22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ARALIK 1990 • * * * KENT-YAŞAM CUMHURİYET/17 TELEFONLAR >UGUN • Sheraton Oteli'nde Yönetim Geliştirme Merkezi'nin düzenlediği "Profesyonel Yöneticiliğe Geç4ş" konulu panel, 09.00'da Mevlana Salonu'nda. Çamhk Lions Kulübü'nün kermesi, 10.00'da Balo Salonu'nda "Carrier" klima cihazlannın bayi toplantısı, 09.30'da Horizon'da başlayacak. SARIYER Belgrad girişi çöplük oldu • Maslak'tan Belgrad Ormanları'na giriş yolu çöplüğe döndü. Istanbul'un en güzel yerlerinden olan bu bölgede zamanla çöp birikintilerinin meydana geldiğini belirten yurttaşlar, özellikle çöplerin gece döküldüğünü söyleyerek yetkililerin konuyla ilgilenmesini istiyor. MEKTUP ~ Trafik ışıklan onanlmalı • Topkapı-Aksaray tercihli yolunun ışıklandınlması olumlu bir karardır. Ancak genelde bu ışıklar sönüktür. Veya lambalar kınktır. Bir an önce ışıklandınlmalan ve bu çirkin görünümden kurtanlmaları gerekiyor. Duraklann arka kısımlannın reklam panolanna aynlmasını öneriyorum. HASAN KIRAN Çocuklar, ormana kış için yem bıraktı Doğadaki 'dostlara' ORMAN VE HAYVAN SEVGİSİ — Çocuklar Belgrad Ormanları^ na yaptıklan gezide ellerindeki yiyecek paketlerini 'dostlan' için bı- raklılar. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) İstanbul Haber Servisi — Do- ğan Kardeş Dergisi ile Hayvan- ların Yaşam Haklarını Koruma Derneği tarafından Belgrad Or- manları'nda düzenlenen gezide, çocuklar ormana hayvanlar için yem bıraktılar. Orman ve hayvan sevgisini aşılamak için dün Belgrad Or- manları'nda düzenlenen geziye yaklaşık elli çocuk, aileleri ile birlikte katıldı. Önceden hazır- lanan paketler halinde, buğday, fındık ile yırtıa hayvanlar için ciğer, orman içinde çeşitli yerlere çocuklar tarafından bırakıldı. Geziyi düzenleyen Doğan Kardeş Dergisi'nin Yazı Işleri Müdürü Nevzal Basım, gezi ön- cesi yaptığı konuşmada, çocuk- lara hayvan sevgisini aşılamak, onlann nasü yaşadıklanru ve na- sıl beslendiklerini sembolik de olsa göstermek istediklerini be- lirterek "Yapmış olduğumuz bu organizasyon, çocuklanmızın, doğada yaşayan diğer canlılan tanımaları için düzenlendi, ile- ride bu organizas> onlann de- vamları gelecek" dedi. Geziye katılan Hayvanlann Yaşam Haklannı Koruma Der- neği Başkanı Eva Aksoy da duy- gularını şöyle belirtti: "Yok olan yeşUimizle birlikte yaklaşan kış, hayvanlann yiyeeek bulamama- lanna sebep oluyor. Bizler. bu- rada kaybolan ormanlanmızın degerlerini ve hayvan sevgisini verebilmeye çalışıyoruz. Bunu başarabilmişsek ne mutlu bize." Geziye katılan çocuklar da el- lerindeki yiyecek paketlerini, şarkılar eşliğinde ormanın de- rinliklerinde ağaç diplerine ve dinlenme yerlerindeki masalara bıraktılar. Tramvay, ilk turunu attı İstanbul Haber Servisi — Yaya bolgesi olarak düzenlenen Istiklal Caddesi'nde çalışacak tramvay dün deneme seferi yaptı. Tünel-Taksim arasında çalışan tramvayda Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan ve İETT Genel Müdürü Vural Akarçay ile basın mensupları bulundu. 10.30'da Tünel'den hareket eden tramvay 10 KlSA KISA dakikada Taksim'e geldi. Taksim-Tünel arasında çalışacak tramvay iki vagonlu olacak. 1600 metrelik tramvay hattında Tünel, Galatasaray ve Taksim durakları bulunuyor. İETT otobüs biletlerinin geçerli olacağı tramvayda tam bilet 600 lira, öğrenci bileti 300 lira olacak, mavi ve serbest kartlar kullanılabilecek. (Fotoğraf: Remzi Gökdağ) • Geleneksel Büyük Arapkir Gecesi, dün Çakıl Gazinosu'nda yapıldı. Çok sayıda solistin renk kattığı geceye, esİci Milli Eğitim Bakanı, Malatya Milletvekili Metin Emiroğlu da katıldı. • Bilgi Çağına Girerken İnsanlığı Birleştiren Gerçekler konulu panel, The Marmara'da yapıldı. Panelde konuşan Prof. Dr. Cem Aşkın, "Bilmek özgürlüktür. lnsan kendi yaşamında neden-sonuç ilişkisine vararak, fiziksel yapısının ardına ulaşmahdır" dedi. • Atatürk Fen Lisesi öğrencilerini Koruma Derneği'nin 7. Genel Kurulu dün yapıldı. Yaptıkları konuşmalarda "Kubilay" ve "laiklik" konularmda görüşleri nedeniyle protestolara neden olan adayların yer aldığl liste, yönetim kurulu seçimini kazandı. • Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı tarafından düzenlenen "Kadın Sorunlan" konulu panel, dün vakfın Haliç'teki merkez binasında yapıldı. :056 • ZaMa MMtrtStl: 527 57 00 • MezaMdv HMMklfc 172 13 73 -74-75 ve 088 • lHianzK068 • MtUK: Mmr «cfl: 077 SathkMMMÜfc511 89 18 Catnfepafa l<f. 588 48 00 Çapt T * 534 00 00 jfaHun T g 340 01 00 nttfuMJtŞM IİHBMK 345 46 80 9*1 EtW: 131 22 09 T*SIB Nkyw*K 152 43 00 SSK SMHtyx 588 44 00 SSKMuMftaK 132 30 00 SSK Uztaşr 358 67 60 • TMFfc: Tra» $*• m.: 176 24 14 (İst), 356 04 8546 (Kadıköy) Uift Tralft: 377 22 07 (E-5), 356 04 86 (Çehırip), 314 36 (B Çekmece) • TMY: . İç Hattv. 573 f3 31. Dif Itadv: 573 04 33. 574 73 00, 574 82 00 (25 hat) • BBY: SMaci D M I M : 527 00 50, nn$a BMifi: 338 30 50 • VAPVR: Sri* NaHan: 526 40 20, 144 42 33, DMb Tıtoı IACMÜ}: 145 53 66. 144 25 02, 149 18 96 M z Otrtfafc 543 05 25 • METEMOUUİ: (Hava tahmını AOrenme) 573 89 80 526 62 74, 150 83 50, 348 71 40 • IHÜ069 • MZMBA: 585 19 90 - 91, 152 10 15, r: 339 46 48 • Sf AHZA: 522 97 03. 147 51 10. r: 391 14 82. İETT GML IH.: 145 07 20 (17 hat) • PTT: 911 (Bılinmeyen numaralar ve nöbetçı eczane sorma), •21 (anza) HABERLERİN DEVAMI Inönü-Saddam Görüşmesi. (Baştarafı 1. Sayfada) yı atıyor, hep birlikte gülüşüyorlar. * Havayı yumuşatan esprili üslubunu, pazar sabahı Saddam Hüseyin'le buluştuğunda da bırakmıyor inönü. Irak Devlet Başkanı, SHP liderini Devrim Komuta Konseyi'nin en önde gelen üyeleriy- le birlikte karşılıyor. Yanında, Devrim Komu- ta Konseyi (DKK) Başkan Yardımcısı İzzet ib- rahim Edduri, DKK üyesi ve Başbakan 1. Yardımctsı Taha Yasin Ramazan, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tarık Aziz, DKK üyesi ve Başbakan Yardımcısı Sadun Hammadi, Kültür ve Enformasyon Bakanı Latif El Casim var. "İşte kriz kabinem" diyor Saddam. "Size tanıtayım. Bartş istiyorlar, ama savaşmaya hazıriar." İnönü gülerek konuşuyor: "Hepsi de son derece keyifli görünüyor. Kimseye saldıracak halleri yok..." İnönü'nün sözleri Arapçaya çevrilince, bir an şöyle bir şok havası esmiyor değil salon- da. Saddam Hüseyin, "Başta ben olmak üzere hepimiz barış istiyoruz" diyerek inö- nü'ye yer gösteriyor. Kendi koltuğuna oturmadan önce de be- lindeki tabancasını çikanp arka taraftaki seh- panın üzerine bırakıyor. Belki de Saddam'a, geçen ağustosta Ta- ha Yasin Ramazan'ın Çankaya Köşkü'nde özal'la belinde tabanca görüşmesınin yol açtığı tepkiler anımsatılmıştır, bilemiyoruz... Ama protokol konusunda Iralctarafı çok ti- tiz. İnönü ile birlikte görüşmeye giren SHP milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Erol Ağa- gil'e, toplantı boyunca bacak bacak ustüne atmaması hatıriatılıyor nazik biçimde. • Erdal İnönü'nün Türkiye'de ana muhale- fet partisinin lideri olarak Saddam Hüseyin'e mesajı çok acık: "Savaşa karşıyız. Sorunun barış yoluyla çözülmesini istiyoruz. Ancak Kuveyt'in işgali uluslararası bir hukuk ihlalidir. Bunu yapan Irak'tır. O yüzden çözüm sürecinin açılması için ilk adımı atacak olan da Irak'tır." İnönü'nün izlenimi neydi? Saddam, Ku- veyt'ten çekilecek adımı atabilir miydi? lyimser değil SHP lideri. 1,5 saat süren gö- rüşmeden sonra bize şöyle dedi: "Oldukça katı görünüyor. Duygusal bir yaklaşımı var. Taviz verecek bir havası yok." • Saddam Hüseyin, görüşme boyunca Türk- Irak ilişkileri konusunda son derece dikkatfi bir dil kullanmaya özen gösteriyor. Elini kolunu oynatarak ve yanındaki arka- daşlanna da görüşlerini onaylatarak konuş- mayı seviyor Saddam. İnönü ile Iraklı Iider arasında geçen konuş- ma şöyle özetlenebilir: İnönü: "Türkiye'nin Irak'a karşı saldın ni- yeti yok kesinlikle. Birleşmiş Milletler'in ka- rarlannı kabul ettik uyguluyoruz, o kadar. Sa- vaş istemiyoruz. Irak'ın da öyie düşündüğü- nü sanıyoruz." Saddam: "Neden Türkiye'ye saldıralım? Türkiye'ye yönelik tarihsel bir toprak talebi- miz de yok. Ama Türkiye bizim sınınmızda asker tutuyor. Biz de tutuyoruz o zaman..." Saddam burada sözü özal'a getiriyor, ama yumuşak ve özenli bir dille: "Özal'ın bundan çıkarı ne" diye bir soru ile sürdürüyor konuşmasını; "Amerika|nın is- tediği oluyor böylece. Nedense Bay Özal'ın tutumu değişti. Oysa ilişkilerimiz ne iyi gidi- yordu. Türkiye geçmişte bizden yardım is- tedi asayiş konusunda. İzin verdik. Dolayı- sıyla Irak topraklannda operasyon yaptınız. 70 yıldır iyiye gitmiş ilişkiierimiz. Şimdi niye geriye çekmek istiyor Bay Özal?" SHP lideri buna karşılık, Türkiye ile Irak'- ın birbirlerine her zaman iyi niyet besledik- lerini belirttikten sonra, her ülkenin Körfez krizi nedeniyle bazı önlemler almak zorun- da kaldtğını, bunun doğal kabul edilmesi ge- rektiğini belirtiyor ve şöyle diyor Saddam'a: "Irak, Kuveyt'ten çekilmekle öncülük ederse barışa daha kolay ulaşırız." Bir an duruyor SHP lideri. O sırada ken- dine makul gelen bir düşüncesini dile geti- riyor: "ABD ile birlikte çekilin. Aynı zamanda..." Saddam: "Bu Amerikan görüşü..." İnönü: "Bilmiyordum." Saddam: "Biz Amerika'nın kutsal topraklardan çe- kilmesi için neden bedel ödeyelim?" İnönü: "Bu bir bedei değil, bir emir olur Ameri- ka'ya.." Saddam'la görüşmesinden sonra bize bil- gi verirken "Her şeyin arkasında ABD'yi görüyor" dedi İnönü; "Amerikalılardan söz ederken sinirlendiği belli oluyor. Biraz alın- gaa bir havası var." SHP lideri Avrupa'dan örnek vererek so- runlara savaşla çözüm bulunamadığını, ba- nşçı çözüm için sabrın gereklı olduğunu be- lirtince, araya giriyor Saddam: "Yoksa bize sabırsız mı diyorsunuz" di- ye soruyor; "Değiliz, sabırsız olan Amerika'- dır." Irak ve ABD dışişleri bakanlannın Was- hington ve Bağdat'a yapacakları karşılıklı zi- yaretlerin tarihleri konusundaki anlaşmazlı- ğa da değinen Saddam, inönü'ye şöyle diyor: "VVashington'da yapılacak görüşmenin ta- rihini Amerikan yönetimi saptasın, tamam. Ama Bağdat'takinin tarihini de bıraksınlar da biz saptayalım. Çünkü, bağımsız bir devle- tiz." • Amman'da olduğu gibi Bağdat havalima- nında SHP liderine yöneltilen ilk soru, NA- TO Çevik Kuvveti ile ilgili oldu. İkinci soru da inciıiik Üssü'ydü. Türk hükümeti Çevik Kuvveti neden çağır- mıştı? Buna neden gerek görmüştü? İnönü, Amman'daki gibi burada da bu ko- nuda dikkatli bir dil kullandı. Kendisinin ana muhalefeti temsil ettiğini, hükümetten bu ko- nuda bilgi istediğini belirttikten sonra şöyle dedi: "Çevik Kuvvet, NATO çerçevesinde sa- vunmaya dönük bir düzenleme. Türk ulusu, Irak ulusuna karşı en iyi hisleri besliyor. Türk halkı bunalımın barış içinde çözülmesini is- tiyor." İkinci soru, yine Iraklı bir gazeteciden, ama bu kez TürKçe olarak geliyor: "incirlik Üssü, Türk halkı için sorun yara- tır mı?" Yetersiz bir Türkçeyle sorulan sorunun ar- dından yatan gerçek açık. Gülerek yanıtlıyor İnönü: "Yaratmaz, Türk hajkında sorun yarat- maz. Cumhurbaşkanı Özal da sorun yarat- maması için gayret sarf etmelidir." Amman'dan sonra Bağdat'ta da aynı nok- tanın altı çizilebilir. Türkiye neden ambargo uyguluyor sorusu değil, akla ilk gelen. Bu- gün asıl üzerinde durulan, Türkiye'nin ABD ile birlikte Irak'a saldın niyeti oiup olmadığı... İncirlik Üssü'ne Irak'ı vurmaları için Ameri- kan savaş uçaklarını kullandıracak mıydı Türkiye? Bir savaş durumunda, kuzeyden Türkiye'- nin açacağı bir ikinci cephe Saddam yöneti- minin kuşkusuz hiç görmek istemediği bir gelişme. O yüzden Bağdat'ta resmi çevreler, Tür- kiye'ye karşı dışa dönük olarak son derece dikkatli bir tutum içinde. Körfez krizinin pat- lamasından beri Irak basınında Türkiye aley- hinde tek-tük önemsiz istisnalar dışında bir şey çıkmamış. NATO Çevik Kuvvet haberi ise Safa Giray, Ali Bozer ve Necip Torum- tay'ın istifalarıyla bağlantılı verilmiş. Ve bu istifaların temelinde Özal'ın Körfez politikasına ters düşmenin yattığı özellikle belirtilmiş bu haberde... • SHP lideri, Amman ve Bağdat'a yaptığı zi- yaretlerden memnundu. Savaş olacak mı so- rumuza şu yanıtı verdi: "Yok sanmıyorum. Sonunda olumlu bir gelişme olabilir. Söylenen şeyler bir savaşı gerektirmiyor. Savaşa doğru bir hava var, doğru. Ama yine de ihtimal vermiyorum." Erdal İnönü'nün Amman ve Bağdat'a yap- tığı ziyaretleri izleyen Türk gazetecileri ile Saddam Hüseyin dün 1.5 saatlik bir görüş- me yaptı. Buna da yarınki yazımızda deği- neceğiz. OLAYLARIN ABD: Çevik kuvvet Türkiye'ye yarar ARDINDAKI GERÇEK(Baştarafı 1. Sayfada) almdığı zaman, nasıl olsa orta- ya çıkacaktı. Türkiye içinde baş- vurunun gizlenmesi, girişimi bir oldubittiye getirmek taküğinden mi kaynaklanmaktadır? 3- Basmda yaygınlaşan ha- berlere ve yorumlara bakıhrsa, NATO'dan Çevik Kuvvet isteme kararı, bakanlarca önceden im- zalanmış bir boş kâğıda sonra- dan yazılmtşür. Bu olastlığı güç- lendiren kanıtlar azımsanmaya- cak kadar güçlüdür. Akbulut hükümetinin bu konuda inandı- ncı bir açıklama yapması gere- kir. Olay Büyük Millet Mecli- si'nde gö'rüşülmelidir. 4- Irak, ambargo ve abluka altmda bir ülkedir; IsraU'in de menzili içindedir. ABD'nin Su- udi Arabistan'daki vurucu gücü 400 bine ulaşmıştır. Bu durum- da Ankara'mn bir Irak tehdidi- ne karşı caydırıcı bir güç olarak Çevik Kuvveti NATO'dan niçin istediği sorusu boşlukta kalmak- tadır. Hükümet, cumhuriyet ta- rihinde ilk kez yurt savunması için yabancı askere neden gerek- sinme duyduğunu Türk ulusuna açıklamalıdır. 5- Türkiye'nin NATO'dan Çe- vik Kuvvet istemi, örgütün ku- rallanna göre NATO Savunma Planlama Komitesi'nde karara bağlanâcaktır. Karann ittifakla almması gerekiyor. Üyelerden birisinin karşı çıkması duru- munda Ankaru'nın boşluğa düş- mesi olasıdır. Daha şimdiden başta Almanya olmak üzere ki- mi üyelerin Ankara'mn isteğine soğuk baktıklan anlaşthyor. Ak- bulut hükümeti, Meclis'ten, ka- muoyundan ve kirni bakanlann- dan habersiz böyle bir istemi ile- ri sürmeden önce NATO'daki müttefıkler kesiminde bir yok- lama yapmış mıdır? 6- İncirlik bir Körfez savaşın- da düğüm noktasıdır. Gerek SE- İA (Türkiye-Amerika Savunma ve Ekonomik îşbirliği Antlaş- ması), gerek NATO Antlaşma- sı'na göre, Türkiye'deki üsler ül- kemiz bir saidırıya uğramadan kullfinüamaz. Bu durumda An- kara, Washington'a dolaylı bir kolayhk göstermek için mi Çe- vik Kuvvet için NATO'ya baş- vurmuştur? 7- Türkiye'nin Irak ve Suriye gibi güney komşulanna karşı ye- terli savunma gücü olduğu ön- görülüyordu. Yaklaşık bir mil- yonluk orduya sahip Türkiye 1 nin Irak'tan gelecek tehdide kar- şı Avrupa devletlerinden yardım istemesi, morai açıdan açıklan- ması güç bir girişim değil midir? Yurdumuzu savunmak için ya- bancı kuvvetlere basvurmanın gerekçesi, Türk halkına ve ka- muoyuna nasıl açıklanacaktır? • "Fiilî" bir yönetim biçiminin anayasal rejimin ustüne çıktığı Türkiye'de, kuşkular büyümek- te, istenmeyen bir savaşa sürük- lendiğimiz izlenimi yoğunlaş- maktadır. Meclis, yetkilerini Akbulut hukümetine, hükümet de yetkilerini Cumhurbaşkanı özal'a devretmis görünüyor ve tehlike gün geçtikçe büyüyor. Bu gidişe "dur" diyecek bir kuvvet de ortada görünmüyor. Çünkü halkın yüzde 80'inin kar- şıt olduğu ANAP iktidan, Mec- lisin yüzde 65 çoğunluğunu elin- de tutmaktadır. Bu çoğunluğun "basireti" so- nuna kadar bağlanmış mıdır? Gündemdeki soru şimdilik budur. • * • (Baştarafı I. Sayfada) kiye "askeri yükü paylaşma" işa- retleri yaratıyor. Ama çok da paylaşmıyor. 3) NATO Çevik Kuvveti'ne bağü uçaklann Türkiye'ye gel- mesi bu gücün mutlaka savaşa gireceği anlamına gelmiyor. Türkiye geçmişte de sınınna güç yığarak caydırıcılık yaratmıştı. örneğin 1980'lerin ortalarında Lübnan'daki Amerikan deniz piyadeleri buyuk ateş baskısı al- tında kaldığında da Türkiye'den Suriye ile sınınna asker yığarak Suriye'nin dikkatini bölmesini istemiştik. Türkiye'nin sınınna NATO güçlerinin yığılması bizi mutlaka savaşa götürmez, aksi- ne diplomatık eözüme yaklaştı- nr. Bu operasyona zaten bu yüz- den 'arka sokak savaşı' diyonız. 4) Tarihe baktığmızda Yuna- nistan'ın Türkiye'ye karşı hare- ketleri hep Türkfcrin başka cep- helerde meşgul olduğu dönem- lerde gerçekleşmiştir. 12 mil so- runu orta yerde duruyor. özal- ın Türkiye'ye NATO Çevik Kuv- veti'ni davet etmiş olması Yunanistan'a şu mesajı vennek- tedir: "Biz Türkiye olarak, Kör- fez krizi çıktı diye geleneksel sa- vunma önceliklerimizi değiştlr- miyoruz. Irak konusu ile NATO ilgilendigi için bizim diğer böl- gesel tebditlere karşı gücümüz yerli yerinde durmaktadır." 5) Türkiye'nin bizimle birlik- te savaşa girmesini tabii ki iste- riz. Ama Türkiye'nin buna ya- naşacağmı sanmıyonız. Türkiye, ABD ile özdeşleşmekten kaçını- yor. Eğer girerse NATO kapsa- mında girer. NATO'nun Türki- ye'ye davet edilmiş olrr-ası bu ba- kımdan bizim için önemli bir avantajdır. 6) NATO Çevik Kuvveti'nin davet edilmiş olmasının sizin açınızdan avantajı ise bunun ko- mutasımn 6. ATAFta olmasıdır. Bu da bir Amerikan oldu- bit- tisi ile savaşa sürüklenmenizi önlc-r. NATO mekanizmaları iş- ler. Çünkü 6. ATAF yerel NA- TO komutanının komutasında- dır. NATO mekanizmalarının iş- lediği bir savaşa karışmanız da NATO mukabelesini garantiler. 7) Çevik Kuvvet'in gelmesinin Türkiye'ye sağlayacağı bir baş- ka yarar da Kürt sonınu çerçe- vesinde olur. Çünkü eğer o böl- gede bir çatışma çıkar da Türki- ye savaşa sürüklenirse, Kürtler, "Türkiye fırsattan isüfade Kürt nüfusunu ortadan kaldırraak istiyor" diye yaygara koparacak- lardır. Oysa NATO Çevik Kuv- veti'nin orada bulunması Kürt- lerin Türkiye'yi suçlamasını en- gelleyecektir. 8) Kürt kartına oynarmyoruz. Çünkü Kürtlere Saddam Hüse- yin'e karşı kullanılması için ve- rilmiş silahlar, bir süre sonra bi- ze doğru dönebüir. Kürt konu- sunu incelemiş herkes, bunun, geçmişte Kürtlere oynamış tran- ın da Irak'ın da hatta Amerika'- nın da başına geldiğini bilir. Kürtler ancak bir tek koşulla so- nuna kadar Amerika ile birlik- te olur, o da özgür bir Kürt va- tanı vaat edilirse. Şimdi sonıyo- rum size, onlara Kürt vatanı va- at edilmesi bizi Filistin sorunun- da nereye götürür? Paniğe kapıl- mak yersiz. 9) Çevik Kuvveti davetin sizin açınızdan yarattığı bir başka avantaj da şudur: NATO şimdi Türkiye'ye gelecektir. Bu, NATO askeri makamlannm Türkiye'ye sık sık gelip gitmesi sonucunu beraberinde getirecektir. NATO komutanlan sizin savunma ge- diklerinizi bizzat görünce de NATO karargâhı Türkiye'nin modernizasyon gereksinmeleri- ne duyarh bir hale gelecek ve sa- vunma acıklarıruz eskisinden daha büyük bir hızla giderilmesi yoluna gidilecektir. 10) Çevik Kuvvet'in Türkiye 1 ye gelmesinin en önemli yanı ise NATO'nun ilk kez Varşova Pak- tı dışındaki bir tehdide cevap vermesi olmuştur. Bu tarihi bir karardır. NATO bugüne kadar hep bölgesel sorunlardan uzak durmuştu. Oysa şimdi Irak gibi bölgesel bir tehdide karşı hare- kete geçmiş olması, NATO'nun gelecekteki politikalannı çok et- kileyecektir. Bu, bizim için o ka- dar önemlidir ki hatta size şu- nu söyleyebilirim; NATO'nun Sovyet dışı bir tehdit dolayısıy- la Türkiye'ye gelmesi, Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinden daha önemli bir adımdır. Aynca NATO'nun Sovyet dı- şı bir tehdide cevap vermiş ol- ması herkesten çok sizin çıkarı- Saddam, Ankara'ya kırgın (Baştarafı 1. Sayfada) şuluk Uişkilerini Sayın Özal şim- di niye geri götürmek istiyor?" dedi. BM'nin ABD'nin baskısıyla Körfez konusuna el koyduğunu öne süren Saddam Hüseyin, Güvenlik Konseyi'nin ABD'nin istekleri doğnıltusunda hareket ettiğini, bu nedenle adını "Amerikan Güvenlik Konseyi" olarak değiştirdiklerini söyledi. BM'de Filistin meselesinin yıllardır görüşülmesine rağmen istenilen sonucun ahnamadığım, çıkan karann ise bir şeye yara- madığını kaydeden Hüseyin, mesele Körfez krizine gelince Güvenlik Konseyi'nin ABD'nin baskısıyla çok süratli karar al- dığını ifade etti. Saddam Hüseyin, ABD'den korkmadıklannı bildirirken bir savaş çıkması halinde galip ta- raf olacaklarını öne sürdü. Irak'ın Türkiye'ye karşı hiç- bir saldın niyeti olmadığını bil- diren Saddam Hüseyin, şöyle devam etti: "Türkiye'ye niye saldıralım ki? Tarihten gelen bir isteğimiz mi var? Ancak Türkiye Irak sı- nınna asker yıgıvor. Buna kar- şılık biz ne orada asker tutuyo- ruz. Boylelikle Amerikalılann istekleri gerçekleşmiş oluyor. Türkiye neden asker yığıyor Irak sınınna? Bize mi saldıra- cak? Türkiye Ue 70 yıldır dos- tuz, yakın komşuyuz. Bizim Türkiye topraklan üzerinde bir niyetimiz yok. Hatta geçmişte Türkiye, bir güvenlik sonınu nedeniyle topraklarunıza gir- mek istedi. Biz de bunu kabul ettik. Bu da Türkiye'ye karşı iyi niyetimizi gösteriyor." Irak'taki rehinelerin büyük bir bölümünün serbest bırakıl- dığını, bu durumun da Batılı ül- ke halkları tarafından beğenil- diğini ifade eden Saddam, an- cak başta ABD olmak üzere Ba- tılı ülke yöneticilerinden olum- lu bir davranış görmediklerini kaydetti. Saddam, Amerikan yönetimi- nin ülkesini demokrasi kuralla- n içerisinde yönettiğini, ancak dışanya karşı diktatörce dav- randığını öne sürdü. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü de kabulde yaptığı ko- nuşmada, Türk halkının Irak'a karşı kötü bir niyet beslemedi- ğini, Körfez krizinin banşçı yol- larla, savaş çıkmadan çözüm- lenmesini istediğini söyledi. Körfez krizi nedeniyle Türki- ye'nin uluslararası hukuk kural- lannı ve Birleşmiş Milletler ka- rarlarını uyguladığın anlatan SHP Genel Başkam, bunalım- dan sonra Türkiye ile Irak'ın iyi ilişkilerinin devam edeceğini kaydetti. Türkiye'nin Ortadoğu'daki geleneksel dış politikasının, "Araplar arasındaki meselelerin Araplar arasında çözülmesi" ol- duğunu ifade eden İnönü, "Körfez'de eğer bir savaş çıkar- sa, Türkiye'nin bu savaşta yeri oJmayacagı" göruşünü tekrarla- dı. Irak'taki rehinelerin serbest bırakılmasımn iyi bir hareket ol- duğunu vurgulayan İnönü, "Irak şimdi de Körfez krizinin çözümü için bu doğrultuda ye- ni bir hareket vaparsa, banş için önemli olur" dedi. Irak'ın Körfez krizinin çözü- mü için öncülük etmesini iste- yen înönü, savaşla sorunların çözülmeyeceğini, barışın sabır- la elde edileceğini bildirdi. Bu arada İnönü'nün, "Irak Kuveyt'ten çekilmeye başlarsa ABD de bölgeden çekilmeye başlar" şeklindeki önerisi, Sad- dam Hüseyin tarafından, "Amerikan teklifi" olarak nite- lendi. İnönü ise "Amerika'nın böyle bir teklifte bulundugun- dan benim haberim yoktu" ya- nıtını verdi. Saddam Hüseyin, "Körfez krizinin çözümü için bizim Ku- veyt'i vergi olarak vermemiz mi gerekiyor?" diye sordu. İnönü bunun üzerine, "Siz Kuveyt'ten çekilmekle öncülük yapacaksı- nız, bu bir bedel değil. "İşte biz çekilmeye başladık" diyerek Amerika'ya "Siz de çekilin" di- ye emir vermiş olacaksınız. ABD'nin bölgeden çekilmesi için sizden başka bir güç yok. Böyle davranırsanız bunu sağ- lamış olacaksınız" diye konuş- tu, İnönü, gazetecilere görüş- meyle ilgili değerlendirmede bu- lunurken Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in kendi görü- şünde ısrarh olduğunu belirtti. İnönü, Saddam'ın, "Hiçbir kuvvetin Irak'ı yenemeyeceği, çünkü kendilerini 200 milyon Müslümanın destekledigi görii- şünde bulundugunu" kaydetti. Saddam Hüseyin'in bugünkU bunalımın ana nedeni olarak ABD'yi gördüğünü ifade eden İnönü, Irak Devlet Başkanı'nın ABD ile ilgili konuşmalarında sert bir tavır aldığını bildirdi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün Körfez gezisinin Su- udi Arabistan bölümü iptal edil- di. Suudi Arabistan gezisinin Kral Fabd'ın toplantılan nede- niyle göruşme için belirli bir za- man verilememesi nedeniyle ip- tal edildiği bildirildi. Erdal İnönü, dün akşam Türkiye'ye döndü. SHP lideri İnönü, Esenboğa Havaalam'nda yaptığı açıklama- da Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in "banşçı çözüme ön- derlik yapması" önerisine "hayır" demediğini bildirdi. Bu arada Suriye Deviet Başkam Ha- fız Esad'ın Ankara'daki büyükel- çileri aracıhğıyla İnönü'yü Suri- ye'ye davet ettiği öğrenildi. nızadır. İstikrarsız bir bölgede- • siniz. Daha bir yıl önceye kadar, siz de bizim kadar biliyorsunuz ki, eğer Türkiye bölgesel bir teh- dit Ue karşı karşıya kalsaydı NA- TO'nun mukabeİesi tartışma ko- nusu olabilirdi. Oysa şimdi NA- TO'nun Türkiye'ye gelmesi komşulanmza ciddi bir sinyal veriyor: örneğin Suriye, NATO üyeliğinizi artık eskisinden da- ha fazla ciddiye almak zorunda. Aynı şey İran ile de söz konusu. Ama Yunanistan bakımından aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü o da NATO üyesi. Bu yüzden, Çevik Kuvvet'in şimdi bölgesel bir tehdit nedeniyle gel- mesi önemli bir emsal oluştura- caktır. 11) Aynca NATO'nun bölge- sel bir tehdide karşılık vennek için Türkiye'ye gelmiş olması, aynı zamanda NATO'nun Türk- iye'yi Avrupa toprağı saydığını, geri dönülmez biçimde kayda geçirecektir. Bu da Türkiye'nin Avrupa Topluluğu üyeliğinize yardım olabilecektir. Türkiye, NATO'yu topraklanna davet ederek nasıl ki Avrupalı olmak- taki kararlılığını teyit ettiyse NATO da Türkiye'ye gelirse Türkiye'nin Avrupa toprağı ol- duğunu tescil etmek durumun- da kalacaktır. 12) Tek kelimeyle anlatmak gerekirse; Özal'ın NATO'yu da- veti "brilliant" (parlak, gözaiı- cı) bir politika olmuştur. Memurun (Baştarafı 1. Sayfada) kişi alkışlamaya başladı. Ardın- dan İstanbul Osman Zeki tlko-' kulu'nda öğretmen olduğu belir- lenen ve SHP Hatay Milletvekili Öner Miski'nin konuğu olarak gelen Aiiye Kaşkır, ayağa kalka- rak "1.5 milyon memur adına buradayız. Temsil edilmek, ko- nuşmak istiyoruz" diye bağır- maya başladı. Birleşimi yöneten ANAP'lı TBMM Başkanvekili Yılmaz Hocaoğiu, dinleyicüerf susmala- n için uyarırken bir yandan da güvenlik görevlileri ile TBMM idare amirlerini göreve çagırdı. Hocaoğiu, görevlilerden tezahü- rat yapanların tespit edilmesini ve localann boşaltılmasuu iste- di. Bunun üzerine emniyet gö- revlileri dinleyicilerin etrafmı sa- rarak dışan çıkarmaya cahşırken dinleyici memurlar alkışlarla "Emeğimizin hakkmı istiyomz", "Memura söz hakkı verflsin" di- ye bağırdılar. Dinleyicüer, polis- ler tarafından zorla locadan çı- kanldılar ve dinleyici kapüanm kapatarak kimlik tespiti yapıldı. Gazetecilerin memurlarla ko- nuşmasını engelleyen görevliler, daha sonra memurlan ikişer ki- şilik gruplar halinde polisler gözetiminde TBMM'nin Dik- men kapısına götürdüler. Me- murlar buradan Türk Ceza Ya- sası'nın "görevli memurun uya- nsına karşı çıkma" suçunu kap- sayan 528. maddesi uyannca Emniyet Müdürlüğü'ne gönde- rildiler. Bütçeden (Baştarafı 1. Sayfada) le yapılan yaklaşık 3 trilyon li- ralık kesinti sonucunda, bütçe- nin 101 trilyon 190 milyara in- miş olduğunu söyledi. Katsayılarda ise herhangi bir değişiklik yapılmadı. Katsayının 352, memuriyet taban aylığı katsayısının da 480 olmasını ön- gören madde, komisyondan gel- diği haliyle benimsendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle