04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 KAMPAHYA 'Baraş konseyi kurulsun' • Kültiir Servisi— llk kez bir yıl önce yayımlanan kültür ve sanat dergisi "Homeros", "Dünya Barış • Konseyi Kurulmalıdır" başlıklı bir kampanya başlatü. Kampanyaya bugüne kadar çok sayıda sanatçı imza verdi. Birleşmiş Milletler örgütü'nün birçok komisyonunun insan haklan ve dünya banşının sağlanmasında yetersiz kaldığuu vurgulayan Homeros yetkilileri, "Bu nedenle Birleşmiş Milletler'de var olan konseylere ek. olarak 'Dünya Banş Konseyi'nin oluşturulmasını istiyoruz" dediler. Yetkiüler, her ülkeden bir sanatçının katılacağı bu konseyio, BM nezdinde var olan bütün birimlerin karannı, temsilcisi oldukları halklan adına yorumlamak, protesto etmek veya onaylamakla görevli olacağını bildirdiler. Kampanyaya imza vermek isteyenlerin posta kutusu 1, Konak-Izmir adresine başvurmaları gerekiyor. SERGİ 'DedeTorun' Sergisi • Kültür Servisi — Ressam Süha Basaran 10. kişisel sergisini 'Dede-Tonın' adı altmda 3 Ocak 1991 tarihinde Iş Bankası Erenköy Sanat Galerisi'nde açıyor. Sergide Başaran'ın 35 peyzajı ile dedesi Bahaddün Başaran'ın 15 yağlıboya tablosu yer alıyor. Asker ressamlardan olan Bahaddin Başaran'ın resimlerinin Uk kez sergilendiğini ve Türk resim sanatı açısından öneminin vurgulanması, gerektiğini belirten Süha Başaran, sergi ile ilgili şunlan söylüyor: "Dedem Bahaddin Başaran, 150 yıl önce Istanbul'da yaşamış ve yağlıboya tablolan o dönemde Paris'te sergilenmiş bir ressam. Ancak bugüne dek, Bahaddin Bey'ın eserlerini günışığına çıkartmak mümkün olmadı. Resim literatürümüze Bahaddin Başaran'ın tanıtılması ve duyurulması zamanının geldiğine inanıyorum. Bu gecikmiş görevi yerine getirmenin huzurunu şimdiden duyuyorum;' Ozen'in resimleri Tem'de • Kültür Servisi — Genç sanatçılarımızdan Yüksel Özen'in çalışmaları Tetn Sanat Galerisi'nde sergileniyor. Resimleri salt duvarda bir köşede konulacak süs olarak değil, yasama heyecamnın bir ifadesi olarak görülen Yüksel Ozen'in sanatı, öyküsel bir mantık olmayıp resimsel bir kurgu mantığıyla oluşmuş. özen'in resimleri daha çok duyulara ve duygulara yönelik. Yapıtlannda içgüdü, duygu, inanç, evreni hissetme ve anlamayı yaşadığını belirten sanatçı, felsefi resimler yapma modasına sırtını çevirerek kendi dünyasına giren bir dünya görüşüne ilgi gösteriyor. özen, resimlerini mantık ve zekânın sınırlılığını aşan duyarlılıkla daha sonsuz olarak sunuyor. "Kötü olanın karanlık güçlerine karşı, içimdeki Tann'nın insansı gücünden kuvvet alarak haykırıyorum" diyen özen'in soyut kompozisyonlannda duvarlan aşma coşkusu yaşanıyor. Yapıtlardaki renksiz renkler ve açık-koyu ilişkisi ile dramatik bir gerilim hissedilmekle birlikte formlardaki aydmlatılmışlık, bize doğal tepkilerimizi gösterme cesaretini veriyor. Aynca her gün saat 17.30'da sanatçının tüm sanat yaşamı hakkında bilgi veren audio-visual program Tem Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. MÛZİK Durakoğlu 'Genç Yetenekler'de • Kültür Servisi — Piyanist Ayşegül K. Durakoğlu, yann saat 16.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir resital verecek. 1988 yılından bu yana New York Üniversitesi Oda Müziği Topluluğu'nun üyesi olan Durakoğlu, bu toplulukla New York Merkin Hall'de pek çok çağdaş eserin ilk seslendirilişine katıldı. Halen New York Üniversitesi Müzik Bölümü'nde Gregory Haimovsky ile doktora çalışmalannı sürdüren sanatçı, aynı okulda öğretim . görevlisi olarak da çalışıyor. Çeşitli radyo programlan da yapan Ayşegül Durakoğlu resitalinde Bach, Schumann, Brahms ve Chopin'den fantezileri ve Mete Sakpınar'ın "Antik Fantezi"sini yorumlayacak. Sanatçı Cemal Reşit Rey'de "Genç Yetenekler Serisi" kapsamında resitalini verecek. Mümtaz Çeltik'in resim sergisi Ankara Galeri Nev'de Âteş lıattında bir savaşçı ABlDİN DİNO Resimlere dalarken geçin konunun ötesine. Konu ne ki zaten, aşılması gereken bir kapı. Resmin kendisi o eşikten sonra başlar. Mümtaz Çeltik'i ilgilendiren şey işte bu "ondan sonrası"... larla kapıştığı besbellidir ve bunlann çözümü, ona göre ha- yat memat meselesi, sanki dün- yanın kaderi buna bağlı... llk ağızda, (ilk bakışta demek istiyonım), Mümtaz'ın resimleri görüntü dünyasına saygılı gibi- dir: Çizdiği surat, bildiğimiz bir surat (ya da bildiğimizi sandığı- mız bir surat), vücutsa vücut, ayaksa ayak, else el, masaysa masa, yataksa yatak... Sakın güvenmeyin bu uysal görünuşe! Mümtaz'ın resimlerini dikkatie seyredin, uzun uzun bakın on- lara, girin resimlerin içine, ora- da hiç beklemediğiniz şeyler bu- lacaksımz. Resimlere dalarken geçin ko- nunun ötesine. Konu ne ki za- ten, bir vesile, bir şaşırtmaca ki- mi kez, ya da aşılması gereken bir kapı. Resmin kendisi o eşik- ten sonra başlar. Mümtaz Çel- tik'i ilgilendiren şey işte bu 'on- dan sonrası..." Gerçek ve ger- çekçiliği, ilkel bir yaklaşımla alelâdeliğin, yüzeyselliğin koru- yucu meleği kılmıyor Mümtaz. Görüntüyü sorguluyor, sigaya çekiyor, imbikten geçiriyor; iki yönlü bir davranıştır bu, değil mi ki ressam aynı zamanda ken- di kendini de sorguya çekiyor, sigaya çekiyor, imbikten geçiri- yor ışığa erişmek uğruna... Mümtaz'ın ışığa âşık olduğu •şuradan belli ki, karanlıktan korkmuyor, pencere camından Paris'in o boz bulanık ışığı oda- ya sızıncaya kadar çalışa çalışa PARİS — Resim yapmak belki de bir çeşit savaş. Müm- taz Çdtik'e ne zaman rastlasam sanki karşımda ateş hattından yeni çıkmış bir savaşçı göriır gi- bi olurum... Bir çeşit kendinden geçmişlik, fedailik havası için- dedir hep. Ne var ki, elinde gör- düğüm tek silah bir ressam fır- çasmdan başka bir şey değil. 70 yıllanndan beri Paris'te, salt bu araçla resim canavanna saldınr durur; kıyasıya bir hesaplaşma, kapışma, dövüş!.. Kiîni insan yaptığı işin yaban- cısı gibidir, kimi insansa yaptı- ğı işle tıpatıp uyum halinde; avcı ise anadan doğma avcı, maran- gozsa anadan doğma maran- goz, yargıçsa sanki anadan doğ- ma yargıç... tşte Mümtaz (filin- ta gibi bu genç adam), ressam- dan başka bir şey olamazdı. Bir ömürboyu bunca ressam tanı- dım, Mümtaz kadar biçim ve renk dünyasına banmış, resim deryasında yitmiş bir kişiye pek az rastladım. Aklı fıkri resimde. Resmi yapmak, resmi düşünmek, res- mi konuşmak, resmi tartışmak onda sürekli bir saplantı. Aylar- ca gözükmez, derken çıkagelir ve selam sabah demeden resim üstüne laf açar gözunü yumup, gölgeden ışığa, renksizlikten renge, boştan doluya geçişin kahredici tuzaklanm anlatır ba- na... Her seferinde yeni sorun- ÖNCE ANKARA'DA, SONRA tSTANBUL'DA—Mümtaz Çel- tik'in yapıtlan Ankara Galeri Nev'de sergileniyor. Bir otoportresi de bıdunan Çeltik'in resimleri Istanbul Galeri Nev'de desergilenecek. sabahhyor. Evet, Mümtaz bir çeşit ışık peşinde. 20. yüzyılın alacakaranlığında bir ışık arı- yor, üryan bir vücut kıvnmla- nndan sorulanna bir cevap bek- liyor sanki. Boş bir odada, ya- takta uzanmış bir sevgilinin öte- sinde ne olabilir derseniz, ressa- ma göre modelın ötesinde bu 'doku' olayı var. Onu son sefer gördüğümde, Vermeer'in resim dokusu üstu- rçe varsayım üstüne varsayımlar sıraladı. 1675'te ölmüş Hollan- dalının resimlerinde, ufacık renkli inciler gibi ışıldayan fır- ça ve boya tekniğini tartışıp dur- du; Vermeer'in pencereden oda- ya yayılan ışığı, mektup okuyan genç kızı, odada yer etmiş eşya- ları birbirine bağlayan, bütün- leştiren o eşsiz benekli rengâ- renk dokusunu sayıklayıp dur- du. 'Doku' dedim, belki buna 'hamur' demek daha doğru. Nâzun'ın dizelerini bilirsiniz: "Ne nurdan/ne camurdan/sev- gilim, kedisi ve kedisnin/boy- nundaki boncuk/yağrnmlann- daki farkla hepsi avnı/hamur- dan..." Şair, canlı ve cansızdan söz ederek, "Aramızda sadece bir derece farkı var..." demişti. Mümtaz o derece farkmın bo- yası peşinde. 'Madde' denen nesneyi meşe odunu sanan çeşitli kol'dan an- davallılar, şairin ne demek iste- diğini anlayabildiler mi, bilmi- yorum. Anlamamışlarsa, Müm- taz'ın resimlerinden de bir şey anlayamayacaklardır çaresiz. Oysa Mümtaz'ın çizdiği 'çıpUk' resimlerinin çıplak ötesi yalnız- lığını, portre resimlerinin dün- yaya odünsüz bakışını, bir bit- kiye bile sevgi dolu yönelişini görmemek olası mı? Mümtaz'ın resimlerindeki boya ile 'yofrnlmoş' insanlar, eşyalar, canlı ve cansızlar, biçim ve renkler yabancımız değjl na- sıl olsa. Onlan sanki oldum ola- sı tanıyor, içimizde taşıyoruz. Romanda, tiyatroda, sinema- da, şürde gerçek sanat eserinin verdiği bir garip duygudur bu. Yaratıcı ile okuyucu -ya da seyırci- arasında kurulan derin bir yakınlık, bir sevgi denklemi söz konusudur... İşte önemli olan da bu. Bence Mümtaz'ın resimleri karşısında bunu derin- den duyacaksınız. Ne desem boş, ilkin Ankara'- da, sonra da Istanbul'da, Galeri Nev'de gidin görün o sessiz se- dasız, şatafatsız, palavrasız ha- lis resimleri. Eminim ki, bundan böyle beUeğinizde yer edecekler- dir bende yer ettikleri gibi. Filiz VuraVın sergisi Urart Sanat Galerisi'nde Mitologyadantakılara ASLI KAYABAL 118 parçadan oluşan koleksiyonda altın takılar, gümüş heykeller, gümüşle mermerin birlikte kullanıldığı heykel ve objeler yer alıyor. Filiz Vural, bu takı koleksi- yonunu hazırlarken, 'Bakkkalar Tragedyası'ndan etkilenmiş. Euripides'in Mö 405'te yazdı- ğı bu tragedyanın kahramanı Bakkhalar başlangıçta çocuk Dionysos'u büyüten Nympheler (peri kızlan), daha sonra Diony- Şarap ve doğa tanrısı Diony- sos, Zeus'la Semele'nin oğluy- du. Söylenceye göre Hera, Se- mele'yi kıskanmış, sütnine kılı- ğma girerek Semele'den Zeus'a kendini göstermesi için yalvar- masım söylemiş. Zeus kendini şimşek ve yıldırunla gösterince Semele yanarak ölmüş. Zeus, oglu Dionysos'u baldınnda giz- lemiş ve Anadolulu tanrı böyle dünyaya gelmiş. Tann Diony- sos'u konu edinen bir koleksi- yondan oluşan sergi, Urart Sa- nat Galerisi'nde sünlyor. sos rölyeflerinden oluşuyor. Bu- nun için tstanbul Arkeoloji Mü- zeleri'nde bulunan bir tören ka- bından yararlanmış sanatçı. Vural, metal olarak alıın vc gümüş kullanmış. Her iki meta- lin üzerine konulacak taşlan ya- pılarına göre seçmiş. Takılarda Grek vazolan Uzerindeki desen- ler, Dionysos'un doğa tannsı ol- ması nedeniyle bitki motifleri yansıtılmış. Amaca ulaşma- sos şenliklerini kutlayan kadın- nm yolunu şarap ve sarhoşluk lar olarak biliniyor. Vural, olarak çizen Dionysos'un söy- "Ben Hdenbtik dönemin süs lencelerle örülü tann-insan ya- eşyatanna özgü detaylan takıla- şamını, Vural'm altm gümüş ta- ra yansıtüm. O çaglann takıla- kılan ve mermer-gümüş kanşı- nnı modern bir dizayn içinde mı objelerinde yansumş şekliy- yerdhn" diyor. Koleksiyon kap- le ocak ayırun başına dek göre- samında yer alan bir set Diony- bilirsiniz. Asma dalı bezeli gümüş kadeh. ral, 4-5 ay süren araşürma ve ta- sanm döneminin ardından Di- onysos'un karakterine bağlı, onun doğasını ortaya koymayı amaçlayan modeller urettiğini aktanyor. Toplam 118 parça- dan oluşan koleksiyonda 70-80 kadar altm takı, gümüş ve gü- müşle mermerin birlikte kulla- nıldığı heykel ve diğer objeler yer alıyor. HaBkarnas Balıkçısı'Anado- lu Taanlan' adlı kitabında Di- onysos'un Anadolu'dan Grek dünyasına göç eden tannlar ker- vamna geç katıldığını, başlan- gıçta itibar görmeyen tanrının adına daha geç dönemlerde şen- likler düzenlendiğini, gece şen- liklerine katılanlann ellerinde meşaleler, sarmaşık sanh çu- buklar, davul, tef ve flüt eşliğüi- de mistik bir heyecana kavuştu- ğunu yazıyor. William Shakespeane'in 'KralLear'iİstanbul Şehir Tiyatrvları'nda Lear, tarilı öncesine taşındıK r a l L e a r / Yazan: William Shakespeare / Turkçesi: lrfan Şahinbaş / Yöneten: Işıl Kasapoğlu / Dekor ve kostüm: Jean-Baptiste Manessier / Müzik: Joel Simon / Oynayanlar: Erol Keskin, Tilbe Batum, Şükrü Türen, Kâmran Usluer, Burçin Oraloğlu, Mustafa Alabora, Haldun Ergüvenç, Betül Arım / Dramaturji: Salih Ecer / Şehir Tryatrolan. taca kullanarak akılda kalacak resimler yakalamış. Lear ve Cordelia'mn sahneye girişlerindeki ilkel coşku, Rea- gan ve Goneril'in babalanmn topraklanm gösteren kumaşı DİKMEN GÜRÜN UÇARER tletişim Yayınları • PRESSES UNIVERSITAIRES DE FRANCE CEP ÜNİVERSİTESİ Kendini yetiştirmek isteyen herkeseögrenmek istediği her konuda her hafta bir kitap Bu Cumartes. ve H e r Cumartes» İ R D E Eşsiz bir genel kültür kitaplığına sahip olun însan HaklanJACgUB MOCRGEON M t l ' ı ıl . AKBK I » U » T I « I I » » « > tletişim Yayınlm Klodfarer Cad. iletişim Han No: 7 Cağaloğlu 34400 İstanbul Tel: 516 22 60-61-62 Son yıllar sanki 'Lear' üstü- ne araştrrmalar, denemeler yıh. Dramaturg A. Holmberg'e göre Robert Wilson, Jean-Lnc Odard, Ingmar Bergman, Peter SeUers, Akira Kurosawa Shake- speare'in bu metni üzerinde iz bırakan çağdaş yorumcular. Ta- dashi Suziki ve Lee Breuer de bu görkemli yapıta daha değişik gözlerle bakmamızı sağlayan ye- niisimler. 1988'de Suziki, "Le- ar dünyasında aklı başmda in- sanın yeri yok" diyerek Kent'i oyundan çıkartırken tamamen erkek bir kastla çahşıyordu. Bre- uer ise politik bir yaklaşımla olayı Amerika'da hâlâ ırkçılığın güdülduğü güney eyaletlerinde geçiriyor, ustelik kadın rollerine erkekleri, erkek rollerine kadın- ları koyuyordu. Kısacası, "Knd Lear'Mn zen- gin iceriği biçemde klasik kalıp- lan, klasik yorumları zorluyor dünyanın dört bir yanında. Biz- deki ilginç yorumda da Işıl Ka- sapoğlu 'Kral Lear'i tarih öncesi döneme taşımış. Bu döneme giy- silerden, müzikten, dekordan ve Lear'in vücut kullanım estetiğin- den yola cıkarak Orta Asya'da bir dönem diyebiliriz. Hıristi- yanlık öncesi Batı ve Lear, İsla- miyet öncesi Doğu ve Lear, ya da günümüz ve Lear. İnsan iliş- kilerindeki vahşetin çağlar boyu değişmezliğini vurgulayan bir yorum Kasapoğlu'nun yorumu. Oyun boyımca görsel öğeleri us- ikiye bölerek ihtirasla sarıhşla- rı, Lear'in sırtına vurduğu Soy- tan'sıyla fırtmayı kucaklayışı ve deliliği sanki bir ayindeymiş gi- bi doğaya tapımrcasına yaşama- sı, vahşetin en ilkel ölçûlerde zincire vurulmuş Gloucester ile Reagan ve Cornwall arasında iz- lenmesi... Bir anda akla gelive- ren bu resimlerin ötesinde ilişki- leri hep bir görsellikle cevrelen- miş. J.B. Manessier'in Lear'in dünyasını sanki barbarlığı için- de daha sınırsız kılan çevre dü- zeni bu resimlerin tümünü uze- rinde banndıran bir sal. Doğa- ran değişkenliğini, acımasızlıgı- nı, dengesini vurgulayan, Lear'i doğa-tanrıyla boşlukta baş ba- şa bırakan bir sembol. J. Si- mon'un Doğu ezgileriyle düzen- EROL KESKİN VE TİLBE BATUM — Erol Keskin "Kral Lear"- de oyunculukta vücut kullanımıoın onemini vurguluyor. Tilbe Ba- tum da Keskin'in oyun biçimiyle denge kurarak aynı dili kullanıyor. SSYASAGI DELINDI, lediği müziği dekor ve giysilerle yaratılan atmosferi destekleyen bir unsur. Kendi başına bir evren olan insan vücudu ile ondan çok da- ha karmaşik bir evren olan do- ğa arasında kurulan üetişimin hareketle, jestlerle anlatımı fel- sefesinden giderek ilginç bir oyunculuk biçimi sergileyen Erol Keskin, vücut dilini konuşma di- liyle aynı paralelde hatta ondan da öte bir yoğunlukta kullanı- yor. Belki bütün içinde yer yer abartüı bir yorum, ama oyuncu- lukta vücut kullanımnun, tekni- ğin ve araştırmanın önemi vurgulanıyor. Kanımca, bu de- ğişik yaklaşım butüne bir fanta- zi boyutu da getiriyor. Tilbe Ba- tum, Cordelia ve Soytan'da Erol Keskin'in oyun biçimi ile bir denge kurarak onunla aynı dili kullanıyor. Rollerindeki değiş- kenliğinin ve dinamizminin ya- nı sıra Soytan'da "crastyetsiz" yorumuyla dikkat çekiyor. tki rol arasında yakaladığı özel bağ- ları belirgin motiflerle vurgulu- yor (ayna motifi gibi). Batum, Lear'in bilincaltı olarak ona olan sevgisini "akıllı-soytan" çizgisinde işlerken mantığıyla Kent'in yanında yerini alıyor. Aynı şekilde, delilikle soytan- lık arasında gidip gelen soğu- ğu.fırtınayı, yağmunı bedenin- de hisseden Edgar (Şükrü Tü- ren) de bilinçli delilikten man- tığa yönelişi sergiliyor. Barbar- lıkları davranışlarına yansıyan Reagan ve Goneril ile işgüzar Oswald'da da Işıl Kasapoğlu1 nun "Lear"e getirdiği değişik yo- rumun uzantıları yakalanıyor. Edmund, Kent, Albany ve Cornwall rollerine yaklaşımda ise daha düz çizgiler yeğlenmiş. Klasik boyutlann dışında çar- pıcı bir çalışma "Knd Lear." 2000'E DOGRU YENİDEN CIKIYOR PAZAR GUNU BAYILERDE Türker kaza geçerdi • Kültür Servisi — Tek kişilik politik kabare "Bir Zamanlar Memleketin Birinde"yi sahneleyen Dilek Türker, önceki akşam oyunun ikinci yansında gecirdiği disk kayması sonucu tedaviye ahndı. Aziz Nesin'in yazdığı, Yılmaz Onay'ın yönettiği oyun, 15 gün boyunca sahnelenemeyecek. Madenciler için tiyatro • Kültür Serrisi— Balorköy Belediye Tiyatrolan "Bedava mı Sandın" isimli oyun için bugün saat 19.00*3 ek matine koydu. Oyunun bütün geliri Zonguldak'daki maden işçilerine verilecek. Biletler Adile Naşit Kültür MeTkezi ve SHP Bakırköy llce Başkanlığı'ndan temin edilebilir. 4 Sinema Söyleşileri 9 • Kültür Servisi — FTV bünyesinde düzenlenen 'Sinema Söyleşileri'nin üçüncüsü bugün gerçekleştiriliyor. Koca Mansur Sokak 34/5 Şişli adresinde düzenlenen söyleşinin bu haftaki konuğu Hilmi Etikan. Soyleşi saat 15.00*te yonetmenin "Tarlabaşı, Tarlabaşı" adlı fılminin gösteriminden sonra gerçekleştirilecek. FTV ocak ayından başlayarak Sinema Söyleşileri'ni İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ortak olarak duzenleyecek ve soyleşiler bundan böyle her cumartesi Taksim Ataturk Kitapbğı'nda yapılacak. 'Pir Sıdtan' KartaTda • Kültür Servisi — Ankara Birlik Tiyatrosu, Erol Tby'un "Pir Sultan Abdal" adlı oyununu Kartal Belediyesi, Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'ni vermediği için Kartal'daki Pembe Köşk Dügün Salonu'nda sergiliyor. Bugün saat 15.00 ve 21.00'de oynanacak oyunu Zeki Göker yönetiyor. İDSO'dan 4 înönti' konserT; • Kültiir ServM — lspanya turnesinden dönen İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, dün Atatürk Kültür Merkezi'nde lsmet Inönü'nün 16. ölürn yıldönümü dolayısıyla bir anma konseri verdi. Ionesco Galati'nin yönettiği konserin solistliğini harpisı Sevin Berk yaptı. Programda, lnönü Vakfı'mn sipariş ettiği tlhan Usmanbaş'm Arp ve Yayülar İçin Konser Aryası ile lnönü'nün sevdiği eserler yer aldı. BUGÜN ~~ • 'Mad«nci' Boğaziçi Ekin Sanat Derneği'nde saat 18.00'de "Madenci" konulu bir dia gösterisi yer alacak. Gösteride Faruk Akbaş, Şirin Küçüktabak, Birol Üzmez, Hatice Tbner, Sevil Üzrek, Ibrahim Akyürek, Celal Deniz'in yapıtlan yer alacak. • Kltaplıkta söyteşl Yüdız Üniversitesi Sabancı Kitaplığı'nda saat 13.00'te "Mehmet Bayhan'ın 50. % ş Sergisi" üzerine bir söyleşi yer alacak. Orta öğrenim öğrencilerine acık olan söyleşide Mehmet Beyhan ve Aramis Kalay konuşacaklar. • imza günü Necati Güngör, Mahmut Alptekin, Hüseyin Alemdar ve Derman Bayladı saat 15.30-19.00 arası Bostana Hatay Restaurant'ta kitaplarmı imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek. BÎLSAK» TA BUGÜN 22 Aralık Cumartesi: 14.30 GünUrin Götûrdüğü: Türkiye Savaşa Girmeli mi ? Cengiz ÇANDAR 17.30 Bilsak Konserteri S "Fushion": 440 Jazz Trio Cafe-Foyer-Bar (Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar (S.Kat) 12.00-18.00 Heavy Metal 18.00-24.00 Rock 16.00 Grup Temoriuer 21.30 ErkınKoray BİLSAK, Sıraselviler Cad., Soğancı Sok.7 CİHANGIR 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle