Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İRALIK 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Walesa'nm
yardım istemi
• VARŞOVA (AA) —
Polonya'da Dayanışma
Sendikası Başkanı Lech
Walesa, ABD Savunma
Bakanı Dick Cheney'le
görüşmesi sırasında
ABD'nin Polonya'ya
"Marshall Planı"na benzer
bir yardım başlatmasını
istedi. Dick Cheney ise
görüşmeden sonra basına
yaptığı açıklamada, "Şimdi
bizim için en önemli konu
Körfez krizini çozmektir"
dedi.
ABD'ye karşı
petrol silahı
• LEFKOŞA (AA) —
Iranlı liderler,
Müslümanları birleşik bir
ordu kurarak lsrail'i yok
etmeye ve petrolü Israil'in
en buyuk destekçisi olan
Amerika'ya karşı silah
olarak kullanmaya
çağırdılar. Iran
televizyonunun verdiği
habere göre,
Cumhurbaşkanı Ali Ekber
Haşimi Rafsancanı
Tahran'da Filistin sorunuyla
ilgili düzenlenen tslam
Konferansı'tun kapanvş
oturumunda yaptığı
konuşmada, "bölgedeki
Islam ülkeleri petrolü,
Batı'yı, özellikle
Amerika'yı, boyun eğmeye
zorlamak için silah olarak
kullanabilirler" dedi.
Velayeti
Paris'te
• PARtS (AA) — İran
Dışişleri Bakanı Ali Ekber
Velayeti'nin Paris ziyaretiyle
iki ülke arasındaki
ilişkilerde yeni bit sayfa
açıldığı belirtiliyor.
Velayeti'nin Fransa
Cumhurbaşkanı François
Mitterrand tarafından da
kabul edildiği kaydedildi.
Mitterrand ve Veİayeti'nin
göruşmede iki ülke
arasındaki mali
anlaşmazlıkların
çözumlenmesi yonündeki
isteklerini karşıhklı olarak
dile getirdikleri belinildi.
Butto'ya yeni
suçlama
• İSLAMABAD (AA) —
Pakistan'da eski Başbakan
Benazir Butto, devlet
başkanlığımn yeni bir
suçlamasıyla karşı karşıya
bulunuyor. Devlet Başkanı
Gulam İshak Han'ın Butto
hakkında mahkemeye
bildirdiği son suçlamada,
eski başbakanın devlet
memurlarının atanmalanna
ilişkin hükumleri
düzenleyen yasayı ihlal
ederek devletin çeşitli
kademelerinde binlerce
kişiye iş sağladığı
savunuluyor. Ağustos ayında
Devlet Başkanı Gulam
İshak Han tarafından
görevden alınmasından beri
Butto hakkmdaki bu
sekizinci suçlama oluyor.
Gagavuzlar
kararh
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin
güneydoğusundaki
Moldavya cumhuriyetinde
yaşayan Türk asıllı
Gagavuzlar, Moldavya
hiıkumetinin istemlerine
karşılık vermeyi sürekli
olarak ertelediği
gerekçesiyle geçen ağustos
ayında ilan ettikleri
cumhuriyetin "hükümetini
kurmaya" karar verdiler.
AA'nın Gagavuz
liderlerinden edindiği
bilgiye göre Gagavuz
cumhuriyetinin geçici
hükümeti niteliğindeki
geçici komite, bu hafta
başında yaptığı
toplantılarda cumhuriyetin
varhğını pekiştiren adımlar
atılmasını kararlaştırdı.
El Salvador'da
ateşkes
• SAN SALVADOR (AA)
— El Salvador'da gerillalar
baskentte.Noel kutlamalan
dolayısıyîâ 'sınırh, tek yanlı'
ateşkes ilan ettiler. Noel
ateşkesi, 24 ve 25 aralık ile
31 aralık ve 1 ocak günleri
uygulanacak. El
Salvador'da yönetime karşı
savaşan Farabundo Marti
Kurtuluş Cephesi gerillalan.
böylece San Salvador
Başpiskoposu Arturo
Rivera ve Devlet Başkanı
Alfredo Cristiani'nin
ateşkes isteklerine olumlu
yanıt vermiş oldular.
Dışişleri Bakanı Alptemoçin, bugün KKTC'ye gidiyor
Atina, ziyaretten rahatsızYunan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği
nezdinde bir girişimde bulunarak, Kurtcebe'nin KKTC'ye
gidişinin iki ülke ilişkilerini olumsuz etkilediğini belirtti.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan hükümeti, Dı-
şişleri Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemo-
çin'in bugün gerçekleştirdiği KKTC zi-
yaretiyle Türk-Yunan ilişkilerine gölge
düşürüldüğünü açıkladı. Bu konuda Yu-
nan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Ati-
na Büyükelçiliği nezdinde bir girişimde
bulunarak "Kıbns sorunuaon Türk-
Yunan ilişkilerinde anahtar rol
oynadığına" dikkati çekti ve Kurtçebei
nin KKTC ziyaretinin iki ülke ilişkileri-
ni dolaylı olarak olumsuz yönde etkile-
diğini belirtti.
Yunan hükümeti, Kurtcebe'nin KKTC
ziyareti gibi hareketlerin yarattığı şart-
lar altında Türk-Yunan diyaloğunun bas-
latılamayacağından söz etti. Bu çerçeve-
de 10 aralık günü Atina'da yapılmasına
karar verilen büyükelçiler düzeyindeki
Türk-Yunan görüşmeleri, Atina'nın ön-
cülüğüyle ocak ayina ertelenmiş bulunu-
yor. Hükümet sözcüsü Viron Polidoras,
Alptemoçin'in KKTC ziyaretinin "Gerek
BM'nin Kıbns sorununa adO ve kalıcı bir
çöziim bulunması için gösterdiği uğraş-
lan, gerekse Türk-Yunan diyaloğunun
kumlması yolunda yapılan çalışmaları
olnmsuz yönde etkilediğini" açıkladı.
Bu arada Yunan basını, ABD Dışişle-
ri Bakanlığı Kıbns Dairesi Başkanı Nel-
son Ledsky'nin arabk ayı içinde Kıbns'a
gerçekleştireceği ziyaretini Türkiye'nin
tutumundan ötürü ertelediğini öne sü-
rüyor.
Vasiliu'nun demeci
Kıbns Rum lideri Yorgo Vasiliu, Kıb-
ns sorununun son durumu ve AGİK top-
lantısının ardından Rum tarafının bek-
lentilerini görüşmek üzere geldiği Atina1
da, resmi temaslannı sürdürüyor.
Vasiliu bu mülakatında Körfez krizi
sona ermeden Kıbns sorununa çözüm
bulunacağıru beklemediğini söyledi. Va-
siliu, Körfez kriziyle Türkiye'nin bölge-
deki önemini arttırdığını, ancak aynı za-
manda dünya kamuoyunun Kıbns soru-
nuna yeniden ilgi göstermeye başladığın-
dan söz etti. Şu aşamada Kıbns sorunu-
nun BM toplantısına götürülmesinin ha-
talı olacağına inanan Kıbns Rum lideri
bu konuda, "Bölgedeki önemi acısından
Tiirkiye'yi şimdilik kijnse kendisine kus-
türmek istemez" ifadesini kullandı. Top-
lumlararası görüşmelerin yetiden başla-
rnası ve özlü sonuçlar alınabilmesi Tür-
kiye'nin Kıbns sorununun gerçekten çö-
zümlenmesini isteyip istemediğine bağlı
olduğunu belirten Vasiliu, "Ne yazık ki
Türkjye'den böyle bir iyi niyeti heniiz
göremedik" dedi.
Mitsotakis'in Ankara ziyaretiyle ilgili
bir soruyu yanıtlarken, "Bu ziyaretten
önce Mitsotakis, Turgut Özal ve ben Da-
vos'ta bir arada olacağız" haberıni ve-
ren Vasiliu, ancak "iiçlü" bir görüşme-
nin yapılıp yapılmayacağı sorusuna ya-
nıt vermekten kaçındı.
Aym TV programında konuşan Yunan
Dışişleri Bakanı Andonis Samaras ise
Türkiye'nin AT ile ilişkilerini düzeltme-
si için Kıbrıs sorununda iyi niyetini gös-
termesinin şart olduğunu söyledi. Buna,
ATnin Dublin'de vardığı kararı örnek
veren Samaras, "Ankare-Lefkoşa-Atina
iiçgeni çözümknmezse, AT kapısı Anka-
ra'ya açılmaz. Türkiye eğer dünyadaki
gelişmelerden yararianmak ve Âvrupa
yolunda, kendisine en yakın olan Yuna-
nistan'dan yardım görmek istiyorsa Kıb-
ns sorununun çözümüne yardımcı
olmalıdır" şeklinde konuştu.
Öte yandan Yunan hüknmet sözcüsü
Viron Polidoras, Dışişleri Bakanlığı Söz-
cüsü Murat Sungar'ın Turk-Yunan iliş-
kileri ve Kıbns hakkında yaptığı açıkla-
masına karşı şu tepkiyi gosterdi:
"Birleşmiş Milleller'in Kıbns'a ilişkin
aldığı bir dizi kararlarla Kıbns Cumhu-
riyeti'nin kuzeyinde sürdurülen askeri is-
galin kınandığını; Türkiye'ye adadaki is-
gal kuvvetlerini derhal geri çekmesi için
çağnlarda bulunulduğunu: aynca sözde
Kıbns Türk de\ letinin yasadışı yollardan
ilan edilmesinin kabul edilmedigini An-
kara'ya anımsatmayı arzu ediyoruz.
Türkiye'nin, Dışişleri Bakanlığı'nın söz-
cüsü aracüıgı ile BM'nin almış olduğu bu
kararlara ve uluslararası hukuk kuralla-
nna uymamakta ısrar ettiğini, aynca
Kıbns konusunda en azından bir jest
yapması ile ilgili çağnlan geri çevirdigi-
ni bildirmesi huziın vericidir. Türkiye bu
tutumuyla Kıbns sorununda özlü bir ge-
lişme kaydedilmesi yolunu dinamitle-
mektedir. Kıbrıs sorununda kaydedilecek
bu ozlü ilerlemeler ise Türkiye istese de
istemese de Türk-Yunan diyaloğunun
olumlu sonuçlar vermesinde gercek bir
önkoşul oluşturmaktadır."
PANAMA
ABD DEVREDE — Panama'da Noriega yönetiminden sonra meydana gelen ilk ayaklanmayı bastınnada yine ABD askerleri devreye girdi. (Fotoğraf: AFP)
Ifeni yönetime ilk isyan başarcsızDış Haberier Servisi — Önceki gün es-
ki üst düzey Panamalı bir polis yetkili-
sinin hapishaneden kaçışı sırasında çıkan
silahlı çatışmada bir polis öldü, bir sivil
de yaralandı. lsminin Ednardo Herrera
olduğu açıklanan eski albayın, 12 bin dedildi. Geçen aralık ayında ABD'nin
üyeli emniyet teşkilatuıı ele geçirmeye müdahalesi ile General Noriega'nın ye-
çalıştığı bildirildi. Herrera'mn ABD bir- rine geçen Gulllermo Endara yönetimi-
likleri tarafından tutuklandığı ve Pana- ne karşı çıkanlan bu ilk isyanın kahra-
ma yetkililerine teslim edildiği de kav- manı ile 35 taraftarı mahkemeye çıka-
rılmayı bekliyorlar. Olaydan sonra po-
lise teslim olan 15 taraftarı ise karakola
götürülmeden kaçmayı başardı. Bir polis
yetkilisi, çatışma sırasında ölen polis gö-
revlisinin Montero olduğunu bildirdi.
SöVYETLER BİRLİĞ1
Perestroyka ateş altındaBaşkan Mihail Gorbaçov Kremlin'de devlet i^letmelerinin
yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda perestroyka programıru
savunmaya kalkınca izleyenlerin şiddetli protestolarıyla
susturuldu. Toplantıya katılanlar Estonya'dan bir genel
müdürün "1985'te hiçbir uzak görüşlü plana dayanmadan
başlatılan perestroyka bugün uçuruma düşmüştür" şeklindeki
sözlerini ise coşkuyla alkışladılar.
luğu Şepeleviç*i coşkuyla alkışladılar.
TASS'ın "sel gibi bir alluş" olarak nite-
lediği bu tezahürat üzerine sinirlenen Gor-
baçov'un, "Yoldaşlar, geriye mi dönelim"
cümlesini daha tamamlamasına meydan
kalmadan, salondan gelen protesto üzeri-
ne susmak ve yerine oturmak zorunda kal-
dığı anlatıldı.
Ajans, "bir başkaldın" olarak nitelediği
bu eylemin, perestroyka surecinin başlan-
gıcından beri Gobaçov'a verilmiş belki de
ilk ültimatom olduğunu belirtti.
Şepeleviç, söz konusu konuşmasmda pe-
restroykayı "suç" olarak nitelerken, halkın
ekonomik uçuruma götürüidüğünu de vur-
guladı.
Şepeleviç, Gorbaçov'u "ekonomik olaga-
MOSKOVA (AA) — Sovyet ekonomisi-
ni içinde bulunduğu bunalımdan çıkarmak
amacıyla Kremlin'de yapılan bir toplantıda,
Başkan Mihail Gorbaçov, "protestolarla
susturuldu".
Ekonomik işletmelerin yöneticilerinin ka-
tıldığı toplantıda, ekonomiyi rayına oturt-
mayı amaçlayan önlemler görüşülürken,
TASS Ajansı'nın ifadesiyle "perestroyka
programını savunmak isteyen Gorbaçov'un
lafları ağzına tıkıldı."
Ajansın haberine göre, Estonya'daki bir
devlet şirketinin genel müdurü Şepeleviç,
"1985'te hiçbir uzakgörüşlü plana dayan-
madan başlatılan perestroyka bugün uçu-
ruma düşrnüştür" şeklinde konuşunca sa-
londaki 3500 delegenin büyük bir çoğun-
BULGARÎSTAN
nüstü durum" ilan etmeye ve bu uygulama-
nın sorumluluğunu da oluşturulacak bir
"Ulusal Kurtuluş Komitesi"ne bırakmaya
çağırdı.
Estonyalı genel müdürün bu sözleri ön-
ceki gün Moskova'da kurulduğu ilan edi-
len "Ulusal Kurtuluş Komitesi"nin istem-
leriyle tümüyle çakışıyor.
Aralarında "Birlik" adlı muhafazakâr
parlamenterler grubunun da bulunduğu si-
yasi örgütler önceki gün düzenledikleri ba-
sın toplantısında, olağanüstü durum ilan
edilmesini ve bu olağanüstü dummun so-
rumluluğunun, orduyla birlikte "Ulusal
Kurtuluş Komitesi"ne bırakılmasmı istemiş-
lerdi.
Ulusal Kurtuluş Komitesi olarak ilan edi-
len grubun lideri Vladimir Voronin, Inter-
faks servisine verdiği demeçte, bugun Sov-
yet parlamentosunun başkanlık divanıyla
görüşeceklerini ve taleplerini ileteceklerini
bildirdi.
Voronin, bu göruşmede tüm siyasi par-
tilerin ve tum iktidar organlarının askıya
alınmasını ve tüm ulkenin merkezden yo-
netilmesini isteyeceklerini bildirdi.
Anlaşma sağlandı,
yeni başbakan Ganev
Dış Haberier Servis i— Bul-
garistan'da önde gelen siyasal
guçler, parlamento başkan yar-
dımcısı 62 yaşındaki Guinio
Ganev'in başbakanlığa getiril-
mesi konusunda anlaştılar.
Bulgar haber ajansı tarafından
yapılan açıklamaya göre taraf-
sız Başbakan Ganev'in baskan-
lığında kurulacak olan geçici
hükümette, Sosyalist Parti'-
den, Demokratik Güçler
Birliği'nden ve Çiftçi Partisi'-
nden birer başbakan yardımcısı
bulunacak. Geçici hükümet 4'ü
Sosyalist Parti'den, dördü De-
mokratik Güçler Birliği'nden
ve üçü Çiftçi Partisi'nden ol-
mak üzere 11 bakandan
oluşacak.
Ganev başkanhgındaki geçici
hükumetin yerel seçimleri mart
ayında, genel seçimleri ise ha-
ziran başında yapması konu-
sunda da taraflar arasında an-
laşma sağlandı.
YUGOSLAVYA
Ülkenin kaderi
Sırbistan'da çizilecekDış Haberler Servisi — Yu- vaşa doğru surüklendiğıni ve
goslavya'da komünistler tara- önümüzdeki 18 ay içinde dağı-
fından yönetilen son iki cum- labileceğini öne surmüştu.
huriyet Sırbistan ve Karadağ1
da pazar günü yapılacak ser-
best seçimler, ülkenin geleceğini
belirleyecek dönüm noktaları
olarak görülüyor. Özellikle ül-
kenin en büyük cumhuriyeti
Sırbistan'da yapılacak seçim
Bu arada Yugoslavya'nın
kuzeybatısındaki Slovenya
Cumhuriyeti'nin bağımsızlığıy-
la ilgili olarak 23 aralıkta refe-
randum yapılacağı açıklandı.
Yugoslav Resmi Haber Ajansı
Tanjug, bu konudaki kanun
büyük önem taşıyor. Amerikan tasansının Slovenya Parlarnen-
Merkezi Haber Alma Teşkilâ- tosu'nda 203 oyla kabul edildi-
tı, bir sure önce yayımladığı ra- ğini, 4 kişinin çekimser kaldı-
porda, Yugoslavya'nın bir iç sa- ğını kaydetti.
Ifeltsin,
orduyu
uyardı
MOSKOVA (A A) —
SSCB'nin en buyuk cumhuriyeti
Rusya Federasyonu'nun lideri
Boris Yeltsin, ordunun bugün
ulkenin içinde bulunduğu buna-
lımdan çıkanlması için kullanıl-
masının. "iç savaştan kaçınıla-
bilmesi şansını ortadan kaldıra-
cağını" söyledi.
Yeltsin, Moskova'daki Derz-
hinsky Askeri Akademisi'nin
170. kuruluş yıldönümü dolayı-
sıyla düzenlenen törende yaptı-
ğı konuşmada, ordunun bugun
ülkenin asıl çözum bekleyen so-
runu olan ekonomik çöküntuye
hiçbir çozüm getiremeyeceğini
kaydederek ordunun yönetime
müdahalesi halinde, bizzat or-
dunun kendi içinde bölünebile-
ceği uyansında bulundu.
SSCB'nin nükleer bir guç ol-
duğunun unutulmaması gerek-
tiğini vurgulayan Yeltsin, böyle
bir bölünme halinde, siyasi re-
kabetin iç savaşa donüşmesınin,
yalnızca ülkenin değil, tüm dun-
yanın guvenüğini tehlikeye ata-
cağını bildirdi.
Boris Yeltsin, "Ordunun geri-
ci olduğu görüşüne katılmadı-
ğmı" da vurgulayarak "Ordu bi-
zim milletimizin içinden çık-
mıştır" diye konuştu.
SSCB Başkanı Mihail Gorba-
çov'un askeri danışmanı Mare-
şal Sergei Ahromeyev ise Sovyet
ordusunun askeri darbe yapma-
yacağını, "Ancak anayasal çer-
ç'evede görev verilirse devleti ko-
rumak için harekete geçmekten
de kaçmayacağım" iian etmişti.
DUNW)A BUGUN
ALÎStRMEN
Dalga mı Geçiyor?
İngıltere'nin görece yeni, ama ciddi gazetelerinden Inde-
pendent, Genelkurmay Başkanı Torumtay'ın istifasını yorum-
larken "Torumtay'ın istifası. Türkiye'de demokrasinin kurum-
larının yavaş yavaş yerleşmeye başladığının göstergesidir"
demiş.
Doğrusu ciddi bir gazetenin böylesine kolaycı bir yoruma
saplanabılmiş olması şaşırtıcıdır. Insan ister istemez düşü-
nüyor; "Acaba dalga mı geçiyorlar?"
Evet, Özal'ın orduyu ikinci plana itme gibi bir niyeti oldu-
ğu doğru. Hatta bunu kendisi de açıklamış ve "Sivil otorite-
ye asker de uyacak" demiştir.
Şimdi Özal'ın uyarıdan hiç ders almadığını bir yana bıra-
kalım. Zaten bız de kendisinin davranışında en ufak bir de-
ğişiklik yapmayacağını biliyorduk. Ancak burada üzerinde
durmak istediğimiz nokta, salt ordunun geri plana itilmesi-
nin demokrasiyi sağlayıp sağlayamayacağı konusu.
Demokrasi, kurumlar arasında dengeyi sağlayan çoğulcu
bir rejimdir Bu rejimde, tüm kurumlann yetkileri, sorumlu-
luklan iyıce belirlenmıştir. Çok kendine özgü koşullar sonu-
cunda ortaya çıkmış olan Amerikan başkanlık sistemi ile La-
tın Amerikanın bir türlü demokrasiye kavuşamamış ülkele-
nndeki kötü özenti başkanlık ve başkancı benzer sistemler
bir yana bırakılırsa, parlamenter sistemlerde, parlamentonun
ağırlığı kendiliğinden görülür. Hatta başkanlık sistemlerinde
bile, bütçeyi yapmak, denetlemek, vergı salmak kesinlikle
parlamentonun yetkisindedir. Demokrasiye doğru ilk adım
olan Magna Carta bıle vergi sorunundan çıkmıştır.
Türkiye'de ise parlamento devlet gelir ve giderlerinin tü-
münü denetleyemez, çünkü "fonlar"la devlet gelirterinin bir
bolümü parlamento denetiminin dışına itilmiş bulunmakta-
dır. Öte yandan vergi salma, vergi oranlarını arttırma gibi yet-
kiler gittikçe artan biçimde, kendisi de tam olarak yetkileri-
nin ve sorumluluğunun bılıncinde değilmiş gibi gözüküp bun-
ları Çankayada oturan adama uslu uslu teslim eden hükü-
mete geçmektedir.
Demokrasılerde, değil azınlık. çoğunluk diktası bile olamaz.
Oysa Türkiye'de halkın çok azının desteğine sahip olanla-
rın, tüm yetkileri kendileri gibi tabansız ve üstelik de sorum-
suz bir adamın iki dudağı arasına bırakacak biçimde davra-
narak bir azınlık diktasını oluşturduklannı görmezden ge-
lemeyız.
Demokrasilerde, hatta demokratik olmayan 1982 Anaya-
sası'na göre bizde bile savaş ilanı, ülke topraklarına yaban-
cı kuvvet çağırma yetkisi parlamentonundur. Bu hak, devre-
dilemez. Ne var ki azınlık diktasının tabansız kaidesi olan
ANAP grubu bu yetkiyı anayasaya aykırı olarak tek kişiye tes-
lim etmiştir.
Demokrasilerde laiklik şarttır. Ne var ki Türkiye'de inana-
na ınanmayana, Sünniye Alevıye devlet zoruyla Sünni inan-
cı dın dersı olarak okutulmaktadır. Türkiye'de şu anda dini
inançlarına bakılarak memur alınmakta, yüksek yargıya in-
sanlar tarikatçı oldukları için atanmaktadırlar.
Demokrasiler hanedan yönetimi değildir. Ama Türkiye'de
bir hanedan yönetimi kurulmuştur ve "saray" çevresindeki-
lerin eşı dostu aracılığıyla bu hanedan yönetimi yargıya ka-
dar sızdırılmıştır.
Demokrasilerde, düşünce açıklamak suç değildir. Ne var
ki Türkiye'de 'savaşa hayır' diyen insanlar hapislere atılmakta,
haklarında ağır cezalar istenmektedir. "Savaşa hayır" diyen
16 yaşında bir kı.Tin tutuklu olarak yargılanması ayıbı hiçbir
demokraside yoktur.
Demokrasilerde insan haklarına, temel hak ve özgürlük-
lere saygı esastır. Türkiye'de bu kural hiçe sayılır.
Demokrasilerde. işkence, baskı, zulüm yoktur.
Türkiye'de vardır.
Açıkçası Türkiye bir demokrasi değildir. Açıkçası Türkiye
bir sıvii darbe ile hızla «tyil diktaya doğru gitmektedir.
Dıktatör heveslisinin uniforması olmayıp sivil giysiyle do-
laşması, bir ülkenin ne demokrasi olmasına yeter ne de sivil
rejim.
Öyle değil mi efendim?
JFRANSA
Laiklik, Fransız
aydmmm gündeminde
Bir ay arayla düzenlenen iki toplantı,
Fransa'daki laik çevrenin, birçok güncel soruna
laikliğin korunması acısından karşılık
vercmcdiğini ortaya koydu.
CAHITTAV v A o n ı
s o n
teşkilatı Grand Orient, söz
"
A B t t A > > A K U L
konusu Uluslararası Laiklik
PARİS — Laikliğin ana yur- Kurultayı'nı toplayan örgüttü.
du Fransa'da, '20. yüzyılın so- u i k l i k f i k r i n i n e n k a t l k s ı z s a _
nunda nasıl bir laikhk sorusu, v u n u c u s u s a y ı l a n F r a n s a m a .
bu ilkeyı toplumun ve cumhu- s o m a n > j ^ , ^ K i l i s e s i . n i n >
riyetın temel dıreğı kabul eden 1 8 9 O . l a r d a k a b u ] e d i l e ı l ı >!>,„ ^
çevrelerde şiddetli bir tartışma d e v , e | i ş , e r i n i l l birbirinden
konusu oluşturuyor. Gerçı a l m a s | . s a s m ı g o z d e n g e .
Fransa da laiklik fıknne karşı ç i r m e k U 2 e r e h a r e k e t e g e ç t i g i
.
çıkanlar çok kuçuk bir azınlık. n j ü e r i s ü r u y o r
îk t a r
daki Fran-
Ancak bu düşünceyı edilgen bı- s a S o s y a l i s t P a r t is i'nin sol ka-
çımde kabul etmekle, mılıtan- n a d m ı o l u ş t u r a n v e üderliğini
lığım yapmak arasında onemh S a v u n m a B a k a n ı J e a n
bir yaklaşım farkı var. Soruna
bu açıdan yaklaşıldığında,
Fransa'da laikliğin şampiyonu
sayılan orgut ve şahıslar, top-
lumsal \e siyasal yaşamda bu
ozellikleriyle anımsanıyorlar.
Bir ay arayla meydana gelen iki
toplantı, Fransa'daki laik çev-
renin, ahlaki ve toplumsal bir
çok güncel soruna laiklik ilke-
sinin korunması acısından kar-
şıl.k verme konusunda güçlük- J u l e s F e r r y . n i n ) ciemenceau'-
lerle karşılaşt.ğını ortaya koy- n u n g e l e n
ek S
el laiklik anlayışı-
du. Ikı farklı toplantının konu-
Chevenement'in yaptığı Sosya-
lizm ve Cumhuriyet akımı yan-
daşları da masonlarla aynı gö-
rüşü paylaşıyor. Irkçıhk aleyh-
tan "SOS Racisme", iki yûz yü-
lık laiklik mücadelesinin mason
localan dışında kalan diğer te-
mel diregi. "Öğretim birliği"
adlı kuruluş, Sosyalist Parti'nin
diğer birçok kanadı, tanımı ye-
ni yeni yapılan "çogul laikli|i"
ya yaklaşımı, kaba hatlarıyla
Fransa'da iki farklı laiklik an-
layışının belirgin hale geldiğini
gösterdı.
Batı Paris'te "NUtterrand Ça-
ğı"nın bir simgesi olarak duran
dev "Özgürlük Takı"nın 27. ka-
tında geçen cumartesi günü ya-
pılan toplantı, laiklik kavramı-
na yeni bir anlayışla yaklaşıl-
ması gerektiğini savunan ke-
simleri bir araya getirdi. Baş-
kanhğını aylık Le Monde Dip-
lomatique dergisinin geçen
gunlerde emekliye ayrılan Ge-
nel Müdürü Claude Julien'in
yaptığı Öğretim Birliği adlı ku-
ruluş, 'çoğul laiklik' kavramıyla
ortaya çıktı. Çoğul laiklik, ay-
nı zamanda son toplantırun
na tercih eder görünüyor.
Tarihçi Max Gallo, yazar Re-
gis Debray, felsefeci Alain Fin-
kelkanıat, edebiyatçı Elisabeth
Badirter gibi ülkede ve laik çev-
relerde isim sahibi birçok aydın.
mason teşkilatı Grand Orienfın
görüşünü benimsiyor.
Genç ve güzel bayan Ti-
tous, geçen yıl başörtüsüyle
okula girmek isteyen üç genç
kıza bu şekilde gelmelerine izin
verilmesini, "cumhuriyetçi oku-
lun teslimiyeti, Münih
anlaşması" şeklinde niteleyen
bazı aydınlara hüeum ederek,
"Bu aydınlann, üç genç kın
Hitler'le aynı kaba koymak su-
retiyle iğrenç bir davranışta
bulunduklanm" söyledi. Bir
çok konuşmacı, kilisenin, im-
paratorluk zamanında olduğu
adıydı da. Bir ay kadar önce
Doğu Paris'teki Bilim
Müzesi'nde toplanan Uluslara- gibi devletle yeniden "anlaşma"
rası Laiklik Kurultayı ise Fran- imzalamaya çahştığı tehlikesi-
sa'da,yaklaşık yuzyıldır hükum nin abanıldığını öne sürdü.
suren laiklik ilkesinin, farklı
Nitekim son toplantıda söz
alan "Eşitlik Forumu" adlı ku-
ruluşun başkanı Cezayir kö-
dinci çevrelerden kaynaklanan
'yeni bir tehdit altında' olduğu-
nu savunmuştu.
18 ve 19. yüzyıllar boyunca
verdiği mücadelelerle laikliği
Fransa'ya kabul ettiren kuru-
luşların en önemlisi sayılan ma-
kenli bayan Kaissa Titous, "ço-
ğul laiklik" toplantısında saf
laikliği savunanlara şiddetle
çattı.