22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 23 ARALIK 1990 LENtN VE GORBİ: "Lenin' ve "Gorbaçov" birlikte gaze- tecilere poz verdiler. Bu iki liderin aynı fotografta gözükme- si bir hile ile gerçekleşmedi. Aslında poz verenler, Lening- rad'da düzenlenen "Üniülerin Benzerleri" yanşmasını kaza- •an "Lenin" ve "Gorbaçov" benzerieriydi. Ancak sahtele- rin asdlanna beazertiği ise şaşırtıcıydı. (Fotoğraf: Reuter) Dr. Enver Ören yurda döndü tSTANBUL (AA) — ABD^ de bir süre önce böbrek nakli ameliyatı geçiren Türkiye Gaze- tesi sahibi ve Genel Yayın Mü- dürü Dr. Enver Ören, dün yur- da döndü. Sağlık kontrolünden geçmek ve matbaa makineleri almak üzere ABD'ye giden Dr. Enver Ören'e, Methodist Hastanesi'nde bir hafta süren tetkik ve tahlil- ler sonucu, cerrahi müdahale yapılmasına karar verilmişti. Houston'da ameliyat olan Dr. ören'e, kız kardeşi Giilay Koca- nın böbreği nakledildi. Ameli- yatta dünyaca ünlii doktor De Bakey ve Doç. Dr. Hasan Doğar hazır bulundu. Sağlığına kavuşarak yurda dönen ören'in, bir süre daha evinde dinleneceği bildirildi. ÇÖL KALKANI SAATLERİ: Sovyetler'deart,ı< "g ruh" harekete geçti. Moskova'nın batısındaki Chistopol ken- tinde bir fabrikada. Suudi çöllerindeki Amerikan askerleri için 'çöl kalkanı saati' üretilmeye başlandı. Şimdiye dek Sov- yet ordusunun saat ihtiyacının karşılandığı fabrika, bugün- lerde 200 bin saatlik ilk parti siparişi yetiştirmeye çalışıyor. Trafik 11 kişi öldü 18yaralı Haber Merkezi — Niğde ya- kınlannda meydana gelen trafik kazasuıda 10 kişi öldü, 16 kişi de yaralandı. Antalya'nın Manav- gat ilçesinde de dün sabaha kar- şı meydana gelen bir başka ka- zada, bugün evlenecek olan Alanyaspor Genel Kaptanı Öz- can Yıkamışlar öldü, iki futbol- cu ise yaralandı. Niğde'de 10 kişinin ölümüne neden olan kaza dün sabaha karşı saat 03.00 sıralannda mey- dana geldi. Adana'dan Ankara istikametine gitmekte olan Muhterem Giimüş yönetiminde- ki 31 EF 855 plakalı yolcu oto- büsü E-5 karayolunun Bor ilçe- si Beştepeler mevkiinde buzlan- ma nedeniyle şarampole devril- di. ROGER VADIM'IN 5. EVLÎLİĞ1 — Aynı tip sarışın ka- dınlarla evlenmesiyle de tanınan ünlii Fransız sinema yönet- meni Roger Vadim, önceki giin 5. evliliğini yaptı. 62 yaşın- daki Vadim'le 46 yaşındaki sarışın sinema o>uncusu Marie- Christine Barrault'nun nikâhlannı Levallois Belediye Başkanı kıydı. Çiçekli ceketi bulunan ilginç bir tayyörle nikâha ge- len Barrault ve Vadimin çok neşeli olduklan görüliiyordu. (Fotoğraf: AFP) HABERLERIN DEVAMI AmmaıfUan Körfez Notları... (Baftara/ı 1. Sayfada) Onun için Urdün'ün başkentinde de şu gözlemin altı çizilebilir: Irak'ın Kuveyt'i işgal ve ilhak ederek uluslararası hukuku ihlal et- mesine karşılık Türkiye'nin BM kararlanna uyarak bu ülkeye karşı ambargo uygulama- sı ve Kuveyt'ten bir an önce çekilmesini is- temesi haklı bir politikadır. İşte Türkiye, bu çizginin ötesine geçmeksizın daha dengeli birtutum izleyebilir ve Arap dünyasında ken- disine karşı olumsuz bir havanın esmesini belirli ölçülerde önleyebilirdi. Ofmadı. Cumhurbaşkanı Özal'ın kratdan çok kral- cı politikasıyla Saddam Hüseyin ve Irak'a karşı verdiği olurolmaz demeçler, Türkiye'- yi savaştan yana ve selden kütük kapmaya hazır kışkırtıcı bir ülke gibi gösterdi. Oysa Türkiye böyle bir görüntüye layık bir ülke değildir. Bir Arap diplomatının deyişiyle "Türkiye, Araplararası anlaşmazlıklarda taraf olmama- ya özen gösteren dengeli bir dış politika izle- di bugüne kadar. Bundan sonra bu gelenek- sel politikasını terk etmeye neden gerek gö- recekti?" • Nitekim SHP Genel Başkanı da Türkiye'- nin Arap dünyasına ilişkin geleneksel dış po- litikasından sapmaya gerek görmüyor. İnö- nü'ye göre Türkiye, uluslararası hukuku ih- lal etmiş olan Irak'a karşı ambargoya katıl- malı, ancak onun ötesine geçmemeli ve den- geleri korumalıdır. SHP lideri, Özal'ın kral- dan çok kralcı çizgisi ve krizin başından be- ri sergilediği tutumun Türkiye'yi savaş kışkırtıcısı bir konuma ittiğini düşünüyor. So rumuz üzerine Çevik Kuvvet'in çağrılması- nı da bu çerçevede değerlendirdi SHP lide- ri. C.uma akşamı Türkiye'nin Amman Büyü- kelçisi Oktay Aksoy'un yemeğinde Körfez'- de savaşa, askeri çözüme karşı olduğunu bir kez daha yineledi İnönü. "Türkiye bir sıcak çatışmanın kesinlikle dışında kalmalı" dedi ve ekledi: "Başkalannın çıkaıiarı için, Amerika için ne diye savaşa girsin Türkiye?" SHP lideri, "Siz iktidarda olsanız, Türkiye'- ye herhangi bir saldırı olmaksızın İncirlik Üs- sü'nü Irak'a karşı ABD'nin kullanmasına izin verir miydiniz?" sorusunu tek bir sözcükle yanıtladı: "Hayır!" Erdal İnönü, Ürdün Kralı Hüseyin'le dün sabah yaptığı görüşmeye, babası tsmet İnö- nü ile Hüseyin'in dedesi Kral Abdullah ara- sındaki ilişkilerden ve ODTÜ'de hocalığını yaptığı Ürdünlü öğrencilerden söz ederek başladı. SHP lideri, hem Kral'la hem de Veliaht Prens'le yaptığı görüşmelerden memnun kaldı. Çünkü partisinin Körfez kriziyle ilgili görüşlerini Ürdünlü yöneticilerin de paylaş- tığını saptadı. Görüşmeden sonra bize şöy- le diyordu: "Kral Hüseyin de Irak'ın öncülük ederek bi- ran önce Kuveyt'ten çekilmeye başlamasıy- la banşçı bir çözüm sürecine gihleceğine ina- nıyor. Böylece sıranın, Filistin dahil öteki so- runların çözümüne de gelebileceği göruşün- de. Bu arada Amerika 'dan yakınıyor. Bugün- kü Amerikan yönetiminin banşçı çözümden yana değilmiş izlenimini verdiğini söyiüyor. Bu yüzden tüm çabalanna karşın Saddam'ı ikna edemediklerini, Bağdat'ta 'çekilsek bile ABD bize saldıracak' havasının yer ettiğini anlattı. Saddam'ın tüm rehineleriserbest bı- rakmasına karşılık, ABD'nin hiçbir şey yap- mamasını da eleştirdi Kral Hüseyin. Savaş olasılığının gitgide ciddileştiğine inanıyorlar." Görüşme sırasında Kral Hüseyin bir konu- da özellıkle yakınmış. Dünyada bazı cumhur- başkanlarının Saddam'a ve Irak'a karşı ulu- orta konuşmalarının işleri zorlaştırdığını be- lirtmiş. Bu cumhurbaşkanları arasında Özal var mı, bilemiyoruz? Ama Başkan Bush'u kastettiğini tahmin etmek zor değil. Söyledikleri şöyle Kral'ın: "Öyle sözler ki yinelemekten utanıyorum. Biz duygusal insanlanz. Böyle davranışlar or- tamı daha da alevlendiriyor." Bu arada kaydedelim, Türkiye'nin Körfez krizine dönük politikaları konusunda herhan- gi bir görüş dile getirmemiş Kral Hüseyin. Ancak Erdal İnönü, görüşmeden çıkar çık- maz daha sarayın bahçesinde Ürdün tele- vizyonunun "NATO çevik kuweti"ne ilişkin sorusuna muhatap kalmış... • Ürdün kamuoyunda hava, Irak'ın lehinde. Birçok yerde Saddam'ın fotoğraflan Kral Hü- seyin'le yanyana asılı. Saddam, burada bir Arap kahramanı gibi. Bunda, Ürdün nüfusu- nun yansının Filistinlilerden oluşmasının payı var kuşkuşuz. Ürdün, israil'le Irak arasında koridor gibi bir ülke. İki düşman arasında sıkışmış bir ko- numu var. Körfez krizi çıkar çıkmaz İsrail şunu ilan etti: Bir tek Irak tankı Ürdün toprağına girer- se, bu İsrail'e yapılmış bir saldırı sayılacak- tır... O yüzden Kral Hüseyin'in bölge politikası son derece ince dengeler üstünde yürüyor. Onun için de çok güç bir iş. Kral Hüseyin'in bugüne kadarki başarılt ip cambazlığının, Körfez'de bir savaşın patlaması durumunda sonu gelebilir. Bunun ülkesine ne gibi fela- ketler getirebileceğini görüyor. Haksız değil. Savaş tamtamlarının gittikçe daha çok du- yulduğu bölgedeyiz bir iki gün daha... İncirlik kullanılamaz' Bakanlar habersiz (Baştarafi 1. Sayfada) SHP Genel Sekreteri ve Genel Başkanvekili Hikmet Çetin dün genel merkezde düzenlediği ba- sın toplantısmda Körfez krizin- de Cumhurbaşkanı Ttırgut Özal ve hükümetin izlediği politika- yı sert bir dille eleştirdi. Türki- ye'nin Körfez krizine ilişkin po- litikası ile gelecekte yalnızca Irak'la değil tüm Arap kamuo- yu ile karşı karşıya kalacağına işaret eden Çetin. "Bunların te- meünde Sayın Özal'ın Körfez kriziyle ilgili olarak idediği yan- bf politikalar yatmaktadır" di- ye konuştu. Çetin, Türkiye'nin Ortadoğu1 da çıkma olasılığı bulunan bir savaşa "sinsi bir planla adım •dım" itildiğini de belirterek jöyle konuştu: "TBMM'yi devre dtşında bı- mkan, hükümetin iradesini göl- geleyen, geniş halk kitlelerinin savaş karşıtı istemlerini de yok nryan kişisel bir irade, nlkeji leMikeli bir maceraya zorluyor. Bakanlar Kurulu üyelerinden İMzdannın bile haberi olmadı- |l anlaşılan boş kararnamelerie Tiirkiye, cumburiyet tarihinde Mk kez topraklanna yabancı as- keri güç çağınyor. Bu çağrının •avunma amacına yönelik oldu- ğn ve caydıncı nitelik taşıdığı başbakan tarafından ifade edi- Byor. Türkiye hangi saldırı teh- <Udi ile karşı karşı\Bdır? Böyle Mr tetadit nereden ve neden kay- •aklannıaktadır? Türkiye'nin kendi askeri ulusal gücü ulusal savunma için yeterli degil mi- da" kaydetti. Sosyalıst Parti Genel Başka- nı Ferit Üsever de NATO Çevik Kuvveti'nin Türkiye'ye çağrıl- masının Cumhurbaşkanı Özal'- ın "Türk halkına hir provokasyonu" olduğunu öne sürdü. Ilsever, "Çevik Kuvvet gelecekte karşılaşacağımız daha tğır emrivakilerin habercisidir. Bir çügın 55 milyonun nzasına karşın ülkemizi adım adım ate- şin ortasına çekiyor. Ne yasa ne hukuk ne de anayasa tanıyor. Tekrar ediyorum, böyle cum- hurbaşkanı olmaz. Bu cumhur- başkanı gayri meşrudur. Bir an önce yıkılmalıdır" dedi. AA'nın haberine göre DMP Genel Başkanı Bedrettin Dalan, NATO Çevik Kuvveti'nin Tür- kiye'ye çağnlmasıyla ilgili olarak "Goben ve Breslav, Türkiye'yi 1. Dünya Savaşı'na sokan iki gemi oldu. Korkanm ki tarih tekerrür etmesin. İdarecilerimizi tarih okumaya davet ediyorum''' dedi. Ergun: 'Açıklanmalıydı' ANAP Kayseri Milletvekili Recep Ergun, NATO'dan Çevik Kuvvet talebinin kamuoyuna zamanında açıklanmış olmama- sını eleştirdi. Ergun, "Bence bu konu Brüksel'den öğrenilmeme- liydi. Bunlara hiç gerek yoktu. Milli Savunma Bakanlığı'nın basın şubesi bir tebliğ yayımla- saydı bu tartışmalar dururdu gi- bi geliyor bana" dedi. Cumhuriyet muhabirinin, "Bu sis perdesi neden yaratılıyor?" şeklindeki sorusuna da Recep Ergun, "Onu bilmi>orum. Bu- nu yapanlara sormak lazım. Bu- nu böyle sununca durup dururken Türk kamuoyu kanştı ve rahatsız oldu" diye konuştu. ABD'de Çevik Kuvvet r ? . Çetin, Türkiye'yi maceraya sflrüklemek isteyenlerden TBMM içinde hesap soracakla- nnı sözlerine ekledi. Çetin, bir basın mensubunun sorusunu yanıtlarken de "Yılba- stndan sonra Güney Ulerinde 'savaşa hayır' mitingleri *Uenleyecekleriııi'' söyledi. Çe- tin, bir başka soru üzerine de Çevik Kuvvet'in gelmesinin Türkiye'yi bedef göstermeye ö bir girişinı olduğunu (Baştarafi I. Sayfada) katılmayacağı belirsiz. Ancak diğer yandan da geçmişte, "NA- TO kapsamında olmak kaydıy- la bir askeri güce katılacağını" kayda geçirmiş olan Almanya- nın, bu defa yan çizmesi güç. Aynca ABD'nin Türkiye ile Al- manya arasında Körfez kapsa- mında bir askeri işbirliğini öte- den beri özleyegeldiği de bir ol- gu. ABD, Körfez krizinin baş- langıcından beri Türkiye'nin "krize komşu bir NATO üyesi" olduğunu hiç aklından çıkarma- dı. Geçen aylarda TBMM'den geçen, yabancı askerlerin Türk topraklannda konuşlandırdma- sına izin verilmesi konusunda hükümete yetki tanıyan karar, bu bakımdan Amerika'nın içini ferahlatan unsurlardan birisiydi. 1970'lerin sonlarında ABD'nin Çevik Kuvvet düşuncesinin vaf- tiz babalığını yapmış olan ünlü stratejist Albert VVbhlstetter, olası bir Körfez krizinde, Türk- iye'nin, Alman birliklerine top- raklanna acmakta, Amerikalıla- ra açmaktan daha az komplek- sli davranabileceğini tartışmıştı. Bu görüşe göre Türkiye ile Al- manya arasındaki çok özel tari- hi ilişki, bunu kolaylaştırabilir- di. Aynca ABD, Körfez krizinin başlangıcından beri "Tehdit al- tında olan topraklar NATO so- nımluluk alanı içinde ise Al- manya'nın dışanya asker gönde- rilmesini düzenleyen anayasa maddesini esnek yorumlayabüe- ceği" izlenimindeydi. Türkiye bu açıdan da "kiBt ülke" olarak siv- rildi. Üstelik Turgut Özal yöne- timindeki Türkiye'nin, geçmişte- kinden farklı olarak "sorumlu- luk bölgesi dışında NATO fonk- siyonlanna" ilgi göstermiş ol- ması, VVashington'un, NATO'- nun Körfez'e açıhmında Türki- ye*den yararlanmak arzusunu güncelleştirdi. NATO Çevik Kuvveti'nin Türkiye'ye gelmesi ile bu yönde önemli bir adım atılmış oluyor. Bu adıma Alman katkısı sağlarursa VVashington daha da rahatlayacak. (Baştarafi I. Sayfada) maksızın savaşa girmeyiz' demi- yor. Onun yerine 'Savaşa gir- meye niyetimiz yok' diyor. Özal, bir savaş olursa bigâne kalamayız, yabancı kalamayız, diyor. Böyle mantık olur mu? tkinci Dünya Savaşı'nda Tür- kiye'nin bütün komşulan savaş- taydı, ama biz ginnedik." Savaş olmaksızın banşçı yollardan so- nuç alınabileceğini belirten Er- dal İnönü, 15 ocakla sınırlı bir süre konulmuş olmasını da eleş- tirdi ve "Amerika'nın kafasın- dan çıktı bu süre" dedi. Ambargonun delinerek etki- sizleşmesi olasılığım içeren bir soruya da İnönü, "Prensibiniz güçlü ise sonuç alırsınız. Ama ambargo deliniyorsa o zaman prensibiniz güçlü değil demek- tir" karşılığını verdi. SHP Genel başkanı Erdal tnönü dün sabah Amman'da Ürdün Krah Hüseyin'le 50 daki- ka, Veliaht Prens Hasan'la da 40 daicika süren birer görüşme yap- tı. tnönü'nün Kral'la yaptığı ko- nuşmanın bir bölümüne Veliaht Prens de katıldu Inönü'yle bir- likte görüşmeye SHP'nin gölge savunma bakaru ve Ankara Mil- letvekili Erol Ağagil, Türkiye'- nin Amman Büyükelçisi Oktay Aksoy ve tnönü'nün basın da- nışmanı Mithat Sirmen katıldı- lar. SHP Genel Başkanı tnönü, partisinin Körfez kriziyle ilgili "savaşa hayır" diyen ve barışçı çözümü öngören politikasını Kral Hüseyin'e anlattı. Inönü- nün Ortadoğu'ya ilişkin olarak "Ortadogu için Güvenlik ve tş- birliği Konferansı" (OGtK) çağ- nsını Kral Hüseyin'in de olum- lu karşıladığı öğrenildi. Görüş- menin bu bölümünde bulunan Veliaht Prens Hasan da Inönü- nün görüşünü yerinde olarak ni- teledi, bu konuda kendisinin de bazı makaleleri olduğunu belir- terek Körfez krizi çıkmadan ön- ce Fransa ve îtalya dışişleri ba- kanlarının da girişimiyle Akde- niz için böyle bir güvenlik siste- mi kurulmasına ilişkin bir top- lantı yapıldığını, kendisinin de bu toplantıya katıldığını, ancak Körfez'de krizin patlamasıyla bu konudaki girişimlerin sonuçsuz kaldığını anlattı. Kral Hüseyin, SHP'nin barış- çı çözüme ilişkin görüşlerini olumlu karşılarken bugünkü Amerikan yönetiminin banşçı çözümden yana olmadığını be- lirtti. Kral Hüseyin'in; Ameri- kan yönetiminin Saddam'ı çok sıkıştırdığını, bunun da Sad- dam'ı daha katı bir tutuma itti- ğini görüşme sırasında dile ge- tirdiği öğrenildi. Kral Hüseyin'- in, Başkan Bush'un bu tutumu Bağdat'ta, Kuveyt'ten çekilinse bile ABD'nin yine de Irak'a sal- dıracağı inancına yol açtığını be- lirttiği öğrenildi. Kral Hüseyin, görüşme sua- sında dünyada bazı devlet baş- kanlarının Irak'a ve Saddam Hüseyin'e karşı yaptıklan uluor- ta konuşmalann ortamı daha da alevlendirdiğini belirterek "Ba- zı öyle sözler var ki bunlan yi- nelemekten utanıyornm. Biz duygusal insanlanz. Bunlar iş- leri zorlaştınyor" dedi. Diplo- matik çevrelere göre Kral Hüse- yin bu sözleriyle özellikle Baş- kan Bush'un açıklamalarına de- ğinmiş oldu. Başkan Bush ön- ceki günkü son açıklamasında, "Sabnm taşıyor. Saddam popo- suna tekmeyi yiyecek" ifadesini kullanmıştı. SHP Genel Başkanı, yaptığı görüşmelerle ilgili Türk gazete- cilerine bilgi verirken şunlan söyledi: "Hem Kral, hem Prens bizim Türkiye'de de söylediğimiz gibi Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesiyle biriikte çözümün başlayacagına inanıyorlar. Ancak Saddam'ı ik- na edemediklerini de kabul edi- yorlar. Ancak ABD'nin tutumu- nun Araplararası bir çözümü engellediğini ve savaş olasılığını arttırdığını belirtiyoriar. Sad- dam'ın öncülük ederek Kuveyt- ten çekilraeye başlamasıyla bir- likte yeni bir surecin açılacağı- nı, Filistin dahil Ortadoğu'daki diğer sorunların çözümüne de sıranın geleceğini söylüyorlar. Bu konuda aynı şekilde düşünü- yoruz. Amerikalıların bölgeye gelmekte çok acele ettikleri de Kral Hüseyin'in yakındığı bir başka konu. Acele etmeselerdi Araplar arasında bir banşçı çö- züm imkânı vardı. Hâlâ da ol- duğuna inanıyorlar." SHP Genel Başkanı İnönü, dün öğleden sonra özel uçakla Amman'dan Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'le görüşmek üzere Bağdat'a geçti. Gaz maskesi dağıtıld DÎYARBAKIR (Cumhuri- yet) — Diyarbakır yakınlauında- ki Pirinçlik Üssü'nde görevli ABD'li asker ve sivillerle Türk askerlerine gaz maskesi dağıtıl- dığı öğrenildi. Ancak Harb-lş Sendikası yetkililerinin başvuru- larına karşın üste görevli işçile- re gaz maskesi verilmedi. Bu arada 8. Ana Jet Üssü'n- de bulunan Fantom, F-84 ve F-100 tipi uçaklann son günler- de eğitim uçuşlannı yoğunlaştır- rnalan havaalanı yöresinde otu- ran yurttaşların kaygıya kapıl- malarına yol açtı. Üsteki çalış- malann normal program çerçe- vesinde yürütüldüğünü bildiren bir askeri yetkili. "Halkın heye- canlanmasına gerek yok. Eğer savaş durumu söz konusu olsay- dı en azından izinler kaldınlır- dı. Ama birçok arkadaşımız izinde" diye konuştu. Dinleme ve gözetleme amaç- lı kullanılan Pirinçlik Üssü'nde olası bir savaşa yönelik olarak ABD'li asker ve sivillerle Türk askerlerine gaz maskesi dağıtı- lırken bazı binaiarın çevresine de koruma duvarı örüldü. Ko- ruma duvarları çevresine kum torbalannın yerleştirilmesi de dikkati çekti. Bu arada ABD'li uzmanlar gaz maskelerinin kul- larulması konusunda toplantılar düzçnliyorlar. Harb-lş Sendikası Diyarbakır Şubesi yöneticilerinin, üste gö- revli 300 Türk işçisine de gaz maskesi dağıtılması konusunda ABD'li yetkililere yaptıklan başvurulann yarutlanmadığı öğ- renildi. Harb-lş Şube Başkanı Zeki Elaltıntaş, "Bizler de ABD'liler gibi saldınya manız olacağız. Ancak ortada kaldık. Eğer sa- vaş çıkarsa en yakınımızdaki ABD'li askeri yere yatırıp gaz maskesini gasp ederim. Çünkü bn, can pazarı" dedi. NATO Çevik Kuvvet uçakla- rımn Malatya Erhaç Üssü'ne yerleştirileceğinin açıklanması, yurttaşların tepkisine yol açtı. Kentteki gazete bürolannı ara- yan yurttaşlar, Erhaç Havaala- nı'nın sivil trafığe de açık oldu- ğunu anımsatarak NATO uçak- lannın Malatya dışında bir yer- de konuşlandırılması gerektiği- ni savundular. Batman NATO Askeri Hava- alanı'nda da eğitim uçuslannın sıklaştınldığı bildirildi. Özellikle gece uçuşlannda artış olduğu, havaalanına son günlerde nak- liye uçaklannın da indiği gözle- niyor. Nakliye uçaklannın sınır- daki birlikleri takviye amaçlı malzeme taşıdığı öğrenildi. Polly Peck Kilitisim büroyla görüşecek Ekonomi Servisi — Polly Peck krizinin kilit isimlerinden Eliza- beth Forsjth, Ağır Dolandınauk Bürosu'yla(SFO) görüşmeye ha- zır olduğunu söyledi. AA'nın haberinegöre Nadir ai- lesinin yatınmlannı yurüten "So- uth Adley Management" (SAM) adlı şirketin başkanı olan ve ay- lardır kaldığı Isviçre'den geçen hafta Ingiltere've dönen Forsythe, avukatlan aracılığıyla yaptığı açıklamada "Benimle, SFO hak- kında çok spekülasyonlarda bu- lunuldu. Avukatlanm vasıtasıy- la SFO ile uygun bir görüşme ta- rihi belniendi" dedi. Ancak gö- rüşmenin hangi tarihte gerçekJe- şeceği açıklanmadı. Ingiltere ba- sını da ağustos ayından bu yana Isveçre'de bulunan Elizabeht Forsythe'ın geçen hafta Ingiltere 1 ye döndüğünü ve Granthaın'daki evinde oturduğunu yazdı. Asil Nadirhakkında "dolandı- ncılık, muhasebe kayıtlannda tahrifat ve usulsüz hisse alım sa- tımı yapmak" suçlanyla ilgili so- ruşturma açan Ağır Dolandıncı- lık Bürosu, bu yıl 19 eylülde So- uth Adley Management'ebir bas- kın düzenlemişti. Baskını izleyen gün, Londra borsasında Polly Peck hisseleri bir gunde yüzde 5 5 oranında değer kaybetmişti. Da- ha sonra Polly Peck hisselerinin işlemleri süresiz olarak durdu- rulmuştu. Asil Nadir, soruşturmanın başladığı sıralarda South Adley Management ile hiçbir ilişkisi ol- madığını söylemiş, ancak daha sonra "miras yoluyla dolaylı ola- rak ilişkisi olduğunu" kabul etmişti. Asil Nadir'in annesiSafrye Na- dir, usulsüzlükle suçlanan şirke- tin sahibi olarak gözüküyor. Ka- yıtlarda şirketin direktörü olarak ise Eüzabeth Forsythe'ın adı geçi- yor. Mesleği bankacı olan Fors- ythe, daha önce de Asil Nadir'in sekreterliğini yapıyordu. Eüzabeth Forsythe, daha önce bir Ingiliz gazetesine İsviçre'de verdiği demeçte yasa dışı hiçbir hisse işlemine kanşmadığını söy- lemişti. Ingiliz Financial Times gazetesi, Forsythe'ın son üç ayını Isviçre, Türkiye ve KKTC arasın- da seyahatler yaparak geçirdiğini ve KKTC'de Asil Nadir'in avuka- tına ait bir yerde kaldığını iddia etti. Elizabeth Forsythe, South Ad- ley Management tarafından yö- netilen "Beggrave Hall" çiftliği- nin de yönetim kurulu başkanlı- ğını yürütüyor. South Adley Management'in Forsythe'tan önceki direktörü ise usulsüz hisse senedi ticaretinde adı geçen isimlerden Jason Davi- es'ti. Davies'in, halen İsviçre'de Cenevre yakınlanndaki bir çiftlik evinden yönetilen Nadir Invest- mentsadlı firmanın da Ust düzey yöneticisi olduğu sanıhyor. NATO, Güneydoğu'da ince GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Osmanlılar döneminde "Goltz Paşa"... "Sanders Paşa" olur da "son bağımsız Müslüman Türk Devleti"nüe ANAP döneminde "Lorenz Paşa" olmaz mı? Olur... Lorenz Paşa, bizdeki bazı generallerin banka yönetim ku- rullarından aidığı "temettü" tutannı görürse Müslüman olup Türk uyruğuna bile geçebilir. O zaman da Lorenz Paşa'ya Gazi Orduevi'nde "askeri ve mülki erkânın" katılacağı bir sûnnet düğünü bile yapılır. Lorenz Paşa, üstüne bir sünnet elbisesi giyer, başına da bir sünnet şapkası geçirir, boynuna bir de "maşallah" yazı- sı konur. Omzuna da "maşallah" yazılı altınlaıia, Cumhuri- yet ve Reşat altınları takılır. Sünnet düğününde Hacivat-Karagöz bile oynatılır. — Yıktı perdeyi eyledi viranl Varalım, Çevik Kuvvet'e ha- ber verelim hem an.... Bu "Ç&zik Kuvvet kararı, bazı bakanlann "gtyabmda" alın- mış... Sivil toplumda ve liberal düzende olur böyle "vakalar"! Allah, başka kaza-bela vermesin... Ne diyorduk? Albay Lorenz, paşa olursa diyorduk... Niçin olmasın? Alman Generali Colmar Vön Der Goltz, Osmanlı ordu- sunu düzenlemek üzere 1883 yılında İstanbul'a gelmiş; pa- dişah tarafından Erkânı Harbiye İkinci Başkanlığı'na atanmıştı. Kendisine "Goltz Paşa" adı da verilmişti. Birinci Dünya Savaşı'nda bir başka Alman generali Otto Liman vtan Sanders de Osmanlı ordularını Çanakkale ve Filistin'de yönetmemiş miydi? Sanders Paşa'nın Çanakkale savaşındaki kötü. yönetimi yüzünden ordu büyük kayıplar vermiş; daha sonra komu- tayı üzerine alan M. Kemai, ingilizleri yenilgiye uğratarak askerlik tarihine "Çanakkale geçilmez" sözlerini altın harf- lerle yazdırmıştı. Yakın tarihimizde paşalar üçe ayrılır: Mayıs paşaları... Ağustos paşaları... Eylül paşaları... "Ağustos paşaları", 926 sayılı yasaya göre her yılın 30 ağustosunda generalliğe yükselip yine her 30 ağustos gü- nü emekliye ayrılan general ve amiraller demektir. Ağustos paşaları, cuntalara-muntalara karışmazlar. Ya- şamları boyunca yalnızca askerlikle ılgilenmişlerdir. Emekli olunca da iktidarların uzattığı koltuklarda ve bankaların yö- netim kurullarında "temettü" paylaşmazlar. Emekli olduk- tan sonra köşelerine çekilirler. "Ağustos paşalan" saygıdeğer insanlardır. Bu paşaları, çarşıda-pazarda ellerinde filelerle alışveriş yaparken görür- sünüz. Bu paşalann sokaktaki insanlarla hiçbir farkları yoktur. "Eylül paşaları", bugünkü ayrıcalıklannı, darbelere, cun- talara, sıkıyönetimlere borçlu olan paşalar demektir. 12 Eylül darbesinden sonra paşaların bir kısmına "cülus bahşişleri" gibi yönetim kurulu üyelikleri dağıtılmıştır. Eylül paşaları, emir-komuta zinciri içinde.. Atatürk ilke ve inkılap- larına.. 12 Eylül ruh ve felsefesıne bağlı olarak.. millet ve devletiyle bölünmez bütün olarak.. ve son bağımsız Müs- lüman Türk devletinin iktidarca seçilmiş paşalan olarak yö- netim kurullarında "temettü" paylaşırlar. "Temettü paşası" İngilizcesi "Dividend Pasha" olarak ad- landırılır. "Dividend Pasha" arabesk liberalizmde hüküme- te yaranan orgenerallere hükümet ile iş ve sermaye çevre- lerinin uygun bulduğu en büyük rütbedir. Bu eylül paşalannın kabadayılıkları, ellerine kelepçe ta- kılmış, savunmasız insanlara karşıdır. Eylül paşaları, işve- renlerin ve Nakşibendi devşirmelerinin önlerinde esas du- ruşta bekleyen "emirerleri" gibidirler! Bir de "mayıs paşalan" vardır. 19 Mayıs 1919'da ünıformalarını İngiliz işbiriikçisi pad'ışa- hın yüzüne çarparcasına fırlatıp atan ve "bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı" halkla birlikte silahlı savaşa giren M. Kemal Paşa'dır, İsmet Paşa'dır, Karabekir Paşa'dır, Fevzi Paşa'dır, Ali Fuat Paşa'dır, Fahrertin Paşa'dır, Kâzım Paşa'dır. Bugün her birini saygıyla andığımız "Kuvayı Miltiye pa- şalan"ö\r. Gerçek paşalar da bunlardır... Paşaların taklitlerinden sakınınızl eme yapacak (Başıarafı 1. Sayfada) Dışişleri Bakanı Jam.es Baker arasında ocak ayı başında yapıl- ması beklenen görüşmeden ön- ce böyle bir girişimin resmen açıklanmasında bazı sakıncalar görulmesinin rol oynadığını bil- dirdiler. Bir bakanlık yetkilisi, "her ne kadar bu görüşmenin gerçekleşmemesi olasılığı yük- sek ise de kâğıt üstünde boyle bir plan NATO'yu haklı olarak beklemeye sevk etti" görüşünü dile getirdi. Bu arada askeri kaynaklar, Türkiye'ye gelmesi beklenen Çe- vik Kuvvet'i oluşturan ülke bir- liklerine kendi ülke hükümetle- rinin ne ölçuye kadar izin vere- ceğinin de önemli olduğunu bil- dirdiler. Bu kaynaklar, özellik- le Belçika'nın "çekimser" kalma olasılığı uzerinde dururken, "Belçika hükumeiinin kendi uçak f'ılosu komutanına olası bir sıcak savaşa bulaşmama yolun- da telkinde bulunabileceğini" de söylediler. Aynı kaynaklar F.A1- manya için de aynı durumun söz konusu olabileceğine dikkat çektiler. Askeri kaynaklar eski Genel- kurmay Başkanı Orgeneral Ne- cip Torumtay'ın istifasının arka- sında NATO Çevik Kuvveti'nin Türkiye'ye çağnlmasının bulun- madığını belirttiler. Aynı kay- naklar, Torumtay'm ABD'nin Türkiye'deki askeri varbğını art- tırması olasılığına karşı, NATO Çevik Kuvveti'nin gelmesi yö- nünde görüş taşıdığını da bil- dirdiler. Önerİ °"en ri'nden Dışişleri kaynaklarından edi- nilen bilgiye göre, NATO Çevik Kuvveti'nin Türkiye'ye çağrıl- ması karan ilk kez Dışişleri Ba- kanlığı'nın önerisi üzerine gün- deme geldi. Bu öneri eski Genel- kurmay Başkanı Necip Torum- tay tarafından da onaylandı. Bu konudaki hükümet talimatının ise komuta kademesinde bulu- nan üst düzey bir orgeneral ile Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey bir yetkilisi tarafından kaleme alındığı da öğrenildi. Dışişleri kaynakları Türkiye'nin NATO'- ya yaptığı başvuruda Çevik Kuvvet'in 6 ocak ile 10 ocak ta- rihleri arasında Güneydoğu Anadolu'ya gönderilmesi talebi- nin "net" biçimde yer aldığını da belirttiler. Çevik Kuvvet'in çağrılmasına ilişkin görüş birliğinin Bakanlar Kurulu talimatı haline getirilme- si konusunda ise hükümete ya- kın bir kaynak, "konunun Ba- kanlar Kurulu'nda hiç tartışılmadığını" söyledi. Ancak kaynaklann verdikleri bilgiye göre, konu 30 kasımda yapılan Bakanlar Kurulu toplantısmda "gündeme getirilmemesine" karşın Bakanlar Kurulu kararı- na dönüştürüldü. Dışişleri ve Genelkurmay çev" relerinin Çevik Kuvvet'in çağnl- masında istekli olmasının ne- denlerini Cumhuriyet'e açıkla- yan bir yetkili şu görüşleri dile getirdi: "— Çevik Kuvvet'in gelmesi öncelikle ABD'ye karşı bir ön- lemdir. Türki>e 15 Ocak tarihi yaklaşırken bölgede sadece Amerikalılaria başbaşa kalmak istemedi. ABD'nin Türkiye'ye yönelik tehditleri arttıracak bir girişimde bulunması durumun- da NATOnun otomatik olarak devreye girmesi düşüncesinden hareketle Çe>ik Kuvvet çağrıldı. — Çevik Kuvvet saldın ama- cıyla değil, caydırıcılık rolü oy- namak üzere Türkiye'ye gelecek. Ancak gerilimin arttığı bir dö- nemde Türkiye'nin herhangi bir şekilde sıcak çatışmaya zorlan- ması halinde NATO'nun önemli görevler üstlenmesinin yolunu açacak. — Çevik Kuvvet'in çağrılma- sı NATO Bakanlar Konseyi'nin 10 ağustos ve 17 aralık tarihle- rinde kararlaştırdığı iki destek butiıifeiuin yaşama geçirilmesi anlanuna geliyor. NATO Türk- iye'ye bu kuvveti Kuzey Atlan- tik Antlaşması'nın 5. maddesi uyarınca gönderecek." Hükümete yakın bir kaynak- tan edinilen bilgiye göre, NATO Çevik Kuvveti ocak ayının ikinci haftasında geleceği Güneydoğu Anadolu'da "ikinci bir emre kadar" görev yapacak. NATO Savunma Planlama Komitesi bundan sonraki toplantısmda Çevik Kuvvet'in harekât esasla- nm beUrleyecek bu esaslann bir- liklerin Irak sınınna hangi ya- kınhkta konuşlandınlacagı, ha- reketlerindeki tahrikkârhk ölçü- sü, füze ateşleme ve radar kul- lanım yöntemleri ve benzeri ko- nularda belirleyici olacağı öğre- nildi. Çevik Kuvvet'in alarm sis- temi dışında NATO'nun caydı- na bir sembolü olarak Türkiye 1 de görev yapacağının da harekât esaslan çerçevesinde yeniden be- lirtilmesi bekleniyor. Savunma Planlama Komite- si'nin Çevik Kuvvet'in görev sü- resine sınırlama getirmeyeceği ancak belirli bir süre sonra tek- rar toplanarak bu görevin deva- mında yarar olup olmadığının görüşülmesini kararlaştıracağı kaydediliyor. Buna göre komite şubat ayı içinde yeni bir toplantı yaparak Çevik Kuvvet'in Türk- iye'deki görevini yeniden değer- lendirebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle