Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
i
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 ARALIK 1990
Rejim Bımalımı
ve Çıkış Yolu
Anayasaya göre tarafsız olması gereken ve bu yolda ant içen
Cumhurbaşkanı, içinden geldiği bir partiyi desteklemekte, o partinin
başkanıymış gibi davranabilmektedir. İç ve dış politikada tek adam
görüntüsünü yaratmaya çahşmakta, ülkeyi ateşe ve savaşa atma
girişimleri sergilemektedir. Ve bu Cumhurbaşkanına hiçbir güç "dur"
diyememektedir.
M.ISKENDER OZTURANLI Hukukçu
Cumhuriyet, bir devlet biçimidir. Devletin na-
sıl yönetileceğini, parlamentonun kuruluşunu, iş-
leyişini, devlet organlantun yetkilerini içeren ku-
rallar bütünudür. Demokrasi ise bir rejim biçi-
midir. Sosyal, külturel bir olgudur. Çağın ger-
çeğini ve uygarlık düzeyiru yansıtan bir yön-
temdir.
Atatürk, silah ve diişün arkadaşlanyla birlikıe
Türkiye Cumhurıyeti'ni kurmuş, onun giderek
demokrasıye ulaşmasını amaçlamıştır. Demok-
rasiye yönelmeyen cumhuriyetin uzun ömürlu ol-
mayacağını çok iyi bilmektedir. Bu nedenle de-
mokrasiyj, cumhuriyetin yaşam damarı say-
mıştır.
Türk ulusu, Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra
"kayıtsız şartsız uinsal egemenlik ve tam
bağımsızlık" ılkesi doğrultusunda, laik bir top-
lum duzeni kurmayı amaçlamıştır. Dış siyasada-
kı "tam bağımsızlık" iç siyasaya laik toplum dü-
zeni biçimınde yansımış, "kayıtsız şartsız ulu-
sal egemenlik" de cumhuriyeti gerekli kılmıştır.
"Yurtta banş, dün\ada barış" duşuncesı, ıç ve
dış politikanın temel taşı olmuştur. Ve bu dü-
şünce dizgesınin adına "Kemalizm" denilmiştir.
Daha sonra Atatürkçuluk adı verilen Kema-
lizm, başlangıçta Batı dünyasının tüm özgurluk-
lerinı benımseyip uygulayamamıştır. Benimse-
mesi ve uygulaması da olanaksızdır. Çunku de-
mokrasi, toplumun törel yapısıyla ilintili bir kav-
ramdır. Toplum yapısı değişmeden, toplumsal
kabuk oluşmadan kamu özgUrluklerinden yarar-
lanma olanağı yoktur.
Ama 1923 Devrimcileri'nin özlem ve amacı,
demokratik bir toplum düzeni ve ozgürlukçu
devlet yapısıdır. Ne var ki bu ulku, Atatürkçu
çizgiden sapmalar yuzünden, tiırlü sıkıntılar ve
iniş çıkışlardan sonra ancak 1961 Anayasası ile
gerçekleşmış, demokratik yapılaşma tamamlan-
mıştır. Anayasa ile "laik, demokratik ve sosyal
hukuk devleti"nin çatısı pekiştirilmiş, demok-
ratik kurum ve kuruluşlar ışler duruma getiril-
miştir.
Rejimin karakterini değiştirdiler
Dunyanm en ıleri anayasalarından biri olan
1961 Anayasası, ne yazık ki ona ıçtenlikle inan-
mayan devlet adamlannm ve ıktidarlarm eline
geçmiştir. Daha halkoylaması sırasında "hayır'-
da hayır vardır" sloganı ile anayasaya karşı çı-
kanlar, onu uygulama yolunda değil değiştirme
yolunda girişimlerde bulunmuşlardır. Bu davra-
nış biçimi "eli sopalı sol anarşistin karşısma, eli
sopalı sağ anarşisti çıkarmış", "Muslüman
Turkiye'yi kurma", çabalan, devletin başbakan-
lannı tekbir sesleri arasında imam hatip okulla-
rının temellerini atma noktasına getirmiştir. La-
iklikten verilen turlu ödunler karşısında rejim
sarsılmış ve Atatürkçülukten uzaklaşmıştır. La-
iklik ilkesinin Türk devriminin sıgortası ve cum-
huriyetin temel direği olduğu unutularak rejimin
karakteri değiştirilmiştir.
Bu tutum ve davranış Turkiye'yi siyasal bir
bunalıma süniklemiş, cumhuriyeti ve rejimi kur-
tarma sözde nedeniyie 1980 rejimi ortaya çıkmış-
tır. tşin en ilginç yanı 1980'den once Milliyetçi
Cephe iktidarları, nasıl Atatürk diye diye Ata-
turkçulüğu yok etme girişimlerinde bulunmuş-
lar ve "Atatürk ilkelerini baltalama ozgurluğu-
nu demokrasi sanmışlarsa" (Nadir Nadi), 1980
rejiminin generalleri de aynı şeyi yapmışlardır.
Her girişimlerinde Atatürk'ün adını kullanma-
larına karşın kurduklan rejim Atatürkçu olma-
mıştır. Çünkü Atatürk, ileriye ve demokrasiye
gitmek isteyen bir önderdir. 1980'lerin general-
leri ise Atatürk rejimini adım adım geriye gö-
türmüşler, ülkeyi kasıp kavurduğunu ve bir iç
savaşa surüklediğini ileri sürdükleri teröru dur-
durmak için din faktörunden yararlanmaya kal-
kışmışlar, zorunlu din dersleri uygulamasıyla
Atatürkçu laiklikten uzaklasmışlardır. "Demok-
ratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti kurmak"
amacıyla ışe baslayanlar.^onunda devleti "ta-
rikatçılığı, şeyhliği ve dervişliği" savunan kişi-
lere bırakarak politikadan çekilmişlerdir.
Bugun Aydmlar Ocağı, Ilim Yayma Cemiye-
ti ve Türkocaklan üçgeni doğrultusunda oluşan
Türk-lslam sentezi, devlet kadrolarının her ke-
siminde egemenligini kurmuş bulunmaktadır.
Çarşaf ve türban savaşımı, ideolojik niteliğe bü-
ründürülmüştur ve bu savaşım, siyasal iktidann
kanatlan altındadır.
Laik devletin kemirilmesi yetmiyormuş gibi,
laik eğitim ve laik hukuk da sarsıntılar içinde-
dir. Bir yandan imam hatip okullarındaki çağ-
dışı eğitim politikasıyla bir "iman ordusu" tü-
retilmekte, ote yandan da ilahiyat fakültesi, oğ-
retmen yetiştiren okullar arasına alınarak Ata-
türkçu eğitim sistemi bilinçli olarak orselenmek-
tedir. Anayasanın koruması altında bulunan
"Öğretim Birliği Yasası" ayaklar altına alınmış,
uygulama alanından kaldırılmıştır.
Anayasaya aykın yasalar ve uygulamalarla,
rejimin demokratik ve laik olma niteliği zede-
lenmiştır. Anayasada açıkça "Atatürkçulük ve
laiklik" sozcükleri yer aldığı halde, eylem ala-
nında bunlan benimseyen ve uygulayan yoktur.
Demokratik hukuk devleti de tarihe karışmak
uzeredir. Çeşitli özgurluk kısıtlamaları yanında
ulusun seçme ozgürluğune de ambargo konul-
muştur. Azınlığa duşmuş siyasal bir iktidarın oy-
lanyla cumhurbaşkanı seçilebilmış, siyasal bu-
nalım son aşamasına ulaşmıştır.
Bunalımın baş nedeni
Anayasaya göre rejimin adı .Kemalizmdir,
Atatürkçüluktur. Ama uygulama ters yöndedir.
Ataturkçüluk, yalnız soylev Ataturkçülüğu du-
rumuna indirgenmiştir. 10 Kasım'larda radyo ve
televizyondan Atatürk'ün Söylev'inden bolüm-
ler verilmekte, devlet adamlarımız ekranda boy
göstererek Atatürkçu olduklannı belirtmektedir-
ler. Atatürkçulüğu benimseyen, savunan ve uy-
gulayan yoktur. Teori ile pratik birbirinden ko-
parılmıştır.
Işin en düşündürucu yanı, Atatürk'un yapıt-
larını hiçe sayanlar, onun ilkelerini birer birer
uygulamadan kaldıranlar, kendilerini Atatürk-
çu olarak niteleyebilmektedirler. Işin en acı yö-
nu, meşnıiyet kurallarını çiğneyenler meşnıiyet-
ten söz edebilmekte, Atatürk ilkelerini paspas
haline getirenler Atatürkçu olduklannı savuna-
bilmektedirler. Bu içtenlik yoksunluğu, siyasal
ve kültürel bunalımın yanında ülkemizı bir de
rejim bunalımına suruklemiştir. Meşrniyeti tar-
tışmalı bir devlet başkanının vetkilerini aşması
ve vasalaria uygulama arasındaki derin uçunım,
bunalım nedenlerinin başındadır.
Anayasaya göre sistemin adı parlamenter sis-
temdir. Ne var ki Cumhurbaşkam, bu sisteme
aykın davranışlar içindedir. Hukümeti ve par-
lamentoyu devre dışı bırakarak "başkancı bir
sistem" uygulama) a çahşmakta, bu suretle de
anayasayı açıkça çiğnemektedir. Anayasaya göre
tarafsız olması gereken ve bu yolda ant içen
Cumhurbaşkanı, içinden geldiği bir partiyi des-
teklemekte, o partinin başkanıymış gibi davra-
nabilmektedir. İç ve dış politikada tek adam go-
rüntüsunu yaratmaya çalışmakta, ülkeyi ateşe ve
savaşa atma girişimleri sergilemektedir. Ve bu
Cumhurbaşkanına hiçbir guç "dur" diyememek-
tedir.
Butün bunlardan cesaret alan militan sağ, son
aylarda "işleyeni bilınmeyen, işleyeni
bulunmayan" silahlı ve bombalı cinayetler dö-
nemini yeniden başlatmıştır. Ülkemizin seçkın
Atatürkçuleri birer birer öldurülmekte, suçlular
ortaya çıkarılamamaktadır. "Laıkliğe aykın
davranışlan ve gericilik olaylarını saptamak"
amacıyla verilen bir Meclis araştırma önergesi
iktidar partisınin oylanyla, akıl aimaz biçimde
reddedilmiştir.
Sonuç
Yaşadığımız koşullarda rejim bunalımından
kurtulmanın tek jolu, vakit geçirmeden cumhur-
başkam sonınunu çözıime kavuşturmak, Ata-
türk'ün laik devlet-laik eğitim poiitikasına dön-
mek ve "\ortta banş, dütnada barış" ozdeyişi-
ne yönelmektir. Tersi durumda siyasal iktidar,
tarihsel sommluluktan kurtulamayacaktır.
Devlet gücünu elinde tutanlara şimdılik, Türk
ulusuna her zaman yön ve yol gosteren büyiik
Atatürk'ün "üzerinde meşnıiyet tartışması olan
bir lider ya da rejimle hiçbir yere gidilemez"
tümcesini anımsatmakla yetinmek istiyoruz. Ve
de tüm Atatürkçuleri, Atatürk'un yolunda bi-
linçli, tutarlı ve inançlı bir savaşıma çağınyoruz.
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Zonguldak Bir Simge...
ZongukJak deyince aklıma 22 yaşında ölen şair Rüştü Onur
gelir. Yaşasaydı yatmış yaşında olacaktı. 0 da kanşacak mrydı
Zonguldak'takı grevci işçilerın dirençlı eylemıne? Yürüyecek
miydı yazarlar. şaiıier, gazetecilerle birlıkte kent caddelerın-
de? Bağırarak "Çankaya'nın şişmanı - Emekçinin düşmanı"
diye? "Şehir son uykulannda - Ben ki hâlâ uykusuzum", "Ben
kendi halımde yaşarım- Şapkamın altında" dizelerini bir kez
daha bizlere duyurarak...
Zonguldak'taki grevde kaçıncı güne geldik? Sayması ko-
lay: 19. güne! On dokuz gûndür Zonguldak maden işçileri
yeraltında değıller. Yer üsiünde savaşım veriyorlar. Haksız-
lıklara, köriüklere, acımasızlıklara karşı... Yanlannda eşleri
oocukJan... Emekten, emekçiden yana bütün polrtikacılar, sa-
KAMUOYUNA
Hak gasplarını, baskılan, yasakları şu sıra ülkenın çeşitli
yerlerınde artan bir biçimde gorüyoruz Bu baskılan protesto
edıyor, ışçı sınıfının genel grev talebının sürdüğü gunümüzde
yükselen direniş ve grevleri selamlıyoruz.
Zonguldak'takı işçılenn grevını destekliyor, bu nedenle 2
günluk açlık grevıne başlıyoruz.
Sağmalcılar Kapalı Cezaevl ve özel Tlp Cezacvl tutuklulan
adına
MEHMET DOĞAN, İSMAİL DOĞRUER, HALİL ÇAKIROâLU,
SEYFETTİN RÜZGAR, SERDAR KAYA, KADİR GÛL, ALİ
YALÇ1N, SALİM BAYAR, KEMAL YAZAR, NURET ÇALI»,
MEHMET ÇİFTÇİ, GÜLTEKİN ENGİN. OURSUN SELÇUK,
ERDOĞAN BİÇİCI
İLANEN TEBLİGAT
S S Denizli Kerem Arsa ve Konut Kooperatıfi'nin 64 No'lu üye-
sı Semahat Bınışık, yönetim kurulumuzun 30.11.1990 tarih ve 107
sayılı karanyla ihraç edilmiştir. Duyurulur.
YÖNETİM KURULU
DEVRİMCİ, DEMOKRATİK
KAMUOYUNA
Basta Zonguldak maden işçilen olmak üzere şu anda grevde
olan 60 bın ışçınin yığrtçe sürdürdüğü onurlu dıremşi
selamlıyor; tüm devrımcı-demokratik güçlerı, demokratik kitle
örgütlerinı ve kuruluşları bu haklı kavgaya omuz vermeye,
demokrasi, özgürlükler tçin mûcadeleye çağınyoruz.
Aydın E Tlpl c«za«v< slyui tutuklulan adına:
HÖSNÜ ALTUN, RIZA DOĞAN, AYDIN HANBAYAT, HALUK
GÜL, MEHMET ARI, RECEP MARAŞLI, EFENOİ YILDIZ,
MEHMET AÇIKGÖZ, CUMA CİHAN, AHMET KAYA, İRFAN
ÖROEK, HARZ AKDEMİR, KÖKSAL KILIÇ, METİN KARACA,
HANİFİ SÜMER
TEŞEKKÜR
2.11.1990 tarihinde Anulya'da geçirmi; olduğum ciddi trafik
kazasımn ilk anından başlayarak yardıraıma koşan herkese,
hcrhangi bir yolla bana ulasarak paha biçilmez bir sevgi, ilgi ve
destek çemberi yaratan tüm karagün dosüanna çok teşekkür
ederim.
PENCERE
Devletin
Demokratikleştirilmesi...
"Uluslararası Çalışma Örgütû (ILO) 1989 tarihli çok yeni bir
yaymında, dünya ülkelerinin çoğunun uzun zamandan ben me-
muriarın örgûilenme (sendika) hakkını tanıdtğınt; İspanya, Yu-
nanistan, Peru ve Portekiz gibi ülkelenn demokrasiye dönme-
lerinin ardından bunu gerçekleştirdiğinı belirttikten sonra me-
murlann sendikalarda örgütlenmesini hâlâ ilke olarak tanıma-
yan şu yedi ülkenin adım vermektedir:
Botivya, Çad, Ekvator, LJberya, Nikara'gua, Tayland ve Ye-
men..."
Ya Türkiye?
*
Profesör Dr. Mesut Gülmez "Memuriar ve Sendikal Haklar"
adlı kitabında (İmge Kitabevi) Türkiye'nin durumunu özellik-
le açıklıyor:
"ILO'nun 10 yıl öncekı raporunda bu yedi üike yer alıyordu.
Ancak o tarihte memurlara sendika yasağı koyan ülkelenn sa-
yısı yedi değil, sekizdi ve sekızınci ülke Turkıye ıdı."
Peki, nasıl bir gelişme olmuş? Ulkemızde 1982'den bu yana
memur sendikaları mı kurulmuş? Hayır. Yalnız 1982 Anaya-
sası'nda memurlara sendika yasağı unutulmuş; ILO uzman-
ları yasal bir yasak göremedikleri içın Turkiye'yi kara liste-
den çıkarmışlar; buna karşıhk kamu görevlileri, örgütlerini kur-
makta çekimser kalmışlar; 1990 Türkiyesi'nde bir buçuk mil-
yon memur sendikasız yaşıyor.
Niçin?
İki neden var.
Bir: Ülkemizde her şeyin yukarıdan aşağıya verilmesine
alışılmıştır. Devrimlerimiz "stvH-asker-aydtn" öncülüğünde ger-
çekleşmiş; cumhuriyet, laikiik, kadın hakları, sendikal hak-
lar, sosyal devlet, vb. alanlarda atılımlann öncüleri, Batı'da
geçerli demokratik hakları tepeden ınme yöntemlerle yasa-
lara koymuşlardır; toplumsal yaşamda bu haklann kitlelere
sindirilmesi zaman almıştır.
İki: Kamu kesiminde memur sendikalannı kuracak olan-
lar, 12 Eyiül faşizmınin terörü yuzünden gırışimlere geçmekte
ikircikli kalmışlardır. 1980'ler Türkıyesi'ndeki baskı yasaları,
küçük memurun tepesinde Demokles'ın kılıcı gibi sallanmak-
tadır. Öğretmen kesiminde, değil sendika, dernek kurma gi-
rışimı bile önce emekli kesiminde başlatılmıştır.
Sonuçta bugün yasal bir engel bulunmamasına karşın
Türkiye'de 'ı5 milyon memur sendikasız yaşıyor; ne grev hak-
ları var, ne-toplusözleşme...
*
Prof. Gülmez, yeni çıkan kitabında dünyadaki durumu da
anlatıyor. Kamu görevlileri, çağımız dünyasında, çoğu ülke-
de sendika kurma hakkına sahiptir. Bu hak demokrasinin trf-
mazsa olmaz" koşuluna dönüşmüştür. Öyle ki kimi devlette
silahlı kuvvetlere bile örgütlenme hakkı tanınmıştır: Avustur-
ya, İngiltere, Danimarka, Almanya, Finlandiya, isveç, Lüksem-
burg, Norveç'te asker sendika kurabiliyor.
Ya polis?
Polisin örgütlendiği ülkeler arasında Avustralya, Avustur-
ya, Belçika, Ingittere, Danimarka, Almanya, Fildişi Sahilı, Fin-
landiya, Fransa, Gine, Hollanda, İrlanda, İsveç, Izlanda, Lük-
semburg, Malavi, Nijer, Norveç, Yeni Zelanda, Tunus bulu-
nuyor.
Sonuçta, çağımız demokratik toplumu "sonuna dek örgüt-
lenme ve hahlım" ılkelennı temel saymaktadır; her meslek ke-
siminin örgütlenme özgürlüğü vardır; memur sendikası da
doğaldır; toplusözleşme masasına oturan temsilciler, ulusal
gelirin paylaşımına katılırlar.
Demokrasi, bir ülkede yarat/lan ulusal gelirin halkça ve hak-
(Arkası 19. Sayfada)
a;
DUNYANIN HER YERINDE EN İYİ TELEVİZYONA ULAŞMAK İÇİN TEK KELİME YETERLİ
Hangi ülkeye giderseniz gidin, en iyi televizyona sahip olmak için tek kelime
bilmeniz yeterli: Philips.
Çünkü, flat-square televizyonları ülkemize ilk defa getiren Philips. Türkiye'de
olduğu gibi dünyanın da her yerinde en çok tercih edilen televizyondur.
Yalnız sizi uyarıyoruz! Düğmesine basmadan hazırlıklı olun. Bir anda pırı! prrıl
gönintülere ve mükemmel renklere sahıp televizyonlarm etkisine
girebilirsiniz. Ve kendinizi bambaşka dünyalara uçarken... maceradan maceraya
koşarken bulabiürsiniz.
Ne dersiniz? Yepyeni heyecanlar yaşamaya hazır mısınız?
JSiNDEN KURTULAMAYACAKSINIZ !
21CN44«2
55 EKran Televızyon
^ 0Û2 kare okran 9 Çok fonksıyonlu
uzaktan kumanüa * 40 program
• Zamai ayarlayc ıte 15 90 ciakıka
aras otOTiatk kapar^a • Tt.Tî
komuaar e«anoa gostaren on- screen
dSp'ay Ozeliıjı • Vayın Bımgtnda 15
dakıka ıçıncje otoTiatık kapanna
• Katıtett kayıt ve göruntü ıçın audto /
\ndeo Bağlamıs; • Kulaklık gmşı
14 OR 1221
JT Ekran TMavttyon
• Uîakiar kumanoa • *0 program
• OtomaüK ıstasyon arama • Zaman
ayartayıc » 15-* dakıka a'as otomaok
kapanma • Tum komutıar e^^nda
oösı&an on-screen-dsplay tzeıl-;
• Yayın bıUOınde 15 daKıka ıçnoe
otomatiK kaoanma • Danıb teleskopık
anten
MOH12S8
5t B m n TMvlzyen
• Çok lonks-yoniu ozaktan kurnaoda
• 40 prvgram • OtomabK atasyon
aran^a • Zar*an aya'iaycı ile 15-90
dakıka arası otomauk kapanma 9 Tum
komuttarı ekraida ops'sren on scresn-
dsplay 62eik$t • S«s saddednı
«nıiayaMsn "al.ja kıiıjı • Yaym
UHiJınae ' 5 dakjka ıçlnde otomat*
kapanma
28 GR 9670
70 Ekrm Starvo Tdevteyon
• Duz kare ekran • Çok lonksıyonlu
uzaktan kumanda # 2x20 watt ses
gjcu'KJe sîereo hoparıon«r # Otomatık
ıstasyoo ara-na • 60 program
• Zâman ayarlayıcı ile 15-90 dakıka
arası otomatiK *apanma • Tüm
komuflar ekranda göstefen on-sc-'een
dısplay 428114ı • Yayın omjmde 15
dakıka ıçınde otomatık kapanma
• Kalıtelı kayıt ve goruntu ıçın
audıovıdeo Bagiant.sı • SlsraokulaMık
gmş,
28 CT 9495
70 Ekran SMtll Tttevlıyon
• 002 kare ekran • Çok fonksyonkı
uzaktan kurnanda * Istenen saalte
ofomat* açıtma^âpanma sağiayân saaf
• Otomatık ıstasyon arama
^ 50 program • Tüm komutlan
ekfanöa oösteröi or> scrs9n-d spfay
O28llı9ı • Yayın bmığınde'5dakka
ıçtnde otomatık kapanma * Beâerıye
gore ayananan s«s ve göruntunun
yenıöen ektt edılnesmı saSiayan kışısel
terori rJuğmesı (PP) O KaTıteİ! kayıt ve
görûnij ıçtn audıovıaeo bağiantısı
• KulaMıkgın^
PHİLİPS