Katalog

4 KASIM 1990 PAZAR YAZILARI CUMHURİYET/15 New York'tan Katilin silahıKennedy'nin katili Oswald'ı fötr şapkalı Jac Ruby adlı bir adam vurmuştu. Önce idama mahkûm edilen, sonra cezası müebbete çevrilen ve olaydan üç yıl sonra kanserden ölen Ruby'nin 38 kalibrelik Colt-Kobra silahı şimdi antika değerinde ve 100 bin dolar. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — 27 yıl önce olaylann televizyon ekranların- da yaşandığı dehşetli günlerde, Jofen F. Kennedy'nin öldürülü- şûnü izleyen Amerikan seyirci- leri, iki gün sonra aynı ekranda Kennedy'nin katili Lee Harvey Oswald'ı canlı yayında fötr şap- kalı bir adam tarafından vuru- lurken seyretmişlerdi. 38 kalibre Colt-kobra ile Os- waJd'ı midesinden ve bir kanş mesafeden vuran fötr şapkalı adam Jack Roby idi. önce ida- ma mahkûm edilen ve cezası müebbete çevrilen Ruby, olay- dan üç yıl sonra, J.F. Kennedy ve Harvey Oswald'ın öldüğü Parkiand Hastanesi'nde kanser- den öldü. Kennedy, Oswald ve Ruby yığınlarla haber, doku- man, fflm, roman, hikâyeye ko- nu oldu. Bu üç kişiye ait her şey çeşitli entrika iddialannda yeni- den ve yeniden gündeme geldi. örneğin Kennedy ve Os- wald'ın kayıp beyinleri bunlar- dan biriydi. Kafasından vurulan Kennedy'nin beyninin, kurşu- nun nereden geldiği, ne tür bir silahtan çıktığının saklanması için yok edildiği öne sürüJdü. Oswald'ın ise gerçek Oswald ol- madığı, bir Rus ajanı olduğu, gençliğinde Sovyetler Birliği'ne gittigı sırada öldürüldüğü, yeri- ne bir Rus ajanının geçirildiği, Kennedy'yi vurduktan sonra öl- dürüldüğünde morgda iken bey- ninin Rus ajanlannca boşaltıl- dığı iddia edildi. Bu tür inarulmayacak entrika iddialanna konu olan Kennedy- Oswald-Ruby üçlüsü, son gün- lerde yine gündemde. Bu sefer konu, Ruby'nin Oswald'ı vur- dugu silahı 38 kalibre Colt- kobra. Katilin katilinin silahı şu anda 20 dolarlık kira ile tutulan Texas Comerce Bankası'nın ka- salarından birinde. Antika sa- yıldığından değeri 100.000 do- lar. Mücevher değerindeki îila- hın sahibi olduğunu iddia eden- ler ise mahkemelik. Geçen haf- ta başlayan mahkeme, silahın kime ait olduğunu saptayacak. Dallas/Texas'ta baslayan da- vada taraflardan biri 81 yaşın- daki Jules Mayer. Mayer, Jack Ruby'nin 40 yıl önce yazdığj va- siyetnamesinde "icracısı" ola- rak nitelendirdiği kişi. Diğeri Ruby'nin kardeşi Eari Ruby. 75 yaşında. Bir de Ruby'nin yaşar- ken 68.000 dolar borçlandığı vergi dairesi (IRS) silahın peşin- de koşturuyor. Jack Ruby, strip-tease kulüp- leri nedeniyle mafya ile bağlan- tılı olduğu sanılan biriydi. Bu nedenle Kennedy'nin ölümünün ardında mafya pannağı olduğu. Oswald'ın mafya tarafından tu- tulduğu, Ruby'nin ise Oswald'ı susturmakla görevlendiriidiği iddia edilmişti. Ruby, Oswald'ı Colt-kobrası ile vurduğunda fötr şapkası, ko- yu gri Neiman-Marcus takım el- bisesi, florsheim "imparator" kalite, içinde özel Jack Ruby imzası olan iki renldi Gatsby sti- li pabuçlan, Fransız malı tirnsah derisi kemeri, gri ipek kravatı, atletik pantolon askısı ve Sears- Roebuck iç çamaşırları içindey- di. Şimdi bu eşyalar Mayer'ın kasasında kilitli duruyor. Ma- yer, bu eşyalan müzelere ve ga- lerilere pazarlama hevesi içinde. 1930'larda hukuk eğitimi gö- ren Mayer ile Jack Ruby, arka- daşları vasıtasıyla tanışmışlar. Daha sonra Mayer, Ruby'nin gece kuluplerinin yasal işlemle- ri ile uğraşmış. Earl Ruby'ye gö- re Mayer, Oswald'ın öldürül- mesinden sonra Ruby'nin kişi- sel işleri ile ilgilenmemiş. Ruby, Parkiand Hastanesi'n- de kanser nedeniyle ölmeden önce bir vasiyetname yazmış. Ancak bu vasiyetnameyi imza- layamadan ölmüş. Bu vasiyet- namede Mayer'den "icraası" olarak söz etmiş. Mayer, Ruby nedeniyle yülar- ca gazetecilerin sorularına ma- ruz kaldığını, sadeoe bu hizmet için verdiği servisin 32.387 do- lar tutannda olduğunu iddia ediyor. Mahkeme için tuttuğu iki avukat ise 23.151 dolar ala- caklarını belirtiyorlar. Salzburg'dan Buz devleri BUZ M A C A R A L A R I — Salzburg'daki buz mağaralan ymz aylannda turistik bir gezinti merkezi LALE FtLOĞLU SALZBURG — Dağcılıkla uzaktan yakmdan ilişkisi olma- yan 50-60 kişilik bir grupla dev bir mağara içinde oluşmuş buz dağına tırmanmak mümkün mü? Üstelik bu grup 5 yaşında- ki çocuklarla 75 yaşındaki tey- zeleri de içeriyorsa... Eğer başınızda rehber Johann (bu, bizim ona taktığımız isim) ve yol boyunca buz üzerine otur- tuLmuş binlerce tahta basamak varsa bu o kadar da ZOT bir iş değil. Avusturya'da Salzburger Land adı veriien bölgede çok sa- yıdaki mağaradan biri olan Eis- riesenwelt'e (Buz Devleri Dunya- sı) yolculuk yapmak için önce dağa arabayla tırmanmak, son- ra 1 km.'lık yolu yurüyerek tele- feriğe varmak gerek. Teleferik- le 200 metrelik tırmanıştan son- ra "Buz Devleri DünyasTna açı- lan kapının onündesiniz. Alplerin şekil aldığı milyon- larca yıl önce oluşan Eisriesen- welt mağarasının girişinde ekim ayı için inanılmaz sıcaklık altın- da (20-22 derece) gevşeyen tu- ristler, mağaranın kapısı açılıp da soğuk, kuvvetli bir rüzgârla karsılaşınca uyanıveriyorlar. Bu rüzgâr, mağara içinde ve dışın- daki derece farkından kaynak- lanıyor. Mağara ısısı yaz ve son- bahar aylarında hep sıfır dere- ce. 19. yüzyılın sonunda dağcı bir genç ki2 tarafından keşfedi- len bu mağara, kış aylannda halka kapatılıyor. Çünkü bu ay- Jarda tam tersine, mağaranın ısı- sı yükseliyor ve buzullar erime- ye başlıyor. Mağaranın girişinde bulun- muş emzikler koleksiyonu, bize mağarayı çocuklanyla gezen anne-babalann sayısı hakkında kuçuk ipuçlan verirken, rehbe- rimiz Johann, her beş kişiden birinin eline eski madencilerin taşıdığı kandilleri tutuştunıveri- yor. Buz üzerindeki yolculuğumu- zun beşinci dakikasını tamam- ladığımızda bizden önce turunu yapmış grupla karşılaşıyoruz. Diğer grubun rehberi bizimkine takılıyor: "He>, düö kayberrjgin 13 yoknyu buldum." Johann- ın yanıtı ise turistkri daha çok güldürüyor: "Ama ben 17 kişi kaybetmiştim." Bir yamndan bakıldığında dev bir orga benzeyen, bir baş- ka yanından ise mamut görün- tüsü veren buz kütleleri, sarlcıt- lar arasında geçen büyülü yolcu- luğumuz sese ve göze dayalı de- neylerle sürüyor. Johann, önce elimizdeki kandillerin hepsini söndürmemizi istiyor ve ardın- dan soruyor: "Mağara tavanın- daki küçük delikleri görüyor mnsuauz?" Kimileri "evet" de- meye başlaymca ekliyor "O hal- de siz çok şanslısınız. Çünkü ben > ıllardır bakıyonım ve hâlft göremiyorum. Bu delikler nor- mal gözün görebileceginden çok daha küçük." 50 km.'lik yüzölçümüne sahip "Buz Devleri Ülkesi"nin sadece halka açık bölümünü 140 met- relik iniş ve çıkışlarla tamamla- dığımızda rehberimiz Johann tehlikeli bir buz şovla mağara kapısına ulaştığımızı vurgulu- yor. Bir saat süren turun sonun- da artık Johann'm yapacağı son bir iş var: "Başındaki kukuleta- sını önüne düşürüp turistlerden gelecek bab$i$i topiamak." Roma'dan Georgetoıvn'dan Bin birderde devatelefon HortlakgecesiNİLGÜN CERRAHOCLU ROMA— Yalruzlığın büyüdüğü tüm top- lumlarda olduğu gibi, ttalyanlar da artık te- lefonsuz yapamıyor. Sosyal statü simgesi haline gelen araba telefonlarından sonra şimdi motosiklet kullananlar da telefon müptelası oldu. Sağdan soldan arabaları sıkıştıran moto- sikletlerin uzerinde derin sohbetlere daJan halyanlar trafik anarşisini büsbütün için- den çıkılmaz bir duğume çeviriyorlar. Hatta sinemaya ya da tiyatroya bile insanlar ar- tık telefonsuz gitmiyor. Bir de bakıyorsunuz yanıbaşınızdakı adam cebinden çıkardığı telefonu pardösu- suyle birlikte ortanızdaki koltuğa yerleştı- riyor. Telefon Italyanların yaşamında öyle- sine büyuk bir yer tutuyor ki, teievizyon programları bile telefonsuz yapamıyor. 80'li yılların başında Rafaella Carra'nın yaptığı "Pronto Rafaella" (Alo Rafaella) adlı programın başdöndürücü süksesi uze- rine her eğlence ve yarışma programı izle- yicilerini telefon hattımn ucunda tutmaya çalışıyor. Bu anlamda telefon a!t gelir grupların- daki insanlara ve duşkünlere kulak veren bir tür sosyal tedavi işlevi görüyor. Yapacak işi olmayan menapozdaki ev ka- dınları ve başka türlü varhklannı hatırlat- mak fırsatı olmayan emekliler hemen tele- fona sarılıp RAI ve Berlusconi'nin en ser- sem yanşma sorularım cevaplandınyorlar. Kanallann birbirleriyle yaptığı "daha çok seyirci-daha çok reklam" spiralinde göz kırpmadan dağıtılan milyarlardan birkaç milyon koparabilmek için çoğu kez yarış- macılann adlarını söylemeleri yetiyor. Ama telefon ahizesine sanlan çoğunun gözunü para bürümüş açgözluler değil, ya- şadıklannın farkına varamayan ve yalnız- lık okyanusundan kurtulmaya çalışan biça- reler oluşturuyor. Devletin yönetimindeki telefon şirketi SIP yol durumundan müzelerin açılışına, yıldjz falından yemek tarifıne kadar her konuda müşteriîerine hizmet veriyor. 'Dost Telefon Servisi'ise intihara heveslileri vazgeçirmeye çalışıyor. Devlet sektöründeki telefon şirketi "SIP- 'de bu tip telefon hastalarını tatmin etmek için her geçen gün servislerini arttınyor. Biz- de de olan klasik telefon servislerinin yanı sıra akla gelecek ve gelmeyecek her türlü servisi "SBP" telefon merakhlanna sunuyor. Bunların içinde ev doktoru, nöbetçi ec- zaneler, temel Ingilizce kursu, sevilen me- lodiler gibi beylik servislerin yanı sıra dini ayin servislerinin yerleri ve saatlerini, mü- zelerin açılış, kapanış saatlerini, buJunama- yan yolların yerini, hava durumunu, kayak- çılar için dağlardaki kar durumunu, deniz- lerdeki atmosferik ortamı, Jtalyan radyo te- levizyonundaki son haberleri, spor haber- leri, at yarışları, araba yarışları, yıldızlar- dalci fahnızı, günluk yemek mönüsü ve ye- mek tarifleri -ki bunlar yerel yemekler, re- jim yemekleri, uluslararası yemekler, oriji- nal yemekler, geleneksel yemekler, pilav ta- rifleri, vejateryen yemekler, tek yemek ta- rifleri ve alkollü içkiler olarak da çeşitli sı- nıflara aynlıyor- borsada hisse senetlerinin durumunu bildiren servisler de ;er alıyor. -\yrica AlDS'liler kanserliler alkolikler in- tıhar etmeyi düşünenler gibi özel sorunları olan gruplara da "kader utansın" servisle- rı ekleniyor. Ne ki tüm zengin Batı Avrupa ülkelerin- de verilen bu hizmetler "alaturka" durum- larla idare ediliyor. Uzmanlarca Avrupa te- lefon sisteminin en az 10 yıl gerisinde ol- duğu söylenilen İtalyan telefon sisteminde tstanbul'daki gibi yağmur, fırtına, kar ve aşırı sıcak gibi "özel" durumlarda hemen hatlar düşüyor >a da kanşıyor. Bazen de du- dük sesi için saatlerce beklemek gerekiyor. Yarım saat düdük sesi alamayan ve "inti- har etsem mi, etmesem mi" diye "dost ser- vis"in numarasını çeviren mustakbel kur- ban, sonunda intihar etmekten vazgeçiyor ve büyuk bir olasılıkla cinayet işlemeye ka- rar veriyor. YILDIZ YAĞCI GEORGCT0WN — Cadılar, hortlaklar, vampirler, iskeletler, cesetler, cinler, periler... Bütün bunlar her yıl 31 ekim gecesi, diğer birtakım Batılı ül- kelerde olduğu gibi burada da sokaklarda kol geziyor. Çok eski bir gelenek olan "Hortlak Gecesi" (Hallovveen), artık kul- lanılmayan Kelt takviminden kaynaklanıyor. Yıl sonu olan 31 ekim gecesi bütün hortlaklar ve cadılar kutsanıp yeni yıla ermiş olarak başlarlarmış. Çocuklar, çoğu korkunç olan, çeşitli kıyafet ve maskelerle gü- neş battıktan sonra ev ev dola- şıp "Şaka mı, iknun mı" diye soruyorlar. Tabü herkes "şaka : 'nın aslında eşek şakası olduğu- nu bildiğinden, "ikram" deyip, çiklet, şeker faian verip kurtu- luyor. Kazara, kapıyı açmaz ve- ya açıp "şeker kalmadı" ya da "Elma ister misiniz" gibi laflar soylerseniz, sabah işe giderken arabanın camına yapışmış kınk yumurtalar bulabılirsiniz. Bah- çede özenle yetiştirilmiş bitkileri kökünden çıkarıp götürmek de olağan "şaka"lardan. Gençlerse iskeletli, vampirli, bol içkili partilerde "korkunç" bir şekilde eğleniyor. Gece ku- lüpleri ve barların yoğun oldu- ğu Georgetown'da sabaha kadar bağırış-çağınş devam ediyor. "Hortlak Gecesi"ni gerçekten "korkunç" geçirenler emniyet güçleri ile suç kurbanlan oluyor. Cinayet, uyuşturucu kullanımı, yaralama gibi suclann artması- nın yanı sıra sapıkça suçlar da işleniyor. Birkaç yıl önce şeker ve bisküvilerin içine konan jilet parçalan birçok çocuğun yara- lanmasına neden olmuştu. Bu "Hortlak Gecesi"nin bü- yük bir endüstrisi de var. Ço- cuklar ve büyükler için, çeşitli fiyatlarda, kostüm ve maskeler bir ay önceden piyasaya çıkıyor. Fenerler, oyuncaklar, rozetler, evlerin içine ve dışına asılacak süsler, özel ambalajlı şekerler, çikolatalar, kâğıt masa örtüleri ve bardaklar dükkânlann rafla- rına istif ediliyor. Televizyon ve sinemalarda bu sezonda göste- rilmek üzere korku fîlmleri ya- püıyor. Sonuçta "Hortlaklar Gecesi" herkesi mutlu eden bir olay. CUMHURIYET KITAP CİLT: 1 SAYI: 1-26 BÜYÜK BOY, LÜKS CİLTLİ SATIŞ FİYATI: 30.000.- TL FUAR ÖZEL FİYATL 25.000.- TL ÜYE SATIŞ FİYATI: 20.000.- TL TÜYAP KİTAP FUARI CUMHURIYET KİTAP KULÜBÜ STANDI İMZA GÜNÜ CEMALŞENER ALEVİLİK OLAYI ÇERKES ETHEM OLAYI TÛYAPTÛMM STANDI 4KASIMRAZARSAAT: 14.00-17.00 EVİMDE Bakıma muhtaç yaşlılara İtina ile bakıyorum. 384 33 90 Türk Kalp Vakfı Muayene.Teşhis,Tedavi, Laboratuvar.Röntgen 1 75 12 44/45 -148 53 66 KAÇIRMAYIN Her Haftasonu MyKKALE YATAKLI VAGONLARIMIZLA [ Her Cuma 17300a hareket ve Pazmesı 0930'it Istanbut'a vanş [ HOTEL TUSAN'da konaklama 395.000.- TL.-ndaniUbanm...tie BMşsm >er^e*'en ji Bksi n nEzcmnsron İÇIM emT"TatilSanatı" : Inönu Cad 446 H s m 151 73 35 (5hX) : 132 S4 0O (3 hM) 132 69 32 ' t4S 14 02 : 348 73 47 • 3*8 73 4S : 559 01 29 ' 558 7B 71 SAHİBİNDEN 88 Model J9 Peugeot Minibüs Tel: 161 10 74 Sigortacılıkta Yarım Asırlık Deneyim ANKARA 5İD0RTA Güçlü... Öncü... Güvenilir ANKARA SİGORTA, ETİBANKve TÜRKBANK kuruluşudur. "EURO-MONEY tarafmdan yapılan değerlendirmeye göre  ETİBANK Kârlılıkta Dünyanın En Güçlü Bankalan listesinde bir numarada yer almaktadır., • Bütün ETİBANK ve TÜRKBANK şubeleri. ANKARA SİGORTA acentesidir. ANKARA 5ID0RTA.GenelMudurluk . rCa0d«* Ho 80 80020 Karako» ISTANBUl- • Tel 152 10 10/20Hat •Teleks 24394«surlr • Faks ANKARA Gazı Uustafa Kema! Butvan No 5 Anıt Han Ka< 8 Ku.lay • Tel 1170587 1180300 1181524 • Teleks 42616asttr • Faks 1174806 IZMIR Afarur*Cadöesı\o 374/2KSI TAısancafc • Tul 214136-214137 217118 • Tsleks '181953055 • Faks 22 53 15 ADANA ıroouOMMi Oıaltan ıjlun. Kat 1 • Te! 11 66 86 1156 12 • Telehs 62236asadtr BUBSA FavııÇatmakCaddu. D<e»r<*kHoldıngİ3hanıK« 5 *Tel 212244 214613 • Faks 2147 33