05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ARALIK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 ÖDÜL Varhk, 1000. sayıya ulaştı • Kiiltttr Servisi — 1933 yıhnda Yaşar Nabi Nayır tarafından kurulan Varhk dergisi 1000. sayıya ulaştı. Varhk Dergisi, 1000. sayıyla birlikte birinci sayının tıpkı basımını ayrıca Varük'ın serüvenini, evrelerini dile getiren 1000. sayı özel ekini veriyor. Bu arada Varhk dergjsinin 1000. sayı Gençlik ödülleri belli oldu. Şiir dahnda Altay öktem, öykü dalında Sibel Türkmenoğlu gençlik ödülüne değer görülürken eleştiri dahnda adaylardan hiçbiri yeterli oyu alamadı. Şiir dahnda başarı ödüllerini Erbil Göktaş ve Cahit ökmen, öykü dalında ise başan ödüllerini Ayşen Güner Ağın ve Süreyya Evren aldılar. Şiir dalmın seçici kurulu Mehh Cevdet Anday (ancak rahatsızlığı nedeniyle oylamaya katılamadı) Kemal özer, Hihni Yavuz, Ataol Behramoğlu ve Sennur Sezer'den oluşurken öykü dahnda seçici üyeliği Nezihe Meriç, Tank Dursun K., Orhan Duru, Adnan Özyalçıner ve Sulhi Dölek, eleştiri dahnda seçici üyeliği ise Cevdet Kudret, Tahsin YUcel, Konur Ertop, Doğan Hızlan ve Alpay Kabacah yaptı. ödüller sahiplerine 12 ocakta Pera Palas'ta yapılacak 1000. sayı kutlama töreninde verilecek. Ayrıca Ataturk Kitaplığı'nda "Varhk 1000 Yaşında" konulu çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek. TİYATRO 'Kurban' Paris'te sergilenecek • Kiiltttr Servisi — Halk Oyunculan Güngör Dilmen'in bu yıl Avignon Festivali'nde buyük başarı kazanan oyunu "Kurban"ı Paris'te sergilemeye hazırlanıyor. Avignon Festivali sonrasında yenilenen "Kurban" ekibinde Jack Coudert, François MiUien, Sema Kuray, Bianca Toledo ve Cremilda Vela başrolleri oynuyorlar. Tahsin tncirci tarafından müziği yeniden düzenlenen oyunda, Stephen Gale, Aşık Meftune, Doğan Ertener ve Tahsin Incirci canh müziği gerçekleştiriyorlar. Ayşe Emel Mesçi'nin yönetmenliğini ustlendiği oyunun genel provalan 13-14 aralık tarihlerinde "Procreat" salonunda bir davetli topluluğu önünde yapıldı. Gördüğü ilgi üzerine gelecek yıl yeniden Avignon Festivali'ne katüacak "Kurban" Zürih Festivali'ne de davet edildi. Oyun şubat ayından itibaren Paris'te sahnelenmeye başlayacak. SINEMA 'Robert's Movie'nin çekimleri • Kiiltür Servisi — Yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını Canan Gerede"nin yaptığı "Robert's Movie"nin çekimleri başladı. Filmin başrollerinde Ash Altan (solda), Fransız oyuncu Patrick Bauchau (sağda), ABD'li oyuncu John Kelly ve Sinan Çetin yer alıyor. "Robert's Movie", 14 Avnıpa ülkesinin üye olduğu Euroimages'den 750 milyon liralık destek aldı. Filmin toplanı bütçesinin iki milyara yakın olması bekleniyor. Filmin laboratuvar ve montaj işlemleri Fransa'da gerçekleştirilecek ve tüm çekimleri Türkiye'de yapılacak. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) BB'nin pişmanlığı • PARİS (Reuter) — Fransız sinemasının en ünlü 'seks sembolü' Brigitte Bardot, bir daha hiçbir zaman kamera karşısına geçmeyeceğini ve filmlerinin biri hariç, tümünün değersiz olduğunu söyledi. Bardot, "O dönemde yaptığım bütün filmler sonsuza dek yok olsun, umurumda değil" dedi. Bugünlerde kendini insan hakları kampanyalanna veren sanatçı sadece "Gerçek" adlı filmde hatırlanmak istediğini, çünkü yalıuzca o filmde kendini gerçek bir oyuncu gibi hissettiğini açıkladı. 1960 yıhnda çevrüen "Gerçek" adlı filmde Brigitte Bardot, sevgilisini öldüren bir kadın rolünü canlandırmıştı. Bugün 53 yaşında olan ve 1973'ten bu yana sinemadan uzak kalan oyuncu, eski yaşamını hatırlamak istemediğini belirtti. Tbm Cruise evlendi • LOS ANGELES (AP) — Sinema oyuncusu Tom Cruise, kısa bir süre önce Türkiye sinemalannda gösterime giren "YUdırım Günleri" fılminde birlikte çahştığı arkadaşı Nicole Kidman ile evlendi. Cruise daha önce üç yıllık evli olduğu oyuncu Mimi Rogers'tan geçen ocak ayında ayrılmıştı. ÖLÛM Maksut Doğan öldü • Kıiltıir Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi, şair ve öğretmen Maksut Doğan öldü. 1932 Milas doğumlu Doğan, uzun yıllar köy öğretmenliği yaptıktan sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsu Eğitim Bölümü'nü bîtirdi. Milli Eğitim müfettişliği de yapan Doğan, şiir yazmaya 1953'te başladı. 1958'de Aydın'da özlem dergisini çıkaranlar arasında yer aldı. Türkiye Öğretmenler Federasyonu ve TÖS Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunan Doğan'ın. "Yağmura Durmuş Üç Kişi", "Bırak Büyüsün" ve "Korkulmasm" adlı yayımlanmış üç kitabı vardı. Maksut Doğan son olarak Eğit Der'in Aydın şubesi başkanıydı. DARUŞŞAFAKA CEMIYETI'NDEN SAİT FAİK HİKÂYE ARMAĞANI 1-1990 yılında basılıp yayımlanmış hikâye kitapları arasından secilecek bir eserin yazarına, büyük yazar SAİT FAİK anısına ödül verilecektır. 2- Daha önce aynı armağanı kazanmış yazarlar, beş yıl geçme- dikçe yarışmaya katılamazlar. 3- Yarışmaya katılacak yazarların, yapıtlarından on beş adedi- nin 28 Şubat 1991 günü saat 17.00'ye kadar cemiyetimize teslim edilmesi gereklidir. 4- Sonuç, Mayıs 1991 ayı içinde açıklanacaktır. DARUŞŞAFAKA CEMİYETİ Ek Bilgi: 148 48 10 148 48 11 çağdaş Halk Müziği'nin yorumcusu EMRESALMVe, "BU ÜÇÜNCÜ ÖLMEM..." Pek yakında kasetçilerde. SEVEMA/ATİLLÂ DORSAY Yeni bir Türk sineması ancak eskinin birikimi üzerine kurulabilir Ve 'hayalet gemf gîdiyor"Ada sahillerinde beklemekten sıkıhp ilk gemiye binenler"in yollan açık olsun! Ama bindikleri gemi, o pek ilgi gören "Hayalet" türü filmlerden biriyse insanı inkârcılığa, köksüzlüğe götürecektir. Geçen cuma yazdığımız "Sinema De- ğil, Kiiltür Krizi" başlıklı yanrnız olduk- ça ilgi gördü. Özellikle sinema çevrele- rinden gelen olumlu yankıları adlar da vererek burada belirtmem belki ilginç olurdu, ama (övünme sarulabileceği için) yakışık almazdı. Buna karşılık, doğal- dır ki, karşıt görüşle de belirdi. Bunlar- dan özellikle Güneş'te çıkan Kıirşat Ba- şar'ın yazısını temel alarak birkaç nok- tayı aydınlatmak istiyorum. Genç dostum Kürşat Başar'ın yazısı gereksiz yere sert bence... Gereksiz, çün- kü yazılannuzı dikkatle okuyanlar, en azından sinema sanatı konusunda (Ba- şar'ın diğer sanat dallarında da çeşitli yoksamalarla uzayıp giden görüşlerini bu konumuzun dışında tutuyorum) çok farklı düşünmediğimizi göreceklerdir. Ben de Türkiye'de sinemanın bunalı- mından öncelikle bugünkü sinemacı kadrosunu sorumlu tutuyor, hatta ad- lar da vererek artık bu "ununu eletniş, elegini duvanı asmış", diğer bir deyişle yüzlerce film boyunca sözünü söylemiş veya söyleyememiş kişilerin köşelerine çekilmelerini, gençlere fırsat vermeleri- ni savunuyorum. O yazıda da daha ön- celeri de! Ama ben Türkiye'de bugün yaşanan kültür bunalımıru (yoksa genç bir yazar ilk kitabıyla ödül aldı ve TRT'de bir sanat programı sunuyor di- ye böyle bir bunalımı görmezden mi ge- leceğiz), sinema alanında yalnızca sine- macı takımına yükleme yanlısı da deği- lim. Adamları eleştiriyoruz, iyi güzel. Ama asalım mı? Diğer bir deyişle tüm suçu onlara mı yükleyelim? Ister poli- tik, ister ekonomik, isterse kültürel, top- lumsal olaylarda tek bir etken, tek bir 'fail' yoktur, kültürel çöküş süreçlerinin 'suçu' da tek bir kişi, kurum veya kat- mana yüklenemez. Gençlerden kendi si- nemalannı biraz daha iyi izlemelerini, en azından yaşları kendilerininkine yakın genç sanatçılann ilk, ikinci fılmlerini gi- dip görmelerini beklemek doğal değil mi? Bu 'bırakalım batan' edebiyatı bir dö- nemde pek geçerliydi. Halit Refig bile "YeşUçam, kunıtulması gereken bir bataklıktır" diye yazıyordu. Ama bu 'batsın bu diinya' veya 'kurutulması ge- reken bataklık' edebiyatırun hiçbir ger- çekçi yanı olmadığını zaman bizlere öğ- retti. Hiçbir şey 'batmıyor', 'yok olmu- yor', hiçbir şey de gökten zembille in- tniyor. Kuracağınızı yine eskisinin temel- leri üzerine, yine belli ölçüde aynı biri- na defüiz' deriz, olur biter. Gençlere ge- lince, 'Ada sahillerinde beklemekte sı- kıtap ilk gemiye biner' iseler, yollan açık olsun. İyi yokuluklar! Ama bindikleri o gemi, örneğin bu haftanın o pek ilgi gören, gençlerle dolup taşan 'Hayalet' türü filmlerinden biriyse, 'uyuşukluktan' kaçayım derken, insanı olasılıkla inkâralığa, köksuzluğe ve top- lum içinde yalnızlığa götürecek olan bu tür. 'hayalet gemi'lerde, gençlerimiz FILM GUIDEDA VE LAROUSSE'TA —Tank Akan ve Şerif Sezer'in oyna- dıklan "Yol" nimi, Leslie HaffiweU'in "Film Guide'ında ve Larousse'un "Cinema" ansiklopedisinde de yer alıyor. kime ve aynı insan maizemesine daya- narak kurabüiyorsunuz. Ve eğer gerçek- ten yeni bir seyler yapmaya niyetliyse- niz, eskiyi, eskiden yapılanları bir ölçü- de de olsa bilmeniz gerekiyor. öte yandan Başar'ın bizim kimi 'alaturka' şarkı adlanyla soyutlamaya çalıştığımız, 'ulasal duyarlılık' da dene- bilecek şeye bu denli tepki göstermesi- ne gerçekten üzuldük. Ne yapalım, biz de şair gibi 'melâli anlamayan nesle aşi- adımlarını denk alsınlar!.. Bu ve başka bir yazıdan yola çıkarak, bir de şunu anımsatmak isterim. Kimi- lerine göre (ve bunlar arasında sinemay- la uzaktan yakından hiç ilgisi olmamış hızlı kalemler de var) Türk sineması za- ten 1970'lerde (aslında belki hiçbir za- man) önemli bir film üretemedi. Tüm olan, o yılların 'devrimci' eylemleri ve özlemleri içinde, kimi adların sırf 'sol- cu', 'devrimci' olduklan veya öyledav- randıkları için bizim tarafımızdan, ya- ni belli bir eleştirmen kesüni tarafından tutulması, baş tacı edilmesi olayıdır. Ama bu adamlar gerçekten son derece yeteneksiz olduklan için sinemamızı ka- yalara çarpmışlar, seyirciyi kaçırmışlar- dır. Öyleyse onlara ölum! Bunu yazanlar, eğer gerçekten bu ko- nularda tümüyle bilgisiz değilseler, şu- nu unutuyorlar veya unutturmaya çâlı- şıyorlar: Turk sinemasının dünya litera- türünde sınırlı da olsa yerini almasmı sağlayan, bir Türk sineması kavramını dunya kamuoyuna tanıtan tüm fUmle- rimız bu dönemde yapılmıştır. Gttney'- le başlayıp, Ökten, Gönen, Kıral, Oı- gentürk, Kavur gibi yönetmenlerimizin 1970'lerden itibaren ortaya koydukları 'genç Türk sineması' ürünlerinin dünya üzerindeki sayısız festivaJde aldıklan odüllerin listesini mi vereyim burada? Denecek ki: "Ama o festivaller köşede- bucaku kalmış kıytınk şeylerdi." ödül- ler aldığımız Cannes, Berİin veya Vene- dik mı 'kıytınk'tı? Denecek ki, "O şen- Hklerdeki tüm ödüller, uluslararası sol- cu Lşbiriiginden kaynaklanmaktadır." Peki ama sözgelimi 'Sıiru'nün Berlin Şenliği'nde iki ayn kilise ödülünü bir- den almış olmasına ne diyeceksiniz? Ki- lise ödüllerini de mi 'solcular' veriyor- du? Ünlü film kılavuzlarıyla tüm dün- yada sinema ve TV yazarlarının gözde- si olan, üstelik Anglosakson sineması dı- şındaki urünleri pek sevmediği için adı 'trkçı'ya çıkan "mütoveffa" Leslie Hal- li^ell'in ünlu Film Guide'ında, hem de iki yıldızla yer alan tek Turk filmi "Yol" değil mi? Ya pek ünlü Larousse'un Ci- nema ansiklopedisinin sonunda yer alan sinema tanhinden seçilmiş 2001 film ara- sında 2 Türk fılminin, "Sttrii" ve "Yol"un yer almış olduğunu nasıl göz- den kaçıracağız? Bunlar da mı hep "ev- rensel sol dayamşması"? Biz düş görmedik. Bir genç Türk si- neması var oldu, dünyada buyük ilgi topladı. Ve kendi kendini tuketti. Tıp- kı Unlü genç Alman sineması ve daha da ünlü yeni-dalga gibi. Ama o akımlar yıl- lar boyu sürmedi diye bugün kimse Fass- binder'i, Godard'ı, Truffaut'yu yadsı- mıyor. Bizdeki inkârcılığın, geçmişi tu- müyle yadsıma tavrının ve "genç" ol- manın baş koşulunun ilk önüne gelen ge- miye binip gitmek olduğunu sanmanın kökenleri ise nereye, hangi nedenlere da- yanıyor? Bilge Olgaç'ın Aşkın KesişmeNoktası' bir Osman Şahin uyarlaması Örtüşen fantezilerAşkn KesişMrfe NokCaa / Yönetim ve Senaryo: Bilge Olgaç / öykü: Osman Şahin / Görüntü: Hüseyin Özşahin / Müzik: Ahmet Güvenç / Oyuncular: Serpil Çakmakh, Berhan Şimşek, Yaman Tarcan, Savaş Yurttaş, Zühal Üstüntaş / Bir Belge Film yapımı. (Beyoğlu Lale, Salon 2) Bilge Olgaç, talihsiz bir yönetmen. "Kaşık Düşmau" gibi önemh" fihnleri kimi zaman viz- yona bile çıkmıyor, kimse tarafından görülme- den yitip gidiyor. Kimileri ilk kez TV'den kuşa çevrilmiş olarak yansıyor. Kimi filmleri ise hak etmediği eleştiriler alıyor. Antalya senliğinden beri ağır biçimde eleştirilen "Aşkın Kesişme Noktası", belki çok "iyi" bir film değil. Ama söylendiği kadar "kötü" de değil. Film, sıkıcı olma noktasına dek getirilmiş ya- lmlıkta bir öyku anlatıyor. Ama kimi filmleri, örneğin "Camdan Kalp"i "gereksiz aynntıUr- la doldurulmuş" diye batıranlann, bu "sadeüği" övmeleri gerekmiyor rau? Toros yaylalannda ge- çen öykü, aslında çeşitli fantezilerin örtüşmesiyle oluşuyor: Kadınların erkek fantezileri, erkekle- rin kadın fantezileri. Köylünün kentli, kentlinin köylü fantezileri. Büyük kentte başı yönetimle derde girmiş, "Bir bardak beyaz sıvıda adını yitirmiş" hangi eski "solcu", dağ başında do- ğal bir yaşam içinde Hürmet gibi bir "köy dil- beri"yle tanışmak istemez? Ve hangi doyumsuz, cevresine karşı koşuüanmış "köy dulu", bir gün, tüfeği, köpeği ve tüm gizemiyle çıkıp gelen ad- sız bir erkeği beklemez? Ama en doğal çevrede bile mutluluk olanaksızdır. Ve "ancak yalnız bir insanın düşmanı olmaz." Yapıt, doğacı, çevreci, "yeşilci", özellikle Lawrence'dan ("Bakire ve Çingene"yi düşünü- yorum) esinlenmiş özellikler içeriyor. Alabildi- ğine yaün ve yer yer belli bir şiire ulaşan bir si- nemayla anlatılmış (özellikle Serpil Çakmalı'nın at üzerindeki erkek tarafından izlendiği o nefıs kaydırmayı düşünüyorum). Olgaç, yerinde bir erotizme, sinemamızda ilk kez bir erkek "nü"- sü de eklemeyi ve Berhan Şimşek'i sırttan (ve ol- dukça uzaktan) cekilmiş bir sahnede çıplak gös- termeyi başarıyor. (Eee, kadın yönetmen oldu- ğu nerden belli olacak?) Bu ilginç nokta, özel- likle Minyeli Abdullah'ı pek beğenen hanımla- ra duyurulur. "Aşkın Kesişme Noktası", tam bir basanya ulaşmamış olsa da, oldukça tutarlı, te- miz bir çalışma... Daha özerdi prodüksiyon ko- şullanyla, daha iyi bir fihn olabilirdi. SERPİL ÇAKMAKLI VE BERHAN ŞİMŞEK — Görüntü yö- netmenliğini Hüseyin Özşshin'in üstlendigi filmde başrolleri Ser- pil Çakmakh ve Berhan Şimşek paylaşıyoriar. Jerry Zucker'in 'Hayalet' adlı filmi lOsinemada birden gösteriliyor Erotikten polîsiyeye bir kokteylHayalet (Ghost) / Yönetmen: Jerry Zucker / Senaryo: Bruce Joel Rubin / Görüntü: Adam Greenberg / Müzik: Maurice Jarre / Oyuncular: Patrick Swayze, Demi Moore, Whoopi Goldberg, Tony Goldwyn / Bir UIP (Paramount) filmi / 126 dakika (Atlas, Gazi, Süreyya, Bakırköy 74, Şafak, Yumurcak, Ankara Metropol, Izmir Deniz, Sema, Adana Metro vs.) Kase' rr z Raks tesıste'Tde haz rlaimak'adır MÜZİK IRETİM LTD. ŞTI. IMÇ 6 Blok No 6610 UnKapanı Istanbu "elelon 513 71 43 - 520 73 68 "Günesin altında söylenecek yeni bir şey kalmadı" der kimi ermiş kişiler... Sinemanın da söyleyeceği yeni bir sözü sözü pek kalmadı galiba!.. Evet, 'Hayalet' sanki 'Düşler Tarlası' veya 'Daima'nın motiflerini yi- neleyen bir 'kopya' gibi... Ama 'Daima' da zaten 1944 yılının 'A Guy Named Joe* adh bir fılmi- nin yeniden çevrimi değil miydi? Ve Amerikan sineması o yıllar- da ünlü 'Topper' serisi veya Ha- yalet ve Bayan Muir-The Ghost and Mrs. Muir' (Joseph Manld- ewicz, 1947) gibi fümlerle ölüm- lülerin arasma kanşıp dolaşan "nıhlann" öykülerini ustalıkla anlatmıştı. Demek ki 'Hayalet'in temel- de sinemaya getirdiği hiçbir ye- ni tema ve öğe yok. Belki biri dı- şında. Tüm bu sözünü ettiğimiz filmler ve başkaları, Hollyvvo- od'un altın kurallarından biri gereğince, belli bir tür'e ve onun klişelerine sadakatle bağlıydılar. "Hayalet" ise bu klişeleri allak bullak ediyor ve çeşitli türlerin bir kanşımı haline geliyor: Aşk filmi, erotik film, fantastik fihn, polisiye, metafizik fantezi, vs. Aslında bu da olumlu bir şey denebilir. öyle ya hayatta, ger- çek hayatta da olaylar elbette 'türlere' göre oluşmuyor, herşey iç içe, karmakarışık. Çoğu za- man komediyle dram, sıradan- la sıradışı, olağanla fantastik gerçek hayatta da birbirine ka- nşmıyor mu? Ne var ki ünlü ZAZ (Zucker-Abraham-Zucker) ekibinden büyük kardeş Jerry Zucker'in bu kez kendi başma gerçekleştirmeye sıvandığı bu güldürü, bu tavn "gerçek yaşa- ma daha yakın olmak" için de- ğil, sadece mümkün olabildlğin- ce çok seyirciyi, olabildiğince perdeye bağlamak için kullanı- lıyor. Örnekse Patrick Swayze ile Demi Moore arasındaki sevişme sahnesi, doğrudan doğruya bir Emmanuelle filminden fırlamı- şa benzeyen, salonu dolduran çokluk yeniyetme seyirciyi nefes nefese bırakacak bir sahne,. Bu bile filmin oluşturulmasındaki pek durüst olmayan tavn orta- ya koymuyor mu? "Hayalet", bu kargaşa içinde aslında eğlendirebilen ve vakit geçirtebilen bir film. özellikle Zucker'in keskin güldürü usta- sı daman tuttuğunda film daya- nılmaz kimi anlara kavuşuyor: Asansör sahnesi, metrodaki 'ha- yaletler kavgası' veya Whoopi Goldberg'in katıldığı hemen tüm sahneler, ama özelhkle ban- ka sahnesi gibi.. Steve SpielbergMn 'Color Purple' fıl- SAM WHEAT'TE PATRİCK SVVAYZE — Jerry Zucker'in "Hayalet" filminde Sanı \Nheati Patrick Swayze canlandınyor. Ton> Goldw\n de filmin oyunculan arasında. miyle tanıttığı zenci oyuncu Whoopi Goldberg, gerçekten de efsaneye yaklaşan ününü hak eden çok yetenekli ve kendine özgu bir oyuncu. Oyuncu bâbın- da, yakında "Biz Melek Degi- liz"de de izleyeceğimiz Demi Moore da gerçekten seyri çok zevkli bir oyuncu. Ama eski Hollywood'da ancak "bad man" rollerine (o da pistonla!) yakıştırılabilecek bir oyuncu olan Patrick Swavze, bana sorar- sanız yine "tahammül dışı" bir oyun veriyor. Ama filmden geride kalan çok şey yok. Sozunü ettiğim ki- mi sahnelerin dışında, oldukça uzun tutulmuş, gerilimi aksayan bir film "Hayalet." Tipik "yuppie" kahramanlarının gü- nümüzün para dolaplan, mone- tarizm, kompütarize sistem vb. gözde kavramlarına katılmış "Mafya sosu" ile kotarılmış bu öykü boyunca yaşadıkları, öte yandan geleneksel Hıristiyan mançlarına ciddi biçimde yas- lanmış; Olum ötesinde elbette yaşam vardır, ruhlar çevremizde dolaşır, kötüleri hemen 'zebaniler' tarafından bilinme- yen bir yere (kuşkusuz cehenne- me!) yaka-paça götürülür... Ve sevgi, ölumün bile yok edeme- diği 'âlemler arası' bir güçtür. Tum bunların arka planda ge- zindiğı, sinema sanatına katkı- sı sıfır, anıa sonuç olarak 'hoş- ça vakit gecirten' bir seyirlik si- zi çekiyorsa yine de görebi- lirsiniz. Hacıbektaş'tan \unııs'a • Knhnr Servisi— Kültür Bakanlığı'nın katküanyla Halk Ozanlan Kültür Derneği'nin düzenlediği "Hacıbektaş'tan Yunus'a Türkülerimiz" adü konser yann saat 20.00'de Lütfi Kırdar Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek. Konserde Musa Eroğlu, Âşık Gülabi, Tahp Şahin, Deste Günaydın, Gülcihan Koç, Mustafa Yalçın, Çoban Hüseyin ve Ali Sağlam yer alacak. Gürdeniz'in resimleri • Kültür Servisi— Ressam özer Gürdeniz'in resim sergisi 11 ocak-3 şubat tarihleri arasında Istanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nda yer alacak. 1938 yıhnda Trabzon'da doğan özer Gürdeniz, Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden mezun oldu. 1%5 yüından bu yana beş kişisel sergi açan ressam, karikatür calışmaları da yaptı. Gürdeniz halen resim öğretmeni olarak çahşmakta. Soyak'ta sergi • KSlrür Servisi — Mecidiyeköy'deki Soyak Sanat Galerisi'ndeki "Aralık "90" sergisi acıldı. Sergide Özdemir Altan, Hale Arpaaoğlu, Ipek Aksüğür, Mustafa Ata, Tomur Atagök, Bedri Baykam, Adnan Çoker, Haluk Gedik, Bünyamin özgültekin, Yusuf Taktak, Hale Tenger ve ömer Uluç'un yapıtlan yer alıyor, Karma sergi 19 ocak tarihine dek gezilebilecek. Karma sergi • Kültür Servisi— Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleri karma resim, heykel ve seramik sergisi Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde 4 ocak gunü açıhyor. 29 ocağa dek açık kalacak sergi kapsamında Atilla Atar, Saadettin Aygün, Halim Çeliker, Zehra Çobanlı, AbduJlah Demir, Aytaç Katı, Şahin özyuksel, Ali tsmail Türemen ve Bilgehan Uzuner'in * '.\.iil> yapıtlan yer alıyor. , -*, , | C \azarlar Birliği etkinlikleri • ANKARA (ANKA)— Türkiye Yazarlar Birligi'nin ocak ayı etkinlikleri belli oldu. Etkinlikler arasında, Ruşen Çakır'ın, son günlerde adından söz ettiren "Ayet ve Slogan" adlı kitabıyla ilgili konuşması da yer alıyor. Birlik LokaU'nde ve saat 14.30"da başlayacak etkinliklerden ilki, S ocak tarihinde gerçekleşecek. Şair Arif Nihat Asya'nın anılacağı bu etkinliğe konuşmacı olarak Yrd. Doc. Dr. Mehmet önal katılacak. Türkiye Yazarlar Birligi'nin ayın konuşma konusu da, "Ürdün Intibalan" Ahmet Varol'un, Ürdün'de lntifadanın yıldönümü ile ilgili toplantılardan edindiği izlenimlerini aktaracağı konuşma, 12 ocak tarihinde yapılacak. BUGÜN • Fotoğraf Gösterisi Cengiz Civa'nın uygulamah fotoğraf gösterisi saat 10.30'da Istanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'nda gerçekleştirilecek. • Film gösterisi Pendik Belediyesi Atatürk Kültürevi'nde saat 16.00 ve 18.30'da "Baader Meinhoff Yargılanıyor" adh fihn gösterilecek. BİLSAK' TA BUGÜN 28 Aralık Cuma: 19.30 BilsakTiyatro Atölyesi:" lşte Baş îşte Gövde lşte Kanatlar" Yazan: Sevim BURAK Görsel Sanat Atölyeleri Mehmet GÜLERYUZ yön',timinde (Per.-Cum.) Cafe-Foyer-Bar (Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar (5.Kat) 12.00-18.00 HeavyMetal 18.00-24.00 Rock Murat Pazar-Sonay BtLSAK, Sıraselvüer Cad., Soğancı Sok.7 CIHANGIR 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle