30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 4 KASIM 1990 NOBEL KOMİTESİBAŞKANIKJELL ESPMARK Türkiye, NobePe öneri veriyor mu?Nobel Edebiyat ödülü dünyanın en tartışmalı ödüllerinden biridir. Sanat ve edebiyat alamnda bir tür taçlandırma sayılan ve kazanan yazarın hemen hemen dünyanın bütün dillerine çevrilip tamnmasına yol açan bu ödül, bir yazarın kazanmayı düşleyebileceği en büyük armağandır. Nobel Komitesi, edebiyat ödüllerini hangi ölçülere göre nasıl dağıtır? Yazarlar nasıl izlenir, kararlar nasıl alanır? Arkadaşımız Leyla Tavşanoğlu bu ilginç konuyu Nobel ödülleri dağıtan kurumun en yetkili kişisi, îsveç Akademisi Nobel Komitesi Başkanı Kjell Espmark ile konuştu. SCMEŞİ 1EYLA TnVŞANOĞLU Sizce Nobel neden edebiyat dünyasımn en çok konuşulan ve saygm ödülü? Bunu neye bağlıyorsunuz? Çünkü Nobel, en büyük ödüldür. Aslında bu- nun gibi büyük başka ödüller de var. Ama No- bel ödülü kadar saygınJıkları yok. Nobel ödülü- ne yöneltikn bütun eleştirilere karşın yaygın ka- nı, Nobel'in saygıniığınj ve güvenilirliğini her za- tnan koruduğu bunun hiçbir zaman sarsıîmadığı biçimindedir. Bazen yanlış değerlendinneler ol- duğu yolunda eleştiriler alırız. Bu eleştirilerin ço- ğunun aslında yanlış aniamadan kaynaklandığı- nı söyleyebilınm. Şunun anlaşüması gerek: Bir yazar Nobel ödülunü almak için kendi kendine rüşvet veremez. Nobel ödülü yazara politikası de- ğil, çok iyi bir yazar olduğu için verilir. Evet, Nobel çok eski. en eski ödül. 1901'den beri veriliyor. Başka hiçbir ödül onunla boy öl- çüşemez. Çünkü gelenekselleşmiş de... Ne Gon- court, ne Fransız Akademisi Andre Gide'i ödül- lendirmişti. Buna karşılık Isveç akademisi Gide'i Nobel'le taçlandırmıştı. Eleştirilerin en vahimi, ödülun bunu hak etme- yen bir yazara verilerek ziyan edilmesi olur. Bir- çok ulusal akademinin yaptıklarına, yıllar boyu sürdürdükleri çalışmalara bir göz atın. 30, 40 yıl öncesini düşunün, bugün adı unutulmuş, ikinci sınıf, üçüncü sıaıf kaç yazara Goncoun ödülü ve- rildiğini görursünüz. ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra ödül alanlann listesine bakuğunda çok faz- la utanç duymuyorum. (Hafıfçe gülüyor.) •••••Ç'oAryoğun eleştiriler, özellikle ikifark- h yıl verilen ödüller için yaptlmıştı. Yüını tam ola- rak anımsamıyorum, ttalyan ozan Eugenio Mon- tale'ye ödül verildiğinde açıklama bomba gibi patlamış, herkes çok şaşırmıştı. Bir de Yunan Odisseus Elitis'e verildiğinde... J. ürkiye'den öneri yapılıp yapılmadığı konusunda yanıt veremem, çünkü İsveç Akademi kurallarına göre bir konu üzerinde 50 yıllık bir gizlilik uygulanır. Şimdilik açıklama yapabileceğim sınır 1940'tır. Ama akademinin içinden dışarı haber sızdırılırsa o başka. Graham Greene olayındaki gibi.... İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra akademinin ödül verişinde üç farklı ilkeye dikkat edilir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünya yazınında ön- cfller, büyük buluşlar yapanlann taçlandınlma- ları inancı ağırlık kazanmıştı. William Faulkner, Andre Gide, Hennaa Hes- se, T.S. Eliot. Beckelt, Garcia Marquez, Simon bu büyük öncülere örneklerdir. Bir başka ilke ki bu Uke herkesi şaşırtmakta- dır, tarunmamış yazarlara dikkati çekme amacı- dır Isaac Bashevis Singer ödüle layık görüldüğün- de gerçekten bu karar şok etkisi yapmıştı. Bence İsveç akademisinin en fazla şaşkınlık uyandıran kararlanndan birisi budur. Singer'in adı o güne kadar hiç duyulmamıştı. ABD'de, çok uzmanlas- mış bir çevrede, belki birkaç kişı Singer'ın adını biliyordu o kadar. Her neyse... Bu ilkeye uyan bir-t çok yazar adı sayabilirim... Singer'dan başka, Aleixandre vardı. Ispanyol... •••••S/zce Patrick fVhite da buna iyi bir ör- nek değil mi? Evet, iyi bir örnek de oydu. Bilinmeyen bir ya- zardı White. Avustralya da o zamana kadar çok fazla işlenmemiş bir konuydu doğrusu. Üçüncü- sü ilke biJedeğil... Öncüleri seçiyorsunuz, tanın- mamış yazarları bulup çıkanyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz elinizin altında o kadar iyi ve ta- nınmış bir yazar var ki bunane yaparsınız? Ta- bii ki onu seçersenız. Öncü değildir, adı duyul- muştur, ama o kadar iyi bir yazardır ki onu ödül- lendirmemek olmaz? \in bu ytlki seçim böyleydi galiba... Bu yıldan söz etmesem daha iyi. 1980'lerde or- taya çıkan yeni bir ilke var. ödülun daha ulusla- rarası, daha evrensel çapta olmasına çalışmak. •••••A'ofe/ ödülleri mekanizması nasıl işli- yor? öneriler nasıl, ne zaman yapılıyor? Bütün önerilerin 1 şubattan önce verilmesi şart- tır. Her yd 450 isim verilir. Bunun üzerinde İs- veç akademisi bünyesinde etkin olan Nobel Aka- demi'si bu 450 isim içinden 15-20 isimlik bir liste çıkanr. Martta bu isimler İsveç akademisine su- nulur, üzerlerinde tartışılır. Bunun amacı akade- miye o yıl neyin beklenebileceğinin ön fikrini ver- mektir. Derken bu liste 5 isme kadar düşürülür. Mayısta bu son listenin akademiye sunulması ge- rekmektedir. Akademi diyebilir ki: Altıncı ismi de listeye eldeyin. Ya da hiçbir şey söylemeyebi- lir. llkede listenin son biçimi beş isimden oluş- malıdır. Böylece komite üyeleri bu beş ya da altı yazann yapıtlanyla ilgili çalışmalar yapmak üzere yaz tatiline çıkar. Eylülde yeniden toplandığımız- da komitenin her bir uyesinin listedeki isimlerle ilgili çok ayrıntılı çalışma yapmış olması şarttır. Sonra haftalık toplantılara geçilir. Genellikle üzerinde anlaşmaya vanlan isim bir ay içinde belli olur. İsveç akademisi tarihinde o yıl önerilen bir ya- zann aynı yıl ödül alması çok ender görülen bir olaydır. \Bu tür örnekler var mı? Bu konuda aynntüı bir çalışma yaptığımı söy- leyemem. Ama bir olay anımsıyonım. Aynı yıl şubatta adaybğı önerilen ve ekim ayında ödülü alan bu yazar Peari Bnck'tı. O yıl bu seçim üze- rinde büyük tarüşmalar çıktığını çok iyi biliyo- rum. Tartışmanın biraz da anakronik olduğunu düşünüyonım. Çünkü Pearl Buck'm ödülü alma- sını eleştirenkr 1939'dan sonra ne yazacağını tah- min edemediklerini söylüyorlardı. 1930'lar Akademisi'nin politikası en iyi yaza- n seçmek değil, ödülü evrensel çapta okunan, ev- rensel çapta tanınan yazarlara vermekti. tşte bu politikayı harfiyen izlediler. Nobel ödülü dünyadaki en iyi ve saygm ödül olarak kabul ediyorsanız o zaman üikenizin en iyi saydığmız yazarlannın isimlerini aday olarak Akademi'ye göndermelisiniz. Bu arada Nobel ödülü almış yazarlann da İs- veç akademisine, aday gösterme haklan vardır. Bu ödül almıs yazarlar bence sağlam ve iyi bilgi kaynaklandırlar. Onlardan bu şekilde yararlan- mak çok yararlı. ••••iVofc/ Edebiyat ödülü kazanan yazann adı açıklanırken İsveç Akademisi Genel Sekrete- ri'nin açıklamasında çoklukla ödülü bütünyapıt- lan için aidığı vurgularur. Bazt durumlarda ıseya- zarın tek bir kilabı için ödülü aldığını biliyoruz. örneğin, Şohhov'a Durgun Akardı Don, Ivo Andriç'e DrinaKöprüsü adlı yapıtlan nedeniyle Nobel Edebiyat ödülü verildiği söylenir. Bu ko- nuya açıkhk getirmek ister misiniz? Bazen bir yazann tek bir yapıtı için ödüle la- yık görüldüğü doğru. Açıklamada zaten bu be- Iirtilir. Ima edilmek istenen de o yazann diğer ya- pıtlanmn yeterince iyi olmadığıdır. Evet, Şolo- hov sadece 'Durgun Akardı Don' için ödüle la- yık görülmüştU. Sonra Thomas Mann var. Onun da 'Buddenbrook Ailesi' adlı yapıtı açıklamada geçmişti. Bu, İsveç akademiiinin diğer eserleri be- ğenmediğini anlatmanın yoluydu. Bu yüzden Thomas Mann, İsveç Akademisi'ni yaşamı bo- yunca, hiç bağışlamadı. Bütün bunlar Akademi'nin 1930'larda ne ka- dar yetersiz bir işlevi oduğunun kanıtıdır. Aka- demi o dönem son derece demode, eski fikirler- den hareket ediyordu. Değer yargıları buna gö- reydi. PAZAR KONUGU K J E S P E L L M A R K tsveç'te 1930 yılında doğan Kjell Espmark bir ozan, bir romana, bir yazm tarihçisidir. Şiirlerini dokuz kitapta topladı. Bunlar tngilizceye de çevrilerek yayımlandı. Espmark aynı zamanda bir dizi roman haztrlığı içine de girdi. Bu dizinin ilk iki kitabını yayımladı. "Altinsanlık Komedisi" adını verdiği dizinin ilk kitabı "Unutulmuşluk" adıyla yakınlarda Fransızcaya çevrildi. Stockholm Üniversitesi'nde kıyaslamalı yazın profesörü olan Espmark 1981 'den beri İsveç Akademisi üyesi. Espmark akademiye bağlı olan Nobel Komitesi'nin başkanlığım ise 1988'den bu yana yürütûyor. Pek çok ödüle layık görülen Espmark'm şimdiye kadar kazandıklarının arasında yazın eleştirisi için Schück ödülü ile Bellman şiir ödülü bulunuyor. "Nobel Yazın ödülü" adlı kitabı ilk kez îsveççede 1986'da yayımlandı. Daha sonra Fransızcaya çevrilen kitap önümüzdeki ocak ayında New York'ta piyasaya çıkacak: Çince olarak da yayımlanacak. sının ne kadar uzun zaman aldığını anlatmak için verdim. Bir başka örnek de Necip Mahfuz'du. Mahfuz üzerinde çalışmak çok uzun zaman al- mıştı. Üstelik onun kitaplannı okuduktan sonra uzmanlara da baş vurmak zorunda kalmıştık. Çünkü kitaplan, çeyirilerinden okumakla her şeyi anlayamıyorsunuz; işin derinine inmek daha baş- ka şeyleri gerektiriyor. ••§••&//- de James Joyce örneği vardı. 1969'da ödülü alan Samuel Beckett, Joyce'un âdeta çömezi gibi kabul ediliyordu. Yani Beckett, Joyce'tan fazlasıyla etkilenmisti. Joyce, ödülü alamadı. Acaba ödülü alamamasmın nedenifazla uzun süre incelemeye alınması ve buna ömrünün vefa etmeyişi miydi? Bu daha önce de sözünü ettiğim 1930'lar aka- demisinin hatasıydı. Joyce çok zor bir yazardı. 1930'larda sadece evrensel değer kabul edilen ya- zarlar Nobel Edebiyat ödülü'nü alabilirlerdi. tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra anlattığım gibi akademi çok değişti. öncülere, yenifik getiren ya- zarlara, yeni fikirlere ödül verilmesi eğilimi iyice ağırlık kazandı. Joyce, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra akade- mi tarafmdan taçlandınlmak istendi. 1948 yılın- da ödulün T.S.Eliot'a verildiğini açıklayan İs- veçAkademisi Genel Sekreteri, 'Bunun yanında Ulysses'in (James Joyce'un başyapıtı sayılan ki- tabı) de adının geçirilmesi gerekir. Çünkü Uly- sses çok önemli bir başyapıttır. Bir başka deyimle akademi genel sekreteri konuşmasında Joyce'u Eliot'un yanına koymak, yerleşlirmek istemişti. Bundan da anlaşüıyor ki Joyce'un savaştan sonraya ömrü yetseydi kesinlikle Nobel edebiyat ödülünü alacaktı. Ama ne yazık ki öhnüştü. Bu durumu şöyle izah edebiliriz. Büyük öncü, yaratıcı yazarlar, ödülu İkinci Dünya Savaşı son- rasına kadar alamadıiar. O dönemde bir iki is- tisna dışında bu büyük deha, yazının büyük ön- cüleri olan yazarlara hiç ödül verilmedi. Bu is- tisnalardan biri Italyan oyun yazan Luigi Pimn- deilo'ydu. (Pirandello Nobel ödülüne 1934 yılın- da layık görülmüştü.) •••••fe/ir; o dönemin tutucu akademi üyeleri nasıl olup da kurallannt bozdular ve Pirandello '• ya ödülun verilmesi karannı aldılar? Çünkü Pirandeflo Avrupa tiyatrosunun büyük dehasıydı. Üstelik oyunlan Avrupa'nın o kadar çok tiyatrosunda sahneleniyordu ki İsveç akade- misi tarafından kabul edilebilir nitelikteydi. O dö- nemde ünü Avrupa çapında alıp yürümüştü. WKKKKKMBugün, ödülun bazı Afrika ve Asya ül- keleri yazarlarına da verilmesine özen gösterili- yor. Siz, bir konuşmanızda, ödülü çoğu kez hak ettikleri halde gereken ünü sağlayamayanyazar- lara veriyoruz, demiştiniz. Örneğin bir Necip Mahfuz'un kitaplan Batı dillerine çevrilmiş ve Mahfuz, Nobel Edebiyat ödülü'nü almıştı. Pe- ki Batı dillerine çevrilemeyen ülkelerin yazarla- rının yapıtlan nasıl değerlendiriliyor? Batı dille- rine çevrilemeyen yazarlann şansları ne oluyor? Bu önemli bir konudur. Biz Nobel ödülü'nü evrensel kabul eder, ödülü bu çerçevede değer- İBize biraz İsveç akademisinin kuruluş yıllan, savaş öncesi ve sonrası dönemle 1970 ve 80'li yıllardan söz eder misiniz? Tabü. Alfred Nobel 1895'te, ölümünden bir yıl önce bir vasiyetname düzenlemişti. Servetinin bü- yük bölümünu kendi adına kurulacak bir vakfa bağışlıyordu. Ölümünden bir yıl sonra açıklanan x"3U'larda sadece evrensel değer kabul edilen yazarlar Nobel Edebiyat Ödülü alabilirlerdi. Bu akademinin bir hatasıydı. Joyce çok zor bir yazar. 1948'de ödül, T.S. Eliot'a verilirken genel sekreter Joyce'un da adını geçirdi. Joyce'un ömrü yetseydi savaştan sonra kesinlikle Nobel'i alacaktı. Ama ne yazık ki ölmüştü. vasiyetnamesine göre İsveç akademisi oluşturul- du ve Nobel adına her yıl ödüller verilmeye baş- landı. Akademi, o dönem iyi yazarlar, iyi yazın uz- manlarından yoksundu. Çünkü akademiyi oluş- turanlar son derece tutucu kişilerdi ve yeni ve ken- dileri için tehlikeli olan her şeye kapılarını kapat- mışlardı. 1910,1920'Ierde daha genç bir kuşak İsveç aka- demisine geldi. Daha çağdaş düşüncelere sahip- tiler ve Akademi'nin ilk kuruluş yıllanndaki üye- lere kıyasla daha iyHşlem yapıyorlardı. Ama sa- ruyorum akademi, ancak 2. Dünya Savaşı'ndan sonra görevini hakkıyla yerine getirmeye başla- dı. Yeni bir uye kuşağı akademide görev almıştı. Bunların içinde de akademi tarihinde hiç olma- dık sayıda yazar ve yazın adamı vardı. Bunlann arasında bir kısmı yeni yazın akımlannm öncü- leriydiler. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra akademi üye- leri olanlar yeni bir çığır açrmşlardı, çünkü on- lar, kendileri zaten savaş sonrası yazm devrimi- nin militanlan, üyeleriydiler. ••••iAvep akademisinin biryazara ödül veril- mesinden önce o yazan yıllar boyu incelemeye al- dığını, yapıtlannın tek tek çalışma konusu yapıl- dığını biliyoruz. Bir de çok özgün bir örnek var- dı sanıyorum. 1968'de ödülü alan Japon yazar Kawabata 'yla ilgiliydi bu... Burada Amerikalı yazar ve gazeteci Inring Wallace'ın bir eleştirisi vardı. VVallace diyordu ki: Bu yıl ödülü Japonya'ya vermekte kararhy- dılar. Hatta bu konuda resmi görüşmeler de ol- muştu. İsveç akademisi ödülle ilgili olarak tarihi bo- yunca ne resmi kişilerle temas kurmuş ne de bu tür el altından çevrilecek işlere prim vermiştir. Bi- zim ne hükümetler ne devletlerle işimiz olmuştur. Hiç kimsenin şimdiye kadar etkisi altında kalma- d»k. Tamamıyla bağımsız bir kumluştur İsveç akademisi. Bu örneği, ödülun verilmesi karannın alınma- lendirilen yazarlara veririz. ödüle layık görülen yazarlann yapıtlannı Ingiüzce ya da bir Batı di- line çevrilmiş olması da o kadar önemli değil. Size bir örnek vereyim. Rabindranath Tagore 1913 yılında Nobel ödülünü ahnıştı. Tagore'a ödül, yapıtlannın tngilizce çevirisi okunarak de- ğerlendirildikten sonra verildi. Aslında o yıl No- bel Komitesi'nde Bengal dili uzmanı bir üye de vardı. Yapıtlar Bengalceden de okunabüirdi, ama Her şeyi Nobel Komitesi'nden beklemek doğru değil. Eğer o ülkenin yazın uzmanları kendi yazarları konusunda görüş bildirmiyorlarsa Nobel Komitesi ne yapsın? Türkiye bu konuda ne yapıyor? PEN Kulüp Başkanı, Yazarlar Sendikası Başkanı yazın ve dil profesörlerinize sorun bunu, öneriler vermişler mi? değerlendirmenin Ingilizceden yapılması yeğlen- di.1968 ödülunü ele alalrm. O yıl ödülü Japon ya- zar Yasunari Kavrabata almıştı. Komitede Doğu edebiyatı uzmanları da vardı. Kavvabata tngiliz- ce, Ahnanca, Fransızca çevrilerinden değerlendi- rildi. Ama bu 6O'lı yıllarda yapılan değerlendir- meydi. 80'li yıllann başlannda daha fazla bölgesel uzmanlaşmaya ağırlık verildi. Örneğin şimdi 18 üyeli akademinin bir üyesi Çince uzmanıdır. Başka uzmanlardan da aynca çok özel konu- larda raporlar alabüiyor, o belirü konuda fikir sahibi olabiüyoruz. Şimdi gelelim bu yazarlann yapıtlannın nasıl değerlendirildiğine... Ingilizce, Ahnanca, Fransızca, ltalyanca ve tspanyolca ko- nusunda zorluğumuz yok. Ama diğer dillere ge- lince... Bir yazan çok iyi anlayabilmek için ya o yaza- rı kendi dilenden ya da yazan çok iyi anlamış bi- risinin çevirisinden okumak gerekir. Şimdi baş- ka bir sonından daha söz edeyim? Bu durum da bir ozanın şiirleri nasıl değerlendirilebilir. Düşü- nebiliyor musunuz bunun ne kadar zor olduğu- nu? 1984'te ödülü alan Çekoslovakyalı yazar J«- roslaw Seifert aday olduğunda ben onun şiirleri- ni Ingilizce, Fransızca ve Almancadan okudum. Bir yandan da okudukianmı Çekçe ashndan kontrol ediyor, yazüann müziğini yakalamaya ça- lışıyordum. Ama yazann yazdığı dilden vermek istediği anlam ve melodiyi çeviride hiçbir zaman yakalayamıyorsunuz. Değerlendirme gerçekten uzmanlara kalmış çok zor bir iş. örneğin, bir uzman bana Mahfuz'un, yapıtlannda kullandığı Arapçayı yenilediğini an- latmıştı. Yani Arap diline çok büyük katkılan ol- muştu. Ben bunları söz konusu bu Mısır yazını uzmamndan öğrenmiştim. Uzmanlann değerlen- dirmelerine, görüşlerine bağlı kalmak zonında- yız, aksi takdirde her şeyi iyi çevirilerden değer- lendirmemiz gerekir. Bu arada dikkat etmediğimiz, çok önemli bir noktayı vurgulamak istiyorum. Bu da adaylar ko- nusunda verilen önerilerin niteliğidir. 1930'larda verilen önerilere bir göz atalım... Bu dönemde As- ya ve Afrika ülkelerinden hemen hemen hiçbir adaylık önerisi gelmediğini görebiliriz. Ğhneğin ne Çin'den, ne Hindistan'dan bir aday önerisi ahnmıştır. Bu bölgelerin ülkelerinden an- cak İkinci Dünya Savaşı sonundan sonra elle tu- tulur öneriler almaya başladık. Hâlâ da yeterli öneriler gelmiyor. Bakınız, her yıl bütün dünya ülkelerinin PEN kulüpleri ve yazarlar sendikala- nna çağn yazılan gönderilir, dil uzmanı, edebi- yat uzmanı öğretim üyelerine yazılar yazıhr. Her yıl 450 farkb öneri alınz. Bazen çok ilginç, garip olaylarla da karşılaşı- nz. Bir ülkenin bir yazan konusunda, aman bu adam çok iyi yazardır, onu sectirelim, gibi bazı konuşmalar olur. O zaman kendilerine, 'PEN lcu- lübünüze, yazarlar sendikanıza ya da öğretim üyelerinize söyleyin onu aday göstersinler' deriz. Başka sonılacak bir soru daha vardır. Aday gös- termek istediğiniz yazann yapıtlannın iyi çeviri- leri var mıdır? Şimdi her şeyi Nobel Komitesi'nden beklemek hiç doğru değil. Eğer o ülkenin yazm ıızmanlan .Nobel ödülünün verilmesi kararımn alınması için çok uzun zaman geçebilir. Buna bir örnek Mısırlı Necip Mahfuz'du. Mahfuz üzerine çalışmak çok uzun zaman almıştı. Kitaplannı okuduktan sonra uzmanlara da başvurmak zorunda kaldık. Kitaplan çevirilerden okumakla her şeyi anlayamıyorsunuz, işin derinine inmek başka şeyleri gerektiriyor. kendi yazarlan konusunda gorıiş büdiremiyorlar- sa Nobel Komitesi ne yapsın? Türkiye bu konuda ne yapıyor? Her hangi bir oneri veriyor mu? Türkiye PEN Kulüp Başkanı, Yazarlar Sendi- kası Başkanı, yazın ve dil profesörlerinize sorun bunu. Öneriler vermişler mi? Peki, size herhangi bir ismi aday göster- Bu soruya kesinlikle yanıt veremem çünkü ts- veç Akademisi kurallanna göre bir konu üzerin- de 50 yıllık bir gizlilik uygulanır. Belirü bir ko- nuyla ilgili olarak açıklama ancak o 50 yıllık giz- lilik süresi dolduktan sonra yapılabilir. Şimdilik açıklama yapabileceğim sınır yıl 1940'tır. O yd ve ondan öncesiyle ilgili çok şey söyleyebilirim. Ama arada bir de isveç akademisi içinden dı- şarı haber sızdırıür, o 50 yıllık gizlilik süresinin dolmasından önce. Böyle bir durumla ilgili soru sorduğunuzda açık bir yamt verebilirim. IMerak ettiğim bir konu var. örneğin Al- man yazar Günther Grass ve Türk yazar Yaşar Kemal 60'h yıllann ortalarından beri aday gös- terilirler... Bakın, şimdi bir Graham Greene konusu var. Graham Greene hakkında 60'h yıllarda bazı ha- berler sızdırılmıştı. Bu koni'yla ilgili olarak onu örnek vereyim. 1967 yılında Graham Greene ve Miguel Angel Asturias arasında ödulün paylaş- tınlması söz konusu olmuş, ama sonunda ödülü Asturias almıştı. Bu konu basına açık biçimde sız- mış, haberler yazılmıştı. Basına sızan başka bir olay da yine Graham Greene'le ilgiliydi. Akademinin bir üyesi Graham Greene'in adaybğıyla ilgili olarak, bu kadar ta- nınmış bir yazara ödül verileceğine, tanınmamış, ama şöhreti hak eden bir yazara ödül verilmeli- dir, savunmasını yapmıştı. •••^•Dı'jt/ta/ ettiğim bir husus kuruluşundan buyana tsveç akademisinin kadın yazarlara faz- la itibar etmemesi, sadece birkaç kadın yazan ödüle layık görmesidir. Bir kadın olduğum için doğrusu bunun nedenini merak ettim. Kasıtlıya- pılmış bir şey mi, yoksa sadece rastlantısal mı? Her Nobel Edebiyat ödüJü açkılandığında İs- veç Akademisi Genel Sekreteri bu türden bir so- ruya yanıt vermek zorunda kalıyor. Her yıl çok sayıda kadın yazann adı ödüle aday olarak geçi- yor, bunlar tartışıhyor. Bu yılki isim bir erkek yazar olan Octavio Paz'< dı. Bundan başka bir şey söyleyemem, çünkü giz- lilik ilkesine uymak zorundayım. Aslında bu il- ke son derece iyi ve yararlı. Fransız jürilere bir ba- kın. Kimin ne yapacağı, kimin hangi yazan yeğ- lediği, hatta o yıl hangi yazann ödülü alacağı bi- le dillerde dolaşır, herkes her şeyi bilir. Üstelik bu durum, ödüle aday gösterilen yazarlar açısın- dan da gayet olumsuz bir ortam yaratır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle