25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 1990 SERBESTPfYASADADÖVtZ ABDDohn BrtttranMBio briçraFnngı HotataFkrtıi h FımzFnnp 1OOİWyanLirc» SAKyali Avusturya $ih)i Dftviz int. (J) = AJış 2927 1935 2250 1715 5560 564 257 770 270 Satış 2935 1940 2280 1722 5600 570 262 780 275 2920 AİT1N 6ÖMÖŞ CumhuriyM y 22aytrMhak 900 ayır Qûmûş VaMbrt Atora lUMoniOnsS Afaş 239.000 270.000 36.200 32.300 423 201.000 197.000 197.000 383 00 Sate 243.000 280.000 36.300 35.300 450 206 000 202.000 201.000 384.00 TL Intartonta Ort Faa (*) 64.92 \fergi affıııa fazla mesai • ANKARA (AA) — Maliye ve Gümrük Bakanhğı tarafından yapılan açiklamaya göre, mükelleflerin vergi affı ile ilgili hükmünden en geniş şekilde yararlanmalarını sağlamak için 31 Aralık 1990 tarihine kadar uygulanmak üzere, vergi dairelerinin çalışma günleri tüm haftaya yayıldı ve çalışma saatleri arttınldı. Vergi daireleri, Adana, Ankara, Bursa, Gaziantep, lstanbul, Izmir, Konya ve Kayseri illerinde cumartesi ve pazar günleri dahil olmak üzere her gün 23.00'e kadar çalışacak. PTPden dev ihale • ANKARA (ANKA) — PTT tarafından gerçekleştirilecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri Tümleşik Muharebe Sistemi (TAFICS) projesinin ilk faa için açılacak ihaleyle ilgili fîrmalara duyuru yapıldı. Projenin tümünün 20 yılda tamamlanmasının öngörüldüğü ve 4 fazda gerçekleştirileceği bildirildi. Duyuruda, projenin birinci fazı için 1991'de açılacak ihalenin toplam bedelinin 350 milyon dolar olacağı kaydedildi. Bağ-Kıır üyeleri • ANKARA (UBA) — Bakanlar Kurulu, Bağ-Kur üyelerinin 1990 yılı prim borçlarmı 31 aralık günü akşamına kadar ödemeleri halinde, bu prim borçlannın gider sayılmasını kararlaştırdı. Konuya ilişkin olarak yayımlanan hükümet bildirisinde, "Prim borcu bulunan Bağ-Kur sigortalılan, bu borçlarının tamamını 31 aralık pazartesi günü mesai saati bitimine kadar öderlerse bunu gider olarak gösterebilecekler" denildi. SSCB'de Enka hastaneleri • ANKARA (AA) — Enka Holding, Moskova'da 3 ayn hastanenin yapımı için gerekli anlaşmaları bu hafta imzaladı. Enka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şarık Tara, 100 milyon dolar tutanndaki üç hastanenin yapımı dahil Sovyetler Birliği'nden bugüne kadar 210 milyon dolarlık iş aldıklarını söyledi. Ozden'in politik hazırlığı • ANKARA (UBA) — Eski Tekel Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden'in politikaya atılmaya hazırlandığı bildirildi. Süreyya Yücel özden, önümüzdeki dönemde politikaya atılmayı duşündüğünü bildirdi. Vergi iadesi • ANKARA (AA) — Bu yılın 11 ayında ücretlilere 2.5 trilyon lira vergi iadesi ödendi. Bu arada bütçede en büyük gider kalemini 23 trilyon lira ile personel harcamaları oluştururken vergi gelirleri geçen yıla göre yüzde 77 artarak 22 trilyon liradan 40 trilyon liraya yükseldi. TYD iki yaşında • Ekonomi Servisi — Turizm Yatırımcılan Derneği (TYD), 2. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bugün Klassis Oteli'nde yıldönümü için toplanan TYD üyeleri, Yüksek Istişare Konseyi'ne de katılacaklar. Turizm Bakanı llhan Aküzüm ve Danışma Kurulu üyesi bazı bakanlık müsteşarları ile genel müdurlerinin de katılacağı toplantıda, "Türkiye'nin tanıtılması ve Doğu ile Batı bloklan arasındaki yakınlaşmanın Türk turizmine etkileri" tartışılacak. 1991 'E GİRERKENSERMAYEPİYASASI EKONOMİ CUMHURİYET/13 OECD'nin 7 büyükler için 1991 tahmini Borsa: Şen girip yaslı çıktıkBu yıl, borsanm yılı oldu. Hisse senedi # Yılın ikinci yansında piyasa, Körfez kriziyle Anadolu'ya yayılırken 'halka açılma' deyişi ^ /birlikte düşüş dönemine girdi. Önümüzdeki de kamuoyunun gündemine girdi. Ocak-kasım ^^Y 1 1 sermaye piyasasmın kaderini Körfez krizi döneminde halka açılan şirket sayısı 34'e Ybütçe açığmınfmansmanbiçimi,özelle$tirmenin, yükseldi. Bu yolla ekonomiye 4 trilyon liraakıtıldı. faizlerin ve dövizin geleceği belirleyecek. f*m*ar) ABD AJmanya Fransa taiya Ingtflere Kanada Japonya (*) Yüzde darak 1. 06 35 2.0 1.7 08 1.1 17 2. 1.8 2.7 25 2.2 1.7 15 3.7 1. 5.4 4.6 U 75 7.1 55 2.2 2. AZ 43 35 07 &2 3.8 2.0 1. 63 5.0 9.0 11.2 ai 93 2.2 Z. 65 5« 9.1 11.4 63 95 23 ABDURRAHMAN YILDIMM 1990, hisse senetlerinin yılı ol- du. Çankaya'dan Hakkâri'ye kadar hemen herkesi borsa me- rakının sardığı bu yılda, hisse senedi olayınm Anadolu'ya ya- yılması ve fiyatlann cazip dü- zeylere çıkmasıyla kamuoyunun gündemine yeni bir deyim yer- leşti: Halka açılma. Yılın 11 ayında halka açılan şirket sayı- sı 34'e çıkarken bu yolla ekono- miye 4 trilyon liraya yakın bir kaynak aktanldı ve borsa iyi bir fınansal alternatif haline geldi. Yılın ilk yansı muhteşemdi... Sermaye piyasası "şen" gir- diği 199O'ı "yash" kapatıyor ol- masına karşıük, özellikle ilk al- tı ayda gösterdiği performansı sayesinde alün bir yıl yaşadı. SPK'nın 11 aylık verilerine gö- re ikinci el piyasada toplam 87.3 trilyon lirahk menkul kıymet iş- lem gördü. Geçen yılın aynı dö- nemine göre yüzde 139.3 ora- nında bir artış kaydeden bu iş- lem hacmi içinde hisse senetleri geçen yılki yüzde 4.7'lik payını yüzde 15.3'e çıkardı. İkinci el piyasalardaki bu bü- yüme, birinci el piyasadaki ih- raç işlemlerinde olağanüstü ge- lişmelere yol açtı. 1990 başuıdan itibaren başlayan halka açılma- lar önemli bir büyüklüğe ulaş- tı. Ocak-kasım döneminde top- lam 34 halka açılma olayından uç trilyon 378.4 milyar liralık bir kaynak sağlandı. Bunun bir trilyon 222.7 milyar lirası kamu kesimine, iki trilyon 155.7 mil- yar lirası da özel sektöre aktı. Kamu sektörü altı şirketi halka açarak ve' altı şirketteki halka açıklık oranını yükselterek bu geliri elde ederken, özel sektö- riin 28 şirketinin de halka «çıl- masıyla yılbaşmda 77 olan bor- sa şirketlerinin sayısı kasım so- nunda 110'a yükseldi ve yakla- şık yanya yakın bir artıs kaydet- ti. Halka açılan şirketlerden bi- ri halen borsada işlem görmü- yor. Hisse senedi yanında öteki menkul kıymet ihraçlannda da önemli gelişmeler oldu ve top- lam menkul kıymet ihracı 2.3 trilyon liradan 5.9 trilyon lira- ya yükseldi. Borsada, Körfez krizinin baş- langıcı olan 2 ağustosa kadar süren 7 aylık yükseliş dönemin- de hisse senetlerinin ortalama değer artışı yüzde 160 olurken, lstanbul Borsası gösterdiği bu performansı ile gelişmekte olan dünya borsalan arasmda dör- düncü oldu. Ama 2 ağustosta endeksi rekor düzeyi olan 5750 puanda yakalayan Körfez kri- ziyle başlayan dönemde alterna- tif yatınm seçenekleri ve para piyasalanndaki gelişmelerin de etkisiyle borsa düşüş trendine girdi. Kasım sonunda 3257 pu- ana kadar inen borsa endeksi, en yüksek noktasına göre yüz- de 43.3 düşüş gösterdi. Yılbaşı- na göre kaydettiği değer artışı da yüzde 47'ye indi. Bu düşüş nedenlerinin başın- da, Körfez krizinin psikolojik ve ekonomik etkileri geliyor. Bu- nun yanı sıra düşüşte şu faktör- lerin etkisinden de söz ediliyor: — Dövizlerdeki artış egilimi- nin başfaunası ve bazı döviz dns- lerinin enflasyona yakın ırtnu- ya başlaması. — Faizterin tınnanma egili- mine girmesi. — Borsa şirketlerinin dörtte birinin grev veya lokavt tehdidi altında bulunması. 1991'de ne bekleniyor? Sermaye piyasasmın gelecek yıl kaderini, Körfez krizindeki gelişmeler yanında, bütçe açığı- nın finansman şekli, özelleştir- raenin hızı, döviz ve faizdeki ge- lişmeler ile işçi-işveren ilişkileri- nin etkilemesi bekleniyor. 1990'ın ilk yarısında yükselişi- ne olumlu katkı yapan bu fak- törlerdeki gelişmelerin 1991'de piyasaya olumsuz yönde baskı yaratmasından korkuluyor. Pi- yasaya etki yapması beklenen bu faktörler şöyle sıralanıyor: — Körfez krizi: Şu anda pi- yasayı birinci derecede etkiliyor. Bir yandan psikolojik etkisi, öte yandan ekonomik etkisiyle hem yerli yatınmalan hem de ya- bancı yatırımcılan menkul kıy- İkinci el piyasada menkul kıymet işlemteri (Milyon TL.) YıHar 1966 1987 1988 1969 1990 Hisse senedi 8.703 105.376 149.002 1.735.907 13.399.352 Ûzelsektör tahvıli 104.424.0 394.9040 1032.185 9 1463 3280 2.183.340.3 Devlet tattviii 546.313.7 1.520.143.3 2.630.923.0 10.828.046.5 45.357.623.0 Haane bonosu 1 411 953.3 3.219.866.6 7 320 770 5 18 762 845 7 23 405.141.2 Banta bonosu 36.395.3 95.527.8 170.351.8 188.291.9 176.936.3 GeSr ortaldıOt senedi 289.173.8 359.555.2 394.606.5 1.098.101.5 912 037 8 Finansman bonosu 51.670.6 175.690.3 856.928.4 552.747.4 Oovia endeksitahvi 86.330.8 13.719 2 1.558.439.1 1.353.307.1 TOPLAM 2.396.963.1 5 833.374.7 11 887.249.2 36 491 888 3 87.340.485 1 Fark 143.3 103.7 206.9 139.3 metlerden uzaklaştırıyor. Kriz tamamen çözülse dahi ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin şirketlere ve sermaye piyasasına yansıması bekleniyor. — Bütçe açıgı: 20.6 trilyon li- ra olması öngörülen bütçe açı- ğının kapatılmasında devletin gelirlerinin arttırılması, yani vergi artışı yerine borçlanmaya gitmesi halinde bundan borsa olumsuz etkilenecek. Iç borç- lanmanın artması faizleri yük- seltecek ve piyasadaki parayı çekecek. — ÖzeUeştirme: Bütçe ve KİT açıklarını kapatmada fazla umutlar bağlanan özelleştirme- de "doz kaçırılır" ve "mas" edebileceğinden fazla arz yapı- hrsa, piyasa bekleneni vere- meyecek. — Döviz: Alternatif bir yatı- nm aracı olarak borsayı yakın- dan etkiliyor. Merkez Bankası'- nın döviz kurlarını denetimin- den kaçırması veya dövizde ya- şanacak bir krizin menkul kıy- met piyasasına ağır bir fatura çı- karacağından korkuluyor. — Faiz: Tırmanmakta olan faizlerin enflasyonun üzerine çıkması ve menkul kıymet piya- sasından para çekmesi halinde bu piyasada talep azalacak. Fa- izlerin artması, aynca fırmala- nn finansman maliyetlerinin yükselmesine yol açarak kârla- rını da düşürecek. Mftfl 1991, büyükler için de zor yılEkonomi Servisi — Eko- nomik Işbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) önceki gün yayımladığı yeni yıl rapo- runda 24 üye ülkenin çoğiın- da gelecek yıl büyüme hızuun yavaşlayacağı, ekonomik durgunluktan hızh büyümeye geçiş sürecinin uzayacağı vur- gulandı. Raporda, dünya ti- caret hacmindeki büyümenin yavaşlayacağı, ancak 1992' den sonra yeniden hızlanaca- ğı belirtildi. OECD'nin gelışmiş 7 ülke ekonomisi hakkmdaki tah- minleri şöyle: ABD — GSHM'deki bü- yüme hızı 1991'in ikinci yan- sına kadar duşük olacak. An- cak ihracattaki artışlar tam anlamıyla resesyona girilme- sini önleyecek. Ham petrol fi- yatlanndaki artışlar nedeniyle 1991'de 115 milyar dolara yükselecek olan dış ticaret açığı 1992'de 89 milyar dola- ra gerileyecek. JAPONYA — Ulkenin dış ticaret fazlası bu yıl gerileye- rek 58 milyar dolara düşecek. Ancak 1991 ve 1992'de yeni- den artış trendine girecek. Bu yıl yüzde 6.1 olarak gerçekleş- mesi beklenen büyüme hızı gelecek yıl yüzde 3.7'ye geri- leyecek. ALMANYA — Mevduat faiz oranlannın gelecek yıl yükselme eğilimine girmesi, Almanya'nın büyüme hızını yüzde 4.3'ten yüzde 3'e düşü- recek. Büyüme hızındaki ya- vaşlama işsizliği tırmandıra- cak. FRANSA — Gelişmiş ül- kelerde esen resesyon rüzgâ- n, iyi durumda ohnasına rağ- men Fransa'nın da 1991'de biraz sendelemesine yol aça- cak. Petrol faturasımn kabar- ması enflasyonu yükseltecek. tNGİLTERE — Enflas- yonla mücadele etmek için uygulanan sıkı para politika- sı 1991'in ortalanna kadar ekonomik canlılığın durulma- sına neden olacak. KANADA — Şu sıralarda ülke ekonomisi resesyonun etkilerini hissetse bile gelecek yılın ortalarından itibaren canlanma başlayacak. 1991' de büyüme hızı binde dokuz olarak gerçekleşecek. İTALYA — 1991 büyüme- nin yavaşlayacağı ve faizlerin yükseleceği bir yıl olacak. Bütçe açıklannda hedeflenen rakamlara ulaşılmayacak. DEIK, yeni pazar peşinde Ekonomi Servisi — Türk şir- ketlerini, ikili iş konseyleri ara- cıhğıyla, yabancı muhtemel or- taklarıyla "karşılaştırıp tantştırma" görevini üstlenen Dış Ekonomik llişkiler Kurulu (DEİK), yeni bir çalışma döne- mine giriyor. Dışa dönük eko- nomik politikalann uygulanma- ya baslandığı seksenli yılların tam ortasında kurulan DEİK, şu anda ABD, Japonya, Fran- sa, Sovyetler Birliği, Ingütere, Güney Kore, halya, Belçika, Ispanya, Yunanistan ve Tunus ile kurulan 12 iş konseyinden oluşuyor. DEIK Genel Sekreteri Prof. Dr. Çelik Kur- doglu, Kurul'- un bütçesinin konseylere üye olan şirketlerin aidatlarıyla karşılandığını belirterek bu nedenle bir iş konseyi kuru- labilmesi için öncelikle üye sayısının belli bir düzeye eriş- mesi gerektiği- ni söylüyor. İş Konseyi'- nin sağlıkh bir faaliyet sürdürebilmesi için bir başka önemli koşul da "karşı tarafta" bir muhatap bulabil- mek. Kurdoğlu, bazı ülkelerde, birden fazla etkili özel sektör kuruluşunun bulunduğunu, hat- ta bunlann arasmda çekişmeler olabileceğini, bu nedenle de ki- mi zaman biriyle ilişkiye girildi- ğinde, öbürünün dışlanabilece- ğini belirtiyor. Kurdoğlu, iş konseylerinin yurtdışındaki çahşmalannı şöyle anlatıyor: "Eskiden, başbakan yurtdışına gittiğinde, işadamla- rını da birlikte göturürdü. Bu gelenek böyle başladı. Şimdi Konsey üyeleri yurtdışına gider- ken yine devletin manevi deste- ği ve ekonomik politikalar ko- nusundaki angajmanını karşı tarafa duyurmak için bir hiiku- met üyesi ya da Ust düzeyde ekonomiden sorumlu bir biirok- rat da onlara eşük ediyor." DE- İK, gidilen ülkede, karşı tarafa Türkiye konusunda tanıtıcı, "iştahlandına" bilgiler vererek ikili ilişkide düğmeye basıyor. DElK'in işlevi burada bitiyor. Daha sonraki aşamada, fırma- lararası ilişkiler ve yapılan an- laşmalar kurulun ilgi alaruna girmiyor. "Komşuyla tanışmak için onun evine önce bir tanıdığıyla gitmek gerektiğini" söyleyen DEİK Genel Sekreteri Prof. Dr. Çelik Kurdoğlu, iş konseyleri kurulurken önce bu ülkelerle ilişkisi J-^ış Ekonomik llişkiler Kurulu, bir yandan yeni pazarlarla bağlantıları güçlendirmek için çalışırken, bir yandan da örgütlenmesini bölgesel konseylerle sağlamlaştırmayı planlıyor. olan şirketlerle yola çıkıldığmı belirtiyor. An- cak Kurdoğlu, kurulun bu şir- ketlerle sınırlı kalmayıp taba- nını genişleı- meye calıştığuu sözlerine ekli- yor. DEİK, Türkiye için çekici olabile- cek yeni pazar- lara girmek üzere çahşma- lannı yoğun- laştınyor. Bu- nun son iki ör- neği Sovyetler Birliği ile Güney Kore. Bu iki Ulke, aynı zamanda iki yeni pazann, Do- ğu Avrupa ve Güneydoğu As- ya'nın ilk adımlannı da oluştu- ruyor. Kurdoğlu, SSCB dışın- da, Doğu Avrupa pazannın Türk özel sektörü için önemli bir potansiyel olabileceğine ina- nıyor. "Baülı gejişmiş ülketerin, yüksek teknoloji sayesinde rant kazanabilme sansı var. Bizim ise henüz böyle bir şansımız yok. Biz, daba köçük kârlar peşinde koşabiliriz" diyen Kurdoğlu, özellikle Türk özel sektörünün taahhüt alanında şansı yüksek ülkelerin başında geldiğini beür- tiyor. DEİK, kendi iç organizasyo- nu ve finansmanı açısından, "bölgesel iş konseylerini" de gündeme getirmeyi düşünüyor. Mississippi'nin Tunica kentinde nüfusun yansından fazlası, yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 18 yaşındaki Felicia Grayer, kızı ve erkek kardeşleriyle birlikte bu nüfusun bir parçası. (Fotoğraf: Fortune) Sınırınaltındaki ABD'lilerEkonomi Servisi — Fortune dergisi, ABD'de özellikle Appalachia, Rio Grande, Pennsylvania, Maine ve Mississippi bölgelerinde, ülkedeki koşulların çok altındaki düzeyde yaşayan birçok insanın bulunduğu vurgulandı. Buralarda yaşayan 9 milyona yakın insanın geleceğinin daha da karanlık gözüktüğü belirtildi. Haberde, çiftlik sahibi ailelerin tarımla uğraşan 23 milyon kişinin yüzde 10'unu oluşturduğu belirtilerek bu kesimin 45 bin dolara yaklaşan yıllık gelirle 1989'da en parlak yıllarını yaşadıklan, tarımdaki fakir kesimin ise hiçbir zaman bir kanştoprağın bile sahibi olmayan göçmen işçiler olduğu dile getirildi. Fortune dergisinde yer alan örneklerin en ilgi çekicilerinden biri de ABD Başkanı George Bush'un 'memleketi' Maine yakınlanndaki Belfast'tan verildi. 6 bin 200 kişinin yaşadığı bu kasabada şu anda en önemli sanayi tesisi tütsülenmiş ringa balığı konservesi üreten bir fabrika. Fabrikanın parlak tabanh giriş ünitesi ilk elde buranın modern bir tesis olduğu imajını yaratıyor. Ancak üretim bölümlerine girildiğinde, ayağınızın altında ezilen ringa balığı kafalan ilk şoka neden oluyor. Içerideki düzinelerce kadın işçi, ellerindeki makasa benzer bir aletle balıkların kafalannı kopartıp derisini temizledikten sonra geriye kalan parçayı konserve kutusunun içine atıyorlar. Bu emeğin karşıhğı saat başına 4 dolar. 1 saat içinde 350 kutudan fazla üretim yapan işçinin ücreti 5 dolara çıkıyor. Bu tempoyla yılda 50 hafta boyunca haftada 40 saat çalışabilen bir işçi 12 bin dolar kazanabiliyor. Bu ucret düzeyi fakirlik sınırının 6000 dolar altında. Türkiye'nin tanıtınunda kiııılik sorunu Turizm ve tanıtım panelinde 'iyi tanıtımın yolu iyi tanımaktan geçer' görüşü ağır bastı Ekonomi Servisi — Türkiye'nin "kimlik" sorunu, yurtdışındaki ima- jını etkiliyor. Dün, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin (TÜRSAB) dü- zenlediği "Turizm ve Tanıtım" konu- lu panele katılan konuşmacılar, bu ol- gunun üzerinde birleştiler. Hilton Oteli Convantion Center'da yapılan panele konuşmacı olarak TÜRSAB Başkanı Babattin YUcel, Reklamcılar Derneği Başkanı Ersin Salman, PİAR'ın yöne- ticisi Bülent Tanla ile sanatçı Zülfü Li- vaneli katıldı. Paneli Kenan Mort an yönetti. "Turizm ve Tanıtım" panelinin açış konuşmasını yapan Turizm Bakanlığı Müsteşarı Savaş Kiice, Körfez krizi ne- deniyle 1991 yılı için tanıtımın daha da önem kazandığına dikkat çekerek bu sorunu devletin ve sektörün el ele ve- rerek birlikte çözebileceğini söyledi. Turizm Bakanlığı bütçesinden tanıtıma 25 milyon dolar aynldığını söyleyen Küce, sektörün de aynı tutardaki ka- tılımıyla birlikte toplam 50 milyon do- larhk bir bütçeyle 1991 yılında tanıtım kampanyasına girişileceğini söyledi. Bu kampanyanın ABD ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yoğunlaştınlacağını belir- ten Küce, bu hedef için uluslararası reklam ve piyasa araştırma şirketleriyle işbirliği yapacaklarını ekledi. Kenan Mortan yönetimindeki penele katılan konuşmacılar, tanıtımın bir bü- tün olduğunu vurgulayarak sektör ba- zında ayn ayn çalışmaların yapılma- sının hatalı olacağına dikkat çektiler. Panelde PİAR Yönetim Kurulu Baş- kanı Bülent Tanla, Türkiye'nin yurt- dışındaki imajıyla ilgili yapılan araştır- malann sonuçlannı açıkladı. Türkiye'- yi tanıyan insanlardan alınan sonuçlar- la, hiçbir ilişkisi ohnayan insanlardan alınan sonuçlann birbirlerinden olduk- ça farklı olduğunu belirten Tanla, hiç tanımayan insanların gözünde Türki- ye'nin konumunu şöyle özetledi: "Türkiye'yle hiçbir ilişkiye girmemiş insanların yansı yani yuzde ellisi bizi bir Ortadogu ulkesi olarak görüyor. Öteki yansı ise kendi arasmda ikiye bö- lünüyor. YUzde 25'i Asya ülkesi, öte- ki yüzde 25'i ise bir Avrupa ülkesi ola- rak tanıyor." Araştırmalar sonucu elde edilen ve- rilerle, yurtdışındaki Türkiye imajını "Biraz katı, kontrast renklerden olu- şan bir desen görünumunde" tümce- siyle tanımlayan Tanla, konuşmasın- da Türkiye'nin kimlik sorununa dik- kat çekerek "Kendimizi iyi tanıtmanın yolu, kendimizi iyi tanımamızdan geçer" dedi. TÜRSAB Başkanı Bahattin YUcel ise turizm sektörünün, ülke ekonomi- sine yılda 3.3 milyar dolarlık bir kat- kının yanı sıra Türkiye'nin tanıtılma- sı nda da önemli işlevler üstlendiğini ha- tırlatarak TÜRSAB olarak yurtdıştn- da Türkiye'nin tamtımı ile ilgili iki pi- yasa araştırmasını başlattıklarını söyledi. Konuşmasında "Ulusal bir senteze kavuşmamız gerekiyor" diyen Zülfü Livaneli ise Türkiye'nin tanıtımında "genel bir konsensüs"ün oluşmadığı- na dikkat çekti. "Türkiye'deki her grup, her siyasi parti, Türkiye'ye ait kendi kafasındaki vizyonu dünyaya kabul eîtirmck amacıyla yola çıkıyor" diyen Lı\aneli, bunun sonucu bazı özetliklerimizin tanıtılması, bazılannm ise tanıtılmaması gibi bir durumla kar- şılaşıldığını söyledi. Livaneli, "Tüm Türkiye gerçegi"nin yurtdışında görü- lebilmesi için Türkiye'nin dünyaya da- ha fazla ürünle çıkmasının zorunlulu- ğundan söz etti. Reklamalar Derneği Başkanı Ersin Salman ise medyanın, iletişim ortamı- mn gücü yüzünden dünyada hiçbir şe- yin gizli kalamadığım hatırlatarak Türkiye'nin bazı özelliklerini tanıtırken bazılannı da gizlemesinin mümkün ol- madığını söyledi. Türkiye'nin tanıtımı- nın bir bütun olarak algılanması gerek- tiğini söyleyen Salman, "Türkiye'nin tamtımı için tek bir strateji çizilmeli- dir" dedi. Salman, Türkiye'nin tam- tımı için toplumun çeşitli kesimlerin- den gelen uzmanlardan bir komisyon oluşturulmasını önererek tanıtımın uzun vadeli düşünülmesini ve belirle- neek çizginin iktidara gelen partilerin göruşleriyle değişmemesinin şart oldu- ğunu ekledi. KKTC'de AsilNadir olayı Ekonomi Servisi— Asil Nadir olayı, KKTC'de Devlet Planla- ma örgütü'nün Müsteşan Ah- met Baysal'ın gorevinden ceki- lerek emekli ohnasına yol açtı. Baysal, Asil Nadiı tutukluyken Reuter Ajansı'na yaptığı bir açıklamada, Polly Peck olayınm kendileri için artık bittiğini, her- şeye Rum komplosu olarak bak- mamak gerektiğini söylemiş, er- tesi gün KKTC Başbakanı Der- viş Eroğlu, bu demecin KKTC hükümetini bağlamayacağını söylemiş ti. Bu arada FinanciaJ Times ga- zetesi, dünkü sayısında Asil Na- dir'in kefalet ücretinin bir bölü- münün Istanbul'daki bir büyük banka tarafından karşılandığım ileri sürdü. Vestd Grubu Başkanı Tahsin Karan ise dün Anadolu Ajansı'- na bir demeç vererek Asil Na- dir'in Vestel'de kişisel hissesi ol- madığını, şirketin işlerinin yo- lunda olduğunu söyledi. Lefkoşa'dan tzzet Rıza Yalın- ın bildirdiğine göre Reuter Ajan- sı'nın Türkiye muhabiri Elif Ka- ban'ın birkaç gün önce KKTC Devlet Planlama Örgütü Müste- şarı Ahmet Baysal'la yaptığı te- lefon görüşmesi, Baysal'ın gore- vinden ayrılmasıyla sonuçlandı. Reuter'in haberine göre Baysal bu demeçte "Gerçekçi olmaliyız. Polly Peck olayı bizim için bit- miştir. Her şeyi Rum komplosu diyerek açıklarsak bize kim ina- nır?" demişti. Ertesi gün bir açıklama yapan KKTC Başba- kanı Derviş Erogln, bu demecin hükümetini bağlamadığını, KKTC'nin Asil Nadir'i destek- lediğini belirtmişti. Önceki gün Ahmet Baysal gö- revinden ayrılarak emekliliğini istedi. Bu arada muhabirimizin sorulannı yamtlayan Baysal, Re- uter'e verdiği demeçte, "Asil Na- dir olayında Rum komplosu yok" demediğini, Reuter Ajan- sı muhabirinin sözlerini yanlış yorumladığmı söyledi. Baysal, 1983 yıhndan beri Devlet Plan- lama örgütü Müsteşan olarak görev yapmaktaydı. öte yandan dün yayımlanan Financial Times gazetesinde yer alan David Barchard imzalı bir haberde, Ankara'daki bankacı- lık çevrelerinde Istanbul'daki büyük bir bankanın Asil Nadir1 in kefalet ücretini toplamasına yardımcı olduğu yolunda söy- lentiler dolaştığı belirtildi. Barchard'm haberinde, adının açıklanmasını istemeyen, önde gelen bir Türk bankacımn Asil Nadir'e bankalar tarafından ke- falet için fon sağlanmasını "kınadıgı" belirtiliyor. Bu ban- kacımn "Beni de kefalet parası için aradılar, ama reddettim" dediği öne sürülüyor. Bu arada, dün Vestel Şirket- ler Grubu Başkanı Tahsin Ka- ran, Anadolu Ajansı'na bir açıklama yaparak Vestel'irt du- rumunun çok iyi olduğunu, şir- kette Asil Nadir'in kişisel hisse- si bulunmadığını belirtti. Karan, "Vestel'de Polly Peck'in hissrferi var. Polly Peck de hiçbir hisse- sini satmıyor" dedi. Tahsin Ka- ran, aynca 9 aylık bilançosunu borsaya tesüm edeceklerini, 1991 yıhnda da yaklaşık yüzde 50 do- layında temettü dağıtacaklannı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle