunduklerı de açıklık kazanmış oluyor Sonuç Uzağı görebılen devletler ve beledıyeler, toprak- larını gelışı gıizel satmak yenne, uzun sureyle kıra- ya vermeyı fleasehold) yeğlerler Toprağı tıtızlıkle korumak zorunluluğu, bu uretım aracınm, "çoğaltılamayan" bır doğal kaynak olmasının so- nucudur Bu gerçek görulemedığı ıçın değıl mıdır kı Ankara başkent olurken Ataturk'un başlattığı ka- mulaştırma hamlesımn ardından bu toprakları sa- vurganca elden çıkaran o gunun Ankara Beledıye- sı, sattığı toprakları sonradan pek yüksek ederler- le yenıden satın almak zorunda kalmıştır9 Halkın malı olan ve öyle kalması gereken sanayi kuruluşlan ve Hazine topraklarım satmanm, hem tuzel kurallar hem de kamu yarannın gereklen açı- sından sayısız sakıncaları vardır Bunlan satışa çı- karanlara, ulusumuz satış ıçın yetkı vermiş değıl- dır Bu nedenle burada, ">etkı aşımından" bıle söz etmek yanlıştır Ama dünya tanhı gösterıyor kı bu gıbı satış heveslılerı, yetkılerının dışma çıkarak yü- rüttüklen bu ışlemlerden dolayı, yalnız "vekâlet gö- revlennden azledılmekle" kalmaz; gen alınması ola- nağı kalmayan ulusal değerlerın hesabını da sırası geldığınde halka vermek zorunda bırakılabılırler (*) Chnstıan Topalov Le Prom. L» Hcnte et La Villt, Econo- mıca, Pans, 1984 PENCERE EVET/HAYIR OKTjffAKBAL DİSK Hep Gündemde..."Çağdaş olmak demek, emeğın ve ınsan zekâsının uretımın temelı olduğu anlayışına dayalı ulusal gelınn adıl olarak bölü- şulmesını öngören buyuk krtlelerın kalkınmasını amaçlamış sos- yal bır devletten yana olmak demektır Çağdaş olmak demek, kışılerın ve sınıfların duşünme ve orgütlenme özgürtüklerını top- lumun demokratıkleşmesı yolunda ele alarak, bu hak ve özgur- lüklerı gelıştırmek ıçın mücadele etmek demektır Çağdaş olmak demek kışılerın ve sınıfların duşunme ve orgütlenme ozgurluk- lerını temel alan çoğulcu ve katılmacı bır demokrasıden yana olmak demektır Çağdaş olmak demek ülkenın bağımsızlığın- dan ve ozgûrluğunden yana olmak demektır Çağdaş olmak de- mek, emeğıyle geçınen ve yarattığı değerlerle daha guzel bır dunyayı amaçlayan mılyonlardan yana olmak demektır Çağdaş olmak demek, demokrasının geregı olan sıyasal ozguriuklerden yana olmak demektır" 26 Şubat 1986'da başlayıp gunlerce süren bır savunmanın en ılgınç parçalarından bırıdır yukarıdakı alıntı DİSK Genel Baş- kanı Abdullah Baştürk'ün sözteridır btınlar Duruşma sirasın- da ıçım urpererek dınledığım bu sözlerı Çağdaş Yayınlan'ndaçı- kan "Yargı Onunde Savunma" adlı kıtapta bır kez daha okuyunca ıster ıstemez o acı dolu günlere gerı dondum DİSK, yanı Devrımcı Işçı Sendıkaları Konfederasyonu, 12 Ey- lül 1980 gunu butun Turkıyede baş suçlu ılan edıldı Yönetıcıle- rı hemen o akşam evlerınden alındı Aylarca gözaltında kaldılar, sonra da tutuklandılar Sıkıyonetım mahkemesı önunde yıllarca hesap verdıler Butun çalışmaları, yayınları, yapılan konuşma- lar, duzenlenen gosterıler dıdık dıdık edıldı Askerı savcı başta Başturk ve Genel Sekreter Fehmı Işıklar olmak uzere pek çok ışçı lıderı ıçın 'ıdam cezası ıstedı DISK'ın çalışmaları durdurul- du DISK'ın ve ona bağlı sendıkaların mallarına paralarına, tum şubelerıne el konuldu, bunların yönetım ve gözetımı hükümet- çe seçılen kışılere bırakıldı Duruşmaların başlaması Başturk ve arkadaşlarının tutuklan- ması yetmedı Devlet Başkanı Kenan Evren, halk karşısındakı konuşmalarında DISK'ı en ağır sözlerle suçlamaktan kaçınma- dı DISK'e bağlı sendıkalardan Genel Iş'ın Burhanıye Ören'de yapımı sürmekte olan bır dınlenme ve eğıtım yerı vardı, Maden Iş ın Gönen kıyılarında buna benzer başka bır dınlenme ve eğı- tım yerı vardı Ikısıne de el konuldu Sayın Evren, 'bu yerlerde ne eğıtımı yapılıyor tabıı komunızm eğıtımı' çeşıdınden sözlerle adalet önündekı yanrtlama olanağından yoksun ınsanları suç- ladı Devlet kuruluşlanna bakanlıklara, genel mudurlüklere, ban- kalara ve ordu kuruluşlanna aıt pek çok dınlenme ve eğıtım kampları tesıslerı varken Türk ışçısıne ıkı dınlenme yerı çok go- rüldü1 Ustelık bu ıkı dınlence yerının parasını da Türk ışçılerı ode- mışlerdı Sayın Evren ve dort arkadaşı, Turk ışçısının yılda on beş gun sureyle denız kıyısında rahat bır soluk almasını bıle on- ledıler O gun bugun tam on yıldır DISK'e bağlı sendıkaların malları, paraları tesıslerı, basımevlen, bınaları başkalarının hızmetıne sunulmuştur En acı olanı da DISK'ın Ankara'da yaptırdığı gök- delenın 12 Eylul culerce Anayasa Mahkemesı'ne verılmesıdır Ul- keye adalet dağıtmakla gorevlı yuce bır kuruluşun, ışçının alın- terıyle yaptırılan bır yapıda ıç huzuruyla görev yaptığını, yapa- bıldığını duşunmek bana zor gelıyor Bılmem sayın Anayasa Mah- kemesı uyelerıne de zor gelıyor m u ' 13 şubat, DISK'ın kuruluş yıldonumudur DİSK tam 23 yıl ön- ce 13 Şubat 1967'de kurulmuştu DISK'ın butun çalışmaları yü- rurluktekı yasalar çerçevesınde olmuştur Nıtekım 12 Mart'ta as- kerı yonetım DISK'e dokunmamış, DISK'ı suçlamamıştır Neden- se 12 Eylul'cülenn baş hedefı DISK'ın çalışmasını önlemek ol- du DİSK yonetıcılerını altı yıl sureyle ' çerıde" tutmak, DISK'ın butün mal varlığına el koymak 12 Eylul olayının en onemlı dav- ranışı budur Sermaye çevrelerını memnun etmek amacı mıydı boyle bır yola basvurulmasının nedenı' Ama DISK'ın ortadan kaldınlışı, yenı anayasa ve yenı yasalarla emekçı gücunun etkı- sız kılınması sermayecılere her türlu rahatlığı, güvenı sağladığı halde toplum yaşantısında bır duzelme görülmemış, sermaye çevrelerı ellerı kolları serbest çalışma olanağı buldukları halde yurt ve ulus yararına hıçbır başarı kazanamamışlardır Bır 13 şubat daha geçtı Baktım gazetelerımıze koskoca DISK- ın kuruluş gunu bırkaç satırla anılmış DİSK davası anımsanmaz olmuş DISK'e, dolayısıyla Turk ışçı sınıfına uygulanan acıma- sız tutumlar gormezlıkten gelınmış Yarım mılyon emekçının uye olduğu, yonetıcılerının altı yıl zındanlarda yattığı bır acı olay geç- mışın sıslerıne karıştırılmak, daha doğrusu unutulmak unuttu- rulmak ıstenıyor sankM Demokratık bır toplum kurmak ıstıyo- ruz, çağdaş olmak, uygar olmak kısacası gerçek bır ınsan' ol- mak amacını güttuğümuzu yazıyor, soyluyoruz Sonra da 13 şu- batı bıle gormezlıkten gelıyoruz Bu kafayla ulkemızde çağdaş- lık, uygarlık, demokratıklık anlayışını yerleştırmek olanaksız de- ğıl mıdır? Potttîka15 GİNLLK GAZETE SA>1 la 1000 TL (KDV (Uhü) I8 9LBAT I99O 2 " Yeniçeltek son değil, işçiler birleşin Politikaeı9 Gazeteei ve Sanatçıda Kttçüklük Du>gusu Toplumun etkili ve yönlendirici kesimlerinde sorumluluk ustlenmiş insanlann zaman zaman kişilik denetiminden geçmeleri yararlıdır. Eğer yanhş bir çizgide kayıyor iseler, sonunda uçurumdan düşuş kaçınılmazdır. FEYYAZ TOKAR Bıreyın kışılık dokusu>la ıç ıçe yaşayan ve bıreyın mesleğıru yapış bıçımı ıle ruhsal yapı- sı arasında büyük ıletışım olan alanlar vardır Örneğın polıtıka örneğın basın örneğın eğıtımcılık Bu alanlarda çahşanların sonuç davranış ve kararlanndan önce konulara yak laşımlan sırasındakı ruhsal vapılan önemlıdır. Davranışlarda tutarsızlıklar görülüyorsa tab- lonun sonunu değıl özellıkle fotoğrafın ılk ka- resmı ıyıce ıncelemek gerekır Polıtıkacı, ga- zetecı ve de eğıtımcı ganpsenecek polıtıka, ucu^ habercüık, körpe dımağları ters yollara götüren eğıtımcılık yapıyor iseler, eğer cıddı çıkar hesapları yoksa, cıddı kışılık bunalımı ıcerısmdedırler Devlette ve özel kesımde belırlı görevlere ele- man alınırken o gorevın nıtehklerıyle bağlan- tıh olarak goz testlerıne, sınır testlerıne, kal- be ya da akcığerlere ayn bır özen gösterılır Bu dıkkatlerın tümunun ardmda ınsan yaşa- mı vardır, sağlığı vardır Ya da devletın cıddı çıkarları bulunur Ruhsal sorunlar ıçerısınde olan bır ınsan ıs- ter bürokrat, ıster ışadamı, ıster pohtıkacı ya da gazetecı olsun, artık ondan sağlıklı karar beklemek söz konusu değildir tşte bu neden- le, günlük konuşmalanmızda sağlıklı karar- lar verebılen ınsanlardan söz ederken çoğun- lukla "kışılık" sözcüğünü kullamrız ve "kışı- lık sahıbı", "gtivenılır kışılığı var" denz Bu- nun tersıne dunımlarda ıse "kışılığı za>nf, "kı- şılığı sılık", "kışılıksız" gıbı deyımler bu ta- nımlamanın değışık nıtelemelerını yansıtır Karakter-kişilik-benlik... Konu\Ti ışleven kıtaplarda (1) otorıteler kı- şılık sözcuğunun genellıkle mızaç, huy, karak- ter gıbı sözcuklerle eşanlamda kullanıldığıru ıfade ederler Aslında kışılık konusunda önem- lı kavram kanşıkiıklarına da rastlanır Gunü- muze dek yapılan tanımlamalarda kışılık, "bır ınsanı başkalanndan a>ıran bedensel, zıhın- sel ve ruhsal özellıklenn bütunu olarak değer- lendınlmıştır" Bır başka deyışle, kışılık kav- ramından, bır ınsanı nesnel (objektıf) ve öz- nel (subjektıO yanlan ıle başkalanndan fark- lı kılan duygu, duşunce, tutum ve davranış özellıklerımn tümu anlaşılır Atasozlenmız arasında bulunan, "huy canın altındadır", "huylu huyundan vazgecmez", "can çıkar huy çıkmaz" gıbı deyışler, huyun kışılıkle sıkı bağ- lantısı olduğunu açık seçık göstermektedır Devamlı esprı yapma merakında olan ınsan, ne kadar özense cıddı bır adam sıfatına ula şamaz \rtık ondan neşelı, çocuksu tıp ola- rak soz edılecektır Genel olarak kışılıkle eşanlamda en çok kul- lanılan sözcuk karakterdır Karakter kışıye öz- gu davranışların butunu olup, ınsanın beden- sel, duygusal ve zjhınsel etkınlığıne çevrerun verdığı değerdır Bıreyın karakten kışısel özel- lıklerle ıçınde yaşanılan çevremn değer yargı- larından oluşur Başka bır deyışle, karakter- de, kışılıkle ıçınde yaşanılan çevrenın değer yargıları bırlıkte yorumlanır Böyle bır vorum, karakten benlık kavramı- na yaİdaştırrr Ancak kışılık ve benlık kavram- lan ıle karakter arasındakı en önemlı fark, ka raktenn, ınsanın ıçınde yaşadığı çevremn top- lumsal değerlerınden ve ahlak kurallarından oluşması ve değerlendınlmesının de bunlara göre yapılmasıdır Bu kurallar, çocukluktan berı bemmsense de uyum sağlamak amacıyla ınsanın kendını zorlaması ıle yenne getırüse de kışı dışardan "karakterlı" olarak değerlen- dırılır Allfort'a göre karakter, ınsanın ıçınde ya- şadığı çevrede geçerlı olan değer yargılannı ve ahlak kurallannı kullanış bıçımıdır Oysa ıyı- kötu, guzel-çırkın, doğnı-hatalı, olumlu- olumsuz kavramları görelı olduğuna göre bu anlamda karakterlı va da karaktersız olmak da görelı olup zaman ıçınde gruptan gruba, toplumdan topluma, ülkeden ulkeye değışebı- hr örneğın bır arkadaş grubunda addıyetsız- lığı şakacılık, zaman kavramına uymamayı dostluk hoşgörüsü, yaptığını ınkâr etmeyı meslek kuralı olarak yorumlama yoluna gıden ve bu bıçemıne (uslubuna) gıderek alışılan bı- rey ya da bıreyter artık sağlıklı kavramlann tü- münden arınmış olarak, denetımsız bır araba halıne dönüşmuşlerdır Nerede kıme toslaya- caklan, nasıl toslayacakları onemlı olmaktan çıkmıştır Çarptıklan >erde kendılerının gör- düklerı hasar hıç önemlı değildir, çunkü öze- leştın yapabılme olanaklarını yıtırmışîerdır Önemlı olan, karşı tarafta bırakacakları ha- sardır Oysa kı bu bıçeme büninmüş, böyle- sıne huylarla sarmalanmış brr karaktenn ve- receğı hasar da yoktur, çunku her çarptığı nok- tada, toplumun kendısıne olan değer ölçüsü -eğer kalmışsa- aşınarak tukenecektır . Ünlu Fransız >azan Bnıyere "Karaktere Daır" adh yapıtında, karakten, "ınsamn ıçınde yaşadığı çevrede geçerlı olan ahlak kurallan karşısın- da orta>-a çıkan ruhsal portresı" olarak tanım- lamıştır Özellıkle ulusal bağımsızlığına kavuş- ma savaşı veren, daha fazla özgürlük arayışı ıçerısınde bulunan, çağdaşlaşma sureande olan ve nıhayet cıddı kavramlarda yenıden ya- pılanma ve duzelme kavgası veren ulkelerde, polıtıka ıle uğraşanlann, basında çalışanların, ümversıtelerde eğıten ve yol gösterenlenn, bu- rokrasıde devlet çarkını döndurenJenn sağlam karakterlı ve kişılikli olmalan, surecı kısalta- cak ve hedefe ulaşmayı sağlayacaktır Kışılık sözcüğü Latınce*de tıyatro oyuncularının rol- lerıne uygun olarak >Tizlerıne taktıklan mas- ke anlarnına gelen, "Persona" sözcuğunden turetılmıştır Gerçekte kışılığın bır yam, ınsa- nın ötekı kışılerle ılışkılennde aldığı tavır, gös- terdığı davranış, başka bır deynşle taktığı raas- kedır lşte bu maskenın altındakı yuz, nıaske çıkartıldığında farklı bır durum ortaya koy- muyorsa, kışının ıçı de dışı da bırdır Bunun tersı, kendı göruntusu altında yapmaktan utandığı şeylen ya da korktuğu şeylen bır baş- ka görünume ya da adın gensıne gızlenerek yapraa yoluna gıdışıdır Bu davranış bozuk- luklannın gensınde de kuçuklük duygusu ya- tar Kışılığın ıç, oznel, dışa yansımavan yanı yo- rumlanarak nesnel, dışa yansıyan yanı ıse öl- çulerek anlaşılmaya çalışılır Kışılığın öznel ve nesnel yanlan arasındakı uyum ve tutarlılık guçlu ve sağlıklı kışılığın temelıdır Kıskançlık. Başkalarıyla yapılan kıyaslama sonucu, onun ustun olduğu kanısına vanldı- ğında ortaya çıkan kaygı, endışe ve eksıklıkle kanşık bır duygusal yaşantıdır İnsanlann kı- şılıklen konusunda 1923 yılında Amenkah araştıncı Davenport ınsanları beden >apılan- na göre "slender", "medıum", "fleshy" ola- rak ayırmış, ınce, uzun, orta, şışman ve eth olan insanlann bırıbınnden farklı kışılık ya- pısı olduğuna dıkkatı çekmıştır Kımı ınsanda kıskançlık, mesleğındekı ınış- çıkışlarla çok bağlantılı olur Muşterısı bol bır dukkânın satış yapamaz duruma gelışı, o duk- kâmn sahıbını va venıden canlandınp atılıma götürur ya da en yakınında ı>ı ış yapan yere kın dolu bakışlara Başarılı bır çızgıde ıler- lerken düşüşe geçen gazetecı, nıhbıhme göre, kaygısını denetleyemezse, ofke ve saldınya dö- nuştürür tçındekı kuçuklük duygusunu tah- rık eden, özellıkle çok vakınındakı kışılerden hem kopmamaya bakar hem de onları sınsıce tırmalamak ıster Sanatçılann denge bozukluğu ıçınde bulu- nanlannda ıse kuçuklük duvgusu, gundemden düşmelen oranında uyuşturuculara yönelme, hatta ıntıharla sonuçlanır Polıtıka arenası bö>lesıne tıpler açısından her kesımın en zengımdır Fakat belleğımızı bıraz eşelersek, bakanlıktan sonra kuçuklük duygusuna kapılmadan mahalle muhtarbğı ya- pan (Inönu dönemının Içışlen Bakanı rahmetb Şükrü Sokmensuer) unlü polıtıkacılar da var- dır Sonuç Sık sık yıneledığımız gıbı, denetım altına ah- namayan kıskançlık duygusu onu taşıyanları her davranışlannda bıraz daha karanlığa go- turürken, bastınlıp yoğrulabılenı hem başa- nlı \e hem de kendısıne saygısını buyüterek kazanan bır ınsan varatır Sonuç olarak, toplumun etkılı ve )onlendı- rıcı kesımlennde sorumluluk ustlenmiş insan- lann, zaman zaman kışılık denetımınden geç- meleri yararlıdır Eğer yanlış bir çizgide kayı- yor iseler, sonunda uçurumdan duşuş kaçınıl- mazdır (1) Bak Kışılık ve Insanı \nlamak Prof ö Köknel 68591 no lu surucu tKİgemı kavbettım Hıikümsuzdur NİLGUV KESKtS Ehlıyet cuzdarumı kaybettım Hükumsuzdur NİZAMETTtN ÖZBEN ERDOST AİLESİNİN KAYBI Artova (Çıftlik) halkından İbrahim Hoca oğlu, Mustafa Erdost'un kardeşı Yunus Nadi Guven'ın dayısı, Muzaffer ve Ilhan Erdost'un amcalan, Serdar ve Nurten Erdost, Hale ve Bilgin Kayıkçı, Gulsum ve Mulazım Narin'ın babalan, İlkim, Çağın ve Boran'ın dedelen, Munevver Erdost'un eşı İSMAİL ERDOST'u kaybettık Bugun (21 Şubat Çarşamba) Hacı Bayram Camıı'nde kılınacak oğle namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa vereceğız. ERDOST AİLESİ UMUT Beyoglu DUNYA—149 93 61 • KadıkoyMODA—337 01 28 OrtakoyOKM—158 69 B7 • Ankara TALIP—126 99 36 Ankara METROPOL—125 74 78 • Izmır KOŞK—311 628 Mersın KEMER—16723 • EFES FILMCILIK Köpekler ve İnsanlar... Polonyalı uzmanlar geldıler, grızu patlamasına sahne olan Ye- niçeltek lınyıt madenıne ındıler, baktılar, ınceledıler, sonra ko- nuştular '— Bız buraya ınsan değıl, köpek bıle ındırmeyız " Ertesı gunu Polonyalı uzmanların açıklaması gazetelerde çıktı, yankılar yaptı, sonra unutuldu Hep boyle olur Unutulur Oysa vurgulanan tumce unutulacak nıtelıkte değildir, çünkü yalnız Türkıye'ye değıl, Polonya'ya dönuk bır gerçeğın altını çızıyor Polonya Doğu Avrupa'da Doğu Avrupa gündemın bırıncı maddesınden ınmıyor, Polon- ya'da olan bıtenler de anlatıla anlatıla bıtırılemıyor, Papa Jean Paul Polonya'yı kutsuyor, Lech Walesa Amerıka'da nutuk atıyor, şakası yok bu ışın bır tarıh yaşanıyor, zavallı Polonya komünıst partısınden az mı çektı1 Et kuyruklan sut kuyruklan balık kuy- rukları, yumurta kuyrukiarı dükkânların önünde uzayıp gıdryor- du İşçiler, moda deyımıyle "nomenklatura"ya karşı ayaklandılar VValesa bu ışın başını çektı, ama burnu bıle kanamadı, bızım DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk'ün başına gelenın bınde bınyle karşılaşmadı şımdı Polonya en başta Amenka olmak üze- re Batı'nın buyük desteğıyle "pıyasa ekonomısı"ne geçmenın san- cılarını yaşıyor Bu kez dukkânlarda, mağazalarda mal var, ama fiyatlann yanına yaklasabılecek babayığıt yok belırsızlık egemen, herkes merakla ne olacak dıye bırbırıne bakıyor Benım merakım ıse daha değışık, Polonya yı bılenlere so- ruyorum — Bu ulkede kopeklenn durumu ne7 • Doğrusunu ıstersenız kımse yanıt veremıyor, ınceden ınceye kuram yapanlar var, sosyalızm ve komunızm, pıyasa ekonomısı ve planlama arasında aşık atarak çok buyuk iafların soyutlama- sına kendını kaptıranlar pek çok da Polonya'dakı kopeklenn hu- kuksal durumunu bılen yok Ama öğrenmelıyız Çunkü Türkıye'ye gelıp Yeniçeltek maden ocağını gören Po- lonyalı uzmanlar boşuna konuşmadılar — Bız buraya ınsan değıl, köpek bıle ındırmeyız Batı'yı az buçuk görmuş olanlar bılırler, oralarda hayvan hak- ları vardır, hele köpekler el ustunde tutulur, kuçukuçuların ya- şam koşullarma dıyecek yoktur bızdekı gıbı hayvana ezıyet ede- mezsın, beygırı ıstedığın gıbı kırbaçlayamazsın, "kopek katlıamı" yoktur oralarda, sokakta başıboş kedılere rastlayamazsın Polonya da durum nasıl? Merak edıyorum * Polonyalı uzmanlar dedıler kı — Bız bu maden ocağına ınsan değıl, kopek sokmayız " Tümcenın üzerınde duşundükçe kuşkularım çoğaldı, köpek- lere hor bakıyor Polonyalı, yıne de gözetıyor, kuçukuçuların da hakları olduğunu belırtmekten gerı kalmıyor Ya bız ne yapıyoruz 7 Anlatmak güç Çelışkılı mı çelışkılı Utandırıcı Bız sokak kopeklerını "ıtlaf" ederız, zengın konaklarındakı kö- peklere de Avrupa'dan mama getırtırız, ama ınsanımıza da böy- le "çıfte standart"\a yaklaşmıyor muyuz" 7 Geçen gün bır tanıdığıma Yeniçeltek madenını gören Polon- yalı uzmanların köpeklerı ıçeren sözünü anımsartım bana ne dedı bılıyor musunuz — Sosyalızm öldü, Marksızm'den hayır yok, Polonya kapıtalıst olma yolunda, en lyısı pıyasa ekonomısıdır Ne ılgısı var? Ben Polonya'da kopeklenn koşulterını oğrenmek ıstemıştım yanıt alamadım Melıh Cevdet'm arkadaşı Ganı Gırgın'e rastlar- sam bır de ona soracağım Server Tanilli Fransız Devriminden portreler. SAY Dağıtım Ltd.Şti. Ankara Cad No 54/4 Tel 512 21 58-512 50 80 Sırkecı-IST TMMOB METALURJİ MLHENDISLERI ODASI GENEL KURUL DUYURUSL Metalurjı Muhendıslerı Odası'nın 16 donem genel kurul toplantısı 24 Şubat 1990 tarıhınde saat 10 OO'da TMMOB Metalurjı Muhendıslen Odası'nda (Hatay Sok 10-9 Kızılav-ANKARA) çoğunlukla toplanacaktır Çoğunluk sağlanamaz ıse GENEL KLRLL 3 MART 1990 CLMARTESt GUNL TURSER SALONU'NDA (ATATURK BULVARI NO: 211 KAVAKLIDERE-ANKARA) SAAT 10.00'DA çoğunluk aranmaksızın çalışmalarına başlavacaktır 3 Mart 1990 Cumartesı gunu gündemın "secımlere" kadar olan bölumu tamaralanacak, 4 Mart 1990 Pazar gunü saat 09 00-17 00 saatlen arasında TMMOB Metalurjı Muhendıslen Odası'nda (Hatav Sok 10-9 Kızılav ANKARA) seçım yapılacaktır GUNDEM YONETIM KURILU 2- Başkanhk dıvanı seçımı 3- Açılış konuşmalan 4- Komısyon seçıralen 5- 16 dönem çalışma raporu, raalı rapor ve denetleme kurulu raporlannın okunması ve tartışılması 6 Yonetım ve denetleme kurullarının aklanması 7 Komısyon raporlannın goruşulmesı 8 Dılek ve önerıler 9- Ada>ların belırlenmesı 10 Seçımler LISKUR SÜRÜCÜ KURSU Surucu belgesı bızden alınır Kadıkoy: 336 02 79 Erenkoy.359 30 68 Maltepe 352 24 21 KADINLARIMIZIN YÜZLERI S Ü M E Y R A D A Ğ I T I M A D A M U Z I K IST 5 1 3 0 0 6 4 - A N K 1 3 1 5 C 6 3 - A * *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle