Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
. 3 ARALIK 1990 * * * *
SOVYET
MANKENLER
GÜNEY
KORE'DE —
Son aylarda
Sovyetler
Biriiği'nde giyim
sanayii ve
modaya büyiik
önem veriliyor*.
Bu sektörün
gelişmesiyle
paraJel olarak da
ülkede bir
manken furyası
başladığı
gözleniyor.
Sovyet mankenler
geçen
gunlerde Gttney
Kore'de
düzenlenen bir
kiirk defilesine
katılarak büyiik
ilgi topladılar.
(Fotoğraf: AFP)
CUMHURİYET/17
A v r u p a G ü z e l i - Tayvan'da vapılan Avnıpa Güzellik Yarışmasını 21 yaşındaki tsviçreli
giızel Daniela Messmer kazandı. tlk defa Avrupa dtşında vapılan Avnıpa Güzellik Varışması'n-
da birinci gelen, mavi gozlu, kahverengi saçlı, 1.73 cm. boyunda ve 53 kilo agırlığındaki İsviç-
reli Messmer'in bir anaokulunda ogretmenlik yaptığı bildirildi. Messmer'e 10 bin dolar lutarın-
da para ödulünün yanı sıra başka odüller de verildi. Avrupa Güzellik Varışması'na 29 Avrupa
ulkesinden gelen guzeller katıldı.
Alternatif
anayasa
tstanbul Haber Servisi —
Mülkiyeliler Birliği Istanbul Şu-
besi'nce duzenlenen ve uç gün
silren "Yönetimin Yeniden Yapı-
lanması ve Demokratik Katılim
Sempozyumu" sonrası, çeşitli
kesirnlerden oluşan 150 kişilik
bir meclisin a'ternatif anayasa
taslağı hazırlayacağı belirtildi.
Şube Başkanı Hüseyin Ergün,
izleyicilerin demokrasi ve laiklik
konusuna önem verdiklerini be-
lirterek "Gazeteci, sendikacı,
işadamı, bilim adamı, gençlik
temsilcisi ve politikacüann ka-
tılacağı 150 kişilik bir meclis
oluşturacağız. Bu meclis bir haf-
ta süreyle çalışacak ve sonuçta
ortaya tüm bu kesimlerin üze-
rinde uzlaştığı bir anayasa tas-
lağı çıkacak" dedi.
BURT
LANCASTER
AĞLR HASTA —
Amerikalı ünlü
sinema oyuncusu
Burt Lancaster
önceki gün bir
arkadaşını
hastaneye ziyarete
gittigi sırada
oldugu yere
yığılarak yoğun
bakıma alındı.
Burt Lancaster'ın
ani bir beyin
kanaması
geçirdigi ve
durnmunun ciddi
olduğu bildirildi.
77 yaşında olan
Lancaster 70'ten
fazia filmde
oynadı ve Oscar
ödttlü de aldı.
(Fotoğraf: Reuter)
HABERLERİN DE\AM
Tehlike Geçti mi?
(Baştarafi 1. Sayfada)
açıktı. Nitekim ABD Başkanı Yardımcısı Dan
Quayle önceki gece Bağdat'ın açıklamasın-
dan kısa süre sonra CNN televizyonuna ver-
diği demeçte, "Filistin görüşme masasına
yatınlmamıştır" diyerek. Amerikan yönetimi-
nin iki sorunu birbırine bağlamayı baştan berı
reddettiğini anımsattı.
Gerçekte Başkan Bush'un Irak Dışişleri
Bakanı Tarık Aziz'i VVashington'a davet et-
mesi ve James Baker'ı da Bağdat'a gönder-
meye hazır olduğunu açıklaması, Beyaz Sa-
ray'ın politikasmda, en azından taktik açısın-
dan önemli bir değışıklığe ışaret etmektedir.
Bush'un şımdiye dek Saddam'ı Hitler'e ben-
zettiği, hatta Hitler'den bile kötü olarak ni-
telendirdîği anımsanırsa, tutumundaki değı-
şikliğin boyutları daha iyi anlaşılabilir.
ABD Başkanı'nın aklından geçenleri oku-
yacak durumda değiliz kuşkusuz. Ama, tu-
tumunu yumuşatmasında en önemli rol oy-
nayan etken, nerhalde gerek Amerikan ka-
muoyunda, gerekse Kongre'de son zaman-
larda Bush'un Körfez politikasına karşı yö-
neltilen eleştirilerin yoğunlaşmasıdır. Kong-
re ve Amerikan halkı, Bush'un krize bir dip-
lomatik çözüm bulabilmek içın yeterli çaba
harcadığından kuşku duymaktadır. Bush,
Saddam'a görüşme çağrısı yaparak Ameri-
kan halkına "Günah benden gitti" mesajını
da vermiştir. Nitekim VVashington muhabi-
rimiz Ufuk Güldemir, Bush'un yaptığı çıkış-
tan sonra, desteğınin arttığını bildirmiştır.
Özetle, Bush'un kendi kamuoyunda duru-
mu eskiye oranla daha sağlamlaşmıştır.
Ya Saddam Hüseyin?
Irak liderinin görüşmelere Filistin sorunu-
nun da dahil edilmesini istemesi, gerçi
Bush'un çağrısının ardından esen iyimser-
lik havasına gölge düşürmüştü. Ancak "Di-
yalog umutlan suya düştü" diye düşünmek
için de sanırız henüz erkendır. Saddam Hü-
seyin çok zor durumda olduğunun bilincin-
dedir. Ayrıca Başkan Bush, dıyaiog çağrısın-
da 15 ocaktan sonra kuvvet kullanma kara-
nndan vazgeçmediğini de açıkça belirtmiştir.
ABD Başkanı sadece, "Bu işi 15 ocağa ka-
dar tatlıya bağiayahm" diyor. Saddam Hü-
seyin, bu mesajı anlayacak kadar zeki bir li-
derdir. Ancak olabıldiğince az prestij kaybı-
na uğramak istediğı ve kumarı son aşama-
ya dek sürdürmek niyetinde okluğu düşünü-
lebilir. Bush'la görüşmeyi koşula bağlama-
sı da bu taktiğin bir parçası olarak görülebi-
lir. Bu bakımdan biz Saddam'ın ABD ile
diyaloğu şu ya da bu biçimde sürdürmek için
çaba harcayacağını sanıyoruz.
Sonuç olarak, Körfez'de tehlikeli satranç
devam ediyor.
Maden kaynıyor Enflasyon kontrolden
G.Saray Diyaloğatiçptirüz
(Boştarafı 16. Sayfada)
İa G.Saray oldu.
Lütfi Kırdar Salonu'nun alt
bölümlerinin kısmen dolduğu
maçta İTÜ takırrunda disiplin-
siz davranışlan nedeniyle kadro
dan çıkanlan ABD'li Foster
yoktu. Bunun üzerine G.Saray,
Omer Kart, Lütfi, Cem gibi et-
kili oyuncuİann yanına genç Ba-
nş ve Burçin'i takviye yaparak
maça başladı. flk dakikalarda
İTÜ ve G.Saray adam adama
oynadılar. 5. dakika 11-8 Gala-
tasaray'ın üstünlüğü ile geçildik-
ten sonra İTÜ'nün savunma
yapmasıyla maçın temposu yük-
seldi. Yüksek tempo beraberin-
de çok top kaybını getirince ma-
çın görsel keyfi de bozuldu.
İTÜ, 10. dakikada Recep ve Mu-
min'in sayılan ile 19-17 öne geç-
tikten sonra G.Saray yavaş yavaş
as oyunculannı ısıtıp oyuna sür-
dü ve ideal beşine döndu. Sarı-
Kırmızılı ekip bununla beraber
rakip takım guardlanna baskı
uygulayıp agresif savunma ya-
pınca ilk yarıyı 44-41 önde
kapadı.
2. yarıdaki görüntü de ilk ya-
ndan farklı değildi. İTÜ'nün
gücü 5 dakika daha yetebildi.
G.Saray'ın baskın karşısında
bunalan İTÜ M.Ali'yi de kısa
bir sure oynatıp kenarda unu-
tunca Galatasaray farkı açmaya
başladı. 2. devrede Sarı-
Kırmızılı ekip ÎTÜ'nün tek uzu-
nu (Zülfü) olan, o da pota di-
binden uzak oynamayı sevdiği
için rakibe alan savunmasını ba-
şan ile uyguladı. Baskıya karşı
top getirmekte zorlanan İTÜ,
hücumda da alan savunmasına
karşın iyi hücum edemeyip be-
raberinde çok top kaybedince
skorda geri düştü ve G.Saray bü-
tün ribauntlan toplayıp Massop
ve Hakan ile farklı galibiyeti
buldu.
Ö
(Baştarafi 1. Sayfada)
Araplar FKÖ'den başka temsil-
ci tanımıyor. Amerika ise hiçbir
şekilde Filistinlilerin tek ve meş-
ru temsilcisinin FKÖ olduğunu
tam anlamıyla kabul etmiş değil.
ABD ile FKÖ arasında diploma-
tik temaslar olduğu dönemde
bile Washington, FKÖ'yü tek ve
meşru temsilci olarak kabul et-
miyordu. Şimdi divalog yok.
FKÖ'nün tutumu
Üstelik FKÖ'nün Körfez krizi sı-
rasında aldığı tutum ortada.
Araplar FKÖ yönetimine artık
kuşkulu gözlerle bakıyor. Ayn-
ca FKÖ şu anda Irak ile ittifak
halinde. Bu yuzden Kuveyt kri-
zi ile Arap-lsrail çatışmasmı ir-
tibatlamak VVashington açısın-
dan, en azından yakın bir süre
için "Non issue" Yani, "Böyle
bir konu bile yok." Bu irtibat-
lamaya Arap koalisyonu ile bir-
likte Moskova'nın da karşı ol-
ması altı çizilecek başka bir ol-
gu-
Suudi Arabistan ve Mısır'ın
da bu konuda ABD ile görüş
birliğinde olması şu açıdan da
önem taşıyor: Eğer ABD Başka-
nı Bush, Irak Dışişleri Bakanı
Tarık Aziz ile göruşürse, bu gö-
ruşmede Washington nezdinde-
ki Suudi ve Mısır büyükelçileri-
nin de bulunacağı bildiriliyor.
Türkiye açısından
Alınan duyumlara göre Türk
Büyükelçisi Nüzbet Kandemir'e
şu ana kadar bir davet gitmedi,
ama diğer yandan da bu görüş-
mede bulunmuş olmak zaten
Türkiye açısından pek fazla
yalist Amerika'ya karşı." ABD-
nin iki sorunun irtibatlanması-
na yanaşmasının beklenmeme-
sinin bir başka nedeni de bu.
Ancak Irak'tan hâlâ resmi bir
yanıt gelmediği için toplantının
Amerika tarafındaki kompozis-
yonu ortaya çıkmış değil. ABD
Başkanı George Bush, önceki
gün Camp David'de yakın. sivil
ve askeri daruşmanları ile top-
lanarak bu konuda izlenecek
stratejiyi gözden geçirdi. Bu top-
lantıya katılanlardan Beyaz Sa-
ray Genel Sekreteri John Sunu-
nu, Bush'un son önerisinin ni-
teliği konusunda ipucu veren il-
ginç bir açıklama yaptı. Sunu-
nu, Bush'un Irak'a diplomatik
temas önerisinin, başkanın elin-
de bulunan bir "yapılacak işkr
ustesinde" sıra bu öneriye geldi-
ği için yapıldığjnı açıkladı. Baş-
kanın ulusal güvenlik danışman
yardıması Robert Gates ise ke-
sin bir dille "Başkanın önerisi
hiçbir şekilde muzakereyi kapsa-
mıyor" diye konuştu. Bush'a ga-
yet yakın olarak mesai yapan bu
iki danışmanın sözlerindeki ton,
ABD'nin, eğer başka çıkış bu-
lunmazsa tünelin sonunda savaş
gördüğü izlenimini uyandınyor.
özetle, tüm bu unsur ve açık-
lamalara bakıldığmda ABD'nin
Filistin sorununun da ele alın-
dığını çağnşüracak bir müzake-
reye oturması beklenmiyor. Bu
durumda Irak Dışişleri Bakanı
Tank Aziz'in VVashington'a ge-
lip gelmeyecegi de tam olarak
kestirilemiyor.
Danıştay'da seçim
(Baştarafi 1. Sayfada)
yapsınlar" karşılığını verirken,
işçilerin Ankara'ya yürüme eği-
limleri için de, "Yüriirlerse hiç-
bir şey olmaz" diye konuştu.
Genel Maden-lş Başkanı Şemsi
Denizer dün sendika merkezi
önunde toplanan kalabahğa
yaptığı konuşmasında "memur,
esnaf, köylü ve diger işkollann-
daki işçilerin sonınlarına ve
Özal'ın izledigi politikalar ile
tüm çalışanlann ezilmesine,
Özal iktidanna karşı ortak mü-
cadeleye agırlık verdi. 'Özal,
TtSK, MESS, Odalar Birtigi,
bütün patronlar aynı şeyleri soy-
liiyorlar. Savaşı bahane edip,
olağanüstü hale sıgınıp, toplu-
sözleşme bekleyen butun işçile-
ri, tekstil, metal, kâgıt, hava iş-
çilerini hepsini birden vakmak
istiyoriar. Maden işçisi oyunu
bozdu. Maden işçisi grev kararı
alan tekstil işçisinin, grev kara-
rı alacak metal işçisinin, bütün
işçilerin yanındadır" dedi.
Maden işçilerinin grevıne si-
yasal partilerden, meslek örgüt-
lerinden, demokratik örgutlen-
melerden destek ziyaretleri, telg-
raflar, mektuplar dün büyük
çapta gelişti. Grevci işçilere ya-
pılacak somut destek eylemleri
yardımlar ile ilgili öneriler ve ça-
lışmalar yoğunlaştı. Hafta için-
de gündeme girecek çeşitli des-
tek kampanyalannın ve eylem-
lerinin hazırhkları başlatıldı.
Dunkü yüriiyuş ve mitingde
çok daha aktif ve katılımla yer
alan kadınlar, madenci eşleri
Genel Maden-lş yönetiminde
grevde kadınlara sürekli görev
verilmesini istediler. 'Ocaklar
babamızın kapattırmayız. tnsan
olmak, oknmak istiyoruz', 'ba-
bamız nerede biz oradayız' slo-
ganları ile yürüyen çocuklar ise
hafta başında okullara gitmeme
eğilimindeler.
Işçiler dün sabah çahştıklan
ocak ağızlannda saat 9 sıralann-
da toplanmaya başladılar. Bu-
lunduklan bölgeye göre en az
3.5-7 kilometrelik uzaklığı he-
saplayarak kollar halinde yürü-
yüşe geçtiler. İşçi dayamşması,
genel grevi işleyen, Çankaya ve
hükümeti hedef alan coşkulu
sloganlar, alkış ve ıslık tempo-
ları ile Zonguldak'a yürüdüler.
Şehre değişik yol ağızlanndan
gelen ve yollarda birbirine kavu-
şan kollara birbirlerini alkış ve
coşku ile karşıladılar. Kollar
ANAP merkezinden geçerken
yuhalama ve protesto yanında,
'Bal arısı değil, eşek arısı', 'zam
zulum işkence, işte iktidar', 'iş-
çiler birleşin, iktidara yerleşin'
sloganları ağır basıyordu.
Saat 12'den sonra Genel
Maden-lş önüne yığılmaya baş-
layan coşkulu kalabalıklar diğer
gelecekleri, gösteri ve sloganlar-
İa beklerken söz alan bir maden-
ci eşi, bugüne kadar çocukları-
tu aç bırakmamak, evlerini ge-
çindirebilmek için çektikleri sı-
kıntıyı anlattı. İnsanca yaşaya-
bilmek, çocuklannı aç bırakma-
mak, okutabilmek için kocala-
rının yanında mücadele etmeye
kararlı olduklannı söyledi.
Zonguldak'a birkaç saatte yü-
rünebilen ocak ağızlanndan ge-
len işçilerin tümünün toplanma-
sından sonra söz alan Genel
Maden-lş Başkanı Şemsi Deni-
zer, dün TV'de özal'ı aradığmı
ancak bulamadığım, ormanlık
bir yere kaçtığını öğrendiklerini
belirtti. Denizer, "Sizin sesiniz
giir gelince, madencinin sesi giir
çıkınca korkmuş olmaiı. Hep
birlikte Ankara'ya gittigimizde,
kaçacaklar, kaçacak yer araya-
caklar" dedi.
Denizer işçinin "Kahrolsun
TRT bugün nerede" sloganı ara-
sında, Ozal'a yönelik eleştirisi-
ni işçi ile diyaloglu konuşma bi-
çiminde şöyle sürdürdü:
"Kalemi gözümnze soka so-
ka, tcraatın tçinden de bir he-
sap adamı gibi konuştu. Enflas*
yonu düşürecegim dedi. Enflas-
yonu hoplattı. Ortadirek dedi
ortadireği yok etti. Biz yanlış an-
lamışız, megerse ortadiregi or-
tadan kaldıracagını söylüyor-
mnş. 'Koy kaseti Semra, şöyle
neşeli olsun' dedi. Seçimde to-
kat yiyince, soluğu Houston'da
aldı. Şimdi işçi yaşamak için üc-
ret istiyor. 'Çok' diyor. Kendisi
günde 100 milyon harcıyor. Ne
üretiyor?"
Şemsi Denizer daha sonra
memur, esnaf, köylü Zonguldak
dayanışmasından işçilerle geniş
cephe ve dayanışma içinde yapı-
lacak mücadele üzerinde durdu.
Gelen destek ve dayanışmayı,
kendilerinin de onlann yanında
olduğunu anlattı. Siyasi partiler-
den de çok yoğun destek aldık-
larını anlatarak "Destek veren
bütün muhalefet partilerine te-
şekkür ediyonım. İşçi sınıfı yan-
daşlanmıza, işçi kardesJerimize,
sendikalara leşekkür ediyonım.
Daha aktif katılımla destek bek-
Hyoruz. Yaşanası bir Türkiye
için buna hepimizin ihtiyacı var.
Onun için istiyoruz" dedi.
SHP'den 73 il başkanı dün
ortak imzalı bir telgrafla grev
yapan maden işçileri ve greyle
karşı karşıya olan bütün işçile-
rin yanında olduklannı bildirdi-
ler. Lokavt karannı şiddetle kı-
nadıklan belirterek işçilerin mü-
cadelelerinden başarı ile çıkma-
ları için sağlamak üzere üzerle-
rine düşen görevi yapmaya ha-
zır olduklannı bildirdiler.
SHP Zonguldak il ve merkez
ilçe başkanlıklan adına dün ya-
zılı bir açıklama yapan SHP
Parti Meclisi üyesi önay AJpa-
go, maden işçilerinin çok haklı
mucadelesinde sonuna kadar
yanında olduklannı belirtti. Si-
yasi iktidar için yapılabilecek en
doğru iştn madenleri kapatma,
işçiyi ezme politikasından vaz-
geçip, işçilerin haklılığını kabul
etmek, grevin sona ermesi için
çaba göstermek olduğunu söy-
ledi.
Dün aynca, sendika yönetici-
lerinin katıldığı çok sayıda mi-
ting niteliği kazanan ocak ağzı
ziyaret ve toplantılan yapıldı.
15 bin maden işçisi üyenin ka-
tılımı ile kurulan Zonguldak
Madenciler Kooperatifi, grev
yerlerinde görevli işçilere yiyecek
ve içecek dağıtımına dün başla-
dı. Ayrıca, greve katılan işçilere
ayda 100 bin lira karşılığı gıda
yardımı kararı aldı.
Abant'ta "Karadeniz Ekono-
mik tşbirliği Bolgesi" oluştunıl-
ması için yapılan hazırlık top-
lantısma katılan Cumhurbaşka-
nı Turgut özal, Ankara'ya dö-
nerken, gazetecilerin, Zongul-
dak'taki greve ilişkin sorulanna
yanıt vermekten kaçındı.
Cumhurbaşkanı Özal, greve
ilişkin daha önce belirttiği gö-
rüşlerine maden işçilerinin sert
biçimde karşı çıktıldanmn hatır-
latılması üzerine, "tşte grev ya-
pıyoriar. Buyursunlar, yapsınlar
Ne diyelim?" diye konuştu.
özal, "Ankara'ya yürürlürse ne
dersiniz?" şeklindeki bir soruya
da "Hiçbir şey olmaz" karşılığı-
nı verdi.
(Baştarafi 1. Sayfada) yılında ise en iyimser tahminle
ma programında da kamu açık- bile 2.4 milyar dolar civannda
larının en az 33.2 trilyon lira ile bir açıkla karşı karşıya olduğu
milli gelirin yüzde 7.5'i düzeyin-
de bir büyüklüğe ulaşacağı ön-
Inönü
SHP'li 82 mmetvekili
yarın Zoııgıddak'ta
(Baştarafi 1. Sayfada) halen, memurin muhakemat ka-
-. «- , de 16 Danıştay üyesinin tasfiye rarlannın incelendiği 2. Daire^
avantaj taşırnıyor. Öte yandan e d i l d i g i n i
ardmdan da Kenan de görev yapıyor. Bu dairede, es-
Irak, bu ıkı ulkenın ABD Baş- E v r e n > i n curnhurbaşkanlığı do- ki Milli Savunma Bakam ve
ftll , n ı kanı ile olan görüşmedetemsü n e m i n d e ^p ı l a n a t amalaranım- ANAP yöneticisi Ercan Vural-
Oteki sonuçlar Beslen: 95 - edılmesıne karşı Çunku bu du- sat
,larak Danıştay Genel Kuru- han hakkmdaki dosyanm yanı
^•rnva- 101 I^nhnUnorr S7 rum 'Irak tnm dnnvava karsı" l u
- n u n ü y e d a ğ l h m l i l e ö n e m l i s ı r a
Cumhurbaşkam'na hakaret
savunuldu.
ç
Çukurova: 101, İstanbulspor: 57
- Darüşşafaka: 54, Eczacıbaşı:
99 - Ortaköy: 74, Yıldırımspor:
65 - S.Beykoz: 46.
rum "Irak tüm dünyaya karşı
izlenimine katkıda bulunacak.
kak'ın arzuladığı izlenim ise
"Anti-emperyalist Irak, emper-
Önemlî galibiyet
(Baştarafi 16. Sayfada)
siz kondisyonu ikinci devre ken-
dini gösterdi ve maçın bitimine
12 dakika kala Galatasaray far-
kı açtı. Böylece belkı Galatasa-
ray muharebeyi kaybetti, ancak
savaşı kazandı.
tkinci devre Galatasaray'a ga-
libiyeti getiren diğer faktörler
uyguladığı alan savunması ve ilk
devre kullanamadığı Massop'u
ikinci devre kullanabilmesiydi.
Buna bir de İTÜ'nün çok kotu
fseri koşması ve yorgunluktan
sadece uçlük atışlara bel bağla-
ması eklenince Amerikalısız
ÎTÜ daha fazla direnemedi.
Cım Bom için bu belki küçük
bir galibiyetti ancak önemi bü-
yuktu.
ölçüde oynandığı
Ardından, Cumhurbaşkanı
Özal'ın da iki üyeyi seçerek bu
yeni oluşuma katkıda bulundu-
ğu öne süruldü.
Özal'ın, anayasanın kendisine
tanıdığı yetkiyi kullanarak ön-
ce merkez valisi Nur Dogan To-
paloglu'nu, ardından da Başba-
kanlık Müsteşar Yardıması Mu-
ammer Oytan'ı Danıştay üyelik-
lerine seçtiği kaydedildi. Oytan
ettikleri gerekçesiyle görevlerin-
den alınan belediye başkanlan
hakkmdaki luzum-u muhakeme
kararları da inceleniyor.
Özal'ın Damştay'a önümüz-
deki iki yıl içinde, doğrudan
dört üye daha atayacağı kayde-
dildi. özal'ın gosterilecek üçer
aday arasından seçim tercihini
kullanarak Damştay'a aynca 12
üyenin atanmasında da etkin
olacağı bildirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP Genel Başkanı Er-
dal Inönü, grubundaki 82 mil-
letvekili ve genel merkez yöne-
ticileri ile birlikte, maden işçile-
rinin grevini desteklemek üzere
yarın Zonguldak'a gidecek.
SHP'nin 1. parti içi eğitim se-
minerinin tamamlamasından
sonra dün bir araya gelen Mer-
kez Yürütme Kurulu üyeleri,
Türkiye Taşkömürü Işletmele-
ri'ne bağlı 48 bin maden işçisi-
nin gerçekleştirdiği greve destek
önerilerini tartıştılar. Yaklaşık
iki saat süren toplantıdan son-
ra bir açıklama yapan genel sek-
reter yardımcısı Güneş Gürseler,
SHP grubunu oluşturan 82 mil-
letvekili ile genel merkez yöne-
ticilerinin tnönu başkanhğında
Zonguldak'a gitmelerinin ka-
rarlaştınldığını bildirdi.
SHP'nin TBMM'de salı günu
yapılması gereken olağan grup
toplantısı da bu nedenle bugü-
ne alındı. Gürseler, SHP grubu-
nun yarın sabah yola çıkacağı-
nı ve Zonguldak'ta grevi sürdü-
ren işçilerle göruşmeler yapıla-
cağ^nı kaydetti.
Öte yandan dün sabah parti
içi seminerin değerlendirilmesi
sırasında söz alan Parti Meclisi
üyesi ve Içel Milletvekili tstemi-
han Talay, grup toplantısının
salı günü Zonguldak'ta yapıl-
masını, toplantının ardından
Genel Başkan Erdal Inönü ve
milletvekillerinin grevci maden
işçileri ve aileleriyle birlikte An-
kara'ya yürümelerini önerdi.
Talay, bu önerinin kabul edil-
mesi halinde "SHP'nin halkın
içinde eylem koyarak aktif po-
litika yapmasını saglayacagını.
eylcmin Cumhurbaşkanı Turgut
Ozal'a, her istedigini yapama-
yacağını göstereceğini" belirtti.
Atalay, Ingiltere eski Başbaka-
nı Margaret Thatcher'ın istifa-
sına yol açan gelişmelerin, lngil-
tere'deki maden grevi karşısın-
da aldığı katı tutumla başladığı
görüşünu savunarak, bu eyle-
min Zonguldak ile sınırlı kalma-
yacağını butün Türkiye'de
"Özal ve ANAP iktidanna uya-
n amacını taşıyacağını" söyle-
di.
Bir MYK üyesi de, Zongul-
dak'a gnıbun gitmesi konusu-
nun birkaç gündür gündemde
olduğunu belirterek, Talay'ın
önerisinin de toplantıda tartışıl-
dığını, ancak, gnıbun Zongul-
dak'ta toplanmasınm ve işçilerle
Ankara'ya yürüme önerisinin
"fantezi" olarak değerlendirdi-
ğini, benimsenmediğini bildirdi.
Nüfus Cüzdanımı,
Pasaportumu, Sigorta
Kartımı, Eti Etiket
Serigrafl San. ve Tic. Ltd.
ve Moment Elektronik
Pazarlama ve Üretim Tic.
Ltd. Şti'ye ait kaşeler.
Ticaret Sicil Gazeteleri ve
imza sirkülerleri ile 34
EBN 95 plakalı otonun
ruhsat, sigorta poliçesi ve
tüm evraklan çalınmak
suretiyle yitirilmiştir.
Hükumsuzdür.
tBRAHtM SURHAN
DEMÎR
görülüyor. Aynca öngörülen
14.1 milyar dolarlık ihracat he-
görülüyor. Ekonomi kurmayla- defıne ulaşılamaması durumun-
n, başlangıçta bu kadar yüksek da, dış ticaret ve cari işlemler
hedeflenen bir kamu açığı ile açığı daha da yükselecek.
enflasyonu kontrol altına alma- DÖVJZ açığımn büyümesi ve
nın olanaksız olacağını belirti- Körfez krizi nedeniyle ülke ris-
yorlar.
özellikle bütçe açığının fi-
nansmanı için Hazine*nin yap-
mak zorunda olduğu 34.2 tril-
yon lira tutanndaki borçlanma-
nın da para ve sermaye piyasa-
lannda yeni dengesizliklere yol
açabileceği ifade ediliyor. Ayn-
ca 20.2 trilyon lira öngörülen
bütçe açığının yıl içinde 25-28
trilyona çıkabileceği, bu duru-
mun iç borçlanmayı daha da
güçleştireceği öne sürülüyor.
Hazine'nin iç borçlanma ge-
reğindeki artış oranının banka
kinin de bir ölçüde artması so-
nucu, Türkiye*nin dış piyasalar-
daki borçlanmasının da güçleş-
tiği gözleniyor. Son dönemde
Hazine uluslararası piyasalarda-
ki borçlanmasını büyük ölçüde
durdururken özel sektörün dış
borçlanmalanndaki faizlerin de
0.5 puan arttığı öğrenildi. Bu
durumun 1991 yılında da süre-
ceği tahmin ediliyor. Bu neden-
le de döviz sorununun çözü-
münde ağırlıklı olarak Körfez
yardımlarına ve Dünya Banka-
sı'ndan sağlanacak uygun koşul-
mevduatlanndaki artışın üzeri- lu kredilere umut bağlaruyor.
ne çıkmasırun faiz oranlannı da-
ha da yükseltici yönde baskı ya-
ratacağı kaydediliyor.
2. Kalkınma hızı: Bu yıl yuz-
de 9 civannda gerçekleşeceği
beklenen büyüme hızının (gayri
safı milli hasıla reel artış oranı)
4. Enflasyon: Bu yıl toptan fı-
yatlara göre yüzde 53-55, tüke-
tici fiyatlanna göre de yüzde 60
civannda gerçekleşmesi bekle-
nen ortalama enflasyon hızının
1991 yıhnda yüzde 45 düzeyin-
de tutulması hedef alındı. An-
1991 yılında da yüzde 5.9 olma- cak, özellikle kamu kesimi ge-
sı öngörüldü. Ancak Körfez kri-
zinin etkileri, kamu gelirlerinin
yetersizliği nedeniyle kamu ya-
tınmlan ve özel kesime yönelik
teşvik ödemelerinin k sılmasının
gündeme gelebileceği belirtili-
yor. Bunun sonucunda da Mer-
kez Bankası'nın parasal genişle-
tneyi düşük tutması halinde yüz-
de 5.9'luk büyüme hedefine ula-
şılamayacağı bildirildi.
3. Ödemder dengesi: Bu yıl 2
milyaf dolara yakın bir açıkta
sonuçlanacağı tahmin edilen ca-
ri işlemler döviz hesabının 1991
lir tahminleri ile harcama hedef-
lerinin yüzde 45'lik enflasyon
hedefı ile çeliştiği öne sürülüyor.
Bazı ekonomi kurmaylan, söz
konusu yüksek kamu açıklan-
nın enflasyonu daha da azdıra-
bileceğini savunuyor. Bu arada
bu yıl ithalattaki yüksek artış ve
tanmsal üretimdeki gelişmenin
genel fiyat düzeyi üzerinde bazı
olumlu etkileri olduğu, önu-
müzdeki yıl ise ithalattaki bu
yüksek artışm sürdürulememe-
si halinde fiyat artışlannın hız-
lanabileceği kaydediliyor.
Kohl'tin zaferi
(Baştarafi 1. Sayfada)
ti de Birleşik Alman Parlamen-
tosu'na girdi. Bunlar Doğu Al-
manya'daki eski Komünist Par-
ti'nin devamı olan "Demokra-
tik Sosyalizm Partisi" PDS ve
reform hareketinin uzantısı olan
"90 Ittifakı/Yeşil Parti."
Alman parlamentosundaki
656 koltuk şöyle deniyor:
CDU/CSU—316, SPD—241,
FDP (Liberaller)—78, 90
Ittifaki—7, PDS—14.
Helmut Kohl'un partisi Hıris-
tiyan Demokratlar, Doğu ve
Batı Almanya'da eşit oranda oy
kazandılar. Böylece her iki ta-
rafta seçmen Helmut Kohl'ü
"biıieşmenin miman" olarak
ödüllendirmiş oldu. Almanya'-
da yine birleşmeye büyük kat-
kısı bulunan ve büyük popüla-
riteye sahip olan Dışişleri Baka-
nı Hans-Dietrich Genscher'in
partisi liberaller uzun yıllardır
görülmedik bir başan sağlaya-
rak oylarını yüzde 11 'e yükselt-
tiler. Liberaller böylece muha-
fazakârlarla kuracaklan koalis-
yon içinde daha güçlü bir konu-
ma yerleştiler.
Sosyal Demokratlar 1987 se-
çimlerindeki yüzde 37'lik oy
oranının çok altına düştüler.
SPD Doğu Almanya'da yüzde
25'ten az oy aldı. Sosyal De-
mokrat başbakan adayı Oskar
Lafontaine'in yürüttüğü seçim
kampanyası bir bakıma geri tep-
miş oldu. Lafontaine, geçen
haftalarda Kohl'ü suçlaya-
rak,"birleşmenin maliyetini"
ön plana çıkartmış; birleşmeye
karşı "göniilsnz" ve "deşiiren"
bir tavır içine girmişti.
Oysa genel seçim sonuçlan,
Alman seçmeninin Doğu'da ol-
duğu kadar, Batı'da da birleş-
meyi savunan ve gerçekleştiren
partileri onayladığını ortaya
koydu. Başbakan Kohl'ün söz-
leriyle "Birleşme, Almanya'da
halkoylamasında kesin olarak
onaylandı."
Birleşmeye karşı tavir alan bir
diğer parti Yeşiller, seçimlerde
olağanüstü büyük yenilgiye uğ-
radılar ve meclise firemediler.
Bunda Yeşiller'in birleşmeye
karşı ikircikli tutumunun yanı
sıra, seçmene dağmık ve bölün-
müş bir göruntu sunması büyük
rol oynadı. Kendi içinde çeşitli
kanatlara aynlan Yeşiller. 10
yıllık siyasi geçmişinde hiç bu
kadar düşük bir noktaya gelme-
mişlerdi. Partinin geleceği bun-
dan sonra silkinip toparlanma-
sına bağlı.
Başbakan Helmut Kohl, so-
nuçlan öğrendikten sonra seç-
mene teşekkür etti ve üstlendik-
leri ağır sorumluluğun bilincin-
de olduğunu söyledi. "Alman-
ya'yı zor yıllar bekliyor" diyen
Kohl, "Seçmenin gövenini al-
dıktan sonra bu zor j ıllan da al-
nımızın akıyla ardımızda
bırakacağız" dedi.
SPD'nin başbakan adayı Os-
kar Lafontaine, "Seçim sonuç-
lan, sosyal demokrasi için acı
bir yenilgidir" dedi ve "Şansın
baştan beri Kohl'den yana
olduguna" söyledi. "Son ayla-
nn senaryosunda başrol hükü-
metteydi ve hükümet sahneyi
tek başına kullandı" diyen La-
fontaine, genç kuşağın SPD'den
yana olduğunu iddia etti. 47 ya-
şındaki Oskar Lafontaine'in 4
yıl sonraki genel seçimlerde ye-
niden başbakanlık için mücade-
le etme olasılığı yüksek.
1932'den sonra ilk Birleşik
Alman Parlamentosu 20 aralık-
ta başkent Berlin'deki eski Re-
ichstag binasında toplanarak
göreve başlayacak.
Medeni
(Baştarafi 1. Sayfada)
aydan uç seneye kadar hapis ce-
zası hükmolunur" diyor. Buna
göre bir başkası ile bir kez bile
zina suçunu işleyen kadın hapis
cezasına çarptınlırken erkek için
ise birlikte yaşama koşulu geti-
riliyor.
Medeni Kanun'un ise genel
olarak "Aile birliğinin reisi ko-
cadır. Kan, kocanın aile ismini
taşır. Kadm. ailenin saadeti için
gtieü yettiğince kocaya yardım-
a ve dantsman olur. Serbcst Oca-
met seçme hakkı olmayan kadı-
nı, aile birliğinde erkek temsil
eder" esprisi üzerine kurulu ol-
duğu belirtildi Bunu somut ola-
rak ifade eden yasa maddeleri
ise şunlar:
Madde 154: Evliliği koca tem-
sil eder. Mallannı idare husu-
sunda kan koca hangi usulü ka-
bul etmiş olursa olsun, koca, ta-
sarruflanndan mesul olur.
Madde 156: Kan, kanunen
haiz olduğu temsil selahiyetini
suıistimal eder, yahut kullan-
maktan aciz olursa koca, bu se-
lahiyeti kendisinden tamamen
ya da kısmen alabilir.
Madde 200: Kadın, bir mira-
sı ancak kocasımn nzası ile red-
dedebilir. Koca razı olmazsa ka-
n sulh mahkemesine başvu-
rabilir.
Madde 263: Evlilik, mevcut
iken ana ve baba velayeti bera-
berce icra ederler. Anlaşamaz-
larsa babanın reyi muteberdir.
Medeni Kanun aynca boşan-
ma halinde, kadın eğer çalışıyor-
sa, katkısı oranında ailenin ınal-
varlığından pay alabileceğini de
hukme bağlıyor. Çalışmayan ka-
dının ise böyle bir hakkı bulun-
muyor.