Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r
Cumhuriyet
Sahıbı: Cumhumeı Matbaacılık ve Gazeıecılık TVk Anonım Şırkeıı adına
Nadir Nadi 0 Genel Ya\;n Muduru Hısan Cemal. Muessese Muduru
Emiae l şakltgil. Ya^ı Isien Vfuduru Okav GoMensin, 0 Haber Merkezı
Mudu'u \alçın Ba>er, Sa>ta Duzenı ^oneırr.em- \li \car. 0 Terrsıhıif
Ahmel fan, IZMİR Hikmel Çrtmka>a. ADAN^ı Çttin ^igrnoglu
I; Polmka CHal Başbrçıf. Dı> HiMİı- trpn Balcı. fckcnorm Crogu Turiıan, I, Sendıka >knın ktıencı. Kuilur Celal 1 slrt.
Eğllım Genca> Ş*}tafl. Hâber \jaitirma. lunet Bcrtan. >ur Haberlcn Ntcdrt Doftan, Spof Danjjmanı \bdulkadir Nucriman.
[>,zı \azjlar kemn ^ lirjf an Ara^tırma ŞflJlin AJ|M>, Duzei'me 4NJullah Yaacı. 0 koord:naıor ARJIKI Konisan. 0 Malt l>ler
Lrol LrVul. 0 \1 jhi-jjtv Butnıl tanr 0 Bulce-Pianlama Wgj (kmanbc^otkı 0 RckLur \>x Tonın. 0 Ek taMnljj Hul«ı
Akıol 0 Idajc IIUVMH Curer, 0 bteme Ondcr («Sl. 0 Bılgı-!>lcm Vai hnJ 0 PCTNOT><H V>gı Bosuımotfu.
flty/n ıv K'tüt C^mhun>w Malbaaalık ve Gaznecıijk TA.> Turk Ocagj Cad 39 41 Caftaloglu
H?» I-! t"K Mfrloanou! Td 512 0! 05 (20 hal). Teta. 22246 F«j ;l) 526 60 72 0
Su-n/ur \nkaia. /ıva Oofcalp Bh lnlılıp S. No I9'4. TcL 133 1! 41-4" Tctex 42344 Fu: (4) [J3
Uf 65 0 Inmr H /-/a Bh 1352 i-1 3, Td 13 12 30, Tclo. 52359 Fax l!l> 19 !3 60
0 Aâna: Inonu laa 119 S No 1 Kat I. Td 19 r S2 (4 tıat). Tete» 62155. Fax Tl) 19 V 52
TAKVİM: 17 ŞUBAT 1990 Imsak: 5.24 Guneş: 6.49 Oğle: 12.23 İkindi: 15.17 Akşam: 17.47 Vatsı: 19.06
Sanayi tesislerinin zehirli atıkları, Türkiye'nin yeşil örtüsünü günden güne yok ediyor
Orıııaııa sessiz balta: KirlilikProf. Dr. İsmail Eraslan'ın 245 bin hektarlık bölgede
yaptığı araştırma sonucu hava kirliliğinin karaçam,
kızılçam, köknar, çmar, meşe, kayın, ıhlamurgibi
ağaçlara büyük zarar verdiği saptandı.
Artvin Kuruarsan,Murgul,Göktaş ve Samsun Bakır
İşletmeleri çevredeki orman alanlarına büyük zarar
veriyor. Yatağan Termik Santralı 1982-85 yılları
arasında yöredeki kızılçam ormanlarını mahvetti.
İDİL GÜRSEL
A.NKARA — Hava kirliliği ormanların yok
olmasına \e ağaçların zayıflamasına neden olu-
yor. Istanbul Üniversitesi eski oğretim üyesi
Prof. Dr. İsmail Eraslan, yaptıkları inceleme-
ler sonucu, hava kirliliğinin olduğu 245 bin 685
hektarlık geniş bir bolgede, kaıaçam, kızılçam,
Kazdağı köknarı, meşe, kayın, çmar, ıhlamur
ve kızılağaçlarda değişik yoğunluklarda zarar ve
hastalanmaların meydana geldiğini saptadıkla-
rını açıkladı.
Eraslan, Türkiye'de Avrupa Ekonomik Toplu-
luğu'na bağlı olan çalışma grubu tarafından
standardize edilen "Orman zaran envanter
yöntemleri" yardımı ile bir envanter yapılma-
dığını da vurgulayarak buna göre zarar harita-
ları düzenlenmediği için ormanlanmızda mey-
dana gelen hasarın tam anlamıyla ortaya konu-
lamadığını ifade etti.
Eraslan, yaptıkları çalışmalar sonucu Artvin
civarında kurulan ve Kuruarsan Bakır İşletme-
si'nin havaya yaydığı kükürtdioksidin etkisiyle
Hatilla deresindeki ormanların direncinin kırıl-
dığını, zararlı boceklerin de istilasıyla binlerce
hektar ormanın oldüfiünü saptadıklarını soyle-
di.
Eraslan, yaptıkları çalışmalarla hava kirlili-
ği etkisiyie zarara uğradığını saptadıklan bol-
geleri şöyle sıraladı:
• Murgul'da 1951 vılında faali>ete geçen Ba-
kır İşletmesi'nin havaya verdiği kukurtdioksi-
din etkisi)k ladin. köknar ve kayın turlerinden
oluşan 9 bin 125 hektar ormanın hastalanması
ve kabuklu boceklerin istilasıyla ölmesi.
• ,Artvin'in Göktaş Bakır İşletmesi'nin havaya
yaydığı kükürtdioksidin etkisiyie 5 bin 428 hek-
tarlık ormanın zarara uğraması.
• Samsun'un 14 kilometre uzağındaki bakır
izabe ve azot fabrikalannın ha>a\a yaydığı kü-
kürtdioksidin etkisiyie çevredeki ormanlann za-
rar gormesi.
• Yatağan termik santralının 1982 - 1985 yıl-
ları arasındaki faaliyetleri sonucu havaya yayı-
lan kükürtdioksit etkisiyie kızılçam ormanların-
da 35 bin 810 hektarlık bölgeyi etkilemesi.
• İstanbul, Ankara, tzmir, Iznıit, Çanakka-
le ve Marmaris'in babçe, park ve yol kenarı
ağaçlannda hava kirliliği etkisiyie onemli zarar
ve hastalıklar gorülmesi.
Eraslan, Türkiye'de havaya zararlj madde >a-
yan tum tesislerin haritaya işlenmesi gerektiği-
ni belirterek bunların zararlannın saptanması-
nı, ormanlara olan uzaklıklarının, hâkim ruz-
gârların yönleri ve şiddetlerinin belirlenmesi ge-
rektiğini soyledi.
Yapılan haritalaragore hava kirlilığıne duyarlı
olan bölgelerin belirlenmesi gerektiğine de de-
ğinen Eraslan, bu bölgelerde görev yapan ele-
manların eğitimden geçmeleri gerektiğini bildir-
di.
Eraslan, izlenecek politikalarda bu zarar ha-
rıtalannın esas alınması gerektiğini de ifade ede-
rek hava kirliliğinin ölçulmesı ıçin olçme islas-
yonları kurulmasını istedi.
"Hava kirliliği kontrol yönetmeliğinin" bu
konuda yetersiz kaldığını sav-unan Eraslan, şun-
ları söyledi:
"Birieşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Ko-
misyonu tarafından koordine program merkez-
leri oluşturulmuşlur. Bu merkezin gorevi, ulu-
sal done merkezleri tarafından gönderilen do-
neieri toplamak ve depolamaktır. Türkiye'de ya-
pılacak olan orman zaran envanteri ile bir ulu-
sal done merkezi kurulmalı ve Avrupa'daki ko-
ordine program merkezleri ile işbirliği yapüma-
hdır."
PSİKİYATRİDE YENİ BULUŞ
Mîınîk ölçme
ıııakiııesiFederal Almanya'dageliştirilen "mimik
ölçme makinesi" ruhsal bozukluğu olan
kişileri duygular ve mimikler arasındaki
bağlantı sonucu saptayabiliyor.
Dış Haberler Servisi — Al-
manya'nın Tubingen Lni%ersıtesi
Psikiyatri Klinıği'nden Prof.
Hans Heinemann, ruhun bir çe-
şit aynası olarak nitelendirilen bir
mimik olçüm aleti geliştirdi.
Ruhsal hastalıklara sahip has-
taların mimik hareketlerini oto-
matik olarak tahlil eden bu öl-
çüm aleti kısaca şöyle çalışıyor:
Hastanın kafasına bir metal bant
yerleştiriliyor. Yuzü ise "Soct-
chlight" foyasından bir dizi yan-
sıtıcı beyaz nokta ile simetrik ve
homojen bir şekilde donatılıyor.
MİMİK NOKTALARI — Yüzde
beyazla isaretli noktalardaki mi-
mik hareketleri, kişinin ruhsal
dünyasının matemaligini veriyor.
TURSAB davacı
Hacıları
götürme
mahkemelik
CEM HAMULOĞLL ~
Turkiye Seyahat Acenteleri
Birliği (f ÜRSAB) ile Başbakan-
lık, "Hac yüzünden" davalık ol-
du.
TÜRSAB, Başbakanhğa bağlı
Diyanet lşleri Başkanlığı'nın hac
seyahatlerinin duzenlenmesi ile il-
gili olarak aldığı kararlann ipta-
li için Ankara İdare Mahkeme-
si'nde dava açtı. TÜRSAB'ın
avukatlığını Cumhurbaşkanı
Turgut Ozal'ın avukatlarından
Bilgin Yazıcıoğlu ustlendı.
Hac konusunda Başbakanlık1
tan davacı olan TÜRSAB Başka-
nı Bahattin Yücel, Idare Mahke-
mesi'ne Hac Komisyonu'nun 15
Ocak 1990'da aldığı kararlann ip-
tali için başvurdu.
Dava dilekçesinde seyahat
acentelerinin, kuruluşlarını dü-
zenleyen kanun çerçe\esınde Tu-
rizm Bakanlığı'na karşı "so-
rumlu" olduğu hatırlatılıyor.
Daha sonra hastaya çeşitJi
filmlerden kesitler sunuluyor.
Film gösterimi bir loriot-fılmiyle
başlıyor. Yanağına bir makarna
çubuğu >apışmış olan Vicco von
Bülow, Evelyn Hamann'a ilanı
aşk ediyor. Bunu, başrollerini
Jack Nicholson ile Shiriey Mac-
Laine'in paylaştığı Amerikan
"Sevgi SozcükJeri" melodramın-
dan kesitler izliyor. Ardından da
hastaya göz yasartıcı "Love
Stor>"den sahneler gösteriliyor.
Özel bir kamera, gösterim sı-
rasında hastanın mimik reaksi-
yonlarını filme alıyor ve bu gö-
runtuler buyutulmuş olarak bir
video kasetineaktarılıyor. Kase-
tin tekrar oynatıiması sırasında
da beyaz noktaların hareketlerin-
den, hastanın duygularının bir
yansıması olan yüzdeki değişik-
likler okunuyor.
Haberi veren Alman "Der
Spiegel" dergisinde, yüz kasla-
rındaki hareket anzaJarının, ruh-
sal hastalıkların belirtileri olarak
değerlendirildiklerine dikkat çe-
kiliyor. Prof Heinemann da bu
yeni "nokta-prosedürü" ile söz
konusu belirtilerin ilk kez gerçek
anlamda "kavranabilir" hale
geldiğini ileri surüyor.
Bugune dek mimiklerde ifade-
sıni bulan hastalık sinyalleri tec-
rubeli doktorun "klinik bakı-
şıyla" algılanıp, yorumlanıyor-
du. Ancak Prof. Heinemann'la
birlikte çalışan Dr. Franz Schne-
ider, çeşitli psikiyatristlerin
"jorumlan" arasında, ancak sı-
nırlı bir uyumun söz konusu ol-
duğunu belirtiyor.
Tubingenli doktorlar, yeni
mimik-olçum aletleriyle, bu
"psikiyatriye bakışa" şimdi has-
sasiyet kazandırdılcları görüşun-
deler: •Mimik-olçum aktiyle bir
hastanın çeşitli filmlerden kesit-
ler izlerken sevinç ya da ho>nul-
suzluk, şaşkınlık ya da ilgisizlik.
hüzün ya da latmin duyup duv-
madığını kesin olarak belirleye-
bilme imkânına kavuştuk."
Mimik - olçum aletiyle yapılan
ilk deney için yüzleri beyaz nok-
talarla donatılan 20 depresif, 20
şizofren \e 20 sağlıklı kişi ekran
karşısına oturtuldu. Bunlara bi-
ri "duygusal açıdan pozitif",
öteki, "daha çok negatif tonlu"
ıki film gösterildi. Film gosteri-
mini doktorlarla söyleşiler izle-
di, sonunda da bir değerlendir-
me yapıldı. Netice: Üç grup ara-
sında mimik hareketlerin sayısı
açısından bir farklılık yok. An-
cak depresif olanlarda hoşnut-
suzluk duyduklarında "daha sı-
rurlı bir mimik hareketi" gözlen-
di.
HALKALI KARABATAKLAR — Çin'in Kanlon evaletindeki balıkçılar ilginç bir yontem kullanıyorlar: Boyunlarına halka geçirilmiş karabataklar. Balık. karaba-
lağın boğazından balıkçının sepetine alını>or.Sami Guner'in 1986da Çin'deki çalışmaları sırasında çektiği bu fotoğraf balıkçılann günlük vaşantısını yansıtıyor.
Fotoğraf sanatında yarım yüzyılKultür Servisi — Fotoğraf sanatçısı
Sami Güner, Profesyonel Tanıtım
Fotoğrafçıları Derneği'nin onur
üyeliğine seçildi. Bu sene Kultur
Bakanlığı'nın 19
7
9'dan bu yana her yıl
bir sanat dalında verdiği büyük odulü
alan Sami Güner, 50 yıldır deklanşöre
basıyor.
75 yaşındaki Sami Güner, gerek
Türkiye'de gerekse dünyanın dort bir
yanında çektiği foıoğraflarla tanınmış
bir sanatçımız. Profesyonel Tanıtım
Fotoğrafçıları Derneği'nin Mulkiyeliler
Restaurant'da gerçekleştirdiği yemekli
sohbet toplantüinda bir konuşma
yapan Sami Güner, fotoğraf çekmeye
nasıl ve hangi koşullarda başladığını
dile getirdikten sonra şunları söyledi:
"Biz. fotoğrafa gönul verenler bir
bululun akışından, bir martının
kaçışından, bir kilimin nakışından, bir
dilberin bakışından, bir ananın
gözvaşından; bizim duygu tellerimizi
neler titretiyorsa, biz de bir şeyler için
çaba harcıyoruz. Gördüklerimizi
insanlara aktarmaya çalışıyoruz.
Hepimizin bir gayesi var: Güzele, iyiye
ulaşmak."
50 yıllık fotoğraf sanatçısı Sami Guner,
hayatındaki ellileri ise şoyle açıklıyor:
"Elli rakamı ile bir dostluk kurdıım.
F.lli sene fotoğraf. Yurtdışında elli
sergi. Türk lurizm ve kıiltürünü tanıtan
elli referans kitabı. böyle elliler uzayıp
gidiyor."
Sami Guner'in 1986 yılında Çin'in
Kanton eyaletinde Guelin kenti
yakınlarında çektiği yukarıdaki fotoğraf
balıkçıların gündelik yaşantısından bir
kesit sunuyor.
40. BERLİN FİLM ŞENLİĞİNDENISOTLAR
6
KapitaIîst sinema' Doğu tunmda
Şimdiye kadar "Emperyalist Batı kültürü"
olarak tanımlanan filmlerin Doğu Berlin'de
sansürsüz, makassız gösterilmesi Berlin film
şenliğinin en büyük sansasyonu. Filmleri
Doğu'daki ortam içinde izlemek isteyenlerin
sayısı o kadar çok ki şenlik yönetimi her gün
Doğu'daki seanslara özel otobüsler kaldırıyor.
ATİLLÂ DORSAY
BERLİIV — "Günün konusu"
Beriin'de "duvarın kalkması" ve
Doğu ile Batı'nın yaklaşması ya!..
40. Berlin şenliği, bu olayı olabil-
diğınce kullanıyor.
Biz gazetecileri "Birgünde Do-
ğu ve Batı Berlin" başlığı altında
bir geziye golurerek, yaşanan ta-
rihsel günleri turistik soslu bir et-
kinliğe donuşturduler.
Doğu ile Batı arasındaki 3 "ka-
pı"dan biri olan ve "Charlie
kapısı- Checkpoint Charlie" di-
ye anılan sınır kapısından geçe-
rek. Doğu'da birkaç saatlik bir
gezintı yapmak, eski Berlin'in ta-
rıhsel merkezini, Brandenburg ka-
pısını, Berganıa muzesıni, \ıllar-
dır sürup giden restorasyon çalış-
malannı. aralarında Brecht'in
Berliner Ensemble'ı da bulunan
sayısız liyatroyu gorrnek, heyecan
vericiydi.
Bu arada, şenlikteki filmlerin
bir gun arayla gösterildiği, dışa-
rıdan birer muze veya kmüphane-
ye benzeyen 2 sinema salonunu,
Rosmos \e Colosseum'u da eör-
duk.
Oynayan filmler a\nı; ama
bunların, onyargısız, denetimsız
ve sansursuz, hemen ertesi gun
Doğu Berlin'de gosterilebilmesi-
nın anlamı o>lesine buyuk ki bir-
çok gazeteci bu gosterilerde bu-
lunmak, filmleri sozunü ettiğim 2
salonda izlemek. istiyor. Bu ne-
denle, festival yönetimi, her gün
bellı >aatlerde isteşenlerı film iz-
lemek uzere Doğu'yagotüren oto-
busler kaldıımaya başladı.
Ote yandan, Doğu Avrupa ul-
kelerindeki önemli politik deği-
şimler, Batı sinemacılığının şim-
dıden büyuk ilgisini çekiyor. Ba-
tı sermayesine açılma, IMF ile ku-
rulmaya başlanan ilişkiler, yıllar-
dır •emperyalist Batı kültüru"ne
kapalı tutulmuş sınırların ortadan
kalkması, Batı'da siyasal olduğu
kadar ekonomik bir ilgi alanı da
yaratıyor \e kapitalist sinema. bu
ilgi alanında onemli bir yer tutu-
yor. Berlin, bu tuı tartışmalar için
ideal bir forum yarattı.
Çeşitli düzeylerde (sinemacılar,
eleştirmen ve yazarlar, yapımcılar
bu ulkelerde hâlâ -ama artık belki
geçici bir sure için - varolan dev-
let sinema kurumlarının temsilci-
leri, film pazarı, vs.) yapılan pa-
neller, toplantılar, tartışmalar,
Doğu ile Batı arasındaki yakınlaş-
manın "sinema ce|)hcsi"ni araş-
tırıyor, sorular soruluyor, yanıt-
Iar aranıyor.
Şenlik ise bu arada yavaş bir
lempoda surüyor. İlk gunlerin
birkaç onemli filminden sonra,
gerilimi az gunler dcvreye girdı.
Yakın zamanda olmüş bir erkek
çevresinde, 2 kadının arasındaki
ilişkileri \e bunların gorkemli bir
ıntikama dönüşmesini anlatan
Jacques Ooillon'un Fransa adına
yarısan fiJmi "Bir Kadının İntika-
mı", inanılmaz yavaşlığı ve tu-
muyle konuşrnaya dayalı olmasıy-
la. insan sabrını ciddi bir sınav-
dan geçiren biraz "duygusal oda
sineması" örneğiydi. Karel
Reiiz'ın İngiltere adına gosterilen
"Kajbeden Yok - Everybody
Wins" filmi, senaryoda Arthur
Miller'in adına ve Nick Nol-
te/Debra VV'inger ikilisinin varlı-
ğına karşın, oldukça soğuk kar-
şılanan bir polisiye oldu. Yarış-
madaki bir diğer İngiliz filmi, Da-
vid Hayman'ın "Sessiz Çığlık -
Silent ScrearrT'i ise anlamsız bir
cinayet yüzünden hapse duşen ve
yaşamını orada yitiren, uyuşturu-
cu tutkunu bir İngiliz ozanı uze-
rine, ancak ozanın hayranlarını il-
gilendirebilecek biçimsel bir dene-
meydi.
Bu duş kırıklıkları, filmlerin,
ozelliklesınemalan gelişmiş. bız-
lere şimdiye dek çok daha onem-
li filmler vermiş ülkelerden gelme-
sinden kaynaklanıyor kuşkusuz.
Fransa yı, İngiltere'yi temsil ede-
cek daha iyi filmler yok mu?
Kuşkusuz çokulkeli bir ortak-
yapım olmak da başarıyı garan-
tilemiyor. Bu yıl burada izlediği-
miz en kötü filmlerden biri olan
"Melekler-Angels", bir İspanya-
İsviçre ortak-yapımı. Üstelik fılm-
de Fransız \e Belçika sermayesi de
var. Ama Jacob Berger'in. Bar-
celona'da bir Amerikalımn olabil-
diğine çekici bir zenci dilberle ya-
şadığı ölıimcül aşk öyküsunu an-
latan bu film yine de oldukça il-
kel ve tutarsız.
Bu açıdan, örneğin Çin Halk
Cumhuriyeti adına yarışan "Si-
yah Kar" adlı film, çok daha ilgi
uyandırabiliyor. Çünkü bu film,
sinemasal anlatımındaki kimi il-
kelliklere karşın. sonuç olarak
bizlere bilinmeyen, onemli bir ül-
keden bir yansıma getiriyor.
Islahevinden yeni çıkmış bir
gencin, günümuz Çın toplumun-
daki "marjinal" yaşamını, sistem
dışı etkinliklerle yaşamını sürdür-
me ve kaçınılmaz biçimde, şiddet
ve cinayete kayışını anlatan film
Çin'deki öğrenci olaylarıyla he-
men aynı günlerde çekilmiş. Bu
açıdan ilginç bir belge, sosyal bir
tanıklık oluşturuyor. Ve yonetme-
ni Xie Fei \e de ulkesı adına. hoş-
goruyle, giderek sempatiylc kar-
şılanabiliyor.
KanadaVla
Anadolu
• QUEBEC (Cumburiyet)
— Dışişleri Bakanı Mesut
Yılmaz "Turkiye Anadolu
Uygarlıklarının Görkemi"
sergisini Kanada'nın Quebec
kentindeki "Uygarhklar
Müzesi'nde" açtı. Yılmaz,
serginin açılış
konuşmasında "Biz Türkler
ulusal kimliğimiz ve
değerlerimizin, bu kadar
zengin bir kültür
hazinesinin oluşturduğu
hoşgörü geleneği ile
yoğrulmuş olmasından
mutluluk duyuyoruz" dedi.
Quebec Uygariıklar Müzesi
Mudürü Roland Arpen
yaptığı konuşmada sergiyi
"Quebec için coşku verici
bir olay olarak" niteledi.
Konuşmalardan sonra eşi
ile birlikte sergiyi gezen
Yılmaz serginin, Kanada ile
Turk milletinin işbirliğini
başlatma arzusu olduğunu
anlattı.
Devlet parasız
yatıh sınavı
• ANKARA (UBA) —
Milli Eğitim Bakanlığı'nca
merkezi sistemle
gerçekleştirilecek 1990 yılı
devlet parasız yatıhlık ve
bursluluk sınavları için
başvurular pazartesi günü
başlayacak. Bu sınavlara
katılacak öğrencilerden
sınav harcı, kılavuz ve
başvuru formu ücreti
alınmayacak.
Okullara süt
yardımı
• ANKARA (L'BA) —
Devlet Bakanı Cemil Çiçek
ilkokul öğrencilerine
yönelik olarak "süt
kampanyası" başlattıklarını
açıkladı. Bakan Çiçek
projenin gerçekleştirilmesi
için Milli Eğitim
Bakanlığı'na 10 milyar lira
kaynak aktanldığını
belirterek, "İlk
uyguiamanın 31 ilde
yaklaşık bir buçuk milyon
öğrenciyi kapsayacağını"
söyledi. Cemil Çiçek,
düzenlediği basın
toplantısında sosyal
yardımlaşma ve dayanışma
fonu aracılığıyla başlatılan
"süt kampanyası"
konusunda bilgi verdi.
Bakan Çiçek, öğrenim
yılının sonuna kadar
kalkınmada öncelikle 21 il
ve Ankara, İstanbul, İzmir
ve Adana'dan oluşan 4
büyük ildeki gecekondu
bölgelerinde uygulanacak
olan proje ile yaklaşık bir
buçuk milyon öğrencinin
beslenmesine katkıda
bulunulacağıru söyledi.
Feministler
yurüyecekler
• İslanbul Haber Servisi
— TCK'nm 438.
maddesine hayır diyen
çeşitli feminist gruplar
yarın yurüyecekler.
"Bedenimiz bizimdir cinsel
tacize hayır"
kampanyasına katılan
kadınların, "Bütün
kadınlar 438'e karşı"
adıyla gerçekleştirecekleri
yüruyuş sat 14.00'te
Zeynep Kâmil'de başlayıp,
Bağlarbaşı'nda sona
erecek.
Bafa Gölü
korumada
• MİLAS (Cumhuriyet) —
Mitolojide Ay Tanrısı
Selena ile Çoban
Endymion'un aşkına mekân
olan ve "Tanrıların Aynası"
olarak bilinen Bafa Gölü,
Anıtlar Kurulu tarafından
arkeolojik ve doğal SİT alanı
olarak tescillenerek koruma
kapsamına alındı. Kültür
Bakanlığı 2 Numaralı
Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu
tarafından bir süre önce
Bafa Gölü ve çevresinde
yapılan incelemeler
sırasında, göl kenarındaki
antik Heraklia ve Latmos
kentleri ile goldeki adalar
ve Beşparmak dağları
üzerindeki antik ören
yerleri 1. derecede
arkeolojik SİT kapsamına
alındı. Bafa Gölü'nun göl
alanı ile gölün 250 metrelik
kıyı şeridi de 1. derecede
doğal SİT alanı olarak
belirlendi.
Sınırda eroin
• EDİRNF. (Cumhuriyet)
— Hollanda'ya T1R
kasasına yaptınlan ozel
bölme ile götürülmek
istenen 68 kilo 900 gram
eroin, Kapıkule Gümrük
Kapısı'nda ele geçirildi.
Hollanda makamlarının
ihbarı üzerine sınır
kapısında onlem alan
polis, TIR şoförü Ferhat
Özver ile eroinin sahipleri
oldukları belirlenen
Mehmet Aslan ve Ali
Saruhanoğlu'nu gözaltına
aldı.
\