Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 17ŞUBAT1990
U G ü R M U M C L40'LARIN CADI KAZANI
'Ehli vatan kalktı' Tan yıkıldı
T,an GazetesVnde yazan ve 40ların en çok okunan yazarlarından Sabiha
Sertel, yazılarında CHP'yi sık sık diktatörlükle suçluyordu. TaninHn baş
yazan Hüseyin Cahit Yalçın, 3 Aralık 1945 tarihli yazısına Namık KemaVin
mısrasını başlık olarak seçmişti. ''Kalkın ey ehli vatan.''
aralık günü Istanbul Üniversitesi bahçesinde toplanan öğrenciler Tan
gazetesine doğru yola çıkmışlardı. Sayıları 10 bini bulan yürüyüşçüler yolda
niçbir engelle karşılaşmadan gazete binasma ulaştılar. Polisin sadece izlediği
göstericiler, ellerindeki balyoz ve baltalarla camları, rotatifleri kırdılar.
7*-
Enver
Gökçe
Sana selam olsun /'Sürgünler,
mahkûmlar, hastalar! / Alacağın olsun
/ Seni Istanbul senı / Seni Bursa,
Çankırı, Malatya / Sızlere selam olsun
ünıversiteler! / Ögretmenleri alınmış
üniversiteler! / Ögretmenleri alınmış
kürsüler / Ögretmenleri / Sizlere selam
olsun / Hürriyeti yazan eller / Dizen
ellerl / Sizlere selam olsun makinalar /
Entertipler, bobınlerl / Bu gülünç,
aşagılık / Namussuz şeyler dışında /
Sana selam olsun / Zincırin, zulmün
kâr etmediği, büyük tahammül.
—1—
Dr. Tevfik Rüştu Aras'ın Ankara
Bahçelievler 3. Cadde'deki bahçe içindeki
dubleks evi, o gün önemli konuklarını
ağırlayacaktır.
Celal Bayar ve Menderes berabercc
gelmişlerdi.
Zekeriya Sertel, Istanbul'dan trenle
geliyordu. Sertel'i, istasyonda Menderes'in
yeğeni Özdemir Evliyazade karşılamış, Dr.
Tevfik Rüştü'niin evine getirraişti.
Hemen konuya girildi. Konu, yeni
kuruiacak partiydi. Partinin adı
"Cumhuriyetçi Demokrat Parti" olacaktı.
Bayar ve Menderes. sol eğilimli Tan
Gazetesi sahibi ve yazan Zekeriya
Sertel'den, kuruiacak partinin görüşlerini
savunacak bir dergi çıkarmasını istiyorlardı.
Dergi konusu, daha önce Sertel'in
Istanbul Moda'daki evinde de açılmıştı.
Celal Bayar ısrarhydı, yeni kuruiacak parti
için bir yayın organı gerekliydi.
Tan Gazetesi'nin sahibi Zekeriya
Sertel'di. Tan Gazetesi'nde Esat Adil, Aziz
Nesin, Behice Boran, Adnan Cemgil,
Muaffak Şeref, Sabahallin Alı'nın yazıları
yayımlanıyordu.
Ataturk'ün Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik
Rüştü Aras ile Içişleri Bakanı Cami Baykul
da Tan'a yazıyorlardı.
Tan, sol eğilimli bir muhalefet
gazetesiydi.
• Demokrat Parti'nin sözcülüğünü yapacak
olan dergiyi Zekeriya Sertel'in eşi Sabiha
Sertel çıkaracaktı.
Dergiye Sabiha Sertel'in Tan
Gazetesi'ndeki köşesinin adı verilmişti:
"Göriişler"
Sabiha Sertel'in Tan Gazetesi'nde yazı
yazrnası 1941 yıtında İçişleri Bakanı Şükrii
Kaya tarafından yasaklanmıştı. Şükrii
Kaya, Sabiha Sertel'in yasağını daha sonra
kaldırmıştı.
Marksist Sabiha Sertel, Demokrat
Parti'nin sözcüsü olacaktı!
Göriişler Dergisi'ne Bayar, Menderes,
Prof. Fuat köprülu'nun yanlannda Behice
Boran, Pertev Boratav, Niyazi Berkes ve
Halide Edip Adıvar da yazı yazacaklardı.
Göriişler Dergisi 1945 yılının aralık
ayında yayımlandı.
Yayımlanınca da kıyamet koptu.
Derginin ikinci sayısı cıkarken Bayar şu
açıklamayı yapacaktı:
"Herhangi bir mecmuanın tahrir heyetine
dahil olacağım bahis konusu değildir".
DP kurucuların'n kulaklarına su
kaçmıştı!.
Kalkın ey ehli vatan
Sabiha Sertel. o günlerin en çok okunan
yazarlarından biriydi. Solcu Sertel, yazıla-
rında CHP'yi sık sık diktatörlükle suçlardı.
3 Aralık 1945 günü Sabiha Sertel'in Tan
Gazetesi'ndeki "Görüşler" başlıkh köşesin-
den yine CHP eleştiriliyordu.
Sertel'in yazısı "Halk Partisi Mecliste ek-
seriyet değil illifak partisi"dir diye başhyor,
daha sonra CHP hükümetinin muhalefetin
sesini kestiği ileri sürülüyor; bu amidemok-
ratik baskılardan örnekler veriliyordu.
Sertel'in yazısı şöyle noktalanıyordu:
"Bütün bunlar senelerce ihtikâr, suiisti-
mal, (ahakküm altıada dilini, şuurunu pas-
landıran, halkı şaşırtmak içindir. Halkın
muhalefetini boğmak için muavvakatın fer-
yadıdır."
Aynı gün Tanin'de başyazar Hüseyin Ca-
hit Yalçın tarafından yazıldığı anlatılan bir
yazı çıkıyordu.
Sağ üst köşeden aşağıya kadar uzanan ya-
zı başlığı Namık Kemal'in "Kalkın ey ebli
vatan" dizesiydi.
Alt başlık da şöyleydi:
"Bir vatan cephcsine liizum vardır"
Yazı şöyle başlıyordu:
"Bu memleket. asırlardan beri, Şimalden
gelen hücumlara eti, kanı. ruhu ve silahı ile
karşı koydu. Milletin varlığı, bu ıstıraplar
ve felaketlerle yogrulmuştur. Bu defa yine
anavatan topraklarından parçalar ve Türk
istiklalinin halimesirri teşkil edecek surette
boğazlardan us isteniyor. Milli Şef, şerefli
insanlar gibi yaşayacak ve şerefli insanlar
gibi olacağız derken, milletin kalbini oku-
muştur. Fakat düşman islilası şimdi komü-
nizm propagandası halinde içimize sızma-
ya başlamıştır. Yeni Dünya'mn, Görüşkr'in
intisan bu hususla tereddüde yer bırakma-
mıştır. Va.fi>et açıktır: Beşinci kol faaliyel-
tedir ve hücuma geçmistir. Hitler de göz
koyduğu memleketlerde bozgunu bu sur«t-
te evvelden temin elmişli.
Büyük vatanperver Namık Kemal'in sesi
bugünün parolasıdır. Kalkın ev ehli vatan,
mücadele başlıyor. Ve başlamak tazım.
Çünkü çn azgın ve insafsız bir propaganda-
nın. Türk vatandaşlarının ruhuna her gün
en yakıcı, yeis verici, ümit kırıcı bir propa-
ganda zehirini dökmesine müsaade etmeyiz.
Bir vatan sahibi olmak, bu vatanın içinde
hür ve müstakil yaşamak isteyen her Türk
bu propagandaya karşı koymaya mec-
burdur.
Mücadelenin silahı yalnızca söz ve yazı-
dır. Fikirler, fikirlerle yıkılır. Cebir ve şid-
det onların ekmeğine yag sürer. (...)
Görüsler'i açıp da Bayan Sertel'in Zincirii
Hurriyet makalesini okuduğum zaman, say-
fayı süsleyen bu kıpkızıl demirlerle, bize na- '
sıl bir hurriyet hazırladıklarım derhal anl«-
dım. Bayan Sertel öyle diyor:
'Hür insanlar cemiyetinin en büyük şia-
rı. geniş halk kitlelerinin menfaati için icap
ederse şahsi menfaatini feda etmektir.'
Komünist edebiyatıyla meşgul olmamış
olanlar bu saürlann altında gizlenen mana>ı
gözden kaçırabilirler. Geniş halk kitleleri-
nin menfaati namına hürriyetlerin feda edil- (s t a n
j,u
l'da Ankara caddesinde bulunan Tan matbaasımn saldırıdan sonraki hali. Olaydan sonra Tan gazetesi yazarlan. 'hükümetin manevi şahsını tahkir* snçundan mahkûm oldular.
diği yer Rusya'dır.
Bunları susturmak için cevap vernıek htt-
küraete düşmez, söz, eli kalem tutan gaze-
tecilerin ve hür vatandaşlanndır."
Tanin ertesi gün "Beşinci kol
propagandası" başlığı ile çıkıyordu.
Bu kez konu "Atatürk isüsman"ydı. Ta-
nin, komünistlerin Atatürk'ü sömürdükle-
rini ileri sürüyordu:
" Atatürk 'e karşı bu memlekette beslenen
hürmet ve hayranlık düşmanlann elinde
Turkiye'ye karşı bir propaganda silahı ol-
muştur. Hitler, bu silahı boi bol kullandı.
Çünkü, Türkiye, niifuz ve tesirine kapılraı-
yor, garp demokrasileriyle birleşiyor. Dik-
tatörlüğe nefret besliyordu. Alman Radyo-
su, Türkiye'de Atatürk sağ olsaydı, Türk
hükümeti böyle bir politika takip etmezdi,
Türk Hükümeti Ataturk'ün izinden ayrılı-
yor diye Türk milletini hükümete karşı kış-
kırttı. Durdu.
Aynı silahı Ruslar ellerine aldılar. Türk
hükümetini Ataturk'ün yolundan şaşmak-
la ve Hitler'e meyletmekle itham ettiler.
Şimdi Yeni Dünya ve Görüşler aynı silahı
kullanıyor.
(...) Gorulüyor ya, faşist olsun, kızıl fa-
şist olsun, bütün düşmanlar Atatürk silahı
ile Türkü Türke vurdurmak istiyorlar. Memle-
ket içindeki gönüllü komünist beşinci kolon
da bundan medet umuyor. Hatta Tevfik
Rüştü Aras da bu kervana katılmış."
Hüseyin Cahit Yalçın, Atatürk dönemi-
nin bir altınçağ olmadığını. kendisinin 1924
ve 1925 yılında İstiklal Mahkemesi'nde
yargılandığını, Zekeriya Sertel'in de yazdı-
ğı bir öykü nedeniyle üç yıl hapis cezasına
çarptırıldığını yazıyordu.
Sabiha Sertel, demokratların, komünist-
lerin ve sosyalistlerin kuracakları birlikler-
le "irticayı" yeneceklerini yazmıştı.
Hüseyin Cahit, "hayir" diyordu. Komü-
nistlerle sosyaiistler birleşmiyorlar. Bayan
Sertel hem aldanıyor, hem de aldatıyordu.
Komünistlerin kurduklan "vatan cephekri"
de Moskova'mn emrinde 4;omedi oynu-
yorlardı. •'
Hüseyin Cahit Yalçın'ın bu yaaları etki-
sini göstermekte gecikrnedi.
CHP Istanbul il örgütü, üniversite bah-
çesinden başlayacak bir yürüyüşü hemen dü-
zenlemişti.
4 Aralık günü Istanbul Üniversitesi bah-
çesinde toplanan öğrenciler Tan Gazetesi'-
ne doğru yola çıkmışlardı.
Zekeriya Sertel, olayı daha önce haber al-
mış Vali Lütfi Kırdar'ı uyarmıştı.
Vali "biliyorum" demişti "önlemleri
aldım"
Bu yürüyüşten ve saldırıdan hükümetin
haberi vardı.
Sayıları on bin kişiyi bulan yürüyüşçüfer
yolda hiçbir engelle karşılaşmadan Tan Ga-
zetesi'ne ulaştılar.
Gazetenin çevresi polisçe sarılmıştı, ama
polis olanları yalnızca izliyor. Saldırganlar
Tan Gazetesi'ne girerek. ellerindeki balyoz
ve baltalarla camları, pencereleri ve rotati-
fi kırdılar.
Tan Gazetesi'ne girenler binanın her ye-
rine de kırmıa mürekkep döküyorlar ve ba-
ğırıyorlardı:
"Kahrolsun komünizm. Kahrolsun Ser-
teller."
Linotip dizgi makineleri, hurufat ve diz-
gi malzemeleri, kapılar da pencerelerden
aşağı atılıyordu.
Kâğıt deposundan çıkarılan bobinler de
sokağa atılmıştı.
Tan Matbaası bir saat içinde yerle bir edil-
mişti.
Sıra Ataturk'ün İçişleri Bakanı Cami
Baykurt ve Sabahattin Alı'nın çıkardıklan
"La Turquie"ye gelmişti.
Saldırganlar "La Turquie" Gazetesi'nin
matbaasına da girdiler. • .
Matbaada ne varsa parçalandı.
Esat Adil Müstecaboğlu'nun "Yeni
Dünya" matbaası da saldırıya uğramış,
matbaa içinde ne varsa teker teker parça-
lanmışt\.
Saldırganlar, daha sonra Kadıköy vapu-
runa binip Serteller'in Moda'daki evlerine
saldırmayı planlamışlardı.
Vali Lütfi Kırdar, olayın daha da büyü-
mesinden ürkmüş olacak ki, Kadıköy vapu-
ru kaptanına "doğru adalara" emrini
vermişti.
Birkaç gün sonra İstanbul Savcılığı, Ser-
teller, Cami Baykurt, Tan Gazetesi'nin sa-
hiplerinden Halil Lütfi Dördüncü hakların-
da davalar açacaktı.
Dava ikinci ağır ceza mahkemesinde
başladı.
Mahkeme Başkanı Salim Başol, savcı da
Hicabi Dinç'ti.
Yapılan yargılama sonunda Zekeriya Ser-
tel, Sabiha Sertel ve Cami Baykurt, "Hükü-
metin manevi şahsiyetini tahkir" suçundan
birer yıl hapse mahkûm oldular.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi bu kararı boza-
cak; sanıklar dört ay cezaevinde kaldıktan
sonra özgürlüklerine kavuşacaklardı.
Cami Baykurt'un, Dr. Tevfik Rüştü
Aras'ın ve Zekeriya Sertel'in kuruluş çalış-
malarına katıldıklan Demokrat Parti de ça-
lışmalanna başlamıştı.
Tan olayı, DP kuruculan ile Serteller'in
ve Baykurt ve Aras'ın ilişkilerini de etkile-
mişti.
Artık eskisi gibi pek görüşmüyorlardı.
Yolları ayrılmıştı.
Dr. Tevfik Rüştü Aras, Cami Baykurt ve
Zekeriya Sertel. "İnsan Hakiarı Dİerneği"
kurmak için yine o günlerde sık sık bir ara-
ya geliyorlardı.
Akıllarına ilginç bir ad gelmişti:
Mareşal Fevzi Çakmak.
Mareşal Çakmak, Kurtuluş Savaşı'nın
Dil-Tarih'in değişen coğrafyası
Yıl: 1947. DTCF'deki 4 öğretim üyesi, komünistlik suçlamasıyla üniversiteden atılır
Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. En-
\er Ziya Karal, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim
GenelMüdürlüğü'ne 13 Aralık 1945 gün ve 2258 saylı şu
gizli yazıyı yazar:
"İstanbul'da yayınlanan ve 'haftalık siyaşi mecmua' ol-
duğunu ilk saifesinde açıklayan bir derginin kapağında '>a-
zı yardımı vaad edenler' başlığı altında fakültemizden
Doçenl Behice Boran, Doçent Pertev Boratav, Doçent \i-
yazi Berkes ve İlmi Yardımeı Mediha Berkes'in isimleri
görülmüşlür.
Politika eğilimi ilmi düşünceyle uzlaşma kabul etmeye-
cek karakterde olan bu dergiye doçent Behice Boran ile
Doçent Pertev Boraiav'ın ihtisaslanyla ilgili de olsa yazı
göndermelerini, Doçenl Behice Boran'ın yayınlamasını.
Doçent Niyazi Berkes'in yazı vaadetmesini, ilmi yardım-
eı Mediha Berkes'in yazı vaadetmiş oldugunu söylemesi-
ne rağmen mecmuayı gördükten sonra kendi hakkındaki
ibareyi yayınlamamasını akademik kariyer düşünce ve ça-
lışmalanma aykırı gördüğümü ve yukarıda adı geçenlerin
bu hareketleriyle fakülte içindeki durumlarının gözönü-
ne alınması gerektiğini saygılarımla arzederim."
Enver Ziya Karal'ın bu yazısından bir ay önce Yüksek
Öğrenim Genel Müdürü N. Halil Onan, Milli Eğitim Ba-
kanı Hasan Âli Yücel'e yazdığı 14 Temmuz 1945 gün ve
4, 6141 sayılı yazısında Boratav, Boran, Niyazi Berkes ve
eşi Mediha Berkes'in "Fakültede kalmamalan gerektiğini"
bildiriyordu.
Genel Müdür Onan şu kanıya varmıştı:
"Bazı öğretim üyelerinin fakültedeki çocuktanmızın fi-
kirlerini zararlı istikametlere yöneltmekte amil oldukları
kanaalını bende takviye etmiştir."
Milli Eğitim Bakanlığı'nda Yüksek Öğrenim Genel Mü-
dürluğü yapan şair Onan, aynı zamanda da DTCF'de ede-
biyat dersleri veriyordu.
"Dur volcu! Bilmeden gelip bastığın Bu tdprak bir
devrin batlığı >erdir" dizilerinin şairiydi Onan.
Hem !?air Nevmettin Halil Onan, hcın Dekan Kara! a\-
nı kanıdaydılar.
Görüşler Deıgisi'ne yazı yazanlar ya da yazı yazma sö-
zü verenler fakülteden atılmalıydı!
Milli Eğitim Bakanlığı -o zamanki adıyla Maaril" Vekâ-
leti Müdürler Encümeni de aynı gün 132 sayılı karar ile
Boran, Boratav ve karı-koca Berkesler'i bakanlık emrine
alıyordu.
Müdürler encümeııiade bir ü\c "Tahkikat >apıldıklan
sonra alınmalarına laraflarım" dıyoı w karara bu gcrck
çe\'le kar>ı oy yazıyordu.
Bu uyenin adı Hakkı Tunsuç lu.
Bakan Hasan Ali Yüt:cl, Zckcrivu Scrtcl'in çıku Jığı Gö-
rüşler Dergisi'ne \azı yazan ya da \a/ı yazma >>özu \cren
üç doçent ve bir asUtanı bakanlık emrine alan encümcn
karannı 15.12.1945 '-uinıı onaviıvordu.
Pfrte\ \aili Borala> Ni>a/i Berkes Behice Boran
Bakanlık emrine alınaı, oğretim üyeleri Danıştay'a baş-
vurduUı.. Danıştay Beşinci Dairesi, Doç. Boran, Doç. Bo-
raıav \e karı koca Berkesler ile ilgili kararları 26 Mart 1946
günü oy birliği ile ipıal etti.
içişleri Bakanı Sükrü Sökmensüer. TBMM'de 28
Ocak 1947 günü yaptığı konuşmada "Yurt ve Dünya" ile
"Adımlar" Dergisi'nin komünist yayın organları oldugunu
ileri sürmüştü.
6? öğrenci. Milli Eğitim ve içişleri bakaniarına başvu-
rarak, Yurt ve Dünya Dergisi'ni çıkaran Prof. Pertev Naili
Boratav ile Adımlar'ı çıkaran Doç. Behice Boran'ın üni-
\ersiteden çıkarılmalarını istediler.
Aralannda Hikmet Tanyu, Osman Yüksel, Selahailin
Ertürk, Mehmet Balkan. Zeki Sofuoğlu'nun bulunduk-
ları milliyetçi öğrencilerin dilekçesi jövleydi:
"İtişleri BaUanımız Şükrü Sökmensüer'in belirttikleri
gibi iki Marksist mecmua olan Yurt ve Dünya ve Adım-
lar'ın savıları karıştmldığı zaman onları çıkaran kimsele-
rin maalesef kürsülerinden bugün hâlâ gençliğe içimiz
sızlayarak snyleyemek mecburiveti du\u>oruz. Kökü ha-
riçte olan ve memleketimi/i yabancı ellere teslim edecek
bu idealin peşinde koşan kimselerin faaliyetlerine kısa bir
zamanda son \erilmesini savgılarla rica ederiz."
Bayrak \e 24 Saat gazeteleri bu ihbar dilekçelerini ya-
yımladılar. Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, LVJ
gcnçlerle Ankara Palas'da goruşıııuştu.
Reşat Şemsettin, ISJ37 yılı haziran ayının 7. günü Milli
Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği 2886-37 sayılı yazı Per-
tev Naili'nin Türkiye'yegeriçağrılmasânı isteyen oğrencimü-
fettişiydi.
Sökmensüer'in konuşması; ardından da milliyetçi öğ-
rencilerin gazetelerde yayımlanan dilekçeleri havayı iyice
gerginleştirmişti.
Milli Eğitim Bakanı da öğrencilerden yanaydı.
Tansiyon iyice yükselmişti.
Prof. Pertev Naili Boratav'ın o gün fükültede konfe-
ransı vardı. Konferans salonu "milliyetçi" gençlerle dol-
durulmuştu.
Öğrenciler Prof. Boratav'a saldıracaklardı. Olayı ha-
ber alan Boratav. konferans salonuna gelmedi.
Kürsüye çıkan Selahattin Ertürk, 'Memlekctin dört bir
yanını saran kızıl ateş" diye öğrencileri coşturan bir ko-
nuşma yapıyordu.
Rektör Kansu, öğrencilere "yaptığınız numaviştir" di-
yorsa da sözünü dinletemiyordu.
Rektör Kansu odasına çıktı.
Göstericiler. İstiklal Marşı söyledikten sonra rektörün
istifasını istediler.
Talebe Birliği Başkanı M.AIi Ankan. bir grup öğrenci
ile birlikte rektör Şevket Aziz Kansu'nun odasına çıktı.
Tıp Fakültesi Dekanı General Abdülkadir Noyan. rek-
törun kapısında öğrencileri yatıştırraaya çalışıyordu.
Göstericiler. "kahrolsun komüui/m" sloganları ile rek-
törün üstüne yürüdüler \e rektörün elinden zorla "is|ifa
etlim" dlye bir dilekçe aldılar.
Saldırılar nedeniyie sol eğilimli Türkiye Gençler Derneği
Rektör Kansu'ya olayları kınayan bir teigraf çektı.-
Derr.eğin Memleke! Gazticsi'nu göndeıdiği açıklama-
da d? "Türkiye'de yalnız Moskova'nın değil hiç kimse-
nin uşaklığım yapacak bir genç yoktur" deniliyordu.
Açıklamanın altındaki imza Nihat Sargın'dı.
Olaydan sonra Perte\ Naili Boratav, Behice Boran, Mu-
zaffer Şerif Başoğlu ve Niyazi Berkes haklarında soruş-
turma açıldı.
Soruştıınna konuları arasında "Komünist (anınan Ru-
hi Su ile" arkadaşlık ve dostluk da vardı.
Boratav, yapılan yargılama sonunda aklandı. Boran ve
Niyazi Berkes asliye ceza mahkemesince görevi kötüye kul-
lanmak suçujulan önce cezalandınldılar; Yargıtay bu ka-
rarı da bozdu.
CHP hükümeti bir yola daha başvuracak, bu öğretim
üyelerinin kadrolarının kaldırılması için yasa değişikliği
yapacaktı!
Tasarı, 5 Ağustos 1948 günü TBMM'de ele alındı. Mil-
li Eğitim Bakanı Sirer gitmiş, yerine Prof. Tahsin Bangu-
oglu atanmıştı.
Dr. Fahri Kurtuluş, F.nıin So>sal, tasurıyı sav. ııdıılar.
Prof. Suut Kemal Yetkin de vargücüyletasanyı Mivunmuş-
tu.
Bu tasarıya iki kişı karşı çıkmıştı:
Ataturk'ün bakaıılarından Dr. Attııan Adıvar ve
emekli General Sadık Aldoğan
O kadar!
önderlerindendi. Orduda çok sevilen Mare-
şal, İkinci dünya Savaşı sonunda Cumhur-
başkanı Inönü tarafından emekliye ayrılmış-
tı. Demokrat Parti'nin kuruluşuna umut
bağlayan Çakmak, düş kırıklığına uğraya-
;ak ve bir süre sonra istanbul'da Erenköy'-
deki evine çekilecekti.
"tnsan Haklan Derneği olayı" da o gün-
lerde yaşandı.
Sertel, Cami Baykurt ve Dr. Aras, Ma-
reşal Çakmak ile birlikte Insan Haklan Der-
neği kurmayı kararlaştırmışlardı.
Mareşal Çakmak o günlerde bir yurt ge-
zisine çıkmış ve halktan büyük ilgi görmüş-
tü.
Mareşal, bu geziden sonra "İnsan Hak-
lan Derneği"nin başına gecmeyi kabul et-
mişti.
însan Hakiarı Derneği, 20 Ekim 1946 gü-
nü kuruldu.
Kurucular, Fevzi Çakmak, Tevfik Rüştü
Aras, DP Istanbul İl Başkanı Prof. Kenan
Öner, Zekeriya Sertel, Cami Baykurt, emek-
li general Sadık Aldoğan, Ataturk'ün özel
kalem müdürlerinden ve cumhurbaşkanlı-
ğı eski genel sekreterlerinden Hasan Rıza So-
yak, eski Berlin Büyükelçisi Haradi Artak
ve eski maliye bakanlarından Reşit Karel'di
Zekeriya Sertel, Atatürk'ün ilk matbuat
umum müdürlerindendi. Dr. Ruştu Aras,
Atatürk'ün dışişleri bakamydı. Mareşal
Çakmak, Atatürk'ün genelkurmay başka-
nıydı. Hasan Rıza Soyak, özel kalem
müdürü.
Cami Baykurt, eski Ittihatçılardandı. Ab-
dülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra
ordudan ayrılmıştı. 1914 yılında seferberlik-
le yeniden orduya alınan Baykurt, tzmir'-
de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruculan
arasında yer almış, Tevfik Paşa kabinesin-
de İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yaptıktan
sonra Anadolu'ya geçmiş ve Atatürk tara-
fından oluşturulan ilk TBMM hükümetle-
rinde İçişleri Bakanlığı'na atanmıştır.
Roma'da TBMM temsilciliği görevinde de
bulunan Cami Baykurt, sosyalist düşünce-
leri ile ilgi çekerdi.
İnsan Hakiarı Derneği, Saraçoğlu hükü-
metince kuşkuyla karşılanmıştı.
Mareşal, solcuların başına m'ı geçecekti?
Amaç neydi? Amaç, hükümeti yıkmak
mıydı?
İktidar yanlısı basında hem Mareşal'e
hem de Dr. Tevfik Rüştü'ye saldırılar baş-
lamıştı. DP kuruculan, İnsan Hakiarı Der-
neği ile ilgili yayınlar nedeniyle hem Mare-
şal hem de Tevfik Rüştü ile ilişkilerini kes-
mişlerdi.
Mareşal Çakmak, bu saldırılar karşısın-
da dernekten çekildiğini açıklayacak ve in-
san Haklan Derneği olayı da böylece kapa-
nccaktı!
Dr. Şefik Hüsnü
"Eski tüfek" diye adlandınlan Marksist-
ler, bilimsel sosyalizm düşüncesini Türkiye'-
ye Dr. Şefik Hüsnü'nün getirdiğini söyler-
İer.
Komünist Manifestosu'nu ilk kez Türk-
çeye çeviren de Dr. Şefik Husnü'dür.
Yirmili yıllardan ellili yıllara kadar hemen
hemen her olayda adını duyuran, yargıla-
nan, tutuklanan Dr. Şefik Hüsnü, 1887 yı-
lında Selanik'te doğmuştu.
Tıp öğrenimini Fransa'da yapan Dr. Şe-
fik Hüsnü, Paris'te Fransız Marksistleri ile
tanıştı: onlarla arkadaşlık yaptı.
Dr. Şefik Hüsnü, 1912 yılında Türkiye'-
ye döndü.
Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de
askeri doktor olarak çalışan Dr. Şefik Hüs-
nü, savaş içinde yüzbaşılığa yükseldi.
Çanakkale Savaşı'ndan sonra İstanbul'a
yerleşen Dr. Şefik Hüsnü, I919'da da İstan-
bul'da Marksist bir parti kurmuştu.
Partinin adı, "Türkiye İşçi ve Çiftçi Sos-
yalist Fırkası"ydı.
Dr. Şefik Hüsnü, 3. Enternasyonal Kong-
resi'ne de katıldı ve Enternasyonal'in Yü-
rütme Komitesi'ne de seçildi.
1925 yılında İstiklal Mahkemesi'nde yar-
gılananlar arasında Dr. Şefik Hüsnü adına
da rastlanıyordu.
(Arkası 17. Sayfada)