Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 23 ARALIK 1990
LENtN VE GORBİ: "Lenin' ve "Gorbaçov" birlikte gaze-
tecilere poz verdiler. Bu iki liderin aynı fotografta gözükme-
si bir hile ile gerçekleşmedi. Aslında poz verenler, Lening-
rad'da düzenlenen "Üniülerin Benzerleri" yanşmasını kaza-
•an "Lenin" ve "Gorbaçov" benzerieriydi. Ancak sahtele-
rin asdlanna beazertiği ise şaşırtıcıydı. (Fotoğraf: Reuter)
Dr. Enver Ören
yurda döndü
tSTANBUL (AA) — ABD^
de bir süre önce böbrek nakli
ameliyatı geçiren Türkiye Gaze-
tesi sahibi ve Genel Yayın Mü-
dürü Dr. Enver Ören, dün yur-
da döndü.
Sağlık kontrolünden geçmek
ve matbaa makineleri almak
üzere ABD'ye giden Dr. Enver
Ören'e, Methodist Hastanesi'nde
bir hafta süren tetkik ve tahlil-
ler sonucu, cerrahi müdahale
yapılmasına karar verilmişti.
Houston'da ameliyat olan Dr.
ören'e, kız kardeşi Giilay Koca-
nın böbreği nakledildi. Ameli-
yatta dünyaca ünlii doktor De
Bakey ve Doç. Dr. Hasan Doğar
hazır bulundu.
Sağlığına kavuşarak yurda
dönen ören'in, bir süre daha
evinde dinleneceği bildirildi.
ÇÖL KALKANI SAATLERİ: Sovyetler'deart,ı< "g
ruh" harekete geçti. Moskova'nın batısındaki Chistopol ken-
tinde bir fabrikada. Suudi çöllerindeki Amerikan askerleri
için 'çöl kalkanı saati' üretilmeye başlandı. Şimdiye dek Sov-
yet ordusunun saat ihtiyacının karşılandığı fabrika, bugün-
lerde 200 bin saatlik ilk parti siparişi yetiştirmeye çalışıyor.
Trafik
11 kişi öldü
18yaralı
Haber Merkezi — Niğde ya-
kınlannda meydana gelen trafik
kazasuıda 10 kişi öldü, 16 kişi de
yaralandı. Antalya'nın Manav-
gat ilçesinde de dün sabaha kar-
şı meydana gelen bir başka ka-
zada, bugün evlenecek olan
Alanyaspor Genel Kaptanı Öz-
can Yıkamışlar öldü, iki futbol-
cu ise yaralandı.
Niğde'de 10 kişinin ölümüne
neden olan kaza dün sabaha
karşı saat 03.00 sıralannda mey-
dana geldi. Adana'dan Ankara
istikametine gitmekte olan
Muhterem Giimüş yönetiminde-
ki 31 EF 855 plakalı yolcu oto-
büsü E-5 karayolunun Bor ilçe-
si Beştepeler mevkiinde buzlan-
ma nedeniyle şarampole devril-
di.
ROGER VADIM'IN 5. EVLÎLİĞ1 — Aynı tip sarışın ka-
dınlarla evlenmesiyle de tanınan ünlii Fransız sinema yönet-
meni Roger Vadim, önceki giin 5. evliliğini yaptı. 62 yaşın-
daki Vadim'le 46 yaşındaki sarışın sinema o>uncusu Marie-
Christine Barrault'nun nikâhlannı Levallois Belediye Başkanı
kıydı. Çiçekli ceketi bulunan ilginç bir tayyörle nikâha ge-
len Barrault ve Vadimin çok neşeli olduklan görüliiyordu.
(Fotoğraf: AFP)
HABERLERIN DEVAMI
AmmaıfUan Körfez Notları...
(Baftara/ı 1. Sayfada)
Onun için Urdün'ün başkentinde de şu
gözlemin altı çizilebilir: Irak'ın Kuveyt'i işgal
ve ilhak ederek uluslararası hukuku ihlal et-
mesine karşılık Türkiye'nin BM kararlanna
uyarak bu ülkeye karşı ambargo uygulama-
sı ve Kuveyt'ten bir an önce çekilmesini is-
temesi haklı bir politikadır. İşte Türkiye, bu
çizginin ötesine geçmeksizın daha dengeli
birtutum izleyebilir ve Arap dünyasında ken-
disine karşı olumsuz bir havanın esmesini
belirli ölçülerde önleyebilirdi.
Ofmadı.
Cumhurbaşkanı Özal'ın kratdan çok kral-
cı politikasıyla Saddam Hüseyin ve Irak'a
karşı verdiği olurolmaz demeçler, Türkiye'-
yi savaştan yana ve selden kütük kapmaya
hazır kışkırtıcı bir ülke gibi gösterdi.
Oysa Türkiye böyle bir görüntüye layık bir
ülke değildir.
Bir Arap diplomatının deyişiyle "Türkiye,
Araplararası anlaşmazlıklarda taraf olmama-
ya özen gösteren dengeli bir dış politika izle-
di bugüne kadar. Bundan sonra bu gelenek-
sel politikasını terk etmeye neden gerek gö-
recekti?"
•
Nitekim SHP Genel Başkanı da Türkiye'-
nin Arap dünyasına ilişkin geleneksel dış po-
litikasından sapmaya gerek görmüyor. İnö-
nü'ye göre Türkiye, uluslararası hukuku ih-
lal etmiş olan Irak'a karşı ambargoya katıl-
malı, ancak onun ötesine geçmemeli ve den-
geleri korumalıdır. SHP lideri, Özal'ın kral-
dan çok kralcı çizgisi ve krizin başından be-
ri sergilediği tutumun Türkiye'yi savaş
kışkırtıcısı bir konuma ittiğini düşünüyor. So
rumuz üzerine Çevik Kuvvet'in çağrılması-
nı da bu çerçevede değerlendirdi SHP lide-
ri.
C.uma akşamı Türkiye'nin Amman Büyü-
kelçisi Oktay Aksoy'un yemeğinde Körfez'-
de savaşa, askeri çözüme karşı olduğunu bir
kez daha yineledi İnönü. "Türkiye bir sıcak
çatışmanın kesinlikle dışında kalmalı" dedi ve
ekledi:
"Başkalannın çıkaıiarı için, Amerika için ne
diye savaşa girsin Türkiye?"
SHP lideri, "Siz iktidarda olsanız, Türkiye'-
ye herhangi bir saldırı olmaksızın İncirlik Üs-
sü'nü Irak'a karşı ABD'nin kullanmasına izin
verir miydiniz?" sorusunu tek bir sözcükle
yanıtladı:
"Hayır!"
Erdal İnönü, Ürdün Kralı Hüseyin'le dün
sabah yaptığı görüşmeye, babası tsmet İnö-
nü ile Hüseyin'in dedesi Kral Abdullah ara-
sındaki ilişkilerden ve ODTÜ'de hocalığını
yaptığı Ürdünlü öğrencilerden söz ederek
başladı.
SHP lideri, hem Kral'la hem de Veliaht
Prens'le yaptığı görüşmelerden memnun
kaldı. Çünkü partisinin Körfez kriziyle ilgili
görüşlerini Ürdünlü yöneticilerin de paylaş-
tığını saptadı. Görüşmeden sonra bize şöy-
le diyordu:
"Kral Hüseyin de Irak'ın öncülük ederek bi-
ran önce Kuveyt'ten çekilmeye başlamasıy-
la banşçı bir çözüm sürecine gihleceğine ina-
nıyor. Böylece sıranın, Filistin dahil öteki so-
runların çözümüne de gelebileceği göruşün-
de. Bu arada Amerika 'dan yakınıyor. Bugün-
kü Amerikan yönetiminin banşçı çözümden
yana değilmiş izlenimini verdiğini söyiüyor.
Bu yüzden tüm çabalanna karşın Saddam'ı
ikna edemediklerini, Bağdat'ta 'çekilsek bile
ABD bize saldıracak' havasının yer ettiğini
anlattı. Saddam'ın tüm rehineleriserbest bı-
rakmasına karşılık, ABD'nin hiçbir şey yap-
mamasını da eleştirdi Kral Hüseyin. Savaş
olasılığının gitgide ciddileştiğine inanıyorlar."
Görüşme sırasında Kral Hüseyin bir konu-
da özellıkle yakınmış. Dünyada bazı cumhur-
başkanlarının Saddam'a ve Irak'a karşı ulu-
orta konuşmalarının işleri zorlaştırdığını be-
lirtmiş. Bu cumhurbaşkanları arasında Özal
var mı, bilemiyoruz? Ama Başkan Bush'u
kastettiğini tahmin etmek zor değil.
Söyledikleri şöyle Kral'ın:
"Öyle sözler ki yinelemekten utanıyorum.
Biz duygusal insanlanz. Böyle davranışlar or-
tamı daha da alevlendiriyor."
Bu arada kaydedelim, Türkiye'nin Körfez
krizine dönük politikaları konusunda herhan-
gi bir görüş dile getirmemiş Kral Hüseyin.
Ancak Erdal İnönü, görüşmeden çıkar çık-
maz daha sarayın bahçesinde Ürdün tele-
vizyonunun "NATO çevik kuweti"ne ilişkin
sorusuna muhatap kalmış...
•
Ürdün kamuoyunda hava, Irak'ın lehinde.
Birçok yerde Saddam'ın fotoğraflan Kral Hü-
seyin'le yanyana asılı. Saddam, burada bir
Arap kahramanı gibi. Bunda, Ürdün nüfusu-
nun yansının Filistinlilerden oluşmasının payı
var kuşkuşuz.
Ürdün, israil'le Irak arasında koridor gibi
bir ülke. İki düşman arasında sıkışmış bir ko-
numu var.
Körfez krizi çıkar çıkmaz İsrail şunu ilan
etti: Bir tek Irak tankı Ürdün toprağına girer-
se, bu İsrail'e yapılmış bir saldırı sayılacak-
tır...
O yüzden Kral Hüseyin'in bölge politikası
son derece ince dengeler üstünde yürüyor.
Onun için de çok güç bir iş. Kral Hüseyin'in
bugüne kadarki başarılt ip cambazlığının,
Körfez'de bir savaşın patlaması durumunda
sonu gelebilir. Bunun ülkesine ne gibi fela-
ketler getirebileceğini görüyor.
Haksız değil.
Savaş tamtamlarının gittikçe daha çok du-
yulduğu bölgedeyiz bir iki gün daha...
İncirlik kullanılamaz'
Bakanlar habersiz
(Baştarafi 1. Sayfada)
SHP Genel Sekreteri ve Genel
Başkanvekili Hikmet Çetin dün
genel merkezde düzenlediği ba-
sın toplantısmda Körfez krizin-
de Cumhurbaşkanı Ttırgut Özal
ve hükümetin izlediği politika-
yı sert bir dille eleştirdi. Türki-
ye'nin Körfez krizine ilişkin po-
litikası ile gelecekte yalnızca
Irak'la değil tüm Arap kamuo-
yu ile karşı karşıya kalacağına
işaret eden Çetin. "Bunların te-
meünde Sayın Özal'ın Körfez
kriziyle ilgili olarak idediği yan-
bf politikalar yatmaktadır" di-
ye konuştu.
Çetin, Türkiye'nin Ortadoğu1
da çıkma olasılığı bulunan bir
savaşa "sinsi bir planla adım
•dım" itildiğini de belirterek
jöyle konuştu:
"TBMM'yi devre dtşında bı-
mkan, hükümetin iradesini göl-
geleyen, geniş halk kitlelerinin
savaş karşıtı istemlerini de yok
nryan kişisel bir irade, nlkeji
leMikeli bir maceraya zorluyor.
Bakanlar Kurulu üyelerinden
İMzdannın bile haberi olmadı-
|l anlaşılan boş kararnamelerie
Tiirkiye, cumburiyet tarihinde
Mk kez topraklanna yabancı as-
keri güç çağınyor. Bu çağrının
•avunma amacına yönelik oldu-
ğn ve caydıncı nitelik taşıdığı
başbakan tarafından ifade edi-
Byor. Türkiye hangi saldırı teh-
<Udi ile karşı karşı\Bdır? Böyle
Mr tetadit nereden ve neden kay-
•aklannıaktadır? Türkiye'nin
kendi askeri ulusal gücü ulusal
savunma için yeterli degil mi-
da" kaydetti.
Sosyalıst Parti Genel Başka-
nı Ferit Üsever de NATO Çevik
Kuvveti'nin Türkiye'ye çağrıl-
masının Cumhurbaşkanı Özal'-
ın "Türk halkına hir
provokasyonu" olduğunu öne
sürdü. Ilsever, "Çevik Kuvvet
gelecekte karşılaşacağımız daha
tğır emrivakilerin habercisidir.
Bir çügın 55 milyonun nzasına
karşın ülkemizi adım adım ate-
şin ortasına çekiyor. Ne yasa ne
hukuk ne de anayasa tanıyor.
Tekrar ediyorum, böyle cum-
hurbaşkanı olmaz. Bu cumhur-
başkanı gayri meşrudur. Bir an
önce yıkılmalıdır" dedi.
AA'nın haberine göre DMP
Genel Başkanı Bedrettin Dalan,
NATO Çevik Kuvveti'nin Tür-
kiye'ye çağnlmasıyla ilgili olarak
"Goben ve Breslav, Türkiye'yi 1.
Dünya Savaşı'na sokan iki gemi
oldu. Korkanm ki tarih tekerrür
etmesin. İdarecilerimizi tarih
okumaya davet ediyorum''' dedi.
Ergun:
'Açıklanmalıydı'
ANAP Kayseri Milletvekili
Recep Ergun, NATO'dan Çevik
Kuvvet talebinin kamuoyuna
zamanında açıklanmış olmama-
sını eleştirdi. Ergun, "Bence bu
konu Brüksel'den öğrenilmeme-
liydi. Bunlara hiç gerek yoktu.
Milli Savunma Bakanlığı'nın
basın şubesi bir tebliğ yayımla-
saydı bu tartışmalar dururdu gi-
bi geliyor bana" dedi.
Cumhuriyet muhabirinin, "Bu
sis perdesi neden yaratılıyor?"
şeklindeki sorusuna da Recep
Ergun, "Onu bilmi>orum. Bu-
nu yapanlara sormak lazım. Bu-
nu böyle sununca durup
dururken Türk kamuoyu kanştı
ve rahatsız oldu" diye konuştu.
ABD'de Çevik Kuvvet
r ? .
Çetin, Türkiye'yi maceraya
sflrüklemek isteyenlerden
TBMM içinde hesap soracakla-
nnı sözlerine ekledi.
Çetin, bir basın mensubunun
sorusunu yanıtlarken de "Yılba-
stndan sonra Güney Ulerinde
'savaşa hayır' mitingleri
*Uenleyecekleriııi'' söyledi. Çe-
tin, bir başka soru üzerine de
Çevik Kuvvet'in gelmesinin
Türkiye'yi bedef göstermeye
ö bir girişinı olduğunu
(Baştarafi I. Sayfada)
katılmayacağı belirsiz. Ancak
diğer yandan da geçmişte, "NA-
TO kapsamında olmak kaydıy-
la bir askeri güce katılacağını"
kayda geçirmiş olan Almanya-
nın, bu defa yan çizmesi güç.
Aynca ABD'nin Türkiye ile Al-
manya arasında Körfez kapsa-
mında bir askeri işbirliğini öte-
den beri özleyegeldiği de bir ol-
gu. ABD, Körfez krizinin baş-
langıcından beri Türkiye'nin
"krize komşu bir NATO üyesi"
olduğunu hiç aklından çıkarma-
dı. Geçen aylarda TBMM'den
geçen, yabancı askerlerin Türk
topraklannda konuşlandırdma-
sına izin verilmesi konusunda
hükümete yetki tanıyan karar,
bu bakımdan Amerika'nın içini
ferahlatan unsurlardan birisiydi.
1970'lerin sonlarında ABD'nin
Çevik Kuvvet düşuncesinin vaf-
tiz babalığını yapmış olan ünlü
stratejist Albert VVbhlstetter,
olası bir Körfez krizinde, Türk-
iye'nin, Alman birliklerine top-
raklanna acmakta, Amerikalıla-
ra açmaktan daha az komplek-
sli davranabileceğini tartışmıştı.
Bu görüşe göre Türkiye ile Al-
manya arasındaki çok özel tari-
hi ilişki, bunu kolaylaştırabilir-
di.
Aynca ABD, Körfez krizinin
başlangıcından beri "Tehdit al-
tında olan topraklar NATO so-
nımluluk alanı içinde ise Al-
manya'nın dışanya asker gönde-
rilmesini düzenleyen anayasa
maddesini esnek yorumlayabüe-
ceği" izlenimindeydi. Türkiye bu
açıdan da "kiBt ülke" olarak siv-
rildi. Üstelik Turgut Özal yöne-
timindeki Türkiye'nin, geçmişte-
kinden farklı olarak "sorumlu-
luk bölgesi dışında NATO fonk-
siyonlanna" ilgi göstermiş ol-
ması, VVashington'un, NATO'-
nun Körfez'e açıhmında Türki-
ye*den yararlanmak arzusunu
güncelleştirdi. NATO Çevik
Kuvveti'nin Türkiye'ye gelmesi
ile bu yönde önemli bir adım
atılmış oluyor. Bu adıma Alman
katkısı sağlarursa VVashington
daha da rahatlayacak.
(Baştarafi I. Sayfada)
maksızın savaşa girmeyiz' demi-
yor. Onun yerine 'Savaşa gir-
meye niyetimiz yok' diyor.
Özal, bir savaş olursa bigâne
kalamayız, yabancı kalamayız,
diyor. Böyle mantık olur mu?
tkinci Dünya Savaşı'nda Tür-
kiye'nin bütün komşulan savaş-
taydı, ama biz ginnedik." Savaş
olmaksızın banşçı yollardan so-
nuç alınabileceğini belirten Er-
dal İnönü, 15 ocakla sınırlı bir
süre konulmuş olmasını da eleş-
tirdi ve "Amerika'nın kafasın-
dan çıktı bu süre" dedi.
Ambargonun delinerek etki-
sizleşmesi olasılığım içeren bir
soruya da İnönü, "Prensibiniz
güçlü ise sonuç alırsınız. Ama
ambargo deliniyorsa o zaman
prensibiniz güçlü değil demek-
tir" karşılığını verdi.
SHP Genel başkanı Erdal
tnönü dün sabah Amman'da
Ürdün Krah Hüseyin'le 50 daki-
ka, Veliaht Prens Hasan'la da 40
daicika süren birer görüşme yap-
tı. tnönü'nün Kral'la yaptığı ko-
nuşmanın bir bölümüne Veliaht
Prens de katıldu Inönü'yle bir-
likte görüşmeye SHP'nin gölge
savunma bakaru ve Ankara Mil-
letvekili Erol Ağagil, Türkiye'-
nin Amman Büyükelçisi Oktay
Aksoy ve tnönü'nün basın da-
nışmanı Mithat Sirmen katıldı-
lar.
SHP Genel Başkanı tnönü,
partisinin Körfez kriziyle ilgili
"savaşa hayır" diyen ve barışçı
çözümü öngören politikasını
Kral Hüseyin'e anlattı. Inönü-
nün Ortadoğu'ya ilişkin olarak
"Ortadogu için Güvenlik ve tş-
birliği Konferansı" (OGtK) çağ-
nsını Kral Hüseyin'in de olum-
lu karşıladığı öğrenildi. Görüş-
menin bu bölümünde bulunan
Veliaht Prens Hasan da Inönü-
nün görüşünü yerinde olarak ni-
teledi, bu konuda kendisinin de
bazı makaleleri olduğunu belir-
terek Körfez krizi çıkmadan ön-
ce Fransa ve îtalya dışişleri ba-
kanlarının da girişimiyle Akde-
niz için böyle bir güvenlik siste-
mi kurulmasına ilişkin bir top-
lantı yapıldığını, kendisinin de
bu toplantıya katıldığını, ancak
Körfez'de krizin patlamasıyla bu
konudaki girişimlerin sonuçsuz
kaldığını anlattı.
Kral Hüseyin, SHP'nin barış-
çı çözüme ilişkin görüşlerini
olumlu karşılarken bugünkü
Amerikan yönetiminin banşçı
çözümden yana olmadığını be-
lirtti. Kral Hüseyin'in; Ameri-
kan yönetiminin Saddam'ı çok
sıkıştırdığını, bunun da Sad-
dam'ı daha katı bir tutuma itti-
ğini görüşme sırasında dile ge-
tirdiği öğrenildi. Kral Hüseyin'-
in, Başkan Bush'un bu tutumu
Bağdat'ta, Kuveyt'ten çekilinse
bile ABD'nin yine de Irak'a sal-
dıracağı inancına yol açtığını be-
lirttiği öğrenildi.
Kral Hüseyin, görüşme sua-
sında dünyada bazı devlet baş-
kanlarının Irak'a ve Saddam
Hüseyin'e karşı yaptıklan uluor-
ta konuşmalann ortamı daha da
alevlendirdiğini belirterek "Ba-
zı öyle sözler var ki bunlan yi-
nelemekten utanıyornm. Biz
duygusal insanlanz. Bunlar iş-
leri zorlaştınyor" dedi. Diplo-
matik çevrelere göre Kral Hüse-
yin bu sözleriyle özellikle Baş-
kan Bush'un açıklamalarına de-
ğinmiş oldu. Başkan Bush ön-
ceki günkü son açıklamasında,
"Sabnm taşıyor. Saddam popo-
suna tekmeyi yiyecek" ifadesini
kullanmıştı.
SHP Genel Başkanı, yaptığı
görüşmelerle ilgili Türk gazete-
cilerine bilgi verirken şunlan
söyledi:
"Hem Kral, hem Prens bizim
Türkiye'de de söylediğimiz gibi
Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesiyle
biriikte çözümün başlayacagına
inanıyorlar. Ancak Saddam'ı ik-
na edemediklerini de kabul edi-
yorlar. Ancak ABD'nin tutumu-
nun Araplararası bir çözümü
engellediğini ve savaş olasılığını
arttırdığını belirtiyoriar. Sad-
dam'ın öncülük ederek Kuveyt-
ten çekilraeye başlamasıyla bir-
likte yeni bir surecin açılacağı-
nı, Filistin dahil Ortadoğu'daki
diğer sorunların çözümüne de
sıranın geleceğini söylüyorlar.
Bu konuda aynı şekilde düşünü-
yoruz. Amerikalıların bölgeye
gelmekte çok acele ettikleri de
Kral Hüseyin'in yakındığı bir
başka konu. Acele etmeselerdi
Araplar arasında bir banşçı çö-
züm imkânı vardı. Hâlâ da ol-
duğuna inanıyorlar."
SHP Genel Başkanı İnönü,
dün öğleden sonra özel uçakla
Amman'dan Cumhurbaşkanı
Saddam Hüseyin'le görüşmek
üzere Bağdat'a geçti.
Gaz maskesi dağıtıld
DÎYARBAKIR (Cumhuri-
yet) — Diyarbakır yakınlauında-
ki Pirinçlik Üssü'nde görevli
ABD'li asker ve sivillerle Türk
askerlerine gaz maskesi dağıtıl-
dığı öğrenildi. Ancak Harb-lş
Sendikası yetkililerinin başvuru-
larına karşın üste görevli işçile-
re gaz maskesi verilmedi.
Bu arada 8. Ana Jet Üssü'n-
de bulunan Fantom, F-84 ve
F-100 tipi uçaklann son günler-
de eğitim uçuşlannı yoğunlaştır-
rnalan havaalanı yöresinde otu-
ran yurttaşların kaygıya kapıl-
malarına yol açtı. Üsteki çalış-
malann normal program çerçe-
vesinde yürütüldüğünü bildiren
bir askeri yetkili. "Halkın heye-
canlanmasına gerek yok. Eğer
savaş durumu söz konusu olsay-
dı en azından izinler kaldınlır-
dı. Ama birçok arkadaşımız
izinde" diye konuştu.
Dinleme ve gözetleme amaç-
lı kullanılan Pirinçlik Üssü'nde
olası bir savaşa yönelik olarak
ABD'li asker ve sivillerle Türk
askerlerine gaz maskesi dağıtı-
lırken bazı binaiarın çevresine
de koruma duvarı örüldü. Ko-
ruma duvarları çevresine kum
torbalannın yerleştirilmesi de
dikkati çekti. Bu arada ABD'li
uzmanlar gaz maskelerinin kul-
larulması konusunda toplantılar
düzçnliyorlar.
Harb-lş Sendikası Diyarbakır
Şubesi yöneticilerinin, üste gö-
revli 300 Türk işçisine de gaz
maskesi dağıtılması konusunda
ABD'li yetkililere yaptıklan
başvurulann yarutlanmadığı öğ-
renildi.
Harb-lş Şube Başkanı Zeki
Elaltıntaş, "Bizler de ABD'liler
gibi saldınya manız olacağız.
Ancak ortada kaldık. Eğer sa-
vaş çıkarsa en yakınımızdaki
ABD'li askeri yere yatırıp gaz
maskesini gasp ederim. Çünkü
bn, can pazarı" dedi.
NATO Çevik Kuvvet uçakla-
rımn Malatya Erhaç Üssü'ne
yerleştirileceğinin açıklanması,
yurttaşların tepkisine yol açtı.
Kentteki gazete bürolannı ara-
yan yurttaşlar, Erhaç Havaala-
nı'nın sivil trafığe de açık oldu-
ğunu anımsatarak NATO uçak-
lannın Malatya dışında bir yer-
de konuşlandırılması gerektiği-
ni savundular.
Batman NATO Askeri Hava-
alanı'nda da eğitim uçuslannın
sıklaştınldığı bildirildi. Özellikle
gece uçuşlannda artış olduğu,
havaalanına son günlerde nak-
liye uçaklannın da indiği gözle-
niyor. Nakliye uçaklannın sınır-
daki birlikleri takviye amaçlı
malzeme taşıdığı öğrenildi.
Polly Peck
Kilitisim
büroyla
görüşecek
Ekonomi Servisi — Polly Peck
krizinin kilit isimlerinden Eliza-
beth Forsjth, Ağır Dolandınauk
Bürosu'yla(SFO) görüşmeye ha-
zır olduğunu söyledi.
AA'nın haberinegöre Nadir ai-
lesinin yatınmlannı yurüten "So-
uth Adley Management" (SAM)
adlı şirketin başkanı olan ve ay-
lardır kaldığı Isviçre'den geçen
hafta Ingiltere've dönen Forsythe,
avukatlan aracılığıyla yaptığı
açıklamada "Benimle, SFO hak-
kında çok spekülasyonlarda bu-
lunuldu. Avukatlanm vasıtasıy-
la SFO ile uygun bir görüşme ta-
rihi belniendi" dedi. Ancak gö-
rüşmenin hangi tarihte gerçekJe-
şeceği açıklanmadı. Ingiltere ba-
sını da ağustos ayından bu yana
Isveçre'de bulunan Elizabeht
Forsythe'ın geçen hafta Ingiltere
1
ye döndüğünü ve Granthaın'daki
evinde oturduğunu yazdı.
Asil Nadirhakkında "dolandı-
ncılık, muhasebe kayıtlannda
tahrifat ve usulsüz hisse alım sa-
tımı yapmak" suçlanyla ilgili so-
ruşturma açan Ağır Dolandıncı-
lık Bürosu, bu yıl 19 eylülde So-
uth Adley Management'ebir bas-
kın düzenlemişti. Baskını izleyen
gün, Londra borsasında Polly
Peck hisseleri bir gunde yüzde 5 5
oranında değer kaybetmişti. Da-
ha sonra Polly Peck hisselerinin
işlemleri süresiz olarak durdu-
rulmuştu.
Asil Nadir, soruşturmanın
başladığı sıralarda South Adley
Management ile hiçbir ilişkisi ol-
madığını söylemiş, ancak daha
sonra "miras yoluyla dolaylı ola-
rak ilişkisi olduğunu" kabul
etmişti.
Asil Nadir'in annesiSafrye Na-
dir, usulsüzlükle suçlanan şirke-
tin sahibi olarak gözüküyor. Ka-
yıtlarda şirketin direktörü olarak
ise Eüzabeth Forsythe'ın adı geçi-
yor. Mesleği bankacı olan Fors-
ythe, daha önce de Asil Nadir'in
sekreterliğini yapıyordu.
Eüzabeth Forsythe, daha önce
bir Ingiliz gazetesine İsviçre'de
verdiği demeçte yasa dışı hiçbir
hisse işlemine kanşmadığını söy-
lemişti. Ingiliz Financial Times
gazetesi, Forsythe'ın son üç ayını
Isviçre, Türkiye ve KKTC arasın-
da seyahatler yaparak geçirdiğini
ve KKTC'de Asil Nadir'in avuka-
tına ait bir yerde kaldığını iddia
etti.
Elizabeth Forsythe, South Ad-
ley Management tarafından yö-
netilen "Beggrave Hall" çiftliği-
nin de yönetim kurulu başkanlı-
ğını yürütüyor.
South Adley Management'in
Forsythe'tan önceki direktörü ise
usulsüz hisse senedi ticaretinde
adı geçen isimlerden Jason Davi-
es'ti. Davies'in, halen İsviçre'de
Cenevre yakınlanndaki bir çiftlik
evinden yönetilen Nadir Invest-
mentsadlı firmanın da Ust düzey
yöneticisi olduğu sanıhyor.
NATO, Güneydoğu'da ince
GOZLEM
UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Osmanlılar döneminde "Goltz Paşa"... "Sanders Paşa"
olur da "son bağımsız Müslüman Türk Devleti"nüe ANAP
döneminde "Lorenz Paşa" olmaz mı?
Olur...
Lorenz Paşa, bizdeki bazı generallerin banka yönetim ku-
rullarından aidığı "temettü" tutannı görürse Müslüman olup
Türk uyruğuna bile geçebilir.
O zaman da Lorenz Paşa'ya Gazi Orduevi'nde "askeri
ve mülki erkânın" katılacağı bir sûnnet düğünü bile yapılır.
Lorenz Paşa, üstüne bir sünnet elbisesi giyer, başına da
bir sünnet şapkası geçirir, boynuna bir de "maşallah" yazı-
sı konur. Omzuna da "maşallah" yazılı altınlaıia, Cumhuri-
yet ve Reşat altınları takılır.
Sünnet düğününde Hacivat-Karagöz bile oynatılır.
— Yıktı perdeyi eyledi viranl Varalım, Çevik Kuvvet'e ha-
ber verelim hem an....
Bu "Ç&zik Kuvvet kararı, bazı bakanlann "gtyabmda" alın-
mış... Sivil toplumda ve liberal düzende olur böyle "vakalar"!
Allah, başka kaza-bela vermesin...
Ne diyorduk?
Albay Lorenz, paşa olursa diyorduk...
Niçin olmasın?
Alman Generali Colmar Vön Der Goltz, Osmanlı ordu-
sunu düzenlemek üzere 1883 yılında İstanbul'a gelmiş; pa-
dişah tarafından Erkânı Harbiye İkinci Başkanlığı'na
atanmıştı.
Kendisine "Goltz Paşa" adı da verilmişti.
Birinci Dünya Savaşı'nda bir başka Alman generali Otto
Liman vtan Sanders de Osmanlı ordularını Çanakkale ve
Filistin'de yönetmemiş miydi?
Sanders Paşa'nın Çanakkale savaşındaki kötü. yönetimi
yüzünden ordu büyük kayıplar vermiş; daha sonra komu-
tayı üzerine alan M. Kemai, ingilizleri yenilgiye uğratarak
askerlik tarihine "Çanakkale geçilmez" sözlerini altın harf-
lerle yazdırmıştı.
Yakın tarihimizde paşalar üçe ayrılır:
Mayıs paşaları...
Ağustos paşaları...
Eylül paşaları...
"Ağustos paşaları", 926 sayılı yasaya göre her yılın 30
ağustosunda generalliğe yükselip yine her 30 ağustos gü-
nü emekliye ayrılan general ve amiraller demektir.
Ağustos paşaları, cuntalara-muntalara karışmazlar. Ya-
şamları boyunca yalnızca askerlikle ılgilenmişlerdir. Emekli
olunca da iktidarların uzattığı koltuklarda ve bankaların yö-
netim kurullarında "temettü" paylaşmazlar. Emekli olduk-
tan sonra köşelerine çekilirler.
"Ağustos paşalan" saygıdeğer insanlardır. Bu paşaları,
çarşıda-pazarda ellerinde filelerle alışveriş yaparken görür-
sünüz. Bu paşalann sokaktaki insanlarla hiçbir farkları
yoktur.
"Eylül paşaları", bugünkü ayrıcalıklannı, darbelere, cun-
talara, sıkıyönetimlere borçlu olan paşalar demektir.
12 Eylül darbesinden sonra paşaların bir kısmına "cülus
bahşişleri" gibi yönetim kurulu üyelikleri dağıtılmıştır. Eylül
paşaları, emir-komuta zinciri içinde.. Atatürk ilke ve inkılap-
larına.. 12 Eylül ruh ve felsefesıne bağlı olarak.. millet ve
devletiyle bölünmez bütün olarak.. ve son bağımsız Müs-
lüman Türk devletinin iktidarca seçilmiş paşalan olarak yö-
netim kurullarında "temettü" paylaşırlar.
"Temettü paşası" İngilizcesi "Dividend Pasha" olarak ad-
landırılır. "Dividend Pasha" arabesk liberalizmde hüküme-
te yaranan orgenerallere hükümet ile iş ve sermaye çevre-
lerinin uygun bulduğu en büyük rütbedir.
Bu eylül paşalannın kabadayılıkları, ellerine kelepçe ta-
kılmış, savunmasız insanlara karşıdır. Eylül paşaları, işve-
renlerin ve Nakşibendi devşirmelerinin önlerinde esas du-
ruşta bekleyen "emirerleri" gibidirler!
Bir de "mayıs paşalan" vardır.
19 Mayıs 1919'da ünıformalarını İngiliz işbiriikçisi pad'ışa-
hın yüzüne çarparcasına fırlatıp atan ve "bizi mahvetmek
isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme
karşı" halkla birlikte silahlı savaşa giren M. Kemal Paşa'dır,
İsmet Paşa'dır, Karabekir Paşa'dır, Fevzi Paşa'dır, Ali Fuat
Paşa'dır, Fahrertin Paşa'dır, Kâzım Paşa'dır.
Bugün her birini saygıyla andığımız "Kuvayı Miltiye pa-
şalan"ö\r.
Gerçek paşalar da bunlardır...
Paşaların taklitlerinden sakınınızl
eme yapacak
(Başıarafı 1. Sayfada)
Dışişleri Bakanı Jam.es Baker
arasında ocak ayı başında yapıl-
ması beklenen görüşmeden ön-
ce böyle bir girişimin resmen
açıklanmasında bazı sakıncalar
görulmesinin rol oynadığını bil-
dirdiler. Bir bakanlık yetkilisi,
"her ne kadar bu görüşmenin
gerçekleşmemesi olasılığı yük-
sek ise de kâğıt üstünde boyle
bir plan NATO'yu haklı olarak
beklemeye sevk etti" görüşünü
dile getirdi.
Bu arada askeri kaynaklar,
Türkiye'ye gelmesi beklenen Çe-
vik Kuvvet'i oluşturan ülke bir-
liklerine kendi ülke hükümetle-
rinin ne ölçuye kadar izin vere-
ceğinin de önemli olduğunu bil-
dirdiler. Bu kaynaklar, özellik-
le Belçika'nın "çekimser" kalma
olasılığı uzerinde dururken,
"Belçika hükumeiinin kendi
uçak f'ılosu komutanına olası bir
sıcak savaşa bulaşmama yolun-
da telkinde bulunabileceğini" de
söylediler. Aynı kaynaklar F.A1-
manya için de aynı durumun söz
konusu olabileceğine dikkat
çektiler.
Askeri kaynaklar eski Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral Ne-
cip Torumtay'ın istifasının arka-
sında NATO Çevik Kuvveti'nin
Türkiye'ye çağnlmasının bulun-
madığını belirttiler. Aynı kay-
naklar, Torumtay'm ABD'nin
Türkiye'deki askeri varbğını art-
tırması olasılığına karşı, NATO
Çevik Kuvveti'nin gelmesi yö-
nünde görüş taşıdığını da bil-
dirdiler.
Önerİ
°"en
ri'nden
Dışişleri kaynaklarından edi-
nilen bilgiye göre, NATO Çevik
Kuvveti'nin Türkiye'ye çağrıl-
ması karan ilk kez Dışişleri Ba-
kanlığı'nın önerisi üzerine gün-
deme geldi. Bu öneri eski Genel-
kurmay Başkanı Necip Torum-
tay tarafından da onaylandı. Bu
konudaki hükümet talimatının
ise komuta kademesinde bulu-
nan üst düzey bir orgeneral ile
Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey
bir yetkilisi tarafından kaleme
alındığı da öğrenildi. Dışişleri
kaynakları Türkiye'nin NATO'-
ya yaptığı başvuruda Çevik
Kuvvet'in 6 ocak ile 10 ocak ta-
rihleri arasında Güneydoğu
Anadolu'ya gönderilmesi talebi-
nin "net" biçimde yer aldığını
da belirttiler.
Çevik Kuvvet'in çağrılmasına
ilişkin görüş birliğinin Bakanlar
Kurulu talimatı haline getirilme-
si konusunda ise hükümete ya-
kın bir kaynak, "konunun Ba-
kanlar Kurulu'nda hiç
tartışılmadığını" söyledi. Ancak
kaynaklann verdikleri bilgiye
göre, konu 30 kasımda yapılan
Bakanlar Kurulu toplantısmda
"gündeme getirilmemesine"
karşın Bakanlar Kurulu kararı-
na dönüştürüldü.
Dışişleri ve Genelkurmay çev"
relerinin Çevik Kuvvet'in çağnl-
masında istekli olmasının ne-
denlerini Cumhuriyet'e açıkla-
yan bir yetkili şu görüşleri dile
getirdi:
"— Çevik Kuvvet'in gelmesi
öncelikle ABD'ye karşı bir ön-
lemdir. Türki>e 15 Ocak tarihi
yaklaşırken bölgede sadece
Amerikalılaria başbaşa kalmak
istemedi. ABD'nin Türkiye'ye
yönelik tehditleri arttıracak bir
girişimde bulunması durumun-
da NATOnun otomatik olarak
devreye girmesi düşüncesinden
hareketle Çe>ik Kuvvet çağrıldı.
— Çevik Kuvvet saldın ama-
cıyla değil, caydırıcılık rolü oy-
namak üzere Türkiye'ye gelecek.
Ancak gerilimin arttığı bir dö-
nemde Türkiye'nin herhangi bir
şekilde sıcak çatışmaya zorlan-
ması halinde NATO'nun önemli
görevler üstlenmesinin yolunu
açacak.
— Çevik Kuvvet'in çağrılma-
sı NATO Bakanlar Konseyi'nin
10 ağustos ve 17 aralık tarihle-
rinde kararlaştırdığı iki destek
butiıifeiuin yaşama geçirilmesi
anlanuna geliyor. NATO Türk-
iye'ye bu kuvveti Kuzey Atlan-
tik Antlaşması'nın 5. maddesi
uyarınca gönderecek."
Hükümete yakın bir kaynak-
tan edinilen bilgiye göre, NATO
Çevik Kuvveti ocak ayının ikinci
haftasında geleceği Güneydoğu
Anadolu'da "ikinci bir emre
kadar" görev yapacak. NATO
Savunma Planlama Komitesi
bundan sonraki toplantısmda
Çevik Kuvvet'in harekât esasla-
nm beUrleyecek bu esaslann bir-
liklerin Irak sınınna hangi ya-
kınhkta konuşlandınlacagı, ha-
reketlerindeki tahrikkârhk ölçü-
sü, füze ateşleme ve radar kul-
lanım yöntemleri ve benzeri ko-
nularda belirleyici olacağı öğre-
nildi. Çevik Kuvvet'in alarm sis-
temi dışında NATO'nun caydı-
na bir sembolü olarak Türkiye
1
de görev yapacağının da harekât
esaslan çerçevesinde yeniden be-
lirtilmesi bekleniyor.
Savunma Planlama Komite-
si'nin Çevik Kuvvet'in görev sü-
resine sınırlama getirmeyeceği
ancak belirli bir süre sonra tek-
rar toplanarak bu görevin deva-
mında yarar olup olmadığının
görüşülmesini kararlaştıracağı
kaydediliyor. Buna göre komite
şubat ayı içinde yeni bir toplantı
yaparak Çevik Kuvvet'in Türk-
iye'deki görevini yeniden değer-
lendirebilecek.