25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Cumhuriyet Sahıbı: Cumhumeı Matbaacılık ve Gazeıecılık TVk Anonım Şırkeıı adına Nadir Nadi 0 Genel Ya\;n Muduru Hısan Cemal. Muessese Muduru Emiae l şakltgil. Ya^ı Isien Vfuduru Okav GoMensin, 0 Haber Merkezı Mudu'u \alçın Ba>er, Sa>ta Duzenı ^oneırr.em- \li \car. 0 Terrsıhıif Ahmel fan, IZMİR Hikmel Çrtmka>a. ADAN^ı Çttin ^igrnoglu I; Polmka CHal Başbrçıf. Dı> HiMİı- trpn Balcı. fckcnorm Crogu Turiıan, I, Sendıka >knın ktıencı. Kuilur Celal 1 slrt. Eğllım Genca> Ş*}tafl. Hâber \jaitirma. lunet Bcrtan. >ur Haberlcn Ntcdrt Doftan, Spof Danjjmanı \bdulkadir Nucriman. [>,zı \azjlar kemn ^ lirjf an Ara^tırma ŞflJlin AJ|M>, Duzei'me 4NJullah Yaacı. 0 koord:naıor ARJIKI Konisan. 0 Malt l>ler Lrol LrVul. 0 \1 jhi-jjtv Butnıl tanr 0 Bulce-Pianlama Wgj (kmanbc^otkı 0 RckLur \>x Tonın. 0 Ek taMnljj Hul«ı Akıol 0 Idajc IIUVMH Curer, 0 bteme Ondcr («Sl. 0 Bılgı-!>lcm Vai hnJ 0 PCTNOT><H V>gı Bosuımotfu. flty/n ıv K'tüt C^mhun>w Malbaaalık ve Gaznecıijk TA.> Turk Ocagj Cad 39 41 Caftaloglu H?» I-! t"K Mfrloanou! Td 512 0! 05 (20 hal). Teta. 22246 F«j ;l) 526 60 72 0 Su-n/ur \nkaia. /ıva Oofcalp Bh lnlılıp S. No I9'4. TcL 133 1! 41-4" Tctex 42344 Fu: (4) [J3 Uf 65 0 Inmr H /-/a Bh 1352 i-1 3, Td 13 12 30, Tclo. 52359 Fax l!l> 19 !3 60 0 Aâna: Inonu laa 119 S No 1 Kat I. Td 19 r S2 (4 tıat). Tete» 62155. Fax Tl) 19 V 52 TAKVİM: 17 ŞUBAT 1990 Imsak: 5.24 Guneş: 6.49 Oğle: 12.23 İkindi: 15.17 Akşam: 17.47 Vatsı: 19.06 Sanayi tesislerinin zehirli atıkları, Türkiye'nin yeşil örtüsünü günden güne yok ediyor Orıııaııa sessiz balta: KirlilikProf. Dr. İsmail Eraslan'ın 245 bin hektarlık bölgede yaptığı araştırma sonucu hava kirliliğinin karaçam, kızılçam, köknar, çmar, meşe, kayın, ıhlamurgibi ağaçlara büyük zarar verdiği saptandı. Artvin Kuruarsan,Murgul,Göktaş ve Samsun Bakır İşletmeleri çevredeki orman alanlarına büyük zarar veriyor. Yatağan Termik Santralı 1982-85 yılları arasında yöredeki kızılçam ormanlarını mahvetti. İDİL GÜRSEL A.NKARA — Hava kirliliği ormanların yok olmasına \e ağaçların zayıflamasına neden olu- yor. Istanbul Üniversitesi eski oğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Eraslan, yaptıkları inceleme- ler sonucu, hava kirliliğinin olduğu 245 bin 685 hektarlık geniş bir bolgede, kaıaçam, kızılçam, Kazdağı köknarı, meşe, kayın, çmar, ıhlamur ve kızılağaçlarda değişik yoğunluklarda zarar ve hastalanmaların meydana geldiğini saptadıkla- rını açıkladı. Eraslan, Türkiye'de Avrupa Ekonomik Toplu- luğu'na bağlı olan çalışma grubu tarafından standardize edilen "Orman zaran envanter yöntemleri" yardımı ile bir envanter yapılma- dığını da vurgulayarak buna göre zarar harita- ları düzenlenmediği için ormanlanmızda mey- dana gelen hasarın tam anlamıyla ortaya konu- lamadığını ifade etti. Eraslan, yaptıkları çalışmalar sonucu Artvin civarında kurulan ve Kuruarsan Bakır İşletme- si'nin havaya yaydığı kükürtdioksidin etkisiyle Hatilla deresindeki ormanların direncinin kırıl- dığını, zararlı boceklerin de istilasıyla binlerce hektar ormanın oldüfiünü saptadıklarını soyle- di. Eraslan, yaptıkları çalışmalarla hava kirlili- ği etkisiyie zarara uğradığını saptadıklan bol- geleri şöyle sıraladı: • Murgul'da 1951 vılında faali>ete geçen Ba- kır İşletmesi'nin havaya verdiği kukurtdioksi- din etkisi)k ladin. köknar ve kayın turlerinden oluşan 9 bin 125 hektar ormanın hastalanması ve kabuklu boceklerin istilasıyla ölmesi. • ,Artvin'in Göktaş Bakır İşletmesi'nin havaya yaydığı kükürtdioksidin etkisiyie 5 bin 428 hek- tarlık ormanın zarara uğraması. • Samsun'un 14 kilometre uzağındaki bakır izabe ve azot fabrikalannın ha>a\a yaydığı kü- kürtdioksidin etkisiyie çevredeki ormanlann za- rar gormesi. • Yatağan termik santralının 1982 - 1985 yıl- ları arasındaki faaliyetleri sonucu havaya yayı- lan kükürtdioksit etkisiyie kızılçam ormanların- da 35 bin 810 hektarlık bölgeyi etkilemesi. • İstanbul, Ankara, tzmir, Iznıit, Çanakka- le ve Marmaris'in babçe, park ve yol kenarı ağaçlannda hava kirliliği etkisiyie onemli zarar ve hastalıklar gorülmesi. Eraslan, Türkiye'de havaya zararlj madde >a- yan tum tesislerin haritaya işlenmesi gerektiği- ni belirterek bunların zararlannın saptanması- nı, ormanlara olan uzaklıklarının, hâkim ruz- gârların yönleri ve şiddetlerinin belirlenmesi ge- rektiğini soyledi. Yapılan haritalaragore hava kirlilığıne duyarlı olan bölgelerin belirlenmesi gerektiğine de de- ğinen Eraslan, bu bölgelerde görev yapan ele- manların eğitimden geçmeleri gerektiğini bildir- di. Eraslan, izlenecek politikalarda bu zarar ha- rıtalannın esas alınması gerektiğini de ifade ede- rek hava kirliliğinin ölçulmesı ıçin olçme islas- yonları kurulmasını istedi. "Hava kirliliği kontrol yönetmeliğinin" bu konuda yetersiz kaldığını sav-unan Eraslan, şun- ları söyledi: "Birieşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Ko- misyonu tarafından koordine program merkez- leri oluşturulmuşlur. Bu merkezin gorevi, ulu- sal done merkezleri tarafından gönderilen do- neieri toplamak ve depolamaktır. Türkiye'de ya- pılacak olan orman zaran envanteri ile bir ulu- sal done merkezi kurulmalı ve Avrupa'daki ko- ordine program merkezleri ile işbirliği yapüma- hdır." PSİKİYATRİDE YENİ BULUŞ Mîınîk ölçme ıııakiııesiFederal Almanya'dageliştirilen "mimik ölçme makinesi" ruhsal bozukluğu olan kişileri duygular ve mimikler arasındaki bağlantı sonucu saptayabiliyor. Dış Haberler Servisi — Al- manya'nın Tubingen Lni%ersıtesi Psikiyatri Klinıği'nden Prof. Hans Heinemann, ruhun bir çe- şit aynası olarak nitelendirilen bir mimik olçüm aleti geliştirdi. Ruhsal hastalıklara sahip has- taların mimik hareketlerini oto- matik olarak tahlil eden bu öl- çüm aleti kısaca şöyle çalışıyor: Hastanın kafasına bir metal bant yerleştiriliyor. Yuzü ise "Soct- chlight" foyasından bir dizi yan- sıtıcı beyaz nokta ile simetrik ve homojen bir şekilde donatılıyor. MİMİK NOKTALARI — Yüzde beyazla isaretli noktalardaki mi- mik hareketleri, kişinin ruhsal dünyasının matemaligini veriyor. TURSAB davacı Hacıları götürme mahkemelik CEM HAMULOĞLL ~ Turkiye Seyahat Acenteleri Birliği (f ÜRSAB) ile Başbakan- lık, "Hac yüzünden" davalık ol- du. TÜRSAB, Başbakanhğa bağlı Diyanet lşleri Başkanlığı'nın hac seyahatlerinin duzenlenmesi ile il- gili olarak aldığı kararlann ipta- li için Ankara İdare Mahkeme- si'nde dava açtı. TÜRSAB'ın avukatlığını Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ın avukatlarından Bilgin Yazıcıoğlu ustlendı. Hac konusunda Başbakanlık1 tan davacı olan TÜRSAB Başka- nı Bahattin Yücel, Idare Mahke- mesi'ne Hac Komisyonu'nun 15 Ocak 1990'da aldığı kararlann ip- tali için başvurdu. Dava dilekçesinde seyahat acentelerinin, kuruluşlarını dü- zenleyen kanun çerçe\esınde Tu- rizm Bakanlığı'na karşı "so- rumlu" olduğu hatırlatılıyor. Daha sonra hastaya çeşitJi filmlerden kesitler sunuluyor. Film gösterimi bir loriot-fılmiyle başlıyor. Yanağına bir makarna çubuğu >apışmış olan Vicco von Bülow, Evelyn Hamann'a ilanı aşk ediyor. Bunu, başrollerini Jack Nicholson ile Shiriey Mac- Laine'in paylaştığı Amerikan "Sevgi SozcükJeri" melodramın- dan kesitler izliyor. Ardından da hastaya göz yasartıcı "Love Stor>"den sahneler gösteriliyor. Özel bir kamera, gösterim sı- rasında hastanın mimik reaksi- yonlarını filme alıyor ve bu gö- runtuler buyutulmuş olarak bir video kasetineaktarılıyor. Kase- tin tekrar oynatıiması sırasında da beyaz noktaların hareketlerin- den, hastanın duygularının bir yansıması olan yüzdeki değişik- likler okunuyor. Haberi veren Alman "Der Spiegel" dergisinde, yüz kasla- rındaki hareket anzaJarının, ruh- sal hastalıkların belirtileri olarak değerlendirildiklerine dikkat çe- kiliyor. Prof Heinemann da bu yeni "nokta-prosedürü" ile söz konusu belirtilerin ilk kez gerçek anlamda "kavranabilir" hale geldiğini ileri surüyor. Bugune dek mimiklerde ifade- sıni bulan hastalık sinyalleri tec- rubeli doktorun "klinik bakı- şıyla" algılanıp, yorumlanıyor- du. Ancak Prof. Heinemann'la birlikte çalışan Dr. Franz Schne- ider, çeşitli psikiyatristlerin "jorumlan" arasında, ancak sı- nırlı bir uyumun söz konusu ol- duğunu belirtiyor. Tubingenli doktorlar, yeni mimik-olçum aletleriyle, bu "psikiyatriye bakışa" şimdi has- sasiyet kazandırdılcları görüşun- deler: •Mimik-olçum aktiyle bir hastanın çeşitli filmlerden kesit- ler izlerken sevinç ya da ho>nul- suzluk, şaşkınlık ya da ilgisizlik. hüzün ya da latmin duyup duv- madığını kesin olarak belirleye- bilme imkânına kavuştuk." Mimik - olçum aletiyle yapılan ilk deney için yüzleri beyaz nok- talarla donatılan 20 depresif, 20 şizofren \e 20 sağlıklı kişi ekran karşısına oturtuldu. Bunlara bi- ri "duygusal açıdan pozitif", öteki, "daha çok negatif tonlu" ıki film gösterildi. Film gosteri- mini doktorlarla söyleşiler izle- di, sonunda da bir değerlendir- me yapıldı. Netice: Üç grup ara- sında mimik hareketlerin sayısı açısından bir farklılık yok. An- cak depresif olanlarda hoşnut- suzluk duyduklarında "daha sı- rurlı bir mimik hareketi" gözlen- di. HALKALI KARABATAKLAR — Çin'in Kanlon evaletindeki balıkçılar ilginç bir yontem kullanıyorlar: Boyunlarına halka geçirilmiş karabataklar. Balık. karaba- lağın boğazından balıkçının sepetine alını>or.Sami Guner'in 1986da Çin'deki çalışmaları sırasında çektiği bu fotoğraf balıkçılann günlük vaşantısını yansıtıyor. Fotoğraf sanatında yarım yüzyılKultür Servisi — Fotoğraf sanatçısı Sami Güner, Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçıları Derneği'nin onur üyeliğine seçildi. Bu sene Kultur Bakanlığı'nın 19 7 9'dan bu yana her yıl bir sanat dalında verdiği büyük odulü alan Sami Güner, 50 yıldır deklanşöre basıyor. 75 yaşındaki Sami Güner, gerek Türkiye'de gerekse dünyanın dort bir yanında çektiği foıoğraflarla tanınmış bir sanatçımız. Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçıları Derneği'nin Mulkiyeliler Restaurant'da gerçekleştirdiği yemekli sohbet toplantüinda bir konuşma yapan Sami Güner, fotoğraf çekmeye nasıl ve hangi koşullarda başladığını dile getirdikten sonra şunları söyledi: "Biz. fotoğrafa gönul verenler bir bululun akışından, bir martının kaçışından, bir kilimin nakışından, bir dilberin bakışından, bir ananın gözvaşından; bizim duygu tellerimizi neler titretiyorsa, biz de bir şeyler için çaba harcıyoruz. Gördüklerimizi insanlara aktarmaya çalışıyoruz. Hepimizin bir gayesi var: Güzele, iyiye ulaşmak." 50 yıllık fotoğraf sanatçısı Sami Guner, hayatındaki ellileri ise şoyle açıklıyor: "Elli rakamı ile bir dostluk kurdıım. F.lli sene fotoğraf. Yurtdışında elli sergi. Türk lurizm ve kıiltürünü tanıtan elli referans kitabı. böyle elliler uzayıp gidiyor." Sami Guner'in 1986 yılında Çin'in Kanton eyaletinde Guelin kenti yakınlarında çektiği yukarıdaki fotoğraf balıkçıların gündelik yaşantısından bir kesit sunuyor. 40. BERLİN FİLM ŞENLİĞİNDENISOTLAR 6 KapitaIîst sinema' Doğu tunmda Şimdiye kadar "Emperyalist Batı kültürü" olarak tanımlanan filmlerin Doğu Berlin'de sansürsüz, makassız gösterilmesi Berlin film şenliğinin en büyük sansasyonu. Filmleri Doğu'daki ortam içinde izlemek isteyenlerin sayısı o kadar çok ki şenlik yönetimi her gün Doğu'daki seanslara özel otobüsler kaldırıyor. ATİLLÂ DORSAY BERLİIV — "Günün konusu" Beriin'de "duvarın kalkması" ve Doğu ile Batı'nın yaklaşması ya!.. 40. Berlin şenliği, bu olayı olabil- diğınce kullanıyor. Biz gazetecileri "Birgünde Do- ğu ve Batı Berlin" başlığı altında bir geziye golurerek, yaşanan ta- rihsel günleri turistik soslu bir et- kinliğe donuşturduler. Doğu ile Batı arasındaki 3 "ka- pı"dan biri olan ve "Charlie kapısı- Checkpoint Charlie" di- ye anılan sınır kapısından geçe- rek. Doğu'da birkaç saatlik bir gezintı yapmak, eski Berlin'in ta- rıhsel merkezini, Brandenburg ka- pısını, Berganıa muzesıni, \ıllar- dır sürup giden restorasyon çalış- malannı. aralarında Brecht'in Berliner Ensemble'ı da bulunan sayısız liyatroyu gorrnek, heyecan vericiydi. Bu arada, şenlikteki filmlerin bir gun arayla gösterildiği, dışa- rıdan birer muze veya kmüphane- ye benzeyen 2 sinema salonunu, Rosmos \e Colosseum'u da eör- duk. Oynayan filmler a\nı; ama bunların, onyargısız, denetimsız ve sansursuz, hemen ertesi gun Doğu Berlin'de gosterilebilmesi- nın anlamı o>lesine buyuk ki bir- çok gazeteci bu gosterilerde bu- lunmak, filmleri sozunü ettiğim 2 salonda izlemek. istiyor. Bu ne- denle, festival yönetimi, her gün bellı >aatlerde isteşenlerı film iz- lemek uzere Doğu'yagotüren oto- busler kaldıımaya başladı. Ote yandan, Doğu Avrupa ul- kelerindeki önemli politik deği- şimler, Batı sinemacılığının şim- dıden büyuk ilgisini çekiyor. Ba- tı sermayesine açılma, IMF ile ku- rulmaya başlanan ilişkiler, yıllar- dır •emperyalist Batı kültüru"ne kapalı tutulmuş sınırların ortadan kalkması, Batı'da siyasal olduğu kadar ekonomik bir ilgi alanı da yaratıyor \e kapitalist sinema. bu ilgi alanında onemli bir yer tutu- yor. Berlin, bu tuı tartışmalar için ideal bir forum yarattı. Çeşitli düzeylerde (sinemacılar, eleştirmen ve yazarlar, yapımcılar bu ulkelerde hâlâ -ama artık belki geçici bir sure için - varolan dev- let sinema kurumlarının temsilci- leri, film pazarı, vs.) yapılan pa- neller, toplantılar, tartışmalar, Doğu ile Batı arasındaki yakınlaş- manın "sinema ce|)hcsi"ni araş- tırıyor, sorular soruluyor, yanıt- Iar aranıyor. Şenlik ise bu arada yavaş bir lempoda surüyor. İlk gunlerin birkaç onemli filminden sonra, gerilimi az gunler dcvreye girdı. Yakın zamanda olmüş bir erkek çevresinde, 2 kadının arasındaki ilişkileri \e bunların gorkemli bir ıntikama dönüşmesini anlatan Jacques Ooillon'un Fransa adına yarısan fiJmi "Bir Kadının İntika- mı", inanılmaz yavaşlığı ve tu- muyle konuşrnaya dayalı olmasıy- la. insan sabrını ciddi bir sınav- dan geçiren biraz "duygusal oda sineması" örneğiydi. Karel Reiiz'ın İngiltere adına gosterilen "Kajbeden Yok - Everybody Wins" filmi, senaryoda Arthur Miller'in adına ve Nick Nol- te/Debra VV'inger ikilisinin varlı- ğına karşın, oldukça soğuk kar- şılanan bir polisiye oldu. Yarış- madaki bir diğer İngiliz filmi, Da- vid Hayman'ın "Sessiz Çığlık - Silent ScrearrT'i ise anlamsız bir cinayet yüzünden hapse duşen ve yaşamını orada yitiren, uyuşturu- cu tutkunu bir İngiliz ozanı uze- rine, ancak ozanın hayranlarını il- gilendirebilecek biçimsel bir dene- meydi. Bu duş kırıklıkları, filmlerin, ozelliklesınemalan gelişmiş. bız- lere şimdiye dek çok daha onem- li filmler vermiş ülkelerden gelme- sinden kaynaklanıyor kuşkusuz. Fransa yı, İngiltere'yi temsil ede- cek daha iyi filmler yok mu? Kuşkusuz çokulkeli bir ortak- yapım olmak da başarıyı garan- tilemiyor. Bu yıl burada izlediği- miz en kötü filmlerden biri olan "Melekler-Angels", bir İspanya- İsviçre ortak-yapımı. Üstelik fılm- de Fransız \e Belçika sermayesi de var. Ama Jacob Berger'in. Bar- celona'da bir Amerikalımn olabil- diğine çekici bir zenci dilberle ya- şadığı ölıimcül aşk öyküsunu an- latan bu film yine de oldukça il- kel ve tutarsız. Bu açıdan, örneğin Çin Halk Cumhuriyeti adına yarışan "Si- yah Kar" adlı film, çok daha ilgi uyandırabiliyor. Çünkü bu film, sinemasal anlatımındaki kimi il- kelliklere karşın. sonuç olarak bizlere bilinmeyen, onemli bir ül- keden bir yansıma getiriyor. Islahevinden yeni çıkmış bir gencin, günümuz Çın toplumun- daki "marjinal" yaşamını, sistem dışı etkinliklerle yaşamını sürdür- me ve kaçınılmaz biçimde, şiddet ve cinayete kayışını anlatan film Çin'deki öğrenci olaylarıyla he- men aynı günlerde çekilmiş. Bu açıdan ilginç bir belge, sosyal bir tanıklık oluşturuyor. Ve yonetme- ni Xie Fei \e de ulkesı adına. hoş- goruyle, giderek sempatiylc kar- şılanabiliyor. KanadaVla Anadolu • QUEBEC (Cumburiyet) — Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz "Turkiye Anadolu Uygarlıklarının Görkemi" sergisini Kanada'nın Quebec kentindeki "Uygarhklar Müzesi'nde" açtı. Yılmaz, serginin açılış konuşmasında "Biz Türkler ulusal kimliğimiz ve değerlerimizin, bu kadar zengin bir kültür hazinesinin oluşturduğu hoşgörü geleneği ile yoğrulmuş olmasından mutluluk duyuyoruz" dedi. Quebec Uygariıklar Müzesi Mudürü Roland Arpen yaptığı konuşmada sergiyi "Quebec için coşku verici bir olay olarak" niteledi. Konuşmalardan sonra eşi ile birlikte sergiyi gezen Yılmaz serginin, Kanada ile Turk milletinin işbirliğini başlatma arzusu olduğunu anlattı. Devlet parasız yatıh sınavı • ANKARA (UBA) — Milli Eğitim Bakanlığı'nca merkezi sistemle gerçekleştirilecek 1990 yılı devlet parasız yatıhlık ve bursluluk sınavları için başvurular pazartesi günü başlayacak. Bu sınavlara katılacak öğrencilerden sınav harcı, kılavuz ve başvuru formu ücreti alınmayacak. Okullara süt yardımı • ANKARA (L'BA) — Devlet Bakanı Cemil Çiçek ilkokul öğrencilerine yönelik olarak "süt kampanyası" başlattıklarını açıkladı. Bakan Çiçek projenin gerçekleştirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na 10 milyar lira kaynak aktanldığını belirterek, "İlk uyguiamanın 31 ilde yaklaşık bir buçuk milyon öğrenciyi kapsayacağını" söyledi. Cemil Çiçek, düzenlediği basın toplantısında sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonu aracılığıyla başlatılan "süt kampanyası" konusunda bilgi verdi. Bakan Çiçek, öğrenim yılının sonuna kadar kalkınmada öncelikle 21 il ve Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana'dan oluşan 4 büyük ildeki gecekondu bölgelerinde uygulanacak olan proje ile yaklaşık bir buçuk milyon öğrencinin beslenmesine katkıda bulunulacağıru söyledi. Feministler yurüyecekler • İslanbul Haber Servisi — TCK'nm 438. maddesine hayır diyen çeşitli feminist gruplar yarın yurüyecekler. "Bedenimiz bizimdir cinsel tacize hayır" kampanyasına katılan kadınların, "Bütün kadınlar 438'e karşı" adıyla gerçekleştirecekleri yüruyuş sat 14.00'te Zeynep Kâmil'de başlayıp, Bağlarbaşı'nda sona erecek. Bafa Gölü korumada • MİLAS (Cumhuriyet) — Mitolojide Ay Tanrısı Selena ile Çoban Endymion'un aşkına mekân olan ve "Tanrıların Aynası" olarak bilinen Bafa Gölü, Anıtlar Kurulu tarafından arkeolojik ve doğal SİT alanı olarak tescillenerek koruma kapsamına alındı. Kültür Bakanlığı 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından bir süre önce Bafa Gölü ve çevresinde yapılan incelemeler sırasında, göl kenarındaki antik Heraklia ve Latmos kentleri ile goldeki adalar ve Beşparmak dağları üzerindeki antik ören yerleri 1. derecede arkeolojik SİT kapsamına alındı. Bafa Gölü'nun göl alanı ile gölün 250 metrelik kıyı şeridi de 1. derecede doğal SİT alanı olarak belirlendi. Sınırda eroin • EDİRNF. (Cumhuriyet) — Hollanda'ya T1R kasasına yaptınlan ozel bölme ile götürülmek istenen 68 kilo 900 gram eroin, Kapıkule Gümrük Kapısı'nda ele geçirildi. Hollanda makamlarının ihbarı üzerine sınır kapısında onlem alan polis, TIR şoförü Ferhat Özver ile eroinin sahipleri oldukları belirlenen Mehmet Aslan ve Ali Saruhanoğlu'nu gözaltına aldı. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle