05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 28 ARALIK 1990 TBMM'nin çalışma saati • ANKARA (AA) — HEP Kars Milletvekili Mahmut Alınak, TBMM'de göriişmelefin saat 15.00'te başladığını, bu nedenle yapılan çalışmalann basın yoluyla kamuoyuna yeterince duyurulamadığını belirterek birleşimlerin saat lO.OO'da başlamasının yararlı olacağını kaydetti. Alınak, Genel Kurul çahşmalarının günün geç saatinde başlamasının basını sıkıntıya soktuğunu, gazetelerde erken saatlerde gelişen haberlerin daha geniş yer aldığını belirtti. Alınak, bu nedenle çalışmalann saat lO.OO'da başlamasının yararlı olacağını kaydederek bu konuda herhangi bir çalışma olup olmadığının açıklanmasını istedi. Kaçak yargıç yakalandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — 3. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce, 20 yıl 6 ay ağır hapis cezasına mahkûm edilen emekli askeri yargıç Halit Cengiz, Ankara'da yakalandı. Ankara Emnıyet Müdürlüğu ekiplerince yakaJanan Cengiz, çıkanldığı Kara Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nce tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevi'ne gönderildi. 16 Temmuz 1984 tarihinde "cebri irtikap (manevi zorlayıcılık), görevine girmeyen suçlarda çıkar sağlamak, memuriyet nüfuzunu kötüye jcullanmak" suçlamasıyla "Igözaftına âûnan Binbaşı ^enğiz, yargılandığı 3. Ordu Askeri Mahkemesi'nce 10 Ocak 1985'te salıverilmiş ve yargılamasına tutuksuz oiarak devam edilmesi kararlaştınhnıştı. Şubede dövüldük • tstanbnl Haber Servisi — Maslak Kız Öğrenci Yurdu'ndan 24 aralık gecesi sivil polislerce gözaltına alınan üniversite öğrencisi Seher Şahin, Siyasi Şube'de dövüldüğünü ve haksız yere bir gece burada tutulduğunu öne surdu. Yıldız Üniversitesi işgali davasında tutuksuz yargılandığını söyleyen Seher Şahin, 2 kez üst üste duruşmaya gidemediğini, sivil polislerin ertesı gün yapılacak duruşmaya götürmek amacıyla yurda geldiklerini kaydetti. "Niye şubeye göturdüklerini sorduğunıda, mahkemeye çıkanlacağımı belirttiler. Şubede ellerime kelepçe takarak gözlerimi bağladılar. Oradaki görevliler, uzun süre aralıklı oiarak beni dövdüler. Bağırdıkça daha çok vurdular. Ertesi sabah yine tekme tokatla Yıldız işgali davası duruşmasına çıkarıldım. Adli tabiplikten 5 günlük rapor aldım." *Savaşa hayır' çagrısı • tSTANBUL (ANKA) — PEN Yazarlar Derneği Başkanı Yaşar Kemal'in çağnsıyla bir araya gelen 8 meslek kuruluşu temsilcisi Türkiye'nin savaşa kanştırılmaması yolunda bir metin hazuiayarak imzaya açtılar. Gazeteciler Cemiyeti Yönetün Kurulu üyesi Oktay Kuttböke, İHD lstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar, Mülkiyeliler Birliği lstanbul Şube Başkanı Hüseyin Ergun, lstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Salih Küçükoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası lstanbul Şubesi Başkanı Yücel Gürsel ve Makine Mühendisleri Odası lstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Uyeleri Muammer Kocel ve ömer Kapuz'un Yaşar Kemai'in girişimiyle kişisel oiarak imzaladıkları ve imzaya açtıkları metin, siyasi partiler, sendikalar, meslek kuruluşları ve kamuoyuna duyurulacak. Açlık grevinin 40. gününde yetkililer göreve çağrıldı Buca'da ölüm tehlîkesiÖlüm orucuna dönüşen açlık grevinde 40. güne gelinirken İzmir İHD Şubesi'nde toplanan sendika ve çeşitli demokratik kuruluşların temsilcileriyle tutuklu ve hükümlü yakınlan, yetkilileri bir kez daha göreve çağırdılar. Aileler "Yarın çok geç olabilir" dediler. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Buca Cezaevi'nde aç- lık grevinde 40. güne gelinirken tutuklu ve hükümlü yakınlanyla çeşitli kuruluşlann temsilcileri, yetkilileri olaya seyirci kalmakla suçlayarak protesto ettiler. 19 kasımda başlayan açlık grevinde 40. gune gelindi. Dev- let hastanesinde kalan 8 eylem- ci tedavi kabul etmeme tavnnı sürdürüyor. 37. güne kadar kendilerine şekerli ve tuzlu su verilmesini isteyen, ancak o günden sonra bu istemlerinden vazgeçtiklerini belirten eylemci- ler, disiplin cezalarının kaidınl- masına, açık görüşte getiriien yi- yeceklerin almmasma, koğuşla- ra elektrik sobası verilmesine, daktilo, teyp ve wulkmen yasa- ğının kaldırılmasına kadar ve göruş kısıtlamasına, koğuşlar arası ziyarete getiriien yasağa son verilmesine kadar eylemle- rini sürdüreceklerini, avukatla- n aracılığıyla duyurdular. İHD tzmir Şubesi'nde dün toplanan sendika temsilcileri, çeşitli demokratik kuruluşların uyeleri, tutuklu ve hükümlü ya- kınlan bir kez daha yetkilileri göreve çağırdıklannı belirttiler. İHD Izmir Şubesi Başkanı Ah- met Aksüt 'ölüm haberi' gelme- sinden duydukları tedirginliği vurgulayarak, "Açlık grevi ölüm orucuna dönüşmüştür. İs- tekler, son derecede insanidir. Sorunun çözümünde tüm ay- dınlara. demokraüara, insanım diyen herkese gorev ve sorum- luluklar düşmektedir" dedi. Aksüt, Adalet Bakanlığı'nın yeni yıl nedeniyle açık göruş için yayımladığı genelgeyle de ilgili oiarak şunları söyledi: "Adalet Bakanlığı'nın getir- diği) asaklamaJaria cezaevlerin- de bulunan sol siyasi tutuklu ve hükümlulerin açık ziyaret hak- lan kullanılmaz duruma geimis- tir. Adalet Bakanhgı genelgesi siyasi turuklu ve bükümliileri te- rörist vasıflı suçlu oiarak nite- lendiriyor. Bu yanlıştır." Bu arada Izmir Tabip Odası tnsan Haklan Komisyonu açlık greviyle ilgili oiarak tehlikeli bir noktada bulunulduğunu duyur- du. Tabip Odası'nın, açlık gre- vinin bugünkü noktada getire- bileceği sağlık sorunlanna iliş- kin görüşleri şoyle: "Açlık grevleri pek çok sağ- lık sorunu ve ölume gebedir. Açlık halindc besinlerden alına- mayan gerekli enerjinin vücut- taki depolardan kullanılması söz konusudur. Bu enerji önce- likle vücudun yağ dokusundan karşılanır. Organizmanın açlıga uyumunu karaciğer saglar. Yi- nelenen açlık grevleri sırasında zedelenmiş karaciğerin uyum yetenegi azalmışür. Karaciğer, yağ dokusundan beyin ve sinir sisteminin temel enerji gerek- sinimi olan glikozu üreterek protein depolannı korur. Açlık grevinde şeker alınmasının te- mel önemi buradadır. 35. gün- deo itibaren vücut protein depo- lannı kuUanmaya başlar. Özel- likle kas proteinleri yıkılır ve kas erimesi denilen durum ortaya çı- kar. Bir dizi sağlık sorunu do- gar. Beyin dokusunda kuçülme, omirilikte incelme, sinir uçiaruı- da iltihaplanma görulur." Tabip Odası yetkilileri soru- nun en kısa zamanda çözümü- nü isterken aileler Buca'ya gide- rek *yann çok geç olmadan' sorunun çözümünü ve Adalet Bakanlığı'nın gerekeni yapma- sını istediler. Okul isteyen SJ.'yeMilliEğitim Müdürü'nün yanıtv Sansasyon yapıyor kerata Avukat "Savaşa hayır" dediği gerekçesiyle 3 gün gözaltına ahnan S.I., il içinde herhangi bir okula kaydının yapümasını istedi. ADANA (Cumhuriyet Giiney tlleri Bü- rosu) — "Savaşa hayır" dediği gerekçesiy- le üç gün gözaJtında tutulan ve salıverildik- ten sonra da Erkek Lisesi yoneticilerinin baskı yaptığını savlayarak okuldan aynlan S.I., velisi aracılığıyla Milli Eğitim Müdür- lüğü'ne başvurarak "il içerisindeki herhangi bir devlet lisesine yerleştirflmesini" istedi. Milli Eğitim tl Müdürü Hüseyin Yakar, S.t!nüı okulsuz kalmasının söz konusu ol- madığını belirterek "Kerata sansasyon yapıyor" dedi. Arkadaşlanyla duzenlediği basın toplan- tısında, "Erkek Lisesi idaresinin surekli bas- kı yaptığını ve bu nedenle okuldan aynlmak zorunda kaldıgını" öne süren 15 yaşındaki S.I., dün herhangi bir devlet lisesine yerleş- tirilmesi için velisi Sevcan tlbeyi aracılığıy- la Seyhan Milli Eğitim Müdurluğu'ne baş- vurdu. S.l!nin ablası Sevcan llbeyi, "Kar- deşimi sağlıgı için okuldan almak zorundaydık" dediği dilekçesinde şu görüş- lere yer verdi: "Kardeşim S.I., Adana Erkek Lisesi 1. sı- nıfta okurken, tasdiknamesini. yapılan bas- kılar ve sağlığı açısından almak zorunda kaldık. Kardeşimin okuma arzusu ve okul- dan uzak kalmaması için, ekte sunmuş bu- lunduğumuz ikametgâh ilmuhaberi esas alı- narak il içerisinde bir devlet lisesine kaydı- nın yapılmasını saygılarımla arz ederim." Milli Eğitim İl Müdürü Hüseyin Yakar, "S.l."nin mutlaka bir okula yerleştirilecegi- ni" söyledi. Yakar şöyle konuştu: "Başvurulduğu an gereken yapılır. Çocu- gun boşta kalması soz konusu değil. Oku- mak isteyen çocuk önce gerekli yeriere baş- vurur. Ancak bu çocuk yapmamış. Eğer bu (ür aynntıları gerçekleştirdikten sonra 'or- tada kaldım" deseydi çok haklıydı. Çocuğu ya biri kullanıyor ya da çocuk okumaktan uzak. Kerata sansasyon yapıyor." Dan«ön«çocnklanna Kürtçeeğitimyap- ünnak isteyen aileler buna yonetimin izin vermemesi nedeniyle çocuklannı gizlice eğitme yoluna gidiyorlar- dı. Irak'tayken asıl mesleği öğretmealik olan Recber Ahmet, bod- rum katında dershane baline getirdikleri bir odada yonetimin göz- unden uzak durmaya dikkat ederek "minikpeşmergeler"e Kürtçe eği- tim vermeye çalışıyordu. Şimdi Turkçe eğitim yapılan okuUann açıl- masıyla bu goriintulere rastlanmadıgı bildirilivor. (Ufuk Tekin) Gazetemiz aleyhine açılan 2 dava karara bağlandı Tazminat istemine retlstanbul Haber Servisi — Gazetemizde yayımlanan iki ayn haberle ilgili oiarak açı- lan davalar sonuçlandı. "Hande: MtT bi- zi izliyordu" başhklı haber nedeniyle yazı işleri mudürümüz Okay Gönensin ve Erbil Tuşalp hakkında verilen mahkûmiyet ka- ran para cezasına çevrildi. "Tecsvüz et, sonra kurtul" başlkb haber üzerine gaze- temizin aleyhine açılan 1 milyarlık tazmi- nat davası ise reddedildi. lstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, ga- zetemizde 17 Nisan 1990 gunü yayımlanan "Hande: MtT bizi izliyordu" başhklı ha- berde gizli kalması gereken bilgilerin yayım- landıği ve bu nedenle Basın Yasası'na ay- kın davranıldığı iddiasıyla 1990 haziranında açılan davada karannı dün açıkladı. "Krip- to davası" oiarak bilinen Özal-Bush görüş- mesi tutanaklarının basma sızdırıldığı id- diaJarına adı karışan Hande Şevkat Mum- cn'nun Dışişleri BakanlığYna verdiği ifade- nin yayımlanmasmda suç unsuru bulundu. Mahkeme Basın Yasası'nm 30/1-3. mad- delerine muhalefet gerekçesiyle Okay Go- nensin ve Erbil Tuşalp'in birer ay hapis ve 40'ar bin lira para cezasına çarptırılmala- rına karar verdi. Bu cezalar, Gönensin ve Tuşalp'in meslekleri göz önüne alınarak 190'ar bin lira para cezasına çevrildi. Gazetemizde 18 Şubat 1990 tarihinde "Yelda" imzasıyla yayımlanan "Tecavüz et sonra kurtul" başhklı haber nedeniyle yazı işleri mudürümüz Okay Gönensin ve Yelda Özcan aleyhine açılan 1 milyar lira- lık manevi tazminat davası ise 3. Asliye Hu- kuk Mahkemesi'nce reddedildi. Tursnn Yangöz adlı kişi tarafmdan "ha- ber ile kamuoyunda kuçük düşürüldüğü ve kişilik haklanna saldınlarda bulunuldoğu" iddiasıyla gazetemiz aleyhine tazminat da- vası açılmıştı. hapis istemi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Ankara Cumhuriyet Savcıhğı, gazetemiz muhabirle- rinden Ali Tevfık Berber'in dö- vülüp, fotoğraf makinesinin kı- rılması olayında Berber'in sa- vunmasını yapan Emin Değer'- in 1-6 yıl arasında ağır hapis ce- zasına çarptırılmasını istedi. Mahkeme karannı bugün açık- layacak. Berber'i döven polisle- rin kimliklerinin saptanması olayını soruşturan cumhuriyet savcılığına iletilmesi amacıyla Içişleri Bakanlığı'na verdiği bir dilekçe ile "güvenlik kuvvetle- rine hakaret ettiği" one sürulen avukat Değer'in yargılanmasına dün devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuri- yet savcılığı, Değer'in, "Sonış- turulan kişinin bir yurttaş ohna- sı halinde polisin gece yansı evi- ai basacağı, yatağından kaldı- np, evini alt üst edeceği, ardın- dan da yasak yayın adı altında kitaplannı toplayıp, dayakla ik- rar aJacağı, ancak sozkonusu ki- şinin bir polis olması halinde suçlanan kişinin adının bile saptanamayacağı" şeklindeki sözlerinin açık bir hakaret taşı- dığını öne surdü. Savcılık, De- ğer'in TCK'nıa 159. maddesi uyannca 1-6 yıl ağır hapis ceza- sıyla cezalandırılmasını da iste- di. Savunmalar Değer savunmasında, müvek- kilinin dövülmesi olayından 3türü Ankara Emniyet Müdür- lüğu hakkındaki şikâyetinin yi- ne soruşturulmak üzere bu ku- ruma iletildiğini, bundan da herhangi bir sonuç alamadıkla- nnı belirterek, dava konusu söz- lerin devanunda yer alan şu bö- lümün savcıhkça esas hakkında mütalaaya alınmadığını söyledi. "Biz kimseye böyle bir iş ya- pılsın istemiyoruz. Ama dövül- düğü, fotoğraf makinesinin kı- nldığı belgelerle sabit olan bir gazeteci hakkında reva göriilen hukuk dışı, yasa dışı uygulama- nın da, en aandan devlet, hu- kuk devleti ciddiyetiyle ele alın- masını bekliyoruz. Eğer bu ya- pılmayacak şikâyetimiz şikâyet ettiğimiz makamca ko\alanacak ise biz kime guvenelim?" "Burada yargılanan, savun- ma hakkı ve düzenin kendisi- dir" diyen Değer, şöyle konuş- tu: "İnancıma göre çaiışmala- rımda hiçbir zaman bilerek hu- kuka aykın davranraadım. Ya- salan da çiğnemedim. Belki, olaylann iç yüzunü gösterebil- mek için ve savunma çabasıyla, yasalann dar sınırlannı genişlet- mek amacıyla zorlamış sayılabi- lirim. Ama bunun da suç oluş- turduğu sövlenemez. ÇUnkü sa- vunma hakkı, çağlar boyu ger- çeğin araştınlmasında hep ko- nınmuş, kutsal »ayılmıştır. Do- kunulmazlığı evrenseldir. Bu davada ben değil, savunma bak- kının bu evrenselliği yargüan- maktadır." Değer'in avukatı Şenal San- ban da, "Bu davada bir avuka- tı n yargılanması ülkemizde sa- vunma hakkının ozgur ve ba- ğımsız bir biçimde kullanılama- dığının kanıtıdır" dedi. Jandarma karakolunda îşkence iddiası Ali İnal ve Savaş Ergun adh bahkçılar, Turgutreis Jandarma Karakolu'nda işkence gördükleri iddiası ile savcılığa başvurdular. ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA — İki yurttaşa sor- gulama sırasında 'işkence' yap- tığı iddia edilen Turgutreis Jan- darma Karakol Komutam Ast- subay Başçavuş H»yri Söyün- mez hakkında savcılığa suç du- yurusunda bulunuldu. Türkbükü köyünde evinin önüne emanet oiarak bırakılan aracın çalınması üzerine gözal- tına ahnan balıkçı Ali İnal ile olayla ilgili görülerek Bodrum'- daki dükkânından alınarak Tur- gutreis'e götürülen Savaş Er- gün, karakolda yapılan sorgu- ları sırasında Başçavuş Hayri Söyünmez tarafmdan kendileri- ne işkence yapıldığını ve kendi- lerine elektrik verildiğini iddia ettiler. Başçavuş Hayri Söyün- mez tarafmdan dükkânından gece ahnarak Turgutreis Jan- darma Karakolu'na götürüldü- ğünü, burada işkence gördüğü- nü ileri süren Savaş Ergün, ka- rakol komutam hakkında Bod- rum Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Burada gördüğü işkenceyi, "Beni önce köpeklerin bulun- duğu yere attılar. Gece saat 24.00 sıralarında karakola aldı- lar. Karakol komutam 'Başlayın* dedi, sanki vücudum- da deprem ohıyordu. Gözlerim bağlıydı, bu üç dakika kadar sttrdü. 'Durdurun' dedi, ken- dimden gecmiştim. Bu, daba sonra da tekrarlandı" şeklinde anlatan AJi İnal, savcılığa yap- tığı suç duyurusu sonunda dok- tora sevk edildi. Bodrum Sağ- lık Ocağı'nda yapılan muayene- si sonunda karakolda 'cebirle' karşılaştığı belirlenen Ali İnal, kesin rapor için Muğla Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Öte yandan Ali İnal, lnsan Haklan Derneği Muğla şubesine dilek- çeyle başvurarak kendisine sa- hip çıkılmasını istedi. Olayı tepkiyle karşıladıklan- nı belirten SHP Bodrum llçe Başkanı Hüseyin Anıl, Turgut- reis Jandarma Karakol Komu- tam 'nın aylardır Turgutreis'te 'devlet terörü' yarattığım belir- terek "Karakol komutam kim, ya da kimler tarafmdan korunu- yor bilemiyoruz. Ama büyuk bir cesaretle işkenceci alışkanlı- ğını sürdürüyor. Artık birileri dur demeli" dedi. SHP yöneti- mi, suçlular hakkında yasal iş- lemlerin yapümasını istedi. Turgutreis Jandarma Kara- kol Komutam Astsubay Başça- vuş Hayri Söyünmez'in, Bod- rum Cumhuriyet Savcısı Zeki Karaman'dan cesaret aldığını ileri süren Muğla Barosu Başka- nı Avukat Birdal Ertuğnıl, Ka- rakol Komutam ile savcının der- hal görevden ahnması gerektiği- ni belirterek şunlan söyledi:' "Karakol komutanının bu yeni olayı değil, karakol komu- tam işkenceyi alışkanlık haline getirmişir. Bu iki kişi derhal gö- revden alınarak haklannda ya- sal işlem yapılmalıdır. Bunu yapmayanlar suça ortak olmuş olacaklardır." POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AGJK, FAO ve Buca... Buca Cezaevi'ndeki açlık grevi 40. gününü dokJurdu. SHP İzmir MiUetvekili Ahmet Ersin, Buca Cezaevi'ndeki açlık gre- vini bir soru önergesiyle TBMM gündemine getirdi. Ersin, Adalet Bakanı Oltan Sungurtu'ya şu soruyu yöneltti: —Açlık grevi ölümle sonuçlanırsa bunun sorumlusu kim olacaktır? Buca'da siyasi 20 tutuklu ve hükümlü olumsuz yaşam ko- şullarını protesto etmek amacıyla tam kırk gündür yemiyor, içmiyor. Cezaevi yönetimi üç gün önceye dek açlık grevin- deki tutuklu ve hükümlülere tuz ve şeker vermiyordu. Ce- zaevine gelen yakınlan, yeriere tuz ve şeker döküp yönetıcıleri protesto ettiler. İzmır Devlet Haştanesi'nde 8 tutuklu ve hükümlü bulunu- ypr. Doktorlann "Ölüme adım adım yaklaşıyorlar" dediği 8 kişi, tedaviyi kabul etmiyor. Ne zaman cezaevinde koşullar düzelir, iyileştirilmeye gidilirse, o gün tedaviye 'evef diye- ceklerini söylüyor sekiz tutuklu ve hükümlü. İHD Şube Başkanı Av. Ahmet Aksüt, HEP İl Başkanı Bay- ram Özcan, açlık grevinin başından beri çalmadık kapı bı- rakmadılar. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'ye durumun önemi anlatıldı. Devreye İnsan Haklan Derneği Genel Baş- kanı Av. Nevzat Helvacı, milletvekilleri Veli Aksoy, Veli Yıldı- nm, Ömer Çiftçi, Kâmil Atesoğulları, Ahmet Ersin girdi. Baro Başkanı Av. Sabri Kurt, Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Ama bugüne dek hiçbir sonuç alınamadı, cezaevinde ryi- leştirmeye gidilmedi... 21 kasım gunü Paris'te 34 ülke devlet ve hükümet baş- kanlarınca AGİK zirvesinin sonuç bildirgesı imzalanırken Bu- ca'da açlık grevi 3. gününü dolduruyordu. "Avrupa'nın Geleceği İçin Paris Şartı" adlı bildirgeyi ise Türkiye adına Cumhurbaşkanı Turgut Özal imzalıyordu. Bir gün sonra BM Gıda Tarım Örgütü'nden (FAO) "Açız" diye yardım isteyen 19 memur gözaltına alınıyordu. Yine bir gün önce özal, Pa- ris'te şöyle diyordu: —Keyfi gözaltı ol- maz! Türkiye, AGİK'te im- za atıyordu, ama in- san haklan, demokrasi ve hukuk kavramlarını görme- mezlikten gelıyordu .. Ne deniliyordu 21 kasım günü Paris'te AGİK'e imza atıldığı saatlerde Adalet Bakanı Oltan Sunguriu, Ankara'da 'Savaşa hayır' dediği için tutuklanan AGİK üyesi ülkeler lİSe Öğ/VnCİSİ N.A.'VI için eşit güvenlik te- polise ihbar eden lise JEEâT"*"" müdürünü'örnek yurttaş' oiarak açıklıyordu. Deniliyordu ki; in- san haklan ile ekono- mik özgürlükler, sosyal adalet; her AGİK üyesi için eşit güvenlik temeline dayalıdır. Sonra art arda sıralanıyordu temel ilkeler: —Hiç kimse keyfi oiarak tutuklanamaz, gözaltına alına- maz, işkenceye veya zalim, insanlık dışı ve aşağılayıcı hiç- bir ceza ya da muameleye tabi tutulamaz. 21 kasım günü Paris'te AGİK'e ımza atıldığı saatlerde Ada- let Bakanı Oltan Sunguriu, Ankara'da 'Savaşa hayır' dediği için tutuklanan lise öğrencisi N.A.'yı polise ihbar eden lise müdürünü 'örnek yurttaş' oiarak açıklıyordu. Türkiye bir çelişkiler ülkesiydi. Hem AGİK'e imza atar hem de FAO'dan yardım isteyen memurları gözaltına alır, Buca'da açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlüler için şu savı öne sürerdi: —Açlık grevi yapıyorlar, nasıl önleyeceğiz, ölecşkierini W- miyorlar mı? lnsan haklan konusunda en çok konuşan Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Buca Cezaevi'nde olupbitenleri acaba ızTryor mu? ANAP iktidarı, 1983 yılından beri kişi temel hak ve özgür- lükleri konusunda konuşur. insan haklan, demokrasi ve hu- kuk devletini savunduğunu söyler. İşkence olaylarının üzerine gideceğini, gittiğini, cezaevierinin Avrupa standart- larına ulaştırılacağını anlatır. Tüm bunlar kandırmacadır, masaldır... Buca Cezaevi'nde 20 genç insan neden ölömü göze al- dı? Cezalarını çeken bu insanlar devletten çok şey mi iste- mişti? Onlar şöyle sesleniyordu: —Disiplin cezaları kaldınlsın. Açık görüşte ailelerin getir- diği yiyecekler alınsın. Daktilo, teyp, vralkmen verilin. Ko- ğuşlara ankesörlü telefon, ısıtıcı konulsun. Mektup kısıtlaması kaldınlsın... AGİK'e imza atan Türkiye, cezaevlerinde yasanan dramı ne zaman görecektir? Evet, ne zaman? P A R T İ L E R D E N Özdemîr suçladı • ANKARA (ANKA) — Devlet Bakanı Ibrahim özdemir, muhalefet partileri SHP ve DYP'yi "Saddam bezirgânhğı" yapmakla ve "huzur, güven, istikrann bozulmasından medet ummakla" suçladı. Devlet Bakanı özdemir, ANAP Genel Merkezi'nde duzenlediği basın toplantısında, 10 yıl süren Iran-Irak savaşında Türkiye'nin tarafsız kaldıgını, savaş sonlannda Irak'ın Türkiye'ye su konusunu bahane ederek hasmane tavır almasına karşın bu tarafsızlığı sürdürdüklerini belirtti. Ibrahim özdemir, "Bazı muhalefet liderlerimiz, gerçekten Saddam'ın müdafıi gibi bir nevi Saddam bezirgânlığı yapmaktadırlar. Şurası bir gerçcktir ki ve anlaşılmıştır ki iyi niyetle bu olaya ne kadar yaklaşmak arzusu olursa olsun Saddam iyi niyetle bu işi bırakmak niyetinde değildir dedi. Işıklar'ın değeriendirmesi AMKAIU (Cwhuriyet Bârosu) - HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar, 1990 yıhnı değerlendirirken bugün Türkiye'nin en büyük ihtiyacının yeni siyasi anlayışlar olduğunu bildirdi. Işıklar, bu gidişe 'dur' diyecek bir siyasi yapının büyük önem taşıdığına dikkat çekerek "HaJkla bütünleşen, onunla birlikte karar veren siyasetçilerin önemi başlamıştır" dedi. 1991 yıhna sıcak savaş tehlikesi tte birlikte girildiğini belirten Işıklar, Türkiye'nin savaş konusunda bütünlük içinde olmadığını, halkın savaşa karşı çıktığını söyledi. HEP lideri Işıklar, bölücülükle mücadele etme adına devletin bölücülük yaptığını, bugün Doğu'da baskı, zulüm, sömürü ve işkencenin bir yönetim ve yaşam biçimi olduğunu kaydetti. Işıklar, "1991 yılı daha çok banş, daha çok insan haklan, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi ve daha yaygın refah için mücadele yıü olacaktır" dedi. HEP, SHFye komşıı ANKARA (UBA)— Halkın Emek Paıtisi, Sosyal Demokrat Halkçı Parti'ye komşu oldu. HEP, Karanfil Sokak'taki genel merkez binasını, Necatibey Caddesi'nde bulunan SHP Genel Merkezi'ne yakın bir yere taşıdı. SHP ile komşu oknalarının kendilerini rahatsu etmediğini belirten HEP yöneticileri, "Aksine, SHP'ye komşu olmamız daha iyi oldu. SHP'yi terk edenler partimizi çabuk bulur" dediler. HEP yöneticileri, genel merkezlerini ihtiyaçlanna yanıt vermediği için, partiye küçük geldiği için değiştirdiklerini söylediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle