Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/16 28 ARALIK 1990
MAO'NUN AİLESİ — Çm'in eski lideri Mao 97. doğum gü-
nünde anılırken akrabalan da bir araya gelme fırsatı buidu.
Mao'nun iki kızı, oğlu ve eşleri anma töreninin ardından bep
biriikte bir aile fotografı çektirdiler. (Fotograf: AP)
Tfeniçeltek'te 5
ceset daha
MERZtPON — Amasya'nın
Merzifon ilçesindeki Yeni Çekek
Linyit İşletmesinde, grizu faci-
ası sonucu ölen işçilerden 5'inin
daha cesedi çıkarıldı. Pazar gü-
nü Recai Dikmen, Kurtça Ay-
kut, Cafer Akbulut, Ihsan
Topçu, Hasan Arslan ve Muh-
sin Sirkeci'nin cesetlerinin çıka-
nlmasından sonra dün de baca
ağzına 3000 metre uzaklıktan
Naci Şenol, tsmet Şenol, Niya-
zi Cerit, Yahya Erdoğan ve
Hamza Meç*in cesetleri çıkanl-
dı. Cesetler Merzifon Cumhuri-
yet Savcısı Nuri Savaş'ın yaptığı
kimlik tespitinden sonra ailele-
rine teslim edildi. Cesetleri çıka-
nlan maden işçilerinden Hamza
Meç*in cenazesi Kayadüzün'de,
diğerleri de Suiuova iJcesinde
toprağa verildi.
FtLDİŞİ SAHİLLERİ'NDEN — 1989 yüı öncesinde dünya
piyasasının önderi durumundaki Fildişi Sahilleri'nde kakao
üretimi düşünce ekonominin de dengesi şaştı. Fotograftaki yer-
li kadın onlarca plastik su şişesini taşıyarak aile bütçesine kat-
kıda bulunuyor. (Fotoğraf: AFP)
Nancy'ye
ölüm hakkı
verildi
Dış Haberier Servisi —
ABD'de, geçirdiği trafık kaza-
sı sonucu bitkisel yasama giren
ve ailesinin mahkeme karan ile
aldığı "yaşamına son verme"
karan sonucu tıbbi destek sis-
temleri sökülen Nancy Crazoa,
önceki gün öldü.
Nancy Cnızon, 8 yıl önce ge-
çirdiği trafık kazası sonucu bey-
ni onanlmaz şekilde tahrip ol-
muş ve bitkisel yaşama girmiş-
' Mahkemenin karanrun kesin-
leşmesi üzerine Nancy'yi yaşa-
ma bağlayan tıbbi destek birim-
leri 12 gün önce sökülmüştü.
Hastane yetkilileri, önceki gün
ölen 33 yaşındaki Nancy'nin aa
çekmediğini belimiler.
FIRTINANIN ETTİG1 — Fransa'nın kuzey sahillerinde ön-
ceki gün çıkan fırtına, yaşamı felç etti. Saatte 100-120 kflo-
metre hızîa esen riizgfir yolda yakaJadıgını önfine katıp gö-
tiirdii. (Fotoğraf: Reuter)
HABERLERİN DEVAMI
3 ocak dayanışması
(Baştarafi 1. Sayfada)
makla eşanlamlıdır.
tktidar, demokratik hnkuk
devleti için mahaiefetten yardım
istiyor. 'Anayasayı bir kere ihlaj
etmekle bir şey olmaz', Teknö-
loji o kadar ileriedi ki hukuk ar-
kadan gelsin' diyen iktidar, şim-
di bonlan söyliiyor. Sayın Ozal
kaç kere bunlan söyledi. Ana-
yasa Mahkemesi'nin iptal ettigi
karaıian yeujden geciriyorlar.
Şimdi hukuk devkti içinde hak-
lannı araraak isteyen insanlan
engeflemek için her şeyi yapryor-
lar. Artık iş isten geçti. Şimdi
yapması gereken şey, emegin
hakkını vennesidir.
Türkiye'de başta SHP oimak
üzere bütün mubalefetin, de-
mokratik güçierin 3 Ocak
1991'de işçilerin ve çalışanlann
yanında olacagından hiç kuş-
kum yoktur. Unutmayalım ki
hiç kimse bir gün işe gitmeme-
sinden dolayı suçlanamaz. Nite-
kim Sayın Başbakan bir emirle
31 aralıkta herkesin işe gitmeye-
bileceginitekbaşına ilan etmiş-
tir.
Diger yandan bu bareketleri
olağanüstü hal gibi yasal ya da
fiili mudahalelerle önleraeye ça-
lışmanın da dogru olmayacagı-
nı ifade ederim.
Bu vesik ile önümüzdeki kri-
tik haftayı 'işçilerle dayanışma
haftası' olarak kabul ediyo-
rnm."
Bazı sendika yöneticileri ve iş-
çilerin de katıldığı basm toplan-
tısında Inönü, bir gazetecinin
"Hükümet 3 ocakta polisiye
tedbirlere başvurursa ne oiacak"
sorusuna şu karşılığı verdi:
-: "Polisiye tedbir yasadışı bir
harekete karşı uygulanır. Bura-
da yasadışı bir şey yok. Durup
darurken insaalann üzerine gi-
derseniz ıstaraba yol açarsınız.
Bunu hükümet yaparsa hükü-
met sorumhı olur. Herkesin gör-
dügü gibi işçiler başından beri
son derece dikkatli hareket et-
mişlerdir. Polis, evde oruranla-
n yakalarsa, dayak atarsa elbette
kanşıklık çıkar. Polisin görevi
evinde oturan insanlara dayak
atmak degildir. Bu ne biçim bü-
kümet, bu ne biçim polis? Mec-
lis'te Başbakan Demokratik
tepkilere açığız' dedi. Şimdi de
böyle diyor. Sayın Özal bir yer-
de devre>e giriyor, ama nerede?
Demokratik tepkiye acıgız dedi,
onlar da yapıyoriar. Yapacağı
şey şimdi işçilerle konuşmak.
Söylediginin anlamı bndur. Eger
farkındaysa. inşallah farkında-
dır. Meclis'teki konuşmasını
herkes böyle anladı. Eger far-
kında degilse, imkânlar var, vi-
deo bantlardan kendini bir da-
ha diıüeyebilir."
Stirekli eylem
SHP, 3 ocak, 4 ocak eylemle-
ri ardından 5 ocakta da lsken-
derun'da "banş mitingi" yapa-
cak. Bu amaçla da SHP Genel
Başkanı İnönü ile milletvekille-
ri, 4 ocak gecesi buraya geçecek-
ler. tskenderun'daki mitinge de
özellikle işçilerin katılımı için
yoğun çaba gösterildiği ifade
ediliyor. "İşçilerie dayanışma
haftası" boyunca, toplantıların
süreceği, SHP'nin sendikalı tüm
üyeleri ve milletvekilleri ile bir-
iikte grev ve grev olasılığı yük-
sek olan işyerlerini ve bölgeleri
gezeceği kaydediliyor.
SHP'liler, yükselen toplumsal
muhalefetin, "erken seçim" yo-
lunjı da açabileceğine işaret edi-
"yorlar. î ocak günu ise İnönü
1
nün zorunlu haller dışında evin-
de oturacağı, SHP personelinin
de işe gelmeyecegi öğrenildi.
Ttirk-Iş kararlı
(Bajtarafi 1. Sayfada)
toplantıda yarar görmüyonım"
diyerek reddetıi.
Öte yandan Başbakan Akbu-
lut dün Bursa'da küçük sanayi
sitesinin açılış töreninde yaptığı
konuşmada işçilere "gelin konu-
şaLm, anlaşaüm, uzlasalım" di-
ye seslendi. Akbulut, "Onlar ka-
bul etmedi diye durmayacağız,
ısrar edeceğiz 'gelin meseleleri
halledelim, uzlasalım' diyoruz,
onlar gelmiyor" dedi. Cumhur-
başkanı Turgut Öral da ayru to-
rende yaptığı konuşmada; "Yan-
lışlık yapmayın. 1980 öncesi ya-
şadıgımız. bugun Doğu Avnı-
pa'nın >aşadığı duruma düşersi-
niz. Bazı adamlar vardır. Bun-
lar loskırtıcıdıriar. Onlardan ba-
yır gelmez" diye konuştu.
TTK ve MTA'da yürüyüş ve
mitinglerle 28 gündür grev ya-
pan 48 bin maden işçisinin sen-
dikası Genel Maden-lş'in Baş-
kanı Şemsi Denizer, hukümetin
3 ocak eylemine ilişkin uyarısı-
na sert tepki göstererek, "Her-
gün anayasayı çiğneyenler ana-
yasaya sığınamazlar" dedi.
Genel grevin işçinin en doğal
hakkı olduğunu da belirten De-
nizer, "Baskıya karşı süresiz ge-
nel grev ilan edilmelidir" diye
konuştu.
Türk-tş Yönetim Kurulu, Ba-
kanlar Kurulu'nun 3 ocak eyle-
mine yönelik uyansını yanıtladı.
Türk-lş Yönetim Kurulu'nun
dün yaptığı yazılı açıklamasın-
da şöyle denildi:
"Bakanlar Kurulu'nun 3 ocak
perşembe günü uygulanacak ey-
lemin genel grev oldugu, bunun
yasalara aykırı bulunduğu ge-
rekcesiyle her türlü yasal işlemin
yapılacağı yonündeki acıklama-
sı, konfederasyonumuzca bekle-
nen tehdit ve sindirme yöntem-
krinden birisidir. Bu açıklama
ile Bakanlar Kurulu, bağımsız
yargının görevine müdahale et-
mektedir. Görev ve yetki tecavü-
zü yapılarak, anayasamn benim-
sedigi kuvvetler ayrüığı kuralı da
çignenmiştir. Türk-İş loplulugu,
Türk ulusu önünde yargı organ-
larına hesap vermeye hazırdır.
Bakanlar Kurulu'nun son açık-
laması, demokratik hakların
kullanımında baskının ve tehdit
yoUannın nasıl denendiğini gös-
termektedir. 20 aralık perşembe
günü gerek başkanlar kurulu
açıklamasında, gerek Başkanı-
mızın konuşmasında açıkça be-
Brtildiği gibi hiçbir tehdit ve bas-
kı Türk-lş'i yolundan döndür-
meyecektir. Siyasal iktidar, is-
tenmeyen yollara başvurdugu
taluiinle çıkacak sonucun so-
raaMufnnu da yüklenmiş ola-
caktır."
Başbakan Yıldırım Akbulut
dün Bursa'da gazetecilere yaptı-
ğı açıklamada "Türk-lş'le gö-
rüşmek istedim. Ama henüz bir
cevap alamadım" dedi. Yılmaz
ise Akbulut'un görüşme öneri-
si konusunda basın mensuplan-
na bilgi verirken "Dün (önceki
gün) yapılan Bakanlar Kurulu
toplantısında alınan kararı bü-
yiik bir üzüntüyle karşüadık. Bu
aşamada gundemsiz bir toplan-
lının yapılmasında fayda
görmüyonım" dedi. Yılmaz bir
gazetecinin bir gündem belirle-
yemez misiniz sorusuna ise
"gündem neymiş ki, şimdiye ka-
dar neden böyle bir toplanü
>
ı
apılmadı' karşılığını verdi. Yıl-
maz, şu anda şube başkanlan-
nın Ankara'da olmadığını belir-
terek bir karar almalarının
mümkün olmadığını da söyledi.
Bursa Küçük Sanayi Sitesi'nin
açılış töreninde konuşan Başba-
kan Akbulut işçilere "Gelin ko-
nuşalım, anlaşalım, uzlasalım"
diye seslendi ve şunlan söyledi:
"tşçilerimize sesleniyorum.
Imkânlannuz ve dengeler nispe-
tinde işçilerimize en faziasını
vermek istiyoruz. Meseleyi ücret
ve geçim meselesi olarak degil,
siyasi mesele olarak ele almak
yanlıştır, dogru degildir. Biz bu
nedenlerle yapılan grevleri de
haklı bDİamayız. Grevin bir hak
olduğunu biUyoruz. Grevlerden
gelen mesajlan da aldık. Grev-
lerden gelen sesi duyduk. Gelin
anlaşalım. İyiyi vermeye gayret
ettik. Daha da iyisini vermeye
gayret ederiz. Bizim gayretimiz
halkımızın daha iyi yaşaması
içindir. "
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
da aynı törende şunlan söyledi:
"Yanhşlık yapmaym. 1980 önce-
si yaşadığımız, bugün Doğu Av-
nıpa'nm yuşadığı duruma düşer-
siniz. Bazı adamlar vardır. Bun-
lar kışkırtıcıduiar, başkalanmn
omzuna basıp yükselmek ister-
ler. Onlardan hayır gelmez.
Türkiye büyük bir rahat içerisin-
de. Etrafınızdaki ulkelere bir ba-
kın bunu beğenmeyenleri Allah
affetmez. Bu rahatlıklardan dö-
nüp başınıza bela arayanlar var.
Onlara uymayın! Onlar kendi
kendileriyle kavga etsinler. Ken-
di başlanna bela açsınlar. Biz
seyredip gülelim. Yanhşlık yap-
mayın, ben bunları size bundan
sonra da yanhşhk yapmayasrnız
diye söylüyonım. "
Özal, cumhurbaşkanlarının
hep ortadan konuştuklannı ifa-
de ederek, "Cumhurbaşkanı
hep ortadan konuşacak degil ya.
Bazen de acı da olsa nakikatla-
n söylemek gerek" dedi.
Cumhurbaşkanı Özal Bursa1
Türk-lş Genel Başkanı Şevket
Yılmaz'ı dün önce HEP Genel
Başkanı Fehmi Işıklar ile HEP
milletvekilleri tbrahim Aksoy,
Saüh Sümer, Ahmet Türk ve
Mahmut Alınak ziyaret etti.
Işıklar, Körfez krizinin gerek-
çe gösterilerek bir eylemin anla-
mım değiştirecek tutum ve dav-
ramşlarda bulunulmaması için
hükümeti uyararak, "Bu eylem,
iktidan sarsacak güçte ve nite-
liktedir. Gerçek muhalefettir. Bu
eylemin hükümet ve işveren ta-
rafından da bir mutevazı uyan
olarak kabul edilmesi gerekir"
dedi. İşçilerin anayasadan kay-
naklanan "cahşmama" haklan-
nın bulunduğuna da işaret eden
El sıkma için söz düellosu
7 ARAÇ TAMAMEN YANDI — Kadıköy'deki DMO'ya düzenlenen saldında 7 araç tamamen
yanarken 13 araç da kısmen hasar gördü. (Fotoğraf: Suat Koziuklu)
ma bakkı karşısında ücretinin
kesümemesi gerekir" dedi. Işık-
lar, HEP'in 3 ocak günü
TBMM çalışmalanna katılma-
yacağını da açıkladı.
Yılmaz da 3 ocak eyleminde-
ki kararlılıklanm dile getirerek
"Kimsenin kafasını bozmasm-
lar, işçinin kafasını bozmasuılar,
ittifakla aunan karar, 3 ocak gü-
nü uygulanacaktır" dedi.
Yılmaz'ı daha sonra da Tür-
kiye Barolar Birliği Başkanı Ön-
der Sav, TMMOB Başkanı Teo-
m u Alptürk, Türk Tabipler
Birliği Merkez Konseyi Başkanı
Dr. SeUm Öicer, Türk Eczacılar
Birliği Başkanı Mekin Tanker,
Türk Diş Hekimleri Birliği Baş-
kanı Yılmaz Bilgin ile Türk Ve-
teriner Hekimleri Birliği Başka-
nı Yücel Akına ziyaret etti. 3
ocak eylemini, çaiışma yaşamı-
nın tıkanma noktasına gelen so-
nınlannın çözümü ve hukukun
üstünlüğünün şaglanması açı-
sından çökönemli bir satır başı
olarak gördüklerini belirten Ön-
der Sav, bu eyleminde Türk-İş'in
yanında olduklannı açıkladı.
da "Türk Ekonomisine Genel
Bakış" adlı toplantıda yaptığı
konuşmada ise, "Ortada fol yok
yumurta yok. 'Genel grev yapa-
cağız' diyorlar, onun provasını
yapıyorlar. Bu, memleketi buh-
rana götürür" diye konuştu.
Özal, Zonguldak grevine bilinen
ve her problemin içinde var olan
derneklerin yardım ettiğini öne
sürdü. Özal, "Bunlara kimse
uymamabdır" dedi.
Bombalı saldın, soygiın
(Baştarafi 1. Sayfada)
ra yol açtı. Ankara ve Istanbul
1
da dün ayrıca 5 ayn silahlı soy-
gunda 826.5 milyon lira ve 7 ki-
lo altın gasp edildi.
Edinilen bilgiye göre, Devlet
Malzeme Ofisi'nin Kadıkdy sı-
nırları içinde Ankara Caddesi
Merdivenköy'deki İstanbul Böl-
ge Müdürlüğü'ne dün saat 21.00
sıralarında silahlı 4 kişi, gasp
edildiği bildirilen 34 L 2849 pla-
kalı bir kamyonetle geldi. Elle-
rinde telsiz olduğu kaydedilen l'i
kız 5 kişi, deponun girişinde bu-
lunan bekçi kulübesindeki 2
bekçiye, "tçeride şüpheli şahıs-
lar bulundugunu, bu nedenle
arama yapacaklanm" söylediler.
Bekçilerin durumdan kuşkulan-
ması üzerine silahlı kişiler, bek-
çileri bağlayarak kulübeye ka-
pattılar. Militanların, bekçileri,
eşkâllerinin belirlenmemesi için
"kendilerine bakmamalan" yo-
hında uyardıklan, bir bekçiyi tp-
katladıklan kaydedildi.
Silahlı kişilerin daha sonra
olay yerine geldikleri kamyonet
ile DMO içine girerek, bahçede
resmi dairelere teslim edilmek
üzere bekletilen yeni polis oto-
ları ile ambülanslann bulundu-
ğu alana geldikleri belirtildi.
Yetkililerden alınan bilgilere gö-
re, silahlı kişiler kamyonet için-
de getirdikleri patlayıcı madde-
leri araçlara ve çevreye yerleştir-
meye başladılar. Militanların,
araçlann üzerine bidonla benzin
de döktükleri öğrenildi. Ancak,
militanlar olay yerinden aynla-
madan belirlenemeyen bir ne-
denle 21.30 sıralarında DMO
bahçesinde çok şiddetli bir pat-
lama oldu. Patlama sonucu
araçlar yanmaya başladı ve si-
lahlı kişilerden 2'si de olay ye-
rinde öldü. Cesetlerden birinin
tanınmaz halde olduğu belirtil-
di. Saldırganlardan kız olanın
da bu patlama sırasında ağır ya-
ralandığı, kaldınldığı Haydarpa-
şa Numune Hastanesi'nde teda-
vi altına alındığı öğrenildi. Pat-
lama sırasında 4 aracın tama-
men yandığı, yaklaşık 20 araan
da büyük zarar gördüğü ifade
edildi. Yetkililer, saldırganların
panik içinde bombaları yerleş-
tirirken, erken bir patlama oldu-
ğunun sanıldığını kaydettiler.
Patlamadan sonra silahlı kişiler-
den diğer ikisinin DMO Mües-
sese Müdurü Erdoğan Tuncay
L
ın 34 SF 345 plakaü makam oto-
sunu gasp ederek olay yerinden
uzaklaştıklan belirtildi. Polis
yetkilileri, gazetecileri patlama-
nın olduğu bolgeye yaklaştır-
mazken, bilgi de verrnedfler. Da-
ha sonra olay yerine gelen Istan-
bul Emniyet Müdüru Mehmet
Agar, bahçede iki ceset bulun-
duğunu, patlamamış bomba ol-
ması ihtimali göz önüne alına-
rak araştırma yapıldığını söyle-
di. Patlamadan sonra çıkan yan-
gın, çevre itfaiyelerin müdaha-
lesi ile kontrol altına alındı.
DMO bahçesinde inceleme
yapan bomba imha ekiplerinin,
patlamarruş 2 bombayı etkisiz
hale getirdiği belirtildi. Polisin
çalışmalanna kurt köpekleri ile
ozel ekipler de katıldı.
İkinci patlama
Aynı saatlerde Üsküdar'da in-
şaatı sürdürülen polis lojmanla-
Grevler çıg gibi
(Baştarafi 1. Sayfada)
mındaki 14 işyerinde yaklaşık
6 bin üyesi ile Ötomobil-İş, 3 iş-
yerinde de yaklaşık bin 500 üyesi
ile Özdemir-İş dün grev başlat-
tı. Otomobil-İş 2 bin üyesinin
çalıştığı MESS'e bağh 5 işyerin-
de de bugün greve çıkucak.
Türk-Metal Sendikası da bin
600 üyesinin çalıştığı 73 ildeki
emniyet müdürlüğü tamirhane-
lerinde bu sabah greve başlıyor.
MESS üyesi 173 işyerinde 80
bin dolayında üyesi ile önceki
gün greve başlayan Türk Metal
Sendikası Genel Başkanı Mus-
tafa Özbek dün İstanbul'da dü-
zenlediği basın toplantısında
MESS yöneticilerini sert bir dille
eleştirdi.
Ozbek, "Acaba MESS yöne-
tirni yüz binlerin sözleşmesini
'ucuza kapatmak için' bir yerter-
den 'garantimi almıştır? İşveren-
ler metal sanayiinde bir grevin
Türk sanayii için büyük bir risk
ve tehlike olduğunu söylerken
MESS yönetimi kendi üyeterinin
feryatlanna bile kulak asmıyor.
MESS yönetimi eğer Körfez kri-
zinin usandıncı bunalımına sır-
tını dayamak istiyorsa yanlış ya-
pıyor. Yanılıyor. tşçilere silah
zoruyla işbaşı yaptınlsa bile üre-
tim alamazlar" dedi.
Özbek, MESS üyesi işyerle-
rinde ortalama ücretin net 351
bin lira dolayında olduğunu bil-
dirdi. Metal işkolunda ücretin
düşük kalmasının, işçi çıkarma-
ların yoğun olması ve asgari üc-
retle işçi çalıştırma ahşkanlığın-
dan kaynaklandığını savunan
Özbek, toplusözleşme masasın-
da MESS'in kendilerini "işçi çı-
karmakla tehdit ettiğini"de öne
sürdü.
Özbek 85 bin üyelerinden
yüzde 45'inin asgari ücretle ça-
lıştığını vurgulayarak "MESS
patronlannın asgari ücretle ça-
lışan bir işçiyi yüzde 100 zam
önermesi utanç vericidir. Biz de-
dik ki asgari Ücretle çalışan bir
iscimizin eline çıplak bir milyon
lira geçsin" diye konuştu. Öz-
bek, "MESS'in kaü, dayatmacı,
uzlaşmaz tutumu degişmedigi
sürece grevin bitmeyecegini"
söyledi.
Özbek'in yaptığı açıklamaya
göre taraflann ücret zammına j ^ '
ib'şkin son teklifleri şöyle: Genel
MESS üyesi işyerleri ekono-
mik durumları, işçilik maliyet-
leri, sektör içindeki yerleri, ih-
racat bağlantıları vb. dikkate alı-
narak A, B, C olarak üç gruba
aynhyor.
Türk Metal Sendikası 1. yıl A
grubu için yüzde 350, B grubu
bizim" sloganlan ve zafer işaret-
leri yaparak protesto edip "yuh"
çektiler.
Madenciierle dayanışma için
onguldak'a gelen DİSK
Başkanı Abdullah Baş-
türk ve yöneticilerinden oluşan
bir heyet işçilerin uzun yürüyüş-
lerine ve mitingine katıldılar.
Baştürk 12 Eylül'ün hak ve hu-
kuk dışı uygulamalan ile taba-
nı elinden alınmış, trilyonlarla
ölçülen para ve mal varlığı gasp
sırasıyla yüzde 200, yüzde 160 ve
yüzde 100 oranmda zam öner-
di. İkinci yıl A, B, C, gruplan
için Türk Metal ilk 6 ay için yüz-
de 40 artı yüzde 5 refah payı,
ikinci 6 ay için yüzde 35 artı yüz-
de 5 refah payı isterken MESS , ,_ , , _, J
enflasyon artı milli gehr artışı- m e t e
hakaretten açılan davada
nın üçte biri oranında zam öner-
M a n
Mustafa Taşar'dan kaza-
nılan bırbuçuk milyon liralık
madıklannı, ancak madencile-
rin eyleminin Türkiye işçi sını-
fının eylemleri ile ymygınlaştığı
bir noktada moral desteklerinin
anlamlı olduğunu söyledi.
Naznn Hikmet'in kızkardeşi
Samiye Yaltmm, Nazım Hik-
di. Bu tekliflerle uyuşmazlık gi
derilemeyince metal işkolunda
grevler başladı.
Hukümetin tutumunu, 'oya-
lama' olarak değerlendiren ma-
den işçileri, grevlerinin 28. gü-
nünde dün eylemlerini sertleştir-
diler. Hükümete "uyan" ama-
cıyla, şehir içi yürüyuşlerinde
her günkü güzergâhı değiştiren
madenciler, Türkiye Taş Kömü-
rü Işletmeleri Genel Müdürlüğü
önünde protesto eylemi gerçek-
leştirdiler. On binlerce işçinin şe-
hir içinde gün boyu süren yürü-
yüşleri, Zonguldak'ta trafiği ta-
mamen felç etti.
*91, 4 ocak hesap günü ola-
cak', 'İşçiler banşa Ozal savaşa',
'Yetkisiz bakanlar boşa imza at-
tılar', Tehditten korkmayız, 3
ocakta burdayız', Madencinin
savaşı Özal ile oiacak', 'Çaldınız
çırptımz, 10 yılda ne yapünız?',
'Tasarnıf dediniz, paramızı ye-
diniz'... yeni sloganlarını atarak
yürüyen işçiler, uyarılan sonuç
vermezse eylemlerinin boyutla-
narak devam edeceğini ilan et-
tiler. Madenciler gösterileri sıra-
sında çekim yapan TRT ekibini
de "TRT onlann, meydânlar
tazminatı, 'Ağabeyim yasasaydı,
mutlaka aranızda olurdu ve siz-
ler için yazardf diyerek işçilere
bağışladı. Nazım Hikmet'in
"Türkjye işçi sınıfına selam" şi-
irini Nazım Hikmet'in mesajı ve
selamı olarak işçilere yoliadı.
Genel Maden-tş Başkanı
Şemsi Denizer Başbakan Akbu-
lut'un Bakanlar Kurulu toplan-
tısı sonrası açıklamasını değer-
lendirirken Başbakan Akbulut1
un hâlâ Zonguldak direnişini
kavrayamadığmı söyledi. Soru-
nun çözümünü sürüncemede bı-
rakan hükümet politikasının en
çok hükümete zarar vereceğini
belirtti. Denizer, hukümetin,
Türk-lş'in genel eylem karan ile
ilgili çıkışına değinerek söze gir-
di.
İşçilerin 'Akbulut işçiyi kor-
kutamazsın', 'Tehditten korkma-
yız, 3 ocakta burdayız' slogan-
lan arasında, hukukun üstünlü-
ğüne dayanmayan ve toplumun
gereksinmelerine yanıt vermeyen
yasaların işletilemeyeceğini be-
lirtti. 'Gücleri yetiyorsa engelle-
sinler, 3 ocakta burdayız, 4
ocakta Ankara'dayız' dedi.
rında da patlama meydana gel-
di. Can kaybının olmadığı pat-
lama, binada büyük hasara yol
açtı.
Patlamalardan sonra gazete-
leri arayan bir kişi, saldınların
sorumiuluğunu "Dev-Sol Silahlı
Devrimci Birlikler" adına üst-
lendi. Telefondaki. kişi, "ANAP
iktidannın tutumn ve demokra-
tik kitle örgütieri üzerindeki po-
lis baskısını protesto etmek
amacıyla polis otolannı imha
ettik" dedi.
Silahlı soygunlar
Dün Ankara ve Istanbul'da
meydana gelen 5 ayn silahlı soy-
gunda da 826.5 milyon lira ve 7
kilo altın çalındı. Soygunlar şöy-
le gelişti:
Ankara Cumhuriyet Bürosu'-
nun haberine göre Ankara İskit-
ler'deki Köy Hizmetleri binası-
na önceki gece giren kimliği be-
llrsiz kişiler, işçilerin ikramiye-
lerinin bulunduğu üç kasayı aç-
tılar. Binamn kapılanyla Uç ka-
sada, herhangi bir zorİanma izi-
ne rastlanmadığı, kasaların
anahtarlar ile açıldığı saptandı.
Olay, dün sabah işe gelen gö-
revliler tarafından fark edildi.
Olaya el koyan Ankara Emni-
yet Müdürlüğü Hırsızlık Masa-
sı dedektifleri, kapı ve kasalar-
da herhangi bir zorlama izine
rastlamayınca, bu soygunun ku-
rum içinden gerçekleştirildiği
sonucuna vararak, müdürlükte
çalışan 7 kişiyi gözaitına aldı.
Sorgulanmalanna başlanan İl
Köy Hizmetleri Müdürlüğü ça-
lışanlanmn adları şöyle:
Mutemetler Durak Kaplan,
Bilal Gürcanve Kadir Anın. Ge-
ce nöbetçi memuru Recep Ay-
kanat, bekçiler Arif Karagöz,
Bayram Ergin, Şerafettin Ak-
taş.
Polis yetkilileri, olayın siyasi
bir yönünün bulunduğunun sa-
nılmadığını açıklarken kurum
yetküileri de işçilere ikramiye
ödenmesi için 833 milyon lira
para çekildiğini, bunun 60 mil-
yonunun ödendiğini, kalan 673
milyonunun da bugün ödenmek
üzere üç mutemete ait kasalara
konulduğunu söylediler.
Istanbul Haber Servisi'nin
haberine göre İstanbuPdaki
soygun olaylan da şöyle ger-
çekleşti:
Yapı ve Kredi Bankası'nın
Bostancı Eminalipaşa Caddesi
ile Ayşe Kadın Sokağı'nın kesiş-
tiği yerdeki Yapı ve Kredi Ban-
kası Ayşe Çavuş Şubesi'ne dün
saat 14.50 sıralannda gelen si-
lahlı ve maskeli 4 kişi içerideki-
leri tabanca tehdidiyle etkisiz
hale getirdiler. Soyguncular,
149 milyon lira para ve içinde 3
milyon lira bulunan küçük bir
kasayı alarak olay yerinden kaç-
tılar.
1. Levent Nispetiye Caddesi
24-1 'de bulunan Ekol adlı ku-
yumcu dükkâmnı açan Haluk
Kuruoglu, kasadaki alunlan vit-
rine yerleştirirken içeriye giren
bir kişi yüzük almak istediğini
söyledi. 20-25 yaşlannda oldu-
ğu bildirilen kişi, daha sonra si-
lahını çekerek işyeri sahibi Ku-
nıoğlu'nu masanın altına yatır-
dı. Soyguncu kasadaki yaklaşık
5 kilo altım aldıktan sonra olay
yerinden yaya olarak kaçtı.
Öte yandan saat 11.30 sırala-
rında Beyazıt Tiyatro Caddesi
24 numarada bulunan Bedii
Dalgıç'a ait deri ve kuyumcu
dükkânma gelen silahlı iki kişi
işyeri sahibini ve içerideki bir
müşteriyi etkisiz hale getirdikten
sonra vitrinde bulunan yaklaşık
2 kilo altım alarak kaçtı.
Aksaray'daki bir sinema,
kimlikleri henüz belirleneme-
yen, maskeli ve biri silahlı iki ki-
şi tarafından soyuldu. Gişeden
yaklaşık 1,5 milyon lira Dara
alan soyguncular kaçtı.
(Baştarafi 1. Sayfada)
yok' diyorlar. Adamcağız inanır
bunlara, harbe yol açar" dedi.
İnönü gazetecilerin Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın bir gaze-
tede yer alan "Yüzde 21 oyla
Çankaya'da oturuyorsun diye
benim elimi sıkmıyorlar, Bag-
dat'a gidip bir diktatörün elini
sıkıyorlar" şeklindeki sözlerini
hatırlatmalan üzerine şunlan
söyledi:
"Ben diktatörleri görmeye git-
tiğim zaman ellerini sıkıyonım.
Sayın Özat'a gittiğim zaman da
elini sıktım. Orada fark yok.
Mesela Sayın Özal'ın duyduğu
rahatsızlık, onun kaynagı da
belli, çaresi de belli. Tartışmalı
cumhurbaşkanı dönemi diye
başladık, şimdi anayasa dışında
çalışan bir cumhurbaşkanı var.
Anayasa dışında cumhurbaşka-
nı olmaz. Onu duzeltsin."
—
OzaFdan suçlama
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
Bursa'da bir konserve fabrikası-
nın açılış töreninde yaptığı ko-
nuşmada, SHP Genel Başkanı
Erdal İnönü'yu ağır bir dille
eleştirdi. İnonü'nün ismini ver-
meyen özal, "Tek adammıs, yok
efendim, nerede tek adam. O
diktatör olur. Onlardan civarda
var. Ayaklanna gidiyoriar, nere-
deyse ellerini öpecekler" diye
konuştu.
Cumhurbaşkanı Özal, Bur-
sa'da "'Türk Ekonomisine Ge-
nel Bakış" konulu panelde de
İnönü'ye eleştiriler yöneltti. Ko-
nuşmasında Körfez krizi konu-
suna değinen Cumhurbaşkanı
Özal, SHP lideri Erdal İnönü'-,
yti kastederek "Bize danışma-
dan, hükümete danışmadan
kalkıp Irak'a gitmişler. Buyur-
sunlar güle güle gitsinler. Ama
söyleyeceğiniz bir şey varsa ge-
lin bize söyleyin, Saddam'a de-
gil. 'Biz savaşa karşıyız' demek-
le Türkiye'de fikir birliği olma-
dığı imajı yaraülıyor. Harp
olursa asıl mesuliyet bu yanlış
imajı verenlerdedir" diye ko-
nuştu. Özal konuşmasına şöyle
devam etti:
"Türkiye'de bu konuda itti-
fak yok demek isüyorlar. Bizim
harp istedigimizi düşünüyorlar.
Adama kendi düşüncelerini,
yanlış olan imajı veriyorlar. O
da harp çıkmryor zanaedecek ve
Kuveyt'ten çıkmayacak. Biz
Körfez'e asker yolladık mı?
Yolfaunadık. Savaş istesek yol-
lardık. Buiesmiş MDIetler karar-
lanna uyuyoruz. Hukuki olan
dnrum BM kararlandır. Am-
bargo karannı BM yapmış. Ea
son verdiği karar 'üye ülkeleri
motorize ettim, girerim' diyor.
'Sen müdahale edecek misin' di-
yorlar. BuDİarı konuşmak iste-
miyorum. Peki oraya neden git-
miş askerler? ABD Cumhurbaş-
kanı 'poposuna vururum' dedi
geçti. Bizim basın böyle konn-
şuldu bile demedi. Türkiye, BM
kararianmn yanındadır. Bizünle
biriikte olmayanlar acaba bn-
nun karşısında mıdır?
Bize, hükümete danışmadan
Irak'a gittiler. Buyursunlar gü-
le güle gitsinler. Ama gittikleri
ülkenin liderinin bir diktatör ol-
duğunu unutmasınlar. Hem öy-
ie bir diktatör ki daha I988'de
Halepçe'de Güneydogu Anado-
lu'nun hudutiannda zehirli gaz
kullanarak binlerce Irak Kürtü-
nü öldürdügüniı unutmasınlar.
Hudutlanmızda bizim vatan-
daşlanmızın soydaşlan olan in-
sanların da bize sığındıgını
unutmasınlar. Bunlann 20-25
bini bize kaçıp sıgındılar. Bun-
lan almasa mıydık? Sen gidip
bu insanlık dışı şeyleri yapanla-
nn elini sıkacaksm. 'Aman ne
olur savaş yapmayın' diyecek-
sin. Yaparsa yapsın kardeşim.
Kime karşı yapıyor? Eğer Irak
Kuveyt'ten çekilmiyorsa bütün
Birieşmiş Milletler'e karşı yap-
mıyor muî" ;J v • :
.;-. ;s.ijanı;i3y
"Bu konularda kimden gkti
ne cevap aldı. 'Siz de çıksamz
ABD de çıksa diyor' kendine.
'Bu ABD'nin teklifî' deniyor.
Bunu duyunca 'ya öyle mi bil-
miyorum' diyor. O zaman ög-
ren de git kardeşim. BM kara-
nndan vaz mı geçeceksin. Ben
gidip öyle konuşsam tefe koyar-
lar. Tabü yanında giderken goy-
goyculan var. Şaşkına uğrarti
diyorlar. Neyi şaşkına uğratü
kardeşim? Milletin huzuniBda
bunian şikâyet ediyonım. MB-
balefet olabilir, nüans farklan
olabiiir. Ama Avnıpa gibi mn-
halefet ile iktidar ortak hareket
edebilir. Biz ise yüzde 100 zrüz'.'
ARADABIR
(Baştarafi 2. Sayfada)
öğretmekle kalmayacak, köyü ekonomik, toplumsal, kültü-
rel yönden canlandırma görevini üstlenecekti. Enstitülerde
köy çocuklanyla biriikte uygulamaya koyduğu eğitim, son de-
rece yeni özellikler taşıyordu. Beş on yıl gibi kısa sürede ba-
şarılanlar yerli yabancı pek çok insanı heyecanlandırdığı hal-
de, bizim eski yöntemlere bağh tutucu bürokratlarımız, ku-
rulu geri düzenin savunucusu politikacılarımız kısa sürede
onları karalayıp halkın gözünden düşürmeyi, 1946, 1950 ve
sonraki seçimlerde bütün Türkiye'nin yüzünü karartan alicen-
gizgeri dönüşü başardılar. Birden iyiler kötü oldu. Enstitüle-
rin yerini imam hatip okulları aidı. Eğitimsiz, becerisiz iş gü-
cümüz şehirlere, sonra dış ulkelere aktı. Köyler boşaldı, şe-
hirler köylesti. Atatürk'le biriikte Kurtuluş Savaşı'nı başaran-
ların getirdiği yenilikler silindi. Üniversitelerin, gençliğin hatta
aydınların bir bölümünün kafasını geri düşünüş ve dönüş öz-
lemleri doldurdu. Türban, bu çok derinlerdeki sancının sim-
gesel göstergesi oldu. Değirmeni gittikten sonra çakıldağını
arayan zavallı gibi nice zamandır bunu tartışıyoruz. Pek çok
çağdaş kazanım elden gittikten sonra türban takılsa ne olur,
takılmasa ne olur? Kafaların içiyte uğraşacak yerde dışıyla
uğraşmayı pek seviyoruz nedense...
Enstitülere daha çok kız çocuğu alarak onları aydinlatıp
yeniden köylere, kadın çoğunluğumuzun yaşadığı karanlık
yerreşmelere yollamak, Tonguç'un büyük özlemiydi. Şu an-
da sayısını tam bilmiyorum, ama 20 bine yakın delikanlının
altı yedi bini kızdı. 194O'lı yıllarda ancak o kadarını başara-
bilmisti. Her bir kızın köyünden alınıp enstitüye kazanılması
için Ferhatça çabalar harcandı. Sıdıka Avar'ın bir başka kol-
dan yaptığının çok büyüğünü yapan Rauf İnan, Safa Güner,
Seyfi Koryürek, Fikret Madaralı, Nazif Evren ve daha nice
adlı adsız eğitimci bu uğurda kendilerini tükertircesine ça-
lıştı.
Elinden, gönlünden halk yararına iş gelmeyenler yıkmayı
ya da yıkımlan alkışlamayı ya da sadece seyirci kalmayı, böy-
lece de yıkımlan deşteklemeyi seviyor. Toplumun kökü, natta
temeli niteliğindeki köyler, hele de köy kadınlığı karaniıklar-
daysa, çoğu zaman şehirlere üniversite kurmak bile bekle-
nen sonucu vermez. En makineli tekniklerie bile büyük bir
yapıyı çatısından başlayarak degil, temetinden başlayarak ya-
pabiliriz. Kitaplıkların, tiyatroların, operaların, kültür saray-
larının da sanımca bundan sonra olumlu anlamları olabilir.
Enstitüleri kapatan DP iktidan, bankaiara filan buyurarak hem
de kapattığı enstitülerin yamacına örnek köyler kurdurdu. O
pek modern evler yıllarca boş kaldı. Yanı sıra bütün yurdu
imam hatip okulu ağı ile örmeyi de hızlandırdı. Ulusun ço-
ğunluğu köylerde canlandırıcı bir ilköğretimden, iyi düşünül-
müş ve uygulanmış meslek öğretiminden yoksun yaşarken
kim dolduracak o kültür saraylarını, operaları, tiyatroları? Kim
girip çıkacak kitaplıkların kapısından? Kim oturacak o cici ev-
lerde? İmam hatip çıkışlılar zaten hepsine karşı!
Enstitülerin kapatılmasının üstünden 40 yıl geçti. Şaşkın
ördek gibi kıçın kıçın yüzerek geldiğimiz kara sonuç iste! Ali
Ulvi, Cumhuriyet'te işe başlamasımn 40'ıncı yılında bunları
düşündürmek için çizdi sanırım o kocaman parmak izi yü-
künü taşıyıp giden başı yerde kadını...