02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT1990 KULTUR-SANAT CUMHURÎYET/5 İngiltere'de müzik ödtilleri • LONDRA (AA) — îngiltere'de yıhn muzik ödülleri dağıtıldı ve Fine Young Cannibals yıhn en iyi Ingiliz grubu seçildi. Bir Ingiliz grubunun çıkardığı en iyi album ödülu de yine Fine Young Cannibals'ın "The Raw And The Cooked" adh çalışmasına layık gorüldü. "The Brits 1990" ödülleri, Ingiliz Plak Sanayii (BPI) tarafından düzenleniyor ve odul toreniningelirleri bır muzik vakfına aktarıhyor. Amerikah şarkıcı Neney Cherry, en iyi uluslararası artist seçildi. Phil Collins ve Eurythmics üyesi Annie Lennox, en iyi erkek ve kadın vokalist ödüllerine layık göruldüler. İrlandalı grup U2, en iyi uluslararası grup seçilirken en iyi film müziği ödulü de "Batman" filmine verildi. Ingiliz grup Queen'e de müzik sanayiine 20 yıldır suren katkısı dolayısıyla ozel bir odül sunuldu. 'Sanat Dünyamız'ın laş sayısı • Kttltur Servisi — Üç ayda bir yayımlanan "Sanat Dunyamız" adh derginin kış sayısı yayımlandı. Derginin bu sayısında M. Ali Kılıçbay'm yazdığı "Kitap Dunyamızdan" köşesi ile "Osmanlının Son Demleri" adh yazısı, Sezer Tansuğ'un "19. Yuzyılda Osmanlı Resim Sanatının Değişim Doğrultulan", Turgut Çeviker'in ise "Türk Karikaturunde Kurtuluş Savaşı Dönemi" başlıkh incelemeleri, Ekrem Işın'ın "Semai Kahvelerinde İnsan ve Kültür" adh yazısı yer alıyor. Dergide ayrıca Enis Batur'un "Yahya Kemal'in Bavulu" adlı yazısı, Yapı Kredi Koleksiyonu'ndan seçilen "Belgelerle Yaşayan Yahya Kemal" fotoğraflanyla veriliyor. 1958 yılında ölen Yahya Kemal Beyath'nın "Yakın Mercek" başlıkh yazısının da sunulduğu dergiye Fikret Andoğlu'nun resimlerine, Yusuf Coşkun Benefçe'nin "Osmanlılarda Sıraltı Tekniği ve Günümüz Hat Sanatı" adlı yazısıyla, Aydın Uğurlu'nun "Tekstil ile llgili Geleneksel İki Oyunumuz" başlıkh yazıları da konu ediliyor. Rourkefran 4 \akışıkh Johnny' • Kültür Servisi — Senaryo yazarlığından 1970'lerde yönetmenliğe geçen Walter Hill'in "Yakışıklı Johnny" filmi Şişli Site, Beyoğlu Lale ve Çemberlitaş Şafak sinemalarında gösterime girdi. Eleştirmenler tarafından 1950'H yılların orta karar kovboy parodilerine benzetilen film, karıştığı bir dolandırıcıhk olayı sırasında çetedeki öteki arkadaşlan tarafından yarah olarak ölume terk edilen John Sedley'in trajik öyküsünu anlatıyor. Mickey Rourke'un başrolunde yer aldığı filmde Elizabeth McGovern, Ellin Barkin ve Scott Wilson, Forest Whitaker öteki rollerde. Güngör Anbal Sergisi • Kültür Servisi — 1984 yılında halya Sanat ve Kültür Derneği fahri uyeliğine seçilen Gungör (Danışman) Arıbal'ın resim sergisi, bugun Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde açıhyor. Sergi 16 martta sona erecek. Manisa'da doğan Gungör Anbal, 1973 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölumü'nden mezun oldu. 1980'de Ressamlar Derneği Başkanı seçilen sanatçı, 1981 yılında geleneksel Turk sanatları çini dalında master yaptı. Edirne'de Hükümet Konağı anıtı beton döküm panosunu yapan daha sonra İstanbul'un çeşitli yapılarma fresk, ıskaravito ve beton panolar yapan Arıbal'ın yapıtları, çeşitli bakanhk, kurum ve kuruluşlarda yer alıyor. Yuriiçi ve yurtdışında çeşitli karma sergilere katılan sanatçı, 1951 yılından bu yana da çok sayıda kişisel sergiler açtı. 'Kostantıniyye'nin yeni sayısı • Kültür Servisi — Aylık Kostantıniyye Haberleri dergisinin son sayısında "Istanbul'da Zelzele Olacak mı?" başhklı bir yazı kapak konusunu oluşturuyor. Hulki Aktunç'un "İstanbul'un Süreya'sı Sondü mü?", Hilmi Yavuz'un "Alçak Mimarlar", Orhan Duru'nun "Bir İstanbul Beyoğlu'su", Cüneyt Ayral'ın "Bizim Özgür Basın veya Vay Kostantıniyye'nin Başına Gelenler", Cahit Kayra'nın "Cariye Edâdil'in Başına Gelenler" yazüannın yer aldığı dergide St. Irene Kilisesi de konu ediliyor. Ayrıca eski belediye başkanlanndan Necdet Uğur'la Dr. Hurşit Güneş'in yaptığı bir söyleşi, Hafız Hattat Yusuf Sezer'in Kostantıniyye dergisi için çektiği tuğra, Nuran Yavuz'un "istanbul Masalları-I", Nedim Gürsel'in "Boğazkesen" adlı yazıları da sunuluyor. Türk halk danslan Avrupa'da • Kültür Servisi — Geçen yıl da yurtdışında gösteriler sunan Anadolu Üniversitesi Halkbilim Araştırmalan Merkezi, Halk Danslan Topluluğu yeni bir Avrupa turnesine çıktı. 45 kişinin yer aldığı topluluk, 10 mart tarihine kadar Fransa ve Belçika'da gösteriler sunacak. Halk Danslan Topluluğu 21 mart tarihinde de Türkiye'nin Paris Buyükelçiliği tarafından düzenlenen Turk Günü'ne katılacak. Bu arada 22 şubat-4 mart tarihleri arasında Fransa'nın Charleville kentinde düzenlenen "Kültürlerarası Iletişim Sempozyumu"nda Anadolu Üniversitesi Halkbilim Araştırmalan Merkezi Başkanı Turhan Baraz, "Türk Halk Danslannın Kökeni" konulu bir bildiri sunacak. FİLM ÖNCESİ YILMAZ GÜNEYIn yaşamtndan kesitleri içeren, Grup YORUM'un müzikleri eşliğinde dla gösterlmi Yalnızca SİNEMAMIZDA Seanslar 12.00 14.15 16.30 18.45 21.00 DEREBOYU CAD NO 110 ORTAKÖY/İST TEL 158 69 87 Fotoğraf ustası Ara Güler'in yapıtları OrtaköyAyşe Takı Galerisi'nde Ara Güler'i iyi tanır ımsınız?Her gerçek sanatçı gibi Ara Ustanın da ele avuca sığmaz, anlaşılmaz, tanımlara sığmaz yanları var. Sanırım işin heyecan verici yanı da burada, duyarlı ve yaratıcı kişinin var oluş ve davranış gizeminde. SAMİH RİFAT Ara Güler'i tanır mısınız?.. Kim bu soruya kolayca olumlu yanıt verebilir? Kim bir sanatçıyı tanıdığını rahatça söyleyebilir? özellikle o sanatçının urünlerini topluca ızlemek, incelemek, yapıt- larının asıllannı görmek olanak- sızsa. Ne ürünlerinin toplandığı bir müze ne derli toplu bir album ne de o sanatçıyı tanıtan bir kitap yoksa elinizin altında! Türn değer- İi fotoğrafçılanmız gibi Ara Gü- ler için de geçerli ve sanınm ol- dukça Uzuntu verici bir olgu bu. Buna karşılık, örneğin Paris'- te yaşıyorsanız iş değişir. Birçok Türk sanatçısırun tersine Ara Gü- ler'i yurtdışında tanımanız daha kolaydır. Kalkıp BiWiotbet|ue Na- tioıuüe'e kadar uzanıvermeniz ye- ter... Bu dev kütuphanenin Cabi- •et des Estampes bölümünde en önemli yapıtlanndan altmışı aşkın özgun baskıyı görmeniz, o efsa- nevi Caraera dergisi koleksiyon- lannda Ara Güier özel sayısım in- celemeniz, Martinez. Kempc gibi ünlu fotoğraf eleştirmenlerinin övgu dolu yazılannı okumanız olasıdır. Bugün ne olduğu pek iyi anlaşılmayan "Master of leica" unvarunın öykusünu de kolayca öğrenebilir, neden fotoğraf dün- yasının ağır toplan arasında adı geçen tek Türk'ün o olduğunu bir ölçüde anlayabilirsiniz. Biraz daha araştırmacı bir ki- ABARTISIZ VE GERÇEK İNSAMCILLK — Ara Güler'in fotografları derin bir sanatçı duyarlığı, çocuksu bir saflık ve abartısız, gerçek bir insancıllık taşıyor. Güler, >eni sergisinde bazıiarı ünlu, bazılan hiç gorulmemiş 54 çalışmasına yer veriyor. şiliğiniz varsa Ara Güler'in usta- ları ve dostlarıyla da taruşmamz ve yapıtlan konusundaki düşün- celerini öğreruneniz olasıdır. Ona "cbipchakdji" (şipşakçı) adını ta- kan ve bu İstanbul deyişinde fo- toğraf felsefesinin özünü bulan, ustası ve dostu Henri Cartier - Bresson'a ulaşmak belki çok zor- dur bugün. Ama Marc Riboud'- yu, Edouard Bonbafyı ya da da- ha genç kuşaktan Josef Koudel- ka'yı, Sebastiao Salgado'yu, Bru- no Barbey'i bulup bu yetİcili ağız- lardan Ara Güler'in fotoğraf dun- yasındaki yeri konusunda önem- li görüş ve düşünceler alabilirsi- niz. Gelgelelim, Paris'te ya da New York'ta değü de İstanbul'- da otumyorsanız, işiniz zor, eli- niz kolunuz bağh demektir. Ara Guler'i tanımak!.. Yıllar- dır yapmaya çalıştığun bir şey bu. Kimi mutlu rastlantılar sonucun- da yakınlarına düştüm bu büyük ustanın. Onunla fotoğraf üstüne uzun uzun konuşma, yapıtlannın KimBasinger 'Batman've 'Dokuz Buçuk Hafta'yla doruklarda Mankenlikten HoUywoo<TaBasinger ve Mickey Rourke, "Dokuz Buçuk Hafta"nın devam filmini de çevirmek istiyorlar. Paris'te çekilmesi tasarlanan devam filmini Roman Polanski'nin yönetmesi bekleniyor. Kültür Servisi — Bazılarınca "günümüzün Lana Turner"ı di- ye nitelenen Kim Basinger, son zamanlarda "Batman" ve "Do- kuz Buçuk Hafta" gibi filmlerde- ki rolleriyle bir hayli gözde. Ge- çenlerde ünlu bir Amerikan der- gisınce "Amerika'nın en seksi ka- dın oyuncusu" seçilen Basinger, "Bu tur anketlerin bini bir para, onun için pek aldırmıyorum" di- yor. Son olarak "Batman "de Vic- Id Vale rolünde izlediğimiz Basin- ger şimdi de aşın erotizm yüklü "Dokuz Buçuk Hafta'da Mkkey Rourke'la oynuyor. 35 yaşındaki Basinger'ın oynadığı "Dokuz Bu- çak Hafta", Fransa'da gişe rekor- ları kırdıktan sonra şimdi de haf- talardır Türkiye'de. Adrian Lyne'ın yönettiği "Do- kuz Buçuk Hafta "da Mickey Ro- urke'la "sadomazoşist" bir ilişki- yi paylasan Kim Basinger, filmin yarattığı tepkilerin de katkısıyla artık doruklarda. Epey tartışma- ya yol açan, ABD'de biraz kesi- lerek Avrupa'da ise hiç kesilme- den gösterilen "Dokuz Bnçuk Hafta" özelükle Fransa'da Basin- ger ile Rourke'u neredeyse "tapı- nılan" oyuncular haline getirdi. Basinger, "Dokuz Buçuk Haf- U"dan söz ederken "Kendi gö- zömde bu filmle oyuncu oldugu- n a söyleyebilirim" diyor. "Dny- gusal olarak yapmak istediğim her seyi yapüm. O kadar çok duy- gudan duyguya geçtim ki, fılm bittiginde bitkin düşmüşrüm." Her şeye karşın, Rourke de Ba- singer da "Dokuz Buçuk Hafta"- nın fazla "evcil" sona erdiği ka- nısmdalar. Ikisi de daha gözü pek sona erecek bir "devam filmi" çekmek istiyor. Söylentilere bakı- hrsa, Paris'te çekilmesi tasarlanan "devam filmi"ni bu tür yapıtla- nn ustası Roman Polanski yöne- tecek. ABD'nin Georgia eyaletinde bankacı bir babayla dekoratör bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Basinger, ilkgençliğinde bale ve cimnastik de yaptı ve sahne öğ- renimi gördü. Ancak gözü man- kenlikte olan Basinger çok gecme- den New York'a gitti ve kısa bir süre sonra da kendıni Elleen Ford'un dünyaca ünlu mankenlik şirketinde buldu. Yine de man- kenlik uğraşında istediği huzunı bulamayan Basinger, 5 yıllık söz- leşmesi sona erdiğindc bavulunu topladı ve kendini Hollywood'a attı. Başlangıçta "Starsky ile Hutch" ve ülkemizde de tutulan "Charlie'nin Melekleri ' gibi po- püler TV dizilerinde konuk oyun- cu olarak görünen Basinger, ilk büyük rolüne 1978'de çevrilen "Katie" adlı TV filmiyle kavuş- tu. Birkaç TV filminde daha oy- nayan Basinger en sonunda 1980'de "Hard Country" adh fil- mindeki rolüyle ilk kez beyazper- dede göründü. Bu nimdeki mak- yajcısı Ron Brirton'la evlenen (ge- çen yü aynldılar) Basinger'ın ikin- ci sineraa filmi ise Hollywood'un kıdemlilerinden Charlton Hes- ton'la oynadığı "Mother Lode" oldu. Basinger 1982'de birçoklannca "mesleki intihar" diye nitelenen bir iş yaptı. "Playboy" dergisin- GÜNÜMÜZÜN LANA TURNER'I — Birçoklan, Kim Basinger'ı bir zamanlann unutulmaz yıldızı Lana Turner'a da benzetiyorlar. ce Hawai'de çıplak fotoğrafları- nın çekilmesini kabul etti. Basin- ger bunu bilinçli olarak yaptığım söylüyordu: "Böyle bir teşhire ihüyaam vardı. O göne kadar filmlerde hiç soyTinmamışüra. .\raa uluslarara- sı, buyük bir filmde oynamak is- tiyordum. Başka bir yol bulamaz- sam, bu çıplak fotoğraflar beni o filme götüriır diye döşundüm." Gerçekten de " o fotograflar", istediği filmi Basinger'a getirdi. Hem de daha yayımlanmadan. "Playbo>" daha piyasaya çıkma- dan bir gün telefon çaldı. Arayan Sean Connery'nin James Bond'- luğa geri döndüğü "Asla, Asla Deme" adh filmin yapımasıydı. Kim Basinger baş kadın oyuncu rolünü kabul eder miydi acaba? "Asla, Asla Deme"de önce Klaus Maria Brandauer'in sevgi- lisi olan, sonra Connery'nin oy- nadığı James Bond'a vurulan genç kız rolü, Basinger'a siııema- nın kapılarım ardına kadar aç- makta gecikmedi. "Kadınlan Se- ven Adam"da Burt Reynolds'la, "The Natural "da Robert Red- ford'la oynayan Basinger, "Do- kuz Buçuk Hafta" ve "Batmaı"- deki yorumlanyla Ununün doru- ğunda artık. Kısa bir süre önce Oscar adaylan arasına giren Mic- helle Pfeiffer ile birlikte Basinger bugunlerde Hollywood'un "seç- kin kadınlan" arasında. asıllannı görme olanağını bul- dum. Çalışmasını, konuşmasını, yaşayışını ızledim. Derin sanatçı duyarlığını, çocuksu saflığım, abartısız ve gerçek insancıllığını yakmdan gözledim. Fotoğrafla- nndaki büyünün nesnelliğiyle, ki- şiliği, zanaatçı yanı, malzeme ve araç gereçle ilişkileri arasındaki bağlantılan çözmeye çahştım. Yi- ne de Ara Guler'i yeterince tanı- yor saymıyonım kendimi. Her gerçek sanatçı gibi ele avuca sığ- maz, anlaşılmaz, tanımlara sığ- maz yanları var Ara Ustanın. Sa- nırım işin heyecan verici yanı da burada; duyarlı ve yaratıcı kişinin varoluş / davranış gizeminde... Buraya kadar söylediklerim ki- milerine biraz abartılı bir övgü gi- bi gelebilir. özellikle şu sıralar fo- toğraf dunyamızda moda olan akımlara kapılan kimi gençlerin, Ara Güler'in kurek çektiği sular- dan uzak durduklarını, ona mo- dası geçmiş gözuyle baktıklarını biliyorum. Giderek dunya fotoğ- rafında ulkemizin adını duyuran bu önemli sanat elçisinin Türki- ye'de gereken ilgı ve saygıyı gor- mediğini de söyleyebiliriz. Işte size bir iki örnek: Geçen yıl Ara Güler'in, ikisi uluslararası düzlemde, üç önemli etkinliğı ol- du. Birincisi "Ara Güler'in Si- nemacılan" adlı sergi ve albünı- dü. Dünya sinema tarihine kala- x»k bir dizi önemli portreyi kap- sayan bu sergi (Angelopoulos'un, Paradjanov'un hiç gormedığimiz portreleri unutulur gibi değil), önümuzdeki günlerde Strasbo- urg'da açılacak. tkincisi Coşkun Aral'la birlikte oluşturduğu "Bu Dünya Böyle Dünya" adh sergi- nın bu kez Finlandiya'ya çağrıl- ması ve orada açümasıydı. Üçün- cüsüyse çok daha önemli bir olay- dı. Endonezya devletinin kırkın- cı kunıluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen "A day in the life" programına, dünyamn dört bir yanından kırk dort önemli fotoğ- rafçıyla birlikte Türkiye'den Aıa Güler çağnldı ve katıldı. Türk fo- toğrafı için gerçekten önemli, ya- bana atılması olanaksız bir olay- dı bu. Ama bu olayların hiçbiri basında ve fotoğraf çevrelerinde yeterli ilgiyi görmedi. Buna kar- şılık sevgili amatörlerimızın çok önemlı(!) FIAP yarışmalarında kazandığı başanlardan uzun uzun söz edildi. Bu tür görmezlikten gelmeleri başka yerlerde, başka ıcatlarda da gözlemek olası. Örneğin Kültür Bakanhğı'run 1989 yıh büyük ödülü bu yıl ilk kez bir fotoğraf- çıya verildi. Nereden bakarsamz bakın Türkiye'de yaşayan tek ki- şi vardır bu odulü hak edecek. Turkiye ve fotoğraf denince ilk akla gelen, neredeyse simgdeşmiş, tek bir kişi. ama Bakanlığımız tuttu, turistik tanıtım fotoğrafla- nyla, takvim fotoğraflanyla ta- nınmış bir fotoğrafçıya verdi bu ödülü. Ödülu alan Sayın Sami Güner'e saygısızlık etmek iste- mem ve bu konuda onun hiçbir günahı olmadığım bilmiyor deği- lim. Yanlışlık, ne yazık ki fotoğ- raf denince takvim, kartpostal ya da turistik tanıtım fotoğrafı an- layan, ülkenin gerçek kültür ya- şamıyla ılgisiz, kadir bilmez Kül- tür Bakanlığı'nda. Bakanlıklar bildiğini yapadur- sun, Ara Güler'le tanışmak (ya da hasret gidermek) isteyenler için şu günlerde önemli bir fırsat var. Us- tamız, İstanbul Ortaköy "Ayşe" Takı Galerisi'nde, 24 şubata dek surecek "retrospektif" bir sergi açtı, kimi unlü, kimi hiç görülme- dik elli dört fotoğrafını sergiledi. Ara Güler'in yapıtları konusun- da bugune dek çok yazdım ve ar- tık fazla bir şey soylemek istemi- yorum. Ama tum fotoğrafçı ve fotoğraf dostlarını bu sergiyi gez- meye, kamerasmda damıttığı o in- ce ve derin şiiri bir kez daha duy- maya çağırıyorum. Bu büyük ve alçakgönüllü ustaya hepimizin duyması gereken gönül borcuyla. Geçen yıl IstanbuVda kalan Alman besteci DetlefGlanert ilk bestesini IstanbuVa adadı \akup 2 konçertosuİki ayını İstanbul'da geçiren genç Alman besteci Detlef Glanert, Asmalımescit'teki Yakup 2 lokantası için bir'konçerto besteledi. "Yakup 2 Konçertosu" geçenlerde Berlin'de seslendirildi. SEZER DURU 1960 DOĞl MLL — 1960 doğumlu Alman besteci Detlef Glanert, Hamburg ve Köln'de muzik ogrenimi gordu. Son yıllarda çalışmala- nnı Berlin'de surduren sanatçı, geçen yıl İstanbul'a gelmişti. Sonunda tstanbul Beyoğlu As- malımescit Sokağı'ndaki "Yakup 2" meyhanesinin konçertosu da bestelendi. Üstelik Berlin'de ilk kez seslendirildi de. Geçen yıl Berlınli sanatçılara Berlin Senatosu tarafından (biz asla boyle şeyleri düşunmeyiz) ve- rilen burs çerçevesinde iki ayını ts- tanbul'da geçiren genç Alman bes- tecısi Detlef Glanert (1960 Ham- burg doğumlu) Istanbul'da bulun- duğu süre içinde sık sık Yakup 2'ye gidip yemek yemişti. Orada- ki havayı ıçine iyice sindirmiş ol- malı. Çok da seviyordu Yakup'u. Meyhanede bazı gecelerde insan- ların birden dans etmeye, tango- lar yapmaya, şarkılar söylemeye başlamalan da onu çok etkilemiş- ti. Demek ki bu etkilenme onu Ya- kup 2 Konçertosu'nu bestelemeye kadar goturmuş. Ne mutlu Yakup 2'ye, ne mutlu bızlere. Dunya mü- zik literatürune boylece İstanbul- dan esinlenen bir yapıt daha ka- tıldı. Bu olay bana iki konunun uze- rinde yenıden durmamı anımsat- tı. Birincisi, yıllardır Turkiye'de- kı kültür kurumlarırun, ister ba- kanlığa bağh ister başka yerlere olsun, çeşitli Ulkelerden sanatçıla- ra Türkiye bursları vermelerini yazdık, söyledik. Sanatçılaruı ül- kemizde geçirecekleri gunler hem onlara ülkemizi tanıtacak hem de yapıtlanna yansıyacak böylece ta- nıtım tanıtım diye inlemekte olan tanıtımcılar (!) çok iyi bir olana- ğa sahip olacaklardı. Doğaldır ki sanatçılara gereken olanaklan Ve özgurlukleri tanımak koşuluyla, onlardan zorunlu karşılık bekle- meden. Ama nerede... Bugün Turkiye muzelerinde film çekmek isteyen yabancı televizyonlardan bile (burada sözunu ettiğim bel- gesellerdir) astronomik paralar ıs- teniyor. tkinci nokta doğrudan doğru- ya Yakup ile ilgili. Yıllardan beri Yakup'u tanırım. Yani yalnız mey- haneyi değil, onun sahibi olan se- vimli insan Yakup'u da. Asmalı- mescit'e gitmeye başladığım za- man o bir çocuktu ve amcasının yarunda lokantacüığı öğreniyordu. Geçenlerde amcası Refik'in yıllar- dır bulunduğu yer de satılmış, o da oradan çıkartılmış. Neyse ki Refik yan so'kakta eski Yakup l'de açtı lokantasını. Asmalımescit bugun artık Re- fik'siz, Yakup'suz duşunülemez. Yıllar önce Yakup'un duvarlann- da resimler asıhydı. Sonra bir gün gittiğimde duvarları dımdızlak gördüm. Boyattım, onun için in- dirdim onlan dedi. Çok üzülmüş- tum. Ona duvarlara mutlaka afiş- ler, resimler asmasını söyledira. Şimdi bazı afışler, duvarlannı süs- lüyor. Ama gene de yeterli değil. Çün- ku oraya yıllardan beri ülkemizin en tanınmış ressamlan, yazarları gider. Yakup acaba neden bunla- nn resimlerinden alıp duvarlanna asmaz? Satın alması bile gerek- mez, ressamlar ona verirler resim- lerini, desenlerini. Yakup neden acaba oraya gelen bunca yazarın, sanatçırun fotoğrafiannı duvarla- nna asmaz? Ne kadar daha se- vimli olurdu lokantası. İşte lokantasının konçertosuuu besteleyen Detlef Glanert'in bile fotoğrafı yok onda. Ne kadar bü- yük bir eksiklik. Yakup neden ünü Turkiye sınırlarmı aşmış, roman- lara geçmiş lokantasında bir onur defteri açmaz, gelen sanatçılara anılannı yazdırmaz, imzalarını al- maz? Neden oraya giden bunca sa- natçı, bunca yazar, bunca gazete- ci ona bunu onermez, bunu baş- latmasmı sağlamaz? Ölüp gidıyor yıllarca ona gelen sanatçı muşte- riler, ne kalacak gerıye? Venedik'te, şimdi adını anımsa- madığım bir lokanta seksen yıldan bu yana edebiyat odulleri veriyor. Biz böyle gunleri görebilecek mi- yiz dersiniz? Üç keııtte • Kültür Servisi — Fransız Kültür Merkezi'nin davetlisi olarak Türkiye*ye gelecek Mario Gonzales Topluluğu Ankara, Izmir ve Istanbul'da birer gösteri sunacak. Topluluğun "Des Clovras" (Palyaçolar) adh oyunu 21 şubatta Izmir Fransız Kültür Merkezi'nde, 23 şubatta Ankara Kuçük Tiyatro'da, 26 şubatta ise Istanbul'da Harbiye Muhsin Ertuğrul'da izlenebilecek. Geçen yıl Avignon Festivali'nde de sergilenen "Palyaçolar"ı sahneye koyan, dekor, kostüm ve makyajlanm hazırlayan, grubun kurucusu Mario Gonzalez. Oyuncular ise Vincent Roche, Normand Fauteux ve Marc Proubc. Hasan Hüsevm*i aıııııa • Kültür Servisi — Lütfı Kırdar Spor Salonu'nda 3 martta düzenlenecek, ozan Hasan Hüseyin'in 63. doğum günü kutlaması ücretsiz ve halka açık olarak gerçekleştirilecek. Hasan Hüseyin'in şiirlerinin okunacağı ve dostlannın konuşmalar yapacağı toplantıya Grup Kızıhrmak da katılacak. Grup Kızılırmak, 1984 yılında yitirdiğimiz Hasan Hüseyin adına düzenlenecek programa katkıda bulunmak amacıyla 26 şubatta saat 20.00'de Beşiktaş Yumurcak Sineması'nda bir konser verecek. Dramatik kurgusu Ankara Birlık Tiyatrosu çahsanları tarafından gerçekleştirilecek olan konserin tüm geliri, 3 martta yapılacak gece için kullanılacak. Haluk Tarcan resitali • Kültür Servisi — Yaşamını Paris'te surduren piyanist Haluk Tarcan bugün saat 18.30'da Avusturya Kültür Ofisi'nde bir resital verecek. Sanatçı resitalinde Mozart, Chopin, Bulent Tarcan ve Liszt'in yapıtlanm yorumlayacak. Piyano öğrenimini İstanbul Konservatuvan'nda yapan ve daha sonra Roma ve Paris'te oğrenimini surduren sanatçının, piyano tekniği araştırmaları da bulunuyor. Kendini, "Bir piyanonun nasıl çalınamayacağım bilen kişi" olarak nitelendiren Tarcan'ın "Gunümüzdeki Piyano Tekniğinin Temel İlkeleri ve Bilek Sakatlıklarının Nedenleri" başhğıyla Fransızca olarak yayımlanmış biryapıtı da bulunuyor. Kısa Film Günleri • Kültür Servisi — II. Uluslararası İstanbul Kısa Film Günleri'nde bugün II film yer alıyor. Fransız Kültür Merkezi'nde yapılan ve saat 17.00"de başlayan filmler şöyle: "Rindlerin Akşamı", "Bamsi Beyrek", "Şans", "Son Sesler", "Ithar', "Sonsuz", "Şimdiki Geçmiş Zaman", "Kazancı 83" (Türkiye), "Chet's Romance", "La Roue", "Uhloz" (Fransa). İFSAK ve Fransız Kültür Merkezi'nin düzenlediği Kısa Film Günleri cuma gunü sona erecek. 24 şubatta ise saat 16.00'da kısa film uzerine bir panel gerçekleştirilecek. Yavuzer Çetinkaya'nın yöneteceği panele Fransa'dan Georges Mourier, İtalya'dan Francesco Barilli, İspanya'dan Pera Roca ve Türkiye'den Mehmet Eryılrnaz katılacaklar. UGUN • Osman Şahin'le Faruk Şüyun yönetiminde TYS'de gerçekleştirilen söyleşiye Osman Şahin katılıyor. Saat 19.00'daki soyleşide Osman Şahin "Edebiyat ve Sinema" üzerine konuşacak. • Pastoral müzik Gloria Lanni'nin pastoral yapıtlanndan oluşan piyano resitali saat 20.00'de İstanbul Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yer ahyor. BİLSAK'TA BUGÜN 20 Şubat Sah: 19.00 BİLIM DlZlSl IV Yaşantılanmız ve Beynimizin Kimyası: İlaç mı, Terapi mi. Beden mi, Ruh mu? Dr. Yankı YAZGAN. 19.00 Folklorik ve Klasik bağlamda Dans. Nasuh BARIN Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon İlhan GÜNGÖREN'le Her Sah BtLSAK Herkese Açıktır. B1LSAK, Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CIHANGİR 143 28 ^9 , 143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle