25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbr Cumhıınıeı Matbaacılık \e Gazeıccılık Turk Anonıtn Şırkeıı adıra Nadir Nadi 0 Genel Ya\ın Mudurır Hasftn Cemal. Mucssese Muduru. Emine Işaklıgil. Yazı Işlen Muduru Oka> Goneasiıı. 0 Haber Merkezı Muduru Valçın Bavtr. Sa>fa Duzenı >oneımenı Vli 4or. 0 Temsıialer ANKARA \hmel T»n. IZMIR Hıkmtl Çetuıkatv. *D<\\-\ Çeaa Yıjjmofclu I. PDbtıka Otal Btşhopç. I>; Haberler Eljan Balcı, fckonom: Cengız Turtnn. Is Sendıka Şukran kcttari. Kulmr rdal L'4tr. E^lım CcııcB> ?«}lan. Haber Arajrınna. İSfncl Beritan. Vur Haberter Necdrf Dogaa. Spor Danjjmanj AbduiL&dv lifcefrnan. 0u3 Vazüar Krmn Çalt$kas. Vaşurma. Şm)m Alpn, Duzeltme AbduMah Yum. 0 Koordına'o' U M Kvnıfcuı. 9 S 1atı Is-ef ErolLriuıl. 0 Muhasebe Buknl Itaıcr 0 ButcePlanlama Scvp Osıunboeogta 0 iteUa.-n \>« Tcna # El 1a>inla.- Hahs \kyat 0 !&L-e HlKeyn Gıutr. • Işletmc Ondcr Çdik. 0 Bılgı :f lr-ı Nail IıuL 0 P^ond Sevgi Bostnooftlu &et»ı «• liıoı Cumhun>« Vlalbaaahk vc Guoedkk TA.Ş. Türk CKağı Cad. 39/41 HÎM '« Pfc 2*-lsanbul Tri İJ2 OS Oî 00 ha). H a . 22246 FJJL (I) 326 «0 72 0 Bummr Ankın. Zıva Gokalp Bl>. lnjubp S. No 19.4. M 1)3 11 41-T. Tdct 42344 Fu. (4) 133 (15 f.- 0 lm»r H Zı>n Blv 1352 Si'3, Td: 13 12 30. Idn. 52359 Flx (51) 19 53 60 : Inonu Cad 119 S. No 1 Kal 1, Td. 19 37 52 (4 ta), TdDC «215!, Fa*. (71) 19 37 52 ŞANLIURFA TAKVİM: 21 ŞUBAT 1990 tmsak: 5.19 Guneş: 6.44 Öğle: 12.23 îkindi: 15.21 Akşam: 17.51 Yatsı: 19.10 Okullarda 'umre tatiti'Doğu ve Güneydoğu'da öğretmen açığı, eğitimi aksatırken Şanlıurfa'da 200'e yakın öğretmenin umreye gönderilmesi nedeniyle ikinci yarı yılda eğitime başlanamadığı bildirildi. ŞANLİURFA (Cumhuriyet) — Kent merkezi ve ilçelerdeki ilk ve orta dereceli okullarda görev- li 200'e yakın öğretmenin umre- ye gönderilmesi nedeniyle ikinci yanyılda eğitime başlanmadığı bildirildi. tHD Şanliurfa Şube Sekreteri Muhis Melik, '^ğitimin devlet eliyle engellendiğini ve anayasa suçu işlendiğini" öne sürdü. Doğu ve Guneydoğu'da öğret- men açığı eğitimi aksatırken, Şanlıurfa'da öğretmenlerin umre ziyaretine gitmeleri nedeniyle ikinci yanyılda öğretime başlana- madığı bildirildi. Kent merkezi ve ilçelerden umre ziyaretine gönde- rilen öğretmen sayısının 200'e ulaştığı belirtilirken, Milli Eğitim Müdür Yardımcısı MusUfa Ek- ren, sajnnın 30 olduğunu savuna- rak, "Öğretmenler, Milli Eğitim Bakanuğı Din DersJeri Daire Baş- kanlığı'nın talimatıyla 22 gün izin verilerek umreye gonderildiler. Bunlann büyıik bolümü geçen perşembe günü göreve başladı" diye konuştu. Milli Eğitim Müdürluğu'nden bir başka yetkili ise, öğretmenle- rin umre oncesi ve sonrasında bi- rer hafta okullara gitmediklerini vurgulayarak, "Egitimin aksadığı doğnıdur. Dersler önernli ölçüde boş geçiyor. Fakat bunlan hükü- melin kendisi yapıyor" dedi. Öğretmenlerin umreye gonde- rilraesınin "anayasa suçu" oldu- ğunu söyleyen İHD Şarüıurfa Şu- be Sekreteri Muhsin Melik ise, "Göfüyonız ki bu kez eğitim dev- lel tarafından aksatıldı. Çocnk- laruı eğitim >« ogretim haklan H- krinden alınmıştır" dedi. Bakanlık, 40 tahsisplanhyor Koy kapatnıa hazırlığı MUSTAFA BALBAY ANKARA — özel çevre koru- ma alanlarmdaki belirsizlik de- vam ederken bu alanlar içinde 49 yıllığına kiralanmış yeri bulunan kişi ve kuruluşlara yeni koylar ve- rilmesi için hazırlık yapılıyor. Önumüzdeki günlerde orman alanlarından 40 yeni tahsis yapı- lacağı öğrenildi. Prof. Dr. Tunca Toskay'ın da başkanlıktan istifa etmesiyle bir- likte özel Çevre Koruma Kuru- lu'nun çahşmalarının durma noktasına geldiği belirtiliyor. 5 Temmuz 1988'de çıkanlan bir kaıarnameyle Fethiye, DaJyan, Bodrum ve Marmaris yöresinde- ki kıyılarda ilan edilen "özel ko- ruma alanlan" konusunda o günden bu yana ciddi bir çalış- ma yapılmadı. Başbakanlık'a bağlı olarak kurulan Özel Çevre Koruma Kurulu'nun bu alanlarda- ki son durumu belirleme çahşma- sından öte bir girişimi olmadı. Kamuoyunda olumlu bir adım olarak değerlendirilen koruma alanlan içinde tahsisli koyu bu- lunanlarm durumu da uzun süre belirsizliğini korudu. 10 Kasım 1989'da Resmi Gazete"de yayım- lanarak yürürlüğe giren yeni bir karamameyle bu kişi ve kuruluş- lara yeni alanlar gösterileceği be- lirtilmişti. Hükümetin bu doğrul- tuda yaklaşık 40 yeni tahsis da- ha yapacağı öğrenildi. Çalışma- lan Tanm Orman ve Koyişleri Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı- nın ortaklasa yürüttüğü ve yeni tahsislerin çoğunlukla orman aJanlarından olacağı öğrenildi. Orman alanından özel yer ve- rilecek kişiler arasında Katrancı koyunu Tanm Orman ve Koyiş- leri Bakanhğı'na devreden Yazı- cı oteller zincirinin sahibi Ibra- him Yazıcı, daha önce Fethiye- Sarsala koyunu alan ENKA Hol- ding, Kille koyuna yatırım yap- mayı planlayan Ömer Diaçkök de yer alıyor. Mimarlar Odası Çevre Komis- yonu Başkanı Oktay Ekinci son girişimlerin bir "kurtarma operasyonu" olduğunu belirte- rek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu tahsislcr yapılmadan yan- lıştan bir an önce dönülmelidir. Mimariar Odası'nın ve diger ku- nüuşlann surdıirdüğü miicadele suaunda özel çevre koruma böl- gekrinde iptal edilen yatinmlann sahiplerine orman arazilerinden daha boyutlu tahribat yapacak yeni verler verilmesi onaylanadk bir davramş degUdir." Sigortaşirketleri öneriyor Mînîbüslerde de sîgorta uygulansın GÜNEŞ GÜRSON ANKARA — Halk arasında "koltuk sjgortasr olarak bilinen ve 18 Ocak 1990 tarihinde yürür- lüğe giren "olobüslerde zonınlu koltuk ferdi kaza sigortası"uygu- laması, beraberinde çeşitlisorunla- rı da gündeme getirdi. "Şehirierarasj yolcu taşıma biz- metierini, ulke ekonomisi ve sos- yal hayabn gerektirdiği diızenli ve giivenli hale getinnek" amacıy- la başlatılan uygulamada en bü- yuk eksiklik, "II sınırlan içinde çalışan olobüsleri kapsamayışı". Minibüslerin de sigorta kapsa- mına alınmaması, eleştirilen bir diğer konu. "35 oturma yeri olan otobüsJer" için geçerli olan sigor- tanm, minibüsler için de uygulan- ması gerektiğini ifade eden bir yetkili. "Şehirle kaza arasında ça- lışan minibüsler gozardı edilmiş. Ama kazalann yüzde 80'ini bun- lar yapıyor. Gittiği >ol, aynı şe- hirkrarası karayolu. Üstelik eski araçlar daha çok kaza yapıyor" diye konuşuyor. Uygulamanın zonınlu hale gel- mesiyle birükte otobüs firrnala- rından sigorta şirketlerine büyük bir akım meydana geldi. Bu ise sigorta şirketleri arasında yoğvn bir rekabete yol açıyor.Şehirler- arası yolculuk sırasında meyda- na gelen herhangi bir kaza sonu- cu yolcuya ölüm halinde 10 mil- yon, devamlı sakatlık durumun- da 10 milyon ve tedavi giderleri- ni"karşılamak üzere 5 milyon li- ralık ödeme yapılıyor. Sakatlan- ma durumunda, sakatlanan organın işleyişine göre değişen miktarlarda bir ödeme söz konu- su. Örneğin iki gözün tamamen kaybında, sigorta bedelinin yüz- de 100'u, bir bacağın tamamen kaybında sigorta bedelinin yüz- de 4O'ı ödeniyor. Otobüs firmasının koltuk ba- şına ödeyeceği sigorta primi ise 20 bin lira olarak belirlenmiş. Prim oranında maksimum yüz- de 25 oranında arttırma ya da in- dirme yapılabiliyor. Sınav dönemi başlarken uzmanlar öğrencileri 'yanlış' çalışmaya karşı uyarıyor 'Oğrenmeyi bümiyoruz' tı 'Okudum, okudum anlamadım. Çok çalıştım, ama başaramadım' gibi yakınmalar aslında öğrenme biçimindeki hatalardan kaynaklanıyor. Çünkü öğrenmenin birtakım ilkeleri var, aileler ve öğrenciler önce bunlan bilip uygularlarsa başan şansı artıyor. Öğrenmedeki en önemli unsurların başında 'tekrar 1 geliyor. Ancak bu art arda tekrar değil, aralıkh olarak 'tekrar'ı içeriyor. Bazı kişiler görsel, bazıları işitsel olarak daha kolay öğrenebilir. MERİH AK ~ İZMİR — tlk ve orta dereceli okullarda ikinci yan yıl ile birlikte zorlu bir maraton başladı. Bir yandan karnesindeki zayıf notla- rı duzeltmeye calışanlar bir yan- dan aralıksız süren ödev, sözlü, yazılı sınavlarla birlikte yüz bin- lerce öğrenci Anadolu liselerinden IYI OGRENMENIN YOLLARI Ezberi bırak kavramaya bak• Öğrenmek için öğrenciler daha çok aralıklarla çalışmalıdır. Okuduğunu kavramalı ve ezberden kaçınmalıdır. Ezber belli bir süre sonra unutulur, kavramak için de aralıklarla ve gunü gunüne çalışılmalıdır. Öğrenme aralannda hafıf spor yapmak, temiz havada yurumek ve müzik dinlemek yararlı o)ur. • Okulda dersler en iyi şekilde dinlenmelidir. Dinlemek öğrenmeyi kolaylaştırır. Dinleyerek kavranan konu çalışılarak iyice öğrenilir. • Çahşmalardan sonra mutlaka konu değerlendirmesi yapılmalıdır, kitap kapatılmal ve konu tekrar edilmelidir. Eğer bu olmuyorsE konu anlaşılmamış demektir. • Kişi kendini tartarak hangi yönde iyi öğrendiğini saptamalıdır, örneğin görsel olarak iyi öğrenen kişi okumalı, yazmalı, çizmeli. • Yorgunken kesinlikle ders çalışmamalı, vücut yorgun olduğu için öğrenme çok zor olur. • Sabah erkenden ders çalışmak iyi sayılır, ama prensip olarak uykunun üzerine ders çalışmak bütun vücut tam olarak harekete geçmediği için daha az yararlı olur. l/ykudan önce çalışmak bu yuzden daha yararlıdır. • Açken ve tokken oğrenmek zordur. Bu yüzden normal bir karın tokluğu öğrenmeyi kolaylaştıracaktır. • Çalışırken aralarda şeker yemek yararlı olabilir. • Sınavlardan once kısa sürede ders çalışmak sakıncalıdır. Bilinenleri tekrar etmek daha fazla yarar sağlar. • Grup çahşmalarında yarar vardır. Tartışma öğrenmeyi mzlandınr. üniversiteye kadar uzanan "sınav "çok çalışıp başarüı olamama" olduğu bildiriliyor. Uzmanlar öğ- yanşım" kazanmak için geceli şikâyetlerine verdikleri yanıt ise rencilerin "öğretmen zayıf not gündüzlü çalışıyor. Öğrencilerin aynı: "Öğrenmeyi bilmiyornz." verdi", "bu noru beklemiyordum" büyük tempolarda çalışmalanna— Okullarda daha çok ezberci bir-sözlerinin bir tür savunma mekd- karşın başansız olduklarmda suç- yöntemin uygulanmasının öğren- nizması olduğuna dikkat çekerek lanan genellikle öğreımenler olu- ciJeri "öğrenme" konusunda ken- öğrencilerin ilk önce nasıl oğren- yor. Uzmanların oğrencilerin dilerini zorlamamalarına neden meleri gerektiği konusunda çalış- Artık erkekler 'yıımuşak'Dış Haberier Servisi — Erkek giyiminde modanın merkezi Londra. Tweed ceketlerin allına giyilen konfeksiyon gömlekler sanki terzi işi. Kraliçe'nin başken- tinde sokaklar, örneğin City (Bor- sa) ya da Kensington defıle san- ki. Ingiliz kadınlan giyimlerine ne kadar çok rüküş özen verirlerse, mister'lar da o derece itinalı, kı- yak kuplu ceketler, pantolonlar gi- yerler. Erkek giyiminde modanın mer- kezi, sanayi ve tabii ki fınans du- rumları itibarıyla Londra ise işin estetik hamallığı Italya'da. Kadm giyiminde şımdiye kadar kimse deviremedi Paris'in ege- menliğini. Fransızların, General de Gaulle, Eyfel Kulesi, şarap- peynirle birlikte en çok gurur duy- dukları ulusaJ kurumiardan biri de kadın modası. "Biz giydirmc- sini de biliriz!" Bu yılın başında makas yıyen 80'li yıllar, "tahayyul dönemi" olarak adlandınlıyordu. Erkek gi- yim modasında binbir renk, bin- bir kup vardı. E&arplar, mendiller, kravatlar cabası. Fransızlann Fel- liru taraftan tasanmcısı Jean-Paul Gautier, 80'lerde erkeklere mah- sus etekler (hem de yırtmaçlı ve midi) çizmişti. "Iskoc olmak şart defil etek giymek için!" Sonbahar defilesi için Ingiliz "Independent" gazetesinin moda editöru Roger Tredre'ye "Avmp^ da erkek giyim modası karşı- devrimin esiginde" tahlilini yap- tıracak derecede durgun ve sade. "Euroman" yeni bir deyim. "Avmpalı erkek" demek. Roman- tik, centılmen, hatta yumuşak. 1993 Tek Pazar Avrupası'na mo- dacılar da hazırlanıyor. Erkek gi- yiminde Italyan, Fransız ve Ingi- liz ekolünün üzerinde ve dışında bir Avnıpa stili oluşturma çaba- ları var. Herkes Avrupalı, ama ne de ol- sa Ingiliz, Fransız ya da ttalyan. Mesela lngıliz erkekleri giyim mo- dasıyla çok yakından ilgili değil- ler. Mintel adb araştırma kurumu- nun yaptığı bir ankete göre Bu- yük Britanya'da yaşayan erkekle- rin sadece yüzde 18'i "ciddi ve su- rekli bir şekilde modayı izliyor." Geri kalanlar da anneleri ya da eşleri ne alıyorsa onu giyiyor ol- sa gerek. 90 sonbahar hazırhklan: Kalın ya da kaşe kumaşlar, düz renkier çoğunlukta. Belçikalı tasarımcı Dirk Bikkembergs ise Afganis- tan'a takümış durumda. "Afganis- tan'ın tozlu renklerini benimse- dim. onlan biraz açıp Avrupa'ya uygnlamaya çalıştım" diyor. Düz kahn çubuklu kestane rengi-beyaz gömleğin uzerine, enlemesine ciz- güi bir tunik öneriyor. İngiliz Ric- hard James ise 60'lı yıüann hip- pi modasından esinlenmeye devam ediyor. raalarını ıstediler. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Çelikkol öğrenmenin bir- takım ilkeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çelikkol öğrencilerin çalışırken mutlaka dinlenmeleri gerektiğini de vurgulayarak şöy- le dedi: "tnsan neyi yapmak is- tediğini amaçlaraab, buna kendini hazırlamalıdır, öğrenci sırf oku- lu bitirmek için okursa amac fark- lılaşır. Öğrenme zayıflar. Burada eğitime de büyük görev düşmek- te, ögrenciye neden öğrendiği izah edümeli sentez yapması sağlan- malıdır. Aynca bu konuda eğitil- raeli ve bilgili olraalıdır." Çalışırken ögrencilerin bazı ko- nulara dikkat etmesi gerektiği ne dikkat çeken Prof. Dr. Çelikkol şunları söyledi: "Öğrenmenin birtakım ilkele- ri var. Eğer öğrenci direkt olarak kitabından çalışarak öğreniyorsa kavrayarak oğrenecektir. Burada ögrencinin ne olduğunu kavraya- rak oğrenmesi gerekli, eğer okul- da oluyorsa bu yol da dinleyerek öğrenmedir. Dinleyerek ögrenen- ler zaten kavramış olurtar, öğren- ci çalıştıklan sonra mutlaka tek- rar etmeli, kitabı kapatıp kendi kendine konuyu anlatmalıdır. Bi- üm öğrencimizde bir hastaiık var. 'Efendim ben anlamadım.' 'Ne yaptın?' 'Okudum.' Bunun kav- rayarak okuduğunu var sayalım. Yetmez. Tekrar etmeli. Bu tekrar- lamalarda mtımkun olduğu kadar aralıklarla olmalıdır. Dersi liç kez okuyarak anlıyorsa bunu iist iis- te üç kez okumamalı aralıklarla okumalı aralarda dinlenmeü. Bazı insanlar görsel olarak bazılan da işitsel olarak daha kolay öğrenir. Buna göre çalışsınlar." Dokuz Eylül Üniversitesi Eği- tim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Karagözoğlu ise oğrenme- de çevre etmenlerinin önemli ol- duğuna dikkat çekti. Konuyu öğ- renci aile ve öğretmen açısından üç noktada toplayabileceklerini belirten Prof. Dr. Karagözoğlu, ailelerin genel ödevinin çocukla- rına eğitim disiplkıi vermek oldu- ğunu söyledi. Prof. Dr. Karagö- zoğlu, "Aile, çocuklanna diizenli çaltşmayı aşılamalıdır. Bunun ya- nında çocuklann arkadaş grupla- nna da dikkal edilmeli, çocuğun durumu takip edilerek ona gere- ken ortarn sağlanmalıdır" diye konuştu. JARSE TAKIM — Paul Smith'in 90 sonbahar koleksiyonundan bir jarse takım. Ailelerin birinci kanaat döne- minde başansız olan çocuklarını, devamlı olarak eleştirmeleri ve ça- lışma azimlerini kırmaları yerine onun çalışmasıru teşvik edecek tu- tum içinde bulunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Galip Ka- ragözoğlu, çocuğu umutsuzluğa düşürmemek gerektiğini de bildir- di. Çalışma ortamımn her zaman rahat olması gerektiğini sozlerine ekleyen Prof. Dr. Karagözoğlu, "Onlan teşvik ve ödüllendirmek gerek. Aynca teievizyon, çocuğun eğitim hayannı bir dereceye kadar olumsuz olarak etkileyen eğlence aracıdır. Bu nedenle bir yanda te- levizyon seyredilirken öbür taraf- ta çocuğun ders çalışması isten- memeli, aileler bu konuda biraz fedakârlık yapmalıdır" dedi. Prof. Dr. Galip Karagözoğlu sözlerini şöyle surdürdü: "Eğitimde en büyük sorumlu- luk öğretmenlere duşmektedir. Öğrencinin başansını değeıiendi- recek olan öğretmendir. Çocuğun bilgi düzeyini yiikseltecek olan da öğretmendir. Bu bakımdan öğret- men çocuğun başansını değerlen- dirirken 'acaba ben bu çocuğa ye- teri kadar bilgi verebildim mi? Onu geliştirebildim mi?' konula- nna dikkat etmelidir. tlk önce kendisine özeleştiri yapmalı ve de- ğerlendirmeye gitmelidir. Bir de degerlendirme yaparken öğrenci- nin gelismesini destekleyici bir tu- tum içinde olmalı. Dönem basııı- da 'bir' almış bir çocuğun o dersi diizdtmesi çok zordur. Bu jüzden de çocuk o dersi bırakır. Öğret- men çocuğu biraz teşvik etmek için not düzeyini altta tutacağına geçme notuna yakın tutmasında yarar var." Uludağ'da yeni animasyon: Müzayede Antika satışı Uludağ'ın yeni etkinliklerinden biri. Her hafta sonu yapılan açıkarttırmalarda 120 milyon liralık satış yapılıyor. Bir tek müşterinin 30-40 milyonluk alım yaptığı da gözlenebiliyor. LEYLA TAVŞANOĞLU VUJDAĞ — "Müzayedeye ka- tılmak isteyenler bayrak masasın- dan bayrak alabilirler. Ödemeler- de nakil, çek, Visa kabul ediyo- ruz." Bu sözleri FT Antika E\i'- nin sahibi Fatma Tellioğlu tekdu- ze bir sesle soyluyor. Uludağ'da, Kervansaray Oteli'nde bir cumar- tesi öğleden sonrası düzenlenen bir açıkarttırmayı izlemek için 20-30 kişi otelin lobisinde toplan- dık. Bir kenarda uzun iki masamn üzerinde "antika" olduğu soyle- nen, üzecleri yaldızlı birtakım renkli cam eşyalar. Yerde birkaç sedef kakma "arabesk" tabır edi- len turden tahta çerçeve, iskemle, sini ayağı var. Bir tarafta gözümüze devasa iki küp ılişiyor. Koyu tütün rengi uzerine ince turuncu desenli por- selenden. Merak edip açılış fiyat- larını soruyoruz. 25 milyon liray- mış... Eh, söylendiği gibi antika değeri de varsa eder herhalde.. Bizi alıcı sanan otel müşterile- rinden bir hanım vanımıza yana- şıp gulerek "Hay Allah, şimdi yeni bir raasraf kapısı çıkü" diyor. "E, hanım istemiyorsan seni zorlayan yok" denir mi? Biz de gülümse- yip susuyoruz. Acıkarttırma başlamadan önce arttırmayı yönetecek olan Fatma Tellioğlu'nu anyoruz. İleride bir koşede birileriyle baş başa vermiş, bir şeyler konuşuyor... Daha son- ra acıkarttırma boyunca bu "birilerinin" surekli "mal kapatma" çabasında oldukları dikkatimızden kaçmıyor. Arttırmaya katılmak isteyenler "bayrak masasından bayraklan- nı" alıyorlar. Ama yanılmayın (bu bilgileri bir açıkarttırmada buluıı- mamış kişiler için veriyoruz), bay- raklar bizim bildiğimiz cinsten öy- le bir yerin simgesi değil, sadece bir tahta üzerine yapıştınlmış ra- kamlar. Açık arttumaya katılmak isteyen bu "bayrağı" kaldınyor. Bu açıkarttırmalar Uludağ'da her hafta sonu yapılıyor, hatta bir keresinde bir açıkarttırmada 120 milyon liralık mal satışı yapıldığı, bir tek müşterinin 30-40 milyon li- ralık "antika parça" kapattığj soy- leniyor. Otelin lobisindeki afışler- de açıkarttırmanın 16.30'da baş- layacağı yazılı, ama ancak 17.00'de içerisi hareketleniyor ve Fatma Tellioğlu kürsusüne çıkı- yor. Üç buçuk saat suresince de hiç durmadan konuşuyor, izleyen- leri almaya zorluyor, her parçayı tanıtırken "Çok şirin, böyle güze- lini bulamazsmız" gibi sözcükler kullanıyor. Bu arada parçalar ara- sında "sakat" olanlar da var. Iz- leyicilerden biri antikacı Fatma Hanım'ın dikkatinı bir kristal fa- nuslu lambanın "sakatlığına" çe- kince ortalık bulamr gibi oluyor; Fatma Hanım'ın yuzu asılıyor, "fark etmemişim" demekle yeti- niyor. Kristal fanuslu lamba ora- cıkta satıştaıı çekiliyor. İleride, dükkânda meraklısına takdim edilmek uzere... Bu arada surekli olarak "birile- ri" fiyat arttın>or, mal alıyor... Sonunda bunlardan birınin anti- kacı Yavuz olduğunu öğreniyoruz. Antikacı Yusuf Yavuz o kadar çok alım yapıp dikkaü çekiyor ki ız- leyenler kendisini alkışlamadan edemiyorlar. Bazı izleyicilerin konuşmalan- na tanık oluyoruz. Müzayedeleri düzenleyenler salona, parçaların, gerçek değerlerinden daha fazla- sına satılmasını sağlamak için su- rekli fiyat arttırarak "adamlanm" getirirlermiş. Bunlara da "dok- tor", "mezatçı" ya da "yangına" gibi adlar verilirmiş. Aynı gün Uludağ'da başka bir otelde açık arttırma düzenlemeyi planlayan, ama son anda açıkarttırmadan vazgeçen Yerlisu firmasının sahi- bi Cemal Yerlisu şöyle bir açıkla- ma getiriyor: "Böyle bir şey bizde yok. Adam getirip malını bize verir. Biz de yüzde 15 komisvonla onu satanz, ama gelir, kendisi de arttırmayı iz- ler: bakar ki malı ucuza gidiyor, kendisi de bayrak kaldınr. Malın değerinden ucuza gitmesini engel- ler. Bu, son derece yaygın bir olay." Cemal Yerlisu, haftada bir açık arttırma düzenlemenin "işin çor- basını çıkarmak" olduğunu soy- luyor. Satışa sunulan malların K.Maraş, Gaziantep, İran ve Irak1 tan gelen gerçek "antikalar olma- dığını" belirten Yerlisu, "Gerçek müzayede antik eşyalaıia 3-4 ay- da bir yapılmalı ki anlamı olsun. Biz, dağda haftada bir yapıyoruz. Zaten otelde kalanlar da mallan gorünce alışıyorlar" diyor. Anladığımız kadarıyla dağda turizm sezonu bitene kadar açık arttırmalar duzenlenecek ve Yer- lisu'nun deyişiyle işin "iyice çor- bası çıkacak." \arin Miraç Kandili • ANKARA (ANKA) — Miraç Kandili, yann akşam kutlanacak. Diyanet Işleri Başkanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, Miraç Kandili dolayısıyla bir mesaj yayımlayarak KKTC, Batı Trakya, Bulgaristan ve Azerbaycan'da yaşayan Türklerin kandülerini kutladı. Miraç Kandili'nin "Hz. Muhammed'in göklere yükseliş" gecesi olduğunu kaydeden Yazıcıoğlu "Mübarek ramazan ayına yaklaştığımız şu günlerde önce kendi faaliyetlerimizi, sonra çevremizde olup bitenleri çok iyi bir şekilde değerlendirmeli, onlardan gereken dersleri çıkarmalıyız" dedi. Tarüıi eser kaçakçılıgı • MUCLA (AA) — Denizli'nin Kale ilçesinde, Muğla Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve İstihbarat Şubesi ekipleri, Tann Zeus'un mermer heykelinin başını çaldıkları iddiasıyla 4 kişiyi yakaladı. Tanrı Zeus'un mermerden yapılmış heykel başının, Türkiye'de 300 milyon, yurtdışında ise 3 milyar liraya kadar alıcı bulabileceğini ifade eden yetkililer, eserin Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ne gönderileceğini bildirdiler. Bakü'de Türk gazeteciler • MOSKOVA (AA) — SSCB'de, tutuklandıkları önceki gün ögrenilen üç Türk gazetecinin serbest bırakılması için, Moskova'daki Türkiye büyükelçiliği Sovyet Dışişleri Bakanlığı nezdinde resmen girişimde bulundu. Büyukelçilik müsteşarı Halil Akıncı'nın AA'ya yaptığı açıklamaya göre, 18 şubatta SSCB sınırlarını ihlal suçundan tutuklanan gazeteciler ile ilgili olarak, haklarında bu suçtan dava açılmasının planlandığı, dün Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Masası yetkililerince Turkiye Buyukelçiliği'ne iletildi. Akıncı, bu bilgi üzerine, Türkiye Büyükelçiuği'nin, Milliyet ve Günaydın gazetelerinden uç gazetecinin serbest bırakılmalan için resmen başvuruda bulunduğunu da belirtti. Taksitle telefon • ANKARA (AA) — PTT taksitle alınaıı telefonlann nakil ve devirlerini serbest bıraktı. Taksitle telefon alan aboneler taahhüt vermeleri halinde adres değişikliği yapabilecekler, telefonu istedikleri kişilere de devredebilecekler. Önceki uygulamada taksitle alınan telefonun sahibi borcun bitimine kadar nakil ve devir talebinde bulunamıyordu. öte yandan, PTT, telefon başvuruları için avans sistemi getirdi. Telefon almak için başvuran, ancak talepleri anında karşılanamayan istekliler, sıraya girebilmek için 100 bin lira avans ödeyecekler. Ozürlülerden yürüytiş • Haber Merkezi — Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanhğı'nda, "Yaşarna Sevinci Ozürlüler Dergisi" yöneticileri, Hollanda Rotterdarn Zihinsel Özürluler Vakfı Başkanı, Hollanda Güzellik Kraliçesi (1990) ve İstanbul Sakatlar Derneği yöneticileri, Fatih Belediye Başkanı Yusuf Günaydın'ı 24 şubatta ziyaret edecekler. Lokal binasından belediyeye kadar bir yürüyuş şeklinde gerçekleştirilecek ziyaret sonrası, ozürluler için PTT, halk tuvaleti ve yaya kaldırımı çalışmalarından dolayı Fatih Belediyesi'ne bir de teşekkür plaketi verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle