Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARALIK 1990 • * * *
KENT-YAŞAM CUMHURİYET/17
TELEFONLAR
>UGUN
• Sheraton Oteli'nde
Yönetim Geliştirme
Merkezi'nin düzenlediği
"Profesyonel Yöneticiliğe
Geç4ş" konulu panel,
09.00'da Mevlana Salonu'nda.
Çamhk Lions Kulübü'nün
kermesi, 10.00'da Balo
Salonu'nda "Carrier" klima
cihazlannın bayi toplantısı,
09.30'da Horizon'da
başlayacak.
SARIYER
Belgrad
girişi
çöplük oldu
• Maslak'tan Belgrad
Ormanları'na giriş yolu
çöplüğe döndü. Istanbul'un
en güzel yerlerinden olan bu
bölgede zamanla çöp
birikintilerinin meydana
geldiğini belirten yurttaşlar,
özellikle çöplerin gece
döküldüğünü söyleyerek
yetkililerin konuyla
ilgilenmesini istiyor.
MEKTUP ~
Trafik ışıklan
onanlmalı
• Topkapı-Aksaray tercihli
yolunun ışıklandınlması
olumlu bir karardır. Ancak
genelde bu ışıklar sönüktür.
Veya lambalar kınktır. Bir
an önce ışıklandınlmalan ve
bu çirkin görünümden
kurtanlmaları gerekiyor.
Duraklann arka kısımlannın
reklam panolanna
aynlmasını öneriyorum.
HASAN KIRAN
Çocuklar, ormana kış için yem bıraktı
Doğadaki 'dostlara'
ORMAN VE HAYVAN SEVGİSİ — Çocuklar Belgrad Ormanları^
na yaptıklan gezide ellerindeki yiyecek paketlerini 'dostlan' için bı-
raklılar. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
İstanbul Haber Servisi — Do-
ğan Kardeş Dergisi ile Hayvan-
ların Yaşam Haklarını Koruma
Derneği tarafından Belgrad Or-
manları'nda düzenlenen gezide,
çocuklar ormana hayvanlar için
yem bıraktılar.
Orman ve hayvan sevgisini
aşılamak için dün Belgrad Or-
manları'nda düzenlenen geziye
yaklaşık elli çocuk, aileleri ile
birlikte katıldı. Önceden hazır-
lanan paketler halinde, buğday,
fındık ile yırtıa hayvanlar için
ciğer, orman içinde çeşitli yerlere
çocuklar tarafından bırakıldı.
Geziyi düzenleyen Doğan
Kardeş Dergisi'nin Yazı Işleri
Müdürü Nevzal Basım, gezi ön-
cesi yaptığı konuşmada, çocuk-
lara hayvan sevgisini aşılamak,
onlann nasü yaşadıklanru ve na-
sıl beslendiklerini sembolik de
olsa göstermek istediklerini be-
lirterek "Yapmış olduğumuz bu
organizasyon, çocuklanmızın,
doğada yaşayan diğer canlılan
tanımaları için düzenlendi, ile-
ride bu organizas> onlann de-
vamları gelecek" dedi.
Geziye katılan Hayvanlann
Yaşam Haklannı Koruma Der-
neği Başkanı Eva Aksoy da duy-
gularını şöyle belirtti: "Yok olan
yeşUimizle birlikte yaklaşan kış,
hayvanlann yiyeeek bulamama-
lanna sebep oluyor. Bizler. bu-
rada kaybolan ormanlanmızın
degerlerini ve hayvan sevgisini
verebilmeye çalışıyoruz. Bunu
başarabilmişsek ne mutlu bize."
Geziye katılan çocuklar da el-
lerindeki yiyecek paketlerini,
şarkılar eşliğinde ormanın de-
rinliklerinde ağaç diplerine ve
dinlenme yerlerindeki masalara
bıraktılar.
Tramvay, ilk turunu attı
İstanbul Haber Servisi — Yaya bolgesi
olarak düzenlenen Istiklal Caddesi'nde
çalışacak tramvay dün deneme seferi yaptı.
Tünel-Taksim arasında çalışan tramvayda
Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen,
Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan ve
İETT Genel Müdürü Vural Akarçay ile basın
mensupları bulundu.
10.30'da Tünel'den hareket eden tramvay 10
KlSA KISA
dakikada Taksim'e geldi.
Taksim-Tünel arasında çalışacak tramvay iki
vagonlu olacak. 1600 metrelik tramvay
hattında Tünel, Galatasaray ve Taksim
durakları bulunuyor. İETT otobüs
biletlerinin geçerli olacağı tramvayda tam
bilet 600 lira, öğrenci bileti 300 lira olacak,
mavi ve serbest kartlar kullanılabilecek.
(Fotoğraf: Remzi Gökdağ)
• Geleneksel Büyük Arapkir Gecesi, dün Çakıl
Gazinosu'nda yapıldı. Çok sayıda solistin renk
kattığı geceye, esİci Milli Eğitim Bakanı,
Malatya Milletvekili Metin Emiroğlu da katıldı.
• Bilgi Çağına Girerken İnsanlığı Birleştiren
Gerçekler konulu panel, The Marmara'da
yapıldı. Panelde konuşan Prof. Dr. Cem Aşkın,
"Bilmek özgürlüktür. lnsan kendi yaşamında
neden-sonuç ilişkisine vararak, fiziksel
yapısının ardına ulaşmahdır" dedi.
• Atatürk Fen Lisesi öğrencilerini Koruma
Derneği'nin 7. Genel Kurulu dün yapıldı.
Yaptıkları konuşmalarda "Kubilay" ve "laiklik"
konularmda görüşleri nedeniyle protestolara
neden olan adayların yer aldığl liste, yönetim
kurulu seçimini kazandı.
• Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi
Vakfı tarafından düzenlenen "Kadın Sorunlan"
konulu panel, dün vakfın Haliç'teki merkez
binasında yapıldı.
:056
• ZaMa MMtrtStl: 527 57 00
• MezaMdv HMMklfc
172 13 73 -74-75 ve 088
• lHianzK068
• MtUK:
Mmr «cfl: 077
SathkMMMÜfc511 89 18
Catnfepafa l<f. 588 48 00
Çapt T * 534 00 00
jfaHun T g 340 01 00
nttfuMJtŞM IİHBMK 345 46 80
9*1 EtW: 131 22 09
T*SIB Nkyw*K 152 43 00
SSK SMHtyx 588 44 00
SSKMuMftaK 132 30 00
SSK Uztaşr 358 67 60
• TMFfc:
Tra» $*• m.: 176 24 14 (İst),
356 04 8546 (Kadıköy)
Uift Tralft: 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Çehırip),
314 36 (B Çekmece)
• TMY: .
İç Hattv. 573 f3 31.
Dif Itadv: 573 04 33.
574 73 00,
574 82 00 (25 hat)
• BBY:
SMaci D M I M : 527 00 50,
nn$a BMifi: 338 30 50
• VAPVR:
Sri* NaHan: 526 40 20,
144 42 33,
DMb Tıtoı IACMÜ}: 145 53 66.
144 25 02, 149 18 96
M z Otrtfafc 543 05 25
• METEMOUUİ:
(Hava tahmını AOrenme) 573 89 80
526 62 74,
150 83 50,
348 71 40
• IHÜ069
• MZMBA:
585 19 90 - 91,
152 10 15,
r: 339 46 48
• Sf AHZA:
522 97 03.
147 51 10.
r: 391 14 82.
İETT GML IH.: 145 07 20 (17 hat)
• PTT:
911 (Bılinmeyen numaralar ve
nöbetçı eczane sorma),
•21 (anza)
HABERLERİN DEVAMI
Inönü-Saddam Görüşmesi.
(Baştarafı 1. Sayfada)
yı atıyor, hep birlikte gülüşüyorlar.
*
Havayı yumuşatan esprili üslubunu, pazar
sabahı Saddam Hüseyin'le buluştuğunda da
bırakmıyor inönü.
Irak Devlet Başkanı, SHP liderini Devrim
Komuta Konseyi'nin en önde gelen üyeleriy-
le birlikte karşılıyor. Yanında, Devrim Komu-
ta Konseyi (DKK) Başkan Yardımcısı İzzet ib-
rahim Edduri, DKK üyesi ve Başbakan 1.
Yardımctsı Taha Yasin Ramazan, Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tarık Aziz,
DKK üyesi ve Başbakan Yardımcısı Sadun
Hammadi, Kültür ve Enformasyon Bakanı
Latif El Casim var.
"İşte kriz kabinem" diyor Saddam. "Size
tanıtayım. Bartş istiyorlar, ama savaşmaya
hazıriar."
İnönü gülerek konuşuyor:
"Hepsi de son derece keyifli görünüyor.
Kimseye saldıracak halleri yok..."
İnönü'nün sözleri Arapçaya çevrilince, bir
an şöyle bir şok havası esmiyor değil salon-
da. Saddam Hüseyin, "Başta ben olmak
üzere hepimiz barış istiyoruz" diyerek inö-
nü'ye yer gösteriyor.
Kendi koltuğuna oturmadan önce de be-
lindeki tabancasını çikanp arka taraftaki seh-
panın üzerine bırakıyor.
Belki de Saddam'a, geçen ağustosta Ta-
ha Yasin Ramazan'ın Çankaya Köşkü'nde
özal'la belinde tabanca görüşmesınin yol
açtığı tepkiler anımsatılmıştır, bilemiyoruz...
Ama protokol konusunda Iralctarafı çok ti-
tiz. İnönü ile birlikte görüşmeye giren SHP
milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Erol Ağa-
gil'e, toplantı boyunca bacak bacak ustüne
atmaması hatıriatılıyor nazik biçimde.
•
Erdal İnönü'nün Türkiye'de ana muhale-
fet partisinin lideri olarak Saddam Hüseyin'e
mesajı çok acık:
"Savaşa karşıyız. Sorunun barış yoluyla
çözülmesini istiyoruz. Ancak Kuveyt'in işgali
uluslararası bir hukuk ihlalidir. Bunu yapan
Irak'tır. O yüzden çözüm sürecinin açılması
için ilk adımı atacak olan da Irak'tır."
İnönü'nün izlenimi neydi? Saddam, Ku-
veyt'ten çekilecek adımı atabilir miydi?
lyimser değil SHP lideri. 1,5 saat süren gö-
rüşmeden sonra bize şöyle dedi:
"Oldukça katı görünüyor. Duygusal bir
yaklaşımı var. Taviz verecek bir havası yok."
•
Saddam Hüseyin, görüşme boyunca Türk-
Irak ilişkileri konusunda son derece dikkatfi
bir dil kullanmaya özen gösteriyor.
Elini kolunu oynatarak ve yanındaki arka-
daşlanna da görüşlerini onaylatarak konuş-
mayı seviyor Saddam.
İnönü ile Iraklı Iider arasında geçen konuş-
ma şöyle özetlenebilir:
İnönü: "Türkiye'nin Irak'a karşı saldın ni-
yeti yok kesinlikle. Birleşmiş Milletler'in ka-
rarlannı kabul ettik uyguluyoruz, o kadar. Sa-
vaş istemiyoruz. Irak'ın da öyie düşündüğü-
nü sanıyoruz."
Saddam: "Neden Türkiye'ye saldıralım?
Türkiye'ye yönelik tarihsel bir toprak talebi-
miz de yok. Ama Türkiye bizim sınınmızda
asker tutuyor. Biz de tutuyoruz o zaman..."
Saddam burada sözü özal'a getiriyor,
ama yumuşak ve özenli bir dille:
"Özal'ın bundan çıkarı ne" diye bir soru
ile sürdürüyor konuşmasını; "Amerika|nın is-
tediği oluyor böylece. Nedense Bay Özal'ın
tutumu değişti. Oysa ilişkilerimiz ne iyi gidi-
yordu. Türkiye geçmişte bizden yardım is-
tedi asayiş konusunda. İzin verdik. Dolayı-
sıyla Irak topraklannda operasyon yaptınız.
70 yıldır iyiye gitmiş ilişkiierimiz. Şimdi niye
geriye çekmek istiyor Bay Özal?"
SHP lideri buna karşılık, Türkiye ile Irak'-
ın birbirlerine her zaman iyi niyet besledik-
lerini belirttikten sonra, her ülkenin Körfez
krizi nedeniyle bazı önlemler almak zorun-
da kaldtğını, bunun doğal kabul edilmesi ge-
rektiğini belirtiyor ve şöyle diyor Saddam'a:
"Irak, Kuveyt'ten çekilmekle öncülük
ederse barışa daha kolay ulaşırız."
Bir an duruyor SHP lideri. O sırada ken-
dine makul gelen bir düşüncesini dile geti-
riyor:
"ABD ile birlikte çekilin. Aynı zamanda..."
Saddam:
"Bu Amerikan görüşü..."
İnönü:
"Bilmiyordum."
Saddam:
"Biz Amerika'nın kutsal topraklardan çe-
kilmesi için neden bedel ödeyelim?"
İnönü:
"Bu bir bedei değil, bir emir olur Ameri-
ka'ya.."
Saddam'la görüşmesinden sonra bize bil-
gi verirken "Her şeyin arkasında ABD'yi
görüyor" dedi İnönü; "Amerikalılardan söz
ederken sinirlendiği belli oluyor. Biraz alın-
gaa bir havası var."
SHP lideri Avrupa'dan örnek vererek so-
runlara savaşla çözüm bulunamadığını, ba-
nşçı çözüm için sabrın gereklı olduğunu be-
lirtince, araya giriyor Saddam:
"Yoksa bize sabırsız mı diyorsunuz" di-
ye soruyor; "Değiliz, sabırsız olan Amerika'-
dır."
Irak ve ABD dışişleri bakanlannın Was-
hington ve Bağdat'a yapacakları karşılıklı zi-
yaretlerin tarihleri konusundaki anlaşmazlı-
ğa da değinen Saddam, inönü'ye şöyle
diyor:
"VVashington'da yapılacak görüşmenin ta-
rihini Amerikan yönetimi saptasın, tamam.
Ama Bağdat'takinin tarihini de bıraksınlar da
biz saptayalım. Çünkü, bağımsız bir devle-
tiz."
•
Amman'da olduğu gibi Bağdat havalima-
nında SHP liderine yöneltilen ilk soru, NA-
TO Çevik Kuvveti ile ilgili oldu. İkinci soru
da inciıiik Üssü'ydü.
Türk hükümeti Çevik Kuvveti neden çağır-
mıştı? Buna neden gerek görmüştü?
İnönü, Amman'daki gibi burada da bu ko-
nuda dikkatli bir dil kullandı. Kendisinin ana
muhalefeti temsil ettiğini, hükümetten bu ko-
nuda bilgi istediğini belirttikten sonra şöyle
dedi:
"Çevik Kuvvet, NATO çerçevesinde sa-
vunmaya dönük bir düzenleme. Türk ulusu,
Irak ulusuna karşı en iyi hisleri besliyor. Türk
halkı bunalımın barış içinde çözülmesini is-
tiyor."
İkinci soru, yine Iraklı bir gazeteciden, ama
bu kez TürKçe olarak geliyor:
"incirlik Üssü, Türk halkı için sorun yara-
tır mı?"
Yetersiz bir Türkçeyle sorulan sorunun ar-
dından yatan gerçek açık. Gülerek yanıtlıyor
İnönü:
"Yaratmaz, Türk hajkında sorun yarat-
maz. Cumhurbaşkanı Özal da sorun yarat-
maması için gayret sarf etmelidir."
Amman'dan sonra Bağdat'ta da aynı nok-
tanın altı çizilebilir. Türkiye neden ambargo
uyguluyor sorusu değil, akla ilk gelen. Bu-
gün asıl üzerinde durulan, Türkiye'nin ABD
ile birlikte Irak'a saldın niyeti oiup olmadığı...
İncirlik Üssü'ne Irak'ı vurmaları için Ameri-
kan savaş uçaklarını kullandıracak mıydı
Türkiye?
Bir savaş durumunda, kuzeyden Türkiye'-
nin açacağı bir ikinci cephe Saddam yöneti-
minin kuşkusuz hiç görmek istemediği bir
gelişme.
O yüzden Bağdat'ta resmi çevreler, Tür-
kiye'ye karşı dışa dönük olarak son derece
dikkatli bir tutum içinde. Körfez krizinin pat-
lamasından beri Irak basınında Türkiye aley-
hinde tek-tük önemsiz istisnalar dışında bir
şey çıkmamış. NATO Çevik Kuvvet haberi
ise Safa Giray, Ali Bozer ve Necip Torum-
tay'ın istifalarıyla bağlantılı verilmiş.
Ve bu istifaların temelinde Özal'ın Körfez
politikasına ters düşmenin yattığı özellikle
belirtilmiş bu haberde...
•
SHP lideri, Amman ve Bağdat'a yaptığı zi-
yaretlerden memnundu. Savaş olacak mı so-
rumuza şu yanıtı verdi:
"Yok sanmıyorum. Sonunda olumlu bir
gelişme olabilir. Söylenen şeyler bir savaşı
gerektirmiyor. Savaşa doğru bir hava var,
doğru. Ama yine de ihtimal vermiyorum."
Erdal İnönü'nün Amman ve Bağdat'a yap-
tığı ziyaretleri izleyen Türk gazetecileri ile
Saddam Hüseyin dün 1.5 saatlik bir görüş-
me yaptı. Buna da yarınki yazımızda deği-
neceğiz.
OLAYLARIN ABD: Çevik kuvvet Türkiye'ye yarar
ARDINDAKI
GERÇEK(Baştarafı 1. Sayfada)
almdığı zaman, nasıl olsa orta-
ya çıkacaktı. Türkiye içinde baş-
vurunun gizlenmesi, girişimi bir
oldubittiye getirmek taküğinden
mi kaynaklanmaktadır?
3- Basmda yaygınlaşan ha-
berlere ve yorumlara bakıhrsa,
NATO'dan Çevik Kuvvet isteme
kararı, bakanlarca önceden im-
zalanmış bir boş kâğıda sonra-
dan yazılmtşür. Bu olastlığı güç-
lendiren kanıtlar azımsanmaya-
cak kadar güçlüdür. Akbulut
hükümetinin bu konuda inandı-
ncı bir açıklama yapması gere-
kir. Olay Büyük Millet Mecli-
si'nde gö'rüşülmelidir.
4- Irak, ambargo ve abluka
altmda bir ülkedir; IsraU'in de
menzili içindedir. ABD'nin Su-
udi Arabistan'daki vurucu gücü
400 bine ulaşmıştır. Bu durum-
da Ankara'mn bir Irak tehdidi-
ne karşı caydırıcı bir güç olarak
Çevik Kuvveti NATO'dan niçin
istediği sorusu boşlukta kalmak-
tadır. Hükümet, cumhuriyet ta-
rihinde ilk kez yurt savunması
için yabancı askere neden gerek-
sinme duyduğunu Türk ulusuna
açıklamalıdır.
5- Türkiye'nin NATO'dan Çe-
vik Kuvvet istemi, örgütün ku-
rallanna göre NATO Savunma
Planlama Komitesi'nde karara
bağlanâcaktır. Karann ittifakla
almması gerekiyor. Üyelerden
birisinin karşı çıkması duru-
munda Ankaru'nın boşluğa düş-
mesi olasıdır. Daha şimdiden
başta Almanya olmak üzere ki-
mi üyelerin Ankara'mn isteğine
soğuk baktıklan anlaşthyor. Ak-
bulut hükümeti, Meclis'ten, ka-
muoyundan ve kirni bakanlann-
dan habersiz böyle bir istemi ile-
ri sürmeden önce NATO'daki
müttefıkler kesiminde bir yok-
lama yapmış mıdır?
6- İncirlik bir Körfez savaşın-
da düğüm noktasıdır. Gerek SE-
İA (Türkiye-Amerika Savunma
ve Ekonomik îşbirliği Antlaş-
ması), gerek NATO Antlaşma-
sı'na göre, Türkiye'deki üsler ül-
kemiz bir saidırıya uğramadan
kullfinüamaz. Bu durumda An-
kara, Washington'a dolaylı bir
kolayhk göstermek için mi Çe-
vik Kuvvet için NATO'ya baş-
vurmuştur?
7- Türkiye'nin Irak ve Suriye
gibi güney komşulanna karşı ye-
terli savunma gücü olduğu ön-
görülüyordu. Yaklaşık bir mil-
yonluk orduya sahip Türkiye
1
nin Irak'tan gelecek tehdide kar-
şı Avrupa devletlerinden yardım
istemesi, morai açıdan açıklan-
ması güç bir girişim değil midir?
Yurdumuzu savunmak için ya-
bancı kuvvetlere basvurmanın
gerekçesi, Türk halkına ve ka-
muoyuna nasıl açıklanacaktır?
•
"Fiilî" bir yönetim biçiminin
anayasal rejimin ustüne çıktığı
Türkiye'de, kuşkular büyümek-
te, istenmeyen bir savaşa sürük-
lendiğimiz izlenimi yoğunlaş-
maktadır. Meclis, yetkilerini
Akbulut hukümetine, hükümet
de yetkilerini Cumhurbaşkanı
özal'a devretmis görünüyor ve
tehlike gün geçtikçe büyüyor.
Bu gidişe "dur" diyecek bir
kuvvet de ortada görünmüyor.
Çünkü halkın yüzde 80'inin kar-
şıt olduğu ANAP iktidan, Mec-
lisin yüzde 65 çoğunluğunu elin-
de tutmaktadır.
Bu çoğunluğun "basireti" so-
nuna kadar bağlanmış mıdır?
Gündemdeki soru şimdilik
budur. • * •
(Baştarafı I. Sayfada)
kiye "askeri yükü paylaşma" işa-
retleri yaratıyor. Ama çok da
paylaşmıyor.
3) NATO Çevik Kuvveti'ne
bağü uçaklann Türkiye'ye gel-
mesi bu gücün mutlaka savaşa
gireceği anlamına gelmiyor.
Türkiye geçmişte de sınınna güç
yığarak caydırıcılık yaratmıştı.
örneğin 1980'lerin ortalarında
Lübnan'daki Amerikan deniz
piyadeleri buyuk ateş baskısı al-
tında kaldığında da Türkiye'den
Suriye ile sınınna asker yığarak
Suriye'nin dikkatini bölmesini
istemiştik. Türkiye'nin sınınna
NATO güçlerinin yığılması bizi
mutlaka savaşa götürmez, aksi-
ne diplomatık eözüme yaklaştı-
nr. Bu operasyona zaten bu yüz-
den 'arka sokak savaşı' diyonız.
4) Tarihe baktığmızda Yuna-
nistan'ın Türkiye'ye karşı hare-
ketleri hep Türkfcrin başka cep-
helerde meşgul olduğu dönem-
lerde gerçekleşmiştir. 12 mil so-
runu orta yerde duruyor. özal-
ın Türkiye'ye NATO Çevik Kuv-
veti'ni davet etmiş olması
Yunanistan'a şu mesajı vennek-
tedir: "Biz Türkiye olarak, Kör-
fez krizi çıktı diye geleneksel sa-
vunma önceliklerimizi değiştlr-
miyoruz. Irak konusu ile NATO
ilgilendigi için bizim diğer böl-
gesel tebditlere karşı gücümüz
yerli yerinde durmaktadır."
5) Türkiye'nin bizimle birlik-
te savaşa girmesini tabii ki iste-
riz. Ama Türkiye'nin buna ya-
naşacağmı sanmıyonız. Türkiye,
ABD ile özdeşleşmekten kaçını-
yor. Eğer girerse NATO kapsa-
mında girer. NATO'nun Türki-
ye'ye davet edilmiş olrr-ası bu ba-
kımdan bizim için önemli bir
avantajdır.
6) NATO Çevik Kuvveti'nin
davet edilmiş olmasının sizin
açınızdan avantajı ise bunun ko-
mutasımn 6. ATAFta olmasıdır.
Bu da bir Amerikan oldu- bit-
tisi ile savaşa sürüklenmenizi
önlc-r. NATO mekanizmaları iş-
ler. Çünkü 6. ATAF yerel NA-
TO komutanının komutasında-
dır. NATO mekanizmalarının iş-
lediği bir savaşa karışmanız da
NATO mukabelesini garantiler.
7) Çevik Kuvvet'in gelmesinin
Türkiye'ye sağlayacağı bir baş-
ka yarar da Kürt sonınu çerçe-
vesinde olur. Çünkü eğer o böl-
gede bir çatışma çıkar da Türki-
ye savaşa sürüklenirse, Kürtler,
"Türkiye fırsattan isüfade Kürt
nüfusunu ortadan kaldırraak
istiyor" diye yaygara koparacak-
lardır. Oysa NATO Çevik Kuv-
veti'nin orada bulunması Kürt-
lerin Türkiye'yi suçlamasını en-
gelleyecektir.
8) Kürt kartına oynarmyoruz.
Çünkü Kürtlere Saddam Hüse-
yin'e karşı kullanılması için ve-
rilmiş silahlar, bir süre sonra bi-
ze doğru dönebüir. Kürt konu-
sunu incelemiş herkes, bunun,
geçmişte Kürtlere oynamış tran-
ın da Irak'ın da hatta Amerika'-
nın da başına geldiğini bilir.
Kürtler ancak bir tek koşulla so-
nuna kadar Amerika ile birlik-
te olur, o da özgür bir Kürt va-
tanı vaat edilirse. Şimdi sonıyo-
rum size, onlara Kürt vatanı va-
at edilmesi bizi Filistin sorunun-
da nereye götürür? Paniğe kapıl-
mak yersiz.
9) Çevik Kuvveti davetin sizin
açınızdan yarattığı bir başka
avantaj da şudur: NATO şimdi
Türkiye'ye gelecektir. Bu, NATO
askeri makamlannm Türkiye'ye
sık sık gelip gitmesi sonucunu
beraberinde getirecektir. NATO
komutanlan sizin savunma ge-
diklerinizi bizzat görünce de
NATO karargâhı Türkiye'nin
modernizasyon gereksinmeleri-
ne duyarh bir hale gelecek ve sa-
vunma acıklarıruz eskisinden
daha büyük bir hızla giderilmesi
yoluna gidilecektir.
10) Çevik Kuvvet'in Türkiye
1
ye gelmesinin en önemli yanı ise
NATO'nun ilk kez Varşova Pak-
tı dışındaki bir tehdide cevap
vermesi olmuştur. Bu tarihi bir
karardır. NATO bugüne kadar
hep bölgesel sorunlardan uzak
durmuştu. Oysa şimdi Irak gibi
bölgesel bir tehdide karşı hare-
kete geçmiş olması, NATO'nun
gelecekteki politikalannı çok et-
kileyecektir. Bu, bizim için o ka-
dar önemlidir ki hatta size şu-
nu söyleyebilirim; NATO'nun
Sovyet dışı bir tehdit dolayısıy-
la Türkiye'ye gelmesi, Saddam
Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinden
daha önemli bir adımdır.
Aynca NATO'nun Sovyet dı-
şı bir tehdide cevap vermiş ol-
ması herkesten çok sizin çıkarı-
Saddam, Ankara'ya kırgın
(Baştarafı 1. Sayfada)
şuluk Uişkilerini Sayın Özal şim-
di niye geri götürmek istiyor?"
dedi.
BM'nin ABD'nin baskısıyla
Körfez konusuna el koyduğunu
öne süren Saddam Hüseyin,
Güvenlik Konseyi'nin ABD'nin
istekleri doğnıltusunda hareket
ettiğini, bu nedenle adını
"Amerikan Güvenlik Konseyi"
olarak değiştirdiklerini söyledi.
BM'de Filistin meselesinin
yıllardır görüşülmesine rağmen
istenilen sonucun ahnamadığım,
çıkan karann ise bir şeye yara-
madığını kaydeden Hüseyin,
mesele Körfez krizine gelince
Güvenlik Konseyi'nin ABD'nin
baskısıyla çok süratli karar al-
dığını ifade etti.
Saddam Hüseyin, ABD'den
korkmadıklannı bildirirken bir
savaş çıkması halinde galip ta-
raf olacaklarını öne sürdü.
Irak'ın Türkiye'ye karşı hiç-
bir saldın niyeti olmadığını bil-
diren Saddam Hüseyin, şöyle
devam etti:
"Türkiye'ye niye saldıralım
ki? Tarihten gelen bir isteğimiz
mi var? Ancak Türkiye Irak sı-
nınna asker yıgıvor. Buna kar-
şılık biz ne orada asker tutuyo-
ruz. Boylelikle Amerikalılann
istekleri gerçekleşmiş oluyor.
Türkiye neden asker yığıyor
Irak sınınna? Bize mi saldıra-
cak? Türkiye Ue 70 yıldır dos-
tuz, yakın komşuyuz. Bizim
Türkiye topraklan üzerinde bir
niyetimiz yok. Hatta geçmişte
Türkiye, bir güvenlik sonınu
nedeniyle topraklarunıza gir-
mek istedi. Biz de bunu kabul
ettik. Bu da Türkiye'ye karşı iyi
niyetimizi gösteriyor."
Irak'taki rehinelerin büyük
bir bölümünün serbest bırakıl-
dığını, bu durumun da Batılı ül-
ke halkları tarafından beğenil-
diğini ifade eden Saddam, an-
cak başta ABD olmak üzere Ba-
tılı ülke yöneticilerinden olum-
lu bir davranış görmediklerini
kaydetti.
Saddam, Amerikan yönetimi-
nin ülkesini demokrasi kuralla-
n içerisinde yönettiğini, ancak
dışanya karşı diktatörce dav-
randığını öne sürdü.
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü de kabulde yaptığı ko-
nuşmada, Türk halkının Irak'a
karşı kötü bir niyet beslemedi-
ğini, Körfez krizinin banşçı yol-
larla, savaş çıkmadan çözüm-
lenmesini istediğini söyledi.
Körfez krizi nedeniyle Türki-
ye'nin uluslararası hukuk kural-
lannı ve Birleşmiş Milletler ka-
rarlarını uyguladığın anlatan
SHP Genel Başkam, bunalım-
dan sonra Türkiye ile Irak'ın iyi
ilişkilerinin devam edeceğini
kaydetti.
Türkiye'nin Ortadoğu'daki
geleneksel dış politikasının,
"Araplar arasındaki meselelerin
Araplar arasında çözülmesi" ol-
duğunu ifade eden İnönü,
"Körfez'de eğer bir savaş çıkar-
sa, Türkiye'nin bu savaşta yeri
oJmayacagı" göruşünü tekrarla-
dı.
Irak'taki rehinelerin serbest
bırakılmasımn iyi bir hareket ol-
duğunu vurgulayan İnönü,
"Irak şimdi de Körfez krizinin
çözümü için bu doğrultuda ye-
ni bir hareket vaparsa, banş için
önemli olur" dedi.
Irak'ın Körfez krizinin çözü-
mü için öncülük etmesini iste-
yen înönü, savaşla sorunların
çözülmeyeceğini, barışın sabır-
la elde edileceğini bildirdi.
Bu arada İnönü'nün, "Irak
Kuveyt'ten çekilmeye başlarsa
ABD de bölgeden çekilmeye
başlar" şeklindeki önerisi, Sad-
dam Hüseyin tarafından,
"Amerikan teklifi" olarak nite-
lendi. İnönü ise "Amerika'nın
böyle bir teklifte bulundugun-
dan benim haberim yoktu" ya-
nıtını verdi.
Saddam Hüseyin, "Körfez
krizinin çözümü için bizim Ku-
veyt'i vergi olarak vermemiz mi
gerekiyor?" diye sordu. İnönü
bunun üzerine, "Siz Kuveyt'ten
çekilmekle öncülük yapacaksı-
nız, bu bir bedel değil. "İşte biz
çekilmeye başladık" diyerek
Amerika'ya "Siz de çekilin" di-
ye emir vermiş olacaksınız.
ABD'nin bölgeden çekilmesi
için sizden başka bir güç yok.
Böyle davranırsanız bunu sağ-
lamış olacaksınız" diye konuş-
tu,
İnönü, gazetecilere görüş-
meyle ilgili değerlendirmede bu-
lunurken Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyin'in kendi görü-
şünde ısrarh olduğunu belirtti.
İnönü, Saddam'ın, "Hiçbir
kuvvetin Irak'ı yenemeyeceği,
çünkü kendilerini 200 milyon
Müslümanın destekledigi görii-
şünde bulundugunu" kaydetti.
Saddam Hüseyin'in bugünkU
bunalımın ana nedeni olarak
ABD'yi gördüğünü ifade eden
İnönü, Irak Devlet Başkanı'nın
ABD ile ilgili konuşmalarında
sert bir tavır aldığını bildirdi.
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü'nün Körfez gezisinin Su-
udi Arabistan bölümü iptal edil-
di. Suudi Arabistan gezisinin
Kral Fabd'ın toplantılan nede-
niyle göruşme için belirli bir za-
man verilememesi nedeniyle ip-
tal edildiği bildirildi.
Erdal İnönü, dün akşam
Türkiye'ye döndü.
SHP lideri İnönü, Esenboğa
Havaalam'nda yaptığı açıklama-
da Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'in "banşçı çözüme ön-
derlik yapması" önerisine
"hayır" demediğini bildirdi. Bu
arada Suriye Deviet Başkam Ha-
fız Esad'ın Ankara'daki büyükel-
çileri aracıhğıyla İnönü'yü Suri-
ye'ye davet ettiği öğrenildi.
nızadır. İstikrarsız bir bölgede- •
siniz. Daha bir yıl önceye kadar,
siz de bizim kadar biliyorsunuz
ki, eğer Türkiye bölgesel bir teh-
dit Ue karşı karşıya kalsaydı NA-
TO'nun mukabeİesi tartışma ko-
nusu olabilirdi. Oysa şimdi NA-
TO'nun Türkiye'ye gelmesi
komşulanmza ciddi bir sinyal
veriyor: örneğin Suriye, NATO
üyeliğinizi artık eskisinden da-
ha fazla ciddiye almak zorunda.
Aynı şey İran ile de söz konusu.
Ama Yunanistan bakımından
aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Çünkü o da NATO üyesi. Bu
yüzden, Çevik Kuvvet'in şimdi
bölgesel bir tehdit nedeniyle gel-
mesi önemli bir emsal oluştura-
caktır.
11) Aynca NATO'nun bölge-
sel bir tehdide karşılık vennek
için Türkiye'ye gelmiş olması,
aynı zamanda NATO'nun Türk-
iye'yi Avrupa toprağı saydığını,
geri dönülmez biçimde kayda
geçirecektir. Bu da Türkiye'nin
Avrupa Topluluğu üyeliğinize
yardım olabilecektir. Türkiye,
NATO'yu topraklanna davet
ederek nasıl ki Avrupalı olmak-
taki kararlılığını teyit ettiyse
NATO da Türkiye'ye gelirse
Türkiye'nin Avrupa toprağı ol-
duğunu tescil etmek durumun-
da kalacaktır.
12) Tek kelimeyle anlatmak
gerekirse; Özal'ın NATO'yu da-
veti "brilliant" (parlak, gözaiı-
cı) bir politika olmuştur.
Memurun
(Baştarafı 1. Sayfada)
kişi alkışlamaya başladı. Ardın-
dan İstanbul Osman Zeki tlko-'
kulu'nda öğretmen olduğu belir-
lenen ve SHP Hatay Milletvekili
Öner Miski'nin konuğu olarak
gelen Aiiye Kaşkır, ayağa kalka-
rak "1.5 milyon memur adına
buradayız. Temsil edilmek, ko-
nuşmak istiyoruz" diye bağır-
maya başladı.
Birleşimi yöneten ANAP'lı
TBMM Başkanvekili Yılmaz
Hocaoğiu, dinleyicüerf susmala-
n için uyarırken bir yandan da
güvenlik görevlileri ile TBMM
idare amirlerini göreve çagırdı.
Hocaoğiu, görevlilerden tezahü-
rat yapanların tespit edilmesini
ve localann boşaltılmasuu iste-
di. Bunun üzerine emniyet gö-
revlileri dinleyicilerin etrafmı sa-
rarak dışan çıkarmaya cahşırken
dinleyici memurlar alkışlarla
"Emeğimizin hakkmı istiyomz",
"Memura söz hakkı verflsin" di-
ye bağırdılar. Dinleyicüer, polis-
ler tarafından zorla locadan çı-
kanldılar ve dinleyici kapüanm
kapatarak kimlik tespiti yapıldı.
Gazetecilerin memurlarla ko-
nuşmasını engelleyen görevliler,
daha sonra memurlan ikişer ki-
şilik gruplar halinde polisler
gözetiminde TBMM'nin Dik-
men kapısına götürdüler. Me-
murlar buradan Türk Ceza Ya-
sası'nın "görevli memurun uya-
nsına karşı çıkma" suçunu kap-
sayan 528. maddesi uyannca
Emniyet Müdürlüğü'ne gönde-
rildiler.
Bütçeden
(Baştarafı 1. Sayfada)
le yapılan yaklaşık 3 trilyon li-
ralık kesinti sonucunda, bütçe-
nin 101 trilyon 190 milyara in-
miş olduğunu söyledi.
Katsayılarda ise herhangi bir
değişiklik yapılmadı. Katsayının
352, memuriyet taban aylığı
katsayısının da 480 olmasını ön-
gören madde, komisyondan gel-
diği haliyle benimsendi.