Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/3
K? bir daha geri
gelmezlerse?
Babann son konnklan da gidiyor artık,
'son kuşlar' da aynlıyor. Gelen kıştan
kaçarak sıcak iklimlere kanat çırpan bir
sıgırcık siirüsö, Konya Ovası'nda yüksek
gerilim hattının teUerinden yararianarak
'nefes molası' veriyor.
Geciken kış mevsimiyle göçlerini de
geciktireu sıgırcıklar, hep bir gagadan
çıkardıklan sesle düşmanlannı
korkutuyorlar. Gerçekten
korkutabiliyorlar mı? Kuşlann dogal
nrtamını boZSH 'yiTÜCl insanlar'ını
kimseden korkusu yok. Insan emeğine,
iininle karşihk veren doga, insan
tahribatına nasıl karşılık verecek? Bahar,
sıgırcıklann kaçını geri getirecek?
Gclenler topraklan bırakükJan gibi
bnlabflecekler mi? Ya bir gun sığırcıklar
hiç geri gelmezse, o zaman kuş taklidi
mi yapacağız? (Fotograf: Rıza Ezer)
25 daireli Yargıtay'da üye başma 3 bin dava dosyası düşüyor
Devlet, vatandaşla mahkemelikCeza ve hukuk davalannın sayısının 3.5 milyonun
üzerinde olduğu belirtilerek her 5 kişiden birinin
mahkemelik olduğu' kaydedildi. Yargıtay 8. Dairesi üyesi
Naci Ünver, "Kurumlar, vatandaşın haklı olduğunu bile
bile yargı yoluna gidebiliyorlar. Kira tespiti gibi birçok
ülkede yerel yönetimlerin oluşturduğu komisyonlarda
çözülen sorun bizde yargıya geliyor" dedi.
göre 1 milyon 756 bin 800 ccza, 1 mil-
yon 815 bin 148 de hukuk davası açıl-
dığını anunsatan Ünver, aynı ağır iş yü-
künün Yargıtay'a da yansıdığını, so-
nuçta 25 daireli Yargıtay'da "üye ba-
sına 3 bin civannda dosya" gibi ağır
bir tablonun ortaya çıktığını söyledi.
TURAN YILMAZ
ANKARA — Türkiye, vatandaşı ile
davalı devletler sıralamasında en ön sı-
rada yer alıyor. Devletin, basit idari
düzenlemelerle çözülebilecek işleri bi-
le yargıya havale ettiği, sonuçta da iş
yükünün daha da ağırlaşmasına yol aç-
tığı savunuldu. "Yargıda işi çogaltan
devtet" diyen Yargıtay 8. Ceza Daire-
si üyesi Naci Ünver, bu idari düzenle-
melerin yapılması halinde yargıdaki iş
yükünün yüzde 40 oranında azalaca-
ğını belirtti.
Naci Ünver, bugün için Türkiye'de
çeşitli yargı yerlerinde görülen ceza ve
hukuk davaİannın sayısının 3.5 milyo-
nun üzerinde olduğunu belirterek bu-
nun da ülkede her 5 kişiden birinin
mahkemelik olduğu sonucunu doğur-
duğunu kaydetti. 1988 istatistiklerine
Bu ağır iş yükünün oluşumunda dev-
letin önemli bir rol oynadığını da be-
lirten Ünver, "Biz, vatandaşı ik davalı
devletler sıralamasında ilk sırada yer
alıyoruz. Toplumsal banşı sağlaması
gereken devlet, vatandaşı ile davalı ko-
numunda. Bu çok önemli bir çelişki"
dedi. Halen Yargıtay'ın 5 ve 10. Hu-
kuk Daireleri'nin kamulaştırma, 7 ve
16. Hukuk Daireleri'nin tapulama, 3.
Hukuk Dairesi'nin kira tespit davala-
n ile uğraşüğını, bunlann sayısının on-
binler düzeyinde olduğunu da kayde-
den Ünver, "Bu tttr davalarda kurum-
lar, vatandaşın haklı olduğunu bile bik
yargı yoluna gidebiliyorlar. Ya da ay-
nı konuda verilmiş benzer kararlar or-
tada iken yeniden bu yola gidiyorlar.
Böylece aynı konuda binlerce dava,
binlerce karar olabiliyor. Ya da kira
tespiti gibi, birçok ülkede yerel yöne-
timlerin oluşturduğu özel komisyonlar
eliyle çözülen bu tiir bir sorun, bizde
yargıya gidiyor."
Benzer bir durumun ceza yargılama-
sı alanında da olduğunu kaydeden Ün-
ver, "Bizde cumhuriyet savcılannın
kanıtlan serbestçe değeriendirip raah-
kûmiyete yeter kanıt gördügü takdir-
de dava açması, yoksa ithamı erteleme-
si gibi bir düzenlemeye gidilmemiş.
Çok soyut birtakım iddialar, çok >e-
tersiz birtakım kanıt kınntıları ile ka-
mu davalan açılmakta, aynca adli kol-
luğun kurulmaması nedeniyle de konu-
nun uzmanı olmayan zabıta birimlerin-
den gelen soruşturma evraklarının ço-
ğunluğu kamu davasına dönüşmekte-
dir. Oysa kiml iilkelerde, örnegin Ja-
ponya'da, savcıların yeterli kanıt
olmaması halinde ithamı erteleme yet-
kileri bulunmaktadır. Bunun sonucun-
da da bu ülkede mahkumiyet oranı
yüzde 98, bizde ise yüzde 60 civannda
olmaktadır" diye konuştu. Ünver, ver-
gi yönetimince ahnacak basit önlemler-
le çözülebilecek 'kasa Fışi kesmeme" gi-
bi bir suça ilişkin davalann Yargıtay'a
yansıyabildiğini belirti. Bugün için Ce-
za Yasası'nda mala yönelik suçlara, in-
sana yönelik suçlara oranla daha fazla
yaptırım getirildiğini, bunun da uygu-
lamada çok çelişkili örnekler yarattığını
kaydeden Ünver, şöyle dedi:
"A'nın B'yi kavga sonucu hastane-
lik ettigüıi döşünelim. B'ye 10 gün işin-
den kalacak şekilde rapor verilmiş ol-
sun. Ama kavga sırasında A'nın ayn-
ca B'ye ait bir pencere camını da kır-
dıgını varsayalım. Hastanelik ederce-
sine dövmenin cezası 2 ay hapistir. Bu
çoğunlukla da 40 bin lira para cezası
olarak uygulanmaktadır. Camı kırma-
nın cezası ise 1-7 yıla kadar hapistir.
Dövmeden ötürü verilen para cezası
kesin hüküm niteliğinde olduğu için
YargıUy'a temyiz edilemiyor, ancak
camı kırmanın cezası paraya çevrilse
bile Yargıtay'a gelebiliyor."
Hükümetlerin ise yargıdaki iş yükü-
nü azaltmak için sorunun kaynağına
eğilmek yerine, örneğin Yargıtay'da ol-
duğu gibi daire sayısını arturmak gibi
sonuçta herhangi bir cözüm getirme-
yen yollara başvurduklarını kaydeden
Ünver, "Türkiye'de kimi devlet ku-
nımlan, küçük çapta yeni bir yapılan-
ma ve klasik devlet anlayışından uzak-
laşma ile (yani çağdaş bir devlet anla-
yışına yaklaşmakla) yurttaşlanyla da-
valı devlet kuruluşu olmakfan çıkariar.
Sonuçta da yargı rahat bir soluk alır,
daha rahat, daha çagdaş bir işleve
kavuşur" diye konuştu.
Ağır iş yükü
Resmi verüere göre Yargıtay'a gelen
iş miktan ve Yargıtay'ın yıllar içinde-
ki daire sayısı artışı şöyle:
1945: 101 bin 413 dosya
1959: 180 bin 7% dosya
1968: 200 bin 986 dosya
1973: 270 bin 842 dosya
1981: 239 bin 484 dosya
1985: 297 bin 843 dosya
1987: 416 bin 189 dosya
1988: 4H bin 178 dosya
1945: 12 Daire
1959: 16 Daire
1964:18 Daire
1973: 24 Daire
Bugün: 25 Daire.
Veteriner hekimliğin
148. yılı
'Hayvancılık
bakanlığı
kıınılsun
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)— Veteriner Hekimler Der-
neği Başkanı Hasan Metin,
"Türkiye'de kişi başma et tiike-
timinin yılda 15 kilograma düş-
tttğünü, bunun Avnıpa ülkele-
rinde 80-100 kilogram arasında
olduğunu" söyledi. Veteriner
Hekimlik Kurumu'nun Türkiye
de oluşturulmasının 148. yıldö-
nümünde veteriner hekimlerin,
hayvancılıkla ilgilı bir bakanlı-
ğın kurulmasını istediklerini be-
lirten Metin, "Türkiye'de hayvan
türleri yaşanan sorunlar nede-
niyle giderek azalıyor" dedi.
Hasan Metin, veteriner he-
kimliğin 148. yılı dolayısıyla
Cumhuriyet'in sorularım şöyle
yanıtladı:
— Hayvancdığımızın başlıca
sorunlan neler?
METİN— Ülkemizde hay-
vancılığm, bitkisel üretimin için-
de bir ayrıntı olarak görülmesi
ve buna dayalı olarak Tanm Or-
man ve Köyişleri Bakanlığı'nın
giriştiğireorganizasyonciddi so-
ranlara yol açtı. Türk hayvancı-
lığı ciddi darboğazlarla karşı
karşıya kaldı. Hayvan popülas-
yonu giderek azaldı.
— Veteriner hekimliğin Tur-
kiye'deki başlıca sorunu nedir?
METİN— Açılan çok sayıda
veteriner fakültesinden mezun
olan hekim arkadaşımız kamu-
da yaşanan iş daraltılması sonu-
cu işsiz kalmıştır.
Türk Veteriner Hekimleri Bir-
liği Başkanı Yücel Aluncı da
hayvanalık sektörünün devlet
tarafından desteklerunesi gerek-
tiğini bildirdi. Akıncı, düzenle-
diği basın toplantısında, Türki-
ye'de sanayi atıhmı yapılırken ta-
nm ve hayvancılığın ihmal edil-
memesi gerektiğini söyledi. Hay-
vancılık sektöründe organizas-
yon yanlışları olduğunu, bu ne-
denle veteriner hekimlerin 'bü-
ro memunı" durumuna düştük-
lerini, üretici ile veteriner hekim-
ler arasındaki köprünün yıkıldı-
ğını ileri süren Akıncı, hayvan-
alık bakanlığı kurulmasının zo-
runlu hale geldiğini kaydetti.
Peride Celal'in yeni romanı 'Kurtlar' kokteylle basııia tanıtıldı
24 saatte Türkiye'nîn 20 yıh
REFİK DURBAŞ
Akşam. Güneş batmış, vak-
ti kerahat. Hani derler ya tam
'Iki tek" atma zamanı.
Nişantaşı'nda "Figeyra" Bar.
Bu akşam masalarda çiçeklerin
yerini kitaplar almış. Her ma-
sada Peride Celal'in "Kurtlar"
romanı, çiçek açmış okurunu
beküyor. Bu akşam Celal'in ye-
ni yayımlanan romanının bası-
na ve eleştirmenlere tanıtımı
var. Dünyada sıkça, ama belki
de ülkemizde ilk kez yapılan ta-
nıtımı. İçkiler içilecek; roman
üzerine, sanat, kültür üzerine
konuşmalar yapılacak.
Peride Celal, ak saçlanmn
Ustündeki siyah şapkasıyla bir
yuvarlak masada oturuyor. Sa-
ğında Sami Karaören ve Vedat
Günyol, solunda Doğan Hız-
lan, karşısında Selim tleri. Ve
Celal'in arkasında bir uzun
kuyruk... Masalardan kitaplar
alınıp yazarına imzalatılıyor.
Kitap kolay taşınsm diye Can
Yayınları zarif çantalar da ha-
zırlatmış...
İlk kadehler bitti mi? Öyley-
se tören başlasın. İlk sözü
"Kurtlar"ın yayunası Erdal Öz
alıyor. öz, konuklara teşekkür-
den sonra sözün ucunu getiri-
yor:
"Bu küçük toplanüyı, degi-
şik sunuş biçimini biraz da
Türk basıaımn o tenhada kal-
nuş Türk edebiyatına. sanaüna,
kültürüne daha vakın ilgi duy-
masını sağlamak amacıyla dü-
şttnmüştüm."
öz, daha sonra "Knrtlar"
üzerine baa bilgiler vererek ko-
nuşmasım bağlıyor:
. "Peride Celal benim çok öz-
giin bir yazanm. Çok da kitap
yazmış. Sanıyorum bu roma-
nıyla 1991 yıhnda Türk edebi-
yatında bir olay yaratacaktır.
Neler yok ki bu romanda? Ro-
manın kahramanı da bir kadın
romana. Bir tür yazann kendi-
ni anlattıgı bir roman, ama yal-
nızca bir özgeçmiş romanı de-
gil. Türkiye'nin son yirmi yılı
var bu romanda. Ve kimler yok
bu romanda? Türk düşünce ha-
BÜTÜN ZARAFETtYLE PERİDE CELAL — Peride Celal, ak saçlanmn üzerindeki siyah
şapkasıyla yuvarlak bir masanın başında. Yeni romanının tanıtımı sırasında, kuyruga giren
okurlanna kitap imzalıyor. (Fotograf: tbrahim Günel)
yatmda gelen geçen bir yığm in-
san. Bazılarını adlanyla göre-
ceksiniz, bazılannı anlayacak-
sınız. Roman 24 saat içinde ge-
çiyor. Vazar. Türkiye'nin geçmi-
şine çok güzel bakışlar, geri dö-
nüşlerle çok güzel insanlan anı-
lanyla, aşklarıyla dile getiren
bir roman oluşturmak istemiş.
Bir ıınlü şair var, o ünlü şairin
bir kansı var, Turkiye'den kaç-
mak zonında kalan bir şair.
Yunus Nadi var. Bülent Ecevit
var, Mehmet Ali Aybar var. Ve
adlannı söyleyemediğim bazı
ünlü kişiler..."
Öz, "Şimdi bu romanın ilk
okuru ve romanm gizli kahra-
manlanndan Vedat GUnyol'a
veriyorum sözü" diyerek ta-
mamlıyor konuşmasını.
Vedat Günyol, "Pek konuş-
masını beceremem" diye başla-
dığı konuşmasına, "Kurtlar"ın
arkasına yazdığı, ama imzasını
koymadığı yansı ile siirdürü-
yor. Kitabı okuyacaklar nasıl
olsa önce bu yazıya göz atacak-
lardır. Onun için sözü fazla
uzatmaya gerek yok. Ama yine
de Günyol'dan dinlemeli:
"Kurtlar, yakın gecmişimiz-
de anarşi ve kargaşaya bulan-
mış, dört bir yanı kurtlarla sa-
nlmış bir kentte, kocasını yeni
yitirmiş bir romancı kadının,
bir sabah bunalımlar içinde
uyanışıyla başlıyor. Romanın
baş kişisi, yani romancının ken-
disi, aşagı yukan yirmi dört sa-
atlik bir siireye sıgdvdıgı anıla-
nna dönerek sevgiler, dostluk-
larla dopdulu geçmiş olsa da
yalmzlığa yazgılı yasamını göz-
den gecirip düşle gerçek arasın-
da gide gele, kendisiyle kesin ve
acımasız bir hesaplaşmaya giri-
yor."
Günyol, "Bu, Peride Celal'-
in en olgun romanıdır" diyerek
bitiriyor sözlerini.
Romanın yayımcısı konuşu-
yor, kahramanlarından biri
de... Ya romanı yazan?
Peride Celal konuşmak iste-
miyor.
Akşamın ilerleyen saatinde
Peride Celal'e izlenimlerini so-
ruyorum.
PORTRE
PERİDE CELAL
Aşktangözleme
1915'te Istanbul'da doğan
Peride Celal, Saint Pulcherie
Fransız okulunda okudu.
1944'te Isviçre'ye giderek Bern
Ataşeliği'nde sekreterlik yapan
Peride Celal, dönüşünde Basın-
Yayın Kurumu'nda Yabancı
îşçüerle Irtibat Bürosu'nda
görev aldı, Yeni tstanbul'da
çalıştı, Son Posta, Cumhuriyet,
Tan ve Milliyet'te röportajlar,
öyküler, romanlar yayımladı.
Romancılığının ilk 15 yıhnda
aşk ve serüven romanlanyla
tanınan Peride Celal, daha
sonralan gozlem ve
çözumlemeleriyle daha gerçekçi
nitelikler taşıyan romanlara
geçti. Dilin yalınlığına, anlatım
özgürlüğüne önem veren Üç
Kadının Romanı, Kırkıncı Oda,
Gecenin Ucundaki Işık, Güz
Şarkısı, Evli Bir Kadının
Günlüğünden, Üç Yirmidört
Saat, üç Kadın gibi
romanlanyla Türk romanının
gelişim çizgisine ağırhğını koyan
Peride Celal, 1977'de Üç
Yirmidört Saat adlı yapıtıyla
Sedat Simavi Edebiyat
Ödülü'nü Fazıl Hüsnü Daglarca
ile paylaştı.
Bütün zarafetiyle kısa bir ya-
mt veriyor:
"Bu akşam gerçekten çok
mutluyum. Böyle bir şey bek-
lemiyordum. Ben biraz çekilmiş
yaşayan bir insanım, yaşımın da
bunda rolü var. Yoruluyorum.
Burada olmaktan mutluyum,
başka ne diyebilirim ki..."
Masalarda kitaplar çiçek açı-
yor. Akşam, geceye yol almak
üzere. İçkiler tükenecek, ama
sözün bitmesi ne mümkün...
Hümeyra, toplantıyı nokta-
lıyor: "Çok keyifli bir şey. İlk
kez imzalı bir kitabım oldu..."
"Tenhada kalmış" Türk ede-
biyatı için bu da bir şey değil
mi?
Proje bu yıl başlıyor
Bügisayarh
eğithne uyan
Prof. Emrah Orhun, Milli Eğitim
Bakanhğı'mn Bilgisayar Destekli Eğitim
Projesi için "Seçilecek donanım, gelişen
teknolojiye uyum sağlayacak şekilde olmalı.
Sistemler birkaç yıl içinde çağdışı kalabüir"
dedi.
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Milli Eğitim Bakan-
hğı'mn yıllardır süruncemede
kalan Bilgisayar Destekli Eği-
tim Projesi bu yıl başlatılırken
Ege Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Bilgisayar Donanımı
Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Emrah Orhun, "Başan için
hedefler iyi belirlenmeli ve se-
çilecek donanım ber şeyden ön-
ce gelişen teknolojiye uyum
sağiayabilecek nhelikte olmalı.
Bugün pek nitdikli olmayan
sistemlerin birkaç yıl içinde
çağdışı kalacagı acıktır" dedi.
BDE Projesi (BUgisayar Des-
tekli Eğitim) yıllardır gündem-
de. Değisen milli eğitim bakan-
lan ve konuyla ilgili devlet ba-
kanlan ile birlikte bu konuda
izlenen politikalar da değişti.
Son olarak 6.500 bilgisayar
alınması ve 73 ildeki 454 okul-
da projenin başlatüması karar-
laştırıldı. Ege Üniversitesi Mü-
hendislik Fakültesi Bilgisayar
Donanımı Anabilim Dalı Baş-
kanı Prof. Dr. Emrah Orhun
projenin başansı için hedefle-
rin iyi saptanması gerektiğini
belirterek şunlan söyledi:
"Çok yönlü araşürmalar ya-
pılmalı. Bu araştırmalar iki
yönden ele ahnabilir. Bunlar-
dan birincisi, bu konudaki ge-
reksinimlerin ve hedeflerin ke-
sin olarak saptanması ve bun-
lara bağlı olarak uygun dona-
nım ve yazthmın seçilmesine
yönelik olmalıdır. tkinci araş-
tırma hedefi ise bilgisayar des-
tekli öğretim izlencelerinin ge-
liştirilmesi sürecinde teknik ve
pedagojik açılardan uygulan-
ması gereken yöntemlerin beür-
lenmesi olmalıdır. Seçilecek
donanım her şeyden önce geli-
şen teknolojiye uyum sağlaya-
cak niteiikte olmalıdır. Bugün
pek nitelikli olmayan sistemle-
rin birkaç yıl içinde çağdışı ka-
lacağı kesindir."
Prof. Dr. Emrah Orhun, bil-
gisayar destekli öğretim prog-
ramlarınm geliştirilmesi çalış-
malannın olumlu sonuçlar ver-
mesinin, hazırlanan ürünlerin
geniş öğrenci kitleleri üzerinde
uygulanabilir olması anlamım
taşıdığuu vurgulayarak sözleri-
ni şöyle sürdürdü:
"Bunun gerçekkştirUebilme-
si için öncelikle hedeflerin iyi
seçilmesi ve bunlara uygun or-
tamlann seçimi gerekmektedir.
Çalışmalar çok önemli bir ko-
nuyu içerdiğinden, öğretimsel
yönüyle etkin bir ortamın ya-
ratılabilmesi için gerekü tam
koşullann sağlanmasma dikkat
edilmelidir. Sunulan bilginin
icerigi yanında, ögrenctterin iz-
lence süresince dikkatinin top-
lanması önemlidir. Ancak dik-
kat toplamaya yönelik teknik-
lerin aşırı ya da gereksiz kulla-
nımının da öğrenmeyi kötfi
yönde etkileyeceği unutulma-
mahdır."
KISA KISA
• Yeniçeltek Amasya'nın Merzifon ilçesi Yeniçeltek
Kömür Işletmesi'nde 'grizu faciası' sonucu ölen işçilerden
6'sının cesedi daha çıkarıldı. Cesetlerin kimlikleri kask ve
giysilerinden tamnabildi. Kurtca Aykut, Cafer Akbulut,
Ihsan Topçu, Hasan Arslan, Sedat Çiçek ve Muhsin
Sirkeci'nin cesetleri, Merzifon Cumhuriyet Savası Nuri
Savaş tarafından ailelerine teslim ediîdi. 7 şubatta
meydana gelen faciada ölen 68 işçiden bugüne kadar
26'sının cesedi çıkartıldı.
• Karaduman Antalya'da yakalanan yeraltı dünyasının
tanınmış isimlerinden Enis Karaduman'm Türkiye'ye
dönüşünde, yakın arkadaşı Murat Ersin'in Selanik'te
yakalanmasımn büyük rel oynadığı öne sürüldü. Atina'da
Karadunıan'a yakın kaynaklar, 'Karaduman, Murat
Ersin'in Selanik'te yakalanması üzerine, konuşur
korkusuyla Türkiye'ye kactı" dediler.
• Evren Samsun'un Çarşamba ilçesinde bulunan Kenan
Evren Ortaokulu, önceki gece kimliği belirsiz kişi ya da
kişilerce yakılmak istendi. Edinilen bilgiye göre Kenan
Evren Ortaokulu'nun pencere camını kırarak içeriye giren
saldırganlar, müdür odasımn kapısım kazmayla
parçalayarak burada bulunan bazı belgeleri yaktılar.
Saldırganlar, daha sonra bazı yerleri tutuşturarak kaçtılar.
Ancak yangın büyümeden kendiüğinden söndü.
• Atama Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı 'nda açık bulunan
Bakanlık MUşavirliği'ne Ender Vardar atandı. Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan atama kararma
göre Dominik'in La Romanı Fahri Başkonsolosluğu'na da
Gustavo Adolfo Cabbera Carcia getirüdi.
• Trafik Sakarya ve Izmir'de dün meydana gelen trafik
kazalannda 3 kişi öldü, 4'ü ağır 6 kişi yaralandı.
Sakarya'nın Hendek ilçesine bağlı Akova Köyü
yakınlanndaki kazada, otobüsün altına girerek ezilen
otomobilin sürücüsü Hikmet Topçu ile otomobilde
bulunan Yaşar Samaz olay yerinde öldüler. lzmir'in Buca
ilçesindeki kazada da aşırı derecede hızlı giden minibüsün
çarptığı Sedat Akyüz adlı çocuk öldü. Minibüsün carptığı
Emine ve Zeynep Aksöz adlı çocuklarda ağır yaralandılar.
ÖLÜM ~
• Nevşehir Nevşehir'in DYP'li Belediye Başkanı Necdet
Ersen, dün geçirdiği trafik kazası sonucu öldü. DYP Genel
Başkanı Süleyman Demirel, Ersen'in, ailesi ve yakınlanna
başsağlığı mesajı göndererek, Uzüntülerini dile getirdi.