Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLER 7 ARALIK 1990
Karahisar Kalesi bakımsız
• AFYON (Cumhuriyet) — Afyon'a adını veren tarihi
Karahisar Kalesi'nin burçları bakımsızlıktan yıkılmaya
başladı. Yaklaşık 3 bin 330 yıl önce 2. Murşil tarafından
askerlerin kışı geçirmeleri amacıyla yaptırıldığı sanılan ve
çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdikten sonra
Selçuklular döneminde devlet hazinelerinin saklandığı yer
olması nedeniyle "Karahisar'ı Devle" adını alan,
Karahisar Kalesi, Anadolu'nun en eski kalelerinden biri.
Aykut'a ağır suçlama
• ANKARA (Cumtauriyet Biirosu) — Ankara Tabip
Odası Başkanlığı, sendika genel merkez ve Ankara şube
başkanlıklarına gonderdiği bir yazı ile Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Imren Aykut'un başkanı olduğu SSK
Vakfı'nın uygulamalarını eleştirdi. SSK'nın yaptığı
işlerden sorumlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın,
içinde kardeşinin, bakanhk musteşarının, Istanbul Bölge
Müdürü'nün ve bazı faal olmayan sendikacıların
bulunduğu bir özel vakıf kurduğu kaydedilen Ankara
Tabip Odası'nın açıklamasında "Sorun SSK'dan sonımlu
bakanın kendi kendisine imtiyaz sağlayarak özel
muayenehane çalıştırması ve SSK'nın parasını özel
çıkarlan için kullanmasıdır. Bu neresinden baksanız ciddi
bir suçtur ve herhalde hesabının sorulacağı bir gün
gelecektir. Nitekim SSK Genel Müdürü M.Karaduman ve
bazı bürokratlar suç ortağı olmaya daha fazla
dayanamamışlardır" dedi.
Baba'nın tazminat davası
• ANKARA (ANKA) — Cumhurbaşkanı Turgut Özai'a
çektiği telgrafla, "Cumhurbaşkanlığınıza alışamadım"
diyen ve bu nedenle psikiyatri kliniğine kapatıldıktan
sonra re'sen emekli edilen Teğmen Murat Şeref Baba
hakkında, Milli Savunma Bakanlığı'nca açılan tazminat
davasının görüşülmesine başlandı. Ankara 6. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde dün görüşülen duruşmada,
mahkeme başkanı, taraflara belge ve kanıtlannı
sunmaları için 10 günlük süre tanıdı ve davayı ileri bir
tarihe erteledi. Milli Savunma Bakanlığı, re'sen emekli
edilen Teğmen Murat Şeref Baba'nın, Kara Harp
Okulu'nda görduğu öğretime karşılık yüklendiği 13
milyon liralık borcunun 9 milyon liralık bolümünün
yasal faizleriyle birlikte odettirilmesini talep etmişti.
AİHK'ya Yeşilyurt mektubu
• DlYARBAKIR (CumhuriyeJ) — Yesilyurt köylülerine
Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan komutasındaki güvenlik
güçleri tarafından "dışkı yedirilmesi" konusunda Avrupa
însan Hakları Komisyonu'nca başlatılan soruşturma
sürüyor. Komisyonun, Binbaşı Çağlayan hakkında açılan
davanın son durumuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı kanalıyla
Türk hükümetinden istenilen bilgilere yanıt verildiği
öğrenildi. Hükümet temsilcisi Prof. Suat Bilge'nin
imzasıyla Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na
gönderilen yanıtta, Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan
hakkında Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen
kararın henüz temyiz aşamasında olduğu, davayla ilgili iç
hukuk yollarının da kapatılmadiğı hjldirildi.
Güvenlik yönetmeliği yayımlandı
• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Devlet
büyüklerinin askeri garnizonlara gelişlerinde afmacak
güvenlik önlemleri yeniden duzenlendi. Milli Savunma
Bakanlığı tarafından konuya ilişkin olarak hazırlanan
yönetmelik dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yönetmeliğin kapsam maddesinde, "Bu yönetmelik
cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar dışındaki devlet
büyüklerinin garnizonlara gelişlerinde alınacak güvenlik
önlemleri ile emekli orgeneral ve oramiraller ve
garnizonda bulunan muvazzaf ve emekli askeri
personelin korunmasında garnizon komutanhkları ile
mülki makamların görev, yetki ve sorumluluklarını
kapsar" denildi. Bu maddenin ilk başında yer alan
ifadenin dikkat çekmesi üzerine Milli Savunma
Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada ise
Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan ve
bakanların korumasına, yönetmeliğin 7. maddesinde
açıklık getirildiğine işaret edildi.
Aksu; "Türkiye huzurlu"
• WASHINGTON (UBA) — ABD'de temaslarda
bulunan Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, emniyet,
asayiş ve huzur bakımından Batı ulkeleri ile
kıyaslandığında, Türkiye'nin huzurlu ve güvenli bir ülke
olduğunu ileri sürdü. Amerika'nın Sesi Radyosu'nun
sorularını yanıtlayan Aksu, "Ashnda, olağanüstü hal
bölgesini bir tarafa bırakırsak, İstanbul dışında pek olay
var denemez. Hiçbir şey yok, hemen hemen, Asayiş
bakımından, huzur bakımından diğer illerimizde
herhangi bir şey yok. Son aylarda aldığımız tedbirler,
oradaki polis teşkilathmızın güçlenmesi bakımından
yapılan işler ve değişiklikler sonunda Istanbul'da da
terörist faaliyetlerde bir azalma olduğu görülmektedir"
diye konuştu. Aksu, Istanbul'da terörün önlenmesi için
"şark hizmeti"'ne gitmesi gereken siyasi şube polislerinin
tayinlerini durdurdukjannı ria sövledi.
Sunffurlu; Olen ve sakat yok
• ANKARA (ANKA) — Adalet Bakanı Mehmet Oltan
Sungurlu, açlık grevleri ve oium orucu nedeniyle olen
veya sakat kalan hükumlü ve tutuklu bulunmadığını
söyledi. Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu, HEP
Milletvekili Mahmut Alınak'ın cezaevlerindeki açlık
grevleri ile ilgili sorusuna verdiği yanıtta, açlık grevlerinin
bazı tutuklulann benimsedikleri ideolojileri cezaevinde
canlı tutmak ve kamuoyunun dikkatlerini çekmek için
yapıldığını söyledi. Açlık grevlerine ortam
hazırlanmasının mümkün olmadığını belirten Oltan
Sungurlu. tutuklu ve hükumlulerin istedikleri zaman
cezaevi yönetimi ile görüşebildiğini, isteklerini yazılı
dilekçe ile dile getirebildiğini ifade etti.
Başarılı gazeteciler
• ERZURUM (AA) — Doğu Anadolu Gazeteciler
Cemiyeti, 1990 yıh başarılı gazeteciler yarışması
düzenledi. Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti
tarafından yapılan açıklamada, yarışmamn haber,
fotoğraf, röportaj, radyo ve TV haberciliği, TV görüntü,
radyo programcılığı dallarında düzenlediği bildirildi.
Yarışmaya katılan eserlerin 1990 yıh içinde yayımlanmış
olması ve 4 Ocak 1991 tarihine kadar teslim edilmesi
gerekiyor. Yarışmaya katılan eserler 10 ocakta
değerlendirilerek aynı gun ilan edilecek.
AÇIKLAMA
• Orta Karadeniz Gazeteciler Cemiyeti'nden yapılan
yazılı açıklamada gazetemizin 6 kasım tarihlı 9.
sayfasında "Başkan Değişti" haberinin "saptırılarak
yazıldığı" iddia edilerek şöyle denildi: "Orta Karadeniz
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Necdet Uzun, işlerinin
yoğunluğu nedeniyle üyelerinin ısrarına rağmen
başkanlıktan kendi isteğiyle aynlmıştır. Yönetim
kurulumuz uyum içinde çalışmaktadır ve başkanın
düşürülmesi diye bir olay olmamıştır!'
SHP GenelKuruVda, ANAP'lılar grupta "görüşme" önergesi verdi
Milletvekilleri bilgi istiyor: _. ü VSHP Meclis Başkanlığı'na verdiği önergede
"Körfez krizinin Türkiye'nin geleceği açısından
ele alınması" gerektiğini savundu. ANAP'lılar
ise Meclis Grubu'nda "Torumtay'ın istifası ve
başkanlık sistemi"nin tartışılması için önerge
verdiler.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Orgeneral Necip To-
nımtay'ın Genelkurmay Baş-
kanlığf ndan istifası ve başkan-
lık sistemi konularının ANAP
grubunda görüşülmesini içeren
önerge dün grup yönetimine ve-
rildi. SHP de Körfez krizinin
sonuçlannın Türkiye'nin gelece
alınması için TBMM'de genel
görüşme açılmasını isteyen bir
önergeyi Meclis Başkanlığı'na
sundu.
ANAP grubunda genel gö-
rüşme açılmasını içeren önergeyi
eski Ankara Sıkıyönetim Ko-
mutanı olan ANAP Ankara
Milletvekili Recep Ergun ve 14
ği açısından tüm boyutlan ile ele milletvekili imzaladı. Önergede,
kamuoyunda anayasa değişikli-
ği ve devlet yönetiminin tartışıl-
dığı anımsatılarak bu konular-
da "Meclis'vgrubumuz seyirci
dunımunda bırakılmıştır" de-
nildi. Önergede, "Körfez krizi
dolayısıyla Türkiye'nin son de-
rece kritik bir dönemden geç-
mekte olduğu" kaydedilerek
"Ülkenin en ziyade istikrar ve
beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu
dönerade ülkemizde siyasi tan-
siyonunun giderek artmakta ol-
duğunu üzülerek müşabade
etmekteyiz" denildi.
Önergede imzası bulunan
milletvekilleri de sırasıyla şöyle:
Recep Ergun (Kayseri), Fel-
hi Çelikbaş (Burdur), Birsel
Sönmez (Niğde), Necmettin Ka-
raduman (Eski Meclis Başkanı-
Trabzon), Femıh İlter (İstan-
bul), Cahit Aral (Elazığ), Hay-
"genel görüşme" önergesini Bu durum konuyu Türkiye açı-
dün TBMM başkanhğına verdi. sından son derece önemli, önce-
SHP Grup Başkânvekili Hasan likli bir noktaya getirmiştir.
Fehmi Güneş, "Hükümet yetki- ..
lerini Cumhurbaşkanı Özai'a ~ Vurtdışına askeri biriik
dar Özalp (Niğde), trfan Başya- devretmiştir. TBMM böyle an- gonaermeye >a da yabancı kuv-
zıcıoğlu (Kayseri), Pertev Aşçı- lar için vardır. Acil olarak ko- v e U e
. n I u r k |
y e oe bulundurma-
nu görüşülmeli" dedi. rarianmn " 8 y a n M k a
"
Güneş dışında, Diyarbakır • a n n ı n
<
Milletvekili SHP Genel Sekrete- , , „
ri Hikmet Çetin ile Ankara Mil-
letvekili golge Milli Savunma
Bakanı Erol Ağagü'in imzaları- _ Hükümeıin TBMM tara-
nı taşıyan önergesinde özetle şu fından kendisine verilen yetki-
görüşler üzerinde duruldu: yi füen Sayın Özai'a devretmiş
" — BM Güvenlik Konseyi olması da konunun önemli bir
Irak'a Kuveyt'ten çekilmesi için başka boyutunu oluşturmakta-
15 ocağa kadar süre tanımıştlr. dır."
oğlu (Zonguldak), Burhan Ca-
hit Gündüz (Izmir), Mümtaz
Güler (Uşak), M. Necat Eldem
(İstanbul), N. Mehmet Kaşıkçı
(Kayseri), Göksel Kalaycıoğlu
(Ankara), Necmettin Şeyhoğlu
(Çankırı)
Öte yandan SHP de "Körfez
krizinin sonuçlan, Türkiye'nin
geleceği ve toplumun güvenliği"
açısından ele alınmasını içeren
gş
T B M M ' d e yeni-
NOTLAR
Süleyman Demirerin
'çürük elma'sı
DEMİREL, CİNDORLK, ÇtLLER — DYP'nin başkânvekili Prof. Çiller, Demirel demokrasi anlayışını beğendiğini söylüyor.
Prof. Çillefe göreDemirel demokrasi anlayışını geliştirdi
'DYP ANAP'ın solunda'GÜNSELİ ÖNAL
ANKARA — DYP tabanımn "erkek
bacı" sloganlan arasında kongrede en yük-
sek oyu vererek seçtiği DYP'nin yenilerin-
den Genel Başkan Yardımcısı Tansu Çiller,
"DYP'yi ANAP'ın solunda" diye niteli-
yor. Çiller'in Cumhuriyet'in sorulanna ya-
nıtları şöyle:
" — Partrye katıian yeni bir isim olarak
yenBenme çabsımriarnHİB nasu bir mücade-
îe vereceksiniz?
ÇtLLER — Kendi adıma bir mücadele
vermem mümkün değil. Partimle beraber,
partim için vereceğim tabii.
Yenileşme, tüm partinin genel anla-
yışı şu anda. Yapılmak istenenler de bu
doğrultuda zaten. Bir görev dağılımı yapı-
lacak ve hepimiz elimizden geleni yapaca-
ğız. Bizim partimizin bir özelliği var. Elele
çahşmak imkânı partimizde en fazla. Bun-
dan yararlanmaya çalışacağu. Türkiye'de
olağandışı bir program çalışması yapaca-
ğız, Türkiye'yi kurtaracak bir iktisadi mo-
del oluşturacağız demek çok iddialı. Ama
şu mümkün. Doğrular yapıldığı zaman,
Türkiye gerçekten büyük ataklara kalkabi-
liyor.
— Partide yenilenmeye yönelik bir istek,
ortam var mı?
ÇİLLER — Yenilenmek, yeni isim de-
mek değildir. İmaj değişikliği, çalışma is-
teği, yeni yönelişler konusunda inamlmaz
şekilde uzlaşma var. Eskilerde de, yeniler-
de de aynı şey var. Bu konudaki elbirliğin-
den gerçekten umutluyum.
— Başta Doğu Bloku olmak üzere tüm
dünyada dengeler degişti. Bu değişimler
çerçevesinde sağ bir parti olarak DYP na-
sıl bir yapıya kavuşmalı?
ÇtLLER — DYP, ANAP'm solunda bir
partidir. Yani, ANAP'ı sağına ahnıştır bu-
gün. DYP artık, orta kitleye hitap eden bir
partidir ve partinin en ayncalıkh tarafı,
AÎ^AP'tan da aynlan tarafı, insan faktö-
rünü dikkate alması.
— Dünya çizgisi nasıl yakalaoacak?
ÇtLLER — Dflnya çizgisini hem insan
haklan olayıyla, hem de iktisadi kavram
olarak yakalamak lazım. Türkiye'de insan
hakları denilince ille de hapishanelerdeki
birtakım eziyetler, işkence olaylan akla ge-
liyor. Halbuki hapishaneler dışındaki in-
sanlar üzerinde çok büyük bir baskı var.
Işadamları bir parti tutmaktan çekiniyor-
lar. Türkiye'de bir devlet terörü var. Me-
sela 'Belediye başkanlan muhalefet parti-
sinden seçilirse ellerini kollanru bağlanz' di-
ye iian veriyorlar. Demek ki dönyayı, in-
san haklanm yakalamak için ilk önce dev-
let terörünü ortadan kaldırmak lazım. De-
mokrasi anlayışı değil bu. Çoğunluk dik-
tası da değil. Bu âdeta azınlık diktası artık.
— Siz politikaya girme karannı neden
verdiniz? Neden DYP'yi seçtiniz?
ÇtLLER — Özellikle insan haklan için.
Çiller, politikaya girme
nedenlerini anlatırken,
"Insanın çok ezildiğini
gördüm. Birilerinin bir
şeyler yapması lazımdı.
Bunları en rahat DYP'de
yapabileceğimi
düşünüyorum" şeklinde
konuştu.
Iktisatçı olmasam belki politikaya da gir-
mezdim. Öncelikli olarak insan haklanna
inanıyorum ben. Hak, özgürlük ve eşitüğe
inanıyorum. Bu kavramlann, insanın çok
ezildiğini gördüm ve birilerinin bir şeyler
yapması lazımdı. Bunları en rahat DYP'de
yapabileceğimi düşünüyorum. Çünkü bir-
lik, beraberlik ve el ele çalışmanın, kendi-
nizle uğraşmadan bunlarla uğraşma imkâ-
mnın, en fazla DYP'de olduğuna inanıyo-
rum. Bir de Süleyman Bey gerçekten 1980
yıllarını, demokrasi anlayışını çok geüşti-
rerek geçirdi. Onun için insan hakları ha-
kikaten önde gelen bir kavram. Bunu da
teşhis ettim.
— Üniversjleden geJen bir politjkacısınız.
Öğretim Üyelerinin son günlerdeki laiklik
konusundaki eylemlerini ve duyarlılıklan-
nı nasıl değeriendiriyorsunuz?
ÇtLLER — Türkiye'de irtica, küçüm-
senmeyecek boyutlara gelmiştir. Vicdan öz-
gürlüğü altında, siyasal örgütlenmeye mü-
saade edilmektedir. Bu, devlet eliyle yapıl-
maktadır. Ben, eğitimden gelen bir insan
olarak devletin bu konudaki tutumunun ye-
. terli olmadığını gördüm, Jtnsanlann din flz-
gürlüğü vardu-. Rahatça ibadet ederler,
Müslümandırlar. Hatta insanlann giyimiyle
kuşamıyla ilgili bir olay da değil. Herkes
istediğini yapabilmeli, mesele bu zaten.
Ama eğer giyim özgürlüğünün altında sis-
tematik bir şekilde siyasal örgütlenme var-
sa ve devlet görevini yeterince yapmıyorsa
burada sorun vardır.
— Türban olayının arkasında bir siyasi
örgütlenme var mı sizce? Yoksa bunu giy-
si serbestliği olarak mı değerlendiri-
yorsunuz?
ÇtLLER — Ben herkesin istediğini giyip
çıkarmasmdan yanayım. Ne olursa olsun.
Ben türbanın yasak olduğu dönemlerde de
talebelerinü türbanla soktum. Ama bir sim-
ge olduğuna inamyorsak, bununla müca-
dele etmek lazım. Siyasi bir örgütlenmenin,
laik Türkiye'yi tehdit edici bir unsur hali-
ne gelen yönleriyle uğraşmamız lazım.
— DYP, ANAP'ı sagına aldı derken par-
tiniz sosyal demokrat tabana da seslenebi-
lecek bir çizgiye gelecek mi?
ÇtLLER — Bugün ANAP liberal anla-
yışmdan çok uzaklaştı. İktisadi liberallik
başka bir olay, insan haklannda liberal ol-
mak ve dünya değerlerini yakalamak baş-
ka bir olay. İnsan tümüyle ANAP'ın anla-
yışında geri planda kaldı. Son on yıl için-
de. ANAP'ın ortaya koyduğu bir olaydır
bu. DYP, bütün bunlan alarak ve gerçek
liberalliği sadece ekonomik kavramda bı-
rakmayan, onu insan haklanna da götüren,
demokrasi anlayışına yerleştiren bir parti
görünümünde. Dolayısıyla ANAP sağda
kaldı. DYP'nin sağında kaldı."
CELAL BAŞLANGIÇ
Halatın bir ucundan Saddam
tutuyor; tüm ülkeler de obür
ucundan. İki taraf da asılıyor.
Gittikçe geriliyor halat. Sonra
Saddam bir bırakacak halatı,
hepsi paldır kuldür sırt üstu du-
şecek. En altta da Türkiye ka-
lacak.
İşte "Körfez krizT'nin "çiiriik
elma"sı bu.
DYP lideri Süleyman Demi-
rel, "Körfez'de halat çekme"
oyununda Türkiye'nin başına
gelebilecekleri anlatınca, Shera-
ton Oteli'nin Balo Salonu'nu
dolduranlar gülmekten kırılıyor.
Demirel önceki gece "Aya Ba-
kış"ta "Kasım 1990"ı değerlen-
dirdi. Toplantıya ilgi büyüktü.
DYP lideri partisinin "yeni vit-
rini"ni de "sahne>e sürme" ola-
nağı buldu. Izleyicilerin karşı-
sındaki kursünün yanına dört
kişilik bir masa yerleştirilmişti.
Sol başta toplantıyı düzenleyen
il örgütünün başkanı Orhan Ke-
çeli oturuyordu. Hemen yanın-
da da Demirel. Yeni genel baş-
kan yardımcıları Hüsamettin
Cindoruk ve Tansu Çiller de De-
mirel'in diğer yanındaydı. Demi-
rel'in konuşmasından önce yeni-
len yemekte ozelliklt DYP'li ko-
nuklar Cindonık-Keceli çekiş-
tişim, denen olayın aldığı
boyutta" diye başladı. Kullandı-
ğı sözcüklerin ayırdına varmış
olacak ki durdu. Kürsüye yakın
bir yerden gülerek kendisini iz-
leyen Nazlı Ilıcaka döndü:
—Bu tabirleri kullanıyoruz.
Nazlı Hanım bana bakıyor da...
Kullanmasam bu gençler anla-
mıyor...
"Paris Şarü"nı Demirel, "de-
mokrasi", "bans", "güvenlik"
kavramlarını açımlayarak anlat-
tı; "Avrupa'nın müştereği insan-
lık onurudur. İşte ona sahip çı-
kalım" dedi.
"Bilim", "beceri", "birikim"
gibi sözcükler de Demirel'in di-
linden düşmüyordu. Bir de "en-
formasyoD toplumu..." Örnek
de veriyordu Demirel. "Körfez
krizi" çıktığından bu yana ola-
sı savaşın en büyük tarafı Ame-
rika Birleşik Devletleri'nde ya-
yın organlan sayfa sayfa savaş
taktiklerini, askeri bilgilerin ay-
rıntılarını veriyordu. Türkiye'de
olsa bunu yayımlayanlar Divan-ı
Harb'e giderdi.
Düşüncelerini "köşeli söyle-
mek yerine yumuşak soylemeyi"
yeğlediğini açıkladı Demirel.
Konuşmasındaki bir başka özel-
lik de "eski tartışmalara girme-
mek"ti. 12 Eylül oncesinde ra-
Körfez krizini "çürük elma"ya benzeten
Demirel, "Halatın bir ucundan Saddam öteki
ucundan da tüm ülkelerin tuttuğunu" söylüyor.
"Saddam halatı bırakacak ve hepsi paldır
küldür sırt üstü düşecek.
mesini tartışıyorlardı.
Uzun süredir kavgalıydı Keçe-
li ve Cindoruk. Ancak DYP'nin
buyük kurultayı oncesinde ba-
rıştınhp aradaki buzlar eritil-
mişti. Kurultaya birkaç gün ka-
la Cindoruk, Magic Box'ın
"Kırmızı Koltuğu"na oturdu.
Sorulara yanıt verirken de "ts-
tanbul'un^daha kültürlü bir il
başkanı olması gerektiğini" söy-
ledi. Sağlanan yumuşama yeni-
den "kavga"ya donuşmüştü. Bu
yüzden de buyük kongrede
"Cindoruk listesi"ne İstanbul
delegasyonundan beklenen oy-
lar gelmediği anlatılıyordu. Ma-
salardaki dedikodu, aralarına
Demirel'in oturduğu Cindoruk
ve Keçeli'ye baka baka yapılı-
yordu.
Toplantının "yemek bölümü"
bittikten sonra Demirel kursüye
"hoşgörü" sözcuğuyle geldi.
Konuklara "Bana her şeyi sora-
bilirsiniz. Her soruya açığım"
diye seslendi. 56. yıldönümü ol-
ması nedeniyle "Türk kadınının
siyasal haklanm elde etmesT'ne
de değindi. Demirel, "Çağdaş-
laşalım", "Sivil toplum olalım",
"Yaşadığımız havayı beraber so-
luyalım" dedi.
Demirel partisiyle beraber
kendi "çizgi"sindeki "yenileş-
me"yi de sergiliyordu. Söze "ile-
kibi olan Iiderlerle ilgili konula-
ra "çok yumuşak" yaklaşmaya
ozen gösterdi. "Hatta bu neden-
le ölüyü sürüklemek bana düş-
tü" dedi, Demirel, "Eskiye dön-
dü derler diye suçu üstleniyo-
nım."
"Hür bilim", "Onuriu ve ba-
ğımsız bir Türkiye" söylemleriy-
le renklendirdi Demirel konuş-
masını. Kimi söyledikleriyle "ye-
ni"ydi; kimi "eski" söyledikle-
rini de yeni sözcüklerle aktardı.
Ama renkli anlatımdan da bir
şey yitirmemişti. Güçlü ulkelerle
ilişkilerden örnek verirken tsmet
tnönü'yle ilgili bir anısım anlat-
tı: Bir gün Meclis'te Inönü, "Bü-
yük devletle dostluk, ayıyla ya-
tağa girmek gibidir" der.
Kürsüden inen tnönü'ye bu
sozün anlamını sorar Demirel.
tnönü de "Ayıyla yataga giren
sabaha kadar uyanık durmalı"
karşılığmı verir.
"Yeni çizgi"sini iyice belirgin-
leştirmişti Demirel. "Bağımsız
Türkiye", "Hür büim", "Avrupa
standardında insan hak ve öz-
gürlükkri", "hoşgörü" gibi kav-
ramlar Demirel'de iyiden iyiye
one çıkmıştı. Anlaşılan sadece
ülkeler oynamıyordu "halat çek-
me"yi. "Çürük ehna" oynadık-
ça insanın çizgileri de yenileşi-
yordu.
IZMİR'den HİKMET ÇETİMKÂTİT
Anti-Savaş Eylemleri
İZMİB — Sosyal Demokrat Halkçı Parti anti-
savaş kampanyasına ne zaman başlayacak?
SHP'de genel hava "savaşa hayır" eylemle-
rinde bir hayli geç kalındığı yolunda. Eğer 20-25
gün önce SHP böyle bir kampanyayı başlatsay-
dı, kamuoyunun nabzını tutacak, çeşitli kesim-
lerden destek alacaktı.
Ama olmadı...
SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin'e, "sava-
şa hayır" kampanyasını başlatmada geç kalıp
kalmadıklarını sorduk. Çetin, "Geç kalmadık"
deyip ekledi:
— Belki sokakta anti savaş kampanyası ol-
madı. Biz Kocaeli mitinginde bu kampanyayı
başlatmıştık. Mitingin adı şuydu: Barış ve öz-
gürlük. Amasya'da aynı konuya değindi genel
başkanımız.
SHP Genel Sekreteri Çetin, "Sayın Özal'dan
başka hiç kimse savaş istemiyor" diyordu. SHP
olarak TBMM'de Körfez bunalımına ilişkin ge-
nel görüşme açılması için çalışmaya başlamış-
lardı. Dün sabah yapılan toplantıda inönü'nün
Körfez gezisiyle ilgili gelişmeler değerlendiril-
mişti.
Çetin şöyje diyordu:
— Sayın Özal'ın yaptığı tek kişilik maceracı
politikanın çıkmazıdır. Kendisi kraldan fazla
kralcı oluyor. Halk savaş istemiyor, Meclis iste-
miyor, görülüyor ki Orgeneral Torumtay'm isti-
fasıyla belirginleşti; asker de savaş istemiyor.
Şu anda Özal açıkta kalmıştır Manevra yapma
ihtiyacını duymuştur...
Genel Sekreter Çetin bunları anlatırken ga-
zetelerde yer alan küçük, ama anlamlı bir ha-
İŞÇİLER, MEMURLAR, GENÇLER
çogulBAĞIMSIZ, ÖDÜNSÜZ, DEMOKRAT HALK GAZETESİ
5. SAYI ÇIKTI • OKUDUNUZ MU?
berden söz ettik. Kızılay, Irak'a ilaç gönderme-
ye başlayacaktı. Üstelik bu insancıl karar, Cum-
hurbaşkanı Özal'ın buyruğuyla alınmıştı. Yani
Özal'la Saddam'ın arası yumuşuyor gibi bir ha-
va estirilmeye başlanmıştı.
Yaklaşık bir buçuk ay kadar önce -belki da-
ha fazla- Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin Bakan-
lar Kurulu'ndaki önerisini geri çevirenler bu ge-
lişme karşısında ne diyeceklerdi? Özellikle Ada-
let Bakanı Oltan Sungurlu bu tavrı nasıl değer-
lendirecekti?
Çünkü insani boyutu olan, Irak'taki bebek-
lere mama, hastalara ilaç yardımını Bakan Çe-
lebi önermiş, ama Bakanlar Kurulu'nda redde-
dilmişti...
Orgeneral Torumtay'm istifaşından iki gün
sonra bu kez Cumhurbaşkanı Özal'ın kararıy-
la Kızılay'ın Irak'a ilaç yardımı yapmasının gün-
deme gelmesi elbet düşündürücüdür. Özal, Or-
general Torumtay'm istifasıyla ilgili olarak "Bü-
yütülecek olay değil" derken, Körfez bunalımın-
da barıştan yana tavır alma eğilimine dönmesi
de dikkat çekicidir.
Cumhurbaşkanı Özal, Japonya gezisinden
önce Körfez ülkelehne gitmiş, ancak Irak'a uğ-
ramamıştı. Şimdi Bush, Dışişleri Bakanı'nı
Irak'a gönderiyor. Böylece Özal, Orgeneral To-
rumtay'm istifasının ardından Irak'a ilaç yardı-
mı yapılmasını istiyor...
SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin'e, "Özal-
ın geri adım atışının nedenini" sorduk. Çetin,
kişisel görüşünü şöyle açıkladı:
— Sayın Özal, Irak'a 'ABD ne der?' diye dü-
şündüğü için gitmedi. Şimdi Özal açıkta kaldı.
Bush Dışişleri Bakanı'nı Irak'a gönderiyor. Böy-
lece Özal'ın tüm hayalleri boşa çıktı. Bu yüz-
den geri adım atıyor...
SHP, "savaşa hayır" kampanyasına geç kal-
masına karşın sokakta da yürütecek. Belki önü-
müzdeki günlerde bastıracağı "savaşa hayır"
pankartlarını tüm araçlara asacak. İnÖnü, Kör-
fez ülkelerine geziye çıkacak, Irak'ta Saddam'la
görüşecek.
Hikmet Çetin sözlerini şöyle noktalıyor:
— Dışarıda Türkiye'nin 'savaş istediğine' iliş-
kin bir kamuoyu oluşmuş. Biz, SHP olarak Ge-
nel Başkanımız İnönü'nün belirttiği gibi 'Savaş
istemiyoruz' görüşünü yabancı temsilcilere an-
latıyoruz. Savaş isteyen bir kişi var: Sayın Özal.
Dışarıya öyle bir mesaj vermiş. Türkiye'de tüm
insanlar savaş istemiyor. Kimse maceraya gir-
me niyetinde değil. Biz, dışarıdaki bu havayı da
değiştirmeye çalışıyoruz...
SHP, anti savaş kampanyasını sokakta baş-
latacak. TBMM'de Körfez bunalımıyla ilgili ge-
nel görüşme isteyecek. İnönü, Körfez ûlkeleri-
ni dolaşacak.
Üç ana noktada toplanıyor SHP'nin "sava-
şa hayır" eylemleri...
Bize kalırsa biraz gecikmiş olarak...
İnönü, Demirel'in "sine-i millete dönme" çağ-
rısına ise sıcak bakmıyor. Hangi koşullarda olur-
sa olsun, Meclisi terk etmenin "kimi çevrele-
rin hoşuna gideceğine" inanıyor. Çözümü er-
ken seçimde arıyor İnönü.
Doğrusu da bu...