23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İRALIK 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Walesa'nm yardım istemi • VARŞOVA (AA) — Polonya'da Dayanışma Sendikası Başkanı Lech Walesa, ABD Savunma Bakanı Dick Cheney'le görüşmesi sırasında ABD'nin Polonya'ya "Marshall Planı"na benzer bir yardım başlatmasını istedi. Dick Cheney ise görüşmeden sonra basına yaptığı açıklamada, "Şimdi bizim için en önemli konu Körfez krizini çozmektir" dedi. ABD'ye karşı petrol silahı • LEFKOŞA (AA) — Iranlı liderler, Müslümanları birleşik bir ordu kurarak lsrail'i yok etmeye ve petrolü Israil'in en buyuk destekçisi olan Amerika'ya karşı silah olarak kullanmaya çağırdılar. Iran televizyonunun verdiği habere göre, Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancanı Tahran'da Filistin sorunuyla ilgili düzenlenen tslam Konferansı'tun kapanvş oturumunda yaptığı konuşmada, "bölgedeki Islam ülkeleri petrolü, Batı'yı, özellikle Amerika'yı, boyun eğmeye zorlamak için silah olarak kullanabilirler" dedi. Velayeti Paris'te • PARtS (AA) — İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti'nin Paris ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bit sayfa açıldığı belirtiliyor. Velayeti'nin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından da kabul edildiği kaydedildi. Mitterrand ve Veİayeti'nin göruşmede iki ülke arasındaki mali anlaşmazlıkların çözumlenmesi yonündeki isteklerini karşıhklı olarak dile getirdikleri belinildi. Butto'ya yeni suçlama • İSLAMABAD (AA) — Pakistan'da eski Başbakan Benazir Butto, devlet başkanlığımn yeni bir suçlamasıyla karşı karşıya bulunuyor. Devlet Başkanı Gulam İshak Han'ın Butto hakkında mahkemeye bildirdiği son suçlamada, eski başbakanın devlet memurlarının atanmalanna ilişkin hükumleri düzenleyen yasayı ihlal ederek devletin çeşitli kademelerinde binlerce kişiye iş sağladığı savunuluyor. Ağustos ayında Devlet Başkanı Gulam İshak Han tarafından görevden alınmasından beri Butto hakkmdaki bu sekizinci suçlama oluyor. Gagavuzlar kararh • MOSKOVA (AA) — SSCB'nin güneydoğusundaki Moldavya cumhuriyetinde yaşayan Türk asıllı Gagavuzlar, Moldavya hiıkumetinin istemlerine karşılık vermeyi sürekli olarak ertelediği gerekçesiyle geçen ağustos ayında ilan ettikleri cumhuriyetin "hükümetini kurmaya" karar verdiler. AA'nın Gagavuz liderlerinden edindiği bilgiye göre Gagavuz cumhuriyetinin geçici hükümeti niteliğindeki geçici komite, bu hafta başında yaptığı toplantılarda cumhuriyetin varhğını pekiştiren adımlar atılmasını kararlaştırdı. El Salvador'da ateşkes • SAN SALVADOR (AA) — El Salvador'da gerillalar baskentte.Noel kutlamalan dolayısıyîâ 'sınırh, tek yanlı' ateşkes ilan ettiler. Noel ateşkesi, 24 ve 25 aralık ile 31 aralık ve 1 ocak günleri uygulanacak. El Salvador'da yönetime karşı savaşan Farabundo Marti Kurtuluş Cephesi gerillalan. böylece San Salvador Başpiskoposu Arturo Rivera ve Devlet Başkanı Alfredo Cristiani'nin ateşkes isteklerine olumlu yanıt vermiş oldular. Dışişleri Bakanı Alptemoçin, bugün KKTC'ye gidiyor Atina, ziyaretten rahatsızYunan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği nezdinde bir girişimde bulunarak, Kurtcebe'nin KKTC'ye gidişinin iki ülke ilişkilerini olumsuz etkilediğini belirtti. STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan hükümeti, Dı- şişleri Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemo- çin'in bugün gerçekleştirdiği KKTC zi- yaretiyle Türk-Yunan ilişkilerine gölge düşürüldüğünü açıkladı. Bu konuda Yu- nan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Ati- na Büyükelçiliği nezdinde bir girişimde bulunarak "Kıbns sorunuaon Türk- Yunan ilişkilerinde anahtar rol oynadığına" dikkati çekti ve Kurtçebei nin KKTC ziyaretinin iki ülke ilişkileri- ni dolaylı olarak olumsuz yönde etkile- diğini belirtti. Yunan hükümeti, Kurtcebe'nin KKTC ziyareti gibi hareketlerin yarattığı şart- lar altında Türk-Yunan diyaloğunun bas- latılamayacağından söz etti. Bu çerçeve- de 10 aralık günü Atina'da yapılmasına karar verilen büyükelçiler düzeyindeki Türk-Yunan görüşmeleri, Atina'nın ön- cülüğüyle ocak ayina ertelenmiş bulunu- yor. Hükümet sözcüsü Viron Polidoras, Alptemoçin'in KKTC ziyaretinin "Gerek BM'nin Kıbns sorununa adO ve kalıcı bir çöziim bulunması için gösterdiği uğraş- lan, gerekse Türk-Yunan diyaloğunun kumlması yolunda yapılan çalışmaları olnmsuz yönde etkilediğini" açıkladı. Bu arada Yunan basını, ABD Dışişle- ri Bakanlığı Kıbns Dairesi Başkanı Nel- son Ledsky'nin arabk ayı içinde Kıbns'a gerçekleştireceği ziyaretini Türkiye'nin tutumundan ötürü ertelediğini öne sü- rüyor. Vasiliu'nun demeci Kıbns Rum lideri Yorgo Vasiliu, Kıb- ns sorununun son durumu ve AGİK top- lantısının ardından Rum tarafının bek- lentilerini görüşmek üzere geldiği Atina1 da, resmi temaslannı sürdürüyor. Vasiliu bu mülakatında Körfez krizi sona ermeden Kıbns sorununa çözüm bulunacağıru beklemediğini söyledi. Va- siliu, Körfez kriziyle Türkiye'nin bölge- deki önemini arttırdığını, ancak aynı za- manda dünya kamuoyunun Kıbns soru- nuna yeniden ilgi göstermeye başladığın- dan söz etti. Şu aşamada Kıbns sorunu- nun BM toplantısına götürülmesinin ha- talı olacağına inanan Kıbns Rum lideri bu konuda, "Bölgedeki önemi acısından Tiirkiye'yi şimdilik kijnse kendisine kus- türmek istemez" ifadesini kullandı. Top- lumlararası görüşmelerin yetiden başla- rnası ve özlü sonuçlar alınabilmesi Tür- kiye'nin Kıbns sorununun gerçekten çö- zümlenmesini isteyip istemediğine bağlı olduğunu belirten Vasiliu, "Ne yazık ki Türkjye'den böyle bir iyi niyeti heniiz göremedik" dedi. Mitsotakis'in Ankara ziyaretiyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, "Bu ziyaretten önce Mitsotakis, Turgut Özal ve ben Da- vos'ta bir arada olacağız" haberıni ve- ren Vasiliu, ancak "iiçlü" bir görüşme- nin yapılıp yapılmayacağı sorusuna ya- nıt vermekten kaçındı. Aym TV programında konuşan Yunan Dışişleri Bakanı Andonis Samaras ise Türkiye'nin AT ile ilişkilerini düzeltme- si için Kıbrıs sorununda iyi niyetini gös- termesinin şart olduğunu söyledi. Buna, ATnin Dublin'de vardığı kararı örnek veren Samaras, "Ankare-Lefkoşa-Atina iiçgeni çözümknmezse, AT kapısı Anka- ra'ya açılmaz. Türkiye eğer dünyadaki gelişmelerden yararianmak ve Âvrupa yolunda, kendisine en yakın olan Yuna- nistan'dan yardım görmek istiyorsa Kıb- ns sorununun çözümüne yardımcı olmalıdır" şeklinde konuştu. Öte yandan Yunan hüknmet sözcüsü Viron Polidoras, Dışişleri Bakanlığı Söz- cüsü Murat Sungar'ın Turk-Yunan iliş- kileri ve Kıbns hakkında yaptığı açıkla- masına karşı şu tepkiyi gosterdi: "Birleşmiş Milleller'in Kıbns'a ilişkin aldığı bir dizi kararlarla Kıbns Cumhu- riyeti'nin kuzeyinde sürdurülen askeri is- galin kınandığını; Türkiye'ye adadaki is- gal kuvvetlerini derhal geri çekmesi için çağnlarda bulunulduğunu: aynca sözde Kıbns Türk de\ letinin yasadışı yollardan ilan edilmesinin kabul edilmedigini An- kara'ya anımsatmayı arzu ediyoruz. Türkiye'nin, Dışişleri Bakanlığı'nın söz- cüsü aracüıgı ile BM'nin almış olduğu bu kararlara ve uluslararası hukuk kuralla- nna uymamakta ısrar ettiğini, aynca Kıbns konusunda en azından bir jest yapması ile ilgili çağnlan geri çevirdigi- ni bildirmesi huziın vericidir. Türkiye bu tutumuyla Kıbns sorununda özlü bir ge- lişme kaydedilmesi yolunu dinamitle- mektedir. Kıbrıs sorununda kaydedilecek bu ozlü ilerlemeler ise Türkiye istese de istemese de Türk-Yunan diyaloğunun olumlu sonuçlar vermesinde gercek bir önkoşul oluşturmaktadır." PANAMA ABD DEVREDE — Panama'da Noriega yönetiminden sonra meydana gelen ilk ayaklanmayı bastınnada yine ABD askerleri devreye girdi. (Fotoğraf: AFP) Ifeni yönetime ilk isyan başarcsızDış Haberier Servisi — Önceki gün es- ki üst düzey Panamalı bir polis yetkili- sinin hapishaneden kaçışı sırasında çıkan silahlı çatışmada bir polis öldü, bir sivil de yaralandı. lsminin Ednardo Herrera olduğu açıklanan eski albayın, 12 bin dedildi. Geçen aralık ayında ABD'nin üyeli emniyet teşkilatuıı ele geçirmeye müdahalesi ile General Noriega'nın ye- çalıştığı bildirildi. Herrera'mn ABD bir- rine geçen Gulllermo Endara yönetimi- likleri tarafından tutuklandığı ve Pana- ne karşı çıkanlan bu ilk isyanın kahra- ma yetkililerine teslim edildiği de kav- manı ile 35 taraftarı mahkemeye çıka- rılmayı bekliyorlar. Olaydan sonra po- lise teslim olan 15 taraftarı ise karakola götürülmeden kaçmayı başardı. Bir polis yetkilisi, çatışma sırasında ölen polis gö- revlisinin Montero olduğunu bildirdi. SöVYETLER BİRLİĞ1 Perestroyka ateş altındaBaşkan Mihail Gorbaçov Kremlin'de devlet i^letmelerinin yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda perestroyka programıru savunmaya kalkınca izleyenlerin şiddetli protestolarıyla susturuldu. Toplantıya katılanlar Estonya'dan bir genel müdürün "1985'te hiçbir uzak görüşlü plana dayanmadan başlatılan perestroyka bugün uçuruma düşmüştür" şeklindeki sözlerini ise coşkuyla alkışladılar. luğu Şepeleviç*i coşkuyla alkışladılar. TASS'ın "sel gibi bir alluş" olarak nite- lediği bu tezahürat üzerine sinirlenen Gor- baçov'un, "Yoldaşlar, geriye mi dönelim" cümlesini daha tamamlamasına meydan kalmadan, salondan gelen protesto üzeri- ne susmak ve yerine oturmak zorunda kal- dığı anlatıldı. Ajans, "bir başkaldın" olarak nitelediği bu eylemin, perestroyka surecinin başlan- gıcından beri Gobaçov'a verilmiş belki de ilk ültimatom olduğunu belirtti. Şepeleviç, söz konusu konuşmasmda pe- restroykayı "suç" olarak nitelerken, halkın ekonomik uçuruma götürüidüğünu de vur- guladı. Şepeleviç, Gorbaçov'u "ekonomik olaga- MOSKOVA (AA) — Sovyet ekonomisi- ni içinde bulunduğu bunalımdan çıkarmak amacıyla Kremlin'de yapılan bir toplantıda, Başkan Mihail Gorbaçov, "protestolarla susturuldu". Ekonomik işletmelerin yöneticilerinin ka- tıldığı toplantıda, ekonomiyi rayına oturt- mayı amaçlayan önlemler görüşülürken, TASS Ajansı'nın ifadesiyle "perestroyka programını savunmak isteyen Gorbaçov'un lafları ağzına tıkıldı." Ajansın haberine göre, Estonya'daki bir devlet şirketinin genel müdurü Şepeleviç, "1985'te hiçbir uzakgörüşlü plana dayan- madan başlatılan perestroyka bugün uçu- ruma düşrnüştür" şeklinde konuşunca sa- londaki 3500 delegenin büyük bir çoğun- BULGARÎSTAN nüstü durum" ilan etmeye ve bu uygulama- nın sorumluluğunu da oluşturulacak bir "Ulusal Kurtuluş Komitesi"ne bırakmaya çağırdı. Estonyalı genel müdürün bu sözleri ön- ceki gün Moskova'da kurulduğu ilan edi- len "Ulusal Kurtuluş Komitesi"nin istem- leriyle tümüyle çakışıyor. Aralarında "Birlik" adlı muhafazakâr parlamenterler grubunun da bulunduğu si- yasi örgütler önceki gün düzenledikleri ba- sın toplantısında, olağanüstü durum ilan edilmesini ve bu olağanüstü dummun so- rumluluğunun, orduyla birlikte "Ulusal Kurtuluş Komitesi"ne bırakılmasmı istemiş- lerdi. Ulusal Kurtuluş Komitesi olarak ilan edi- len grubun lideri Vladimir Voronin, Inter- faks servisine verdiği demeçte, bugun Sov- yet parlamentosunun başkanlık divanıyla görüşeceklerini ve taleplerini ileteceklerini bildirdi. Voronin, bu göruşmede tüm siyasi par- tilerin ve tum iktidar organlarının askıya alınmasını ve tüm ulkenin merkezden yo- netilmesini isteyeceklerini bildirdi. Anlaşma sağlandı, yeni başbakan Ganev Dış Haberier Servis i— Bul- garistan'da önde gelen siyasal guçler, parlamento başkan yar- dımcısı 62 yaşındaki Guinio Ganev'in başbakanlığa getiril- mesi konusunda anlaştılar. Bulgar haber ajansı tarafından yapılan açıklamaya göre taraf- sız Başbakan Ganev'in baskan- lığında kurulacak olan geçici hükümette, Sosyalist Parti'- den, Demokratik Güçler Birliği'nden ve Çiftçi Partisi'- nden birer başbakan yardımcısı bulunacak. Geçici hükümet 4'ü Sosyalist Parti'den, dördü De- mokratik Güçler Birliği'nden ve üçü Çiftçi Partisi'nden ol- mak üzere 11 bakandan oluşacak. Ganev başkanhgındaki geçici hükumetin yerel seçimleri mart ayında, genel seçimleri ise ha- ziran başında yapması konu- sunda da taraflar arasında an- laşma sağlandı. YUGOSLAVYA Ülkenin kaderi Sırbistan'da çizilecekDış Haberler Servisi — Yu- vaşa doğru surüklendiğıni ve goslavya'da komünistler tara- önümüzdeki 18 ay içinde dağı- fından yönetilen son iki cum- labileceğini öne surmüştu. huriyet Sırbistan ve Karadağ1 da pazar günü yapılacak ser- best seçimler, ülkenin geleceğini belirleyecek dönüm noktaları olarak görülüyor. Özellikle ül- kenin en büyük cumhuriyeti Sırbistan'da yapılacak seçim Bu arada Yugoslavya'nın kuzeybatısındaki Slovenya Cumhuriyeti'nin bağımsızlığıy- la ilgili olarak 23 aralıkta refe- randum yapılacağı açıklandı. Yugoslav Resmi Haber Ajansı Tanjug, bu konudaki kanun büyük önem taşıyor. Amerikan tasansının Slovenya Parlarnen- Merkezi Haber Alma Teşkilâ- tosu'nda 203 oyla kabul edildi- tı, bir sure önce yayımladığı ra- ğini, 4 kişinin çekimser kaldı- porda, Yugoslavya'nın bir iç sa- ğını kaydetti. Ifeltsin, orduyu uyardı MOSKOVA (A A) — SSCB'nin en buyuk cumhuriyeti Rusya Federasyonu'nun lideri Boris Yeltsin, ordunun bugün ulkenin içinde bulunduğu buna- lımdan çıkanlması için kullanıl- masının. "iç savaştan kaçınıla- bilmesi şansını ortadan kaldıra- cağını" söyledi. Yeltsin, Moskova'daki Derz- hinsky Askeri Akademisi'nin 170. kuruluş yıldönümü dolayı- sıyla düzenlenen törende yaptı- ğı konuşmada, ordunun bugun ülkenin asıl çözum bekleyen so- runu olan ekonomik çöküntuye hiçbir çozüm getiremeyeceğini kaydederek ordunun yönetime müdahalesi halinde, bizzat or- dunun kendi içinde bölünebile- ceği uyansında bulundu. SSCB'nin nükleer bir guç ol- duğunun unutulmaması gerek- tiğini vurgulayan Yeltsin, böyle bir bölünme halinde, siyasi re- kabetin iç savaşa donüşmesınin, yalnızca ülkenin değil, tüm dun- yanın guvenüğini tehlikeye ata- cağını bildirdi. Boris Yeltsin, "Ordunun geri- ci olduğu görüşüne katılmadı- ğmı" da vurgulayarak "Ordu bi- zim milletimizin içinden çık- mıştır" diye konuştu. SSCB Başkanı Mihail Gorba- çov'un askeri danışmanı Mare- şal Sergei Ahromeyev ise Sovyet ordusunun askeri darbe yapma- yacağını, "Ancak anayasal çer- ç'evede görev verilirse devleti ko- rumak için harekete geçmekten de kaçmayacağım" iian etmişti. DUNW)A BUGUN ALÎStRMEN Dalga mı Geçiyor? İngıltere'nin görece yeni, ama ciddi gazetelerinden Inde- pendent, Genelkurmay Başkanı Torumtay'ın istifasını yorum- larken "Torumtay'ın istifası. Türkiye'de demokrasinin kurum- larının yavaş yavaş yerleşmeye başladığının göstergesidir" demiş. Doğrusu ciddi bir gazetenin böylesine kolaycı bir yoruma saplanabılmiş olması şaşırtıcıdır. Insan ister istemez düşü- nüyor; "Acaba dalga mı geçiyorlar?" Evet, Özal'ın orduyu ikinci plana itme gibi bir niyeti oldu- ğu doğru. Hatta bunu kendisi de açıklamış ve "Sivil otorite- ye asker de uyacak" demiştir. Şimdi Özal'ın uyarıdan hiç ders almadığını bir yana bıra- kalım. Zaten bız de kendisinin davranışında en ufak bir de- ğişiklik yapmayacağını biliyorduk. Ancak burada üzerinde durmak istediğimiz nokta, salt ordunun geri plana itilmesi- nin demokrasiyi sağlayıp sağlayamayacağı konusu. Demokrasi, kurumlar arasında dengeyi sağlayan çoğulcu bir rejimdir Bu rejimde, tüm kurumlann yetkileri, sorumlu- luklan iyıce belirlenmıştir. Çok kendine özgü koşullar sonu- cunda ortaya çıkmış olan Amerikan başkanlık sistemi ile La- tın Amerikanın bir türlü demokrasiye kavuşamamış ülkele- nndeki kötü özenti başkanlık ve başkancı benzer sistemler bir yana bırakılırsa, parlamenter sistemlerde, parlamentonun ağırlığı kendiliğinden görülür. Hatta başkanlık sistemlerinde bile, bütçeyi yapmak, denetlemek, vergı salmak kesinlikle parlamentonun yetkisindedir. Demokrasiye doğru ilk adım olan Magna Carta bıle vergi sorunundan çıkmıştır. Türkiye'de ise parlamento devlet gelir ve giderlerinin tü- münü denetleyemez, çünkü "fonlar"la devlet gelirterinin bir bolümü parlamento denetiminin dışına itilmiş bulunmakta- dır. Öte yandan vergi salma, vergi oranlarını arttırma gibi yet- kiler gittikçe artan biçimde, kendisi de tam olarak yetkileri- nin ve sorumluluğunun bılıncinde değilmiş gibi gözüküp bun- ları Çankayada oturan adama uslu uslu teslim eden hükü- mete geçmektedir. Demokrasılerde, değil azınlık. çoğunluk diktası bile olamaz. Oysa Türkiye'de halkın çok azının desteğine sahip olanla- rın, tüm yetkileri kendileri gibi tabansız ve üstelik de sorum- suz bir adamın iki dudağı arasına bırakacak biçimde davra- narak bir azınlık diktasını oluşturduklannı görmezden ge- lemeyız. Demokrasilerde, hatta demokratik olmayan 1982 Anaya- sası'na göre bizde bile savaş ilanı, ülke topraklarına yaban- cı kuvvet çağırma yetkisi parlamentonundur. Bu hak, devre- dilemez. Ne var ki azınlık diktasının tabansız kaidesi olan ANAP grubu bu yetkiyı anayasaya aykırı olarak tek kişiye tes- lim etmiştir. Demokrasilerde laiklik şarttır. Ne var ki Türkiye'de inana- na ınanmayana, Sünniye Alevıye devlet zoruyla Sünni inan- cı dın dersı olarak okutulmaktadır. Türkiye'de şu anda dini inançlarına bakılarak memur alınmakta, yüksek yargıya in- sanlar tarikatçı oldukları için atanmaktadırlar. Demokrasiler hanedan yönetimi değildir. Ama Türkiye'de bir hanedan yönetimi kurulmuştur ve "saray" çevresindeki- lerin eşı dostu aracılığıyla bu hanedan yönetimi yargıya ka- dar sızdırılmıştır. Demokrasilerde, düşünce açıklamak suç değildir. Ne var ki Türkiye'de 'savaşa hayır' diyen insanlar hapislere atılmakta, haklarında ağır cezalar istenmektedir. "Savaşa hayır" diyen 16 yaşında bir kı.Tin tutuklu olarak yargılanması ayıbı hiçbir demokraside yoktur. Demokrasilerde insan haklarına, temel hak ve özgürlük- lere saygı esastır. Türkiye'de bu kural hiçe sayılır. Demokrasilerde. işkence, baskı, zulüm yoktur. Türkiye'de vardır. Açıkçası Türkiye bir demokrasi değildir. Açıkçası Türkiye bir sıvii darbe ile hızla «tyil diktaya doğru gitmektedir. Dıktatör heveslisinin uniforması olmayıp sivil giysiyle do- laşması, bir ülkenin ne demokrasi olmasına yeter ne de sivil rejim. Öyle değil mi efendim? JFRANSA Laiklik, Fransız aydmmm gündeminde Bir ay arayla düzenlenen iki toplantı, Fransa'daki laik çevrenin, birçok güncel soruna laikliğin korunması acısından karşılık vercmcdiğini ortaya koydu. CAHITTAV v A o n ı s o n teşkilatı Grand Orient, söz " A B t t A > > A K U L konusu Uluslararası Laiklik PARİS — Laikliğin ana yur- Kurultayı'nı toplayan örgüttü. du Fransa'da, '20. yüzyılın so- u i k l i k f i k r i n i n e n k a t l k s ı z s a _ nunda nasıl bir laikhk sorusu, v u n u c u s u s a y ı l a n F r a n s a m a . bu ilkeyı toplumun ve cumhu- s o m a n > j ^ , ^ K i l i s e s i . n i n > riyetın temel dıreğı kabul eden 1 8 9 O . l a r d a k a b u ] e d i l e ı l ı >!>,„ ^ çevrelerde şiddetli bir tartışma d e v , e | i ş , e r i n i l l birbirinden konusu oluşturuyor. Gerçı a l m a s | . s a s m ı g o z d e n g e . Fransa da laiklik fıknne karşı ç i r m e k U 2 e r e h a r e k e t e g e ç t i g i . çıkanlar çok kuçuk bir azınlık. n j ü e r i s ü r u y o r îk t a r daki Fran- Ancak bu düşünceyı edilgen bı- s a S o s y a l i s t P a r t is i'nin sol ka- çımde kabul etmekle, mılıtan- n a d m ı o l u ş t u r a n v e üderliğini lığım yapmak arasında onemh S a v u n m a B a k a n ı J e a n bir yaklaşım farkı var. Soruna bu açıdan yaklaşıldığında, Fransa'da laikliğin şampiyonu sayılan orgut ve şahıslar, top- lumsal \e siyasal yaşamda bu ozellikleriyle anımsanıyorlar. Bir ay arayla meydana gelen iki toplantı, Fransa'daki laik çev- renin, ahlaki ve toplumsal bir çok güncel soruna laiklik ilke- sinin korunması acısından kar- şıl.k verme konusunda güçlük- J u l e s F e r r y . n i n ) ciemenceau'- lerle karşılaşt.ğını ortaya koy- n u n g e l e n ek S el laiklik anlayışı- du. Ikı farklı toplantının konu- Chevenement'in yaptığı Sosya- lizm ve Cumhuriyet akımı yan- daşları da masonlarla aynı gö- rüşü paylaşıyor. Irkçıhk aleyh- tan "SOS Racisme", iki yûz yü- lık laiklik mücadelesinin mason localan dışında kalan diğer te- mel diregi. "Öğretim birliği" adlı kuruluş, Sosyalist Parti'nin diğer birçok kanadı, tanımı ye- ni yeni yapılan "çogul laikli|i" ya yaklaşımı, kaba hatlarıyla Fransa'da iki farklı laiklik an- layışının belirgin hale geldiğini gösterdı. Batı Paris'te "NUtterrand Ça- ğı"nın bir simgesi olarak duran dev "Özgürlük Takı"nın 27. ka- tında geçen cumartesi günü ya- pılan toplantı, laiklik kavramı- na yeni bir anlayışla yaklaşıl- ması gerektiğini savunan ke- simleri bir araya getirdi. Baş- kanhğını aylık Le Monde Dip- lomatique dergisinin geçen gunlerde emekliye ayrılan Ge- nel Müdürü Claude Julien'in yaptığı Öğretim Birliği adlı ku- ruluş, 'çoğul laiklik' kavramıyla ortaya çıktı. Çoğul laiklik, ay- nı zamanda son toplantırun na tercih eder görünüyor. Tarihçi Max Gallo, yazar Re- gis Debray, felsefeci Alain Fin- kelkanıat, edebiyatçı Elisabeth Badirter gibi ülkede ve laik çev- relerde isim sahibi birçok aydın. mason teşkilatı Grand Orienfın görüşünü benimsiyor. Genç ve güzel bayan Ti- tous, geçen yıl başörtüsüyle okula girmek isteyen üç genç kıza bu şekilde gelmelerine izin verilmesini, "cumhuriyetçi oku- lun teslimiyeti, Münih anlaşması" şeklinde niteleyen bazı aydınlara hüeum ederek, "Bu aydınlann, üç genç kın Hitler'le aynı kaba koymak su- retiyle iğrenç bir davranışta bulunduklanm" söyledi. Bir çok konuşmacı, kilisenin, im- paratorluk zamanında olduğu adıydı da. Bir ay kadar önce Doğu Paris'teki Bilim Müzesi'nde toplanan Uluslara- gibi devletle yeniden "anlaşma" rası Laiklik Kurultayı ise Fran- imzalamaya çahştığı tehlikesi- sa'da,yaklaşık yuzyıldır hükum nin abanıldığını öne sürdü. suren laiklik ilkesinin, farklı Nitekim son toplantıda söz alan "Eşitlik Forumu" adlı ku- ruluşun başkanı Cezayir kö- dinci çevrelerden kaynaklanan 'yeni bir tehdit altında' olduğu- nu savunmuştu. 18 ve 19. yüzyıllar boyunca verdiği mücadelelerle laikliği Fransa'ya kabul ettiren kuru- luşların en önemlisi sayılan ma- kenli bayan Kaissa Titous, "ço- ğul laiklik" toplantısında saf laikliği savunanlara şiddetle çattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle