25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ARALIK 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Uevlet MeteoroıOı, Islerı Geneı Mü- dürlüğü'nden alınan bılgrye göre Mar- mara. Ege. Batı Karadenu, lc Anado- lu'nun batısı Batı Akdenız yağışlı ge- cecek Yağıslar yer yer sağanak sek- lındeolacak HAVA SICAKLIĞI Değıs- meyecek RUZGÂR Gür.ey ve Doğu yönlerden rıafif ara sıra orta kuvvette esecek Denızlenmızde Karadenızıle Akdenız gün doğusu ve keşışleme dı- ğer denıziemtıızde kıSle ve lodostan 2-4 yer yer 5 ılâ 6 Ege açıklannda 7 kuvvetınde saatte 4 ılâ 6 yer yer 21 ılâ 27 Ege açıklannda 33 denızmılı Adana Adıyaman A<>On anîakya hızla esecek Dalga yukseklığı 0.3-05 yer yer 1 ılâ 1 5 Ege açıkla- nnda 25 m dolayında olacak Van Golûnde hava çok bulutiu ve yağmurlo geçecek Ruzgâr değişık yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Görus uzaklığı 10 km. yağıs anında 3-5 km do- layında olacak Göl kücuk dalgalı olacak Balstea: Bılecık Brıs BO'L Bursa Canakkale Corum Demzl r"> 10° D-yaröalar 11C 5° Edıme 16° 6c Erancan 7° 1o Eskıseh« 10° 3" Gazıartteo 20° 14° Gııesun _ . 14° B°GumuSlıaneB 11" 13° S=haltkan B 8° 14° 7° Ispafe v 7° 10° 2°lst2nüul 10» 5°l2-nır 10° 5'ka's 9° 4° Kastamomı 9° 3° Ka>^en •1° 4°kırklaw Y 7° S 10° S 5° Y 9° A 15° B 11° Y 10° v 13° S 5= •0» •2° Y 9° B 10° Y 7° Y 9° Y 8° B 12° 3° K Maras 5° Mersın 13 Muğla 2°Muş 6° Nığoe *>Otdu 5°te 3° Samsun 2°Sır 6°Sınop 6°Sıvas 0° fe«ırdaö 4° Trabzon 3° Tuncelı 2°Usak 2° Van 3°Vozgat 6° Zonguöak 1 15° 5° B 15° 9° B 15° 10° Y 15° 8° B 10° 5° B 11° 4° B 15° 11° B 19° 12° B 14° 9= A 16° 9° Y 12° 9° B 10° 2° Y 9° 6° B 18° 12° B 11° 5° Y 8° 3° B 8° 4° B 10° 3° Y 11° 7° açı* y yaû'mrtJ A-açık B-Duiutlu G-guneşJ' K-kartı S-sıslı Y-yaOmurtu DUNYA'DA BUGÜN. BULMACA SOLDAN SAGA 1/ Yağmurdan ve so- ğuktan korunmak için kullanılan, giy- sinin yakasınadikili sivri başlık. 2/ Ses çıkarma yeteneği kaybolmadığı halde istenilen sözü bulup söyleyeraeme hasta- lığı... Balıkesir ilin- deki Kaz Dağı'nın mitolojideki adı. 3/ Saatte binlerce baskı yapabilen basım ma- kinesi. 4/ Çevrebi- lim. 5/ Uğur, talih... Öldükten sonra Isa tarafından diril- tildiğine inanılan kişi (Marksçı ter- minolojide toplumun en düşkün ke- simine onun adı verilir). 6/ Dağla- lesi... Bir nota. 7/ Dudak boyası... Yalnız iki geniş yüzü testere ile dü- zeltilmiş tahta. 8/ Zihin... Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası. 9/ Asya'da bir ır- mak... Sevgide üstün tutulan. YUKARIDAN AŞAGlYA 1/ Fırat Irmağı üzerinde kurulu olan, Türkiye'nin ikinci büyük barajı. 2/ Kimliği belirlenemeyen uçan cisimlere verilen ad... öğütülmüş tahıl... Numaranın kısa yazılışı. 3/ Vücudun için- deki organ boşluklanna erişebilmek için kullanılan yapay bo- rucuklara verilen genel ad. 4/ Irak... Yumuşak başlı. 5/ Taşla- rın yapısını inceleyen bilim. 6/ Açıkça duyurma... Eski Mısır- da güneş tanrısı. 7/ Tifoya benzeyen ateşli hastalık hali... Kun- duracılann delik açmakta kullandıkları çelik tığ. 8/ Şöhret... Şerit biçiminde le\ halardan oluşan bir tür pencere kapama dü- zeni. 9/ Deniz Kuvvetleri'ude bir rtitbe. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Asrî Balıkpazarı 7 ARALIK 1930 Şehrimizde bahkçıhk teşkilâtı yapmak üzere tetkikatta bulunan ve bu hususta Iktisat Vekâleti ile temasta bulunarak, Vilâyete de bir rapor veren bahkçılık mütehassısı M. Veberman dün kendisile görüşen bir muharririmize demiştir ki: "— Deniz cereyanlarile balıklar gıdalarım bulmak için yerlerini değiştiriyorlar. Bu hususta evvelce bazı etütler yapılmış idi. Fakat şimdi fennî etütler lâzımdır. Bahkpazan kâfi derecede iyi ve müsait değildir. Vilâyetçe bir asrî balıkhane yapılması mutasav'verdir. Vilâyet asrî bir Balıkpazan vücude getirmek için ne yapılmak lâzım geldiğini de benden sormuştur. Bu husustaki mütaleatımı vilâyete bildireceğim. Asrî Bahkpazan'nda, balıklan muhafaza etmek için soğuk hava depoları da lâzımdır. Bugünkü tesisat ile gününde satılmıyan balıklar bozulmaktadır. Halbuki soğuk hava depolarmda balıklar uzun müddet muhafaza edilebilir. Bundan başka muhtelif balıklan - birbirinden ayırmak için de tesisat yapılması lâzım gelir. Canh balıklar için de havuzlar yapılmalı ve ahalinin oradan balık alabilmesi temin edilmelidir. \Y.\\ MODKL Torpedo Makinelerimizi Tecrube edinlzAlmanya ve Ingiltere'de bahklan pişirme ocaklan vardır. Aşağı ve orta tabaka halk bundan çok istifade eder. Biz burada balıklan pişirebihnek için en güzel zeytinyağlarına malik bulunuyoruz. Yeni teşkilâta başladıktan sonra, bu ocaklardan birini kendi enstitümüzde yapacağız. Her memlekette olduğu gibi burada da bir balık ve balıkçı gazetesi neşredilecektir." 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Kongo'da durum 7 ARALIK 1960 Kongo'daki durum kanşıkhğını muhafaza etmektedır. tki gün önce AJbay Mobutu kuvvetleri tarafından yakalanarak tevkif edilen sâbık Başvekil Lumumba'nın Sekreteri Kaloma, kendisini Stanleyville'de Doğu Kongo Eyaleti Genel Valisi olarak ilân etmiştir. Stanleyville'de duruma hâkim olan Mobutu Kaloma, yayınladığı bir tebliğde Lumumba serbest bırakılmadığı takdirde Doğu Kongo Eyaleti'nin Merkezi Hükümetten aynlarak bağımsızlığını ilân edeceğini söylemiştir. Lumumba taraftarlannın kalesi olarak tanınan Stanleyville'den gelen haberlerde bildirildiğine göre Lumumba'nın 8 gün önce Leopoldville'den kaçtığından beri bu eyalette kargaşalıklar hüküm sürmektedir. Kongo Kuvvetleri Kumandaru Albay Joseph Mobutu, * Thysville'de hapsedilmiş bulunan eski Başbakan Lumumba'yı, Birleşmiş Milletler idarecilerinin ziyaret etmelerine izin vermiyeceğini söylemiştir. Albay Mobutu gazetecilere demiştir ki: "Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Hammarskjoeld, Lumamba'mn tevkifı karşısında çok heyecana düşmüş bulunuyor ve sıhhati ile yakından alâkadar oluyor. Bununla beraber, Stanleyville'de alıkoyulan Parlâmento mensuplanna böyle bir alaka göstermedü' CEÇEN YIL BUGÜN CumhuriYet Havada diyalog 7 ARALIK 1989 Istanbul'da dün kadın hakları ve Türk kadınının çağdaşlığı üzerine düzenlenen toplantıda konuşan SHP Genel Başkanı Erdal Inönü ile DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel öğleden sonra başkente aynı uçakta dönerlerken, 45 dakika baş başa bir görüşme yaptılar. İki lider uçakta siyasal ve ekonomik güncel konular üzerinde fikir alışverişinde bulundular, partilerinin görüşlerini birbirlerine aktardılar. Demirel, Inönü ile bir rastlantı sonucu uçakta bir araya geldiklerini söyledi. Esenboğa Havalanı'nda 45 dakika süre ile yapılan "uçak zirvesinin" içeriği ile ilgili sorulanmıza yarut vermeyen ŞHP ve DYP liderlerinin, çeşitli konularda görüş birliği içinde oldukları, bir süre önce duran iki partinüı işçi hakları ile ilgili yasal çalışmaları yeniden başlatmayı kararlaştırdıkları öğrenildi. 1ARTKMA Költürttn Arabcsk Sonıı Toplu eğlence her toplumda ortak kültürün bir parçasıdır. Bir araya getirdiği iki kesime eglenceyi yasaklayan arabesk eğlence bu toplumda kültürün birleştiriciliği, ortaklığı adına ne varsa onun yitip gitmekte olduğunu söylüyor. Birbirierini sonsuz bir aşkla seven sevgi- liler "arabesk" şeytanın her türlii oyunu- nun kurbanı oluyorlar. Sonsuz sevgiye so- nu gelmeyen aynlıklar! Onlan ancak öliim birleştirebilir. Evet, tek umut bu: Ölümle birleşmek. Her biri öteki için öliimün ta kendisi, titreyerek uzanan elleriyle yakla- şıyorlar birbirlerine. Ama Fılm henüz bit- medi. Öliimden sonra da ne olacağt önem- li. "Arabesk" kendini bir kez daha belli ediyor ve sevgilileri öbiir dünyada da ayı- nyor, her birini ayrı bir cehenneme ya da aynlık cehennemine göndererek. Müzik, şarkı metni, senaryo, roman vb. olarak bıktırasıya işlenmiş, parodisi yapıl- mış, parodisi aslmdan ayırt edilmez hale gelmiş bu konuyu burada gerçek bir olay, daha doğrusu bir olgu olarak anlatmama izin verilsin. Yer, Karadeniz kıyısında, Is- tanbul'a yakın, kötü turistikleşmiş bir köy ya da turistikleşirken anormal köyleşmiş bir gemici, balıkçı limanı. Yaz ortasında sıcak bir cumartesi gecesi, Istanbul'dan getirilen "sanaıçı" takırruyla acele diskoya dönüş- türülen bir motel lokantasmda sabahın sa- at 03'ünde ne anyorum? Ya önümdeki içe- mediğim bir duble rakı? Yalnız arabeks müziğin yankılanıp uğuldadığı bu kuyunun içine nasıl düştüğüm değil, orada ne gör- düğüm önemli. Daha bir gece önce, yani cuma gecesi, ay- nı yerde yine böyle bir arabesk disko Istan- bullu tatikilerin katkılanyla yaşanmıştı. Kentliler raküannr'yuvarlayıp gövdelerini birbirleri karşısında çılg'.nca titretip hopla- tarak "aşk", "öliim", "hicran" sözlerine eşlik eden "nagme"lerle göbek atmışlaıdı. Ama bu gece bir terslik var. tstanbul'- dan özel olarak getirtilen arabesk gırîlak şimdiye dek iki kez şarkısını kesti, "Bayan- lar baylar, danslanmız başladı, başlıyor!" gibi bir şeyler söyledi, ama boşuna. Kent- soylular, hemen hemen daima aynı kişiler, bu çağrılar üzerine ne oyun havası ne or- yantal dans, ne tango, ne samba, ne rum- ba, ama bunların hepsi ve hiçbiri olan mü- zikle yine göbek atmaya yeltendilerse de tu- tukluk giderilemedi. Dün geceye göre çok daha fazla kalabalık olan lokalin sol yan masalarından kimse dansa kalkmıyor. Ni- çin? Kasabalı aileler oturuyor orada, kadm- ların hemen hemen hepsinin başlan örtü- lu, yalnızcadinlemeye, kentlileri seyretmeye gelmişler gibi. Masaları ayrı, kendileri ay- n, ama yine de oradalar. Dans etmemeleri ya da tempo tutmamaları "arabesk"i - benim gibi- onaylamamaları anlamına gel- miyor: Hayır, onlar da en az kentliler ka- dar arabeskin içindeler, yalnızca kendi sınıf-toplum-aile koşullannın izin verdiği tarzda. Bu kadın ve erkeklerin kendi türkü ve danslarına ne olmuş? Unutmuşlar mı? Yalnızca bakıyorlar. Onlar bakışlanyla ara- besk, ötekiler gövdeleriyle. Hepsi bu. Yal- nız bu bakışlan üzerlerinde duyan gövde- ler bu gece hareketlerini yapmakta güçlük çekiyor. O anda düşunüyorum: nasıl arabesk fan- teziye göre nasipsiz sevgilileri birleştiren tek şey ölum olabiliyorsa, burada da halkın bu iki kesimini ancak "arabesk" bir araya ge- tirebiliyor. Ama iş burada bitmiyor, asıl bundan sonra ne olduğu önemli. Arabesk şeytan bir araya getirdiklerini son bir kez daha ayınp ayn masaların cehennemine yolluyor. Güya eğlendirmek için bir araya getiriyor, sonra da eğlenmeyi yasakhyor. Toplu eğlence her toplumda ortak kül- türün bir parçasıdır. Bir araya getirdiği iki kesime eğlenceyi yasaklayan arabesk eğlen- ce bu toplumda kültüriin birleştiriciliği, or- taklığı adına ne varsa onun yitip gitmekte olduğunu söylüyor. Arabesk, kültürün rast- lantısai bir bozulması değil, kültürün yok olması olgusunu kendi açısından en başta yansıtıyor. Ortak yaşama biçimi anlamın- da kültür böylece yok artık, ya da hiç olmadı. lçemediğim, artık içemeyeceğim rakıyı o en karanlık gecenin kuyusu içine boşal- tıyorum. ÖNAY SÖZER Istanbul Sigortacılık ve Bilgi İşlem Giiçlü ve çağdaş bir sigorta şirketinin, yaratıcı ve dinamik ortamında, geleceğin mesleğine adım atmak isteyen: 1- Üniversitelerin Bilgisayar Miihendisliği/ Bilgisayar Programcılığı bölümlerinden mezun, iyi derecede tngilizce bilen; BÎLGÎSAYAR PROGRAMCILARI 2- En az lise mezunu, İngilizce bilen, askerliğini yapmış; BtLGISAYAR OPERATÖRLERİ 24.12.1990 tarihine kadar aşağıdaki adrese özgeçmişinizi içeren bir yazı, varsa telefon numarası ve bir fotoğraf göndererek başvurun. Yurtiçi ve yurtdışı eğitim olanaklanndan yararlanarak sigortacılığı da öğrenin. Meclisi Mebusan Cad. No:91 Sahpazan 80040 İSTANBUL T. Genel Sigorta'da bütün başvurular gizli tutulur. GENETSÎGORTA TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİ GENEL MERKEZİ'NDEN Türkiye Kızılay Derneği'nin 1990 yılı Olağan Genel Kongresi açılış töreni 21 Aralık 1990 Cuma günü sa- at 10.00'da Ankara'da Karayofları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda yapılacak ve çalışmalarına 22-23 Aralık 1990 Cumartesi ve Pazar günleri de ay- nı yerde devam edecektir. Kongre ilk günü çoğunluk olmadığı takdirde ertesi günü aynı yerde ve saatte toplanacaktır. TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİ GENEL MERKEZ KURULU 1990 Yılı Olağan Genel Kongre Gündemi: ' 1. Yoklama ve Genel Başkanın Genel Kongreyi açışı. 2. Başkanlık Divanı için bir başkan, iki başkanvekili ve en az iki sekreter seçimi. 3. Saygı Duruşu (Atatürk, Şehitler, Kızılaycılar) ve İstik- lal Marşı 4. Genel Başkanın konuşması. 5. Genel Merkez Kurulu ve Denetçiler Kurulu raporları- nın takdimi. 6. Genel Merkez ve Denetçiler Kurulu raporlarıyla, büt- çe, bilanço, kati hesap cetvelleri ve dilekleri ile taalluk eden işleri incelemek üzere en çok on birer üyeden teşekkül et- mek üzere Bütçe-Dilek Komisyonlarının seçilmesi. 7. Komisyonların çalışmalarından sonra verecekleri ra- porlar üzerine. a) Genel Merkez Kurulu'nun çalışma raporunun bilanço ve kesin hesap cetvelleriyle, Denetçiler Kurulu raporunun görüşülmesi ve Genel Merkez Kurulu'nun ibrası. b) 1991 Yılı Bütçe Tasansının incelenerek onaylanması. c) Genel kongreye sunulmuş bulunan şube dilekleriyle, delegelerin ileri süreceklerı serbest dileklerin ve Genel Mer- kez Kurulu'nca yapılacak tekliflerin tüzük hükümlerine gö- re karara bağlanması. 8. Genel Merkezce yapılacak tekliflerin görüşülmesi. a) Madalya ile taltifleri teklif edilenler. b) Şube kongrelerinin ve Genel Merkez Kurulu'nun ter- kin talepleri. 9. Genel Merkez Kurulu'ndan ayrılacak üyelerin yerine yenilerinin ve yedeklerinin seçilmesi. 10. Beş kişilik Denetçiler Kurulu ile yedeklerin seçilmesi. 11. Kapanış 8 Aralık 1990 Saaf. 15.00 Ritsos, Halkıyla Bütünleşen Bir Şair Prof. Dr. Cevat Çapan 9 Aralık 1990 Saaf. 14.00 Camdan Kalp ve Türk Sineması Fehmi Yaşar 15 Arahk 1990 Saat: 15.00 Türkiye'de Iktisat Eğitimi Prof. Dr. Gülten Kazgan Dr. E. Ahmet Tonak 22 Aralık 1990 Saat: 15.00 Idam ve Terör Av. Turgut Kazan ElkınJıkkr ucretsızdır İÜ İKTİSAT FAKÜLTESİ MEZUNLARI CEMİYETİ Cumhuriyet Cad. 27/6 Taksım Tel: 150 50 34. 150 16 42 717. ŞEB-İ ARÛS BÜYÜK MEVLÂNA GECESİ Nezih Uzel yönetiminde İstanbul Sema Grubu ve Mutrip Heyeti Cüzamla Savaş Vakfı yaranna ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ 24 Aralık 1990 Pazartesi saat 20.30 Biletler AKM gişelerindedir, tükenmeden A alımz. f\ NİŞANTAŞI ' RESTAURANT Düğün Salonlart O Yemeklı-Kiîi başı 16.500 TL. t> Mezeli-Yemekli 19.500 TL. Rez. 147 62 39 - 147 74 40 Salonlanmız klimalı ve 400-1000 kişıliktir. Şişli'nin merkezinde isyerine kiralık daire. Tel.: 147 46 27 146 95 06 İNGİLİZCE'yi 6 ayda konuşun SİZİ AMERİKALI DOSTLARIMIZLA BULUŞTURALIM Tel: 337 88 97 FRANSIZCA DERS VERİLİR 175 64 33 Yatıh, çocuk bakıcısı aranıyor. 369 11 84 ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKtVIOCLU Bir İstifa Kırk yılı aşan gazeteciliğimde istifa olayına hayli tanık oldum. Ama beni etkileyen birkaç olay var. Biri Ekrem Hay- ri Üstündağ'ın istifası, Menderes hükümetinin Sağlık Ba- kanı. Hayat Dergisi'nde çalışıyorum, Ankara'ya geldim; ba- kanlar, eşleri, yabancı diplomatlarla röportajlar yaD"/ orum. Sağlık Bakanı'yla da randevum var. Bakanlıkta^ odası- na gittim, beni odanın ortasında çok zarif sözlene karşı- ladı. Bu ayrıntıyı unutamıyorum. Kırk yıl önce genç bir ga- zeteciyi ayakta karşılıyor bir bakan. Bugün elini uzatma- yanlar var! Belki de günah diye. İlginç rastlantı, o gün görevinden ayrılıyor Ustündağ. Nedenini de içtenlikle açıkladı. Masasında yükselen dos- yaları gösterdi: — Bu sorunlar çözüm bekliyor, ama bakanlar kurulu toplanamıyor. Başbakanla görüşülemiyor, bu durumda ba- kanlık koltuğunda kalamam... Yıllar boyunca bu sözler çok çınladı kulağımda. Bir kol- tukta oturmanın onuru var kuşkusuz. Bir görev anlayışı, o göreve bir bakış. Bir de Bakan Esat Işık'ın Milli Savun- ma Başkanlığı'ndan ayrılmasını anımsıyorum. Bir gece ön- ce savunma bütçesi görüşülüyor komisyonda. Orgeneral Saltık, birçok general izliyor görüşmeleri. CHP'nin üç yıl- dızlı üyeleri şimşekler çaktırıyorlar sorularıyla. Hasan Işık hepsini yanıtlıyor, bakanlığını savunuyor. Sonra aşağıya yemeğe iniyoruz. Orgeneral Saltık telefon bölümlerine gi- diyor, ben de dışarda bekliyor, konuşmasmı duyuyorum ister istemez. İkinci başkan genelkurmay başkanına ko- misyon görüşmelerini aktarıyor galiba. Her şeyin iyi geç- tiğini söylüyor. Yemek de neşelı gecti, ama her şey yo- lunda değilmiş demek! Ertesi sabah istifa etti Hasan Işık. Ancak Sayın Evren'in anılarında öne sürdüğü gerekçe- lerle değil. Kimi bellekler yanılabilir, ama bu olayı yakın- dan yaşadım ben. Sayın Ecevit de gereken yanıtı verdi. İstifanın gerekçesi Hasan Işık'ın görev anlayışı hiç kuş- kusuz. Bir devlet adamının ilkelerine ters düşer durum- larda gösterdiği tepkiyi kanıtlıyor. Orgeneral Necip Torum- tay'ın istifasını da böyle bir belge diye düşunüyorum ben. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin doruğundaki komutan görevin- den ayrılıyor. Niçin? İlkeleri ve görev anlayışı doğrultusun- da çalışmasını sürdüremeyeceği için. İstifa mektubu açık, seçik anlatıyordurumu. Asker deyişiyle bir durum değer- lendirmesini de çok kapsamlı özetlıyor. Bu olay karşısın- da belli kişilerin yorumları da hayli yapay kalıyor doğrusu. Gazeteciliğin bir özelliği de kimi oiayları önceden sez- mek bence. Parmak uçlarınız sancır nerdeyse. Somut bir dokunuş değil, ama havada bir ekşilik, bir toplantıdan bir an, bir fotoğraftan buruk bir gülüş, yan yana oturanlar ara- sında bir uzaklığı, tersliği belirtır birden. Bir beklenti baş- lar derken... Sayın Akbulut'un bu olaya dönük konuşma- ları hayli şaşırtıcı doğrusu. Genelkurmay Başkanı'yla bir- likte çalıştıkları dönemde hiçbir görüş aynlığı olmadığını, istifanın Körfez krizi ile ilgisi bulunmadığını vurguluyor. Sa- yın Özal da olayı demokratik yaşamın göstergesi diye dü- şünüyor. Ancak bir olay karşısında konuşmak başka, inan- dırıcı olmak daha başka değil mi? Sayın Torumtay ve eşiyle güzel bir dostluğumuz var. Türkan Torumtay ile ortak konularımız nedeniyle başladı. Önce resim; halı da dokuyor, seramik de yapryor, ama res- samlığı güzel boyutlara varıyor giderek. Bir yandan ders alıyor, ünlü ressamların atölyesinde çalışıyor, sergiler açı- yor. Boş zamanlarını değerlendirmenin ötesinde bir resim tutkusu bu. Kocası da hoşgörüyle, saygıyla bakıyor bu tut- kuya. Çünkü uygar bir kişı. Tüm davranışlarına yansıyor uygar kişiliği. Ben de kimi davranışlarını hiç unutamam, Evime gelişi, kırkıncı yıldönümüme katılması, beni içtert- likle kutlaması, evinde bir yemeğe emir subayı aracılığıy- la değil, doğrudan seslenerek çağırması beni çok etki- ler. Ayrıntı değil bunlar, bir kişinin yapısını belirten ince- likler. Bir dostluğa verilen değeri, bir rahatlığı, bir güveni, cumhuriyetin ilk kuşaklarından bir kadına, bir fikir işçisi-. ne duyulan saygıyı içeriyor bu özellikler. Kuşkusuz karşı- sındakine de güven veriyor. Özellikle laiklik konusunda ödün vermeyen konuşma- larına tanık olduğum zaman bu güveni çok derinden duy- dum. İstifası da başka bir güvence bence. Aynca bir umut. Çünkü toplumumuzda belli tepkileri, direnişleri görmek özlemi de var. Demokrasinin işlerliği bakımından çok önemli bu tepkiler. Duyarsız davranışlar insana karamsar- lık, bir görev bilincinin duyarlığını belirten tepkiler de iyim- serlik veriyor. Anı yazmaktan hoşlanmıyor, konuşmayı da sevmiyor, ama bu dönemin öyküsünü mutlaka yazmalı Sayın Torum- tay. Bir gazetede yayımlanmasını, kitap olmasını isteme- yebilir, şu günlerde konuşmasmı ulusal çıkarlanmız açı- sından sakıncah bulabilir, bunda yerden göğe kadar haklı da olabilir. Ancak kesin bir suskunluk olamaz. Silahlı Kuv- yetler'in arşivine, gelecek kuşaklara yansımalı bu belge. İkibinli yıllara doğru, bölgede savaş rüzgârları eserken Ge- nelkurmay Başkanı'nı görevinden ayrılmaya iten oiayları gelecek kuşaklar da öğrenmeli... Orgeneral Torumtay, Karadeniz kökenli, bir memur çc- cuğu; babasının görevi nedeniyle lıseyi Gazıantep'te oku- yor. Fizik, matematik derslerinde parlak bir öğrenci, ede- biyat, özellikle o zamanki deyişiyle "tasvir"de de hayli ge- ride. Canı sıkılıyor, ama ne yapsın! Bir gün edebiyat öğ- retmeni görev veriyor. Güzel bir tablo göstererek o resim- den esinlenen bir tasvir rstiyor. Delikanlı pencereden dı- şarısını seyrediyor uzun uzun. Sonra alıyor eline kalemi, başlıyor yazmaya. Birkaç gün sonra edebiyat öğretmeni geliyor, elinde kâğıtlar, tasviri en iyi yapan öğrenciyi açık- layacağını söylüyor. Herkes bekliyor, tanıdıkları bir kişi açıklanacak sanıyorlar. Sınıfta güzel yazılarıyla tanınan bir arkadaşları var. Ama o değil. 'Necip Torumtay", diyor öğ- retmen. Sonra da ekliyor: — Bu yazı bu kadar güzel yazılabilir! O en güzel yazıyı yazan öğrenci, belki de elli yıl sonra en güzel istifa mektubunu yazıyor. Askerlik mesleğinde komutlar kısa ve kesin yazılır, ama özünü yitirmez hiçbir zaman. Bu mesleğin doruğunda bir komutanın kişilığine de böyle bir mektup yaraşır kuşkusuz. Gerçeklere bir ışık, bir uyarı gibi. Elbet yerine ulaşırsa. İLAN TAŞOVA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 1990'243 Esas Alacaklı: Ibrahım Yeter - Dereköy/TAŞOVA Vekili: Av. Hakkı Denizli - Taşova Borçlu: Fahrettin Meşhur - Kuçük Sanayi Sokak Taşova Borç miktan: 5.O33.OOO - masraflar hariç. Mustenidat: 2.7.1990, tanzim 27.8.1990 vade tarihli bono. Borçlunun adresi meçhul kaldığından iş bu odeme emrinin tebliği tarihinden nibaren 10 gun içinde odemeniz, lakibin dayanağı senet kambiyo senedi niteliğine haiz değilse (5) gun içinde mercie şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait değilse yine bu (5) gun içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile icra tetkik merciine bil- dirmeniz, aksi takdirde icra takibındeki kambiyo senedi altındaki im- zanın sizden sadır sayılacağı, ımzanızı haksız yere inkâr ederseniz ala- cağın "/»10'u kadar para cezası ile mahkûm edileceğiniz, borçlu ol- madığınız ve>'a borcun itfa ve>a imhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazınız varsa bunu sebepleriyle birlikte (5) gun içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itira- zınızın kabulune dair bir karar getırmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, ıtiraz edilmediğı ve borç ödenmediği takdirde 10 gün içinde 74. madde uyarınca mal beyanında bulunmanız, bulun- mazsanız hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz %eya hakikate aykın beyanda bulunursamz hapisle cezalandırılacağı- nız, kanunı 10 gunluk muddete 15 gun ila\e ile 25 gün ıçerısinde yu- kanda yazılı hususlann yerine getirilmesine dair ihtar, ödeme emri yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 11.10.1990 Basın: 49137
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle