05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 23 ARALIK 1990 OSMANLI VE TÜRKİYE TARİHÇİSİAMERİKALIPROFESÖR STANFORD J.SHAW: Türklerin demokrasigeleneği varOsmanh İmparatorluğu ve modern Türkiye üzerine eserleriyle tanman Profesör Shaw, "Türk toplumunda kökleri çok derinlere ve eskilere giden demokratik gelenekler olduğuna inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde geliştirilen demokrasinin, Tanzimat öncesinin demokratik geleneklerine bir dönüş olduğunu söyleyebilirim" diyor. Araştırma Servisi Şefimiz Şahin Alpay, Profesör Shaw ile Türk tarih araştırmacılığı ve Osmanh toplumu yanı sıra Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Yahudileri üzerine yazdığı yeni kitaplar üzerine konuştu. SÖYLEŞİ ŞAHİN ALPAY IProfesör Shaw, Osmanh ve Türk ta- rihine ilginiz nasıl başladı? Doktora çalışmalarıma başladığım zaman, Britanya Imparatorluğu tarihiyle ilgileniyor- dum ve Mısır'da tngilizler Üzerine bir tez yaz- mak niyetindeydim. Bu işe giriştiğimde, tngi- lizler gelmeden önce Mısır'da Osmanlılar'ın ne yaptıklannı incelemek gerektigini gördüm. 1955-56'da bir yıl Mısır'da bulundum. Orada lslam dini ve külturü hakkında çok şey öğren- dim. Ertesi yıl Rockefeller Vakfı'ndan aldığım bir bursla Tttrkiye'de bir yıl geçirdim. Bu sı- rada Mısır'da tngilizler konusunu bırakıp Mı- sır'da Türklerin tarihini araştırmaya karar ver- dim. Bu karanmda Istanbul'da tanıştığım, Os- manh tarihi üzerine derin bilgısiyle beni etki- leyen değerli iktisat tarihçisi rahmetli Profe- sör Ömer Lntfii Barkan'ın da hayli rolü oldu. Bundan sonra hep Osmanh ve Türk tarihi üze- rine çalıştım. WKKKUArşivlerde çok zaman geçiren bir ta- rihçisiniz... lstanbul'daki Osmanlı arşivinde son yıllarda önemli ıslahat yapıldığı söyleni- yor. Siz de bu kanıda mısınız? Evet, arşivin durumu hemen her bakımdan düzeldi. Osmanlı arşivlerine ilk kez bundan 34 yıl önce gelmiştim. O zamanlar arşivde çaüş- ma izni almak için en az 9 ay beklemek gere- kiyordu. O zamanlar istediğiniz belgeleri gö- remiyordunuz. Malzemelerin büyük çoğunlu- ğu kataloglanmamıştı. Bu durum uzun süre de- vam etti. Ama son beş yıl içinde kataloglama çahşmaları çok hızlandırıldı; sürekli olarak ye- ni malzeme araştırmacılara açümakta. lzin al- mak da çok çok kolaylaştı. H ^ K Ermeni ya da Yunanlı araştırmacıla- rın da arşivlerden aynı kolayhkla yararlana- bileceklerine inamyor musunuz? Bildiğim kadarıyla araştırmacılar arasında milhyetlerine göre bir aynm yapılmıyor. Ar- şivlerde akhnıza gelebilecek her ülkeden araş- tırmacı çalışıyor. Benim arşive ilk girdiğim 1956 yıhnda araştırmacı sayısı 10'u geçmezdi; arşiv bültenine göre yalnız geçen yıl arşivden 200'ü aşkın araştırmaa yararlanmış. Şimdi tek sorun, kataloglama çalışmalannın tamamlan- mamış oluşu. Sanırım bu da iki yıl içinde bi- tecek. Çok başarıh bir çahşma yapıldığı kanı- sındayım, ama yine de düzeltilebilecek uygu- lamalar yok değil. Örneğin, ahnabilecek fotoğ- raf sayısını sınırlıyorlar; okuma odalarında daktilo kullanılmasına izin vermiyorlar. Oysa daktilo yazılabilecek bir yer olmah... • ^ • H Taşmır bilgisayara da izin vermiyor- lar mı? Ben şimdi arşivde böyle bir taşınır bilgisa- yar kullanıyorum. Uzun sure, "bu da bir çe- şit daktilodur" diyerek bilgisayara izin verme- diler. Fakat sonunda yönetmelikte "bilgisayar" değil, açık olarak "daktilo" de- nildiğini ileri sürerek izin almayı başardım. • İ M H Bu, biraz gülünç bir durum değil mi? O kadar iyi bir iş yapıyorlar ki eleştirel ol- mak istemiyorum. •^^•B Türk Kurtuluş Savaşı üzerine bir ki- tap yazmakta olduğunuzu biliyorum. Modern Türk tarihi ile ilgili araştırmalarda ne gibi güç- lûklerle karşılaşılabiliyor? En büyük güçlük, çok yakın zamanlara ka- dar 1914 sonrasına ait belgelerin araştırmacı- lara açümamış oluşuydu. Şimdi 1940'a kadarki belgeleri incelemeye açtılar. tstanbul'daki Baş- bakanhk Arşivi'nde bulunan malzeme katalog- lanıp, kullanıma sunuluyor. Sorun, Ankara'- daki arşivlerde. Çankaya, Genelkurmay Harp Tarihi, Türk Inkılap Enstitüsü arşivleri ve öte- ki arşivlerden ancak kısmen yararlanılabiliyor. Buralardan yararlanmak için izin almak ko- lay değil. Her bakanlığın kendi arşivi var. Dı- şişleri ve tçişleri Bakanlıkları, 1940'a kadarki belgeleri incelemek resmen serbest olduğu hal- de, arşivlerini kapalı tutuyorlar. Başka bir so- run, Türk kütüphanelerinin dağınıklığı. Milli Kütüphane en iyileri, ama orada da her şeyi bulmak mümkün değil. Aradığınızı bulmak için bazen bütün kütüphaneleri dolaşmak ge- rekiyor. Şimdi Başbakanhk Arşivi'nin bir da- lı olarak Cumhuriyet Arşivi'nin kurulduğunu duydum. Bir müdürü, bir binası var; ama bil- diğim kadarıyla henüz kullanıma açılmadı. • ^ • H 'Tarih ve Toplum' dergisinin nisan sa- yısmda Zafer Toprak'ın sizinle yaptığı birsöy- leşi yayımlandı. Orada Osmanldarm yazıh kül- türe ne kadar büyük bir önem verdiklerini be- lirtiyorsunuz. Bu saptamamzın Cumhuriyet Türkiyesi için de geçerli olduğu söylenebilir mi? Problem şu: Yabancı araştırmacılar Türki- ye tarihi için araştırma yapmak isteyip, Türk arşivlerinin kapalı olduğunu öğrenince, yarar- lanılması çok kolay olan tngiliz, Fransız, Ame- rikan arşivlerine ve öteki arşivlere başvuruyor- lar. Fakat bu arşivlerdeki belgeler, yabancıla- nn gözüyle Türkiye'yi anlattıkları için bir ba- kıma yanıltıcıdır. Türk arşivleri de kullanıma açıhrsa, araştırmacılar her iki tarafın bakışını da inceleyip, dengeli bir açıya kavuşabilirler... ^•^H1980-83 arasındaki askeri yönetim dö- neminde Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Cum- huriyet Halk Partisi'nin arşivlerinin bir bölü- münün imha ettirildiğini duydunuz mu? Hayır, duymadım. Bu bir trajedi. Bildiğim başka bir iraha olayı daha var. Birinci Dünya Savaşı sonunda Istanbul'u işgal eden İngiliz- ler, elçilik binasında çok geniş bir arşiv kur- muşlardı. Istanbul'u terk eden son tngiliz ge- nerali Tim Harrington amlarında, ayrılmadan bütün belgeleri yaktırdığını söylüyor. ^•••1 Aynı söyleşide ABD'de Osmanlı araş- tırmacılarının güçlüklerle karşılaştığını söylii- yorsunuz. Nedir bu güçlükler? Batı ülkelerinde Osmanlı tarihi 19. yüzyıl- da, Avnıpa uluslarının Osmanlı toplumu ile diplomatik ilişkileri tarihi olarak gelişti. Ame- rikan üniversiteleri ancak tkinci Dünya Sava- şı'nın sonunda Osmanlı tarihi açısından Türk kaynaklannın incelenmesinin önemini anlama- ya başladı. Bu alanda önculuğü Princeton Üni- versitesi yaptı. Bu üniversite, şimdi Türk Araştırmalan-Mustafa Kemal Atatürk Kürsü- sü'nü kurmaya çalışıyor, ancak gerekli para- yı sağlamakta güçlük çekiyor. Para bulma güç- PAZAR KONUĞU S T A N F O R D S H A W ABD'li tamnmış Osmanlı ve Türk tarihçisi StanfordJ. Shaw, 1930'da Minnesota'nm St. Paul kentinde doğdu. Yüksek öğrenimini Stanford (1952), doktorasını Princeton (1958) üniversitelerindeyaptı 1958-68 arasında Harvard Üniversitesi'nde Türk tarihi okuttu. 1968'den bu yana Kaliforniya Üniversitesi'nde (UCLA) Türk ve Yakın Doğu Tarihiprofesörü. 1990-91 öğretim yıhnda Boğaziçi Üniversitesi'nde ders vermekte olan Profesör Shaw'un, Mısır'da Osmanlı idaresi, genel olarak Osmanlı ve Türk tarihi üzerine çok sayıdaki eserlerinden belki en önemlisi, ikinci cildini eşi Ezel Kural Shaw'la birlikte kaleme aldığı Osmanh Impafatorhığu ve Modern Türkiye Tarihi adlı kitabu neklerine bir dönüş olduğunu söyleyebilirim. Ve tabii ki yüzyılı aşkın bir merkeziyetçilik de- neyimini aşmak kolay olmuyor. Ama bugünün Türk toplumunda biıçok bireysel inisiyatif ve demokratik mücadele örnekleri görüyorum. ^ ^ • B Bir anlamda Tanzimat reformlarına gelinceye kadar Osmanlı devletinde sivil top- lumun hayligüçlü olduğunu söylüyorsunuz... Evet, bunun Türk toplumuna muhafazakâr bir bakış olduğunu ileri sürebilirsiniz. Ama ben Türklerin müthiş inisiyatif sahibi insanlar ol- dukları kanısındayım. Türklerdeki güçlü giri- şimci ruhun Tanzimat'tan 1950'lere kadar uza- nan kuvvetli merkeziyetçi yönetim biçimi ta- rafından kösteklendiğini düşünüyorum. Ama bu inisiyatifin şimdi her yeri kapladığını gö- rüyorum. Bu, elbette, çeşitli uyuşmazhklara yol açıyor; çünkü farklı kesimler farkh şeyler talep ediyor. Ama bence demokratik gelenek- lere sağhklı bir dönüş söz konusu. Bunun uzun vadede Türkiye'ye büyük güç kazandıracağı- na inanıyorum. VTarih ve Toplum'un arahk 1990sa- yısındaMete Tunçay, IsmetPaşa'nın 1921 'de Sakarya zaferi üzerine Osmanlı hükümetinden aldığı madalya ve aynı madalyanın muhteme- len Mustafa Kemal Paşa'ya da verildiği konu- sunu ortaya attı. Tunçay, buradan kalkarak yalmzca bir ay ayakta kalan Damat Ferit hü- kümeti dışında tüm Osmanlı hükümetlerinin Kurtuluş Savaşı'nı desteklediklerini ileri sürü- yor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? tstanbul hükümetinde, özellikle de Harbi- ye Nezareti'nde Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen güçlü unsurlar bulunduğunu biliyoruz. "Mim Mim" (Milli Müdafaa) olarak anılan bir der- nek, tstanbul'dan gizlice Anadolu'ya silah sev- kediyordu. Mustafa Kemal, onun bir direnme hareketini başlatacağını bilmeleri gereken kim- seler tarafından Anadolu'ya gönderilmişti. Hükümetin birçok üyesinin Mustafa Kemal'- in başan kazanmasını istiyor olmalan kuvvetle muhtemeldir... Ama genel olarak Osmanh hü- kümetinin böyle bir politika izlediğine dair bir delile rastlamış değilim. Prof. Stanford J. Shaw, "Yapüan reformların tarzı nedeni\le Tanzimat'a eleştirel bakıyorum. Bu reformlarla eskiden var olan sınırlı bürokrasinin yerine güçlü bir merkezi biirokrasi kunıldu" diyor. (Fotoğraf: liğur Saner) lüğü yüzünden ABD'de Türkiye üzerine çah- şılan pek az üniversite bulunuyor. ^ ^ • • / t o durum, Amerikan toplumunda Türkiye incelemelerine ilgi duyanlann azlığın- dan mı, yoksa akademik kurumların Osmanlı- Türk araştırmalanna fazla önem vermeyişin- den mi kaynaklanıyor? Bildiğİniz gibi ABD'de Türkiye'ye fazla ya- kınlık duymayanlann sayısı kabarık. Bunun bir rolü var... öte yandan, Amerikan üniver- siteleri lslam araştırmalan alanında Arap ta- rihi ve diline, klasik tslam tarihine öncelik ve- abancı araştırmacılar Türk arşivlerinin kapalı olduğunu öğrenince, yararlanılması çok kolay olan Ingiliz, Fransız, Amerikan arşivlerine ve öteki arşivlere başvuruyorlar. Fakat bu arşivlerdeki belgeler, yabancıların gözüyle Türkiye'yi anlattıklan için bir bakıma yanıltıcıdır. Türk arşivleri de kullanıma açıhrsa, araştırmacılar dengeli bir açıya kavuşabilirler... riyor. Türk ve tran tarihi ikinci planda geli- yor. Son yıllarda ABD'ye yerleşen çok sayıda zengin trarüı olduğu için, lran üzerine araştır- malara sağlanan kaynaklar arttı Ne yazık ki Türk tarihi ve düi araştırmalan için sınırh kay- nak bulunabiliyor. Türkiye hükümetinin des- teğiyle kurulan Washington'daki Türkiye Araştırmalan Merkezi'nin de fazla olanağı yok. I^HI^H 'Tarih ve Toplum' dergisinde yayım- lanan bir makalenizde ilk Türk parlamentosu- nun (1876-78) bir "taklit" olmadığını, Türk- lerin kendi arayışlanmn sonucu olduğunu söy- lüyorsunuz. Birçok kimse Türkiye'de demok- ratik rejimin yerleşmemiş oluşunu, demokra- tik kurumların dışandan ithal edilmiş olmasıy- la açıklıyor. Bu görüşleri nastl karşılıyorsunuz? Sorunuzun ilk bölümüyle başlayalım. İlk Türk parlamentosu kuşku yok ki daha önceki gelişmelerin bir sonucuydu. Osmanlı toplu- munda değişik grupları temsil eden yaşlılara danışma eski bir gelenekti. Osmanlı İmpara- torluğu'nda yerel yönetim diye bir şey yoktu, ama yöneticiler karar ahrken daima Müslü- man, Hıristiyan, Yahudi cemaatlarının, yani "millet"lerin, loncalann, öteki gruplann tem- silcilerine damşırlardı. Gerçekte Osmanlı Dev- leti'nde ilk temsili kurumlar bu milletler için- de ortaya çıktı. Tanzimat döneminde temsili yönetim kurumları gelişti. Daha sonra 1860'ların sonunda Şurayı Devlet kuruldu ve yasama yetkisini üstlendi. Büyük kentlerde se- çimle gelen, öteki yerlerde atanan kimselerden oluşuyordu. 1876'da kurulan parlamento bü- tün bu gelişmelerin ürünüydü. Avrupa'da ve başka yerlerdeki gelişmelere paralel bir geliş- meydi, ama asla bir taklit değildi. Yaşaması- na izin verilseydi, çok önemli işler yapabilir- di. ^^^•B O halde Türk demokrasisinin güçsüz- lüğünü, demokratik kurumların Batı 'dan ithal edilmiş olmasına bağlayan görüşlere katılmı- yorsunuz? Türk toplumunda kökleri çok derinlere ve eskilere giden demokratik gelenekler olduğu- na inanıyorum. Osmanlı toplumu, yönetimi- ni kapsayıcı olmayışı anlamında, özünde de- mokratik bir toplumdu. Yalnızca orduyu ve hazineyi yönetiyordu ve düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumluydu. Tüm öteki ko- nulann düzenlenmesi milletlere ve loncalara bı- rakılmıştı. Osmanlı toplumunu oluşturan bu topluluklar içinde çok güçlü bir mahalli inisi- yatif söz konusuydu. Özellikle Müslüman ve Yahudi "millet"leri içinde çok eski bir danış- ma geleneği vardı. Tanzimat döneminde yapı- lan reformlar, bir anlamda, bu demokrasiyi sı- nırlandırdı. Çünkü Tanzimat reformları Av- rupa tarzında merkeziyetçi yönetim biçimini getiriyor; Fransız Devrimi sırasında ve sonra- sında geliştirilen yönetim biçimini örnek alı- yordu. Bu reformlarla eskiden var olan sınırlı bürokrasinin yerine güçlü bir merkezi bürok- rasi kuruldu. Mahalli girişim ve demokratik gelenekler bastınldı. Yapılan reformların tar- zı nedeniyle Tanzimat'a eleştirel bakıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde geliştirilen demok- rasinin, Tanzimat öncesinin demokratik gele- I Gelecek yıl, Yahudilerin lspanya 'dan sürülmeleri ve Osmanlı İmparatorluğu'nayer- leşmeye başlamalannın 500. yıldönümü. Bu münasebetle Osmanlı İmparatorluğu \e Tür- kiye Cumhuriyeti'nde Yahudilerin Tarihi baş- lıklı bir kitap kaleme aldığınızı öğrendim. Ki- tap hakkında biraz bilgi verir misiniz? Kitap şu anda basüıyor. Mayıs 1991'de In- giltere'de yayımlanncak. Türk Tarih Kurumu'- nun kitabın Türkçesini yayımlamak istediğini sanıyorum. Kitapta, 15. yüzyılda Avrupa'da Yahudilerin maruz kaldıkları baskıları, Fatih Sultan Mehmet'in Osmanh Devleti'ne yerleş- ürklerin müthiş inisiyatif sahibi insanlar oldukları kanısındayım. Türklerdeki güçlü girişimci ruhun Tanzimat'tan 1950'lere kadar uzanan kuvvetli merkeziyetçi yönetim biçimi tarafından kösteklendiğini düşünüyorum. Ama bu inisiyatifin şimdi her yeri kapladığını görüyorum. Bunun uzun vadede Türkiye'ye büyük güç kazandıracağına inanıyorum. meleri için Yahudi cemaatlerine gönderdiği mesajların ayrıntılı öyküsü anlatıhyor. Yahu- dilerin hekim, tüccar, banker, zanaatkâr ve di- ğer meslek erbabı olarak Osmanlı devletine yaptıkları hizmetler hakkında aynntıh bilgiler veriliyor. Osmanlı împaratorluğu'nda Müslü- manlar ve Yahudiler çok iyi geçiniyorlardı. Os- manlı devleti refah içinde olduğu sürece, Ya- hudiler de refah içindeydi. 17. yüzyılda geri- leme başlayınca, Yahudilerin durumu da kö- tüledi. 19. yüzyılda Tanzimat'la birlikte Os- manlı Devleti ve Yahudi cemaatinin de duru- mu düzeldi. Tanzimat'ı başka açılardan eleş- tıriyor olabilirim; ama imparatorluğu canlan- dırdığı bir gerçektir. Yahudi cemaati, içeriden ve dışandan saldırılara uğradığı dönemlerde Osmanh devletine sadık kaldı. Abdiilhamit do- nemi, Balkan savaşlan, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'ne, daha sonra Kur- tuluş Savaşı'na destek oldu. 7. yüzyılda Osmanlı Împaratorluğu'n- çok ilginç bir olay yaşandı; Sabetay Savi ön- derliğindeki bir kısım Osmanlı Yahudileri, Islam'ı benimsediler. Bu nasıl oldu? 17. yüzyıhn başlanndan itibaren Osmanlı tmparatorluğu gerilemeye başlamıştı. Ticaret ve sanayi faaliyetleri gerilemiş, ülkede kanşık- hk yayümıştı. Halk çok yoksullaşmıştı... ln- sanlar durumlannı düzeltme arayışı içindeydi- ler. Hem Müslümanlar hem de Yahudiler ara- sında çeşitli dinsel canlanış hareketleri yayıl- dı. Sabetay Savi (ya da Zvi) birçok Yahudiyi kendisinin mesih olduğuna ve Tann tarafın- dan onları vaat edilen topraklara götürmek üzere gönderildiğine ikna etti. Mesajı Yahu- dileri öylesine heyecanlandırdı ki pek çoğu Zvi'nin önderliğini cemaatin geleneksel lider- liğine tercih etti. Hahamlar, bundan hoşlan- madılar. Zvi, yeni tür bir Musevilik geliştirdi. Dualan, dinsel törenleri, bayramlan, takvimi, hepsi farkhydı ve hahamlar, bunu zındıkhk olarak nitelediler. Zvi, Mısır, Suriye, Filistin'de, tzmir çevre- sinde büyük bir izleyici kitlesi edinmişti. Ha- hamlar, Zvi'yi padişaha şikâyet ettiler. Top- lumda kanşıkhk çıkardığım, Yahudileri için- de yaşadıklan "milktler"den uzaklaştırdığı- ru ileri sürdüler; istikran yeniden kurmamn tek yolunun Sabetay Zvi'yi durdurmak olduğuna padişahı ikna ettiler. Padişah, Zvi'nin boynu- nu vurdurmaya karar verdi. Fakat hahamlar, sultana bu takdirde Zvi'nin bir şehit ve kah- H«.em dönmeler hem de Yahudiler, gerek Jön Türkleri gerekse Türk Cumhuriyeti'ni kuvvetle desteklediler. Osmanh împaratorluğu, çöküp yerini Türkiye Cumhuriyeti'ne bırakırken Yahudiler Türkleri desteklediler. Çünkü 500 yıldır onlara bir yurt veren Türkler olmuştu. Türklerle iyi geçiniyorlardı. Türkçe konuşmuyorlarsa da kendilerini Osmanlı toplumunun bir parçası sayıyorlardı. raman haline geleceğini ve daha büyük bir ta- raftar kitlesi kazanacağım söylediler. Bunun üzerine sultan, Zvi'ye Müslümanlığı benimse- mesini, aksi halde idam edileceğini söyledi. Zvi, din degiştirmeye karar verdi; yandaşlan- nın birçoğu da onu izledi. Onlara "dönme" denildi. Zvi'yi izleyip tslam'ı benimseyenlerin birço- ğu, gizlice onun Musevilik yorumunu uygula- mayı sürdürdü. Bu yüzden Müslümanlar on- lan gerçek Müslüman olarak kabul etmediler; Yahudiler de onları dışlayıp ilişkilerini kesti- ler. Bunun üzerine "dönmeler", büyük bölü- müyle Selanik'te toplandılar. Müslümanlar ve Yahudiler tarafından dışlandıklan halde, baskı görmediler ve Selanik Yunarüılara kaybedilin- ciye kadar, canlı ve müreffeh bir yaşam sür- düler. Müslümanlar ve Yahudiler gibi dönme- ler de Yunanlılardan büyük baskı gördüler ve Osmanh Devleti'nin kalan topraklanna göç et- tiler. Selanik'ten kaçan Yahudilerin büyük kıs- mı lzmir'e, dönmelerin büyük kısmı da tstan- bul'a yerleşti. Onun için bugün tstanbul'da hayli geniş bir dönme topluluğu bulunuyor. Bildiğİniz gibi dönmeler, Türkiye Cumhuriye- ti'ne çeşitli alanlarda önemli katkılarda bulun- muşlardır. I Benim her zaman merakımı uyandı- ran bir soru, Selanik Yahudi cemaatinin ne- den Jön Türkler, daha sonra Kemalist hare- keti desteklemiş oldukları? Tekin Alp, Abraham Galante gibi kimseleri düşünü- yorum... Sanıyorum, onlar Jön Türklerin ve Türk Cumhuriyeti'nin ideallerine inanmış liberal ve demokratlardı. Hem dönmeler hem de Yahudiler, gerek Jön Türkleri gerekse Türk Cumhuriyeti'ni kuvvetle desteklediler. Osman- lı tmparatorluğu çöküp yerini Türkiye Cum- huriyeti'ne bırakırken Yahudiler, Türkleri des- teklediler, çünkü 500 yıldır onlara bir yurt ve- ren Türkler olmuştu. Türklerle iyi geçiniyor- lardı. Türkçe konuşmuyorlarsa da kendileri- ni Osmanh toplumunun bir parçası sayıyorlar- dı ve daima toplumun en ileri unsurlanna des- tek oldular. ^^^^BBunu kendilerini korumak için de yaptıklannı söyleyebilir miyiz? Elbette. Çünkü 19. yüzyıl boyunca milli is- yanlar sonucu Osmanh devletinden kopan ül- kelerde Müslümanlar yanında Yahudiler de zulme uğradı. 19. yüzyıl süresince Osmanlı Devleti'nin yitirdiği topraklardan geri kalan topraklanna bir milyondan fazla kişi göç etti. Amerikalı Osmanlı tarihçisi Justin MacCartby, bu göç hakkında çok ilginç bir araştırma ya- pıyor. Onun bulgulanna göre, kaçan bu insan- ların bir bölümü de Osmanlı Yahudileriydi. Yahudilerin önce Osmanlı Devleti'nin, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü savunmalarının bir nedeni de budur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle